12.07.2015 Views

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

esirgiyorsun?” diyerek hayretini belirtince, Resulullah’ın muhabbetini her şeyin üzerinde tutan mü’minlerinannesi hazret-i Ümmü Habibe, babasına; “Bu döşek, Allahü teâlânın Resulünün döşeğidir. Onamüşrikler oturamaz! Sen, müşriksin! Bu döşek üzerine oturman, asla layık değildir!” diye cevapverdi.Babası; “Ey kızım! Evimden ayrılalı sana birşeyler olmuş!” deyince, o da; “Elhamdülillah ki, Allahüteâlâ bana İslâmiyet’i nasib etti. Sen ise hâlâ, işitmeyen, görmeyen taştan yapılmış putlara tapıyorsun! Eybaba! Senin gibi Kureyş’in büyüğü ve yaşlısı olan bir kimse, nasıl olur da İslâm’a uzak kalır?..” dedi.Babası, çok hiddetlenip; “Bana bu kadar hürmetsizlik edip cahillikle suçluyorsun! Demek ben,atalarımın senelerdir taptıklarını bırakıp, Muhammed’in dinine mi gireceğim?!” diyerek oradan ayrıldı.Sevgili peygamberimizin huzuruna gelen Kureyş lideri; “Ben, Hudeybiye antlaşmasını yenilemek vemüddetini de uzatmak için geldim. Haydi, aramızdaki bu muahedeyi bir yazı ile yenileyelim!” dedi.Habib-i ekrem efendimiz; “Biz, Hudeybiye antlaşmasına aykırı bir davranışta bulunmayız veonu değiştirmeyiz!” buyurdu.Kureyş lideri, tekrar tekrar; “Antlaşmayı değiştirelim! Yenileyelim!..” dediyse de, sevgiliPeygamberimiz, ona hiçbir cevabda bulunmadı.Kureyş lideri gösterdiği bütün gayretlerin hiçbir fayda vermediğini görünce, Mekke’ye dönüp,müşriklere durum anlattı. Müşrikler; “Demek hiçbir şey yapamadan geri döndün öyle mi?!..” diyerek onukınadılar. Artık onlar için, beklemekten başka yapacak bir şey kalmamıştı.Ebu Süfyan Medine’den ayrılınca, sevgili Peygamberimiz Mekke’yi fethetmeye karar verdi. ÇünküKureyşliler, ahdlerinde durmamışlar ve barışı bozmuşlardı.Fakat bu sırrı gayet gizli tutuyor, müşriklere hazırlanma fırsatı vermeden ve Harem-i şerifde kandökülmeden Mekke’yi teslim almak istiyordu. Bu bir harp tedbiri idi. Zira, Mekke fethedilince, kim bilirniceleri Müslüman olmakla şereflenecekti.Bu durumu hazret-i Ebu Bekir’e ve Eshabının ileri gelenlerinden birkaçına bildirdi. Eshabına, seferiçin hazırlık yapmalarını emredip, nereye gidileceğini bildirmedi.“Onları, görmez ve işitmez eyle!”Eshab-ı kiram, Efendimizin emri üzerine cihad için hazırlığa başladılar. Fakat nereye seferyapılacağını bilmiyorlardı. Peygamber efendimiz, ayrıca çevredeki Müslüman kabilelerden Eslem, Eşca,Cüheyne, Husayn, Gıfar, Müzeyne, Süleyman, Damra ve Huzaaoğullarına haber gönderdi; “Allahüteâlâya ve ahiret gününe iman edenler, Ramazan-ı şerifin başında Medine’de bulunsunlar”buyurarak onları harbe katılmaya davet etti.Habibullah efendimiz, bir tedbir olarak, Mekke’ye giden yolları tutup, irtibatı kesmek üzere, hazret-iÖmer’e vazife verdi. Hazret-i Ömer, derhal dağ yollarına, geçitlere ve diğer yol başlarına nöbetçiler dikip;“Mekke’ye gitmek isteyen herkesi geri çevireceksiniz!” emrini verdi.Sevgili Peygamberimiz, bu işin gizlice yürütülmesi için; “Ya Rabbi! Yurtlarına ansızın varıp,kavuşuncaya kadar, Kureyşlilerin casus ve habercilerini tut, görmez ve işitmez eyle. Bizi ansızıngörüp işitsinler” diyerek Allahü teâlâya dua etdi.Peygamber efendimiz, kuzeydeki müşrikler veya Bizanslılar üzerine yürünecek intibaını vermek içinde, Ebu Katade hazretlerini askeri bir birlik ile kuzeye, İzam vadisine doğru gönderdi.Bu arada Medine’deki hazırlıkları, Mekkeli müşriklere bildirmek üzere gönderilen bir mektubu,sevgili Peygamberimiz bir mucize olarak haber verdi. Hazret-i Ali’yi göndererek yakalattı.Ramazan ayının ikinci gününe kadar, çevre kabilelerden yardım gelmiş, Ebu İnebe kuyusubaşındaki karargahda toplanılmıştı. Eshab-ı kiramın sayısı on iki bine ulaşmıştı. Bunlardan dört biniEnsar, yedi yüzü Muhacir, geri kalanı da çevredeki Müslüman kabilelerdendi.Sevgili Peygamberimiz, Medine’ye vekil olarak, Abdullah bin Ümmi Mektum hazretlerini bıraktı.Zübeyr bin Avvam hazretlerini de iki yüz kişilik bir süvari birliğinin başında keşif kolu olarak ileri gönderdi.Nihayet Âlemlerin efendisi, gönülleri Allahü teâlâ ve Resulünün muhabbetiyle dolu olan onikibinkişilik muazzam ordusunun başında olduğu halde, Allahü teâlânın ismi ile yola çıktılar.Bundan sekiz sene önce, ayrıldıkları yurtlarına, Mekke’ye gidiyorlardı. Puthane haline çevrilenmuazzam Kabe’yi putlardan temizlemeye gidiyorlardı...İnatlarından bir türlü vaz geçmek istemeyen müşriklere, hak, adalet ve merhamet göstermeyegidiyorlardı... Allahü teâlânın dinini yaymaya, oradakilerin ebedi Cehennem azabından kurulmalarınavesile olmaya gidiyorlardı...Aman ya Rabbi! Bu ne büyük merhametti!..İslâm ordusu Zü’l-huleyfe’ye geldiği sırada, Mekke’den ailesi ile birlikte hicret eden Peygamberefendimizin amcası hazret-i Abbas ile karşılaştı.Sevgili Peygamberimiz, amcasının geldiğine çok sevindi ve; “Ey Abbas! Ben Peygamberlerinsonuncusu olduğum gibi, sen de, Muhacirlerin sonuncususun” buyurarak gönülünü aldı.Hazret-i Abbas’ın ağırlıklarını Medine’ye gönderdi. Hz. Abbas , Peygamber efendimizin yanında

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!