01.12.2012 Views

r r. - Maden Mühendisleri Odası

r r. - Maden Mühendisleri Odası

r r. - Maden Mühendisleri Odası

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

NOTLA R<br />

1965 Ağustos ayında Kuzeybatı îran'a<br />

yapılan bir seyahatta Kuzey İran Kıvrımlarının<br />

iki jeolojik kesidi gözden geçirilmiştir;<br />

Tahran'da Millî Petrol Şirketi<br />

ve Devlet jeoloji Servisinin ileri gelenleri<br />

ile yapılmış olan görüşmelerde İran'ın<br />

petrol., maden ve jeoloji çalışmaları hakkında<br />

bazı bilgiler sağlanmıştır. Gezi süresince<br />

edinilen intibalar aşağıda topluca<br />

belirtilmiştir.<br />

I. Kuzeybatı İran'da jeolojik müşahedeler<br />

Tebriz bölgesinde Kuzey îran Kıvrımları<br />

ile Ara Kıvrımları arasında yer<br />

alan tektonik havza ve çukurluklar fosilli<br />

Miosen kalkeri ile kaplı olan, Miosen'e<br />

atfedilen, çoğunlukla kırmızı olan<br />

bir gre, marn ve konglomera münavebesi<br />

ile doldurulmuştur. Kuzeydoğu Anadolu'nun<br />

Oligosen-Miosen jipsli formasyonunun<br />

aynı olan bu seride, İran jeolojik<br />

Haritasında «tuz domları» olarak<br />

olarak vasıflandırılan kaya tuzu yatakları<br />

bulunur. Tebriz'in doğusunda Talik<br />

Rud (Acı Çay) Vadisinde gördüğümüz<br />

bu yataklar, Miosen marnlarından müteşekkil<br />

olan antiklinallerin çekirdeklerinde<br />

faylar boyunca yer almaktadır.<br />

Tuz kontağında bulunan marnlar tamamen<br />

eziktir; tuz içinde fay aynaları görünür.<br />

Kayatuzu yeryüzünde olup taş<br />

ocağı şeklinde açık işletmelerde (dinamit<br />

kullanarak) çıkarılmaktadır. Güney îran.<br />

ve Basra Körfezi için karakteristik olan,<br />

örtü tabakalarını volkan bacası («ekzema»)<br />

şeklinde kesen faal tuz domları Tebriz'de<br />

mevzubahis değilse de, antiklinal çekir­<br />

İRAN GEZÎ NOTLARI<br />

Dr. E. İLHAN<br />

deklerindeki tuz kütlelerinde (devam eden<br />

tektonik baskı ve plastisite farkları ile<br />

izah edilebilen) aşağıdan yukarıya doğru<br />

bir hareket mevcut olmalıdır. Böyle bir<br />

besleme hareketi bulunmadığı takdirde,<br />

bilhassa kış aylarında oldukça yağışlı<br />

olan bu bölgede yeryüzünde duran tuzun<br />

çoktan erimiş olması hatıra gelmektedir.<br />

Tebriz'in kuzeydoğusunda, Meşkinşahr<br />

ile Aras Vadisinde Sarbant arasında<br />

uzanan jeolojik güney-kuzey kesit, Kuzey<br />

îran kıvrımlarının kuzey dış kenarını ve ön<br />

ülkesi ile temasını gösterir. (Kuzeybatıda<br />

Küçük Kafkas Silsileri ile Kuzey ve<br />

Kuzeydoğuda Elburs Silsilelerinden müteşekkil<br />

olan bu Alp kıvrımları, Kuzey<br />

Anadolu Alp Kıvrımlarının tektonik doğu<br />

devamıdır. Bilindiği gibi, K. Anadolu<br />

Kıvrımlarının dış kısımları Karadeniz<br />

altındadır).<br />

Kesidin güney kısmında, kuzeye<br />

doğru şiddetli bir şekilde kıvrılmış ve kırılmış<br />

olan, içinde volkanik kayaçlar bol<br />

olan (ve Rize bölgesinin volkanik serilerini<br />

andıran) bir Eosen-Üst Kretase fliş<br />

serisi görünür. Güneyde 4900 m. yüksek<br />

olan Sabalan Dağlarını teşkil eden genç<br />

volkanik örtü altında kaybolan bu kıvrımlar<br />

kuzeyde dik eğimli bir bindirme ile<br />

ön çukurluğun Oligosen-Neojen «molasse»<br />

serisi üzerine itilmiştir. Aralarında hemen<br />

hemen hiç kalker bulunmıyan klastiklerden<br />

müteşekkil olan bu molasse, dik<br />

kıvrılmış ve sıkı bir şekilde kırılmış olan<br />

bir güney ve ancak hafif kıvrılmış olup<br />

Pliosen'le kaplı bulunan kuzey kısmına<br />

ayrılabilir; iki kısım arasındaki sınır,


188<br />

batıküzeybatı-doğugüneydoğu doğrultum<br />

kıvrım eksenlerine paralel olan bir fleksür<br />

zonudur.<br />

Hazer Denizi ile Tahran arasında, Çaluz'dan<br />

Karac'a kadar uzanan bir enine<br />

kesiti, Elburs Kıvrımlarının yani K. îran<br />

Kıvrımlarının merkez ve güney (iç kenarı)<br />

kısımları hakkında bîr fikir verir.<br />

Kuzeyden güneye doğru burada, aşağıdaki<br />

seriler görünür :<br />

1 - Kuzeye doğru itilmiş olan, Anadolu<br />

Kıvrımlarındaki yaşıt kütleleri andıran<br />

ince tabakalı Alt Kretase denizel<br />

kalkeri.<br />

2 - Yekûn kalınlığı 4-5 000 m. olan,<br />

içinde kalın kalker, mermer ve kuvarsit<br />

kütleleri de bulunan Prekambrien - Altı<br />

Paleozoik bir fliş serisi, Alt Kretase üzerine<br />

kuzeye doğru sariye edilmiştir. Son<br />

zamanda bu seride keşfedilmiş olan fosfatlar,<br />

serinin madencilik bakımından<br />

enteresan olabileceğini gösterir. Anadolu<br />

kıvrımlarına dahil olan litolojik bakımdan<br />

Elburs'takilere benziyen Alt Paleozoik<br />

kütleleri de bu yönden etüd edilmelidir.<br />

3 - Kaim banklı Karbonifer, Permien,<br />

ve Alt Trias kalkerleri. Alt Paleozoiği<br />

takip ediyorlar.<br />

4 - Bir stratigrafik boşluktan sonra<br />

Lias-jurasik fliş serisi gelir. Burada takriben<br />

1000, doğuda ise 3000 metreye<br />

kadar kalın olan bu seri, batıda Elburs'tan<br />

doğuda Afganistan'a kadar<br />

2 500 km hk bir mesafede uzanır ve<br />

îran ile Afganistan'ın yegâne kömür formasyonudur<br />

: söz konusu seri içinde bir<br />

çok küçük ve. büyük taş kömürü yatakları<br />

var. Bu stratigrafik gelişmenin sebebi,<br />

Üst Paleozoik Hersinien ile Kretase<br />

alt Alpin Orojenezleri arasında yer<br />

alan «Kimmerien» orojenezidir. İran'da<br />

çok açık olan, fakat bütün jeosenklinal<br />

bölgelerinde aynı şekilde gelişmemiş bulunan<br />

bu orojenez devresinin emareleri,<br />

Trias'taki stratigrafik boşluk ve aşınma,<br />

Emin İLHAN<br />

Lias transgresyonu ve Lias klastik fasiyesi<br />

ile birlikte K. Anadolu Kıvrımlarında<br />

da bulunur (örneğin Bayburt'taki<br />

Lias'ta görülen kömür emareleri). Petrol,<br />

kömür, boksit, manganez ve fosfat gibi<br />

sedimanter maden yataklarının teşekkülü<br />

için önemli olabilen bu olayların etüdü<br />

bizde de ihmal edilmemelidir.<br />

5 - Lias üzerinde transgresif olarakbirkaç<br />

bin metre kaim olan, içinde lâvlar<br />

ve bilhassa yeşil tüfler bulunan bir<br />

Eosen fliş serisi gelir; güneye doğru kıvrılmış<br />

olan bu kütle, Elburs Kıvrımlarının<br />

güney (iç) kenarını teşkil eder. Tahran'ın<br />

su ihtiyacını sağlayan Karac barajının<br />

sedi bu kütle içinde, flişi kesen<br />

kalın bir volkanik «dyke» (damar) üzerinde<br />

jeolojik bir şaheser olarak kurulmuştur.<br />

IÏ. Millî Kesmî ve Özel kurumlar<br />

1) İran Millî Petrol Şirketi. —<br />

(Şerkat i Mellî i Naft i İran= ŞMNİ)<br />

Şirkete ait olup Güney iran'da buİunan,<br />

işletme hakkı yabancı ortaklara bırakılmış<br />

olan «Konsorsyum» sahası (eski İngiliz<br />

- İran Şirketi) hariç olmak üzere,<br />

memleketin bütün petrol işlerini idare<br />

etmektedir.<br />

a) Petrol Dairesi vazifesini görerek,<br />

İran'daki bütün yabancı ve millî petrol<br />

kurumlarını denetlemektedir.<br />

b) Petrol sahalarını etüd ettirir, geliştirir<br />

ve işletir (meselâ G. İran'da Neft<br />

i Şah, Orta İran'da Khum).<br />

c) Rafinerileri kurup işletilir.<br />

d) Yabancı şirketler veya sermaye<br />

grupları ile merkezlerinin İran'da bulunması<br />

şart olan karma şirketleri kurar<br />

ve bu şekilde yabancıların sermayesiyle<br />

teknik imkânlarından faydalanır. Bu<br />

maksatla ŞMNİ tarafından tetkik ettirilmiş<br />

ve hazırlanmış olan ruhsat sahaları<br />

bir nevî açık arttırmaya konulur; en elverişli<br />

teklif yapan grup ile ortaklık ku-


ulur. Yabancı sermaye ancak bu yolla<br />

İran'da petrol arayabilmektedir.<br />

e) Memleket içindeki akar yakıt dağıtımı<br />

ve satışı tamamen ŞMNÎ'ya aittir<br />

(yabancı şirketler ancak motor yağları<br />

satabilir ve servis ile bakım istasyonlarını<br />

işletebilirler). Dağıtım için Iranda<br />

2.900 km. uzun olan bir mamulât<br />

boru hattı şubesi kurulmuştur. Boru terminallarmdan<br />

satış yerlerine kadar Şirkete<br />

veya özel sermayeye ait olan tankerler<br />

ile nakliyat yapılır. Her kasabada<br />

ve büyük yollar üzerinde büyük köylerde,<br />

pompa sayısı 10-20 olan tek birer<br />

satış yeri, gerekli olan tank ve diğer depolanma<br />

imkânları ile birlikte kurulmuştur.<br />

Bu satış yerleri Millî Şirketine veya<br />

şahıslara aittir. Bu sistem ile temin edilen<br />

personel, malzeme ve masraf tasarrufu<br />

sayesinde bu gün bütün memlekette<br />

benzinin litre (perakende) satış fiatı<br />

6 Rial (resmî kura göre 0,54 TL.),<br />

mazot ve gaz yağı ise takriben 2,5 Rial<br />

(0,23 TL.) dir !<br />

f) Petrokimya Sanayiinin kurulması<br />

ve işletilmesi ile de ŞMNİ görevlendirilmiştir.<br />

2) İran'ın Petrol'dan aldığı devlet<br />

hissesi-— Konsorsyum anlaşması» gereğince<br />

«Konsorsyum» sahasından elde<br />

edilen net kârın yüzde 50 si İran'a aittir<br />

(buna mukabil,. Konsorsyum'daki<br />

İranlı işçi ve memurlarının sosyal işleri<br />

ŞMNİ tarafından yürütülür).<br />

İtalyanlar ve Panamarican Oil Şirketi<br />

ile sonradan kurulmuş olan karma<br />

şirketlerin elde ettikleri kârın yüzde 75 i<br />

de Şirketçe Devlete ödenir.<br />

Son olarak karma şirketleri kurmak<br />

üzere açık arttırmaya konulmuş 6 Körfez<br />

sahası için, kâr hissesinin en az yüzde<br />

75 olması ve ayrıca önemli bir meblağın<br />

peşinen ödenmesi şart konulmuştur.<br />

Yabancı basında bu şartlar «hovadarlık»<br />

ve «megalomani» olarak vasıflandırılmış<br />

olmasına rağmen bu altı saha<br />

ÎRAN GEZÎ NOTLARI 189<br />

için 13 yabancı şirket ve. sermaye grubu<br />

tarafından teklifler yapılmıştır. Teklif<br />

edilen peşin meblağın yekûnu 185 milyon<br />

dolardır; 11 grup, kârm yüzde 75<br />

inin, iki grup ise yüzde 85 inin devlete<br />

ödenmesini kabul etmiştir. Yani elde edilecek<br />

yüzde 15 olan bir kâr hissesi için,<br />

iki büyük sermaye grubu İran'a gelip, Millî<br />

Şirket ile Ortak olarak çalışmaya razı olmuştur.<br />

Bu da, petrol işlerindeki kârın<br />

ne kadar yüksek olduğunu gösterir. Sahaların<br />

Körfezde bulunduklarını ve jdenizde<br />

yapılan bir sondajın maliyetinin<br />

karadakilerin takriben 10 misli olduğu<br />

unutulmamalıdır.<br />

3) İran Devlet Jeoloji Servisi. —•<br />

Birleşmiş Milletlerin yardımı ile 1962 yılında<br />

kurulmuş olan bu teşkilât, jeolog<br />

olan bir İranlı Müdür (Dr. N. Khadem)<br />

ile B. Milletleri temsil eden bir proje<br />

müdürü tarafından idare edilir. Serviste<br />

çalışanlar, Avusturyalı, İsviçreli ve genç<br />

İranlı jeolog, maden jeologu ve maden<br />

mühendisleridir. Servis; (a) genel jeolojik<br />

ve tektonik haritaları, (b) 1:250.000 ve<br />

İ : 100.000 ölçekli jeolojik haritaları, (c)<br />

bilinen maden sahalarının detay jeolojik<br />

haritalarını hazırlamakta ve (d) yeni yataklar<br />

aramak amacı ile çok detaylı ve<br />

sistemli stratigrafik ve petrografik étudier<br />

yapmaktadır. Bu çalışmalar sırasında<br />

şimdiye kadar yapılmış olan en önemli<br />

buluş, Alt Paleozoik sedimanlarındaki<br />

fosfat yataklarıdır. Bu buluş, Teknik<br />

Yardıma bağlı olan fosfat uzmanlarının<br />

menfi düşüncelerine rağmen iki genç ve<br />

inatçı İranlının gayretlerinin sonucudur.<br />

Servise bağlı bir gravür atölyesinde,<br />

jeolojik haritaların basılması için gerekli<br />

olan levhalar (çinkolar), ilgili jeologların<br />

kontrolü altında hazırlanıyor,<br />

haritalar bundan sonra özel sermayeye<br />

ait olan bir ofset matbaasında basılır.<br />

Bu şekilde, her jeoloji servisinin bütçesi<br />

için büyük bir yük olan harita basılışı<br />

masrafı, asgarî bir seviyeye indirilmiş<br />

olmaktadır.


190<br />

işaretler :<br />

1 - Kuzey ön çukurluk<br />

2 - Kuzey Iran kıvrımları<br />

I : Küçük Kafkas silsilesi<br />

II : Elburs silsilesi<br />

3 - Ara kıvrımları<br />

Emin ÎLHAN<br />

BATI İRAN'IN TEKTONİK KROKİSİ<br />

4 - Güney İran kıvrımları<br />

5 - Güney ön çukurluk<br />

6 - Meşkinşahr - Sarbant kesidi<br />

7 - Çaluz - Karac kesidi.


4) Özel <strong>Maden</strong>cilik—-İran'da çalışan<br />

meslekdaşların verdikleri bilgilere göre,<br />

ilkel bir şekilde işletilen bir çok ocakların<br />

yanında, madenlerini modern ve teknik<br />

bir şekilde işleten, İranlı teknik elemanları<br />

yanında yabancı uzmanlardan<br />

da faydalanan sayısı mahdut müesseler<br />

vardır; bunlar, kömürden başka bilhassa<br />

bakır ve kurşun, bazıları da krom ile<br />

meşguldür.<br />

5) Resmi ve özel sektörde eleman<br />

meselesi — Resmî ve özel sektörde yetişmiş<br />

ve tecrübeli olan İranlı jeolog ve<br />

madenciler yanında millî ve yabancı<br />

okullardan mezun, çalışkan ve hevesli<br />

olan genç İranlı elemanlarının bulunmasına<br />

rağmen her iki sektörde teknik eleman<br />

kıtlığı vardır. Bunun sebepleri çeşitlidir<br />

:<br />

Büyük merkez ve işletmelerin dışında<br />

çalışma, ulaştırma ve barındırma şartları<br />

pek kolay değildir; belki Türkiye'nin<br />

30 - 40 yıl önceki şartları ile mukayese<br />

ÎRAN GEZt NOTLARI 191<br />

BÎBLÎYO<br />

îran jeolojik Haritası 1 : 3 Milyon ve izahnamesi (Millî Petrol Şirketi, Tahran).<br />

Millî Petrol Şirketinin aylık bülteni (Tahran),<br />

îran Devlet jeolojisi Servisinin yayınları (Tahran)<br />

edilebilir. Yetişmiş ve tecrübeli orta yaştaki<br />

elemanlar şef ve müdür seviyesine<br />

yükselmiş, kendi ifadelerine göre teknik<br />

işlerden ziyade kırtasiyecilik ile meşguldurlar.<br />

Mecburî hizmet usulü tatbik edilmediği<br />

için, Devlet hesabına dışarıda<br />

tahsil yapanların muayyen bir kısmı<br />

memlekete dönmüyor veya Devlet hizmetine<br />

girmiyor. Kendi parası ile tahsil<br />

yapanların çoğu zengin ailelere mensup<br />

olup, küçük yerlerde veya işletmelerde<br />

kalmağa razı olmıyorlar.<br />

Teknik Yardım tarafından temin<br />

edilen uzmanların çalışma süresi bitince<br />

durum daha güçleşecektir. İranlılar şimdi<br />

eleman kıtlığının giderilmesi için Cento<br />

ve Üçlü (Türkiye - Iran - Pakistan)<br />

anlaşmasından faydalanmayı düşünüyorlar.<br />

Şahsî fikrimce, iş güçlüklerine katlanmağa<br />

ve iş sırasında genç İranlılara<br />

rehberlik ve hocalık yapmağa hazır olan<br />

Türk meslekdaşlarım için bazı enteresan<br />

imkânlar mevcuttur.<br />

G RAF YA


'AGLOMERE DEMİR CEVHERİNİN ÖNEMİ<br />

Ham maddelerle ileri teknik arasındaki<br />

Milletlerarası ilişkiler ve bunların<br />

bölgesel sosyal ve politikadaki etkileri<br />

şimdiki demir endüstrisininki kadar açığa<br />

çıkmamıştı. Bilinmeyen demir cevheri<br />

yataklarının keşfi ve daha mühimi Demir<br />

ve Çelik imâl tekniğindeki son gelişmeler<br />

endüstriyel bir ihtilâle sebep oldu.<br />

Son birkaç yıl içinde A.B.D. Lake Superior<br />

havzasındaki demir madeni sahaları<br />

terkedilmiş saha olarak ilân edilirken<br />

Kanada milyonlarca doları uzak<br />

bölgelere tahsis ediyordu.<br />

Bu değişikliklerin arkasında ne var?<br />

terkedilmiş sahalar için neler yapılabilir?<br />

Bu suallere cevap vermek kolay değildir.<br />

Bir husus gayet açıktır. Vasat cevherler<br />

için pazarlar yüksek dereceli cevherlerin<br />

rebabeti yüzünden hızlı bir şekil kaybolmaktadır.<br />

Çelik imali ihtilâlinin etkileri o kadar<br />

derin ve kompleks olmuştur ki atılacak<br />

teknik ve politik adımlar bu terkedilmiş<br />

sahalara yardım etmek zorunluğundadır.<br />

Dünya demir rezervleri<br />

İkinci dünya harbi esnasındaki demir<br />

tüketimi A.B.D. nın demir rezervlerini<br />

azalttı. Diğer taraftan Harp ekonomistleri<br />

de ilerki yıllarda büyük ölçüde<br />

Demir ve Çelik tüketimi tahmin ediyorlardı.<br />

Bu faktörler bütün dünyada<br />

arama programlarını teşvik etti. Jeolog<br />

ve Metalurjistler gayretli çalışmalarının<br />

Yazanlar :<br />

J.E. LAWYER<br />

James MCCOMB<br />

Çeviren :<br />

Yusuf Oral ZENGİN<br />

karşılıklarını almakta gecikmediler ve<br />

bilinen demir rezervleri üç kat arttı. -<br />

Batı Avustralya, Brezilya, Liberya,<br />

Gabon, Şili ve Peruda % 65 tenörlü bir<br />

çok cevher yatakları bulundu. Kanada'da<br />

% 68, 70 tenörlü demir yatakları keşfedildi.<br />

Her demir ocağı demir madeni<br />

olarak mütalâa edilemez. Demir rezervleri<br />

yalnız çıkarılabilir ve kârlı bir şekilde<br />

satılabilir, oldukları takdirde demir<br />

madeni olurlar. Tahmini dünya demir<br />

rezervleri tablo (1) de gösterilmiştir. Bu<br />

tabloya Minesotada ' ki düşük tenörlü<br />

muazzam takonit rezervleri ile dünyanın<br />

çeşitli yerlerindeki düşük tenörlü rezervler<br />

dahil değildir. Bir kaynağa göre Bolivyanın<br />

ham demir rezervi 50 milyar<br />

tondur. Kanadanın demir rezervi ise 30<br />

milyar tonu aşmaktadır. Bu rakam Rusya<br />

için 77 milyar ton olup bunun büyük<br />

kısmı Batı Sibiryada bulunmaktadır, Ve<br />

ekonomik değeri sınırlıdır. Gelişmiş madencilik<br />

tekniği, daha iyi Aglomere usulleri,<br />

daha müessir nakil kolaylıkları, yeni<br />

çelik imal metodları ve diğer çeşitli faktörler<br />

demir cevherinin ekonomisinin değişimine<br />

etki eder. Bu faktörlerden birinin<br />

değişmesi bütün demir yataklarının<br />

ekonomilerinin değişmesine sebep olur.<br />

Taşıma<br />

Yer bir demir yatağının ekonomik<br />

olup olmadığının tayininde önemli bir<br />

faktördür. Fransada % 25 tenörlü demir<br />

yatakları işletilmektedir. Çünki yüksek<br />

fırm yatağın yakınında olduğundan taşı-


ma masrafları ortadan kalkmaktadır.<br />

Buna mukabil merkezi Brezilyada bulunan<br />

ve % 25 ile 30 demir muhtevalı<br />

bir yatak bu gün ekonomik değildir.<br />

Çünki çelik imâl merkezlerine taşıma<br />

masrafları cevherin satışından kâr edilmesini<br />

imkansız kılmaktadır. Birçok hallerde<br />

taşıma masrafları demir cevherinin<br />

teslim fiatımn % 50 sini aşar. Deniz kıyısında<br />

kurulmuş ve denizyolu ile taşıma<br />

şeklinde kullanılan yüksek fırınlar fiatları<br />

indirmek için en iyi duruma sahiptirler.<br />

Gemi ile taşıma fiatları son birkaç<br />

yıl içinde önemli derecede düştü. Bu<br />

düşüşe sebep de demir cevheri filolarının<br />

kapasitelerinin hızlı bir şekilde artışıdır.<br />

(1956 da 2,500,000 ölü ağırlık iken 1962<br />

de 6,500,000 ton ölü ağarlık yeni cevher<br />

taşıyıcılarının kapasiteleri ölü ağırlık<br />

olarak 51-80 bin ton arasındandır. Bu<br />

mikdar eski gemilerde 10 bin ile 20 bin<br />

ton kadardı.<br />

Deinir Cevherleri fiatları<br />

1950 de 256 milyon ton olan dünya<br />

demir istihsali 1962 de 500 milyon tona<br />

yükseldi. Hemen hemen bir gecede satıcı<br />

pazar alıcı pazar olarak değişiyor. Bu<br />

Bu değişme yabancı cevherlerin Hatlarındaki<br />

son düşüklerle desteklendi. Almanyamn<br />

yüksek tenörlü İsveç demirlerine<br />

verdiği fiat 1957 den itibaren %<br />

36 oranında düştü. % 68 tenörlü Brezilya<br />

cevherinin Reinhauser de teslim<br />

fiatı ton başına 14,80 dolardan 12,06<br />

dolara düştü. Japonya demir imalatçılarının<br />

Hindistan cevherlerine 1963 de<br />

verdiği fiat ton başına 10,25 dolar idi.<br />

Bu miktar 1962 nin fiatmdan 98 sent<br />

eksiktir. Diğer taraftan A.B.D. ve Almanyadaki<br />

yerli cevherler bu fiat düşüşlerinden<br />

müteessir olmadı. Almanyanın<br />

yerli cevher fiatları 1956 dan itibaren<br />

% 5 oranında yükseldi.<br />

Metal maliyetlerinin düşürülmesi<br />

ABD çelik endüstrisi bir intikal devresindedir.<br />

Birkaç yıldanberi yüksek fı­<br />

AGLOMERE DEMİR CEVHERİNİN ÖNEMİ 193<br />

rın operatörleri metal fiatlarını yüksek<br />

fırınların hacimlerini genişleterek düşürdüler.<br />

Operatörler şimdi hali hazırdaki<br />

yüksek fırınların verimlerini artırmak<br />

suretile metal fiatlarını düşürmeğe çalışıyorlar.<br />

Bunun sebepleri ise yeni fırınların<br />

çok pahalıya mal olmaları ve artan<br />

işçi ücretleridir. Bugün % 62 inin<br />

üstünde demir cevheri yüksek fırın için<br />

münasiptir. Buna ilaveten şimdiki yüksek<br />

fırın teknolojisi fırının şiddetli hava<br />

akımının kullanılabilmesine imkân vermek<br />

için dikkatli bir şekilde şarj edilmesini<br />

talebetmektedir.<br />

Manyetik kavurma<br />

Minesotada milyarlarca ton manyetik<br />

olmayan takonit denen demir cevheri<br />

rezervleri vardar. Fakat bu rezervler<br />

halihazırda demir cevheri olarak mütalâa<br />

edilemez. Çünki istifade edilecek<br />

denenmiş bir ekonomik bir metod yoktur.<br />

Yalnız dikkati çeken metodlardan<br />

biri manyetik bakımdan zayıf demir oksitlerini<br />

manyetik bakımdan kuvvetli olan<br />

mineral manyetike çevirme metodudur.<br />

Bu konuda çok çeşitli çalışmalar yapıldı.<br />

Kavurma faaliyetleri döner fırınlarde,<br />

gezer ızgaralarda vesaire de icra edildi:<br />

Metod herhalde metoloji bakımından<br />

cazip gözüktü. Manyetik kavurma prensibinin<br />

tatbikini engelleyen en önemli<br />

husus kavurma tesislerinin yüksek maliyededir.<br />

Metalo: jistler demirin derecesini<br />

yükseltiyorlar.;<br />

Köpüklü fîotasyon 50 yıldanberi<br />

uygulanmaktadır. Bu metod şimdide demir<br />

cevheri konsantrasyonunun kullanılıyor.<br />

Demir oksitler yağlı asitler veya<br />

petrol sülfanot içerisinde yüzdürülürler.<br />

Demir cevheri konsantresi içindeki silisin<br />

katyonik fîotasyon yolu ile temizlenmesi<br />

suretile de zenginleştirilebilir. Minesotadaki<br />

muazzam manyetik takonit<br />

yataklarından çıkarılan cevher ilerde<br />

arninli fîotasyon usulü ile zenginleştirilecektir.<br />

Diğer bir enteresan ilerlemede


194<br />

Yusuf Oral ZENGİN<br />

Tablo 1 - Dünya Demir Rezervleri (ton)<br />

Memleket<br />

Kuzey Amerika<br />

Kanada<br />

A.B.D.<br />

Orta Amerika<br />

Hondras<br />

Meksika<br />

Güney Amerika<br />

Arjantin<br />

Brezilya<br />

Şili<br />

Kolombiya<br />

Peru<br />

Venezuela<br />

Avrupa<br />

Avusturya<br />

Bulgaristan<br />

Çekoslovakya<br />

Finlandiya<br />

Fransa<br />

Batı Almanya<br />

Doğu »<br />

Yunanistan<br />

Macaristan<br />

İtalya<br />

Lüksenburg<br />

Norveç<br />

Polonya<br />

Romanya<br />

Îsp4nya<br />

isveç<br />

isviçre<br />

ingiltere<br />

S.S.G.B.<br />

Yugoslavya<br />

Asya<br />

Burma<br />

Çin<br />

Honkong<br />

Hindistan<br />

Hindicin<br />

Endonezya<br />

Iran<br />

israil<br />

Japonya<br />

Kore<br />

Malaya<br />

Tayland<br />

Türkiye<br />

Avustralya<br />

Avustralya<br />

Filipinler<br />

Keşfedilmiş rezerv<br />

1.753.600.000<br />

2.554.200.000<br />

—<br />

60.000.000<br />

47.500.000<br />

1.797.000.000<br />

119.900.000<br />

24.000.000<br />

300.700.000<br />

622.700.000<br />

37.200.000<br />

94.300.000<br />

24.300.000<br />

87.500.000<br />

2.181.800.000<br />

11.500.000<br />

445.700.000<br />

38.600.000<br />

4.800.000<br />

17.700.000<br />

60.000.000<br />

79.300.000<br />

91.100.000<br />

17.200.000<br />

442.500.000<br />

1.393.300.000<br />

10.000.000<br />

675.800.000<br />

9.246.000.000<br />

83.000.000<br />

16.700.000<br />

1.375.500.000<br />

3.600.000<br />

3.393.600.000<br />

24.700.000<br />

1.400.000<br />

—<br />

1.800.000<br />

23.900.000<br />

167.300.000<br />

28.800.000<br />

.—.<br />

24.600.000<br />

300.600.000<br />

19.100.000<br />

Potansiyel rezerv<br />

2.812.800.000<br />

6.042.200.000<br />

4.200.000<br />

89.700.000<br />

360.500.000<br />

8.487.500.000<br />

167.100.000<br />

24.000.000<br />

31.400.000<br />

—<br />

78.100.000<br />

—<br />

54.300.000<br />

64.000.000<br />

1.880.000.000<br />

—<br />

1.021.600.000<br />

41.400.000<br />

4.800.000<br />

20.700.000<br />

21.000.000<br />

424.800.000<br />

92.500.000<br />

36.000.000<br />

155.200.000<br />

507.900.000<br />

9.500.000<br />

325.300.000<br />

5.571.200.000<br />

7.400.000<br />

3.303.300.000<br />

—<br />

6.555.000.000<br />

42.000.000 '<br />

6.200.000<br />

34.200.000<br />

3.500.000<br />

.—<br />

260.000.000<br />

12.600.000<br />

11.700.000<br />

907.100.000<br />

Toplam<br />

4.566.400.000<br />

8.596.400.000<br />

4.200.000<br />

149.700.000<br />

84.000.000<br />

10.284.500.000<br />

287.000.000<br />

48.000.000<br />

3.320.100.000<br />

—<br />

115.30.0000<br />

94.300.000<br />

78.600.000<br />

151.500.000<br />

4.061.800.000<br />

11.500.000<br />

1.467.300.000<br />

80.000.000<br />

9.600.Ü00<br />

38.500.000<br />

81.000.000<br />

504.100.000<br />

183.600.000<br />

53.200.000<br />

577.700.000<br />

1.901.200.000<br />

19.500.000<br />

1.001.100.000<br />

14.817.200.000<br />

90.400.000<br />

16.700.000<br />

4.679.200.000<br />

3.600.000<br />

9.948.600.000<br />

66.700.000<br />

7.600.000<br />

34.200.000<br />

5.300.000<br />

23.900.000<br />

427.300.000<br />

28.800.000<br />

12.600.000<br />

36.300.000<br />

1.207.700.000<br />

19.100.000


Afrika<br />

Cezayir<br />

Angola<br />

Mısır<br />

Fransız kameronu<br />

Gabon<br />

Gine<br />

İnci sahili<br />

Liberya<br />

Moritanya<br />

Fransız Fası<br />

İspanyol Fası<br />

Rodezya ve Niyazland<br />

Siyera Leon<br />

Güney Afrika Birliği<br />

Swaziland<br />

Tunus<br />

AGLOMERB DEMİR CEVHERİNİN ÖNEMİ 195<br />

75.800.000<br />

98.400.000<br />

7.500-000<br />

40.000.000<br />

63.400.000<br />

260.000.000<br />

53.200.000<br />

95.300.000<br />

17.500.000<br />

18.400.000<br />

126.000.000<br />

152.000-000<br />

307.000.000<br />

32.200.000<br />

10.500.000<br />

98.400.000<br />

75.000.000<br />

315.000.000<br />

.170.000.000<br />

130.000.000<br />

290.000.000<br />

37.900.000<br />

18.400.000<br />

488.000.000<br />

32.100.000<br />

11.000.000<br />

75.800.000<br />

196.800.000<br />

82.500.000<br />

40.000.000<br />

378.400.000<br />

.430.000.000<br />

130.000.000<br />

343.200.000<br />

95.300.000<br />

55.300.000<br />

36.800.000<br />

126.000.000<br />

152.000.000<br />

795.000.0b0<br />

64.300.000<br />

21.500.000<br />

Dünya Toplamı 29.041.100.000 42.128.900.000 71.170.000.000.<br />

Kaynak : R.W. Hyde and W.W. Glaser, Arthur E. Little, İne, Cambridge Massachusetts<br />

U.S.A. 1962<br />

World Mining June 15 1964 den tercüme edilmiştir.<br />

demir cevherlerindeki silisin demir oksit<br />

ile gang arasındaki elektrik iletkenliği<br />

farkından faydalanılarak ayrılmasıdır.<br />

Labrodarda yapılmakta olan ve 1965<br />

yılında tamamlanacak olan Fabrika bu<br />

bu usulü kullanacaktır. Bu fabrika konsantreyi<br />

manyetik ayırma ve elektro dinamik<br />

konsantrasyon usulü ile istihsal<br />

edecektir. Fabrikanın elektro dinamik<br />

kısmı bir satte yaklaşık olarak 1000 ton<br />

BİBLlOGRAFYA<br />

cevherin tenorunu % 63 den % 69 a<br />

çıkacaktır, istikbalde demir cevherinin<br />

ne olacağını katiyetle söylemek imkânsızdır.<br />

<strong>Maden</strong>cilik agremerasyon ve çelik<br />

imalideki süratli gelişmeler demir<br />

cevheri hakkındaki tasavvurları değiştirmektedir.<br />

Nadir durumlar hariç ekonomi<br />

demir madenciliğinin tatbik kabiliyetinde<br />

anahtar olacaktır.<br />

1 —• Structural Change in World Ore Stel Review, British Iron steel Federation April 1963.<br />

2 — Ibid.<br />

3 — Ibid P. 2.<br />

4 — Op. cit Elver R.B. p. 9.<br />

/


AMONYUM NİTRAT - FUEL OIL KARIŞIMI PATLAYICI MADDESİNİN<br />

1 - Mevzua giriş<br />

1963 yılında A.B.D. de toplanan<br />

«Emniyet» mevzulu millî kongrede Mr.<br />

Glenn H. Danon tarafından sunulan bu<br />

yazı bu gün memleketimizin ocak işletmelerinde<br />

kullanılmaya başlamış olup bu<br />

ucuz ve enteresan maddenin kullanılmasında<br />

gözetilmesi gereken hususları aydınlatmaktadır.<br />

Sayın meslekdaşlarıma sunmayı<br />

faydalı buldum.<br />

2 - Emniyet<br />

Diğer bir çok endüstri problemlerine<br />

göre en çok kullanılan ve en az anlaşılmış<br />

olan bir terim varsa o da «EMNİ­<br />

YET» tir. Mutlak olarak emniyetli sayılabilecek<br />

hiç bir ameliye mevcut değildir.<br />

Böylece emniyet izafî bir keyfiyet<br />

olup bahis konusu olan mevzulara benzer<br />

durumlarda edinmiş olan tecrübelere<br />

dayanır. Bu günkü konuşmamızda en<br />

çok emniyet üzerinde duracağız; ancak<br />

tatbikat ile emniyetli çalışma şartları<br />

arasındaki ilişkilere dokunacağız.<br />

3 - Tarihçe<br />

Amoniyüm Nitrat+Fuel oil (AN-FO)<br />

un patlayıcı madde olarak kullanılmasına<br />

kadar vaki olan gelişmelerin kısa bir<br />

özetlemesini yapalım : 1867 yılında iki<br />

İsveçli kimyager OHLSSÖN VE NOR-<br />

RIBIN, «Ammoniak krut», adını verdikleri<br />

bir patlayıcı maddeyi ihtira beratı<br />

almak suretile ortaya çıkardılar. Esasında<br />

amonyum nitrattan ibaret olan bu<br />

madde ya yalnız olarak veya katı veya<br />

EMNİYETLE TATBİKİ<br />

Tacettin ATAMAN<br />

sıvı bir karbonlu madde ile karıştırılarak<br />

kullanılıyordu. Onlar bir petrol müştakkı<br />

madde ile karıştırmayı tavsiye etmediler.<br />

Ancak prensip aynı idi. 19. yüzyılın sonlarına<br />

doğru Nobel'in dinamiti keşfetmesi<br />

üzerine AN-FO sistemi bertaraf<br />

oldu. -<br />

îlk defa ticarî manâda patlayıcı<br />

madde olarak AN-FO karışımı 1935 yılında<br />

maden sanayiinde kullanılmaya<br />

başlandı. Bu patlayıcı madde nitro-karbo-nitrat<br />

adı altında ihtisadîliği (ucuzluğu)<br />

sayesinde AN-FO olarak çeşitli<br />

madencilik tatbikatında bir hayli muvaffakiyet<br />

sağladı. Ancak, 1955 de Akremite<br />

adı altında kömür istihsal eden açık işletmelerde<br />

dekajonzda kullanılmıya başlamasile<br />

bu çok ucuz patlayıcı maddenin<br />

ekonomik avantajları madenciler tarafından<br />

tam manasile idrâk edildi. Akremite<br />

denince A.N. pullarını karbon isi katılmak<br />

suretile hassaslaştırarak oksijeni yeter<br />

derecede kendi bünyesinde mevcut<br />

olan bir patlayıcı madde hatıra gelir.<br />

Bu çok ucuz olan patlayıcı madde geniş<br />

çaplı (6«-10») lağım deliklerinde kullanıldı<br />

ve oldukça iyi neticeler alındı. Akremite'in<br />

meydana çıkmasiyle Amerikan<br />

dehası ve esaslı araştırmalar neticesinde<br />

bu sahada hayret edilecek inkişaflar sağlanmış<br />

oldu. Sıvı bir yakıtın A.N. a karıştırılmasının<br />

yakıtlara nisbetle daha<br />

avantajlı olacağı artık aractırıcı mühendislere<br />

ayan olmuştu. A.N. imalatçıları<br />

ve madencilik araştırma teşkilatları A.N.<br />

pullarile yapılan infilakler arasıda ki ilişkilerle<br />

alakadar olmıya başladılar. Aynı


AMONYUM NİTRAT-FUEL OIL KARIŞIMI MADDENİN TATBÎKl 197<br />

kimyevî terkibi haiz bazı A.N. pullarının<br />

ötekilerden daha iyi infilak ettikleri<br />

görüldü. Gübre vasfındaki A.N. çevresine<br />

konan diyatomit (Kizeygur) astarın<br />

NN-F : karışımı patlayıcı maddesinin<br />

hassasiyetini azaltmış olduğu görüldü.<br />

AN pullarının porozitesî veya tane halindeki<br />

veya öğütülmüş AN'ın tane inceliği<br />

patlayıcı maddenin özelliklenle ilişkileri<br />

sağlanabilir.<br />

1958 yılında AN-FO karışımı patlayıcı<br />

madde olarak açık işletmelerde «6<br />

ilâ 9» çaplı lağım deliklerinde kullanılmak<br />

suretile iyice tutundu. Yeraltı madenciliği<br />

de açık işletmelerde tatbik edilmiye<br />

başlanan bu ekonomik avantajı<br />

haiz patlayıcı maddeye daha fazla seyirci<br />

kalamazdı. Diyatome astar yerine daha<br />

hassas bir madde ikamesi ve daha çok<br />

emici AN pulları yapmak suretile hassasiyete<br />

artırılmış olan AN-FO karışımı<br />

daha küçük zaplı lağım deliklerinde kullanılmıya<br />

başladı. Ancak lâğım deliği<br />

tam olarak doldurulmuş olmalı ve lağım<br />

deliği boyunca irtibatlı olması gerekmekte<br />

idi. Bugün bir pusluk lağım deliklerinde<br />

bile patlatümakta ve kayalar parçalanmaktadır.<br />

Ruten çalışmalar<br />

AN-FO patlayıcı maddesinin ilk tatbik<br />

edilip te iyi neticeler alman madenler<br />

potas, tuz madenleri gibi kuru ve iyi<br />

havalandırılmış olan madenler olmuştur.<br />

Son beş yıl içinde yer altı madenciliğinde<br />

AN-FO patlayıcı maddesi hemen her<br />

çeşit madende kullamlmıya başlanmıştır.<br />

Endüstri sahasında vaki olan her<br />

yeni gelişme gibi süratle gelişen AN-FO<br />

karışımları kapsülle yalnız patlamamaktadır<br />

ve mekanik darbelere karşı hassas<br />

değildir. Maalesef gübre tipi A.N. ve<br />

mazot gibi alel'âde maddelerin karışımının<br />

patlayıcı madde olarak kullanılması<br />

hususunda bir çok resmî makamları olduğu<br />

kadar madencileri de mutlak olarak<br />

tehlikesiz olduğu kanısını uyandır­<br />

mış bulunuyor. Hernekadar N.N. ile<br />

mazot karışımı istatistiklerden de anlaşıldığı<br />

üzre, bir hayli emniyetli ise de bir<br />

takım kazalara da sebebiyet vermiştir ve<br />

bu yanlış kanaat değişinceye kadar yeni<br />

yeni kazalar olacaktır da. Bu tip kazalarda<br />

asıl sebep bu cins patlayıcı maddelerin<br />

tehlikeli olması hususuna ehemmiyet<br />

verilmemesidir.<br />

Alel'âde dinamitlerde, patlatma işlerile<br />

taşınma ve depolama ve kullanılmaları<br />

arasında az bir ilişki vardır. jela|indinamit<br />

ve yarma açmalarda kullanılan<br />

dinamitler değerlerine nazaran daha hassas<br />

ve taşınırken daha tehlikelidirdir.<br />

Ancak evvelkiler özel maksatla kullanılırlar.<br />

Bununla beraber, emniyet ile AN-<br />

FO patlayıcı maddesinin kullanılması<br />

arasında meydana gelen kimyasal reaksiyonların<br />

karakterinden doğmaktadır.<br />

Ekseri AN-FO müstahsilleri oksijen<br />

bakımından dengeli bir patlayıcı madde<br />

yapmıya gayret ederler. Şayet kimyasal<br />

reaksiyon tam olursa patlamadan doğan<br />

gazlar N, CO a , H 2 0 olur. Bu suretle<br />

teşekkül eden gazlar azamî bir enerji<br />

doğmasını sağlar ve dolayısile azamî iş<br />

görürler. Böylece bu tam olan kimyasal<br />

reaksiyon zehirli olmıyan, gazlar hasıl etmekle<br />

duman çıkarmazlar ve zehirli gaz<br />

kazaları olmaz.<br />

Tam kimyasal reaksiyon olmakla<br />

patlamıyan lâğım sayısı asgariye düşer<br />

ve bu sebeple doğacak kazalar çok azalır.<br />

Böylece, açıkça görülüyor ki en iyi<br />

patlama çalışmasını sağlıyan şartlar en<br />

mühim iki âmil ile en az kaza olacak<br />

şartlardır.<br />

Hiç şüphe yoktu ki patlayıcı madde<br />

yükünün vaktinden önce infilak etmesi<br />

bu patlatma işlerinde rastlanan kazaların<br />

en başta gelen sebebidir. Zira, ekseri<br />

AN-FO karışımı fünye ile infilak etmez.<br />

Vakitsiz infilaka geçişin esas sebebi AN-<br />

FO içine konan dinamit lokmalarının<br />

patlaması olmaktadır. Bu dinamitin de


198 Tacectin ATAMAN<br />

vaktinden önce patlamasının en çok<br />

muhtemel olan sebebi de detonatörün<br />

statik bir yük altında veya dinamitin<br />

mekanik olarak hırpalanması keyfiyetidir.<br />

Bu kazaların genişliği sonra ele alınacaktır.<br />

Daha önce anlatıldığı gibi, oksijen<br />

dengeli bir AN-FO karışımının patlama<br />

reaksiyonu sonunda zararsız olan Cö 2 ,<br />

azot ve H 2 0 gazları meydana gelir.<br />

Maalesef amoniyum nitrat herhani bir<br />

yakıt ile, patlama reaksiyonunun vuku<br />

bulduğu andaki şartlara göre farklı şekillerde<br />

patlayan bir patlayıcı maddedir.<br />

Yalnız en ideal şartlar altında bir patlayıcı<br />

madde basit ve zararsız gazlar vererek<br />

patlar. Fiilî durumda kimyevî reaksiyonlar<br />

azamî enerjiden az enerji vermekte<br />

ve tam olmayan bu reaksiyonlar<br />

neticesinde değişen mikdarlarda zehirli<br />

gazlar ve bilhassa CO ve azot oksitleri<br />

hasıl olmaktadır. Bu çeşit zehirli gazlar<br />

hasıl eden ve azamî enerji vermiyen patlama<br />

şartlarından bir kısmı sonra münakaşa<br />

edileceklerdir.<br />

Bir lağım deliğindeki herhangi bir<br />

patlayıcı maddenin doldurulup ateşlenmesi,<br />

madencilikteki bir çok tehlikeli<br />

(kaza yapabilecek) ameliyelerden biridir.<br />

Bununla beraber, bu ameliyenin diğer<br />

madencilik ve patlayıcı madde işlemlerinden<br />

ayrı mütâlea edilmesi yanlış neticelere<br />

varmaya sebep olur. Bu sebepler<br />

problemin ana hatlarını ortaya koyacağız<br />

ve ondan sonra bilhassa nihaî patlatma<br />

ameliyesinde tatbikatı ve emniyeti<br />

etkili kılan faktörleri bütün teferrüatile<br />

inceliyeceğiz.<br />

Açık işletmelerde yeraltı işletmelerine<br />

nazaran patlatma işlerinde vukua gelecek<br />

kazaların sayısının çok daha düşük olması<br />

beklenirde. Açık ocaklarda ve taş ocaklarında<br />

üç veya dört pustan az çapta<br />

lâğım deliği delindiği pek nadirdir. Daha<br />

büyük çapta delik delmek ise her tarafta<br />

kullanılan bir teamüldür. Bu lâğım deliklerini<br />

yüksek bir yüzdesi dikey veya<br />

hiç olmasza meyilli deliklerdir ve patlayıcı<br />

maddenin bu deliklere konması kendi<br />

ağırlığıyla kayması ile olur. Yatay deliklerin<br />

doldurulması ise bir nevi pnömatik<br />

(basınçlı hava) usulü ile yapılmaktadır<br />

ki böylece statik bir yük yüklenmek suretile<br />

âdeta bir kaza imkânı hasıl oluyor.<br />

Bununla beraber ekseri açık işletmelerde<br />

ve taş ocaklarda bir çok deliklerin<br />

ilk patlatma işi ateşleme fitili ile<br />

yapılan bir şebeke vasıtasiyle patlatılmaktadır.<br />

Böylece statik şarjın sebebiyet<br />

verdiği kazalar bir azaltılmaktadır.<br />

Yeraltı çalışmalarında yapılan patlatmalarda<br />

2-3 inç çaptan fazla delikler<br />

nadiren kullanılmaktadır, I 1<br />

I±-2 inçlik<br />

delikler en çok kullanılan patlatma delikleridir.<br />

Bu nisbeten küçük çaplı deliklerin<br />

çoğu yatay olup, yeni yeni problemler<br />

doğurmaktadır. Bu yazının esas<br />

mevzuu da bu problemlerdir. Dikey olmayan<br />

dilekler de yeraltında AN-FO<br />

nun doldurulması ya basınçlı hava ile<br />

yatık da dinamitle olduğu gibi lokum<br />

lokum itilmekle olmaktadır. Önceden<br />

hazırlanan paketçiklerle deliklerin doldurulması<br />

nadiren yapılmaktadır. Zira<br />

masraflı oluyor. Ancak bu husus kolaylıkla<br />

anlaşılamıyan iki sebep dolayısile<br />

mahzurludur. Eğer bir lokumdan fazla<br />

AN-FO kullanılacaksa vakitsiz patlamaları<br />

ve tam olmıyan patlamaları önlemek<br />

için çok dikkat ve ihtimama lüzum<br />

vardır. Bu da hava aralığı dolayısile<br />

AN-FO nun patlamıya karşı olan hassasiyetinin<br />

çok düşük olmasındadır. Dinamitlerde<br />

bu aralık hassasiyeti 3-4 inceden<br />

50-60 ince kadar değişmesine karşılık<br />

AN-FO nun patlamıya karşı olan hassasiyetinin<br />

çok düşük olmasındadır. Dinamitlerde<br />

bu aralık hassasiyeti 3-4 inç<br />

den 50-60 ince kadar değişmesin karşılık<br />

AN-FO da bu mesafe 1-2 inç geçmez.<br />

Böylece kağıt kaplı lokumlardaki katlanmalar<br />

veya plastik torbaların ağız düğümleri<br />

lokumların birbirinden ayrı olmalarını<br />

intaş eder ve kısmî veya ta-


AMONYUM NİTRAT - FUEL OIL KARIŞIMI MADDENİN TATBİKÎ 199<br />

mamen infilâkleri önlemeye sebep olur.<br />

Böyle bir şart altında yüksek mikdarda<br />

zehirli dumanların yoğunlaşmasına ve<br />

patlamamış lağımlara ve düşük kalitede<br />

tatbikata sebep olur. Önceden hazırlanmış<br />

paketcikler halindeki patlayıcı maddelerin<br />

kullanılmasında diğer, bir faktör<br />

daha vardır. Johansson bazı sert patlayıcı<br />

maddelerin uzun lağım deliği içinde<br />

hava boşluğu olduğu takdirde infilakın<br />

yayılmadığmı bulmuştur. Johansson'a<br />

göre bu infilak yayılmaması boşluktaki<br />

hava içinde infilak dolayısile hasıl olan<br />

kompressiyon dalgasının diğer patlayıcı<br />

madde kitlesi üzerine tesir ederek onun<br />

infilakine mâni olmaktadır. Bu sebeple,<br />

hattâ çok iyi bir şekilde yapılmış olan<br />

bir ilk patlama ameleyesi bir kaç ayak<br />

boyu bir patlayıcı madde sütununu seyredince<br />

sönebilir. Bu keyfiyet AN-FO<br />

karışımı için etüd edilmemiş olmakla<br />

beraber, önceden hazırlanmış paketçikle»<br />

rin patlatılması mevzuunda şüphesiz mühim<br />

bir faktörtür.<br />

Bir çok çeşit basınçlı hava AN-FO<br />

doldurucusu ba güne kadar gelişmiş bulunmaktadır.<br />

Ancak hepsi iki sınıf halinde<br />

toplanır.<br />

Birinci tip bir küçük silo (huun) da<br />

bulunan AN-FO üzerine basınçlı hava<br />

tesir ettirilerek delik doldurulur. Bu üflenen<br />

kutu tipi 15/30 p/sq lik düşük<br />

bir basınç için düşünülmüştür. Bu cihaz<br />

oldukça ağır olup alından alına bir vasitı<br />

üzerinde taşınmaktadır.<br />

İkinci tip doldurucu ise: Buhar enjektörü<br />

gibi venturi sistemini kullanan bir<br />

cihazdır. Bu cihaz ocaklarda mevcut basınçlı<br />

hava basıncı ile çalışır (80-120<br />

P7sq")<br />

Bu tip doldurucu cihazlar birincilerden<br />

çok daha küçük ve hafiftir ve bazıları<br />

doldurucu kimse tarafından yalnız<br />

taşınabilir. Bununla beraber bu cihazda<br />

kullanılan yüksek basıncın bazı<br />

mahzurları da vardır. Katı parçacıkların<br />

hava içindeki oranı birinci tiptekine nazaran<br />

çok daha düşüktür ve netice olarak<br />

statik elektrik yükü tehlikesi çok<br />

daha fazladır. Bundan başka patlayıcı<br />

madde tanecikleri büyük basınç ile daha<br />

fazla bir hız ile delik içinde kırılarak<br />

seyrederler ve yüksek bir yoğunlukla<br />

delik içine yerleşmiş olur. Bu yoğunluk<br />

alçak basınçlı birinci tip ile elde edilemez.<br />

Kırık parçacıklar daha hassas<br />

olurlar fakat yoğunluğun artması patlayıcı<br />

maddenin hassasiyetini azaltır. Böylece<br />

yüksek basınçlı doldurma cihazı taşınma<br />

bakımından bazı avantajları olmakla<br />

beraber yükleme esnasında kaza<br />

ihtimali artmış bulunmakta ve tatbikat<br />

neticeleri düşük basınçlı cihazınkinden<br />

daha değişik olmakta ve bunu önlemek<br />

için çok ihtimam ve dikkat harcamak<br />

icabetmektedir.<br />

Bir lâğım deliğindeki patlayıcı maddenin<br />

patlamıya başlatılması metodunun<br />

tatbikat ve emniyet üzerinde belli tesirleri<br />

vardır. Kapsüle hassas bir kaç<br />

AN-FO terkibi hazırlanmıştır. Buna rağmen<br />

ekseri AN-FO, lağım deliklerine<br />

doldurulmuş olarak müstakar bir patlama<br />

reaksiyonu sağlanır. Yüksek kudretli<br />

infilak maddesi olan dinamit ekseriya<br />

bu gaye ile kullanılır. Ancak bazı açık<br />

ocaklarda bu maksatta petnolite kullanılmaktadır.<br />

Şüphesiz bu sonuncu takviye<br />

maddesi en iyi dinamitlerden daha<br />

üstündür. Ancak muadil dinamit mikdarmdan<br />

daha pahalıdırlar ve henüz yeraltında<br />

kullanılmıya müsait kılınmamışlardır.<br />

Bazı işletmelerde ise tasarruf maksadile<br />

en ucuz dinamit cinsleri bu maksat<br />

için kullanılmaktadır. Sonra gösterileceği<br />

gibi, kuvvetli bir ilk patlatıcı kullanarak<br />

iyi neticeler alınması ve kaza<br />

adedinin azalması halinde takviye maddesinin<br />

bedeli ehemmiyetsiz bir yekûn<br />

tutmaktadır. İlk patlatıcı maddenin delik<br />

içine yerleştirilmesi münakaşalı bir<br />

mevzudur. Emniyet mülahazasile, ilk<br />

ilk olarak, maden dairesi yeraltı çalış-


200 Tacettin ATAMAN<br />

malarında AN-FO patlatılırken ilk patlatıcı<br />

maddenin lağım deliği üst kışıma<br />

(ağzı) konmasını tavsiye etmiş idi. Bu<br />

tavsiyemin esas dayanağı, alta konacak<br />

dinamit lokumunun elektrik fünyesi tellerine<br />

doğru üflenen AN-FO nun statik<br />

elektrik şarj yaratarak hazırlıyacağı infilak<br />

tehlikesini önlemektir. Bununla beraber,<br />

lağım deliğini dibinden ateşlemenin<br />

daha elverişli olduğu bir çok hallerin<br />

mevcut olduğunu da takdir ediyoruz.<br />

Keza, delik doldurma tekniğinde<br />

ve teçhizatta müsbet gelişmeler sağlıyarak<br />

AN-FO taneciklerinin üflenirken<br />

meydana getireceği statik şarj olma tehlikesinin<br />

de kısmen ortadan kalkacağına<br />

inanıyoruz. Bu sebeple son tavsiyelerimize<br />

göre bazı şartlar altında lağım deliğini<br />

dibinden patlatmak usulünün lüzumlu<br />

olduğudur ve bazı tavsiyeye değer<br />

usullerle en yüksek derecede bir emniyetin<br />

sağlanmasına ulaşılabilecektir.<br />

Önce zikredildiği gibi, bir lağım deliği<br />

patlayıcı maddesinin vaktinden önce<br />

patlaması hususu bir lağım deliğini<br />

AN-FO ile doldururken vukuu en çok<br />

muhtemel kaza sebebidir. Vaktinden önce<br />

patlama ise ağız patlaması ve ondan<br />

daha çok muhtemel olarak delik dibi<br />

patlaması ile olur.<br />

Hava gibi"bir sıvı vasat içinde seyreden<br />

bir katı cisim parçası hareket esnasında<br />

cidar ile kendisi arasındaki sıvı<br />

zarını kendisi ile birlikte elektrikle yükler.<br />

Kendisi ile sıvı elektrik şarjları aksi<br />

işaretlidir. Böylece AN-FO tozlan lağım<br />

deliği içine basınçlı hava ile üflenirken<br />

statik bir elektrik yükü meydana<br />

gelir. Bu yükün büyüklüğü hadisede rol<br />

oynıyan maddenin cinsine, seyreden<br />

parçacıkların cidara göre izafi hızına<br />

ve rutubet derecesine göre değişir. Böylece<br />

inkişaf eden elektrik yükünün bir<br />

detonatörü patlatabileceği isbat edilmiştir.<br />

Önceden bu yükün ancak elektrik<br />

detonatörünü patlatabileceği düşünülüyordu.<br />

Fakat araştırmalar gösterdi ki<br />

adî bir fünye veya fitilin de bu elektrik<br />

şarjı ile patlaması mümkün olabilmektedir.<br />

Ancak sonuncu ihtimal birinciye<br />

göre zayıftır. Hiç olmazsa kazalardan<br />

birinde, kazanın sebebi tam olarak bilinmediği<br />

halde, patlamanın vaktinden önce<br />

olması ile kazanın vukua geldiği muhakkaktır.<br />

Statik elektrik yükü sebebile vaktinden<br />

önce.vâki olan patlamaları asgarî<br />

hadde indirecek bir takım yollar vardır.<br />

Bu kazaları azaltan tavsiyeye şayan usulr<br />

1er Bureau of Mines'in 8179 nolu circular<br />

inde verilmiştir. Biz burada şunları<br />

tavsiye ederiz:<br />

1. Deliği patlayıcı madde ile dolduran<br />

bütün basınçlı hava ile çalışan makinalar,<br />

statik yükü dağıtmak için topraklanmalıdır.<br />

(nakil tellerle toprağa<br />

bağlanmalıdır).<br />

2. Su boru şebekesi, basınçlı boru<br />

hattı, raylar veya daimî topraklama hatları,<br />

pnömütik delik doldurma cihazlarınım<br />

topraklanmasında kullanılmamalıdır.<br />

3. Pnömâtik doldulma makinesi kullanılan<br />

yerlerde ilk patlatıcı maddenin<br />

vaktinden önce patlamasına sebep olan<br />

statik elektrik yükünün kaza takati her<br />

cins patlatma işinde önceden hesaplanmalıdır<br />

ve bu kaza ihtimalinin yokedilmesi<br />

için lüzumlu tedbirler alınmalıdır.<br />

4. Lağım doldurma makinesinde<br />

kullanılan hortumlar yarı iletgen tipinde<br />

olmalı ve statik elektrik yükünü dağıtacak<br />

kadar elektrikî direnci fazla olmamalı<br />

ve bu direncin kaçak ceryanları<br />

tahdit edecek kadar fazla olması gerekir,<br />

(içinde çelik tel olan hortumlar kullanılmamalıdır)<br />

.<br />

5. Bütün delik doldurma ameliyesi,<br />

statik elektrik yükü veya kaçak ceryan<br />

hissedilir edilmez durdurulmalıdır, (doldurma<br />

ameliyesi bitirilmeden önce bu<br />

şartların çaresine bakmalıdır).


AMONYUM NİTRAT-FUEL OIL KARIŞIMI MADDENÎN TATBtKÎ 201<br />

Kanaatımızca bu beş tavsiye dikkatle<br />

riayet edilirse lâğım doldurmadan<br />

emniyeti artıracakjır. Dördüncü tavsiyede<br />

doldurucu da yarı iletken hortum<br />

kullanılmalıdır.<br />

Bu gün mevcut bilgilere göre, yarı<br />

iletgen hortumun en az ayak boş başına<br />

5 000 ohm luk bir elektrikî direnci olmalı<br />

ve tekmil hortum boyunca 2 mega<br />

ohm dan fazla bir direnci olmamalıdır.<br />

Bir kısım imalatçılar artık plastik hortumlar<br />

yapmaktadırlar. Bunların evsafı<br />

tam istenen şekilde olmaktadır. Bu yazıda<br />

şu hususu da zikretmek isterim ki rutubet<br />

azaldıkça statik elektrik şarjından doğacak<br />

tehlike artmaktadır. Bu sebeple rutubeti<br />

düşük olan ocaklarda hususî tedbirlere<br />

baş vurmak akıllıca bir davranış<br />

olur. Fünye imalatçılar statik elektriğe<br />

mukavim tünyeler (detonatörîer) imal<br />

etmektedirler. Bu tusus muhakkak ki<br />

emniyeti artırır. Maalesef bu detonatörîer<br />

pahalıdır ve kullanılmaları bu<br />

sebeple mahduttur. Bazı selahiyetli<br />

kimseler AN-FO nun yalnız kullamlamıyacağı<br />

yaş olan lâğım delikleri<br />

için plastik bir astar veya mahfaza kullanmayı<br />

tavsiye ettiler. Biz statik elektrikten<br />

doğacak kazalar dolayısiyîe bunun<br />

üzerinde ciddiyetle duruyoruz. Zira ekseriya<br />

plastik astarlar lâğım deliği içinde<br />

doldurma makinesinin hortumu toprak<br />

temasından tecrit etmek suretile tehlikeli<br />

keli olan statik elektrik yükleri birikecek<br />

ve kaza tehlikesi artacaktır. Diğer bir<br />

kaza sebebi de lâğım deliğini doldurma<br />

ameliyesi esnasında vaki olabilecek kaçak<br />

ceryanlardır. Delik doldurma ameliyesi<br />

esnasında civarda herhangi bir kaçak<br />

ceryan farkedilir edilmez, bütün doldurma<br />

ameliyesi durdurulur ve kaçak<br />

ceryan menbaı tâyin edilir ve tehlikeli<br />

olan durum bertaraf edilir. Elektrikî<br />

enerji ile çalıştırılan iyi bakımlı cihazlar<br />

dan bir kaçak ceryan periyodik olarak<br />

hasıl olabilir ve süratle bir tehlike yaratacak<br />

duruma gelebilir. Cihazın dikkatle<br />

topraklanması, adamakıllı elektrikî bakım<br />

ve bu cihazları kullanan kimselerin titiz<br />

olmaları bu kaza ihtimalini bertaraf edebilir.<br />

Lâğım doldurma esnasında patlayıcı<br />

maddenin elenmesi suretiyle patlama<br />

veya yangın tehlikesi AN-FO karışımının<br />

mekanik şoklara karsı hassas olmaması<br />

dolayısiyîe varit değildir. Bununla beraber<br />

kullanılan ilk patlatıcı çok daha hassas<br />

olup dikkatsiz elenmeleri bir kazaya<br />

sebep olabilir. Vakıa dinamitin kullanılmasında<br />

da aynı kaza ihtimali var ise<br />

de tecrübeler göstermiştir ki AN-FO karışımının<br />

mekanik şoklara karşı hassas<br />

olup dikkatsiz ellenmeleri kazaya sebep<br />

olabilir. Vakıa dinamitin kullanılmasında<br />

da aynı kaza ihtimali var ise de tecrübeler<br />

göstermiştir ki AN-FO nun esas patlayıcı<br />

madde olarak kullanıldığı hallerde patlayıcı<br />

maddeler daha az dikkatle kullanılmaktadır.<br />

Bazı ocaklarda yapılan müşahedeler<br />

göstermiştir ki doldurma tüpü ile ilk patlatıcıyı<br />

lağım deliğinin dibine doğru itmenin<br />

üzerinde münakaşa edilecek bir<br />

problem olduğunu göstermiştir. İlk patlatıcı<br />

dinamit lokumunun delik ortasında<br />

askıda kalması halinde doldurma tüpü<br />

dinamit lokumu içine girer ve dinamit<br />

ile fünye üzerine nasıl tesir edeceği önceden<br />

kestirilemez. Diğer bir tehlike de<br />

doldurma makinesinin kazara ilk patlatma<br />

lokumunu delik dibine indirmeden<br />

önce basınçlı hava akımını delik içine<br />

sevketme ihtimalidir. Böylece iİK patlatıcı<br />

deliğin dibine doğru zorlanabilir ve<br />

darbe tesirile veya fünye tellerine gelecek<br />

lüzumundan fazla gerilme dolayısile<br />

vakitsiz patlama tehlikesi olabilir. Bir<br />

AN-FO yükünün patlaması dolayısile çıkacak<br />

zehirli gazların doğrabileceği kaza<br />

ihtimali açık işletme ocaklarında ve taş<br />

ocaklarında nisbeten azdır. Bununla beraber,<br />

daha önce söylendiği gibi, zehirli<br />

gazlarin meydana gelmesi tam olmıyan<br />

infilak reaksiyonlarının ve dolayısı ne<br />

iyi olmuyan neticelerin bir delili sayıla-


202 . Tacettin ATAMAN<br />

bilir. Bilhassa gözle görülebilecek derecede<br />

meydana gelen esmer-kırmızı gazlar<br />

(NO) patlatma işinin kontrol dışında<br />

ceryan ettiğini gösterir.<br />

- Yeraltı çalışmalarında, zehirli gazların<br />

meydana gelmesi çok mühimdir.<br />

Bir AN-FO karışımı oksijen dengeli ise,<br />

isbat edilmiştir ki iyi patlatıldıkta ve iyi<br />

karıştırılırsa ve sıkılanırsa, iyi bir dinamit<br />

kullanılırken elde edilen zehirli gazlar<br />

ile mukayese edilecek kadar zehirli<br />

gazlar hasıl eder. Bununla beraber optimum<br />

şartlara göre hafif farklılıklar AN-<br />

FO patlamalarında dinamit patlatmalarından<br />

daha tehlikelidir. Karıştırma ve<br />

çalışma şartlarına göre AN-FO nun bu<br />

hassasiyeti bu patlayıcı maddenin yeraltında<br />

kullanılırken daha emniyetle hareket<br />

edilmesi lüzumunun bir sebebidir. îyi<br />

çalışma şartları içinde müessir bir havalandırması<br />

olmıyan yeraltı ocaklarında AN-FO<br />

kullanılmamalıdır.<br />

Elde edilen infilâk gazları bakımından<br />

kullanılan patlayıcı madde karışımının<br />

terkibi hayati bir ehemmiyet taşır.<br />

% 94.3 A.N. ve % 5.7 No : 2 mazot<br />

ihtiva eden bir karışım iyi bir şekilde<br />

ateşlenirse asgari miktarda zehirli gazlar<br />

hasıl eder. Ancak mazotun AN taneleri<br />

arasında çok mütecanis olarak dağılmış<br />

olması gerekir. Takriben % 6 fuel-oil u<br />

% 94 AN e karıştırmak oksijen dengesinin<br />

kat'î olarak temin edildiği manâsına<br />

gelmez. <strong>Maden</strong> dairesi yeraltında<br />

kullanılacak bütün AN-FO patlayıcı<br />

maddelerinin olumlu bir şekilde çalışan<br />

mekanik karıştırıcılar vasıtasile mütecanis<br />

bir şekilde karıştırılmasını tavsiye eder.<br />

Yeraltında kullanılmak üzere bir torba<br />

AN içine belirli olmıyan miktarda fueloil<br />

(mazot) katmak tavsiye edilmez. Patlayıcı<br />

madde olarak kullanılacak karışımın<br />

oksijen dengeli olması üzerinde İsrarla<br />

durulması gerekir. Bununla beraber<br />

oksijen dengeli bir karışımı hazırlamak<br />

demek muhakkak elde edilen karışımın<br />

oksijen dengeli olması demek değildir.<br />

Buharlaşma ve sızma yolu ile, önce oksijen<br />

dengeli olan bir karışım bir müddet<br />

sonra bu özelliğini kaybeder. Bundan<br />

başka bazı AN parçacıkları diğerlerine<br />

nazaran akar yakıtı muhafaza edemez.<br />

Bu takdirde, uzun müddet ambarlamada<br />

akar yakıt torbanın üst kısmından dibine<br />

doğru hicret eder ve böylece terkibi değişik<br />

bir mamul elde edilir.<br />

Bir çok hallerde, AN-FO karışımları<br />

akar yakıtın buharlaşmasından ve gravite<br />

tesirile alt kısımlara doğru inerek patlayıcı<br />

maddenin yapısının bozulması ve<br />

yüksek nisbette dumanlar verecek hale<br />

gelmesinden çok daha önce kullanılırlar.<br />

Bununla beraber, bu faktörlerin anlaşılmış<br />

olması ve haftalarca veya aylarca önce hazırlanmış<br />

karışımların kullanılması mecburiyeti<br />

karşısında, hesaba katılmaları gerekir.<br />

Bir AN-FO kitlesinin zaif patlatılması<br />

zehirli dumanlar vermesini zarurî<br />

kılar. AN-FO karışımının yeraltında kullanılması<br />

halinde olumlu ve iyi bir şekilde<br />

patlatılması sadece arzu edilmeyip<br />

adeta zarurî olduğu aşikardır. Zira kötü<br />

kullanılması ve yüksek nisbette zehirli<br />

gazlar vermesi beraber vâki olduğuna<br />

göre, kanaatımızca hiç bir işletme zaif<br />

ateşlemeyi göze alamaz. Bununla beraber,<br />

uygun nisbette hazırlanmamış olan<br />

bir karışımın da iyi ateşlense bile iyi bir<br />

duman vermeyeceğini de tebarüz ettirmek<br />

isterim. Kuvvetli ateşleme ile kötü<br />

bir karışım biraz daha iyi bir netice verir<br />

ama bütün faktörlerin kontrol edilmesi<br />

düşük nisbette duman konsantrasyonu<br />

elde etmek için lüzumludur -<br />

Buraya kadar sıkılamanın AN-FO<br />

yeraltı patlatmaları neticesi ve kaza ihtimali<br />

üzerindeki tesirleri zikredilmedi. îyi<br />

sıkılanmamış veya sıkılanamamış AN-FO<br />

karışımlarının yayılma evsafı iyi sıkılanmış<br />

olanlarmkinden oldukça farklıdır. İnfilâk<br />

zonu içinde meydana gelen kimyasal<br />

reaksiyonlar AN-FO için diğer nitrogliserinli<br />

patlayıcı maddelerinkine nazaran<br />

yavaş olmaktadır. Bu sebeple, bir


AMONYUM NİTRAT-FUEL OIL KARIŞIMI MADDENÎN TATBtKİ 203<br />

çırpıda atılacak bir seri lağım deliklerinden<br />

bir kaç tanesi sıkılanmamışsa elde<br />

edilecek infilâk gazlarında zehirli gaz<br />

nisbeti yüksek olur. Bunun gibi, iyi sıkılanmamış<br />

bir AN'FO dolgusunun patlatma<br />

neticesi normal olarak kötü olur<br />

ve tesiri aynı şartlarda kullanılmış olan<br />

dinamitinkinden daha çok göze çarpar.<br />

Rutubetin AN-FO karışımı patlatmamasile<br />

elde edilen gazlar üzerindeki etkisi<br />

iyice anlaşılmış bulunuyor. Açık<br />

ocaklarda zehirli dumanların artması ve<br />

patlatma neticesinin kötü olmasının az<br />

miktarda su ihtiva eden ocaklarda o kadar<br />

fevkalade bir ehemmiyeti olmıyabilir.<br />

Yeraltı çalışmalarında ise patlayıcı maddeyi<br />

oldukça kuru tutmak çok mühimdir.<br />

Zira plâstik astar bu maksat için<br />

tavsiyeye şayan değildir ve su olan yerlerde<br />

AN-FO kullanılmamalıdır. Bir kaç<br />

defa işaret edildiği gibi, zehirli dumanlar<br />

ve hele bilhassa azot oksitleri kırık<br />

taş yığını tarafından seçilmiş gibi emilir.<br />

Böylece azot oksitleri nisbeti havada bu<br />

kırık taş yığınları arabalara yüklenirken<br />

artar. Orada su varsa, bu yığınları su<br />

ile ısıtılarak azot oksitleri nisbetini düşük<br />

tutmak mümkün olur. Her halükârda<br />

alında kâfi miktarda havalandırma temin<br />

edilmeli ve bu suretle tehlikeli gaz birikmeleri<br />

önlenmelidir. AN-FO nun yeraltı<br />

işlerinde kullanılmasında bir takım emniyet<br />

problemleri ortaya çıkar. Meselâ :<br />

maden dairesinin tavsiyesine göre patlamamış<br />

infilâk maddelerinin elenip tehlikesiz<br />

hale getirilmesinde dinamitlerde<br />

kullanılan usuller tatbik edilir. Tabiatile<br />

nitrogliserinli patlayıcı maddelerin bu<br />

şartlarda elenmesi ve tehlikesinin bertaraf<br />

edilmesi AN-FO ya nazaran daha<br />

tehlikelidir. Bununla beraber, ilk patlatıcı<br />

dinamitin patlayıp ta AN-FO un<br />

patlamadığı katî olarak kesinleşmedikçe<br />

tehlikeyi azaltma ve bertaraf etme ameliyesinde<br />

yavaş davranmak infilak tehlikesini<br />

artırır. Lağım delikleri doldurulur<br />

doldurulmaz lağımların hemen patlatıl-<br />

ması şayanı tavsiyedir. Bu husus AN-FO<br />

için bir çok dinamitlere nazaran çok<br />

daha mühimdir. Zira rutubetin tahrip<br />

edici tesiri ve mazotun durma esnasında<br />

ayrışması unutulmamalıdır.<br />

İyice bilinmektedir ki azot oksitleri<br />

gazları aynı tenörde olan karbon monoksit<br />

gazından daha tehlikelidir. Mazot<br />

fazlasının karbon monoksiti artırdığı ve<br />

azot oksitlerini azalttığı ve mazot azlığının<br />

ise aksi tesir yarattığı isbat edilmiştir.<br />

Bu sebeple bazı işletmeciler optimum<br />

nisbeten fazla mazot kullanmak suretile<br />

daha zehirli olan azot oksitlerinin nisbetini<br />

düşürürler. Bununla beraber, fuel-oil<br />

un dinamitin hassasiyetini azaltması hesabiyle<br />

ilk patlatıcı dinamit lokumunun<br />

fazla mazot ile patlamaz hale gelmesi,<br />

dolayısile lüzumundan fazla mazot kullanmanın<br />

önüne geçilmesi gerekir. Şimdiye<br />

kadar, mazol ile meşbû AN tane^<br />

lerini elemenin sağlık üzerinde menfi tesirleri<br />

olduğu söylentileri kulağımıza gelmiştir.<br />

Şimdilik yalnız bir tek vak'a almış<br />

ve AN-FO elenmesi neticesinde bir<br />

işçinin «Dermatit» ile çürüğe çıkarıldığı<br />

hastalık sigortası heyetince ifade edilmiştir.<br />

Neticeler<br />

AN-FO karışımı çeşitli madencilik<br />

işlerinde hayret edilecek derecede muvaffakiyetli<br />

sonuçlar vermiş bulunmaktadır.<br />

Azamî emniyetle çalışıldığına inanılmakta<br />

olan işlerde en iyi neticelerin<br />

alınmakta olduğu hususu da isbat edilmiş<br />

bulunyor. Lağım deliklerinin basınçlı<br />

hava ile doldurulması tehlike yaratacak<br />

derecede statik elektrik şarjı yaratabileceği<br />

ilk ateşleme delik dibinde olduğu<br />

taktirde mümkündür, iyi çalışma metodları<br />

sayesinde statik elektrik ve kaçak<br />

ceryan tehlikeleri asgarî hadde indirilmekte<br />

ve bütün makinelerin iyi topraklanması<br />

ile emniyetli çalışma sağlanmaktadır.<br />

Kuvvetli bir ilk patlatıcı ile, elde


204 Tacettin ATAMAN<br />

edilecek gazlar iyi bir dinamit patlatıl- dinamitten daha ziyade tehlikeli olup<br />

masile elde edilecek gazlarla mukayese bütün yeraltı işlerinde iyi tanınmış stanedilebilir.<br />

Bununla beraber, optimum dartlara uymak hususunda daha titiz<br />

usullerden inhiraf etmek AN-FO için hareket etmek icabeder.


KİMYASAL İZABE NEDEN SÜLFÜR KONSANTRELERİNE<br />

TATBİK EDİLMESİN?<br />

Kimyevi izabe ile düşük dereceli<br />

bulk konsantreden yüksek randıman sağlanmakta<br />

ve «selektif» flotasyonunun<br />

problemleri de ortadan kaldırılmaktadır.<br />

Baz metal istihsali için sürfür minerallerinin<br />

izabesi çok eski bir metoddur.<br />

Piro metalürji daha ziyade bakır, çinko<br />

ve kurşun gibi metaller için uygun bir<br />

izabe metodu olup bütün dünyada kullanılmakta<br />

ve imalatta izabe fırınları<br />

yardımıyla sağlanmaktadır. Bu metal<br />

imalatı usulünün eskiden beri bilinen<br />

çeşitli zorluklukları vardırki bunlardan<br />

birisi kurşun ve çinkonun prometalurjik<br />

bir ortamda birbirinden zor ayrılmalarıdır.<br />

Bu durum bir tesadüfe,<br />

kurşun konsantrenin içinde çinkonun ve<br />

çinko konsantresi içinde de kurşunun<br />

mevcudiyetine bağlıdır ve her zaman<br />

içinde öğütme yoluyla tamamiyle birbirinden<br />

müstakil saf konsantreler elde<br />

edilememektedir. Birçok durumlarda ise<br />

bu gayrisafilik randımanın yüksek olmasını<br />

zorlaştırmaktadır.<br />

Yeni birçok metodun geliştirilmesi<br />

ile yeni kimya tekniğinin metalürjiye<br />

tatbiki sonucu sülfür minerallerine pirometalurjik<br />

metodları tatbik ketmeksizin<br />

metal imalatı sağlanmıştır. Diğer bir<br />

tabirle buna «Kimyevi İzabe» denir.<br />

Bu işle uğraşanlar, verilen şemanın<br />

geliştirilip tadil edilmesiyle bu usulün %<br />

95 randımanla Altın, Gümüş, Bakır,<br />

Çinko Kurşun ihtiva eden sülf ürlü mine­<br />

Yazanlar:<br />

B. L. HAZEN, Roy ELLERMAN<br />

ve E. A. LONG<br />

Tercüme:<br />

Doğan ÇEÇEN<br />

Yüksek Mühendis<br />

rallerden bu gibi baz metallerin istihfsaline<br />

tatbik edilebileceğine, inanmaktadırlar.<br />

Metodun en belli başlı üstünlüğü<br />

iyi bir ayırma yapılmadan çok ince<br />

öğütülmüş kopleks cevherden metallerin<br />

ayrı ayrı ve iktisadi olarak kazanılmasıdır.<br />

Kanaatımıza göre, işlenmesi en zor<br />

sülfürler bu metodla yani kimyasal izabe<br />

ile iktisadi olarak işlenebilmektedir. Şöy-<br />

,leki müteakip terkipte bir cevher mevcut<br />

olsun: Altın, 0,2 ons/Ton, Gümüş 8,00<br />

ons/Ton, bakır % 0,50, Kurşun % 6,00,<br />

Çinko % 11, Demir % 20,00 ve Kükürt<br />

% 30,5.<br />

Altın ve gümüş pirit ve arsenopirit'e<br />

bağlı olup çinko ve kurşun konsantrelerinden<br />

flotasyon yardımı ile ayrılmaktadırlar.<br />

Çinko umumiyetle «marmatit»<br />

ihtiva eden demire bağlı kalmakta ise<br />

de biz demirin büyük bir kısmının mevcut<br />

pirite bağlı olduğunu kabul ediyoruz.<br />

Hali hazırda altın ve gümüş tenorunun<br />

kıymeti ton cevher başına 17,32<br />

$ olduğuna göre ve yine flotasyon yoluyla<br />

yekûn arsenopirit muhtevasının<br />

kazanılması imkânsızlığı düşünülürse,<br />

bütün sülfürlerde de aynı halin görüleceği<br />

sebebiyle bunların tamamının tek<br />

mahsûl olarak bir arada toplanmasının<br />

imkânsızlığı ortaya çıkar. •<br />

Bu yüzden bu yapıdaki cevherleri<br />

kimyevi usulle çalışan tesislerde işlemeyi<br />

uygun görüyoruz.


206<br />

Gene! akım şeması<br />

Ele alındığımız şemada cevher, basınçlı<br />

Liçing otoklavlarında hava yardımı<br />

ile oksitlenmektedir. Bu işlem sonucu<br />

çinko ve bakırın tamamı suda eriyebilen<br />

bakır ve çinko sülfat, kurşun ise suda<br />

erimeyen kurşun sülfat haline dönüşmektedir.<br />

Bu oksidasyon, ayrıca piritten sülfürik<br />

asidin teşekkülüne sebep olur.<br />

Altın ve gümüşün ikisinden biri bu usulle<br />

eriyebilir hale getirilmektedir. Otoklav<br />

Liçing'inden sonra asit ortam kireç ile<br />

nötürleştirilmekte ve bu karışık mahlül<br />

süzülerek çinko ve bakır sülfatlı bir<br />

Doğan ÇEÇEN<br />

KÎMYEVÎ İZABE AKIM ŞEMASI<br />

mahlül elde edilmektedir. Bu çözeltiden<br />

bakır presipitasyon, çinko ise elektroliz<br />

yoluyla kazanılır.<br />

Katı teyling halindeki kurşun sülfalt,<br />

Dietilen triamin çözeltisiyle muamele<br />

edilir. Bu şekilde hasıl olan ham triamin<br />

mahlülü, Filtrasyona tabi tutulup C0 2<br />

ile de muamele edilerek kurşun, kurşun<br />

karbonat halinde, kazanılır. Bu kurşun<br />

karbonat oldukça yüksek saflıktadır.<br />

Kurşun karbonatın bu derece saf olması<br />

neticesi bu mahsûl direkt olarak eritme'<br />

fırınına sevkedilip % 99,99 saflığında<br />

metal kurşun elde edilir.


KİMYASAL İZABENİN SÜLFÜR CEVHERLERİNE TATBİKİ 207<br />

Kurşunun teylingden kazanılmasını<br />

müteakiben geri kalan artık siyanürle<br />

muamele edilip altın ve gümüş kazanılır.<br />

Burada verilen akım şeması, bir lâboratuvar<br />

çalışmasının veya herhangi<br />

normal ebatta bir tesisin şeması değildir.<br />

Aksine ticari tesislerden alman malûmatın<br />

bir özetidir. Bu şema asit vasatta<br />

çinko ve bakırın kazanılmasındaki maliyet<br />

ve diğer hususatı açıklayıcı bilgiler ile<br />

ayni şekilde bu usulün bakır ve altın<br />

istihsaline nasıl tatbik edildiğini ve neticede<br />

otoklav Liçing'inin geniş çapta nasıl<br />

kullanıldığını göstermektedir. Bizim izahına<br />

çalıştığımız bu örnekteki maliyetler<br />

için günde 300 Ton cevher işleyen bir<br />

tesisat itibara alınmıştır.<br />

Otoklav Hçingi<br />

Metodun tatbiki, cevherin (200)<br />

meş'e kadar öğütülmesi ve hava muvacehesinde<br />

basınçlı otoklavlar içinde oksitlenmesiyle<br />

başlar. Makaleyi kaleme<br />

alanlardan E. A. Lang, bu bölümde<br />

akla gelen bütün malûmatı vermektedir.<br />

Metodun yüksek sıcaklık ve basınçta<br />

-200 meş incelikte sülfür cevherlerinin<br />

derişik sülfürik asit ortamda Liçing'e<br />

tabi tutulması hali hazırda pek kolay<br />

bir usuldür. En zor problemler U. State<br />

Cobalt Plant, National Lead Firmasında<br />

(şimdi kapanmıştır.) müşahade olunmuştur.<br />

Bu ameliyede metallerin solisyondan<br />

ayrılmasında çeşitli zorluklarla karşılaşılmış<br />

ise de Liçing usulü yine de iyi neticeler<br />

vermiş ve yüksek tazyik otoklavları<br />

senelerce arızasız çalışmıştır. Maliyet<br />

bakımından bu usûl sadece bakır, kurşun,<br />

çinko sülfürlerine tatbik edilmemekte<br />

bilâkis otoklavlar demir nikel ve kobalt<br />

için de iyi neticeler vermektedir. Maliyet<br />

noktai nazarından kimyasal usûlle çalışan<br />

bu tesisatı demir ihtiva eden flotasyon<br />

artıklariyle beslemek mümkün değildir.<br />

Şöyleki; Flotasyon yoluyla elde edilen<br />

demirin maliyeti, otoklavlarda, 1 paund<br />

pirit, kurşun, çinko ve bakır sülfürünün<br />

oksitlenme maliyetinin takriben 2,5 misli<br />

kadardır. Bununla beraber işlenmesi zor<br />

olan bu cevher otohlavda 200° C sıcaklıkta<br />

800 psi. basınçta bir saat zarfında<br />

Liçing olabilir. Gevherin bileşiminde %<br />

30,5 S olsa ve günde 91,5 Ton kükürt<br />

oksitlenmek istense bu âmeliye için günlük<br />

183 Ton oksijene ihtiyaç olacaktır.<br />

Yine bu ameliye esnasında fazla oksijende<br />

demiri ayrıca oksitler. Oksitleme<br />

ameliyesi için otoklav içine beş defadan<br />

fazla miktarda hava üflenir. Lüzumlu<br />

oksijen bu şekilde otoklava sokulmuş<br />

olur. Otoklavı dolaşıp üste toplanan gazlar<br />

su buharı ile doyabilir, bu sebeple<br />

bu gazlar mütemadi tarzda otoklav içerisinde<br />

devredilir,<br />

Tazyikli Liçing dahilinde kimyasal<br />

reaksiyonların vuku bulması için egzotermik<br />

veya harici olmayan harakete<br />

ihtiyaç vardır. Bazı hallerde ise otoklav<br />

gazları içinde suyun bulunmaması istenir<br />

ve bu hallerde soğutma donanımına ihtiyaç<br />

vardır.<br />

Ard arda denklemler olayı açıklar :<br />

CuS + 202 PbS + 202 ZnS + 202 J- CuS04 >• PbS04 ^ ZnS04 Pirit + Oksijen + Su >• n H 2S0 4<br />

+ x Fe 2 (S0 4) 3.y Fe 20 3.zH 20<br />

Asidinin tamamı ham cevherden<br />

olan ve ayrıca çinko devresinden gelen<br />

ilâve asid muhtevalı bu 300 tonluk pülp<br />

otoklavlardan boşaltılır. Bu 300 tonluk<br />

asit pülpe günde - 65 Meş inceliğinde<br />

225 Ton kireç katılmasiyle pH 1,7 e<br />

ayarlanır. Buna da jips katılarak günde<br />

450 tonluk kuru bir mahsûl elde edilir.<br />

Jips pülpün kolay filtre ve yıkanmasına<br />

yardım etmektedir.<br />

Süzme ameliyesi seri çalışan 3 filtre<br />

ile sağlanır. Filtre edilen solüsyon,<br />

durultma işi ve çökertme bakırı ile elektrolitik<br />

çinko istihsali için çinko kuruluşlarına<br />

gönderilir: Burada süzülen mah-


208 Doğan ÇEÇEN<br />

sülde kurşun devresine gönderilerek anlatıldığı<br />

gibi kurşun elde edilir.<br />

Bu metodda öğütme harcamaları<br />

cevher maliyetine ton başına 7 $ dır.<br />

Bu miktara kırma ve basınçlı Liçing<br />

harcamaları da dahildir, ve bunun 4 $ rı<br />

da otoklavlarda kullanılan basınçlı havanın<br />

maliyetidir. Bu çaptaki bir kuruluşta<br />

26 eleman çalışmakta, günde 384<br />

ton işlenmekte ve 115.200 Kwh. enerji<br />

sarf edilmektedir.<br />

Teknik literatür soğutmalı otoklavların<br />

220°G yerine 110°C da çalıştırıldığına<br />

işaret etmektedir. Bu sırada, terkipteki<br />

kükürtün yarısı elemanter kükürt<br />

haline geçmekte diğer yarısı ise hemen<br />

hemen zayi olmaktadır.<br />

Çinko ve Baların kazanılması<br />

Yazarlardan Roy Ellerman çinko<br />

devresini geliştirmiş ve maliyeti hesap<br />

etmiştir. Roy Ellerman, yıllar boyu Bay<br />

mining Go. Ltd. ortaklığının elektrolitik<br />

kuruluşlarında çalışmıştır. Buradaki bilgiyi<br />

tecrübelerine dayanarak vermektedir.<br />

Otoklavdan alınıp filitre edilen ve<br />

yıkanan pülp, ham bir solisyon halinde<br />

çinko tesislerine sevkedilir. Devredilen<br />

bu solisyonun analizi şöyledir :<br />

Zn 150 Gr/Litre<br />

Fe 14 »<br />

Cu 3<br />

Gd 0,150 »<br />

Co 15 Miligram/Litre<br />

As . 500 »<br />

Sb 50 »<br />

Ge 1,5 »<br />

pH 1,5 Ünite<br />

Bu mahlülün pH sı ilk durultma<br />

devresinde kireç ilâvesiyle 5,0 a yükseltilir.<br />

Demir, bu solisyon içerisinde ferri<br />

hidroksid, arsenik, antimon ve Germanyum'a<br />

bağlı bir bulk halinde bulunur.<br />

Bunun ardından hava ile karıştırılarak<br />

bu mahlül içindeki demirin tamamı oksitlenir.<br />

Bundan sonra durultulan eriyiğe<br />

çinko tozu katılarak bakır ve çinko birbirinden<br />

ayrılır. Bu sırada Cd un bir<br />

kısmı bakır ile çöker.<br />

Son olarak da şayet içinde kobalt<br />

varsa solisyon, nitrozob-Naftol ile muamele<br />

edilip kobalt çöktürüîür. Bu mahlülün<br />

durultulmasmdan sonra artık elektroliz<br />

başlıyabilir.Burada çinko elektroliz<br />

tesisatının detayını incelemeye ihtiyaç görmüyoruz.<br />

Sadece bu tesisatın paund<br />

çinko başına 1.8 Kwh. îık enerjiye ihtiyaç<br />

gösterdiğini söyliyeceğiz. Arta kalan<br />

anolitin litresinde 125 Gr. H 2 S0 4 ve<br />

55 Gr. çinko vardır. Bunun pH sı da<br />

kireç ile 1,7 e ayarlanarak tekrar başlangıç<br />

devresine verilir.<br />

Katod çinkosu el ile her 24 saatta<br />

bir toplanıp eritilerek 60 paund'luk kalıplar<br />

halinde dökülür.<br />

Bütün bu devrede 49 personel çalışmakta<br />

ve günde 118,000 Kwh.'lik enerji<br />

harcanmaktadır. Satışa hazır çinkonun<br />

maliyetine böylece 4 $ lık bir masraf<br />

biner ve çinko oldukça yüksek dereceli<br />

bir mahsûldür.<br />

Kurşunun kezamîması<br />

Otoklav devresinin filtre mahlülü<br />

orijinal cevherdeki kurşun, gümüş ve altının<br />

tamamını muhtevidir. Bu mahlül<br />

içinde ayrıca % 99 nisbetinde suda erimeyen<br />

demir arsenet halinde arsenik<br />

ile bazik demir sülfat halinde demir<br />

mevcuttur. Yekûn kuru mahsûlün ağırlığı<br />

pH ayarlarken ilâve olan kireç ve<br />

jips de dahil olmak üzere 450 ton/gün<br />

kadardır.<br />

H. L. Hazen'de tesisatın bu bölümünü<br />

incelemektir. Aminlerle yapılan<br />

kurşun sülfat Liçing,inin geniş çapta<br />

izahı, çeşitli ve bu çeşit tesisatları kurmuş<br />

F.A. Forward ve H. Veltman tarafından<br />

yapılmıştı. Bu şahıslar ayrıca<br />

solisyon içinden karbon dioksit gazı ge-


KİMYASAL İZABENİN SÜLFÜR GEVHERLERİNE TATBİKİ 209<br />

rildiği zaman saf bazik kurşun karbonatın<br />

ayrıldığını da göstermişlerdir. Bu bilgiye<br />

dayanarak biz bu devrede dietilen<br />

triamin kullanmaktayız.<br />

Otoklavların yıkanan filitre mahlülü<br />

normal bir sıcaklıkta 4 saat kadar litresinde<br />

50 Gr. dietilen triamin bulunan<br />

bir çözelti ile karıştırılır. Bu ameliye<br />

sonucu bu mahlülden litresinde 50 Gr.<br />

kompleks kurşun dietilen triamin sülfat<br />

bnlunan bir mahsûl elde edilir. Bu şekilde<br />

450 tonluk yekûn kurşun sülfatdan<br />

36.000 paundluk kurşun ham maddesi<br />

elde edilir. Bu iş içinde günde 360 Ton<br />

triamin solüsyonuna ihtiyaç vardır. Ayrıca<br />

bu devrenin su gideri dakikada 60<br />

galona yakındır.<br />

Bu işlemden sonra mahlül seri çalışan<br />

3 filtreye yollanır, pülp'den kurşunun<br />

% 99 u yıkanıp alınır. Geri kalan<br />

% 1, kurşun ve yeni suda eriyen tiramindir.<br />

Bu eriyiğin içinden karbon dioksit<br />

gazı geçirilerek saf beyaz renkte<br />

kurşun karbonat teşekkül ettirilir. Bu<br />

kurşun karbonata ham cevherdeki öbür<br />

metaller karışmamaktadır. Saf kurşun<br />

karbonattan redükte eritmesiyle % 99,99<br />

saflığında .metal kurşun elde edilir.<br />

Triamin ise solisyon içinde triamin<br />

sülfat ve karbonat şeklinde kalır.'Bu<br />

solüsyona kireç sütü ilâvesiyle kalsiyum<br />

karbonad ve kalsiyum sülfat teşekkül<br />

ettirilerek bunlar ortamdan alınır ve<br />

triamin orijinal haline getirilir. Bu işlemde<br />

gayet ucuza mal olmaktadır.<br />

Triaminin devrede kimyasal bir rolü<br />

yoktur. Bununla bereber bu ucuz metod<br />

henüz geniş çapta tecrübe edilmiş değildir.<br />

Bu tesis için günde % 95 CaO terkipli<br />

18 Ton kireç yakmak mecburiyeti<br />

vardır. Bu kireç miktar itibariyle hem<br />

triamini orijinal haline dönüştürmekte<br />

hemde çinko sülfatın durultulması ve<br />

siyanür devresinde altın ve gümüşün<br />

kazanılmasında kullanılmaktadır.<br />

Kurşun deyresinde 28 kişi çalışmaktadır.<br />

Direkt masraf ise paund başına<br />

4 $ dır.<br />

Âlim ve gümüşün kazanılması<br />

Yıkanan kurşun mahlülünden arta<br />

kalan mahsûl takriben 424 Ton kadar<br />

ağırlıkdadır. (Kuru) ve orijinal cevherin<br />

altın ve gümüşünün tamamını muhtevidir.<br />

Bu pülp siyanür, devresine sevk edilir.<br />

Buna 2 paund siyanür solüsyonu<br />

katılarak karıştırmaya başlanır. Daha<br />

sonra pülp yıkayıcı filtrelerde süzülür.<br />

Yıkama artığı teyling olarak atılır. Filtre<br />

solisyonu içindeki, altın ve gümüş çinko<br />

tozu ile çöktürülür. Arta kalan eriyik<br />

ise tekrar devreye verilir. Çöken mahsûl<br />

altm ve gümüşün % 95 ini kapsar.<br />

Bu mahsûlde eritilerek çubuk şeklinde<br />

dökülür. Bu tesiste ton cevher başına 5<br />

paund siyanür harcamakta ve devrede<br />

12 işçi çalışmaktadır. Masraf, ham cevherin<br />

ton maliyetine ek olarak 3 $ dır.<br />

îşletme maliyeti toplamı<br />

Burada anlatılan metoda göre, günde<br />

300 ton cevher işleyen bir kuruluşta<br />

her metali % 95 randımanla kazanmak<br />

şartiyle işlenen ton cevher başına sarfiyat<br />

27,81 $'a ulaşmaktadır. Maliyetlerin<br />

çözümü tablo I ve II de gösterilmiştir.<br />

1 - Oksijen redüksigonu ile elemanter<br />

kükürt yapımı-— Eğer otoklavlar<br />

sadece bir lâboratuvar sınavı olarak<br />

220°G yerine 110°G sıcaklıkta çalıştırılırsa<br />

sülfür minerallerindeki kükürt elemanter<br />

kükürt haline dönüşür. Bu. işleme<br />

asit ortamı ayarlama île kireç de<br />

katılır. Elemanter kükürt konsantre şeklinde<br />

yüzdürülüp alınarak eritilip dökülür.<br />

Neticede ton başına cevher maliyetine<br />

2 $ lık bir masraf biner.<br />

2 - Kurşun devresindeki aminin<br />

kazanılması-— Kurşun devresindeki<br />

kimyevi maddelerin ton/cevher başına<br />

yüklediği harcamanın epeyce fazla ol-


210 Doğan ÇEÇEN<br />

TABLO - I<br />

Ayda 900 ton cevher işleyen Kimyasal izabe<br />

tesisinin m aliyet analizi<br />

Personel<br />

8 idareci<br />

26 kırma, öğütme ve<br />

liçing<br />

49 çinko ve bakır<br />

devresi<br />

28 kurşun devresi<br />

16 altm ve gümüş<br />

10 anabüro<br />

6 lâboratuvar<br />

5 müteferrik<br />

148<br />

$<br />

$<br />

$<br />

Ton/maliyet :<br />

Yekûn işletme masrafı $<br />

Elektrik enerjisi<br />

7,380,000 kw 0,008 $<br />

Kireç 9,000 ton 3,00 $/Ton<br />

Dietilen triamin<br />

9.000 pound 41 1/2 cents<br />

Tesis amortismanları<br />

Diğer masraflar<br />

Özel masraflar<br />

Aylık<br />

Maliyet<br />

8.912.50<br />

14.768,09<br />

27.428,26<br />

15.614,44<br />

9.287,23<br />

4.783,51<br />

3.756,70<br />

2.342,27<br />

86.983,00<br />

9.655,—<br />

520.292.50<br />

59.040,00<br />

27.000,00<br />

3.753,00<br />

30.000,00<br />

10.000,00<br />

3.000,00<br />

Ton/<br />

Maliyet<br />

6,560<br />

3,000<br />

0,015<br />

3,333<br />

1,111<br />

0,333<br />

Yekûn işletme masrafı 250.292,50 27,81 $<br />

duğu kanısındayız. Şimdiye kadar yayınlanan<br />

bilgiye dayanılarak aminin masrafı<br />

Ton /cevher basma yaklaşık olarak<br />

0,42 $ kadardır. Ayrıca 1/2. ton kadar<br />

su ilâvesi de düşünülürse ve bununda<br />

buharlaşması neticesi bir kısım aminin<br />

kaybına sebep olduğu düşünülürse, amin<br />

solisyonunun saklanmasının zorluğu ortaya<br />

çıkar; ameliyenin daha da değiştirilmesi<br />

gereklidir.<br />

Flotasyon konsantrelerinin işlenmesi<br />

Verdiğimiz şemada, işlenen mal, ne<br />

pirometallurjik yolla elde edilen, ne de<br />

konsantrasyon yada ayırma yoluyla istihsal<br />

edilmiş bir mal değildir. Bununla<br />

beraber konsantrasyon yoluyla aynı tipde<br />

mahsuller elde edildiği takdirde bunlardaki<br />

metallerin Kimyevi îzabe ile<br />

kazanılabileceğini kabul etmekteyiz.<br />

Personel<br />

TABLO - II<br />

Ayda 9000 Ton Ce^ her işleyen tesiste<br />

maliyet etüdü<br />

Kırma, öğütme, Liçing<br />

Çinko ve bakır Liçingi<br />

Altm ve gümüş"<br />

Yekûn<br />

İdare ve lâboratuvar<br />

Büro<br />

Amortisman<br />

özel<br />

Yekûn<br />

Ton Maliyet<br />

$<br />

$<br />

1<br />

$<br />

Aylık<br />

Maliyet<br />

63.000<br />

77.600<br />

27.000,00<br />

198.380,00<br />

8.912,50<br />

10.000,00<br />

30.000,00<br />

3.000,00<br />

250.292,50<br />

27,81<br />

Ton/<br />

Maliyet<br />

7,00<br />

8,63<br />

3,00<br />

Örnek olarak % 51 tenörlü bir çinko<br />

konsantresi ile % 73 lük bir kurşun<br />

konsantresi alınsın. Bu çinko konsantresinden<br />

günde 67 ton tesisde elektrolize<br />

tabi tutulabilir ve tesisde günde 150 ton<br />

kurşun konsantresi istihsal ediliyorsa bunun<br />

87 ton'u bu usulle bu devrede işlenebilir.<br />

Bu iki konsantre karıştırılıp,<br />

ayni tesiste işlenirse % 99,99 saflıkta<br />

ayda 35.000,00 paund kurşun ve 2.000<br />

paund elektrolitik çinko elde edilir. Şu<br />

halde günlük konsantre istihsalinin yarısı<br />

işlenebiliyor kabul edilir. Bazı hallerde<br />

demirin bulunuşu otoklavdaki kimyevi<br />

olaylara yardımcı olmaktadır. Şayet demir<br />

flotasyon konsantresi içinde bulunmuyorsa<br />

çinko devresinden sağlanır. Basınçlı<br />

otoklavlardan arta kalan mahsûl<br />

olan çinko ve bakır sülfatın yıkanmasından<br />

sonra kalan artığın yıkanma artığı,<br />

epeyce jips ve kurşun sülfat ihtiva eder.<br />

Kurşun sülfat bu haliyle etilen triamin<br />

ile muamele edilip süzülünce artık konsantredeki<br />

altın ve gümüşün tamamını ve<br />

jipsin büyük bir kısmını beraberinde taşır.<br />

Çünkü triamin solisyonundada bir<br />

kısmı artık olarak geride kalmaktadır.<br />

Neticede hasıl olan kurşun karbonat kü-


KİMYASAL İZABENİN SÜLFÜR CEVHERLERİNE TATBİKİ 211<br />

çük bir filtre tesisinde süzülmekte ve<br />

redüksiyon ile % 99,99 luk kurşun elde<br />

edilmektedir.<br />

Bu çeşit çalışmanın maliyeti yani,<br />

günde 150 ton konsantre işleyen bir tesisin<br />

masrafı günde 300 ton cevher işleyen<br />

bir tesisden birazcık daha fazladır,<br />

denilebilir. Buna istinaden masraf ola­<br />

rak konsantrasyon maliyetlerine % 35<br />

kadar ayrıca bir masraf bindiği hesap<br />

edilmektedir. Geri kalan % 65 kısım ise<br />

flotasyon ve diğer hazırlama ameliyelerine<br />

ait masraflardır.<br />

Bütün bu izahat neticesi tekrar başlangıçtaki<br />

suale dönelim. Neden Kimyasal<br />

îzabe yapılmasın?.


MİNERAL PİYASASINDA SATIŞLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER<br />

Konsantrelerin piyasalanması veya<br />

satışı her potansiyel müstahsil için önemle<br />

ele alınması gereken bir problemdir.<br />

Kompleks bir mahiyeti olan bu problem<br />

etraflı bir etüd ve araştırma ister. Satışlardan<br />

doğacak gelirler için yapılan dikkatsiz<br />

sayımlar birçok teşebbüsün büyük<br />

zararlarla sonuçlanmasına sebep olur.<br />

Mineral yatağının yeri bu problemi<br />

etkileyen faktörlerden biridir. Çünkü<br />

taşıma masrafları mümkün kazançları<br />

ya azaltır veya işletmeyi ekonomik olmaktan<br />

uzaklaştırır.<br />

Mineral yatağının tenörü ve gösterdiği<br />

özellikler piyasa potansiyeli ve temizleme<br />

ile zenginleştirme şartlarına<br />

bağlı kalarak açıklıkla tesbit edilmelidir.<br />

Genellikle laboatuar denemelerinin yapılması<br />

cevher işletme metodlarmın, muhtemel<br />

kayıpların ve diğer faktörlerin<br />

incelenmesi bakımından gereklidir. Böyle<br />

denemeler istihsal masraflarını ve sermaye<br />

ihtiyaçlarını tahmin etmekte gerekli<br />

olduğu gibi piyasadaki alıcılara örnekler<br />

hazırlamak gayesiyle de önem taşır.<br />

Ham cevherlerin veya metalik ile<br />

metalik olmayan tüvenan minerallerinin<br />

satışı genellikle zor problemler yaratır.<br />

<strong>Maden</strong> işletmelerinin temizleme ve izabe<br />

tesislerine ekonomik mesafede olmaları<br />

ve bu tesislerin muayyen cevher ve mineral<br />

için büyük taleplerde bulunmaları<br />

normal olarak bu problemleri kısmen<br />

çözebilir. Çok kere ham cevherin taşıma<br />

ağırlıklarının düşürülmesi veya alıcının<br />

Yazan :<br />

C. F. PAGE *<br />

Çeviren :<br />

Mehmet GÜNEY<br />

muhtelif şartlarını yerine getirebilmek<br />

üzere çeşitli konsantrasyon işlemlerine<br />

tâbi tutulması maden işletmeleri tarafından<br />

ifası gereken bir husustur.<br />

Bakır, kurşun, çinko, altın ve gümüş<br />

gibi metallerin mineralleri ile onların<br />

konsantreleri için sürüm imkânları geniştir<br />

ve müstahsillerin çoğu temizleyici tesisler<br />

ve alıcılar üzerinde tercih tasarrufuna<br />

sahiptirler. Daha nadir metalik veya metalik<br />

olmayan minerallerin satışı piyasada<br />

az alıcı bulacağından daha da zor<br />

olabilir. Yazının sonunda «Önemli Metaller»<br />

ve «Metalik Olmayan Mineraller»<br />

e ait ayrı ayrı tablolar verilmiş ve<br />

bu metal ile minerallerin esas kullanılma<br />

yerleri, işleniş tarzları, piyasalama şartları<br />

ile 1964 yılındaki fiat sınırları açıklanmıştır.<br />

Piyasalama şartları ve satış<br />

fiatları çok kere mahallî talebe bağlıdır.<br />

Pekçok hallerde satış kontratları riski<br />

indirmek gayesiyle cevher veya mineralin<br />

istihsaline girişmeden evvel müzakere<br />

edilmelidir. Genellikle, müstahsilin nihaî<br />

tüketici veya cevher zenginleştirme tesislerini<br />

bizzat bularak elindeki mal için<br />

piyasa yaratması gereklidir.<br />

Birçok metal maden firması hazırlık<br />

safhalarında karşılaştıkları malî zaruretler<br />

dolayısiyle ham cevherlerini ve cevher<br />

zenginleştirme tesislerine (ki bu tesisler<br />

başka firmalar tarafından nakit<br />

veya nakit olmayan cevher karşılığı çeşitli<br />

maden işletmelerinin ham cevherle-<br />

* CF. PAGE, Denver Equipment Company'nin<br />

Başkan yardımcısıdır. Deco Trefoil,<br />

Kasim-Arahk, 1964.


MİNERAL PİYASASINDA SATIŞLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER 213<br />

rini işlerler) veya doğrudan doğruya<br />

izabe tesislerine sevkederler. İzabeye şevketine<br />

halinde kazançlar taşıma maliyetleri,<br />

yüksek temizleme ücretleri ve izabe<br />

kayıpları yüzünden azalır. Çok kere yalnız<br />

seçici bir metodla maden ocağından<br />

çıkarılmış yüksek tenörlü cevherler bir<br />

izabe tesisine bir kâr sağlıyacak tarzda<br />

direkt olarak sevkedilebilirler. Genellikle<br />

düşük tenörlü cevherleri zenginleştirmek<br />

gayesiyle bunların maden havzasına en<br />

yakın cevher konsantrasyon tesislerine<br />

sevkedilmesi gerekir. Bu çeşit cevher<br />

zenginleştirme tesisleri değişik tip cevherleri<br />

işleyebilmek için tertiplendiğinden<br />

kaybedilen ekonomik minerallerin miktarı<br />

artar. Cevherin izabeye şevkinden<br />

evvel konsantrasyon tesislerinden zenginleştirilerek<br />

geçirilmesi taşıma masraflarının<br />

azlığından ve izabeci firmaların<br />

tenor bakımından zenginleştirilmiş cevhere<br />

daha yüksek fiat ödemelerinden<br />

daha çok kâr temin eder.<br />

Mevcut madenlerin yalnız küçük bir<br />

kısmı temizleme ve izabe tesisine yakındırlar.<br />

Genellikle, bir maden yatağının<br />

tenor ve hacminin yeterli olması durumunda<br />

madencinin kendi inisiyatifi ile<br />

bir temizleme-konsantre tesisini kurması<br />

ekonomik mânada uygun bir hareket<br />

olur. Bu mânada bir tesis muayyen bir<br />

cevher için güvenilir laboratuar denemelerinden<br />

sonra inşa edilmelidir. Böyle<br />

olunca, riskin büyük bir kısmı ortadan<br />

kaldırılmış ve yüksek tenörlü konsantreler<br />

az kayıplar ve düşük maliyetlerle<br />

elde edilmiş olur. Cevher ve mineralle^<br />

rin flotasyon işlemine uygulanarak ayrılmalarını<br />

temin etmekde kullanılan cevher<br />

zenginleştirme usullerindeki son buluşlarla<br />

çeşitli madenlerde randımanlı<br />

konsantrasyonun geliştirilmesi yüksek<br />

kazançları mümkün hale getirmiştir.<br />

Metalik mineralleri ve cevher konsantrelerini<br />

istihsal edenlerin veya satanların<br />

ürünlerinin karakter ve tenörlerini<br />

kontrol edip azamî kârı sağlıyabilmeleri<br />

için muhtelif izabe işlemleri ve tarifeleri<br />

hakkında bilgi sahibi olmaları faydalıdır.<br />

Konsantrelerde bazı yabancı maddelerin<br />

bulunması kazançları azalttığı gibi, diğer<br />

bazı yabancı maddelerin bulunması da<br />

izabe işlemlerini kolaylaştırdığından kazancın<br />

yüksek olmasına sebebiyet verirler.<br />

Kurşun, çinko ve bakır izabe tesisleri<br />

genellikle işlemleri zorlaştıran metaller<br />

için ya az ödemelerde bulunurlar veya<br />

bu yabancı metaller için konsantre sahibine<br />

çok daha az ödeme yapmakla<br />

onları cezalandırırlar. Örneğin, kurşun<br />

konsantresindeki bakır için kurşun fiatma<br />

yakın bir fiat ödendiği halde bakır konsantresindeki<br />

kurşuna ancak kurşun fiatının<br />

% 50'si ödenmektedir. Kurşun ve<br />

bakır konsan trelerindeki çinko metali<br />

uygulanan işlemleri zorlaştırdığından<br />

mevcudiyetinin muayyen oranları aşması<br />

halinde tarifelerde yapılan yüksek indirimlerle<br />

izabeciler tarafından madencilerin<br />

cezalandırılmalarının yapılması yoluna<br />

gidilir.<br />

İzabe tesisleri<br />

izabe tesisleri problemlerinden biri<br />

baz metal cevher konsantrelerinin metal<br />

külçe haline kârlı bir şekilde dönüştürülmesidir.<br />

Bir izabe tesisi cevherleri halihazır<br />

piyasa fiatları üzerinden alır, fakat<br />

bu fiattan yüklümü, örnek alma, izabe,<br />

rafineri, kıymetli külçe nakliyatı ve piyasalama<br />

masrafları düşürülür. İzabe<br />

tarifeleri izabe işlemleri için gerekli işçilik<br />

yahut amortisman, sigorta, vergi<br />

ve diğer masrafları örtecek ve kâr getirecek<br />

şekilde tesbit edilir. Konsantre<br />

satıcısına yapılan ödemeler cevherin tipine,<br />

ve tatbik edilen izabe sistemlerine<br />

göre değişir. Tarife üzerinden yapılan<br />

cezalandırmalar cevherin izabe masraflarına<br />

etki eden unsurlarının miktarına<br />

göre değerlendirilir. Şayet işlenen cevher<br />

sıvı cüruf haline getirilmezse silika,<br />

demir yahut kireç gibi ergimeyi kolaylaştıran<br />

maddelerin . ilâvesi gerektiğinden


214<br />

bu ek masraflar için tarife üzerinden<br />

yapılan az ödemelerle cezalandırmalar<br />

yapılır.<br />

Jiglerdén, konsantrasyon masalarından<br />

veya başka zenginleştirme işlemlerinden<br />

geçmiş yüksek tenörlü ve tabiî<br />

altın ve gümüş ihtiva eden konsantreler<br />

en iyi kazancı sağlamak için düşük tenörlü<br />

ürünlerden ayrılarak satılmalıdırlar.<br />

Bir konsantredeki segregasyon veya<br />

yetersiz karıştırma dolayısiyle gerçek<br />

değerlerin ne olduğu alınan örnekler<br />

sonucu tayin edilmeyebilir. Dolayısiyle,<br />

altm ve gümüş metallerini amalgamasyon<br />

metodları ile amalgam şeklinde yüksek<br />

tenörlü konsantrelerden ayırmak çok<br />

hallerde kârlı bir işlemdir. Amalgam<br />

ayıncılı Denver Amalgamasyon ünitesi<br />

böyle metallerin ayrılması ile elde edilmesini<br />

sağlamakda ideal bir cihazdır.<br />

Bu cihaz bilhassa Denver Mineral jiglerinden<br />

gelen yüksek tenörlü ürünler<br />

için müessirdir.<br />

Metalik halinde veya amalgamasyon<br />

yahut siyanidizasyon metodları ile elde<br />

edilmiş kıymetli külçe % 20'in üzerinde<br />

altın ve gümüş bileşimini ihtiva ettiği<br />

takdirde kolaylıkla Birleşik Amerika<br />

Devletleri Darphanesine satılabilir. Darphanenin<br />

rafineri masrafları düşük olup<br />

bir troy ons (31.10 gram) altın için<br />

8.75 cent (78.75 krş.) kadardır.<br />

Bakır İzabesi- — Bakır cevherlerinin<br />

izabesi kurşun ve diğer metal cevherlerinin<br />

izabelerinden farklıdır. Bu<br />

fark işlemin oksitleyici şartlar altında<br />

yapılmasından doğar ve böyle şartlar<br />

kurşunun elde edilmesini imkansızlaştıran<br />

silisli cüruflar sayesinde sağlanır.<br />

Malahit, azurit, küprit gibi oksitli<br />

bakır cevherleri ve tabiî bakır kok ve<br />

ergimeyi kolaylaşlıran maddelerin yardımiyle<br />

bir water-jacket veya reverber<br />

fırınında kolaylıkla indirgenir ve % 95<br />

ile % 98 sınırları arasında bakır ile<br />

kükürt, demir, antimuan ve diğer kıy­<br />

Mehmet GÜNEY<br />

metli metalleri içine alan bir ürün elde<br />

edilir. Bakır eşit aralıklarla fırından<br />

alınır, ingotlar halinde . dökülür ve rafineri<br />

tesislerindeki işlemlere uygulanmak<br />

üzere oralara sevkedilir. Sülfürlü cevherler<br />

ve . konsantreler kükürt, arsenik ve<br />

antimuandan bir kısmının izabe işlemlerine<br />

girişmeden evvel bertaraf edilmesi<br />

gayesiyle bir reverber fırınında gerekli<br />

işleme tâbi tutulur. Kavurma işlemi<br />

sonunda elde edilen mat bakırın tenörü<br />

karışımında geri kalan kükürt miktarına<br />

bağlı kalarak, genellikle, % 16 ile % j<br />

60 limitleri arasında bakır değişir. Kükürt,<br />

demir ve bakır oksitlerle birleşerek<br />

mat bakırı meydana getirmekte ve bu<br />

mat altın, gümüş, arsenik, antimuan<br />

ile bizmutu müessir bir tarzda kendinde<br />

toplamaktadır. Erimiş mat<br />

zaman zaman fırından alınıp silisli cevherlerle<br />

karıştırılarak kükürdün oksidasyonu<br />

için bir konvertere sevkedilir. Konverterde<br />

elde edilen blister bakır ateş<br />

rafinerisinde veya elektrolitik metodlarla<br />

işlenmek üzere ingotlar haline getirili.<br />

Bakır izabesindeki kayıplar, % 4.5<br />

ile % 6 arasında bakır, % 3 ile % 5<br />

arasında gümüş ve % 1 ile 2 arasında<br />

da altındır.<br />

tzabeye tâbi tutulan bakır konsantrelerinin<br />

çoğunluğu gayet ince toz halinde<br />

olduğundan kavurma izabe işlemleri<br />

sırasında yüksek oranda toz kayıpları<br />

husule gelir. Bu tozlar arsenik, kurşun<br />

ve diğer yabancı unsurları ihtiva eden<br />

izabe gazlan ile birlikte toz odalarında<br />

ve Kotrel elektrostatik çökelticilerde toplanan<br />

gazlar ya kokla beraber sinter<br />

edilirler veya tâli-ürünleri elde etmek<br />

amacı ile izabe edilecek şekilde briket<br />

haline getirilirler.<br />

Kurşun izabesi— Başlıcası kurşun<br />

sülfür (Galen, PbS) olan kurşun cevherleri<br />

ve konsantreleri, genellikle, biraz<br />

gümüş, altın, çinko ve bakırla beraber<br />

antimuan, kalay, kadmiyum ve bizmut


MİNERAL PİYASASINDA SATIŞLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER 215<br />

gibi izabe ve rafineri gibi işlemlerini<br />

güçleştiren yabancı maddeleri de ihtiva<br />

ederler. Kurşun sülfür könsantrelerindeki<br />

kükürt yüzde oranını indirmek gayesiyle<br />

bunlar Dwight-Lloyd sinter makinelerinde<br />

sinterleşmeye tâbi tutulurlar.<br />

Bu bir kavrulma olayıdır, işlem, izabe<br />

sırasında yüksek fırında teşekkül eden<br />

mat miktarını kontrol etmeğe yarar.<br />

Kontrollü şartlar altında ilâve edilen<br />

kokun ve ergitici maddelerin miktarları<br />

yüksek fırına şarj edilecek kavrulmuş<br />

ve sinterleşmiş konsantrelerin terkibine<br />

bağlıdır, istihsal edilen mat % 40 kadar<br />

bakır ihtiva edebilir, ayrıca yüksek<br />

fırının şarjında kükürt miktarı dikkatle<br />

kontrol edilmezse aşırı yüzde oranında<br />

kurşunda ihtiva edebilir. Bakır matları


216 Mehmet GÜNEY<br />

altın ve gümüşü randımanlı bir şekilde<br />

bünyelerinde toplarlar. Matların çoğu<br />

ihtiva ettikleri bakırı ve tâli-ürünleri<br />

elde etmek için ya bakırın işleme tâbi<br />

tutulduğu fırınlarda işlenir yada bakır<br />

izabe tesis firmalarına satılır. Kurşun<br />

yüksek fırında indirgenerek cüruf ve matın<br />

altında toplanır. Bu üç ürün fırından,<br />

birbirinden muayyen mesafedeki<br />

musluklar vasıtasiyle alınır. Elde edilen<br />

kurşun külçelerin herbiri 80 libre<br />

(36.29. Kg.) olan çubuklar halinde dökülür.<br />

Müteakiben muhtelif işlemlerin<br />

uygulanmasiyle kurşun rafinere edilir.<br />

Bu işlemlerin seçimi kurşunun nihaî kullanılış<br />

şekline ve yabancı maddelerin<br />

miktarları için konulan hadlere bağlıdır.<br />

Çinko izabesi-— Çinko kalamin,<br />

zinkit, simitsonit ve f ranklinit gibi oksitlerden<br />

ve bilhassa sülfür olan sifelarit,<br />

ZnS, mineralinden elde edilir. Uzun bir<br />

süredir rayiçde olan izabe metodu parça<br />

parça veya devamlı halde distillasyon<br />

usulleridir. Mamafih, safiyeti yüksek<br />

metale karşı taleplerin artması<br />

leaching ve elektrolitik metodl arının geliştirilmesine<br />

sebep olmuştur.<br />

Çinko izabe tesislerinin gerektirdiği<br />

ucuz yakıtların kolaylıkla temin edilebilmesi<br />

hususu (kömür, tabiî gaz ve<br />

elektrik enerjisi gibi) tesis mahallerinin<br />

tayininde önemli rol oynarlar.<br />

Çinko cevherlerinin diğer sülfürler<br />

gibi indirgenmeden önce kükürt miktarının<br />

azaltılması maksadiyle kavrulmaları<br />

veya sinterleşmeleri şarttır. Oksitle çinko<br />

cevherleri damıtma veya imbikleme<br />

fretorting) işlemine tâbi tutulmadan evvel<br />

C0 2 ve rutubetin bertaraf edilmesi<br />

için kalsine edilirler. Kurşun, kadmiyum<br />

ve demir gibi yabancı maddeler<br />

gevrekliğin azaltılması ve korrozyon<br />

mukavemetinin artırılması gayesiyle düşük<br />

limitlere indirilirler.<br />

Kavrulmuş veya kalsine edilmiş çinko<br />

cevherlerinin parça parça distillâsyo-<br />

nunda 200 veya daha fazla kapalı kil<br />

imbiklerle beraber inşa edilmiş bir fırın<br />

kullanılır. Herbir imbik 135 libreye<br />

(61.236 Kg.) kadar şarj edilebilir. Böyle<br />

bir şarj materyelinin % 40 kadarını<br />

indirgeme maddesi olan antrasit kömürü,<br />

kok veya maden kömürü teşkil eder.<br />

imbiklerin ısıtılması üzerine şarjın harareti<br />

1100°C.'in üzerine çıkar ve cevherdeki<br />

metal çinko buharı haline dönüştürülür.<br />

Bu çinko buharı imbiklerden<br />

bir tüp sistemi vasıtasiyle alınır, teksif<br />

edilir ve böylece çinko bir araya getirilebilir.<br />

% 98.5 çinko ihtiva eden bu<br />

ürün ya tekrar distillâsyona tâbi tutulur<br />

veya küçük bir reverber fırınında eritilir,<br />

dolayısiyle oksitlerle yabancı maddeler<br />

satıhdan cüruf olarak ayrılır. Kurşun<br />

ve çinko-demir alaşımları fırının<br />

dibine çökerler.<br />

Parça parça distillâsyonda çinko kayıpları<br />

% 15'e kadar çıkabilir ki bu<br />

oran cevherlerdeki yabancı maddelerin<br />

miktarına bağlıdır.<br />

Dikey imbikler kullanan devamlı<br />

distillâsyon metodlarının gelişmesi çinkonun<br />

daha müessir bir tarzda elde edilmesine<br />

ve maliyetlerin düşmesine sebep<br />

olmuştur. Maliyetlerde kaydedilen düşmeler<br />

mekanizasyonun bütünlüğünden,<br />

yüksek termik randımandan ve düşük<br />

bakım masraflarından doğmuştur. Devamlı<br />

işlemde karbonlu madde ile uygun<br />

bağlayıcı materyelle karıştırılmış<br />

kavrulmuş çinko cevheri dikey imbiklere<br />

doldurulacak gözenekli şarjı meydana getirmek<br />

üzere briket haline çevrilirler.<br />

Briketler kok sıcaklığında 900 °C.'ye<br />

kadar çıkış gazları tarafından ısıtılır ve<br />

parça parça dikey imbiklerin üstüne dökülürler,<br />

imbikler devamlı olarak alttan<br />

deşarj olurlar. Bunlar sürekli olarak buharlaşmış<br />

çinko ihtiva eden gazlar çıkardığından<br />

teksif işlemi kolayca çinko oksit<br />

tozlan vasıtasiyle kontrol edilir. Kondansör<br />

buharı süratle soğutur ve erimiş<br />

çinkonun soğumasını da kontrol eder.


MINERAL PİYASASINDA SATIŞLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER 217<br />

Bu kontrol daha fazla oksitleşmenin önüne<br />

geçer. Dışarıya defedilen gazlardan<br />

çinko tozları elde edilir ve tekrar işleme<br />

tâbi tutulurlar. Dikey imbikler sisteminde,<br />

genellikle, çinkonun elde edilme oranı<br />

% 92 ile % 96 limitleri arasında değişir.<br />

Imperial izabe işlemi.— Imperial<br />

İzabe Limited Şirketi (Imperial Smelting<br />

Corp., Ltd.) tarafından geliştirilen<br />

bu metod artan bir şekilde çinko izabe<br />

endüstrisinde kullanılmaktadır. Bu işlem<br />

sinterleşmiş ve kavrulmuş çinko konsantrelerini<br />

kokla beraber yüksek fırınlarda<br />

izabe eder. Yüksek fırın gazları, genellikle,<br />

% 5 ile % 6 çinko ve % 8 ile % 10<br />

C0 2 ihtiva ederler. Bu gazlar erimiş kurşunla<br />

temasa getirilir ve çinko buharı çinko<br />

metalini elde etmek üzere kondanse<br />

edilir. Çinko kurşundan çinko/kurşun<br />

ayırma odasında soğutma ve aralarındaki<br />

özgül ağırlık farkına istinaden temin<br />

edilir. Bu metod ayni zamanda kurşun/<br />

çinko konsantrelerinede tatbik edilir.<br />

Böyle hallerde kurşun fırının altındaki<br />

musluklardan dışarı alınır. Karbon tüketimi<br />

aşağı yukarı buharlaşmış çinko<br />

ağırlığının % 104'ü kadardır. Kurşun<br />

istihsali için daha fazla karbona ihtiyaç<br />

yoktur, çünkü teşekkül eden kurşun oksit<br />

eksotermik olarak CO'de indirgenir.<br />

Bazı kondansör gazları fırına verilecek<br />

havayı 600 °C.'ye ve şarjıda 800 °C.'ye<br />

ısıtabilmek gayesiyle yakılır.<br />

Bu metod külçe halinde kurşun ve<br />

çinko konsantreleri gibi çeşitli materyellere<br />

tatbik edilebilir. Bunun için izabesi<br />

yapılacak sinlerin % 10 veya daha fazla<br />

kurşunu beraberinde bulundurması<br />

yeterlidir. Bu işlemlerde altın ve gümüş<br />

gibi kıymetli metaller kurşun yüksek fırınında<br />

olduğu gibi kurtarılır. Bakır mat<br />

ve speiss şeklinde küçük miktarlarda elde<br />

edilir.<br />

Bu metodla elde edilen kurşun külçesi<br />

tenor bakımından yüksek fırın işlemi<br />

ile elde edilen kurşunla mukayese<br />

edilebilir. Böyle külçelerin piyasaya sunulabilmesi<br />

için rafineri işlemlerine tâbi<br />

tutulması gerekir.<br />

işlem sonu elde edilen çinko Batı<br />

Birinci Kalite (Prime Western Specifications)<br />

standartlarına uyar ve yaklaşık<br />

olarak % 1.5 kurşun ihtiva eder.<br />

Aşağıda görülen akım diyagramı<br />

Imperial izabe işlemini bütün açıklığı ile<br />

belirtmektedir.<br />

Konsantrelerin yüklenmesi ve sevkiyatij<br />

Konsantreler, genellikle, kamyon<br />

veya demiryolu ile sevkedilirler. Sevkiyat<br />

sırasında konsontrelerin içinde bulunduğu<br />

arabalardan dışarı akarak kaybolmalarına<br />

mâni olunmalıdır. Vagon<br />

üstlerinin kapalı olması tozlanmanın<br />

doğuracağı kayıplara engel olur. Kayıpları<br />

önlemek gayesiyle kamyon karüserlerininde<br />

kapalı olması istenir. Taşıma<br />

masraflarının yüksek olduğu hallerde<br />

konsantrelerin kurutulması taşımada tasarruf<br />

meydana getireceğinden ekonomik<br />

olabilir. Filtreden geçmiş konsantreler<br />

yaklaşık olarak % 12 rutubet ihtiva ederler.<br />

Bu oran döner kurutucularda düşük<br />

bir maliyetle % 5 ile % 6 ya indirilebilir.<br />

Kurutma maliyeti rutubet oranı<br />

sıfıra yaklaştıkça geniş ölçüde artar. Mamafih,<br />

dondurucu havalarda yükleme ve<br />

örnek alma işlemlerinde rutubeti % 1 ile<br />

% 2 ye indirmekle bir hayli tasarruf<br />

sağlanabilir, izabe tesislerine sevkedilen<br />

konsantrelerin en azından % 1 rutubet<br />

ihtiva etmesi istenir. Tozlaşma dolayısiyle<br />

kayıplara mâni olmak için rutubet<br />

oranının % 5 ile % 6 ya çıkarılmasında<br />

çeşitli ve büyük faydalar vardır.<br />

Konsantrelerin transferi ve yeniden<br />

yüklenmesi halinde kayıpların önüne<br />

geçilmesinde sevkiyatın torbalar içinde<br />

yapılması avantajlıdır. Bu avantaj, izabe<br />

tesislerinin bu çeşit sevkiyat halinde fazla<br />

masraf ödenmesine rağmen yine de mevcuttur.<br />

Yüksek tenörlü cevherlerin dışarı


218<br />

akmasına, tozlaşmasına veya hırsızlıkla<br />

çalınmasına engel olmak için bunların<br />

çelik fıçılarda sevkedilmesi uygundur.<br />

Demiryolu ücretleri konsantrenin<br />

değeri ile doğru orantılı olarak artar.<br />

Rutubetli bir tonun değeri toplam değerin<br />

rutubetli tonaja bölünmesi ile elde<br />

edilir. Taşıma faturaları ücretlerin kuru<br />

ton değerleri üzerine hesaplanmaması<br />

için dikkatle gözden geçirilir.<br />

Konsantreler-izabe tesisine geldiğinde<br />

tartılır. Satıcının veya satıcı ajanının<br />

tartmayı veya örnek almayı müşahede<br />

etmesine müsaade edilir. Brüt ve net<br />

ağırlıkların tartılması ve kayıplara mâni<br />

olunulması için arabaların iyi temizlen­<br />

Mehmet GÜNEY<br />

mesi kontrol edilirse faydalı neticeler<br />

alınır.<br />

Rutubetin tesbiti ve kimyasal analizin<br />

yapılabilmesi için örneklerin alınması<br />

konsantrelerin tartılmasından sonra<br />

yapılır. Çok kere kullanılan sistem boru<br />

örnekleme metodudur. Son zamanlarda<br />

otomatik örnek almağa doğru bir eğilim<br />

vardır. Kimyasal analizlerin yapılması<br />

gayesiyle alınan örnekler alıcıya,<br />

satıcıya ve hakeme verilmek ve değeride<br />

saklanmak üzere dörde bölünür. Satıcıların<br />

Örneği satıcının seçeceği bağımsız<br />

bir laboratuar tarafından analiz edilir ve<br />

alıcının sonuçlariyle karşılaştırılır. Sonuçlar<br />

birbirine yakın olursa kontrata göre<br />

ödemeler tam yapılır.


tzabe tarifeleri<br />

MINERAL PİYASASINDA SATIŞLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER 21?<br />

îzabe tarifeleri, genellikle, birbirlerine<br />

benzerler. Aralarındaki fark çeşitli<br />

yerlere ait işçi ücretlerinin, yakıt ve<br />

enerji maliyetlerinin ve metal piyasalarına<br />

olan uzaklıkların ayni olmamasından<br />

doğmaktadır. Bir tesise ait tarifeleri<br />

kontrol eden faktörler metal ' fiatları,<br />

kullanılan izabe işlemlerinin karakteristikleri<br />

ve izabe tesisine sevkedilen<br />

cevher veya konsantrelerin miktar ve<br />

özellikleridir.<br />

Bu yazıda açıklanan izabe tarifeleri<br />

ile şartnamelerin tipik olmasına önem<br />

verilmiş ve ilk tahminlerin yapılabilmesini<br />

sağlamak amaciyle ödemeler ve indirmelere<br />

ait tablolar düzenlenmiştir. Muayyen<br />

bir cevher için nihaî tahminler<br />

gerçek örneklerin kimyasal analizlerine<br />

dayandırılır.<br />

Genel şartnameler<br />

Teslim- — F.O.B. izabe tesisi. Taşıma<br />

ücretleri satıcı tarafından ödenir<br />

veza garanti edilir. Eğer önceden ödenmemiş<br />

ise izabe ödemelerinden düşürülür.<br />

Rutubet. — % 10 a kadar serbestir.<br />

fakat sevkedilen yükün ağırlığından düşürülür.<br />

% 10 dan fazla olduğunda beher<br />

ünite veya onun kesirleri için 5 cent<br />

(45 krş;) indirim yapılır.<br />

Yükleme' — Torba veya fıçılardaki<br />

sevkiyat için kuru ton başına $1.00<br />

(9.0o' TL) ödenir.<br />

örnekleme. — Örnekleme ve tartı<br />

işi alıcı tarafından belirli standartlara<br />

göre yapılır. Bu işlemlerde satıcı veya<br />

ajanı gözlemci olabilirler. Analizler üzerinde<br />

anlaşmazlık olursa bir hakem tayin<br />

edilir ve bu hakemin analiz sonuçlan<br />

alıcı ve satıcının limitleri arasında ise<br />

katiyetle kabul edilir. Eğer limitlerin dışında<br />

ise hakemin analiz sonuçlarına<br />

yakın olan tarafın analizleri esas kabul<br />

edilir. Kaybeden taraf hakemlik masraf­<br />

larını tamamen öder. Ağırlığı on tondan<br />

düşük olan miktarların örneklenmesinde<br />

$ 10.00 (90.00 TL) ödenir.<br />

Tanımlar. — Bir ton 2000 avoirdupois<br />

libresidir. Altın ve gümüş troy<br />

onsları cinsinden ifade edilir. Bir ünite<br />

tonun yüzde biridir (20 libre=9.072<br />

Kg.). Teslim tarihi sevkiyatm en son<br />

vagonunun veya kamyonunun izabe tesisine<br />

ulaştığı tarihtir.<br />

İzabe işlem ödemeleri. — Çok kere<br />

metal külçelerinin izabe tesisinden bajur<br />

ve kurşun için New York'a, çinko için<br />

Doğu St. Louise'e taşıma masraflarımda<br />

içine alır. Kontratlar işçi ve taşıma ücretlerinde<br />

ve metal Hatlarındaki değişikliklere<br />

göre ayarlanır. ,<br />

Çeşitli metaller için izabe ödemeleri<br />

Altın.— Bir troy ons (31.10 gram)<br />

başına $34.9125 (310.21 TL.) ($35.00-<br />

$0.0875 rafineri ödemesi).<br />

Gümüş- — Teslim tarihini takibeden<br />

haftanın «Hardy ve Harmon, New York»<br />

kotasyonlarının ortalaması esasına göre<br />

ödeme yapılır.<br />

Kurşun. — Ödemeler, teslim tarihini<br />

takibeden haftadaki domestik kurşunun<br />

F.O.B. New York fiatları için «Engineering<br />

and Mining journal» mecmuasında<br />

yayınlanan değerlerin ortalaması<br />

esasına dayanır.<br />

Bakır. — Ödemeler, teslim tarihini<br />

takibeden haftadaki F.O.B. rafineride<br />

katod bakır fiatları için «Engineering<br />

and Mining journal» mecmuasında yayınlanan<br />

değerlerin ortalaması esasına<br />

dayanır.<br />

Çinko- — Ödemeler, teslim tarihini<br />

takibeden haftadaki Doğu St.Louis fiatları<br />

hakkında «Engineering and Mining<br />

journal» mecmuasında Batı Birinci Kalite<br />

Çinko (Prime Western Zinc) için<br />

yayınlanan değerlerin ortalaması esasına<br />

dayanır.


220 Mehmet GÜNEY<br />

Bu paragrafı takibeden tablolarda<br />

kompleks sülfürlü bir cevherin işlenmesinde<br />

mümkün olan 5 metod ve bu metotlara<br />

tekabül eden kazançlar gösterilmiştir.<br />

Bu metodların şematik tasvirinde<br />

Mr. Graham Lamb'in «Konsantrelerin<br />

Piyasalanması» isimli etüdünden istifade<br />

edilmiştir. Tablolarda gösterilen kazanç­<br />

lardan yükleme ve taşıma masrafları<br />

indirilmemiştir. Hesaplar şu fiatlara dayandırılmıştır:<br />

(1) altın $ 35.00 (315.00<br />

TL)/troy ons'u, '(2) gümüş $1.293 (11.637<br />

TL)/troy ons'u, (3) bakır $ 0.32/libre<br />

(6.35 TL/Kg.), ve (4) kurşun ve çinko<br />

$0.135/libre (2.68 TL/Kg.).


ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDAKİ SU BASKINI VE KURTARMA<br />

24 Ekim 1963 perşembe günü saat<br />

20.00 sıralarında Almanya'da Ilseder-Hütte'ye<br />

ait olan Lengrede-Broisted demir<br />

ocağında yeryüzündeki 550 000 m 3 , lük<br />

12 No. lu dinlendirme havuzunun (ocak<br />

ile irtibat temin etmesi sebebiyle) sulan<br />

ve şlâmı ocağın kuyu ve galerilerini 8 saat<br />

içinde istilâ ederek ocak içini harabeye<br />

çevirmiştir. Hadisenin olduğu sırada ocak.<br />

ta 129 kişi bulunmakta idi. Birkaç saat<br />

sonra malzeme kuyusundan 79 kişi kendi<br />

kuvvet ve iradeleri ile kurtulmuşlardır.<br />

24 saat sonra 7 ve iki hafta içinde de<br />

14 kişi kurtarılmıştır. 29 madenciyi ise<br />

maalesef bu kazada kurtarmak mümkün<br />

olamamıştır. Kurtarma ameliyesinin izahını<br />

kolaylaştırmak için ocak ve cevher<br />

temizleme hakkında kısaca açıklamada<br />

bulunmak icap eder.<br />

Lengede - Broisted demir ocağı takriben<br />

Braunschweig'den 18 km. güney<br />

batıda Hildesheim - Braunschweig demiryolu<br />

güzergâhında olup Ilseder - Hütte'ye<br />

aittir. Takriben yüz senedenberi işletilmekte<br />

olan cevher % 27 Fe ihtiva eder<br />

ve üst kretase devrine ait çürüme ve<br />

tahavvüller (Brauneisen - Trümmererz -<br />

Lagerstatte) bölgeleri maden yatakları<br />

MATHILDE KUYUSU<br />

' ~ ,, ir


222 Yakup HODANCI<br />

olduğu derin kısımlarda da yeraltı işletme<br />

metodları ile istihsal yapma mecburiyeti<br />

başgÖstermiştir. Bugün ihraç kuyusu<br />

olarak kullanılan SCHACHT MATHÎL-<br />

DE daha o zamanlar kazılarak bugün<br />

ana istihsâl katı olan 100 m. ye indi.<br />

Yatağın güney doğusunda Broisted<br />

köyü civarında 60 m. katına inen hava<br />

kuyusu (Wetterschacht) cevher içinden<br />

sürülen bir desandri ile 100 m. katı ile<br />

irtibatlandırıldı. Bu irtibat ve daha sonra<br />

yapılan birçok havalandırma bürleri ile<br />

ocağın havalandırılması temin edildi,<br />

istihsâl ameliyesi için cevher yatağı içinde<br />

60, 70, 80, 90 ve 100 m. katları yapıldı.<br />

Bu katlardan bazıları da senklinalin<br />

kuzev ve güney kanatlarında olmak<br />

üzere çift olarak sürüldü. (Şekil 2) Ayrıca<br />

yeryüzünden 60 m. katına birde<br />

material nakli için desandri bağlandı.<br />

Cevherin kaim kısımları damar is­<br />

tikametinde sulu remble ile (Kandilli'de<br />

olduğu gibi) ve ince kısımlarda da kısmen<br />

göçertme usûlü ile çalışılıyordu-<br />

Schrapperlerle (Skreper) cevher arabaya<br />

dolduruluyor ve naklediliyordu.<br />

1955 yilmda konsantrasyona gidilerek<br />

büyük revirlerde (Panolarda) nakliyat<br />

her 200. m. de bir cevher içinde yapılmış<br />

desandrilere konan ana bandlarla<br />

yapılmaya ve işletme usulü olarak Şekil<br />

3 de görüldüğü gibi 20 şer metre aralıklarla<br />

hafif meyilli olarak sürülen<br />

klavuzlarla oda-topuk-göçertme metodu<br />

kabul edildi.<br />

İmalâtın haritaya işlenmesi plân<br />

bürosu tarafından yapılmayıp, revir<br />

nezaretçileri tarafından icra ediliyordu.<br />

Bu bakımdan haritalarda işlem hataları<br />

olacağını kabul etmek, ilerde tasvir<br />

edilecek kurtarma ameliyesinin izahını<br />

kolaylaştıracaktır.


ALMANYA'NIN LENGEDE DEMÎR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 223<br />

Şekil 3 -Lengede-Broisted ocağında tatbik edilmekte<br />

olan göçeıtmeli oda-topuk işletme metodu<br />

(Nakliyat band iledir.)<br />

Tavanın göçmesi umumiyetle çabuk<br />

ve çok ağır, büyük parçalar halinde olmakta<br />

ve parçalar arasında pek fazla<br />

boşluk kalmamaktadır. Yeryüzündeki<br />

tasman arından 20 m. geride % 60 miktarına<br />

ulaşarak sükûnet bulmaktadır.<br />

Müessif hadisenin olduğu sırada<br />

w 910, O 208/202 ve O 92 (Şekil 2)<br />

olmak üzereüç revir iki vardiya tertiple<br />

ve her vardivada 30-40 kişi olarak çalışıyorlardı.<br />

Bu üç revir Braunschweig-Hildesheim<br />

demiryolu altında olduğu için<br />

isletme metodu olarak sulu dolgu tatbik<br />

ediliyordu.<br />

Ayrıca kuzeybatıda kuyu yakınlarında<br />

60 m. katı üzerinde bitmek üzere olan<br />

bir sahada 7 kişi ve 100 m. katının güneybatısında<br />

yeni bir revirin hazırlık<br />

klavuzunda çalışan üç kişi ve bir nezaretçi<br />

bulunuyordu.<br />

Elîm kazanın olduğu vardiyada nezaretçi,<br />

istihsal, hazırlık, nakliyat V.S.<br />

gibi ocak hizmetleri için 128 madenci<br />

ve tesadüfen başka bir firmadan gelmiş<br />

ve gündüz vardiyasında çalışıp, takip<br />

eden vardiyada da çalışmasına devam<br />

eden bir elektrik montörü olmak üzere<br />

129 adam bulunuyordu.<br />

CEVHER DİNLENDİRME VE TEMİZLEME<br />

HAVUZLARI<br />

Yukarda da söylendiği gibi açık işletme<br />

çalışılan kısımlarda cevher %<br />

26-30 Fe ihtiva etmekte olduğundan doğrudan<br />

doğruya yüksek fırına vermek<br />

kabildi. Yeraltı işletmesine geçildiğinde<br />

ve derinlere inildiğinde cevherdeki bağlayıcı<br />

madde olan kalker azalarak, kil<br />

miktarı izale işlerini güçleştirerek imkânsız<br />

hale getirdi. Bu sebepten cevherin<br />

yaş usullerle kilden ayrılması icap etti.<br />

Bunun içinde dinlendirme havuzlarına<br />

ihtiyaç hasıl olduğundan açık işletme ile<br />

çalışılan yerlerde meydana gelen sun'i<br />

göllerden istifade cihetine gidildi.<br />

1914 yılından beri cevherin yaş<br />

usullerle kilden ayrılmasına devam edilmektedir.<br />

Hadise gününe kadar günde 4 000<br />

ile 4 500 ton cevher istihsal ediliyordu.<br />

Kil temizlemesinden çıkan şlamlı su<br />

miktarı senede 7 000 000 m 3 , oluyor ve<br />

bu miktar su dinlendirilip uzaklaştırılınca<br />

geriye 560 000 m 3 , şlam kalıyordu. Bu<br />

kadar çok su ve şlamı dinlendirebilmek<br />

için birçok dinlendirme havuzlarına ihtiyaç<br />

vardı.<br />

Şekil 2 de KT rumuzları ile gösterilmiş<br />

olan 1-5 No.lu dinlendirme havuzları<br />

kısmen ileride çalışılacak olan cevher<br />

üzerinde inşa edilmiştir. 1942 senesindenberi<br />

yatağın kuzey batı kanadında<br />

açık işletme ile çalışılmış olan kısımlarda<br />

husule gelen boşlukların dinlendirme<br />

havuzu olarak kullanılma imkanları hasıl<br />

oldu. Komşu olan Barbecke demir<br />

ocağıda ayni şekilde eski açık işletmeden<br />

kalan boşluklardan dinlendirme havuzu<br />

olarak istifade ediyordu.


224<br />

Dinlendirme havuzlarının No.su :<br />

Kullanmaya başlangıç :<br />

Zemin üzerinde baraj yüksekliği (m) :<br />

En fazla biriken su yüksekliği (m) :<br />

Hacim (milyon m 3<br />

)<br />

Yakup HODANGI<br />

6<br />

1942<br />

Yukarıdaki cedvel açık işletme ile<br />

hasıl olan boşluklardan istifade edilerek<br />

yapılan dinlendirme havuzları hakkında<br />

bir fikir vermektedir.<br />

Yukardaki cetvelde görüldüğü gibi<br />

kazaya sebebiyet veren 12 No. lu dinlendirme<br />

havuzu L e n g e d e bulunan<br />

diğer dinlendirme havuzlarından hem<br />

daha küçük hem de su yüksekliği daha<br />

azdır.<br />

12 No.lu Dinlendirme havuzunun yapılması<br />

Geçmiş senelerde açık işletme olarak<br />

çalışan bir ocağın dik şevli bir kısmında<br />

dinamit atışı yapıldığı zaman düşen taş<br />

kitlelerinin mevcut zemin suyunu iterek<br />

yerinden attığı ve su tesirlerine karşı<br />

emniyet tertibatı alınmamış olan eski bir<br />

desandriyi patlatarak ocağı suyun istilâ<br />

ettiği biliniyordu. Bu vaziyet karşısında<br />

1961 yılı sonbaharında bir mütehassıs<br />

çağırılarak her türlü risikonun ortadan<br />

kaldırılmasına çalışıldı.<br />

Mütehassıs, ocak idarecilerinin de<br />

iştiraki ile yeraltı işletmesine suyun zarar<br />

veremiyeceği şekilde 12 No.lu dinlendirme<br />

havuzunun inşaasına karar verdi ve<br />

inşaatı devamlı olarak kontrol etdi. Bu<br />

durumdan <strong>Maden</strong> Dairesi de haberdar<br />

edilerek müsaade alındı. Esasen mutasavver<br />

12 No. lu dinlendirme havuzu ile<br />

60 m. katı arasındaki cevherin istihsali<br />

sulu dolgu ile yapılmış ve 1956 yılında<br />

bu kısmın istihsâl faaliyeti bitmişti. Bu<br />

şartlar altında (zira bu civarda hiçbir<br />

4<br />

24<br />

1<br />

L E N G E D E<br />

7<br />

1942<br />

3,5<br />

29,4<br />

ı.ı<br />

8<br />

1953<br />

9<br />

36,4<br />

2,5<br />

9<br />

1957<br />

8<br />

9,4<br />

1,25<br />

Kazanın<br />

olduğu<br />

havuz<br />

12<br />

1962<br />

2<br />

20<br />

0,75<br />

BARBECKE<br />

1<br />

1947<br />

11<br />

18<br />

0,39<br />

2<br />

1952<br />

9<br />

17<br />

0,51<br />

kısımda göçertme usulü de tatbik edilmemişti)<br />

12 No. lu dinlendirme havuzu-*<br />

nun yeri için tereddüt edecek bir sebep<br />

yoktu. Esasen bu havuzun projelerine<br />

çok seneler evvel başlanmıştı.<br />

Müteassızın plânına göre havuzun<br />

zemin altında kalan kısımlarındaki şevlerin<br />

büyük bir kısmının sağlamlaştırılması<br />

ve herhangi bir kaymanın önlenmesi<br />

için o civarlara ayrıca akmayı önliyecek<br />

şekilde emniyet tedbirleri alındı.<br />

Yalnız havuzun doğusunda 12-18 m. kalınlıkta<br />

lavvardan çıkan taşların ve şlamın<br />

döküldüğü kısımlarda ayrıca bir zemin<br />

su geçirgenliği tecrübesi yapılması<br />

mütehassas tarafından lüzumsuz olarak<br />

kabul edildi.<br />

Haza gününe kadar eski mevcut olan<br />

ince kum ve kilden başka mezkûr yere<br />

ayrıca 100 000 m 3 , den daha fazla kum<br />

ve kil yığılmıştı. Çünkü bu kısım lavvardan<br />

çıkan suyun esas ana akış yeri idi.<br />

Kazanın olduğu 12 No.lu dinlendirme<br />

havuzunun altından 60 m. katma kadar<br />

inen 600 m. uzunluğa yayılmış 7 adet<br />

desandri vardır. Bu desandrilerin üst kısımdan<br />

80 m. boyundaki kısımları kısmen<br />

barajlarla ve kısmende sulu dolgu ile<br />

kapatılarak sızan suların drenaj galerisi<br />

haline getirilmişlerdi. Ve hem de 12 No.lu<br />

dinlendirme havuzunda su geçirgenliği<br />

olursa yeraltında su kitlelerinin teşekkülüne<br />

mâni olacaklardı. Bu maksatlarla<br />

60 m. katında bu 7 adet desandri dibinde<br />

hergün ölçmeler yapılarak su gelirin-


ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 225<br />

de artma veya eksilme ve suyun renginde<br />

değişiklik olup olmadığı muntazaman<br />

kontrol edilip ve neticeler kayıt edilerek.<br />

bu neticelere göre de su geçirmemezlik<br />

derecesi tesbit edilirdi.<br />

12 No.lu dinlendirme havuzu inşaatı<br />

1962 yılı Ağustos ayında bitirilerek plânlı<br />

olarak doldurulmaya başlandı ve 1 Ekim<br />

1963 gününe kadar yavaş yavaş dolduruldu.<br />

Bu müddet zarfında havuzun su<br />

geçirmezlik derecesi şlamların yeniden<br />

temizlenmek pahasına da olsa yeniden<br />

takviye edildi. 8 No.lu havuz ile 12 No.lu<br />

havuz arasına proje edilen 11 No.lu dinlendirme<br />

havuzu inşaatı da aynı mütehassısın<br />

nezareti altında bu müddet zarfında<br />

bitirilmişti. Gerek 11 No.lu dinlendirme<br />

havuzu ve gerekse cevher yatağının<br />

güneydoğundaki açık işletme sahasında<br />

yapılmış (cevher: dekopaj = l: 11)<br />

10 No.lu dinlendirme havuzu kazanın<br />

verdiği acı tecrübeden sonra hizmete<br />

sokulmamışlardır.<br />

Kazanın oluşu<br />

24.10.1963 perşembe günü akşamı<br />

saat 19.30 ile 19.50 arasında Mathilde<br />

Kuyusu (Schacht Mathilde) civarında<br />

60 m. katında bulunan vardiya başçavuşu<br />

Hornischer'e iki lokomatif şoförü (motorcu)<br />

gelerek 12 No.lu dinlendirme havuzu<br />

ile irtibatlı olan desandnlerden<br />

birinden dakikada 3-5.m 3<br />

, şlamlı su geldiğini<br />

ve su içindeki şlam fazla olduğu<br />

için rayların arasının şlam ile dolduğunu<br />

ve bu vaziyetde nakliyatın çok güçleştiğini<br />

bildirdiler. Vardiya başçavuşu Hornisch<br />

durumdan derhal bölüm mühendisini<br />

haberdar ettikden sonra hadisenin<br />

sebep ve mahiyetini araştırmak istedi.<br />

Fakat buna muvaffak olamadı. Zira saat<br />

20.00 sıralarında 12 No.lu dinlendirme<br />

havuzu ile irtibatlı olan 3 m. kare kesitindeki<br />

W 2 desandrisinin kesitinin tamamından<br />

gök gürlemesine benzer bir gürültü<br />

ve gürleme ile su patladığı görüldü.<br />

Bu feci durumu gören Hornisch derhal<br />

en yakın telefona koşarak bütün<br />

ocaktaki işçilerin derhal iş yerlerini terk<br />

ederek en kısa yoldan dışarı çıkmalarını<br />

emretti ve kendisinide büyük bir güçlükle<br />

kısmen su ile dolmuş olan 01 No.lu material<br />

desandrisi vasıtası ile yeryüzüne<br />

çıkarak kurtardı.<br />

Yeryüzünde 12 No.lu dinlendirme<br />

havuzu tetkik edildiğinde havuzun doğu<br />

kısmında büyük bir çağlama ve W 2<br />

desandrisinin başında Şekil 4 de görül-<br />

» '. „ t İT— l


226 Yakup HODANCI<br />

düğü gibi bir çöküntü, boşluk ve bu<br />

boşluğun gittikçe büyümekte olduğu tesbit<br />

edildi.<br />

Ocaktan gelen haberlere göre önce<br />

yarım saatden fazla bir müddet su gelmiş<br />

ve sonra şlam gelmiştir. Saat 20.00<br />

ile 4.00 arasında 12 No.lu dinlendirme<br />

havuzundan ocağa takriben 550 000 m 3 ,<br />

şlamlı su akmış olup bu su beraberinde<br />

100 000 - 120 000 m 3 , şlam getirmiştir.<br />

Saat 22.00 ye kadar Mathilde Kuyusu'nun<br />

(60 m. katında) 200 m. doğusu birikinti<br />

sebebiyle su ve şlam ile dolu olup,<br />

su boyundrukları bulmakta idi. Göçertme<br />

ile çalışılan yerlerde ki boşlukların<br />

ve suyun ilk anda kolaylıkla nüfuz edemediği<br />

boş sahaların da yavaş yavaş su<br />

ile dolmaya başlamasıyle ertesi gün sabah<br />

saat 4.00 sıralarında su seviyesi düşmeğe<br />

başladı ve saat 20.00 de bu alçalma<br />

miktarı takriben 60 cm. oldu. 60 m.<br />

katı şlam, su ile sürüklenmiş maddeler<br />

ve yer yer su adaları ile kaplı olduğundan<br />

bu kata girmek mümkün olmadı.<br />

Kazadan sonraki ilk saatler<br />

Gece çok kesif bir sis vardı. îlk saatlerde<br />

alarm veren vardiya başçavuşu, bir<br />

üst. madenci ve 4 kalifiye işçiden başka<br />

yeryüzüne çıkan olmadığı gibi uzun zaman<br />

ocakta kalanlardan da bir haber<br />

gelmedi. Bu durum ocak idarecilerinde<br />

ilk zamanlar kararsızlıklar yarattı. Yeryüzüne<br />

çıkabilenlerden vardiya başçavuşu<br />

Hornischer'den başkası 60 m. katındaki<br />

kuyudan çıkarak kurtulmuşlardır.<br />

Civardaki itfaiye teşkilatı acele kaza<br />

yerine çağrıldı. Batıda bulunan bir metre<br />

çapındaki WBW 14 hava hüründen<br />

ip merdiven sarkıtıldı. Bu bür kuyudan<br />

1100 m. güneybatıda 60 m. katı ile irtibatta<br />

idi. Bu büden saat 22.30 da<br />

W 910 revirinde çalışan bütün işçiler<br />

kurtarıldı. Bu işçiler alarm aldıktan<br />

sonra sükûnetle 90 m. katında toplanarak<br />

kuyu istikametine doğru gitmişler fakat<br />

500 m. sonra kadar suyun kendilerine<br />

doğru gelmekte olduğunu görünce 60 m.<br />

katındaki hava bürüne doğru kaçmışlardır.<br />

Bürün alt kısmını o civardan temin<br />

ettikleri merdivenlerle çıkan işçiler itfaiyenin<br />

24 m. uzunluğundaki ip merdivenleri<br />

ile yeryüzüne ulaştılar.<br />

Doğudaki WBH 11 hava büründen<br />

de ayni şekilde kurtarma ameliyesi başladı<br />

ise de bir netice alınamadı. Çünkü<br />

batıdaki kurtarma ameliyesinden evvel<br />

cenuptaki O 208/202 revirinde çalışan<br />

42 kişi 01 matarial desandrisi vasıtası ile<br />

kendilerini kurtarmışlardı. Bu revirden<br />

vardiya başçavuşunun nezareti altındaki<br />

6 kişilik bir grup kayıp olarak kabul<br />

edilmişti. Bu grup cenupta bulunan hava<br />

kuyusuna ulaşmayı tecrübe etmişlerdir.<br />

Son olarak 100 m. katında derin girdaplı<br />

sular içindeki bağlarda asılı olarak görülmüşlerdir.<br />

Tulumbacılardan ve malzemecilerden<br />

bazıları ile, nakliyat çavuşu ve iki saccı<br />

da kurtulanlar arasında idi. Bunlarda<br />

092 revirinin tulumbasına koşmuşlardı.<br />

Ana band galerisinden sular fışkırıyor,<br />

bu galeri içinde bulunan nakliyat çavuşundan<br />

da hiçbir hayat izi yoktu.<br />

Bu şekilde gece saat 1.00 e kadar<br />

ocakta bulunan 129 kişiden 79 tanesi<br />

kurtuldu veya kurtarıldı. Aşağıda iş yerleri<br />

belirtilen 50 kişi de kayıp olarak<br />

kabul edildi.<br />

a) 092 revirinin 31 kişiden ibaret<br />

olan bütün ekibi ki bu revir suyun patladığı<br />

yere en yakın revirdi.<br />

b) 60 m. katı üzerindeki ana desandri<br />

civarında kalmış olan küçük bir topukta<br />

çalışan 7 kişi (kazmacı),<br />

c) 100 m. katının batısında bir hazırlık<br />

klavuzunda çalışan 5 işçi ve 1 nezaretçi,<br />

d) 100 m. katında çalışan 2 işçi,<br />

e) Yukarıda izah edilen 6 kişilik<br />

grup.


ALMANYA'NIN LENGEDE DEMlR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 227<br />

Alınan Ok tedbirler<br />

Şehir itfaiyesi ve ocağın kendi itfaiyesinden<br />

başka komşu iki ocağın itfaiye<br />

teşkilâtı çağrılarak WBW 14 ve WBW<br />

11 havalandırma hürleri ile 60 m. katma<br />

müteaddit defalar inildi. Fakat 60 m.<br />

katında hiçbir hayat izine rastlanamadı.<br />

Bu kat üzerindeki suyun patladığı yer<br />

tesbit edilerek doldurulmasına ve bu<br />

civardaki hava temiz olmadığı için çalışma<br />

ameliyesine maskeli olarak devam<br />

edilmesine karar verildi.<br />

Gece saat 1.00 de bir kafesle 60 m.<br />

katına inildiği zaman akrosajda şlamm<br />

1.60 m. kadar olduğu görüldü.<br />

Mahsur kalmış olanlara hava temin<br />

edebilmek için kopresörlere yol verildi.<br />

Hadise akşamı saat 23.00 de 12<br />

No.lu dinlendirme havuzunun çöken kısmının<br />

doldurulmasına karar verildi. Çok<br />

kesif birsis olmasına rağmen bu nev'i<br />

işlerle iştikal eden bir müteahhid tarafından<br />

firma 40 saat içinde 12 500 m 3 ,<br />

matarial çöken kısma doldurularak<br />

200 000 m 3 , şlamlı suyun ocağa gitmesi<br />

önlendi. Doldurulan yer sonra barajla<br />

da takviye edildi.<br />

70 m. ve 100 m. katındaki tulumba<br />

daireleri su ile dolduğu için tulumba ile<br />

iştigal eden firma ve müesseselerden tulumba<br />

temin edildi.<br />

ARAMA SONDAJLARI VE KURTARMA<br />

FAALİYETLERİ<br />

14 gün içinde 15 adet arama ve<br />

kurtarma sondajları yapılmıştır. Yerleri<br />

Şekil 2 de görülen bu sondajları dört<br />

gruba ayırmak icap eder.<br />

1. Kazadan sonra yeryüzünden yapılmış<br />

olan arama sondajları (1-5 No.lu<br />

sondajlar)<br />

2. Barbecke de yapılan arama ve<br />

kurtarma sondajları (6-9 No.lu sondajlar)<br />

3. Kuyu civarında 092 reviri göçüklerine<br />

yapılan arama sondajları ve kur­<br />

tarma sondajları (10, 11, 14 No.lu sondajlar)<br />

4. Broistad mezarlığı civarında yapılan<br />

arama sondajları (12, 13 ve 15 No.<br />

lu sondajlar)<br />

1 - Kazadan sonra yeryüzünden yapılmış<br />

olan 1-5 No.lu arama sondajları<br />

Yukarıda kayıp oldukları bildirilen<br />

50 kişiden güneye hava kuyusuna kaçan<br />

6 kişi muhtemelen boğulmuş olacaklardı.<br />

Fakat 60 m. katının üstündeki ana desandri<br />

civarındaki topukta çalışan 7 kazmacıyı<br />

muhtemelen su seviyesi üstünde<br />

canlı olarak bulmak mümkün olacaktı.<br />

25.10.1963 gecesi yani kazadan birkaç<br />

saat sonra <strong>Maden</strong> Dairesi ocak idaresine<br />

sondaj makinaları temin ederek<br />

arama ve kurtarma sondajlarının yapılmasını<br />

ikaz etdi ve ayni zamanda kazadan<br />

Essen'dekiYefaltı Tahlisiye İstasyonu<br />

Merkezi de haberdar edildi. Sondaj işlerinin<br />

kolaylaştırılması ve çabuklaştırılması<br />

için geceden 8 m. kalınlığında<br />

kumlu ve çakıllı Diluvial tabakaları<br />

buldozerlerle temizlendi.<br />

Sabah saat 7.00 de şu makinalar<br />

ocak ağzından emre amade bekliyorlardı.<br />

August Gottker Erben Firması'ndan<br />

1 adet sondaj makinası (Typ M 60 H),<br />

Salzgitter Maschirien A G Firması'ndan<br />

1 adet büyük ve 1 adet küçük sondaj<br />

makinası, Dr. Kırchhoff Firması'ndan<br />

1 adet vinç, Essen'deki Tahlisiye istasyonundan<br />

torpido biçiminde 385 mm.<br />

çapında kurtarma kapsülü ve ilk yardım<br />

kapsülleri.<br />

1 No-lu sondaj' — Gelle'den temin<br />

edilmiş olan ve August Göttker Erhen<br />

Firması'na ait olan Typ M 60 H sondaj<br />

makinası sabah saat 9.00 da çalışmaya<br />

başladı. Bu makina sulu ve kuru<br />

(hava ile) olarak 200 m. derinliğe kadar<br />

delmeğe muktedir, hareket edebilen Deutz,<br />

195 PS takatmda ve hareket nakli (transmisyon)<br />

hydrolik olan motoru haizdi.


228 Yakup HODANCI<br />

Maksimum çekme kuvveti 14 ton, basınç<br />

kuvveti ise 8,6 tondur. Delme ameliyesinde<br />

su+ Bentonit (Clarsol) kullanıldı.<br />

Saat 9.00 - 10.10 arasında üç kademeli<br />

160 mm. çapındaki matkaplarla 38 m.<br />

sondaj yapıldı. 38.ci m. de galerinin tavanına<br />

ulaşıldı ve sondaja verilen su galeriye<br />

kaçmaya başladı. Matkap 1 m.<br />

daha aşağıya sarkıtıldı. Bu anda tijlerden<br />

darbe sesleri gelmeğe başladı. Böylece<br />

mahsur kalmış olanlarla yeryüzündekiler<br />

arasında ilk irtibat sağlanmış<br />

oldu. Bu irtibatı daha iyi sağlıyabilmek<br />

mek için tijler yukarı çekilerek sondaj<br />

deliğinin içine iç çapı 58 mm. olan borular<br />

indirildi. Bu borular içinden cep<br />

feneri, kağıt, kalem perlon iplere bağlanarak<br />

delik içine sarkıtıldı. Saat 11.00<br />

de aşağıdan gelen haberden 7 kişinin<br />

yarasız, beresiz sıhhatte oldukları anlaşıldı.<br />

Bu 7 kişiyi kurtarmak için sondaj<br />

deliğinin 600. mm çapa kadar genişletilmesi<br />

icap ediyordu. Evvelâ 200 mm. çapa<br />

genişletilmeğe başlandı. Fakat daha<br />

7. ci metrede teknik güçlükler sebebiyle<br />

ilerlemek mümkün olmadığından genişletme<br />

işinden vazgeçildi. Bu arada mahsurların<br />

ihtiyaçları temin edildi.<br />

Öğleden sonraya kadar gerek imalât<br />

boşluklarına ve gerekse sulu ramble ile<br />

ile istihsal yapılmış olan yerlerde kum<br />

araşma su ve ince şlamların sızması ile<br />

galarideki su seviyesi 40 cm. düştü. Bu<br />

sayede 4 nezaretçiden ibaret bir kurtarma<br />

ekibi 01 matarial ana deşandrisinin<br />

doğusundan kendi yaptıkları bir sal ile<br />

arkadaşlarını kurtarmağa teşebbüs etdi.<br />

Desandriden 80 m. uzakda saat 19.00<br />

sıralarında arkadaşlarını bularak kurtardılar.<br />

Böylece su patlamasından takriben<br />

24 saat sonra 7 kişi daha kurtarılmış<br />

oldu.<br />

2. No.lu sondaj. — 1 No. lu sondajın<br />

hemen yanında başlanmış olan 2<br />

No. lu sondaj 1,20 m. çapında kurtarma<br />

sondajı olacaktı. Vinç kurularak delmeğe<br />

başlandı. 3 m. derinlikten sonra ilerleme<br />

çok yavaş gittiği için sondaja devam etmekden<br />

vazgeçildi.<br />

3 No-lu ^Sondaj. — Bu sondajda 1<br />

No. lu sondajın yanında 80 cm. çapında<br />

kurtarma sondajı olarak başladı. 4 m.<br />

sonra matkap çatlaklı yere rastladı. Sondajın<br />

yer değiştirileceği sırada 7 kişinin<br />

kurtarıldığı haberi geldiği için vazgeçildi.<br />

4 No.lu sondaj.— 092 revirinde çalışanlar<br />

için 70 m. katının doğu kısımları<br />

kaçamak yolu ve yeri olabileceği kanaati- ı<br />

ne varıldığı için 70 m. katının doğu arnında<br />

4 No.lu sondajın yapılmasına karar<br />

verildi. 1 No. lu sondajın delinmesinde<br />

kullanılan M60H sondaj makinası<br />

kurularak 160 mm. çapındaki matkap ile<br />

delmeğe başlanıldı. Saat 17.00 de 63 m.<br />

derinlikte galeriye ulaşıldı. Fakat hiçbir<br />

darbe sesi ve hayat izine rastlanmadı.<br />

Sadece tavadan damlayan su damlalarının<br />

sesi işitiliyordu. Mezkûr yerde ocak<br />

havasının temiz olamıyacağı kanaatına<br />

varılarak oksijen noksanlığını telâfi etmek<br />

için bir kompresör takriben 12 saat müddetle<br />

fasılalarla hava bastı. Borulara çekiç<br />

darbeleri yapıldı. Maalesef hiçbir<br />

cevap almak mümkün olmadı. Gece galerideki<br />

su seviyesi düşünce sal ile bir<br />

kurtarma ekibi galeriyi dolaşmış isede<br />

hiçbir ize rastlanamadı.<br />

5- Nodu sondaj. — Bu sondaj 0 910<br />

desantdrisinin başına kuruldu. Burasını<br />

da 0 92 reviri için kaçamak yeri kabul<br />

etmek kabildi. Saat 20.00 - 22.35 arasında<br />

160 mm. çapındaki üç kademeli matkaplarla<br />

62 m. sonra galeriye ulaşmak<br />

mümkün oldu. 3,5 saat kompresörler ile<br />

hava verildi. Kuzey Almanya Radyosu'ndan<br />

bir tekniker bu deliğe çok hassas<br />

bir mikrofon sarkıttı. Fakat hiçbir hayat<br />

izine rastlanmadı.<br />

2. Barbara'da yapılan arama ve kurtarma<br />

sondajları (6-9 No.lu sondajlar)<br />

100 m. katında Mathilde Kuyusundan<br />

2,4 km. batıda % 3 meyille sürül-


ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 229<br />

mekte olan bir klavuzda 4 kişi çalışmakta<br />

idi. Su patlamasından sonra kısa bir zamanda<br />

telefon kabloları bozulduğu için<br />

burada çalışanlara haber vermek mümkün<br />

olamamıştı. Kurtarma ekibinin ve<br />

doktorların kanaatine göre burada çalışan<br />

4 kişinin sağ olmaları imkan dahilinde<br />

idi. Bunların son nefeslikleri 500<br />

m. kadar genlerindeki WBW120 nefeslik<br />

bürü idi (Şekil 2 ve 5).<br />

Kurtarma ekibinin kanaati şu merkezde<br />

idi :<br />

Su boşluğu doldururken Havuzlardaki<br />

mevcut havayı arma doğru bir<br />

kompresör gibi sıkıştıracak ve arında<br />

sıkışmış havayı havi bir hacim bulunucakdı.<br />

Bu hacimdeki hava basıncı su basıncından<br />

fazla olacağı için mezkûr hacme<br />

su nüfuz edemiyecektir. Nitekim hadisenin<br />

ikinci günü akşamı WBW 120<br />

nefeslik hüründen hava kabarcıkları çıkmağa<br />

başladı. Çıkan hava kabarcıklarının<br />

izahı da şu şekilde yapıldı.: «Arında<br />

mahsur kalmış olanlar tazyikli hava borusunu<br />

açmış olmalıdırlar.» Sonradan<br />

bu tahminin doğru olduğu anlaşıldı.<br />

Şekil - 5<br />

Nefeslik büründeki suyun yüksekliği<br />

26 m. olarak ölçülüyordu. Buna göre<br />

arında takriben 2,5 atü basınç olacağı<br />

tahmin edildi. Zira mammut tulumbaların<br />

çalışma şekli o anda kimsenin aklına<br />

gelmedi. Sonradan arindaki basıncın<br />

1,4 atü olduğu tesbit edildi.<br />

Demir ocağının'bu şartlar altında<br />

kurtarma işinde çalışabilecek teçhizatı ve<br />

tecrübesi olmadığı için Wietze'deki<br />

(Deutsch Erdöl) Alman Petrol Şirketinden<br />

26 Ekim cumartesi gecesi yardım<br />

rica edildi. Bu haber üzerine bir ekip<br />

derhal hadise yerine gelerek incelemelere<br />

başladı ve işin çabuk yapılması için şu<br />

teklifleri yaptı :<br />

a) Küçük fakat icabında ikmâl yapılabilecek<br />

bir arama sondajının yapılması,<br />

b) Ayni zamanda kurtarma bombalarının<br />

çalışabileceği büyüklükte bir kurtarma<br />

sondajının yapılması.<br />

Bu plân üzerinde mutabık kalınarak<br />

26 Ekim 1963 gecesi bu nev'i işlerle<br />

meşgul olan firmalara telefon edildi. Bu<br />

çalışmaya derhal firma, petrol sondajları<br />

ve benzeri işlerle meşgul 15 müteşebbis<br />

katıldı.<br />

Bir müddet evvel Kuzey Amerika'da<br />

bir ocakta buna benzer bir kurtarma<br />

ameliyesi olmuş ve orada da işe aramaikmal<br />

ve kurtarma sondajları ile başlanmıştı.<br />

Yukarıdaki kararın alınmasında<br />

Amerika'daki tecrübenin faydası oldu.<br />

Fakat Amerika'daki kurtarma işinde hava<br />

basıncı yoktu. Almanya'daki bu hadise<br />

arindaki basıncın düşmesiyle su,<br />

arına hücum edicek ve orada yaşıyan<br />

insanları öldürecekti. Buna meydan vermemek<br />

için arindaki havanın basıncının<br />

sabit tutulması icap ediyordu. Petrol şirketleri<br />

için bu dâva pek mühim değildi.<br />

Zira onlar preventer denilen basınç<br />

kaçırmaz aletlerle 100 atü üzerindeki<br />

gazlarda dahi sondaj yapabiliyor di. Ancak<br />

insan vücudu uzun zaman 2,5 atü<br />

basınca normal olarak tahammül edemiyeceği<br />

için kayıp edilecek vakit yoktu.<br />

6 No.lu sondaj—- Gece çok kesif<br />

bir sis olmasına rağmen sondaj yeri tesbit<br />

edildi. Delinecek arazinin jeolojik<br />

profili şu şekilde idi :<br />

0 - 0,3 m. ziraata elverişli toprak<br />

0,30-1,30 m. balçık


23® Yakup HODANGI<br />

1,30-5,50 m. balçıklı çakıl<br />

5;50-6,50 m. çakılla karışık ince kum<br />

6,50-8,60 m. iri, kaba çakıl<br />

8,60-9,50 m. çakıl, killi marn<br />

Daha derinleri sert marn.<br />

Buna göre şu şekilde bir sondaj<br />

plânı hazırlandı :<br />

22 m derinliğe kadar evvelâ 160 mm<br />

kademeli matkap ile delinip sonra 350<br />

mm. ye genişletilerek 9.5/8 «çapında boru<br />

yerleştirip yeryüzünden itibaren 20 m.<br />

lik kısımda yerleştirilen boru ile duvarlar<br />

arası çimentolanacaktır. Bundan<br />

sonra 72 ci metreye yani Havuzdan 7 m.<br />

yukarıya kadar 8.5/8" lik matkap ile delinecek<br />

ve 7* boru yerleştirip yeryüzüne<br />

kadar çimentolanacaktır. Bu iş bittikten<br />

sonra sondajın üzerine preventer (Şekil 6)<br />

adı verilen 210 atü tazyikli hava kabinesi<br />

yerleştirip geriye kalan 7 m. lik kısım<br />

6" matkap ile klavuza kadar delinecektir.<br />

Bu plân gereğince kazadan 36 saat<br />

sonra yani 26 Ekim 1963 Cumartesi<br />

günü saat 8.00 de 6 No. lu arama sondajına<br />

başlandı. 72 metrelik kısımda yapılacak<br />

işler 27 Ekim 1963 Pazar günü<br />

saat 16.30 a kadar bitmişti. Tijlerde bir<br />

ventil vasıtası ile basınç kaçırmayacak<br />

hale getirildikten sonra 27 Ekim 1963<br />

Pazar günü 16.30 da 6" matkap ile delmeğe<br />

devam edildi. 77 ci metrede sondajda<br />

az miktarda su kaybı başladı.<br />

78 ci metrede yani klavuzun tavanının<br />

1 m. üzerinde, sondaja verilen su tamamen<br />

kayboldu. Preventer kapatıldı ve<br />

çok güzel çalışdı. Bundan sonra çok dikkatli<br />

ve yavaş kuru olarak delmeye devam<br />

edildi. 79 cu metrede sondaj deliği<br />

iki demirbağ arasında klavuzun tam ortasına<br />

delindi. Bu da sondaj yerinin tesbitinde<br />

topoğraflarm ölçülerinin çok isabetli<br />

olduğunu gösterdi.<br />

78 ci metrede aşağıdan hafif darbe<br />

sesleri gelmeğe başladı. Tijler 79 cu metreye<br />

ulaşınca darbe sesleri kuvvetlendi.<br />

Bu sesler ekip arasında çok büyük bir<br />

sevinç yaratdı. Demekki mahsurlar yaşıyorlardı.<br />

Aşağıda 2.5 atü civarında basınç<br />

olacağı tahmin edildiği için mahsurlar<br />

hayatta dahi olsalar bu yüksek basınç<br />

altında baygın ve bitkin bir halde<br />

olacakları düşünülüyordu. Flansa bir<br />

manometre bağlanarak basıncın 1,4 atü<br />

olduğu tesbit edildi. Bu sebepten mahsurların<br />

sıhhatleri normal civarında olabilirdi.<br />

Preventer çok iyi çalıştığı için basınç<br />

hiç düşmedi.<br />

Schlumberger ölçü kablosu işleri çok<br />

kolaylaştırdı. Kuzey Almanya Radyosu'ndan<br />

bir tekniker mikrofon vasıtası<br />

ile mahsurlarla münavebeli konuşma temin<br />

edebileceğini bildirdi. Bir birinden<br />

tamamiyle izo edilmiş olarak 7 telden<br />

ibaret olan Schlumberger ölçü kablosu<br />

hem ilk yardım bombasının ihraç halatı<br />

ve hem de konuşma ve aydınlatma kablosu<br />

olarak işe yaradı. îki tel aydınlatma<br />

üç tel konuşma mikrofonu için kullanıldı.<br />

Kablo bobini lambanın sarkıtılması<br />

için bir vince bağlandı. Bir itfaiye merdiveninden<br />

istifade edilerek ilk ikmal<br />

ve yardım bambası sondaj deliğine sarkılarak<br />

saat 19.00 sıralarında mahsurlarla<br />

ilk konuşma imkânı sağlandı. Ne yazık<br />

ki burada çalışan dört kişiden ancak üç<br />

tanesinin hayatta olduğu ustabaşı olan<br />

dördüncü adamın kazadan bir saat evvel<br />

malzeme tedariki için kuyuya gitmiş olduğu<br />

ve böylece kayıp sayısının 40 olduğu<br />

tesbit edildi. Yaşadıkları anlaşılan<br />

üç kişiye ikmal kapsülü (bombası) ile<br />

çay, kek, ışık, elbise gönderildi. Başlangıçta<br />

her yarım saatde bir konuşma<br />

yapıldı. Sondajdan 100 m. kadar ileride<br />

klavuzda duran su seviyesi üç kişi tarafından<br />

devamlı olarak müşahade altında<br />

bulunduruldu. Konuşma esnasında tazyikli<br />

hava şebekesini kapatmak icap ediyordu.<br />

Müşahadeler bu konuşma anlarında<br />

suyun, mahsur kalan üç kişiye<br />

doğru ilerlemekte olduğunu gösteriyordu.


ALMANYA'NIN LENGEDE DEMÎR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 231<br />

Zira az da olsa sondaj deliği hava kaçırıyordu.<br />

Bu sebepten mahsurlar konuşmaların<br />

her 45 dakikada bir yapılmasını<br />

arzu ettiler.<br />

Tazyikli hava hastalıkları ile uğraşan<br />

bir mütehassıs doktor Bremen de trenle<br />

seyahatta bulunuyordu. Bu mütehassıs<br />

trenden alınıp hadise yerine getirildi.<br />

Doktorların nezareti altında plâstik torbalar<br />

içinde mahsurlara çorba gibi sulu<br />

şeylerde gönderilmeye başlandı. Bu üç<br />

mahsura cep feneri ve kamera gönderildi.<br />

Amatör bir fotoğrafçı olan kazmacı<br />

Gerhart Haunusch tarafından çekilmiş<br />

olan resimler bütün dünyaya radyo-foto<br />

ile gönderildiği gibi kendilerine<br />

de gönderildi.<br />

Gerhart ışık az olduğu için resimlerden<br />

memnun olmamış tekrar cep feneri<br />

ve kamera rica ederek her üçününde<br />

ayrı ayrı fotoğraflarını çekmiştir. Dışarıya<br />

gönderdiği bu resimler gayet nettir.<br />

7 No lu sondaj- — Yukarda bahsedilen<br />

üç madenci su patladığı zaman<br />

hiçbir şey hissetmemişlerdir. Vardiya<br />

sonunda dışarı giderlerken yollarının su<br />

ile kaplı olduğunu görmüşlerdir.<br />

6 No.lu arama ve ikmal sondajından<br />

sonra kurtarma sondajlarına başlanmıştır.<br />

Büyük çapta bir sondaj deliği için Willy<br />

Thiele Firması'nın elinde bir makine<br />

mevcutdu. Bu makina démonte edilmiş<br />

olduğundan montaj için 36 saata ihtiyaç<br />

Vardı. îşin müstaceliyetine binaen makinanın<br />

montajı 10 saat içinde bitirilerek<br />

yolda trafik polisinin de yardımı ile<br />

Lengede'ye getirildi. 27 Ekim 1963 Pazar<br />

sabahı saat 5.00 de 6 No.lu sondajın<br />

15 m. uzağında 7 No.lu sondaja başlandı.<br />

Bu sondaj makinasının karakteristiği :<br />

Tip failing 2500, normal delme derinliği<br />

3 1/2" tij ile 800 m. yüksekliği<br />

14,63 m. kanca yükü 13,6 t, mekanizma<br />

2 Deutz motorla 140 PS, 1 adet tulumba<br />

5 3/4x10". Delme plânı; 60 m. derinliğe<br />

kadar 25" matkap ile delinip 211/2"<br />

boru döşenecek ve yeryüzüne kadar<br />

çimentolandıktan sonra preventer tertibatı<br />

kurulacak, sonrada klavuza kadar 20"<br />

matkap ile delinecektir. 60 m. den sonra<br />

arazi sağlam olduğundan deliğe boru<br />

döşemeye lüzum görülmedi.<br />

Delme işi ağır gidiyordu. 20 saat<br />

de 10 m. delindi. 28 Ekim 1963 Pazartesi<br />

günü saat 5.00 de 12 ci metrede<br />

matkabın sıkışması sebebiyle tij kırıldı.<br />

Bir saat içinde tij değiştirilip delmeye<br />

devam edildi. Tij kırılmasını önlemek<br />

için daha dikkatli davranıldı. Bu itina<br />

da delme hızını yavaşlattı. Delik 59,5 m.<br />

olunca 58,5 m. ye kadar olan kısmına<br />

21 1/2* boru döşenip çimentolandı. Çimento<br />

prizini aldıktan sonra preventer<br />

tertibatı kuruldu. Fakat ilerleme yavaş<br />

olduğundan ve bu sondaj muhtemelen<br />

galeride bulunan bir yükleme makinasının<br />

tam üzerine isabet edeceğinden ve<br />

klavuzdaki su sebebiyle bu yükleme<br />

makinasını itmeye imkân olmadığından<br />

sondajın devamından vazgeçildi.<br />

8 No.lu sondaj. — 7 No.lu sondajda<br />

rastlanan güçlükler dolayısı ile bir kurtarma<br />

sondajının daha başlanılmasına<br />

karar verildi.<br />

6 No. lu sondaj vasıtasiyle mahsurlarla<br />

irtibat temin edildikten sonra, su<br />

seviyesinin durumu anlaşılmış ve 6 No.lu<br />

sondajın 15 m. doğu tarafından bir sondaj<br />

daha yapmanın mahsurlu olmadığı<br />

anlaşılmıştır. Bu işin Göttker Firmasına<br />

ait sondaj makinası ile yapılması ön görülmüşsede,<br />

bu makina ile büyük bir<br />

deliğin delinmesi güç olacaktı.<br />

27 Ekim 1963 Pazar günü G. Deilmann,<br />

Bergbau, GmbH, Bentheim Firması<br />

pazartesi sabahı erkenden kendi<br />

sondaj makinaları ile emre hazır olabileceğini<br />

bildirdi. Bu haber üzerine sondajın<br />

bu makina ile yapılması ön görüldü.<br />

Bu T 12 olarak isimlendirilen kabili<br />

hareket sondaj makinası üç transport<br />

ünitesinden ibaret olup her ünite kendi


232 Yakup HODANCI<br />

kendine müstakil hareket edebiliyordu.<br />

Tulumba ve diğer teçhizatlar da ayrıca<br />

iki ünite teşkil ediyorlardı. Su tankı ve<br />

diğer kabili ihmal teçhizatı olduğu yerde<br />

bırakıldı.<br />

Birinci ünite sondajın temel kısımları,<br />

direk ve tijler olup 47,8 ton ağırlığmdadır.<br />

ikinci transport ünitesi vinç teşkilâtı<br />

Ideco H 525 olup ağırlığı 31 tondur.<br />

Üçüncü transport ünitesi ise iki Deutz<br />

motor ve teferruatı olup ağırlığı 30,6<br />

tondur.<br />

2.500 m. derinliğe kadar delik delmeğe<br />

müsait olan bu makinanm kule<br />

yüksekliği 32 m. iskele yüksekliği 2,74<br />

m, kancadaki ağırlık 75 ton ve takati<br />

ise (beheri 250 PS olan üç adet Deutz<br />

motor) 750 PS olup dakikada 2.500 litre<br />

sıvı basabilen 7 1/4x16" /51 tulumbası<br />

vardır.<br />

28 Ekim 1963 Pazartesi günü saat<br />

7.00 de sondaj makinasının montajına<br />

başlandı. Üç gün süreceği tahmin edilen<br />

sondaj işi sıkı bir çalışma ile 11 saatda<br />

bitirildi. Saat 18.00 de tesis 5 trasport<br />

ünitesi olarak hareket etti. 8 adet trafik<br />

arabasına bindirilmiş trafik polislerinin<br />

yardımı ile ağır nakliye vasıtalarından<br />

müteşekkil olan konvoy 270 km. lik yolu<br />

6 saat içinde kat ederek gece yarısı Barbecke'ye<br />

ulaştı. Sondaj yeri evvelden<br />

hazırlamıştı.<br />

29 Ekim 1963 günü saat 11.00 de<br />

yani telefon edildikten 28 saat sonra<br />

alet 8 No. lu sondajı delmeğe başlamıştır.<br />

Tijlerin, boruların çabuk dışarı çekilip<br />

tekrar sondaj deliğine verilmesini kolaylaştırmak<br />

için sondajın yanma büyük<br />

bir vinç kuruldu.<br />

6" tij ve 25" matkap (evvelâ 23"<br />

matkap ile başlanmıştı) ile 60 m. delindi.<br />

7 No. lu sondaj iki gündür delmeye devam<br />

ediyordu. 8 No. lu sondajın delme<br />

hızı fazla olduğu için 7 No. lu sondajı<br />

geçeceği tahmin ediliyordu. Şekil 7 de<br />

görülen 8 No. lu sondaj (ideco-sondaj<br />

makinası) 17 1/2 saat sonra 7 No. lu sondaja<br />

(Failling-Sondaj makinası) yetişmiş<br />

ve her iki sondajda 60 m. olmuştu.<br />

Mahsurları kurtarmak için 8 No. lu sondaj<br />

yer bakmandan 7 No. lu sondajdan<br />

daha müsait olduğu için deliğin içine<br />

boru konulup kenerîarın çimentolanması<br />

kararlaştırıldı. 8 No.lu sondaj deliğinde<br />

doğabilecek herhangi bir talihsizliğin işleri<br />

bozmaması için 7 No. lu sondajın<br />

da ayni şekilde 8 No. lu sondaj gibi boru<br />

döşenmesi ve çimentolanması ön görüldü.<br />

30 Ekim 1963 Çarşamba günü saat<br />

8.00 de 8 No. lu sondaj deliğinin içine<br />

boru döşeme işine başlandı. 16 cı metre<br />

de müşkülâtlarla karşılaşıldı. 59 cu m. ye<br />

kadar boru döşendikten sonra yeryüzüne<br />

kadar çimentolandı ve bu maksatla 8<br />

ton çimento sarf edildi. Şekil 6 da görülen<br />

Preventer yerleştirildi.<br />

7 No. lu sondaj için 21 1/2" boru<br />

bulunmadığı için boru döşeme işi geri<br />

bırakıldı.<br />

8 No. lu sondaja 20" matkap ve<br />

9 5/8" tijlerle devam edildi. 69 cu met-<br />

Şekil 6 - Preventer


ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 233<br />

Şekil 7 - Kabili hareket Ideco-Sondaj makinası<br />

Barbeeke'de çalışır vaziyette<br />

rede 4 köşeli tij yerine yuvarlak normal<br />

bir tij yerleştirilek preventerin emniyetle<br />

çalışması düşünüldü. Döndürme momentini<br />

temin eden rotary - masası yerine<br />

Weatherford - dişlisi öngörülerek rotary -<br />

masasının 1,5 m. üzerinde tijlerin yanma<br />

yerleştirilip dakikada 50-60 devir temin<br />

edildi. Delme basıncı da dişli momentine<br />

uymak mecburiyetinde olduğundan 2<br />

tonu geçmemesi icap ediyordu. Bu dişliler<br />

bu şartlar altında devamlı olarak<br />

çalışabilecek evsafta imâl edilemediklerinden<br />

kısa bir zaman sonra ısındılar.<br />

Bu sebepten iki dişliyi kısa fasılalarla<br />

münavebeli olarak çılıştırmak icap etti.<br />

Bu şartlar altında ilerleme yavaş oluyordu.<br />

Sondajın devamı müddetince 60 ncı<br />

metreden itibaren ve bilhassa sonuncu<br />

metrelerde mahsurlarla devamlı olarak<br />

ikmâl sondajı vasıtası ile muhabere edildi<br />

Mahsur üç madenci yukarıda yapılan<br />

ve düşünülen işleri aşağıdan bu muhabere<br />

vasıtası ile takip ediyorlar ve aşağının<br />

durumunuda yukarıya bildiriyorlardı.<br />

Üç madenciye şu talimat verilmişti :<br />

«Arında mevcut herhangi bir yüksek<br />

boşluk içine tahkim edip delme esnasında<br />

verilen kısa istirahat anlarında yapacaksınız.»<br />

Sondaj deliğinin klavuz delinme<br />

anında belki Havuzdaki basınçlı havanın<br />

kaçarak suyun altına doğru ilerlemesi<br />

ve işçileri tehdit etmesi ihtimalini<br />

de bertaraf etmek için ikmal sondajından<br />

basınçlı hava sevk edildi.<br />

Bu emniyet tedbirleri altında ilerleyen<br />

sondaj (kazılardan 7 gün sonra yani<br />

1 Kasım 1963 Cuma günü saat 4.30 da)<br />

77,5 m. derinliğe yani klavuzun tavanından<br />

2 m. yüksekliğe ulaştığı zaman<br />

sondaj suyu birdenbire boşalarak kayıp<br />

oldu. Evvelce yarım olarak kapatılmış<br />

olan Hydril-Preventer tamamile kapatıldı<br />

ve su tulumbaları stop edildi. Delik sağlamdı.<br />

Geri kalan 2 m. kuru olarak delindi<br />

ve bu esnada gayet az bir mukavemetle<br />

karşılaşıldı. Biraz sonra matkabın temizlenmesi<br />

için biraz su sevkedildi. Matkap<br />

hiç mukavemet görmeksizin 1 m. daha<br />

aşağıya sarkıtıldı.<br />

Ocaktaki mahsur madencilerinden<br />

şu haber geldi :<br />

«Sondaj suyu tamamiyle aktı ve<br />

hiçbir müşkülât yaratmadı. Matkap Havuzdaki<br />

demir bağın tam ortasına geldi.<br />

Bağlar arası 800 mm. dir. Sondajın klavuza<br />

delindiği yerde herhangi bir akma,<br />

çökme konisi veya kubbesi teşekkül etmedi.<br />

Sondaj deliği çok temiz olarak kesilmiş<br />

olup delikten toz, çakıl, kum v.s.<br />

gibi hiçbir şey düşmemektedir.»<br />

Preventer çok güzel çalışmakta olduğundan<br />

sondaja klavuza delindikten


234 Yakup HODANGI<br />

sonra da manometre 1,4 atü gösteriyordu.<br />

Saat 6.30 da delme işi tamamiyle bitmiş<br />

olduğundan kurtarma ameliyelerine başlandı.<br />

Bu arada düşünülecek noktalar<br />

şunlardı : Basınçlı hava hastalığı sebebiyle<br />

çoğalan gazlar vücudun dokularına<br />

fiziki olarak bağlanır. Basınç aniden kaldırılırsa<br />

azot serbest kalarak gaz habbecikleri<br />

halinde kana, dokulara ve mafsallara<br />

nüfuz eder. Basınç hastalıkları ve<br />

onun ihtilâtlarına meydan vermemek için<br />

yavaş yavaş basınç ayarlaması ile çözülmüş<br />

halde olan azotu tekrar gaz haline<br />

getirmek icap eder.<br />

Bu mütalâalar altında doktorlar<br />

mahsurların üç saat tazyik kabinelerinde<br />

kalarak yavaş yavaş normal atmosfere<br />

ulaşılmasını uygun buldular.<br />

Dr.-Ing. Paproth Firması Caisson<br />

işlerinin yapılması için kullandığı basınç<br />

kabinesinin bu işte kullanılabileceğini<br />

ve arzu edildiği takdirde elindeki kabinenin<br />

emre hazır olduğunu bildirdi.<br />

Şekil 8 ve 9 da görülen bu kabinenin<br />

uzunluğu 3,5 m. çapı 1,80 m. olup giriş<br />

tarafında küçük bir basınç kabinesi vardır.<br />

Basınç altında bulunan bu kabineye<br />

her zaman girmek ve çıkmak mümkündür.<br />

Kabinenin tabanında bir delik var-<br />

ğekil 9<br />

dır. Bu delik 1.60 m. uzunluğundaki konik<br />

bir redüksüyonla kabineyi preventerin<br />

üzerine yerleştirmeyi mümkün kılmaktadır.<br />

Preventer açıldıktan sonra basınç<br />

kabinesi, sondaj deliği ve tazyikli<br />

hava bir basınç ünitesi teşkil edebilmektedir.<br />

Kabinenin içinde motoru dışarda<br />

olan bir vinç bulunmaktadır. Bu vinç<br />

Şekil 10 da görülen ve dış çapı 385 mm.<br />

ve ağırlığı 70 kg. olan Dahlbusch - kurtarma<br />

bombasını sondaj deliği içinde hareket<br />

ettirecektir. Hususi bir kompresör<br />

ve ayar ventilleri sistemi tamamladılar.<br />

Acele olarak konik redüksüyon yapılıp<br />

basınç kabinesi preventer üzerine yerleştirildi.<br />

Basınç kabinesinde 1,4 atü elde<br />

edildikten sonra preventer açıldı. Bu<br />

anda ocakta, sondaj deliğinde, preventer<br />

ve basınç kabinesinde eşit değerde yani<br />

1,4 atü basınç bulunuyordu.<br />

Dalbusch-Kurtarma bombası basınç<br />

kabinesinin içindeki vince bağlandı ve<br />

içine ağırlık konarak delik içinde tecrübe<br />

seferleri yapıldı.<br />

Dalbusch-Kurtarma bombası ile kurtarmaya<br />

iştirak etmek isteyen gönüllüler<br />

arasında kur'a çekildi ve kur'a tahliyecisi<br />

Paul Syska'ya isabet etti. Paul Syska<br />

doktorlar tarafından muayene edildi ve<br />

sıhhî durumunun iyi olduğu görüldü.<br />

Basınç kabinesine bir mütehassıs<br />

doktor, basınçlı kabine mütehassısı, kur-?


ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYLERÎ 235<br />

Şekil 10 - Dahlbuseh - kurtarma bombaları ve<br />

Lengede'de kullanılan ikmal bombaları<br />

tarma bombası mütehassısı ve bir de<br />

vioç alındı.<br />

Bu hazırlıklar bittikten sonra saat<br />

12.40 da Paul Syska'nın sondaj deliğine<br />

inmeye hareket etmesi ile kurtarma ameliyesi<br />

başlamış oldu. Her adamın kurtarılması<br />

ancak birkaç dakika sürdü. Saat<br />

13.00 sıralarında üç mahsur madenci ve<br />

Saul Syska basınç kabinesine salimen<br />

ulaştılar. Doktordan başka yardımcılar<br />

basınç kabinesini terk ettiler. Kabinedeki<br />

basınç üç saat içinde yavaş yavaş<br />

azaltılmaya başlandı. 1 Kasım 1963<br />

Cuma günü (hadiseden 8 gün sonra)<br />

saat 15.40 da 43 yaşındaki kazmacı Gerhard<br />

Haunusch, 36 yaşındaki Fritz Leder<br />

ve 34 yaşındaki Emil Pohlei basınç kakabinesinden<br />

çıkarak güneş ışığına kavuştular.<br />

Sıhhi durumlarının kontrolü için<br />

bir hastahaneye sevk edildiler (Şekil 11).<br />

Mahsur madencilerin basınçlı kabi­<br />

neye salimen ulaştıkları ilân edilince ocak<br />

civarında meslektaşlar ve akrabalar ara­<br />

sında sevinç gözyaşları dökenler, birbirini<br />

kucakhyanlar ve sırtlarında taşıyanlar<br />

arasında; kayıplarından dolayı ağlayan­<br />

ların kederi bu sevinçli havayı dağıtı­<br />

yordu.<br />

Bu kurtarma işine muhtelif cinste<br />

24 adet nakil vasıtası ve her türlü mu­<br />

habere araçları iştirak etmiştir.<br />

Küçük sondaj makinaları ve aletler<br />

sökülerek geldikleri yerlere hareket ettiler.<br />

Yalnız Idece-Sondaj makinasmın demontajı<br />

4 Kasım 1963 Pazartesi gününe<br />

bırakıldı.<br />

9 No-lu sondaj. — Yukarıda tasvir<br />

edilen kurtarma işleri yapılırken Şekil<br />

2 de görüldüğü gibi 6 ve 8 No. lu sondajlardan<br />

250 m. kadar batıda Barbecke'de<br />

90 m. katının batı arına rastlayacak<br />

şekilde 9 No. lu sondajın yapılmasına<br />

karar verildi. 31 Ekim 1963 günü yani<br />

kazanın oluşundan 7 gün sonra dejme<br />

işine başlandı. Buradaki arında da tazyikli<br />

hava olabileceği düşünülerek delme<br />

Plânına örnek olarak 6 No. lu sondaj<br />

kabul edildi. Preventer 6 No. lu sondajdan<br />

alınacaktı. Tamamiyle 6 No. lu sondajdaki<br />

esaslara göre yapılan delme işi;<br />

2 Kasım 1963 Cumartesi günü saat 16.30<br />

da 62 ci metrede matkabın klavuza ulaşması<br />

ile tamamlandı. Preventer ve ventiller<br />

burada da çok iyi netice verdiler.<br />

Sondaj deliği içindeki basınç 0,22 atü<br />

idi. Böylece tahmin edilmiş olan basınç<br />

azda olsa mevcuttu. Tijlere vurulan darbe<br />

seslerine aksisedadan başka yeraltından<br />

maalesef hiçbir cevap gelmedi. 6<br />

No. lu sondajda olduğu gibi buraya da<br />

Şekil 11 - Üç madencinin preventerden çıkışı


236<br />

ışık, mikrofon ve çalar saat ihtiva eden<br />

ilk yardım bombası sarkıtıldı. Fakat hiçbir<br />

hayat izi tesbit edilemedi.<br />

Gece yarısına doğru son bir tecrübe<br />

daha yapıldı.<br />

Eastman Firması Tarafından 500<br />

Wat ışık ihtiva eden bir televizyon kamerası<br />

sarkıtıldı. Ocak içinde 3-4 m. lik<br />

bir sahanın böylece aydınlatılmış olmasına<br />

rağmen gene hiçbir hayat izi tesbit<br />

edilemedi ve sondaj makinası sökülerek<br />

yerine sevk edildi.<br />

Böylece ikinci gruptaki kurtarma işleri<br />

bitmiş oldu ve ocakta artık kimsenin<br />

sağ kalmış olamıyacağı kanaatine<br />

varıldı.<br />

3. Kuyu civaraada 092 reviri göçüklerine<br />

yapılan arama ve kurtarma sondajları<br />

(10, il ve 14 No. la sondajlar.<br />

10 No. lu sondaj. — 092 reviri su<br />

patlıyan yerin yakınında olduğu için işin<br />

başından beri bütün düşünceler bu revirde<br />

kalmış kayıp ve mahsurlar hakkında<br />

idi. Şekil 12 092 revirinin kazanın olduğu<br />

zamanki vaziyet plânı ve işletme şeklini<br />

göstermektedir. Göçerime usûlü ile<br />

çalışan yerlerde hasıl olacak boşluklarda<br />

belki canlı kimseler bulunabilirdi. Bu kısımlarda<br />

çalışan Hütter isminde bir kazmacı<br />

bazlı boşluklar gördüğünü söylüyordu.<br />

Bu ihtimalleri ve su seviyesini<br />

kontrol etmek için 21.11.1963 günü saat<br />

22.15 sıralarında 092 revirinin göçertme<br />

ile çalışılmış bir yerinde (Şekil 2 ve 12)<br />

bir arama sondajının yapılmasına karar<br />

verildi.<br />

Göttker Firması tekrar çağırılarak<br />

3.11.1963 Pazar günü (kazadan 10 gün<br />

sonra) saat 4.00 sıralarında 4 3/4» matkap<br />

ile delmeye başlandı. Delik 39 m.<br />

olunca sondaj suyunda az miktarda kayıp<br />

başladı. 58 ci m. de matkap 1 metre<br />

yukarı çekilerek tijlere çekiçle vuruldu.<br />

10-15 dakika sonra aşağıdan marn par-<br />

Yakup HODANCI<br />

Şekil 12 - Kazanın olduğu 092 revirinin<br />

vaziyet plânı<br />

a) 10 No. Iu arama sondajı<br />

b) 11 » Kurtarma »<br />

c) 14 » İkmal »<br />

çaları ile tijlere vurulmadan mütevellit<br />

darbe sesleri gelmeğe başladı. Matkap<br />

yukarı çekilerek 57 ci metreye kadar<br />

boru döşendi. Tijlerden çok sür'atli hava<br />

çıktığı için konuşmak mümkün olamadı.<br />

Fakat darbe sesleri muntazaman geliyordu.<br />

Mucize olarak vasıflandırılan bu<br />

darbe sesleri, kurtarmaya iştirak edenlerin<br />

meslektaşlarının hayatta olduklarının<br />

işareti idi. Bir anda herkesteki yorgunluk<br />

ve ümitsizlik kayboldu.<br />

Bir ip ucuna plâstik bir torba bağlanıp<br />

torbanın içine yanan bir cep feneri,<br />

kağıt ve kalem konarak deliğin içine<br />

torba aşağı sarkamadı. Bundan sonra<br />

torbanın içine birde boru parçası kondu.<br />

Böylece torba aşağıya ulaştı. Bir müddet<br />

beklendi. Aşağıdan tekrar darbe sesleri<br />

(vira) gelince torba yukarı çekildive ka-


ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDA KURTARMA AMELÎYETJ3Rİ 237<br />

ğıt üzerinde çok temiz olarak şu cümleler<br />

vardı.<br />

«Biz burada 11 kişiyiz. Biri sinir<br />

buhranı geçiriyor. Işığımız yok. Susuz<br />

ve açız.»<br />

Bu 11 madenci 227 saatten beri<br />

mahsurdurlar. Tijlerin çapı 58 mm. dir.<br />

Kuzey Almanya Radyosu derhal bir mikrofon<br />

vasıtası ile mahsurlarla konuşma<br />

imkanını sağladı.<br />

Ambulanslar (sisin müsaadesi nisbetinde)<br />

sirenler çekilmiş olarak azami hızla<br />

giderek doktor ve mütahassısları getirdiler.<br />

Polis telsizleri seferber edildi. Artık<br />

ocakta canlı kemsenin olacağına kimse<br />

inanmadığı için üç kişiyi kurtarmış<br />

olan büyük sondaj makinaları Ruhr<br />

Havzasına geri gönderilmişti. Telsizli polis<br />

arabaları üç otobüsü doldurmuş olan<br />

sondaj ekibinin arkasından gönderilerek<br />

onları buldukları yerden geri getirmeleri<br />

emredildi, ve sondaj ekibi geri getirildi.<br />

10 No.lu sondaj içinede bir ilk yardım<br />

kapsülü yerleştirildi. Bu kapsül yeraltı ile<br />

yerüstü arasında mekik dokuyarak 11<br />

kişi için aşağayı sıcak çay, kek ve gıda<br />

maddeleri taşıdı. 227 saatten beri yalnız<br />

ocak suyu ile yaşıyan 11 kişiye verilecek<br />

gıda maddesine itina ederek onları yavaş<br />

yavaş normal yemeğe alıştırmak icap ediyordu.<br />

Dr. Köhne sorumluluğu altında<br />

ilk önce plâstik torbalar içinde çay, kek,<br />

gayet ince havuç çorbası gönderildi. Bu<br />

arada kuru ceket, pantolon, çamaşır,<br />

battaniye sevk edildi. Telefon irtibatı<br />

sayesinde sıhhi durumları ve bulundukları<br />

yer hakkında malûmat almak mümkün<br />

oluyordu. 11 kişi takriben 7 m. uzunlukta,<br />

3 m. genişlikte ve 3 - 4 m. yükseklikte<br />

çan biçiminde eski imalâttan mütevellit<br />

marn içindeki bir göçük boşluğunda<br />

bulunuyorlardı. (Şekil 13) Bu boşluk<br />

hiçbir şekilde tahkim edilmemişti. Basınç<br />

normaldi. Su seviyesinden 4 m. kadar<br />

yukarılarda idiler. Daha sonra şu korkunç<br />

haber geldi.<br />

Şekil 13 - 092 Revirinde 10 No. İn sondajdan<br />

yapılan profil, boşluk ve göçüğün durumu<br />

Sağ kalan 11 kişinin yanında 10 tane<br />

ölü vardı. Bu 10 kişinin bir kısmı su<br />

patlamasında hemen boğulmuş, bir kısmı<br />

da su patlamasından sonra geçen 10 gün<br />

içinde ölmüştü. Telefonla ölülerin isimleri<br />

de bildirildi. Yeraltından bir korkunç<br />

haber daha geldi- Sinir buhranı geçiren<br />

kimde bir cehennem hayatı ve manzarası<br />

içinde şuurunu tamamiyle kayıp ederek<br />

elbiselerini yırtmış ve çıplak olarak soğuk<br />

taşlar üzerine oturmuş ve kuru elbiseleri<br />

giymemiştir. İlk yardım bombası ile teskin<br />

edici ilâçlar gönderilmiştir. Arkadaşları<br />

gelen tabletleri sıcak çay ile içirmeye<br />

muvaffak olunca o da tekrar normal<br />

hale gelerek yeni gelen kuru elbiseleri<br />

giymiş ve battaniye üzerine oturmaya<br />

başlamıştır.<br />

Bazılarının başlarında ufak yaralar<br />

mevcuttu. Hepsinin ayakları şişmişti.<br />

Yeryüzündeki sahnelerde yeraltından<br />

farklı değildi. Öldükleri evvelce bildirilmiş<br />

olan 40 madencinin ana, baba eş<br />

ve dostlarından müteşekkil yüzlerce kişi<br />

sondaj civarında toplanmış haber bekliyorlardı.<br />

11 kişinin isimleri ilân edilince<br />

bir çok anneler ve kadınlarda son ümitlerini<br />

ocağın derinliklerine gömdüler.<br />

Şekil 14 ve 15 de görüldüğü gibi<br />

arazinin kırıkh oluşu sebebiyle burada


238 Yakup HODANCI<br />

r<br />

r. Şekil 14 - Göçük boşluğunun durumu<br />

yapılacak kurtarma ameliyeleri daha güç<br />

olacaktır. Bu sebepten delme plânı aşağıdaki<br />

gibi tesbit edildi.<br />

11 No.la Sondaj. — Delme plânı<br />

şu şekilde idi: 40 mcı metreye kadar 29<br />

«matkap ve killi su ile delindikten sonra<br />

deliğe 24 1/2» borular yerleştirip boru<br />

ile delik cidarları , çimentolanacaktır.<br />

Bundan sonra delme işine boşluğa kadar<br />

23 «matkap ile devam olunacaktır. Soğutma<br />

ve temizleme işi su ve kil ile olmayıp<br />

hava temin edilecektir. Boşluk<br />

elde edilince deliğe 18 5/8» borular yerleştirilecektir.<br />

Su ile delme kırılmış ve ezilmiş bir<br />

arazide büyük zararlar tevlit edebileceği<br />

gibi mahsurlar içinde bir felakete sebep<br />

olabilirdi. Bundan dolayı hava ile delme<br />

bir zaruretti. Almanya'da bugüne kadar<br />

derin sondaj delikleri için hava kullanılmadığından<br />

bu metod tamamen yeni idi.<br />

Arazi çabuk ve dik olarak kırıldığı<br />

için imalâtdan mütevellit boşluklar çabuk<br />

doluyordu.<br />

Şekil 15 - Arama Sondaj! Göçük boşluğu<br />

(Mahsurların ifade ve sondaj malumatına göre)<br />

11 mahsur madencinin kurtarıldıktan<br />

sonraki ifadelerine göre kaçamak yolu<br />

şu şekilde seçilmiştir.<br />

Su yükselmeye başladığı zaman madenciler<br />

bu revirin en üst klavuzunda<br />

toplanmaya başlamışlar ve su bu klavuza<br />

da çıkınca eski göçükler içinde kaçacak<br />

yer aramışlardır. Üst klavuzun istikametinde<br />

göçükler tamamiyle oturmuş olduğundan<br />

boşluk yoktu. Üst klavuz için<br />

bırakılmış olan topuğun göçük tarafında<br />

sığınacak bir yer buldular. Sağ kalmış<br />

olan 21 kişi buraya ulaşmak için 10-15<br />

m. kadar aşağı indiler ve hava ceryamnm<br />

olduğunu gördükleri su seviyesinin üzerine<br />

çıkabilmek için bir müddet yüzdüler.<br />

Sola doğru bir kurve ile yukarı<br />

çıkıyorlardı, ilk gece göçükler neticesi<br />

buraya sığınmış olanların bir kısmı şehit<br />

oldular.<br />

Sonraki günlerde de ritmik olarak<br />

devam eden göçükler neticesi buraya<br />

sığınmış olanlar arasında şehit sayısı çoğaldı.<br />

Sonradan kurtarılmış olan 11 kişi


ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 239<br />

Şekil 13, 14 ve 15 de görüldüğü gibi<br />

5x2x3 m 3 , hacım ihtiva eden bir göçük<br />

boşluğunda bulunmuşlardır. Bu boşluğa<br />

gelmek istiyenlerden bir kısmı da yolda<br />

şlam seline tutulduklarından ölmüşlerdir.<br />

Sağ kalanlar sonraki günlerde 70<br />

m. katına ulaşmaya çalışmışlarsada buna<br />

muvaffak olmamışlardır. Zira su patladığı<br />

gece göçükler faaliyetine devam<br />

etmiş, revirin üst klavuzu ile olan irtibat<br />

kesilmişti. Klavuzda göçüğün bir parçası<br />

olarak su altında bulunuyordu. Ocak<br />

idaresinin hesaplarına göre su seviyesi<br />

bu klavuzun 11 m. üzerinde bulunuyordu.<br />

Mahsurlar bulununcaya kadar göçükler<br />

içindeki boşluklarda oradan oraya<br />

hicret ettiler. Zira göçükler daima ritmik<br />

olarak çalıştıklarından bir yerdeki boşluk<br />

doluyor, bir başka yerde boşluk hasıl<br />

oluyordu. Taş düşmeleri neticesi kayıpların<br />

sayısı artıyordu. Bu hicret 9 gün<br />

devam etti. Pazar günü akşamı mahsurların<br />

yanma 4 X 1 m. ebadında ve 0,50 m.<br />

kalınlığında bir blok taş daha düştü.<br />

Fakat kimseye zarar gelmedi.<br />

îlk yardım ve ikmâl deliğinden biribirine<br />

vidalanabilen ince ve kısa borular<br />

sevk edilerek mahsurların kavlaklara<br />

karşı emniyeti sağlandı ve böylece sondaj<br />

sarsıntılarından kavlak düşmesi önlendi.<br />

Kazadan 11 gün sonra saat 3.00 de<br />

sondaj (delme) plânına göre 29» matkap<br />

ile delme işine başlandı. Sondaj suyuna<br />

ayrıca hızar talaşı ilâve edildi. Bütün<br />

bu ahnan tedbirler sayesinde arzu edilen<br />

neticeye ulaşıldı. Ve adamların bulunduğu<br />

boşluğa sondaj suyu kaçırılmadı.<br />

Delme basıncı 5 t, deuir 120/dak ve<br />

dakikada 2.000 İt sondaj suyu sarfiyatı<br />

ile çalışan makina saat 18.30 da 41,5 m.<br />

derinliğe ulaştı. Delik içinde lüzumlu<br />

tarama delmeleri tamamlandıktan sonra<br />

güzelce temizlendi. 16 şar metre olarak<br />

kaynakla eklenmiş dişsiz borular de­<br />

liğin içine gece yarısına doğru döşenmeğe<br />

başlandı. 5,5 t çimento sevk edildi.<br />

Çimonto sertleşince tekrar 23» matkap<br />

ile 42 ci metreye kadar delindi.<br />

Hava ile delme hazırlığı yapmak<br />

için uzun zaman beklemek icap ediyordu.<br />

Bundan dolayı diğer bir ikmâl sondajının<br />

yani 14 No.lu sondajm yapılması<br />

kararlaştırıldı.<br />

14 Nodu Sondoj. — Bu sondaj göçük<br />

boşluğunda bulunan 11 insanın kurtarma<br />

imkânlarını biraz daha fazla emniyet<br />

altına almak için yapılmıştır. Bu<br />

sondaj herşeyden evvel içinde insanların<br />

yaşadığı başluğa daha ağır tahkimat<br />

maddeleri indirmeğe yarıyacaktı. Bu arada<br />

Ruhr Havzası'ndan bir firma hortumla<br />

çabuk priz yapan koyu akıcı bir<br />

maddeyi boşluklara ve çatlaklara doldurup<br />

o kısmı emniyet altına alabileceğini<br />

bildirdi. 10 No. lu' küçük ilk yardım deliği<br />

(sondaj) bir iş için düşünülemezdi.<br />

Zira bu delik vasıtası ile daimi olarak<br />

yiyecek, giyecek ve ilâç sevk ediliyor;<br />

konuşma imkânı sağlanıyordu.<br />

Bu mülâhazalar altında ve göçük<br />

boşluğu hakkında elde edilen malûmata<br />

göre 14 No. lu sondajın (Şekil 16 da görüldüğü<br />

gibi) takriben 10 No. lu sondajdan<br />

2 m. güneyde yapılması kararlaştırıldı.<br />

Delme işini tekrar Göttker-Geröt<br />

üzerine alarak 4 Kasım 1963 Pazartesi<br />

günü (kazadan 11 gün sonra) gece yarısından<br />

az evvel 12 1/4» matkap ile işe<br />

başlandı. Salı günü saat 8.00 de sulu<br />

delme ile 45 inci metreye ulaşıldı ve deliğin<br />

içine 43 cü metreye kadar 9 5/8»<br />

borular döşendi.<br />

Boruların dip kısmından itibaren<br />

20 metrelik kısım çimentolandı. Çimentonun<br />

sertleşmesinden sonra 8 5/8» matkap<br />

ile delme işine devam edildi. Mahsurların<br />

olduğu yere su nüfuz etmemesi<br />

için 45 ci metreden sonra hava ile delmeğe<br />

devam edildi. Göttker Firmasının<br />

bu işi için bir kompresörü olduğu gibi


240 Yakup HODANCI<br />

Şekil 16<br />

Mansurların pusula ölçülerine göre,<br />

Yerüstü ölçülerine göre göçük boşluğunun<br />

ve sondajların plânı.<br />

ayrıca 4 adet kabili hareket beher 10<br />

m 3 /dak kapasiteli ve 6 ato kompresörü<br />

vardı. Evelâ 40 m 3 /dak hava ile delindi.<br />

Havanın boru cidarlarından çıkış hızı<br />

20 m/san idi. Takriben 50 ci metreden<br />

itibaren hava miktarı dakikada 10 m 3 ,<br />

olacak şekilde ayarlandı. Bu miktar hava<br />

taş tozlarını atamadığı için alet sıkışmaya<br />

başladı ve hava miktarı 20 m 3 /dak<br />

olarak ayarlandı. Arızasız bu şekilde<br />

delmeye devam edildi. Sondaj plânına<br />

göre 56 cı metrede göçük boşluğuna<br />

ulaşmak icap edecekti. 27 saatlik bir<br />

delmeden sonra deliğin boyu 62,3 m.<br />

olduğu halde hala boşluğa ulaşmak<br />

mümkün olmamıştı. Buna göre Sondajın<br />

şakulden kaçmış olması icap ederdi.<br />

Uzun fikir teatileri ve münakaşalardan<br />

sonra sondaj deliğine 6 5/8» borular döşenerek<br />

etrafı çimentolandı. Çimentolama<br />

esnasında boşluktaki su biraz yükseldi.<br />

Bu da sulu delmenin mahsurlar için ne<br />

kadar tehlikeli olduğuna dair beliren<br />

korkuların haklı olduğunu gösterdi.<br />

Şekil 17 - Kurtarma bombası ile çıkış<br />

Deliğin boşluğu neden bulmadığı<br />

kontrol edildi. Sondaj delikleri ölçüsünde<br />

ihtisas sahibi olan Firma Eestman ve Preusstag<br />

tarafından yapılan ölçmelerde<br />

Şekil 16 da görüldüğü gibi 14 No. lu<br />

sondaj şakulden 4,60 m. batıya, ilk yapılan<br />

10 No. lu sondaj 1,90 m. kuzeye,<br />

kortarma sondaj yani 11 No. lu sondaj<br />

hali hazırdaki 40 m. ilerlemede 0,40 m.<br />

kaçmıştır.<br />

Mahsurlar bulunduktan sonra deliğe<br />

bir pusula vasıtasıyla bulundukları yerin<br />

büyüklüğü ve istikâmetinin tesbiti rica<br />

edilmişti. Bu malûmata göre kurtarma<br />

deliğinin yeri tesbit edilmişti. Kontrol<br />

için bir müddet sonra topoğraflar 10<br />

No. lu sondaj deliğine yaptıkları poligen<br />

ölçüleri ile boşluğu tesbit ettikleri zaman<br />

mahsur madencilerinin ölçüleri 180 derece<br />

hatalı yaptıkları anlaşılmıştır. Bundan<br />

dolayı boşluğun durumu değişiyordu.<br />

11 No. lu kurtarma sondajı da bu durumda<br />

boşluğa rastlamayıp; boşluğun<br />

1.40 m. kadar kuzey kenarına rastlaya-


ALMANYA'NIN LENGEDE DEMÎR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 241<br />

çaktı ki bu hal de tesadüfün bir lûtfu<br />

olarak kabul edildi. Zira böylelikle boşlukta<br />

bulunan mahsurlar delme esnasında<br />

sarsıntı, taş düşme v.s. gibi tesirlerden<br />

daha az zarar göreceklerdir.<br />

11 No. lu Sondaja tekrar dönüş. —<br />

Ocak kompresörlerinin kapasiteleri dakikada<br />

220 Nm 3 olup 6,5 atü temin ediyorlardı.<br />

Ideco sondaj makinasının tazyikli<br />

hava şebekesi 6,5 atü basınç ile<br />

220 Nm 3 /dak havayı temin edebilecek<br />

durumda değildi. Evvelce izah edildiği<br />

gibi sondaj suyu yerine basınçlı hava<br />

kullanma mecburiyeti hasıl olduğundan<br />

öğle bir an kompresöre ihtiyaç vardı ki<br />

bu kompresör 220 Nm 3 /dak- havayı 15<br />

atü ye sıkıştırsın. Birçk telefon konuşmalarından<br />

sonra 4 Kasım 1963 Pazartesi<br />

günü öğleden sonra Gute-Hof f nungs -<br />

Hütte Firmasında arzu edilen kompresör<br />

bulundu. Bu kompresöre ait tektodik malûmat<br />

şu şekilde idi :<br />

Motor 2.950 devir/dak, kompresörün<br />

devri 8.040 devir/dak fakat 588 kw.<br />

Bu kompresör Brüssel de bir firma<br />

için yapılıyordu. Kompresörün noksanları<br />

üç başmühendis ve 42 işçi çalıştırılmak<br />

suretiyle acele olarak çok kısa bir<br />

zaman bitirilerek tecrübe çalışması da<br />

yapıldıktan sonra 5 Kasım 1963 Sah<br />

günü saat 16.00 sıralarında bitirildi ve<br />

gece yarısına doğru Lengede'ye getirildi.<br />

3,5 t ağırlığındaki makina deliğin yanma<br />

beton temel üzerine yerleştirildi. Kompresörün<br />

su ihtiyacı itfaiye arabaları ile<br />

temin edildi. Ocağın kompresör dairesinden<br />

bu yeni kompresörün kurulduğu yere<br />

kadar 400 mm. çapında boru döşenerek<br />

ocak kompresörlerinin mümkün mertebe<br />

basınç kaybı önlendi. Bu işler yapılırken<br />

120 m 3<br />

/dak hava ile delik içindeki su temizlendi,<br />

ve delik kurutuldu. Hava ile delme<br />

tecrübeleri yapıldı. 20 dakikada 2 t basınçla<br />

1,4 m. delik delindi. Delik çok<br />

rutubetli olduğu için (esasında bir gün<br />

beklemek lâzımdı) toz ve taş parçaları<br />

pıhtılaşmaya başladı. Tijleri yukarıya<br />

çekmek mecburiyeti hasıl oldu. Tijler<br />

çekildiğinde tozların matkabın 4 m. kadar<br />

üzerine silindir şeklinde yapışmış oldukları<br />

görüldü. Tijler temizlendikten<br />

sonra delik tekrar kurutuldu ve delmeye<br />

devam edildi.<br />

Saat 23.00 den itibaren 23 matkap<br />

ve 1,5 t basınç ile sondaja devam edildi.<br />

Yem gelen kompresör ocak kompresör<br />

şebekesinden çok hava emdiği için<br />

ocak kompresörlerındeki basınç 5,5 atü<br />

ye, yeni kompresörden sonra ise 12 atü<br />

ye düştü. Dakikada 220 m 3 , verildiğinde<br />

sondaj derinliğinden çıkan havanın hızı<br />

15 m/san idi ve bu hâl internasyonal<br />

standart ölçülere uygundu. Sondaj deliğinden<br />

çıkan parçalar toz şeklinde hava<br />

ile taşındı ve bir müşkülâtla karşılaşılmadı.<br />

Daha emniyetli olması için 54 cü<br />

metreden itibaren basınç 20 atü den<br />

9 atü ve hava miktarka 160 Nm 3 /dak ya<br />

indirildi.<br />

Aşağıdaki emniyet tertibatları alındı:<br />

1. Ocaktaki mahsurlara gözlük, kulaklarını<br />

tıkamak için pamuk, önlük,<br />

plâstik örtüler gönderilerek tozdan korunmaları<br />

sağlandı.<br />

2. Mahsurlar ile ocak idaresi, sondaj<br />

ekip başı, yeni kompresörcüsü ve<br />

tazyikli havayı çabuk kapıyabilecek vana<br />

başında bekleyen adam arasında irtibat<br />

temin edildi. Sondajin derinliği ve yeraltındaki<br />

durum hakkında ilgililere böylece<br />

vaktinde malûmat ulaştırılacaktı.<br />

Bu emniyet tedbirleri altında saat<br />

saat 6,07 de 55,9 m. derinlikte boşluğa<br />

ulaşıldı ve yeraltından «dur» sinyali<br />

geldi, derhal her türlü faaliyete son verildi.<br />

Kısa bir zaman sonra matkabın<br />

tırpan şeklinde 4 cm. yükseklikte ve 10<br />

cm. kadar boyda görüldüğü ve hava ceryanı<br />

ile tozların temizlendiği bildirildi.<br />

Delik boşluk arının bir kenarına ve mahsurlar<br />

tarafından yapılmış bir tahkimat<br />

yerine gelmiş, taş düşmemişti. Deliğin


242<br />

devamı için yapılmış tahkimatın değiştirilmesi<br />

icap ediyordu. Kısa bir bakımdan<br />

sonra saat 8.00 den 10.00 kadar<br />

havasız ve çok az bir basınçla 55,5 m.<br />

den 55,9 m. ye kadar ve sonra da 56,3<br />

metreye kadar delmeğe devam edildi.<br />

56,3 derinlikte matkap boşluğa tamamiyle<br />

ulaşmıştı. Saat 11.00 e kadar tijler çekildi.<br />

Sonra deliğin içine 18 5/8» borular<br />

döşendi<br />

Çıkışın kolay olabilmesini temin için<br />

boruların boşluktaki postaya kadar inmesi<br />

uygun görüldüğünden 2 metrelik<br />

kısım adam girebilecek şekilde 180 derece<br />

olarak kesildi. Borular deliğe yerleştirilirken<br />

takriben 4 ton ağırlığında bir<br />

taş parçası boşluğa düşerek altındaki tahkimatı<br />

bozdu. Bu sebepten boruları 57,3<br />

m. ye kadar döşenebildi. Borular posta<br />

üzerine oturtulmadan evvel mahsurlarla<br />

konuşuldu. Borunun yukarıda bahsedilen<br />

180 derecelik kesilmiş yerinden boru içine<br />

girmek imkân dahilinde olduğu bildirildiği<br />

zaman boruların yerleştirilmesine<br />

başlandı. Rotary masasının 0,5 m. üzerine<br />

kadar devam edildi. (Kurtarma ameliyesinden<br />

sonra bu borular tekrar alındı).<br />

Şimdi 11 No. lu kurtarma sondajından<br />

kurtarma bombası ile 11 mahsur<br />

madenciyi kurtarmak mümkün olabilecekti.<br />

Kazadan 14 gün sonra yani 7 Kasım<br />

1963 Perşembe günü saat 13.10 da<br />

tahlisiye nezaretçisi Habich, onu takiben<br />

üst madenci Ax kurtarma bombası ile<br />

mahsurların bulunduğu yere hareket<br />

ettiler. Beraberlerinde mahsurlara tereyağlı,<br />

sucuklu ekmek getirdiler. Evvelâ<br />

kimlerin çıkacağı sıhhi durumlarına<br />

göre doktorlar tarafından tesbit edilmişti.<br />

Burada kayda değer mühim bir noktada<br />

14 gündür mahsur kalmalarına<br />

rağmen işçiler arasında mevcudiyetinden<br />

hiçbir şey kaybetmemiş olan disiplinin<br />

devam etmesi idi.<br />

Kurtarma sırasında ve ameleyesinde<br />

11 kişinin hiçbirinden en ufak bir sız­<br />

Yakup HODANCI<br />

lanma şikayet veya hoşnutsuzluk görülmemiştir.<br />

Saat 14.20 de mahsur kalmış<br />

11 kişinin kurtarılması ile kurtarma<br />

ameliyesi bitmiş oluyordu.<br />

îlk çıkan 51 yaşında ve üç çocuk<br />

babası olan Hainz Kull idi ve kurtarma<br />

bombasından çıktığı zaman bacakları<br />

üzerinde zor duruyordu. Birdenbire param<br />

parça olmuş elbiseleri ile kurtarıcılarının<br />

kollarına yığılmış ve kısa bir<br />

zaman sonra da kendine gelmiştir ve<br />

hemen o civarda bulunan ilk yardım<br />

çadırına götürülmüştür. 2 ci olarak 6<br />

dakika sonra çıkan Frietz Bear 53 yaşında<br />

evli ve bir çocuk sahibi olan bu<br />

işçi zorla hareket edebiliyordu. Fakat<br />

birinci işçi kadar bitkin görünmüyordu.<br />

Üçüncü olarak çıkan Rudolf Wiese 44<br />

yaşındadır. Kollar arasında taşman bu<br />

işçi derhal sedyeye konarak çadıra taşınmıştır.<br />

Doktor bu işçinin gözlerine siyah<br />

gözlük taktırmıştır. 4 cü olarak 20 yaşındaki<br />

elektrikçi Adolf Herbst dışarıya<br />

çıkarılmıştır. Bundan sonra 39 yaşında<br />

borutçu Johannes Sittler kurtarılmıştır.<br />

Evli ve iki çocuk babası olan bu işçi<br />

kurtarma bombasından çıkarken tökezlenmiş<br />

ve bayılır gibi olmuştur. Hemen<br />

revire kaldırılmıştır.<br />

28 yaşındaki Helmuth Webranit<br />

yeryüzüne ulaşılınca arkadaşlarını selâmlamıştır.<br />

Yüzü neş'eli ve tebessümlü olan<br />

bu işçi yürüyerek revire kadar gidebilmiştir.<br />

Evli ve iki kızı vardır.<br />

Yedinci olarak yeryüzüne ulaşan 38<br />

yaşında evli ve bir çocuk babası olan<br />

Hermann Luebke sıhhatli görünüyordu.<br />

34 yaşında, evli, üç çocuk sahibi<br />

olan Helmuth Kendzin kurtarma bombasından<br />

derhal sedyeye alınmıştır. Sedye<br />

ile giderken arkadaşlarına gülümsemiş<br />

ve el sallamıştır. Kendisi de arkadaşları<br />

tarafından alkışlanmıştır.<br />

9 uncu olarak kurtarılan Dieter<br />

Ricchey, 26 yaşında evli ve iki çocuk<br />

babasıdır. Bu da sedye ile revire götürülürken<br />

el sallamıştır.


ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 243<br />

10 cu olarak kurtarılan madenci 32<br />

yaşında Siegfried Ebeling'dir. Bu işçi<br />

kurtarıcılarla teması sağlıyan grup başkanıdır.<br />

En son olarak kurtarılan işçi Bernhard<br />

Wolter olmuştur.<br />

Televizyon ve radyo vasıtası ile birçok<br />

kimse bu dramatik dakikaları beraber<br />

yaşamıştır.<br />

Kurtarılanlar muhtelif hastahanelere<br />

sevkedildiler.<br />

LENGEDE MUCİZESİ<br />

Lengede'de kurtarılışları izah edilmiş<br />

olan 11 kişinin bulunuş ve kurtuluşları<br />

aşağıda izah edileceği gibi bir<br />

çok tesadüflerin meydana getirdiği bir<br />

mucizedir.<br />

1. Göçüklerden mütevellit gidilebilecek<br />

boşluklarda tecrübelerin ve beklenenlerin<br />

aksine olarak devamlı taş düşmelerinin<br />

olmayışı ve mahsurların olduğu<br />

yerin su seviyesinden 2 m. yukarıda oluşu.<br />

2. Mahsurların bulunduğu yerde<br />

tesadüfen o civarda kırılmış bulunan bir<br />

basınçlı hava sebebiyle taze hava bulunması,<br />

3. Mahsurların bulunduğu göçük<br />

boşluğunun bulunuşu tamamiyle bir<br />

tesadüftür. Topoğraflann tesbit ettiği<br />

sondaj yerinde ray döşeli idi. Bu sebepten<br />

delik yeri 2 m. kaydırıldı. Bu kayma<br />

ve sonradan tesbit edildiği gibi sondajın<br />

şakulden şaşması neticesi delik adamların<br />

bulunduğu yere tesadüf etmiştir.<br />

4. îmalât haritalan ocak nezaretçileri<br />

tarafından 6 m. hatalı işlenmişti.<br />

Bu hatanın da mahsurların bulunuşunda<br />

tesadüfen yardımı olmuştur.<br />

5. Mahsurların yaptıkları pusla mesahasında<br />

180 derecelik hata yapılmıştı.<br />

Bu hata ve deliğin şakulden kaçması<br />

neticesi olarak çok iyi bir tesadüfle kurtarma<br />

sondajı en müsait yere rastlamıştı.<br />

Böylece yeraltındaki boşluk ile arasında<br />

bir klavuz açma mecburiyeti olmadı.<br />

6. Böyle büyük çaplı bir sondaj susuz<br />

olarak hava ile ilk defa deliniyordu.<br />

Bu iş için lüzumlu olan muazzam bir<br />

kompresörün Belçika'ya teslim edilmek<br />

üzere tesadüfen elde bulunuşu.<br />

Bunlar gibi daha bir çok küçük tesadüfler<br />

kurtarma işinde rol oynamışlardır.<br />

Mahsurlar dahi kendi yerleri hakkında<br />

tereddütlü idiler. Yeryüzü ile temas<br />

sağladıkları anda dahi ilk görüşmeler<br />

sırasında «sizin bizi bulmanız imkân<br />

dahilinde değildir. Biz hepimiz buna<br />

inanmış durumdayız» demişlerdir. Bu<br />

kadar tesadüflerin bir araya gelişini mucize<br />

olarak vasıflandırmakta hata olmasa<br />

gerek.<br />

4. Friedshofs broistcdt civarında yapılan<br />

arama sondajları (12,13 ve 15 No. lu sondajlar)<br />

11 No. lu kurtarma sondajına başlandığı<br />

sıralarda Broistedt Mezarlığı<br />

civarında ocağın güney kısmında ki<br />

klavuzları da arama gayesi ile 80 m.<br />

katma inen arama sondajlarının yapılmasına<br />

karar verildi. 0 202 güney revirinden<br />

havalandırma kuyusunu direkt<br />

olarak bir bağlantı olduğu için bu<br />

revirden kayıp olan 6 kişinin son tecrübelere<br />

göre boşluklarda sağ kalma ümidi<br />

mevcuttu.<br />

12 ve 13 No. lu sondajların ocak içinde<br />

sıkışmış hava (Luftblase) bulunan<br />

yerlere isabet edebileceği nazarı itibare<br />

alınarak preventer kullanarak sondaj<br />

yapılmasına karar verildi. Yanyana olan<br />

bu iki sondaja 3 Kasım 1963 Pazar günü<br />

akşamı başlandı ve pazartesi gece yarısına<br />

kadar devam edildi. Hakikaten bu<br />

iki sondaj 0 202 revirinin ramble band<br />

galerisinin üst yolunda 79 m. derinlikte<br />

1,9 atü basınç bulunan bir sahaya ulaştılar.<br />

Bu sebepten preventer 1er faaliyete


244 Yakup HODANCI<br />

geçirildi. Her iki deliğe de 60 mcı metreden<br />

sonra 7" boru döşendi. 15 No. lu<br />

sondaja 5 Kasım Salı günü başlandı.<br />

15 No.lu sondaj göçük sahasına rastlayacağından<br />

erkenden sondaj suyu zaiyatı<br />

başlıyacağı nazarı itibare alınarak<br />

47 nci metreden boru döşenmeye başlandı.<br />

Bu sondajın yapılmasını bilhassa<br />

bir kazmacı çok arzu ediyordu.<br />

Her üç sondaj Götker makinaları<br />

ile ve ayni evvelden tatbik edilen şemaya<br />

göre icra edildi.<br />

Bu üç sondaj hakkında ayrı ayrı inceleme<br />

yapılırsa :<br />

12 No.lu sondaj. — 0,202 revirinin<br />

üst yoluna ön görüldüğü şekilde sondaj<br />

ulaştı. Tijlere vurulan darbe seslerine<br />

yeraltından cevap geldiği zan edildi.<br />

Esaslı bir araştırma için Schlumberger<br />

kablosu, ilk yardım bombası, mikrafon<br />

ve teyp de istifade edildi ise de netice<br />

maalesef müsbet olmadı. Sonra bir îbaktelevizyon<br />

kamerası ile klavüzun sondaj<br />

civarındaki 3-4 m. lik kısmı aydınlatıldı.<br />

Netice gene negatif idi. tik çekiç darbelerinde<br />

aşağıdan geldiği zannedilen seslerin<br />

aksi seda olduğu kanaatine varılarak<br />

bu sondajdaki işe son verildi.<br />

13 No. lu sondaj Bu sondaj da<br />

arzu edilen derinliğe ve mevkiye ulaştı.<br />

12 No.lu sondajda bahsedilen bütün vasıtalarla<br />

ayni şekilde bu sondajda da<br />

arama yapıldı. Fakat kayıplardan hiçbir<br />

iz tesbit edilemedi.<br />

15 No.lu sondaj. — Arama işlerinde<br />

sonuncu olan bu sondajda 60 ncı metrede<br />

sondaj suyu tamamiyle kaybolmaya<br />

başladı. Preventer gayet itina ile kapatıldı;<br />

fakat deliğin bulunduğu yerde basınç<br />

olmadığı tesbit edildiğinden preventer<br />

tekrar açılarak kuru olarak delmeğe<br />

devam edildi. Kuru delme esnasında<br />

sondajda ilerleme yapmak mümkün olmadığından<br />

sondaj suyunun tamamiyle<br />

kayıp olmasına rağmen yavaş ve dikkatli<br />

olarak tekrar su ile delmeye devamedildi.<br />

Bu şekilde 76.6 ncı metreye kadar ulaşıldı.<br />

Bu derinlikte sondaj makinasmın<br />

tamamiyle eski göçüklerden mütevellit<br />

posta içinde çalıştığı tesbit edildi. Matkap<br />

ani olarak bu posta içinde 0,5 m.<br />

aşağıya düştü. Bunun ifade ettiği manâ<br />

«bu göçükler içinde çok küçük boşlukların<br />

mevcut olduğu» idi. Bundan dolayı<br />

deliğin devamından vâz geçildi. Zira<br />

bu şartlar altında o kısımlarda canlı bir<br />

insanın kalmasına imkân yoktu. Buna<br />

rağmen ilk yaıdım bombası deliğe sarkıtıldı.<br />

Bomba daha 60 ncı metrede suya<br />

rastladı. Bu sondajdaki faaliyetlerde tatil<br />

edildi. Böylece (teknik usullerle yapılan<br />

sondajlarla) Lengede'deki kurtarma faaliyetleri<br />

de bitmiş oldu.<br />

Şimdiye kadar anlatılan bu sondaj<br />

larla 21 madenci kurtarıldı. Bunlardan<br />

14 tanesini aramak ve kurtarma için sondajdan<br />

başka bir imkân mevcut değildi.<br />

Kurtarılmayan ve kendilerine hiçbir<br />

yerdımda bulunmak mümkün olmıyan<br />

29 madencinin ölümü ve onların akrabalarının<br />

derin teessürü, insanlık ve arkadaşlık<br />

vazifelerini bihakkın yerine getirerek<br />

arama ve kurtarma işlerinde çalışanlarda<br />

hayat kurtarmadan mütevellit<br />

husule gelen asil duygu ve sevince galebe<br />

çalmıştır.<br />

KAZA ANINDA MADENCİLERİN HAREKET<br />

VE HALETİ RUHİYELERÎ<br />

Su patladıktan sonra maalesef ocakta<br />

madenciler arasında şaşkınlık ve panik<br />

neticesi revirlerdeki madenciler bir araya<br />

toplanıp durumu kıymetlendirerek durumu<br />

münakaşa edememişlerdir. Kaçacak<br />

yer ve yol hakkında bir anlaşma yapamışlardır.<br />

Telefon hatlarımnda su patlaması<br />

ile bozulması sebebiyle muhabere<br />

imkanlarıda kalkmıştır. Bunların neticesi<br />

olarak da bir çok kıymetli zamanlar layıkı<br />

veçhile istifade edilemediğinden heder<br />

olmuştur.


ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 245<br />

Bilhassa güneyde 0208/202 revirlerinde<br />

(panolarında) çalışanların alarm<br />

verildikten sonra 100 m. katı ile güneyde<br />

bulunan hava kuyusuna gitmeleri mümkündü.<br />

Fakat işçiler bu ciheti hiç düşünmeden<br />

rezervin yükleme istasyonunda<br />

(tumbada) toplanıp beklediler. Ancak<br />

içlerinden soğuk kanlı ve becerikli iki<br />

kazmacının gidip kuzeyde 60 m. katının<br />

01 material desandrisinden gelen su ile<br />

dolmuş ve oradan geçmenin imkân olmadığına<br />

dair malûmatı getirmesinden sonra<br />

işçiler tehlikenin durumunu idrak edebildiler.<br />

Bundan sonra hava kuyusuna<br />

ulaşmayı tecrübe ettilerse de; suyun kendilerine<br />

doğru geldiğini görünce 60 m.<br />

kadar doğru geri döndüler. Yalnız vardiya<br />

başçavuşu ile 5 kazmacı hava kuyusuna<br />

doğru yürümeğe devam etmişlersede<br />

kuyuya ulaşmaları mümkün olmadı.<br />

Doğuda 60 m. katı ile irtibatlı bulunan<br />

(Şekil 2) WBH11 havalandırma hüründen<br />

istifade etmek kimsenin aklına<br />

gelmedi. Su patladıktan sonra direkt<br />

olarak 092 revirini tehdit etmiştir. Bu<br />

revirde çalışan işçilerde ya aşağıya 90 m.<br />

katma, yahutta yukarıya 70 m. katına<br />

kaçabilirlerdi. Buradakilerin suyun aşağıdaki<br />

katlan istilâ edeceğini düşünmüş<br />

olmaları muhtemeldir.<br />

Daha sonraları mahsur kalanlar derhal<br />

kendilerine çeki düzen vermeğe başladılar,<br />

îlk iş olarak gruplar halinde<br />

ışık tasarrufuna başladılar. Zaten vardiyanın<br />

da sonu gelmek üzere olduğundan<br />

aküler deşarj olmuş durumda bulunuyorlardı.<br />

Bu bakımdan bu tedbirlerde kısa<br />

vadeli oldu.<br />

Kuzeyde ana desandride mahsur<br />

kalmış olan 7 kişi daimi olarak su seviyesini<br />

kontrol ettiler. Uyuyacakları zaman<br />

üzerlerini yırtılmış olan plâstik vantüplerle<br />

örttüler. Bunlar mahsur kalma<br />

müddetlerinin kısa olması sebebiyle kazayı<br />

zararsız atlattılar. Bunlar için yegâne<br />

tehlike kısa bir zaman için dahi<br />

olsa kirli havanın kendilerini tehdit edebileceği<br />

korkusu idi. Bu halde olmadı.<br />

Barbecke'de mahsur kalan üç kişi su<br />

patladıktan bir buçuk saat sonra hadiseye<br />

muttali oldular. Saat 20.30 sıralarında<br />

kulaklarında çok şiddetli bir basınç<br />

hissettiler. Fakat buna ehemmiyet<br />

vermiyerek işlerine devam etmek istediler.<br />

Ceryamn kesik olmasına vé telefonun<br />

çalışmamasına rağmen hiçbir endişe telaş<br />

ve meraka düşmeksizin çalışarak saat<br />

21 00 den az sonra armdaki işlerini bitirerek<br />

posta almak istediler. Ceryan tolmadığmdan<br />

yükleme makinası çalışmadığı<br />

için saat 21.30 sıralarında dışarı<br />

çıkmak üzere kuyuya gittiler. 600 veya<br />

700 m. yol aldıktan sonra kendilerine<br />

doğru çok yavaş olarak 30-40 cm, yükseklikte,<br />

tahta, kama, direk parçaları ihtiva<br />

eden su dalgasının gelmekte olduğunu<br />

gördüler. Derhal geri dönerek çalıştıkları<br />

yerin arnındaki tavan boşluğuna<br />

çok acele olarak orada bulunan malzeme<br />

ile beş iskele yapıp basınçlı hava hortumunu<br />

iskeleye tesbit ettiler. Su ilk önce<br />

arından 34 m. uzakta durdu, basınçlı<br />

hava şebekesinin vanasını uzunca devam<br />

eden ritmik hareketlerle açıp kapadılar.<br />

Böylelikle yeryüzünden kompresörlerdeki<br />

manometrenin sık sık basınç düşüklüğü<br />

ve yükselişi kayıt edeceğini ve bunun<br />

neticesi olarak da yeryüzündeki ilgili şahısların<br />

manemetrelerin bu ritmik hareketleri<br />

ile nazarı dikkatlarınm çekileceğini<br />

düşündüler. Aynı zamanda basınçlı<br />

hava ile hasarmdaki sis ve dinamit atışından<br />

mütevellit husule gelen gazlar<br />

dağıtıldığı gibi su da arından 200 m.<br />

kadar uzağa itildi.<br />

Tulumbalarla suyun en az üç gün<br />

içinde atılabileceğini hesap ederek bu<br />

bu müddet zarfında hapis kalacaklarını<br />

kabul edip matralarındaki son kahve<br />

damlalarım da taksim ettiler. Kahve bitince<br />

duvarlardan sızan ve damlayan suları<br />

matralarına doldurup içtiler. Yongalarla<br />

devamlı olarak temin ettikleri kü-


246 Yakup HODANCI<br />

cücük bir ateş kendilerini ısıtma, elbiselerini<br />

kurutma imkânı sağladığı gibi civarın<br />

hararetini 11 veya 12 derecede<br />

tuttu ve 11 derece ısıda 0 civarındaki havanın<br />

rutubetinin % 98 civarında olmasını<br />

sağladığı gibi ışık vazifesini de gördü.<br />

Yongaların yanması ile husule gelen<br />

alevin rengi hayret verecek şekilde açık<br />

ve parlaktı. Bunun da sebebi birim hacım<br />

havada kompresyon sebebiyle oksijen<br />

miktarının artması idi.<br />

Su seviyesi daimi olarak tebeşirle<br />

tesbit edildi. Hemen hemen hiç uyumadılar<br />

ve kötü bir süprizle karşılaşmamak<br />

için uyumayı da arzu etmediler. Bulundukları<br />

yer serbestçe hareket edebilecekleri<br />

kadar büyük olduğu için yer bakımından<br />

sıkıntı çekmediler.<br />

EN SON KURTARILAN 11 KÎŞlNİN<br />

DURUMU<br />

Bunların yerleri çok dar olduğu için<br />

mahsur kaldıkları müddetçe boylu boyunca<br />

uzanmak fırsatını dahi bulamadılar.<br />

Yiyecekleri ve ışıkları da olmadığı<br />

gibi (yaşamalarını sağlıyan) devamlı hava<br />

ceryanı sebebiyle sıcaklık 13 derece<br />

ve rutubet %. 100 idi. Bu sebepten hepside<br />

rahatsız oldular, iki kişi hariç diğerlerinin<br />

ayaklan şişti. îki kişi erkenden<br />

çizmelerini çıkartıp ayaklarını temizliyerek<br />

sarmışlardı. Bunların ayakları şişmedi.<br />

Soğuk ve zifiri karanlık neticesi hepsinde<br />

de ilk üç gün içinde korkunç hayaller<br />

görme, korkunç şeyler işitme ve sayıklama<br />

halleri husule geldi. Amerikada da<br />

daha evvel buna benzer bir su patlamasında<br />

mahsur kalmış olan iki kişi de aynı<br />

haller tesbit edilmişti. Daha sonraları bu<br />

korkunç hayaller ve sesler, sayıklamalar<br />

kayıp oldu.<br />

Göçük boşluğuna ulaştıkları ilk gece<br />

bitkin bir halde uykuya daldılar. Bu<br />

arada göçük boşluğundan düşen taşlar<br />

oraya ulaşanlardan bazılarını da öldürdü.<br />

Bir kişi hariç beş gün müddetle kirlenmiş<br />

olduklarına inandıkları ocak suyundan<br />

içmedi! erse de sonra çok dikkatli<br />

olarak içtiler. Birbirlerine imkânlar dahilinde<br />

yardım ettiler. Su patladıktan<br />

sonra bant yolunda iki bacağı da kırılmış<br />

olan bir adamı da beraberlerinde<br />

taşıdılar ve taş düşmelerine karşı onu<br />

daima korudular. Kazmacılardan birtanesi<br />

saatim da kurtarabilmişti. Bu saat<br />

vasıtası ile zamanın seyrini takip ediyorlardı.<br />

Kendileri ile ilk irtibat sağlandığı<br />

zaman 10 gündür mahsur kalmalarına ı<br />

rağmen 8 gündür mahsur kaldıklarını<br />

tahmin ediyorlardı.<br />

Bu 11 kişinin kurtarıldıktan sonraki<br />

birbirine tamamen uyan beyanlarına<br />

göre ilk yiyecek maddesi kendilerine ulaşıncaya<br />

kadar muazzam bir açlık hissetmemişler,<br />

fakat üşüdüklerinden daima<br />

ateş ihtiyacını duymuşlardır. Bulunduklarından<br />

yani kendilerinin hayatta oldukları<br />

tesbit edildikleri andan kat'i olarak<br />

kurtuldukları ana kadar geçen dört gün<br />

içinde geçen bekleme zamanı, kendileri<br />

ile hiç bir irtibat temin edilmeden geçen<br />

on günden daha fazla tahammül edilmez,<br />

çekilmez bir durum arzetmiştir.<br />

Bu şartlar altında gayet tabiî hepside<br />

çok heyecanlı idiler. Buna rağmen<br />

cesaret ve ümitlerini kayıp etmediler.<br />

Bilhassa yaşlı ve tecrübeli bir kazancı<br />

daimi olarak diğerlerinin yaşama arzularını<br />

kamçılayarak ve tahrik ederek<br />

içerdeki düzeni intizam altına soktu ve<br />

darbe sinyallerini verdi. İki genç kazmacı<br />

da kurtarma ameliyesi esnasında<br />

mikrofonda olağan üstü bir gayretle çalıştılar.<br />

DOKTORLARIN İŞİ<br />

Yukarıda da izah edildiği gibi mahsur<br />

madencilerden Hanusch, Leder ve<br />

Pohlai 196 saat 1,4 atü = 2,4 ata basınç<br />

altında yaşamışlardır. Bunların doğrudan<br />

doğruya normal atmosfere alınmadan


ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 247<br />

evvel yavaş ve çok dikkatli olarak normal<br />

hava basıncına alıştınlmaları icap<br />

ediyordu. Bu sebepten hava ve feza yolculukları<br />

araştırmaları için kurulmuş bulunan<br />

Alman Hava Tıp Fakültesine müracaat<br />

edilmiştir. Kurtarma ameliyelerine<br />

(beşi devamlı olarak çalışmak üzere) 51<br />

mütehassıs doktor iştirak etmiştir. Mahsurların<br />

yiyecek ve içecekleri bu doktorlar<br />

tarafından temin edildiği gibi günde<br />

birkaç defa mikrafon vasıtası ile viziteler<br />

de yapılmıştır. Evvelce sıhhiye olarak<br />

yetiştirilen genç bir kazmacının da mahsurlar<br />

arasında bulunuşu ateş (fieber)<br />

ölçmelerini kolaylaştırdığı gibi doktorların<br />

talimatlarının mahsurlara ve onların<br />

sıhhî durumlarının doktorlara ulaştırılmasında<br />

çok büyük yardımı olmuştur.<br />

Tesbit edilen rahatsızlıklar gönderilen<br />

lüzumlu ilâçlarla bertaraf edildi.<br />

Yüksek basınç altında vücudun tahammülüne<br />

dair elde az tecrübeler vardı.<br />

Bu tecrübelere göre her yüksek basınç<br />

altında, yüksek basınca uygun ve paralel<br />

olarak vücudun N 2 (Azot) ile doymasını<br />

tevlit eder. Basıncın yüksekliği<br />

yanında,, o basınç altında bekleme veya<br />

kalma müddetide vücudun azot ile doymasında<br />

tesirlidir. Bu gün umumiyetle<br />

belirli bir basınçta 5-6 saat içinde vücudun<br />

% 80 % 90 nisbetinde ve 6 saat<br />

sonra da % 100 nisbetinde imkân dahilinde<br />

olan doymaya erişeceği kabul edilir.<br />

Bu durumda Lengede'de ki üç mahsur<br />

da tam N 2 doyması olacağına kanaat<br />

getirilmişti. Bu üç mahsurda 1,4 atü basınçta<br />

ne kadar tahammül edebileceklerdi?<br />

Bunun cevabı şu şekilde veriliyordu<br />

: Yüksek basınca tahammül 0 2<br />

(oksijen) kısmı basıncı ve basınçlı havanın<br />

teneffüs mukavemeti ile ilgilidir.<br />

Normal atmosferik hava 0,2 ata 0 2<br />

ve 0,8 ata N 2 ihtiva eder. Basınç 1,4<br />

atü = 2,4 atü olduğu zaman 0 2 basıncı<br />

0,48 ata ne N 2 kısmı basıncı ise 1,92 ata<br />

olur. 0,48 ata oksijen basıncın 1 ata olduğu<br />

yerde % 48 nisbetine tekabül<br />

eder. Literatür malûmatlarına göre 0,48<br />

ata 0 2 kısmı basıncında dört haftadan<br />

daha fazla bir zaman tahammül etmek<br />

mümkündür. Nefes alma mukavemetinin<br />

artması; hava ağırlığı 6 kg/m 3 , üzerine<br />

çıktığı zaman kritik bir safha arz etmeğe<br />

başlar. 2,4 ata basınçta 1 m 3 , havanın<br />

ağırlığı = 3,1 kg. olur. Bu üç mahsur<br />

için ben 0 2 -Toxizitat (zehirlenme) ve<br />

hemde nefes alma mukavemetinin yükselmiş<br />

olmasından dolayı tehlikelerin hesaba<br />

katılması icap ediyordu. Bundan<br />

dolayı preventerlere ihtiyaç hasıl olau.<br />

Optimal olarak N 2 gazı uzaklaştınlıkren<br />

ve basınç düşürülürken 0 2 teneffüs ettirilmesine<br />

karar verildi. 0 2 teneffüsünün<br />

gayesi azotun kısmî basıncını düşürmekti.<br />

Hanusch, Leder ve Pohlai 196 saat<br />

1,4 atü = 2,4 ata basınç altında kalıp<br />

da yeryüzüne çıkarıldıkları zaman yukarıda<br />

izah edilen sebeplerden dolayı doğrudan<br />

doğruya normal atmosferik hava<br />

ile temas ettirilmeyip bilâkis Şekil 18 de<br />

görüldüğü gibi düşürme ameliyesine tâbi<br />

tutuldular.<br />

Şekil 18 - Basınç azaltmanın (dekompression) seyri.<br />

Şekil 18 deki grafiği incelersek şunlar<br />

görülür :<br />

Dekompression : 1,4 atü'den 0,7 atü'ye,<br />

müddet 7 dakika<br />

Bekleme : Oksijen ile 0,8 atü de<br />

60 dakika<br />

Dekompression : 0,7 atü'den 0,3 atü'ye<br />

müddet 4 dakika<br />

Bekleme : 0,3 atü de 1000 dakika<br />

(bunun 90 dakikası oksijen<br />

ile).


248<br />

Muvaffakiyetli kurtarıştan sonra madenciler<br />

bir saat kadar sondaj civarında<br />

kaldıktan sonra Peine Hastahanesi'ne<br />

sevk edildiler.<br />

Bu kurtarma ameliyeleri böylece<br />

teknikerlerle doktorlar arasındaki sıkı bir<br />

iş fikir teatisi ve iş birliği sayesinde çok<br />

verimli oldu.<br />

TULUMBA TECRÜBELERİ .<br />

Lengede ocağında su patlama hadisesinden<br />

evvel ocakta su geliri dakikada<br />

7-12 M 3<br />

arasında idi. Bunun 4 ilâ 5 m 3<br />

lük kısmı 60 m. katının üzerinden gelmekte<br />

olup 60 m. ve 70 m. katları arasında<br />

yapılmış havuza ve dolayısiyle otomatik<br />

olarak çalışan ve 12 m 3 /dak su<br />

basılan tulumba dairesine geliyordu.<br />

Ocak suyunun mütebaki kısmı ve hidrolik<br />

ramblenin suyu ise 100 m. katında<br />

yapılmış olan havuz ve tulumba dairesinde<br />

toplanıyordu. Bu tulumbanın debisi<br />

dakikada 24 m 3 , idi. Bu her iki tulumba<br />

dairesi de hadise anında su altında<br />

kaldıklarından çalışamaz hale geldiler.<br />

Hadisenin ilk gecesinde tulumba<br />

imâl eden birçok firmadan ve madencilikle<br />

iştigal eden kimselerden «ana kuyuya,<br />

güneydeki hava kuyusuna, O t materiel<br />

desandrisine ve W103 hava bürüne<br />

(100 m. katına)» yerleştirmeye müsait<br />

ellerinde mevcut tulumbaları olup olmadığı<br />

soruldu. Bu kısımlara kablo çekilerek<br />

transformotorlar kuruldu. Hava kuyusu<br />

ile 9 No. lu dinlendirme havuzu<br />

araşma 2,8 km. uzunlukta ve 400 mm.<br />

çapta boru döşendi. Başlangıçta su oldukça<br />

berraktı.<br />

Fazla şlam ihtiva eden sıvı da ilk<br />

tulumba tecrübelerinde muvaffat olunamadı.<br />

Bilhassa dalma tulumbalar (Tauchpumpen)<br />

kısa bir zamandan sonra çalışmadılar.<br />

Ocak yollarında bir çok yerlerde<br />

şlam birikintileri ile tulumba daireleri<br />

arasındaki irtibat kesilmiş olduğundan<br />

Yakup HODANCI<br />

uzun zaman ocakta belirli bir su seviyesi<br />

olmadı. Ancak dört hafta sonra<br />

kompresörler kurtulup Mammut tulumbaları<br />

çalıştırılmaya başlandıktan sonra<br />

şlam birikinti ve tıkanıkları bertaraf edilerek<br />

ocakta muntazam bir su seviyesi<br />

elde edildi. Bu sırada şu noktalara tulumbalar<br />

yerleştirilmiş bulunuyordu :<br />

a. Kuyuya debileri 8 ve 12 m 3<br />

/dak<br />

olan iki adet Mammutpumpe kurulmuştu.<br />

b. Güneydeki hava kuyusuna debileri<br />

6 ve 10 m g /dak olan iki adet santrüfüj<br />

tulumba kurulmuş olup bir de rezerv<br />

tulumba mevcuttu.<br />

O t Material desandrisine debileri<br />

2 ilâ 3 M 3 /dak olan üç adet santrüfüj<br />

tulumba kuruldu ve bu- tulumbalarla<br />

11 No.lu kurtarma sondajı için kurulmuş<br />

ara kompresörüne soğutma suyu verildi.<br />

d. W 103 hava bürüne kurulmuş<br />

olan Tauchpumpe çalışmayınca buraya<br />

da kapasitesi 1,8 m 3 /dak olan bir Mammut<br />

tulumbası kuruldu.<br />

Bu tulumbaların faaliyete geçmesi<br />

ile ocaktan dakikada 22 ilâ 26 m 3 , su<br />

dışarıya atıldı. Hadise zamanında dinlendirme<br />

havuzunun çökmesiyle havuzdaki<br />

hacim küçülmüştü. Bu durumda<br />

güçlükler yaratmaya başladı. Zira Mammutpumpelerin<br />

bastıkları sıvının beher<br />

litresinde 500 gr. katı madde mevcuttu.<br />

Tâli ve ana tulumbalar olarak 40 adet<br />

tulumba faaliyete geçirildi. Zamanla<br />

bunlardan 15 adet Tauchpumpen devreden<br />

çıkarıldı.<br />

Mevcut ocak kompresörlerinin kapasiteleri<br />

220 m 3 /dak idi. Bunlara yardımcı<br />

olarak kabili hareket on adet cem'an<br />

94 m s /dak kapasiteli kompresörler temin<br />

edildiği gibi komşu ocağın sabit olan<br />

60 m 3 /dak debili kompresörü de Lengede'ye<br />

getirildi.<br />

TECRÜBELER<br />

Bu kazada sondaj tekniğinin kurtarma<br />

işlerinde nekadar mühim rol oynadığı


ALMANYA'NIN LENGEDE DEMÎR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 249<br />

bir kere daha tesbit edilmiş oldu. Yeraltında<br />

birikmiş basınçlı havayı kaçırmadan<br />

sulu ve havalı büyük çapları havi olan<br />

sondajların yapılabileceği ve kurtarma<br />

işlerinde önce küçük çaplı deliklerin delinmiş<br />

sonra da bunların büyütülmesinin<br />

mahsurların maneviyatları üzerinde müsbet<br />

tesirleri olduğu tesbit edilmiş oldu.<br />

Küçük delikle kısa zamanda mahsurlarla<br />

konuşma imkânı sağlandığı gibi, onlara<br />

yiyecek, içecek ve giyecek maddeler göndermekte<br />

mümkün oldu. Mikrofonların<br />

da bu kurtarmada büyük rolleri oldu.<br />

bu hususta daha fazla etüdlerin yapılmasının<br />

icap ettiği kanaatına varıldı.<br />

Küçük çapta, su geçirmez televizyon<br />

kameralarının lüzumu da gene bu arada<br />

hissedildi. Eîaltında küçük deliklerden gidebilecek<br />

tahkimat malzemesinin hazır<br />

olmasının icap ettiği, Dahlbusch-Kurtarma<br />

bombasının 385 mm. olan çapının<br />

çok küçük olduğu ve büyütülmesinin<br />

icap ettiği ayni zamanda teknikerlerle<br />

doktorların devamlı bir iş birliği sağlamalarının,<br />

matlubatm muntezaman haberdar<br />

edilmelerinin icap ettiği anlaşıldı.<br />

KURTARMA AMELİYESİNİN ÎŞÇlLÎK VE<br />

MALZEME SARFİYATI BAKIMINDAN<br />

BİLANÇOSU<br />

Ocak idaresi bütün imkânları ile<br />

kurtarma işine başladı ise da yardımsız<br />

bu işin olmayacağını anladığı için her<br />

tarafdan yardım taleb etti-<br />

Dinlendirme havuzunda husule gelen<br />

çöküntüyü doldurup ocağın su kaçmasını<br />

önlemek için; demir ocağında çalışan yol<br />

mütehaidi ilk yardıma koşanlar arasında<br />

idi. Bu firma çok kısa bir zaman içinde<br />

başka yerlerdeki işlerde bulunan 32 adet<br />

12 ve 20 şer tonluk komyonlarmı ve<br />

bunların yükleyicilerini, yardımcılarım<br />

vak'a mahalline toplıyarak 3 km. uzakta<br />

bulunan bir açık işletme ocağından çöküntü<br />

yapan 12 No.lu dinlendirme<br />

havuzuna dekapaj malzemesi (Abraummaterial)<br />

taşımaya başladı. Bunun gibi<br />

birçok firmalar, enstütüler ve dernekler<br />

yardıma koştular. Bunların adedi hakkındaki<br />

tablolar bir fikir vermektedir.<br />

Kurtarma sondajlarına iştirak eden<br />

firma ve şahıslar:<br />

İsin Cinsi<br />

Adet<br />

Firma Şahıs<br />

Sondaj yapılması 6 162<br />

Delik çimentolanması (4 tane hususi<br />

çimentolama vasıtası) 1 8<br />

5 adet hususi oto kreninin yerleştirilmesi<br />

2 16<br />

Deliklerin ölçülmesi, televizyon tecrübeleri,<br />

hususi sondaj aletleri. 5 53<br />

Sabit bir Schrauben kompresörün<br />

yerleştirilmesi 1 10<br />

Preventer yerleştirilmesi, teknik görüşme,<br />

tazyik düşürme. 4 10<br />

Hususi basınçlı hava aletleri temin<br />

ve yerleştirilmesi. 6 12<br />

Diğer yardımcı aletler, şlam ve su<br />

tulumbaları, konuşma irtibatları, nakil<br />

vasıtaları, ceryan ve su temini. 9 88<br />

Boru döşeme 8 46<br />

Hafriyat 11 —<br />

Seyyar kompresör temini 7 —<br />

Ayrıca resmi nakil vasıtaları ve organları,<br />

Alman kızılhaç'ı, günüllü hastabakıcı<br />

kurumları, teknik imalâthane, iki<br />

belediye itfaiyesi, askeri telsiz birlikleri,<br />

polis teşkilatı olmak üzere 450 kişi de<br />

yardımcı olarak kurtarma ameliyesine<br />

iştirak etmişlerdir. Aşağıdaki tablo sondaj<br />

ve kurtarma işlerine iştirak eden<br />

firma ve şahısların sayısını göstermektedir.<br />

İsin Cinsi<br />

Sondaj Firmaları<br />

Diğer Yardımcı Firmalar<br />

Enstütü ve Kurumlar<br />

Organize işlerine yardım<br />

Adet<br />

Firma Şahıs<br />

6<br />

38<br />

8<br />

6<br />

163<br />

303<br />

35<br />

450<br />

Yekûn 58 951<br />

Bu tabloya ilave olarak ocaktan da<br />

650 kişi iştirak etmiştir. Ayrıca 12 firma<br />

da adam göndermeden makina ve hususi<br />

alet yardımında bulunmuştur. Matbuat,


250 Yakup HODANGI<br />

televizyon ve radyodan 449 temsilci de raf olmasına rağmen, bunların hiçbiri<br />

yukarıdaki tabloya dahil değildir. Kur- nazarı itibare alınmayıp yalnız kurtarma<br />

tarma işlerinde makina, malzeme ve ameliyesinin çabuk ve emniyet içinde<br />

personel bakımından bu kadar çok mas- yapılması düşünüldü.<br />

L I T ER A T Ü R<br />

1 — Rudolf STEÎN : Unglück und Rettung in Lengéde. Glückauf Heft 12, 3 Juni 1964, sahife<br />

669/687.<br />

2 — Rudolf DITTRICH : Bohrtechnische Rettungsmassnahmen nach dem Grubenunglück auf der<br />

Eisanerzgrube in Lengede - Broisted. BERGBAM heft 1 1964, sahife 1/17. »<br />

3 : Lengede War Neuland für Arzt und Ingénieur. VDI Nachrichten aus Naturwis -<br />

senschaft Teknik, îndustri 15, April. 1964.<br />

4 : Westdeutsche Algemeine 4 November 1963.<br />

5 : B, Z Hadise günlerindeki sayıları.<br />

6 : İki hafta göçükte kalan 11 madenci kurtuldu. Hürriyet 8 Kasım 1963, sahife 1 ve 7.


FRANSIZ MÜHENDİSLERİ MİLLÎ<br />

KONGRESİ<br />

C.N.I.F., F.A.S.F.I.D., I.C.F. ve<br />

Güneybatı <strong>Mühendisleri</strong> Birliği'nce tertiplenen<br />

kongre 6,7,8 Mayıs 1965 tarihlerinde<br />

Bordeaux'da yapılmıştır. Kongrenin<br />

amacı, Fransız <strong>Mühendisleri</strong> arasında<br />

bir millî toplantı tertipliyerek «Şehirde<br />

Mühendis genel konusunu incelemekti.<br />

SEKİZİNCİ İDARE KONGRESİ<br />

Paris'te . Savunma Sarayında 18-27<br />

Mayıs tarihleri arasında Onbirinci Beynelmilel<br />

İdare Sergisinin açılışı münasebetiyle,<br />

idare ve idame tekniğine hazırlama<br />

enstitüsü Paris'te La Rochefoucault-Liancourt<br />

salonunda 17,18,19 Mayıs<br />

1965 tarihlerinde dağıtım fizik tekniği<br />

konusunda Sekizinci İdare Kongresini<br />

tertiplemiştir.<br />

17 Mayıs sabahı ve 19 Mayıs öğleden<br />

sonrası genel toplantılara tahsis edilmiş,<br />

bu günler bölgedeki dağıtım merkezlerine<br />

yapılan ziyaretlerle tamamlanmış,<br />

18 Mayıs gününde de istihlâk ve<br />

istihsal mallan yönünden dağıtım problemleri<br />

incelenmiştir.<br />

Kongreyi takibeden 20 ve 21 Mayıs<br />

tarihlerinde Enstitü aynı konularda beynelmilel<br />

bir konferans düzenlenmiş bu<br />

arada Avrupa'lı mütehassıslar kendi tatbikatlarını<br />

ortaya koymuşlardır.<br />

( 1 ) Mines et Métallurige, Sayı : 3954, Nisan<br />

1965, sahife 156.<br />

DÜNYA AKTUALITESI C)<br />

Çeviren :<br />

Necati POL AT<br />

HİDROLİK VE PNÖMATİK TEKNİĞİ<br />

İKİNCİ BEYNELMİLEL SERGİSİ<br />

Paris'te Savunma Sarayında 18-27<br />

Mayıs 1965 tarihlerinde hidrolik ve<br />

pnömatik tekniği ikinci beynelmilel<br />

sergisi açılmıştır. Teşhir edilen malzeme<br />

arasında pompalar, kompresörler, sürpresörler,<br />

dağıtım, tanzim, tamporizâsyon<br />

cihazları, alıcılar, yivli krikolar, motörler,<br />

savaklar, rezervuarlar, amortisörler,<br />

contalar, borular, v.s. vardı. Bu arada<br />

teşhir mallarını tanıtıcı nitelikte konferanslar<br />

verilmiştir. Aynı tarihte ve aynı<br />

yerde onbirinci beynelmilel idare sergisi<br />

de açık bulundurulmuştur.<br />

BEYNELMİLEL BİRİNCİ «PETROL VE<br />

DENİZ» KONGRESİ<br />

CIDEP'in himayesi altında organize<br />

edilen bu kongre Monaco'da 12-20 Mayıs<br />

tarihleri arasında yapılmıştır. Kongre<br />

günümüzde kıta yaylası maden kaynaklarının<br />

işletilmesi alanında beliren bilgi<br />

ihtiyacını karşılıyacağından özellikle oseanografları,<br />

jeologları, maden arayıcılarını,<br />

petrolcüleri ve keza arama, delme,<br />

istihraç ve deniz nakliye araçlarını imal<br />

edenleri ilgilendirmektedir.<br />

Bu kongre oniki yıldanberi hususiyetle<br />

kıta yaylasının değerlendirilmesinde<br />

ve keşif tekniğinde kaydedilen gelişmeyi<br />

ortaya koymuştur.<br />

BEYNELMİLEL DÖRDÜNCÜ MADEN<br />

ENDÜSTRİSİ KONGRESİ<br />

BEIC-Beynelmilel dördüncü maden<br />

endüstrisi kongresi 12-23 Temmuz 1965


252<br />

Necati POLAT<br />

tarihlerinde Londra'da toplanmıştır. Hatırlanacağı<br />

gibi birinci, ikinci ve üçüncü<br />

kongreler sırasiyle 1959 da Varşova'da,<br />

1961 de Prag'da ve 1963 te Salzbourg'da<br />

yapılmıştı.<br />

Yirmiiki değişik memleketin mütehassısları<br />

kongreye kırkiki tebliğ sunmuşlardır.<br />

Bu takrirlerde en son teknik araştırmalara,<br />

maden işletme tekniğinin gelişimine,<br />

kömür madenlerinin rasyonalizasyonuna<br />

ve teşebbüslerin idare metodlarına<br />

değinilmiştir. Aynı zamanda<br />

Olympia holünde büyük bir modern<br />

madencilik ekipmanları sergiside açılmıştır.<br />

<strong>Maden</strong> yataklarının gezilmesi de keza<br />

öngürülmüştür. Bu ziyaretler ikinci hafta<br />

içinde yapılmıştır. Kongre üyeleri özellikle<br />

telegide abatöz-şarjözleri çalışırken<br />

görmek imkânını bulmuşlardır. Bilindiği<br />

gibi Büyük Biritanya telegidajm maden<br />

kömürü işletmesine tatbik edilmesi sahasında<br />

birçok dünya memleketinden daha<br />

ileri bir durumdadır.<br />

PAS-DE-CALAIS'DE GRİZU İNFİLAKI<br />

HNPC nin Lens-Liévin Grupunun<br />

7 numaralı çukurunda 715 sayılı katı<br />

meydana getiren Marthe damarında iki<br />

Şubat günü saat 0.30 da 21 kişinin ölümüne<br />

sebep olan bir grizu infilâki vukubulmuştur.<br />

Derhal yetişen kurtarma ekipleri<br />

maalesef yaşıyan kimse bulamamışlardır.<br />

Bu grizu patlamasının izahı gayet<br />

güçtür. Zira felâketzede bölgenin grizu<br />

tenörü satıhda grizumetre bandları üzerinde<br />

kaydedildiği üzere çoğu zaman<br />

0,4 % ü geçmemektedir. İdari soruşturma,<br />

bu tenorun hangi sebeple bir kıvılcım<br />

yüzünden patlıyacak dereceye yükseldiğini<br />

ve bu kıvılcımın nereden çıktığını<br />

araştırmaktadır.<br />

FRANSIZ-ALMAN TEKNİK ANLAŞMASI<br />

Power-Gas France A.Ş., Standard-<br />

Messo de Duisburg şirketi ile bir muka­<br />

vele yaparak bu şirkete ait bazı lisansları<br />

Fransa'da kullanma hakkını elde<br />

etmiştir. Boşlukta kristalleştirme ve buharlaştırma,<br />

buharla soğutma, deniz suyundan<br />

içme suyu istihsali, deniz suyundan<br />

yada kaya tuzundan tuz istihsali<br />

gibi metodlar bu arada sayılabilir.<br />

Power-Gas France, bu anlaşmaya<br />

dayanarak Standarp-Messo'nun Duisburg'ta<br />

sağladığı temel doneler üzerinde<br />

fransız malzemesiyle bu tesisleri etüd ve<br />

realize edecekıir.<br />

INTERMETALL<br />

Metalürijide işbirliğini öngören bu<br />

teşkilât 1964 Temmuzunda Macaristan,<br />

Polanya ve Çekoslovakya arasında varılan<br />

bir anlaşma ile meydana getirilmiştir.<br />

Üç memleket arasındaki mal mübadeleleri<br />

-Bu arada bilhassa fason çalışmalarına<br />

konu teşkil eden maden levhaları<br />

mübadelesi- yıldan yıla önemli gelişmeler<br />

kaydetmiş bulunmaktadır.<br />

Ağustos ayında Rusya'nın ve onun<br />

ardından Eylülde Doğu Almanya'nın katılmış<br />

bulunduğu Interrhetall, programlarının<br />

düzenlenmesinde en ileri metodlarm<br />

tatbik edilebilmesi için modern<br />

elektronik hesap makineleri ile teçhiz<br />

edilmiştir. Intermetall'in müdürü bir<br />

Macar Mühendis olan M. Mihaly Osztatni'dir.<br />

Intermetall'in merkezi, 9, Andras<br />

Chazar Sokağı, Budapeşte 45 (Macaristan)<br />

dır.<br />

ALMANYA'DA BÎR NÜKLEER SANTRAL<br />

İNŞAATI<br />

Avrupa'daki benzerleri arasında en<br />

büyük güçdeki bu santral, Siemens und<br />

Halske AG d'Erlangen firması tarafından<br />

Obrigheim'de Neckar üzerinde bir<br />

elektrik istihsal ve dağıtım konsorsiyomu<br />

için inşa edilecektir.<br />

Hafifçe zenginleştirilmiş uranyumla<br />

çalışan bu tip reaktör soğutucu ve tan-


FRANSIZ MÜHENDİSLERİ MİLLÎ KONGRESİ 253<br />

zim edici unsur olarak basınç altında<br />

normal su kullanmaktadır. Santral<br />

600 000 nüfuslu büyük bir şehrin ihtiyaçlarına<br />

cevap verebilecek 282 000 kw<br />

lık birgüç sağlıyacaktır.<br />

İTALYAN-ÇEK TİCARİ ANLAŞMASI<br />

İtalya ile Çekoslovakya arasında yapılan<br />

yeni ticari anlaşmaya göre îtalya<br />

Çekoslovakya'dan hususiyle magnezyum,<br />

aliminyum, kurşun, çinko, kadmiyum,<br />

silisyum, çelik levha ve borular, ferro -<br />

Mn ve ferro-Si alacak, buna karşılık<br />

Çekoslovakya da italya'dan özel çelikler,<br />

demir halitaları (Tasfiye edilmiş ferro-Gr)<br />

ve demir ihtiva etmeyen maden deşeleri<br />

vs. satınalacaktır.<br />

BREZİLYA'DA YENİ MADEN LİMANLARI<br />

İNŞAATI<br />

Brezilya hükümeti istihsalin bir kısmını<br />

millî demir sanayiine ayırmakla<br />

birlikte demir ihracatını artırmak amaciyle<br />

1964 yılı sonunda yeni bir kararname<br />

çıkarmıştır.<br />

Bu amaçla Sepetiba körfezinde U.S.<br />

Hanna Mining CO. firması, Santa Cruz<br />

yakınında da Cia Siderurgica de Guanabara<br />

firması tarafından iki özel liman<br />

inşa edilecektir. ~<br />

Bu yatırımları özel şirketler finanse<br />

edecek, otuz yıl sonra limanlara sahip<br />

olacak olan devlet harcamalara katılmıyacaktır.<br />

Özel şirketlerin uhdesinde bulunan<br />

maden rezervlerinin bir kısmı Brezilya<br />

demir sanayiine tahsis olunacaktır.<br />

Bunun dışında kararnamenin ihtiva<br />

ettiği diğer bazı hükümler şunlardır:<br />

— Şirketlerin hisse senetlerinin %<br />

40 ı Brezilya piyasasına sunulacaktır.<br />

— ilk beş senede kârların tamamı,<br />

müteakiben de kârların sermayenin %<br />

12 sini geçen kısmı Brezilya'da yeni yatırımlara<br />

ayrılacaktır.<br />

— ihracat fiyatları Tarım Bakanlığı<br />

maden istihsal müdürlüğünce düzenlenecektir.<br />

BİLLURA HÜCUM<br />

Brasilla'ya 120 km. mesafedeki Cristalina<br />

çevresinde, bundan yirmi yıl kadar<br />

önce pek kısa bir süre için işletilen yüzeydeki<br />

kuvars damarlarının bulunduğu<br />

yerde, yeni bir yatak keşfedilmiştir.<br />

Geçen şubat ayında bir grup arayıcının<br />

yeni bir damara rastlaması sonupu<br />

bölgeyi yeniden billur humması sarmıştır.<br />

O kadar ki, birkaç hafta içinde bir<br />

mantar şehir meydana gelmiş, sakinlerini<br />

de sadece umutlu arayıcılar değil, aynı<br />

zanda yarış eder gibi kendilerini en aşırı<br />

bir merkantilizme kaptıran çeşitli tüccarlar<br />

teşkil etmiştir.<br />

Yalnız bir hafta içinde yapılan ticari<br />

muamele yekûnu 25 milyon franka<br />

yükselmiştir.<br />

AVRUPA'DA GRİZU İLE SAVAŞ t *)<br />

Avrupa Demir Çelik Birliğinin organlarından<br />

biri olan Yüksek Otoritenin<br />

Haziran sonunda Luxembourg^» düzenlediği<br />

tartışma gününe, Birlikteki memleketlerden<br />

başka ingiltere ve Avusturya'dan<br />

da birçok mütehassıs katılmıştır.<br />

Gazın birden fışkırması (Dégagements)<br />

Gitgide daha derinlerdeki yataklara<br />

inme zorunluğu ile birlikte, çözümlenmesi<br />

önem kazanan anî gaz çıkışları<br />

problemi, toplantının özel konularından<br />

birini teşkil etmiştir.<br />

Genellikle tabakalanma düzeni tektonik<br />

basınçla karışmış-bozulmuş Kömür<br />

Yataklarında ortaya çıkan bu anî gaz<br />

fışkırmaları sırasında, bol ve basınçla<br />

ocağa yayılan grizu gazı ağırlıkları 10<br />

tondan 5 000 tona kadar değişen irili<br />

ufaklı yataktaşı ve kömür parçalarının<br />

( x ) Mines et Métallurgia, sayı 3578, Kasım<br />

1963, sahife 569.


254 Necati POLAT<br />

etrafa savrulmasını doğurmaktadır. Patlamadan<br />

doğan basıncın Şiddeti yüzünden<br />

büyük tehlike yaratan bu olay,<br />

sayısız ölüm kazaları ile birlikte büyük<br />

çapta felâketlere sebep ola gelmiştir;<br />

Grizu patlamaları însan kaybından başka<br />

Çoğunlukla maden donatım kuruluş<br />

ve dayanakları yokoluvermektedir.<br />

Grizunun etkileri ve aranması.<br />

Alevlenmeye elverişli olan grizu toplulukları,<br />

uygun şartların bir araya<br />

gelmesi halinde patlamalara da sebep<br />

olabilirler. Bundan başka, grizu patlamaları<br />

yangın ya da daha da tahripkâr<br />

olan toz dalgaları meydana getirebilirler.<br />

Grizu, bilindiği gibi esas itibariyle<br />

metan ile az miktarda azot ve karbon<br />

gazının karışımından meydana gelen tabii<br />

bir gazdır.<br />

Grizunun bu derece korkunç oluşunun<br />

nedenlerini, bileşiminde ki ana<br />

madde metanın etkisinde aramalıdır.<br />

Gerçekten metan renksiz, kokusuz ve<br />

lezzetsiz olduğundan grizunun duyum<br />

organları yardımiyle anlaşılmasına imkân<br />

yoktur. <strong>Maden</strong>ciler, suni bir arama vasıtasından<br />

faydalanmadıkça kendilerini<br />

kuşatan atmosfer içinde gazın artmakta<br />

olduğunu farkedemezler.<br />

Bu yüzden araştırmacılar gayretlerini<br />

ön plânda grizunun teşhis edilmesi<br />

sahasına yöneltmişlerdir. Günümüzde,<br />

klasik alevli lamba yanında, bir kısım<br />

cihazlar daha bulunmaktadır ki bunlardan<br />

bazıları son derece hassas olup havanın<br />

içindeki grizu miktarının % bindebir<br />

gibi değişiminde bile harekete geçmektedirler.<br />

Cep grizumetreleri hacimleri<br />

küçültülmek suretiyle gitgide daha<br />

kullanılışa bir hale getirilmişlerdir. 1950<br />

yılından itibaren piyasaya sunulmuş<br />

bulunan kaydedici grizumetreler Avrupa'nın<br />

ikiyüze yakın yerinde grizu nisbetirideki<br />

gelişmeleri takibe imkân ver­<br />

mekte Ve böylece madenlerde grizu çıkışlarına<br />

ilişkin bilgilerde inkişaf sağlanmaktan<br />

geri kalınmamaktadır. Deklanşör<br />

grizumetrelerin ilk fonksiyonu bir<br />

elektrik şebekesini otomatikman gerilim<br />

dışı kılmaktır. Avrupa'da bunların sayısı<br />

ancak yirmi kadardır ve hasseten grizunun<br />

beklenmedik bir zamanda tezahür<br />

edebileceği özel noktalarda kullanılmaktadırlar.<br />

Nihayet, 1960 dan sonra<br />

ortaya çıkan ve hususiyle yanaşılması<br />

zor ve tehlikeli noktaları uzaktan kontrole<br />

imkân veren tele-endikatör grizumetleri<br />

zikredelim.<br />

Grizu ile mücadele vasıtaları<br />

En tesirli mücadele vasıtası, dip çalışmalarında,<br />

som maden kömürü tabakasından<br />

çıkan grizunun belirli bir nisbeti<br />

asla geçmiyecek şekilde bir miktar<br />

hava ile karışmasını sağlamak üzere kesif<br />

bir havalandırma yapmaktan ibarettir.<br />

Nihayet sarsma atışları diye adlandırılan<br />

bir usul vardır ki bu, kitlede<br />

genişleşme meydana- getirerek ani ve fakat<br />

kontrol altında bir gaz çıkışma sebeb<br />

olur. Bununla beraber sarsma atışlarının<br />

işletmenin muntazam gidişini<br />

bozma ve bazen de yatak üzerine menfi<br />

tesirler yapma gibi mahzurları " vardır.<br />

Bu sebeple bir zamandanberi, yaklaşık<br />

olarak 15-20 m. derinliğinde ve 115 mm.<br />

çapında delikler açmak suretiyle kitleyi<br />

genişleştirmekten ibaret olan yeni bir<br />

teknik ortaya konulmuştur.<br />

Harpten bu yana gelişen diğer yeni<br />

bir mücadele vasıtası da grizunun yakalanmasıdır.<br />

SONUÇ<br />

Luxembourg'de yapılan tebliğlerden<br />

anlaşıldığına göre yakın gelecekte araştırmalara<br />

konu teşkil edecek ana meselelerden<br />

biri, kayaların mekaniği ile grizunun<br />

çıkışı arasındaki münasebet ola-


FRANSIZ MÜHENDİSLERİ MİLLÎ KONGRESİ 255<br />

çaktır. Yüksek Otorite'nin üyesi M.<br />

Helwig, GECA'nm malî yardımı ile girişilmiş<br />

çalışmalara atıf da bulunarak çeşitli<br />

ülkelerin araştırmacıları arasında<br />

halen yapılmakta olan işbirliği üzerinde<br />

durmuştur.<br />

M. Helwig, Yüksek Otorite tarafın­<br />

dan yapılan yardımcı araştırmaların<br />

müşterek bir hedefi olduğunu ifade et­<br />

miştir. Bu da, maden çalışmalarında<br />

azami güveni sağlamaktan ibarettir.


BAKTERİLER BAKIRI MUHTEVİ DAĞLAR VADEDÎYORLAR<br />

(Hobby-Teknik Magazin, sayı 14/65 - 30,6.1965)<br />

Dünyanın en garip bakır izabehanesi<br />

Bingham Ganyon'da (U.S.A.) bulunuyor.<br />

Tavlama fırınlarının ateşi söndü,<br />

büyük tanklar içinde bakteriler<br />

üretilmekte. Bunlar değersiz addedilen<br />

cevher artıklarından tonlarca bakır istihsal<br />

etmekteler.<br />

Değersiz taştan metal ve ceryan<br />

Takriben 60 milyon sene önce Amerikadaki<br />

Büyük Tuzgölü yakınında yer<br />

yarıldı. Bir dağ teşekkül etti ve yerdeki<br />

çatlakların derinliklerinden erimiş vaziyette<br />

taşlar fışkırdı. Bunlarla birlikte,<br />

taşlaşan lavların çatlak ve gözeneklerinde<br />

çökelen metal buharları da geldiler.<br />

Porfürik kayaçlarıyla Bingham Canyon'u<br />

bu şekilde teşekkül etti.<br />

Bingham Canyon'una ilk giren beyazlar,<br />

Büyük Tuz Gölü yakınında bulunan<br />

garnizondaki 16. Kaliforniya piyade<br />

alayının askerleriydi. Yıl 1863 dü.<br />

Bunlar asal metaller aradılar ve onları<br />

buldular. Burada altın vë gümüş madenleri<br />

birkaç sene gelişme gösterdiler. O<br />

zamanlar buradaki muazzam bakır yataklarına<br />

kimse ehemmiyet vermiyordu.<br />

Nezaman ki Batı Amerikanın elektriklendin<br />

lmesi çok fazla bakıra ihtiyaç<br />

gösterdi, o zaman bu bakır yatakları<br />

ehemmiyet kazandı. 190i senesinde Kennecott<br />

Copper firması, senede bazan<br />

100000 ton bakır istihsal eden bir izabehane<br />

kurdu.<br />

Bir düzine sene önce, Bingham<br />

Canyon'da bakır ocakları ve izabehane-<br />

Yazan : Çeviren :<br />

Dr. W. BAİER Gültekin GÜNGÖR<br />

leri kapanacak ve bunların 6500 işçisi<br />

işsizliğe mahkûm olacak gibi görünmüştü.<br />

Bakır yüzdesi yüksek yataklar tüketilmişti.<br />

Geriye kalan mineral, % 0,8<br />

Cu, bundan başka Mo, Ag, Au ve S izlerini<br />

ihtiva ediyordu. İstihsal ekonomik<br />

olma durumunu kaybetmiş; istihsal edilen<br />

bakır, istihsal masraflarını karşılamamağa<br />

başlamıştı. Durumu ancak bir<br />

mucize kurtarılabilecek gibi görünüyordu.<br />

Neticede, başlangıçta belirsiz bir şekilde,<br />

mucize oldu : Brigham-Young<br />

Üniversitesi ilim adamları, cevher çamuru<br />

tesislerinin artıklarında bakterilerin<br />

varlığını tesbit ettiler. Fakat bu artıklar<br />

içinde organik maddeler ve canlı varlıklar<br />

hiçbir şekilde mevcut değildi. Bu<br />

hâl bakterilerin yüzdürülen taşlarla beslendiklerini<br />

gösteriyordu.<br />

Bu araştırmalarda 2 çeşit bakteri olduğu<br />

meşdana çıkarıldı. Bunlara beslenme<br />

çeşitlerine göre Thiobacillus Thiooxidans<br />

ve Thiobacillus Ferro-oxidans<br />

isimleri verildi. (Biyologlara göre, bu<br />

mikroorganizmalar, muhakkak dünyanın<br />

en yaşlı canlı varlıklarıdır), ilk basil<br />

kimyasal bileşikte bulunan kükürdü,<br />

sülfürik asidi meydana getiren sülfat iyonuna<br />

oksitlemektedir. İkincisi 2 değerli<br />

demiri 3 değerliye oksitlemektedir. Bu<br />

anorganik kimyasal reaksiyonlardan,<br />

mikroorganizmanlar hayatları için lüzumlu<br />

enerjiyi elde etmektedirler. Bunlar,<br />

hücrelerinin yapısı için sadece havanın<br />

karbot-dioksidine ihtiyaç göstermek-


BAKTERİLER BAKIRI MUHTEVİ DAĞLAR VADEDİYORLAR 257<br />

te ve yağlar, karbonhidratlar ve proteinler<br />

gibi organik maddelere ihtiyaç<br />

duymamakta; hattâ bu maddelere karşı<br />

oldukça hassas oldukları anlaşılmaktadır.<br />

Bu hadiselerin tanınma ve keşfini<br />

yapan Kennecott bakır şirketinin ilim<br />

adamlarının hayret ve telâşlarını anlamak<br />

için, belki de kimyacı olmak gerekir.<br />

Zira bu iki bakteri çeşidi beraberce<br />

cevher içinde bulunan piriti (Ferrosülfür)<br />

sülfürik asit ve Ferrisulfat şeklinde<br />

oksitlemektedirler. Kennecott kimyacılarının<br />

hesaplarına göre, bu iki madde,<br />

cevherin artık sularındaki artık kalkopiritle<br />

(Bakır sülfür) reaksiyona girmektedirler.<br />

Bakır sülfür burada suda<br />

çözülebilen bakır sülfat şeklinde oksitlenmekte<br />

ve bu da artık sulardan kolayca<br />

ayrılabilmektedir. Ferrisulfat buna<br />

karşılık bu reaksiyonda tekrardan ferrosulfat<br />

şekline dönmekte ve bu sülfatı<br />

bakteriler yeniden ferrisulfat şekline döndürmek<br />

için oksitlemektedirler.<br />

İlk pretik denemelerden sonra maalesef<br />

ümitler boşa çıkar gibi oldu. Bakteriler<br />

kendilerinden bekleneni yaptılar<br />

ve değersiz cevher artıklarından bakır<br />

sülfat meydana getirdiler, ama bu iş<br />

çok uzun bir zaman ihtiyaç göstermişti.<br />

Reaksiyon ekonomik olmıyacak kadar<br />

yavaş ceryan etmişti.<br />

Fakat Kennecott yılmadı. Firmanın<br />

3 kimyacısı, Stuart R. Zimmerley, Dean<br />

G. Wilson ve John D. Prather, bir bakır<br />

izabehanesi için alışılmamış böyle<br />

bir işe tahsis edildiler : Bunlar, bakteriler,<br />

hem de sür'atli çalışan bakteriler<br />

yetiştirmekle görevlendirildiler. Reaksiyon<br />

o şekilde çabuklaşman idi ki meydana<br />

gelen bakır sülfatı ayırıp almak<br />

cazip hâle gelsin.<br />

Güneş ışınlarına karşı hassasiyet<br />

En mühim zorluk, bakterilerin, söz<br />

konusu madde olan bakırın sülfatı ile<br />

uyuşamamaları idi. Tabiî bakteri türleri,<br />

eğer bir çözeltide nisbeten az bakırsuifat<br />

dahi olsa yaşamamaktadırlar. Aylarca<br />

devam eden sabırlı çalışmalar sonunda,<br />

nihayet bakıra karşı daha dayanıklı<br />

türleri yetiştirmek mümkün olmuştur.<br />

Bakıra karşı dayanıklılık ayni zamanda<br />

reaksiyon sür'atini artırmış ve yan<br />

tesir olarak da bakterilerin içinde bulunduğu<br />

birikintilerin sıcaklığı yükselmiştir.<br />

Araştırıcılar, laboratuvarda hazırladıkları<br />

deneme çamurlarında nihayet litre<br />

başına 15 gr. Cu ve 40 gr. demirin bakteriler<br />

tarafından zahmetsizce elde edilmesine<br />

muvaffak olunca, bu defa büyük<br />

teknik tatbikat için çalışmağa geçtiler<br />

: 60 cm. derinliğindeki havuzlar maden<br />

artıklarıyla dolduruldu ve hazırlanan<br />

bakteriler havuzun içine kondu. Bu<br />

durumda gölde hiçbir hadise cereyan etmedi.<br />

Burada ortaya çıktı ki bakteri türleri<br />

güneş ışınında çalışmıyorlardı. Hattâ<br />

ulturaviyole ışınlarda hemen ölmekteydiler.<br />

Fakat bu problemin çözümü,<br />

eskilerle kıyaslandığında çok basitti.<br />

Şimdi Bingham Canyon'da çalışan<br />

istihsal tesislerinde, bakteriler, kapalı,<br />

suni olarak havalandırılan, ısıtılan ve<br />

içlerine zaman zaman pirit konan tanklar<br />

içinde yaşamaktadırlar. Burada piritten<br />

sülfürik asit ve ferrisulfat elde<br />

edilmektedir.<br />

Bu çözelti olduğu gibi maden artığı<br />

havuzlarına bırakılmakta ve çözelti bu<br />

artıklar arasında aşağıya doğru sızmaktadır.<br />

Neticede çözelti bir yerde biriktirilmekte<br />

ve meydana gelen bakır-sulfat<br />

çözeltiden alınmaktadır. Bu yolla elde<br />

edilen bakırsulfat, artık klâsik metodla<br />

müteakip işlemlere tâbi tutulabilir. Sonraki<br />

denemeler göstermiştir ki, bu yolla,<br />

maden artıklarında bulunan tekmil Cu<br />

ka zanılabilmektedir.<br />

Geriye sadece ferrosulfat ve sülfürik<br />

asit ihtiva eden esas çözelti rejenarasyon<br />

için, tekrar bakteri tankına gön-


258<br />

derilir. Burada ferrosulfat, oksitlenerek<br />

ferrisulfata döner. Bundan sonra ayni<br />

hadise tekrar baştan başlıyabilir.<br />

İlk tesis daha şimdiden günde 4 tona<br />

yakın Cu yenmektedir. 4 benzeri tesis<br />

de yakında inşa edilecektir. Kennecott<br />

şimdiden bu metodun petentini almış<br />

durumdadır. Bir seri firma da bu<br />

patentin açık kısımlarından istifade ederek<br />

nasıl başka bir patent elde edebiliriz<br />

diye denemeler yapmaktadırlar. Bu<br />

Bu arada, yetiştirilen özel bakteri türleri<br />

ile bu metod Çinko, Titan ve Moliben<br />

için denenmiştir. Kanada-Ontariodaki<br />

Stanrock Uranyum <strong>Maden</strong>i bu metodu<br />

sanayide uranyum elde etmek için tatbik<br />

etmektedir ve hattâ Moskovadaki<br />

ilimler akademisi bile bir müddetdenberi<br />

bu yeni metodla meşgul olmaktadır.<br />

Kennecott'un adamlarının yavaş yavaş<br />

cesaretlenmeğe başlaması acaba bir<br />

mucize midir? Veya bakterilerle yeni<br />

başarılar elde etmek bir rüya mıdır ?<br />

Meselâ : Mr. Malouf, bir araştırma mühendisi,<br />

iktisaden yıkılmıyacak derecede<br />

sağlam muazzam bir yakıt bataryası<br />

inşasını tahayül etmektedir : Elektrotun<br />

birinde 3 değerli demir iki değerli demire<br />

indirgenecek, diğer elekrotta da bakteriler<br />

oksijen sarfıyla demiri tekrar 3<br />

değerliye çıkaracaklar.<br />

Teslim etmek lâzımdır ki, süper<br />

yakıt bataryası bugün henüz spekülasyondur.<br />

Fakat belki Kennecott'un adamları,<br />

bütü aksiliklere rağmen* bu spekülasyon<br />

üzerinde ayni mukavemet ve ısrarla<br />

çalışmalarına devam etmektedirler.<br />

O zaman, böyle rüyalardan istikbâlde<br />

neler meydana gelebileceğini merakla<br />

beklemek, haklı olarak yerinde bir hareket<br />

olur!<br />

TAVLAMA VE ÜFLEME<br />

Alışılagelmiş bakır izabe metodları<br />

Bakır da, altın gibi tabiatta serbest<br />

metal şeklinde bulunabilir. (Meselâ Bir­<br />

Gültekin GÜNGÖR<br />

leşik Devletlerde Superior gölü kenarında).<br />

Böyle zuhurlar iktisaden oldukça<br />

ehemmiyetsiz olduklarından bakır cevherlerinin<br />

izabesi kaçınılmaz bir durumdur.<br />

En mühim bakır cevherleri çift sülfürlülerdir<br />

ki bunlar Cu ve S yanında<br />

ikinci bir metali de ihtiva ederler. Meselâ<br />

Kalkopirit dediğimiz bakır-demirsülfür<br />

(CuFeS 2 ). Bu sülfürlü cevherler<br />

genel olarak aşağıda belirtilen üç safhalı<br />

bir işleme tâbi tutulurlar.<br />

Bakır-Bessemcr metodu için konverter<br />

1. Bakır cevheri; 2. Cüruf; 3. Basınçlı hava;<br />

4. Ham bakır.<br />

1. Tavlama çalışmaları-— Bu safhada<br />

bakır cevherleri, hava akımı altında<br />

tavlanırlar yani kuvvetli ısıtılırlar.<br />

Bu şekilde fazla kükürt yanar; arşen ve<br />

antimonun bazı bileşimleri gibi yabancı<br />

unsurlar uçarak kaybolurlar.<br />

2. Eritme çalışmaları.— Tavlamadan<br />

çıkan cevher, içine kok ve cüruf<br />

meydana getiren maddeler ilâve edilerek<br />

izabe veya alev fırınlarında eritilir.<br />

Bu safhada başka bir çift sülfür<br />

(Cu 2 FeS 2 ), bir diğer ismiyle bakır taşı<br />

meydana gelir ve cürufun altında birikir.


BAKTERİLER BAKIRI MUHTEVİ DAĞLAR VADEDİYORLAR 259<br />

3- Bakir Bessemer işlemi-— Erimiş<br />

bakır taşı bir konverter içine aktarılır<br />

ve eriyik içinden basınçla hava üflenir,<br />

îlk önce bakır taşının demiri bu<br />

vaziyette demir okside döner, kükürt tamamen<br />

S0 2 halinde yanar ve erimiş<br />

haldeki Gu cürufun altında birikir. Bu<br />

şekilde elde edilmiş ham bakır birçok<br />

yabancı maddeler ihtiva eder ki, bu yabancı<br />

maddeler çeşitli şekildeki refineri<br />

metodlarıyla bakırdan uzaklaştırılırlar.<br />

YENİ BAKIR İSTİHSAL METODU : Bakteriler kapalı devreyi sağlıyorlar.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!