12.07.2015 Views

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

cevaplar önceden okuduğu kitaplara aynen uyuyordu. Sonra sevgili Peygamberimizin mübarek gözlerinebakıp, mübarek gözlerindeki kırmızılığı farketti.Kalbinin yakın hasıl etmesi için, mühr-i nübüvveti görmeyi istedi. “Mühr-i Nübüvveti” görüncekendinden geçti. Bütün güzelliği ile doya doya temaşa etti. Heyecanla öptü ve gözlerinden sel gibi yaşlarboşandı. Sonra da;“Ben şehadet ederim ki, sen Allahü teâlânın resulüsün” dedi.Sesini daha da yükselterek; “İşte Âlemlerin efendisi... İşte Allahü teâlânın âlemlere rahmetolarak gönderdiği büyük Peygamber...” dedi.Bahira, Ebu Talib’e dönerek şu ikazı yaptı:- Sen bu çocuğu Şam’a götürme! Orada buna zarar verebilirler!- Bu masum çocuğa neden fenalık yapsınlar?- Bu, peygamberlerin sonuncusu ve en şereflisidir. Bunun dini, bütün yeryüzüne yayılır veeski dinleri nesh eder. İsrailoğulları kendilerinden gelmediği için O’na düşmandır. Bunun içinkorkarım ki, mübarek bedenine bir zarar verirler!Ebu Talib, Bahira’nın bu sözleri üzerine, Şam’a gitmekten vazgeçti. Mallarını Busra’da satıpMekke’ye döndü. Bahira’dan işittikleri, Ebu Talib’in ömrü boyunca kulaklarında çınladı. Peygamberefendimizi daha da çok sevdi. O’nu ölünceye kadar korudu ve her işinde yardımcı oldu.Gençliği ve evlenmesiEn güvenilir kimse...O; doğru, doğruların doğrusu... Hiçbir ilahi emre mazhar bulunmadığı gençlik çağında da,insanoğlunun, ruh, selim akıl ve ahlak bakımından en üstünü...Her bakımdan insanların en üstünü olan Efendimiz, Mekke halkı arasında akranlarına göre çokbeğenilmiş; güzel ahlakı, insanlara görülmemiş bir şekilde iyi davranması, sakinliği, yumuşaklığı ve diğerüstün halleriyle sevilmiştir.İnsanlar bu hasletlerinden dolayı O’na hayran olmuştur. Mekke halkı, gördükleri şaşılacakderecedeki doğru sözlülük ve güvenilirlikten dolayı, O’na “El-Emin” yani kendisine her zaman güvenilirlakabını verdiler. Böylece gençliğinde bu isimle meşhur oldu.Peygamberimizin gençlik yıllarında, Araplar koyu bir cahiliyyet devri yaşıyorlardı. Puta tapmak, içki,kumar, zina, faiz ve daha birçok çirkin işler aralarında yaygınlaşmıştı. Sevgili Peygamberimiz onların bubozuk hallerinden son derece nefret eder, her kötülüklerinden daima uzak dururdu.Bütün Mekke halkı, O’nun bu halini bilirler ve hayret ederlerdi. Putlardan şiddetle nefret ettiği içinasla yanlarına yaklaşmazdı. Putlar için kesilen kurbanların etlerinden hiç yemedi. Çocukluğunda vegençliğinde kendine ait koyunları, Ciyad dağı ve civarında güder, geçimini böyle sağlardı.Bu şekilde pek çok bozulmuş olan cemiyetten, uzak dururdu. Bir defasında Eshab-ı kirama;- Koyun gütmeyen hiçbir peygamber yoktur, buyurmuştu.- Ya Resulallah! Siz de mi? dediklerinde:- Evet ben de güttüm, buyurdu.Sevgili Peygamberimiz yirmi yaşlarında bulunduğu sıralarda, Mekke’de asayiş tamamenbozulmuştu. Zulüm son derece yaygınlaşıp; mal, can ve namus emniyeti kalmamıştı.Mekke’nin yerli halkı, ticaret ve Kabe’yi ziyaret için gelen yabancılara haksızlık ve zulmediyorlardı.Zulme uğrayan kimseler, haklarını almak için müracaat edecek bir yer bulamıyorlardı.Bu sırada ticaret maksadıyla Mekke’ye gelen Yemenli bir tüccarın malları, As bin Vail adında birMekkeli tarafından zorla elinden alınıp gasb edilmişti. Bu hadise üzerine Yemenli, Ebu Kubeys dağınaçıkıp feryad ederek, hakkının alınması için kabilelerden yardım istedi.Artık zulmün had safhaya ulaştığını dile getiren böyle hadiseler üzerine, Haşim ve Zühre oğulları ilediğer kabilelerin ileri gelenleri Abdullah bin Cüdan’ın evinde toplandılar.Yerli, yabancı hiç kimseye zulüm ve haksızlık yapılmamasına, zulme mani olmaya ve haksızlığauğrayanların haklarını almaya karar verdiler. Bu maksadla bir “adalet cemiyeti” kurdular.Sevgili Peygamberimizin genç yaşta katıldığı bu cemiyete “Hılf-ül-Füdul” denildi. Daha önce Fadladında iki kişi ve Fudayl adında biri tarafından da böyle bir cemiyet kurulmuştu. Onların öncedenkurdukları cemiyete izafeten bu isim verilmişti.Bu cemiyet, zulmü önleyip, Mekke’de bozulmuş olan asayişi yeniden kurdu. Tesiri uzun müddetdevam etti. Resulullah efendimize, peygamberliği bildirildikten sonra Eshab-ı kirama anlatıp;“Abdullah bin Cüdan’ın evinde yapılan muahedede bulundum. Bana o sözleşme, kırmızıtüylü develere (servete) sahip olmaktan daha sevimlidir. Şimdi de böyle bir meclise çağrılsamicabet ederim. Zira, İslâmiyet hakkın yerine gelmesi ve mazlumun kurtulması için nazil oldu.”

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!