1. İslâm’ın Bazı Temel NitelikleriProf. Dr. Şerafeddin GÖLCÜKTürkiye <strong>Diyanet</strong> VakfıMütevelli Heyeti II. Başkanıİnsanın mutlak olarak dine muhtaç olduğu inkar edilemezbir gerçektir. Bu da ilahi yolla, bir peygamberin elçiliğiylevahyedilmiş bir hayat, düşünce, inanç, amel, hukuk tarzınıpaylaşmakla gerçekleşir, hayat bu şekilde asli anlamınıkazanır.İslâm, Kur’an vasıtasıyla vahyedilen dindir. İnsan budinin sahibine söz vererek bir misakta bulunmuştur. Bumisakla insan, aklını ve iradesini en büyük hakikate ve ilahiiradeye uyduracağına söz vermiştir. İnsan, Allah ile birmisak akdetmiştir. Yeryüzünde kendine düşen yükümlülükleriyerine getireceğine dair akidde bulunmuştur.Müslüman hür olarak kendi iradesini ilahi iradeye uydurmayıkabul eden kimsedir.İslâm Tevhid dinidir. Sosyal planda Tevhid, insan toplumununbir akide etrafında bütünleşmesidir. Bu da ifade-< 36TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr
sini kelime-i tevhidde bulur. Siyasi ve idari olarak iseTevhid, İslâm toplumunun bütünü olup bütün ümmetikapsar. Müslümanlar bir tek toplum oluştururlarve üyelerinin dünya içinde dağılmış olmaları, birbirindenuzak bulunmaları bir şey değiştirmez. Müslümanınnihai hedefi ümmet-i daveti ümmet-i icabethaline getirmektir.Tevhid, sanat ve bilim alanında da kendini gösterir.Sayısız örnekler, İslâmî tevhidin sanat ve bilimalanındaki gerçekleşmesinin açık delilleridir.Tevhid dini olan İslâm, dinî ve din dışı ayırımıyapmamıştır. Birlik üzerine kurulan İslâm hiçbirşeyi dışarıda tutmayan bütün bir hayat tarzı tasarlar.İslâm teşrii de bu bağlamda gerçekçidir. İslâm’da laik,antilaik tartışmalarına yer yoktur.İslâm asla bir kılıç dini değildir. Ancak İslâm daimabir devlet ve imparatorluklar dini olmuştur. Hıristiyanlıkise devlet ve imparatorluk dini oluncasertlik yanlısı ve savaşçı bir tutum izlemiştir. İslâm’laHıristiyanlığı bu hususta kıyaslayıp öz karakterleriniortaya çıkarma bakımından şu misal çok ilginçtir:Müslüman İspanya’nın Hıristiyan hâkimiyetine, bunakarşılık Hıristiyan Anadolu’nun İslâm hâkimiyetinegeçişi aynı döneme rastlar. Ortodoks Hıristiyan kilisesininmerkezi hala Türkiye’de bulunurken, bütün İspanyaMüslümanları kılıçtan geçirildikleri veya sömürüldükleriiçin orada bugün hiçbir Müslüman kalmamıştır.Aynı durumlar bugün Bosna-Hersek, Çeçenistan,Keşmir, Filistin ve Azerbaycan için de söz konusudur.2. Kur’an’ın Merkezî Rolüİslâm’ın temelini, özünü, ruhunu oluşturan Kur’an,Müslümanın hayatında merkezî gerçektir. Kur’an,Müslümanın içinde yaşadığı dünyadır. Müslüman,Kur’an’la o kadar iç içedir ki yeni doğan Müslümanınkulağına okunan ezan ve ondaki şahadet,Kur’an’ın bütün insanlığa çağrısının özünü oluşturur.Yeni doğan Müslüman çocuk, Kur’an’ın temelbildirgesiyle kulağından beynine, ruhuna, kalbineaçılan bir kanalla temasa geçer, ilk irtibatını sağlar.Müslüman çocukluğunda hemen Kur’an’dan küçüksureleri öğrenir ve konuşmaya başlar başlamazKur’an’dan bazı formülleri tekrarlamaya başlar. Gün-lük namazlarında Kur’an’ın bazıbölümlerini ezbere okur. Allah’ınKelamından bazı ayetler okunaraknikahı yapılır, evlenir, ölünce debaşında yine Kur’an okunur. Doğumdanölümüne bütün bir hayatKur’an’la geçer. Başlangıçta Kur’anvar, nihayette Kur’an var. Kur’an,bir Müslümanın hayatının kendisiyleörtüldüğü, dokunduğu kumaştır.O’nun hükümleri, öğütleri,ilkeleri, itikad, amel, ahlak ve hukukdüsturları ruh kökünün dokunduğuliflerdir. Onsuz Müslümankuru bir ağaçtan farksız; cansız,ruhsuz bir ceseddir.Müslüman için Kur’an; Allah’ınvahyi ve Allah’ın insana mesajınıiçeren kitaptır. O, en büyük melekHz. Cebrail vasıtasıyla Hz. Peygamberevahyedilen Allah’ın sözüdür.O halde Hz. Peygamber(sav) Allah’ın, lafız ve anlamı, şekilve muhtevası tamamen ilahiolan kendi kitabının, kendi kelamınınvahyi için seçtiği elçidir,resuldür. Yalnız mana ve muhtevadeğil, zarf ve şekil de Allah’dangelmekte ve böylece zarf ve şekilde vahyin bütünleştirici parçalarıolmaktadır. Burada yeri gelmişkenifade etmekte yarar vardır.Müsteşrikler Hıristiyanlık diniadına Hz. Muhammed (sav)’e indirenKur’an-ı Kerim hakkında hiçbirzaman müspet davranmamışlar,O’nun vahiy oluşunu asla kabuletmemişler, Kur’an-ı Kerim’iHz. Muhammed’in yazdığını iddiaedip durmuşlardır. Kur’aniçin bu mesnetsiz, temelsiz iddiayeni değildir. Kur’an nazil olurkenMekke’li müşrikler bu şekildeiddialarda bulunmuşlar, Kur’an’ı“esatiru’l-evvelin sabah-akşam biriO’na dikte ettiriyor” demişler, hattawww.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 37 >