12.07.2015 Views

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Seadethanelerine dönen Habib-i ekrem efendimiz, zevce-i mutahharalarına, “Ca’fer’in ailesi içinyemek hazırlamayı ihmal etmeyiniz!” buyurdu. Üç gün şehid ailelerine yemekler gönderildi.Birkaç gün sonra haberciler, İslâm ordusunun Medine’ye yaklaştığını, bildirdiler. Peygamberefendimiz, Eshabı ile kalktılar, Medine’nin dışına karşılamaya çıktılar.Uzaklardan bir toz bulutu kalkıyor, mukaddes İslâm sancağı dalgalanıyordu. Kılıç, kalkan parıltıları,etrafı ayna gibi ışıldatıyordu. Herkesde, derin bir heyecan göze çarpıyordu. Biraz sonra başlarında Halidbin Velid hazretleri olduğu halde, mücahid gaziler Medine’ye girdiler.Mekke’nin fethi...Hicretin sekizinci senesi idi... Hudeybiye antlaşmasının bir maddesi de; “Her iki tarafın dışındakalan Arab kabileleri, istedikleri tarafın himayesine girebilecekler, Müslümanlar veya müşriklerlebirleşmekte serbest olacaklar” idi.Buna göre; Peygamber efendimizin müttefiki olan Huzaa kabilesi, Müslümanlar; Beni Bekir kabileside müşrikler tarafında yer almışlardı. Huzaa kabilesi ile Beni Bekirler eskiden beri düşman olup, fırsatbuldukça birbirlerine saldırırlardı. Hudeybiye barışına göre, onlar da bir müddet için saldırılarınıdurdurmuşlardı. Fakat, buna Beni Bekir kabilesi iki sene uyabilmişti.Bekiroğullarından biri, sevgili Peygamberimize hakaret eden bir şiir söylemiş, bunu işiten Huzaakabilesinden bir genç, dayanamamış ve başını yarmıştı.Bekiroğulları, bunu fırsat bilip antlaşma gereği tehlikeden emin olan Huzaa kabilesinesaldırmışlardı. Bu saldırıya, Kureyşli müşrikler, silah vererek ve gizli adam göndererek yardım etmişler,Harem-i şerifde Huzaa kabilesinden yirmiden fazla kimseyi öldürmüşlerdi.Çarpışma esnasında Huzaa kabilesinden bazı Müslümanlar, Peygamber efendimizden yardımistemişlerdi. Huzaa kabilesinden gece yapılan bu baskınlarda, Bekiroğulları arasında, Kureyşli müşriklerinde bulunduğunu görenler olmuştu.O gece, Medine’de, hazret-i Meymune validemizin evinde bulunan sevgili peygamberimiz, namazkılmak için kalkıp abdest alırken; Allahü teâlânın izni ile bir mucize olarak, Mekke’deki Müslümanlarınkendisinden yardım taleb ettiklerini işitmişti. Onlara cevab olarak; “Lebbeyk! = Davetinize icabetediyorum!” buyurdu.Meymune validemiz, Peygamber efendimizin yanında kimse olmadığı halde böyle konuştuğunugörünce; “Ya Resulallah! Yanınızda bir kimse var mı?” diye sordu. Sevgili Peygamberimiz ona, Mekke’demeydana gelen hadiseyi ve Kureyşlilerin bu işe ortak olduklarını haber verdi.Kureyş müşrikleri Beni Bekirlere yardım ederek, Huzaa kabilesine baskın yapıp onları öldürmekle,Hudeybiye antlaşmasının maddelerine aykırı hareket etmiş, böylece antlaşmayı bozmuş oluyorlardı.Fakat, bu hadiseden, o sırada Şam’a ticaret için giden Kureyş lideri Ebu Süfyan’ın haberiolmamıştı. Şam’dan dönünce hadiseyi ona anlattılar ve; “Bu, mutlaka düzeltilmesi lazım olan bir iştir.Gizlenmesi mümkün değildir. Eğer düzeltilmezse, Muhammed bizi Mekke’den sürer!” dediler.Ebu Süfyan ise; “Her ne kadar bu hadiseden benim haberim olmadıysa da, yapılan kıtal haberiMedine’ye ulaşmadan, barışı yenileyip uzatmak üzere acele gitmem lazım” dedi.Halbuki, sevgili Peygamberimiz, haberi anında öğrenmişti. Ayrıca hadiseden üç gün sonra, Huzaakabilesinden Amr bin Salim, yanında kırk süvari ile gelip, durumu Resul-i ekrem efendimize anlattı.Habibullah efendimiz de; “Huzaa oğullarına yardım etmezsem, bana da yardım olunmasın!”buyurarak bir mektup yazdırdı.Kureyş müşriklerine gönderilen bu mektupda, sevgili peygamberimiz; “... Siz, ya Bekir oğulları ileolan ittifakınızdan vaz geçip geri durursunuz, yahut da Huzaa oğullarından öldürülenlerindiyetlerini ödersiniz! Şayet bu söylediklerimden birini yerine getirmeyecek olursanız, sizinle harbedeceğimi bildiririm!..” buyuruyorlardı.“Geldiği gibi geri döner!..”Kureyşliler, Efendimizin mektuptaki tekliflerini ve gösterdikleri merhameti anlayamadılar. “Hemittifakımızı kesmeyiz, hem de diyeti ödemeyiz! Ancak harbedebiliriz” diye haber gönderdiler.Fakat, böyle yaptıklarına bin defa pişman olup, korkularından antlaşmayı yenilemek üzere EbuSüfyan’ı Medine’ye doğru hemen yola çıkardılar.Daha Ebu Süfyan Medine’ye gelmeden, sevgili Peygamberimiz, onun geleceğini Eshab-ı kiramınabildirdi ve; “Şöyle anlarım ki, Ebu Süfyan, barışı yenileyip, müddetini de uzatmak üzere geliyor.Lakin, muradı hasıl olmayıp geldiği gibi geri döner!..” buyurdu.Henüz Müslüman olmayan Ebu Süfyan, Medine-i münevvereye geldi. Kızı ve Peygamberefendimizin mübarek hanımı, müminlerin annesi olan Ümmü Habibe’nin evine gitti.Sevgili Peygamberimizin döşeği üzerine oturmak istedi. Hazret-i Ümmü Habibe validemiz,oturmadan yetişip döşeği kaldırdı. Babası buna çok üzülüp; “Ey kızım! Bu döşeği benden mi

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!