12.07.2015 Views

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

esnasında yetmiş müşrik öldürüldü. Diğerleri, dağ başlarına, evlerine kaçtılar.Mukaddes Mekke’ye diğer yönlerden giren şanlı sahabiler, her hangi bir direnişle karşılaşmadılar.Öldürülmesi emredilenler, içinde beş tanesi yakalanıp cezaları verildi. Diğerleri ekke’den kaçtılar.Mücahidler, büyük bir heyecanla, dalga dalga; “Allahü ekber!Allahü ekber!” tekbirleri arasındaMekke’ye giriyorlardı."Hak gelince batıl gider"Server-i âlem efendimiz, devesi Kusva'nın üzerinde terkisinde Üsame bin Zeyd olduğu halde büyükbir tevazu içinde, doğduğu belde mukaddes Mekke'ye giriyordu. Kendisine bu günleri gösteren Allahüteâlâya hamdediyor, Mekke'nin fethini müjdeleyen, Fetih suresini tilavet buyuruyordu.Fahr-i kâinat efendimiz, büyük bir sürur içinde, muzaffer Eshabının arasında Kabe-i muazzamayadoğru yöneldiler. Sağında hazret-i Ebu Bekir, solunda Üseyd bin Hudayr hazretleri olduğu halde Kabe-imuazzamaya yaklaştılar.Hacer-ül-esved'i ziyaret ettikten sonra, telbiye ve tekbir getirdiler. Bunu sahabiler takib etti ve;"Allahü ekber! Allahü ekber!" sesleri ile Mekke-i mükerreme semaları inlemeye başladı.Sonra Âlemlerin <strong>Efendisi</strong> ve şanlı Eshabı tavafa başladılar. Tavafın yedinci devresini bitirdiktensonra, devesinden inen sevgili Peygamberimiz, Makam-ı İbrahim'de iki rekat namaz kıldı.Sonra hazret-i Abbas'ın kuyudan çıkardığı zemzemden içti. Zemzem ile abdest almayı arzubuyurdular. Fahr-i kâinat efendimiz abdest alırken, Eshab-ı kiram, sevgili Peygamberimizin mübarekvücuduna değen abdest suyunu yere düşürmeden havada kapışmaya başladılar.Bu durumu gören müşrikler; "Biz, hayatımzda böyle bir hükümdar ne gördük, ne de işittik!.." diyerekhayrete düştüler.Server-i âlem efendimiz, Kabe'nin çevresine taştan ve tahtadan yapılmış bütün putların yıkılmasınımurad ettiler.İsra suresinin mealen; "Hak gelince batıl gider, batıl her zaman gidicidir" 81. Ayet-i kerimesiniokuyarak, mübarek elindeki asayı putlara doğru uzattılar. Asanın değdiği her put, birer birer yüzü üzereyıkılıverdi. Üç yüz altmış put yerle bir edildi.Öğle vakti girdiğinde, Resul-i ekrem efendimiz hazret-i Bilal'e, Kabe'de ezan-ı şerifi okumasını emirbuyurdu.O da, derhal bu mukaddes vazifeyi ifa eyledi. Ezan okunurken, mü'minlerin kalbinde engin bir sürurmeydana geliyor, müşrikler ise ziyadesiyle elem ve üzüntü içinde kahroluyorlardı.Sevgili Peygamberimiz, içerdeki resimleri ve yıkılan bütün putları temizlettikten sonra, yanındahazret-i Üsame bin Zeyd, hazret-i Bilal, hazret-i Osman bin Talha olduğu halde, Kabe'ye girdiler.Peygamber efendimiz, içerde kapıyı arkasına alarak iki rekat namaz kıldı. Her köşede tekbir getiripdua eyledi. Halid bin Velid hazretleri kapının önünde duruyor, halkın oraya yığılmasına mani olmayaçalışıyordu.Bütün Kureyşliler Mescid-i Haram'a dolmuşlar, korku ile karışık ümitle, sevgili Peygamberimizebakıyorlardı.Zira onlar, Peygamber efendimize ve Eshabına her türlü işkenceyi yapmışlardı. Boyunlarına ipbağlayıp, sürümüşlerdi!.. Ateşe atıp, yakmaya çalışmışlardı!.. Kızgın kayaları göğüslerine koyup,bayılıncaya kadar işkence yapmışlardı!.. Ateşte kızartılmış şişleri vücutlarına sokmuşlardı!.. Üç sene açsusuz bir mahalleye hapsedip, her şeyden mahrum bırakmışlardı! Ayaklarından develere bağlayıp, ayrıyönlere çekmek suretiyle parçalamışlardı. Hepsinden öte yurtlarından çıkarmışlardı... Bu yetmiyormuşgibi, tamamen ortadan kaldırmak için kaç defa harbetmişlerdi... Fakat bütün bunlara rağmen ümitli idiler.Çünkü karşılarında, âlemlere rahmet olarak gönderilen merhamet deryası vardı."Senden sadece iyilik bekleriz!"Sevgili Peygamberimiz, korku içinde, ne yapacaklarını şaşırmış haldeki müşriklere bir müddetbaktı. Onlara, "Ey Kureyş cemaati! Şimdi, hakkınızda, benim ne yapacağımı zan ediyorsunuz!"buyurdular.Onlar da; "Biz, senden hayır bekliyor, hayır ümid ediyoruz. Çünkü sen, kerim kardeşsin. Kerem veiyilik sahibi bir kardeşimizin oğlusun. Bize galip geldin! Senden iyilik umuyoruz" dediler.Resul-i ekrem, onlara tebessüm buyurdular ve; "Benim halimle sizin haliniz, Yusuf'un(aleyhisselam) kardeşlerine söylediği gibi olacaktır. Onun gibi ben de;‘Bu günden sonra günahınızıyüzlerinize vurmak suretiyle benim tarafımdan size, bir kınama ve ayıplama yoktur! Allahü teâlâ,sizi magfiret buyursun’ (Yusuf suresi: 92) diyorum. Gidiniz. Hürsünüz, serbestsiniz!" buyurdu.Bu muazzam merhamet, katı kalbleri yumuşatmış, nefret halini muhabbete çevirmişti. Âlemlerinefendisi, onları İslâm'a davet edince, Müslüman olmak için toplandılar.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!