Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
NOTLA R<br />
1965 Ağustos ayında Kuzeybatı îran'a<br />
yapılan bir seyahatta Kuzey İran Kıvrımlarının<br />
iki jeolojik kesidi gözden geçirilmiştir;<br />
Tahran'da Millî Petrol Şirketi<br />
ve Devlet jeoloji Servisinin ileri gelenleri<br />
ile yapılmış olan görüşmelerde İran'ın<br />
petrol., maden ve jeoloji çalışmaları hakkında<br />
bazı bilgiler sağlanmıştır. Gezi süresince<br />
edinilen intibalar aşağıda topluca<br />
belirtilmiştir.<br />
I. Kuzeybatı İran'da jeolojik müşahedeler<br />
Tebriz bölgesinde Kuzey îran Kıvrımları<br />
ile Ara Kıvrımları arasında yer<br />
alan tektonik havza ve çukurluklar fosilli<br />
Miosen kalkeri ile kaplı olan, Miosen'e<br />
atfedilen, çoğunlukla kırmızı olan<br />
bir gre, marn ve konglomera münavebesi<br />
ile doldurulmuştur. Kuzeydoğu Anadolu'nun<br />
Oligosen-Miosen jipsli formasyonunun<br />
aynı olan bu seride, İran jeolojik<br />
Haritasında «tuz domları» olarak<br />
olarak vasıflandırılan kaya tuzu yatakları<br />
bulunur. Tebriz'in doğusunda Talik<br />
Rud (Acı Çay) Vadisinde gördüğümüz<br />
bu yataklar, Miosen marnlarından müteşekkil<br />
olan antiklinallerin çekirdeklerinde<br />
faylar boyunca yer almaktadır.<br />
Tuz kontağında bulunan marnlar tamamen<br />
eziktir; tuz içinde fay aynaları görünür.<br />
Kayatuzu yeryüzünde olup taş<br />
ocağı şeklinde açık işletmelerde (dinamit<br />
kullanarak) çıkarılmaktadır. Güney îran.<br />
ve Basra Körfezi için karakteristik olan,<br />
örtü tabakalarını volkan bacası («ekzema»)<br />
şeklinde kesen faal tuz domları Tebriz'de<br />
mevzubahis değilse de, antiklinal çekir<br />
İRAN GEZÎ NOTLARI<br />
Dr. E. İLHAN<br />
deklerindeki tuz kütlelerinde (devam eden<br />
tektonik baskı ve plastisite farkları ile<br />
izah edilebilen) aşağıdan yukarıya doğru<br />
bir hareket mevcut olmalıdır. Böyle bir<br />
besleme hareketi bulunmadığı takdirde,<br />
bilhassa kış aylarında oldukça yağışlı<br />
olan bu bölgede yeryüzünde duran tuzun<br />
çoktan erimiş olması hatıra gelmektedir.<br />
Tebriz'in kuzeydoğusunda, Meşkinşahr<br />
ile Aras Vadisinde Sarbant arasında<br />
uzanan jeolojik güney-kuzey kesit, Kuzey<br />
îran kıvrımlarının kuzey dış kenarını ve ön<br />
ülkesi ile temasını gösterir. (Kuzeybatıda<br />
Küçük Kafkas Silsileri ile Kuzey ve<br />
Kuzeydoğuda Elburs Silsilelerinden müteşekkil<br />
olan bu Alp kıvrımları, Kuzey<br />
Anadolu Alp Kıvrımlarının tektonik doğu<br />
devamıdır. Bilindiği gibi, K. Anadolu<br />
Kıvrımlarının dış kısımları Karadeniz<br />
altındadır).<br />
Kesidin güney kısmında, kuzeye<br />
doğru şiddetli bir şekilde kıvrılmış ve kırılmış<br />
olan, içinde volkanik kayaçlar bol<br />
olan (ve Rize bölgesinin volkanik serilerini<br />
andıran) bir Eosen-Üst Kretase fliş<br />
serisi görünür. Güneyde 4900 m. yüksek<br />
olan Sabalan Dağlarını teşkil eden genç<br />
volkanik örtü altında kaybolan bu kıvrımlar<br />
kuzeyde dik eğimli bir bindirme ile<br />
ön çukurluğun Oligosen-Neojen «molasse»<br />
serisi üzerine itilmiştir. Aralarında hemen<br />
hemen hiç kalker bulunmıyan klastiklerden<br />
müteşekkil olan bu molasse, dik<br />
kıvrılmış ve sıkı bir şekilde kırılmış olan<br />
bir güney ve ancak hafif kıvrılmış olup<br />
Pliosen'le kaplı bulunan kuzey kısmına<br />
ayrılabilir; iki kısım arasındaki sınır,
188<br />
batıküzeybatı-doğugüneydoğu doğrultum<br />
kıvrım eksenlerine paralel olan bir fleksür<br />
zonudur.<br />
Hazer Denizi ile Tahran arasında, Çaluz'dan<br />
Karac'a kadar uzanan bir enine<br />
kesiti, Elburs Kıvrımlarının yani K. îran<br />
Kıvrımlarının merkez ve güney (iç kenarı)<br />
kısımları hakkında bîr fikir verir.<br />
Kuzeyden güneye doğru burada, aşağıdaki<br />
seriler görünür :<br />
1 - Kuzeye doğru itilmiş olan, Anadolu<br />
Kıvrımlarındaki yaşıt kütleleri andıran<br />
ince tabakalı Alt Kretase denizel<br />
kalkeri.<br />
2 - Yekûn kalınlığı 4-5 000 m. olan,<br />
içinde kalın kalker, mermer ve kuvarsit<br />
kütleleri de bulunan Prekambrien - Altı<br />
Paleozoik bir fliş serisi, Alt Kretase üzerine<br />
kuzeye doğru sariye edilmiştir. Son<br />
zamanda bu seride keşfedilmiş olan fosfatlar,<br />
serinin madencilik bakımından<br />
enteresan olabileceğini gösterir. Anadolu<br />
kıvrımlarına dahil olan litolojik bakımdan<br />
Elburs'takilere benziyen Alt Paleozoik<br />
kütleleri de bu yönden etüd edilmelidir.<br />
3 - Kaim banklı Karbonifer, Permien,<br />
ve Alt Trias kalkerleri. Alt Paleozoiği<br />
takip ediyorlar.<br />
4 - Bir stratigrafik boşluktan sonra<br />
Lias-jurasik fliş serisi gelir. Burada takriben<br />
1000, doğuda ise 3000 metreye<br />
kadar kalın olan bu seri, batıda Elburs'tan<br />
doğuda Afganistan'a kadar<br />
2 500 km hk bir mesafede uzanır ve<br />
îran ile Afganistan'ın yegâne kömür formasyonudur<br />
: söz konusu seri içinde bir<br />
çok küçük ve. büyük taş kömürü yatakları<br />
var. Bu stratigrafik gelişmenin sebebi,<br />
Üst Paleozoik Hersinien ile Kretase<br />
alt Alpin Orojenezleri arasında yer<br />
alan «Kimmerien» orojenezidir. İran'da<br />
çok açık olan, fakat bütün jeosenklinal<br />
bölgelerinde aynı şekilde gelişmemiş bulunan<br />
bu orojenez devresinin emareleri,<br />
Trias'taki stratigrafik boşluk ve aşınma,<br />
Emin İLHAN<br />
Lias transgresyonu ve Lias klastik fasiyesi<br />
ile birlikte K. Anadolu Kıvrımlarında<br />
da bulunur (örneğin Bayburt'taki<br />
Lias'ta görülen kömür emareleri). Petrol,<br />
kömür, boksit, manganez ve fosfat gibi<br />
sedimanter maden yataklarının teşekkülü<br />
için önemli olabilen bu olayların etüdü<br />
bizde de ihmal edilmemelidir.<br />
5 - Lias üzerinde transgresif olarakbirkaç<br />
bin metre kaim olan, içinde lâvlar<br />
ve bilhassa yeşil tüfler bulunan bir<br />
Eosen fliş serisi gelir; güneye doğru kıvrılmış<br />
olan bu kütle, Elburs Kıvrımlarının<br />
güney (iç) kenarını teşkil eder. Tahran'ın<br />
su ihtiyacını sağlayan Karac barajının<br />
sedi bu kütle içinde, flişi kesen<br />
kalın bir volkanik «dyke» (damar) üzerinde<br />
jeolojik bir şaheser olarak kurulmuştur.<br />
IÏ. Millî Kesmî ve Özel kurumlar<br />
1) İran Millî Petrol Şirketi. —<br />
(Şerkat i Mellî i Naft i İran= ŞMNİ)<br />
Şirkete ait olup Güney iran'da buİunan,<br />
işletme hakkı yabancı ortaklara bırakılmış<br />
olan «Konsorsyum» sahası (eski İngiliz<br />
- İran Şirketi) hariç olmak üzere,<br />
memleketin bütün petrol işlerini idare<br />
etmektedir.<br />
a) Petrol Dairesi vazifesini görerek,<br />
İran'daki bütün yabancı ve millî petrol<br />
kurumlarını denetlemektedir.<br />
b) Petrol sahalarını etüd ettirir, geliştirir<br />
ve işletir (meselâ G. İran'da Neft<br />
i Şah, Orta İran'da Khum).<br />
c) Rafinerileri kurup işletilir.<br />
d) Yabancı şirketler veya sermaye<br />
grupları ile merkezlerinin İran'da bulunması<br />
şart olan karma şirketleri kurar<br />
ve bu şekilde yabancıların sermayesiyle<br />
teknik imkânlarından faydalanır. Bu<br />
maksatla ŞMNİ tarafından tetkik ettirilmiş<br />
ve hazırlanmış olan ruhsat sahaları<br />
bir nevî açık arttırmaya konulur; en elverişli<br />
teklif yapan grup ile ortaklık ku-
ulur. Yabancı sermaye ancak bu yolla<br />
İran'da petrol arayabilmektedir.<br />
e) Memleket içindeki akar yakıt dağıtımı<br />
ve satışı tamamen ŞMNÎ'ya aittir<br />
(yabancı şirketler ancak motor yağları<br />
satabilir ve servis ile bakım istasyonlarını<br />
işletebilirler). Dağıtım için Iranda<br />
2.900 km. uzun olan bir mamulât<br />
boru hattı şubesi kurulmuştur. Boru terminallarmdan<br />
satış yerlerine kadar Şirkete<br />
veya özel sermayeye ait olan tankerler<br />
ile nakliyat yapılır. Her kasabada<br />
ve büyük yollar üzerinde büyük köylerde,<br />
pompa sayısı 10-20 olan tek birer<br />
satış yeri, gerekli olan tank ve diğer depolanma<br />
imkânları ile birlikte kurulmuştur.<br />
Bu satış yerleri Millî Şirketine veya<br />
şahıslara aittir. Bu sistem ile temin edilen<br />
personel, malzeme ve masraf tasarrufu<br />
sayesinde bu gün bütün memlekette<br />
benzinin litre (perakende) satış fiatı<br />
6 Rial (resmî kura göre 0,54 TL.),<br />
mazot ve gaz yağı ise takriben 2,5 Rial<br />
(0,23 TL.) dir !<br />
f) Petrokimya Sanayiinin kurulması<br />
ve işletilmesi ile de ŞMNİ görevlendirilmiştir.<br />
2) İran'ın Petrol'dan aldığı devlet<br />
hissesi-— Konsorsyum anlaşması» gereğince<br />
«Konsorsyum» sahasından elde<br />
edilen net kârın yüzde 50 si İran'a aittir<br />
(buna mukabil,. Konsorsyum'daki<br />
İranlı işçi ve memurlarının sosyal işleri<br />
ŞMNİ tarafından yürütülür).<br />
İtalyanlar ve Panamarican Oil Şirketi<br />
ile sonradan kurulmuş olan karma<br />
şirketlerin elde ettikleri kârın yüzde 75 i<br />
de Şirketçe Devlete ödenir.<br />
Son olarak karma şirketleri kurmak<br />
üzere açık arttırmaya konulmuş 6 Körfez<br />
sahası için, kâr hissesinin en az yüzde<br />
75 olması ve ayrıca önemli bir meblağın<br />
peşinen ödenmesi şart konulmuştur.<br />
Yabancı basında bu şartlar «hovadarlık»<br />
ve «megalomani» olarak vasıflandırılmış<br />
olmasına rağmen bu altı saha<br />
ÎRAN GEZÎ NOTLARI 189<br />
için 13 yabancı şirket ve. sermaye grubu<br />
tarafından teklifler yapılmıştır. Teklif<br />
edilen peşin meblağın yekûnu 185 milyon<br />
dolardır; 11 grup, kârm yüzde 75<br />
inin, iki grup ise yüzde 85 inin devlete<br />
ödenmesini kabul etmiştir. Yani elde edilecek<br />
yüzde 15 olan bir kâr hissesi için,<br />
iki büyük sermaye grubu İran'a gelip, Millî<br />
Şirket ile Ortak olarak çalışmaya razı olmuştur.<br />
Bu da, petrol işlerindeki kârın<br />
ne kadar yüksek olduğunu gösterir. Sahaların<br />
Körfezde bulunduklarını ve jdenizde<br />
yapılan bir sondajın maliyetinin<br />
karadakilerin takriben 10 misli olduğu<br />
unutulmamalıdır.<br />
3) İran Devlet Jeoloji Servisi. —•<br />
Birleşmiş Milletlerin yardımı ile 1962 yılında<br />
kurulmuş olan bu teşkilât, jeolog<br />
olan bir İranlı Müdür (Dr. N. Khadem)<br />
ile B. Milletleri temsil eden bir proje<br />
müdürü tarafından idare edilir. Serviste<br />
çalışanlar, Avusturyalı, İsviçreli ve genç<br />
İranlı jeolog, maden jeologu ve maden<br />
mühendisleridir. Servis; (a) genel jeolojik<br />
ve tektonik haritaları, (b) 1:250.000 ve<br />
İ : 100.000 ölçekli jeolojik haritaları, (c)<br />
bilinen maden sahalarının detay jeolojik<br />
haritalarını hazırlamakta ve (d) yeni yataklar<br />
aramak amacı ile çok detaylı ve<br />
sistemli stratigrafik ve petrografik étudier<br />
yapmaktadır. Bu çalışmalar sırasında<br />
şimdiye kadar yapılmış olan en önemli<br />
buluş, Alt Paleozoik sedimanlarındaki<br />
fosfat yataklarıdır. Bu buluş, Teknik<br />
Yardıma bağlı olan fosfat uzmanlarının<br />
menfi düşüncelerine rağmen iki genç ve<br />
inatçı İranlının gayretlerinin sonucudur.<br />
Servise bağlı bir gravür atölyesinde,<br />
jeolojik haritaların basılması için gerekli<br />
olan levhalar (çinkolar), ilgili jeologların<br />
kontrolü altında hazırlanıyor,<br />
haritalar bundan sonra özel sermayeye<br />
ait olan bir ofset matbaasında basılır.<br />
Bu şekilde, her jeoloji servisinin bütçesi<br />
için büyük bir yük olan harita basılışı<br />
masrafı, asgarî bir seviyeye indirilmiş<br />
olmaktadır.
190<br />
işaretler :<br />
1 - Kuzey ön çukurluk<br />
2 - Kuzey Iran kıvrımları<br />
I : Küçük Kafkas silsilesi<br />
II : Elburs silsilesi<br />
3 - Ara kıvrımları<br />
Emin ÎLHAN<br />
BATI İRAN'IN TEKTONİK KROKİSİ<br />
4 - Güney İran kıvrımları<br />
5 - Güney ön çukurluk<br />
6 - Meşkinşahr - Sarbant kesidi<br />
7 - Çaluz - Karac kesidi.
4) Özel <strong>Maden</strong>cilik—-İran'da çalışan<br />
meslekdaşların verdikleri bilgilere göre,<br />
ilkel bir şekilde işletilen bir çok ocakların<br />
yanında, madenlerini modern ve teknik<br />
bir şekilde işleten, İranlı teknik elemanları<br />
yanında yabancı uzmanlardan<br />
da faydalanan sayısı mahdut müesseler<br />
vardır; bunlar, kömürden başka bilhassa<br />
bakır ve kurşun, bazıları da krom ile<br />
meşguldür.<br />
5) Resmi ve özel sektörde eleman<br />
meselesi — Resmî ve özel sektörde yetişmiş<br />
ve tecrübeli olan İranlı jeolog ve<br />
madenciler yanında millî ve yabancı<br />
okullardan mezun, çalışkan ve hevesli<br />
olan genç İranlı elemanlarının bulunmasına<br />
rağmen her iki sektörde teknik eleman<br />
kıtlığı vardır. Bunun sebepleri çeşitlidir<br />
:<br />
Büyük merkez ve işletmelerin dışında<br />
çalışma, ulaştırma ve barındırma şartları<br />
pek kolay değildir; belki Türkiye'nin<br />
30 - 40 yıl önceki şartları ile mukayese<br />
ÎRAN GEZt NOTLARI 191<br />
BÎBLÎYO<br />
îran jeolojik Haritası 1 : 3 Milyon ve izahnamesi (Millî Petrol Şirketi, Tahran).<br />
Millî Petrol Şirketinin aylık bülteni (Tahran),<br />
îran Devlet jeolojisi Servisinin yayınları (Tahran)<br />
edilebilir. Yetişmiş ve tecrübeli orta yaştaki<br />
elemanlar şef ve müdür seviyesine<br />
yükselmiş, kendi ifadelerine göre teknik<br />
işlerden ziyade kırtasiyecilik ile meşguldurlar.<br />
Mecburî hizmet usulü tatbik edilmediği<br />
için, Devlet hesabına dışarıda<br />
tahsil yapanların muayyen bir kısmı<br />
memlekete dönmüyor veya Devlet hizmetine<br />
girmiyor. Kendi parası ile tahsil<br />
yapanların çoğu zengin ailelere mensup<br />
olup, küçük yerlerde veya işletmelerde<br />
kalmağa razı olmıyorlar.<br />
Teknik Yardım tarafından temin<br />
edilen uzmanların çalışma süresi bitince<br />
durum daha güçleşecektir. İranlılar şimdi<br />
eleman kıtlığının giderilmesi için Cento<br />
ve Üçlü (Türkiye - Iran - Pakistan)<br />
anlaşmasından faydalanmayı düşünüyorlar.<br />
Şahsî fikrimce, iş güçlüklerine katlanmağa<br />
ve iş sırasında genç İranlılara<br />
rehberlik ve hocalık yapmağa hazır olan<br />
Türk meslekdaşlarım için bazı enteresan<br />
imkânlar mevcuttur.<br />
G RAF YA
'AGLOMERE DEMİR CEVHERİNİN ÖNEMİ<br />
Ham maddelerle ileri teknik arasındaki<br />
Milletlerarası ilişkiler ve bunların<br />
bölgesel sosyal ve politikadaki etkileri<br />
şimdiki demir endüstrisininki kadar açığa<br />
çıkmamıştı. Bilinmeyen demir cevheri<br />
yataklarının keşfi ve daha mühimi Demir<br />
ve Çelik imâl tekniğindeki son gelişmeler<br />
endüstriyel bir ihtilâle sebep oldu.<br />
Son birkaç yıl içinde A.B.D. Lake Superior<br />
havzasındaki demir madeni sahaları<br />
terkedilmiş saha olarak ilân edilirken<br />
Kanada milyonlarca doları uzak<br />
bölgelere tahsis ediyordu.<br />
Bu değişikliklerin arkasında ne var?<br />
terkedilmiş sahalar için neler yapılabilir?<br />
Bu suallere cevap vermek kolay değildir.<br />
Bir husus gayet açıktır. Vasat cevherler<br />
için pazarlar yüksek dereceli cevherlerin<br />
rebabeti yüzünden hızlı bir şekil kaybolmaktadır.<br />
Çelik imali ihtilâlinin etkileri o kadar<br />
derin ve kompleks olmuştur ki atılacak<br />
teknik ve politik adımlar bu terkedilmiş<br />
sahalara yardım etmek zorunluğundadır.<br />
Dünya demir rezervleri<br />
İkinci dünya harbi esnasındaki demir<br />
tüketimi A.B.D. nın demir rezervlerini<br />
azalttı. Diğer taraftan Harp ekonomistleri<br />
de ilerki yıllarda büyük ölçüde<br />
Demir ve Çelik tüketimi tahmin ediyorlardı.<br />
Bu faktörler bütün dünyada<br />
arama programlarını teşvik etti. Jeolog<br />
ve Metalurjistler gayretli çalışmalarının<br />
Yazanlar :<br />
J.E. LAWYER<br />
James MCCOMB<br />
Çeviren :<br />
Yusuf Oral ZENGİN<br />
karşılıklarını almakta gecikmediler ve<br />
bilinen demir rezervleri üç kat arttı. -<br />
Batı Avustralya, Brezilya, Liberya,<br />
Gabon, Şili ve Peruda % 65 tenörlü bir<br />
çok cevher yatakları bulundu. Kanada'da<br />
% 68, 70 tenörlü demir yatakları keşfedildi.<br />
Her demir ocağı demir madeni<br />
olarak mütalâa edilemez. Demir rezervleri<br />
yalnız çıkarılabilir ve kârlı bir şekilde<br />
satılabilir, oldukları takdirde demir<br />
madeni olurlar. Tahmini dünya demir<br />
rezervleri tablo (1) de gösterilmiştir. Bu<br />
tabloya Minesotada ' ki düşük tenörlü<br />
muazzam takonit rezervleri ile dünyanın<br />
çeşitli yerlerindeki düşük tenörlü rezervler<br />
dahil değildir. Bir kaynağa göre Bolivyanın<br />
ham demir rezervi 50 milyar<br />
tondur. Kanadanın demir rezervi ise 30<br />
milyar tonu aşmaktadır. Bu rakam Rusya<br />
için 77 milyar ton olup bunun büyük<br />
kısmı Batı Sibiryada bulunmaktadır, Ve<br />
ekonomik değeri sınırlıdır. Gelişmiş madencilik<br />
tekniği, daha iyi Aglomere usulleri,<br />
daha müessir nakil kolaylıkları, yeni<br />
çelik imal metodları ve diğer çeşitli faktörler<br />
demir cevherinin ekonomisinin değişimine<br />
etki eder. Bu faktörlerden birinin<br />
değişmesi bütün demir yataklarının<br />
ekonomilerinin değişmesine sebep olur.<br />
Taşıma<br />
Yer bir demir yatağının ekonomik<br />
olup olmadığının tayininde önemli bir<br />
faktördür. Fransada % 25 tenörlü demir<br />
yatakları işletilmektedir. Çünki yüksek<br />
fırm yatağın yakınında olduğundan taşı-
ma masrafları ortadan kalkmaktadır.<br />
Buna mukabil merkezi Brezilyada bulunan<br />
ve % 25 ile 30 demir muhtevalı<br />
bir yatak bu gün ekonomik değildir.<br />
Çünki çelik imâl merkezlerine taşıma<br />
masrafları cevherin satışından kâr edilmesini<br />
imkansız kılmaktadır. Birçok hallerde<br />
taşıma masrafları demir cevherinin<br />
teslim fiatımn % 50 sini aşar. Deniz kıyısında<br />
kurulmuş ve denizyolu ile taşıma<br />
şeklinde kullanılan yüksek fırınlar fiatları<br />
indirmek için en iyi duruma sahiptirler.<br />
Gemi ile taşıma fiatları son birkaç<br />
yıl içinde önemli derecede düştü. Bu<br />
düşüşe sebep de demir cevheri filolarının<br />
kapasitelerinin hızlı bir şekilde artışıdır.<br />
(1956 da 2,500,000 ölü ağırlık iken 1962<br />
de 6,500,000 ton ölü ağarlık yeni cevher<br />
taşıyıcılarının kapasiteleri ölü ağırlık<br />
olarak 51-80 bin ton arasındandır. Bu<br />
mikdar eski gemilerde 10 bin ile 20 bin<br />
ton kadardı.<br />
Deinir Cevherleri fiatları<br />
1950 de 256 milyon ton olan dünya<br />
demir istihsali 1962 de 500 milyon tona<br />
yükseldi. Hemen hemen bir gecede satıcı<br />
pazar alıcı pazar olarak değişiyor. Bu<br />
Bu değişme yabancı cevherlerin Hatlarındaki<br />
son düşüklerle desteklendi. Almanyamn<br />
yüksek tenörlü İsveç demirlerine<br />
verdiği fiat 1957 den itibaren %<br />
36 oranında düştü. % 68 tenörlü Brezilya<br />
cevherinin Reinhauser de teslim<br />
fiatı ton başına 14,80 dolardan 12,06<br />
dolara düştü. Japonya demir imalatçılarının<br />
Hindistan cevherlerine 1963 de<br />
verdiği fiat ton başına 10,25 dolar idi.<br />
Bu miktar 1962 nin fiatmdan 98 sent<br />
eksiktir. Diğer taraftan A.B.D. ve Almanyadaki<br />
yerli cevherler bu fiat düşüşlerinden<br />
müteessir olmadı. Almanyanın<br />
yerli cevher fiatları 1956 dan itibaren<br />
% 5 oranında yükseldi.<br />
Metal maliyetlerinin düşürülmesi<br />
ABD çelik endüstrisi bir intikal devresindedir.<br />
Birkaç yıldanberi yüksek fı<br />
AGLOMERE DEMİR CEVHERİNİN ÖNEMİ 193<br />
rın operatörleri metal fiatlarını yüksek<br />
fırınların hacimlerini genişleterek düşürdüler.<br />
Operatörler şimdi hali hazırdaki<br />
yüksek fırınların verimlerini artırmak<br />
suretile metal fiatlarını düşürmeğe çalışıyorlar.<br />
Bunun sebepleri ise yeni fırınların<br />
çok pahalıya mal olmaları ve artan<br />
işçi ücretleridir. Bugün % 62 inin<br />
üstünde demir cevheri yüksek fırın için<br />
münasiptir. Buna ilaveten şimdiki yüksek<br />
fırın teknolojisi fırının şiddetli hava<br />
akımının kullanılabilmesine imkân vermek<br />
için dikkatli bir şekilde şarj edilmesini<br />
talebetmektedir.<br />
Manyetik kavurma<br />
Minesotada milyarlarca ton manyetik<br />
olmayan takonit denen demir cevheri<br />
rezervleri vardar. Fakat bu rezervler<br />
halihazırda demir cevheri olarak mütalâa<br />
edilemez. Çünki istifade edilecek<br />
denenmiş bir ekonomik bir metod yoktur.<br />
Yalnız dikkati çeken metodlardan<br />
biri manyetik bakımdan zayıf demir oksitlerini<br />
manyetik bakımdan kuvvetli olan<br />
mineral manyetike çevirme metodudur.<br />
Bu konuda çok çeşitli çalışmalar yapıldı.<br />
Kavurma faaliyetleri döner fırınlarde,<br />
gezer ızgaralarda vesaire de icra edildi:<br />
Metod herhalde metoloji bakımından<br />
cazip gözüktü. Manyetik kavurma prensibinin<br />
tatbikini engelleyen en önemli<br />
husus kavurma tesislerinin yüksek maliyededir.<br />
Metalo: jistler demirin derecesini<br />
yükseltiyorlar.;<br />
Köpüklü fîotasyon 50 yıldanberi<br />
uygulanmaktadır. Bu metod şimdide demir<br />
cevheri konsantrasyonunun kullanılıyor.<br />
Demir oksitler yağlı asitler veya<br />
petrol sülfanot içerisinde yüzdürülürler.<br />
Demir cevheri konsantresi içindeki silisin<br />
katyonik fîotasyon yolu ile temizlenmesi<br />
suretile de zenginleştirilebilir. Minesotadaki<br />
muazzam manyetik takonit<br />
yataklarından çıkarılan cevher ilerde<br />
arninli fîotasyon usulü ile zenginleştirilecektir.<br />
Diğer bir enteresan ilerlemede
194<br />
Yusuf Oral ZENGİN<br />
Tablo 1 - Dünya Demir Rezervleri (ton)<br />
Memleket<br />
Kuzey Amerika<br />
Kanada<br />
A.B.D.<br />
Orta Amerika<br />
Hondras<br />
Meksika<br />
Güney Amerika<br />
Arjantin<br />
Brezilya<br />
Şili<br />
Kolombiya<br />
Peru<br />
Venezuela<br />
Avrupa<br />
Avusturya<br />
Bulgaristan<br />
Çekoslovakya<br />
Finlandiya<br />
Fransa<br />
Batı Almanya<br />
Doğu »<br />
Yunanistan<br />
Macaristan<br />
İtalya<br />
Lüksenburg<br />
Norveç<br />
Polonya<br />
Romanya<br />
Îsp4nya<br />
isveç<br />
isviçre<br />
ingiltere<br />
S.S.G.B.<br />
Yugoslavya<br />
Asya<br />
Burma<br />
Çin<br />
Honkong<br />
Hindistan<br />
Hindicin<br />
Endonezya<br />
Iran<br />
israil<br />
Japonya<br />
Kore<br />
Malaya<br />
Tayland<br />
Türkiye<br />
Avustralya<br />
Avustralya<br />
Filipinler<br />
Keşfedilmiş rezerv<br />
1.753.600.000<br />
2.554.200.000<br />
—<br />
60.000.000<br />
47.500.000<br />
1.797.000.000<br />
119.900.000<br />
24.000.000<br />
300.700.000<br />
622.700.000<br />
37.200.000<br />
94.300.000<br />
24.300.000<br />
87.500.000<br />
2.181.800.000<br />
11.500.000<br />
445.700.000<br />
38.600.000<br />
4.800.000<br />
17.700.000<br />
60.000.000<br />
79.300.000<br />
91.100.000<br />
17.200.000<br />
442.500.000<br />
1.393.300.000<br />
10.000.000<br />
675.800.000<br />
9.246.000.000<br />
83.000.000<br />
16.700.000<br />
1.375.500.000<br />
3.600.000<br />
3.393.600.000<br />
24.700.000<br />
1.400.000<br />
—<br />
1.800.000<br />
23.900.000<br />
167.300.000<br />
28.800.000<br />
.—.<br />
24.600.000<br />
300.600.000<br />
19.100.000<br />
Potansiyel rezerv<br />
2.812.800.000<br />
6.042.200.000<br />
4.200.000<br />
89.700.000<br />
360.500.000<br />
8.487.500.000<br />
167.100.000<br />
24.000.000<br />
31.400.000<br />
—<br />
78.100.000<br />
—<br />
54.300.000<br />
64.000.000<br />
1.880.000.000<br />
—<br />
1.021.600.000<br />
41.400.000<br />
4.800.000<br />
20.700.000<br />
21.000.000<br />
424.800.000<br />
92.500.000<br />
36.000.000<br />
155.200.000<br />
507.900.000<br />
9.500.000<br />
325.300.000<br />
5.571.200.000<br />
7.400.000<br />
3.303.300.000<br />
—<br />
6.555.000.000<br />
42.000.000 '<br />
6.200.000<br />
34.200.000<br />
3.500.000<br />
.—<br />
260.000.000<br />
12.600.000<br />
11.700.000<br />
907.100.000<br />
Toplam<br />
4.566.400.000<br />
8.596.400.000<br />
4.200.000<br />
149.700.000<br />
84.000.000<br />
10.284.500.000<br />
287.000.000<br />
48.000.000<br />
3.320.100.000<br />
—<br />
115.30.0000<br />
94.300.000<br />
78.600.000<br />
151.500.000<br />
4.061.800.000<br />
11.500.000<br />
1.467.300.000<br />
80.000.000<br />
9.600.Ü00<br />
38.500.000<br />
81.000.000<br />
504.100.000<br />
183.600.000<br />
53.200.000<br />
577.700.000<br />
1.901.200.000<br />
19.500.000<br />
1.001.100.000<br />
14.817.200.000<br />
90.400.000<br />
16.700.000<br />
4.679.200.000<br />
3.600.000<br />
9.948.600.000<br />
66.700.000<br />
7.600.000<br />
34.200.000<br />
5.300.000<br />
23.900.000<br />
427.300.000<br />
28.800.000<br />
12.600.000<br />
36.300.000<br />
1.207.700.000<br />
19.100.000
Afrika<br />
Cezayir<br />
Angola<br />
Mısır<br />
Fransız kameronu<br />
Gabon<br />
Gine<br />
İnci sahili<br />
Liberya<br />
Moritanya<br />
Fransız Fası<br />
İspanyol Fası<br />
Rodezya ve Niyazland<br />
Siyera Leon<br />
Güney Afrika Birliği<br />
Swaziland<br />
Tunus<br />
AGLOMERB DEMİR CEVHERİNİN ÖNEMİ 195<br />
75.800.000<br />
98.400.000<br />
7.500-000<br />
40.000.000<br />
63.400.000<br />
260.000.000<br />
53.200.000<br />
95.300.000<br />
17.500.000<br />
18.400.000<br />
126.000.000<br />
152.000-000<br />
307.000.000<br />
32.200.000<br />
10.500.000<br />
98.400.000<br />
75.000.000<br />
315.000.000<br />
.170.000.000<br />
130.000.000<br />
290.000.000<br />
37.900.000<br />
18.400.000<br />
488.000.000<br />
32.100.000<br />
11.000.000<br />
75.800.000<br />
196.800.000<br />
82.500.000<br />
40.000.000<br />
378.400.000<br />
.430.000.000<br />
130.000.000<br />
343.200.000<br />
95.300.000<br />
55.300.000<br />
36.800.000<br />
126.000.000<br />
152.000.000<br />
795.000.0b0<br />
64.300.000<br />
21.500.000<br />
Dünya Toplamı 29.041.100.000 42.128.900.000 71.170.000.000.<br />
Kaynak : R.W. Hyde and W.W. Glaser, Arthur E. Little, İne, Cambridge Massachusetts<br />
U.S.A. 1962<br />
World Mining June 15 1964 den tercüme edilmiştir.<br />
demir cevherlerindeki silisin demir oksit<br />
ile gang arasındaki elektrik iletkenliği<br />
farkından faydalanılarak ayrılmasıdır.<br />
Labrodarda yapılmakta olan ve 1965<br />
yılında tamamlanacak olan Fabrika bu<br />
bu usulü kullanacaktır. Bu fabrika konsantreyi<br />
manyetik ayırma ve elektro dinamik<br />
konsantrasyon usulü ile istihsal<br />
edecektir. Fabrikanın elektro dinamik<br />
kısmı bir satte yaklaşık olarak 1000 ton<br />
BİBLlOGRAFYA<br />
cevherin tenorunu % 63 den % 69 a<br />
çıkacaktır, istikbalde demir cevherinin<br />
ne olacağını katiyetle söylemek imkânsızdır.<br />
<strong>Maden</strong>cilik agremerasyon ve çelik<br />
imalideki süratli gelişmeler demir<br />
cevheri hakkındaki tasavvurları değiştirmektedir.<br />
Nadir durumlar hariç ekonomi<br />
demir madenciliğinin tatbik kabiliyetinde<br />
anahtar olacaktır.<br />
1 —• Structural Change in World Ore Stel Review, British Iron steel Federation April 1963.<br />
2 — Ibid.<br />
3 — Ibid P. 2.<br />
4 — Op. cit Elver R.B. p. 9.<br />
/
AMONYUM NİTRAT - FUEL OIL KARIŞIMI PATLAYICI MADDESİNİN<br />
1 - Mevzua giriş<br />
1963 yılında A.B.D. de toplanan<br />
«Emniyet» mevzulu millî kongrede Mr.<br />
Glenn H. Danon tarafından sunulan bu<br />
yazı bu gün memleketimizin ocak işletmelerinde<br />
kullanılmaya başlamış olup bu<br />
ucuz ve enteresan maddenin kullanılmasında<br />
gözetilmesi gereken hususları aydınlatmaktadır.<br />
Sayın meslekdaşlarıma sunmayı<br />
faydalı buldum.<br />
2 - Emniyet<br />
Diğer bir çok endüstri problemlerine<br />
göre en çok kullanılan ve en az anlaşılmış<br />
olan bir terim varsa o da «EMNİ<br />
YET» tir. Mutlak olarak emniyetli sayılabilecek<br />
hiç bir ameliye mevcut değildir.<br />
Böylece emniyet izafî bir keyfiyet<br />
olup bahis konusu olan mevzulara benzer<br />
durumlarda edinmiş olan tecrübelere<br />
dayanır. Bu günkü konuşmamızda en<br />
çok emniyet üzerinde duracağız; ancak<br />
tatbikat ile emniyetli çalışma şartları<br />
arasındaki ilişkilere dokunacağız.<br />
3 - Tarihçe<br />
Amoniyüm Nitrat+Fuel oil (AN-FO)<br />
un patlayıcı madde olarak kullanılmasına<br />
kadar vaki olan gelişmelerin kısa bir<br />
özetlemesini yapalım : 1867 yılında iki<br />
İsveçli kimyager OHLSSÖN VE NOR-<br />
RIBIN, «Ammoniak krut», adını verdikleri<br />
bir patlayıcı maddeyi ihtira beratı<br />
almak suretile ortaya çıkardılar. Esasında<br />
amonyum nitrattan ibaret olan bu<br />
madde ya yalnız olarak veya katı veya<br />
EMNİYETLE TATBİKİ<br />
Tacettin ATAMAN<br />
sıvı bir karbonlu madde ile karıştırılarak<br />
kullanılıyordu. Onlar bir petrol müştakkı<br />
madde ile karıştırmayı tavsiye etmediler.<br />
Ancak prensip aynı idi. 19. yüzyılın sonlarına<br />
doğru Nobel'in dinamiti keşfetmesi<br />
üzerine AN-FO sistemi bertaraf<br />
oldu. -<br />
îlk defa ticarî manâda patlayıcı<br />
madde olarak AN-FO karışımı 1935 yılında<br />
maden sanayiinde kullanılmaya<br />
başlandı. Bu patlayıcı madde nitro-karbo-nitrat<br />
adı altında ihtisadîliği (ucuzluğu)<br />
sayesinde AN-FO olarak çeşitli<br />
madencilik tatbikatında bir hayli muvaffakiyet<br />
sağladı. Ancak, 1955 de Akremite<br />
adı altında kömür istihsal eden açık işletmelerde<br />
dekajonzda kullanılmıya başlamasile<br />
bu çok ucuz patlayıcı maddenin<br />
ekonomik avantajları madenciler tarafından<br />
tam manasile idrâk edildi. Akremite<br />
denince A.N. pullarını karbon isi katılmak<br />
suretile hassaslaştırarak oksijeni yeter<br />
derecede kendi bünyesinde mevcut<br />
olan bir patlayıcı madde hatıra gelir.<br />
Bu çok ucuz olan patlayıcı madde geniş<br />
çaplı (6«-10») lağım deliklerinde kullanıldı<br />
ve oldukça iyi neticeler alındı. Akremite'in<br />
meydana çıkmasiyle Amerikan<br />
dehası ve esaslı araştırmalar neticesinde<br />
bu sahada hayret edilecek inkişaflar sağlanmış<br />
oldu. Sıvı bir yakıtın A.N. a karıştırılmasının<br />
yakıtlara nisbetle daha<br />
avantajlı olacağı artık aractırıcı mühendislere<br />
ayan olmuştu. A.N. imalatçıları<br />
ve madencilik araştırma teşkilatları A.N.<br />
pullarile yapılan infilakler arasıda ki ilişkilerle<br />
alakadar olmıya başladılar. Aynı
AMONYUM NİTRAT-FUEL OIL KARIŞIMI MADDENİN TATBÎKl 197<br />
kimyevî terkibi haiz bazı A.N. pullarının<br />
ötekilerden daha iyi infilak ettikleri<br />
görüldü. Gübre vasfındaki A.N. çevresine<br />
konan diyatomit (Kizeygur) astarın<br />
NN-F : karışımı patlayıcı maddesinin<br />
hassasiyetini azaltmış olduğu görüldü.<br />
AN pullarının porozitesî veya tane halindeki<br />
veya öğütülmüş AN'ın tane inceliği<br />
patlayıcı maddenin özelliklenle ilişkileri<br />
sağlanabilir.<br />
1958 yılında AN-FO karışımı patlayıcı<br />
madde olarak açık işletmelerde «6<br />
ilâ 9» çaplı lağım deliklerinde kullanılmak<br />
suretile iyice tutundu. Yeraltı madenciliği<br />
de açık işletmelerde tatbik edilmiye<br />
başlanan bu ekonomik avantajı<br />
haiz patlayıcı maddeye daha fazla seyirci<br />
kalamazdı. Diyatome astar yerine daha<br />
hassas bir madde ikamesi ve daha çok<br />
emici AN pulları yapmak suretile hassasiyete<br />
artırılmış olan AN-FO karışımı<br />
daha küçük zaplı lağım deliklerinde kullanılmıya<br />
başladı. Ancak lâğım deliği<br />
tam olarak doldurulmuş olmalı ve lağım<br />
deliği boyunca irtibatlı olması gerekmekte<br />
idi. Bugün bir pusluk lağım deliklerinde<br />
bile patlatümakta ve kayalar parçalanmaktadır.<br />
Ruten çalışmalar<br />
AN-FO patlayıcı maddesinin ilk tatbik<br />
edilip te iyi neticeler alman madenler<br />
potas, tuz madenleri gibi kuru ve iyi<br />
havalandırılmış olan madenler olmuştur.<br />
Son beş yıl içinde yer altı madenciliğinde<br />
AN-FO patlayıcı maddesi hemen her<br />
çeşit madende kullamlmıya başlanmıştır.<br />
Endüstri sahasında vaki olan her<br />
yeni gelişme gibi süratle gelişen AN-FO<br />
karışımları kapsülle yalnız patlamamaktadır<br />
ve mekanik darbelere karşı hassas<br />
değildir. Maalesef gübre tipi A.N. ve<br />
mazot gibi alel'âde maddelerin karışımının<br />
patlayıcı madde olarak kullanılması<br />
hususunda bir çok resmî makamları olduğu<br />
kadar madencileri de mutlak olarak<br />
tehlikesiz olduğu kanısını uyandır<br />
mış bulunuyor. Hernekadar N.N. ile<br />
mazot karışımı istatistiklerden de anlaşıldığı<br />
üzre, bir hayli emniyetli ise de bir<br />
takım kazalara da sebebiyet vermiştir ve<br />
bu yanlış kanaat değişinceye kadar yeni<br />
yeni kazalar olacaktır da. Bu tip kazalarda<br />
asıl sebep bu cins patlayıcı maddelerin<br />
tehlikeli olması hususuna ehemmiyet<br />
verilmemesidir.<br />
Alel'âde dinamitlerde, patlatma işlerile<br />
taşınma ve depolama ve kullanılmaları<br />
arasında az bir ilişki vardır. jela|indinamit<br />
ve yarma açmalarda kullanılan<br />
dinamitler değerlerine nazaran daha hassas<br />
ve taşınırken daha tehlikelidirdir.<br />
Ancak evvelkiler özel maksatla kullanılırlar.<br />
Bununla beraber, emniyet ile AN-<br />
FO patlayıcı maddesinin kullanılması<br />
arasında meydana gelen kimyasal reaksiyonların<br />
karakterinden doğmaktadır.<br />
Ekseri AN-FO müstahsilleri oksijen<br />
bakımından dengeli bir patlayıcı madde<br />
yapmıya gayret ederler. Şayet kimyasal<br />
reaksiyon tam olursa patlamadan doğan<br />
gazlar N, CO a , H 2 0 olur. Bu suretle<br />
teşekkül eden gazlar azamî bir enerji<br />
doğmasını sağlar ve dolayısile azamî iş<br />
görürler. Böylece bu tam olan kimyasal<br />
reaksiyon zehirli olmıyan, gazlar hasıl etmekle<br />
duman çıkarmazlar ve zehirli gaz<br />
kazaları olmaz.<br />
Tam kimyasal reaksiyon olmakla<br />
patlamıyan lâğım sayısı asgariye düşer<br />
ve bu sebeple doğacak kazalar çok azalır.<br />
Böylece, açıkça görülüyor ki en iyi<br />
patlama çalışmasını sağlıyan şartlar en<br />
mühim iki âmil ile en az kaza olacak<br />
şartlardır.<br />
Hiç şüphe yoktu ki patlayıcı madde<br />
yükünün vaktinden önce infilak etmesi<br />
bu patlatma işlerinde rastlanan kazaların<br />
en başta gelen sebebidir. Zira, ekseri<br />
AN-FO karışımı fünye ile infilak etmez.<br />
Vakitsiz infilaka geçişin esas sebebi AN-<br />
FO içine konan dinamit lokmalarının<br />
patlaması olmaktadır. Bu dinamitin de
198 Tacectin ATAMAN<br />
vaktinden önce patlamasının en çok<br />
muhtemel olan sebebi de detonatörün<br />
statik bir yük altında veya dinamitin<br />
mekanik olarak hırpalanması keyfiyetidir.<br />
Bu kazaların genişliği sonra ele alınacaktır.<br />
Daha önce anlatıldığı gibi, oksijen<br />
dengeli bir AN-FO karışımının patlama<br />
reaksiyonu sonunda zararsız olan Cö 2 ,<br />
azot ve H 2 0 gazları meydana gelir.<br />
Maalesef amoniyum nitrat herhani bir<br />
yakıt ile, patlama reaksiyonunun vuku<br />
bulduğu andaki şartlara göre farklı şekillerde<br />
patlayan bir patlayıcı maddedir.<br />
Yalnız en ideal şartlar altında bir patlayıcı<br />
madde basit ve zararsız gazlar vererek<br />
patlar. Fiilî durumda kimyevî reaksiyonlar<br />
azamî enerjiden az enerji vermekte<br />
ve tam olmayan bu reaksiyonlar<br />
neticesinde değişen mikdarlarda zehirli<br />
gazlar ve bilhassa CO ve azot oksitleri<br />
hasıl olmaktadır. Bu çeşit zehirli gazlar<br />
hasıl eden ve azamî enerji vermiyen patlama<br />
şartlarından bir kısmı sonra münakaşa<br />
edileceklerdir.<br />
Bir lağım deliğindeki herhangi bir<br />
patlayıcı maddenin doldurulup ateşlenmesi,<br />
madencilikteki bir çok tehlikeli<br />
(kaza yapabilecek) ameliyelerden biridir.<br />
Bununla beraber, bu ameliyenin diğer<br />
madencilik ve patlayıcı madde işlemlerinden<br />
ayrı mütâlea edilmesi yanlış neticelere<br />
varmaya sebep olur. Bu sebepler<br />
problemin ana hatlarını ortaya koyacağız<br />
ve ondan sonra bilhassa nihaî patlatma<br />
ameliyesinde tatbikatı ve emniyeti<br />
etkili kılan faktörleri bütün teferrüatile<br />
inceliyeceğiz.<br />
Açık işletmelerde yeraltı işletmelerine<br />
nazaran patlatma işlerinde vukua gelecek<br />
kazaların sayısının çok daha düşük olması<br />
beklenirde. Açık ocaklarda ve taş ocaklarında<br />
üç veya dört pustan az çapta<br />
lâğım deliği delindiği pek nadirdir. Daha<br />
büyük çapta delik delmek ise her tarafta<br />
kullanılan bir teamüldür. Bu lâğım deliklerini<br />
yüksek bir yüzdesi dikey veya<br />
hiç olmasza meyilli deliklerdir ve patlayıcı<br />
maddenin bu deliklere konması kendi<br />
ağırlığıyla kayması ile olur. Yatay deliklerin<br />
doldurulması ise bir nevi pnömatik<br />
(basınçlı hava) usulü ile yapılmaktadır<br />
ki böylece statik bir yük yüklenmek suretile<br />
âdeta bir kaza imkânı hasıl oluyor.<br />
Bununla beraber ekseri açık işletmelerde<br />
ve taş ocaklarda bir çok deliklerin<br />
ilk patlatma işi ateşleme fitili ile<br />
yapılan bir şebeke vasıtasiyle patlatılmaktadır.<br />
Böylece statik şarjın sebebiyet<br />
verdiği kazalar bir azaltılmaktadır.<br />
Yeraltı çalışmalarında yapılan patlatmalarda<br />
2-3 inç çaptan fazla delikler<br />
nadiren kullanılmaktadır, I 1<br />
I±-2 inçlik<br />
delikler en çok kullanılan patlatma delikleridir.<br />
Bu nisbeten küçük çaplı deliklerin<br />
çoğu yatay olup, yeni yeni problemler<br />
doğurmaktadır. Bu yazının esas<br />
mevzuu da bu problemlerdir. Dikey olmayan<br />
dilekler de yeraltında AN-FO<br />
nun doldurulması ya basınçlı hava ile<br />
yatık da dinamitle olduğu gibi lokum<br />
lokum itilmekle olmaktadır. Önceden<br />
hazırlanan paketçiklerle deliklerin doldurulması<br />
nadiren yapılmaktadır. Zira<br />
masraflı oluyor. Ancak bu husus kolaylıkla<br />
anlaşılamıyan iki sebep dolayısile<br />
mahzurludur. Eğer bir lokumdan fazla<br />
AN-FO kullanılacaksa vakitsiz patlamaları<br />
ve tam olmıyan patlamaları önlemek<br />
için çok dikkat ve ihtimama lüzum<br />
vardır. Bu da hava aralığı dolayısile<br />
AN-FO nun patlamıya karşı olan hassasiyetinin<br />
çok düşük olmasındadır. Dinamitlerde<br />
bu aralık hassasiyeti 3-4 inceden<br />
50-60 ince kadar değişmesine karşılık<br />
AN-FO nun patlamıya karşı olan hassasiyetinin<br />
çok düşük olmasındadır. Dinamitlerde<br />
bu aralık hassasiyeti 3-4 inç<br />
den 50-60 ince kadar değişmesin karşılık<br />
AN-FO da bu mesafe 1-2 inç geçmez.<br />
Böylece kağıt kaplı lokumlardaki katlanmalar<br />
veya plastik torbaların ağız düğümleri<br />
lokumların birbirinden ayrı olmalarını<br />
intaş eder ve kısmî veya ta-
AMONYUM NİTRAT - FUEL OIL KARIŞIMI MADDENİN TATBİKÎ 199<br />
mamen infilâkleri önlemeye sebep olur.<br />
Böyle bir şart altında yüksek mikdarda<br />
zehirli dumanların yoğunlaşmasına ve<br />
patlamamış lağımlara ve düşük kalitede<br />
tatbikata sebep olur. Önceden hazırlanmış<br />
paketcikler halindeki patlayıcı maddelerin<br />
kullanılmasında diğer, bir faktör<br />
daha vardır. Johansson bazı sert patlayıcı<br />
maddelerin uzun lağım deliği içinde<br />
hava boşluğu olduğu takdirde infilakın<br />
yayılmadığmı bulmuştur. Johansson'a<br />
göre bu infilak yayılmaması boşluktaki<br />
hava içinde infilak dolayısile hasıl olan<br />
kompressiyon dalgasının diğer patlayıcı<br />
madde kitlesi üzerine tesir ederek onun<br />
infilakine mâni olmaktadır. Bu sebeple,<br />
hattâ çok iyi bir şekilde yapılmış olan<br />
bir ilk patlama ameleyesi bir kaç ayak<br />
boyu bir patlayıcı madde sütununu seyredince<br />
sönebilir. Bu keyfiyet AN-FO<br />
karışımı için etüd edilmemiş olmakla<br />
beraber, önceden hazırlanmış paketçikle»<br />
rin patlatılması mevzuunda şüphesiz mühim<br />
bir faktörtür.<br />
Bir çok çeşit basınçlı hava AN-FO<br />
doldurucusu ba güne kadar gelişmiş bulunmaktadır.<br />
Ancak hepsi iki sınıf halinde<br />
toplanır.<br />
Birinci tip bir küçük silo (huun) da<br />
bulunan AN-FO üzerine basınçlı hava<br />
tesir ettirilerek delik doldurulur. Bu üflenen<br />
kutu tipi 15/30 p/sq lik düşük<br />
bir basınç için düşünülmüştür. Bu cihaz<br />
oldukça ağır olup alından alına bir vasitı<br />
üzerinde taşınmaktadır.<br />
İkinci tip doldurucu ise: Buhar enjektörü<br />
gibi venturi sistemini kullanan bir<br />
cihazdır. Bu cihaz ocaklarda mevcut basınçlı<br />
hava basıncı ile çalışır (80-120<br />
P7sq")<br />
Bu tip doldurucu cihazlar birincilerden<br />
çok daha küçük ve hafiftir ve bazıları<br />
doldurucu kimse tarafından yalnız<br />
taşınabilir. Bununla beraber bu cihazda<br />
kullanılan yüksek basıncın bazı<br />
mahzurları da vardır. Katı parçacıkların<br />
hava içindeki oranı birinci tiptekine nazaran<br />
çok daha düşüktür ve netice olarak<br />
statik elektrik yükü tehlikesi çok<br />
daha fazladır. Bundan başka patlayıcı<br />
madde tanecikleri büyük basınç ile daha<br />
fazla bir hız ile delik içinde kırılarak<br />
seyrederler ve yüksek bir yoğunlukla<br />
delik içine yerleşmiş olur. Bu yoğunluk<br />
alçak basınçlı birinci tip ile elde edilemez.<br />
Kırık parçacıklar daha hassas<br />
olurlar fakat yoğunluğun artması patlayıcı<br />
maddenin hassasiyetini azaltır. Böylece<br />
yüksek basınçlı doldurma cihazı taşınma<br />
bakımından bazı avantajları olmakla<br />
beraber yükleme esnasında kaza<br />
ihtimali artmış bulunmakta ve tatbikat<br />
neticeleri düşük basınçlı cihazınkinden<br />
daha değişik olmakta ve bunu önlemek<br />
için çok ihtimam ve dikkat harcamak<br />
icabetmektedir.<br />
Bir lâğım deliğindeki patlayıcı maddenin<br />
patlamıya başlatılması metodunun<br />
tatbikat ve emniyet üzerinde belli tesirleri<br />
vardır. Kapsüle hassas bir kaç<br />
AN-FO terkibi hazırlanmıştır. Buna rağmen<br />
ekseri AN-FO, lağım deliklerine<br />
doldurulmuş olarak müstakar bir patlama<br />
reaksiyonu sağlanır. Yüksek kudretli<br />
infilak maddesi olan dinamit ekseriya<br />
bu gaye ile kullanılır. Ancak bazı açık<br />
ocaklarda bu maksatta petnolite kullanılmaktadır.<br />
Şüphesiz bu sonuncu takviye<br />
maddesi en iyi dinamitlerden daha<br />
üstündür. Ancak muadil dinamit mikdarmdan<br />
daha pahalıdırlar ve henüz yeraltında<br />
kullanılmıya müsait kılınmamışlardır.<br />
Bazı işletmelerde ise tasarruf maksadile<br />
en ucuz dinamit cinsleri bu maksat<br />
için kullanılmaktadır. Sonra gösterileceği<br />
gibi, kuvvetli bir ilk patlatıcı kullanarak<br />
iyi neticeler alınması ve kaza<br />
adedinin azalması halinde takviye maddesinin<br />
bedeli ehemmiyetsiz bir yekûn<br />
tutmaktadır. İlk patlatıcı maddenin delik<br />
içine yerleştirilmesi münakaşalı bir<br />
mevzudur. Emniyet mülahazasile, ilk<br />
ilk olarak, maden dairesi yeraltı çalış-
200 Tacettin ATAMAN<br />
malarında AN-FO patlatılırken ilk patlatıcı<br />
maddenin lağım deliği üst kışıma<br />
(ağzı) konmasını tavsiye etmiş idi. Bu<br />
tavsiyemin esas dayanağı, alta konacak<br />
dinamit lokumunun elektrik fünyesi tellerine<br />
doğru üflenen AN-FO nun statik<br />
elektrik şarj yaratarak hazırlıyacağı infilak<br />
tehlikesini önlemektir. Bununla beraber,<br />
lağım deliğini dibinden ateşlemenin<br />
daha elverişli olduğu bir çok hallerin<br />
mevcut olduğunu da takdir ediyoruz.<br />
Keza, delik doldurma tekniğinde<br />
ve teçhizatta müsbet gelişmeler sağlıyarak<br />
AN-FO taneciklerinin üflenirken<br />
meydana getireceği statik şarj olma tehlikesinin<br />
de kısmen ortadan kalkacağına<br />
inanıyoruz. Bu sebeple son tavsiyelerimize<br />
göre bazı şartlar altında lağım deliğini<br />
dibinden patlatmak usulünün lüzumlu<br />
olduğudur ve bazı tavsiyeye değer<br />
usullerle en yüksek derecede bir emniyetin<br />
sağlanmasına ulaşılabilecektir.<br />
Önce zikredildiği gibi, bir lağım deliği<br />
patlayıcı maddesinin vaktinden önce<br />
patlaması hususu bir lağım deliğini<br />
AN-FO ile doldururken vukuu en çok<br />
muhtemel kaza sebebidir. Vaktinden önce<br />
patlama ise ağız patlaması ve ondan<br />
daha çok muhtemel olarak delik dibi<br />
patlaması ile olur.<br />
Hava gibi"bir sıvı vasat içinde seyreden<br />
bir katı cisim parçası hareket esnasında<br />
cidar ile kendisi arasındaki sıvı<br />
zarını kendisi ile birlikte elektrikle yükler.<br />
Kendisi ile sıvı elektrik şarjları aksi<br />
işaretlidir. Böylece AN-FO tozlan lağım<br />
deliği içine basınçlı hava ile üflenirken<br />
statik bir elektrik yükü meydana<br />
gelir. Bu yükün büyüklüğü hadisede rol<br />
oynıyan maddenin cinsine, seyreden<br />
parçacıkların cidara göre izafi hızına<br />
ve rutubet derecesine göre değişir. Böylece<br />
inkişaf eden elektrik yükünün bir<br />
detonatörü patlatabileceği isbat edilmiştir.<br />
Önceden bu yükün ancak elektrik<br />
detonatörünü patlatabileceği düşünülüyordu.<br />
Fakat araştırmalar gösterdi ki<br />
adî bir fünye veya fitilin de bu elektrik<br />
şarjı ile patlaması mümkün olabilmektedir.<br />
Ancak sonuncu ihtimal birinciye<br />
göre zayıftır. Hiç olmazsa kazalardan<br />
birinde, kazanın sebebi tam olarak bilinmediği<br />
halde, patlamanın vaktinden önce<br />
olması ile kazanın vukua geldiği muhakkaktır.<br />
Statik elektrik yükü sebebile vaktinden<br />
önce.vâki olan patlamaları asgarî<br />
hadde indirecek bir takım yollar vardır.<br />
Bu kazaları azaltan tavsiyeye şayan usulr<br />
1er Bureau of Mines'in 8179 nolu circular<br />
inde verilmiştir. Biz burada şunları<br />
tavsiye ederiz:<br />
1. Deliği patlayıcı madde ile dolduran<br />
bütün basınçlı hava ile çalışan makinalar,<br />
statik yükü dağıtmak için topraklanmalıdır.<br />
(nakil tellerle toprağa<br />
bağlanmalıdır).<br />
2. Su boru şebekesi, basınçlı boru<br />
hattı, raylar veya daimî topraklama hatları,<br />
pnömütik delik doldurma cihazlarınım<br />
topraklanmasında kullanılmamalıdır.<br />
3. Pnömâtik doldulma makinesi kullanılan<br />
yerlerde ilk patlatıcı maddenin<br />
vaktinden önce patlamasına sebep olan<br />
statik elektrik yükünün kaza takati her<br />
cins patlatma işinde önceden hesaplanmalıdır<br />
ve bu kaza ihtimalinin yokedilmesi<br />
için lüzumlu tedbirler alınmalıdır.<br />
4. Lağım doldurma makinesinde<br />
kullanılan hortumlar yarı iletgen tipinde<br />
olmalı ve statik elektrik yükünü dağıtacak<br />
kadar elektrikî direnci fazla olmamalı<br />
ve bu direncin kaçak ceryanları<br />
tahdit edecek kadar fazla olması gerekir,<br />
(içinde çelik tel olan hortumlar kullanılmamalıdır)<br />
.<br />
5. Bütün delik doldurma ameliyesi,<br />
statik elektrik yükü veya kaçak ceryan<br />
hissedilir edilmez durdurulmalıdır, (doldurma<br />
ameliyesi bitirilmeden önce bu<br />
şartların çaresine bakmalıdır).
AMONYUM NİTRAT-FUEL OIL KARIŞIMI MADDENÎN TATBtKÎ 201<br />
Kanaatımızca bu beş tavsiye dikkatle<br />
riayet edilirse lâğım doldurmadan<br />
emniyeti artıracakjır. Dördüncü tavsiyede<br />
doldurucu da yarı iletken hortum<br />
kullanılmalıdır.<br />
Bu gün mevcut bilgilere göre, yarı<br />
iletgen hortumun en az ayak boş başına<br />
5 000 ohm luk bir elektrikî direnci olmalı<br />
ve tekmil hortum boyunca 2 mega<br />
ohm dan fazla bir direnci olmamalıdır.<br />
Bir kısım imalatçılar artık plastik hortumlar<br />
yapmaktadırlar. Bunların evsafı<br />
tam istenen şekilde olmaktadır. Bu yazıda<br />
şu hususu da zikretmek isterim ki rutubet<br />
azaldıkça statik elektrik şarjından doğacak<br />
tehlike artmaktadır. Bu sebeple rutubeti<br />
düşük olan ocaklarda hususî tedbirlere<br />
baş vurmak akıllıca bir davranış<br />
olur. Fünye imalatçılar statik elektriğe<br />
mukavim tünyeler (detonatörîer) imal<br />
etmektedirler. Bu tusus muhakkak ki<br />
emniyeti artırır. Maalesef bu detonatörîer<br />
pahalıdır ve kullanılmaları bu<br />
sebeple mahduttur. Bazı selahiyetli<br />
kimseler AN-FO nun yalnız kullamlamıyacağı<br />
yaş olan lâğım delikleri<br />
için plastik bir astar veya mahfaza kullanmayı<br />
tavsiye ettiler. Biz statik elektrikten<br />
doğacak kazalar dolayısiyîe bunun<br />
üzerinde ciddiyetle duruyoruz. Zira ekseriya<br />
plastik astarlar lâğım deliği içinde<br />
doldurma makinesinin hortumu toprak<br />
temasından tecrit etmek suretile tehlikeli<br />
keli olan statik elektrik yükleri birikecek<br />
ve kaza tehlikesi artacaktır. Diğer bir<br />
kaza sebebi de lâğım deliğini doldurma<br />
ameliyesi esnasında vaki olabilecek kaçak<br />
ceryanlardır. Delik doldurma ameliyesi<br />
esnasında civarda herhangi bir kaçak<br />
ceryan farkedilir edilmez, bütün doldurma<br />
ameliyesi durdurulur ve kaçak<br />
ceryan menbaı tâyin edilir ve tehlikeli<br />
olan durum bertaraf edilir. Elektrikî<br />
enerji ile çalıştırılan iyi bakımlı cihazlar<br />
dan bir kaçak ceryan periyodik olarak<br />
hasıl olabilir ve süratle bir tehlike yaratacak<br />
duruma gelebilir. Cihazın dikkatle<br />
topraklanması, adamakıllı elektrikî bakım<br />
ve bu cihazları kullanan kimselerin titiz<br />
olmaları bu kaza ihtimalini bertaraf edebilir.<br />
Lâğım doldurma esnasında patlayıcı<br />
maddenin elenmesi suretiyle patlama<br />
veya yangın tehlikesi AN-FO karışımının<br />
mekanik şoklara karsı hassas olmaması<br />
dolayısiyîe varit değildir. Bununla beraber<br />
kullanılan ilk patlatıcı çok daha hassas<br />
olup dikkatsiz elenmeleri bir kazaya<br />
sebep olabilir. Vakıa dinamitin kullanılmasında<br />
da aynı kaza ihtimali var ise<br />
de tecrübeler göstermiştir ki AN-FO karışımının<br />
mekanik şoklara karşı hassas<br />
olup dikkatsiz ellenmeleri kazaya sebep<br />
olabilir. Vakıa dinamitin kullanılmasında<br />
da aynı kaza ihtimali var ise de tecrübeler<br />
göstermiştir ki AN-FO nun esas patlayıcı<br />
madde olarak kullanıldığı hallerde patlayıcı<br />
maddeler daha az dikkatle kullanılmaktadır.<br />
Bazı ocaklarda yapılan müşahedeler<br />
göstermiştir ki doldurma tüpü ile ilk patlatıcıyı<br />
lağım deliğinin dibine doğru itmenin<br />
üzerinde münakaşa edilecek bir<br />
problem olduğunu göstermiştir. İlk patlatıcı<br />
dinamit lokumunun delik ortasında<br />
askıda kalması halinde doldurma tüpü<br />
dinamit lokumu içine girer ve dinamit<br />
ile fünye üzerine nasıl tesir edeceği önceden<br />
kestirilemez. Diğer bir tehlike de<br />
doldurma makinesinin kazara ilk patlatma<br />
lokumunu delik dibine indirmeden<br />
önce basınçlı hava akımını delik içine<br />
sevketme ihtimalidir. Böylece iİK patlatıcı<br />
deliğin dibine doğru zorlanabilir ve<br />
darbe tesirile veya fünye tellerine gelecek<br />
lüzumundan fazla gerilme dolayısile<br />
vakitsiz patlama tehlikesi olabilir. Bir<br />
AN-FO yükünün patlaması dolayısile çıkacak<br />
zehirli gazların doğrabileceği kaza<br />
ihtimali açık işletme ocaklarında ve taş<br />
ocaklarında nisbeten azdır. Bununla beraber,<br />
daha önce söylendiği gibi, zehirli<br />
gazlarin meydana gelmesi tam olmıyan<br />
infilak reaksiyonlarının ve dolayısı ne<br />
iyi olmuyan neticelerin bir delili sayıla-
202 . Tacettin ATAMAN<br />
bilir. Bilhassa gözle görülebilecek derecede<br />
meydana gelen esmer-kırmızı gazlar<br />
(NO) patlatma işinin kontrol dışında<br />
ceryan ettiğini gösterir.<br />
- Yeraltı çalışmalarında, zehirli gazların<br />
meydana gelmesi çok mühimdir.<br />
Bir AN-FO karışımı oksijen dengeli ise,<br />
isbat edilmiştir ki iyi patlatıldıkta ve iyi<br />
karıştırılırsa ve sıkılanırsa, iyi bir dinamit<br />
kullanılırken elde edilen zehirli gazlar<br />
ile mukayese edilecek kadar zehirli<br />
gazlar hasıl eder. Bununla beraber optimum<br />
şartlara göre hafif farklılıklar AN-<br />
FO patlamalarında dinamit patlatmalarından<br />
daha tehlikelidir. Karıştırma ve<br />
çalışma şartlarına göre AN-FO nun bu<br />
hassasiyeti bu patlayıcı maddenin yeraltında<br />
kullanılırken daha emniyetle hareket<br />
edilmesi lüzumunun bir sebebidir. îyi<br />
çalışma şartları içinde müessir bir havalandırması<br />
olmıyan yeraltı ocaklarında AN-FO<br />
kullanılmamalıdır.<br />
Elde edilen infilâk gazları bakımından<br />
kullanılan patlayıcı madde karışımının<br />
terkibi hayati bir ehemmiyet taşır.<br />
% 94.3 A.N. ve % 5.7 No : 2 mazot<br />
ihtiva eden bir karışım iyi bir şekilde<br />
ateşlenirse asgari miktarda zehirli gazlar<br />
hasıl eder. Ancak mazotun AN taneleri<br />
arasında çok mütecanis olarak dağılmış<br />
olması gerekir. Takriben % 6 fuel-oil u<br />
% 94 AN e karıştırmak oksijen dengesinin<br />
kat'î olarak temin edildiği manâsına<br />
gelmez. <strong>Maden</strong> dairesi yeraltında<br />
kullanılacak bütün AN-FO patlayıcı<br />
maddelerinin olumlu bir şekilde çalışan<br />
mekanik karıştırıcılar vasıtasile mütecanis<br />
bir şekilde karıştırılmasını tavsiye eder.<br />
Yeraltında kullanılmak üzere bir torba<br />
AN içine belirli olmıyan miktarda fueloil<br />
(mazot) katmak tavsiye edilmez. Patlayıcı<br />
madde olarak kullanılacak karışımın<br />
oksijen dengeli olması üzerinde İsrarla<br />
durulması gerekir. Bununla beraber<br />
oksijen dengeli bir karışımı hazırlamak<br />
demek muhakkak elde edilen karışımın<br />
oksijen dengeli olması demek değildir.<br />
Buharlaşma ve sızma yolu ile, önce oksijen<br />
dengeli olan bir karışım bir müddet<br />
sonra bu özelliğini kaybeder. Bundan<br />
başka bazı AN parçacıkları diğerlerine<br />
nazaran akar yakıtı muhafaza edemez.<br />
Bu takdirde, uzun müddet ambarlamada<br />
akar yakıt torbanın üst kısmından dibine<br />
doğru hicret eder ve böylece terkibi değişik<br />
bir mamul elde edilir.<br />
Bir çok hallerde, AN-FO karışımları<br />
akar yakıtın buharlaşmasından ve gravite<br />
tesirile alt kısımlara doğru inerek patlayıcı<br />
maddenin yapısının bozulması ve<br />
yüksek nisbette dumanlar verecek hale<br />
gelmesinden çok daha önce kullanılırlar.<br />
Bununla beraber, bu faktörlerin anlaşılmış<br />
olması ve haftalarca veya aylarca önce hazırlanmış<br />
karışımların kullanılması mecburiyeti<br />
karşısında, hesaba katılmaları gerekir.<br />
Bir AN-FO kitlesinin zaif patlatılması<br />
zehirli dumanlar vermesini zarurî<br />
kılar. AN-FO karışımının yeraltında kullanılması<br />
halinde olumlu ve iyi bir şekilde<br />
patlatılması sadece arzu edilmeyip<br />
adeta zarurî olduğu aşikardır. Zira kötü<br />
kullanılması ve yüksek nisbette zehirli<br />
gazlar vermesi beraber vâki olduğuna<br />
göre, kanaatımızca hiç bir işletme zaif<br />
ateşlemeyi göze alamaz. Bununla beraber,<br />
uygun nisbette hazırlanmamış olan<br />
bir karışımın da iyi ateşlense bile iyi bir<br />
duman vermeyeceğini de tebarüz ettirmek<br />
isterim. Kuvvetli ateşleme ile kötü<br />
bir karışım biraz daha iyi bir netice verir<br />
ama bütün faktörlerin kontrol edilmesi<br />
düşük nisbette duman konsantrasyonu<br />
elde etmek için lüzumludur -<br />
Buraya kadar sıkılamanın AN-FO<br />
yeraltı patlatmaları neticesi ve kaza ihtimali<br />
üzerindeki tesirleri zikredilmedi. îyi<br />
sıkılanmamış veya sıkılanamamış AN-FO<br />
karışımlarının yayılma evsafı iyi sıkılanmış<br />
olanlarmkinden oldukça farklıdır. İnfilâk<br />
zonu içinde meydana gelen kimyasal<br />
reaksiyonlar AN-FO için diğer nitrogliserinli<br />
patlayıcı maddelerinkine nazaran<br />
yavaş olmaktadır. Bu sebeple, bir
AMONYUM NİTRAT-FUEL OIL KARIŞIMI MADDENÎN TATBtKİ 203<br />
çırpıda atılacak bir seri lağım deliklerinden<br />
bir kaç tanesi sıkılanmamışsa elde<br />
edilecek infilâk gazlarında zehirli gaz<br />
nisbeti yüksek olur. Bunun gibi, iyi sıkılanmamış<br />
bir AN'FO dolgusunun patlatma<br />
neticesi normal olarak kötü olur<br />
ve tesiri aynı şartlarda kullanılmış olan<br />
dinamitinkinden daha çok göze çarpar.<br />
Rutubetin AN-FO karışımı patlatmamasile<br />
elde edilen gazlar üzerindeki etkisi<br />
iyice anlaşılmış bulunuyor. Açık<br />
ocaklarda zehirli dumanların artması ve<br />
patlatma neticesinin kötü olmasının az<br />
miktarda su ihtiva eden ocaklarda o kadar<br />
fevkalade bir ehemmiyeti olmıyabilir.<br />
Yeraltı çalışmalarında ise patlayıcı maddeyi<br />
oldukça kuru tutmak çok mühimdir.<br />
Zira plâstik astar bu maksat için<br />
tavsiyeye şayan değildir ve su olan yerlerde<br />
AN-FO kullanılmamalıdır. Bir kaç<br />
defa işaret edildiği gibi, zehirli dumanlar<br />
ve hele bilhassa azot oksitleri kırık<br />
taş yığını tarafından seçilmiş gibi emilir.<br />
Böylece azot oksitleri nisbeti havada bu<br />
kırık taş yığınları arabalara yüklenirken<br />
artar. Orada su varsa, bu yığınları su<br />
ile ısıtılarak azot oksitleri nisbetini düşük<br />
tutmak mümkün olur. Her halükârda<br />
alında kâfi miktarda havalandırma temin<br />
edilmeli ve bu suretle tehlikeli gaz birikmeleri<br />
önlenmelidir. AN-FO nun yeraltı<br />
işlerinde kullanılmasında bir takım emniyet<br />
problemleri ortaya çıkar. Meselâ :<br />
maden dairesinin tavsiyesine göre patlamamış<br />
infilâk maddelerinin elenip tehlikesiz<br />
hale getirilmesinde dinamitlerde<br />
kullanılan usuller tatbik edilir. Tabiatile<br />
nitrogliserinli patlayıcı maddelerin bu<br />
şartlarda elenmesi ve tehlikesinin bertaraf<br />
edilmesi AN-FO ya nazaran daha<br />
tehlikelidir. Bununla beraber, ilk patlatıcı<br />
dinamitin patlayıp ta AN-FO un<br />
patlamadığı katî olarak kesinleşmedikçe<br />
tehlikeyi azaltma ve bertaraf etme ameliyesinde<br />
yavaş davranmak infilak tehlikesini<br />
artırır. Lağım delikleri doldurulur<br />
doldurulmaz lağımların hemen patlatıl-<br />
ması şayanı tavsiyedir. Bu husus AN-FO<br />
için bir çok dinamitlere nazaran çok<br />
daha mühimdir. Zira rutubetin tahrip<br />
edici tesiri ve mazotun durma esnasında<br />
ayrışması unutulmamalıdır.<br />
İyice bilinmektedir ki azot oksitleri<br />
gazları aynı tenörde olan karbon monoksit<br />
gazından daha tehlikelidir. Mazot<br />
fazlasının karbon monoksiti artırdığı ve<br />
azot oksitlerini azalttığı ve mazot azlığının<br />
ise aksi tesir yarattığı isbat edilmiştir.<br />
Bu sebeple bazı işletmeciler optimum<br />
nisbeten fazla mazot kullanmak suretile<br />
daha zehirli olan azot oksitlerinin nisbetini<br />
düşürürler. Bununla beraber, fuel-oil<br />
un dinamitin hassasiyetini azaltması hesabiyle<br />
ilk patlatıcı dinamit lokumunun<br />
fazla mazot ile patlamaz hale gelmesi,<br />
dolayısile lüzumundan fazla mazot kullanmanın<br />
önüne geçilmesi gerekir. Şimdiye<br />
kadar, mazol ile meşbû AN tane^<br />
lerini elemenin sağlık üzerinde menfi tesirleri<br />
olduğu söylentileri kulağımıza gelmiştir.<br />
Şimdilik yalnız bir tek vak'a almış<br />
ve AN-FO elenmesi neticesinde bir<br />
işçinin «Dermatit» ile çürüğe çıkarıldığı<br />
hastalık sigortası heyetince ifade edilmiştir.<br />
Neticeler<br />
AN-FO karışımı çeşitli madencilik<br />
işlerinde hayret edilecek derecede muvaffakiyetli<br />
sonuçlar vermiş bulunmaktadır.<br />
Azamî emniyetle çalışıldığına inanılmakta<br />
olan işlerde en iyi neticelerin<br />
alınmakta olduğu hususu da isbat edilmiş<br />
bulunyor. Lağım deliklerinin basınçlı<br />
hava ile doldurulması tehlike yaratacak<br />
derecede statik elektrik şarjı yaratabileceği<br />
ilk ateşleme delik dibinde olduğu<br />
taktirde mümkündür, iyi çalışma metodları<br />
sayesinde statik elektrik ve kaçak<br />
ceryan tehlikeleri asgarî hadde indirilmekte<br />
ve bütün makinelerin iyi topraklanması<br />
ile emniyetli çalışma sağlanmaktadır.<br />
Kuvvetli bir ilk patlatıcı ile, elde
204 Tacettin ATAMAN<br />
edilecek gazlar iyi bir dinamit patlatıl- dinamitten daha ziyade tehlikeli olup<br />
masile elde edilecek gazlarla mukayese bütün yeraltı işlerinde iyi tanınmış stanedilebilir.<br />
Bununla beraber, optimum dartlara uymak hususunda daha titiz<br />
usullerden inhiraf etmek AN-FO için hareket etmek icabeder.
KİMYASAL İZABE NEDEN SÜLFÜR KONSANTRELERİNE<br />
TATBİK EDİLMESİN?<br />
Kimyevi izabe ile düşük dereceli<br />
bulk konsantreden yüksek randıman sağlanmakta<br />
ve «selektif» flotasyonunun<br />
problemleri de ortadan kaldırılmaktadır.<br />
Baz metal istihsali için sürfür minerallerinin<br />
izabesi çok eski bir metoddur.<br />
Piro metalürji daha ziyade bakır, çinko<br />
ve kurşun gibi metaller için uygun bir<br />
izabe metodu olup bütün dünyada kullanılmakta<br />
ve imalatta izabe fırınları<br />
yardımıyla sağlanmaktadır. Bu metal<br />
imalatı usulünün eskiden beri bilinen<br />
çeşitli zorluklukları vardırki bunlardan<br />
birisi kurşun ve çinkonun prometalurjik<br />
bir ortamda birbirinden zor ayrılmalarıdır.<br />
Bu durum bir tesadüfe,<br />
kurşun konsantrenin içinde çinkonun ve<br />
çinko konsantresi içinde de kurşunun<br />
mevcudiyetine bağlıdır ve her zaman<br />
içinde öğütme yoluyla tamamiyle birbirinden<br />
müstakil saf konsantreler elde<br />
edilememektedir. Birçok durumlarda ise<br />
bu gayrisafilik randımanın yüksek olmasını<br />
zorlaştırmaktadır.<br />
Yeni birçok metodun geliştirilmesi<br />
ile yeni kimya tekniğinin metalürjiye<br />
tatbiki sonucu sülfür minerallerine pirometalurjik<br />
metodları tatbik ketmeksizin<br />
metal imalatı sağlanmıştır. Diğer bir<br />
tabirle buna «Kimyevi İzabe» denir.<br />
Bu işle uğraşanlar, verilen şemanın<br />
geliştirilip tadil edilmesiyle bu usulün %<br />
95 randımanla Altın, Gümüş, Bakır,<br />
Çinko Kurşun ihtiva eden sülf ürlü mine<br />
Yazanlar:<br />
B. L. HAZEN, Roy ELLERMAN<br />
ve E. A. LONG<br />
Tercüme:<br />
Doğan ÇEÇEN<br />
Yüksek Mühendis<br />
rallerden bu gibi baz metallerin istihfsaline<br />
tatbik edilebileceğine, inanmaktadırlar.<br />
Metodun en belli başlı üstünlüğü<br />
iyi bir ayırma yapılmadan çok ince<br />
öğütülmüş kopleks cevherden metallerin<br />
ayrı ayrı ve iktisadi olarak kazanılmasıdır.<br />
Kanaatımıza göre, işlenmesi en zor<br />
sülfürler bu metodla yani kimyasal izabe<br />
ile iktisadi olarak işlenebilmektedir. Şöy-<br />
,leki müteakip terkipte bir cevher mevcut<br />
olsun: Altın, 0,2 ons/Ton, Gümüş 8,00<br />
ons/Ton, bakır % 0,50, Kurşun % 6,00,<br />
Çinko % 11, Demir % 20,00 ve Kükürt<br />
% 30,5.<br />
Altın ve gümüş pirit ve arsenopirit'e<br />
bağlı olup çinko ve kurşun konsantrelerinden<br />
flotasyon yardımı ile ayrılmaktadırlar.<br />
Çinko umumiyetle «marmatit»<br />
ihtiva eden demire bağlı kalmakta ise<br />
de biz demirin büyük bir kısmının mevcut<br />
pirite bağlı olduğunu kabul ediyoruz.<br />
Hali hazırda altın ve gümüş tenorunun<br />
kıymeti ton cevher başına 17,32<br />
$ olduğuna göre ve yine flotasyon yoluyla<br />
yekûn arsenopirit muhtevasının<br />
kazanılması imkânsızlığı düşünülürse,<br />
bütün sülfürlerde de aynı halin görüleceği<br />
sebebiyle bunların tamamının tek<br />
mahsûl olarak bir arada toplanmasının<br />
imkânsızlığı ortaya çıkar. •<br />
Bu yüzden bu yapıdaki cevherleri<br />
kimyevi usulle çalışan tesislerde işlemeyi<br />
uygun görüyoruz.
206<br />
Gene! akım şeması<br />
Ele alındığımız şemada cevher, basınçlı<br />
Liçing otoklavlarında hava yardımı<br />
ile oksitlenmektedir. Bu işlem sonucu<br />
çinko ve bakırın tamamı suda eriyebilen<br />
bakır ve çinko sülfat, kurşun ise suda<br />
erimeyen kurşun sülfat haline dönüşmektedir.<br />
Bu oksidasyon, ayrıca piritten sülfürik<br />
asidin teşekkülüne sebep olur.<br />
Altın ve gümüşün ikisinden biri bu usulle<br />
eriyebilir hale getirilmektedir. Otoklav<br />
Liçing'inden sonra asit ortam kireç ile<br />
nötürleştirilmekte ve bu karışık mahlül<br />
süzülerek çinko ve bakır sülfatlı bir<br />
Doğan ÇEÇEN<br />
KÎMYEVÎ İZABE AKIM ŞEMASI<br />
mahlül elde edilmektedir. Bu çözeltiden<br />
bakır presipitasyon, çinko ise elektroliz<br />
yoluyla kazanılır.<br />
Katı teyling halindeki kurşun sülfalt,<br />
Dietilen triamin çözeltisiyle muamele<br />
edilir. Bu şekilde hasıl olan ham triamin<br />
mahlülü, Filtrasyona tabi tutulup C0 2<br />
ile de muamele edilerek kurşun, kurşun<br />
karbonat halinde, kazanılır. Bu kurşun<br />
karbonat oldukça yüksek saflıktadır.<br />
Kurşun karbonatın bu derece saf olması<br />
neticesi bu mahsûl direkt olarak eritme'<br />
fırınına sevkedilip % 99,99 saflığında<br />
metal kurşun elde edilir.
KİMYASAL İZABENİN SÜLFÜR CEVHERLERİNE TATBİKİ 207<br />
Kurşunun teylingden kazanılmasını<br />
müteakiben geri kalan artık siyanürle<br />
muamele edilip altın ve gümüş kazanılır.<br />
Burada verilen akım şeması, bir lâboratuvar<br />
çalışmasının veya herhangi<br />
normal ebatta bir tesisin şeması değildir.<br />
Aksine ticari tesislerden alman malûmatın<br />
bir özetidir. Bu şema asit vasatta<br />
çinko ve bakırın kazanılmasındaki maliyet<br />
ve diğer hususatı açıklayıcı bilgiler ile<br />
ayni şekilde bu usulün bakır ve altın<br />
istihsaline nasıl tatbik edildiğini ve neticede<br />
otoklav Liçing'inin geniş çapta nasıl<br />
kullanıldığını göstermektedir. Bizim izahına<br />
çalıştığımız bu örnekteki maliyetler<br />
için günde 300 Ton cevher işleyen bir<br />
tesisat itibara alınmıştır.<br />
Otoklav Hçingi<br />
Metodun tatbiki, cevherin (200)<br />
meş'e kadar öğütülmesi ve hava muvacehesinde<br />
basınçlı otoklavlar içinde oksitlenmesiyle<br />
başlar. Makaleyi kaleme<br />
alanlardan E. A. Lang, bu bölümde<br />
akla gelen bütün malûmatı vermektedir.<br />
Metodun yüksek sıcaklık ve basınçta<br />
-200 meş incelikte sülfür cevherlerinin<br />
derişik sülfürik asit ortamda Liçing'e<br />
tabi tutulması hali hazırda pek kolay<br />
bir usuldür. En zor problemler U. State<br />
Cobalt Plant, National Lead Firmasında<br />
(şimdi kapanmıştır.) müşahade olunmuştur.<br />
Bu ameliyede metallerin solisyondan<br />
ayrılmasında çeşitli zorluklarla karşılaşılmış<br />
ise de Liçing usulü yine de iyi neticeler<br />
vermiş ve yüksek tazyik otoklavları<br />
senelerce arızasız çalışmıştır. Maliyet<br />
bakımından bu usûl sadece bakır, kurşun,<br />
çinko sülfürlerine tatbik edilmemekte<br />
bilâkis otoklavlar demir nikel ve kobalt<br />
için de iyi neticeler vermektedir. Maliyet<br />
noktai nazarından kimyasal usûlle çalışan<br />
bu tesisatı demir ihtiva eden flotasyon<br />
artıklariyle beslemek mümkün değildir.<br />
Şöyleki; Flotasyon yoluyla elde edilen<br />
demirin maliyeti, otoklavlarda, 1 paund<br />
pirit, kurşun, çinko ve bakır sülfürünün<br />
oksitlenme maliyetinin takriben 2,5 misli<br />
kadardır. Bununla beraber işlenmesi zor<br />
olan bu cevher otohlavda 200° C sıcaklıkta<br />
800 psi. basınçta bir saat zarfında<br />
Liçing olabilir. Gevherin bileşiminde %<br />
30,5 S olsa ve günde 91,5 Ton kükürt<br />
oksitlenmek istense bu âmeliye için günlük<br />
183 Ton oksijene ihtiyaç olacaktır.<br />
Yine bu ameliye esnasında fazla oksijende<br />
demiri ayrıca oksitler. Oksitleme<br />
ameliyesi için otoklav içine beş defadan<br />
fazla miktarda hava üflenir. Lüzumlu<br />
oksijen bu şekilde otoklava sokulmuş<br />
olur. Otoklavı dolaşıp üste toplanan gazlar<br />
su buharı ile doyabilir, bu sebeple<br />
bu gazlar mütemadi tarzda otoklav içerisinde<br />
devredilir,<br />
Tazyikli Liçing dahilinde kimyasal<br />
reaksiyonların vuku bulması için egzotermik<br />
veya harici olmayan harakete<br />
ihtiyaç vardır. Bazı hallerde ise otoklav<br />
gazları içinde suyun bulunmaması istenir<br />
ve bu hallerde soğutma donanımına ihtiyaç<br />
vardır.<br />
Ard arda denklemler olayı açıklar :<br />
CuS + 202 PbS + 202 ZnS + 202 J- CuS04 >• PbS04 ^ ZnS04 Pirit + Oksijen + Su >• n H 2S0 4<br />
+ x Fe 2 (S0 4) 3.y Fe 20 3.zH 20<br />
Asidinin tamamı ham cevherden<br />
olan ve ayrıca çinko devresinden gelen<br />
ilâve asid muhtevalı bu 300 tonluk pülp<br />
otoklavlardan boşaltılır. Bu 300 tonluk<br />
asit pülpe günde - 65 Meş inceliğinde<br />
225 Ton kireç katılmasiyle pH 1,7 e<br />
ayarlanır. Buna da jips katılarak günde<br />
450 tonluk kuru bir mahsûl elde edilir.<br />
Jips pülpün kolay filtre ve yıkanmasına<br />
yardım etmektedir.<br />
Süzme ameliyesi seri çalışan 3 filtre<br />
ile sağlanır. Filtre edilen solüsyon,<br />
durultma işi ve çökertme bakırı ile elektrolitik<br />
çinko istihsali için çinko kuruluşlarına<br />
gönderilir: Burada süzülen mah-
208 Doğan ÇEÇEN<br />
sülde kurşun devresine gönderilerek anlatıldığı<br />
gibi kurşun elde edilir.<br />
Bu metodda öğütme harcamaları<br />
cevher maliyetine ton başına 7 $ dır.<br />
Bu miktara kırma ve basınçlı Liçing<br />
harcamaları da dahildir, ve bunun 4 $ rı<br />
da otoklavlarda kullanılan basınçlı havanın<br />
maliyetidir. Bu çaptaki bir kuruluşta<br />
26 eleman çalışmakta, günde 384<br />
ton işlenmekte ve 115.200 Kwh. enerji<br />
sarf edilmektedir.<br />
Teknik literatür soğutmalı otoklavların<br />
220°G yerine 110°C da çalıştırıldığına<br />
işaret etmektedir. Bu sırada, terkipteki<br />
kükürtün yarısı elemanter kükürt<br />
haline geçmekte diğer yarısı ise hemen<br />
hemen zayi olmaktadır.<br />
Çinko ve Baların kazanılması<br />
Yazarlardan Roy Ellerman çinko<br />
devresini geliştirmiş ve maliyeti hesap<br />
etmiştir. Roy Ellerman, yıllar boyu Bay<br />
mining Go. Ltd. ortaklığının elektrolitik<br />
kuruluşlarında çalışmıştır. Buradaki bilgiyi<br />
tecrübelerine dayanarak vermektedir.<br />
Otoklavdan alınıp filitre edilen ve<br />
yıkanan pülp, ham bir solisyon halinde<br />
çinko tesislerine sevkedilir. Devredilen<br />
bu solisyonun analizi şöyledir :<br />
Zn 150 Gr/Litre<br />
Fe 14 »<br />
Cu 3<br />
Gd 0,150 »<br />
Co 15 Miligram/Litre<br />
As . 500 »<br />
Sb 50 »<br />
Ge 1,5 »<br />
pH 1,5 Ünite<br />
Bu mahlülün pH sı ilk durultma<br />
devresinde kireç ilâvesiyle 5,0 a yükseltilir.<br />
Demir, bu solisyon içerisinde ferri<br />
hidroksid, arsenik, antimon ve Germanyum'a<br />
bağlı bir bulk halinde bulunur.<br />
Bunun ardından hava ile karıştırılarak<br />
bu mahlül içindeki demirin tamamı oksitlenir.<br />
Bundan sonra durultulan eriyiğe<br />
çinko tozu katılarak bakır ve çinko birbirinden<br />
ayrılır. Bu sırada Cd un bir<br />
kısmı bakır ile çöker.<br />
Son olarak da şayet içinde kobalt<br />
varsa solisyon, nitrozob-Naftol ile muamele<br />
edilip kobalt çöktürüîür. Bu mahlülün<br />
durultulmasmdan sonra artık elektroliz<br />
başlıyabilir.Burada çinko elektroliz<br />
tesisatının detayını incelemeye ihtiyaç görmüyoruz.<br />
Sadece bu tesisatın paund<br />
çinko başına 1.8 Kwh. îık enerjiye ihtiyaç<br />
gösterdiğini söyliyeceğiz. Arta kalan<br />
anolitin litresinde 125 Gr. H 2 S0 4 ve<br />
55 Gr. çinko vardır. Bunun pH sı da<br />
kireç ile 1,7 e ayarlanarak tekrar başlangıç<br />
devresine verilir.<br />
Katod çinkosu el ile her 24 saatta<br />
bir toplanıp eritilerek 60 paund'luk kalıplar<br />
halinde dökülür.<br />
Bütün bu devrede 49 personel çalışmakta<br />
ve günde 118,000 Kwh.'lik enerji<br />
harcanmaktadır. Satışa hazır çinkonun<br />
maliyetine böylece 4 $ lık bir masraf<br />
biner ve çinko oldukça yüksek dereceli<br />
bir mahsûldür.<br />
Kurşunun kezamîması<br />
Otoklav devresinin filtre mahlülü<br />
orijinal cevherdeki kurşun, gümüş ve altının<br />
tamamını muhtevidir. Bu mahlül<br />
içinde ayrıca % 99 nisbetinde suda erimeyen<br />
demir arsenet halinde arsenik<br />
ile bazik demir sülfat halinde demir<br />
mevcuttur. Yekûn kuru mahsûlün ağırlığı<br />
pH ayarlarken ilâve olan kireç ve<br />
jips de dahil olmak üzere 450 ton/gün<br />
kadardır.<br />
H. L. Hazen'de tesisatın bu bölümünü<br />
incelemektir. Aminlerle yapılan<br />
kurşun sülfat Liçing,inin geniş çapta<br />
izahı, çeşitli ve bu çeşit tesisatları kurmuş<br />
F.A. Forward ve H. Veltman tarafından<br />
yapılmıştı. Bu şahıslar ayrıca<br />
solisyon içinden karbon dioksit gazı ge-
KİMYASAL İZABENİN SÜLFÜR GEVHERLERİNE TATBİKİ 209<br />
rildiği zaman saf bazik kurşun karbonatın<br />
ayrıldığını da göstermişlerdir. Bu bilgiye<br />
dayanarak biz bu devrede dietilen<br />
triamin kullanmaktayız.<br />
Otoklavların yıkanan filitre mahlülü<br />
normal bir sıcaklıkta 4 saat kadar litresinde<br />
50 Gr. dietilen triamin bulunan<br />
bir çözelti ile karıştırılır. Bu ameliye<br />
sonucu bu mahlülden litresinde 50 Gr.<br />
kompleks kurşun dietilen triamin sülfat<br />
bnlunan bir mahsûl elde edilir. Bu şekilde<br />
450 tonluk yekûn kurşun sülfatdan<br />
36.000 paundluk kurşun ham maddesi<br />
elde edilir. Bu iş içinde günde 360 Ton<br />
triamin solüsyonuna ihtiyaç vardır. Ayrıca<br />
bu devrenin su gideri dakikada 60<br />
galona yakındır.<br />
Bu işlemden sonra mahlül seri çalışan<br />
3 filtreye yollanır, pülp'den kurşunun<br />
% 99 u yıkanıp alınır. Geri kalan<br />
% 1, kurşun ve yeni suda eriyen tiramindir.<br />
Bu eriyiğin içinden karbon dioksit<br />
gazı geçirilerek saf beyaz renkte<br />
kurşun karbonat teşekkül ettirilir. Bu<br />
kurşun karbonata ham cevherdeki öbür<br />
metaller karışmamaktadır. Saf kurşun<br />
karbonattan redükte eritmesiyle % 99,99<br />
saflığında .metal kurşun elde edilir.<br />
Triamin ise solisyon içinde triamin<br />
sülfat ve karbonat şeklinde kalır.'Bu<br />
solüsyona kireç sütü ilâvesiyle kalsiyum<br />
karbonad ve kalsiyum sülfat teşekkül<br />
ettirilerek bunlar ortamdan alınır ve<br />
triamin orijinal haline getirilir. Bu işlemde<br />
gayet ucuza mal olmaktadır.<br />
Triaminin devrede kimyasal bir rolü<br />
yoktur. Bununla bereber bu ucuz metod<br />
henüz geniş çapta tecrübe edilmiş değildir.<br />
Bu tesis için günde % 95 CaO terkipli<br />
18 Ton kireç yakmak mecburiyeti<br />
vardır. Bu kireç miktar itibariyle hem<br />
triamini orijinal haline dönüştürmekte<br />
hemde çinko sülfatın durultulması ve<br />
siyanür devresinde altın ve gümüşün<br />
kazanılmasında kullanılmaktadır.<br />
Kurşun deyresinde 28 kişi çalışmaktadır.<br />
Direkt masraf ise paund başına<br />
4 $ dır.<br />
Âlim ve gümüşün kazanılması<br />
Yıkanan kurşun mahlülünden arta<br />
kalan mahsûl takriben 424 Ton kadar<br />
ağırlıkdadır. (Kuru) ve orijinal cevherin<br />
altın ve gümüşünün tamamını muhtevidir.<br />
Bu pülp siyanür, devresine sevk edilir.<br />
Buna 2 paund siyanür solüsyonu<br />
katılarak karıştırmaya başlanır. Daha<br />
sonra pülp yıkayıcı filtrelerde süzülür.<br />
Yıkama artığı teyling olarak atılır. Filtre<br />
solisyonu içindeki, altın ve gümüş çinko<br />
tozu ile çöktürülür. Arta kalan eriyik<br />
ise tekrar devreye verilir. Çöken mahsûl<br />
altm ve gümüşün % 95 ini kapsar.<br />
Bu mahsûlde eritilerek çubuk şeklinde<br />
dökülür. Bu tesiste ton cevher başına 5<br />
paund siyanür harcamakta ve devrede<br />
12 işçi çalışmaktadır. Masraf, ham cevherin<br />
ton maliyetine ek olarak 3 $ dır.<br />
îşletme maliyeti toplamı<br />
Burada anlatılan metoda göre, günde<br />
300 ton cevher işleyen bir kuruluşta<br />
her metali % 95 randımanla kazanmak<br />
şartiyle işlenen ton cevher başına sarfiyat<br />
27,81 $'a ulaşmaktadır. Maliyetlerin<br />
çözümü tablo I ve II de gösterilmiştir.<br />
1 - Oksijen redüksigonu ile elemanter<br />
kükürt yapımı-— Eğer otoklavlar<br />
sadece bir lâboratuvar sınavı olarak<br />
220°G yerine 110°G sıcaklıkta çalıştırılırsa<br />
sülfür minerallerindeki kükürt elemanter<br />
kükürt haline dönüşür. Bu. işleme<br />
asit ortamı ayarlama île kireç de<br />
katılır. Elemanter kükürt konsantre şeklinde<br />
yüzdürülüp alınarak eritilip dökülür.<br />
Neticede ton başına cevher maliyetine<br />
2 $ lık bir masraf biner.<br />
2 - Kurşun devresindeki aminin<br />
kazanılması-— Kurşun devresindeki<br />
kimyevi maddelerin ton/cevher başına<br />
yüklediği harcamanın epeyce fazla ol-
210 Doğan ÇEÇEN<br />
TABLO - I<br />
Ayda 900 ton cevher işleyen Kimyasal izabe<br />
tesisinin m aliyet analizi<br />
Personel<br />
8 idareci<br />
26 kırma, öğütme ve<br />
liçing<br />
49 çinko ve bakır<br />
devresi<br />
28 kurşun devresi<br />
16 altm ve gümüş<br />
10 anabüro<br />
6 lâboratuvar<br />
5 müteferrik<br />
148<br />
$<br />
$<br />
$<br />
Ton/maliyet :<br />
Yekûn işletme masrafı $<br />
Elektrik enerjisi<br />
7,380,000 kw 0,008 $<br />
Kireç 9,000 ton 3,00 $/Ton<br />
Dietilen triamin<br />
9.000 pound 41 1/2 cents<br />
Tesis amortismanları<br />
Diğer masraflar<br />
Özel masraflar<br />
Aylık<br />
Maliyet<br />
8.912.50<br />
14.768,09<br />
27.428,26<br />
15.614,44<br />
9.287,23<br />
4.783,51<br />
3.756,70<br />
2.342,27<br />
86.983,00<br />
9.655,—<br />
520.292.50<br />
59.040,00<br />
27.000,00<br />
3.753,00<br />
30.000,00<br />
10.000,00<br />
3.000,00<br />
Ton/<br />
Maliyet<br />
6,560<br />
3,000<br />
0,015<br />
3,333<br />
1,111<br />
0,333<br />
Yekûn işletme masrafı 250.292,50 27,81 $<br />
duğu kanısındayız. Şimdiye kadar yayınlanan<br />
bilgiye dayanılarak aminin masrafı<br />
Ton /cevher basma yaklaşık olarak<br />
0,42 $ kadardır. Ayrıca 1/2. ton kadar<br />
su ilâvesi de düşünülürse ve bununda<br />
buharlaşması neticesi bir kısım aminin<br />
kaybına sebep olduğu düşünülürse, amin<br />
solisyonunun saklanmasının zorluğu ortaya<br />
çıkar; ameliyenin daha da değiştirilmesi<br />
gereklidir.<br />
Flotasyon konsantrelerinin işlenmesi<br />
Verdiğimiz şemada, işlenen mal, ne<br />
pirometallurjik yolla elde edilen, ne de<br />
konsantrasyon yada ayırma yoluyla istihsal<br />
edilmiş bir mal değildir. Bununla<br />
beraber konsantrasyon yoluyla aynı tipde<br />
mahsuller elde edildiği takdirde bunlardaki<br />
metallerin Kimyevi îzabe ile<br />
kazanılabileceğini kabul etmekteyiz.<br />
Personel<br />
TABLO - II<br />
Ayda 9000 Ton Ce^ her işleyen tesiste<br />
maliyet etüdü<br />
Kırma, öğütme, Liçing<br />
Çinko ve bakır Liçingi<br />
Altm ve gümüş"<br />
Yekûn<br />
İdare ve lâboratuvar<br />
Büro<br />
Amortisman<br />
özel<br />
Yekûn<br />
Ton Maliyet<br />
$<br />
$<br />
1<br />
$<br />
Aylık<br />
Maliyet<br />
63.000<br />
77.600<br />
27.000,00<br />
198.380,00<br />
8.912,50<br />
10.000,00<br />
30.000,00<br />
3.000,00<br />
250.292,50<br />
27,81<br />
Ton/<br />
Maliyet<br />
7,00<br />
8,63<br />
3,00<br />
Örnek olarak % 51 tenörlü bir çinko<br />
konsantresi ile % 73 lük bir kurşun<br />
konsantresi alınsın. Bu çinko konsantresinden<br />
günde 67 ton tesisde elektrolize<br />
tabi tutulabilir ve tesisde günde 150 ton<br />
kurşun konsantresi istihsal ediliyorsa bunun<br />
87 ton'u bu usulle bu devrede işlenebilir.<br />
Bu iki konsantre karıştırılıp,<br />
ayni tesiste işlenirse % 99,99 saflıkta<br />
ayda 35.000,00 paund kurşun ve 2.000<br />
paund elektrolitik çinko elde edilir. Şu<br />
halde günlük konsantre istihsalinin yarısı<br />
işlenebiliyor kabul edilir. Bazı hallerde<br />
demirin bulunuşu otoklavdaki kimyevi<br />
olaylara yardımcı olmaktadır. Şayet demir<br />
flotasyon konsantresi içinde bulunmuyorsa<br />
çinko devresinden sağlanır. Basınçlı<br />
otoklavlardan arta kalan mahsûl<br />
olan çinko ve bakır sülfatın yıkanmasından<br />
sonra kalan artığın yıkanma artığı,<br />
epeyce jips ve kurşun sülfat ihtiva eder.<br />
Kurşun sülfat bu haliyle etilen triamin<br />
ile muamele edilip süzülünce artık konsantredeki<br />
altın ve gümüşün tamamını ve<br />
jipsin büyük bir kısmını beraberinde taşır.<br />
Çünkü triamin solisyonundada bir<br />
kısmı artık olarak geride kalmaktadır.<br />
Neticede hasıl olan kurşun karbonat kü-
KİMYASAL İZABENİN SÜLFÜR CEVHERLERİNE TATBİKİ 211<br />
çük bir filtre tesisinde süzülmekte ve<br />
redüksiyon ile % 99,99 luk kurşun elde<br />
edilmektedir.<br />
Bu çeşit çalışmanın maliyeti yani,<br />
günde 150 ton konsantre işleyen bir tesisin<br />
masrafı günde 300 ton cevher işleyen<br />
bir tesisden birazcık daha fazladır,<br />
denilebilir. Buna istinaden masraf ola<br />
rak konsantrasyon maliyetlerine % 35<br />
kadar ayrıca bir masraf bindiği hesap<br />
edilmektedir. Geri kalan % 65 kısım ise<br />
flotasyon ve diğer hazırlama ameliyelerine<br />
ait masraflardır.<br />
Bütün bu izahat neticesi tekrar başlangıçtaki<br />
suale dönelim. Neden Kimyasal<br />
îzabe yapılmasın?.
MİNERAL PİYASASINDA SATIŞLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER<br />
Konsantrelerin piyasalanması veya<br />
satışı her potansiyel müstahsil için önemle<br />
ele alınması gereken bir problemdir.<br />
Kompleks bir mahiyeti olan bu problem<br />
etraflı bir etüd ve araştırma ister. Satışlardan<br />
doğacak gelirler için yapılan dikkatsiz<br />
sayımlar birçok teşebbüsün büyük<br />
zararlarla sonuçlanmasına sebep olur.<br />
Mineral yatağının yeri bu problemi<br />
etkileyen faktörlerden biridir. Çünkü<br />
taşıma masrafları mümkün kazançları<br />
ya azaltır veya işletmeyi ekonomik olmaktan<br />
uzaklaştırır.<br />
Mineral yatağının tenörü ve gösterdiği<br />
özellikler piyasa potansiyeli ve temizleme<br />
ile zenginleştirme şartlarına<br />
bağlı kalarak açıklıkla tesbit edilmelidir.<br />
Genellikle laboatuar denemelerinin yapılması<br />
cevher işletme metodlarmın, muhtemel<br />
kayıpların ve diğer faktörlerin<br />
incelenmesi bakımından gereklidir. Böyle<br />
denemeler istihsal masraflarını ve sermaye<br />
ihtiyaçlarını tahmin etmekte gerekli<br />
olduğu gibi piyasadaki alıcılara örnekler<br />
hazırlamak gayesiyle de önem taşır.<br />
Ham cevherlerin veya metalik ile<br />
metalik olmayan tüvenan minerallerinin<br />
satışı genellikle zor problemler yaratır.<br />
<strong>Maden</strong> işletmelerinin temizleme ve izabe<br />
tesislerine ekonomik mesafede olmaları<br />
ve bu tesislerin muayyen cevher ve mineral<br />
için büyük taleplerde bulunmaları<br />
normal olarak bu problemleri kısmen<br />
çözebilir. Çok kere ham cevherin taşıma<br />
ağırlıklarının düşürülmesi veya alıcının<br />
Yazan :<br />
C. F. PAGE *<br />
Çeviren :<br />
Mehmet GÜNEY<br />
muhtelif şartlarını yerine getirebilmek<br />
üzere çeşitli konsantrasyon işlemlerine<br />
tâbi tutulması maden işletmeleri tarafından<br />
ifası gereken bir husustur.<br />
Bakır, kurşun, çinko, altın ve gümüş<br />
gibi metallerin mineralleri ile onların<br />
konsantreleri için sürüm imkânları geniştir<br />
ve müstahsillerin çoğu temizleyici tesisler<br />
ve alıcılar üzerinde tercih tasarrufuna<br />
sahiptirler. Daha nadir metalik veya metalik<br />
olmayan minerallerin satışı piyasada<br />
az alıcı bulacağından daha da zor<br />
olabilir. Yazının sonunda «Önemli Metaller»<br />
ve «Metalik Olmayan Mineraller»<br />
e ait ayrı ayrı tablolar verilmiş ve<br />
bu metal ile minerallerin esas kullanılma<br />
yerleri, işleniş tarzları, piyasalama şartları<br />
ile 1964 yılındaki fiat sınırları açıklanmıştır.<br />
Piyasalama şartları ve satış<br />
fiatları çok kere mahallî talebe bağlıdır.<br />
Pekçok hallerde satış kontratları riski<br />
indirmek gayesiyle cevher veya mineralin<br />
istihsaline girişmeden evvel müzakere<br />
edilmelidir. Genellikle, müstahsilin nihaî<br />
tüketici veya cevher zenginleştirme tesislerini<br />
bizzat bularak elindeki mal için<br />
piyasa yaratması gereklidir.<br />
Birçok metal maden firması hazırlık<br />
safhalarında karşılaştıkları malî zaruretler<br />
dolayısiyle ham cevherlerini ve cevher<br />
zenginleştirme tesislerine (ki bu tesisler<br />
başka firmalar tarafından nakit<br />
veya nakit olmayan cevher karşılığı çeşitli<br />
maden işletmelerinin ham cevherle-<br />
* CF. PAGE, Denver Equipment Company'nin<br />
Başkan yardımcısıdır. Deco Trefoil,<br />
Kasim-Arahk, 1964.
MİNERAL PİYASASINDA SATIŞLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER 213<br />
rini işlerler) veya doğrudan doğruya<br />
izabe tesislerine sevkederler. İzabeye şevketine<br />
halinde kazançlar taşıma maliyetleri,<br />
yüksek temizleme ücretleri ve izabe<br />
kayıpları yüzünden azalır. Çok kere yalnız<br />
seçici bir metodla maden ocağından<br />
çıkarılmış yüksek tenörlü cevherler bir<br />
izabe tesisine bir kâr sağlıyacak tarzda<br />
direkt olarak sevkedilebilirler. Genellikle<br />
düşük tenörlü cevherleri zenginleştirmek<br />
gayesiyle bunların maden havzasına en<br />
yakın cevher konsantrasyon tesislerine<br />
sevkedilmesi gerekir. Bu çeşit cevher<br />
zenginleştirme tesisleri değişik tip cevherleri<br />
işleyebilmek için tertiplendiğinden<br />
kaybedilen ekonomik minerallerin miktarı<br />
artar. Cevherin izabeye şevkinden<br />
evvel konsantrasyon tesislerinden zenginleştirilerek<br />
geçirilmesi taşıma masraflarının<br />
azlığından ve izabeci firmaların<br />
tenor bakımından zenginleştirilmiş cevhere<br />
daha yüksek fiat ödemelerinden<br />
daha çok kâr temin eder.<br />
Mevcut madenlerin yalnız küçük bir<br />
kısmı temizleme ve izabe tesisine yakındırlar.<br />
Genellikle, bir maden yatağının<br />
tenor ve hacminin yeterli olması durumunda<br />
madencinin kendi inisiyatifi ile<br />
bir temizleme-konsantre tesisini kurması<br />
ekonomik mânada uygun bir hareket<br />
olur. Bu mânada bir tesis muayyen bir<br />
cevher için güvenilir laboratuar denemelerinden<br />
sonra inşa edilmelidir. Böyle<br />
olunca, riskin büyük bir kısmı ortadan<br />
kaldırılmış ve yüksek tenörlü konsantreler<br />
az kayıplar ve düşük maliyetlerle<br />
elde edilmiş olur. Cevher ve mineralle^<br />
rin flotasyon işlemine uygulanarak ayrılmalarını<br />
temin etmekde kullanılan cevher<br />
zenginleştirme usullerindeki son buluşlarla<br />
çeşitli madenlerde randımanlı<br />
konsantrasyonun geliştirilmesi yüksek<br />
kazançları mümkün hale getirmiştir.<br />
Metalik mineralleri ve cevher konsantrelerini<br />
istihsal edenlerin veya satanların<br />
ürünlerinin karakter ve tenörlerini<br />
kontrol edip azamî kârı sağlıyabilmeleri<br />
için muhtelif izabe işlemleri ve tarifeleri<br />
hakkında bilgi sahibi olmaları faydalıdır.<br />
Konsantrelerde bazı yabancı maddelerin<br />
bulunması kazançları azalttığı gibi, diğer<br />
bazı yabancı maddelerin bulunması da<br />
izabe işlemlerini kolaylaştırdığından kazancın<br />
yüksek olmasına sebebiyet verirler.<br />
Kurşun, çinko ve bakır izabe tesisleri<br />
genellikle işlemleri zorlaştıran metaller<br />
için ya az ödemelerde bulunurlar veya<br />
bu yabancı metaller için konsantre sahibine<br />
çok daha az ödeme yapmakla<br />
onları cezalandırırlar. Örneğin, kurşun<br />
konsantresindeki bakır için kurşun fiatma<br />
yakın bir fiat ödendiği halde bakır konsantresindeki<br />
kurşuna ancak kurşun fiatının<br />
% 50'si ödenmektedir. Kurşun ve<br />
bakır konsan trelerindeki çinko metali<br />
uygulanan işlemleri zorlaştırdığından<br />
mevcudiyetinin muayyen oranları aşması<br />
halinde tarifelerde yapılan yüksek indirimlerle<br />
izabeciler tarafından madencilerin<br />
cezalandırılmalarının yapılması yoluna<br />
gidilir.<br />
İzabe tesisleri<br />
izabe tesisleri problemlerinden biri<br />
baz metal cevher konsantrelerinin metal<br />
külçe haline kârlı bir şekilde dönüştürülmesidir.<br />
Bir izabe tesisi cevherleri halihazır<br />
piyasa fiatları üzerinden alır, fakat<br />
bu fiattan yüklümü, örnek alma, izabe,<br />
rafineri, kıymetli külçe nakliyatı ve piyasalama<br />
masrafları düşürülür. İzabe<br />
tarifeleri izabe işlemleri için gerekli işçilik<br />
yahut amortisman, sigorta, vergi<br />
ve diğer masrafları örtecek ve kâr getirecek<br />
şekilde tesbit edilir. Konsantre<br />
satıcısına yapılan ödemeler cevherin tipine,<br />
ve tatbik edilen izabe sistemlerine<br />
göre değişir. Tarife üzerinden yapılan<br />
cezalandırmalar cevherin izabe masraflarına<br />
etki eden unsurlarının miktarına<br />
göre değerlendirilir. Şayet işlenen cevher<br />
sıvı cüruf haline getirilmezse silika,<br />
demir yahut kireç gibi ergimeyi kolaylaştıran<br />
maddelerin . ilâvesi gerektiğinden
214<br />
bu ek masraflar için tarife üzerinden<br />
yapılan az ödemelerle cezalandırmalar<br />
yapılır.<br />
Jiglerdén, konsantrasyon masalarından<br />
veya başka zenginleştirme işlemlerinden<br />
geçmiş yüksek tenörlü ve tabiî<br />
altın ve gümüş ihtiva eden konsantreler<br />
en iyi kazancı sağlamak için düşük tenörlü<br />
ürünlerden ayrılarak satılmalıdırlar.<br />
Bir konsantredeki segregasyon veya<br />
yetersiz karıştırma dolayısiyle gerçek<br />
değerlerin ne olduğu alınan örnekler<br />
sonucu tayin edilmeyebilir. Dolayısiyle,<br />
altm ve gümüş metallerini amalgamasyon<br />
metodları ile amalgam şeklinde yüksek<br />
tenörlü konsantrelerden ayırmak çok<br />
hallerde kârlı bir işlemdir. Amalgam<br />
ayıncılı Denver Amalgamasyon ünitesi<br />
böyle metallerin ayrılması ile elde edilmesini<br />
sağlamakda ideal bir cihazdır.<br />
Bu cihaz bilhassa Denver Mineral jiglerinden<br />
gelen yüksek tenörlü ürünler<br />
için müessirdir.<br />
Metalik halinde veya amalgamasyon<br />
yahut siyanidizasyon metodları ile elde<br />
edilmiş kıymetli külçe % 20'in üzerinde<br />
altın ve gümüş bileşimini ihtiva ettiği<br />
takdirde kolaylıkla Birleşik Amerika<br />
Devletleri Darphanesine satılabilir. Darphanenin<br />
rafineri masrafları düşük olup<br />
bir troy ons (31.10 gram) altın için<br />
8.75 cent (78.75 krş.) kadardır.<br />
Bakır İzabesi- — Bakır cevherlerinin<br />
izabesi kurşun ve diğer metal cevherlerinin<br />
izabelerinden farklıdır. Bu<br />
fark işlemin oksitleyici şartlar altında<br />
yapılmasından doğar ve böyle şartlar<br />
kurşunun elde edilmesini imkansızlaştıran<br />
silisli cüruflar sayesinde sağlanır.<br />
Malahit, azurit, küprit gibi oksitli<br />
bakır cevherleri ve tabiî bakır kok ve<br />
ergimeyi kolaylaşlıran maddelerin yardımiyle<br />
bir water-jacket veya reverber<br />
fırınında kolaylıkla indirgenir ve % 95<br />
ile % 98 sınırları arasında bakır ile<br />
kükürt, demir, antimuan ve diğer kıy<br />
Mehmet GÜNEY<br />
metli metalleri içine alan bir ürün elde<br />
edilir. Bakır eşit aralıklarla fırından<br />
alınır, ingotlar halinde . dökülür ve rafineri<br />
tesislerindeki işlemlere uygulanmak<br />
üzere oralara sevkedilir. Sülfürlü cevherler<br />
ve . konsantreler kükürt, arsenik ve<br />
antimuandan bir kısmının izabe işlemlerine<br />
girişmeden evvel bertaraf edilmesi<br />
gayesiyle bir reverber fırınında gerekli<br />
işleme tâbi tutulur. Kavurma işlemi<br />
sonunda elde edilen mat bakırın tenörü<br />
karışımında geri kalan kükürt miktarına<br />
bağlı kalarak, genellikle, % 16 ile % j<br />
60 limitleri arasında bakır değişir. Kükürt,<br />
demir ve bakır oksitlerle birleşerek<br />
mat bakırı meydana getirmekte ve bu<br />
mat altın, gümüş, arsenik, antimuan<br />
ile bizmutu müessir bir tarzda kendinde<br />
toplamaktadır. Erimiş mat<br />
zaman zaman fırından alınıp silisli cevherlerle<br />
karıştırılarak kükürdün oksidasyonu<br />
için bir konvertere sevkedilir. Konverterde<br />
elde edilen blister bakır ateş<br />
rafinerisinde veya elektrolitik metodlarla<br />
işlenmek üzere ingotlar haline getirili.<br />
Bakır izabesindeki kayıplar, % 4.5<br />
ile % 6 arasında bakır, % 3 ile % 5<br />
arasında gümüş ve % 1 ile 2 arasında<br />
da altındır.<br />
tzabeye tâbi tutulan bakır konsantrelerinin<br />
çoğunluğu gayet ince toz halinde<br />
olduğundan kavurma izabe işlemleri<br />
sırasında yüksek oranda toz kayıpları<br />
husule gelir. Bu tozlar arsenik, kurşun<br />
ve diğer yabancı unsurları ihtiva eden<br />
izabe gazlan ile birlikte toz odalarında<br />
ve Kotrel elektrostatik çökelticilerde toplanan<br />
gazlar ya kokla beraber sinter<br />
edilirler veya tâli-ürünleri elde etmek<br />
amacı ile izabe edilecek şekilde briket<br />
haline getirilirler.<br />
Kurşun izabesi— Başlıcası kurşun<br />
sülfür (Galen, PbS) olan kurşun cevherleri<br />
ve konsantreleri, genellikle, biraz<br />
gümüş, altın, çinko ve bakırla beraber<br />
antimuan, kalay, kadmiyum ve bizmut
MİNERAL PİYASASINDA SATIŞLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER 215<br />
gibi izabe ve rafineri gibi işlemlerini<br />
güçleştiren yabancı maddeleri de ihtiva<br />
ederler. Kurşun sülfür könsantrelerindeki<br />
kükürt yüzde oranını indirmek gayesiyle<br />
bunlar Dwight-Lloyd sinter makinelerinde<br />
sinterleşmeye tâbi tutulurlar.<br />
Bu bir kavrulma olayıdır, işlem, izabe<br />
sırasında yüksek fırında teşekkül eden<br />
mat miktarını kontrol etmeğe yarar.<br />
Kontrollü şartlar altında ilâve edilen<br />
kokun ve ergitici maddelerin miktarları<br />
yüksek fırına şarj edilecek kavrulmuş<br />
ve sinterleşmiş konsantrelerin terkibine<br />
bağlıdır, istihsal edilen mat % 40 kadar<br />
bakır ihtiva edebilir, ayrıca yüksek<br />
fırının şarjında kükürt miktarı dikkatle<br />
kontrol edilmezse aşırı yüzde oranında<br />
kurşunda ihtiva edebilir. Bakır matları
216 Mehmet GÜNEY<br />
altın ve gümüşü randımanlı bir şekilde<br />
bünyelerinde toplarlar. Matların çoğu<br />
ihtiva ettikleri bakırı ve tâli-ürünleri<br />
elde etmek için ya bakırın işleme tâbi<br />
tutulduğu fırınlarda işlenir yada bakır<br />
izabe tesis firmalarına satılır. Kurşun<br />
yüksek fırında indirgenerek cüruf ve matın<br />
altında toplanır. Bu üç ürün fırından,<br />
birbirinden muayyen mesafedeki<br />
musluklar vasıtasiyle alınır. Elde edilen<br />
kurşun külçelerin herbiri 80 libre<br />
(36.29. Kg.) olan çubuklar halinde dökülür.<br />
Müteakiben muhtelif işlemlerin<br />
uygulanmasiyle kurşun rafinere edilir.<br />
Bu işlemlerin seçimi kurşunun nihaî kullanılış<br />
şekline ve yabancı maddelerin<br />
miktarları için konulan hadlere bağlıdır.<br />
Çinko izabesi-— Çinko kalamin,<br />
zinkit, simitsonit ve f ranklinit gibi oksitlerden<br />
ve bilhassa sülfür olan sifelarit,<br />
ZnS, mineralinden elde edilir. Uzun bir<br />
süredir rayiçde olan izabe metodu parça<br />
parça veya devamlı halde distillasyon<br />
usulleridir. Mamafih, safiyeti yüksek<br />
metale karşı taleplerin artması<br />
leaching ve elektrolitik metodl arının geliştirilmesine<br />
sebep olmuştur.<br />
Çinko izabe tesislerinin gerektirdiği<br />
ucuz yakıtların kolaylıkla temin edilebilmesi<br />
hususu (kömür, tabiî gaz ve<br />
elektrik enerjisi gibi) tesis mahallerinin<br />
tayininde önemli rol oynarlar.<br />
Çinko cevherlerinin diğer sülfürler<br />
gibi indirgenmeden önce kükürt miktarının<br />
azaltılması maksadiyle kavrulmaları<br />
veya sinterleşmeleri şarttır. Oksitle çinko<br />
cevherleri damıtma veya imbikleme<br />
fretorting) işlemine tâbi tutulmadan evvel<br />
C0 2 ve rutubetin bertaraf edilmesi<br />
için kalsine edilirler. Kurşun, kadmiyum<br />
ve demir gibi yabancı maddeler<br />
gevrekliğin azaltılması ve korrozyon<br />
mukavemetinin artırılması gayesiyle düşük<br />
limitlere indirilirler.<br />
Kavrulmuş veya kalsine edilmiş çinko<br />
cevherlerinin parça parça distillâsyo-<br />
nunda 200 veya daha fazla kapalı kil<br />
imbiklerle beraber inşa edilmiş bir fırın<br />
kullanılır. Herbir imbik 135 libreye<br />
(61.236 Kg.) kadar şarj edilebilir. Böyle<br />
bir şarj materyelinin % 40 kadarını<br />
indirgeme maddesi olan antrasit kömürü,<br />
kok veya maden kömürü teşkil eder.<br />
imbiklerin ısıtılması üzerine şarjın harareti<br />
1100°C.'in üzerine çıkar ve cevherdeki<br />
metal çinko buharı haline dönüştürülür.<br />
Bu çinko buharı imbiklerden<br />
bir tüp sistemi vasıtasiyle alınır, teksif<br />
edilir ve böylece çinko bir araya getirilebilir.<br />
% 98.5 çinko ihtiva eden bu<br />
ürün ya tekrar distillâsyona tâbi tutulur<br />
veya küçük bir reverber fırınında eritilir,<br />
dolayısiyle oksitlerle yabancı maddeler<br />
satıhdan cüruf olarak ayrılır. Kurşun<br />
ve çinko-demir alaşımları fırının<br />
dibine çökerler.<br />
Parça parça distillâsyonda çinko kayıpları<br />
% 15'e kadar çıkabilir ki bu<br />
oran cevherlerdeki yabancı maddelerin<br />
miktarına bağlıdır.<br />
Dikey imbikler kullanan devamlı<br />
distillâsyon metodlarının gelişmesi çinkonun<br />
daha müessir bir tarzda elde edilmesine<br />
ve maliyetlerin düşmesine sebep<br />
olmuştur. Maliyetlerde kaydedilen düşmeler<br />
mekanizasyonun bütünlüğünden,<br />
yüksek termik randımandan ve düşük<br />
bakım masraflarından doğmuştur. Devamlı<br />
işlemde karbonlu madde ile uygun<br />
bağlayıcı materyelle karıştırılmış<br />
kavrulmuş çinko cevheri dikey imbiklere<br />
doldurulacak gözenekli şarjı meydana getirmek<br />
üzere briket haline çevrilirler.<br />
Briketler kok sıcaklığında 900 °C.'ye<br />
kadar çıkış gazları tarafından ısıtılır ve<br />
parça parça dikey imbiklerin üstüne dökülürler,<br />
imbikler devamlı olarak alttan<br />
deşarj olurlar. Bunlar sürekli olarak buharlaşmış<br />
çinko ihtiva eden gazlar çıkardığından<br />
teksif işlemi kolayca çinko oksit<br />
tozlan vasıtasiyle kontrol edilir. Kondansör<br />
buharı süratle soğutur ve erimiş<br />
çinkonun soğumasını da kontrol eder.
MINERAL PİYASASINDA SATIŞLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER 217<br />
Bu kontrol daha fazla oksitleşmenin önüne<br />
geçer. Dışarıya defedilen gazlardan<br />
çinko tozları elde edilir ve tekrar işleme<br />
tâbi tutulurlar. Dikey imbikler sisteminde,<br />
genellikle, çinkonun elde edilme oranı<br />
% 92 ile % 96 limitleri arasında değişir.<br />
Imperial izabe işlemi.— Imperial<br />
İzabe Limited Şirketi (Imperial Smelting<br />
Corp., Ltd.) tarafından geliştirilen<br />
bu metod artan bir şekilde çinko izabe<br />
endüstrisinde kullanılmaktadır. Bu işlem<br />
sinterleşmiş ve kavrulmuş çinko konsantrelerini<br />
kokla beraber yüksek fırınlarda<br />
izabe eder. Yüksek fırın gazları, genellikle,<br />
% 5 ile % 6 çinko ve % 8 ile % 10<br />
C0 2 ihtiva ederler. Bu gazlar erimiş kurşunla<br />
temasa getirilir ve çinko buharı çinko<br />
metalini elde etmek üzere kondanse<br />
edilir. Çinko kurşundan çinko/kurşun<br />
ayırma odasında soğutma ve aralarındaki<br />
özgül ağırlık farkına istinaden temin<br />
edilir. Bu metod ayni zamanda kurşun/<br />
çinko konsantrelerinede tatbik edilir.<br />
Böyle hallerde kurşun fırının altındaki<br />
musluklardan dışarı alınır. Karbon tüketimi<br />
aşağı yukarı buharlaşmış çinko<br />
ağırlığının % 104'ü kadardır. Kurşun<br />
istihsali için daha fazla karbona ihtiyaç<br />
yoktur, çünkü teşekkül eden kurşun oksit<br />
eksotermik olarak CO'de indirgenir.<br />
Bazı kondansör gazları fırına verilecek<br />
havayı 600 °C.'ye ve şarjıda 800 °C.'ye<br />
ısıtabilmek gayesiyle yakılır.<br />
Bu metod külçe halinde kurşun ve<br />
çinko konsantreleri gibi çeşitli materyellere<br />
tatbik edilebilir. Bunun için izabesi<br />
yapılacak sinlerin % 10 veya daha fazla<br />
kurşunu beraberinde bulundurması<br />
yeterlidir. Bu işlemlerde altın ve gümüş<br />
gibi kıymetli metaller kurşun yüksek fırınında<br />
olduğu gibi kurtarılır. Bakır mat<br />
ve speiss şeklinde küçük miktarlarda elde<br />
edilir.<br />
Bu metodla elde edilen kurşun külçesi<br />
tenor bakımından yüksek fırın işlemi<br />
ile elde edilen kurşunla mukayese<br />
edilebilir. Böyle külçelerin piyasaya sunulabilmesi<br />
için rafineri işlemlerine tâbi<br />
tutulması gerekir.<br />
işlem sonu elde edilen çinko Batı<br />
Birinci Kalite (Prime Western Specifications)<br />
standartlarına uyar ve yaklaşık<br />
olarak % 1.5 kurşun ihtiva eder.<br />
Aşağıda görülen akım diyagramı<br />
Imperial izabe işlemini bütün açıklığı ile<br />
belirtmektedir.<br />
Konsantrelerin yüklenmesi ve sevkiyatij<br />
Konsantreler, genellikle, kamyon<br />
veya demiryolu ile sevkedilirler. Sevkiyat<br />
sırasında konsontrelerin içinde bulunduğu<br />
arabalardan dışarı akarak kaybolmalarına<br />
mâni olunmalıdır. Vagon<br />
üstlerinin kapalı olması tozlanmanın<br />
doğuracağı kayıplara engel olur. Kayıpları<br />
önlemek gayesiyle kamyon karüserlerininde<br />
kapalı olması istenir. Taşıma<br />
masraflarının yüksek olduğu hallerde<br />
konsantrelerin kurutulması taşımada tasarruf<br />
meydana getireceğinden ekonomik<br />
olabilir. Filtreden geçmiş konsantreler<br />
yaklaşık olarak % 12 rutubet ihtiva ederler.<br />
Bu oran döner kurutucularda düşük<br />
bir maliyetle % 5 ile % 6 ya indirilebilir.<br />
Kurutma maliyeti rutubet oranı<br />
sıfıra yaklaştıkça geniş ölçüde artar. Mamafih,<br />
dondurucu havalarda yükleme ve<br />
örnek alma işlemlerinde rutubeti % 1 ile<br />
% 2 ye indirmekle bir hayli tasarruf<br />
sağlanabilir, izabe tesislerine sevkedilen<br />
konsantrelerin en azından % 1 rutubet<br />
ihtiva etmesi istenir. Tozlaşma dolayısiyle<br />
kayıplara mâni olmak için rutubet<br />
oranının % 5 ile % 6 ya çıkarılmasında<br />
çeşitli ve büyük faydalar vardır.<br />
Konsantrelerin transferi ve yeniden<br />
yüklenmesi halinde kayıpların önüne<br />
geçilmesinde sevkiyatın torbalar içinde<br />
yapılması avantajlıdır. Bu avantaj, izabe<br />
tesislerinin bu çeşit sevkiyat halinde fazla<br />
masraf ödenmesine rağmen yine de mevcuttur.<br />
Yüksek tenörlü cevherlerin dışarı
218<br />
akmasına, tozlaşmasına veya hırsızlıkla<br />
çalınmasına engel olmak için bunların<br />
çelik fıçılarda sevkedilmesi uygundur.<br />
Demiryolu ücretleri konsantrenin<br />
değeri ile doğru orantılı olarak artar.<br />
Rutubetli bir tonun değeri toplam değerin<br />
rutubetli tonaja bölünmesi ile elde<br />
edilir. Taşıma faturaları ücretlerin kuru<br />
ton değerleri üzerine hesaplanmaması<br />
için dikkatle gözden geçirilir.<br />
Konsantreler-izabe tesisine geldiğinde<br />
tartılır. Satıcının veya satıcı ajanının<br />
tartmayı veya örnek almayı müşahede<br />
etmesine müsaade edilir. Brüt ve net<br />
ağırlıkların tartılması ve kayıplara mâni<br />
olunulması için arabaların iyi temizlen<br />
Mehmet GÜNEY<br />
mesi kontrol edilirse faydalı neticeler<br />
alınır.<br />
Rutubetin tesbiti ve kimyasal analizin<br />
yapılabilmesi için örneklerin alınması<br />
konsantrelerin tartılmasından sonra<br />
yapılır. Çok kere kullanılan sistem boru<br />
örnekleme metodudur. Son zamanlarda<br />
otomatik örnek almağa doğru bir eğilim<br />
vardır. Kimyasal analizlerin yapılması<br />
gayesiyle alınan örnekler alıcıya,<br />
satıcıya ve hakeme verilmek ve değeride<br />
saklanmak üzere dörde bölünür. Satıcıların<br />
Örneği satıcının seçeceği bağımsız<br />
bir laboratuar tarafından analiz edilir ve<br />
alıcının sonuçlariyle karşılaştırılır. Sonuçlar<br />
birbirine yakın olursa kontrata göre<br />
ödemeler tam yapılır.
tzabe tarifeleri<br />
MINERAL PİYASASINDA SATIŞLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER 21?<br />
îzabe tarifeleri, genellikle, birbirlerine<br />
benzerler. Aralarındaki fark çeşitli<br />
yerlere ait işçi ücretlerinin, yakıt ve<br />
enerji maliyetlerinin ve metal piyasalarına<br />
olan uzaklıkların ayni olmamasından<br />
doğmaktadır. Bir tesise ait tarifeleri<br />
kontrol eden faktörler metal ' fiatları,<br />
kullanılan izabe işlemlerinin karakteristikleri<br />
ve izabe tesisine sevkedilen<br />
cevher veya konsantrelerin miktar ve<br />
özellikleridir.<br />
Bu yazıda açıklanan izabe tarifeleri<br />
ile şartnamelerin tipik olmasına önem<br />
verilmiş ve ilk tahminlerin yapılabilmesini<br />
sağlamak amaciyle ödemeler ve indirmelere<br />
ait tablolar düzenlenmiştir. Muayyen<br />
bir cevher için nihaî tahminler<br />
gerçek örneklerin kimyasal analizlerine<br />
dayandırılır.<br />
Genel şartnameler<br />
Teslim- — F.O.B. izabe tesisi. Taşıma<br />
ücretleri satıcı tarafından ödenir<br />
veza garanti edilir. Eğer önceden ödenmemiş<br />
ise izabe ödemelerinden düşürülür.<br />
Rutubet. — % 10 a kadar serbestir.<br />
fakat sevkedilen yükün ağırlığından düşürülür.<br />
% 10 dan fazla olduğunda beher<br />
ünite veya onun kesirleri için 5 cent<br />
(45 krş;) indirim yapılır.<br />
Yükleme' — Torba veya fıçılardaki<br />
sevkiyat için kuru ton başına $1.00<br />
(9.0o' TL) ödenir.<br />
örnekleme. — Örnekleme ve tartı<br />
işi alıcı tarafından belirli standartlara<br />
göre yapılır. Bu işlemlerde satıcı veya<br />
ajanı gözlemci olabilirler. Analizler üzerinde<br />
anlaşmazlık olursa bir hakem tayin<br />
edilir ve bu hakemin analiz sonuçlan<br />
alıcı ve satıcının limitleri arasında ise<br />
katiyetle kabul edilir. Eğer limitlerin dışında<br />
ise hakemin analiz sonuçlarına<br />
yakın olan tarafın analizleri esas kabul<br />
edilir. Kaybeden taraf hakemlik masraf<br />
larını tamamen öder. Ağırlığı on tondan<br />
düşük olan miktarların örneklenmesinde<br />
$ 10.00 (90.00 TL) ödenir.<br />
Tanımlar. — Bir ton 2000 avoirdupois<br />
libresidir. Altın ve gümüş troy<br />
onsları cinsinden ifade edilir. Bir ünite<br />
tonun yüzde biridir (20 libre=9.072<br />
Kg.). Teslim tarihi sevkiyatm en son<br />
vagonunun veya kamyonunun izabe tesisine<br />
ulaştığı tarihtir.<br />
İzabe işlem ödemeleri. — Çok kere<br />
metal külçelerinin izabe tesisinden bajur<br />
ve kurşun için New York'a, çinko için<br />
Doğu St. Louise'e taşıma masraflarımda<br />
içine alır. Kontratlar işçi ve taşıma ücretlerinde<br />
ve metal Hatlarındaki değişikliklere<br />
göre ayarlanır. ,<br />
Çeşitli metaller için izabe ödemeleri<br />
Altın.— Bir troy ons (31.10 gram)<br />
başına $34.9125 (310.21 TL.) ($35.00-<br />
$0.0875 rafineri ödemesi).<br />
Gümüş- — Teslim tarihini takibeden<br />
haftanın «Hardy ve Harmon, New York»<br />
kotasyonlarının ortalaması esasına göre<br />
ödeme yapılır.<br />
Kurşun. — Ödemeler, teslim tarihini<br />
takibeden haftadaki domestik kurşunun<br />
F.O.B. New York fiatları için «Engineering<br />
and Mining journal» mecmuasında<br />
yayınlanan değerlerin ortalaması<br />
esasına dayanır.<br />
Bakır. — Ödemeler, teslim tarihini<br />
takibeden haftadaki F.O.B. rafineride<br />
katod bakır fiatları için «Engineering<br />
and Mining journal» mecmuasında yayınlanan<br />
değerlerin ortalaması esasına<br />
dayanır.<br />
Çinko- — Ödemeler, teslim tarihini<br />
takibeden haftadaki Doğu St.Louis fiatları<br />
hakkında «Engineering and Mining<br />
journal» mecmuasında Batı Birinci Kalite<br />
Çinko (Prime Western Zinc) için<br />
yayınlanan değerlerin ortalaması esasına<br />
dayanır.
220 Mehmet GÜNEY<br />
Bu paragrafı takibeden tablolarda<br />
kompleks sülfürlü bir cevherin işlenmesinde<br />
mümkün olan 5 metod ve bu metotlara<br />
tekabül eden kazançlar gösterilmiştir.<br />
Bu metodların şematik tasvirinde<br />
Mr. Graham Lamb'in «Konsantrelerin<br />
Piyasalanması» isimli etüdünden istifade<br />
edilmiştir. Tablolarda gösterilen kazanç<br />
lardan yükleme ve taşıma masrafları<br />
indirilmemiştir. Hesaplar şu fiatlara dayandırılmıştır:<br />
(1) altın $ 35.00 (315.00<br />
TL)/troy ons'u, '(2) gümüş $1.293 (11.637<br />
TL)/troy ons'u, (3) bakır $ 0.32/libre<br />
(6.35 TL/Kg.), ve (4) kurşun ve çinko<br />
$0.135/libre (2.68 TL/Kg.).
ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDAKİ SU BASKINI VE KURTARMA<br />
24 Ekim 1963 perşembe günü saat<br />
20.00 sıralarında Almanya'da Ilseder-Hütte'ye<br />
ait olan Lengrede-Broisted demir<br />
ocağında yeryüzündeki 550 000 m 3 , lük<br />
12 No. lu dinlendirme havuzunun (ocak<br />
ile irtibat temin etmesi sebebiyle) sulan<br />
ve şlâmı ocağın kuyu ve galerilerini 8 saat<br />
içinde istilâ ederek ocak içini harabeye<br />
çevirmiştir. Hadisenin olduğu sırada ocak.<br />
ta 129 kişi bulunmakta idi. Birkaç saat<br />
sonra malzeme kuyusundan 79 kişi kendi<br />
kuvvet ve iradeleri ile kurtulmuşlardır.<br />
24 saat sonra 7 ve iki hafta içinde de<br />
14 kişi kurtarılmıştır. 29 madenciyi ise<br />
maalesef bu kazada kurtarmak mümkün<br />
olamamıştır. Kurtarma ameliyesinin izahını<br />
kolaylaştırmak için ocak ve cevher<br />
temizleme hakkında kısaca açıklamada<br />
bulunmak icap eder.<br />
Lengede - Broisted demir ocağı takriben<br />
Braunschweig'den 18 km. güney<br />
batıda Hildesheim - Braunschweig demiryolu<br />
güzergâhında olup Ilseder - Hütte'ye<br />
aittir. Takriben yüz senedenberi işletilmekte<br />
olan cevher % 27 Fe ihtiva eder<br />
ve üst kretase devrine ait çürüme ve<br />
tahavvüller (Brauneisen - Trümmererz -<br />
Lagerstatte) bölgeleri maden yatakları<br />
MATHILDE KUYUSU<br />
' ~ ,, ir
222 Yakup HODANCI<br />
olduğu derin kısımlarda da yeraltı işletme<br />
metodları ile istihsal yapma mecburiyeti<br />
başgÖstermiştir. Bugün ihraç kuyusu<br />
olarak kullanılan SCHACHT MATHÎL-<br />
DE daha o zamanlar kazılarak bugün<br />
ana istihsâl katı olan 100 m. ye indi.<br />
Yatağın güney doğusunda Broisted<br />
köyü civarında 60 m. katına inen hava<br />
kuyusu (Wetterschacht) cevher içinden<br />
sürülen bir desandri ile 100 m. katı ile<br />
irtibatlandırıldı. Bu irtibat ve daha sonra<br />
yapılan birçok havalandırma bürleri ile<br />
ocağın havalandırılması temin edildi,<br />
istihsâl ameliyesi için cevher yatağı içinde<br />
60, 70, 80, 90 ve 100 m. katları yapıldı.<br />
Bu katlardan bazıları da senklinalin<br />
kuzev ve güney kanatlarında olmak<br />
üzere çift olarak sürüldü. (Şekil 2) Ayrıca<br />
yeryüzünden 60 m. katına birde<br />
material nakli için desandri bağlandı.<br />
Cevherin kaim kısımları damar is<br />
tikametinde sulu remble ile (Kandilli'de<br />
olduğu gibi) ve ince kısımlarda da kısmen<br />
göçertme usûlü ile çalışılıyordu-<br />
Schrapperlerle (Skreper) cevher arabaya<br />
dolduruluyor ve naklediliyordu.<br />
1955 yilmda konsantrasyona gidilerek<br />
büyük revirlerde (Panolarda) nakliyat<br />
her 200. m. de bir cevher içinde yapılmış<br />
desandrilere konan ana bandlarla<br />
yapılmaya ve işletme usulü olarak Şekil<br />
3 de görüldüğü gibi 20 şer metre aralıklarla<br />
hafif meyilli olarak sürülen<br />
klavuzlarla oda-topuk-göçertme metodu<br />
kabul edildi.<br />
İmalâtın haritaya işlenmesi plân<br />
bürosu tarafından yapılmayıp, revir<br />
nezaretçileri tarafından icra ediliyordu.<br />
Bu bakımdan haritalarda işlem hataları<br />
olacağını kabul etmek, ilerde tasvir<br />
edilecek kurtarma ameliyesinin izahını<br />
kolaylaştıracaktır.
ALMANYA'NIN LENGEDE DEMÎR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 223<br />
Şekil 3 -Lengede-Broisted ocağında tatbik edilmekte<br />
olan göçeıtmeli oda-topuk işletme metodu<br />
(Nakliyat band iledir.)<br />
Tavanın göçmesi umumiyetle çabuk<br />
ve çok ağır, büyük parçalar halinde olmakta<br />
ve parçalar arasında pek fazla<br />
boşluk kalmamaktadır. Yeryüzündeki<br />
tasman arından 20 m. geride % 60 miktarına<br />
ulaşarak sükûnet bulmaktadır.<br />
Müessif hadisenin olduğu sırada<br />
w 910, O 208/202 ve O 92 (Şekil 2)<br />
olmak üzereüç revir iki vardiya tertiple<br />
ve her vardivada 30-40 kişi olarak çalışıyorlardı.<br />
Bu üç revir Braunschweig-Hildesheim<br />
demiryolu altında olduğu için<br />
isletme metodu olarak sulu dolgu tatbik<br />
ediliyordu.<br />
Ayrıca kuzeybatıda kuyu yakınlarında<br />
60 m. katı üzerinde bitmek üzere olan<br />
bir sahada 7 kişi ve 100 m. katının güneybatısında<br />
yeni bir revirin hazırlık<br />
klavuzunda çalışan üç kişi ve bir nezaretçi<br />
bulunuyordu.<br />
Elîm kazanın olduğu vardiyada nezaretçi,<br />
istihsal, hazırlık, nakliyat V.S.<br />
gibi ocak hizmetleri için 128 madenci<br />
ve tesadüfen başka bir firmadan gelmiş<br />
ve gündüz vardiyasında çalışıp, takip<br />
eden vardiyada da çalışmasına devam<br />
eden bir elektrik montörü olmak üzere<br />
129 adam bulunuyordu.<br />
CEVHER DİNLENDİRME VE TEMİZLEME<br />
HAVUZLARI<br />
Yukarda da söylendiği gibi açık işletme<br />
çalışılan kısımlarda cevher %<br />
26-30 Fe ihtiva etmekte olduğundan doğrudan<br />
doğruya yüksek fırına vermek<br />
kabildi. Yeraltı işletmesine geçildiğinde<br />
ve derinlere inildiğinde cevherdeki bağlayıcı<br />
madde olan kalker azalarak, kil<br />
miktarı izale işlerini güçleştirerek imkânsız<br />
hale getirdi. Bu sebepten cevherin<br />
yaş usullerle kilden ayrılması icap etti.<br />
Bunun içinde dinlendirme havuzlarına<br />
ihtiyaç hasıl olduğundan açık işletme ile<br />
çalışılan yerlerde meydana gelen sun'i<br />
göllerden istifade cihetine gidildi.<br />
1914 yılından beri cevherin yaş<br />
usullerle kilden ayrılmasına devam edilmektedir.<br />
Hadise gününe kadar günde 4 000<br />
ile 4 500 ton cevher istihsal ediliyordu.<br />
Kil temizlemesinden çıkan şlamlı su<br />
miktarı senede 7 000 000 m 3 , oluyor ve<br />
bu miktar su dinlendirilip uzaklaştırılınca<br />
geriye 560 000 m 3 , şlam kalıyordu. Bu<br />
kadar çok su ve şlamı dinlendirebilmek<br />
için birçok dinlendirme havuzlarına ihtiyaç<br />
vardı.<br />
Şekil 2 de KT rumuzları ile gösterilmiş<br />
olan 1-5 No.lu dinlendirme havuzları<br />
kısmen ileride çalışılacak olan cevher<br />
üzerinde inşa edilmiştir. 1942 senesindenberi<br />
yatağın kuzey batı kanadında<br />
açık işletme ile çalışılmış olan kısımlarda<br />
husule gelen boşlukların dinlendirme<br />
havuzu olarak kullanılma imkanları hasıl<br />
oldu. Komşu olan Barbecke demir<br />
ocağıda ayni şekilde eski açık işletmeden<br />
kalan boşluklardan dinlendirme havuzu<br />
olarak istifade ediyordu.
224<br />
Dinlendirme havuzlarının No.su :<br />
Kullanmaya başlangıç :<br />
Zemin üzerinde baraj yüksekliği (m) :<br />
En fazla biriken su yüksekliği (m) :<br />
Hacim (milyon m 3<br />
)<br />
Yakup HODANGI<br />
6<br />
1942<br />
Yukarıdaki cedvel açık işletme ile<br />
hasıl olan boşluklardan istifade edilerek<br />
yapılan dinlendirme havuzları hakkında<br />
bir fikir vermektedir.<br />
Yukardaki cetvelde görüldüğü gibi<br />
kazaya sebebiyet veren 12 No. lu dinlendirme<br />
havuzu L e n g e d e bulunan<br />
diğer dinlendirme havuzlarından hem<br />
daha küçük hem de su yüksekliği daha<br />
azdır.<br />
12 No.lu Dinlendirme havuzunun yapılması<br />
Geçmiş senelerde açık işletme olarak<br />
çalışan bir ocağın dik şevli bir kısmında<br />
dinamit atışı yapıldığı zaman düşen taş<br />
kitlelerinin mevcut zemin suyunu iterek<br />
yerinden attığı ve su tesirlerine karşı<br />
emniyet tertibatı alınmamış olan eski bir<br />
desandriyi patlatarak ocağı suyun istilâ<br />
ettiği biliniyordu. Bu vaziyet karşısında<br />
1961 yılı sonbaharında bir mütehassıs<br />
çağırılarak her türlü risikonun ortadan<br />
kaldırılmasına çalışıldı.<br />
Mütehassıs, ocak idarecilerinin de<br />
iştiraki ile yeraltı işletmesine suyun zarar<br />
veremiyeceği şekilde 12 No.lu dinlendirme<br />
havuzunun inşaasına karar verdi ve<br />
inşaatı devamlı olarak kontrol etdi. Bu<br />
durumdan <strong>Maden</strong> Dairesi de haberdar<br />
edilerek müsaade alındı. Esasen mutasavver<br />
12 No. lu dinlendirme havuzu ile<br />
60 m. katı arasındaki cevherin istihsali<br />
sulu dolgu ile yapılmış ve 1956 yılında<br />
bu kısmın istihsâl faaliyeti bitmişti. Bu<br />
şartlar altında (zira bu civarda hiçbir<br />
4<br />
24<br />
1<br />
L E N G E D E<br />
7<br />
1942<br />
3,5<br />
29,4<br />
ı.ı<br />
8<br />
1953<br />
9<br />
36,4<br />
2,5<br />
9<br />
1957<br />
8<br />
9,4<br />
1,25<br />
Kazanın<br />
olduğu<br />
havuz<br />
12<br />
1962<br />
2<br />
20<br />
0,75<br />
BARBECKE<br />
1<br />
1947<br />
11<br />
18<br />
0,39<br />
2<br />
1952<br />
9<br />
17<br />
0,51<br />
kısımda göçertme usulü de tatbik edilmemişti)<br />
12 No. lu dinlendirme havuzu-*<br />
nun yeri için tereddüt edecek bir sebep<br />
yoktu. Esasen bu havuzun projelerine<br />
çok seneler evvel başlanmıştı.<br />
Müteassızın plânına göre havuzun<br />
zemin altında kalan kısımlarındaki şevlerin<br />
büyük bir kısmının sağlamlaştırılması<br />
ve herhangi bir kaymanın önlenmesi<br />
için o civarlara ayrıca akmayı önliyecek<br />
şekilde emniyet tedbirleri alındı.<br />
Yalnız havuzun doğusunda 12-18 m. kalınlıkta<br />
lavvardan çıkan taşların ve şlamın<br />
döküldüğü kısımlarda ayrıca bir zemin<br />
su geçirgenliği tecrübesi yapılması<br />
mütehassas tarafından lüzumsuz olarak<br />
kabul edildi.<br />
Haza gününe kadar eski mevcut olan<br />
ince kum ve kilden başka mezkûr yere<br />
ayrıca 100 000 m 3 , den daha fazla kum<br />
ve kil yığılmıştı. Çünkü bu kısım lavvardan<br />
çıkan suyun esas ana akış yeri idi.<br />
Kazanın olduğu 12 No.lu dinlendirme<br />
havuzunun altından 60 m. katma kadar<br />
inen 600 m. uzunluğa yayılmış 7 adet<br />
desandri vardır. Bu desandrilerin üst kısımdan<br />
80 m. boyundaki kısımları kısmen<br />
barajlarla ve kısmende sulu dolgu ile<br />
kapatılarak sızan suların drenaj galerisi<br />
haline getirilmişlerdi. Ve hem de 12 No.lu<br />
dinlendirme havuzunda su geçirgenliği<br />
olursa yeraltında su kitlelerinin teşekkülüne<br />
mâni olacaklardı. Bu maksatlarla<br />
60 m. katında bu 7 adet desandri dibinde<br />
hergün ölçmeler yapılarak su gelirin-
ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 225<br />
de artma veya eksilme ve suyun renginde<br />
değişiklik olup olmadığı muntazaman<br />
kontrol edilip ve neticeler kayıt edilerek.<br />
bu neticelere göre de su geçirmemezlik<br />
derecesi tesbit edilirdi.<br />
12 No.lu dinlendirme havuzu inşaatı<br />
1962 yılı Ağustos ayında bitirilerek plânlı<br />
olarak doldurulmaya başlandı ve 1 Ekim<br />
1963 gününe kadar yavaş yavaş dolduruldu.<br />
Bu müddet zarfında havuzun su<br />
geçirmezlik derecesi şlamların yeniden<br />
temizlenmek pahasına da olsa yeniden<br />
takviye edildi. 8 No.lu havuz ile 12 No.lu<br />
havuz arasına proje edilen 11 No.lu dinlendirme<br />
havuzu inşaatı da aynı mütehassısın<br />
nezareti altında bu müddet zarfında<br />
bitirilmişti. Gerek 11 No.lu dinlendirme<br />
havuzu ve gerekse cevher yatağının<br />
güneydoğundaki açık işletme sahasında<br />
yapılmış (cevher: dekopaj = l: 11)<br />
10 No.lu dinlendirme havuzu kazanın<br />
verdiği acı tecrübeden sonra hizmete<br />
sokulmamışlardır.<br />
Kazanın oluşu<br />
24.10.1963 perşembe günü akşamı<br />
saat 19.30 ile 19.50 arasında Mathilde<br />
Kuyusu (Schacht Mathilde) civarında<br />
60 m. katında bulunan vardiya başçavuşu<br />
Hornischer'e iki lokomatif şoförü (motorcu)<br />
gelerek 12 No.lu dinlendirme havuzu<br />
ile irtibatlı olan desandnlerden<br />
birinden dakikada 3-5.m 3<br />
, şlamlı su geldiğini<br />
ve su içindeki şlam fazla olduğu<br />
için rayların arasının şlam ile dolduğunu<br />
ve bu vaziyetde nakliyatın çok güçleştiğini<br />
bildirdiler. Vardiya başçavuşu Hornisch<br />
durumdan derhal bölüm mühendisini<br />
haberdar ettikden sonra hadisenin<br />
sebep ve mahiyetini araştırmak istedi.<br />
Fakat buna muvaffak olamadı. Zira saat<br />
20.00 sıralarında 12 No.lu dinlendirme<br />
havuzu ile irtibatlı olan 3 m. kare kesitindeki<br />
W 2 desandrisinin kesitinin tamamından<br />
gök gürlemesine benzer bir gürültü<br />
ve gürleme ile su patladığı görüldü.<br />
Bu feci durumu gören Hornisch derhal<br />
en yakın telefona koşarak bütün<br />
ocaktaki işçilerin derhal iş yerlerini terk<br />
ederek en kısa yoldan dışarı çıkmalarını<br />
emretti ve kendisinide büyük bir güçlükle<br />
kısmen su ile dolmuş olan 01 No.lu material<br />
desandrisi vasıtası ile yeryüzüne<br />
çıkarak kurtardı.<br />
Yeryüzünde 12 No.lu dinlendirme<br />
havuzu tetkik edildiğinde havuzun doğu<br />
kısmında büyük bir çağlama ve W 2<br />
desandrisinin başında Şekil 4 de görül-<br />
» '. „ t İT— l
226 Yakup HODANCI<br />
düğü gibi bir çöküntü, boşluk ve bu<br />
boşluğun gittikçe büyümekte olduğu tesbit<br />
edildi.<br />
Ocaktan gelen haberlere göre önce<br />
yarım saatden fazla bir müddet su gelmiş<br />
ve sonra şlam gelmiştir. Saat 20.00<br />
ile 4.00 arasında 12 No.lu dinlendirme<br />
havuzundan ocağa takriben 550 000 m 3 ,<br />
şlamlı su akmış olup bu su beraberinde<br />
100 000 - 120 000 m 3 , şlam getirmiştir.<br />
Saat 22.00 ye kadar Mathilde Kuyusu'nun<br />
(60 m. katında) 200 m. doğusu birikinti<br />
sebebiyle su ve şlam ile dolu olup,<br />
su boyundrukları bulmakta idi. Göçertme<br />
ile çalışılan yerlerde ki boşlukların<br />
ve suyun ilk anda kolaylıkla nüfuz edemediği<br />
boş sahaların da yavaş yavaş su<br />
ile dolmaya başlamasıyle ertesi gün sabah<br />
saat 4.00 sıralarında su seviyesi düşmeğe<br />
başladı ve saat 20.00 de bu alçalma<br />
miktarı takriben 60 cm. oldu. 60 m.<br />
katı şlam, su ile sürüklenmiş maddeler<br />
ve yer yer su adaları ile kaplı olduğundan<br />
bu kata girmek mümkün olmadı.<br />
Kazadan sonraki ilk saatler<br />
Gece çok kesif bir sis vardı. îlk saatlerde<br />
alarm veren vardiya başçavuşu, bir<br />
üst. madenci ve 4 kalifiye işçiden başka<br />
yeryüzüne çıkan olmadığı gibi uzun zaman<br />
ocakta kalanlardan da bir haber<br />
gelmedi. Bu durum ocak idarecilerinde<br />
ilk zamanlar kararsızlıklar yarattı. Yeryüzüne<br />
çıkabilenlerden vardiya başçavuşu<br />
Hornischer'den başkası 60 m. katındaki<br />
kuyudan çıkarak kurtulmuşlardır.<br />
Civardaki itfaiye teşkilatı acele kaza<br />
yerine çağrıldı. Batıda bulunan bir metre<br />
çapındaki WBW 14 hava hüründen<br />
ip merdiven sarkıtıldı. Bu bür kuyudan<br />
1100 m. güneybatıda 60 m. katı ile irtibatta<br />
idi. Bu büden saat 22.30 da<br />
W 910 revirinde çalışan bütün işçiler<br />
kurtarıldı. Bu işçiler alarm aldıktan<br />
sonra sükûnetle 90 m. katında toplanarak<br />
kuyu istikametine doğru gitmişler fakat<br />
500 m. sonra kadar suyun kendilerine<br />
doğru gelmekte olduğunu görünce 60 m.<br />
katındaki hava bürüne doğru kaçmışlardır.<br />
Bürün alt kısmını o civardan temin<br />
ettikleri merdivenlerle çıkan işçiler itfaiyenin<br />
24 m. uzunluğundaki ip merdivenleri<br />
ile yeryüzüne ulaştılar.<br />
Doğudaki WBH 11 hava büründen<br />
de ayni şekilde kurtarma ameliyesi başladı<br />
ise de bir netice alınamadı. Çünkü<br />
batıdaki kurtarma ameliyesinden evvel<br />
cenuptaki O 208/202 revirinde çalışan<br />
42 kişi 01 matarial desandrisi vasıtası ile<br />
kendilerini kurtarmışlardı. Bu revirden<br />
vardiya başçavuşunun nezareti altındaki<br />
6 kişilik bir grup kayıp olarak kabul<br />
edilmişti. Bu grup cenupta bulunan hava<br />
kuyusuna ulaşmayı tecrübe etmişlerdir.<br />
Son olarak 100 m. katında derin girdaplı<br />
sular içindeki bağlarda asılı olarak görülmüşlerdir.<br />
Tulumbacılardan ve malzemecilerden<br />
bazıları ile, nakliyat çavuşu ve iki saccı<br />
da kurtulanlar arasında idi. Bunlarda<br />
092 revirinin tulumbasına koşmuşlardı.<br />
Ana band galerisinden sular fışkırıyor,<br />
bu galeri içinde bulunan nakliyat çavuşundan<br />
da hiçbir hayat izi yoktu.<br />
Bu şekilde gece saat 1.00 e kadar<br />
ocakta bulunan 129 kişiden 79 tanesi<br />
kurtuldu veya kurtarıldı. Aşağıda iş yerleri<br />
belirtilen 50 kişi de kayıp olarak<br />
kabul edildi.<br />
a) 092 revirinin 31 kişiden ibaret<br />
olan bütün ekibi ki bu revir suyun patladığı<br />
yere en yakın revirdi.<br />
b) 60 m. katı üzerindeki ana desandri<br />
civarında kalmış olan küçük bir topukta<br />
çalışan 7 kişi (kazmacı),<br />
c) 100 m. katının batısında bir hazırlık<br />
klavuzunda çalışan 5 işçi ve 1 nezaretçi,<br />
d) 100 m. katında çalışan 2 işçi,<br />
e) Yukarıda izah edilen 6 kişilik<br />
grup.
ALMANYA'NIN LENGEDE DEMlR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 227<br />
Alınan Ok tedbirler<br />
Şehir itfaiyesi ve ocağın kendi itfaiyesinden<br />
başka komşu iki ocağın itfaiye<br />
teşkilâtı çağrılarak WBW 14 ve WBW<br />
11 havalandırma hürleri ile 60 m. katma<br />
müteaddit defalar inildi. Fakat 60 m.<br />
katında hiçbir hayat izine rastlanamadı.<br />
Bu kat üzerindeki suyun patladığı yer<br />
tesbit edilerek doldurulmasına ve bu<br />
civardaki hava temiz olmadığı için çalışma<br />
ameliyesine maskeli olarak devam<br />
edilmesine karar verildi.<br />
Gece saat 1.00 de bir kafesle 60 m.<br />
katına inildiği zaman akrosajda şlamm<br />
1.60 m. kadar olduğu görüldü.<br />
Mahsur kalmış olanlara hava temin<br />
edebilmek için kopresörlere yol verildi.<br />
Hadise akşamı saat 23.00 de 12<br />
No.lu dinlendirme havuzunun çöken kısmının<br />
doldurulmasına karar verildi. Çok<br />
kesif birsis olmasına rağmen bu nev'i<br />
işlerle iştikal eden bir müteahhid tarafından<br />
firma 40 saat içinde 12 500 m 3 ,<br />
matarial çöken kısma doldurularak<br />
200 000 m 3 , şlamlı suyun ocağa gitmesi<br />
önlendi. Doldurulan yer sonra barajla<br />
da takviye edildi.<br />
70 m. ve 100 m. katındaki tulumba<br />
daireleri su ile dolduğu için tulumba ile<br />
iştigal eden firma ve müesseselerden tulumba<br />
temin edildi.<br />
ARAMA SONDAJLARI VE KURTARMA<br />
FAALİYETLERİ<br />
14 gün içinde 15 adet arama ve<br />
kurtarma sondajları yapılmıştır. Yerleri<br />
Şekil 2 de görülen bu sondajları dört<br />
gruba ayırmak icap eder.<br />
1. Kazadan sonra yeryüzünden yapılmış<br />
olan arama sondajları (1-5 No.lu<br />
sondajlar)<br />
2. Barbecke de yapılan arama ve<br />
kurtarma sondajları (6-9 No.lu sondajlar)<br />
3. Kuyu civarında 092 reviri göçüklerine<br />
yapılan arama sondajları ve kur<br />
tarma sondajları (10, 11, 14 No.lu sondajlar)<br />
4. Broistad mezarlığı civarında yapılan<br />
arama sondajları (12, 13 ve 15 No.<br />
lu sondajlar)<br />
1 - Kazadan sonra yeryüzünden yapılmış<br />
olan 1-5 No.lu arama sondajları<br />
Yukarıda kayıp oldukları bildirilen<br />
50 kişiden güneye hava kuyusuna kaçan<br />
6 kişi muhtemelen boğulmuş olacaklardı.<br />
Fakat 60 m. katının üstündeki ana desandri<br />
civarındaki topukta çalışan 7 kazmacıyı<br />
muhtemelen su seviyesi üstünde<br />
canlı olarak bulmak mümkün olacaktı.<br />
25.10.1963 gecesi yani kazadan birkaç<br />
saat sonra <strong>Maden</strong> Dairesi ocak idaresine<br />
sondaj makinaları temin ederek<br />
arama ve kurtarma sondajlarının yapılmasını<br />
ikaz etdi ve ayni zamanda kazadan<br />
Essen'dekiYefaltı Tahlisiye İstasyonu<br />
Merkezi de haberdar edildi. Sondaj işlerinin<br />
kolaylaştırılması ve çabuklaştırılması<br />
için geceden 8 m. kalınlığında<br />
kumlu ve çakıllı Diluvial tabakaları<br />
buldozerlerle temizlendi.<br />
Sabah saat 7.00 de şu makinalar<br />
ocak ağzından emre amade bekliyorlardı.<br />
August Gottker Erben Firması'ndan<br />
1 adet sondaj makinası (Typ M 60 H),<br />
Salzgitter Maschirien A G Firması'ndan<br />
1 adet büyük ve 1 adet küçük sondaj<br />
makinası, Dr. Kırchhoff Firması'ndan<br />
1 adet vinç, Essen'deki Tahlisiye istasyonundan<br />
torpido biçiminde 385 mm.<br />
çapında kurtarma kapsülü ve ilk yardım<br />
kapsülleri.<br />
1 No-lu sondaj' — Gelle'den temin<br />
edilmiş olan ve August Göttker Erhen<br />
Firması'na ait olan Typ M 60 H sondaj<br />
makinası sabah saat 9.00 da çalışmaya<br />
başladı. Bu makina sulu ve kuru<br />
(hava ile) olarak 200 m. derinliğe kadar<br />
delmeğe muktedir, hareket edebilen Deutz,<br />
195 PS takatmda ve hareket nakli (transmisyon)<br />
hydrolik olan motoru haizdi.
228 Yakup HODANCI<br />
Maksimum çekme kuvveti 14 ton, basınç<br />
kuvveti ise 8,6 tondur. Delme ameliyesinde<br />
su+ Bentonit (Clarsol) kullanıldı.<br />
Saat 9.00 - 10.10 arasında üç kademeli<br />
160 mm. çapındaki matkaplarla 38 m.<br />
sondaj yapıldı. 38.ci m. de galerinin tavanına<br />
ulaşıldı ve sondaja verilen su galeriye<br />
kaçmaya başladı. Matkap 1 m.<br />
daha aşağıya sarkıtıldı. Bu anda tijlerden<br />
darbe sesleri gelmeğe başladı. Böylece<br />
mahsur kalmış olanlarla yeryüzündekiler<br />
arasında ilk irtibat sağlanmış<br />
oldu. Bu irtibatı daha iyi sağlıyabilmek<br />
mek için tijler yukarı çekilerek sondaj<br />
deliğinin içine iç çapı 58 mm. olan borular<br />
indirildi. Bu borular içinden cep<br />
feneri, kağıt, kalem perlon iplere bağlanarak<br />
delik içine sarkıtıldı. Saat 11.00<br />
de aşağıdan gelen haberden 7 kişinin<br />
yarasız, beresiz sıhhatte oldukları anlaşıldı.<br />
Bu 7 kişiyi kurtarmak için sondaj<br />
deliğinin 600. mm çapa kadar genişletilmesi<br />
icap ediyordu. Evvelâ 200 mm. çapa<br />
genişletilmeğe başlandı. Fakat daha<br />
7. ci metrede teknik güçlükler sebebiyle<br />
ilerlemek mümkün olmadığından genişletme<br />
işinden vazgeçildi. Bu arada mahsurların<br />
ihtiyaçları temin edildi.<br />
Öğleden sonraya kadar gerek imalât<br />
boşluklarına ve gerekse sulu ramble ile<br />
ile istihsal yapılmış olan yerlerde kum<br />
araşma su ve ince şlamların sızması ile<br />
galarideki su seviyesi 40 cm. düştü. Bu<br />
sayede 4 nezaretçiden ibaret bir kurtarma<br />
ekibi 01 matarial ana deşandrisinin<br />
doğusundan kendi yaptıkları bir sal ile<br />
arkadaşlarını kurtarmağa teşebbüs etdi.<br />
Desandriden 80 m. uzakda saat 19.00<br />
sıralarında arkadaşlarını bularak kurtardılar.<br />
Böylece su patlamasından takriben<br />
24 saat sonra 7 kişi daha kurtarılmış<br />
oldu.<br />
2. No.lu sondaj. — 1 No. lu sondajın<br />
hemen yanında başlanmış olan 2<br />
No. lu sondaj 1,20 m. çapında kurtarma<br />
sondajı olacaktı. Vinç kurularak delmeğe<br />
başlandı. 3 m. derinlikten sonra ilerleme<br />
çok yavaş gittiği için sondaja devam etmekden<br />
vazgeçildi.<br />
3 No-lu ^Sondaj. — Bu sondajda 1<br />
No. lu sondajın yanında 80 cm. çapında<br />
kurtarma sondajı olarak başladı. 4 m.<br />
sonra matkap çatlaklı yere rastladı. Sondajın<br />
yer değiştirileceği sırada 7 kişinin<br />
kurtarıldığı haberi geldiği için vazgeçildi.<br />
4 No.lu sondaj.— 092 revirinde çalışanlar<br />
için 70 m. katının doğu kısımları<br />
kaçamak yolu ve yeri olabileceği kanaati- ı<br />
ne varıldığı için 70 m. katının doğu arnında<br />
4 No.lu sondajın yapılmasına karar<br />
verildi. 1 No. lu sondajın delinmesinde<br />
kullanılan M60H sondaj makinası<br />
kurularak 160 mm. çapındaki matkap ile<br />
delmeğe başlanıldı. Saat 17.00 de 63 m.<br />
derinlikte galeriye ulaşıldı. Fakat hiçbir<br />
darbe sesi ve hayat izine rastlanmadı.<br />
Sadece tavadan damlayan su damlalarının<br />
sesi işitiliyordu. Mezkûr yerde ocak<br />
havasının temiz olamıyacağı kanaatına<br />
varılarak oksijen noksanlığını telâfi etmek<br />
için bir kompresör takriben 12 saat müddetle<br />
fasılalarla hava bastı. Borulara çekiç<br />
darbeleri yapıldı. Maalesef hiçbir<br />
cevap almak mümkün olmadı. Gece galerideki<br />
su seviyesi düşünce sal ile bir<br />
kurtarma ekibi galeriyi dolaşmış isede<br />
hiçbir ize rastlanamadı.<br />
5- Nodu sondaj. — Bu sondaj 0 910<br />
desantdrisinin başına kuruldu. Burasını<br />
da 0 92 reviri için kaçamak yeri kabul<br />
etmek kabildi. Saat 20.00 - 22.35 arasında<br />
160 mm. çapındaki üç kademeli matkaplarla<br />
62 m. sonra galeriye ulaşmak<br />
mümkün oldu. 3,5 saat kompresörler ile<br />
hava verildi. Kuzey Almanya Radyosu'ndan<br />
bir tekniker bu deliğe çok hassas<br />
bir mikrofon sarkıttı. Fakat hiçbir hayat<br />
izine rastlanmadı.<br />
2. Barbara'da yapılan arama ve kurtarma<br />
sondajları (6-9 No.lu sondajlar)<br />
100 m. katında Mathilde Kuyusundan<br />
2,4 km. batıda % 3 meyille sürül-
ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 229<br />
mekte olan bir klavuzda 4 kişi çalışmakta<br />
idi. Su patlamasından sonra kısa bir zamanda<br />
telefon kabloları bozulduğu için<br />
burada çalışanlara haber vermek mümkün<br />
olamamıştı. Kurtarma ekibinin ve<br />
doktorların kanaatine göre burada çalışan<br />
4 kişinin sağ olmaları imkan dahilinde<br />
idi. Bunların son nefeslikleri 500<br />
m. kadar genlerindeki WBW120 nefeslik<br />
bürü idi (Şekil 2 ve 5).<br />
Kurtarma ekibinin kanaati şu merkezde<br />
idi :<br />
Su boşluğu doldururken Havuzlardaki<br />
mevcut havayı arma doğru bir<br />
kompresör gibi sıkıştıracak ve arında<br />
sıkışmış havayı havi bir hacim bulunucakdı.<br />
Bu hacimdeki hava basıncı su basıncından<br />
fazla olacağı için mezkûr hacme<br />
su nüfuz edemiyecektir. Nitekim hadisenin<br />
ikinci günü akşamı WBW 120<br />
nefeslik hüründen hava kabarcıkları çıkmağa<br />
başladı. Çıkan hava kabarcıklarının<br />
izahı da şu şekilde yapıldı.: «Arında<br />
mahsur kalmış olanlar tazyikli hava borusunu<br />
açmış olmalıdırlar.» Sonradan<br />
bu tahminin doğru olduğu anlaşıldı.<br />
Şekil - 5<br />
Nefeslik büründeki suyun yüksekliği<br />
26 m. olarak ölçülüyordu. Buna göre<br />
arında takriben 2,5 atü basınç olacağı<br />
tahmin edildi. Zira mammut tulumbaların<br />
çalışma şekli o anda kimsenin aklına<br />
gelmedi. Sonradan arindaki basıncın<br />
1,4 atü olduğu tesbit edildi.<br />
Demir ocağının'bu şartlar altında<br />
kurtarma işinde çalışabilecek teçhizatı ve<br />
tecrübesi olmadığı için Wietze'deki<br />
(Deutsch Erdöl) Alman Petrol Şirketinden<br />
26 Ekim cumartesi gecesi yardım<br />
rica edildi. Bu haber üzerine bir ekip<br />
derhal hadise yerine gelerek incelemelere<br />
başladı ve işin çabuk yapılması için şu<br />
teklifleri yaptı :<br />
a) Küçük fakat icabında ikmâl yapılabilecek<br />
bir arama sondajının yapılması,<br />
b) Ayni zamanda kurtarma bombalarının<br />
çalışabileceği büyüklükte bir kurtarma<br />
sondajının yapılması.<br />
Bu plân üzerinde mutabık kalınarak<br />
26 Ekim 1963 gecesi bu nev'i işlerle<br />
meşgul olan firmalara telefon edildi. Bu<br />
çalışmaya derhal firma, petrol sondajları<br />
ve benzeri işlerle meşgul 15 müteşebbis<br />
katıldı.<br />
Bir müddet evvel Kuzey Amerika'da<br />
bir ocakta buna benzer bir kurtarma<br />
ameliyesi olmuş ve orada da işe aramaikmal<br />
ve kurtarma sondajları ile başlanmıştı.<br />
Yukarıdaki kararın alınmasında<br />
Amerika'daki tecrübenin faydası oldu.<br />
Fakat Amerika'daki kurtarma işinde hava<br />
basıncı yoktu. Almanya'daki bu hadise<br />
arindaki basıncın düşmesiyle su,<br />
arına hücum edicek ve orada yaşıyan<br />
insanları öldürecekti. Buna meydan vermemek<br />
için arindaki havanın basıncının<br />
sabit tutulması icap ediyordu. Petrol şirketleri<br />
için bu dâva pek mühim değildi.<br />
Zira onlar preventer denilen basınç<br />
kaçırmaz aletlerle 100 atü üzerindeki<br />
gazlarda dahi sondaj yapabiliyor di. Ancak<br />
insan vücudu uzun zaman 2,5 atü<br />
basınca normal olarak tahammül edemiyeceği<br />
için kayıp edilecek vakit yoktu.<br />
6 No.lu sondaj—- Gece çok kesif<br />
bir sis olmasına rağmen sondaj yeri tesbit<br />
edildi. Delinecek arazinin jeolojik<br />
profili şu şekilde idi :<br />
0 - 0,3 m. ziraata elverişli toprak<br />
0,30-1,30 m. balçık
23® Yakup HODANGI<br />
1,30-5,50 m. balçıklı çakıl<br />
5;50-6,50 m. çakılla karışık ince kum<br />
6,50-8,60 m. iri, kaba çakıl<br />
8,60-9,50 m. çakıl, killi marn<br />
Daha derinleri sert marn.<br />
Buna göre şu şekilde bir sondaj<br />
plânı hazırlandı :<br />
22 m derinliğe kadar evvelâ 160 mm<br />
kademeli matkap ile delinip sonra 350<br />
mm. ye genişletilerek 9.5/8 «çapında boru<br />
yerleştirip yeryüzünden itibaren 20 m.<br />
lik kısımda yerleştirilen boru ile duvarlar<br />
arası çimentolanacaktır. Bundan<br />
sonra 72 ci metreye yani Havuzdan 7 m.<br />
yukarıya kadar 8.5/8" lik matkap ile delinecek<br />
ve 7* boru yerleştirip yeryüzüne<br />
kadar çimentolanacaktır. Bu iş bittikten<br />
sonra sondajın üzerine preventer (Şekil 6)<br />
adı verilen 210 atü tazyikli hava kabinesi<br />
yerleştirip geriye kalan 7 m. lik kısım<br />
6" matkap ile klavuza kadar delinecektir.<br />
Bu plân gereğince kazadan 36 saat<br />
sonra yani 26 Ekim 1963 Cumartesi<br />
günü saat 8.00 de 6 No. lu arama sondajına<br />
başlandı. 72 metrelik kısımda yapılacak<br />
işler 27 Ekim 1963 Pazar günü<br />
saat 16.30 a kadar bitmişti. Tijlerde bir<br />
ventil vasıtası ile basınç kaçırmayacak<br />
hale getirildikten sonra 27 Ekim 1963<br />
Pazar günü 16.30 da 6" matkap ile delmeğe<br />
devam edildi. 77 ci metrede sondajda<br />
az miktarda su kaybı başladı.<br />
78 ci metrede yani klavuzun tavanının<br />
1 m. üzerinde, sondaja verilen su tamamen<br />
kayboldu. Preventer kapatıldı ve<br />
çok güzel çalışdı. Bundan sonra çok dikkatli<br />
ve yavaş kuru olarak delmeye devam<br />
edildi. 79 cu metrede sondaj deliği<br />
iki demirbağ arasında klavuzun tam ortasına<br />
delindi. Bu da sondaj yerinin tesbitinde<br />
topoğraflarm ölçülerinin çok isabetli<br />
olduğunu gösterdi.<br />
78 ci metrede aşağıdan hafif darbe<br />
sesleri gelmeğe başladı. Tijler 79 cu metreye<br />
ulaşınca darbe sesleri kuvvetlendi.<br />
Bu sesler ekip arasında çok büyük bir<br />
sevinç yaratdı. Demekki mahsurlar yaşıyorlardı.<br />
Aşağıda 2.5 atü civarında basınç<br />
olacağı tahmin edildiği için mahsurlar<br />
hayatta dahi olsalar bu yüksek basınç<br />
altında baygın ve bitkin bir halde<br />
olacakları düşünülüyordu. Flansa bir<br />
manometre bağlanarak basıncın 1,4 atü<br />
olduğu tesbit edildi. Bu sebepten mahsurların<br />
sıhhatleri normal civarında olabilirdi.<br />
Preventer çok iyi çalıştığı için basınç<br />
hiç düşmedi.<br />
Schlumberger ölçü kablosu işleri çok<br />
kolaylaştırdı. Kuzey Almanya Radyosu'ndan<br />
bir tekniker mikrofon vasıtası<br />
ile mahsurlarla münavebeli konuşma temin<br />
edebileceğini bildirdi. Bir birinden<br />
tamamiyle izo edilmiş olarak 7 telden<br />
ibaret olan Schlumberger ölçü kablosu<br />
hem ilk yardım bombasının ihraç halatı<br />
ve hem de konuşma ve aydınlatma kablosu<br />
olarak işe yaradı. îki tel aydınlatma<br />
üç tel konuşma mikrofonu için kullanıldı.<br />
Kablo bobini lambanın sarkıtılması<br />
için bir vince bağlandı. Bir itfaiye merdiveninden<br />
istifade edilerek ilk ikmal<br />
ve yardım bambası sondaj deliğine sarkılarak<br />
saat 19.00 sıralarında mahsurlarla<br />
ilk konuşma imkânı sağlandı. Ne yazık<br />
ki burada çalışan dört kişiden ancak üç<br />
tanesinin hayatta olduğu ustabaşı olan<br />
dördüncü adamın kazadan bir saat evvel<br />
malzeme tedariki için kuyuya gitmiş olduğu<br />
ve böylece kayıp sayısının 40 olduğu<br />
tesbit edildi. Yaşadıkları anlaşılan<br />
üç kişiye ikmal kapsülü (bombası) ile<br />
çay, kek, ışık, elbise gönderildi. Başlangıçta<br />
her yarım saatde bir konuşma<br />
yapıldı. Sondajdan 100 m. kadar ileride<br />
klavuzda duran su seviyesi üç kişi tarafından<br />
devamlı olarak müşahade altında<br />
bulunduruldu. Konuşma esnasında tazyikli<br />
hava şebekesini kapatmak icap ediyordu.<br />
Müşahadeler bu konuşma anlarında<br />
suyun, mahsur kalan üç kişiye<br />
doğru ilerlemekte olduğunu gösteriyordu.
ALMANYA'NIN LENGEDE DEMÎR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 231<br />
Zira az da olsa sondaj deliği hava kaçırıyordu.<br />
Bu sebepten mahsurlar konuşmaların<br />
her 45 dakikada bir yapılmasını<br />
arzu ettiler.<br />
Tazyikli hava hastalıkları ile uğraşan<br />
bir mütehassıs doktor Bremen de trenle<br />
seyahatta bulunuyordu. Bu mütehassıs<br />
trenden alınıp hadise yerine getirildi.<br />
Doktorların nezareti altında plâstik torbalar<br />
içinde mahsurlara çorba gibi sulu<br />
şeylerde gönderilmeye başlandı. Bu üç<br />
mahsura cep feneri ve kamera gönderildi.<br />
Amatör bir fotoğrafçı olan kazmacı<br />
Gerhart Haunusch tarafından çekilmiş<br />
olan resimler bütün dünyaya radyo-foto<br />
ile gönderildiği gibi kendilerine<br />
de gönderildi.<br />
Gerhart ışık az olduğu için resimlerden<br />
memnun olmamış tekrar cep feneri<br />
ve kamera rica ederek her üçününde<br />
ayrı ayrı fotoğraflarını çekmiştir. Dışarıya<br />
gönderdiği bu resimler gayet nettir.<br />
7 No lu sondaj- — Yukarda bahsedilen<br />
üç madenci su patladığı zaman<br />
hiçbir şey hissetmemişlerdir. Vardiya<br />
sonunda dışarı giderlerken yollarının su<br />
ile kaplı olduğunu görmüşlerdir.<br />
6 No.lu arama ve ikmal sondajından<br />
sonra kurtarma sondajlarına başlanmıştır.<br />
Büyük çapta bir sondaj deliği için Willy<br />
Thiele Firması'nın elinde bir makine<br />
mevcutdu. Bu makina démonte edilmiş<br />
olduğundan montaj için 36 saata ihtiyaç<br />
Vardı. îşin müstaceliyetine binaen makinanın<br />
montajı 10 saat içinde bitirilerek<br />
yolda trafik polisinin de yardımı ile<br />
Lengede'ye getirildi. 27 Ekim 1963 Pazar<br />
sabahı saat 5.00 de 6 No.lu sondajın<br />
15 m. uzağında 7 No.lu sondaja başlandı.<br />
Bu sondaj makinasının karakteristiği :<br />
Tip failing 2500, normal delme derinliği<br />
3 1/2" tij ile 800 m. yüksekliği<br />
14,63 m. kanca yükü 13,6 t, mekanizma<br />
2 Deutz motorla 140 PS, 1 adet tulumba<br />
5 3/4x10". Delme plânı; 60 m. derinliğe<br />
kadar 25" matkap ile delinip 211/2"<br />
boru döşenecek ve yeryüzüne kadar<br />
çimentolandıktan sonra preventer tertibatı<br />
kurulacak, sonrada klavuza kadar 20"<br />
matkap ile delinecektir. 60 m. den sonra<br />
arazi sağlam olduğundan deliğe boru<br />
döşemeye lüzum görülmedi.<br />
Delme işi ağır gidiyordu. 20 saat<br />
de 10 m. delindi. 28 Ekim 1963 Pazartesi<br />
günü saat 5.00 de 12 ci metrede<br />
matkabın sıkışması sebebiyle tij kırıldı.<br />
Bir saat içinde tij değiştirilip delmeye<br />
devam edildi. Tij kırılmasını önlemek<br />
için daha dikkatli davranıldı. Bu itina<br />
da delme hızını yavaşlattı. Delik 59,5 m.<br />
olunca 58,5 m. ye kadar olan kısmına<br />
21 1/2* boru döşenip çimentolandı. Çimento<br />
prizini aldıktan sonra preventer<br />
tertibatı kuruldu. Fakat ilerleme yavaş<br />
olduğundan ve bu sondaj muhtemelen<br />
galeride bulunan bir yükleme makinasının<br />
tam üzerine isabet edeceğinden ve<br />
klavuzdaki su sebebiyle bu yükleme<br />
makinasını itmeye imkân olmadığından<br />
sondajın devamından vazgeçildi.<br />
8 No.lu sondaj. — 7 No.lu sondajda<br />
rastlanan güçlükler dolayısı ile bir kurtarma<br />
sondajının daha başlanılmasına<br />
karar verildi.<br />
6 No. lu sondaj vasıtasiyle mahsurlarla<br />
irtibat temin edildikten sonra, su<br />
seviyesinin durumu anlaşılmış ve 6 No.lu<br />
sondajın 15 m. doğu tarafından bir sondaj<br />
daha yapmanın mahsurlu olmadığı<br />
anlaşılmıştır. Bu işin Göttker Firmasına<br />
ait sondaj makinası ile yapılması ön görülmüşsede,<br />
bu makina ile büyük bir<br />
deliğin delinmesi güç olacaktı.<br />
27 Ekim 1963 Pazar günü G. Deilmann,<br />
Bergbau, GmbH, Bentheim Firması<br />
pazartesi sabahı erkenden kendi<br />
sondaj makinaları ile emre hazır olabileceğini<br />
bildirdi. Bu haber üzerine sondajın<br />
bu makina ile yapılması ön görüldü.<br />
Bu T 12 olarak isimlendirilen kabili<br />
hareket sondaj makinası üç transport<br />
ünitesinden ibaret olup her ünite kendi
232 Yakup HODANCI<br />
kendine müstakil hareket edebiliyordu.<br />
Tulumba ve diğer teçhizatlar da ayrıca<br />
iki ünite teşkil ediyorlardı. Su tankı ve<br />
diğer kabili ihmal teçhizatı olduğu yerde<br />
bırakıldı.<br />
Birinci ünite sondajın temel kısımları,<br />
direk ve tijler olup 47,8 ton ağırlığmdadır.<br />
ikinci transport ünitesi vinç teşkilâtı<br />
Ideco H 525 olup ağırlığı 31 tondur.<br />
Üçüncü transport ünitesi ise iki Deutz<br />
motor ve teferruatı olup ağırlığı 30,6<br />
tondur.<br />
2.500 m. derinliğe kadar delik delmeğe<br />
müsait olan bu makinanm kule<br />
yüksekliği 32 m. iskele yüksekliği 2,74<br />
m, kancadaki ağırlık 75 ton ve takati<br />
ise (beheri 250 PS olan üç adet Deutz<br />
motor) 750 PS olup dakikada 2.500 litre<br />
sıvı basabilen 7 1/4x16" /51 tulumbası<br />
vardır.<br />
28 Ekim 1963 Pazartesi günü saat<br />
7.00 de sondaj makinasının montajına<br />
başlandı. Üç gün süreceği tahmin edilen<br />
sondaj işi sıkı bir çalışma ile 11 saatda<br />
bitirildi. Saat 18.00 de tesis 5 trasport<br />
ünitesi olarak hareket etti. 8 adet trafik<br />
arabasına bindirilmiş trafik polislerinin<br />
yardımı ile ağır nakliye vasıtalarından<br />
müteşekkil olan konvoy 270 km. lik yolu<br />
6 saat içinde kat ederek gece yarısı Barbecke'ye<br />
ulaştı. Sondaj yeri evvelden<br />
hazırlamıştı.<br />
29 Ekim 1963 günü saat 11.00 de<br />
yani telefon edildikten 28 saat sonra<br />
alet 8 No. lu sondajı delmeğe başlamıştır.<br />
Tijlerin, boruların çabuk dışarı çekilip<br />
tekrar sondaj deliğine verilmesini kolaylaştırmak<br />
için sondajın yanma büyük<br />
bir vinç kuruldu.<br />
6" tij ve 25" matkap (evvelâ 23"<br />
matkap ile başlanmıştı) ile 60 m. delindi.<br />
7 No. lu sondaj iki gündür delmeye devam<br />
ediyordu. 8 No. lu sondajın delme<br />
hızı fazla olduğu için 7 No. lu sondajı<br />
geçeceği tahmin ediliyordu. Şekil 7 de<br />
görülen 8 No. lu sondaj (ideco-sondaj<br />
makinası) 17 1/2 saat sonra 7 No. lu sondaja<br />
(Failling-Sondaj makinası) yetişmiş<br />
ve her iki sondajda 60 m. olmuştu.<br />
Mahsurları kurtarmak için 8 No. lu sondaj<br />
yer bakmandan 7 No. lu sondajdan<br />
daha müsait olduğu için deliğin içine<br />
boru konulup kenerîarın çimentolanması<br />
kararlaştırıldı. 8 No.lu sondaj deliğinde<br />
doğabilecek herhangi bir talihsizliğin işleri<br />
bozmaması için 7 No. lu sondajın<br />
da ayni şekilde 8 No. lu sondaj gibi boru<br />
döşenmesi ve çimentolanması ön görüldü.<br />
30 Ekim 1963 Çarşamba günü saat<br />
8.00 de 8 No. lu sondaj deliğinin içine<br />
boru döşeme işine başlandı. 16 cı metre<br />
de müşkülâtlarla karşılaşıldı. 59 cu m. ye<br />
kadar boru döşendikten sonra yeryüzüne<br />
kadar çimentolandı ve bu maksatla 8<br />
ton çimento sarf edildi. Şekil 6 da görülen<br />
Preventer yerleştirildi.<br />
7 No. lu sondaj için 21 1/2" boru<br />
bulunmadığı için boru döşeme işi geri<br />
bırakıldı.<br />
8 No. lu sondaja 20" matkap ve<br />
9 5/8" tijlerle devam edildi. 69 cu met-<br />
Şekil 6 - Preventer
ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 233<br />
Şekil 7 - Kabili hareket Ideco-Sondaj makinası<br />
Barbeeke'de çalışır vaziyette<br />
rede 4 köşeli tij yerine yuvarlak normal<br />
bir tij yerleştirilek preventerin emniyetle<br />
çalışması düşünüldü. Döndürme momentini<br />
temin eden rotary - masası yerine<br />
Weatherford - dişlisi öngörülerek rotary -<br />
masasının 1,5 m. üzerinde tijlerin yanma<br />
yerleştirilip dakikada 50-60 devir temin<br />
edildi. Delme basıncı da dişli momentine<br />
uymak mecburiyetinde olduğundan 2<br />
tonu geçmemesi icap ediyordu. Bu dişliler<br />
bu şartlar altında devamlı olarak<br />
çalışabilecek evsafta imâl edilemediklerinden<br />
kısa bir zaman sonra ısındılar.<br />
Bu sebepten iki dişliyi kısa fasılalarla<br />
münavebeli olarak çılıştırmak icap etti.<br />
Bu şartlar altında ilerleme yavaş oluyordu.<br />
Sondajın devamı müddetince 60 ncı<br />
metreden itibaren ve bilhassa sonuncu<br />
metrelerde mahsurlarla devamlı olarak<br />
ikmâl sondajı vasıtası ile muhabere edildi<br />
Mahsur üç madenci yukarıda yapılan<br />
ve düşünülen işleri aşağıdan bu muhabere<br />
vasıtası ile takip ediyorlar ve aşağının<br />
durumunuda yukarıya bildiriyorlardı.<br />
Üç madenciye şu talimat verilmişti :<br />
«Arında mevcut herhangi bir yüksek<br />
boşluk içine tahkim edip delme esnasında<br />
verilen kısa istirahat anlarında yapacaksınız.»<br />
Sondaj deliğinin klavuz delinme<br />
anında belki Havuzdaki basınçlı havanın<br />
kaçarak suyun altına doğru ilerlemesi<br />
ve işçileri tehdit etmesi ihtimalini<br />
de bertaraf etmek için ikmal sondajından<br />
basınçlı hava sevk edildi.<br />
Bu emniyet tedbirleri altında ilerleyen<br />
sondaj (kazılardan 7 gün sonra yani<br />
1 Kasım 1963 Cuma günü saat 4.30 da)<br />
77,5 m. derinliğe yani klavuzun tavanından<br />
2 m. yüksekliğe ulaştığı zaman<br />
sondaj suyu birdenbire boşalarak kayıp<br />
oldu. Evvelce yarım olarak kapatılmış<br />
olan Hydril-Preventer tamamile kapatıldı<br />
ve su tulumbaları stop edildi. Delik sağlamdı.<br />
Geri kalan 2 m. kuru olarak delindi<br />
ve bu esnada gayet az bir mukavemetle<br />
karşılaşıldı. Biraz sonra matkabın temizlenmesi<br />
için biraz su sevkedildi. Matkap<br />
hiç mukavemet görmeksizin 1 m. daha<br />
aşağıya sarkıtıldı.<br />
Ocaktaki mahsur madencilerinden<br />
şu haber geldi :<br />
«Sondaj suyu tamamiyle aktı ve<br />
hiçbir müşkülât yaratmadı. Matkap Havuzdaki<br />
demir bağın tam ortasına geldi.<br />
Bağlar arası 800 mm. dir. Sondajın klavuza<br />
delindiği yerde herhangi bir akma,<br />
çökme konisi veya kubbesi teşekkül etmedi.<br />
Sondaj deliği çok temiz olarak kesilmiş<br />
olup delikten toz, çakıl, kum v.s.<br />
gibi hiçbir şey düşmemektedir.»<br />
Preventer çok güzel çalışmakta olduğundan<br />
sondaja klavuza delindikten
234 Yakup HODANGI<br />
sonra da manometre 1,4 atü gösteriyordu.<br />
Saat 6.30 da delme işi tamamiyle bitmiş<br />
olduğundan kurtarma ameliyelerine başlandı.<br />
Bu arada düşünülecek noktalar<br />
şunlardı : Basınçlı hava hastalığı sebebiyle<br />
çoğalan gazlar vücudun dokularına<br />
fiziki olarak bağlanır. Basınç aniden kaldırılırsa<br />
azot serbest kalarak gaz habbecikleri<br />
halinde kana, dokulara ve mafsallara<br />
nüfuz eder. Basınç hastalıkları ve<br />
onun ihtilâtlarına meydan vermemek için<br />
yavaş yavaş basınç ayarlaması ile çözülmüş<br />
halde olan azotu tekrar gaz haline<br />
getirmek icap eder.<br />
Bu mütalâalar altında doktorlar<br />
mahsurların üç saat tazyik kabinelerinde<br />
kalarak yavaş yavaş normal atmosfere<br />
ulaşılmasını uygun buldular.<br />
Dr.-Ing. Paproth Firması Caisson<br />
işlerinin yapılması için kullandığı basınç<br />
kabinesinin bu işte kullanılabileceğini<br />
ve arzu edildiği takdirde elindeki kabinenin<br />
emre hazır olduğunu bildirdi.<br />
Şekil 8 ve 9 da görülen bu kabinenin<br />
uzunluğu 3,5 m. çapı 1,80 m. olup giriş<br />
tarafında küçük bir basınç kabinesi vardır.<br />
Basınç altında bulunan bu kabineye<br />
her zaman girmek ve çıkmak mümkündür.<br />
Kabinenin tabanında bir delik var-<br />
ğekil 9<br />
dır. Bu delik 1.60 m. uzunluğundaki konik<br />
bir redüksüyonla kabineyi preventerin<br />
üzerine yerleştirmeyi mümkün kılmaktadır.<br />
Preventer açıldıktan sonra basınç<br />
kabinesi, sondaj deliği ve tazyikli<br />
hava bir basınç ünitesi teşkil edebilmektedir.<br />
Kabinenin içinde motoru dışarda<br />
olan bir vinç bulunmaktadır. Bu vinç<br />
Şekil 10 da görülen ve dış çapı 385 mm.<br />
ve ağırlığı 70 kg. olan Dahlbusch - kurtarma<br />
bombasını sondaj deliği içinde hareket<br />
ettirecektir. Hususi bir kompresör<br />
ve ayar ventilleri sistemi tamamladılar.<br />
Acele olarak konik redüksüyon yapılıp<br />
basınç kabinesi preventer üzerine yerleştirildi.<br />
Basınç kabinesinde 1,4 atü elde<br />
edildikten sonra preventer açıldı. Bu<br />
anda ocakta, sondaj deliğinde, preventer<br />
ve basınç kabinesinde eşit değerde yani<br />
1,4 atü basınç bulunuyordu.<br />
Dalbusch-Kurtarma bombası basınç<br />
kabinesinin içindeki vince bağlandı ve<br />
içine ağırlık konarak delik içinde tecrübe<br />
seferleri yapıldı.<br />
Dalbusch-Kurtarma bombası ile kurtarmaya<br />
iştirak etmek isteyen gönüllüler<br />
arasında kur'a çekildi ve kur'a tahliyecisi<br />
Paul Syska'ya isabet etti. Paul Syska<br />
doktorlar tarafından muayene edildi ve<br />
sıhhî durumunun iyi olduğu görüldü.<br />
Basınç kabinesine bir mütehassıs<br />
doktor, basınçlı kabine mütehassısı, kur-?
ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYLERÎ 235<br />
Şekil 10 - Dahlbuseh - kurtarma bombaları ve<br />
Lengede'de kullanılan ikmal bombaları<br />
tarma bombası mütehassısı ve bir de<br />
vioç alındı.<br />
Bu hazırlıklar bittikten sonra saat<br />
12.40 da Paul Syska'nın sondaj deliğine<br />
inmeye hareket etmesi ile kurtarma ameliyesi<br />
başlamış oldu. Her adamın kurtarılması<br />
ancak birkaç dakika sürdü. Saat<br />
13.00 sıralarında üç mahsur madenci ve<br />
Saul Syska basınç kabinesine salimen<br />
ulaştılar. Doktordan başka yardımcılar<br />
basınç kabinesini terk ettiler. Kabinedeki<br />
basınç üç saat içinde yavaş yavaş<br />
azaltılmaya başlandı. 1 Kasım 1963<br />
Cuma günü (hadiseden 8 gün sonra)<br />
saat 15.40 da 43 yaşındaki kazmacı Gerhard<br />
Haunusch, 36 yaşındaki Fritz Leder<br />
ve 34 yaşındaki Emil Pohlei basınç kakabinesinden<br />
çıkarak güneş ışığına kavuştular.<br />
Sıhhi durumlarının kontrolü için<br />
bir hastahaneye sevk edildiler (Şekil 11).<br />
Mahsur madencilerin basınçlı kabi<br />
neye salimen ulaştıkları ilân edilince ocak<br />
civarında meslektaşlar ve akrabalar ara<br />
sında sevinç gözyaşları dökenler, birbirini<br />
kucakhyanlar ve sırtlarında taşıyanlar<br />
arasında; kayıplarından dolayı ağlayan<br />
ların kederi bu sevinçli havayı dağıtı<br />
yordu.<br />
Bu kurtarma işine muhtelif cinste<br />
24 adet nakil vasıtası ve her türlü mu<br />
habere araçları iştirak etmiştir.<br />
Küçük sondaj makinaları ve aletler<br />
sökülerek geldikleri yerlere hareket ettiler.<br />
Yalnız Idece-Sondaj makinasmın demontajı<br />
4 Kasım 1963 Pazartesi gününe<br />
bırakıldı.<br />
9 No-lu sondaj. — Yukarıda tasvir<br />
edilen kurtarma işleri yapılırken Şekil<br />
2 de görüldüğü gibi 6 ve 8 No. lu sondajlardan<br />
250 m. kadar batıda Barbecke'de<br />
90 m. katının batı arına rastlayacak<br />
şekilde 9 No. lu sondajın yapılmasına<br />
karar verildi. 31 Ekim 1963 günü yani<br />
kazanın oluşundan 7 gün sonra dejme<br />
işine başlandı. Buradaki arında da tazyikli<br />
hava olabileceği düşünülerek delme<br />
Plânına örnek olarak 6 No. lu sondaj<br />
kabul edildi. Preventer 6 No. lu sondajdan<br />
alınacaktı. Tamamiyle 6 No. lu sondajdaki<br />
esaslara göre yapılan delme işi;<br />
2 Kasım 1963 Cumartesi günü saat 16.30<br />
da 62 ci metrede matkabın klavuza ulaşması<br />
ile tamamlandı. Preventer ve ventiller<br />
burada da çok iyi netice verdiler.<br />
Sondaj deliği içindeki basınç 0,22 atü<br />
idi. Böylece tahmin edilmiş olan basınç<br />
azda olsa mevcuttu. Tijlere vurulan darbe<br />
seslerine aksisedadan başka yeraltından<br />
maalesef hiçbir cevap gelmedi. 6<br />
No. lu sondajda olduğu gibi buraya da<br />
Şekil 11 - Üç madencinin preventerden çıkışı
236<br />
ışık, mikrofon ve çalar saat ihtiva eden<br />
ilk yardım bombası sarkıtıldı. Fakat hiçbir<br />
hayat izi tesbit edilemedi.<br />
Gece yarısına doğru son bir tecrübe<br />
daha yapıldı.<br />
Eastman Firması Tarafından 500<br />
Wat ışık ihtiva eden bir televizyon kamerası<br />
sarkıtıldı. Ocak içinde 3-4 m. lik<br />
bir sahanın böylece aydınlatılmış olmasına<br />
rağmen gene hiçbir hayat izi tesbit<br />
edilemedi ve sondaj makinası sökülerek<br />
yerine sevk edildi.<br />
Böylece ikinci gruptaki kurtarma işleri<br />
bitmiş oldu ve ocakta artık kimsenin<br />
sağ kalmış olamıyacağı kanaatine<br />
varıldı.<br />
3. Kuyu civaraada 092 reviri göçüklerine<br />
yapılan arama ve kurtarma sondajları<br />
(10, il ve 14 No. la sondajlar.<br />
10 No. lu sondaj. — 092 reviri su<br />
patlıyan yerin yakınında olduğu için işin<br />
başından beri bütün düşünceler bu revirde<br />
kalmış kayıp ve mahsurlar hakkında<br />
idi. Şekil 12 092 revirinin kazanın olduğu<br />
zamanki vaziyet plânı ve işletme şeklini<br />
göstermektedir. Göçerime usûlü ile<br />
çalışan yerlerde hasıl olacak boşluklarda<br />
belki canlı kimseler bulunabilirdi. Bu kısımlarda<br />
çalışan Hütter isminde bir kazmacı<br />
bazlı boşluklar gördüğünü söylüyordu.<br />
Bu ihtimalleri ve su seviyesini<br />
kontrol etmek için 21.11.1963 günü saat<br />
22.15 sıralarında 092 revirinin göçertme<br />
ile çalışılmış bir yerinde (Şekil 2 ve 12)<br />
bir arama sondajının yapılmasına karar<br />
verildi.<br />
Göttker Firması tekrar çağırılarak<br />
3.11.1963 Pazar günü (kazadan 10 gün<br />
sonra) saat 4.00 sıralarında 4 3/4» matkap<br />
ile delmeye başlandı. Delik 39 m.<br />
olunca sondaj suyunda az miktarda kayıp<br />
başladı. 58 ci m. de matkap 1 metre<br />
yukarı çekilerek tijlere çekiçle vuruldu.<br />
10-15 dakika sonra aşağıdan marn par-<br />
Yakup HODANCI<br />
Şekil 12 - Kazanın olduğu 092 revirinin<br />
vaziyet plânı<br />
a) 10 No. Iu arama sondajı<br />
b) 11 » Kurtarma »<br />
c) 14 » İkmal »<br />
çaları ile tijlere vurulmadan mütevellit<br />
darbe sesleri gelmeğe başladı. Matkap<br />
yukarı çekilerek 57 ci metreye kadar<br />
boru döşendi. Tijlerden çok sür'atli hava<br />
çıktığı için konuşmak mümkün olamadı.<br />
Fakat darbe sesleri muntazaman geliyordu.<br />
Mucize olarak vasıflandırılan bu<br />
darbe sesleri, kurtarmaya iştirak edenlerin<br />
meslektaşlarının hayatta olduklarının<br />
işareti idi. Bir anda herkesteki yorgunluk<br />
ve ümitsizlik kayboldu.<br />
Bir ip ucuna plâstik bir torba bağlanıp<br />
torbanın içine yanan bir cep feneri,<br />
kağıt ve kalem konarak deliğin içine<br />
torba aşağı sarkamadı. Bundan sonra<br />
torbanın içine birde boru parçası kondu.<br />
Böylece torba aşağıya ulaştı. Bir müddet<br />
beklendi. Aşağıdan tekrar darbe sesleri<br />
(vira) gelince torba yukarı çekildive ka-
ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDA KURTARMA AMELÎYETJ3Rİ 237<br />
ğıt üzerinde çok temiz olarak şu cümleler<br />
vardı.<br />
«Biz burada 11 kişiyiz. Biri sinir<br />
buhranı geçiriyor. Işığımız yok. Susuz<br />
ve açız.»<br />
Bu 11 madenci 227 saatten beri<br />
mahsurdurlar. Tijlerin çapı 58 mm. dir.<br />
Kuzey Almanya Radyosu derhal bir mikrofon<br />
vasıtası ile mahsurlarla konuşma<br />
imkanını sağladı.<br />
Ambulanslar (sisin müsaadesi nisbetinde)<br />
sirenler çekilmiş olarak azami hızla<br />
giderek doktor ve mütahassısları getirdiler.<br />
Polis telsizleri seferber edildi. Artık<br />
ocakta canlı kemsenin olacağına kimse<br />
inanmadığı için üç kişiyi kurtarmış<br />
olan büyük sondaj makinaları Ruhr<br />
Havzasına geri gönderilmişti. Telsizli polis<br />
arabaları üç otobüsü doldurmuş olan<br />
sondaj ekibinin arkasından gönderilerek<br />
onları buldukları yerden geri getirmeleri<br />
emredildi, ve sondaj ekibi geri getirildi.<br />
10 No.lu sondaj içinede bir ilk yardım<br />
kapsülü yerleştirildi. Bu kapsül yeraltı ile<br />
yerüstü arasında mekik dokuyarak 11<br />
kişi için aşağayı sıcak çay, kek ve gıda<br />
maddeleri taşıdı. 227 saatten beri yalnız<br />
ocak suyu ile yaşıyan 11 kişiye verilecek<br />
gıda maddesine itina ederek onları yavaş<br />
yavaş normal yemeğe alıştırmak icap ediyordu.<br />
Dr. Köhne sorumluluğu altında<br />
ilk önce plâstik torbalar içinde çay, kek,<br />
gayet ince havuç çorbası gönderildi. Bu<br />
arada kuru ceket, pantolon, çamaşır,<br />
battaniye sevk edildi. Telefon irtibatı<br />
sayesinde sıhhi durumları ve bulundukları<br />
yer hakkında malûmat almak mümkün<br />
oluyordu. 11 kişi takriben 7 m. uzunlukta,<br />
3 m. genişlikte ve 3 - 4 m. yükseklikte<br />
çan biçiminde eski imalâttan mütevellit<br />
marn içindeki bir göçük boşluğunda<br />
bulunuyorlardı. (Şekil 13) Bu boşluk<br />
hiçbir şekilde tahkim edilmemişti. Basınç<br />
normaldi. Su seviyesinden 4 m. kadar<br />
yukarılarda idiler. Daha sonra şu korkunç<br />
haber geldi.<br />
Şekil 13 - 092 Revirinde 10 No. İn sondajdan<br />
yapılan profil, boşluk ve göçüğün durumu<br />
Sağ kalan 11 kişinin yanında 10 tane<br />
ölü vardı. Bu 10 kişinin bir kısmı su<br />
patlamasında hemen boğulmuş, bir kısmı<br />
da su patlamasından sonra geçen 10 gün<br />
içinde ölmüştü. Telefonla ölülerin isimleri<br />
de bildirildi. Yeraltından bir korkunç<br />
haber daha geldi- Sinir buhranı geçiren<br />
kimde bir cehennem hayatı ve manzarası<br />
içinde şuurunu tamamiyle kayıp ederek<br />
elbiselerini yırtmış ve çıplak olarak soğuk<br />
taşlar üzerine oturmuş ve kuru elbiseleri<br />
giymemiştir. İlk yardım bombası ile teskin<br />
edici ilâçlar gönderilmiştir. Arkadaşları<br />
gelen tabletleri sıcak çay ile içirmeye<br />
muvaffak olunca o da tekrar normal<br />
hale gelerek yeni gelen kuru elbiseleri<br />
giymiş ve battaniye üzerine oturmaya<br />
başlamıştır.<br />
Bazılarının başlarında ufak yaralar<br />
mevcuttu. Hepsinin ayakları şişmişti.<br />
Yeryüzündeki sahnelerde yeraltından<br />
farklı değildi. Öldükleri evvelce bildirilmiş<br />
olan 40 madencinin ana, baba eş<br />
ve dostlarından müteşekkil yüzlerce kişi<br />
sondaj civarında toplanmış haber bekliyorlardı.<br />
11 kişinin isimleri ilân edilince<br />
bir çok anneler ve kadınlarda son ümitlerini<br />
ocağın derinliklerine gömdüler.<br />
Şekil 14 ve 15 de görüldüğü gibi<br />
arazinin kırıkh oluşu sebebiyle burada
238 Yakup HODANCI<br />
r<br />
r. Şekil 14 - Göçük boşluğunun durumu<br />
yapılacak kurtarma ameliyeleri daha güç<br />
olacaktır. Bu sebepten delme plânı aşağıdaki<br />
gibi tesbit edildi.<br />
11 No.la Sondaj. — Delme plânı<br />
şu şekilde idi: 40 mcı metreye kadar 29<br />
«matkap ve killi su ile delindikten sonra<br />
deliğe 24 1/2» borular yerleştirip boru<br />
ile delik cidarları , çimentolanacaktır.<br />
Bundan sonra delme işine boşluğa kadar<br />
23 «matkap ile devam olunacaktır. Soğutma<br />
ve temizleme işi su ve kil ile olmayıp<br />
hava temin edilecektir. Boşluk<br />
elde edilince deliğe 18 5/8» borular yerleştirilecektir.<br />
Su ile delme kırılmış ve ezilmiş bir<br />
arazide büyük zararlar tevlit edebileceği<br />
gibi mahsurlar içinde bir felakete sebep<br />
olabilirdi. Bundan dolayı hava ile delme<br />
bir zaruretti. Almanya'da bugüne kadar<br />
derin sondaj delikleri için hava kullanılmadığından<br />
bu metod tamamen yeni idi.<br />
Arazi çabuk ve dik olarak kırıldığı<br />
için imalâtdan mütevellit boşluklar çabuk<br />
doluyordu.<br />
Şekil 15 - Arama Sondaj! Göçük boşluğu<br />
(Mahsurların ifade ve sondaj malumatına göre)<br />
11 mahsur madencinin kurtarıldıktan<br />
sonraki ifadelerine göre kaçamak yolu<br />
şu şekilde seçilmiştir.<br />
Su yükselmeye başladığı zaman madenciler<br />
bu revirin en üst klavuzunda<br />
toplanmaya başlamışlar ve su bu klavuza<br />
da çıkınca eski göçükler içinde kaçacak<br />
yer aramışlardır. Üst klavuzun istikametinde<br />
göçükler tamamiyle oturmuş olduğundan<br />
boşluk yoktu. Üst klavuz için<br />
bırakılmış olan topuğun göçük tarafında<br />
sığınacak bir yer buldular. Sağ kalmış<br />
olan 21 kişi buraya ulaşmak için 10-15<br />
m. kadar aşağı indiler ve hava ceryamnm<br />
olduğunu gördükleri su seviyesinin üzerine<br />
çıkabilmek için bir müddet yüzdüler.<br />
Sola doğru bir kurve ile yukarı<br />
çıkıyorlardı, ilk gece göçükler neticesi<br />
buraya sığınmış olanların bir kısmı şehit<br />
oldular.<br />
Sonraki günlerde de ritmik olarak<br />
devam eden göçükler neticesi buraya<br />
sığınmış olanlar arasında şehit sayısı çoğaldı.<br />
Sonradan kurtarılmış olan 11 kişi
ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 239<br />
Şekil 13, 14 ve 15 de görüldüğü gibi<br />
5x2x3 m 3 , hacım ihtiva eden bir göçük<br />
boşluğunda bulunmuşlardır. Bu boşluğa<br />
gelmek istiyenlerden bir kısmı da yolda<br />
şlam seline tutulduklarından ölmüşlerdir.<br />
Sağ kalanlar sonraki günlerde 70<br />
m. katına ulaşmaya çalışmışlarsada buna<br />
muvaffak olmamışlardır. Zira su patladığı<br />
gece göçükler faaliyetine devam<br />
etmiş, revirin üst klavuzu ile olan irtibat<br />
kesilmişti. Klavuzda göçüğün bir parçası<br />
olarak su altında bulunuyordu. Ocak<br />
idaresinin hesaplarına göre su seviyesi<br />
bu klavuzun 11 m. üzerinde bulunuyordu.<br />
Mahsurlar bulununcaya kadar göçükler<br />
içindeki boşluklarda oradan oraya<br />
hicret ettiler. Zira göçükler daima ritmik<br />
olarak çalıştıklarından bir yerdeki boşluk<br />
doluyor, bir başka yerde boşluk hasıl<br />
oluyordu. Taş düşmeleri neticesi kayıpların<br />
sayısı artıyordu. Bu hicret 9 gün<br />
devam etti. Pazar günü akşamı mahsurların<br />
yanma 4 X 1 m. ebadında ve 0,50 m.<br />
kalınlığında bir blok taş daha düştü.<br />
Fakat kimseye zarar gelmedi.<br />
îlk yardım ve ikmâl deliğinden biribirine<br />
vidalanabilen ince ve kısa borular<br />
sevk edilerek mahsurların kavlaklara<br />
karşı emniyeti sağlandı ve böylece sondaj<br />
sarsıntılarından kavlak düşmesi önlendi.<br />
Kazadan 11 gün sonra saat 3.00 de<br />
sondaj (delme) plânına göre 29» matkap<br />
ile delme işine başlandı. Sondaj suyuna<br />
ayrıca hızar talaşı ilâve edildi. Bütün<br />
bu ahnan tedbirler sayesinde arzu edilen<br />
neticeye ulaşıldı. Ve adamların bulunduğu<br />
boşluğa sondaj suyu kaçırılmadı.<br />
Delme basıncı 5 t, deuir 120/dak ve<br />
dakikada 2.000 İt sondaj suyu sarfiyatı<br />
ile çalışan makina saat 18.30 da 41,5 m.<br />
derinliğe ulaştı. Delik içinde lüzumlu<br />
tarama delmeleri tamamlandıktan sonra<br />
güzelce temizlendi. 16 şar metre olarak<br />
kaynakla eklenmiş dişsiz borular de<br />
liğin içine gece yarısına doğru döşenmeğe<br />
başlandı. 5,5 t çimento sevk edildi.<br />
Çimonto sertleşince tekrar 23» matkap<br />
ile 42 ci metreye kadar delindi.<br />
Hava ile delme hazırlığı yapmak<br />
için uzun zaman beklemek icap ediyordu.<br />
Bundan dolayı diğer bir ikmâl sondajının<br />
yani 14 No.lu sondajm yapılması<br />
kararlaştırıldı.<br />
14 Nodu Sondoj. — Bu sondaj göçük<br />
boşluğunda bulunan 11 insanın kurtarma<br />
imkânlarını biraz daha fazla emniyet<br />
altına almak için yapılmıştır. Bu<br />
sondaj herşeyden evvel içinde insanların<br />
yaşadığı başluğa daha ağır tahkimat<br />
maddeleri indirmeğe yarıyacaktı. Bu arada<br />
Ruhr Havzası'ndan bir firma hortumla<br />
çabuk priz yapan koyu akıcı bir<br />
maddeyi boşluklara ve çatlaklara doldurup<br />
o kısmı emniyet altına alabileceğini<br />
bildirdi. 10 No. lu' küçük ilk yardım deliği<br />
(sondaj) bir iş için düşünülemezdi.<br />
Zira bu delik vasıtası ile daimi olarak<br />
yiyecek, giyecek ve ilâç sevk ediliyor;<br />
konuşma imkânı sağlanıyordu.<br />
Bu mülâhazalar altında ve göçük<br />
boşluğu hakkında elde edilen malûmata<br />
göre 14 No. lu sondajın (Şekil 16 da görüldüğü<br />
gibi) takriben 10 No. lu sondajdan<br />
2 m. güneyde yapılması kararlaştırıldı.<br />
Delme işini tekrar Göttker-Geröt<br />
üzerine alarak 4 Kasım 1963 Pazartesi<br />
günü (kazadan 11 gün sonra) gece yarısından<br />
az evvel 12 1/4» matkap ile işe<br />
başlandı. Salı günü saat 8.00 de sulu<br />
delme ile 45 inci metreye ulaşıldı ve deliğin<br />
içine 43 cü metreye kadar 9 5/8»<br />
borular döşendi.<br />
Boruların dip kısmından itibaren<br />
20 metrelik kısım çimentolandı. Çimentonun<br />
sertleşmesinden sonra 8 5/8» matkap<br />
ile delme işine devam edildi. Mahsurların<br />
olduğu yere su nüfuz etmemesi<br />
için 45 ci metreden sonra hava ile delmeğe<br />
devam edildi. Göttker Firmasının<br />
bu işi için bir kompresörü olduğu gibi
240 Yakup HODANCI<br />
Şekil 16<br />
Mansurların pusula ölçülerine göre,<br />
Yerüstü ölçülerine göre göçük boşluğunun<br />
ve sondajların plânı.<br />
ayrıca 4 adet kabili hareket beher 10<br />
m 3 /dak kapasiteli ve 6 ato kompresörü<br />
vardı. Evelâ 40 m 3 /dak hava ile delindi.<br />
Havanın boru cidarlarından çıkış hızı<br />
20 m/san idi. Takriben 50 ci metreden<br />
itibaren hava miktarı dakikada 10 m 3 ,<br />
olacak şekilde ayarlandı. Bu miktar hava<br />
taş tozlarını atamadığı için alet sıkışmaya<br />
başladı ve hava miktarı 20 m 3 /dak<br />
olarak ayarlandı. Arızasız bu şekilde<br />
delmeye devam edildi. Sondaj plânına<br />
göre 56 cı metrede göçük boşluğuna<br />
ulaşmak icap edecekti. 27 saatlik bir<br />
delmeden sonra deliğin boyu 62,3 m.<br />
olduğu halde hala boşluğa ulaşmak<br />
mümkün olmamıştı. Buna göre Sondajın<br />
şakulden kaçmış olması icap ederdi.<br />
Uzun fikir teatileri ve münakaşalardan<br />
sonra sondaj deliğine 6 5/8» borular döşenerek<br />
etrafı çimentolandı. Çimentolama<br />
esnasında boşluktaki su biraz yükseldi.<br />
Bu da sulu delmenin mahsurlar için ne<br />
kadar tehlikeli olduğuna dair beliren<br />
korkuların haklı olduğunu gösterdi.<br />
Şekil 17 - Kurtarma bombası ile çıkış<br />
Deliğin boşluğu neden bulmadığı<br />
kontrol edildi. Sondaj delikleri ölçüsünde<br />
ihtisas sahibi olan Firma Eestman ve Preusstag<br />
tarafından yapılan ölçmelerde<br />
Şekil 16 da görüldüğü gibi 14 No. lu<br />
sondaj şakulden 4,60 m. batıya, ilk yapılan<br />
10 No. lu sondaj 1,90 m. kuzeye,<br />
kortarma sondaj yani 11 No. lu sondaj<br />
hali hazırdaki 40 m. ilerlemede 0,40 m.<br />
kaçmıştır.<br />
Mahsurlar bulunduktan sonra deliğe<br />
bir pusula vasıtasıyla bulundukları yerin<br />
büyüklüğü ve istikâmetinin tesbiti rica<br />
edilmişti. Bu malûmata göre kurtarma<br />
deliğinin yeri tesbit edilmişti. Kontrol<br />
için bir müddet sonra topoğraflar 10<br />
No. lu sondaj deliğine yaptıkları poligen<br />
ölçüleri ile boşluğu tesbit ettikleri zaman<br />
mahsur madencilerinin ölçüleri 180 derece<br />
hatalı yaptıkları anlaşılmıştır. Bundan<br />
dolayı boşluğun durumu değişiyordu.<br />
11 No. lu kurtarma sondajı da bu durumda<br />
boşluğa rastlamayıp; boşluğun<br />
1.40 m. kadar kuzey kenarına rastlaya-
ALMANYA'NIN LENGEDE DEMÎR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 241<br />
çaktı ki bu hal de tesadüfün bir lûtfu<br />
olarak kabul edildi. Zira böylelikle boşlukta<br />
bulunan mahsurlar delme esnasında<br />
sarsıntı, taş düşme v.s. gibi tesirlerden<br />
daha az zarar göreceklerdir.<br />
11 No. lu Sondaja tekrar dönüş. —<br />
Ocak kompresörlerinin kapasiteleri dakikada<br />
220 Nm 3 olup 6,5 atü temin ediyorlardı.<br />
Ideco sondaj makinasının tazyikli<br />
hava şebekesi 6,5 atü basınç ile<br />
220 Nm 3 /dak havayı temin edebilecek<br />
durumda değildi. Evvelce izah edildiği<br />
gibi sondaj suyu yerine basınçlı hava<br />
kullanma mecburiyeti hasıl olduğundan<br />
öğle bir an kompresöre ihtiyaç vardı ki<br />
bu kompresör 220 Nm 3 /dak- havayı 15<br />
atü ye sıkıştırsın. Birçk telefon konuşmalarından<br />
sonra 4 Kasım 1963 Pazartesi<br />
günü öğleden sonra Gute-Hof f nungs -<br />
Hütte Firmasında arzu edilen kompresör<br />
bulundu. Bu kompresöre ait tektodik malûmat<br />
şu şekilde idi :<br />
Motor 2.950 devir/dak, kompresörün<br />
devri 8.040 devir/dak fakat 588 kw.<br />
Bu kompresör Brüssel de bir firma<br />
için yapılıyordu. Kompresörün noksanları<br />
üç başmühendis ve 42 işçi çalıştırılmak<br />
suretiyle acele olarak çok kısa bir<br />
zaman bitirilerek tecrübe çalışması da<br />
yapıldıktan sonra 5 Kasım 1963 Sah<br />
günü saat 16.00 sıralarında bitirildi ve<br />
gece yarısına doğru Lengede'ye getirildi.<br />
3,5 t ağırlığındaki makina deliğin yanma<br />
beton temel üzerine yerleştirildi. Kompresörün<br />
su ihtiyacı itfaiye arabaları ile<br />
temin edildi. Ocağın kompresör dairesinden<br />
bu yeni kompresörün kurulduğu yere<br />
kadar 400 mm. çapında boru döşenerek<br />
ocak kompresörlerinin mümkün mertebe<br />
basınç kaybı önlendi. Bu işler yapılırken<br />
120 m 3<br />
/dak hava ile delik içindeki su temizlendi,<br />
ve delik kurutuldu. Hava ile delme<br />
tecrübeleri yapıldı. 20 dakikada 2 t basınçla<br />
1,4 m. delik delindi. Delik çok<br />
rutubetli olduğu için (esasında bir gün<br />
beklemek lâzımdı) toz ve taş parçaları<br />
pıhtılaşmaya başladı. Tijleri yukarıya<br />
çekmek mecburiyeti hasıl oldu. Tijler<br />
çekildiğinde tozların matkabın 4 m. kadar<br />
üzerine silindir şeklinde yapışmış oldukları<br />
görüldü. Tijler temizlendikten<br />
sonra delik tekrar kurutuldu ve delmeye<br />
devam edildi.<br />
Saat 23.00 den itibaren 23 matkap<br />
ve 1,5 t basınç ile sondaja devam edildi.<br />
Yem gelen kompresör ocak kompresör<br />
şebekesinden çok hava emdiği için<br />
ocak kompresörlerındeki basınç 5,5 atü<br />
ye, yeni kompresörden sonra ise 12 atü<br />
ye düştü. Dakikada 220 m 3 , verildiğinde<br />
sondaj derinliğinden çıkan havanın hızı<br />
15 m/san idi ve bu hâl internasyonal<br />
standart ölçülere uygundu. Sondaj deliğinden<br />
çıkan parçalar toz şeklinde hava<br />
ile taşındı ve bir müşkülâtla karşılaşılmadı.<br />
Daha emniyetli olması için 54 cü<br />
metreden itibaren basınç 20 atü den<br />
9 atü ve hava miktarka 160 Nm 3 /dak ya<br />
indirildi.<br />
Aşağıdaki emniyet tertibatları alındı:<br />
1. Ocaktaki mahsurlara gözlük, kulaklarını<br />
tıkamak için pamuk, önlük,<br />
plâstik örtüler gönderilerek tozdan korunmaları<br />
sağlandı.<br />
2. Mahsurlar ile ocak idaresi, sondaj<br />
ekip başı, yeni kompresörcüsü ve<br />
tazyikli havayı çabuk kapıyabilecek vana<br />
başında bekleyen adam arasında irtibat<br />
temin edildi. Sondajin derinliği ve yeraltındaki<br />
durum hakkında ilgililere böylece<br />
vaktinde malûmat ulaştırılacaktı.<br />
Bu emniyet tedbirleri altında saat<br />
saat 6,07 de 55,9 m. derinlikte boşluğa<br />
ulaşıldı ve yeraltından «dur» sinyali<br />
geldi, derhal her türlü faaliyete son verildi.<br />
Kısa bir zaman sonra matkabın<br />
tırpan şeklinde 4 cm. yükseklikte ve 10<br />
cm. kadar boyda görüldüğü ve hava ceryanı<br />
ile tozların temizlendiği bildirildi.<br />
Delik boşluk arının bir kenarına ve mahsurlar<br />
tarafından yapılmış bir tahkimat<br />
yerine gelmiş, taş düşmemişti. Deliğin
242<br />
devamı için yapılmış tahkimatın değiştirilmesi<br />
icap ediyordu. Kısa bir bakımdan<br />
sonra saat 8.00 den 10.00 kadar<br />
havasız ve çok az bir basınçla 55,5 m.<br />
den 55,9 m. ye kadar ve sonra da 56,3<br />
metreye kadar delmeğe devam edildi.<br />
56,3 derinlikte matkap boşluğa tamamiyle<br />
ulaşmıştı. Saat 11.00 e kadar tijler çekildi.<br />
Sonra deliğin içine 18 5/8» borular<br />
döşendi<br />
Çıkışın kolay olabilmesini temin için<br />
boruların boşluktaki postaya kadar inmesi<br />
uygun görüldüğünden 2 metrelik<br />
kısım adam girebilecek şekilde 180 derece<br />
olarak kesildi. Borular deliğe yerleştirilirken<br />
takriben 4 ton ağırlığında bir<br />
taş parçası boşluğa düşerek altındaki tahkimatı<br />
bozdu. Bu sebepten boruları 57,3<br />
m. ye kadar döşenebildi. Borular posta<br />
üzerine oturtulmadan evvel mahsurlarla<br />
konuşuldu. Borunun yukarıda bahsedilen<br />
180 derecelik kesilmiş yerinden boru içine<br />
girmek imkân dahilinde olduğu bildirildiği<br />
zaman boruların yerleştirilmesine<br />
başlandı. Rotary masasının 0,5 m. üzerine<br />
kadar devam edildi. (Kurtarma ameliyesinden<br />
sonra bu borular tekrar alındı).<br />
Şimdi 11 No. lu kurtarma sondajından<br />
kurtarma bombası ile 11 mahsur<br />
madenciyi kurtarmak mümkün olabilecekti.<br />
Kazadan 14 gün sonra yani 7 Kasım<br />
1963 Perşembe günü saat 13.10 da<br />
tahlisiye nezaretçisi Habich, onu takiben<br />
üst madenci Ax kurtarma bombası ile<br />
mahsurların bulunduğu yere hareket<br />
ettiler. Beraberlerinde mahsurlara tereyağlı,<br />
sucuklu ekmek getirdiler. Evvelâ<br />
kimlerin çıkacağı sıhhi durumlarına<br />
göre doktorlar tarafından tesbit edilmişti.<br />
Burada kayda değer mühim bir noktada<br />
14 gündür mahsur kalmalarına<br />
rağmen işçiler arasında mevcudiyetinden<br />
hiçbir şey kaybetmemiş olan disiplinin<br />
devam etmesi idi.<br />
Kurtarma sırasında ve ameleyesinde<br />
11 kişinin hiçbirinden en ufak bir sız<br />
Yakup HODANCI<br />
lanma şikayet veya hoşnutsuzluk görülmemiştir.<br />
Saat 14.20 de mahsur kalmış<br />
11 kişinin kurtarılması ile kurtarma<br />
ameliyesi bitmiş oluyordu.<br />
îlk çıkan 51 yaşında ve üç çocuk<br />
babası olan Hainz Kull idi ve kurtarma<br />
bombasından çıktığı zaman bacakları<br />
üzerinde zor duruyordu. Birdenbire param<br />
parça olmuş elbiseleri ile kurtarıcılarının<br />
kollarına yığılmış ve kısa bir<br />
zaman sonra da kendine gelmiştir ve<br />
hemen o civarda bulunan ilk yardım<br />
çadırına götürülmüştür. 2 ci olarak 6<br />
dakika sonra çıkan Frietz Bear 53 yaşında<br />
evli ve bir çocuk sahibi olan bu<br />
işçi zorla hareket edebiliyordu. Fakat<br />
birinci işçi kadar bitkin görünmüyordu.<br />
Üçüncü olarak çıkan Rudolf Wiese 44<br />
yaşındadır. Kollar arasında taşman bu<br />
işçi derhal sedyeye konarak çadıra taşınmıştır.<br />
Doktor bu işçinin gözlerine siyah<br />
gözlük taktırmıştır. 4 cü olarak 20 yaşındaki<br />
elektrikçi Adolf Herbst dışarıya<br />
çıkarılmıştır. Bundan sonra 39 yaşında<br />
borutçu Johannes Sittler kurtarılmıştır.<br />
Evli ve iki çocuk babası olan bu işçi<br />
kurtarma bombasından çıkarken tökezlenmiş<br />
ve bayılır gibi olmuştur. Hemen<br />
revire kaldırılmıştır.<br />
28 yaşındaki Helmuth Webranit<br />
yeryüzüne ulaşılınca arkadaşlarını selâmlamıştır.<br />
Yüzü neş'eli ve tebessümlü olan<br />
bu işçi yürüyerek revire kadar gidebilmiştir.<br />
Evli ve iki kızı vardır.<br />
Yedinci olarak yeryüzüne ulaşan 38<br />
yaşında evli ve bir çocuk babası olan<br />
Hermann Luebke sıhhatli görünüyordu.<br />
34 yaşında, evli, üç çocuk sahibi<br />
olan Helmuth Kendzin kurtarma bombasından<br />
derhal sedyeye alınmıştır. Sedye<br />
ile giderken arkadaşlarına gülümsemiş<br />
ve el sallamıştır. Kendisi de arkadaşları<br />
tarafından alkışlanmıştır.<br />
9 uncu olarak kurtarılan Dieter<br />
Ricchey, 26 yaşında evli ve iki çocuk<br />
babasıdır. Bu da sedye ile revire götürülürken<br />
el sallamıştır.
ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 243<br />
10 cu olarak kurtarılan madenci 32<br />
yaşında Siegfried Ebeling'dir. Bu işçi<br />
kurtarıcılarla teması sağlıyan grup başkanıdır.<br />
En son olarak kurtarılan işçi Bernhard<br />
Wolter olmuştur.<br />
Televizyon ve radyo vasıtası ile birçok<br />
kimse bu dramatik dakikaları beraber<br />
yaşamıştır.<br />
Kurtarılanlar muhtelif hastahanelere<br />
sevkedildiler.<br />
LENGEDE MUCİZESİ<br />
Lengede'de kurtarılışları izah edilmiş<br />
olan 11 kişinin bulunuş ve kurtuluşları<br />
aşağıda izah edileceği gibi bir<br />
çok tesadüflerin meydana getirdiği bir<br />
mucizedir.<br />
1. Göçüklerden mütevellit gidilebilecek<br />
boşluklarda tecrübelerin ve beklenenlerin<br />
aksine olarak devamlı taş düşmelerinin<br />
olmayışı ve mahsurların olduğu<br />
yerin su seviyesinden 2 m. yukarıda oluşu.<br />
2. Mahsurların bulunduğu yerde<br />
tesadüfen o civarda kırılmış bulunan bir<br />
basınçlı hava sebebiyle taze hava bulunması,<br />
3. Mahsurların bulunduğu göçük<br />
boşluğunun bulunuşu tamamiyle bir<br />
tesadüftür. Topoğraflann tesbit ettiği<br />
sondaj yerinde ray döşeli idi. Bu sebepten<br />
delik yeri 2 m. kaydırıldı. Bu kayma<br />
ve sonradan tesbit edildiği gibi sondajın<br />
şakulden şaşması neticesi delik adamların<br />
bulunduğu yere tesadüf etmiştir.<br />
4. îmalât haritalan ocak nezaretçileri<br />
tarafından 6 m. hatalı işlenmişti.<br />
Bu hatanın da mahsurların bulunuşunda<br />
tesadüfen yardımı olmuştur.<br />
5. Mahsurların yaptıkları pusla mesahasında<br />
180 derecelik hata yapılmıştı.<br />
Bu hata ve deliğin şakulden kaçması<br />
neticesi olarak çok iyi bir tesadüfle kurtarma<br />
sondajı en müsait yere rastlamıştı.<br />
Böylece yeraltındaki boşluk ile arasında<br />
bir klavuz açma mecburiyeti olmadı.<br />
6. Böyle büyük çaplı bir sondaj susuz<br />
olarak hava ile ilk defa deliniyordu.<br />
Bu iş için lüzumlu olan muazzam bir<br />
kompresörün Belçika'ya teslim edilmek<br />
üzere tesadüfen elde bulunuşu.<br />
Bunlar gibi daha bir çok küçük tesadüfler<br />
kurtarma işinde rol oynamışlardır.<br />
Mahsurlar dahi kendi yerleri hakkında<br />
tereddütlü idiler. Yeryüzü ile temas<br />
sağladıkları anda dahi ilk görüşmeler<br />
sırasında «sizin bizi bulmanız imkân<br />
dahilinde değildir. Biz hepimiz buna<br />
inanmış durumdayız» demişlerdir. Bu<br />
kadar tesadüflerin bir araya gelişini mucize<br />
olarak vasıflandırmakta hata olmasa<br />
gerek.<br />
4. Friedshofs broistcdt civarında yapılan<br />
arama sondajları (12,13 ve 15 No. lu sondajlar)<br />
11 No. lu kurtarma sondajına başlandığı<br />
sıralarda Broistedt Mezarlığı<br />
civarında ocağın güney kısmında ki<br />
klavuzları da arama gayesi ile 80 m.<br />
katma inen arama sondajlarının yapılmasına<br />
karar verildi. 0 202 güney revirinden<br />
havalandırma kuyusunu direkt<br />
olarak bir bağlantı olduğu için bu<br />
revirden kayıp olan 6 kişinin son tecrübelere<br />
göre boşluklarda sağ kalma ümidi<br />
mevcuttu.<br />
12 ve 13 No. lu sondajların ocak içinde<br />
sıkışmış hava (Luftblase) bulunan<br />
yerlere isabet edebileceği nazarı itibare<br />
alınarak preventer kullanarak sondaj<br />
yapılmasına karar verildi. Yanyana olan<br />
bu iki sondaja 3 Kasım 1963 Pazar günü<br />
akşamı başlandı ve pazartesi gece yarısına<br />
kadar devam edildi. Hakikaten bu<br />
iki sondaj 0 202 revirinin ramble band<br />
galerisinin üst yolunda 79 m. derinlikte<br />
1,9 atü basınç bulunan bir sahaya ulaştılar.<br />
Bu sebepten preventer 1er faaliyete
244 Yakup HODANCI<br />
geçirildi. Her iki deliğe de 60 mcı metreden<br />
sonra 7" boru döşendi. 15 No. lu<br />
sondaja 5 Kasım Salı günü başlandı.<br />
15 No.lu sondaj göçük sahasına rastlayacağından<br />
erkenden sondaj suyu zaiyatı<br />
başlıyacağı nazarı itibare alınarak<br />
47 nci metreden boru döşenmeye başlandı.<br />
Bu sondajın yapılmasını bilhassa<br />
bir kazmacı çok arzu ediyordu.<br />
Her üç sondaj Götker makinaları<br />
ile ve ayni evvelden tatbik edilen şemaya<br />
göre icra edildi.<br />
Bu üç sondaj hakkında ayrı ayrı inceleme<br />
yapılırsa :<br />
12 No.lu sondaj. — 0,202 revirinin<br />
üst yoluna ön görüldüğü şekilde sondaj<br />
ulaştı. Tijlere vurulan darbe seslerine<br />
yeraltından cevap geldiği zan edildi.<br />
Esaslı bir araştırma için Schlumberger<br />
kablosu, ilk yardım bombası, mikrafon<br />
ve teyp de istifade edildi ise de netice<br />
maalesef müsbet olmadı. Sonra bir îbaktelevizyon<br />
kamerası ile klavüzun sondaj<br />
civarındaki 3-4 m. lik kısmı aydınlatıldı.<br />
Netice gene negatif idi. tik çekiç darbelerinde<br />
aşağıdan geldiği zannedilen seslerin<br />
aksi seda olduğu kanaatine varılarak<br />
bu sondajdaki işe son verildi.<br />
13 No. lu sondaj Bu sondaj da<br />
arzu edilen derinliğe ve mevkiye ulaştı.<br />
12 No.lu sondajda bahsedilen bütün vasıtalarla<br />
ayni şekilde bu sondajda da<br />
arama yapıldı. Fakat kayıplardan hiçbir<br />
iz tesbit edilemedi.<br />
15 No.lu sondaj. — Arama işlerinde<br />
sonuncu olan bu sondajda 60 ncı metrede<br />
sondaj suyu tamamiyle kaybolmaya<br />
başladı. Preventer gayet itina ile kapatıldı;<br />
fakat deliğin bulunduğu yerde basınç<br />
olmadığı tesbit edildiğinden preventer<br />
tekrar açılarak kuru olarak delmeğe<br />
devam edildi. Kuru delme esnasında<br />
sondajda ilerleme yapmak mümkün olmadığından<br />
sondaj suyunun tamamiyle<br />
kayıp olmasına rağmen yavaş ve dikkatli<br />
olarak tekrar su ile delmeye devamedildi.<br />
Bu şekilde 76.6 ncı metreye kadar ulaşıldı.<br />
Bu derinlikte sondaj makinasmın<br />
tamamiyle eski göçüklerden mütevellit<br />
posta içinde çalıştığı tesbit edildi. Matkap<br />
ani olarak bu posta içinde 0,5 m.<br />
aşağıya düştü. Bunun ifade ettiği manâ<br />
«bu göçükler içinde çok küçük boşlukların<br />
mevcut olduğu» idi. Bundan dolayı<br />
deliğin devamından vâz geçildi. Zira<br />
bu şartlar altında o kısımlarda canlı bir<br />
insanın kalmasına imkân yoktu. Buna<br />
rağmen ilk yaıdım bombası deliğe sarkıtıldı.<br />
Bomba daha 60 ncı metrede suya<br />
rastladı. Bu sondajdaki faaliyetlerde tatil<br />
edildi. Böylece (teknik usullerle yapılan<br />
sondajlarla) Lengede'deki kurtarma faaliyetleri<br />
de bitmiş oldu.<br />
Şimdiye kadar anlatılan bu sondaj<br />
larla 21 madenci kurtarıldı. Bunlardan<br />
14 tanesini aramak ve kurtarma için sondajdan<br />
başka bir imkân mevcut değildi.<br />
Kurtarılmayan ve kendilerine hiçbir<br />
yerdımda bulunmak mümkün olmıyan<br />
29 madencinin ölümü ve onların akrabalarının<br />
derin teessürü, insanlık ve arkadaşlık<br />
vazifelerini bihakkın yerine getirerek<br />
arama ve kurtarma işlerinde çalışanlarda<br />
hayat kurtarmadan mütevellit<br />
husule gelen asil duygu ve sevince galebe<br />
çalmıştır.<br />
KAZA ANINDA MADENCİLERİN HAREKET<br />
VE HALETİ RUHİYELERÎ<br />
Su patladıktan sonra maalesef ocakta<br />
madenciler arasında şaşkınlık ve panik<br />
neticesi revirlerdeki madenciler bir araya<br />
toplanıp durumu kıymetlendirerek durumu<br />
münakaşa edememişlerdir. Kaçacak<br />
yer ve yol hakkında bir anlaşma yapamışlardır.<br />
Telefon hatlarımnda su patlaması<br />
ile bozulması sebebiyle muhabere<br />
imkanlarıda kalkmıştır. Bunların neticesi<br />
olarak da bir çok kıymetli zamanlar layıkı<br />
veçhile istifade edilemediğinden heder<br />
olmuştur.
ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 245<br />
Bilhassa güneyde 0208/202 revirlerinde<br />
(panolarında) çalışanların alarm<br />
verildikten sonra 100 m. katı ile güneyde<br />
bulunan hava kuyusuna gitmeleri mümkündü.<br />
Fakat işçiler bu ciheti hiç düşünmeden<br />
rezervin yükleme istasyonunda<br />
(tumbada) toplanıp beklediler. Ancak<br />
içlerinden soğuk kanlı ve becerikli iki<br />
kazmacının gidip kuzeyde 60 m. katının<br />
01 material desandrisinden gelen su ile<br />
dolmuş ve oradan geçmenin imkân olmadığına<br />
dair malûmatı getirmesinden sonra<br />
işçiler tehlikenin durumunu idrak edebildiler.<br />
Bundan sonra hava kuyusuna<br />
ulaşmayı tecrübe ettilerse de; suyun kendilerine<br />
doğru geldiğini görünce 60 m.<br />
kadar doğru geri döndüler. Yalnız vardiya<br />
başçavuşu ile 5 kazmacı hava kuyusuna<br />
doğru yürümeğe devam etmişlersede<br />
kuyuya ulaşmaları mümkün olmadı.<br />
Doğuda 60 m. katı ile irtibatlı bulunan<br />
(Şekil 2) WBH11 havalandırma hüründen<br />
istifade etmek kimsenin aklına<br />
gelmedi. Su patladıktan sonra direkt<br />
olarak 092 revirini tehdit etmiştir. Bu<br />
revirde çalışan işçilerde ya aşağıya 90 m.<br />
katma, yahutta yukarıya 70 m. katına<br />
kaçabilirlerdi. Buradakilerin suyun aşağıdaki<br />
katlan istilâ edeceğini düşünmüş<br />
olmaları muhtemeldir.<br />
Daha sonraları mahsur kalanlar derhal<br />
kendilerine çeki düzen vermeğe başladılar,<br />
îlk iş olarak gruplar halinde<br />
ışık tasarrufuna başladılar. Zaten vardiyanın<br />
da sonu gelmek üzere olduğundan<br />
aküler deşarj olmuş durumda bulunuyorlardı.<br />
Bu bakımdan bu tedbirlerde kısa<br />
vadeli oldu.<br />
Kuzeyde ana desandride mahsur<br />
kalmış olan 7 kişi daimi olarak su seviyesini<br />
kontrol ettiler. Uyuyacakları zaman<br />
üzerlerini yırtılmış olan plâstik vantüplerle<br />
örttüler. Bunlar mahsur kalma<br />
müddetlerinin kısa olması sebebiyle kazayı<br />
zararsız atlattılar. Bunlar için yegâne<br />
tehlike kısa bir zaman için dahi<br />
olsa kirli havanın kendilerini tehdit edebileceği<br />
korkusu idi. Bu halde olmadı.<br />
Barbecke'de mahsur kalan üç kişi su<br />
patladıktan bir buçuk saat sonra hadiseye<br />
muttali oldular. Saat 20.30 sıralarında<br />
kulaklarında çok şiddetli bir basınç<br />
hissettiler. Fakat buna ehemmiyet<br />
vermiyerek işlerine devam etmek istediler.<br />
Ceryamn kesik olmasına vé telefonun<br />
çalışmamasına rağmen hiçbir endişe telaş<br />
ve meraka düşmeksizin çalışarak saat<br />
21 00 den az sonra armdaki işlerini bitirerek<br />
posta almak istediler. Ceryan tolmadığmdan<br />
yükleme makinası çalışmadığı<br />
için saat 21.30 sıralarında dışarı<br />
çıkmak üzere kuyuya gittiler. 600 veya<br />
700 m. yol aldıktan sonra kendilerine<br />
doğru çok yavaş olarak 30-40 cm, yükseklikte,<br />
tahta, kama, direk parçaları ihtiva<br />
eden su dalgasının gelmekte olduğunu<br />
gördüler. Derhal geri dönerek çalıştıkları<br />
yerin arnındaki tavan boşluğuna<br />
çok acele olarak orada bulunan malzeme<br />
ile beş iskele yapıp basınçlı hava hortumunu<br />
iskeleye tesbit ettiler. Su ilk önce<br />
arından 34 m. uzakta durdu, basınçlı<br />
hava şebekesinin vanasını uzunca devam<br />
eden ritmik hareketlerle açıp kapadılar.<br />
Böylelikle yeryüzünden kompresörlerdeki<br />
manometrenin sık sık basınç düşüklüğü<br />
ve yükselişi kayıt edeceğini ve bunun<br />
neticesi olarak da yeryüzündeki ilgili şahısların<br />
manemetrelerin bu ritmik hareketleri<br />
ile nazarı dikkatlarınm çekileceğini<br />
düşündüler. Aynı zamanda basınçlı<br />
hava ile hasarmdaki sis ve dinamit atışından<br />
mütevellit husule gelen gazlar<br />
dağıtıldığı gibi su da arından 200 m.<br />
kadar uzağa itildi.<br />
Tulumbalarla suyun en az üç gün<br />
içinde atılabileceğini hesap ederek bu<br />
bu müddet zarfında hapis kalacaklarını<br />
kabul edip matralarındaki son kahve<br />
damlalarım da taksim ettiler. Kahve bitince<br />
duvarlardan sızan ve damlayan suları<br />
matralarına doldurup içtiler. Yongalarla<br />
devamlı olarak temin ettikleri kü-
246 Yakup HODANCI<br />
cücük bir ateş kendilerini ısıtma, elbiselerini<br />
kurutma imkânı sağladığı gibi civarın<br />
hararetini 11 veya 12 derecede<br />
tuttu ve 11 derece ısıda 0 civarındaki havanın<br />
rutubetinin % 98 civarında olmasını<br />
sağladığı gibi ışık vazifesini de gördü.<br />
Yongaların yanması ile husule gelen<br />
alevin rengi hayret verecek şekilde açık<br />
ve parlaktı. Bunun da sebebi birim hacım<br />
havada kompresyon sebebiyle oksijen<br />
miktarının artması idi.<br />
Su seviyesi daimi olarak tebeşirle<br />
tesbit edildi. Hemen hemen hiç uyumadılar<br />
ve kötü bir süprizle karşılaşmamak<br />
için uyumayı da arzu etmediler. Bulundukları<br />
yer serbestçe hareket edebilecekleri<br />
kadar büyük olduğu için yer bakımından<br />
sıkıntı çekmediler.<br />
EN SON KURTARILAN 11 KÎŞlNİN<br />
DURUMU<br />
Bunların yerleri çok dar olduğu için<br />
mahsur kaldıkları müddetçe boylu boyunca<br />
uzanmak fırsatını dahi bulamadılar.<br />
Yiyecekleri ve ışıkları da olmadığı<br />
gibi (yaşamalarını sağlıyan) devamlı hava<br />
ceryanı sebebiyle sıcaklık 13 derece<br />
ve rutubet %. 100 idi. Bu sebepten hepside<br />
rahatsız oldular, iki kişi hariç diğerlerinin<br />
ayaklan şişti. îki kişi erkenden<br />
çizmelerini çıkartıp ayaklarını temizliyerek<br />
sarmışlardı. Bunların ayakları şişmedi.<br />
Soğuk ve zifiri karanlık neticesi hepsinde<br />
de ilk üç gün içinde korkunç hayaller<br />
görme, korkunç şeyler işitme ve sayıklama<br />
halleri husule geldi. Amerikada da<br />
daha evvel buna benzer bir su patlamasında<br />
mahsur kalmış olan iki kişi de aynı<br />
haller tesbit edilmişti. Daha sonraları bu<br />
korkunç hayaller ve sesler, sayıklamalar<br />
kayıp oldu.<br />
Göçük boşluğuna ulaştıkları ilk gece<br />
bitkin bir halde uykuya daldılar. Bu<br />
arada göçük boşluğundan düşen taşlar<br />
oraya ulaşanlardan bazılarını da öldürdü.<br />
Bir kişi hariç beş gün müddetle kirlenmiş<br />
olduklarına inandıkları ocak suyundan<br />
içmedi! erse de sonra çok dikkatli<br />
olarak içtiler. Birbirlerine imkânlar dahilinde<br />
yardım ettiler. Su patladıktan<br />
sonra bant yolunda iki bacağı da kırılmış<br />
olan bir adamı da beraberlerinde<br />
taşıdılar ve taş düşmelerine karşı onu<br />
daima korudular. Kazmacılardan birtanesi<br />
saatim da kurtarabilmişti. Bu saat<br />
vasıtası ile zamanın seyrini takip ediyorlardı.<br />
Kendileri ile ilk irtibat sağlandığı<br />
zaman 10 gündür mahsur kalmalarına ı<br />
rağmen 8 gündür mahsur kaldıklarını<br />
tahmin ediyorlardı.<br />
Bu 11 kişinin kurtarıldıktan sonraki<br />
birbirine tamamen uyan beyanlarına<br />
göre ilk yiyecek maddesi kendilerine ulaşıncaya<br />
kadar muazzam bir açlık hissetmemişler,<br />
fakat üşüdüklerinden daima<br />
ateş ihtiyacını duymuşlardır. Bulunduklarından<br />
yani kendilerinin hayatta oldukları<br />
tesbit edildikleri andan kat'i olarak<br />
kurtuldukları ana kadar geçen dört gün<br />
içinde geçen bekleme zamanı, kendileri<br />
ile hiç bir irtibat temin edilmeden geçen<br />
on günden daha fazla tahammül edilmez,<br />
çekilmez bir durum arzetmiştir.<br />
Bu şartlar altında gayet tabiî hepside<br />
çok heyecanlı idiler. Buna rağmen<br />
cesaret ve ümitlerini kayıp etmediler.<br />
Bilhassa yaşlı ve tecrübeli bir kazancı<br />
daimi olarak diğerlerinin yaşama arzularını<br />
kamçılayarak ve tahrik ederek<br />
içerdeki düzeni intizam altına soktu ve<br />
darbe sinyallerini verdi. İki genç kazmacı<br />
da kurtarma ameliyesi esnasında<br />
mikrofonda olağan üstü bir gayretle çalıştılar.<br />
DOKTORLARIN İŞİ<br />
Yukarıda da izah edildiği gibi mahsur<br />
madencilerden Hanusch, Leder ve<br />
Pohlai 196 saat 1,4 atü = 2,4 ata basınç<br />
altında yaşamışlardır. Bunların doğrudan<br />
doğruya normal atmosfere alınmadan
ALMANYA'NIN LENGEDE DEMİR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 247<br />
evvel yavaş ve çok dikkatli olarak normal<br />
hava basıncına alıştınlmaları icap<br />
ediyordu. Bu sebepten hava ve feza yolculukları<br />
araştırmaları için kurulmuş bulunan<br />
Alman Hava Tıp Fakültesine müracaat<br />
edilmiştir. Kurtarma ameliyelerine<br />
(beşi devamlı olarak çalışmak üzere) 51<br />
mütehassıs doktor iştirak etmiştir. Mahsurların<br />
yiyecek ve içecekleri bu doktorlar<br />
tarafından temin edildiği gibi günde<br />
birkaç defa mikrafon vasıtası ile viziteler<br />
de yapılmıştır. Evvelce sıhhiye olarak<br />
yetiştirilen genç bir kazmacının da mahsurlar<br />
arasında bulunuşu ateş (fieber)<br />
ölçmelerini kolaylaştırdığı gibi doktorların<br />
talimatlarının mahsurlara ve onların<br />
sıhhî durumlarının doktorlara ulaştırılmasında<br />
çok büyük yardımı olmuştur.<br />
Tesbit edilen rahatsızlıklar gönderilen<br />
lüzumlu ilâçlarla bertaraf edildi.<br />
Yüksek basınç altında vücudun tahammülüne<br />
dair elde az tecrübeler vardı.<br />
Bu tecrübelere göre her yüksek basınç<br />
altında, yüksek basınca uygun ve paralel<br />
olarak vücudun N 2 (Azot) ile doymasını<br />
tevlit eder. Basıncın yüksekliği<br />
yanında,, o basınç altında bekleme veya<br />
kalma müddetide vücudun azot ile doymasında<br />
tesirlidir. Bu gün umumiyetle<br />
belirli bir basınçta 5-6 saat içinde vücudun<br />
% 80 % 90 nisbetinde ve 6 saat<br />
sonra da % 100 nisbetinde imkân dahilinde<br />
olan doymaya erişeceği kabul edilir.<br />
Bu durumda Lengede'de ki üç mahsur<br />
da tam N 2 doyması olacağına kanaat<br />
getirilmişti. Bu üç mahsurda 1,4 atü basınçta<br />
ne kadar tahammül edebileceklerdi?<br />
Bunun cevabı şu şekilde veriliyordu<br />
: Yüksek basınca tahammül 0 2<br />
(oksijen) kısmı basıncı ve basınçlı havanın<br />
teneffüs mukavemeti ile ilgilidir.<br />
Normal atmosferik hava 0,2 ata 0 2<br />
ve 0,8 ata N 2 ihtiva eder. Basınç 1,4<br />
atü = 2,4 atü olduğu zaman 0 2 basıncı<br />
0,48 ata ne N 2 kısmı basıncı ise 1,92 ata<br />
olur. 0,48 ata oksijen basıncın 1 ata olduğu<br />
yerde % 48 nisbetine tekabül<br />
eder. Literatür malûmatlarına göre 0,48<br />
ata 0 2 kısmı basıncında dört haftadan<br />
daha fazla bir zaman tahammül etmek<br />
mümkündür. Nefes alma mukavemetinin<br />
artması; hava ağırlığı 6 kg/m 3 , üzerine<br />
çıktığı zaman kritik bir safha arz etmeğe<br />
başlar. 2,4 ata basınçta 1 m 3 , havanın<br />
ağırlığı = 3,1 kg. olur. Bu üç mahsur<br />
için ben 0 2 -Toxizitat (zehirlenme) ve<br />
hemde nefes alma mukavemetinin yükselmiş<br />
olmasından dolayı tehlikelerin hesaba<br />
katılması icap ediyordu. Bundan<br />
dolayı preventerlere ihtiyaç hasıl olau.<br />
Optimal olarak N 2 gazı uzaklaştınlıkren<br />
ve basınç düşürülürken 0 2 teneffüs ettirilmesine<br />
karar verildi. 0 2 teneffüsünün<br />
gayesi azotun kısmî basıncını düşürmekti.<br />
Hanusch, Leder ve Pohlai 196 saat<br />
1,4 atü = 2,4 ata basınç altında kalıp<br />
da yeryüzüne çıkarıldıkları zaman yukarıda<br />
izah edilen sebeplerden dolayı doğrudan<br />
doğruya normal atmosferik hava<br />
ile temas ettirilmeyip bilâkis Şekil 18 de<br />
görüldüğü gibi düşürme ameliyesine tâbi<br />
tutuldular.<br />
Şekil 18 - Basınç azaltmanın (dekompression) seyri.<br />
Şekil 18 deki grafiği incelersek şunlar<br />
görülür :<br />
Dekompression : 1,4 atü'den 0,7 atü'ye,<br />
müddet 7 dakika<br />
Bekleme : Oksijen ile 0,8 atü de<br />
60 dakika<br />
Dekompression : 0,7 atü'den 0,3 atü'ye<br />
müddet 4 dakika<br />
Bekleme : 0,3 atü de 1000 dakika<br />
(bunun 90 dakikası oksijen<br />
ile).
248<br />
Muvaffakiyetli kurtarıştan sonra madenciler<br />
bir saat kadar sondaj civarında<br />
kaldıktan sonra Peine Hastahanesi'ne<br />
sevk edildiler.<br />
Bu kurtarma ameliyeleri böylece<br />
teknikerlerle doktorlar arasındaki sıkı bir<br />
iş fikir teatisi ve iş birliği sayesinde çok<br />
verimli oldu.<br />
TULUMBA TECRÜBELERİ .<br />
Lengede ocağında su patlama hadisesinden<br />
evvel ocakta su geliri dakikada<br />
7-12 M 3<br />
arasında idi. Bunun 4 ilâ 5 m 3<br />
lük kısmı 60 m. katının üzerinden gelmekte<br />
olup 60 m. ve 70 m. katları arasında<br />
yapılmış havuza ve dolayısiyle otomatik<br />
olarak çalışan ve 12 m 3 /dak su<br />
basılan tulumba dairesine geliyordu.<br />
Ocak suyunun mütebaki kısmı ve hidrolik<br />
ramblenin suyu ise 100 m. katında<br />
yapılmış olan havuz ve tulumba dairesinde<br />
toplanıyordu. Bu tulumbanın debisi<br />
dakikada 24 m 3 , idi. Bu her iki tulumba<br />
dairesi de hadise anında su altında<br />
kaldıklarından çalışamaz hale geldiler.<br />
Hadisenin ilk gecesinde tulumba<br />
imâl eden birçok firmadan ve madencilikle<br />
iştigal eden kimselerden «ana kuyuya,<br />
güneydeki hava kuyusuna, O t materiel<br />
desandrisine ve W103 hava bürüne<br />
(100 m. katına)» yerleştirmeye müsait<br />
ellerinde mevcut tulumbaları olup olmadığı<br />
soruldu. Bu kısımlara kablo çekilerek<br />
transformotorlar kuruldu. Hava kuyusu<br />
ile 9 No. lu dinlendirme havuzu<br />
araşma 2,8 km. uzunlukta ve 400 mm.<br />
çapta boru döşendi. Başlangıçta su oldukça<br />
berraktı.<br />
Fazla şlam ihtiva eden sıvı da ilk<br />
tulumba tecrübelerinde muvaffat olunamadı.<br />
Bilhassa dalma tulumbalar (Tauchpumpen)<br />
kısa bir zamandan sonra çalışmadılar.<br />
Ocak yollarında bir çok yerlerde<br />
şlam birikintileri ile tulumba daireleri<br />
arasındaki irtibat kesilmiş olduğundan<br />
Yakup HODANCI<br />
uzun zaman ocakta belirli bir su seviyesi<br />
olmadı. Ancak dört hafta sonra<br />
kompresörler kurtulup Mammut tulumbaları<br />
çalıştırılmaya başlandıktan sonra<br />
şlam birikinti ve tıkanıkları bertaraf edilerek<br />
ocakta muntazam bir su seviyesi<br />
elde edildi. Bu sırada şu noktalara tulumbalar<br />
yerleştirilmiş bulunuyordu :<br />
a. Kuyuya debileri 8 ve 12 m 3<br />
/dak<br />
olan iki adet Mammutpumpe kurulmuştu.<br />
b. Güneydeki hava kuyusuna debileri<br />
6 ve 10 m g /dak olan iki adet santrüfüj<br />
tulumba kurulmuş olup bir de rezerv<br />
tulumba mevcuttu.<br />
O t Material desandrisine debileri<br />
2 ilâ 3 M 3 /dak olan üç adet santrüfüj<br />
tulumba kuruldu ve bu- tulumbalarla<br />
11 No.lu kurtarma sondajı için kurulmuş<br />
ara kompresörüne soğutma suyu verildi.<br />
d. W 103 hava bürüne kurulmuş<br />
olan Tauchpumpe çalışmayınca buraya<br />
da kapasitesi 1,8 m 3 /dak olan bir Mammut<br />
tulumbası kuruldu.<br />
Bu tulumbaların faaliyete geçmesi<br />
ile ocaktan dakikada 22 ilâ 26 m 3 , su<br />
dışarıya atıldı. Hadise zamanında dinlendirme<br />
havuzunun çökmesiyle havuzdaki<br />
hacim küçülmüştü. Bu durumda<br />
güçlükler yaratmaya başladı. Zira Mammutpumpelerin<br />
bastıkları sıvının beher<br />
litresinde 500 gr. katı madde mevcuttu.<br />
Tâli ve ana tulumbalar olarak 40 adet<br />
tulumba faaliyete geçirildi. Zamanla<br />
bunlardan 15 adet Tauchpumpen devreden<br />
çıkarıldı.<br />
Mevcut ocak kompresörlerinin kapasiteleri<br />
220 m 3 /dak idi. Bunlara yardımcı<br />
olarak kabili hareket on adet cem'an<br />
94 m s /dak kapasiteli kompresörler temin<br />
edildiği gibi komşu ocağın sabit olan<br />
60 m 3 /dak debili kompresörü de Lengede'ye<br />
getirildi.<br />
TECRÜBELER<br />
Bu kazada sondaj tekniğinin kurtarma<br />
işlerinde nekadar mühim rol oynadığı
ALMANYA'NIN LENGEDE DEMÎR OCAĞINDA KURTARMA AMELİYELERİ 249<br />
bir kere daha tesbit edilmiş oldu. Yeraltında<br />
birikmiş basınçlı havayı kaçırmadan<br />
sulu ve havalı büyük çapları havi olan<br />
sondajların yapılabileceği ve kurtarma<br />
işlerinde önce küçük çaplı deliklerin delinmiş<br />
sonra da bunların büyütülmesinin<br />
mahsurların maneviyatları üzerinde müsbet<br />
tesirleri olduğu tesbit edilmiş oldu.<br />
Küçük delikle kısa zamanda mahsurlarla<br />
konuşma imkânı sağlandığı gibi, onlara<br />
yiyecek, içecek ve giyecek maddeler göndermekte<br />
mümkün oldu. Mikrofonların<br />
da bu kurtarmada büyük rolleri oldu.<br />
bu hususta daha fazla etüdlerin yapılmasının<br />
icap ettiği kanaatına varıldı.<br />
Küçük çapta, su geçirmez televizyon<br />
kameralarının lüzumu da gene bu arada<br />
hissedildi. Eîaltında küçük deliklerden gidebilecek<br />
tahkimat malzemesinin hazır<br />
olmasının icap ettiği, Dahlbusch-Kurtarma<br />
bombasının 385 mm. olan çapının<br />
çok küçük olduğu ve büyütülmesinin<br />
icap ettiği ayni zamanda teknikerlerle<br />
doktorların devamlı bir iş birliği sağlamalarının,<br />
matlubatm muntezaman haberdar<br />
edilmelerinin icap ettiği anlaşıldı.<br />
KURTARMA AMELİYESİNİN ÎŞÇlLÎK VE<br />
MALZEME SARFİYATI BAKIMINDAN<br />
BİLANÇOSU<br />
Ocak idaresi bütün imkânları ile<br />
kurtarma işine başladı ise da yardımsız<br />
bu işin olmayacağını anladığı için her<br />
tarafdan yardım taleb etti-<br />
Dinlendirme havuzunda husule gelen<br />
çöküntüyü doldurup ocağın su kaçmasını<br />
önlemek için; demir ocağında çalışan yol<br />
mütehaidi ilk yardıma koşanlar arasında<br />
idi. Bu firma çok kısa bir zaman içinde<br />
başka yerlerdeki işlerde bulunan 32 adet<br />
12 ve 20 şer tonluk komyonlarmı ve<br />
bunların yükleyicilerini, yardımcılarım<br />
vak'a mahalline toplıyarak 3 km. uzakta<br />
bulunan bir açık işletme ocağından çöküntü<br />
yapan 12 No.lu dinlendirme<br />
havuzuna dekapaj malzemesi (Abraummaterial)<br />
taşımaya başladı. Bunun gibi<br />
birçok firmalar, enstütüler ve dernekler<br />
yardıma koştular. Bunların adedi hakkındaki<br />
tablolar bir fikir vermektedir.<br />
Kurtarma sondajlarına iştirak eden<br />
firma ve şahıslar:<br />
İsin Cinsi<br />
Adet<br />
Firma Şahıs<br />
Sondaj yapılması 6 162<br />
Delik çimentolanması (4 tane hususi<br />
çimentolama vasıtası) 1 8<br />
5 adet hususi oto kreninin yerleştirilmesi<br />
2 16<br />
Deliklerin ölçülmesi, televizyon tecrübeleri,<br />
hususi sondaj aletleri. 5 53<br />
Sabit bir Schrauben kompresörün<br />
yerleştirilmesi 1 10<br />
Preventer yerleştirilmesi, teknik görüşme,<br />
tazyik düşürme. 4 10<br />
Hususi basınçlı hava aletleri temin<br />
ve yerleştirilmesi. 6 12<br />
Diğer yardımcı aletler, şlam ve su<br />
tulumbaları, konuşma irtibatları, nakil<br />
vasıtaları, ceryan ve su temini. 9 88<br />
Boru döşeme 8 46<br />
Hafriyat 11 —<br />
Seyyar kompresör temini 7 —<br />
Ayrıca resmi nakil vasıtaları ve organları,<br />
Alman kızılhaç'ı, günüllü hastabakıcı<br />
kurumları, teknik imalâthane, iki<br />
belediye itfaiyesi, askeri telsiz birlikleri,<br />
polis teşkilatı olmak üzere 450 kişi de<br />
yardımcı olarak kurtarma ameliyesine<br />
iştirak etmişlerdir. Aşağıdaki tablo sondaj<br />
ve kurtarma işlerine iştirak eden<br />
firma ve şahısların sayısını göstermektedir.<br />
İsin Cinsi<br />
Sondaj Firmaları<br />
Diğer Yardımcı Firmalar<br />
Enstütü ve Kurumlar<br />
Organize işlerine yardım<br />
Adet<br />
Firma Şahıs<br />
6<br />
38<br />
8<br />
6<br />
163<br />
303<br />
35<br />
450<br />
Yekûn 58 951<br />
Bu tabloya ilave olarak ocaktan da<br />
650 kişi iştirak etmiştir. Ayrıca 12 firma<br />
da adam göndermeden makina ve hususi<br />
alet yardımında bulunmuştur. Matbuat,
250 Yakup HODANGI<br />
televizyon ve radyodan 449 temsilci de raf olmasına rağmen, bunların hiçbiri<br />
yukarıdaki tabloya dahil değildir. Kur- nazarı itibare alınmayıp yalnız kurtarma<br />
tarma işlerinde makina, malzeme ve ameliyesinin çabuk ve emniyet içinde<br />
personel bakımından bu kadar çok mas- yapılması düşünüldü.<br />
L I T ER A T Ü R<br />
1 — Rudolf STEÎN : Unglück und Rettung in Lengéde. Glückauf Heft 12, 3 Juni 1964, sahife<br />
669/687.<br />
2 — Rudolf DITTRICH : Bohrtechnische Rettungsmassnahmen nach dem Grubenunglück auf der<br />
Eisanerzgrube in Lengede - Broisted. BERGBAM heft 1 1964, sahife 1/17. »<br />
3 : Lengede War Neuland für Arzt und Ingénieur. VDI Nachrichten aus Naturwis -<br />
senschaft Teknik, îndustri 15, April. 1964.<br />
4 : Westdeutsche Algemeine 4 November 1963.<br />
5 : B, Z Hadise günlerindeki sayıları.<br />
6 : İki hafta göçükte kalan 11 madenci kurtuldu. Hürriyet 8 Kasım 1963, sahife 1 ve 7.
FRANSIZ MÜHENDİSLERİ MİLLÎ<br />
KONGRESİ<br />
C.N.I.F., F.A.S.F.I.D., I.C.F. ve<br />
Güneybatı <strong>Mühendisleri</strong> Birliği'nce tertiplenen<br />
kongre 6,7,8 Mayıs 1965 tarihlerinde<br />
Bordeaux'da yapılmıştır. Kongrenin<br />
amacı, Fransız <strong>Mühendisleri</strong> arasında<br />
bir millî toplantı tertipliyerek «Şehirde<br />
Mühendis genel konusunu incelemekti.<br />
SEKİZİNCİ İDARE KONGRESİ<br />
Paris'te . Savunma Sarayında 18-27<br />
Mayıs tarihleri arasında Onbirinci Beynelmilel<br />
İdare Sergisinin açılışı münasebetiyle,<br />
idare ve idame tekniğine hazırlama<br />
enstitüsü Paris'te La Rochefoucault-Liancourt<br />
salonunda 17,18,19 Mayıs<br />
1965 tarihlerinde dağıtım fizik tekniği<br />
konusunda Sekizinci İdare Kongresini<br />
tertiplemiştir.<br />
17 Mayıs sabahı ve 19 Mayıs öğleden<br />
sonrası genel toplantılara tahsis edilmiş,<br />
bu günler bölgedeki dağıtım merkezlerine<br />
yapılan ziyaretlerle tamamlanmış,<br />
18 Mayıs gününde de istihlâk ve<br />
istihsal mallan yönünden dağıtım problemleri<br />
incelenmiştir.<br />
Kongreyi takibeden 20 ve 21 Mayıs<br />
tarihlerinde Enstitü aynı konularda beynelmilel<br />
bir konferans düzenlenmiş bu<br />
arada Avrupa'lı mütehassıslar kendi tatbikatlarını<br />
ortaya koymuşlardır.<br />
( 1 ) Mines et Métallurige, Sayı : 3954, Nisan<br />
1965, sahife 156.<br />
DÜNYA AKTUALITESI C)<br />
Çeviren :<br />
Necati POL AT<br />
HİDROLİK VE PNÖMATİK TEKNİĞİ<br />
İKİNCİ BEYNELMİLEL SERGİSİ<br />
Paris'te Savunma Sarayında 18-27<br />
Mayıs 1965 tarihlerinde hidrolik ve<br />
pnömatik tekniği ikinci beynelmilel<br />
sergisi açılmıştır. Teşhir edilen malzeme<br />
arasında pompalar, kompresörler, sürpresörler,<br />
dağıtım, tanzim, tamporizâsyon<br />
cihazları, alıcılar, yivli krikolar, motörler,<br />
savaklar, rezervuarlar, amortisörler,<br />
contalar, borular, v.s. vardı. Bu arada<br />
teşhir mallarını tanıtıcı nitelikte konferanslar<br />
verilmiştir. Aynı tarihte ve aynı<br />
yerde onbirinci beynelmilel idare sergisi<br />
de açık bulundurulmuştur.<br />
BEYNELMİLEL BİRİNCİ «PETROL VE<br />
DENİZ» KONGRESİ<br />
CIDEP'in himayesi altında organize<br />
edilen bu kongre Monaco'da 12-20 Mayıs<br />
tarihleri arasında yapılmıştır. Kongre<br />
günümüzde kıta yaylası maden kaynaklarının<br />
işletilmesi alanında beliren bilgi<br />
ihtiyacını karşılıyacağından özellikle oseanografları,<br />
jeologları, maden arayıcılarını,<br />
petrolcüleri ve keza arama, delme,<br />
istihraç ve deniz nakliye araçlarını imal<br />
edenleri ilgilendirmektedir.<br />
Bu kongre oniki yıldanberi hususiyetle<br />
kıta yaylasının değerlendirilmesinde<br />
ve keşif tekniğinde kaydedilen gelişmeyi<br />
ortaya koymuştur.<br />
BEYNELMİLEL DÖRDÜNCÜ MADEN<br />
ENDÜSTRİSİ KONGRESİ<br />
BEIC-Beynelmilel dördüncü maden<br />
endüstrisi kongresi 12-23 Temmuz 1965
252<br />
Necati POLAT<br />
tarihlerinde Londra'da toplanmıştır. Hatırlanacağı<br />
gibi birinci, ikinci ve üçüncü<br />
kongreler sırasiyle 1959 da Varşova'da,<br />
1961 de Prag'da ve 1963 te Salzbourg'da<br />
yapılmıştı.<br />
Yirmiiki değişik memleketin mütehassısları<br />
kongreye kırkiki tebliğ sunmuşlardır.<br />
Bu takrirlerde en son teknik araştırmalara,<br />
maden işletme tekniğinin gelişimine,<br />
kömür madenlerinin rasyonalizasyonuna<br />
ve teşebbüslerin idare metodlarına<br />
değinilmiştir. Aynı zamanda<br />
Olympia holünde büyük bir modern<br />
madencilik ekipmanları sergiside açılmıştır.<br />
<strong>Maden</strong> yataklarının gezilmesi de keza<br />
öngürülmüştür. Bu ziyaretler ikinci hafta<br />
içinde yapılmıştır. Kongre üyeleri özellikle<br />
telegide abatöz-şarjözleri çalışırken<br />
görmek imkânını bulmuşlardır. Bilindiği<br />
gibi Büyük Biritanya telegidajm maden<br />
kömürü işletmesine tatbik edilmesi sahasında<br />
birçok dünya memleketinden daha<br />
ileri bir durumdadır.<br />
PAS-DE-CALAIS'DE GRİZU İNFİLAKI<br />
HNPC nin Lens-Liévin Grupunun<br />
7 numaralı çukurunda 715 sayılı katı<br />
meydana getiren Marthe damarında iki<br />
Şubat günü saat 0.30 da 21 kişinin ölümüne<br />
sebep olan bir grizu infilâki vukubulmuştur.<br />
Derhal yetişen kurtarma ekipleri<br />
maalesef yaşıyan kimse bulamamışlardır.<br />
Bu grizu patlamasının izahı gayet<br />
güçtür. Zira felâketzede bölgenin grizu<br />
tenörü satıhda grizumetre bandları üzerinde<br />
kaydedildiği üzere çoğu zaman<br />
0,4 % ü geçmemektedir. İdari soruşturma,<br />
bu tenorun hangi sebeple bir kıvılcım<br />
yüzünden patlıyacak dereceye yükseldiğini<br />
ve bu kıvılcımın nereden çıktığını<br />
araştırmaktadır.<br />
FRANSIZ-ALMAN TEKNİK ANLAŞMASI<br />
Power-Gas France A.Ş., Standard-<br />
Messo de Duisburg şirketi ile bir muka<br />
vele yaparak bu şirkete ait bazı lisansları<br />
Fransa'da kullanma hakkını elde<br />
etmiştir. Boşlukta kristalleştirme ve buharlaştırma,<br />
buharla soğutma, deniz suyundan<br />
içme suyu istihsali, deniz suyundan<br />
yada kaya tuzundan tuz istihsali<br />
gibi metodlar bu arada sayılabilir.<br />
Power-Gas France, bu anlaşmaya<br />
dayanarak Standarp-Messo'nun Duisburg'ta<br />
sağladığı temel doneler üzerinde<br />
fransız malzemesiyle bu tesisleri etüd ve<br />
realize edecekıir.<br />
INTERMETALL<br />
Metalürijide işbirliğini öngören bu<br />
teşkilât 1964 Temmuzunda Macaristan,<br />
Polanya ve Çekoslovakya arasında varılan<br />
bir anlaşma ile meydana getirilmiştir.<br />
Üç memleket arasındaki mal mübadeleleri<br />
-Bu arada bilhassa fason çalışmalarına<br />
konu teşkil eden maden levhaları<br />
mübadelesi- yıldan yıla önemli gelişmeler<br />
kaydetmiş bulunmaktadır.<br />
Ağustos ayında Rusya'nın ve onun<br />
ardından Eylülde Doğu Almanya'nın katılmış<br />
bulunduğu Interrhetall, programlarının<br />
düzenlenmesinde en ileri metodlarm<br />
tatbik edilebilmesi için modern<br />
elektronik hesap makineleri ile teçhiz<br />
edilmiştir. Intermetall'in müdürü bir<br />
Macar Mühendis olan M. Mihaly Osztatni'dir.<br />
Intermetall'in merkezi, 9, Andras<br />
Chazar Sokağı, Budapeşte 45 (Macaristan)<br />
dır.<br />
ALMANYA'DA BÎR NÜKLEER SANTRAL<br />
İNŞAATI<br />
Avrupa'daki benzerleri arasında en<br />
büyük güçdeki bu santral, Siemens und<br />
Halske AG d'Erlangen firması tarafından<br />
Obrigheim'de Neckar üzerinde bir<br />
elektrik istihsal ve dağıtım konsorsiyomu<br />
için inşa edilecektir.<br />
Hafifçe zenginleştirilmiş uranyumla<br />
çalışan bu tip reaktör soğutucu ve tan-
FRANSIZ MÜHENDİSLERİ MİLLÎ KONGRESİ 253<br />
zim edici unsur olarak basınç altında<br />
normal su kullanmaktadır. Santral<br />
600 000 nüfuslu büyük bir şehrin ihtiyaçlarına<br />
cevap verebilecek 282 000 kw<br />
lık birgüç sağlıyacaktır.<br />
İTALYAN-ÇEK TİCARİ ANLAŞMASI<br />
İtalya ile Çekoslovakya arasında yapılan<br />
yeni ticari anlaşmaya göre îtalya<br />
Çekoslovakya'dan hususiyle magnezyum,<br />
aliminyum, kurşun, çinko, kadmiyum,<br />
silisyum, çelik levha ve borular, ferro -<br />
Mn ve ferro-Si alacak, buna karşılık<br />
Çekoslovakya da italya'dan özel çelikler,<br />
demir halitaları (Tasfiye edilmiş ferro-Gr)<br />
ve demir ihtiva etmeyen maden deşeleri<br />
vs. satınalacaktır.<br />
BREZİLYA'DA YENİ MADEN LİMANLARI<br />
İNŞAATI<br />
Brezilya hükümeti istihsalin bir kısmını<br />
millî demir sanayiine ayırmakla<br />
birlikte demir ihracatını artırmak amaciyle<br />
1964 yılı sonunda yeni bir kararname<br />
çıkarmıştır.<br />
Bu amaçla Sepetiba körfezinde U.S.<br />
Hanna Mining CO. firması, Santa Cruz<br />
yakınında da Cia Siderurgica de Guanabara<br />
firması tarafından iki özel liman<br />
inşa edilecektir. ~<br />
Bu yatırımları özel şirketler finanse<br />
edecek, otuz yıl sonra limanlara sahip<br />
olacak olan devlet harcamalara katılmıyacaktır.<br />
Özel şirketlerin uhdesinde bulunan<br />
maden rezervlerinin bir kısmı Brezilya<br />
demir sanayiine tahsis olunacaktır.<br />
Bunun dışında kararnamenin ihtiva<br />
ettiği diğer bazı hükümler şunlardır:<br />
— Şirketlerin hisse senetlerinin %<br />
40 ı Brezilya piyasasına sunulacaktır.<br />
— ilk beş senede kârların tamamı,<br />
müteakiben de kârların sermayenin %<br />
12 sini geçen kısmı Brezilya'da yeni yatırımlara<br />
ayrılacaktır.<br />
— ihracat fiyatları Tarım Bakanlığı<br />
maden istihsal müdürlüğünce düzenlenecektir.<br />
BİLLURA HÜCUM<br />
Brasilla'ya 120 km. mesafedeki Cristalina<br />
çevresinde, bundan yirmi yıl kadar<br />
önce pek kısa bir süre için işletilen yüzeydeki<br />
kuvars damarlarının bulunduğu<br />
yerde, yeni bir yatak keşfedilmiştir.<br />
Geçen şubat ayında bir grup arayıcının<br />
yeni bir damara rastlaması sonupu<br />
bölgeyi yeniden billur humması sarmıştır.<br />
O kadar ki, birkaç hafta içinde bir<br />
mantar şehir meydana gelmiş, sakinlerini<br />
de sadece umutlu arayıcılar değil, aynı<br />
zanda yarış eder gibi kendilerini en aşırı<br />
bir merkantilizme kaptıran çeşitli tüccarlar<br />
teşkil etmiştir.<br />
Yalnız bir hafta içinde yapılan ticari<br />
muamele yekûnu 25 milyon franka<br />
yükselmiştir.<br />
AVRUPA'DA GRİZU İLE SAVAŞ t *)<br />
Avrupa Demir Çelik Birliğinin organlarından<br />
biri olan Yüksek Otoritenin<br />
Haziran sonunda Luxembourg^» düzenlediği<br />
tartışma gününe, Birlikteki memleketlerden<br />
başka ingiltere ve Avusturya'dan<br />
da birçok mütehassıs katılmıştır.<br />
Gazın birden fışkırması (Dégagements)<br />
Gitgide daha derinlerdeki yataklara<br />
inme zorunluğu ile birlikte, çözümlenmesi<br />
önem kazanan anî gaz çıkışları<br />
problemi, toplantının özel konularından<br />
birini teşkil etmiştir.<br />
Genellikle tabakalanma düzeni tektonik<br />
basınçla karışmış-bozulmuş Kömür<br />
Yataklarında ortaya çıkan bu anî gaz<br />
fışkırmaları sırasında, bol ve basınçla<br />
ocağa yayılan grizu gazı ağırlıkları 10<br />
tondan 5 000 tona kadar değişen irili<br />
ufaklı yataktaşı ve kömür parçalarının<br />
( x ) Mines et Métallurgia, sayı 3578, Kasım<br />
1963, sahife 569.
254 Necati POLAT<br />
etrafa savrulmasını doğurmaktadır. Patlamadan<br />
doğan basıncın Şiddeti yüzünden<br />
büyük tehlike yaratan bu olay,<br />
sayısız ölüm kazaları ile birlikte büyük<br />
çapta felâketlere sebep ola gelmiştir;<br />
Grizu patlamaları însan kaybından başka<br />
Çoğunlukla maden donatım kuruluş<br />
ve dayanakları yokoluvermektedir.<br />
Grizunun etkileri ve aranması.<br />
Alevlenmeye elverişli olan grizu toplulukları,<br />
uygun şartların bir araya<br />
gelmesi halinde patlamalara da sebep<br />
olabilirler. Bundan başka, grizu patlamaları<br />
yangın ya da daha da tahripkâr<br />
olan toz dalgaları meydana getirebilirler.<br />
Grizu, bilindiği gibi esas itibariyle<br />
metan ile az miktarda azot ve karbon<br />
gazının karışımından meydana gelen tabii<br />
bir gazdır.<br />
Grizunun bu derece korkunç oluşunun<br />
nedenlerini, bileşiminde ki ana<br />
madde metanın etkisinde aramalıdır.<br />
Gerçekten metan renksiz, kokusuz ve<br />
lezzetsiz olduğundan grizunun duyum<br />
organları yardımiyle anlaşılmasına imkân<br />
yoktur. <strong>Maden</strong>ciler, suni bir arama vasıtasından<br />
faydalanmadıkça kendilerini<br />
kuşatan atmosfer içinde gazın artmakta<br />
olduğunu farkedemezler.<br />
Bu yüzden araştırmacılar gayretlerini<br />
ön plânda grizunun teşhis edilmesi<br />
sahasına yöneltmişlerdir. Günümüzde,<br />
klasik alevli lamba yanında, bir kısım<br />
cihazlar daha bulunmaktadır ki bunlardan<br />
bazıları son derece hassas olup havanın<br />
içindeki grizu miktarının % bindebir<br />
gibi değişiminde bile harekete geçmektedirler.<br />
Cep grizumetreleri hacimleri<br />
küçültülmek suretiyle gitgide daha<br />
kullanılışa bir hale getirilmişlerdir. 1950<br />
yılından itibaren piyasaya sunulmuş<br />
bulunan kaydedici grizumetreler Avrupa'nın<br />
ikiyüze yakın yerinde grizu nisbetirideki<br />
gelişmeleri takibe imkân ver<br />
mekte Ve böylece madenlerde grizu çıkışlarına<br />
ilişkin bilgilerde inkişaf sağlanmaktan<br />
geri kalınmamaktadır. Deklanşör<br />
grizumetrelerin ilk fonksiyonu bir<br />
elektrik şebekesini otomatikman gerilim<br />
dışı kılmaktır. Avrupa'da bunların sayısı<br />
ancak yirmi kadardır ve hasseten grizunun<br />
beklenmedik bir zamanda tezahür<br />
edebileceği özel noktalarda kullanılmaktadırlar.<br />
Nihayet, 1960 dan sonra<br />
ortaya çıkan ve hususiyle yanaşılması<br />
zor ve tehlikeli noktaları uzaktan kontrole<br />
imkân veren tele-endikatör grizumetleri<br />
zikredelim.<br />
Grizu ile mücadele vasıtaları<br />
En tesirli mücadele vasıtası, dip çalışmalarında,<br />
som maden kömürü tabakasından<br />
çıkan grizunun belirli bir nisbeti<br />
asla geçmiyecek şekilde bir miktar<br />
hava ile karışmasını sağlamak üzere kesif<br />
bir havalandırma yapmaktan ibarettir.<br />
Nihayet sarsma atışları diye adlandırılan<br />
bir usul vardır ki bu, kitlede<br />
genişleşme meydana- getirerek ani ve fakat<br />
kontrol altında bir gaz çıkışma sebeb<br />
olur. Bununla beraber sarsma atışlarının<br />
işletmenin muntazam gidişini<br />
bozma ve bazen de yatak üzerine menfi<br />
tesirler yapma gibi mahzurları " vardır.<br />
Bu sebeple bir zamandanberi, yaklaşık<br />
olarak 15-20 m. derinliğinde ve 115 mm.<br />
çapında delikler açmak suretiyle kitleyi<br />
genişleştirmekten ibaret olan yeni bir<br />
teknik ortaya konulmuştur.<br />
Harpten bu yana gelişen diğer yeni<br />
bir mücadele vasıtası da grizunun yakalanmasıdır.<br />
SONUÇ<br />
Luxembourg'de yapılan tebliğlerden<br />
anlaşıldığına göre yakın gelecekte araştırmalara<br />
konu teşkil edecek ana meselelerden<br />
biri, kayaların mekaniği ile grizunun<br />
çıkışı arasındaki münasebet ola-
FRANSIZ MÜHENDİSLERİ MİLLÎ KONGRESİ 255<br />
çaktır. Yüksek Otorite'nin üyesi M.<br />
Helwig, GECA'nm malî yardımı ile girişilmiş<br />
çalışmalara atıf da bulunarak çeşitli<br />
ülkelerin araştırmacıları arasında<br />
halen yapılmakta olan işbirliği üzerinde<br />
durmuştur.<br />
M. Helwig, Yüksek Otorite tarafın<br />
dan yapılan yardımcı araştırmaların<br />
müşterek bir hedefi olduğunu ifade et<br />
miştir. Bu da, maden çalışmalarında<br />
azami güveni sağlamaktan ibarettir.
BAKTERİLER BAKIRI MUHTEVİ DAĞLAR VADEDÎYORLAR<br />
(Hobby-Teknik Magazin, sayı 14/65 - 30,6.1965)<br />
Dünyanın en garip bakır izabehanesi<br />
Bingham Ganyon'da (U.S.A.) bulunuyor.<br />
Tavlama fırınlarının ateşi söndü,<br />
büyük tanklar içinde bakteriler<br />
üretilmekte. Bunlar değersiz addedilen<br />
cevher artıklarından tonlarca bakır istihsal<br />
etmekteler.<br />
Değersiz taştan metal ve ceryan<br />
Takriben 60 milyon sene önce Amerikadaki<br />
Büyük Tuzgölü yakınında yer<br />
yarıldı. Bir dağ teşekkül etti ve yerdeki<br />
çatlakların derinliklerinden erimiş vaziyette<br />
taşlar fışkırdı. Bunlarla birlikte,<br />
taşlaşan lavların çatlak ve gözeneklerinde<br />
çökelen metal buharları da geldiler.<br />
Porfürik kayaçlarıyla Bingham Canyon'u<br />
bu şekilde teşekkül etti.<br />
Bingham Canyon'una ilk giren beyazlar,<br />
Büyük Tuz Gölü yakınında bulunan<br />
garnizondaki 16. Kaliforniya piyade<br />
alayının askerleriydi. Yıl 1863 dü.<br />
Bunlar asal metaller aradılar ve onları<br />
buldular. Burada altın vë gümüş madenleri<br />
birkaç sene gelişme gösterdiler. O<br />
zamanlar buradaki muazzam bakır yataklarına<br />
kimse ehemmiyet vermiyordu.<br />
Nezaman ki Batı Amerikanın elektriklendin<br />
lmesi çok fazla bakıra ihtiyaç<br />
gösterdi, o zaman bu bakır yatakları<br />
ehemmiyet kazandı. 190i senesinde Kennecott<br />
Copper firması, senede bazan<br />
100000 ton bakır istihsal eden bir izabehane<br />
kurdu.<br />
Bir düzine sene önce, Bingham<br />
Canyon'da bakır ocakları ve izabehane-<br />
Yazan : Çeviren :<br />
Dr. W. BAİER Gültekin GÜNGÖR<br />
leri kapanacak ve bunların 6500 işçisi<br />
işsizliğe mahkûm olacak gibi görünmüştü.<br />
Bakır yüzdesi yüksek yataklar tüketilmişti.<br />
Geriye kalan mineral, % 0,8<br />
Cu, bundan başka Mo, Ag, Au ve S izlerini<br />
ihtiva ediyordu. İstihsal ekonomik<br />
olma durumunu kaybetmiş; istihsal edilen<br />
bakır, istihsal masraflarını karşılamamağa<br />
başlamıştı. Durumu ancak bir<br />
mucize kurtarılabilecek gibi görünüyordu.<br />
Neticede, başlangıçta belirsiz bir şekilde,<br />
mucize oldu : Brigham-Young<br />
Üniversitesi ilim adamları, cevher çamuru<br />
tesislerinin artıklarında bakterilerin<br />
varlığını tesbit ettiler. Fakat bu artıklar<br />
içinde organik maddeler ve canlı varlıklar<br />
hiçbir şekilde mevcut değildi. Bu<br />
hâl bakterilerin yüzdürülen taşlarla beslendiklerini<br />
gösteriyordu.<br />
Bu araştırmalarda 2 çeşit bakteri olduğu<br />
meşdana çıkarıldı. Bunlara beslenme<br />
çeşitlerine göre Thiobacillus Thiooxidans<br />
ve Thiobacillus Ferro-oxidans<br />
isimleri verildi. (Biyologlara göre, bu<br />
mikroorganizmalar, muhakkak dünyanın<br />
en yaşlı canlı varlıklarıdır), ilk basil<br />
kimyasal bileşikte bulunan kükürdü,<br />
sülfürik asidi meydana getiren sülfat iyonuna<br />
oksitlemektedir. İkincisi 2 değerli<br />
demiri 3 değerliye oksitlemektedir. Bu<br />
anorganik kimyasal reaksiyonlardan,<br />
mikroorganizmanlar hayatları için lüzumlu<br />
enerjiyi elde etmektedirler. Bunlar,<br />
hücrelerinin yapısı için sadece havanın<br />
karbot-dioksidine ihtiyaç göstermek-
BAKTERİLER BAKIRI MUHTEVİ DAĞLAR VADEDİYORLAR 257<br />
te ve yağlar, karbonhidratlar ve proteinler<br />
gibi organik maddelere ihtiyaç<br />
duymamakta; hattâ bu maddelere karşı<br />
oldukça hassas oldukları anlaşılmaktadır.<br />
Bu hadiselerin tanınma ve keşfini<br />
yapan Kennecott bakır şirketinin ilim<br />
adamlarının hayret ve telâşlarını anlamak<br />
için, belki de kimyacı olmak gerekir.<br />
Zira bu iki bakteri çeşidi beraberce<br />
cevher içinde bulunan piriti (Ferrosülfür)<br />
sülfürik asit ve Ferrisulfat şeklinde<br />
oksitlemektedirler. Kennecott kimyacılarının<br />
hesaplarına göre, bu iki madde,<br />
cevherin artık sularındaki artık kalkopiritle<br />
(Bakır sülfür) reaksiyona girmektedirler.<br />
Bakır sülfür burada suda<br />
çözülebilen bakır sülfat şeklinde oksitlenmekte<br />
ve bu da artık sulardan kolayca<br />
ayrılabilmektedir. Ferrisulfat buna<br />
karşılık bu reaksiyonda tekrardan ferrosulfat<br />
şekline dönmekte ve bu sülfatı<br />
bakteriler yeniden ferrisulfat şekline döndürmek<br />
için oksitlemektedirler.<br />
İlk pretik denemelerden sonra maalesef<br />
ümitler boşa çıkar gibi oldu. Bakteriler<br />
kendilerinden bekleneni yaptılar<br />
ve değersiz cevher artıklarından bakır<br />
sülfat meydana getirdiler, ama bu iş<br />
çok uzun bir zaman ihtiyaç göstermişti.<br />
Reaksiyon ekonomik olmıyacak kadar<br />
yavaş ceryan etmişti.<br />
Fakat Kennecott yılmadı. Firmanın<br />
3 kimyacısı, Stuart R. Zimmerley, Dean<br />
G. Wilson ve John D. Prather, bir bakır<br />
izabehanesi için alışılmamış böyle<br />
bir işe tahsis edildiler : Bunlar, bakteriler,<br />
hem de sür'atli çalışan bakteriler<br />
yetiştirmekle görevlendirildiler. Reaksiyon<br />
o şekilde çabuklaşman idi ki meydana<br />
gelen bakır sülfatı ayırıp almak<br />
cazip hâle gelsin.<br />
Güneş ışınlarına karşı hassasiyet<br />
En mühim zorluk, bakterilerin, söz<br />
konusu madde olan bakırın sülfatı ile<br />
uyuşamamaları idi. Tabiî bakteri türleri,<br />
eğer bir çözeltide nisbeten az bakırsuifat<br />
dahi olsa yaşamamaktadırlar. Aylarca<br />
devam eden sabırlı çalışmalar sonunda,<br />
nihayet bakıra karşı daha dayanıklı<br />
türleri yetiştirmek mümkün olmuştur.<br />
Bakıra karşı dayanıklılık ayni zamanda<br />
reaksiyon sür'atini artırmış ve yan<br />
tesir olarak da bakterilerin içinde bulunduğu<br />
birikintilerin sıcaklığı yükselmiştir.<br />
Araştırıcılar, laboratuvarda hazırladıkları<br />
deneme çamurlarında nihayet litre<br />
başına 15 gr. Cu ve 40 gr. demirin bakteriler<br />
tarafından zahmetsizce elde edilmesine<br />
muvaffak olunca, bu defa büyük<br />
teknik tatbikat için çalışmağa geçtiler<br />
: 60 cm. derinliğindeki havuzlar maden<br />
artıklarıyla dolduruldu ve hazırlanan<br />
bakteriler havuzun içine kondu. Bu<br />
durumda gölde hiçbir hadise cereyan etmedi.<br />
Burada ortaya çıktı ki bakteri türleri<br />
güneş ışınında çalışmıyorlardı. Hattâ<br />
ulturaviyole ışınlarda hemen ölmekteydiler.<br />
Fakat bu problemin çözümü,<br />
eskilerle kıyaslandığında çok basitti.<br />
Şimdi Bingham Canyon'da çalışan<br />
istihsal tesislerinde, bakteriler, kapalı,<br />
suni olarak havalandırılan, ısıtılan ve<br />
içlerine zaman zaman pirit konan tanklar<br />
içinde yaşamaktadırlar. Burada piritten<br />
sülfürik asit ve ferrisulfat elde<br />
edilmektedir.<br />
Bu çözelti olduğu gibi maden artığı<br />
havuzlarına bırakılmakta ve çözelti bu<br />
artıklar arasında aşağıya doğru sızmaktadır.<br />
Neticede çözelti bir yerde biriktirilmekte<br />
ve meydana gelen bakır-sulfat<br />
çözeltiden alınmaktadır. Bu yolla elde<br />
edilen bakırsulfat, artık klâsik metodla<br />
müteakip işlemlere tâbi tutulabilir. Sonraki<br />
denemeler göstermiştir ki, bu yolla,<br />
maden artıklarında bulunan tekmil Cu<br />
ka zanılabilmektedir.<br />
Geriye sadece ferrosulfat ve sülfürik<br />
asit ihtiva eden esas çözelti rejenarasyon<br />
için, tekrar bakteri tankına gön-
258<br />
derilir. Burada ferrosulfat, oksitlenerek<br />
ferrisulfata döner. Bundan sonra ayni<br />
hadise tekrar baştan başlıyabilir.<br />
İlk tesis daha şimdiden günde 4 tona<br />
yakın Cu yenmektedir. 4 benzeri tesis<br />
de yakında inşa edilecektir. Kennecott<br />
şimdiden bu metodun petentini almış<br />
durumdadır. Bir seri firma da bu<br />
patentin açık kısımlarından istifade ederek<br />
nasıl başka bir patent elde edebiliriz<br />
diye denemeler yapmaktadırlar. Bu<br />
Bu arada, yetiştirilen özel bakteri türleri<br />
ile bu metod Çinko, Titan ve Moliben<br />
için denenmiştir. Kanada-Ontariodaki<br />
Stanrock Uranyum <strong>Maden</strong>i bu metodu<br />
sanayide uranyum elde etmek için tatbik<br />
etmektedir ve hattâ Moskovadaki<br />
ilimler akademisi bile bir müddetdenberi<br />
bu yeni metodla meşgul olmaktadır.<br />
Kennecott'un adamlarının yavaş yavaş<br />
cesaretlenmeğe başlaması acaba bir<br />
mucize midir? Veya bakterilerle yeni<br />
başarılar elde etmek bir rüya mıdır ?<br />
Meselâ : Mr. Malouf, bir araştırma mühendisi,<br />
iktisaden yıkılmıyacak derecede<br />
sağlam muazzam bir yakıt bataryası<br />
inşasını tahayül etmektedir : Elektrotun<br />
birinde 3 değerli demir iki değerli demire<br />
indirgenecek, diğer elekrotta da bakteriler<br />
oksijen sarfıyla demiri tekrar 3<br />
değerliye çıkaracaklar.<br />
Teslim etmek lâzımdır ki, süper<br />
yakıt bataryası bugün henüz spekülasyondur.<br />
Fakat belki Kennecott'un adamları,<br />
bütü aksiliklere rağmen* bu spekülasyon<br />
üzerinde ayni mukavemet ve ısrarla<br />
çalışmalarına devam etmektedirler.<br />
O zaman, böyle rüyalardan istikbâlde<br />
neler meydana gelebileceğini merakla<br />
beklemek, haklı olarak yerinde bir hareket<br />
olur!<br />
TAVLAMA VE ÜFLEME<br />
Alışılagelmiş bakır izabe metodları<br />
Bakır da, altın gibi tabiatta serbest<br />
metal şeklinde bulunabilir. (Meselâ Bir<br />
Gültekin GÜNGÖR<br />
leşik Devletlerde Superior gölü kenarında).<br />
Böyle zuhurlar iktisaden oldukça<br />
ehemmiyetsiz olduklarından bakır cevherlerinin<br />
izabesi kaçınılmaz bir durumdur.<br />
En mühim bakır cevherleri çift sülfürlülerdir<br />
ki bunlar Cu ve S yanında<br />
ikinci bir metali de ihtiva ederler. Meselâ<br />
Kalkopirit dediğimiz bakır-demirsülfür<br />
(CuFeS 2 ). Bu sülfürlü cevherler<br />
genel olarak aşağıda belirtilen üç safhalı<br />
bir işleme tâbi tutulurlar.<br />
Bakır-Bessemcr metodu için konverter<br />
1. Bakır cevheri; 2. Cüruf; 3. Basınçlı hava;<br />
4. Ham bakır.<br />
1. Tavlama çalışmaları-— Bu safhada<br />
bakır cevherleri, hava akımı altında<br />
tavlanırlar yani kuvvetli ısıtılırlar.<br />
Bu şekilde fazla kükürt yanar; arşen ve<br />
antimonun bazı bileşimleri gibi yabancı<br />
unsurlar uçarak kaybolurlar.<br />
2. Eritme çalışmaları.— Tavlamadan<br />
çıkan cevher, içine kok ve cüruf<br />
meydana getiren maddeler ilâve edilerek<br />
izabe veya alev fırınlarında eritilir.<br />
Bu safhada başka bir çift sülfür<br />
(Cu 2 FeS 2 ), bir diğer ismiyle bakır taşı<br />
meydana gelir ve cürufun altında birikir.
BAKTERİLER BAKIRI MUHTEVİ DAĞLAR VADEDİYORLAR 259<br />
3- Bakir Bessemer işlemi-— Erimiş<br />
bakır taşı bir konverter içine aktarılır<br />
ve eriyik içinden basınçla hava üflenir,<br />
îlk önce bakır taşının demiri bu<br />
vaziyette demir okside döner, kükürt tamamen<br />
S0 2 halinde yanar ve erimiş<br />
haldeki Gu cürufun altında birikir. Bu<br />
şekilde elde edilmiş ham bakır birçok<br />
yabancı maddeler ihtiva eder ki, bu yabancı<br />
maddeler çeşitli şekildeki refineri<br />
metodlarıyla bakırdan uzaklaştırılırlar.<br />
YENİ BAKIR İSTİHSAL METODU : Bakteriler kapalı devreyi sağlıyorlar.