12.07.2015 Views

Download (6Mb) - Süleyman Demirel Üniversitesi

Download (6Mb) - Süleyman Demirel Üniversitesi

Download (6Mb) - Süleyman Demirel Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

T.C.SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİSOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜTÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALIÂŞIK YOKSUL DERVİŞ’İN ŞİİRLERİNDE DİNÎ-TASAVVÛFÎUNSURLARYÜKSEK LİSANS TEZİHAZIRLAYANHalil Eren YILDIRIMTEZ DANIŞMANIYrd. Doç. Dr. Halil Altay GÖDEISPARTA, 2007


ÖZETÂŞIK YOKSUL DERVİŞ’İN ŞİİRLERİNDE DİNÎ-TASAVVÛFÎ UNSURLARHalil Eren YILDIRIMSüleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, YüksekLisans Tezi, 387 sayfa, Eylül 2007.Danışman: Yrd. Doç. Dr. Halil Altay GÖDEÂşık Yoksul Derviş’in Şiirlerinde Dinî-Tasavvûfî Unsurlar adlı tezimizin amacı, âşıkedebiyatının yaşayan temsilcilerinden olan Şemsettin Kubat’ın şiirlerinde geçen dinî vetasavvufî unsurları bulup açıklamaktır.Çalışmamız; ön söz, giriş, on ana bölüm, kaynakça ve özgeçmişten oluşmaktadır.Giriş Bölümü, Âşığımızın hayatı, edebî şahsiyeti ve yaşadığı coğrafya hakkında bilgivermektedir.Birinci Bölümde, Allah kavramı incelenmektedir. Âşığımızın şiirlerinde, Allah’ın(zatî, sübûtî) sıfatları, isimleri (Esma’ül Hüsna),şiirlerde en çok geçen unsurlardan biridir.İkinci Bölüm, peygamberlerdir. Yoksul Derviş’in şiirlerinde geçen peygamberlerinhepsi Kur’an’da geçen peygamberlerdir. Peygamberler genellikle edebiyattaki bilinenözellikleriyle ve kıssalarıyla geçmektedir.Üçüncü Bölüm, kutsal kitaplardır. Yoksul Derviş, şiirlerinde dört kutsal kitaba dayer vermiştir. Tevrat, Zebur, İncil ve Furkan (Kur’ân); birçok şiirde bu kitapların adlarıberaber geçerken, bazı şiirlerde ise Kuran ayrı olarak yer almıştır.Dördüncü Bölüm, meleklerdir. Yoksul Derviş’in şiirlerinde melekler, daha çoknurdan yaratılmış melekler ve görevleri olan büyük melekler olarak iki şekilde karşımızaçıkmaktadır.Beşinci Bölüm şiirlerde geçen ayet ve hadislerdir. Âşığımızın hafız olması şiirlerindeayetlerin, hadislerin sıkça geçmesini sağlamıştır.Altıncı Bölüm, Dinî Terimler ve Kavramlardır. Ahiretle, cennet ve cehennemle ilgilibirçok dinî kavram, Âşığımızın şiirlerinde sıkça geçmektedir. Çalışmanın en kapsamlıbölümü de bu bölümdür.Yedinci Bölüm ise, şiirlerde geçen tasavvufi terimler ve tasavvufî şahsiyetlerdir.Âşığımızın şiirlerinde birçok tasavvuf büyüğü geçmektedir.Sekizinci Bölüm Hz. Ali ve Oniki İmamlar’dan oluşmaktadır. Hz. Ali, şiirlerde ençok geçen unsurdur.Dokuzuncu Bölüm, Kerbela Olayı, Kerbela Şehitleridir. Kerbela Olayı şairimiziderinden üzen, yaralayan, acı bir olaydır, Bu olay ve bu olay da şehit olanlar başta Hz.Hüseyin olmak üzere tüm şehitler şiirlerde sıkça geçer.Onuncu Bölüm, Karacalar Köyü, Hak Halili Dergâhı ve Âşığımızın bağlı olduğuKadirî silsiledir. Hak Halili, Bacım Sultan ve Kadir Ağa, Âşığımızın bağlı olduğu silsileninson halkalarıdır. Şiirlerde onlar da sıkçı geçmektedir.En son kısım ise, çalışmamız sırasında istifade ettiğimiz eserlerden meydanagetirdiğimiz kaynakça kısmından ve özgeçmişten oluşmaktadır.Anahtar Kelimeler: Âşık Edebiyatı, Dinî-Tasavvûfî Unsurlar, Allah, Ali,Muhammed, Oniki İmamlar, Kerbela Olayı.


SUMMARYRELİGİONS-MYSTİCAL COMPONENTS IN THE POEMS OF ÂŞIK(WADDERING MINSTREL) POOR DERVISH.Halil Eren YILDIRIMSüleyman <strong>Demirel</strong> University, Department of Turkish Language and Literature,Thesis of the master, 383 pages, September 2007.Thesis Advisor: Associate Pr. Halil Altay GÖDE.Our Thesis called Religions-Mystical Components In The Poems Of Âşık PoorDervish, aims to find out and explain the religions-mystical element in the poems ofŞemsettin Kubat who is the most important living representatives of literature of Âşık.Our study is formed by preface, introduction, ten main parts, bibliography and acurriculum vitae (cv).The introduction section gives informmation about our Âşık’s life, his literalpersonality and the places where he spent his life.The First Section looks through the term “Allah” Allah’s features and names are themost widely used components in the poems of our Aşık.The Second Part is named as “Prophets” All the prophets in Poor Dervish’s poemsare the prophets in the Quran. They take part in his poems as their well-known features andstories.The Third Section is Haly Books. Poor Dervish uses all the holy books in hispoems.(Tevrat, Zebur, Bible, Quran) While the names of these holy books are used togetherin many of his poems, Quran is used separately in some of his poems.The Fourth Section is named as “Angels” Angels in the poems of Poor Dervish,appear in the form of the angels created by light and the angels which have duties.The Fifth Section is about ayahs(verses) and words of the ProphetMuhammed.(Hadis)That our Âşık was a Hafız enables us to see these ayahs(verses) and Hadis a lot inhis poems.The Sixth Section is about religious terminology. A lot of terms, such as the Day ofJudgement, heaven and hell appear in Our Âşık’s poems. The most capacity consists in thesixth section.The Seventh Section is about the mystical terms and mystical personalities in thepoems There are a lot of mystical personalities in our Âşık’s poems.The Sixth Section is about Hz. Ali and Twelve İmams. Hz. Ali is the most importantfeature in the poems.The Ninth Section is the Kerbela Event and the Martyrs of Kerbela The KerbelaEvent is a poignant event which makes our poet feel very sad. This event and all the martyrsin this events, especially Hz. Hüseyin appear a lot in the poems.The Tenth Section is about Karacalar Village, Dergah of Hak Halili and successionof Kadiri which our Aşık belonged to. Hak Halili, The Sultan Bacım and Kadir Ağa are thelast successors of Kadiri which our Âşık belong to. These names appear a lot in the poemstoo.The Final Section consists of the source section which we compiled from the sourceswe got during our study and bibliography.Key Words: Âşık’s Literature, Religions-Mystical Components, Allah(God), Ali,Muhammed, Twelve İmams, Kerbela Event.


iİÇİNDEKİLERİÇİNDEKİLER .....................................................................................................................................İÖN SÖZ .............................................................................................................................................IİVGİRİŞ (1-38)I- ÂŞIK YOKSUL DERVİŞ’İN HAYATI (1943- ) ..........................................................................1A- ADI, DOĞUMU, ÇOCUKLUĞU ................................................................................................ 1B- ÖĞRENİMİ.................................................................................................................................. 3C- ŞİİRE BAŞLAYIŞI ...................................................................................................................... 6D- MAHLASINI ALIŞI .................................................................................................................... 8E- ETKİLENDİĞİ ÂŞIKLAR........................................................................................................... 9F- ŞÂİR OLARAK TANINMASI................................................................................................... 11G- ÂŞIK YOKSUL DERVİŞ’İN ETKİLERİ .................................................................................. 13Ğ- ŞİİR HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ ..................................................................................... 13H- ÂŞIK YOKSUL DERVİŞ’İN ALMIŞ OLDUĞU ÖDÜLLER................................................... 15I- YOKSUL DERVİŞ HAKKINDA YAZILANLAR VE ŞİİRLERİNİN YAYINLANDIĞIYERLER ......................................................................................................................................... 22II- ÂŞIK YOKSUL DERVİŞ’İN YAŞADIĞI COĞRAFYA...........................................................27A- EMİRDAĞ'IN TARİHÎ, COĞRAFÎ, SOSYAL VE KÜLTÜREL DURUMU ............................ 27B- KARACALAR KÖYÜ............................................................................................................... 33BİRİNCİ BÖLÜM (39-65)ALLAH ................................................................................................................................................39Allah, Alîm, Basar, Cabbar, Gafir-üz Zenbî, Gaffar (Gafûr), Gani, Hâbir,Hakk, Hû, Hüdâ, Kâdir, Kahhar, Kerîm, Lem-Yezel, Mevlâ, Nur, Rabb, Rahman,Rahîm, Samed, Sem’i, Settar, Vâhid, Yâr (Canan), Yaradan, Yezdan (Sırr-ı Yezdan)İKİNCİ BÖLÜM (66-104)PEYGAMBERLER ............................................................................................................................66Hz. Âdem, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. İsmail, Hz. Yakup, Hz. Yusuf, Hz.Eyyup, Hz. Mûsa, Hz. Süleyman, Hz. Hızır, Hz. İlyas, Hz. Yunus, Hz. Zekeriya, Hz.Yahya, Hz. İsa, Hz. Muhammet.ÜÇÜNCÜ BÖLÜM (105-111)KİTAPLAR .......................................................................................................................................105A- TEVRAT, ZEBUR, İNCİL, FURKAN, YÜZDÖRT KİTAP............................................... 105B- KUR’AN-I KERİM (FURKAN)............................................................................................ 108DÖRDÜNCÜ BÖLÜM (112-117)MELEKLER .....................................................................................................................................112A- AZRAİL .................................................................................................................................. 115B- CEBRAİL................................................................................................................................115C- İSRAFİL ................................................................................................................................. 116Ç- MİKAİL .................................................................................................................................. 117BEŞİNCİ BÖLÜM (118-136)ÂYETLER, SÛRELER, HADİSLER..............................................................................................118A- ÂYETLER .............................................................................................................................. 118Ahsen-i Takvîm, Alemle hül beyan ayeti, Alleme’l-Esma, “Bilenle bilmeyenbir olur mu hiç?”, Bismillah ayeti, Ela lağnetullahi alez zalimin, Elif, Eşref-i Mahluk,


iiiB- ON İKİ İMAMLAR................................................................................................................ 2851. İmam Ali (598–661), 2. İmam Hasan (624–671), 3. İmam Hüseyin (625–682), 4. İmam Zeynel –Âbidin (658–714), 5.İmam Muhammed Bakır (676-735), 6.İmam Ca’fer Sâdık (699–765), 7. İmam Musa Kazım (745–799), 8. İmam Ali Rıza(770-818), 9. İmam Muhammed Taki (810–835), 10. İmam Ali Naki (829–868), 11.İmam Hasan Askeri (846–873), 12. İmam Muhammed Mehdi (868-…)DOKUZUNCU BÖLÜM (310-353)KERBELÂ OLAYI VE KERBELÂ ŞEHİTLERİ .........................................................................310A- KERBELÂ OLAYI ................................................................................................................ 310B- KERBELA ŞEHİTLERİ........................................................................................................ 324(Yetmiş İki Server, Yirmi Dört Bacı, On Dört Masum, Ümmü Gülsüm,Rükeyya ve Zeynep (Sıttı Zeynep), Şehrüban (Şehrüban Ana), Sakine, Pakize, Atike,Fazıl İle Abbas, Selman-ı Farisî (Selman-ı Pak), Kasım Ve Leyla (Kerbela’daKıyılan Nikâh), Haşim Vakkas, Ali Ekber, Abdullah (Ali Esger, Asgar), ZeynelAbidin, Müslim Bin Ukeyil, Hani Bin Urve, Hurr Bin Yezit (Hür Gazi, Hurra Gazi),Hurr Bin Yezit’in Kardeşi Nisap, Hürr Gazi’nin Oğlu Ali Ve Oğlunun Kölesi Urve(Urve Kıra, Arva), Vahabi Kalbî, Abdullah Bin Müslim, Abdullah İbni Amr (Amir),Abdurrahman Gaffar, Abis Ve Kölesi, Amri Nashi, Şimir (Lanet Şimir), Avni İbniCafer Tayyar, Beşiril Hatramı, Ebul Harisoğlu Seyit, Esat Şamı, Esatoğlu Habip,Esatoğlu Müslüm, Gaffaroğlu Cabir, Halit, Halit-i Saydavi, İbni Abdurrahman, KesirEnsaroğlu Yahya Ve Oğlu Korta Ensaroğlu, Mahmut Bin Abdullah, Malik BinAbdullah, Nafi İbni Beceli, Sümame Saydavi (Sayit), Zübeyir Bin Gayın VeBüheyir, Şabibi Şakiri, Tımah Bin Adiyyi, Vahap Bin Abdullah.)C- YEZİT ..................................................................................................................................... 348ONUNCU BÖLÜM (354-376)KARACALAR KÖYÜ, HAK HALÎLÎ DERGÂHI .......................................................................354A- ŞEYH HACI HALİL EFENDİ (HAK HALÎLÎ) (1826–1907) ............................................. 354B- BACIM SULTAN (ZEHRA ŞAHBAZ) (1893–1965) ........................................................... 363C- KADİR AĞA (KADİR ŞAHBAZ) (1922-1997) .................................................................... 369SONUÇ ..............................................................................................................................................377KAYNAKÇA.....................................................................................................................................379ÖZ GEÇMİŞ .....................................................................................................................................381


ivÖN SÖZTürk milleti, geçmişi milattan önceki yüzyıllara dayanan ve varlığını yirmibirinci yüzyıla kadar devam ettirmiş büyük milletlerden biridir. Bu uzun tarihsürecinde Türkler, Ortaasya’dan Anadolu’ya ve diğer coğrafyalara yayılmış,yayılırken de diğer milletlerle kültür alış verişinde bulunmuştur. Bu kültür alış verişi,Türk kültürünü zenginleştirmiştir.Türk kültürünün ve onun taşıyıcısı olan Türk Edebiyatı’nın, aslına en çokbağlı kalan, Orta Asya’dan günümüze kadar aşırı bir değişime uğramadan gelen koluise Halk Edebiyatı’dır. Halk Edebiyatı, halkın kullandığı sâde dille asırlar boyumasallar, efsâneler, fıkralar, destanlar, halk hikayeleri, atasözleri, deyimler vb.ürünler ortaya çıkarmıştır. Halk Edebiyatı’nın bir kolu olan Âşık Edebiyatı’nı vücûdagetiren âşıklar da her zaman halktan kişiler olmuş ve halkın anlayacağı aşk, tabiat,sevgi, din ve tasavvuf gibi konuları yalın bir Türkçeyle terennüm etmişlerdir. AhmetYesevîler, Yunus Emreler, Karacaoğlanlar, Âşık Ömerler, Erzurumlu Emrahlar,Gevheriler, Âşık Veyseller, halk edebiyatının âşıklık silsilesini devam ettirmişlerdir.İşte bu silsilenin yirmi birinci yüzyıldaki bir halkası da Afyon-Emirdağlı ÂşıkYoksul Derviş’tir (Şemsettin Kubat).Çalışmamıza konu olan, Âşık Yoksul Derviş’in, sayıları bini aşkın şiirleriniokurken bazen Yunus’u, bazen Karacaoğlan’ı, bazen de Âşık Veysel’i okur gibiolduk, çünkü Âşığımız da o geleneğin bir halkasıdır.Âşık Yoksul Derviş’in şiirlerinde öncelikle engin bir insan sevgisi vardır,aynı Yunus Emre gibi. Zâten Âşığımız, Yunus Emre’den çok etkilenmiş, yedincikitabının adını da “Yunusça Şiirler” koymuştur.“Âşık Yoksul Derviş’in Şiirlerinde Dinî-Tasavvûfî Unsurlar” adlı buçalışmamızla, Âşık Edebiyatı’nın yaşayan temsilcilerinden olan Şemsettin Kubat’ınşiirlerinde geçen dinî ve tasavvûfî unsurları bulup açıklamayı hedefledik.Çalışmamız; ön söz, giriş, on ana bölüm, kaynakça ve özgeçmişten oluştu.


vGiriş Bölümünde, Âşığımızın hayatı, edebî şahsiyeti ve yaşadığı coğrafyahakkında bilgi verdik. Bu bölümde, daha önce Âşık hakkında bitirme tezi yapanFirdevs Özkan’ın tezinden istifâde ettik.Birinci Bölümde, Allah kavramını inceledik. Âşığımızın şiirlerinde, Allah’ın(zatî, sübûtî) sıfatları, isimleri (Esma’ül-Hüsna), şiirlerde en çok geçen unsurdur.İkinci Bölümde, şiirlerde geçen peygamber kıssalarını inceledik. YoksulDerviş’in şiirlerinde geçen peygamberlerin hepsi Kur’an’da geçen peygamberlerdir.Peygamberler genellikle edebiyattaki bilinen özellikleriyle ve kıssalarıyla şiirlerdegeçmektedir. En çok geçen peygamber, Hz. Muhammet’tir.Üçüncü Bölüm, kutsal kitaplardır. Yoksul Derviş, şiirlerinde dört kutsalkitaba da yer vermiştir. Tevrat, Zebur, İncil ve Furkan (Kur’ân). Birçok şiirde bukitapların adları beraber geçerken, bazı şiirlerde ise Kur’an ayrı olarak yer almıştır.Dördüncü Bölüm, meleklerdir. Yoksul Derviş’in şiirlerinde melekler, dahaçok nurdan yaratılmış melekler ve görevleri olan büyük melekler olarak iki şekildekarşımıza çıkmaktadır.Beşinci Bölüm şiirlerde geçen âyet ve hadislerdir. Âşığımızın hâfız olmasısebebiyle şiirlerde âyet ve hadisler sıkça geçmiştir.Altıncı Bölüm, dinî terimler ve kavramlardır. Ahiretle ilgili birçok dinîkavram, Âşığımızın şiirlerinde sıkça geçmektedir. Çalışmanın en kapsamlı bölümüde bu bölümdür.Yedinci Bölüm ise, şiirlerde geçen tasavvûfî terimler ve tasavvûfîşahsiyetlerdir. Âşığımızın şiirlerinde birçok tasavvuf büyüğü geçmektedir.Sekizinci Bölüm Hz. Ali ve Oniki İmamlar’dan oluşmaktadır. Hz. Ali,şiirlerde en çok geçen ikinci unsurdur.Dokuzuncu Bölüm, Kerbela Olayı ve Kerbela Şehitleridir. Kerbela Olayışairimizi derinden üzen, yaralayan, acı bir olaydır, Bu olay ve bu olayda tüm şehitolanlar, başta Hz. Hüseyin olmak üzere, şiirlerde sıkça geçer.


viOnuncu Bölüm, Karacalar Köyü, Hak Halîlî Dergâhı ve Âşığımızın bağlıolduğu Kadirî silsiledir. Hak Halîlî, Bacım Sultan ve Kadir Ağa, Âşığımızın bağlıolduğu silsilenin son halkalarıdır. Şiirlerde onlar da sıkçı geçmektedir.En son kısım ise, çalışmamız sırasında istifade ettiğimiz eserlerden meydanagetirdiğimiz kaynakça kısmından ve özgeçmişten oluştu.Âşığın 12 kitabını tezimizde esas aldık. Çalışmamız esnasında mısraların yada dörtlüklerin kitaplarda geçtikleri yerleri belirtmek için şiir kitaplarını yayınlanıştarihine göre sıraladık ve Kitap numarası/ o kitapta geçtiği sayfa numarası/ sayfadakaçıncı dörtlük olduğunu aralarına taksim koyarak belirttik.Örneğin 6/75/3: Nefeslerin Özü adlı kitabın yetmiş beşinci sayfasının, üçüncüdörtlüğü. Kitapları yayınlanış tarihine göre şöyle sıraladık.1- Kerbela Çölünde Kanlı Şüheda Gülşeni,2- Gönülden Sesler,3- Aşkın Dizileri,4- Yüzbin Oldu Yarelerim,5- Dost İline Götür Beni,6- Nefeslerin Özü,7- Yunusça Şiirler,8- Deyişlerin Dilinden,9- Güzelleme Şiirler,10- Sevgi Yolunda,11- Destanlarım,12- Türkülerin Dili,Beni bu çalışmaya yönlendiren ve çalışmamın her safhasında yardımlarınıesirgemeyen danışman hocam Yrd. Doç. Dr. Halil Altay GÖDE’ye ve hocam Yrd.Doç. Dr. Mehmet ÖZÇELİK’e teşekkürü bir borç bilirim.


2Askerlik hizmetin Denizli, Maraş,Dayım rençberlikte tutmuşuz güreş,İşte, böyle geçti otuz altı yaş,Hayatımı özetleyim kısacık.Doğum, bin dokuz yüz kırk üç doğumlu,Dayım hakikate gerçek bağımlı,Birlik, barış yollarına eğimli,Hayatımı özetleyim kısacık.Bin dokuz yüz elli altı yılıydı,Benim de mekânım İstanbul idi,Durduğu yer, Eyüp Sultan Dörtyol’duHayatını özetleyim kısacık.Askerlik bitip de terhis olanda,Bin dokuz yüz altmış altı yılında,Mekân tuttuk Karacalar ilinde,Hayatımı özetleyim kısacık.Sizlere hatıram sazımdan başka,Bir hediyem yoktur sözümden başka,Hatalı görmedim sözümden başka,Hayatımı özetleyim kısacık.


3Dörtyol İstanbul’un orda okudum,Hemi fabrikada kumaş dokudum,Yoksul Derviş velhasılı yok oldum,Hayatımı özetleyim kısacık. (Gönülden Sesler 1)Şiirin birinci dörtlüğünde de görüldüğü gibi Yoksul Derviş, beş çocukbabasıdır. Âşık, şiirinde askere gidişini, doğum tarihini, İstanbul’da kalışını ve tekrarKaracalar’a dönüşünü güzel bir üslûpla anlatmaktadır.B- ÖĞRENİMİ1940’lı, 1950’li, yıllarda köylerde okuma yazmayı öğreten, eğitmen denileneğitimciler vardı, Karacalar Köyü’nde de durum böyledir, Eğitmen Kâmil Hocahalka okuma-yazma öğretiyordu. Yine bu yıllarda okula gönderme mecburiyetiolmadığından kız çocuklarının okula gönderilmediği gibi, bazı aileler de erkekçocuklar da evdeki işlere yardımcı olacakları gerekçesiyle okula gönderilmiyordu.Bir gün Eğitmen Kâmil, Âşığımızın babasına “Artık Şemsettin’in yaşı büyüdü. Benonu okula alacağım.” der. Bunun üzerine Âşığımızın babası “Hoca, öbürü okuyor.Bunu da elimden alırsan ben yalnız kalırım.” deyip, Âşığımızı okula gitmektenalıkoyar.Kısaca Şemsettin Kubat, ağabeyinin okuyor olması ve kız kardeşlerininbabasına yardım edemeyeceği gerekçesiyle okula gönderilmez. Fakat babası,Şemsettin’e eski yazıyı öğretmiştir. Âşığımız daha sonra Karacalar’da bulunanHasan Hoca ve Hafız Mustafa’dan Kur’ân dersi almaya başlar. Ardından Karacalar’ayakın olan Vaysal Köyü’nden Namık Şener Hoca’da okumaya başlar. EmirdağKur’ân Kursu’nda Namık Hoca’dan ders alır. Kısa bir süre sonra bu kurs kapatılır.Kursun kapatılmasıyla Âşığımız öğrenim konusunda kendini yeterli hissetmeyip,tıpkı yeni yazı okuyan talebelerin aldığı diploma gibi bir belge almayı kafasınakoymuştur. Henüz 13 yaşında iken bu derece ileriyi düşünen Âşığımız, babasındanhabersiz Emirdağ’dan kaçar ama beş parasız kalır. Dede yadigârı bir Kur’an’ı satarve kendisine yol parası edinir. Eskişehir’den İstanbul’a gidecek olan kara trene kaçakolarak biner. Parasızlığa, açlığa okuma uğruna dayanır. Tren, İstanbul’a yaklaştığı


4sırada içeriye giren iri yarı bir adam onun trene kaçak bindiğini anlar ve dövmekister. Gerçeği olduğu gibi bu adama anlatınca adam Âşığımıza acır ve ona para verir.Âşığımız okumak uğruna ailesine bile haber vermeden Emirdağ’dankaçmıştır. Ancak kaçmakla ve İstanbul’a gitmekle her şey halledilmiş değildir.Parasızlığının yanı sıra yol iz bilmeyen Âşığımızın tek güvencesi İstanbul’daki dayısıHalil Arcan’dır. Şemsettin Kubat, İstanbul’a ulaşır ve dayısını bulmak için pek çokgüçlük çeker. Vapura binip Sirkeci’de iner, oradan da dayısının çalıştığıSüleymaniye Kütüphanesi’nin yolunu tutar. Kütüphaneyi bulur bulmasına lâkin birönceki gün dayısı buradan ayrılıp Millet Kütüphanesi’ne gitmiştir. Bu kez de MilletKütüphanesi’ni aramaya başlar. Kendine verilen adresi bulmaya çalışır. Yeni yazınınancak büyük harflerle yazılmış şeklini okuyabilmektedir. Karşısında öğendere gibiyazılı olan “T.C. Millet Kütüphanesi” levhasını görünce bütün yorgunluğunu unutur.Bilhassa dayısını bulduktan sonra asıl problemler başlar. Dayısı niye geldiğinisormuştur. Okumaya geldiğini söyleyince, Âşığımıza “Ben seni okutamam. Gidipbabanın işini tutacaksın.” der. Tabii ki bu cevabı alınca şaşırır. Oysa dayısı tahsilgörmüş kütüphane memurudur. Biraz temkinli davranır ve dayısını razı eder. Dayısıile birlikte Pendik’ten Anadolu Yakası’na geçerler. Burada Yakacık’a çok yakın olanSoğanlı Köyü’nde, Emirdağ’ın Karacalar Köyü’nden gitme “Kötü Ahmet” adıylaanılan hemşerilerinin yanına giderler. Şemsettin Kubat’ın hemşehrisi vasıtasıyla birdokuma fabrikasında çalışmaya başlar. Bunu bir şiirinde kendi ifadesiyle görmekdaha uygun olacaktır:“Dörtyol İstanbul’un orda okudum,Hemi fabrikada kumaş dokudum,Yoksul Derviş velhasılı yok oldum,Hayatımı özetleyim kısacık.” (2/5/8)Okumak, tahsilli bir kişi olmak hayalleriyle gurbet ellere gidip de dokumafabrikasında çalışmak Yoksul Derviş’in içine sinmez. Durumu hemşehrisi AhmetBey’e anlatır. O da, Yoksul Derviş’e yardımcı olması için, İstanbul’da dokumafarikasında ustabaşı olarak çalışan bir arkadaşına mektup yazar. Bu arada Âşık yinede İstanbul’da ne kadar cam, ayakkabı, demir-döküm fabrikası varsa hepsini bir birdolaşır, iş arar. Lâkin Yoksul’u “Çocuk mu avutacağız.”diye işe almazlar. Mevzu


5bahis olan mektubu alan Yoksul Derviş, İstanbul’da Cami Kışlası’nın çok yakınındabulunan bir başka dokuma fabrikasına gider. Mektup işe yarar ve Yoksul, fabrikadaçalışmaya başlar. Bu arada boş durmayıp çalıştığı yere yakın olan bir medreseyegider, tahsil görmek istediğini belirtir. Medreseyi kuran Hacı Fahri Kığılı adındakiKur’ân Kursu hocası, Yoksul’un medreseye kaydını yapar. Nihâyetinde ŞemsettinKubat’a Arabîyat’a çalışması, hafızlığı bitirmesi ve bir diploma alarak, tahsilli birkişi olabilmesi için büyük bir fırsat doğmuştur. Böylece hafızlığı bitirir ve 1957yılında uğrunda pek çok şeye katlandığı diplomasına kavuşur.Hulâsa edersek Yoksul Derviş, iki yıl köyünde, iki yıl Emirdağ’da, iki yıl daİstanbul’da çeşitli hocalardan dini dersler almıştır.Diplomasını aldıktan sonra öğrenir ki babası vefat etmiştir. Köye dönmekzorunda kalır. Oysa Yoksul Derviş Arabîyat okumayı ve daha da yükselmeyiplanlamıştır. Lâkin eldeki hesap çarşıya uymaz. Bundan başka, Latin Alfabesi’yleokuma-yazmayı askerde öğrenmiştir. Kutsal kitabımız Kurân’ın tamamını ezberebilir. Kendi kendini yetiştirmeye çalışır. Osmanlı Türkçesi ile Türkiye Türkçesi’ninyanı sıra kısmen Arapça ve Farsça bilmektedir.Şemsettin Kubat, 1962 yılında evlenmiştir. Bir sene sonra yani 1963 yılındaaskerlik görevine Denizli’de başlar. 1966 yılında, Maraş’ta askerliğini bitirerekköyüne döner. Hâla Emirdağ ilçesi, Karacalar Köyü’nde yaşayan Şemsettin Kubat,evli ve beş çocuk babasıdır.Yoksul Derviş, halk âşığı olmasının yanı sıra askerlik dönüşünden itibaren öncekendi mahallesinde olan Kubatlar Camii’nde sonra da Türbe Camii’nde fahri olarakimamlık yapar. Halen bu görevine Türbe Camiî’nde devam etmektedir.“Hayat beni yükleyince sırtınaİstemeden uydum onun şatınaEsti deli gönül oldu fırtınaYoramadım anacığım ağlama” 12/169/1


6C- ŞİİRE BAŞLAYIŞIİçimizden biri, büyük bir cevher olan Yoksul Derviş, bizi bizim dilimizleanlatmaya 11–12 yaşlarında başlamıştır. Bize bizden mesajları Mevlânâ hoşgörüsü,Yunus sevgisiyle vermeye çalışmıştır.Şemsettin Kubat, askerlik dönüşünde, şiirlerini sazla söylemeye başlar.Bilindiği gibi âşıklığın temel şartları; rüya görmek, rüyasında bâde içmek, sazçalmak ve gurbete çıkmaktır. Âşığımıza şiir yazmaya nasıl başladığı yâni rüya görüpgörmediği, bâde içip içmediği sorulunca, “Bunu söylersem hata yaparım.” şeklindebir cevap vermektedir. Demek oluyor ki, bu da âşıklık geleneğine has bir sırdır. Şiiryazmadan önce bir ilham geliyor ve insanda manevî bir şeyler oluşuyor. Âşığımızınbir dergâha bağlı olması kendisine en büyük ilham kaynağı olmuştur. Ayrıca YoksulDerviş’e, babasının vefatından sonra eline geçen “Yunus Emre Divanı” da rehberliketmiştir. Yoksul Derviş bu divanı okuyarak şiir yazma yeteneğini geliştirir.Âşığımızın bağlı olduğu dergâhtan söz edecek olursak, dergâhında kurucusuolan Hak Halîlî Hazretleri, Karacalar Köyü'ne gelerek 800 kişilik bir medrese kurar,Medresenin haricinde Kadirî dergâhını da kurar. Yoksul Derviş, Kadirî Tarikâtınamensuptur. Bu tarikat ilk olarak Abdülkadir-i Geylanî tarafından kurulmuştur.Bu dergâhın Hüseynî kolu hâlen çalışmaktadır. Hak Halîlî Hazretleri’ninKaracalar'a geldiği sırada Yoksul Derviş'in dedesi de Sivrihisar’dan KaracalarKöyü'ne yeni gelmiştir. Yunus'un da Sivrihisarlı olduğu düşünüldüğünde Âşıküzerindeki Yunus etkisinin sebebi kendiliğinden ortaya çıkar. Yoksul'un dedesi, ikioğlunu da şıhı bırakmamaları için sıkı sıkı tembihler, onlara vasiyette bulunur.Dedesinden sonra Yoksul'un babası Seydi, 12–13 yaşlarında Hak Halîlî Hazretleri'neintisap eder. Bundan sonra da Yoksul Derviş, tıpkı babası gibi 12–13 yaşlarındadergâha intisap eder. Dergâhı da manevi bir üniversite, okul, ilâhi bir ilham kaynağıolarak görür. Bu dergâhtan nasibini almak için küçük yaşlarda dergâha hizmetetmeye başlamıştır.Karacalar Köyü'ndeki Kadirî Tarikâtının Hüseynî kolunu Hak HalîlîHazretleri (1826–1907) kurmuştur. Hak Halîlî Hazretleri'nin dedesi, Kerbelaolayından sonra neslinden kalanlarıyla Yemen'e kaçar. Yemen'den Horasan'a,Horasan'dan Yozgat'a, Yozgat'tan da Emirdağ'ın Dereköy'üne gelir. Hak Halîlî


7Hazretleri de Dereköy'den 12 yaşında ayrılıp 3 yıl Bolvadin'de, 7 yıl Konya'da, 13yılda İstanbul'da tahsil görür. Ardından Mısır'a Camiü'l Ezher'e gidip baş müderriolur. Bir müddet sonra İstanbul'a gelir ve Padişah tarafından Şeyhülislam düzeyindebir göreve tayin edilir. Ancak bir müddet sonra Şam'a sürgün edilir. Bunu duyanArabistan ülkesinde ki âlimler, ulemâlar onu karşılamaya çıkarlar. Herkez kendievine götürmek ister.Mevlevî dergâhının şıhı olan Şeyh Muhammed Hani,”O ancak dergâhayakışır.” deyip, dergâha götürür. Hani'nin kızı Emine ile evlenir. Hani, dergâhtançekilir. Böylece Hak Halîlî Hazretler Mevleviliğin yedinci postnişinliğini yapar.Şam'da bir Osmanlı paşası “Cemal Paşa” gördüğü bir rüyayı kimseye tâbir ettiremez.Bazı erenler bu rüyayı ancak Türkmen Hak Halîlî Hazretleri'nin tâbir edebileceğinisöylerler. Hak Halîlî Hazretleri ise, “Rüyayı Allah için söylersem siz beniazledersiniz (sürgün edersiniz). Senin için söylersem Allah beni azleder.” der.Rüyanın gerçeğini anlatınca Paşa'nın işine gelmeyerek, Hak Halîlî Hazretleri'niTrablusgarp'a sürgün eder. Daha sonra Bursa'ya, Bursa'dan da Sivrihisar'a sürgünedilir. Hak Halîlî Hazretleri'nin kardeşi Hasan Hoca, Karacalar'a yerleşmiştir.Hak Halîlî Hazretleri'ni Sivrihisar'da gören Dereköylüler kardeşine haberverip, onu Karacalar'a getirirler. 60 yaşında iken 1886'da Karacalar'a gelen HakHalîlî Hazretleri köyün merkezine 800 kişilik bir medrese kurar daha sonraKaracalar'da ki halkın ruhunu Mevlevîlik ve Nakşibendilik'in uygun gitmeyeceğini,düşünüp burada bir Kadirî dergâhı açmıştır. Daha önce Şam'da iken Mevlevîdergâhına gidip neden burada Kadirî Dergâhı açmıştır diye düşünebilir. Ancak HakHalîlî Hazretleri, Âşıktan öğrendiğimize göre Şam'da dergâhlara giderek ŞıhAbdullah'tan ders alır. Şıh Abdullah, pîri Mekke'ye gönderir. Burada üç kez kırk günhalvette kalır. Sonra da Halil Paşa isimli bir erenden ders alır. Halvetin sonunda HalilPaşa'nın derecesine erişemediğini söyler. Bunun üzerine Hak Halîlî Hazretleri'niyanına alan Halil Paşa, Hz. Muhammet'in kapısına Ravza-i Mutahhara'da iki rekâtnamaz kılmaya götürür. Halil Paşa ile murakabeye varır. Peygamber tarafından, HakHalîlî Hazretleri'ne Kadirî olacağına dair işaret edilir. İşte bu sebeple Hak HalîlîHazretleri Kadirî Dergâhını açmıştır. Daha önce Mevlevi dergâhlarında ders almasıdolayısıyla da Hak Halîlî Hazretleri'nin yolundan gidenler Mevlevîler'e derin birsevgi duyarlar. Hak Halîlî Hazretleri'nin vefatından sonra yerine kızı Bacı Sultan


8geçmiştir. Bacı Sultan'dan da oğlu Kadir Ağa dergâhı yürütme görevini üstlenir.1997 yılında Kadir Ağa'nın vefâtı üzerine Karacalar Köyünde bulunan KadirîTarikatına bağlı Hüseynî Kolunun başına ailesinin aldığı bir kararla, dergâhıAvrupa'dan yürütmek üzere de oğlu Nurettin Şahbaz ve Karacalar'dan yürütmeküzere de Nurettin Şahbaz getirilmiştir.Günümüzde “Türbe Camiî” adıyla anılan dergâhın bu camiinde YoksulDerviş, daha önce de belirttiğimiz gibi, fahri olarak imamlık yapmaktadır. Şiirlerindegerek Hak Halîlî Hazretleri, gerek Bacı Sultan ve gerekse Kadir Ağa'yı saygıyla yâdeder.D- MAHLASINI ALIŞI11–12 yaşlarında şiir yazmaya başlayan Âşığımızın önceleri kendisine ait birmahlası yoktu. Aşırı derecede Yunus Emre hayranlığı bulunan Âşığımız, sözlerininarkasına hep Yunus Emre diye yazıyordu. Şemsettin Kubat'ın eşi, aynı zamandaamcasının kızı olan Fadime Kubat, Âşığımızın bir mahlası olmasında en büyükyardımı yapmıştır. Fadime Kubat'ın “Her âşığın bir mahlası, bir takma adı var. Sende kendine bir isim koy, değilse senin sözlerin Yunus diye veya bir başkası diyeokunur ve bir başkasına mâl olur.” demesi üzerine Âşığımız, “Yoksul Derviş”mahlasını alır. Daha önce de belirttiğimiz gibi Yunus Emre hayranlığı olan ŞemsettinKubat'ın yayınlanan şiir kitaplarından birinin adı “Yunusca” dır.Kubat'ın şiirleri daha çok dinî-tasavvûfî ağırlıklıdır. Bu sebeple çevresi,Âşığımıza “Derviş” adını vermiştir. Âşık, Yunus Emre'ye ait olan;“Dervişilik eydür banaSen derviş olamazsınNice diyeyim sanaSen derviş olamazsınDerviş gönlü hoş gerekGözü dolu yaş gerekKoyundan yavaş gerek


9Sen derviş olamazsın” şiirinden etkilenerek kendi kendine “Sen derviş bileolamazsın, dervişlikten de yoksulsun. Her şeyden yoksulsun. Zaten bizim böylekonuşmalarımız da hanımımla dövüşmelerimizde oluyordu. “Sen Avrupa'yagitmedin eller gibi. Bir şey kazanmadın da her şeyden yoksulsun gibi.” Yahu benimadım zaten “Yoksul” dedim. Yani yoksul başladı, çevre de bana “Derviş” dediği için“Yoksul Derviş” meydana geldi. Zamanla bu mahlas “Âşık Yoksul Derviş Divanî”olmuştur. Âşığımızın bunu kendisi şöyle açıklıyor: “Sonraları bütün şeylerin divanıolarak hani divan manası biliyorsun bir âşığın hazırladığı bir kitap divan işte. Bu birdivan olan esere divan denir. Divane de, bu aşkın divanı yani aşkından deli divaneolmuş. Yani “Yoksul Derviş Divane” oldu.” Âşığımız bu mahlası aldığında 25yaşlarındadır.E- ETKİLENDİĞİ ÂŞIKLARÂşık, hem bir şiir yaratıcısı hem de şiirini sazı eşliğinde türkü olarak kitlelereaktaran bir kişidir. Gezici bir sanatçı olan âşık, öteki âşıklardan edinmiş olduğuedebiyat geleneğini gelecek kuşaklara aktarmak zorundadır. Şiir söyleme alanındaustalaşmak için âşık, belli bir ustaya bağlı olarak çalışır. Âşık mahlas alıncaya kadaryanında bulunduğu aşığa çırak olarak hizmet eder. Âşığın her gittiği yere giderek,onun şiirlerini ezberleyip, böylece bir mesleki terbiye kazanır. Bu mesleki terbiyeyitamamladıktan sonra mahlas alıp, âşık fasıllarına girmeye hak kazanır.Âşık bu şekilde değişik kültür ortamlarında bulunurken, değişik kültür havasıiçinde kabiliyetlerine göre musiki, tasavvuf felsefesi, evliya menkıbeleri ile İran veTürk edebiyatında çok kullanılan mitolojik unsurlar öğrenirler.Âşık edebiyatının, daha doğrusu âşıklık geleneğinin teşekkülünden günümüzedoğru bir yolculuk ettiğinizde serimden çözüme doğru pek çok değişiklerin olduğunugörebiliriz. Bu değişiklerin bariz olmalarını şöyle sıralamak mümkündür:Önceleri âşıklar omuzlarında sazı, gurbet gurbet dolaşırken günümüzde bunarastlayamıyoruz. Şehir ve kasabalarda her sosyal tabakaya mahsus kahvehaneler,bozahaneler, meyhaneler gibi umumi yerler âşıkların toplantı yeriyken günümüzdeböylesi yerleri görmek hemen hemen imkânsız diyebiliriz. Ayrıca âşıklar hükümetinkontrolünde muntazam bir teşkilata da sahiptir. Ayrıca âşıklık geleneği günümüzdesanki daha resmi ilişkiler içinde sürmektedir. Bu gelenek günümüzde düzenlenen


10geleneksel âşıklık bayramları, seminerler, sempozyumlar ve çeşitli program iletoplantılar vasıtasıyla sürdürülmektedir. Bunun yanı sıra âşıkların eskiden olduğugibi kabiliyetli gençleri etrafına toplayıp, onlara yetiştirme faaliyetleri günümüzdepek görülmektedir.İşte günümüz âşıklarında Âşık Yoksul Derviş de yetiştiği çevrede bu işleuğraşan meslektaşlarının olmaması nedeniyle pek çok zorlukla karşılaşmıştır. YoksulDerviş'in muasırı olarak etkilendiği bir halk âşığı olmamıştır. Ancak 13. yy tasavvufşairi Yunus Emre'nin sanki bugün söylemiş gibi olan, tazeliği hâlâ koruyan özTürkçe mısraları Âşığımıza ilham kaynağı olmuştur. Daha çok sevgi şiirleriyletasavvufi mahiyetteki şiirlerini yazarken Yunus'u örnek almıştır. Ancak Yunus'unyanı sıra Karacaoğlan, Mevlâna, Pir Sultan Abdal'dan etkilendiğini de söyleyebiliriz.“Yoksul Divanî’yem sen deKadın erkek her insan daHep gönülde ara sen deGör Yunus'u bul içinde” 7/50/7“Yoksul Derviş’in dili ileZikreder sazın teli ileMevlâna’mız her hali ileVarır yolu hoşgörüye” 7/27/5“Bir âşık ki sevdiğinin peşindeDurmadan söylüyor sazı döşündeKızlar çiçek çiçek olmuş başındaYoksul Derviş der ki gül Karacaoğlan” 7/100/7Âşığımızın sanatçı kişiliğinin oluşmasında özellikle Yunus Emre’nin etkisiçok olmuştur. Yoksul Derviş, Yunus’un kullandığı sade Türkçeye özenmiştir. AyrıcaYunus Emre’deki tasavvufî düşünceler ve insan kavramı Yoksul Derviş’te de aynışekilde görülmektedir.“Cümle âlem ona yârdı


11Yetmiş iki millet birdiİçinde bir sultan vardıAradığın buldu Yunus Emre” 7/51/4“Nefreti kini kaldırdıYerine sevgi getirdiAşk ırmağına daldırdıGönüllere doldu Yunus” 7/51/5F- ŞAİR OLARAK TANINMASIPek çok yarışmaya katılan, dereceler alan Yoksul Derviş, bir âşık olarak nasıltanındığını şöyle anlatıyor:“İlk defa 1981'de sıkıyönetimde buraya bir alay komutanı gelmiş. YılmazErkekoğlu. Bu alay komutanı buraya dergâhı, türbeyi ziyaret etmeye gelmiş. Buradamüzik çalan yok mu? diye sorunca bizi çağırdılar. Biz vardık sazla 4 kıta okuduk. Osırada tarlada çift sürüyordum. Öküzüm sabanda kaldı. Türküyü söyler söylemezyerimden kalktım. Alay komutanı “Ne o yahu muhabbetimizden sıkıldın mı, niyekalktın?” dedi. Ben durumu izah edince alay komutanı ağladı, kalkıp gözlerimdenöptü. “Bundan sonra ben bu sazı, bu dört duvar arasında duymak istemiyorum. Diğerbüyük halk âşıkları gibi sen de çevreye çıkacaksın, bu güzel sözlerden herkes istifâdeedecek” dedi. Alay komutanı Yılmaz Erkekoğlu meğer buraya veda ziyaretinegelmiş. Yanında da üç beş tane binbaşı, baş çavuş falan varmış. Yanına yerine halenYüzbaşı Cemal Bey'e (Cemal Gülşen'e) telefon ediyor İstanbul'a”Alay komutanının amacı, 1981 yılında Atatürk'ün doğumunun 100. yılınedeniyle düzenlenen şiir yarışmasına Yoksul Derviş'in de katılmasını sağlamaktır.Böylece Yoksul Derviş bu yolda ilk adımı atar. Alay komutanının isteği üzerineEmirdağ'da askerlere konser verir.Televizyonun henüz yaygın olmadığı bir dönemde Âşık yorgun argın çiftsürmeden gelir. Çocuklarının ısrarı üzerine, komşuları Ali Osman'ın evine televizyonizlemeye giderler. “Şemsettin Kubat, televizyon izlerken Konya Aşılar Bayramı'nınüçüncü günü olduğunu öğrenir. Herkesin sazıyla, Atatürk'ün 100. doğum yılı


12nedeniyle katıldığı yarışmayı duyan Âşık katılmayı çok ister ve bir an önce sabahınolmasını bekler. Hanımının “Mevlâna müridi gibi ne dolanıp duruyorsun? Sazı elineal git. Eğer oraya almazlarsa da Mevlâna'yı ziyaret etmiş olursun.” demesi üzerinekendinde cesaret bulan Âşık, Türkiye Âşıklar Bayramına katılmak için yola çıkar.İçeri girmekte zorlanmaz, çünkü kapılar Davut Sulari geleceği için açıktutulmaktadır. İçeri girer fakat Âşıklar Bayramına nasıl girileceğini, seyirci karşısınanasıl çıkılacağını bilmediği için herkes hayretle Yoksul Derviş'e bakmaktadır. Oradabulunan Ali Rıza Ezgi isimli Âşık, Yoksul Derviş'i yanına çağırır. Önce Yoksul'a birsaz uzatır. Onu dinler ve beğenir. Onun sahneye çıkması için, Ali Rıza Ezgi, buradamüdür olan Fevzi Halıcı ile görüşür. Fevzi Halıcı da yarışmanın bittiğini, ertesi günde ödül töreni olduğunu, bu yüzden sahneye çıkamayacağını söyler. Bunun üzerineÂşık Yoksul Derviş zaten ödül istemediğini belirtir. Ancak Fevzi Halıcı bu işe jüriheyetinin izin vermeyeceğini belirtir. Yoksul Derviş de, ta köyden sazını alıpburalara kadar geldiğini, gerekirse sazını Kenan Evren'e dinleteceğini söyler.Böylece Fevzi Halıcı seyircilere bir misafiri olduğunu söyleyerek Yoksul Derviş'itakdim eder. Kalabalık karşısında çok şaşıran Âşık,“Bundan yüzyıl önce atalarımızDüşman elindeyken kıtalarımızÇok bunalmış iken atalarımızHemen imdadına yeten Atatürk” (Duygularla Nefeslerle Evrensel Şiirlerimiz91/1) der demez, bir alkış kopar. Heyecandan hiçbir şey duymayan Âşık, dört dörtlükokur. 12 dörtlük olan şiirin devamını okumaz. Böylece ilk kez 1981'de davetsizolarak katıldığı Türkiye Âşıklar Bayramı'nda Yoksul Derviş'in şiiri birinci seçilir.Âşık’ın okuduğu bu şiir Türkiye Odalar Birliğine ulaşır. Âşık’ı Ankara'ya çağırarakvatan, millet, bayrak, asker, paşalar sevgisi, kardeşlik sevgisi, birlik beraberlik gibikonularda şiir yazması istenir. Yazdığı şiirler beğenilir ve bir kasete okuması istenir.Yoksul Derviş’in bu eseri Milli Güvenlik Konseyi'nin kararından sonra, KenanEvren bu eserin bir ay içinde yayınlanmasını ister. Doldurulan kaset, OdalarBirliği'nde incelemeye tabi tutulur ve beğenilir. Odalar birliği genel sekreteriMehmet Sağlam, Yoksul Derviş'e, Atatürk konulu şiir yarışmasında birinciye 65000lira ödül verileceğini söyler. Bunun üzerine Âşık, “Efendim, ben uzaktan gelen bir


13köylüyüm ama halk âşığı ne alınır ne de satılır. Benim sözlerim ne değer kazandıysaben onu istiyorum.” der. Böylece halk âşığı ile ilgili fikirlerini belli etmiş olur.Böylelikle Yoksul Derviş kendisini bir halk âşığı olarak tanıtır.G- ÂŞIK YOKSUL DERVİŞ’İN ETKİLERİHer usta âşık gibi Âşık Yoksul Derviş ‘in de yetiştirdiği bölgede iki yöndeetkisi olmuştur. Birinci etkiyi yetiştiği çevrede geniş halk kitlelerinin gönlündebıraktığı izlerde, ikincisini de kendisini yetiştirmiş olduğu halk âşıklarınınsöyleyişlerine yön verişinde görürüz. Yoksul Derviş’in geniş kitleler içinde ününüsağlayan etmen, halkın diliyle halkı anlatmaktır. Genellikle bölgesel kullanımözelliklerini içeren Yoksul’un arı şiir dili, halkın öz dilidir. Öte yandan Âşık, içindeyaşadığı toplumun doğru bir tanığı da olmuştur. Sevgi ana duygusu çevresindeyetiştiği muhitin bütün hayati etkinliklerini dile getiren Yoksul Derviş, güçlütoplumsal bağları ile kendi ifadesini bulmuştur.Yoksul Derviş’ten etkilenerek pek çok kişi şiir yazmaya başlamıştır.Âşığımızın kendi ifadesine göre, kendisi yaklaşık olarak yüz elli kişiye saz çalmayıöğretmiştir. Fakat bunların içinden en güzel saz çalanlar Nurettin Yılmaz, UkabŞahbaz, Necati Kubat (Günümüz Türk Halk Müziği Sanatçısı Kubat’ın babası) veRemzi İzci’dir. Özellikle Zonguldak civarında pek çok kişiye saz çalmayı öğretmiştir.Yalnız şiir yazan, şiir yazma yeteneği olan çok az kişi vardır. Bunlardan Necati Kubathariç Özdemir Kubat, ablası Kelime Kubat, Cemile Arı baş, Recep Demir, Ali RızaGök burun, Ali Arı baş sadece şiir yazarlar. Saz çalıp söyleyemezler yani kalemşairidirler. Ama halk âşığı olarak Necati Kubat (Karacalar Köyü), Ali Bilge (TezKöyü) ve Nurettin Yılmaz (Tez Köyü) yetişmişlerdir.Ğ- ŞİİR HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİSaz çalıp şiir söylenmesine, bu işle uğraşmasına ailesinin nasıl baktığınıYoksul Derviş şöyle anlatır:“Şimdi ailemizden çok memnunuz. Bu işte bana daha çok yardımcı oluyorlar.Zaten hanım, şunu anlatayım. Önce benim çevremde şair veya yazar olmadığı içinsaz çalıp türkü söyleyen olmadığı için ben yazdığım şiirleri önce kendi ailemegösterdim. Nasıl, iyi olmuş mu, beğeniliyor mu? Diye onun fikrini aldım. İyiolmamış diyorsa ya yırttım attım ya yaktım. Böyle durumlar oldu. Çünkü yazdığım


14şiiri herkesin benimsemesi lazım. Şiirlerimi yazarken çok titiz davrandım. Bir kişidahi beğenmese yırtıp atıyordum. Ailemiz çok hoş karşıladı.Hatta ailemizden bir yığın şiir yazanlar oldu ve çok saz alıp çalanlar oldu.Aşağı yukarı üç oğlum da çalar. Öğretmen oğlum daha güzel çalar ve beste yapar.Benim şiirlerimin on tanesini besteledi. Ailemin halk âşıklığına karşı saygısı vardır.”Görüldüğü gibi saz çalıp söyleme konusunda ailesinden büyük destek görenÂşık, şiir yazarken belli bir mekâna ve zamana önem verip vermediği sorusuna ise şuşekilde cevap verir:“Zaten belirli bir mekân ne de zamanımız var. İlham duygusu öyle bir şey ki,bir an meselesi. Mesela, tarlaya işe giderken ilham geliyor. Bunu yazmaya ya dabunu söylemeye teybin yok, yazacağım bir şey yok. Zaten halk âşıklarının genelidemeyelim de bizim gibi kişiler bu yönden kaybediyorlar. Tam o anda oturupyazacakları imkânları yok. Tam o anda teybi alacakları zamanları yok. Bizim birkaybetme sebebimiz de, irticaili söylememiz, dolmaca yani. Mesela, 1966 'da KöseKamil denen öğretmen beni Emir Dede'ye götürdü. İlle bir çal söyle dedi. O zamanda bizim köylü Avrupa'ya akın etmişti. Avrupa acısı vardı. Garip Köyüm diye diyebaşladım söylemeye. Şimdi o türküyü hiç unutmuyorum. Çünkü yazılanların bazısıunutulmaz. Mutlaka çok etkilenmişsindir bir şeyden. Onu çalıp söylemişsindir, Onuunutmazsın”Yoksul Derviş, şiir yazarken hangi konuları tercih ettiğini şöyle ifade ediyor:“Daha çok şiir yazarken en çok dikkat ettiğim nokta insan sevgisi. Yani nekadar şiir yazarsam yazayım insan sevgisine dayanamıyorum. Çünkü Yunus diyor ki:“Aksakallı bir hocaHiç bilmez ki hal niceEmek vermesin haccaBir gönül yıkar ise”Mevlâna Hazretleri diyor ki:“Kâbe bünyad-ı halilü'l-azarasGönül bünyad-ı celilü'l-ekberes”


15Yani Kâbe’yi İbrahim yaptı. Onu ziyaret tavaf edersiniz ama bir insanınkalbini de Allah yaptı. Allah'ın yaptığı Kâbe’yi yıkarsınız. Bu fakir de işte:“İnsanlar bir Kâbe yapısı hak'tırHakikat meydanda görebilirsenMuhabbetten başka kapu yokturAşk ile kilidi girebilirsen”Şiirlerimiz genelde tabiat sevgisi, manevî Allah sevgisi, Hz. Muhammetsevgisi, ehli beytine saygı, manevi değerler. Ama şiirlerimizde aşkı bulursunuz.Sevdayı bulursunuz. İşte tabiat güzelliği, doğa sevgisi, insan sevgisini bulursunuz.”Âşığın, şiir şekil özelliklerine dikkat edip etmediği hususundaki ifadesişöyledir:“Halk âşıklığının en ağır kitlesi, divan söyleyenlerde var. Ayrıca aruzvezniyle de yazanlar var, söylenenler var. Âşıkların, halk âşıklarının geneli hecevezniyle, hece ölçüsüyle yazmak zorundadır. Ölçüden dışarı çıkılamaz. Diyeceksinizki bu ölçüler kaç tanedir, nasıl yazılır? Âşıklık geleneğinde 5'li, 6'lı, 7'li, 8'li, 11'liheceyle yazarız. Aruz, sadece Nefeslerin Özü'nde vardır. Sazda ve sözde ölçüylegittiğimiz için oraya pek giremiyoruz.” 2H- ÂŞIK YOKSUL DERVİŞ’İN ALMIŞ OLDUĞU ÖDÜLLER1- Kültür Bakanlığı Odalar Birliği, Destan ve Şiir Yarışması birincisi (1981-Ankara)2- Türkiye Âşıklar Bayramı, Dudak Değmez dalı, Âşık Sururi Ödülü (1984-Konya)3- Türkiye Âşıklar Bayramı, Meydan Atışması Üçüncüsü (1984 - Konya)4- İzmir Âşıklar Bayramı, atışma dalında ikincilik (1987)5- İzmir Âşıklar Bayramı, Dudak Değmez dalında Birincilik Ödülü (1988)6- İzmir Âşıklar Bayramı, atışma dalında Birincilik (1988)2 Firdevs ÖZKAN, Âşık Yoksul Derviş, Bitirme Tezi, Afyonkarahisar Üniversitesi, Afyon 2000.


167- Antalya Halk Âşıkları Yarışması Birinciliği (1988)8- Uluslararası Yunus Emre Şiir Yarışması, mansiyon ödülü (1989 - Eskişehir)9- Türkiye Âşıklar Bayramı, şiir dalında birincilik (1990 - Konya)10- İzmir Âşıklar Bayramı, Hoşgörü Yılı, Birincilik (1991)11- Kültür Bakanlığı, Afyon şiir yarışması, üçüncülük (1995 - Ankara)12- Türkiye Âşıklar Bayramı, güzelleme dalı, Üçüncülük (1995 - Konya)13- Ankara Halk Âşıkları Üçüncü Âşıklar Bayramı, Yılın halk âşığı ödülü(1996)14- Türkiye Âşıklar Bayramı, güzelleme dalı ikincisi (1997)15- İzmir Âşıklar Bayramı, Birincilik Ödülü (1997)16- Türkiye Âşıklar Bayramı, Güzelleme dalında ikincilik (2000)17- Türkiye Uluslararası Âşıklar, Şairler, Yazarlar Yarışması, Üçüncülük(İstanbul–2000)18- Türkiye Uluslararası Şiir Yarışması, ikincilik ödülü (İstanbul - 2001)19- Türkiye Şiir Yarışması, Jüri özel ödülü (2001- Kütahya)20- Uluslararası Şiir Yarışması, Mansiyon ödülü (2003-Isparta)21- Âşık Şair, Yazarlar Genel Merkezi, Türkiye Şiir Yarışması üçüncülüködülü (2001-İstanbul) ve Mansiyon (2002)22- Türkiye Şiir Yarışması, taşlama dalında birincilik ödülü (2003 Kütahya)23- Türkiye Şairler Arası Şiir Yarışması, güzelleme dalında birincilik (2003Kütahya)24- Afyon Vali Muzaffer Dilek ödülü (2004)25- İstanbul Deniz ve Balık Üçüncülük ödülü (2004)26- Türkiye Şairler ve Âşıklar Şiir yarışması Üçüncülük Ödülü (2005-İstanbul)


17Âşığımızın şimdiye kadar aldığı teşekkür, takdir ve onur belgeleri deşunlardır:1- 16–22 Haziran 1981 Konya Âşıklar Bayramı, Teşekkür Belgesi.2- 18.04.1982 Ankara Milli Kütüphane Kütüphanecilik Haftası, TeşekkürBelgesi.3- Türkiye Âşıklar Bayramı, Konya Kültür Turizm Müdürü Fevzi Halıcı,Teşekkür Belgesi 15–29 Ekim 1983.4- Türkiye Âşıklar Bayramı Konya 15–28 Ekim 1984 Kültür Turizm MüdürüFevzi Halıcı Takdir Ve Onur Belgesi5- 15 -28 Ekim 1985 Konya Âşıklar Bayramı Takdir Ve Onur Belgesi6- 6–7 Haziran 1986 Uluslar Arası Abdal Musa Şenlikleri Antalya ElmalıTekke Köyü Ozan Ve Semah Dalında Takdir Belgesi7- 6–7 Haziran 1987 Uluslar Arası Abdal Musa Şenlikleri Antalya ElmalıTekke Köyü Ozan Ve Semah Dalında Takdir Onur Belgesi8- Selçuk Ü. 2-Âşıklar Şöleni 9 -13 Nisan 1988 Başarı Ve Onur Belgesi ProfDr. Halil Cin Rektörü Konya 1988 Yunus Emre Âşıklar Bayramı Teşekkür BelgesiBahaddin Güney9- Eskişehir 4. Abdal Musa Şenlikleri, Hak Halîlî Emirdağ Semaheki 1.Belgesi, 1988 Haziran.10- Antalya Aptal Musa Şenlikleri Halk Ozanları Yarışması Övgü DalındaBaşarılı Ozan Belgesi Haziran 1988 Elmalı (Antalya Ali Sümer)11- Basan Ve Onur Belgesi, 3 Âşıklar Şöleni, 5 Nisan 1989 Selçuk Ü.Rektörü Prof. Dr. Halil Cin, Konya.12- Antalya Elmalı Tekke Köyü Abdal Musa Şenlikleri Başarılı Üstün OzanBelgesi, Dernek Başkam Hüsnü İhtiyar Haziran 1988.13- Selçuk Ü. 4.Âşıklar Şöleni Basan ve Onur Belgesi, Rektör Prof Dr. HalilCin, Konya 1990 Mart.


1814- Antalya Elmalı Tekke Köyü Abdal Musa Şenlikleri Başarılı Üstün OzanBelgesi Dernek Başkanı Hüsnü İhtiyar Haziran 198915- Selçuk Ü. 4.Âşıklar Şöleni Basan Ve Onur Belgesi Rektör Prof. Dr. HalilÇin Konya 1990 Mart.16- 20–25 Kasım 1990 Uluslararası Karacaoğlan Âşıklar Şöleni Kültür SanatHizmet Teşekkür Belgesi, Adana Valisi Recep Busin Özen.17- 6 Mayıs 1991 Uluslararası Yunus Emre Sevgi Sempozyumu UluslararasıYunus Emre Şiir Şöleni Vali Bahaddin Güney.18- IV. Uluslararası Siluet Taşı Festivali, 20–23 Eylül 1991, Eskişehir ValisiBahaddin Güney.19- Dünya Yunus Emre Sevgi Yılı, Yunus'u Anma Uluslararası Panel, 6–7Aralık 1991.20- 6–8 Eylül 1991 Seyit Battal Gazi Anma Âşıklar Gecesi Onur Belgesi.21- Yunus Emre Uluslar Arası Âşıklar Şöleni Onur Belgesi, Ali Fuat GüvenEskişehir Valisi, 1991.22- Kültür Bakanlığı Türk Dünyası Ozanlar Şöleni, 8 Aralık 1992 Ankara.23- 6–10 Mayıs 1994 Yunus Emre Kültür Sanat Haftası, Teşekkür Belgesi,Ali Fuat Güven, Eskişehir Valisi.24- Afyonkarahisar Şiir Yarışması, Üçüncülük Ödülü Belgesi, Kültür BakamErcan Karakaş, 1994–1995.25- T.B.M.M 75. Ulusal Egemenlik Destanı Şiir Yarışması, TeşekkürBelgesi, T.B.M.M Kültür Sanat Yayın Kurulu Başkanı Millet Meclisi Balkan VekiliDr. Vefa Tanır, Konya Milletvekili, 31 Ağustos 1995.26- 13 Haziran 1995 Emirdağ Kültür Araştırmaları Sempozyumu TeşekkürBelgesi, Kaymakam İbrahim Avcı.27- Ankara Âşıklar Şöleni 15.06.1996 Teşekkür Belgesi Başkan HüseyinÇemrek.


1928- Bay Ajans Antoloji Türkiye Şiir Yarışması, Teşekkür Belgesi, İstanbulMüzeyyen Hançerci, Jüri Başkanı, 22.02.1997.29- İzmir Âşıklar Bayramı Dudak Değmez, 1. Ödülü Belgesi, Jüri Tarafındanİzmir 1997.30- Kültürel Şamata Edebiyata Hizmet Onur Belgesi, 1997.31- Konya 32.Âşıklar Bayramı, Onur Belgesi, Büyükşehir Belediyesi 24Ekim 1997.32- 21 Mart 1998 Cumhurbaşkanlığı Köşkü Cumhurbaşkanı Süleyman<strong>Demirel</strong> Bakanlar Huzurunda Âşık Veysel'i Anma Teşekkür Belgesi, Ozan ŞöleniHalk Ozanları Genel Başkanı Murtaza Yalçın, Ankara.33- İstanbul 19 Ekim 1998 Anadolu İnanç Önderleri 1. Toplantısı TeşekkürBelgesi İzzettin G. Başkan34- Taşpınar Şiir Akşamlan, Teşekkür Belgesi, Afyonkarahisar BelediyeBaşkanı Hayrettin Barat, 1998.35- İstiklal Marşımız ve Çanakkale Zaferi Yıldönümü; Vatan, Kahramanlık,Şehitlik Şiiri, Teşekkür Belgesi, Asım Akyan, Belediye Başkanı, 1998.36- Şair, Yazar, Bestekârlar Derneği Şiir Yarışması, Onur Belgesi, 1998.37- Anadolu İnanç Önderleri 2. Toplantısı, Sempozyum- Panel- Seminer-Tasavvuf Konulu Oturumlar, Teşekkür Belgesi, 12–15 Mayıs 2000 İstanbul.38- 13–14 Ekim 2001 Geleneksel 3. Ozanlar Haftası, Takdir Belgesi, BaşkanOzan Sinem, Halk Ozanları Vakfı, Ankara.39- Simav 6. Şairler Şöleni, Hece Dalı Jüri Özel Ödülü Belgesi, Jüri BaşkanıHalil Soyuer, 12–13 Mayıs 2001.40- Kültürel Faaliyetlere Katkı Teşekkür Belgesi, Prof. Dr. Naci Kınacıoğlu(Başkan) 02.12.2001.41- Kütahya Şiir Sevenler Derneği, 2. Şiir Şöleni, 20–22 Temmuz 2001,Domaniç Kaymakamı, Belediye Başkanı, Takdir Belgesi, 2001.


2042- Şair Ozan ve Yazarlar Derneği, Şiir Yarışması, Takdir Belgesi, SandıklıBelediye Başkanı Mustafa Baştuğ, 25.02.2002.43- Yunus Emre Taptuk Emre Anma 1. Şiir Akşamlan, Teşekkür Belgesi,Sandıklı Belediye Başkanı 25.07.2002.44- Simav 7. Şairler Şöleni, Şiir Yarışması, Jüri Özel Ödülü, Halil Soyuer,Simav Kütahya, 10–12 Mayıs 2002.45- Şair Ozan Yazar Kültür Derneği, Türkiye Şiir Yarışması, Takdir BelgesiAhmet Tığlı, Adnan Kumamı, 01.06.2003.46- Balkan Aydınlan Kültür Sanat Derneği, Teşekkür Belgesi, Denizli,25.10.2003.47- Egeli Araştırmacı ve Yazarlar Birliği, Şiirle İllerimiz Paneli, KatılımBelgesi, Denizli Başkanı Şükrü Tekin, 25–26 Ekim 2003.48- Kültür ve Turizm Bakanlığı, Cumhuriyetin 80. Yılı Ozanlar Şöleni, 27–28 Ekim Ankara 2003, Erkan Mumcu, Takdir Belgesi.49- Hollanda Harlem Belediye Başkanı, Kültür Hizmeti Teşekkür-TakdirBelgesi, Nisan 2003.50- 6–8 Mayıs Türkiye Âşıklar Bayramı, Âşık İlhamı Demir Ödülü, 2005,Kars Belediye Başkanı.51- Yıldırım Belediyesi 2. Âşıklar Şöleni, Teşekkür Belediyesi, ÖzgenKeskin, Belediye Başkanı, 2006.52- Sevgi Yolu 2. Şairler Şiir Yarışması, Hece Dalı Mansiyon Ödülü,Teşekkür Belgesi, Gündüz Aydın, Dernek Başkanı, 2006.53- 6–10 Mayıs 2007 Türk Dünyası Ozanlar Şöleni, Uluslar Arası YunusEmre Teşekkür Belgesi.54- 18 Mayıs 2007 Emirdağ Ozanlar Şöleni, Teşekkür Belgesi.55- Bursa, Yıldırım Belediyesi, Türkiye Âşıklar Bayramı, Güzelleme Ödülü,Özgen Keskin, Takdir Belgesi, 1–4 Temmuz 2007.


2156- Ankara Âşıklar Şöleni, 15.06.1996 Teşekkür Belgesi, Başkan HüseyinÇemrek.57- Bay Ajans, Antoloji Türkiye Şiir Yarışması, Teşekkür Belgesi, İstanbul,Müzeyyen Hançerci, Jüri Başkanı, 22.02.1997.58- İzmir Âşıklar Bayramı, Dudak Değmez, I. Ödülü Belgesi, Jüri tarafından,1997, İzmir.59- Kültürel Şamata, Edebiyata Hizmet Onur Belgesi, 1997.60- Konya 32. Âşıklar Bayramı, Onur Belgesi, Büyükşehir Belediyesi, 24Ekim 1997.61- Cumhurbaşkanlığı köşkünde, Cumhurbaşkanı Süleyman <strong>Demirel</strong> vebakanlar huzurunda, Âşık Veysel'i Anma Teşekkür Belgesi, Ankara, 21 Mart 1998.62- Şairler Gecesi Şükran Plaketi, Afyon Valisi Ahmet Özyurt, 24 Mart 1998.63- Uluslararası Bayat Oğuz Türkleri Kültür Şöleni Âşıklar BayramıSempozyumu, 1998.64- Anadolu İnanç Önderleri 1. Toplantısı, Teşekkür Belgesi, İzzettin G.Başkan, İstanbul 19 Ekim 1998.65- Taşpınar Şiir Akşamlan, Teşekkür Belgesi, Afyonkarahisar BelediyeBaşkanı Hayrettin Barat, 1998.66- İstiklal Marşımız ve Çanakkale Zaferi Yıldönümü, Vatan KahramanlıkŞehitlik Şiiri, Teşekkür Belgesi, Asım Akyan, Belediye Başkanı, 1998.67- Şair, Yazar, Bestekârlar Derneği Şiir Yarışması, Onur Belgesi,1998.68- 2000 Yılı Şiir Yarışması, Üçüncülük Ödülü, Şair Ozan ve YazarlarDerneği Genel Başkanı F. İnci Kolbay, İstanbul.69- Şair Ozan Yazarlar Şiir Yarışması, Genel Başkanı Hasan Azkıran, 29Haziran 2002.70- Cumhuriyetimizin 80. Yılı Afyon Türküleri, Kültür Hizmetine Katkı VeŞükran Plaketi, Vali Muzaffer Dilek, Nisan 2004.


2271- Emirdağ Türkülerinin Hazırlanması Kültür Hizmet Plaketi, Afyon ValisiMuzaffer Dilek, 5.7.2006.72- Denizli-Bekirli Âşıklar Şöleni, Türk Kültürüne Hizmet Ödülü,01.09.2007 Denizli.I- YOKSUL DERVİŞ HAKKINDA YAZILANLAR VE ŞİİRLERİNİNYAYINLANDIĞI YERLERÂşık Yoksul Derviş’in şiirleri birçok dergi ve gazetede yayınlandığı gibiYoksul Derviş hakkında yazı yazan bir çok yazarımız vardır.Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, Milli Folklor dergisinde “Yoksul Derviş veYunusca’sı” adlı yazısında Yoksul Derviş’i ve eserini tanıtır. “Dosta Gidek” ve“Kooperatif” şiirlerini örnek olarak verir 3 . Yine Saim Sakaoğlu, “Türk Saz ŞiiriAntolojisi” adlı eserinde Yoksul Derviş’e yer vermiş ve Yoksul Derviş’in,“Emirdağ’ın” şiirini eserine almıştır 4 . Saim Sakaoğlu’nun hazırlamış olduğu“Aşıkların Diliyle Cumhuriyet Şiirleri” adlı eserde aşığın altı şiirine yer verilmiştir 5 .Dr. Ömer Faruk Yaldızkaya, Âşığımızın “Gönülden Sesler” adlı eserinihazırlamıştır. 6 Ayrıca Yaldızkaya, “Emirdağlı Âşık Yoksul Derviş” adlı makalesiniII. Balıkesir Kültür Araştırmaları Sempozyumu’nda bildiri olarak sunmuştur. Aynıyazarın Âşığımızla yaptığı gazete sohbeti de bulunmaktadır. 7 Yaldızkaya, EmirdağYöresi Türkmen Ağıtları, adlı eserinde, Âşığımızın şiirlerine yer vermiştir. 8İrfan Göktaş, Sevgi Yolu dergisinde, İz Bırakanlar adlı köşede ŞemsettinKubat başlığıyla bir yazı yazmış, Yoksul Derviş’in hayatı ve eserleri hakkında bilgivermiştir. 9 Ayrıca İrfan Göktaş’ın Âşığımızla ilgili “Günümüz AfyonkarahisarAlevîliğinde Mevlid, Şemsettin Kubat Örneği” adlı bir makalesi vardır.3 Saim SAKAOĞLU, “Yoksul Derviş ve Yunusça’sı”, Milli Folklor, Yaz (34) 1997, s. 2-4.4 Ali Berat ALPTEKİN-Saim SAKAOĞLU, Türk Saz Şiiri Antolojisi, Ankara 2006, s. 325-326.5 Saim SAKAOĞLU-Zekeriya KARADAVUT, Aşıkların Diliyle Cumhuriyet, Ankara 1998, 201-207.6 Şemsettin KUBAT. Gönülden Sesler, Uğur Ofset, Eskişehir 1986.7 Ömer Faruk YALDIZKAYA,. "Emirdağlı Âşık Yoksul Derviş ile Bir Sohbet" Milli İradeGazetesi, Eskişehir 30 Ocak 1986.8 Ömer Faruk YALDIZKAYA, Emirdağ Yöresi Türkmen Ağıtları, İzmir 1992.9 İrfan GÖKTAŞ, “Şemsettin Kubat”, Sevgi Yolu, S.39, Eylül- Ekim 2003, s.25.


23İhsan Işık’ın “Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi” adlı eserinde Âşığmızhakkında bilgi verilmektedir, bu eser İngilizceye de çevrilmiştir. Yine İhsan Işık’ın“Bilim ve Kültür Adamları” adlı eserinde de Âşığımız hakkında tanıtıcı bilgi yeralmaktadır. 10Ozanlar Vakfı Başkanı Ozan Sinemi’nin “Ozanlar Vakfı Şiir Antolojisi”adlıeserde Âşığımıza kapsamlı bir şekilde yer verilmiştir. 11Ayhan Aydın’ın “Alevî Ozanlar” adlı eserinde Âşığımız tanıtılmakta veÂşığımızın şiirlerine örnekler verilmektedir. 12İsmet Çetin, Halay dergisinde “Afyonkarahisarlı Âşık Yoksul Derviş” başlıklıyazısında Âşığımızın hayatı ve edebî şahsiyeti hakkında bilgi verir. İsmet Çetin aynıbaşlıklı yazısını Sevgi Yolu dergisinde de yayınlamıştır. 13Muharrem Kubat, “Türkülerin Dili ve Yoksul Derviş” adlı yazısındaÂşığımızın 2006 yılında çıkan kitabı “Türkülerin Dili” adlı eserinde Yoksul Dervişhakkında yazı yazanlar hakkında bilgi verip, Âşığın adı geçen kitaptaki birkaç şiirineyer verir. 14İrfan Ünver Nasrattınoğlu, Sevgi Yolu dergisinde “Emirdağlı Âşık YoksulDerviş” adlı yazısında Âşığımızın şiirlerinden örnekler verip, şairlik gücünümetheder ve aldığı ödülleri listeler. 15 Yine İrfan Ünver Nasrattınoğlu “Yunus EmreAntolojisi” adlı eserinde Âşığımıza yer vermiştir.Mustafa Ertorun, “Türkülerle Yöremiz”, adlı yazısında Âşığımızın 6 Mayıs1995 Yunus Emre Kültür Şenliklerinde, Emirdağı başarıyla temsil ettiğini söyler. 16Firdevs Özkan, Afyonkarahisar Üniversitesi’nde 2000 yılında verdiği bitirmetezini Âşık Yoksul Derviş üzerine yapmıştır. Bu tezde Yoksul Derviş’in hayatıanlatılmış, şiirlerindeki temalar incelenmiştir. 1710 İhsan IŞIK, Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi, Elvan Yayınları, Ankara 2006. s.1172.11 Ozan SİNEMİ. Ozanlar Vakfı Şiir Antolojisi 2002, 2003, 2004, Ozanlar Vakfı Yayınları, Ankara2004.12Ayhan AYDIN, Alevî Halk Ozanları, Cem Vakfı Yayınları, İstanbul 2004.13 İsmet ÇETİN, “Afyonkarahisarlı Âşık Yoksul Derviş”, Halay, S.47, Kasım 1984, s.10; Sevgi Yolu,S.39, Eylül- Ekim 2003, s.26.14 Muharrem Kubat, “Türkülerin Dili ve Yoksul Derviş” Sevgi Yolu, S.65, Mayıs-Haziran 2007, s.13.15 İ. Ü. NASRATTIN, “Emirdağlı Âşık Yoksul Derviş”, Sevgi Yolu, S.39, Eylül- Ekim 2003, s.29.16 Mustafa Ertorun, “Türkülerle Yöremiz”, Aziziye, S.6, Emirdağ Haziran 1995, s. 14.17 Firdevs ÖZKAN, Âşık Yoksul Derviş, Bitirme Tezi, Afyonkarahisar Üniversitesi, Afyon 2000.


24Abdülkadir Güler, 03 Ağustos 2007 tarihli Söke Ekspres Gazetesi’nde“Yaşayan Halk Ozanlarımızdan Âşık Yoksul Derviş İçin Birkaç Söz” adlı yazısında,Âşığımızın “Pir Sultan Abdal”, “Arkadaş”, “Âşık Veysel”, “Atatürk’ten Nasihat” ve“Cumhuriyet” şiirlerine yer verir. Ayrıca Âşığımızın son kitabı olan ve Fransızcaolarak basılan “Anadolu’dan Bir Ses” in 28.07.2007 taihindeki tanıtım gecesihakkında bilgi verir. Abdülkadir Güler, aynı yazısını Kümbet dergisinde deyayınlamıştır. 18Fatihnâme adlı Emirdağ Fatih İlköğretim Okulu tarafından çıkartılan dergideÂşığımızla röportaj yapılmış ve şiirlerinden birçok dörtlüğe yer verilmiştir. 19TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu yayınları arasında yayınlanan, MillîEgemenlik ve Barış Şiirleri adlı kitapta Âşığımızın “Barış Uğruna” adlı şiiri yeralmaktadır. 20Ankara Valiliği tarafından çıkartılan Ankara adlı kitapçıkta Âşığımızın“Başkent Ankara” adlı eserine yer verilmiştir. 21 Aynı şiir, Mamak Belediyesi’ninçıkarttığı Başkent Ankara adlı dergide yer almaktadır. 22T.C. Kültür Bakanlığı’nın çıkarttığı “Halk Ozanlarının Sesi” adlı dergideÂşığımızın “Kuzu Destanı” adlı şiiri yer almaktadır. 23 Yine Kültür Bakanlığınınçıkarttığı “Halk Şairleri Arasında İsrafı Önleme Tasarrufa Çağrı Şiir Yarışması” adlıkitapçığında Âşığımızın “Tasarruf” adlı şiirine yer verilmiştir. 24Bekir Sami Özsoy, “Başlagıçtan Günümüze Örnekleriyle Türk Şiiri” adlıeserinde Yoksul Derviş’e yer vermiştir. 2518 Abdülkadir Güler, “Yaşayan Halk Ozanlarımızdan Âşık Yoksul Derviş İçin Birkaç Söz”, SökeEkspres Gazetesi, Aydın-Söke 03 Ağustos 2007; Kümbet Eğitim, Kültür. Sanat ve EdebiyatDergisi, S.6+3, Ağustos- Eylül 2007, s. 70.19 Fatihnâme, Emirdağ Fatih İlköğretim Okulu yayını, S.9, Nisan 2003, s.12.20 Millî Egemenlik ve Barış Şiirleri, TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu yayınları, No:24, Nisan1987.21 Ankara, Ankara Valiliği İl Kültür Müdürlüğü yayınları, Ankara 2001, s.46.22 Başkent Ankara, Mamak Belediyesi yayınları, Yayın no:5, Ankara 1998.23 Halk Ozanlarının Sesi, T.C. Kültür Bakanlığı yayınları, S.4, Ankara Eylül 1993.24 Halk Şairleri Arasında İsrafı Önleme Tasarrufa Çağrı Şiir Yarışması, T.C. Kültür Bakanlığıyayınları, S.54, Ankara 1991, s.87.25 Bekir Sami ÖZSOY, Başlangıçtan Günümüze Örnekleriyle Türk Şiiri, Ankara 2005.


25Erciyes Üniversitesi tarafından düzenlenen “Destanlarla Erzincan” şiiryarışmasına “Deprem Acısı” adlı şiiri ile katılmış ve yayınlanmaya değer görülenşiirler arasında yer almıştır. 26Metin Akın, “Dünden Bugüne Emirdağ” adlı eserinde Yoksul Dervişhakkında bilgi vermiş ve Âşığın “Afyon ve İlçeleri”, “Emirdağ Destanı”, “DostaGiden Yollar Bizdedir” adlı şiirlerine yer vermiştir. 27Feyzi Halıcı, “Âşıklık Geleneği ve Günümüz Halk Şairleri, Güldeste” adlıeserinde Âşık Yoksul Derviş’e yer vermiş ve Âşığın “Dosta Giden Yollar Bizdedir”,“Emirdağ’a Övgü”, “Şu Karacalar’da Üç Güzel Gördüm” adlı şiirlerini eserinealmıştır. 28Halay dergisinde Âşığımızın “Atatürk’ün Çocukları” adlı şiirine yerverilmiştir. 29Aziziye dergisinin dördüncü sayısında Halil Eryörük Âşığımızla röportajyapmıştır. Aynı derginin diğer sayfalarında Âşığımızın “Sürdü Yunus” ve “İşte ÂşıkYunus Emre” adlı şiirlenine yer verilmiştir. 30Aziziye dergisinin Nisan-Mayıs 1995 sayısında, sayfa yedide Âşığımızınhayatı hakkında bilgi verilmiş ve “Batmadan Yürü” adlı şiirine yer verilmiştir.Afyon Belediyesi’nin çıkarttığı Taşpınar Dergisi’nde Âşığmızın “Arkadaş”adlı şiirine yer verilmiştir. 31Emirdağ Sosyal Dayanışma Kültür ve Eğitim Vakfı tarafından çıkartılanEmirdağ dergisinde, Âşığımızın “Ağladı” adlı şiirine yer verilmiştir. 32Emirdağ’da çıkan Aziziye dergisinin, Belçika özel sayısında, Âşığımızın“Kadir Ağa’nın Kervanı” adlı şiirine yer verilmiştir. 3326 Bekir Sami ÖZSOY, Namık ARSLAN, Bayram DURBİLMEZ, Destanlarla Erzincan, Kayseri1992, s. 154-155.27 Metin AKIN, Dünden Bugüne Emirdağ, tarihsiz, s.177-181.28 Fevzi HALICI, Âşıklık Geleneği ve Günümüz Halk Şairleri, Güldeste, Atatürk Kültür Merkeziyayınları, Ankara 1992.29 Halay Aylık Halk Kültürü Dergisi, S.45, Ankara Eylül 1984.30 Aziziye, S.4, Emirdağ Anadolu Lisesi Yayın Organı, Mart 1991, s. 39.31 Taşpınar Dergisi, Afyon Belediyesi Yayın Organı, S.2, Afyon Haziran 2000, s.5.32 Emirdağ, Emirdağ Sosyal Dayanışma Kültür ve Eğitim Vakfı yayın organı, S.6, 1999, s.22.33 Aziziye, S.17, Belçika özel sayısı, Mayıs 1997, s. 22.


26Aziziye dergisinin sekizinci sayısında Ömer Faruk Yürük’ün Karacalarköyünü tanıtan yazısının sonunda Âşığmızın “Köyüm” adlı şiirine yer verilmiştir. 34Olay Gazetesinde yazan Prof. Dr. İsa Kayacan, farklı günlerde yazdığıyazılarında Âşığımızın hayatı hakkında bilgi verip “Tarihten Bu YanaAfyonkarahisar”, “Her Yönüyle Afyonkarahisar”, “Afyon ve İlçeleri” şiirlerine yervermiştir. 35Âşığımızın birçok şiiri Beltürk (Belçika) 36 , Gönül Ekpres 37 , İçel Ekspres 38 ,İleri 39 , Yeni Kıroba 40 gazetelerinde de çıkmıştır.34 Aziziye, S.8, Emirdağ Mayıs 1997, s. 10.35 Prof. Dr. İsa Kayacan, “Mısraların Dili”, Olay Gazetesi, 29-30.06.2007, 3-14.07.2007 Ankara.36 Beltürk (aylık gazete), Belçika, “Dünya Kadınlar Günü” S.3, Mart 2004, “Gurbet” S.5, Nisan 2004,“Anneler Günü” S.8, Mayıs 2004, “Cumhuriyetin 81. Yılı, S.14, Kasım 2004, “Kitabını Oku”, “Hızırİlyas” S.7, Mayıs 2004, “Türkülerin Dili” S.12, Eylül 2004, “Hz. Muhammet Efendimize Saygı” S.26,Şubat 2006.37 Gönül Ekspres Aylık Şiir, Edebiyat, ve Kültür Sanat Gazetesi, Şair, Ozan ve Yazarlar KültürDerneği yayını, “Güle Dökülür”, Ocak 2006, “Bir Şiir Var, Bir Şiir” Ekim 2001, “Gelsin” Temmuz2002, “Haberin Oldu Mu?” Aralık 2006,38 İçel Ekspres Günlük Siyasi Gazete, Mersin, “Muhabbet” 26 Ağustos 2005.39 İleri Günlük Siyasi Bağımsız Gazete, Ceyhan, “Nevruz Günü” 30 Haziran 2006.40 Yeni Kıroba, Aydın “Sevildikçe Ballanması Ne Güzel” 13 Haziran 2002.


27II- ÂŞIK YOKSUL DERVİŞ’İN YAŞADIĞI COĞRAFYAA- EMİRDAĞ'IN TARİHÎ, COĞRAFÎ, SOSYAL ve KÜLTÜREL DURUMU1. COĞRAFÎ DURUMUEge Bölgesinin İç Batı Anadolu bölümünde yer alan Emirdağ,Afyonkarahisar iline bağlı bir ilçedir. İlçenin doğusunda Konya'nın Yunak ilçesi,güneyinde Afyonkarahisar'ın Bolvadin ilçesi, kuzeyinde Eskişehir'in Çifteler veSivrihisar ilçeleri, batısında ise Afyonkarahisar'ın Bayat ilçesi yer alır.Emirdağ İlçesi, Eskişehir-Afyon karayolu üzerinde Adaçal Tepesi’nin (1,259m.) eteğinde ve çukur bir arazide kurulmuş olup, İlçenin deniz seviyesindenyüksekliği 920 m.dir.Emirdağ'ın ilk adı yöreye yerleşen Muslucalu Türkmenlerinden dolayıMuslucalu'dur. 1866'da devrin hükümdarı Sultan Abdülaziz'den dolayı Aziziye adınıalan ilçe, 1932 yılında güneyinde yükselen Emirdağları'na atfen. Emirdağ adınıalmıştır. 41Yetmiş köyü bulunan Emirdağ'ın Davulga ve Ümraniye bucakları ile 2000sayımına göre nüfusu; ilçe merkezi 20.508, kasaba ve köyleri 26.888, toplam47.396'dır. Merkez ilçe, Aşağı Piribeyli, Bademli ve Davulga'da belediye teşkilatıbulunan ilçe, 10 tane mahallesi vardır. Emirdağ'ın yüzölçümü 2.213kilometrekaredir.İlçeye adını veren Emirdağ'ı İç Anadolu-İç Batı Anadolu, sınırında Afyon ilitopraklarının doğu. kesiminde 2.307 m. yüksekliğindeki dağ kütlesidir. Doğu-batıdoğrultusunda Yellibel ile ikiye ayrılır. Asıl Emirdağ'ı doruğunu teşkil edenEmiroğlu tepesi bu alçalma alanının güneyinde yükselir. Kuzeyinde ise 2.070 m.yüksekliğindeki Yellibel tepesi yer alır. Bu dağ kütlesinin yapısında billurlu şistler,birinci zaman, kıvrımlı tabakaları, arada andezit ve bazalt yer alır. Dağın etekkesimlerinde dağınık meşe ve ardıç çalıları yükseklerde ise yer yer orman görünüşüvardır. 4241 Ömer Faruk YALDIZKAYA, Emirdağ Yöresi Türkmen Ağıtları, İzmir 1992.42 Ömer Faruk YALDIZKAYA, Her Yönüyle Emirdağ, Ankara 1986.


28İklimEge Bölgesinin uç kısmında kalan ilçede İç Anadolu Bölgesine yakın olmasınedeni ile daha çok karasal iklim hüküm sürmektedir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlarsoğuk ve yağışlı geçmektedir. Yıllık yağış miktarı 482,6 mm dir. Yıllık en yüksekkar örtüsü 85 cm' dir. Ortalama karla kaplı olduğu gün sayısı 42' dir. En düşük ısı -10, en yüksek ısı ise 37.6 dır.Bitki Örtüsüİlçenin üzerinde bulunduğu alanlar 6. sınıf topraklar olup, bitki örtüsübakımından fakirdir. İlçenin yüzölçümü 2.213 Km2 dir. Bu arazinin 129.347 hektarıekilebilir arazi, 48.301 hektarı ekime elverişli değildir. 32.494 hektarı ormanlık vefundalık, 11.119 hektarı çayır ve meradır. Ekilebilir arazinin 20.409 hektarısulanmaktadır, geriye kalan ekilebilir arazinin 108.938 hektarında ise sulama imkânıyaratılabilir.Hububat üretiminde arpa, buğday ve şeker pancarı ön sıraları almaktadır. Sonyıllarda çiftçiler tarafından yonca üretimine de ağırlık verilmeye başlamıştır.Hayvancılık halkımızın ana geçim kaynaklarından biridir. Mera ve besi hayvancılığışeklinde yapılmaktadır. Emirdağ yaylalarının hayvancılık yönünden önemi büyüktür.Merkez ve civar köylerden yaz aylarında hayvancılıkla uğraşanlar yaylaya çıkarlar.Akarsularıİlçeye bağlı Hamzahacılı Köyü hudutlarından çıkan ve Sakarya nehrinibesleyen Pınarbaşı suyu önem arz etmektedir. Bunun yanında Yarıkkaya Köyündeçıkan fazla önemi olmayan Yarıkkaya suyunu da sayabiliriz. Emirdağ ovası yeraltısuyu bakımından zengindir. Hamzahacılı Köyünden çıkan Pınarbaşı suyu ile altıköyün arazisi sulanmaktadır. 432. TARİHÎ DURUMUEmirdağ merkez ve çevresi Anadolu’daki bütün tarihî devirleri yaşamıştır.Davulga-Bademli kasabaları arasındaki Harmanören mevkisinde çıkartılan ve AfyonMüzesinde bulunan tarihi malzemeler bu bölgenin arkaik devri yaşadığını gösterir.Bu bölgede Firikya ve Roma devrine ait eserler çoktur. Firikler zamanında başkent43 http://www.emirdag.gov.tr/cografya.asp


29olan Ordione, ruhanı merkez Pessiniüs (Sivrihisar İlçesi Balhisar Köyü) askerimerkez olan Apmia (Dinar İlçesi) arasında kaldığı için çok gelişmiştir. Bu üç merkezarasındaki yollar Petera (A.Kurudere Köyü), Oristüs (Çifteler Alikan Köyü),Amorium (Hisar Köyü) gelişmesini sağlamıştır. İlk çağın büyük filozofu Ezop,Amoriumludur. Bu devirde yapılan adak taşları A.Piribeyli Kasabasında (Pisia) bolcavardır. Roma zamanında yapılan ünlü malius seferi o devirde Gatalya bölgesi denilenburaya yapılmıştır. Amorium M.S. 4.cü asırda Roma İmparatorluğunun ve dünyanınaltıncı büyük şehridir. Etrafı surlarla çevrilidir. Roma devri kayıtlarında ve Bizanskilise listelerinde büyük dini ve idari merkez olduğu yazılıdır. Halen Hamzahacılıköyündeki türbenin kenarında duran büyük kartal kabartması Roma devrindekihükümet konağının üzerinde bulunuyordu. Hisar Köyü (Amorium) da kazıçalışmaları her yıl yaz aylarında yapılmakta eski döneme ait tarihi kalıntılarçıkarılmaktadır. Bu eserler bu civarın tarihi zenginliğini göstermektedir.Türkler bu bölgeye on birinci yüzyılda gelmeye başlamışlardır.Harmanörende bulunup Afyonkarahisar müzesinde sergilenen Türkmen mezar taşlarıbu devrin belgesidir. O mezar taşları üzerinde Türkmen aşiretlerinin haçlılarlamücadelesi anlatılır. Ayrıca aynı mezar taşlarında Türkmenlerin günlük yaşayışlarıanlatılmıştır.Bu bölgeye ilk iskân olan Türkmen aşireti, Morcali Türkmenleridir. Ağılcık-Dağılgan - Pörnek(Yenikapı) – Ekizce – Güneysaray – Tez – Adayazı - Elhan -Gömü - Hamzahacılı - Karacalar - Sığracık - Soğukkuyu - Suvermez - Tabaklar -Türkmenakören - Yarımca - Yavuz - Çiftlik- Eskicırgın (Kuruca Köyü) halkı buaşirettendir. Daha sonra Karabağ Türkmenleri gelmiştir. Bademli - Davulga -Yeniköy - Avdan - A.Aliçomak - Daydalı - Eşrefli - Gelincik -İncik - Karakuyu Köyhalkları bu Türkmen boyundandır. Emirdağ merkezi Musahocalı aşiretindendir. Hicrî1146 (m. 1734) tarihinde Musul vilâyetinin Rakka sancağından Anadolu’yagönderilen bu aşiret Musul’dan geldiği için, bir kısım aşiret iskân kayıtlarındaMuslucalı ismi ile gelmiştir. Yedi kabile halinde gelen bu Türkmen aşireti büyükBozulus aşiretine bağlıdır. Aşiret kışın Emirdağ yaylalarında yazın Çankırı'dayaylamak kaydı ile buraya gelmiştir. 1752 tarihli 701 numaralı aşiret iskân defterindebu aşiretin konargöçerlikten men edilip, yerleşmesi ferman buyrulmuştur. Bununüzerine Kaçarlı, İncili, Çilli, Eskicırgın adı verilen şimdiki yerine iskan olmuştur.


30Hicri 1260 (m. 1844) tarihli Afyonkarahisar şerhi mahkeme kaydında CırgınKariyesi (köyü), İncili Mahallesi ismi geçer. Aşiretin diğer kabilelerinde tamburacıcemaati, Suvermez Köyüne, Oşili Cemaati, Türkmenakören ve Yarımca Köyüne,Hacıfakılı Cemaati Hamzahacılı Köyüne, Caferli Cematide muhtelif köylereyerleşmiştir.Daha sonra Boynuyonlu (Türkmen) aşireti gelerek Alibeyce, Beyköy,Gökçeyaka, Kılıçlı Kavlaklı, Burunarkaç, Gözeli, Kırkpınar, Bağlıca, köylerine iskanolmuşlardır.Bunun yanı sıra Emirdağ ve civarında Karakeçili, Karatekeli, HorzumluYörükleride Balcam, Başkonak, Çatallı, Dereköy, Emirin, Soğukkuyu, Tez,Demircili, Türkmen, Çaykışla, Güveçci Köylerinde iskan olmuştur. Ayrıca 1877-1950 yılları arasında Rumeliden gelen muhtelif göçmenlerde Hisar, Salihler,Toklucak, Yarıkkaya, Umraniye, Ablak, Aydınyaka, Beyören. Camili, Eskiakören,Kılıçlar, Karayatak, Yusufağa, Topdere, Köylerine yerleşmişlerdir.Emirdağ ve köyleri 1850'ye kadar kısmen Barçınlı (Bayat İlçesi) kısmen devahid-i Barçınlı’ ya (Bolvadin Kemerkaya Kasabası'na) bağlanmış, 1850'den sonramusluca nahiyesi kurulmuştur. 1870 yılında Aziziye ismiyle ilçe merkezi olmuştur.Barçınlı (Bayat İlçesi) han-ı barçın (Eskişehir Han İlçesi) nahiyeleri, 130 adet köyAziziye' ye bağlanmıştır. 1937 yılında Aziziye adı kaldırılarak güneyinde bulunanEmirdağlarına izafeten Emirdağ ismini almıştır. 1918'de başlayan 1922'de bitenKurtuluş Savaş’ında Emirdağ stratejik olarak önemli bir yer işgal etmiştir. Bölge,Yunanlılar tarafından 16 Ağustos 1921'de işgal edilmiş ve 22 Eylül 1921'de işgaldenkurtulmuştur.İşgalde Yunanlılar Emirdağ, Haymana, Mihalıççık ve bölgesinde 66 köyüntamamını ve 57 köyün bir bölümünü yakıp yıkmışlardır.09 Aralık 1921'de Atatürk ve erkân-ı harp miralayı Arif Bey Emirdağ' agelmiştir. Atatürk 25 Mart 1922'de Emirdağ'a gelerek savaşın gidişâtını yönetmiş veüç gün burada kalmıştır. İstiklal Savaşı’nda düşmanın hava akınları ile şehit düşen ikimehmetçiğin aziz hatıralarına hürmeten 1963 yılında ilçe turizm ve kalkındırmaderneği tarafından Suvermez köyünde ve yol kenarında bir şehitler abidesiyaptırılmış olup daha sonra şehitlik milli savunma bakanlığı adına tahsis edildiğinden


31abide restore edilmiştir. Her yıl 15 Mayıs'ta anma töreni bu şehitlikte yapılmaktadır.Ayrıca Tez köyünde de beş İstiklal Savaşı şehidinin mezarı bulunmaktadır. 443. SOSYAL VE KÜLTÜREL DURUMUEmirdağ ilçesi sınırlan içinde yaşayan halk genel olarak çiftçilik vehayvancılıkla uğraşır. Merkezde oturan halk ise serbest meslekle ve nakliyeciliklegeçimini sağlamaktadır.İlçede sanayi gelişme göstermiştir. Bununla beraber Kireç fabrikası, yemfabrikası, sucuk imalathaneleri, süt ve süt mamulleri üreten işletmeler, un fabrikalarıvardır. Ova köylerinde mera kalmadığı için halk geçimini tamamen toprağabağlamıştır. Tahıllardan her çeşidine rastlamak mümkünse de buğday başta gelenürünlerindendir. Baklagillerden mercimek, başta gelmek üzere her türlüsü,endüstriyel bitkilerden patates ekimi yapılmaktadır. İlçe sığır besiciliği ve koyunüretiminde oldukça ileri düzeydedir.İlçe merkezinde salı günü pazar kurulur, pazarı kalabalık olduğu gibi al unsalını, işleri de bir hayli etkindir. Emirdağ, Antalya, İzmir, Ankara ve Konya-İstanbulyolları üzerinde bulunduğu için çok hareketlidir. Emirdağ, ticaretinin büyük, kısmınıEskişehir ile yapar. Ekonomisini ve ticarî durumunu geliştiren teşekküller mevcuttur.Bunların başlıcaları Esnaf Kefalet Kooperatifi, Ağıl Hayvanları ve BesicilerKooperatifi’dir.Emirdağ, sosyal bakımdan gelişmiş ilçelerimizden biridir. Çarşı ve pazar alışverişini daha çok kadınlar yapar. Avrupa'da, çalışan işçileri oldukça fazladır. EvleriniTürkmen geleneğine ve zevkine uygun olarak kendi dokudukları kilim ve keçe iledöşerler.Emirdağ, kültür açısından oldukça zengin bir yöredir. Yarattığı kültürle TürkMillî Kültürüne, insanlığa zenginlik ve çeşitlilik vermiştir. Türkmen kültürüçerçevesinde Emirdağ kültürü, bir kültür bölgesidir; kültür bütünleşmesine de açıktır.1980’li yıllara kadar giyilen Saya'da Türk kadınının zevkini görmekmümkündür. Emirdağ'a has motif ve özellikleriyle Emirdağ kadınının da oya-dantelkanaviçeişlemelerinde Türk sanatının sırlarına ulaşılabilir.44 http://www.emirdag.gov.tr/tarihi.asp


32Emirdağ türkü, mani ve ağıtlarında Türk erkek ve kadınını asil ruh zenginliğive duygu coşkunluğunu yakalamak mümkündür.Emirdağ kültüründe heykel hariç güzel sanatların hemen hepsinde örneklerbulmak mümkündür. Kökboyalı Emirdağ kilimlerinde sanatın zirvesine ulaşırkenTürk örf, adet, gelenek, göreneklerine bağlılığım gösteren Emirdağ kültürü adetaTürk kültürünün çatısını meydana getirir.İnsanların yaşama gayesi, statik kültürleri değişmezken yaşama şekilleri,dinamik kültürleri değişebilir özellikler arz etmektedir.Kültür, her millettin yaşama şekli, atalardan gelen yaşam birikimleridir.Emirdağ kültürü de köklü bir kültüre sahiptir. Emirdağ, çeşitli sebeplerle yurtdışınapek çok işçi göndermiştir. Kültür emperyalizmi kıskacında olan işçiler, kendikültürlerine sahip çıkarak; yurtdışında uğradıkları kültür yozlaşmasındanetkilenmemeye çalışmaktadırlar. 4545 YALDIZKAYA, a.g.e.


3346B- KARACALAR KÖYÜKaracalar Köyü, Afyonkarahisar’ın Emirdağ İlçesinin doğusundabulunmaktadır. Tarihi, Selçuklular dönemine kadar dayanan köyün o zamanlardakiadı Karacaviran’dır. Osmanlı’nın son dönemleri ve kurtuluş savaşı esnasında köy,yaşanılan kıtlıklar, savaşlar, ölümler sebebiyle bitme noktasına gelir. Köy sadece üçhaneye düşer ve ondan sonra tekrar canlanır.Karacalardaki bu üç haneden biri aşığımızın dedesinin hanesidir, şu anaşığımızın evinin bulunduğu yerlerdir. İkinci hane, Laz Ahmet ve ailesine aithanedir, o da köyün aşağı başında bulunmaktadır. Üçüncü hane ise, Yozgat’tan gelen46 http://www.emirdag.gov.tr


34Kadiroğullarına ait hanedir. Kadir oğullarının soyadı da Atmaca’dır. (O zamanlarköyde sürüyle bulunan karacaları avlamalarından, atıcılık yapmalarından dolayı)Kadiroğulları, Yozgat’tan kan davası yüzünden kaçıp gelirler ve köyeyerleşirler. Kadiroğullarının bu kan davalarından dolayı bir ara köye “Kılıçkuşanköyü” de denir. Bunları arayan düşmanları, Karacalar’da da bunların izini bulur vekadınlar hariç tüm erkekleri, çocuk demeden, bebek demeden öldürürler. Bu hadiseolurken çalı, çilpi toplamak için köyden uzaklaşan bir kadın olanları uzaktan görür veyakınında bulunan küçük bir erkek çocuğu olan Kadir’i öldürmesinler diye şalvarınıniçine saklar, kurtulmasına sebep olur, daha sonra Kadir büyür evlenir ve soyunudevam ettirir.O dönemlerde köyün bulunduğu yer hep ormanlıkmış, Karaca denilen geyiktürü hayvan buralarda sürüyle bulunurmuş, “Karacalar geliyor”, “Karacalar gidiyor”derken köyün adı Karacalar kalmış. 47Âşığımızın Karacalar’a yazdığı birçok şiiri bulunmaktadır. Âşık şiirlerindeKaracalar’ın güzelliklerinden ve tarihinden bahseder.KARACALARBeş yüz yıla yakın kitabesi var,Gelip görmelisin Karacalar’ı,Ziyarete açık bir türbesi var,Gelip görmelisin Karacalar’ı.Kafkasya, Orta Asya, hem Türkmenistan,Anlatsam köyümü bitmez bu destan,Açar yaylalarda türlü gülistan,Selam olsun size gül yüzlü dosttan,Gelip görmelisin Karacalar’ı.47 Şemsettin KUBAT, Emirdağ, 64 yaşında, hâfız, çiftçi, büyüklerinden duymuş.


35Hakkın Halil'inin nazarı vardır,Gönüllere sevgi pazarı vardır,Ozanı, Âşığı, yazarı vardır,Gelip görmelisin Karacalar’ı.Nurettin Şahbaz'ın önderliği var,Yurtdışından dostların emeği var,Hoşgörü güç ile işbirliği var,Gelip görmelisin Karacalar’ı.Köyümüzden ilim irfan yuvası,Avukat, doktor, subay hem evliyası,Şifalı suları hoştur havası,Gelip görmelisin Karacalar’ı.Etkinlikler Karacalar köyünde,Nevruz bayramında, Hızır gününde,Bacı Sultan günü temmuz ayında,Gelip görmelisin Karacalar’ı.Gönüllere umut verişimiz var,Ulusal evrensel görüşümüz var,Bir de Âşık Yoksul Derviş’imiz var,Gelip görmelisin Karacalar’ı. 12/145


36KARACALAR'IBizim tarihimiz uzun bir destan,Kafkasya Orta Asya, hem Türkmenistan,Yemen'den Yozgat'tan hemi Horasan,Biraz anlatayım Karacalar’ı.Selçuk'tan Bizans'tan Roma'dan önce,Tarihi üç kuyu sanki bilmece,Köyümü anlatmak uzun bir hece,Nasıl anlatayım Karacalar'ı.Beş yüz yıla yakın kitabesi var,Tarihi camisi dershanesi var,Ziyarete açık bir türbesi var,Biraz anlatayım Karacalar'ı.Anlatmakla bitmez bu tarih boyu,Köyümüzün önce adı üç kuyu,Bir yerde bulunmaz havası suyu,Nasıl anlatayım Karacalar'ı.Yükseğinde Emir Baba yatıyor,Koyağında mor menekşe bitiyor,Her tarafı burcu burcu tütüyor,


37Nasıl anlatayım Karacalar'ı.Kurmayı subayı üst makamları,Doktoru avukatı var hâkimleri,Folkloru kültürü iş adamları,Anlatayım size Karacalar'ı.Yetişti her yerde var elemanı,Afyon Belediye il encümeni,Eğitimcileri çok öğretmeni,Nasıl anlatayım Karacalar'ı.İlkbaharda yaylaların coşmasıÇağlayarak derelerin taşması,Merkezinde Bacı Sultan Çeşmesi,Nasıl anlatayım Karacalar'ı.Cennet misalidir her bir köşesi,Ne güzeldir ormanları meşesi.Görenlerin artar gider neşesi,Biraz anlatayım Karacalar'ı.Güller açmış yaylasında düzünde,Çalışkanlık gelininde kızında,Metanetlik mertlik vardır özünde,


38Nasıl anlatayım Karacalar'ı.Bir başkadır Karacalar korusu,Her yanında koyun kuzu sürüsü,Güzelleri sanki cennet hurisi,Anlatayım size Karacalar'ı.Yaylasında topak evler kurulu,Aleyçikler sıra sıra suratı.Çok güzeldir geleneği kuralı,Nasıl anlatayım Karacalar'ı.Her tarafa ulaşımlar sağlandı.Bir yandan da internete bağlandı,Köyümüzde örnek oldu söylendi,Nasıl anlatayım Karacalar'ı.Hak Halîlî, Bacı Sultan türbesi,Bize kutsal olan gönül kâbesi,Şu Yoksul Derviş’in bir hitabesi,Anlatayım size Karacalar'ı. 10/166


39DİNÎ TASAVVÛFÎ UNSURLARAhmet Yesevî’den başlayıp, Mevlânalarla, Yunus Emrelerle devam edipgünümüze kadar gelen tasavvuf felsefesini yaşayan ve yaşatan halk şairlerimizdenbiri de Yoksul Derviş’tir.Yoksul Derviş’in gerçek adıyla Şemsettin Kubat’ın şiirlerinde yaptığımızincelemede açık bir şekilde gördük ki; Âşığın şiirlerinde en çok geçen unsurlar dinîtasavvufîunsurlardır. Küçük yaşta İstanbul’a giderek, orada medresede eğitim görüphafız olan şairimiz, geniş bir dinî bilgiye sahiptir. Şiirlerde görülen başlıca dini vetasavvufî unsurlar şunlardır:BİRİNCİ BÖLÜMALLAHİnsanı, dünyayı, kâinatı, görülen veya görülemeyen bütün nesneleri yaratan.Allah ezelîdir; yani varlığının başlangıcı yoktur. Çünkü yaratılmamıştır ve varlığıdevamlıdır, sonsuzdur. Hiçbir şey yokken O, yine vardı. Allah'ın ilmi, kudreti veiradesi ve diğer sıfatları da sonsuzdur. O her şeyi ve herkesi her an bilir ve görür.Allah'ın Müslümanlarca zikredilen 99 ismi vardır. Bu isimler, Allah’ı doğru olarakbilmeye ve O’nu daha iyi anlamaya yardımcı olur.Yoksul Derviş’in şiirlerinde Allah kavramı, Allah’ın (zatî, sübûtî) sıfatları,isimleri (Esma’ül Hüsna) ve bunların tezâhürleriyle, en çok geçen unsurlardanbiridir. Kendisi hâfız olan Âşığımızın kalbi Allah sevgisiyle doludur. Kitaplarında,tespit edebildiğimiz Allah’a ait zikredilen isim, sıfat ve mecâzî unsurlar şunlardır:“Allah, Alîm, Basar, Cabbar, Gafir-üz Zenbî, Gaffar (Gafûr), Gani, Hâbir,Hakk, Hû, Hüdâ, Kâdir, Kahhar, Kerîm, Lem-Yezel, Mevlâ, Nur, Rabb, Rahman,Rahîm, Samed, Sem’i, Settar, Vâhid, Yar (Canan), Yaradan,Yezdan (Sırr-ı Yezdan).”A- AllahYoksul Derviş’in şiirlerinde Allah kavramı aşağıda belirtilen iki yüz otuzsekiz yerde geçmektedir.(1/3/1, 1/3/10, 1/22/9 1/3/8, 1/3/6, 1/4/4, 1/12/2, 1/4/2, 1/23/2, 1/12/1, 1/4/1,1/14/9, 2/59/3, 3/5/2, 3/11/4, 3/32/1, 3/11/3, 3/11/2, 3/11/1, 3/11, 3/10/1, 3/5/1,


403/61/2, 3/16/4, 3/16/7, 4/75/5, 4/15/1, 4/57/5, 4/115/1, 4/75/2, 4/31/1, 4/62/7, 4/62/6,4/75/2, 4/43/4, 4/70/6, 4/70/7, 4/70/6, 4/71/2, 4/71/1, 4/15/4, 4/62/7, 4/46/7, 4/15/6,4/19/2, 4/15/5, 4/15/3, 4/15/2, 4/15/1, 4/64/3, 4/64/5, 4/63/2, 4/8/4, 4/82/5, 4/115/4,5/5/5, 5/5/3, 5/76/6, 5/107/6, 5/110/2, 5/59/2, 5/45/7, 5/44/1, 5/41/3, 5/29/1, 5/28,5/29/2, 5/21/7, 5/19/1, 5/19/2, 5/17/5, 5/16/2, 5/14/6, 5/10/7, 5/5/7, 5/28, 5/19/6,5/107/5, 5/28/1, 5/76/3, 5/76/1, 5/108/2, 5/33/5, 5/6/6, 5/14/7, 5/59/7, 5/60/2, 5/41/3,5/33/7, 5/18/3, 5/14/3, 5/59, 5/35/14, 5/19/3, 5/100/1, 6/111/1, 6/110/1, 6/126/3,6/94/1, 6/94, 6/50/2, 6/42/3, 6/46/3, 6/48/2, 6/59/6, 6/40/6, 6/98/1, 6/21/35, 6/82/1,6/76/6, 6/76/4, 6/27/4, 6/72/6, 6/14/1, 6/69/2, 6/137/1, 6/40/4, 6/40/1, 6/64/6,6/35/25, 6/36/6, 6/1/4, 6/35/27, 6/135/4, 6/130/1, 6/41/4, 7/16/8, 7/16/8, 7/17/5,7/19/3, 7/30/1, 7/70/4, 7/76/4, 8/57/2, 8/51/1, 8/50/5, 8/171/3, 8/220/1, 8/230/2,8/238/1, 8/238/5, 8/172/4, 8/41/3, 8/249/4, 8/217/1, 8/222/1, 8/39/2, 8/92/1, 9/75/3,9/84/3, 9/96/4, 7/16/3, 11/105/6, 9/84/7, 9/81/6, 9/80/3, 9/6/1, 9/10/1, 9/76/1, 9/75/1,9/90/1, 9/84/8, 9/96/3, 9/152/2, 9/144/6, 10/69/1, 10/66/2, 10/192/4, 10/198/7,10/198/3, 10/106/4, 10/171/5, 10/153/3, 10/172/4, 10/121/2, 10/121/2, 10/67/7,10/115/1, 10/172/2, 10/117/4, 10/191/1, 10/199/6, 10/171/6, 10/172/3, 10/175/4,10/29/1, 10/175/2, 10/102/4, 10/27/7, 10/199/1, 10/123/1, 10/128/4, 10/172/1,11/146/2, ,11/134/5, 11/139/4, 11/134/4, 11/132/5, 11/105/2, 11/32/5, 11/39/4,11/149/2, 11/111/2, 11/105/7, 11/95/1, 11/150/7, 11/145/3, 11/39/2, 11/101/5,11/100/6, 11/30/6, 11/27/3, 11/123/1, 11/118/5, 12/5/1, 12/6/1, 12/9/1, 12/48/3,12/49/3, 12/53/2, 12/60/2, 12/74/1, 12/97/1, 12/102/7, 12/105/2, 12/109/3, 12/116/3,12/130/6, 12/134/6, 12/139/5, 12/159/2, 12/161/1, 12/163/1.)Âşık, öncelikle Allah’ın bir olduğunu ve O’na gönülden iman ettiğini söyler.“Allah birdir biliriz” 6/126/3“Birdir Allah şanı yüce” 6/11/1“Bir Allah için,” 3/11/1“Lailahe illallah” 3/5/1, 5/6/6, 5/14/7“Allah birdir, Hak Muhammet bilelim.” 10/69/1“Allah birdir, birliğine kâniyiz.” 2/59/3“İmanımız Allah’adır.” 11/32/5, 10/67/7


41“Allah adı evvela,” 6/50/2“Yolumuz gider Allah’a” 6/110/1“Nasip eyle iman Allah” 6/40/1İman esaslarından biri de Tevhit yani Allah’ın birliğine inanmaktır. YoksulDerviş, aşağıdaki dörtlükte, kâinattaki bütün işlerin tevhitle hallolduğunu, kurtlarınkuşların, dağların taşların yani cümle yaratılmış olan her şeyin Allah’ı zikrettiğinisöyleyerek, eşref-i mahlûk olan insanın da Allah’a inanıp, tevhit etmesi gerektiğinisöyler, insanlarıtevhide davet eder.“Tevhit ile biter işler,Söyler bunu kurtlar kuşlar,Hem de söyler dağlar taşlar,Tevhit eyle, tevhit eyle.” 5/Âşığımız, insanların tüm işlere Bismillah’la yani Allah’ın adıyla başlamasıgerektiğini belirtir.“Diyelim baştan bismillah” 9/75/1“Her sözün başıdır bai bismillah” 5/107/5“Her sözün evveli bai bismillah” 8/48/6“Bai bismillah sözümün başı” 4/115/1, 4/57/5“Başlayıp söze bismillah” 5/93/5“Bismillah ile başlar.” 5/7/7, 5/5/2“Evvel okuyalım bai bismillah” 10/145/3“Besmele-i şerif önce niyet var” 10/169/3“Bismillahi medet Allah” 5/59/2“Evvel Allah adını yâd edelim” 6/35/14Âşığımız insanların sabırlı olup çalışmalarını, çalışana Allah’ın vereceğinisöyler.


42“Sabır ver Allah’ım mümin kuluna” 5/76/1, 5/76/3“Çalışana verir Allah” 11/95/1“Allah sevmez imiş sabırsız kulu” 5/76/3“Kendi varlığından yarattı Allah” 8/41/3, 4/75/2,Yoksul Derviş, insanlara; Allah’tan korkup dürüst olmalarını, iyilikleryapmalarını, kul hakkına dikkat edip cana kıymamalarını, her an Allah’ı zikrederekO’na yalvarmalarını öğütler.“Allah’tan kork, gerçekleri körleme” 9/84/3, 11/105/2“Allah zulmedeni cezalandırır.” 9/84/7, 11/105/6“Elleri kurusun Allah, zalimin” 8/238/5“Garibe, mazluma yetinAllah’ın emridir bütünYaşlının elinden tutun.” 11/100/6, 9/81/6“Allah asi olma dediKul hakkıyla gelme dedi“Üstün olan insan hakkı her dindeEn makbulü budur Allah indinde” 11/105/7Ata âhı alma dedi.” 11/100/5, 9/80/3“Allah’ın emridir bütün insanaMümin olan kıymaz asla bir cana.”“Gel de bir gönüle gir Allah için”4/70/6“Allah’ı zikreyle kabuldür duan” 8/222/1“Aman gönül durma Allah’ı zikret” 10/123/1“Yalvar Allah’a gönül” 5/5/5, 5/5/3“Her dem yalvar Allah’a” 6/94/“Yalvarıyorum Allah’a” 6/94/1


43“Ol Allah’ı bilirsen” 6/69/2“Evvel Allah adın yad edelim.” 6/35/14“Her dem yalvar Allah’a” 6/94/1“Yalvarıyorum Allah’a” 6/94/1“Tutuşup Allah aşkına” 7/70/4“Diyelim Allah Allah” 9/10/1“Okuyalım Allah Allah” 9/75/1“Allah Allah avazımız” 7/76/4“Yaşadığım her saniyedeAncak seni (Allah) düşünürüm.” 3/32/1“Yanmaz, Allah Allah diyen” 3/10/1, 5/21/7Allah’ın her yerde olduğunu, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğini, O’nunsevgili kulları arasına girebilirsek her iki dünyada da Allah’ın yâr ve yardımcımızolacağını söyler.“Sen nerede olsan orada Allah var.” 4/82/3“Her nereye baksam orda Allah’tır.” (Vahdet-i Vücut düşüncesi 48 ) 8/57/2“Çünkü hizmet Allah’adır.” 10/66/2“Ne gelirse yüce Haktan,” 2/108/2“Allah’ın kullarına bir afatıdır.” (Bolu- Düzce deprem) 11/146/2“İki âlemde yar bize Allah için,” 4/15/1“Yanmaz Allah Allah diyen” 5/21/7“Yar Allah’ın aşkına,Çok sadık olmalıyız.” 4/67/248 Vahdet-i Vücut düşüncesi: Tasavvuf yolunda bulunan kimsenin, Allah’tan başka her şeyi unutup,yalnız O'nu bilmesi ve her şeyde Allah’ı (Allah’ın yaratıcılığını) görmesi hâlidir.


44Yoksul Derviş, tüm insanların huzuru, mutluluğu için, insanları felaketlerden,belalardan korumasını Allah’tan ister ve Allah’a şükreder. Allah’ın kendi özündenyarattığı insanların da Allah’ın affediciliğine güvenmeleri gerektiğini söyler.“Allah’ım bir sevgi, bir huzur versin” 10/175/2“Bütün felaketlerden koru Allah’ım” 10/29/1“Daim eyleyelim Allah’a şükür” 8/249/4“Allah’ım vermesin çile” 4/31/1“Elaman Allah’ım senden hidâyetCümle kullarına eyle hidâyet” 10/22/7“Allah’ım sen koru felaketlerden” 10/175/4“Allah’ım sormasın çiçeklerimizKapanmasın Mevla’m ocaklarımız” 11/150/7“Esirge beladan Allah” 6/40/4“Sana sığınırım Cenab-ı Allah” 1/4/2“Yeter Allah, bizi bu dertten kurtar” (Kerbela olayının mateminden)1/12/1“Bir dileğim var Allah’tanKurtar Allah’ım tuzaktan” 5/88/6“Kendi öz nurundan yarattı Allah” 9/96/4, 7/76/8, 8/72/4“Kendi varlığından yarattı Allah” 8/41/3, 4/75/2“Allah affedecek tüm hatayı” 10/172/3“Hamd ü sena Allah’a” 6/137/1“Şükür elhamdülillah” 6/137/1“Elhamdülillahi Rabbil Alemîn” 10/102/4“Çok şükür hele Allah eyvallah” 4/62/7“Rabbilalemine çok şükür Allah” 5/108/2“Barekallah, barekallah


45Pehlivana da maşallahSenden medet süphanallah.” 9/75/3Kerbela’da, Yezit’in Hz. Hüseyin ashabına yaptığı zulüm, Âşığımızınyüreğini delmiştir, Âşığımız bu acı ve zulüm karşısında önce Allah’ı, sonra Hz.Muhammet’i ve Hz. Ali’yi yardıma çağırır.“Hüzün ile ciğerimi deldi bu acıFigan edip ağlar yirmi dört bacıYezit yaptı bize zulüm ile acıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/15/5B- AlîmBilen, ilim sahibi. Her şeyi bilen manasına Allah’ın sıfatlarından biri. Allahgizliyi de aşikâr olanı da âlimdir. (Haşr Sûresi: 22)“Semiun Alîm’sin, alimün Basar” (Her şeyi duyansın, bilensin, görensin.)4/115/4C- BasarÂletsiz ve şartsız olarak, gizli ve aşikâr her şeyi görmesi manasına, Allah’ınsübûtî sıfatlarından biridir.“Şüphesiz O, semî'dir (her şeyi hakkıyla işitendir) , Basîr'dir. (Her şeyihakkıyla görendir.)” (İsrâ Sûresi: 1)“Sem’iun Alîm’sin, alimün Basar” (Her şeyi duyansın, bilensin, görensin.)4/115/4Ç- CebbârKullarının hallerini ıslâh edip tövbeye götüren, dilediğini yaptırmaya gücüyeten Allah’tır.“Allah müheymindir (her şeyi gözetip koruyandır), Azîzdir (hükmündegâliptir), Cebbârdır, Mütekebbirdir (Kibriyâ ve azamete (büyüklüğe) ancak omüstahaktır). Allah müşriklerin koştukları ortaklardan münezzehtir (uzaktır.)” (HaşrSûresi: 23)


46Cebbâr olan Allah, kıyâmet günü mülkü olan gökleri ve yerleri eline(kudretine) alır: “Cebbâr benim, Melik benim. Hani cebbârlar, mütekebbirler(kendilerini büyük görenler) nerede?” (Hâdis-i Şerif-Sünen-i İbn-i Mâce) 49Yoksul Derviş’te Esma-ül Hüsna’da geçen Cebbâr ismi, Settâr, Gaffarisimleriyle beraber sadece bu şiirinde geçmektedir.“Sen Seddarı ya Gaffarı ya Cebbar,” 6/41/6D- Gafir-üz ZenbîGafir-üz zenbî, Günahları örtüp affeden, suçları bağışlayan Allahanlamındadır. Yoksul Derviş, Allah’ın kendisinin affediciliğini söylediğini yalnızinsanların da bu söze güvenip kendilerini peygamberimizin ashabından biri gibigördüklerini ve Allah’a söz verip hep sözlerinden döndüklerini söyler.“Hak buyurdu bunda Gafir-üz zenbîKişi kendisini ashabım sandıİkrar verdi ama hep geri döndü” 4/77/4E- Gaffar (Gafur)Günah, kusur ve kabahatleri çok bağışlayan anlamındadır.“Şüphe yok ki ben, tövbe eden, îmân edip sâlih (iyi) amel işleyen, sonra dahak yolda sebât gösteren ve buna devâm eden kimseye Gaffârım.” (Tâhâ Sûresi: 82)Allah Gaffâr'dır. O, güzel işleri açığa çıkarıp, günah ve kötülükleri örtendir.Kullarının kabahatlerini başkalarının gözünden saklayan, kalbe gelen kötüdüşüncelerden dolayı kulları sorumlu tutmayıp, affedendir.Yoksul Derviş, şiirlerinde Allah’ın Gaffar ya da aynı anlama gelen Gafurismini Rahim, Settar isimleriyle beraber üç yerde anar.(5/7/5, 5/74/7, 6/41/6)“Sensin Rahimi Gafur” 5/7/5“Sensin Rahim ve Gafur” 5/74/749 İlhan APAK, Kemal YAVUZ, Dinî Terimler Sözlüğü (iki cilt), İhlas Yayıncılık, İstanbul 1988,s.136.


47“Sen Seddarı ya Gaffarı ya Cebbar,” 6/41/6F- GanîHiçbir zamanda, hiçbir mekânda, hiçbir hâlde, hiçbir şeye muhtaç olmayanAllah demektir. Allah’a, hiçbir şekilde başkasına muhtaç olmayan manasına Gani-yiMutlak da denir.“O'na bir yol bulabilenlerin (gücü yetenlerin) Beyti (Kâbe-i Muazzama’yı)hac (ve ziyaret) etmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim küfrederse,şüphesiz ki Allah âlemlerden ganidir.” (Âl-i İmrân sûresi: 97)“Rabbin her şeyden ganidir ve rahmet sâhibidir. Eğer dilerse (ey müşrikler)sizi giderir (ortadan kaldırır), arkanızdan da yerinize dileyeceğini getirir. Nitekim sizide başka başka bir kavmin neslinden peydâ etmiştir.” (En'âm Sûresi: 133)Yoksul Derviş, kendi tabiriyle Gani Sultan’dan, bağışlanmasını diler. Allah’asığınır. Derviş’in şiirlerinde Gani ismi on altı yerde geçer.(1/25/10, 4/110/1, 4/42/5, 4/19/4, 4/124/3, 4/44/1, 5/23/5, 5/68/3, 5/59/6,5/17/6, 5/14/2, 5/21/2, 5/60/6, 6/41/6, 7/75/3, 10/15/1, 10/107/4, 10/178/2)“Her işinde bağlan Gani Hüdâ’ya” 10/15/1“Ganîsin sultanım rahmetin Ganî” 4/110/1“Rahmetin Ganîdir. Ey Gani Sultan” 5/68/3“Bağışla Ey Ganî, şuçum” 5/23/5“Yoksul Derviş der Ganîsin” 5/21/2, 5/59/6“Tut elimden Ya Ganî” 5/14/2“Rızkımı bol ver Ganî” 4/42/5“N’eyledin Hüseyin’i Ey Ganî Mevlâ” 1/25/10“Arzumanım ol Ganî’de”7/75/3“Keremler Kanisin Vahidi Kahhar” 6/41/6“Ayırmasın Ganî kerîm” 4/124/3“Sığınırım Mevlam rahmetin Ganî” 5/60/6


48G- HabîrHer şeyin hakikatini, kâinatın, varlıkların, görünen ve görünmeyen her şeyihakkıyla bilen, hiçbir zerrenin hareketi ve hareketsizliği ilminden hariç olmayan,nefislerin ne ile mutmain (huzurlu) ne ile huzursuz olduğundan, sükûnetekavuştuğundan her zaman haberdar olan anlamındadır.“Allah indinde en yükseğiniz, O'ndan en çok korkanınızdır. Allah, Alîm'dir(her şeyi bilendir), Habîr'dir.” (Hucurât Sûresi: 13)Yoksul Derviş, Allah’ın her şeyden haberinin olduğunu ve bunun Kur’an’dageçtiğini belirtir. Allah’ın Habîr ismi Derviş’in şiirlerinde sadece bu şiirde geçer.“Kur’an’da vallahü alîmün Habîr” 4/37/4Ğ- HakkAllah’ın Esmâ-i Hüsnâsından bir isimdir. Vâcib-ül-vücûd yani varlığı lâzımolan, hiç yok olmayan, daima var olan ve kendisinden başkası yaratmaya lâyıkolmayan. Kur'ân-ı Kerim’de mealen buyrulur ki: “Allah, Hak’tır. (Müşriklerin)Allah’tan başka taptıkları batıldır (yok olucudur).” (Hac Sûresi: 62)Yoksul Derviş’in şiirlerinde, Allah’tan sonra en çok geçen kavram Hakk’tır.Hakk, tüm şiirlerde aşağıda belirtilen yerlerde 180 defa geçmiştir.(1/27/2, 1/34/7, 1/34/8, 1/35/4, 1/35/7, 1/35/8, 1/35/9, 1/36/1, 1/36/6, 2/49/5,2/64/1, 2/64/3, 2/70/4, 2/9/1, 2/93/6, 2/97/2, 2/12/2, 2/64/4, 2/94/4, 2/94/2, 2/61/1,2/108/2, 3/10/4, 3/16/7, 3/18/7, 3/23/2, 3/31, 3/43/2, 3/50/4, 3/6/6, 3/65/5, 3/7/2,3/7/3, 3/7/4, 3/7/5, 3/7/6, 3/70/3, 3/58/2, 3/43/3, 3/37/5, 3/16/2, 3/13/2, 4/10/1,4/11/7, 4/112/2, 4/117/5, 4/12/2, 4/120/4, 4/122/4, 4/15/5, 4/18/5, 4/19/2, 4/21/4,4/22/1, 4/22/2, 4/24/4, 4/28/4, 4/34/6, 4/34/7, 4/35/1, 4/38/1, 4/38/3, 4/38/3, 4/39/1,4/5/2, 4/5/3, 4/5/4, 4/5/5, 4/5/6, 4/5/7, 4/54/6, 4/54/6, 4/55/6, 4/60/6, 4/62, 4/62/5,4/62/7, 4/63/3, 4/64/3, 4/71/7, 4/72/1, 4/72/2, 4/75/2, 4/75/2, 4/80/2, 4/83/2, 4/83/3,4/84/5, 4/93/2, 4/93/3, 4/93/4, 4/111/1, 4/115/3, 4/115/7, 4/116/5, 4/120/4, 4/71/6,4/64/3, 4/77/5, 4/78/5, 4/19/3, 5/112/3, 5/112/5, 5/18/2, 5/22/3, 5/41/5, 5/49/1,5/49/3, 5/49/4, 5/49/7, 5/50/4, 5/55/1, 5/55/1, 5/57/2, 5/62/2, 5/76/5, 5/8/5, 5/9/5,5/48/1, 5/53/6, 5/50/3, 5/73/3, 5/112/4, 5/5/2, 5/5/6, 5/6/7, 5/24/2, 5/32/2, 5/38/7,5/8/1, 6/1/6, 6/13/10, 6/22/52, 6/35/21, 6/4/11, 6/62/12, 6/84/2, 6/136/4, 7/23/4,


497/33/1, 7/59/2, 7/8/2, 7/81/2, 7/57/4, 7/103/2, 7/87/5, 7/136/1, 8/18/6, 8/212/3,8/214/1, 8/214/2, 8/230/2, 8/25/6, 8/254/3, 8/254/3, 8/256/2, 8/35/4, 8/79/3, 8/93/1,8/55/4, 8/72/3, 8/92/1. 8/116/2, 9/101/1, 9/50/1, 9/58/1, 9/71/1, 9/152/8, 9/152/5,9/86/2, 9/23/2, 9/42/2, 9/6/7, 9/62/1, 10/101/3, 10/102/7, 10/106/6, 10/107/1,10/108/5, 10/113/2, 10/121/3, 10/122/5, 10/145/3, 10/150/3, 10/156/2, 10/163/5,10/169/1, 10/169/2, 10/170/1, 10/171/7, 10/173/5, 10/22/4, 10/22/6, 10/23/3,10/27/1, 10/27/3, 10/31/3, 10/33/2, 10/34/4, 10/42/3, 10/69/2, 10/74/2, 10/7/3,10/14/2, 10/119/1, 10/14/6, 10/22/1, 10/78/7, 10/66/5, 10/191/1, 10/115/5, 10/113/4,10/23/6, 10/69/1, 10/171/2, 10/149/5, 10/127/6, 10/113/3, 10/102/2, 10/3/3, 10/5/1,10/9/7, 11/102/4, 11/120/3, 11/122/4, 11/133/2, 11/94/3, 11/105/2, 11/115/2,11/121/5, 11/146/2, 11/126/4, 11/125/3, 11/110/7, 11/104/7, 11/31/3, 11/39/2,11/134/1, 11/17/6, 12/5/1, 12/4/3, 12/11/1, 12/12/2, 12/16/4, 12/22/6, 12/24/3,12/30/6, 12/34/4, 12/36/1, 12/38/2, 12/51/4, 12/59/2, 12/65/3, 12/72/2, 12/75/3,12/79/5, 12/107/1, 12/108/7, 12/110/7, 12/123/6, 12/131/7, 12/133/4, 12/159/3,12/162/2)Yoksul Derviş, Hakk’ın tüm mevcudâtı sevgiden yarattığını, O’nunbüyüklüğünü, birliğini unutmadan emirlerine uymak gerektiğini söyler.“Hak, yarattı seni beni” 2/12/2“Hak yarattı insanıAllah sever seveni” 11/121/5“Hak varlığıdır yapımızHakk’ın kuluyuz hepimiz” 12/36/1“Hak varlığı var insanda” 9/23/2, 11/115/2“Muhabbet Hak’tan gıdadır” 9/152/5“Unutuldu mu ki Hakk’ın birliği”10/33/2“Yüce Hakk’ın sevgisini” 11/17/6“Hak sözünü masal gibi dinler mi?” 4/55/6“Bir olan Hakk için sözüme inan”3/50/4“Hakkı bilmeyenler gerçek sayılmaz” 4/28/4


50“Gözümüz didarda gönlümüz Hakk’ta” 10/106/6“Hakk’tan gözümüz ırmadan” 8/256/2“Madem Hakk’ı biz bir bildik, gönül al” 2/61/1, 7/33/1“Daim Hakk’a hakikate taparım” 11/110/7, 8/25“Dini İslam Ol Hak bizim” 9/152/8, 10/67/1“Hakk’ı bilmeyenler gerçek sayılmaz” 4/28/4“Hak emrini bilmez misin Ey Tatar?” 4/38/3Âşık, insanların gönlünü ve gözünü Hakk aşkıyla yıkamasını ister ve Hakk’ıninsanları dünyada yaptıklarından dolayı hesaba çekeceğini söyler.“Hak aşkıyla yıka gözün ve gönlünü” 4/60/6“Bir gün Hak sorguya çekmeyecek mi” 4/120/4Âşık, Allah’ın arş ü âlâyı bezediğini söyler.“Hak bezedi arş ü âlâyı” 5/62/2Yoksul Derviş, Hakk’ı anmak, O’na şükretmek ve her zaman O’nunaffediciliğine sığınmak gerektiğini söyler.“Hakk’a niyazım şükrüm” 4/111/1“Hakk’a şükür olsun elhamdülillah” 4/64/3, 4/62“Her dem Hakk’a şükreder” 3/37/5“Bir değil bin şükür Hakk’ın gününe” 4/62/7“Yalvarıp durdular Hakk’a” 1/27/2“Fânîdir dünya fânîHakk’ın rahmeti ganî’ 12/30/5“Hakk’ın rahmet deryasına” 2/94/2, 7/59/2“Hakk’a niyazım ve şükrüm.” 3/13/2“Daim el bağlayıp divan dur Hakk’a” 4/71/6“Durma Hakk’a yalvar kul seherlerde” 10/22/1


51“Hakk’ın rahmetinden mahrum kalmayın” 11/134/1“Gaflet ile giden Hakk’ı anmadı” 5/12/4“Gönlü gözü Hak anarsa” 3/10/4, 5/22“Her dem Hak için iyilik eden” 3/70/3“Hakk’ı bilen gerçek olan canlara” 4/34/5“Hakk’a müdem yalvar seher erkanı” 5/32/2“Hakk’ın rahmetine nail olalım” 10/69/1“Hakk’a dua edip, rahmet dilerler” 10/163/5“Hakk’ın rahmetine eren” 5/9/5“Şikâyet olmasın Hakk’a” 3/43/2“Hak bağışlar her hatanı” 10/173/5Yoksul Derviş, Hakk’ın rızasını kazanmak için önce niyet gerektiğini, yapılanher işin Hakk’a ayan olduğunu, Hak yolunda canını feda edenlerin Hak emrinituttuklarını söyler.“Yaptığımız Hakk’a ayan” 4/5/4“Her dem Hakk’a iyilik eden” 3/70/3“Önce hakikate, Hakk’a niyet var” 10/169/1“Hak için çalışan himmetin aldı.” 4/116/5“Hakk için yanıp pişelim” 7/57/4“Hakk’a canın feda eden” 1/35/7“Hakk’a verdik canımızı” 10/149/5“Hak dostuna dost olanlarHakk’a can baş feda eder” 1/36/1“Hakk’ı sevenler aşkına” 6/1/6“Tutan odur Hak emrini” 1/35/8“Hak yoluna düş ağla” 5/50/3


52“Hak diyen canlar hep hazır” 4/112/2“Hakk’a verdik canımızı” 10/149/5Yoksul Derviş, Hakk’ı seven, O’nun Kur’an’ını okuyan ve O’na dua edenkulların Hak katında makbul insanlar olduğunu belirtir.“Kur’an okursa bir kişi”Hak katında makbul işi” 5/49/7“Kur’an okuyanın özüYanar hem yaş döker gözüHakk’a makbul olur sözü” 5/49/3“Dua eder İmam Hasan”“Hak katında makbul insan” 1/36/6“Oku Mevlüdünü okuŞerbetini doldur sakiSever isen çünki Hakk’ı” 6/13/10Yoksul Derviş, bu dünyada herkesin Hak tarafından bir imtihana tabitutulduğunu, hata yapanların, inkârcı olanların, doğruluktan ayrılanların, Hakk’alayıkıyla kulluk edemeyenlerin, Hak tarafından sorguya çekileceklerini vecezalandırılacaklarını, bu sebeple Hakk’ın huzuruna yüz akıyla çıkabilmek içinO’nun emirlerine uymak gerektiğini belirtir.“Hakk’ın huzurunda riyadan sakın” 4/77/5“Hak bir tokat vurmaz mı hiç” 4/5/2“Ettiklerin Hak yanında kabul mü” 4/38“Hakk’a kulluk edemez” 4/83/3“Bir de Hak emrini hata sayarlar” 4/120/4“Hakk’a boyun eğemeyenler” 8/72/3“Hakk’ın fermanına boyun eğmeyen” 8/212/3


53Yoksul Derviş, Kerbela’da ölenlerin Hakk’a yürüdüklerini ve O’nunhuzuruna misafir olduklarını söyler.“Arife gününde Hakk’a yürüdü” 9/71/1“Misafir oldular Hakk’a” 1/34/7Kubat, Hakk’ın; “Yere göğe sığmam, inanan mümin kulumun gönlünesığarım.” sözünü şu mısralarla ifade eder.“Bizden gayrı değil Hak, gönlümüzde” 7/8/2, 10/7/3“Hak varlığı var insanda” 9/23/2, 11/115/2“Muhabbet Hak’tan gıdadır” 10/66/5, 9/152/5“Gönül Hakk’ın binasıdır” 10/113/3“Sevgi Hak’tan sermayedir.” 3/43/3“Müminin de Hak’tan gıdası vardır.” 3/16/2“Özün Hakk’a yaka gör” 5/5/2“Hakk’a doğru gidelim” 5/5/6“Sen de bulasın Hakk’ı” 5/6/7“Hak sana olsun yakın” 7/81/2Yoksul Derviş, vatan sevgisinin Hakk’ın kutsal bir emri olduğunu veAtatürk’ün her zaman adaletli davranarak, Hakk’a uyduğunu söyler.“Başta gelen bu vatanın sevgisiKutsal bir emridir Hakk’ın arkadaş” 10/103/7“Haksızlığa karşı koyduAdalete Hakk’a uydu” (Ulu Önder Atatürk) 10/74/2Âşık, kul hakkının çok önemli olduğunu, bu hakka göz diken kullarınHakk’ın huzurunda hiçbir değeri olmadığını dile getirir.“Hakk’ın soracağı önce kul hakkı” 10/171/2“Hakk’ın rızasını bulayım dersen


54Sakın yarattığı kulu incitme” 9/62/1“Kul hakkıyla gelme Hak huzuruna” 11/104/7“Hakk’ın yarattığı cümle insanaAynı bir göz ile bakın arkadaş” 10/102/2, 11/39/2“Hak yarattı insanları horlama” 11/105/2“Madem Hakk’ı biz bir bildik, gönül al” 2/61/1Yoksul Derviş, insanların kibirlenmelerinin onları Hakk’tan uzaklaştıracağınısöyler. Ayrıca benliğini elden koyanın da Allah’a yaklaşacağını söyler.“Haktan uzak eder insanı kibir” 4/129/7“Benliğini elden koyanErişir ol Hüdâ’ya” 3/6/2H- Hû, (Hüve)"O" manasında zamir olup, bir Allah'tan başka ilâh olmadığını ifade eden vekelime-i tevhid olan bu hû lâfzı şeklinde Kur'an-ı Kerim'de 26 defa zikredilmiştir.Müstakil olarak "hüve" diye okunur.Âşık, Kırklar deminde zikredilen “Hû” sözünün insanı temizleyipyücelteceğini, cennete sokacağını söyler ve kendisi de “Hû Allahu Ekber” der. Hûkelimesi Yoksul Derviş’in şiirlerinde aşağıda belirtilen on yerde geçmektedir.(5/55/3, 5/56/1, 5/74/6, 5/74/4, 5/55/4, 5/30/1, 6/91/1, 12/6/1, 12/26/2,12/161/2)“Özün Pak eden Hû’durSözün Hak eden Hû’durİnkarı yok eden Hû’durLailahe illallah” 5/7/2“Hû Allahu Ekber Hû Allah dedim” 6/91/1“Hû ismi siler pası” 5/74/4


55“Hû ismi Hakkın adı” 5/74/6“Hû isminin yüce demi” 5/56/1“Girer Firdevs-i Âla’yaHû ismini diyen kişi” 5/55/3“Kim zikreder Hû isminiPak eyler anın cismini” 5/55/4“Haktır lem yezel Hû Allah Allah” 5/30/1“Hû Allah Allah.” 12/6/1“Hû diyelim edep erkan” 12/26/2, 12/161/2)I- HudâHudâ kelimesi Farsça Allah demektir. Kendisinden güç alınan, günahlarıaffeden, kendisine yönelinen, kendisinden yardım istenen, yaratıcılık vasfını endüzgün şekilde yapan, emriyle her şey var edilen, kendisine hamd ü senalar edilen,tek varlık Hudâ’dır. Yoksul Derviş’in şiirlerinde Hudâ kelimesi aşağıda belirtilenyirmi altı yerde geçmektedir.(3/38/5, 3/6/4, 4/41/2, 4/19/4, 4/129/7, 4/22/1, 4/22/4, 5/15/1, 5/16/5, 5/17/6,6/45/5, 6/106/1, 10/15/1, 10/22/4, 10/31/3, 10/107/4, 10/178/2, 10/170/1, 10/66/7,11/31/5, 11/137/6, 12/4/6, 12/10/1, 12/19/1, 12/24/4, 12/65/3, 12/139/6, 12/148/3)Yoksul Derviş, şiirlerinde geçen Hüdâ kelimesiyle yine Allah’ınbüyüklüğünden, bağışlayıcılığından bahseder ve O’na yalvarıp, şükreder, sığınır.Derviş, insanların kibirden uzak durmalarını, zira kibrin insanı Allah’tanuzaklaştıracağını; benlik iddiasında bulunmayanların da Hüdâ’ya erişeceklerinisöyler.“Her işinde bağlan Gani Hüdâ’ya” 10/15/1“Ol Hüdâ’nın işi hep bağışlamak.” 10/170/1“Ayırma lütfundan Ey Gani Hüdâ” 10/109/4“Sığındım gani Hüdâ’ya” 10/178/2


56“Bunu diyen ol Hüdâ’dır.” (Ata Hakkı) 10/66/7“Evvela Hüdâ’ya secde kılalım.” 6/106/1“Haktan uzak eder insanı kibirHüdâ’dan kısmetin alamayacaktır.” 4/129/7“Elhamdülillah Hüdâ’ya” 12/148/3“Benliğini elden koyanErişir ol Hüdâ’ya” 3/6/2“Geride kalırsa biricik canınO da emanetidir çünkü Hüdâ’nın” 4/41/2, 11/137/6“Eğer severseniz Gani Hüdâ’yıKırkların meyinden doldur badeyi”4/19/4İ- KâdirAllah, gücü her şeye yetendir, hakikî kudret sahibidir. Kadir kelimesi,Allah’ın sıfatlarından biridir.“Bütün mülk ve saltanat, yed-i kudretinde olan Allah, her türlü noksanlıktanuzaktır. O, her şeye kâdirdir.” (Mülk Sûresi: 1)Allah ölüyü diriltmeye, taşı konuşturmaya ve yürütmeye ve uçurmayakadirdir. Gökleri, yeri ve bütün kâinatı kısa zamanda yok etmeğe ve tekrar yaratmayakâdirdir. Zira bunların hepsi mümkündür, sonradan yaratılmıştır.Yoksul Derviş Allah’ın Kadîr ismini Mevla ismiyle beraber kullanmıştır veKadir Mevla’dan ihsanını arttırmasını, işlenen suçların affedilmesini ister. Kâdirkelimesi şiirlerde altı yerde geçmektedir.(1/14/9, 4/43/2, 4/53/7, 4/39/5, 8/251/3, 8/69/2, 12/159/2)“İhsanı bol olan Kadir Mevlam” 8/251/3“Kadir Mevlam affeyleyesin suçumuzBacıda kardeşte insaf kalmamış” 4/39/5


57“Kadir Mevlam kolay etsin işinizHiç bela görmesin asla başınız” (Dostlar) 4/43/2Âşığımız, Kerbela olayında Hz. Hüseyin’in katledilmesi üzerine yirmi dörtbacıyı ağlarken görür ve Allah’a sitem ederek “Böyleymiş Kadir Mevla’mın işi” der.“Yirmi dört bacımın akar gözyaşıBöyle imiş Kadir Mevla’mın işiMızrağa saplandı Hüseyin’in başıYetiş Allah ya Muhammet ya Âli” 1/14/9J- KahharZalimleri, dünyada bozgunculuk yapanları dünyada ve ahirette kahredici,kahreden anlamına gelmektedir. Zalimleri, nimetlere nankörlük edenleri öldürüp,onları zelil (aşağı, hakir) etmekle dünyada kahreden; âhirette düşmanları olankâfirlere ebedî azap eden; imanlı ölen günahkâr müminlere, af ve mağfiret etmezseeğer geçici olarak azâb eden.Hakk, kıyamet günü; "Bugün, mülk kim içindir?" der. Cevap olarak yinekendisi; "Kahhâr, olan Allah içindir" buyurur (El-Mü'min Sûresi: 16). O gün kullariçin korkudan, sığınmaktan başka bir şey yoktur. Pişmanlıktan, şaşkınlıktan başka birşey yapamazlar. Kahhar ismi şiirlerde iki yerde geçmektedir.(4/97/2, 6/41/6)Âşık, Allah’a Kahhar ismiyle seslenir ve zalimleri kahretmesini söyler.“Kahhar ismin ile kahret zâlimi” 4/97/2K- KerîmKudreti, gücü var iken affeden, vaat ettiğini yapan, vermesi ve ihsanı, lütfübol olan, ümit edilenin üstünde olan, ne kadar verdiğini ve kime verdiğini hesapetmeyen, kendisine sığınanı koruyan ve isteyeni zenginleştiren, Allah’tır.“Ey (öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden kâfir) insan! Kerim olan Rabbinekarşı seni aldatan ne? ("Dilediğini yap; çünkü Rabbin Kerîm’dir. Kimseyi azabauğratmaz, cezada acele de etmez" diyen şeytan mıdır?). (İnfitar Sûresi: 6)


58Yoksul Derviş, Allah’ın Kerim ismiyle O’na yalvararak, kendisini yârindenayırmamasını ister. Kerîm ismi sadece bu şiirde geçmektedir.“Ayırmasın Gani KerîmDilediğim nazlı yârimGece gündüz bunu derimSenden başka yârim yoktur.” 4/124/3L- Lem-YezelLem-yezel kelimesi, bâki olan, daimî olan, sonu olmayan, zeval bulmayan,zâil olmayan anlamlarına gelmektedir. Bu tâbir, Allah için kullanılmaktadır. YoksulDerviş’in şiirlerinde Hakk’ın lem-yezel olduğu söylenir.Yoksul Derviş, Allah’ı her şeyden güzel padişaha benzetir ve O’nun lemyezelolduğunu söyler. Lem-yezel kelimesi şiirlerde sadece aşağıdaki yerdegeçmektedir.“Cümleden güzel padişah ezel,Haktır lem yezel, Hu Allah Allah” 5/30/1Hudayı lemyezel, yoktan var eden” 8/220/2M- MevlâYardımcı ve koruyucu olan Allah anlamında bir sözcüktür.“Biliniz ki Allah sizin mevlânızdır. O, ne güzel Mevlâ, ne güzel yardımcıdır.”(Enfâl Sûresi: 40)“De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez. O, bizimmevlâmızdır. Onun için müminler yalnız Allah'a güvenip, dayanmalıdır.” (TevbeSûresi: 51)Yoksul Derviş, Mevlâ kelimesiyle Allah’tan insanlara acımasını, rahmetetmesini, onları iftiralardan korumasını, azdırmamasını ister. İnsanların da Allah’asığınıp dünya sıkıntılarına sabretmelerini söyler. Mevlâ kelimesi şiirlerde aşağıdabelirtilen kırk üç yerde geçmektedir.


59(1/38/2, 1/10/1, 1/14/9, 1/25/10, 3/8/4, 4/85/2, 4/31/3, 4/43/2, 4/44/1, 4/39/5,4/121/2, 4/43/5, 4/54/4, 4/53/7, 5/12/6, 5/55/3, 5/52/6, 5/60/6, 5/60/5, 5/61/1, 5/52/6,5/52/7, 5/68/7, 5/14/3, 8/75/1, 8/49/1, 8/69/2, 8/251/3, 10/25/1, 10/192/4, 10/178/5,1/106/2, 10/29/1, 11/150/7, 12/9/1, 12/10/2, 12/16/1, 12/19/2, 12/75/5, 12/93/3,12/97/1, 12/105/1, 12/106/5, 12/107/3)“Ey benim ulu Mevlam” 5/14/3“Ulular ulusu Mevlamız bizim” 5/68/7“Sen esirge Mevlam cümle mümini” 10/29/1“Gani Mevlam yücelerden yücesin” 4/44/1“Mevlam rahm eyle kuluna” 5/52/7“Kadir Mevlam affeylesin suçumuz” 4/39/5“Dilerim ki Mevlam bizi azdırma” 4/54/4Behey Ulu Mevlam senin yolunaYüzümü gözümü sürerim ah ah” 4/43/5“Mevlam iftiradan koru velhasıl” 4/121/2“Mevlam bizi rahmetine nail et” 5/60/5, 5/60/6“Sığınırım Mevlam rahmetin Kâni” 5/60/6“Sabır edip sığınırız Mevla’ya” 1/10/1Nefsine uyanların Mevla’yı bulamayacaklarını anlatır.“Mevla’yı bulamaz nefsine uyan” 3/8/4Son olarak Yoksul Derviş, Mevla’ya şöyle dua eder.“Mevlam şaşırma yolumuTeşvişlerden kurtar gönlümü” 5/52/6 (Teşviş: şüphe)Âşığımız, Allah’ın “Ol” emriyle olan cihanın “Feyekün” emriyle yokolacağını ve cümle insanın mahşer yerinde toplanacağını belirtir, işte o günMevla’nın bizi rahmetine nail eylemesini ister.


60“Kün demekle cihan gelir yineFeyekün demekle kaybolur yineToplanır cümle âlem mahşer yerineMevlam bizi rahmetine nail et” 5/61/1Âşığımız, Hz. Hüseyin’in katledilmesi üzerine yirmi dört bacıyı ağlarkengörür ve Allah’a sitem ederek “Böyleymiş Kadir Mevla’mın işi” der.“Yirmi dört bacımın akar gözyaşıBöyle imiş Kadir Mevla’mın işiMızrağa saplandı Hüseyin’in başıYetiş Allah ya Muhammet ya Âli” 1/14/9N- NurTam ve kusursuz olarak zahir olup her şeyi ortaya çıkarıcı, gökteki ve yerdekitüm varlıklara nûru ile hidâyet edici, doğru yolu gösterici, gökleri; güneş, ay veyıldızlarla yeri; peygamberler, âlimler, müminler ile yâhut bitkilerle ve ağaçlarlatezyîn edip, süsleyici. 50“Allah, göklerin ve yerin nûrudur”. (Nûr Sûresi: 35)Allah’ın Nûr ismi Âşığın şiirlerinde altı yerde geçmektedir. Derviş,şiirlerinde; insanların yaratılmadan önce Allah’ın nurunda saklı olduklarını veAllah’ın insanları kendi nurundan yarattığını söyler.(3/12/6, 5/68/2, 7/76/8, 8/72/4, 9/60/1, 9/96/4)“Kendi öz nurundan yarattı Allah,” 9/96/4, 7/76/8, 8/72/4“Nereye baksam şu görünen nurundur.” 3/12/6“Vahidimin nurda idik” 9/60/1“Allah, Nur isminle alla (ışıklandır) ismimi” 5/68/250 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.110.


61O- RabbAllah’ın isimlerindendir. Sâhib, malik, terbiye eden anlamlarına gelir.“De ki; Allah her şeyin rabbi iken, hiç ben Allah'tan başka Rab mi isterim?Herkesin kazanacağı ancak kendine aittir. Hiçbir günahkâr, başkasının günahınıçekmez. Sonunda dönüşünüz rabbinizedir. O vakit Allah, dünyada ayrılığadüştüğünüz şeyleri size haber verecektir.” (En'âm Sûresi: 164)“Allah bütün göklerin ve yerin ve aralarındakilerin Rabbi’dir. O hâlde O'naibadet et ve O'na ibadet etmekte sabret.” (Meryem Sûresi: 65)Âşık şiirlerinde, Allah’ın isimlerinden olan “Rabb” kelimesi aşağıda belirtilenon dört yerde şu şekilde geçer.(3/16/7, 4/75/2, 4/20/5, 5/22/6, 6/45/5, 8/96/1, 8/96/2, 8/216/1, 8/94/1,8/121/4, 10/102/4, 11/39/4, 12/61/5, 12/97/4, 12/139/4)“Allah dedi Rabbisiyim âlemin” (Elest Meclisi) 10/101/4, 11/39/4Allah’ın, Âdem Aleyhisselâmı yaratınca, kıyamete kadar gelecek olan tüminsanları bir meydana çıkarıp onlara; "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye hitapedip, onların da; "Evet, sen Rabbimizsin." diye cevap verdikleri gün ve zamandakitoplanan meclise denir. 51“Artır nimetini Ya Rabbi şükür,” 4/20/5“Rahmet eder Rabbi Hüdâ” 6/45/5“Medet Ya Rabbül âlemin” 8/216/1“Sen bilirsin Rabbülalâ” 5/22/6“Deprem felaketi gösterme Ya Rab” (Bolu, Düzce deprem felaketleri) 8/96/1“Böyle bir acıyı gösterme Ya Rab” (Deprem felaketleri) 8/94/1, 8/96/1Ö- RahimAllah’ın Esmâ-i Hüsnâsından bir isimdir. Âhirette yalnız Müslümanlaraacıyan anlamına gelmektedir.51 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.122.


62“Şüphesiz ki, Allah, Gafurdur, Rahîmdir.” (Zümer Sûresi: 53)“Ben ziyadesi ile tövbe kabul edici ve Rahîmim.” (Bakara Sûresi: 53)Şeytan, "Allah, Rahîm'dir, affeder" diyerek insanı günah işlemeğe sürükler.Allah, âhirette dostlarını yani mü'minleri Rahîm sıfatıyla, keremiyle, ihsanıyla,Cennet'e kavuşturur.Yoksul Derviş’in şiirlerinde Allah’ın Rahim ismi, aşağıda belirtilen altıyerlerde geçmektedir. Âşık, Allah’ın Rahim olduğunu söyler.(5/25/2, 5/7/5, 5/61/3, 5/74/7, 11/139/5)“Sensin Rahimi Gafur”5/7/5, 5.74.7“Rahîm’in attığı narın aşkına”5/25/2“Selamı farz etti Cenab-ı Rahim” 11/139/5P- Rahman“Dünyada dost olsun düşman olsun, lâyık olsun olmasın, mümin olsun kâfirolsun bütün yaratıklara rızık ve sayısız nimetler veren" manasında Allah’ın güzelisimlerindendir.“Rahman’ın kulları, yeryüzünde gönül alçaklığı ve vakar ile yürürler. Cahillerkendilerine sataştığı zaman onlara "sağlık, esenlik size" gibi güzel sözler söyleyerekdoğruluk ve tatlılıkla günahtan sakınırlar.” (Furkan Sûresi: 63)Rahman ismi şiirlerde aşağıda belirtilen yedi yerde geçmektedir. YoksulDerviş, insanların Rahman olan Allah’tan geldiklerini belirtmektedir.(2/75/1, 4/106/1, 5/31/1, 5/21/2, 5/59/6, 5/25/2, 9/10/1)“Rahman’dan geldik.” 9/60-Başlık“Rahman’dan aldım hulkumu,”2/75/1, 5/31/1“Hem rahmeti Rahmanîsin”5/21/2, 5.59.6“Rahman’daki sırda idik” (Bezm-ı Elest meclisi) 9.60.1“Şu gafletten uyanırsanRahmetine boyanırsın” 5.57.2


63Yoksul Derviş, Kur’an’ın ilk sûresi olan Fatiha Sûresi’nin insanlarıkastettiğini söylemektedir.“Rahman’daki Ümmü’l Kur’an (Fatiha Sûresi) insandır” 2/11/3R- SamedHiçbir kimseye, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, bütün mahlûkatın kendisinemuhtaç olduğu anlamına gelmektedir.“(Ey Resulüm!) de ki: O Allah tektir (eşi ortağı yoktur). Allah Samed'dir.”(İhlâs Sûresi: 1, 2)Yoksul Derviş’in, bir şiirinde Samed ismi geçer ve o Allah’ın Samed isminin,gizli okunduğunu söyler.“Batında okundu Allahü Samed” 5/108/1S- Sem’iİşitme, işitici olma. Allah’ın subûtî sıfatlarındandır.“Şüphesiz O, semî'dir (her şeyi hakkıyla işitendir) , Basîr'dir. (Her şeyihakkıyla görendir.)” (İsrâ Sûresi, 1)“Semiun Alîm’sin, alimün Basar” (Her şeyi duyansın, bilensin, görensin.)4/115/4Ş-SettarSettar kelimesi, "Kulların günâhını örten" mânâsına gelir ve Allah’ınsıfatlarındandır. Kubat, Allah’ın Settar sıfatını, Gaffar ve Cabbar sıfatlarıyla berabersadece bu şiirinde anmaktadır.“Sen Settarı ya Gaffar ya Cebbar” 6/41/6T- VahidVahid, zatında benzeri olmamakta tek olan anlamındadır. Kur’an’da denilirki: “(Habîbim!) De ki: Allah her şeyin yaratıcısıdır. (O'nun ortağı yoktur.) O,Vâhid'dir. Kahhâr’dır.” (Ra'd Sûresi: 16)


64Yoksul Derviş, Allah’a duyduğu derin sevgiyi dile getirirken O’nu birçokismiyle beraber anmaktadır. Vahid ismi şiirlerde aşağıda belirtilen iki yerdegeçmektedir.“Keremler Ganî’sin Vahidi Kahhar.” 6/41/6“Vahidimin nurda idik” (Bezm-i elest meclisi) 9/60/1U- Yâr (Canan)Yâr kelimesi “Dost, ahbap, tanıdık, Âşık. Maşuk, sevgili” anlamlarına gelir.Tasavvufta yâr Allah’tır, Yoksul Derviş, yâr kelimesini Allah için kullanır ve ikidünyada kendisine yârin Allah olduğunu; O’nun aşkıyla doğrulmak gerektiğinişiirlerinde belirtmiştir. Yar ifadesi şiirlerde aşağıda belirtilen üç yerde geçmektedir.(4/15/1, 4/67/2, 4/123/5)“İki âlemde yar bize Allah için,” 4/15/1“Yar Allah’ın aşkına,Çok sâdık olmalıyız.” 4/67/2“İki âlemde bana yârsınİkrarımız böyle dursunHak erenler izin versinSenden başka yârim yoktur.” 4/123/5Aşağıdaki dörtlükte Yoksul Derviş, insanın kendi canından geçmedikçe, aşkoduna yanmadıkça Allah’a erişemeyeceğini, dermanı bulamayacağını anlatmaktadır.“Kıyamayınca bu canınaErişemen ki Canan’aYanmayınca aşk odunaSana derman mı verirler.” 5/86/6


65Ü- Yaradan (Yaratan)Yoksul Derviş’in şiirlerinde kullandığı Allah’ı ifade eden kelimelerden biride Yaradan’dır. Âşığın şiirlerinde Yaradan ismi aşağıda belirtilen altı yerde şuşekilde geçmektedir.(2/99/3, 6/40/5, 7/28/3, 7/35/3, 7/61/3, 7/40/1)“Yaradan için yaratılmışaDaima saygılı olması gerek.”7/35/3“İstedin de vermedi mi Yaradan” 7/40/1“Kırmaz hiçbir hatırıYaradan’dan ötürü” (Yunus Emre için söylenmiştir.) 7/61/3V- Yezdan (Sırr-ı Yezdan)Hayırları yaratan anlamına gelen Allah’ın sıfatlarından biridir.Aşığımız, hayırları yaratma sırrına sahip olan Allah’ı, Kerbela Çölündemeydana gelen katliama yetişmeye çağırır.“Yetiş Sırr-ı Yezdan Kerbela Çölüne” 4/101/2


66İKİNCİ BÖLÜMPEYGAMBERLERFarsça bir kelime olan peygamber, peygâm (haber) ile ber (getiren)kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. Allah’ın emirlerini kullarına bildirmekleAllah tarafından görevlendirilmiş kimse (Tanrı elçisi, nebî, resul) demektir. 52Dünya kurulduğundan bu yana 124.000 peygamber geldiğine inanılır.Kur’an’da ise bazı peygamberlerin adları kıssalarıyla beraber geçmektedir. YoksulDerviş’in şiirlerinde birçok peygamberin ismi geçmektedir. Peygamberlerin ismiyaygın olarak bilinen kıssalarıyla geçmektedir. En çok geçen peygamber ise Hz.Muhammet’dir. Hz. Muhammet, Yoksul Derviş’in şiirlerinde Allah’tan sonra en çokgeçen unsurdur.Yoksul Derviş’in şiirlerinde geçen peygamberlerin hepsi Kur’an’da geçenpeygamberlerdir. Peygamberler genellikle edebiyattaki bilinen özellikleriyle vekıssalarıyla geçmektedir. Yoksul Derviş’in İstanbul’da hafızlık eğitimi almasıKur’an’da geçen peygamber kıssalarına vâkıf olmasını sağlamıştır.“Birdir Çocuklar” adlı şiirinde Derviş, çocuklara peygamberleri ve onlarınhayatlarını bilmeleri gerektiğini anlatır.“Ayırma beyazı, siyah ve sarı,Kaynaşırlar sanki misali arı,Bilirseniz eğer her peygamberi,Çeşit çeşit reng-i nurdur çocuklar.” 7/120/2Yoksul Derviş, yine çocuklar için yazdığı “Bizim Çocuklar” adlı şiirinde,çocukların Hz. İsa’nın, Hz. Mûsa’nın ve Hz. Âdem’in neslinden geldiklerinivurgular.“Hemi İsa, Mûsa, hemi Âdem’denKoskoca dünyanın dört bir yanından52 İsmail AYVERDİ, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul 2006.


67Yoksul Derviş feryadından, ünündenÇocuklar, çocuklar, bizim çocuklar.” 7/127/7Yoksul Derviş’in şiirlerinde geçen peygamberler şunlardır: Hz. Âdem, Hz.Nuh, Hz. İbrahim, Hz. İsmail, Hz. Yakup, Hz. Yusuf, Hz. Eyyup, Hz. Mûsa, Hz.Süleyman, Hz. Hızır, Hz. İlyas, Hz. Yunus, Hz. Zekeriya, Hz. Yahya, Hz. İsa, Hz.Muhammet.A- Hz. ÂdemBütün insanların atası ve ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem’dir. Şöyle ki:Yüce Allah, bu âlemi yoktan var etmiş, birçok devirler geçtikten sonra dayeryüzünde insan cinsinin ilk babası olmak üzere büyük kudret ile Hz. Âdem'invücudunu topraktan yaratmış ve onu ruhla, ilimle seçkin kılmış ve ona eş olmak içinde Hz. Havva'yı yaratmıştır. Bütün melekler Allah'ın emri ile Âdem'e secde ettiler,yalnız meleklerin arasında yaşayan ve aslında cinlerden bulunan İblis (Şeytan),kendisinin ateşten yaratılmakla Âdem'den daha üstün olduğunu söyleyerekbüyüklenmiş ve secde etmekten kaçınmıştı. Bunun cezası olarak da meleklerarasından kovulmuş ve lanete uğramıştır.Allah, özel bir ikram olarak Âdem ile Havva'yı Cennet'e koymuş ve hikmetigereği olarak cennette bulunan bir ağacın meyvesinden yemelerini kendilerineyasaklamıştı. Oysaki Şeytan, bir yolunu bularak Cennet'e girmiş ve bunlara kuşkuvermiş. Demiş ki: “Bu meyveden yerseniz, devamlı olarak burada kalırsınız.” Hemde onlara bunu yemin ederek söylemişti. Âdem ve Havva yasak durumu unutarak omeyveden yemişler. Bunun üzerine Cennet’ten çıkarılarak tekrar yeryüzüneindirilmişlerdir. Rivâyete göre Allah, Âdem ’ı Serendib adasına, Hz. Havva’yı daCidde'ye indirmiş. Sonradan Mekke civarında "Müzdelife" denilen yerdebuluşmuşlardır. Hz. Âdem ve Hz. Havva hemen pişman oldular, tövbe edip istiğfardabulundular. Yüce Allah tövbelerini kabul buyurmuş ve Âdem’i kendi evlat vetorunlarına peygamber yapmıştır. 5353 Ömer Nasuhi BİLMEN, Büyük İslam İlmihali, Akçağ Yayınları, Ankara 1996, s.476.


68“Muhakkak ki, Îsâ'nın hâli de (yâni babasız dünyâya gelişi de) Allah indinde,Âdem'in hâli gibidir. Allah, onu topraktan yarattı, sonra ona "Ol" dedi, o da (cangelip) oluverdi.” (Âl-i İmrân Sûresi: 59)Yoksul Derviş şiirlerinde tüm insanlığın Âdem’den türeyip geldiğini söyler.Şiirlerde Âdem Peygamber yirmi altı yerde geçer.(2/26/2, 2/101/2, 3/7/2, 3/16/5,4/27/5, 4/92/7, 4/37/1, 4/75/5, 6/21/3, 6/22/2,6/22/3, 6/48/3, 6/37/40, 6/2/2, 6/84/5, 6/21/3, 6/22/46, 7/127/7, 7/126/2, 8/41/6,8/172/3, 9/96/3, 9/148/5, 10/21/5, 10/20/2, 10/108/4, 11/138/5)“Bir anadan bir babadan olmuşuzCümlemiz Âdem’den süregelmişiz” 4/37/1, 11/138/5“Devamı Âdem atanın” (İnsanlar) 9/148/5, 10/21/5“Afrika Asya’dan her bir kıtadanHavva Annemizden Âdem Ata’danSeslenirler Doğu ile Batı’danBaştanbaşa Anadolu çocuklar” 2/26/2, 7/126/2,“Âdem Baba eğesinde yeri var” (Kadınların yaratılışı) 2/101/2Ayrıca Allah’ın tüm meleklere Âdem’e secde emrine uymayan şeytanı dahatırlatarak, inkâr edenlerin Âdem’e secde etmediklerini anlatır.“Arama Kâbe’de Mekke’de Hac’daİnkârlar Âdem’e etmedi secdeAllah habibine dedi Miraç’taSevgi, saygı göster, sarıl insana” 8/41/6, 8/172/3, 9/96/3, 3/16/5, 4/75/5“Secde kıldı melekler de Âdem’e” 6/22/3“Bir gevher parladı Hakk’ın nurunda,Hâsıl oldu hikmet dolu sırrında,Allah’ın Âdem’e secde emrinde,


69Eğdik başımızı yüz yüze geldik” 3/7/2, 4/92/7Yoksul Derviş’in bazı şiirlerinde âyetler sadece mealleriyle değil, Arapçaolarak da geçmektedir, bunların bazıları da Hz. Âdem’le ilgilidir.“Sığın ehlibeyte asla gam yeme,İman itikat et gayrıyı deme,Velegat kerem na beni ÂdemeHer varlıktan üstün insan dediler.” (Esra Sûresi) 4/27/5, 10/20/2Esra Sûresi’nde geçen bu âyette Allah, diyor ki: “Ben Âdem’i kendivarlığımdan yarattım.” ve ardından gelen mısrada Yoksul Derviş, insanın Allah’ınvarlığından yaratıldığı için üstün olduğunu vurguluyor. “Her varlıktan üstüninsandır.” eşref-i mahlûk âyetine telmih yapıyor.“Muhammet Muhammet Hak Habibullah,Âdem safiyullah sümme vechullahİnsanlar Kâbe’dir gönül beytullah,Gelin birer birer sefalaşalım.” 10/108/4İkinci mısradaki âyet-i kerimede: “Âdem de Allah’ın peygamberlerindendir,haktır ve O ne yaparsa sadece Allah rızası için yapar.” (meâlen) denilmektedir.Yoksul Derviş, bu dörtlükte Hz. Muhammet’ten, Hz. Âdem’den yola çıkıyor insanıKâbe gibi görerek insanın kutsallığını dile getiriyor ve insanlara “Gelin barışalım,birleşelim” diyor.B- Hz. NuhHz. Âdem'den sonra insanlar çoğalmış, birçok yerleri imar etmiş; fakatAllah'ın birliğine dayanan gerçek tevhid dinini bırakıp putlara tapınmayabaşlamışlardı. Kendilerine kırk veya elli yaşında bulunan Hz. Nuh. peygambergönderildi. Bu muhterem peygamberin dokuz yüz elli sene süren öğütlerinidinlemediler. Sonunda Hz. Nuh, Yüce Allah'ın emri ile gemi yaptı. Bu gemitamamlandıktan sonra gökten yağmurlar yağmaya, yerden sular fışkırmaya, denizlerkaynayıp taşmaya başladı, sular bütün yeryüzünü kapladı. Dağların tepelerini bile


70aştı. Buna "Tufan" olayı denir ki, rivâyete göre Hz. Âdem'in yaratılışından "2242"sene sonra olmuş, beş veya yedi ay devam etmiştir.Nuh, Sam, Ham ve Yafes adındaki üç oğlu ile diğer mü'minleri ve uygungördüğü hayvanlardan birer çifti gemiye almış, bunun dışında kalanlar suların içindeboğulup gitmişlerdir. Hz. Nuh'un Yam veya Ken'an adındaki oğlu da kendisineinanmayıp bu günahkâr kavim arasında boğulup gitmiştir. Daha sonra yağmurlarkesilmiş, sular çekilmeye başlamış, Hz. Nuh'un gemisi de, Musul civarında "Cudî"denilen dağın üzerine Muharrem'in onuna rastlayan "Aşura" gününde oturmuştu.Rivâyete göre kırkı erkek kırkı dişi olmak üzere seksen kişiden ibaret bulunan gemihalkı karaya çıkmış, Yüce Allah'ın dinine bağlı kaldıkları için selâmete ermişlerdi. 54“Muhakkak biz Nûh'u kavmine resûl (peygamber) olarak gönderdik.” (A'râfSûresi: 59)“Biz Nûh'u, kavmine peygamber olarak gönderdik. O, onlara dedi ki: Ben siziAllah, ın azabıyla korkutuyorum ve azâptan kurtuluşun çâresini açıklıyor beyânediyorum. Allah’tan başkasına ibâdet etmeyin. Bana muhâlefet etmeniz hâlinde birgün üzerinize elem verici çok şiddetli bir azâbın gelmesinden korkuyorum.” (HûdSûresi: 25,26)Yoksul Derviş’in şiirlerinde Nuh Peygamber, geçirdiği tufanla ve inananlarıbindirerek tufandan kurtardığı gemisiyle aşağıda belirtilen dört yerde anılmaktadır.(3/47/2, 3/7/3, 4/93/1, 6/2/3, 8/201/4)“Hz. Nuh Nebiyullah” 6/2/3“İkrar iman ile atıldı temelGüneşin içinde gösterdi cemalNuh Nebi’den kâinattan da evvelHakk’ın izni ile bu söze geldik” (Elest Meclisi) 3/7/3“El aman efendim dilerim sendenBenliği yok cümle ihvandan54 BİLMEN, a.g.e., s.478.


71Derviş olanları kurtar tufandanNuh’un gemisinin çıktığı gibi” 8/201/4“Nuh Nebi’den beri hemi İsa’danNaz ile niyazım hayrünnisadanSeni görmeyeli gamdan gussadanNe söyleyim canım diller dayanmaz.” 3/47/2C- Hz. İbrahimHz. İbrahim "Ulü'l-Azm (azm sahipleri)" denilen büyük peygamberlerdenbiridir. Bunlar, bizim Peygamberimiz Hz. Muhammet, Nuh, Mûsa ve İsa olmaküzere beş peygamberdir. Nuh peygamberin çocukları yeryüzüne dağıldıktan sonraHam'ın soyundan "Nemrut" adında bir adam, birçok kabileyi başına toplayarakBabil'de, şimdiki Musul şehrinin bulunduğu yerlerde Babil hükümetini kurmuştu.Babil ülkesine "Geldanistan" denildiği gibi, hükümdarlarına da "Nemrut" denilir.Babil halkı arasında "Saibe" denilen sapık bir din türemişti. Bunlar, güneşe, aya,yıldızlara, putlara ve hükümdarlara tapmakta idiler. Yüce Allah, Nemrut İbni Ken'anzamanında Babil halkına İbrahim peygamber olarak gönderdi. O'na on sayfalık kitapverdi. Hz. İbrahim, Babil halkına gerçek dini bildirmeye başladı, onları hak dineçağırdı.İbrahim bu cahil kavme, nasıl bir sapıklık içinde kaldıklarını anlatmakistemişti. Bunun üzerine cahil kavmin birçoğu cahilliklerini anlar gibi oldular. Neyazık ki, cehalet gururları tekrar baş gösterdi. Sapıklıklarında ısrar ettiler. Hz.İbrahim'i, yaktıkları büyük bir ateş içine attılar. Fakat ateş, Yüce Allah'ın emri ile gülbahçesi kesildi, O'nu yakmadı. Bu Allah'ın büyük bir mucizesi idi. Bunu görenlerdenbazıları iman ettiler. Hz. İbrahim de bu iman edenleri ve kendi aile halkını yanınaalarak Şam memleketine hicret etti. Bir aralık kıtlık olunca Mısır'a gitti. Sonra dadönüp Ken'an ilinde çevresinde bulundu.Hz. İbrahim'e "Halilullah" denir. Ona bütün milletler saygı gösterir. Sonderece misafir sever idi. Minberde hutbe okumak, misvak kullanmak, sünnet olmak,


72tırnak kesmek işleri, Hz. İbrahim'in bazı sünnetlerindendir. Kâbe-i Muazzama'yı,oğlu İsmail ile ilk olarak veya yenileyerek inşa etmiştir. 55“Allah'a iman etmeyenlerin yaptıkları faydalı işler, fırtınalı bir günde rüzgârınsavurduğu küller gibidir. Âhirette o işlerin hiçbir faydasını bulamazlar.” (İbrahimSûresi, 18)“(Ey Resûlüm!) Kitabda (Kur'ân-ı Kerîm’de) İbrâhim'in kıssasını anlat.Çünkü o sıddîk (doğruluğu tam) bir peygamber idi...” (Meryem Sûresi: 41)“Biz (ergenlik çağına ulaşmadan) önce İbrâhim'e tevhîde ve putlaratapmaktan sakınmaya yol bulabilecek rüştünü verdik. Biz onun buna lâyık olduğunubiliyorduk.” (Enbiyâ Sûresi: 51)Âşığın şiirlerinde Hz. İbrahim, Halilullah ve Halilürrahman isimleriyle degeçmektedir.Şiirlerde Hz. İbrahim, Nemrut tarafından ateşe atılması ve ateşin gülbahçesine dönmesi, oğlu İsmail’in boğazına (Allah’a olan sözünü tutarak) bıçakdayaması ve yine oğlu İsmail peygamberle Kâbe’yi yeniden yapması gibi hususlarlaaltı yerde geçmektedir.(5/40/2, 5/69/3, 6/2/3, 6/22/10, 8/69/1, 8/43/4)“Yoksul Derviş der ki ey yâr,Aşk ile gel vakt-i seherİbrahim’e oldu gülzâr,Bağı bostan tevhittedir.” 5/40/2“Yunuslayın bir sudaSeni de balık yuda,Girdi İbrahim odaDost yoluna yoluna” 5/69/3“Bir sedadır arş-ı rahmana çıktı55 BİLMEN, a.g.e., s.480.


73Yüz bin melaike seyre çıktı,Halilülrahman’dan bıçağı çekti,İsmail’e inen koçu bilin mi?” 8/43/4“İbrahim’le Kabe’yi bünyad kıldı” 6/22/10“Hz. Nuh Nebiyullah,Hem İbrahim Halilullah,Tur-i Sina kelamullahAli göründü gözüme.” 6/2/3Aşağıdaki dörtlük Yoksul Derviş’in şathiye türünde bir şirindendir, budörtlükte neylersin “Neylersin ateşi, külhancı mısın?” derken Allah’a karşı bir sitemvardır.“Halilürrahman’ı ateşe yakıp,Neylersin ateşi, külhancı mısın?” 8/69/1Ç- Hz. İsmailHz. İbrahim peygamberin ilk oğlu olan peygamberdir. Kur’an-ı Kerim’debirçok yerde adı geçen (En’am / 86 – 87, Sad / 48, Meryem / 54 – 55), bupeygamberin annesi Hacer’dir. Sara’nın Hacer’i ve İsmail’i kıskanması sonucuİbrahim peygamber onları Mekke’ye getirdi. Zemzem suyu İsmail’in ayakvuruşlarıyla ortaya çıktı. Burada babası ile birlikte Kâbe’yi inşa ettiler. İbrahim birçocuğu olursa onu Allah’a kurban edeceğini söylediği için, İsmail’i kurban etmeküzere süsledi, hazırladı. İsmail büyük bir teslimiyet gösterdi. İbrahim bıçağı birkaçkez boynuna sürttüğü halde kesmedi. O sırada Cebrail bir koç ile geldi. Kurbanolarak o koçu kesmesini söyledi. İslamiyet’teki kurban hadisesi de bu olayınhatırasıdır.İsmail, babasının şeriatıyla amel eden bir peygamber idi. Yemen’de Amelikakavmine peygamber oldu. 137 yıl ömür sürdü. Annesinin Hicr’deki kabri yanındamedfundur. Peygamberimiz İsmail soyundan gelmiştir. 5656 İskender PALA, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, L&M Yayıncılık, İstanbul 2003, s.251.


74(Yâ Muhammet!) Biz Nûh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahy ettiğimizgibi, sana da vahy ettik ve İbrâhim'e, İsmâil'e, İshâk'a, Yâkûb'a ve oğullarına, Îsâ'ya,Eyyûb'e, Yûnus'a, Hârûn'a ve Süleymân'a da vahy ettik ve Dâvûd'a Zebûr'u verdik.(Nisâ Sûresi: 163)Âşığın şiirlerinde Hz. İsmail, babasının kendisi yerine kurban ettiği koçla, ikiyerde anılmaktadır.(5/86/7, 8/43/4)“Bir sedadır arş-ı rahmana çıktıYüz bin melaike seyre çıktı,Halilülrahman’dan bıçağı çekti,İsmail’e inen koçu bilin mi?” 8/43/4“Şol Arafat’a gelmeden,Canını feda kılmadan,İsmailleyin ölmeden,Sana kurban mı verirler.” 5/86/7D- Hz. Yakupİbrahim peygamberin torunu ve İshak peygamberin oğludur. Eyyubpeygamber onun yeğeni olur. Dayısının iki kızıyla evlenmiş ve bunlardan on iki oğludünyaya gelmiştir. Oğulları içinde Yusuf ile Bünyamin aynı anneden doğmuşlardır.Babası İshak’ın vefatından sonra Ken’an İlinde kalıp yerine geçti. Allah onapeygamberlik verdi. Kardeşlerinin Yusuf’u kuyuya atmalarından sonra onunhasretiyle Beytü’l-ahzen (hüzünler evi) denilen kulübesinde yıllarca ağlamış veağlamaktan gözleri kör olmuştur. Yıllar sonra oğlu Yusuf, Bünyamin ile onagömleğini göndermiş ve gözleri açılmıştır. Ömrünün sonunda Yusuf’un yanındarahat bir hayat sürmüştür. İsrailiyattan bir rivâyete göre Yakub, Yusuf’u dahadoğduğundan itibaren çok severmiş. Ona sütanne olması için bir kadın tutmuş.Ancak kadın Yusuf’a süt verebilmek için kendi bebeğinden ayrılmış ve yavrusunasüt verememiş. Sonunda kadın Allah’ın da, Yakub’u Yusuf’tan ayırması için


75bedduada bulunmuş. Kadının bedduası kabul olunup oğlunun hasretiyle yıllarcayanmış tutuşmuş.Yakub peygamberin lakabı “İsrail”dir. Onun soyundan gelenler “Beni İsrail(İsrailoğulları) diye anılmıştır. Yakub ile Peygamberimiz arasında gelen bütünpeygamberler onun zürriyetindendir. Kur’an-ı Kerim’de onunla ilgili 15 kadar âyet-ikerime vardır. (Bakara / 132 – 136, Al-i İmran / 84, 93, Nisa / 163). Hz. İbrahim’inyanında gömülüdür. Edebiyatta daima Yusuf ile ilgili olarak anılır. Gözleriningörmez oluşu, yıllarca ağlaması, külbe-i ahzen’ı, gözlerinin açılışı vs. telmih konularıile ele alınır. 57“Kullarımız, İbrâhim, İshâk ve Yâkûb'u da hâtırla ki, onlar tâat ve ibâdette,kuvvet, kudret ve dinde basîret sâhibidir.” (Sâd Sûresi: 45)“Biz İbrâhim'e, isteği üzerine İshâk'ı ve isteğinden ziyâde olarak torunuYâkûb'u ihsân ettik. Biz onların hepsini sâlihlerden kıldık.” (Enbiyâ Sûresi: 72)Yoksul Derviş, şiirlerinde Yakup Peygamberi, yıllarca ağlaması, gözlerininkör olmasıyla aşağıda belirtilen üç yerde anmaktadır ve Derviş, bu çileleriçekmesinden dolayı kendini Hz. Yakub’a benzetir.(8/69/1, 5/86/2, 5/69/2)“Yakup, durmadan ağlar,Yusuf, Mısra azm eyler,Gör ki Züleyha neyler,Dost yoluna yoluna.” 5/69/2, 5/98/3 (Bu şiirde Yakup yerine Yoksuldenilmiştir.)“Hasret ile gözü kör oldu Yakup,Sabreyleyip Eyüp, belayı çekip,Halilürrahman’ı ateşe yakıp,Neylersin ateşi, külhancı mısın?” 8/69/1“Yusuf gibi düşmelidir gurbete,57 PALA, a.g.e., s.491.


76Züleyha tutuşmuş ulu firkate,Yakup haber sordu kuş ile kurdaAnın işi de ah ü zâr etmekmiş” 5/86/2E- Hz. Yusufİsrailoğulları peygamberlerinden Yakub peygamberin oğludur. Hayatı vekıssası Kur’an-ı Kerim’de anlatıldığı üzere (Yusuf / 1 – 104) kısaca şöyledir. Hz.Yakub’un 12 oğlu var idi. İçlerinde Yusuf’u hepsinden daha çok severdi. Yusuf birrüya görüp babasına söyledi. “Gördüm ki on bir yıldız, Güneş ve Ay, bana secdeettiler” dedi. Yakub (A.S.) anladı ki; “on bir yıldız”, Yusuf’un on bir kardeşineişarettir ve Cenab-ı Hak, onu kardeşlerine üstün kılacaktır. “Oğulcuğum! Bu rüyanıkardeşlerine söyleme. Çünkü şeytan insana düşmandır. Kardeşlerine vesvese veripkalplerine kıskançlık düşürebilir. Sonra sana bir hile yaparlar. Cenab-ı Hak sanapeygamberlik ve büyük devlet verecek” dedi ve Yusuf’a sevgisi daha da arttı.Yusuf’un büyük kardeşleri, onu kıskandılar ve hile ile onu kıra götürüp birkuyuya attılar. Babalarına ise “Onu bir kurt yedi” dediler. Sonra geri dönüp ”Yusuf’ubir kervana ucuz bir köle diye sattılar. Yusuf o zaman on sekiz yaşında idi.Kardeşlerinden korkup sustu ve Allah’a dayanarak kervanla Mısır’a gitti. BuradaMısır’ın maliye bakanı (Aziz) tarafından satın alındı.Yusuf’un eşi emsali olmayan güzelliği, Aziz’in karısı Zeliha’yı adetabüyüledi. Zeliha’nın tekliflerini reddetti. Yine bir gün Zeliha onun odasına girdi.Yusuf ondan kaçarken gömleği yırtıldı. Yusuf dışarı çıkınca Aziz’i kapı önündebuldu. Zeliha ise Yusuf’un kendisine saldırdığını söyleyerek onu zindana attırdı.Zindan da iki kölenin gördüğü rüyalar Yusuf’un yorumladığı gibi çıktı. NihâyetMısır hükümdarının gördüğü bir rüyayı da doğru tabir etmesi üzerine, zindandançıkarılarak maliye bakanlığına getirildi.Zeliha, bir hükümdarın kızı ve güzellerin güzeli idi. Kocası ölünce bütünservetini Yusuf’tan haber verenlere bağışladı. Yıllarca yalnız kaldı, Yusuf’udüşündü. Bu arada Hz. Yusuf, Mısır’da tarımı geliştirdi ve yedi sene içinde pek çokzahire biriktirdi. Daha sonra hükümdarın gördüğü rüyadaki kıtlık ve pahalılıkseneleri geldi, yedi yıl sürdü. Bu kıtlık seneleri içinde Hz. Yusuf zahireyi adaletli bir


77şekilde mevcut nüfusa göre tevzi ederdi. Bu kıtlık yıllarında Yusuf’un kardeşleri deKenan ilinden kalkıp zahire almak için Mısır’a gelirler. Yusuf bir oyunla, ötekikardeşleri Bünyamin’i de zahire almak için getirmelerini sağladı ve hükümdarıntasını onun yüküne saklayarak hırsızlık suçuyla onu alıkoydu. Hz. Yakub, Yusuf’unyerine koyup muhabbetle bağrına bastığı Bünyamin’in de alıkonulduğunu duyuncaüzüntü ile ağlamaktan gözüne ak düştü.Yusuf kayıp olalı yirmi yıl olmuştu. O vakitten ondan bir haber alınmadığıiçin kardeşleri onun sağlığından ümitlerini kesmişlerdi. Yakub (A.S.) ise Yusuf’unküçüklükte görüp de kendisine anlattığı rüyaya nazaran onun, huzurunda kardeşlerisecdeye varmadan vefat etmeyeceğini biliyor, dönüşünü büyük bir sabırlabekliyordu. Buna binaen oğullarını, Yusuf ve Bünyamin’i bulmaları için Mısır’agönderdi.Kıssanın bundan sonrası; Yusuf’un kardeşlerine kendisini tanıtması, babasınaonlar vasıtasıyla gönderdiği gömleği gözlerine sürmesiyle gözlerinin açılması vebütün aile efradını yanına alarak Mısır’da yerleşmeleriyle sona erer. Bu arada Yusufda Zeliha’ya acımış ve onu nikâh ile almıştır. Allah, Zeliha’ya eski güzelliğinivermiş ve Yusuf’tan Efrayim ve Menşa adında iki oğlu ile Rahme adında bir kızıolmuştur. Yusuf kıssası Kur’an-ı Kerim’in en güzel kıssası olup, “Ahsenü’l Kassas”olarak vasıflandırılır. 58“Yûsuf ve kardeşlerinin kıssasında, ondan suâl edenler (ve başkaları) için,Allah’ın kudret ve hikmetine (veya Muhammet aleyhisselâmın peygamberliğine)deliller vardır.” (Yûsuf Sûresi: 7)“Yûsuf, onların (kardeşlerinin) zahîre yüklerini hazırladı. Uşaklarına da "(Zahîre için verdikleri) sermâyelerini yüklerinin içine koyuverin. Olur ki, âilelerinedöndükleri zaman bunun farkına varırlar da belki yine (kardeşleri Bünyâmin ileberâber buraya) dönerler" dedi.” (Yûsuf Sûresi: 62)Yoksul Derviş’in şiirlerinde Hz. Yusuf, kuyuya düşmesiyle, zindanaatılmasıyla, Mısır’a sultan olmasıyla ve ona deli gibi âşık olan Züleyha ile beraberaşağıda belirtilen yedi yerde geçmektedir.58 PALA, a.g.e., s.496.


78(5/98/3, 5/86/2, 5/77/4, 5/69/5, 5/69/2, 8/202/2, 8/254/2)“Yusuf’ı Kenan mısın?Züleyha canan mısın?Dertlere derman mısın?Yandım aşkınla ya dost.” 5/77/4“Yusuf gibi düşmelidir gurbete,Züleyha tutuşmuş ulu firkate,Yakup haber sordu kuş ile kurdaAnın işi de ah ü zâr etmekmiş” 5/86/2“Hani bu elde konanlar,Dünyaya elin sunanlar,Mısırı, Yusuf’u Kenanlar,Bu dünyadan göçtü gider.” 8/254/2“Yakup durmadan ağlar,Yusuf Mısra azm eyler,Gör ki Züleyha neyler,Dost yoluna yoluna.” 5/69/2, 5/98/3“İnkârlara şahım melâmet eyle,İşini gücünü melanet eyle,Cümle ihvanını selamet eyle,Yusuf’un zindandan çıktığı gibi.” 8/202/2F- Hz. EyyupSabır timsali olan peygamberdir. İsrailoğullarından olup İshak Peygamberintorunudur. Çok zengin olduğu, Şam taraflarında birçok emlake sahip bulunduğu,Rahme adında bir hanım ve birçok evladı olduğu, kısacası dünya saadetine malikolduğu için Allah onu imtihan etmek istedi. Malı ve mülkü elinden gitti. O şükretti.


79Evlatları birer birer öldü. O sabretti. Hastalandı, vücuduna yaralar açıldı, hattayaralarına kurt düştü, yine sabretti. Ancak Rahme ona hizmet ediyor ve ibadetiniyapıyordu. Sonra Allah’ın emri ile ayağını yere vurdu ve fışkıran sudan içipyıkanarak bütün dertlerinden, hastalıklarından, yaralarından kurtuldu. Sabırimtihanını kazanmıştı. Allah da ona yeniden mal mülk ve evlat verdi. Sağlığı yerinegeldi. Havran veya Besaniye halkına peygamber olarak gönderilen Eyyüb, İbrahimpeygamberin şeriatıyla amel ediyordu. Kur’an-ı Kerim’de kendisinden altı yerdebahsedilir ve hakkında “Ne güzel, ne iyi kuldur.” buyrulur. Allah İnsanlara sabırörneği olsun diye Eyyüb peygamberi yaşatmıştır. “Eyyub sabrı” dillerde meselolmuştur. Edebiyatta sabır ve sabırlılık konularında çok anlatılır. 59“Eyyub'u da an. Hani Rabbine: "Başıma bu dert geldi. Sen, merhametlilerinen merhametlisisin" diye niyaz etmişti.” (Enbiya Sûresi, 83)“Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için bir hatıraolmak üzere onun duasını kabul ettik; kendisinde dert ve sıkıntı olarak ne varsagiderdik ve ona aile efradını, ayrıca bunlarla birlikte bir mislini daha verdik.”(Enbiya Sûresi, 84)Âşığın şiirlerinde Hz. Eyüp, belalara sabretmesiyle üç yerde geçmektedir.(5/98/6, 5/69/6, 8/69/1)“Eyüp gibi belaya,Sabreyle müptelaya” 5/69/6, 5/98/6.“Sabreyleyip Eyüp, belayı çekip” 8/69/1.G- Hz. MûsaHz. Mûsa, Beni İsrail'den (İsrailoğullarından) İmran adındaki bir şahsınoğludur, Mısır'da doğmuştur. İsrailoğulları Mısır'da çoğalarak on iki kabileyeayrılmışlardı. Bunlara "Beni İsrail Esbatı (İsrail oğullarının torunları)" denirdi.Bunların böyle çoğalmaları, Mısır'ın eski halkı olan Kıptî'lerin hoşuna gitmiyordu.Onun için bunlara eziyet ediyorlardı.59 PALA, a.g.e., s.153.


80Bir gün Mısır kâhinlerinden biri, Firavun'a (Kabus ibni Mus'ab adlıhükümdara) şöyle bir haber vermişti: "İsrailoğullarından gelecek bir çocuk, Mısırdevletinin batmasına sebep olacak." Firavunda, İsrailoğullarının yeni doğançocuklarını öldürmeye başlamıştı. İşte bu sırada Hz. Mûsa doğdu. Annesi, onu,Firavun tarafından öldürülmesin diye bir sandık içine koyarak Nil nehrine atmayıuygun buldu. Nil nehrinin kenara attığı bu sandığı Firavun'un zevcesi Asiye elegeçirip açtı. İçinden çıkan pek sevimli ve nurlu çocuğu çok sevdi ve onu kendisineevlat edindi. Hz. Mûsa'nın annesi de, bir yolunu bularak, kendisini bu seçkin çocuğasütanne tayin ettirdi.Hz. Mûsa, kendisine düşman olacak Firavun'un sarayında besleniyordu. Bu,Yüce Allah'ın ibret alınacak pek büyük bir hikmeti idi.Hz. Mûsa büyüdü. Bir gün İsrailoğullarından biri ile sokakta kavga eden birKıptî'ye bir tokat attı. Kıptî yere düşüp can verdi. Hz. Mûsa yaptığına pişman oldu.Firavun'dan korkarak Medyen şehrine çıkıp gitti. Orada Şuayb 'in kızı "Safura" ileevlendi. Bir süre sonra Mısır'a dönüp gitmek üzere zevcesi ile beraber yola çıktı.Giderken Tur dağına uğradı. Orada Yüce Allah'ın hitabına kavuştu, kendisinepeygamberlik verildi. Büyük kardeşi Harun'la Firavun'u dine çağırmaya Allahtarafından görevli kılındılar.Hz. Mûsa'nın eli ay gibi parladı. Elindeki asa da, dilediği vakit büyük birejderha oluverirdi. Bunlar birer mucize idi. O zaman Mısır çevresinde büyücülük çokilerlemişti. Firavun bu mucizeleri birer sihir (büyü) sanmıştı. Büyücüleri topladı.Bunlar Hz. Mûsa'ya meydan okudular. Fakat Hz. Mûsa'nın asa mucizesini görünce,büyücülerin hepsi iman ettiler. Bunun bir büyü olmadığını hemen anladılar. Çünkübu asa bir ejderha kesilerek büyücülerin ortaya atmış olduğu hünerlerin hepsiniyutmuştu. Eğer Hz. Mûsa'nın gösterdiği şey, bir gözbağcılık olsaydı, böyle yok etmeüstünlüğü meydana gelemezdi.Çekinmeden Rab olma davasında bulunan Firavun ile Mısır'ın eski halkıKıptî'ler, Hz. Mûsa'nın bu mucizesini gördükleri halde, ne yazık ki, iman etmediler.Daha sonra bir gece, Mûsa, İsrail Oğullarını alıp Mısır'dan çıktı. Süveyş denizi birmucize olarak yarıldı. On iki yola ayrıldı. İsrail Oğullarının on iki kabilesi buyollardan karşı yakaya geçtiler. Bunları izleyen Firavun ile onun ordusu suların


81tekrar kapanması üzerine boğulup gittiler. Yalnız Firavun'un cesedi, suların çarpmasıile sahile atılmıştı. Kendi ölümlü varlığına güvenerek yaratanını unutmuş, Tanrılıkdavasında bulunmuştu. İşte böyle büyük bir gaflet içine düşen bir şahsın akıbetibüyük bir ibret levhası olmuştu.Mûsa, artık Firavun'dan kurtulmuş, İsrail Oğulları ile beraber selâmetle denizigeçerek Tiyh sahrasına gelmişti. Onları burada bırakarak "Tur-i Sina" denilen Tûrdağına gitti. Orada kırk gün kadar Yüce Allah'a ibadette ve yalvarışta bulundu.Mekândan ve zamandan münezzeh olan Yüce Allah'ın hitabına kavuştu. KendisineTevrat kitabı verildi.Hz. Mûsa'ya "Kelimullah" denir. (Yüce Allah, kendisi ile arada bir vasıtabulunmaksızın, niteliği bilinemeyen bir şekilde doğrudan doğruya konuştuğu için buismi almıştır.) Pek büyük bir peygamberdir. Dağınık bir halde yaşayan İsrailOğullarını bir araya toplamış, onları esaret hayatından kurtarmış ve özgürlüğekavuşturmuştu. 60“Vaktâ ki Mûsâ, onlara Rab olduğumuza delâlet eden alâmetler, açıkmûcizeler ile geldi. Onlar; "Bu mûcize diye gösterilen şey ancak uydurulmuş,sihirden başka bir şey değildir. Biz bu sihri veya peygamberlik iddiâsını evvelkiatalarımızdan işitmedik" dediler Mûsâ dedi ki: "Allah, tarafından kimin hidâyetle(peygamberlikle) geldiğini ve hayırlı âkıbetin (Cennet'in) kime nasîb olacağınıRabbim çok iyi bilir. Zâlimler aslâ felâh (kurtuluş) bulmazlar.” (Kasas Sûresi: 36,37)Yoksul Derviş’in şiirlerinde Hz. Mûsa, Tur Dağı’nda Allah ile konuşması“Kelamullah” olması yönüyle aşağıda belirtilen on üç yerde geçmektedir.(2/27/1, 4/103/10, 5/85/7, 5/98/5, 6/2/3, 6/21/8, 6/27/9, 7/127/7, 7/126/3,9/101/8, 12/82/6, 12/86/6, 12/123/2)“Mûsa Tur Dağı’na kelama gider.” 6/27/9“Mûsa olup Tur Dağı’na varandı,” 2/27/1, 7/126/3“Yüzün yere sürevar,Cemalini görevar,60 BİLMEN, a.g.e., s.484.


82Mûsa gibi Tur’a var,Dost yoluna yoluna.” 5/98/5“Ehl-ibeyti sevene,Mûsa, İsa, Meryem Ana,Saygımız cümle insana,Hoş geldiniz, hoş geldiniz.” 9/101/8Ğ- Hz. SüleymanHz. Süleyman, Davut’un oğludur. Onun ölümünden sonra on üç yaşındayerine geçmiş. Sonra kendisine peygamberlik de verilmiştir. Bu bakımdan, babasıgibi peygamberlikle hükümet etme görevlerini bir arada toplamıştır.Hz. Süleyman'a doğuda ve batıda olan hükümdarlar itaat ederek kıymetlihediyeler göndermişler. Yemen Melikesi Belkıs dahi, kendisi ile görüşmeye gelmişti.Kızıl denizinde hazırlattığı donanmayı Okyanus sahillerine yollamıştı. Tetmür veBalebek şehirlerini ve yedi senede de Mescid-i Aksa'yı yaptırıp tamamlamıştı.Süleyman, bir mucize olmak üzere kuşların dillerini ve maksatlarını anlardı.Onun hükmü insanlara ve cinlere, hatta rüzgârlara geçerdi. Ahlâk ve hikmete dairyazıları vardır. Kırk yıl pek muhteşem bir hüküm sürdükten sonra elli üç veya altmışyaşında vefat etmiştir. 61“Biz Davut’a Süleyman’ı verdik. O (Süleyman) ne güzel kuldur. Hakîkaten o,(bütün vakitlerini zikr, tesbîh ve tövbe ile) Allah’a dönen bir kuldur.” (Sâd Sûresi:30)“Biz, Davut ve Süleyman’a (hüküm ve kazâya dâir) ilim verdik. Onlar da;"Allah’a hamd olsun ki, (nübüvvet, kitap ve sâir ilimler ve hikmetle) bizi(kendilerine bu hasletler verilmeyen) mü'minlerin çoğu üzerine üstün kıldı" dediler.”(Neml Sûresi: 15)Âşığımızın şiirlerinde Hz. Süleyman, mülkünün çokluğu ve kuşdilindenanlaması yönleriyle aşağıda belirtilen altı yerde geçmektedir.61 BİLMEN, a.g.e., s.487.


83(4/87/7, 5/31/1, 8/222/2, 8/37/3, 9/150/3)“Rahmandan aldım hulkumu,Pul etme gevher yükünü,Verse Süleyman mülkünü,Yine değmez sevdiğime.” 5/31/1, 9/65/1“Elestü bezminde var imiş yeri,Süleyman’a kuş dilin sorabildin mi?” 8/222/2“Süleyman’ız kuşdilinden okuruz” 5/46/3H- Hz. HızırHızır, asıl imlasıyla el-Hadır kelimesi, hemen bütün kaynaklarda el- Hadr, el-Hıdır şeklinde kaydedildiği görülürse de, doğrusunun el-Hadır olduğu kabuledilmiştir. Bu kelimenin Türkler ‘de Hızır, veya nadiren Hıdır, İranlılarda ise Khezrşeklinde kullanıldığı bilinmektedir. 62Âb-ı hayatı 63 içip ölmezliğe kavuşan kişi. Peygamber veya veli olduğuhususunda rivâyetler vardır. Halk inanışında büyük bir yer edinmiş olup Kur’an-ıKerim’de Mûsa Peygamber ile olan macerası anlatılır. (Kehf / 59 – 81). Onun, dardakalanların yardımına yetişmesi inancı, hayli yaygın olup “Kul bunalmayınca Hızıryetişmez, Hızır gibi yetişmek” vs. kalıplaşmış sözlerde hâlâ yaşar. Hızır’ın İlyasPeygamber’e verilmiş bir lakap olduğunu söyleyenler de vardır. Kelime olarak“yeşillik, yeşerme, tazelik” gibi anlamları olan Hızır, onun gezdiği yerlerin yeşerdiğiinancını doğurmuştur.Efsaneye göre, Hızır, arkadaşı İlyas ile birlikte İskender-i Zülkarneyn’inmaiyetinde bulunmuş ve ona kılavuzluk ederek zulumat ülkesinde âb-ı hayatıaramaya çıkmışlar. Uzun maceralardan sonra Hızır ile İlyas bir pınar kenarındaoturmuşlar ve yanlarında bulunan pişmiş balıkları yerken Hızır’ın elinden bir damlasu balığa damlamış. Balık o sırada canlanıp suya atlamış. Onlar da suyun âb-ı hayatolduğunu anlayarak kana kana içmişler. Sonra İskender’e haber vermişlerse de tekrar62 Ahmet Yaşar OCAK, İslam-Türk İnançlarında Hızır-İlyas Kültü, Ankara 1990, s.59.63 Âb-ı hayatı: Ebedî hayata sebep olan hayat suyudur. Âb-ı Hızır, âb-ı hayvan, âb-ı beka gibiisimlerle de söylenir.


84bu suyu bulamamışlar. İskender âb-ı hayattan mahrum olmuş. Böylece ölümsüzleşenHızır ile İlyas Allah’ın emri ile dünyada sıkıntıya düşenlerin yardımına koşarlarmış.Kıyamete dek sürecek olan bu görevi Hızır denizde, İlyas ise karada yaparmış. Herikisi de senede bir gün buluşup beraberce Kâbe’ye hacca giderlermiş. Onlarınbuluştukları güne “Hızır ve İlyas”tan bozma olarak bugün “Hıdırellez” denilir ki ogünde insanlar kırlara çıkıp eğlenirler. Mayıs ayının altıncı günü olarak bilinir. Hızırefsanesi halk arasında da çok yaygın olduğundan birçok hikâyelere, destanlara dagirmiştir. 64Yoksul Derviş’in şiirlerinde Hızır Peygamber, insanların zorda kaldıklarızamanlarda yetişmesiyle; boz atıyla ve daha çok İlyas Peygamber ile buluştuklarıHıdırellez günüyle aşağıda belirtilen on altı yerde geçmektedir.(3/25/6, 4/42/1, 4/51, 5/70/4, 6/52/3, 6/50/5, 6/13/2, 6/10/4, 7/37/6, 8/26/1,8/202/5, 8/199/3, 10/44/4, 12/45/1, 12/46/1, 12/160/1, 12/166/1)“Yetiş boz atlı Hızır,Sensin hazır ve nazır,Nerde çağırsan hazır” 12/45/1“Yetiş gayrı ya Hızır” 12/160/1“Nereye çağırırsan orda hazır,Sen tut elimizden yetiş ya Hızır” 10/45/4“İmdada yetişen boz atlı Hızır” 10/44/4“Kim ki büyük sevap etti,Haccı burada hac etti,O Hızır elinden tuttuAziz ol dedi su gibi” 10/51/2Hıdırellez GeleneğiYoksul Derviş, son kitabı olan Türkülerin Dili’nde Hıdırellez geleneğinişöyle anlatmıştır.64 PALA, a.g.e., s.216.


85“İnanç bakımından çok önemli anlamlı, duygulu, manevi değeri yüksek olanfeyiz getiren, bereket getiren, rahmet yağdıran, kısmetlerin artması, dileklerin kabuledilmesi, dertlilerin şifa bulması, bütün âlemlerde herkesin evine Hızır uğrayacağıinancı vardır. Çünkü iki üç gün önceden her taraf temizlenir, temiz elbiseler giyilir.O gün kapılar açık tutulur. O gün asla bağ bahçe, ekin mahsul gezilmez. Çünkü ogünün saygısı büyüktür. Mahsulü sahibi gezdi gezmeye gerek yok demenin inancıvardır. O gün bir işe başlanmaz. İşe gidilmez. Çünkü saygısızlık olur. O gün kuzularkoyundan ayrılmaz, danalar anasından ayrılmaz. Yani emişik yayılın O gün enönemlisi dualar yapılır. Yağmur yağması için, evlere Hızır uğraması için, herkesniyet tutar, dilek tutar, Hızır kabul eder. Mühim olan Hızır herkesin inancınasevdiğine bağlı olanıdır. En önemlisi Hızır İlyas anılmasıdır.Türbe, tekke-dergâh ziyareti, ermiş erenler evliyalar huzurunda kutlanır.Orada dualar yapılır. Yemekler pişer, kurban kesilir, herkes kısmetini alır. Yüzyıllarboyunca evrenselleşmiş olan bu gelenek kendi kültürümüzde ve dergâhımızda saygıile karşılanır. Sazlar çalar, deyişler okunur, semahlar yapılar. Kadınlarımız Hıdırellezniyetiyle damızlıksız yoğurt çalar, evlenecek oğlu, kızı varsı hayırlı kısmet dilerler.Çünkü bugün mutlaka gençlerin arzusu yerine gelir. Dualar geri çevrilmez. ÇünküHızır Ellez inancı. Kur’an’da zikredilen peygamberlerden olan Hızır Ellez abu hayatiçmiş, ölümsüzlüğe kavuşmuş. İdris Nebi İsaruhullah, Meyti Resulullah CaferiTayyar gibi bunlarda ölümsüzdür. Amma Hızır İlyas'ın daima denizde, karada, evde,mekânda, her yerde hazır olacağı inancı vardır. Her zaman dilimizde “Yetiş boz atlıHızır evine uğrasın." duaları yapılır.Hıdırellez kutlamalarını birde zahiri yönü vardır, o da herkes giyinip kuşanır.Yayla yerine, yüksek yerlere çıkılır. Ya da ulu ağaçlar altında çiçekli kırlardakutlama yapılır. Gençler dallara salıncaklar kurarlar. Bunlara hıllangaç ta denir. Yinegençler birbirlerine maniler söylerler, akarsudan atlarlar günahları dökülür. Her genço gün ömür boyu hayatının ve geleceğinin hayırlı olmasına, geçim dirlik ve mutlulukdolu günlerinin niyetlerini adarlar. Bu dileklerini ve dualarını büyüklerininhuzurunda yaparlar. Öğle yemeğine kadar şenlik devam eder. Herkes yemek yerinebulgur, yağ, tuz, yoğurt, Hıdırellez kurbanı ekmek getirirler. Birlikte etli pilavpişirilir. Misafirler ve toplanan insanlar yemeklerini yer. Akşama doğru herkes huzur


86ve sevinç ile birbiriyle ve-dalaşır. Yeni seneye sağlıkla buluşmayı, Hızır günükutlamayı dileyip vedalaşırlar.Yüzyıllar önce dergâhımızda kutlanan Hızır günleri ilk olarak genele açık1966 yıllarda bir arada kutlanmaya başlandı. O günden bu yana kutlanmakta, manevibir havası olan bugünde her evden gelen bulgur, yağ, tuz, kurban eti pişirilir. Pişirilenaşlar evvel okul çocuklarından başlayarak dağıtılır, Gelen misafirler ve oradabulunan bütün insanlar yemeklenir. Dualar yapılır, herkes huzur, mutluluk ve sevinçiçinde vedalaşır. Sonra tekrar dileklerinin kabul olması ve tekrar buluşmak dileğiyleayrılırlar. Bizde âcizane dileriz, her insanın, ehlibeyt dostlarının dualarını hak kabuletsin. 65 ”I- Hz. İlyasİlyas Peygamber, İsrailoğulları’na gönderilmiştir. Kavmi, Ba’l adındaki putatapan İlyas Peygamber, onları Allah’a ibadete çağırdıysa da yüz döndürürler. Allahda onların memleketinden bereketi kaldırdı. Yağmur yağmaz oldu. Açlıktan leşleriyemeğe başladılar. Sonunda İlyas’ı arayıp buldular ve sözüne uydular. Sonunda yineazdılar. O zaman İlyas o memleketi terk etti, yerine Elyasa geçti.İlyas, Harun peygamberin torunudur. Tevrat ile amel ederdi. Kur’an-ıKerim’de üç yerde anılır (En’am / 85, Saffat / 123, 132). İlyas peygamber bir ara çoksıkıntıya uğradı, kırlarda, mağaralarda yaşadı. Allah ona bir şehre gitmesini, orada negörürse korkmadan binmesini söyledi. İlyas orada ateşten bir ata bindi ve gözdenkayboldu. Allah onu M.Ö. 880 yılında böylece göğe çekti. Hızır ile görüştükleri veher yıl onunla buluşup hacca gittiklerine dair bir rivâyet vardır. İlyas, karadasıkıntıya düşenlere yardım edermiş. Kıyamete dek yaşayacakmış. Hızır ile İlyas’ınbuluştukları gün Hızır-İlyas’tan bozma olarak bu gün Hıdırellez denilmektedir. 66“İlyâs da, şüphe yok ki gönderilmiş peygamberlerden idi. O vakit kavmine(şöyle) demişti; "Siz Allah’ın azâbından korkmaz mısınız? Allah, sizin deRabbinizdir, evvelki atalarınızın da Rabbidir." Fakat onlar İlyâs'ı yalanladılar.Şüphesiz onlar hazırlanıp (Cehennem'e) götürüleceklerdir. Ancak Allah'ın ihlâssâhibi (mü'min) kulları müstesnâdır.” ( Sâffât Sûresi: 123-128)65 Şemsettin KUBAT, Türkülerin Dili, Afyonkarahisar 2006, s.44.66 PALA, a.g.e., s.244.


87“Zekeriyyâ, Yahya, Îsâ ve İlyâs'a da hidâyet (peygamberlik) verdik. Onlarınhepsi sâlihlerden idiler.” (En'âm Sûresi: 85)Yoksul Derviş’in şiirlerinde İlyas Peygamber’in adı Hızır Peygamberleberaber Hıdırellez şenliklerinde aşağıda belirtilen on beş yerde geçmektedir.(3/25/6, 4/42/1, 4/51, 5/70/4, 6/52/3, 6/50/5, 6/13/2, 6/10/4, 7/37/6, 8/26/1,8/202/5, 8/199/3, 12/45/1, 12/46/3, 12/160/1)“Hemi İlyas hemi Hızır,Hemi padişah hemi vezir,Nere baksan anda hazır,Sefa geldin Hızır İlyas” 4/51/7“Yine çoştu şu dertli saz,Sefa geldin, sefa geldin,Bugün bize Hızır İlyas,Sefa geldin, sefa geldin.” 4/41/3“Hızır İlyas günü yoğurt çalarlar,Giyinip kuşanıp zülfüm tararlar,Büyük ağaçlara hıllangıç kurarlar,Ata geleneği geniş köyümün.” (Köyümün Destanı) 10/164/6, 7/37/6, 3/25/6“Ariflere dildaş ol,İlyas ile haldaş ol,Hızır ile yoldaş ol,Dost yoluna yoluna” 5/70/4İ- Hz. Yunusİsrailoğulları peygamberlerindendir. Musul dolaylarında bulunan Ninovaşehri halkına gönderildi. Onlar ise puta tapmakta devam ettiler. Onlara Allah’ınazabını haber verdiyse de aldırış etmediler. O zaman Yunus öfkelenerek Diclekenarına indi ve dolmuş bir gemiye kimseden habersiz bindi. Yunus peygamber


88gemiye Allah’ın izni olmadığı için bir müddet sonra gemi yürümedi. Gemiciler“içimizde bir suçlu var, kura çekelim, kime çıkarsa onu denize atalım” dediler. Kuraüç defa Yunus’a çıktı. Onu denize attılar. Büyük bir balık gelip onu yuttu. YunusAllah’ın izni olmadan bulunduğu yeri terk ettiği için pişman oldu, af diledi. Balığınkarnında kırk gün tövbe etti. Sonunda Allah’ın affetmesi sonucu balık onu sahileçıkarıp bıraktı. Yunus balığın karnından çıkınca bedende tek tüyü kalmamış ve çokzayıflamış. Allah onu bir kabak bitkisi gölgesinde memesi süslü ceylanlar ile besledi.Bu arada Ninova halkı da pişman olup onu aramaya çıktılar. Yunus Ninova’ya geridönünce halkı ona inandı. Yunus peygamber hakkında Kur’an-ı Kerim’de bir sûre(No:10) ve 20 kadar âyet vardır. (En’am/ 86, Saffat/139–148, Enbiya/ 87,88). 67“Muhakkak Yûnus (bin Metâ) da peygamberlerdendir.” (Sâffât Sûresi: 139)“Biz Yûnus'un duâsına icâbet edip, onu gamdan (gecenin, denizin ve balığınkarnındaki karanlıktan) halâs eyledik (kurtardık) . Bunun gibi biz mü'minleri halâsederiz.” (Enbiyâ Sûresi: 88)“Biliniz ki; Allah’ın evliyâsı için azâb korkusu, nîmetlere kavuşmamaküzüntüsü yoktur.” (Yûnus Sûresi: 62)Âşığımızın şiirlerinde Hz. Yunus, kendisini balığın yutması hadisesiyle,aşağıda belirtilen iki yerde geçmektedir.(5/69/3, 8/202/4)“Yunuslayın bir sudaSeni de balık yuda” 5/69/3“Şöyle bir mübarek nisan ayında,Yunus’un balıktan çıktığı gibi.” 8/202/4J- Hz. Zekeriyaİsrailoğulları peygamberlerindendir. Süleyman peygamberin neslindendir.Beyt-i Mukaddes’te Tevrat’ı yazan ve kurban kesen odur. Meryem’in dayısıdır.Meryem onun himayesinde büyümüştür. Çok ihtiyar yaşındayken oğlu Yahyadünyaya geldi. Şehit edilişi hakkında iki rivâyet vardır. Birincisi Yahudilerin Hz.67 PALA, a.g.e., s.496.


89İsa’nın babasız doğması üzerine onunla Meryem hakkında çıkardıkları dedikodudur.İkincisi ise Yahya’nın öldürülme fermanı çıkınca ona yardım etmesidir. Rivâyetegöre düşmanlarından kaçıp Beyt-i Mukaddes’te bir kavak ağacının içine gizlenmiş,ancak eteği dışta kalmış. Şeytan da bunu Yahudilere gösterince onlarda kavak ağacıile birlikte onu testereyle kesmişler. Bu sırada Zekeriyya 65 yaşında imiş. Kur’an-ıKerim’de onun hakkında 20 kadar âyet vardır (Al-i İmran/18,19,25,41,57, En’am/85,Meryem/2-10, Enbiya/89). 68“Bunun üzerine Rabbi onu (Meryem'i) güzel bir kabûl ile kabûl etti. Onugüzel bir nebât (bitki) gibi büyüttü. Zekeriyyâ'yı da ona (bakmaya) kefîl kıldı.Zekeriyyâ ne zaman mihrâba (odaya) girse, onun yanında bol rızık (yiyecek)bulurdu. "Yâ Meryem! Bu (rızk) sana nerden geliyor?" dedi. O da; "Bu, Allah,tarafındandır. Şüphe yoktur ki, Allah, dilediği kimseyi hesâbsız olarak rızıklandırır"derdi.” (Âl-i İmrân Sûresi: 37)“Zekeriyyâ mihrâbında (odasında) namaz kılarken, melekler (Cebrâil) onaşöyle nidâ etti (seslendi): "Muhakkak Allah, sana kendinden gelen kelimeyi (yâniÎsâ) tasdîk edici ve kavminin seyyidi (efendisi) ve nefsine hâkim ve sâlihlerden birpeygamber olduğu hâlde Yahyâ'yı müjdeler.” (Âl-i İmrân Sûresi: 39)Yoksul Derviş’te Hz. Zekeriya; katledilmesiyle, saklandığı kavak ağacınıniçindeyken kesilmesi vak’alarıyla, iki yerde geçmektedir.(5/69/7, 5/98/7)“Gör n’oldu Zekeriya,Hem biçildi ikiye” 5/98/7, 5/69/7K- Hz. YahyaZekeriyya peygamberin oğludur. İsa peygamberden 6 ay veya 3 sene öncedoğmuştur. Çok genç yaşta kendisine peygamberlik verildi. Annesi İlyase,Meryem’in amcasının kızıdır. Mûsa peygamberlerin şeriatı ile amel etmekteykenİncil indirilmiş ve onunla amel etmeye başlamıştır. İsa peygamberin geleceğinikavmine o haber vermiştir. Filistin hükümdarı Herot kendisini çok sevdiği halde,Mûsa peygamberin şeriatına göre kendisine nikâh düştüğü halde İncil’e göre68 PALA, a.g.e., s.503.


90evlenmeleri yasaklanan kardeşinin kızı ile evlenmek istedi. Yahya buna karşı çıktığıiçin kız ve annesi Salome’nin ısrarı üzerine Herot, Yahya’nın boynunu vurdurarakşehit etmiştir. Bu olay, İsa peygamberin göğe çekilmesinden sonra olmuştur. 30yaşında şehit olan Yahya peygamberin katilleri büyük bir azab ile cezalandırılmıştırve hepsi helak edilerek soyları kesilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de onun hakkında 20kadar âyet-i kerime vardır ( Al’i İmran/38–51, Meryem/2–11). (PALA, 2003, s.490)“Ey Zekeriyyâ! Biz seni Yahyâ isminde bir oğulla müjdeleriz. Ondan önce buisimle kimseyi isimlendirmedik (bu adı vermedik).” (Meryem Sûresi: 7)“(Biz Zekeriyyâ'ya Yahyâ'yı ihsân ettik ve şöyle dedik:); "Ey Yahyâ! Kitâbı(Tevrât'ı) kuvvetle tut" ve biz ona (Yahyâ aleyhisselâma) daha çocuk iken (rivâyetegöre henüz üç yaşındayken) hikmet verdik (Tevrât'ı ve fıkhî hükümlerini anlamakâbiliyeti v erdik).” (Meryem Sûresi: 12)Yoksul Derviş’te Hz. Yahya, katledilmesiyle, kesilmesiyle dört yerdeanılmaktadır.(5/69/7, 5/98/7, 5/46/3, 9/65/1)“Gör n’oldu Zekeriya,Hem biçildi ikiye,Kesildi kolu Yahya(nın)Dost yoluna yoluna.” 5/98/7, 5/69/7L- Hz. İsaİsrailoğullarının son peygamberi. Kendisine İncil indirilmiştir. İsa Peygamberbir mucize olarak Meryem’den babasız olarak doğdu. Bu olaylar Kur’an-ı Kerim’deteferruatıyla anlatılır. (Meryem/16 vd.) Yine İsa Peygamber hakkında Kur’an-ıKerim’de 22 yerde geniş bilgi vardır. (Meryem/16–34, Bakara/84, Nisa/156–159,Maide/109–120 vs.) İsa, Cebrail’in Meryem’e üflediği ruhtur. Bu nedenle neyedokunsa ona can verir, ölüleri diriltir. Körlerin gözünü açmak, çamurdan kuşlaryapıp can vererek uçurmak, bebekken konuşmak, su üstünde yürümek gibi mucizelergöstermiştir. 30 yaşında kendisine Peygamberlik verilmiştir. Üç yıl müddetle halkıAllah yoluna çağırdıysa da ancak 12 kişi kendisine inanmıştır. Bu 12 kişiye “Havari”


91denir. Yahudiler onu öldürmeye kalkışınca Havarilerden biri onlara yardım etti. İsaPeygamber bir eve gizlenmişti. Bulup bir tepeye çıkardılar ve çarmaha germekistediler. Ancak İsrailoğullarının gözüne onu şikâyet eden kişi İsa sûretinde görüldü.Onu çarmıha gererek öldürdüler. Hz. İsa melekler tarafından dördüncü kat göğekaldırıldı. Kendisine kıyamete dek ömür verildi. Ahir zamanda Şam’a inecek vehalkı İslam dinine davet edecektir. Kıyamet alametlerinden biri de bu hadisedir. Yereinince Kudüs’te Deccal’i öldürecek ve Tur-ı Sina’ya çıkacaktır. O sırada Ye’cüc veMe’cüc yeryüzünde fesat çıkaracaktır. Sonra kendisi de insanlarla beraber Tur’daninecek ve adaletle hüküm sürecektir. Putları kıracak Mehdi ile buluşacaktır. İsaPeygamber hakkında birçok kaynakta geniş malumat vardır. İsa Peygamberindoğumu Miladi takvimin başlangıcı olmuştur.İsa Peygamber, edebiyatta birçok yönleriyle ele alınır. Meryem’in İsa’ya gebekalışı, doğumu esnasında ve bebekken gerçekleşen olağanüstü haller, peygamberlikmucizeleri, özellikle elle dokunması (mesh) ve nefesi ile körleri gördürüp hastalarıiyi etmesi, ölüleri diriltmesi, dünyaya değer vermemesi, bir merkep sırtında gezmesi,kendi söküğünü kendisi dikmesi, ölmeyip göğe çekilmesi, dördüncü kat göktebulunması, maddeden arınmış olması ve hiç evlenmemesi vs. birçok yönlerden eskişiirimizde çeşitli hayal ve sembollere konu olmuştur. Rivâyete göre Hz. İsa’nınüzerinde bir tas, bir tarak ve bir iğne varmış. Birinin eliyle su içtiğini, bir başkasınınparmaklarıyla sakalını taradığını görünce tası ve tarağı bırakmış. Göğe çıkarıldığızaman üstünde dünya nimeti olarak yalnızca bu iğne bulunmuş ve bu yüzden sorguyaçekilmiştir. Onun için de dördüncü kattan ileri geçememiştir. “Mesih” lakabıylabilinir ve kendisine Ruhu’l Kudüs denir. 69“(Nûh ve İbrâhim) sonra onların arkalarından Peygamberlerimizi ard ardagönderdik. Hepsinden sonra da Meryem oğlu Îsâ'yı onlara tâbi kıldık, peygamberolarak gönderdik. Ona İncîl'i verdik. Ona tâbi olan mü'minlerin kalblerindebirbirlerine şefkat ve merhamet ihsân ettik.” (Hadîd Sûresi: 27)“Bir vakit Meryem oğlu Îsâ şöyle demişti: "Ey İsrâiloğulları! Ben sizeAllah’ın peygamberiyim. Benden evvel Mûsâ'ya nâzil olan Tevrât'ı tasdîk edici ve69 PALA, a.g.e., s.248.


92benden sonra gelecek Ahmed (Hz. Muhammet) ismindeki peygamberinmüjdecisiyim.” (Sâf Sûresi: 6)Âşığın şiirlerinde, Hz. İsa, dört kat göğe çekilmesi ve kendisine “Ruhu’lKudüs, Ruhullah” denilmesiyle aşağıda belirtilen on bir yerde geçmektedir.(2/27/3, 3/47/2, 4/103/10, 6/2/4, 6/37/40, 6/27/13, 7/126/3, 7/127/7, 9/101/8,12/86/6, 12/123/2)“Dördüncü gök makamıdır İsa’nın” 6/27/13“İsa ve Ruhullah odur,Müminlere penah odur” 6/2/4“İsa olup gökyüzünde göründü,Mûsa olup Tur Dağı’na varandı,Ali olup kaleleri kıranda,Peygambere varır yolu çocuklar.” 2/27/1, 7/126/3“Ehl-i beyti sevene,Mûsa, İsa, Meryem Ana,Saygımız cümle insana,Hoş geldiniz, hoş geldiniz.” 9/101/8M- Hz. Muhammed (571-632)İslam peygamberi Hz. Muhammed Mustafa. Hz. Muhammed, Miladi 571senesinde, Rumi aylardan Nisan ayı içerisinde, kameri Rebiülevvel ayının on ikincipazartesi gecesi sabaha doğru dünyaya gelmiş, o gece gün doğmadan âlem nur iledolmuştur. İlk peygamber ve ilk insan Hz. Âdem’den itibaren evlattan evlada geçen“son peygamberlik nuru” O’nda sahibini bulmuştur. Peygamberimiz henüz dünyayateşrif etmeden babası Abdullah vefat etmiş, onun ölümünden sonra zevcesi ÂmineHatun pek mübarek bir erkek çocuk dünyaya getirmişti. O çocuğa “MUHAMMED”adını verdiler.Buhari’nin Sahih’inde peygamberimizin nesebi Adnan’a kadar sayılmakta isede Taberi, tarihinde, Resul-i Ekrem’in nesebini Hz. İbrahim’e kadar götürür.


93Muhammed “pek çok hamd ü sena olunmuş, övülmüş” demektir.Hz. Peygamber altı yaşına gelince annesi de vefat etmiştir. Babadan yetimanadan öksüz kalan Muhammed’e dedesi Abdulmuttalib bakmıştır. Dedesininölümünden sonra amcası Ebu Talib O’nu yanına almış. O’nun yetişmesine büyük birözen göstermiştir. Amcası Ebu Talib’in yanında ticaret ile iştigal ettiği sıralarda Hz.Hatice ile evlenmiştir.Resulü Ekrem efendimize kırk yaşlarında nübüvvet, kırk üç yaşlarında darisalet gelmiştir.O, yirmi üç senelik peygamberlik hayatında durmadan dinlenmeden çalışmış,insanları Allah’ın nizamında hak ve adalete, gerçek eşitliğe ulaştırmak için buluştuğuher fertle görüşmüş, topluluklara hitap etmiştir.İrtihal edinceye kadar insanlığı ince bir telkin edasıyla bilfiil örnek olarakirşad etmiştir. Daima sevdirmiş, kolaylaştırmıştır; zorlaştırmamıştır. Sevdirme vekolaylaştırma O’nun bütün hayatının tasviridir. Geleceğin mürşitlerini de şöyleceirşad etmiştir. “Sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz. Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz.”(Mişkatü’l-Mesabih, No.3722).O, büyük bir öğretmendi. O’nun bizzat yetiştirdiği hukukçu, siyasetçi,kumandan ve (Suffa Ehli) öğretmenleri yüzlercedir. O zengin-fakir, kuvvetli-zayıf,ayrımına katiyen yer vermez; hüküm verirken Allah korkusuyla ürperir ve daima enbüyük hâkim olan Allah’ın adaletini hatırlatırdı. Allah’ın şeraitini tatbik ederken, enyakınlarına bile taviz vermez, mutlak adaleti icra ederdi. Bir defasında; “Allah’ayemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık etseydi onunda elini keserdim”buyurmuştur.O’nun giydiği elbiselerden başka bir elbisesi olmazdı. Kuru bir yatak, hurmalifi dolu bir yastık, bir su kabı ve bir hayvan derisi O’nun bütün serveti, bütün eşyasıidi. O Hakkı ezmek için muhtelif silahlara sarılmış muannit zalimler güruhuna karşı,Allah (c.c) tarafından cihat vermekle mükellef kılınmıştır.O bir operatör misali kılıcını küfrün kalbinde bir şifa neşteri gibi dolaştırmış,rahmet olarak gönderildiğinin şuuru içinde şifa kabul etmek istemeyen azgın kâfirleriçinde hidâyet ve afv niyaz etmiştir. Şöyle buyuruyordu onlar için: “Allah’ım!


94Kavmimi doğru yola ilet. Günahlarını bağışla. Çünkü onlar yaptıklarının farkındadeğillerdir.” (Şerhü’ş-Şifa, 1/237).O, hayatında bir defa olsun yalan söylemediği, vaadinden dönmediği içindüşmanları tarafından dahi “Emin” sıfatıyla anılmıştır.O, zikri ve fikri ile daima Allah’a karşı kâmil bir teslimiyet içerisindeyaşamış, en büyük ruh huzurunu “Gözümün Nuru” dediği namazda bulmuştur. Herişi hamd ile biterdi. Bütün işlerinde Allah’a dua ve niyaz halinde olurdu.O, hayatında bir defa olsun kalp kırıcı bir söz ve davranışın sahibi olmamıştır.O, insanların en çok gönül alanı idi. Daima tatlı söz söyler, herkese karşı güler yüzgösterirdi.Tevazu O’nda zirveleşmiştir. O, insanlar arasında zengin-fakir, asil-köleşeklinde bir ayrım yapmaz; yapılmasını da hoş karşılamazdı. “Hepiniz Âdem’inçocuklarısınız. Âdem ise topraktandır.” Buyuruyordu. (Et-Tac, 5/60)O, kendisine dahi farklı muamele yapılmasını sevmezdi. Bir merhametmembaı idi. Kalbi bütün canlılara karşı şefkatle çağlardı. “Merhamet ediniz ki Allahda size merhamet etsin” buyururdu. (Et-Tac 5/17)O’nun ahlakı ilahi ahlak olan Kur’an ahlakı idi. Cenab-ı Hak O’na: “Sen yücebir ahlak üzerindesin” buyurmuştu. (Kalem/4)Allah’ın kendisine verdiği peygamberlik vazifesini bihakkın ifa eylediktensonra, hicretin 11.yılı Rebiülevvel ayının 12.sinde (m.632) Pazartesi günü güneşinzevailinden sonra ve gruptan önce irtihal etmişlerdir. Divan şiirinde İslam-Türktopluluğunda birçok adlar ve sıfatlarla anılmıştır. Birkaçını şöylece sıralayabiliriz:Ahmed, Ahmed-Muhtar, Bahr-i Kerem, Fahrü’l-Ki-ram, Fahr-i Cihan, Habibullah,İki Cihan serveri, İmamü’l-Enbiya, Mahbub-ı Huda, Mahmud, Mustafa, Rasul,Rasulullah, Ümmi, Hazret vs. vs. Birçok mucizeleri, birçok beyitleri süslemiştir.Her şair O’nun hakkında na’tlar yazmış; hayatı, savaşları ve mücadeleleribirçok edebi esere konu olmuştur. Her Müslüman’ın O’nun hakkında bilmesigerekenleri şairler de ele almış, böylece dini ve tasavvufi edebiyatımızızenginleştirmişlerdir. Varlığın ilki O’dur. Cihan güzelliğinin tecellisidir. İnsanlarınefendisi, ezel ve ebedin tek hâkimidir. İncil O’nun gelişini haber vermiştir. Arş’a


95çıkmış, çerh ü zemin O’na secde etmiştir. Ondan daha üstün şefaatçi yoktur. O’nunümmeti olmakla Müslümanlar övünür. O’nun vasıflarını hakkıyla kimseciklerövemez, bitiremez, anlatamaz. O, Peygamberlerin imamıdır. Birçok mucizelergöstermiştir. Ebü’l Kasım, Resul-i Emin’dir. Zatıyla âlem şeref bulmuştur. ŞeytanO’nun kılığına giremez.Bunlar gibi birçok özelliklerini saymak mümkün değildir. Edebiyatta bütünbu özellikleriyle şiirlere konu edinilir. 70“Muhammed, peygamberlerden başka (bir şey) değildir. O'ndan evvel dahanice peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi O ölür yahut öldürülürse, ökçelerinizinüstünde (gerisin geri) mi döneceksiniz. Kim (böyle) iki ökçesi üzerinde (ardına)dönerse, elbette Allah'a hiçbir şeyle zarar yapmış olmaz. Allah, şükür (ve sebât)edenlere mükâfât verecektir.” (Âl-i İmrân Sûresi: 144)”Muhammed, Allah’ın insanlara gönderdiği peygamberidir. O'nunla birlikteolanlar kâfirlere karşı şiddetlidirler. Birbirlerine karşı pek merhâmetlidirler.” (FethSûresi: 29)Yoksul Derviş’in şiirlerinde Hz Muhammed, Allah kavramından sonra en çokgeçen dini unsurdur. Tüm şiirlerde, Muhammet, Muhammed Mustafa, MuhammetNebi, Muhammet’ül Emin, Server Muhammet, Ahmet-i Muhtar, Habip, Habibullah,Hak Habibullah, Hakk’ın Gülü Goncası, Resul, Hz. Resul, Resulü Ekrem, Ahmet,Ahmet-i Muhtar, Nebilerin Öncüsü, Fahr-i Kâinat, Kâinatın Sultanı, İki CihanınGülü, İki Cihan Güneşi, İns ü Cinin Sultanı, Efendim, ifadeleriyle 252 yerde HzMuhammed geçmektedir.(1/9/9, 1/4/5, 1/3/4, 1/17/7, 1/10/4, 1/26/7, 1/36/8, 1/34/10, 1/26/8, 1/22/11,1/33/10, 1/18/5, 2/6/1, 2/59/4, 2/27/3, 2/13/4, 2/25/2, 2/68/3, 2/93/6, 2/6/1, 2/10/2,2/61/1, 2/102/8, 3/16/2, 3/9/1, 3/10/1, 3/31/4, 4/128/2, 4/79/3, 4/9/5, 4/80/4, 4/15/1,4/52/5, 4/37/6, 4/55/5, 4/57/7, 4/58/1, 4/66/2, 471/6, 4/75/1, 4/71/1, 4/52/4, 4/82/2,4/51/6, 4/76/7, 5/60/1, 5/59/2, 5/59/1, 5/55/6, 5/51/4, 5/30/2, 5/31/2, 5/34/3, 5/35/3,5/48/3, 5/23/5, 5/21/3, 5/20/5, 5/17/6, 5/15/3, 5/14/1, 5/13/1, 5/12/6, 5/11/5, 5/9/1,5/7/3, 5/5/7, 5/59/1, 5/61/6, 5/58/2, 5/45/2, 5/44/1, 5/41/4, 5/22/5, 5/21/7, 5/13/5,70 PALA, a.g.e., s.343.


965/12/6, 5/11/6, 5/10/2, 6/41/1, 6/37/45, 6/37/43, 6/37/41, 6/35/22, 6/34/4, 6/6/9,6/4/11, 6/146/3, 6/145/3, 6/144/3, 6/139/4, 6/139/3, 6/139/2, 6/135/4, 6/133/1,6/119/4, 6/114/1, 6/111/1, 6/110/3, 6/110/1, 6/104/1, 6/98/1, 6/94/1, 6/92/3, 6/92/2,6/92/1, 6/89/2, 6/85/6, 6/84/6, 6/83/6, 6/78/1, 6/76/5, 6/75/7, 6/74/15, 6/74/14,6/74/10, 6/72/9, 6/71/4, 6/71/2, 6/129/2, 6/135/5, 6/144/4, 6/145/2, 6/33/14, 6/33/13,6/27/14, 6/27/6, 6/24/78, 6/24/77, 6/22/58, 6/22/52, 6/19/5, 6/17/13/, 6/17/9, 6/14/1,6/13/12, 6/8/1, 6/62/1, 6/66/4, 6/69/5, 6/70/3, 6/70/5, 6/41/4, 6/3/1, 6/129/1, 6/114/5,6/107/1, 6/76/1, 6/73/7, 6/45/5, 6/46/3, 6/48/2, 6/70/1, 6/69/4, 6/126/4, 6/90/5,6/103/2, 6/23/69, 6/59/5, 7/136/5, 7/134/2, 7/16/2, 7/88/1, 7/33/1, 7/16/3, 7/18/6,8/228/2, 8/224/4, 8/193/2, 8/184/1, 8/181/7, 8/176/5, 8/172/3, 8/118/1, 8/101/2,8/41/2, 8/27/2, 8/182/1, 8/177/5, 8/242/1, 8/80/1, 8/76/2, 8/57/2, 8/50/2, 8/48/6,8/237/4, 8/230/5, 8/179/4, 8/235/2, 8/223/1, 9/79/1, 9/69/7, 9/66/2, 9/61/2, 9/59/3,9/54/7, 9/53/6, 9/29/2, 9/8/3, 9/7/1, 9/138/1, 9/79/3, 9/75/1, 9/8/6, 9/7/5, 9/55/1,10/108/4, 10/109/2, 10/113/2, 10/117/4, 10/118/1, 10/128/4, 10/129/1, 10/129/4,10/144/14, 10/145/5, 10/148/4, 10/150/2, 10/151/1, 10/154/3, 10/180/4, 10/69/1,10/66/6, 10/46/4, 10/33/3, 10/30/2, 1028/7, 10/151/6, 10/67/2, 10/30/1, 10/29/1,10/27/5, 10/12/6, 11/24/4, 11/18/3, 11/17/1, 11/20/3, 11/95/1, 11/97/4, 11/98/1,11/102/5, 11/113/6, 11/18/5, 11/134/7, 11/35/4, 11/31/7, 11/18/6, 11/17/3, 11/111/2,11/31/4)Âşık, Hz Muhammet’e büyük bir sevgi duymaktadır ve O’nu sevmeyenlerin,tanımayanların; O’nu Hakk’ın habibi, iki cihan serveri, nebilerin öncüsü olarakgörmeyenlerin insan olduklarından şüphe eder.SAYMAYANLAR İNSAN MIDIR ?“Tabiplerin tabibiniSaymayanlar insan mıdır?Yüce Hakk’ın HabibiniSevmeyenler insan mıdır?Yüz yirmi bin peygamberiSayar severiz onlarıİki cihan serveriniSaymayanlar insan mıdır?


97Hakk’ın gülü goncasınıNebilerin öncüsünüİnsan dini düşüncesiniSaymayanlar insan mıdır?” 12/11/1Yine “Hz Muhammet” adlı şiirinde Yoksul Derviş, Hz Muhammet’e karşıhasret ateşiyle yandığını ve O’ndan şefaat beklediğini, medet umduğunu söyler.“Fani dünyadan dönüşü,İki cihanın güneşi,Yaktı hasretin ateşi,Medet senden ya Muhammet,Umarız senden şefaat.” 12/13/1Yoksul Derviş, kendi deyişiyle iki cihanda hak olan Hz. Muhammet’einandığını, iman ettiğini; O’nun adının hep dilinde, ikrarında olduğunu söyler.“İki cihan güneşimiz,Ol Muhammet Mustafa’dır.”10/67/2, 11/31/7“İmanım, ikrarım Hak Habibullah” 8/48/6“Fikrimiz, zikrimiz Hak Habibullah”“Şu iki cihanda haksın Efendim”4/82/2“Dü cihanın sultanıdır Muhammet” 8/177/4“İki cihanın gülüsün” 4/51/6“İlim deryası Ahmet” 6/69/4“İki cihan serverine” 4/52/4Yoksul Derviş, Hz. Muhammet’in Allah’ın habibi, dostu olduğunu söyler veAllah’ın da Hz. Muhammet’i övdüğünü belirtir.“Hakkın Habibi Dostu” 6/70/1“Allah, Muhammet’i övdü.” 3/31/4


98Âşık, ümmeti olduğu, ümmeti olmaktan mutluluk duyduğu HzMuhammet’ten iki dünya saadeti için yardım ister, medet umar, şefaat diler.“Cümlemiz yoluna koymuşuz canı,Sensin dü cihanda şefaat kani,Nasip eyle bize dini imanı,Kıl şefaat ya Hz. Muhammet” 5/10/4“Ol gün azim divan kurulur,Herkesin ameli anda görülür,Ettiğinden bir bir hesap sorulur,Hakk’tan ümmetini diler Muhammet.” 6/11/2“Biz yürürüz Muhammet’in izinde” 6/129/1“Senden umarlar şefaat,Yardım eyle Hak Muhammet” 1/26/8“Yoksul Derviş söyler bunu dert ile,Allah, bizi Muhammet’e yad kıla,Yalvarırım sana binbir dil ile,“Cümlemize şefaat ya Muhammet”“Bir cur’a sun kevserinden elime,Salâvatın tesbih olsun dilime,Sen bakarsın bu biçare halime,Kıl şefaat ya Hz. Muhammet” 5/10/2“Umarım ki dergâhından ayırma,Dü cihanda şefaatten ayırma,Aşkın baki olsun gönlümden ırma,Ya Muhammet cümlemizi affeyle” 5/11/6


99“Peygambere ümmet olduk.” 2/61/1, 7/33/1“Ümmet eyle bizi ol Mustafa’ya”5/113/5“Şefaat ya Resulullah” 9/138/1, 6/46/3“Şefaat sahibi Habibullah’tır” 8/57/2“Ki medet ya Resulullah” 9/75/1, 1/11/2“Muhammet ümmeti ehl-i iman” 10/27/5“Olabilsem Muhammet’in ümmeti” 10/27/5“Medet ya Muhammet cürm ile geldim”5/12/1Hz. Muhammet, iki cihana yani dünyada ve ahirette Müslümanlara şahtır,müminler için gidilebilecek en doğru yoldur.“İki cihana şah olanDoğup şems ile mah olanMüminlere hem rah olanAhmed-i Muhtar” 1/41/4Yoksul Derviş, Allah’tan, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz.Muhammet’in hatrına dualarının kabul edilmesini ister ve Allah’ın bizleri HzMuhammet’ten iki dünyada ayırmamasını diler.“Ümmet için gece gündüz ağlayan,İki gözyaşını umman eyleyen,Mahşer günü affımızı dileyen,Allah bizi Muhammet’ten ayırma.” 5/12/7“Ol Habibin hürmetineDuamızı kabul eyle” 10/30/1“Mustafa’yın hürmetine Ey İlahi,” 6/41/4


100Yoksul Derviş, tüm Müslümanların da Hz. Muhammet’i salâvatla anmalarınıister. Şairin “Yüzbin Oldu Yarelerim” adlı kitabının yetmiş birinci sayfasında“Resul’e Salâvat” adlı şiiri vardır.“Salavatla överiz Hz. Muhammet’i” 6/126/4“Salavatın tesbih olsun dilimize” 5/10/2“Hz Muhammet O’na salavat” 8/76/2“Salavat ver Muhammet’e” 5/21/7, 3/10/1, 6/45/5“Aşkla ver salavat” 11/11/5“Ol Habibe salavat” 5/35/3“Salavat Ya Resulullah’a” 6/48/2Hz. Muhammet, kainatın kendisiyle övündüğü bir resuldür.“Cenap-ı Resul-u Fahr-i Kainat” 2/10/2Yoksul Derviş, dünyanın da Hz. Muhammet’e salâtla selam getirdiğini söyler.“Çark-ı felek okur salatla selam” 6/59/5Hz. Muhammet’in adı, “Kerbela Şehitlerine” adlı birinci kitapta da çokgeçmektedir. Âşığımız, Kerbela olayını gerçekleştirenlerin; Hz. Muhammet’insözünü dinlemediklerini söyler ve Hz. Muhammet’in bu olay yaşanırken neredeolduğunu sorar ve onun katliama mani olmasını, yetişmesini ister.“Tutmadılar Muhammet’in sözünüMasum yavruların yaktı özünüAlkana buladı nurlu yüzünüYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/9/9“Bakmadılar Muhammet’in sözüneOd vurdular ehli beytin özüneKıydılar Hüseyin’in nurlu yüzüneYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/4/5


101“Dedemiz Hazreti Muhammet nerdeEhli beyt susuzdur bir ıssız yerdeYetiş babam bizim halimiz gör deYetiş Allah ya Muhammet ya Âli” 1/17/7Âşığımız, Kerbela katliamını yapanların Hz. Muhammet’in şefaatine nailolamayacaklarını, Allah’ın huzuruna çıkmaya yüzlerinin olmayacağını söyler. Hz.Muhammet’in torunlarına nasıl kıydıklarını, Hz. Muhammet’in hiç mi hatırınınolmadığını sorar.“Mahşerde tövbesi kabul olmasınİnşallah rahmete nail olmasınYarın Muhammet’e yüzü kalmasınYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/22/11“Mahşere çıkacak kalmasın yüzüSöylemesin dili tutmasın diziKerbela çölünde n’eyledi biziYetiş Allah ya Muhammet ya Ali”1/22/11“Yezitler bu dünya size kalır mı?Bu işlerden Allah razı olur mu?Yarın Muhammet’e yüzün kalır mı?Yetiş Allah ya Muhammet ya Âli” 1/23/11“Evlad-ı Resule nasıl gıydılarEhli ayalini susuz koydular” 1/17/3“Hep yıkıldı Ehli beytin çadırıYok mu idi, Muhammet’in hatırıEhli beyte salladılar satırıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/19/8


102Kerbela’da, Yezit’in Hz. Hüseyin ashabına yaptığı zulüm, Âşığımızınyüreğini delmiştir, Âşığımız bu acı ve zulüm karşısında önce Allah’ı, sonra Hz.Muhammet’i ve Hz. Ali’yi yardıma çağırır.“Hüzün ile ciğerimi deldi bu acıFigan edip ağlar yirmi dört bacıYezit yaptı bize zulüm ile acıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/15/51. Miraç HâdisesiHz Muhammet’in Allah ile buluştuğu Miraç hâdisesi Âşığımızın şiirlerindeon yedi yerde geçmektedir.(3/16/5, 5/9/5, 5/19/10, 5/25/4, 6/70/2, 6/20/21, 6/28/15, 6/139/2, 6/139/3,6/84/6, 7/16/6, 8/177/3, 10/108/5, 10/180/4, 12/22, 12/23, 12/24)Miraç Hadisesi kısaca şöyledir: Peygamberliğin on üçüncü senesinde de"Miraç" mucizesi olmuştur. Şöyle ki: Peygamber Efendimiz, Medine'yehicretlerinden sekiz ay önce Recep ayının yirmi yedinci gecesi idi. Cibril-i Emingeldi ve "Burak" adında bir binek getirdi. Peygamberimizi alıp Kudüs’teki "Mescid-iAksa"ya götürdü. Oradan göklere çıkardı. Peygamber Efendimiz nice âlemler gördü.Diğer peygamberlerin ruhları ile görüştü. "Sidretü'l-Münteha" denilen makama kadarvardı. Yüce Allah'ın birçok tecellisine kavuştu. Peygamberin kendisine ve ümmetinebeş vakit namaz farz kılındı. Aynı gece ve kısa bir zaman içinde evine geri getirildi. 71“Miraç Gecesi’nde Hakk’a kavuştu.” 8/177/3“Ayne’l yakin Hakk’ı gördü, görüştü.” 8/177/3“Yedi kat Miraç’a varan” 5/9/5“Miraç’a kâdem bastı” 6/70/2“Allah Habibine dedi Miraç’ta” (Sevgi saygı göster sarıl insana) 3/16/5,7/16/6Âşığımız, Miraç gecesinde Cebrail’in, Hz. Muhammet’i sardığını ve “Nenninenni” diyerek uyuttuğunu söyler.“Cebrail’in belediği (sardığı)71 BİLMEN, a.g.e., s.504.


103Nenni diye salladığıCümle âlemin dilediğiNenni Muhammet’im nenni” 5/9/2Yoksul Derviş’in “Türkülerin Dili” adlı son kitabında geçen “Miracımız”12/22, “Miracı Nebi” 12/23,24 adlı şiirleri tamamen Miraç Gecesi için yazılmıştır.“Miracımız kutlu olsun,Bu gece Miraç gecesi,Hep insanlar mutlu olsun,Bu gece Miraç gecesiSenden medet senden Mürvet,Hak habibi ya Muhammet,Bizlere eyle şefaat,Bu gece Miraç gecesi.Bu gece gökler açıldı,Bu gece nurlar saçıldı,Rahmet kapısı açıldı,Bu gece Miraç gecesi.Mucizatın ayan oldu,Bin bir kelam beyan oldu,Mülkü melek devran oldu,Bu gece Miraç gecesi.Yoksul Derviş’im niyeti,Oku daim salavati,Ere Hakk’ın inâyeti,Bu gece Miraç gecesi.” 12/22/1“İki cihan güneşi,Cümle enbiyanın başı,


104Akıt gözlerinden yaşı,Bugün Miraç gecesinde.Gafil olma münkir kişi,Secdeye koyasın başı,Yürüdü muallak taşı,Bugün Miraç gecesinde.Muhammet’ül Emin dendi,Mescid-i Aksa’ya indi,Oradan Ak Burak’a bindi,Bugün Miraç gecesinde.Öyle merasimler geçildi,Nice perdeler açıldı,Yedi kat gökler seçildi,Bugün Miraç gecesinde” 12/23.Âşığımız, miraç kelimesini bir de “Gönüllere miraç etmek” anlamındakullanmaktadır.“Bir gönüle miraç eyle” 8/90/5, 11/120/4.“Gönülde miracı var” 2/99/5, 7/61/5“Gönüle miraç ettik” 3/18/5, 8/164/5“Sırat dedikleri gönül köprüsü” 10/110/3


105ÜÇÜNCÜ BÖLÜMKİTAPLARAllah, insanlara yine insanlardan peygamberler göndermiştir. Bupeygamberlerden bir kısmına da kendi emirlerini ve yasaklarını, kendisine ibadetşekillerini öğreten kitaplar indirmiştir.A- TEVRAT, ZEBUR, İNCİL, FURKAN, YÜZDÖRT KİTAP.Bu kitaplardan bir kısmına "Suhuf" denir. Bunlar birkaç sayfalık kitaplardır.Kitaplardan dördü de büyük kitaplardır. Suhufların ve büyük kitapların toplamınıYüzdört kitabı oluşturur.On sahife Hz. Âdem'e, elli sahife Hz. Şit'e, otuz sahife Hz. İdris'e, on sahifeHz. İbrahim'e verilmiştir. Büyük kitaplara gelince: Tarih sırasına göre bunlardanbirincisi Hz. Musa’ya verilen Tevrat'tır. İkincisi Hz. Davut’a verilen Zebur’dur.Üçüncüsü Hz. İsa'ya verilen İncil'dir. Dördüncüsü de, Hz. Muhammet’e verilenKur’an’dır.Allah, bu kitapları vahiy yolu ile göndermiştir. Ya Cibril-i Emin adındaki birmelek aracılığı ile bildirmiş yahut başka bir şekille ilham etmiştir. Bu kitaplara "İlahiKitaplar" denildiği gibi, taşıdıkları yüksek vasıftan dolayı "Semavi Kitaplar" veCibril-i Emin aracılığı ile indirilmiş olduklarından da "Münzel Kitaplar" da denir. 72(2/70/5, 2/14/6, 2/20/5, 2/11/4, 4/41/6, 4/128/4, 4/36/6, 5/6/6, 5/45/2, 5/46/3,5/54/6, 5/74/3, 5/34/9, 5/6/3, 6/6/8, 6/70/11, 6/145/5, 6/144/5, 6/84/2, 6/3/5, 7/136/4,7/15/5, 7/46/5, 8/251/4, 8/9/3, 9/8/4, 9/29/4, 9/77/2, 9/8/4, 10/20/1, 10/117/3,10/115/7, 11/26/3, 11/18/4, 11/18/4)Yoksul Derviş, şiirlerinde dört kitaba da yer vermiştir. Tevrat, Zebur, İncil veFurkan (Kur’ân); birçok şiirde bu kitapların adları beraber geçerken, bazı şiirlerde iseKur’an ayrı olarak yer almıştır.Bu şiirlerde Kur’ân, diğer ismi Furkan ile anılır. Yoksul Derviş bu dört kitabıbildiğini ve okuduğunu, herkesin de bunları okuması gerektiğini söyler.72 BİLMEN, a.g.e, s.24.


106“Hakkı için Fürgan Tevrat’ı, Zebur” 8/251/4“Tevrat’ta Fürkan’da okunur methi” 6/145/5“İncil’i Zebur Fürgan’ı” 5/54/6“Hem İncil’i hem Fürkan’ı okuruz” 5/46/3“Okuduk dört kitabı” 6/70/11“Dört kitabı açın okun” (Aşk imandır, sevgi Kur’an) 7/15/5, 2/70/5“Okursan dört kitabı” (Hakkın gerçeklerini anlarsın) 5/34/7Şiirlerin bazılarında kitapların isimleri verilmeyip onun yerine dört kitapdenilir. Dört kitabı yazanın Allah olduğu belirtilir.“Yazan Âlim dört kitabı” 4/41/6Yoksul Derviş, insanlar içinde ayrımcılık yapmanın yanlış olduğunu söyler vedört kitapta geçenin de aynı kavram ve değerler olduğunu, insanların bir olduğunuvurgular.“Bir ülkede ayrım nedirİnsanlara çağrım nedirDört kitapta duyrum (duyurulan) nedirNe sen vardır ne de ben” 4/128/4İnsanoğlu dört kitabı okusa da, ibadetlerini tam olarak yapsa da; bir insanınkalbini kırarsa, yaptıkları ibadetin ve okumanın hiçbir kıymeti yoktur. Âşığımızaşağıdaki dörtlükte bunu vurgular.“Dört kitabı da yutsan daHakk emrini tutsan daKıymeti yok ne etsen deBir gönüle değersen” 10/117/3, 10/115/7Âşığımıza göre, insanın yaratılışında ahlakı, hali, davranışları dört kitaptayazılıdır.


107“Dört kitapta yazılıdır sireti (hâli, ahlakı)” 10/20/1Yoksul Derviş, dört kitabı okuyup anlayanların onda derin bir manabulduklarını dile getirir.“Dört kitap manası ne” (Allah’ın derin manalarını ifade etmeleri)5/45/2“Dört kitapta gerçek ulu bilindi” 6/6/8Âşık, dört kitapta Allah’ın anıldığını, her an zikredilmesi gerektiğinibelirtirken “yâ-hû, yâ men-hû” denilirse her an Allah’ın zikredilmiş olacağını vekelime-i tevhid ile de imanın kuvvetleneceğini söyler. “Ya-hû” kelimesinin lügatanlamı “Ey Tanrı!” olup, dervişlerin: “Allah’a ısmarladık” yerinde birbirlerineverdikleri selam. Bu sözün karşılığı “ya men-hû” dur.“Dört kitapta yazar buHer dem zikrin olsun buDersen yahu yamenhuLailahe illallah” 5/6/6, 5/74/3Allah, insanoğlunun sapıttığı zamanlarda onları uyarmak için yüz dört kitapgöndermiştir. Yoksul Derviş şiirlerinde yüz dört kitaba yer vermiştir. Yüz dörtkitabın Allah’tan geldiğini, insanların kurtuluşu için indirildiklerini söyler.“Hak’tan nazil olan yüz dört kitabı,Yazıp (Kur’an’ı) Muhammet’e veren kim idi?” 6/84/2“Yüz dört kitap insan için inmiştir.” 2/11/4“Gökten yüz dört kitap indi” 2/14/6“Yüz dört kitapta yeri var.” (Anne sevgisi) 2/20/5, 7/46/5, 9/29/4“Yüz dört kitapta bu durur” (Allah’ın varlığı ve birliği) 5/6/3“Yüz dört kitapta şanı var.” (Hz. Muhammet) 6/3/5


108B- KUR’AN-I KERİM (FURKAN)Şiirler de en çok yer verilen kutsal kitap ise Kur’an’dır. Kur’an-ı KerimAllah’ın Cebrail vasıtasıyla Muhammet’e yirmi üç senede Arapça olarak indirdiği,bize kadar ilk nazil olduğu şekilde tevatürle, yani yalan söylemeleri mümkünolmayan üstün vasıflı insanların bildirmeleri ile gelen ve mushaflarda yazılı olup,okunması ile ibadet edilen, hiçbir kimsenin bir benzerini getiremediği vegetiremeyeceği son ilahi kelamdır.“De ki, insanlar ve cinler birbirlerine yardımcı olarak, (belâgat, güzel nazmve kâmil mânâda) bu Kur'ân-ı Kerîm’in bir benzerini ortaya koymak için bir arayagelseler, yemîn olsun ki, yine de benzerini ortaya koyamazlar.” (İsrâ Sûresi: 88) 73Âşığımızın şiirlerinde Kur’an-ı Kerîm, aşağıda belirtilen 106 yerdegeçmektedir.(2/10/1, 2/112/1, 2/102/3, 2/70, 2/34/5, 2/59/3, 2/12/2, 3/13/3, 3/16/6, 3/22/1,3/31/2, 3/50/5, 3/51/1, 4/37/4, 4/111/2, 4/128/1, 4/128/5, 4/23/1, 4/37/7, 4/44/1,4/64/4, 5/32/1, 5/108/2, 5/110/6, 5/111/4, 5/54/6, 5/49/7, 5/49/6, 5/49/4, 5/49/3,5/49/2, 5/16/2, 5/9/1, 5/6/3, 6/31/1, 6/26/11, 6/23/68, 6/23/67, 6/22/55, 6/40/3,6/71/4, 6/75/8, 6/106/1, 6/114/6, 6/139/3, 6/142/4, 6/143/2, 6/143/6, 6/42/6, 7/87/5,7/84/1, 7/17/5, 7/16/7, 7/15/1, 8/46/4, 8/41/7, 8/76/1, 8/50/5, 8/188/4, 8/177/1,8/176/5, 8/126/3, 9/8/6, 9/152/7, 9/152/5, 9/152/6, 9/148/2, 9/148/1, 9/82/2, 9/84/7,10/172/2, 10/156/5, 10/155/5, 10/101/4, 10/129/2, 10/149/2, 10/20/1, 10/21/2,10/21/1, 10/36/2, 10/36/8, 10/66/7, 10/67/4, 10/69/4, 11/28/6, 11/29/5, 11/31/4,11/31/5, 11/32/2, 11/18/6, 11/97/5, 11/101/3, 11/102/5, 11/105/6, 11/134/3,11/134/6, 11/139/5, 12/3, 12/15/1, 12/18/1, 12/25/5, 12/47/2, 12/60/3, 12/69/6,12/83/7, 12/159/6)Yoksul Derviş, Kur’an’ı, Hakk’ın buyruğu, Allah’ın kelamı, ulu rahmet,kutsal kitap olarak görür ve O’na gönülden inandığını, ikrar verdiğini söyler.“Allah’ın kelamı Kur’an-ı Kerim” 4/37/7, 11/139/5“İkrarım Kur’an’dır amentü billah” 5/108/2“Kur’an bize ulu rahmet” 9/152/6, 11/31/473 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.306.


109“Kutsal kitap Kur’an’ımız” 10/67/4, 11/32/2“Öyle yüce kutsal kitabımız var” 3/51/1“Nasip eyle Kur’an, Allah” 6/40/3Yoksul Derviş “Aşk İmandır, Sevgi Kur’an” (2/70, 7/15) adlı şiirinde imanıaşka, Kur’an’ı da sevgiye benzetir. Yine bir şiirinde Kur’an’dan dünyanın dersaldığını söyler.“Dünya ders aldı, Kur’an ışığından” 3/51/1, 7/84/1Âşık, son kitabında geçen, “Kitabını Oku” (12/3) adlı şiirde, tümMüslümanları kendi kitaplarını okumaya, öğrenmeye davet eder.“Oku öğren kitabını iyi bak” 4/128/5“Seyrederken mehtapları,Kendi kitabını oku,Bırak başka kitapları,Kendi kitabını oku.Kulak ver merdi arife,Ne gerek var başka tarife,Dalga dalga, sayfa sayfa,Kendi kitabını oku.Sevgi çamuruyla karıl,Birlik duvarına örül,Sev sevil insana sarıl,Kendi kitabını oku.Fırsat elden kaçmadan,Boşa zaman geçirmeden,Can kuşunu uçurmadan,Kendi kitabını oku.” 12/3


110Yoksul Derviş, “Dost İline Götür Beni” adlı kitabında yazdığı “Olur” (5/49)adlı şiirinde Kur’an okuyan kişinin erenlere karışacağını, dünya lezzetindengeçeceğini, Kur’an’ın ona yoldaş olup Kur’an’ı seveceğini söyler.“Kim Kur’an’ı her gün aça,Erenlerden dolu içe,Dünya lezzetinden geçe,Varlığından üryan olur.Her kim okudu Kur’an hem,Paha yetmez gümüş, dirhem,Haktan olun ona ilham,Ol gül iken sultan olur.Kur’an okursa bir kişi,Hak katında makbul işi,Gayrı da olmaz teşvişi,Hem yoldaşı Kur’an olur.” 5/49Yoksul Derviş, kendisi de hafız olduğu için, Kur’an-ı Kerim’e tam hâkimdirve şiirlerinin birçok yerinde “Allah söyler Kur’an’ında” gibi ifadeler sık sık görülür.“Hakk buyurdu bize Yüce Kur’an’da” 9/82/2, 11/102/5“Kur’an-ı Kerim’de budur öğütü” 7/17/5, 8/176/5“Kur’an’da zikretti bunu var eden” 11/134/32“Kur’an’da âyette bile yeri var” 8/41/7“Böyle yazdı Kur’an’ında” 11/31/5“Her buyruğu Kur’an’dadır.” 11/101/3“Allah söyler Kur’an’ında” 8/126/3.Aşığımız insanda Hak varlığının olduğunu ve Allah’ın buyruklarının daKur’an’da olduğunu söyler.“Hak varlığı insandadırHer buyruğu Kur’an’dadır” 9/80/1“Hakk varlığı var insandaBöyle yazıyor Kur’an’da” 4/128/1


111Yoksul Derviş’in sohbeti, konuşmaları, hep Allah’ın kelamıdır.“Hak kelamı sohbetimiz” 9/152/5


112DÖRDÜNCÜ BÖLÜMMELEKLERNurdan yaratılmış olan melekler dişi ve erkek değildirler, yemezler, içmezler,uyumazlar. Halleri başka yaratılmışlara benzemez. İlahi emirleringerçekleştirilmesinden sorumludur. Allah bunlara kudret vermiştir. Daima tesbih vezikir içindedirler. Melekler gece gündüz Allah’a ibadet edip O’nun emri ile işgörürler. Ondan önce söz söylemezler. 74Yoksul Derviş’in şiirlerinde melekler, daha çok nurdan yaratılmış melekler vegörevleri olan büyük melekler olarak iki şekilde karşımıza çıkmaktadır.(1/6/9, 1/3/8, 1/34/10, 1/17/4, 1/16/3, 1/18/8, 1/3/9, 2/34/6, 2/102/4, 2/11/4,4/46/7, 4/55/3, 4/102/2, 4/127/4, 4/65/2, 4/58/5, 4/106/1, 4/101/6, 4/118/1, 5/58/6,5/113/2, 5/7/4, 5/74/6, 5/58/1, 5/8/3, 5/8/5, 9/8/1, 9/7/1, 6/54/4, 6/33/12, 6/33/11,6/33/9, 6/33/5, 6/32/7, 6/29/1, 6/28/17, 6/21/34, 6/18/15, 6/17/12, 6/11/13, 6/9/12,6/8/2, 6/7/5, 6/7/2, 6/7/1, 6/34/3, 6/34/7, 6/34/10, 6/60/1, 6/59/4, 6/65/9, 6/65/5,6/67/9, 6/72/2, 6/72/7, 6/74/1, 6/80/8, 6/77/3, 6/83/3, 6/83/5, 6/83/6, 6/84/3, 6/92/3,6/127/3, 6/92/6, 7/87/6, 7/76/2, 8/228/3, 8/177/2, 9/60/4, 10/151/1, 10/151/2,10/153/4, 10/184/1, 10/156/2, 10/153/5, 10/151/3, 10/151/7, 11/19/3, 11/135/1,11/21/6, 11/17/2, 11/18/1)Şiirlerde, nurdan yaratılmış olan melekler, devamlı Allah’ı zikrederler.“Melekler hep bu adı,Gece gündüz okudu,Başka zikri yok idi,Lailahe illallah” 5/8/3,“Hu ismi Hakk’ın adı,Kurt kuş dilde söyledi,Meleklerin bünyâdı, (temeli, esası)74 PALA, a.g.e., s.315.


113Lailahe illallah” 5/7/4, 5/74/6,“Anda Hakk’ın durağı,Budur dinin direği,Meleklerin bayrağı,Lailahe illallah” 5/8/5“Mürşit-i kâmil nefesi,Meleklerin hu avazı” 5/58/1“Görün balıklar ne işler,Denizde tesbihe başlar,Gökteki melekler kuşlar,Zikrederler Yunus gibi.” 7/76/2Yoksul Derviş, Hz. Muhammet’in doğduğu gece meleklerin O’na kanat gerip,secde ettiklerini söyler.“Melekler kanat gerdiler,Nurdan kundağa sardılar,El bağlı divan durdular,Muhammet doğduğu gece.” 9/7/2, 11/17/2“Sedalar arşa dokundu,Salata selam okundu,Melekler secdeye indi,Muhammet doğduğu gece.” 9/8/1, 11/18/1Yoksul Derviş şiirlerinde, meleklerin, şehitlere cenneti vaat ettiklerini veevliyalarla el bağlayıp oturduklarını söyler.“Cümle evliya divan kurdular,Bütün melek el bağlayıp durdular,Kevser ırmağından bir su verdiler,


114Bugünleri gördük Allah eyvallah.” 4/65/2, 11/135/1“Son sözünde bile dedi “İstiklal”,Saygısıyla anarız Mustafa Kemal,Melekler şehide etti istikbal,Ruhu vadilerde dönen şehitler.” 7/87/6, 2/34/6Âşığımızın şiirlerinde, Hz. Ali’nin doğumuyla meleklerin yeryüzüneindiklerini, O’na selam verip salâvat okudukları; Hz. Ali’nin yiğitlikleriyleövündüklerini ve Hz Ali’nin öldürülmesiyle de meleklerin inleyip ağladıklarınıyazar.“Melekler yere üştü” (Hz. Ali’nin doğumuyla) 10/156/2“Melekler cem olup geldi” 4/58/5“Gökten melek yere yağar” 6/11/13“Bütün melekler hep yere indi” 6/33/9“Bütün melekler salat okur dem be dem” 6/33/12“Melekler durdu selama” 6/9/12, 6/7/1“Melekler gelip durdu selama” 6/67/9, 11/21/6“Melekler her an durur selama” 6/84/3“Meleklerin gözü yaş ile doldu” (Hz. Ali’nin öldürülmesi) 6/92/3“Bir saat birden melekler bağrışıp” 6/29/1“Tuttu cihanı melekler avazı” 6/28/17Ayrıca şiirlerde melekler, Kerbela Faciası’ndan dolayı da büyük şaşkınlık veüzüntü duyup, inlerler ah u efgan ederler.“Yezitler şahımı attan düşürdü,Susuzluktan ciğerini pişirdi,Meleklerde kendileri şaşırdı,Yetiş Allah ya Muhammet ya Ali.” 1/17/4


115“Gökte melek, yerde insan ağlaşır.” 4/118/1“Melekler de durdu ah u efgana” 4/106/1“Melekler başladı ah ı efgana” 1/16/3“Arşta melek feryadını dinliyor” 8/228/3A- AZRAİLDört büyük melekten biridir. Ruhları almakla vazifeli melek, melek'ül-mevt,ölüm meleği de denir.(3/45/5, 4/93/7, 4/97/2, 4116/7)Âşığımızın şiirlerinde Azrail, can alma göreviyle ilgili olarak geçmektedir.“Bu canımı Azrail’e vermeden” 4/93/7“Azrail tutmadan sen tut elimi” 4/97/2“Azrail değilim boynunu vurmam” 4/116/7Yoksul Derviş, Azrail’e canını verene kadar yârinin, sevdiğinin peşindekoşacağını söyler.“Yoksul Derviş yeri görmedenGayri canım Azrail’e vermedenYorulmadan usanmadan, durmadanO yârin peşinde koşası vardır.” 3/45/5B- CEBRAİLDört büyük melekten biridir. Peygamberlere vahiy getirmek, onlara Allah’ınemir ve yasaklarını bildirmekle vazifeli melektir. Buna Cibrîl, Cibril-i Emîn, Rûh-ulEmîn, Rûhu’l-Kudüs de denir.(1/18/5, 4/127/3, 4/93/6, 5/9/2, 5/45/7, 5/46/5, 5/58/3, 6/6/3, 6/8/4, 6/8/5,6/21/7, 6/21/33, 6/22/7, 6/23/13, 6/23/13, 6/23/69, 6/23/71, 6/33/10, 6/33/9, 6/34/4,6/34/7, 6/42/7, 6/69/8, 6/23/11, 6/34/8, 6/92/3, 6/93/3, 6/84/1, 6/84/1, 6/72/3, 6/35/7,6/92/3, 6/139/4, 7/134/2, 10/151/1)


116Yoksul Derviş, Cebrail’in Hz. Muhammet’e Allah’tan haber getirdiğinisöyler.“Hakk Habibe getirirdi Cebrail” 6/23/10“Allah kelam söylediCebrail’e söyledi” 5/45/7“Ver Cebrail, Muhammet’e ver haber” 1/18/5“Cebrail’dir sana vahiy getiren” 4/93/6Âşığımız, Cebrail ‘i Hz. Muhammet’e âyetleri getirmesinden dolayı ilk hocaolarak görür.“Cibril-i Emin’dir ilk hocaResul-u Ekrem’e verdi ilk hece” 7/134/2Melekler, insanın yaratılışıyla insana secde etmişlerdir.“Cebrail, Mekail secdeye indi” 4/127/3“Secdeye vardı Cebrail” 6/8/4“Secde kıldı anı gördü Cebrail” 6/33/8Âşığımız, Miraç gecesinde Cebrail’in, Hz. Muhammet’i sardığını ve “Nenninenni” diyerek uyuttuğunu söyler.“Cebrail’in belediği (sardığı)Nenni diye salladığıCümle âlemin dilediğiNenni Muhammet’im nenni” 5/9/2C- İSRAFİLDört büyük melekten biridir. Kıyamet kopacağı vakit Sûr denilen boruyaüfürmekle vazîfeli olan melek. İsrafil, Sûr'a iki defâ üfürecektir. BirincisindeAllah’tan başka her diri ölecektir. İkincisinde hepsi tekrar dirilecektir.


117(4/95/7, 5/11/4, 5/11/4, 6/34/8, 6/33/10, 6/72/4, 6/84/4, 6/92/3, 6/72/4, 6/84/4,9/147/5)Yoksul Derviş’in şiirlerinde İsrafil, Sûr’unu üflemesiyle geçmektedir. İsrafilSûr’unu üflediği zaman ölmüş olan tüm insanlar tekrar dirilecektir.“Vurulunca orda İsrafil Sûr’u” 4/95/7“İsrafil Sûr’unu vurduğu günlerNebat biter gibi uyanır canlarCem olmuş başına cümle yarenlerHaktan ümmetini diler Muhammet” 5/11/4“Kurulunca mizan ile teraziİsrafil Sûr’unun gelir avazı” 9/147/5Ç- MİKAİLDört büyük melekten biridir. Ucuzluk, pahalılık, kıtlık, bolluk yapmak, ferahve huzur getirmek ve her maddeyi hareket ettirmekle görevli melektir.(4/127/3, 5/46/5, 6/6/3, 6/34/8, 6/72/4, 6/84/4, 6/92/3)Yoksul Derviş’in şiirlerinde Mikail, İnsana secde etmesiyle geçmektedir.“Cebrail, Mekail secdeye indi” 4/127/3Âşığımız, aşağıdaki mısralarda Allah aşkıyla kendinden geçen insanın,Kırklarla, ermişlerle ve meleklerle beraber olacağını söylemiştir.“Gâh Cebrail ile gâh Mikail ileyizKırklarla sohbette üçler bileyiz” 5/46/5


118BEŞİNCİ BÖLÜMÂYETLER, SÛRELER, HADİSLERA- ÂYETLERÂyet, alâmet, işâret, mûcize, ibret anlamlarına gelir. Kurân’daki sûrelerimeydana getiren cümle veya cümleciklerden her birine âyet denir. Çoğulu âyâttır.Kur'ân’da 114 sûre, 6666 âyet vardır. 75“Biz sana apaçık âyetler indirdik. Onları fâsıklardan (kâfirlerden) başkasıinkâr etmez." (Bakara Sûresi: 99)Yoksul Derviş’in şiirlerinde âyetlere çok rastlanır. Âşığımız hafız olmasısebebiyle şiirlerinde âyetlere sıkça yer vermiştir. Şiirlerdeki âyetler Kur’an’da yeraldığı şekilde aynen yer almaz, âyetlerin belli kısımları yer alır.Yoksul Derviş, öncelikle tüm gerçeklerin âyetler ile beyan edildiğini söyler.“Âyet ile oldu beyan” (Aşk imandır sevgi Kur’an) 7/15/3Ayrıca insanların şüpheye düştükleri konularda âyetlere ve hadislerebakmalarını söyler.“İşte hadis işte âyete bakın” 11/97/5Âşığımız, günah işleyenleri uyarır ve bu halleriyle âyeti, hadisi inkârettiklerini söyler.“Farkına var büyük günah edersinÂyeti hadisi inkar edersin” 11/97/6, 10/129/3Yoksul Derviş, insana saygı gösterilmesi gerektiğini, bunun (Kur’an’da)âyette yerinin olduğunu söyler ve insanlara kardeşliği öğütler.“Kur’an’da âyette bile yeri varSaygı sevgi göster sarıl insana” 4/75/675 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.33.


1191-Ahsen-i Takvîm:Ahsen-i Takvim, en güzel boy ve sûret, bedenen ve rûhen en güzel olananlamına gelir.“Biz insanı ahsen-i takvîm üzere yarattık.” (Tîn Sûresi: 4)Yoksul Derviş, insanın Ahsen-i takvim üzere yaratıldığını söyler.“Ahsen-i takvimdir insan sûreti” 10/20/12-“Aleme hül beyan” âyetiRahman Sûresinde geçen bu ifade “Âleme beyan etme” anlamındadır.Allah insanları kendi nurundan yarattığını ve tüm nimetleriyle kâinatı da onuniçin yarattığını âleme beyan etmiştir. Yoksul Derviş de insanın değerini vurgulayanşiirinde insanı Allah’ın kendi nurundan yarattığını vurgulamıştır.“Anlar isen aleme hül beyanda,Rahman’daki Ümmü’l Kur-an (Kur’an’ın özü) insandır.” 2/11/3Rahman Sûresinde; göklerin düzeninden, Allah’ın insanlara olan lütfu veikramından, insanın yaratılışından, Allah’ın kudretinden, kıyamet gününden ve ogünde isyankârların cezalandırılmasından ve inananların kavuşacağı nimetlerdenbahsedilmektedir.“Allah, yeri mahlûkat için yaratmıştır. Orada meyveler ve salkımlı hurmaağaçları vardır. Yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.” (Rahman: 10-12)3-Alleme’l-Esma 10/147/5Rahman Sûresinde geçen bir ifadedir. Allah’ın doksan dokuz ismini âlemlerebildirdiği, doksan dokuz ismini insanlara verdiği nimetlerle âlemlere gösterdiğikastedilmektedir.“Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? Büyüklük ve ikramsahibi Rabbinin adı ne yücedir!” Rahman Sûresi: 77-78.“Allemel Esma’dan süzülüp geldiGerdana gülleri dizilip geldi,


120Sûre-i Rahman’da yeri varÂdem Baba eğesinde yeri varKadınlar eşittir dedi peygamber” 2/10/24- “Bilenle bilmeyen bir olur mu hiç?”Kur’an’ın otuz dokuzuncu sûresi olan Ez-Zümer Sûresi dokuzuncu âyettegeçen bu ifade Âşığımızın şiirlerinde de geçmektedir.“Bilenle bilmeyen bir olur mu hiç?” 8/167/55-Bismillah âyetiÂşığımız, Kur’an’ın ilk sözü olan “Bismillah”(E'ûzübillâhimineşşeytânirracîm bismilahirrahmanirahim) âyetinin de ilk olarakyazıldığını ve onu bir işe başlamadan evvel söylememiz gerektiğini belirtir.“(Ey Habîbim!) Kur'ân okuyacağın zaman E'ûzübillâhimineşşeytânirracîmbismilahirrahmanirahim söyle” (Nahl Sûresi: 98)“Bismillah âyeti yazılmış gider.” 3/65/3“Diyelim baştan bismillah” 11/111/2“Bismillah ile başlar” 5/7/76-Ela lağnetullahi alez zalimin“Allah'ın lâneti zalimler üzerinedir.” Hud Sûresinde geçen bu âyeti YoksulDerviş, Kerbela’da Hz. Hüseyin ve yakınlarının bulunduğu kervanı katledenler içinkullanmıştır.“Elleri kurusun Allah zaliminEnbiya evliya dediler aminEla lağnetullahi alez zalimin” 8/238/5“Kim Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalimdir? İşte bunlar, Rablerinearz edilecekler ve şahitler de, "Rablerine karşı yalan söyleyenler işte bunlardır"diyeceklerdir. Biliniz ki, Allah'ın lâneti zalimler üzerinedir.” (Hud Sûresi 18)


1217- ElifElif harfi, Kur’an’ın ilk harfidir ve Allah’ın varlığını, birliğini temsil eder.Yoksul Derviş, bu anlamı kastederek,“Elif’in manasını bil de görelim” 4/23/1“Elifte var bin bir hece” 4/87/6, 4/11/1, 6/4/11, 6/98/2 demiştir.8-Eşref-i Mahluk:Eşref-i Mahluk, yaratılmışların içinde en şerefli olan insan anlamındadır.Kur’an’da geçen “Biz insanı en güzel şekilde yarattık.” (Tin Sûresi, 4. âyet)bu ifadenin anlamını Âşığımız, şiirlerinde kullanır.“Her varlıktan üstün insandır ancak” 7/35/1“Üstün varlık insan gelir sıraya” 11/102/6“Her varlıktan kutsal doğdu cihanaSevgi saygı göster sarıl insana” 4/74/7“Her varlıktan üstün insan dediler” 10/20/2“Her varlıktan kutsal insan” 8/131/29-Ev etna farkına varan insandır.Vel-necm Sûresi’nde geçen bir ifadedir. Bu ifade “nefsini bilmek, ona sahipolmak” anlamındadır.“Ev etna farkına varan insandır.” (Nefsinin farkına varan insandır.)2/11/2“Onlar yalnız zanna ve nefislerin sevdasına uyuyorlar. Halbuki onlara Rableritarafından yol gösterici gelmiştir. Yoksa her arzu ettiği şey, insanın kendisinin mi(olacak) dir ? ” (Necm Sûresi: 23-24)“Cenâb-ı Hakk'ın huzurundan korkup, nefsini (gayr-i meşrû) nefsânîarzularından (hevâ ve isteklerden) men eden kimsenin varacakları yer muhakkakCennet'tir.” (Nâziât Sûresi: 40)


12210-Fukarâ-yı Sâbirîn:Fukarâ-yı Sâbirîn, Dilenmeyip sabreden ve İslâmiyet'e uyan fakirleranlamındadır ve Kur’an’da geçmektedir. Yoksul Derviş’te fakirlere bu âyeti söyleyiponları sabırlı olmaya davet etmektedir.“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerdenbiraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber! ) Sabredenleri müjdele !”(Bakara: 155)“Hak Kur’an’da bunu böyle buyurmuşFukara-yı sabirîn demiş” 4/88/611-Fağlemenne HuFağlemenne Hu ifadesi Muhammet Sûresinde (Kurân’ın kırk yedincisûresinde) geçen bir ifadedir ve Kelime-i Tevhit’i, Allah’ın birliğini ifade eder.Yoksul Derviş gerek Kur’an’da, gerekse Allah tarafından insanlaragönderilen yüz dört kitapta Fağlemenne Hu’nun olduğunu söyler.“Kur’an-ı Kerim’dedirFağlemenne Hu dururYüz dört kitapta bu dururLa ilahe ilallah” 5/6/3“Ey Muhammet! Bil ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. Hem kendigünahın için, hem de mümin erkekler ve mümin kadınlar için Allah'tan bağışlanmadile. Allah, sizin gezip dolaştığınız yeri de duracağınız yeri de bilir.” MuhammetSûresi: 1912-La ilahe ilallah:Kelime-i Tevhît,"Lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah" sözüdür. Manasışöyledir: “Allah’tan başka ilâh yoktur. Muhammet O'nun resûlüdür, peygamberidir.”Yoksul Derviş’in şiirlerinin birçok yerinde kelime-i tevhit geçer.“İlâhınız bir tek Allah'tır. O'ndan başka ilâh yoktur. O, rahmândır, rahîmdir.”(Bakara Sûresi: 163)


123“La ilahe ilallah” 5/5/1, 5/7/1, 5/15/1, 5/14/6, 5/74/3“Kur’an-ı Kerim’dedirFağlemenne Hu dururYüz dört kitapta bu dururLa ilahe ilallah” 5/6/313-Merecel bahreyni yelte gıyan âyeti ve lülü-i mercanRahman Sûresinde geçen bu ifade “O iki deniz birbirine temas ettikleri zamanonlardan inci ve mercan (lülü-i mercan) çıkar.” anlamındadır. Yoksul Derviş buâyetten yola çıkarak güzel benzetme yapmış ve iki denizi Hz. Ali ve Hz. Fatma’ya;onlardan çıkan inci ve mercanı da Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e benzetmiştir.“(Acı ve tatlı) iki denizi salıverdi birbirine kavuşuyorlar. Fakat aralarında birengel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar. Şimdi Rabbinizin hangi nimetleriniyalanlıyorsunuz? İkisinden de inci ve mercan çıkar. Şimdi Rabbinizin hanginimetlerini yalanlıyorsunuz?” (Rahman Sûresi: 19-23)“Merecel bahreyni yelte gıyan” 6/107/2, 8/59/3“Merecel bahreyni de bulduk ihsanı” 4/59/5(4/77/3, 4/59/5, 6/107/2, 6/119/2, 8/59/3)“Lülü-i mercan âyeti” 4/42/4“Lülü-i mercan dürdanesi var” 4/47/2“Lülü-i mercan aşkın badesi” 8/101/3(4/42/4, 4/51/2, 4/47/2, 4/59/5, 6/99/2, 6/107/2, 6/119/2, 8/59/3, 8/101/3)14-Nun dan gelir nuna gider.Bu ifade, Yasin Sûresi’nde geçen, Allah’ın “Kün” “Ol” emri ve feyekün“Yok ol” emrini kastetmektedir. Kâinat, Allah’ın “Ol” emri ile olmuştur ve “Yok ol”(Feyekûn) emri ile kâinat yok olacaktır.


124Âşığımız burada “Nundan nuna” derken “Kün” emrindeki nun harfinden“feyekûn” emrindeki nun harfine kadar geçen süre yani dünyanın yaratılışından,kıyametin kopuşuna kadar geçen süreyi ifade etmektedir.“Gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya kâdir değil midir? Elbettekâdirdir. Çünkü o her şeyi yaratandır, her şeyi bilendir. O'nun emri, bir şeyi dileyinceona sadece "Ol!" demektir. O da hemen oluverir.” (Yasin Sûresi: 81,82)“Nuna gelir nuna gider.” 2/112/115-“Oku” emriAllah’ın, Hz. Muhammet’e Hira Dağı’ndaki ilk emri “Oku”dur.Yoksul Derviş, bu olayı telmih eder ve okumanın önemini vurgular.“Allah’ın Resule oku sesine”(4/44/6, 7/88/5, 8/166/3, 8/168/2)16-Rahmetten’lil ÂleminRahmettel’lil Alemîn ifadesi, Hz. Muhammet için Allah tarafındankullanılmış bir ifadedir, “Âlemlere rahmet olarak” anlamına gelir ve Kur’an’daEnbiya Sûresinde geçer.“Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ Sûresi: 107)Yoksul Derviş, Hz. Muhammet’in doğumu ile ilgili yazdığı şiirde, bu âyetiyazmıştır.“Hem Muhammed’ül emindirRahmeten lil âlemîn’dir” 9/8/617-Sırât-ı Müstekîm:Sırât-ı Müstekîm, İslâmiyet’in gösterdiği doğru yol anlamına gelir. FatihaSûresinde ve Yasin Sûresinde geçer.“Ey âdemoğulları! Şeytana itâat etmeyin; o size apaçık bir düşmandır, diyesize Öğüt vermedim mi? Bir de bana ibâdet edin; sırât-ı müstekîm budur (diyeemretmedim mi?)” (Yâsîn Sûresi: 60,61)Yoksul Derviş, İslâmiyet’in gösterdiği doğru yolun kendilerinin yoluolduğunu söyler.


125“Sırât-ı Müstekîm oldu yolumuz” 8/81/419- Şehitlere verilen müjde“Sayısız Mehmetçik ordu alayıCan verir düşmana, vermez sılayıHak verdi sizlere cennet müjdeyi”Metheyledi sizi Kur’an şehitler” 2/34/5Yoksul Derviş, yukarıdaki şiirinde Kur’an’ın şehitleri methettiğini,müjdelediğini yazmıştır. Bu ifade Al-i İmran Sûresi, 170. âyette geçmektedir.“Allah'ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir haldearkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine dehiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar.” (Al-iİmran Sûresi, 170. âyet)20- Şına gelir şına gider.Yoksul Derviş bu ifadeyi peygamber efendimizin şefaatine nail olanların,manevi olarak şanı artar, anlamında kullanmıştır.Şefaat kelimeleri, Arapça şın harfi ile başlar.“Şına gelir şına gider” 2/112/3“O gün, Allah’ın kendisine şefâat etmeye izin verdiği ve sözünden hoşnutolduğu kimselerden başkasının şefâati fayda vermez.” (Tâhâ sûresi: 109)21-Tevella ve Teberra ÂyetiTevella, Allah mümin kullarını, Allah rızası için sevme, dost edinmeanlamına gelir. Teberra ise, Allah’a iman etmeyenleri sevmeme, onlardan yüzçevirmedir.Yoksul Derviş şiirlerinde bu âyeti hatırlatır ve Allah’ın kullarını Allah’tandolayı sevmek gerektiğini, inkâr edenlerden de yüz çevirmek gerektiğini vurgular.“Tevella teberra âyet okudum” 8/101/5“Teberraya tevellaya bağlandı” 4/9/1


126“Tevella teberra teslim dediler” 10146/2“Tevella teberra okudu ayan” 6/6/7Aşığımız Tevellayı teberrayı bilmeyenlere de kızar.“Teberrayı tevellayı bilmedinHakikat sırrına eremedin sen” 4/51/2“Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yalnız Allah için oluncayakadar onlarla savaşın. Şâyet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık vesaldırı yoktur.” Bakara Sûresi: 193“O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkeleriniyutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.” Aliİmran: 13422-Tevekkeltütealallah:“(Vekil olarak) Allah bize yeter” sözü âyettir ve Al-i İmran ve ZümerSûrelerinde geçer.“Bir kısım kimseler müminlere; "Düşmanlarınız size karşı toplandılar, amanonlardan sakının" dediklerinde, bu, onların imanlarını bir kat daha artırmış ve "Allahbize yeter. O ne güzel vekildir" demişlerdir.” (Âl-i İmrân Sûresi: 173)“Allah her şeyin yaratanıdır. O, her şeye vekildir.” (Zümer Sûresi: 62)Yoksul Derviş’te “tevekeltütealallah” (Allah bize yeter.) der.“Tevekkeltütealallah” 11/35/4, 8/128/123-Vallahü alîmün HabîrVallahü alîmün Habîr, ifadesi Kur’an’da Hucurât Sûresinde geçen bir sözdür“Allah indinde en yükseğiniz, O'ndan en çok korkanınızdır. Allah, Alîm'dir(her şeyi bilendir), Habîr'dir (her şeyden haberi vardır.).” (Hucurât Sûresi: 13)Yoksul Derviş, Allah’ın her şeyden haberinin olduğunu ve bunun Kur’an’dageçtiğini belirtir.“Kur’an’da vallahü alîmün Habîr” 4/37/4


12724-Velibasüttekva zalike hayranTevbe Sûresinde geçen bir ifadedir. Allah’ın takva libaslarını insanagiydirdiği beyan edilir.“Erkek ve kadın bütün müminler birbirlerinin dostları ve velileridirler. İyiliğiemrederler, kötülükten vazgeçirirler, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah'a veResulüne itaat ederler. İşte bunları Allah rahmetiyle yarlıgayacaktır. Çünkü Allahazîzdir, hakîmdir.” (Tevbe Sûresi: 71)Âşığımız, aşağıdaki dörtlükte takvanın önemini vurgular.“Velibasüttekva zalike hayranBu sözün manası derindir derinDerviş mürşit kimdir var mı haberinBu sırrın aslını bil de öyle gel” 4/10/5B- SÛRELERKur’an’ın en az üç âyetten meydana gelen her bir bölümüne verilen addır.Kur’an’da toplam 114 sûre vardır. Sûreler besmele ile başlar.Yoksul Derviş, yüz on dört sûrenin de insanlar için yazıldığını belirtir“Yüz on dört sûrenin esrarı anda” (insanoğlu) 2/11/3, 4/57/61-Fatiha SûresiKur’an’ın birinci sûresidir. Fâtiha Sûresi Mekke'de inmiştir. Yedi âyettenoluşur. Kur’an’ın başında olup, okumaya onunla başlandığı için Fâtiha Sûresi,Kur'ân-ı Kerîm’deki mânâların aslı olduğundan, Ümmü'l-Kur'ân olarak adlandırılır. 76Yoksul Derviş, Fatiha Sûresini Kur’an’ın başında olması ve bir anlamaKur’an’ın özeti konumunda olmasından dolayı insana (çünkü insanda kainatın özetigibidir, kainatta bulunan tüm hasletler onda vardır) benzetir.“Rahman’daki Ümmü’l Kur’an(Fatiha Sûresi) insandır” 2/11/376 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.190.


128“Hamd, âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahim ve din günü (kıyâmet günü) nünsâhibi olan Allah’a mahsustur. Yalnız sana ibâdet eder, yalnız senden yardım isteriz.Bizi doğru yola, kendilerine nîmet verdiklerinin yoluna ilet. Gazâbauğrayanlarınkine, sapıklarınkine değil.” ( Âyet: 1-7)Âşığımız, Kur’an’ın Fatiha Sûresi’yle, Elhamdülillah’la başladığını beliritr.“Kitabımın başı Sûre-yi Elham” 5/17/3“Kitabımın başı Elhamdülillah” 6/98/2Fatiha Sûresi’nin diğer adların da biri de “Seb’al mesânî”dir. Yoksul Dervişşiirlerinde bu ifadeyi de kullanır, Seb’al mesânî’yi okuduğunu ve cümle yol içinde buyolun kolay olduğunu söyler.“Bizim okuduğumuz Seb’al mesânî’dirCümle yol içinde bu yol âsândır” 4/97/72- Al-i imran Sûresi’nde geçen Yedullah ifadesiKur’ân’ın yüz üçüncü sûresidir. Yedullah kelimesi "Allah’ın eli" demek olup,Allah’ın kudreti, gücünün her şeye yetmesi manasını veren lafız, sözdür. Bu söz Al-iİmran Sûresinde geçer. Âşığımız Yedullah Sûresi derken yedullah kelimesiningeçtiği yeri kastetmiştir.“(Habîbim) de ki: Ey mülkün sâhibi (olan) Allah'ım! Sen mülkü dilediğineverirsin. Dilediğinden mülkü alırsın. Dilediğini azîz, dilediğini zelîl edersin(alçaltırsın). Hayır (ve şer) senin yed'indedir. Şüphesiz sen, her şeye kâdirsin (gücüyetensin)”. (Âl-i İmrân Sûresi: 26)Yoksul Derviş, Yedullah Sûresiyle, tüm hayırların ve şerlerin gerçekleşipgerçekleşmemesinin Allah’ın elinde olduğunu vurgular.“Şanına yazıldı âyet-i YasinYedullah Sûresi verdi manasın.” (İnsanoğlunun Allah’ın eliyle yaratılması)2/11/2


1293- Taha SûresiKur’an’ın yirminci sûresidir.,Yüz otuz beş âyet olup Mekke'de nâzilolmuştur. Sûre, ismini, başındaki Tâ-Hâ harflerinden almıştır.Hz. Ömer'in bu sûre vesilesiyle Müslüman oluşu, İslâm tarihinin önemli birhatıra sayfasıdır. Olay, kısaca şöyledir: İslâm'ın yaman bir düşmanı olan Ömer,Resûlullah'ı öldürme vazifesini üstlenmiş ve bu iş için yola çıkmıştı. Ancak, yoldakız kardeşi Fatıma ile eniştesi Saîd'in Müslüman olduğunu öğrenince, önce onlarınişini bitirmeye karar verdi. Tâ-Hâ sûresini okumakta olan karı-koca, Ömer'ingeldiğini görünce Kur'an sayfalarını sakladılarsa da, Ömer onları duymuştu.Okuduklarını görmek istediğini söyledi. İnkâr etmeleri üzerine Saîd'e saldırdı.Kendisine mâni olmak isteyen Fatıma'yı tokatladı. Yüzlerinden kanlar akan Fatıma,cesarete gelerek Müslüman olduklarını açıkça söyledi. Kardeşinin haline acıyanÖmer, bu sefer yumuşak bir sesle okuduklarını tekrar istedi. Tâ-Hâ sûresinin yazılıbulunduğu sayfaları okuyunca, Kur’an’ın mucizeli tesirinden nasibini alarakResûlullah'ın huzuruna gitti ve Müslüman oldu.(2/11/1, 6/143/5, 6/102/1, 8/236/1)Yoksul Derviş, herkesi Taha Sûresi’ni okumaya davet eder.“Sûre-i Yasin’i, Taha’yı okun” 6/102/1, 8/236/14-Nur SûresiKurân’ın yirmi dördüncü sûresidir. Nûr Sûresi Medîne'de inmiştir. Altmışdört âyettir. Otuz beşinci âyetinde Allah’ın, göklerin ve yerin nûru olduğu bildirildiğiiçin, Nûr Sûresi denilmiştir. Sûrede, zinâ suçu işleyen kadın ve erkekler ile zinâiftirâsında bulunanların cezâları, evlere girerken izin istemek, selâm vermek gibimuâşeret kuralları, harama bakmanın kötülüğü, kadınların örtünmeleri ileMüslümanların, Hz. Muhammet’e saygı göstermeleri gerektiği bildirilmektedir.“Ey Resûlüm! Müminlere söyle, harama bakmasınlar ve avret yerleriniharamdan korusunlar! İmanı olan kadınlara da, söyle, harama bakmasınlar ve avretyerlerini haram işlemekten korusunlar.” (Âyet: 30)(6/78/6, 6/98/3)


130“Sûre-i Nur ile okurum duvaz” 6/98/35-Ahzab SûresiKurân’ın otuz üçüncü sûresi. Ahzâb Sûresi Medîne’de inmiştir. Yetmiş üçâyettir. Sûre, ismini, birleşik düşman ordusu anlamına gelen ahzâb kelimesindenalmıştır. Sûrede İslâm düşmanlarının, İslâmiyet aleyhindeki çalışmaları ve sonundahüsrana uğradıkları, Peygambere ve müminlere eziyet ve sıkıntı verenlerin şiddetliazâba uğrayacakları, Peygamberin zevcelerinin ve diğer Müslüman âilelerin tesettüre(örtünmeye) nasıl riâyet edecekleri, kâfirlerin âhirette şiddetli azab görecekleri veçok pişman olacakları, üzerlerine düşen vazîfeleri yerine getirdiklerinde, takvâyasarılıp günahlardan sakındıklarında müminlerin, Hakk'ın pek çok ihsânlarınakavuşacakları anlatılmaktadır.Allah, Ahzab sûresiyle İslamiyet’e düşman olanların nasıl hüsranauğradıklarını anlatmıştır. Âşığımız da “Yazar idi Ali, Sûre-i Ahzab” diyerek, Hz.Ali’nin kafirlerle mücadelesini hatırlatmaktadır.“Yazar idi Ali, Sûre-i Ahzab” 6/23/146-Yasin SûresiKur'ân’ın otuz altıncı sûresidir. Yasin Sûresi, Mekke’de inmiştir. Seksen üçâyettir. Yâ sîn diye başladığı için, sûre bu ismi almıştır. Yasin Sûresi’nde Allah’ınbirliği ve ahiret hayatı anlatılır.(4/35/7, 5/97/2, 5/97/2, 6/133/5, 6/4/6, 6/143/3, 6/102/1, 6/199/1, 8/196/3,8/236/1, 10/70/2, 10/147/5)Yoksul Derviş, Yasin Sûresinde, Allah’ın birliğine ve ahiret hayatına aitsırların olduğunu söyler.“Yasın-i Şerif’i de mübinde sırdır.” 10/147/5Âşığımız, İnsanları Yasin ve Taha Sûrelerini okumaya davet eder. AyrıcaYasin Sûresi’nin ahiret hayatına dair bilgi vermesinden dolayı; insanoğlunun şanınayazıldığını belirtir.“Sûre-i Yasin’i Taha’yı okun” 6/102/1, 8/236/1“Şanına yazıldı âyet-i Yasin” (İnsanoğlu) 2/11/2


1317-Rahman SûresiKurân’ın elli beşinci sûresidir. Rahmân Sûresi Mekke'de inmiştir. Yetmişsekiz âyettir. İlk âyette geçen Rahmân kelimesinden dolayı Rahmân Sûresidenilmiştir. Sûrede; göklerin düzeninden, Allah’ın insanlara olan lutfu veikrâmından, insanın yaratılışından, Allah’ın kudretinden, kıyâmet gününden ve ogünde isyânkârların cezâlandırılmasından ve inananların kavuşacağı nîmetlerdenbahsedilmektedir.“Allah, yeri mahlûkât için yaratmıştır. Orada meyveler ve salkımlı hurmaağaçları vardır. Yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.” (Âyet: 10-12)(2/70/5, 2/101/2, 2/11/3, 4/45/2, 4/35/7, 5/39/7, 6/144/1, 6/99/2, 7/15/5,8/101/3, 10/69/2)Yoksul Derviş, Rahman Sûresi’nde geçen “insanın yaradılışı”ndan bahsederve Kur’an’ın özünün insanoğlu olduğunu belirtir.“Sûre-i Rahman’da yazılıp geldiÂdem Baba’nın eğesinde yeri var” (Kadınları yaratılışı) 2/101/2“Sûre-i Rahman’dan gelir gıdası” (insanlar arasındaki sevginin gıdası)8/101/3“Sûre-i Rahman’dan gelir gıdası” (Dostluğun) 8/101/3“Rahman’daki ümmü’l Kur’an (Kur’an’ın özü) insandadır.” 2/11/3“Sûre-i Rahman’a bakın” (Aşk imandır, sevgi Kur’an) 2/70/5, 7/15/5,Âşığımız, “Sûre-i Rahman sırrımız” diyerek kâinattaki her şeyin ilmininAllah’ta, Allah’ın ilminde olduğunu söyler.“Sûre-i Rahman sırrımız” 4/45/2“Sûre-i Rahman’dan sırra erdilerEl el ele Hakk’a divan durdular” 10/69/2“Candan Sûre-i ErrahmanYazar ki anda küllimen


132Aleyha fen tevhittedir” 5/39/7“Sûre-i Rahman’da batın seçilir” 4/35/7Âşığımız, Rahman Sûresi’nde Allah’ın nimet vereci oluşunun açıklandığınıvurgular.“Sûre-i Rahman’da okundu ayan” (Allah’ın rahman oluşu) 6/99/28- Heleta SûresiKurân’ın yetmiş altıncı sûresidir. İnsan sûresi ve Hel'etâ da denir. Dehr sûresi,Medîne’de inmiştir. Mekke’de nâzil olduğunu söyliyenler de vardır. Otuz bir âyettir.Birinci âyette geçen Dehr kelimesi sûreye isim olmuştur. Sûrede; insanların ilkyaratılışı, inanmayanların karşılaşacakları acı ve pek çetin azâblar, Allah’ın sevdiğimümin kulların ise kavuşacakları büyük nîmetler anlatılır.“Hakîkat biz, insanı (erkek ve dişi sularının) karışımından (meydana gelen)bir nutfeden yarattık. (Üzerine mükellefiyet yükleyerek) onu imtihan ediyoruz. Busebeple onu işitici, görücü yaptık. Gerçek biz ona (peygamber göndermek sûretiyle,doğru) yolu gösterdik. İster şükreden (mümin) olsun, ister nankörlük eden (kâfir)”(Âyet: 2,3) 77Yoksul Derviş’in şiirlerinde Heleta Sûresi, yedi yerde geçmektedir.(4/35/4, 6/6/7, 6/98/6, 6/80/4, 6/133/5, 6/143/5)Âşık Heleta Sûresi’nin okunulan bir sûre olduğunu söyler.“Okunur Heleta Yasin” 6/133/5“Yazar Heleta âyeti” 6/80/29-Kevser SûresiKurân’ın yüz sekizinci sûresidir. Kevser Sûresi Mekke'de inmiştir, üç âyettir.Peygambere ihsân buyrulan Kevser'i bildirdiği için sûreye, bu isim verilmiştir. Erkekçocukları yaşamadığından Peygambere Mekke müşrikleri nesli kesik mânâsında“ebter” demişler, bunun üzerine, Allah, Kevser Sûresi ile onlara cevap vermiştir.77 APAK-YAVUZ, a.g.e.


133“(Habîbim!) hakîkat, biz sana Kevser'i verdik. O hâlde Rabbin için namaz kılve kurban kes. Doğrusu sana buğzeden kimse, zürriyetten (nesilden) ve her hayırdankesilmiştir.” (Âyet: 1-3)“Hakkında ayandır inna eğteyna,Dü cihanın sultanıdır Muhammet” 8/177/4“Şanına yazıldı Kevser Sûresi” 10/152/310-İhlas SûresiKur’ân’ın yüz on ikinci sûresidir. İhlâs Sûresi, Mekke'de inmiştir, dört âyettir.Sûrede, İslâm dîninin tevhîd (Allah’ı bir bilme) inancı en özlü ve en anlamlı şekildeifâde edilmiştir.“(Yâ Muhammet!) de ki: O, Allah birdir, Samed’dir. O doğurmamıştır,doğurulmamıştır. Hiçbir şey O'nun dengi (ve benzeri) değildir.” (Âyet: 1–4)İhlâs Sûresi, tüm şiirlerde üç yerde geçmektedir.(5/108/1, 6/98/5, 6/98/1)Âşığımız, aşağıdaki beyitte İhlâs Sûresinin, son âyetini okur ve Allah’a karşıihlasla abdest alıp ibadet ettiğini söyler.“Velem yeküllehu küfüven ahat (Hiçbir şey O’na denk ve benzer olamaz.)Abdestim ihlasım, kılarım namaz” 6/98/511-Amentü Duası"İmân ettim" demek olup müminlerin iman esaslarını kısaca toplayan ifâdeninismidir. İslâm dîninde inanılması lâzım olan altı temel esasa değinir. Âmentü’nünmânâsı şöyledir:“Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe; kaderin,hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna îmân ettim. Öldükten sonra dirilmek haktır.Allah'tan başka ilâh olmadığına, Hz. Muhammet’in Allah'ın kulu ve resûlü olduğunaşahâdet derim.”Yoksul Derviş, Amentü’yü bilip; ona inandığını, iman ettiğini söyler.“İmanım ikrarım Amentü billah” 6/98/4


134İnsanlarında Amentü’ye iman ettiğini belirtir.“Amentü’ye iman edip uyarlar” 4/120/4C- HADİSLERHadis, Hz. Muhammet’in sözlerine verilen isimdir.1- “Cennet anaların ayağının altındadır.” 78Bu hadis, Âşığımızın şiirlerde üç yerde geçmektedir.“Cennet ayağında olan anneler” 10/3/2“Cennet ana ayağında” 9/152/7, 10/173/32- “Hubbü’l-Vatan, Mine’l-İman” 79“Vatan sevgisi, imandandır.” hadisi Âşığımızın şiirlerinde geçmektedir.“Hubbül vatan, Minel iman” 9/140/3, 10/76/3, 11/126/1.3- “İlim müminin kaybettiği malıdır, onu Çin’de bile olsa bulup alın.” 80İlimin önemi şiirlerde sık sık vurgulanır. Bu hadis de Âşığımızın şiirlerindegeçmektedir.“İlim, Çin’de olsa bile arayın” 2/9/3“İlim, Çin’de bile olsa gidip bulasın” 8/168/24- Kadın HaklarıÂşığımız bir şiirinde “Kadınlar eşittir” dedi peygamber der ve ÂdemBaba’nın eğe kemiğinde yeri var der. Bu ifade aşağıdaki hadiste geçmektedir.“Allemel Esma’dan süzülüp geldiGerdana gülleri dizilip geldi,Sûre-i Rahman’da yeri varÂdem Baba eğesinde yeri var78 Rahmetullah EL-MUTAKİ EL-HİNDİ, Kenzü’l-Ummal, C. 2, s.2198, Hadis no 45439, (Kudai’dennakledilmiş), Beytü’l-Efkari Duvaliye Yayınevi, Ürdün, Tarihsiz.79 Buhari, El-Edepü’l-Müfret, C.1, s.488, (Tercüme eden Ali Fikri Yavuz) İstanbul, 1979.80 Rahmetullah EL-MUTAKİ EL-HİNDİ, Kenzü’l-Ummal, C. 1, s.1294, Hadis no 28697, (İbniAbdil’den nakledilmiş), Beytü’l-Efkari Duvaliye Yayınevi, Ürdün, Tarihsiz.


135Kadınlar eşittir dedi peygamber” 2/10/2"Kadınlara hayırhah olun, zira kadın bir eğe kemiğinden yaratılmıştır. Eyeğikemiğinin en eğri yeri yukarı kısmıdır. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendihaline bırakırsan eğri halde kalır. Öyleyse kadınlara hayarhah olun." 815- “Kendisi için istediğini, Müslüman kardeşi için istemeyen bizdendeğildir.” 82“Kendine istediğiniBaşkasına da isteyin” 9/81/56- “Kıyamet kopsa dahi elinizdeki fidanı dikin.” 83“Kıyamet kopsa da bir fidan dikin” 7/93/3, 10/129/1, 11/97/4, 11/98/1,7- “Kim ahiret gününe ve Allah’a inanıyorsa, misafirine ikram etsin” 84“Misafire hürmet Hakk’a hürmettir” 2/29/1, 2/29/68- “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın” 85“Kolay kılalım her işi” 11/120/29- “Komşusu aç iken, kendisi tok yatan bizden değildir.” 86“Komşusu aç ise meğer,Kendisi tok ise eğerŞefaat etmez peygamber” 11/100/3, 9/81/3“Komşusu aç, kendisi tok ise eğerÜmmetim değildir dedi peygamber” 4/75/6, 7/16/7, 3/16/681 Buhari, Kütübü Sitte, Nikah 79, Enbiya 1, Edeb 31, 85, Rikak 23; Müslim, Rada 65, (1468);Tirmizi, Talak 12, (1188).82 Buhari, El-Camiu’s-Sahih, Kitabü’l-İman Bölümü, 2.,bab.,Çağrı Yayınları, Ankara, 1980.83 Ahmet Bin HANBEL, El-Müsnet, C.3, s.191, Çağrı Yayınları, Ankara, 1980.84 Buhari, El-Camiu’s-Sahih, Kitabü’l-Edep bölümü, 31,bab.,Çağrı Yayınları, Ankara, 1980.85 Es-Suyûtî, El-Camiüs-Sağir, C.1, s. 301, (Hadis muttafaun aleyhtir) Şam, Tarihsiz.86 Es-Suyûtî, El-Camiüs-Sağir, C.2, s. 389, (Tavarani Hakim rivâyet etmiş) Şam, Tarihsiz.


13610- “Levlake levlak, Halaktül Eflak” 87“Ey Habibim, alemleri ben ancak senin için yarattım.” anlamına gelenuydurma bir hadistir.Yoksul Derviş, Hz. Peygamberin şanına bu sözün söylendiğini belirtir.“Levlake levlak şanı var” 6/3/5“Şanına yazıldı levlake levlakOkundu lemma halaktül eflakDivan durdu yetmişbin melekEnbiyalar sultanıdır Muhammet” 8/177/2, 11/17/3“Şanına Levlake levlak,Denildi Halaktül Eflak” 9/7/3, 5/10/611- “Mümin Mümin’in kardeşidir.” 88“Mümin Mümin’in kardeşi.” 9/80/5, 11/101/712- “Temizlik imanın yarısıdır.” 89Âşığımız temizliğin önemini de vurgular, bunu da bir hadise dayandırır.“Temizlikte olur iman” 11/125/2“Temizlik imandır” 9/1987 El-Aclûni, Keşfü’l-Hafâ, C.2, s.232, (Hadis uydurmadır.) Kahire, tarihsiz.88 Es-Suyûtî, El-Camiüs-Sağir, C.1, s. 66, (Ebu Davut rivâyet etmiş) Şam, Tarihsiz.89 Rahmetullah EL-MUTAKİ EL-HİNDİ, Kenzü’l-Ummal, C. 1, s.1216, Hadis no 26795, (MüslimveTırmizî’den nakledilmiş), Beytü’l-Efkari Duvaliye Yayınevi, Ürdün, Tarihsiz.


137ALTINCI BÖLÜMDİNÎ TERİMLER VE KAVRAMLARA- AHİRET İLE İLGİLİ MEFHUMLARAhiret, insanın ölümü ile başlayan ebedî (sonsuz) hayattır.Ahiret muayyen olan vade ömrün sonu anlamındadır. İslam dinine göre Allahtarafından takdir edilen ecel ne ileri ne de geri alınabilir. 901. AHİRETİnsanın ölümü ile başlayan ebedî (sonsuz) hayat. Âhirete iman, inanılmasılâzım olan İslam’ın altı şartından beşincisidir 91 .“Kim de mümin olduğu hâlde âhireti ister ve onun için gereken şekildeçalışırsa, işte onların çalışmaları makbul olur.” (İsrâ Sûresi: 19)(1/35/7, 4/120/5, 5/5/2, 7/12/4, 7/22/4, 9/27/1, 10/25/3, 11/133/7)Âşık, şiirlerinde ahireti dile getirirken insanların bu dünyadaki iyi veya kötüdavranışlarını ön plana çıkarır. Bu dünyada Allah’a karşı riya içinde olan ikiyüzlüinsanların, münafıkların ahirette şefaat bulamayacağını ve azap çekeceğini söyler.“İki yüzlekçinin imanı olmazÖlse ahirette şefaat bulmazNiçin münafıklar oradan kalmazHerkes ettiğini çekmeyecek mi?” 4/120/5“Dertli gönül bilmez misin ahireti” 10/25/3Kubat, insanoğlunun, ahirette borçlu çıkmaması için; bu dünyadamazlumların gönüllerini alması gerektiğini söyler.“Mazlumun boynunu bükmeGönül Kâbesini yıkma90 PALA, a.g.e., s.143.91 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.13.


138Ahirete borçlu çıkmaBöyle bir sual olmasın” 7/12/4Yoksul Derviş, hem bu dünyada hem ahirette huzurlu olabilmek için şeriat vehakikat yolunda olmak gerektiğini söyler.“Hemi dünya hemi ahiretYoldur köprü yoldur sıratYoldur şeriat, hakikat” 7/22/4Âşığa göre anne sevgisi her şeyden üstündür. Ana hem bu dünya hemahirettir. Her iki dünyada da ananın yeri büyüktür.“Ana dünyaya bedeldirAnanın sevgisi baldırAnanın misali güldürDünya ana ahret ana” 9/27/1Âşık, Hasan ile Hüseyin'i anlatırken yine ahiretten bahseder.“Ahirete susuz gidenHakka canın feda edenHer dertlere sabır edenHasan ile Hüseyin'dir” 1/35/7Kubat, ahiret gamını çekmemek için özün Hakk’tan ayrılmamasını ve kelimeitevhidin dilden düşürülmemesi gerektiğini söyler.“Ağla gözüm aka görAhret gamın çeke görÖzün hakka yaka görLailahe illallah” 5/5/2


1392. ECELEceli gelen her insan vadesi yetince bu dünyadan göç edecektir. Ecel ifadesialtı yerde geçmektedir.(3/50/6, 4/33/2, 4/38/5, 4/38/7, 4/38/6, 5/24/5, 5/61/2)Âşık Yoksul Derviş, beşinci kitapta yer alan “Sakın Kalma Sen” adlı şiirindeinsanoğluna seslenerek, cihanda gafil gezilmemesi bu dünyanın sevdasına,eğlencesine dalınmaması gerektiğini ve bir gün ecelin başa geleceğini dile getirir.SAKIN KALMA SEN“Ne gafil gezersin cihanda âdemBir gün ecel başa gelse gerektirGiyip kuşandığın sürdüğün bu demCümlesi dünyada kalsa gerektirSakın ola (dünya) sevdasına dalma senDalıp teşviş ile sakın kalma sen” 5/24Âşık, küfreden, insanlık bilmeyen Kör Tatar’a seslenir ve zalimliğin,kötülüğün, kıymet bilmezliğin, yanlış olduğunu herkesin bir gün ecelinin yeteceğinive bu dünyadan göçeceğini söyler.“Bu dünyanın sonu ecel değil mi?”Ölüm ecel senin aklına gelmez mi?” 4/38/7, 4/38/6“Gönlüne gelmez mi hiç ecel ölüm” 4/38/5Âşık, ecelin bütün varlıklara ve kendisine geleceğini belirterek, Allah’ınrahmetine nail olmayı ister.“Ecel gelir kurda kuşa hayvanaEmroluna ya Rab ulu divana


140Mevlam bizi rahmetine nail et” 5/61/2“Ben Yoksul’um yoktur şöhretim şanımBulamadım bir derdine düşenimEcel bir gün kaldıracak nişanımBelki gardaş diye arar gidersin” 4/33/2Yoksul Derviş, bir gün ecel başa gelip, son nefesle ölürken aklında hepsevdiğinin olacağını söyler.“Ecel başa gelip bir gün ölürkenSon nefeste sözlerimde sen varsın” 3/50/63. KABİRKabir, ölen insanın defnedilmesi, gömülmesi için kazılan yer, mezar anlamınagelmektedir.“Allah, rüzgârı, rahmeti olan yağmurdan önce müjdeci gönderir. Rüzgârlar,ağır olan bulutları sürükler. Bulutlardan ölü olan toprağa su yağdırırız. O yağmurluyerden meyveler çıkarırız. Ölüleri de kabirlerinden böyle çıkaracağız.” (A'râf Sûresi:56)Âşığımız, insanın bu dünyada yaptığı kötülüklerin kabirde çok azapçekmesine sebep olacağını dile getirir."Azap çoktur kabir içinde yatarken" 4/38/24. KIYÂMETAllah’ın emri ile İsrâfil’in Sûr denilen ve nasıl olduğunu bilinmeyen bir âleteüfürmesi, (birinci üfürme) ile bütün canlıların ölüp, her şeyin yok olması, kâinâttaki(varlık âlemindeki) düzenin bozulmasıdır. 92“Kıyâmet muhakkak gelecektir. Bunda hiç şüphe yoktur.” (Hac Sûresi: 7)“Ey insanlar! Rabbinizin azabından korkun. Muhakkak kıyametin zelzelesi(sarsıntısı) pek büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, analar, emzirdikleri92 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.294.


141çocuklarını bırakıp unutur, hâmile kadınlar çocuklarını düşürür. O günün dehşetindensen insanları sarhoş bir hâlde görürsün, hâlbuki onlar sarhoş değillerdir. FakatAllah’ın azabı çok şiddetlidir.” (Hac Sûresi: 1,2)Her canlının ölüp, âlemin düzeninin bozulmasından bir müddet sonra, yineAllah’ın emri ile İsrâfil’in ikinci defâ Sûr’a üfürmesi ile bütün ölülerin yenidendirilip, hayat bulmasından, yeni bir hayâtın başlamasından sonra herkesinbulundukları yerden, kabirlerinden kalkıp, mahşer (Arasât meydanı) denilen yerdetoplanıp, dünyâda yaptıklarından hesâba çekilecekleri ve herkesin Cennet'e veyaCehennem'e gidinceye kadar devâm edecek olan zaman. Bu zamana kıyâmet günü dedenir. 93 “O (Allah) elbette sizi kıyâmet günü mahşerde kabirlerinizden toplayacaktır.Bunda asla şüphe yoktur.” (Nisâ sûresi: 87)Aşığımız, kıyamet günü azîm ulu bir divan kurulacağını söyler.“Ol gün azîm ulu divan kurulur” 5/11/2Sur’un üfleneceği gün hesap günü mizan kurulacaktır.“Sûr u hesap günü mizan başında” 4/94/5Yoksul Derviş, Hu ismini daima anan kişinin kıyamet şiddeti görmeyeceğinidile getirir."Görmez şiddeti kıyamet" 5/55/7Âşık, Marmara depreminde yaşanan acıyı, felâketi de kıyamet gününebenzetir."Milletin başına koptu kıyamet" 11/45/55. MAHŞERHaşr olunacak, toplanılacak yer. Kıyamet gününde bütün canlıların yenidendirildikten sonra hesap için toplanacakları yer. Kıyamet günü bütün canlılar mahşeryerinde toplanacak, her insanın amel defterleri uçarak sahibine gelecektir.93 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.294.


142(1/22/11, 1/23/1, 2/14/2, 4/114/7,4/40/1 ,4/71/4, 4/32/7, 5/11/2, 5/56/4,5/87/4, 5/61/1, 5/12/7, 5/35/4, 5/10/1, 6/82/6, 8/217/2, 8/93/1, 9/38/4, 9/146/8,9/147/3, 11/122/4)Âşık Yoksul Derviş, mahşer yerinde divan kurulacağını, insanların orada Haktarafından hesaba çekileceğini belirtir.“Divan kurulacak mahşer yerine” 4/114/7“Yarın mahşer oluncaOl mizan kuruluncaHak kendisi yargılarSorgu sual olunca” 8/93/1, 11/122/4“Ol gün azîm ulu divan kurulur” 5/11/2Âşığımız, Allah’ın “Ol” emriyle olan cihanın “Feyekün” emriyle yokolacağını ve cümle insanın mahşer yerinde toplanacağını belirtir, işte o günMevla’nın bizi rahmetine nail eylemesini ister.“Kün demekle cihan gelir yineFeyekün demekle kaybolur yineToplanır cümle âlem mahşer yerineMevlam bizi rahmetine nail et” 5/61/1Yoksul Derviş, hesap günü mahşerde yüzümüzün kara çıkmaması için herzaman Allah’ı zikretmemiz gerektiğini belirterek, bu dünyada gafil olmadan,kötülüklerin esiri olmadan bencillik yapmadan yaşamamızı tavsiye eder.“Avara olma avaraDüşünmez misin mahşereOlmasın yüzümüz karaGel zikreyle gel zikreyle” 5/56/4“Dinle Şu Yoksul’un ah u zârınıKesmen hanemizin misafirini


143Kimse düşünmüyor mahşer yeriniBacıda kardeşte insaf kalmamış”(4/40/1)“Gafil Serseri yürümeYol içinde yol isterlerVarınca mahşer yerineMürşidi kâmil isterler”(5/87/4)“Pek cahil olursun mahşer günündePişman olacaksın elbet sonundaUtanmadan gerçeklerin önünde,Birbiriyin derisini sürüme” 8/217/2Yoksul Derviş insanların mahşeri düşünmelerini ister ve inkâr edenleridinlemeyip, cismini ve canını kötülüklerden arındıranların Allah yoluna gelmelerigerektiğini söyler.“Dinleme gel münkiratıDüşün mahşeri sıratıTerk eyle sen bu sûretiCismi canı yuyan gelsin.”(5/35/4)Âşık, kardeşliğinin de mahşere kadar süreceğini belirtir.“Kardeşliğim budur mahşere kadar” (4/32/7)Yoksul Derviş, mahşer günü Hz. Muhammet’in şefaatini umar ve o zamanondan ayrılmamayı ister.“Yoksul Derviş düştün zara,Mahşer günü yakma nara,Huzurunda hem biçâre,Şefaat Yaresullallah” 9/138/4“Ümmet için gece gündüz ağlayan


144İki gözyaşını umman eyleyenMahşer günü affımızı dinleyenAllah bizi Muhammet’ten ayırma” 5/12/7“İsyanım çok yüzüm karaHuzurda hem biçareMahşer günü yakma naraNenni Muhammet’im neni” 5/10/1“Şaşırtma yolumu ulu mahşerde” 4/7/14Kubat, “yevmil haşir” (haşir günü) ve ulu divan, tabirlerini de mahşer günüiçin kullanır. Ulu divan kurulduğu zaman dünyada yapılan tüm işlerin bir bir hesabısorulacaktır.“Bir ulu divan kurulurBirin irin hep sorulur”2/14/2“Eleman efendim yevmil haşirde”4/71/4Yoksul Derviş, mahşerde hesaba çekileceğimizi belirterek Hz. Ali’ye seslenir,Hz. Ali’nin mahşerde yetişip yardım etmesini ister.“Gel yetiş Ali mahşer günündeEl aman efendim öyle bir andaYoksul Derviş der ki ulu divandaSorgu sual hesap verilmesi var”9/146/Âşık, Kerbela’da katliam yapanların, mahşerde Allah’ın huzuruna çıkacakyüzleri kalmaması için onlara beddua eder.“Mahşerde tövbesi kabul olmasınİnşallah rahmete nail olmasın”1/22/11“Mahşerde çıkacak kalmasın yüzü”1/23/1


1456. SIRATCennet'e geçilmek üzere, Cehennem üzerine kurulmuş, mahiyeti kesinbilinmeyen köprü. Buna, yalnız sırat da denir.(4/94/5, 5/55/7, 5/8/6, 5/15/5, 3/6/8, 5/43/2, 10/25/3)Âşık Yoksul Derviş, sırat köprüsünün Allah’ın Hu ismi ile kurulduğunu dilegetirir."Arş u âlâ sekiz cennetHu ile kuruldu sıratGörmez şiddeti kıyametHu ismini diyen kişi" 5/55/7Yoksul Derviş kelime-i tevhidin dilden düşürülmemesi gerektiğini, kelime-itevhidi söyleyenlerin sırat köprüsünü hızlı geçeceğini belirtir"Dilimizin taatıElimizin beratıHızlı geçer sıratıLa ilahe illallah" 5/8/6"Sekiz cennet açandırTürlü cevher saçandır.O sıratı geçendirLa ilahe illallah" (5/15/5, 3/6/8)Âşık, ahirette hesaba çekildikten sonra sırattan geçileceği için sürekli sıratıdüşündüğü dile getirir.“Sırat köprüsü incedir” 5/43/2“Gece gündüz düşünürüm sıratı” 10/25/3Yoksul Derviş, hem bu dünyada hem ahirette huzurlu olabilmek, sıratı rahatgeçebilmek için, şeriat ve hakikat yolunda olmak gerektiğini söyler.


146“Hemi dünya hemi ahiretYoldur köprü yoldur sıratYoldur şeriat, hakikat” 7/22/4Yoksul Derviş insanların mahşeri, sırat köprüsünü düşünmelerini ister veinkâr edenleri dinlemeyip, cismini ve canını kötülüklerden arındıranın Allah yolunagelmeleri gerektiğini söyler.“Dinleme gel münkiratıDüşün mahşeri sıratıTerk eyle sen bu sûretiCismi canı yuyan gelsin.”(5/35/4)B- CENNET VE CENNET VARLIKLARI1- CENNET:“Gölgelik bahçe” olup âhirette müminlerin gidecekleri yerdir. Allah Cennethakkında “Takva sahipleri için Rablerinin önünde nimet cennetleri vardır.(Kalem/34)” buyurmaktadır. Kur'an'ın muhtelif yerlerindeki “Cennet dâru'n nâim,cennetü'l – mev'a, dâru'l – hayevân, makamu'l – emin, cennetü'l – firdevs” gibi sıfatve isimler, cennetin dereceleri gibi adlarını da gösterirler. İnanışa göre cennet Arş'ınsağ yanındadır. Sekiz kapısı bulunmaktadır. “Cennet, Huld, Me'va, Nâim, Âliye,Adn, Fridevs, Dâru's – Selâm ve Hayevân şeklinde 8 adet cennet sıralanmıştır.Bazılarına göre 8 cennet birbirini kuşatmış vaziyette ve iç içedir. Her cennetbirbirinden farklıdır. Oraya girecek olanlar da derece bakımında kendilerine uygunolan yere girerler. Peygamberler için orada bir Kevser havuzu vardır. Bundan başkaRâhika, Tesnîm, Kâfûr, Selsebîl gibi adlarla anılan daha 13 ırmak vardır. Cennettehûrî, gılmân, vildân vardır. Cennet ehline hizmet ederler. Oraya girenler istediklerinihemen önlerinde hazır bulurlar. Asla yaşlanmazlar. Sonsuz nimetlere kavuşurlar.Tasavvufa göre adalet, hikmet, iffet ve yiğitlik, dört sırrıyla birlikte sekiz cennetioluşturur. Cennet yüz menzildir. Zira Hz. Muhammet'in ümmeti de yüz dereceye


147ayrılmıştır. Adn cennetinde Allah müminlere görünecektir. Bu bakımdan cennetlerinen üstünü Adn cennetidir. 94Cennet, yetmiş sekiz yerde geçmektedir.(1/34/10, 1/3/6, 2/75/3, 3/12/6, 3/24/1, 3/26/3, 3/20/4, 3/48/1, 3/6/8, 4/46/4,4/51/3, 4/30/7, 4/7/3, 4/8/5, 4/52/2, 5/49/1, 5/107/2, 5/57/7, 5/42/3, 5/7/6, 5/6/1,5/15/5, 5/75/1, 5/55/7, 5/55/5, 5/55/3, 5/9/6, 5/41/1, 6/110/4, 6/21/44, 6/36/35,6/63/2, 6/92/5, 6/82/6, 6/21/44, 7/38/2, 7/22/1, 7/44/3, 8/225/3, 8/40/5, 8/149/4,8/38/2, 8/58/3, 8/55/5, 8/165/5, 8/141/1, 8/136/3, 8/135/5, 9/68/1, 9/65/3, 9/19/2,9/38/4, 9/37/3, 9/22/4, 9/39/1, 9/79/1, 9/106/2, 9/31/1, 10/27/5, 10/19/7, 10/8/1,10/170/2, 10/131/2, 10/132/2, 10/147/3, 10/173/2, 10/198/4, 10/86/8, 11/107/1,11/125/3, 11/162/7, 11/167/3, 11/99/6, 11/104/6, 11/30/6, 11/31/6, 11/151/1,11/86/2)Yoksul Derviş’in şiirlerinde cennet; sekiz cennet, uçmak, cennet, Firdevs-iâlâ, cennet-i âlâ gibi farklı isimleriyle yer alır.“İstemedi cennet âlâ” 5/107/2“Firdevs-i âlâyı hemi cenneti” 9/68/1“Sekiz cennet için hakikat çarşı” 5/42/3“Cennetin kapısın açan cömerttir” 3/24/1, 7/44/3Âşık, uluların hürmetine, inşallah cennete gidilebileceğini, 12 İmam’ın, ZehraSultan’ın vatanlarının hep cennet olduğunu söyler.“Bizi cennete sürerler” (Uluların hürmetine) 6/110/4“Sekiz uçmağa ağdırır (yükseltir)” (Mürşid-i kâmil insanın nefesi) 5/57/7“Uçmak oldu hep canların vatanı” 4/46/4Yoksul Derviş, bazı şiirlerinde ise cennetten çok daha değerli olankavramlardan bahseder. Bunlar Hz. Muhammet’in ümmeti olabilme, erenlerinhimmetine kavuşabilme ve sevgilinin muhabbeti, dostun varlığıdır. Burada sevgili vedost kavramlarıyla zaman zaman beşeri aşktan ilahi aşka geçişi, kimi zaman da94 PALA, a.g.e., s.98.


148tamamen Allah aşkını dile getirmektedir. Kişi bunlara sahipse cennetin bunlaryanında çok da değeri yoktur.“Tamah edip istemiyoruz cenneti” (Muhammet ümmeti olsa, erenlerinhimmeti üstünde hazır olsa.) 10/27/5“Sekiz cennet senin olsun, istemem” (Yeter ki dostun hasreti olmasın,himmeti üstünden eksilmesin.) 8/225/3“Cennet kokusu yapında” (Sevdiğinin kokusu.) 8/40/5“Açılsa cennet kapusu” (Sevdiğinin yerini tutmaz.) 2/75/3, 9/65/3“Sevdiğinden ayrı düşerse kişiCennet-i âlâya konsa ne çıkar” 10/19/7“Sekiz cennetten de sevgi şirindir” (Allah’ın nuru her yerdedir. Allah aşkısekiz cennetten de şirindir.) 3/12/6, 10/8/1“Yüzünü görenler cenneti neyler” (Sevdiğinin yüzü.) 10/170/2“Sekiz cennet yerim olsa” (Sekiz cennete kavuşsa da dostunun varlığıönemlidir.) 5/96/2Yoksul Derviş, bazı şiirlerinde, bu dünya ile ilgili kavramları; güzellikleri,kutsallıkları ve çeşitli özellikleri sebebiyle cennete benzetir. Bu kavramlar vebenzeme sebepleri şiirlerinde şu şekillerde geçmektedir:Avrupa şehirlerini adeta cennet gibi görmeyi yani yanlış Avrupa hayranlığınıeleştirir.“Sanki cennet oldu Türk’e” 4/30/7Vatanı çeşitli sebeplerle cennete benzetir:“İşte cennet yaşadığın vatandır” 11/162/7“Bu güzel vatanda cennet-i âlâda” 8/136/3, 11/167/3“Vatanım cennet âlâdır” 11/31/6“Vatan bizim cennetimiz” 11/30/6“İşte cennet yaşadığın vatandır” 9/106/2


149“Cennet bilir vatanını, yurdunu” 9/79/1“Bu cennet yurdunu Anadolu’mu” 9/39/1“Bu güzel vatanım işte bir cennet” 8/135/5“Bu cennet vatanım ırkım” 8/165/5, 9/22/4“Bu cennet vatana şu yer yüzüne” 11/104/6Tasarrufun öneminden bahseder. Vatanın gelişmesi, servetinin artması,sanayisinin güçlenmesi tasarrufa bağlıdır.“Cennet vatanımız sanayileşir” 11/107/1Vatanı Allah’ın bir lütfu olarak görür. Onu temiz tutmanın gerekliliğinivurgular.“Şu cennet vatana bakın” 11/125/3“Vatanım cennettir güzel doğaya” 9/38/4Erozyona karşı alınması gereken önlemlerden bahsederken vatanı cennetebenzetir.“Bu cennet vatanım niçin çöl olsun” 10/132/Yeşil, ormanlık bir doğayı cennete benzetir. Fidan yetiştirmenin büyük biribadet olduğunu, ormanları korumanın, ağaç yetiştirmenin önemini belirtir. Ormanlarolmasa vatanın çöl olacağını söyler.“Yemyeşil bir doğa işte bir cennet” 10/131/2, 11/99/6“Ne güzel cennete dönmüş” (Vatan) 9/37/3“Bu cennet vatanım bir çöl olmasın” 8/149/4Ormanlık, dallarında kuşlar öten, akan suları bulunan, köyünün çevresinicennete benzetir.“Çevresi cennete dönmüş köyümün” 3/26/3, 7/38/2Yoksul Derviş, Kerbela’da şehit olanlar, Hasan ve Hüseyin ile ilgili decennete yer verir.“Sekiz cennet anahtarı” (Hasan ile Hüseyin’e söyler.) 1/34/10


150“Sekiz cennet icre verdi ferahı” (Hüseyin’e hitaben) 10/147/3“Benzi soldu sekiz cennet gülünün” (Kerbela’da şehit olanlar için) 1/3/6Âşık, hu ismini ve kelime-i tevhidi zikretmenin cennete gidebilmek için çokönemli olduğunu belirtir.“Sekiz cennet gülü hu” 5/75/1“Gider Firdevs-i âlâ’ya” (Hu ismini diyen kişi) 5/55/3“Arş u âlâ sekiz cennet” (Hu ismini diyen kişi) 5/55/7“Sekiz cennette gezerler” (Hu ismini diyen kişi) 5/55/5“Sekiz cennet açandır” (Lailahe İllallah) 3/6/8, 5/15/5“Hakikatin yapısıSekiz cennet kapısıİhvanların tapısıLailahe illallah” 5/6/1“Yoksul Derviş dili huSekiz cennet gülü huÖtüşür bülbülü huLailahe illallah” 5/7/6Yoksul Derviş, Hz. Muhammet’le cennette komşu olmayı ister.“Sen velisin yere göğeKabul eyle ümmetliğeOl cennette komşuluğaNenni Muhammet’im nenni” 5/9/6Âşık, atasını memnun edenin, hayır hasenatını yapanın yerinin cennetolduğunu söyler.“Senindir ol sekiz cennet” 10/173/2


151Âşık, Birinci Dünya Savaşı, ve Kurtuluş Savaşı dönemlerini kastederek oyıllarda vatanın elden gitmek üzereyken Atatürk’ün vatanı kurtardığını,Çanakkale’de verilen mücadeleleri dile getirir.“Bu cennet vatanım elden gitmişti” 8/141/1, 11/151/1Âşık, sekiz cennete kavuşabilmek için mümin olmak, nefsine hâkim olmak,kimseye ihanet etmemek, kötü kişi olmamak, hep iyi amelli, iyi niyetli olmak, Allahyolundan ayrılmamak, insanlığa hizmet etmek gerektiğini söyler.“Dökme yola taş ve dikenYol yaparsan cennet mekan” 3/48/1, 7/22/1“İşte önümüzde o sekiz cennet” 10/198/4“Cennet mekan oldu gider” 3/20/4, 4/7/3, 8/38/2“İstiyorsan eğer sekiz cennetiŞu nefsine köle olman yanına” 8/58/3“Cennete koyarlar mümin olanı” 4/8/5Yoksul Derviş, Hızır İlyas’ı cennetin gülü olarak görür.“Sekiz cennet gülü olan” 4/52/2Âşık, Malatya ve Bursa şehirlerinin havasını, güzelliklerini cennete benzetir.“Sanki bir cennet havası” (Malatya) 8/155/5“Bir cennet misali hoştur havası” 10/86/8Yoksul Derviş, kadını cennet gülü olarak görür.“Sekiz cennet gülündendir” 9/31/1, 11/86/2Âşık, Hz. Ali’yi meth ederken, onun meziyetlerini dile getirirken de cennettenbahseder.“Uçar gider doğru Firdevs âlâya” (Ali’ye doğum gününde her kim göz yaşıdökerse) 6/36/35“Sekiz cennetin bülbülü” (Hz. Ali) 6/63/2


152“Cebrail uçuban cennete vardı” (Ali’nin kerametlerini anlatır.) 6/92/52- HURİ ve GILMAN MELEKLERİ,Melek, Ferişteh, Nurdan yaratılmış olan melekler dişi ve erkek değildirler,yemezler, içmezler uyumazlar. Halleri başka yaratılmışlara benzemez. İlahi emirleringerçekleştirilmesinden sorumludurlar. Allah bunlara kudret vermiştir. Daima tespihve zikir içindedirler. Bunların içinde 4 tanesi (Cebraîl, Mikaîl, İsrafîl, Azraîl) büyükmelekler olarak bilinir. Kirâmen kâtibin, Münker – Nekir, Rıdvân da diğermeleklerden ayrı ve üstündürler.Melekler, gece gündüz Allah'a ibadet edip O'nun emri ile iş görür. O'ndanönce söz söylemezler. Allah'ın kendilerine emrettiği hususlarda asla asi olamazlar.Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde meleklerden bahsedilir. (Bakara / 30, 31, 34, 98,102, 161, 177, 210, 248, 285; Âl-i İmrân / 18, 39, 42, 45, 80, 87, 124, 125 vs.). Divânşiirinde birçok yönleriyle ele alınan melekler en çok sevgiliye benzetilmişlerdir.Melek huylu, melek simalı sevgiliyi melekler överler. Melekler sevgilinin bulunduğuyeri tavaf eder, kirpiklerini ve saçlarını eşiğine süpürge yaparlar vs. Bazen şairkendisini de meleğe benzetir. Sanki melekler ona alkış tutar, duasına âmin derler. 95Huri, cennet kızı anlamına gelir. Gözlerinin akı karasından çok olan, ceylangözlü kız. Kur'an-ı Kerim, cennette hurilerin müminlere hizmet edeceklerinibildirmektedir. (Âl-i İmran / 15, Bakara / 25, Nisâ / 57).Hurilerin safran, misk, anber ve kâfur gibi güzel kokulu maddelerdenyaratıldığına dair rivâyetler vardır. Onların anber ve misk dolu saçlara, hilal kaşlara,güneş gibi aydınlık yüzlere, tatlı sözlere sahip oluşlarını ifade için bu rivâyet ortayaatılmış olabilir. Hurilerin gül yanaklı, inci dişli, mercan dudaklı, selvi boylu, güzelhuylu, gülden daha taze temiz kızlar oluşu, divan şiirindeki sevgililerin huriyebenzetilmesine neden olmuştur. Aşığın aklını başından alan sevgilisi Hulleler içindebir huridir. Bu durumda sevgilinin mahallesi de cennet olur. 96Tüyü ve bıyığı çıkmamış delikanlı anlamına gelen kelime cennethizmetkârları yerine kullanılır. Güzellik ve safiyet timsali olan gılman'ın çocukkenölenlerden oluşacakları rivâyeti vardır. Cennetliklerin en alt derecesinde olanın bile95 PALA, a.g.e., s.315.96 PALA, a.g.e., s.244.


15380.000 hizmetçisi olacaktır. Bunlar nurdan yaratılmış gençledir. Cennetliklerin heristediğini hemen hazır edecek bu süslü gençlerin dişilerine de huri denir. 97(2/102/4, 2/78/3, 2/77/2, 2/75/3, 2/74/4, 2/85/3, 3/61/2, 3/16/3, 4/75/3, 5/32/4,5/96/2, 5/41/2, 6/21/39, 6/86/5, 6/110/4, 7/36/3, 7/16/4, 8/225/4, 8/55/3, 8/172/2,8/41/4, 8/232/4, 9/65/3, 9/148/4, 9/96/2, 9/52/4, 9/57/4, 9/54/2, 10/167/4, 10/110/3,10/21/4, 11/141/6, 11/23/1, 11/54/7)Yoksul Derviş şiirlerinde melek, huri, gılman; huri, gılman; melek, hurikavramları birlikte anıldığı gibi, tek tek de bu kavramlara yer verilir.“İstemem huri gılmanMürvet derim şahıma” 5/41/2“Yeter ki olursan dostla baş başaHuri gılman senin olsun istemem” 8/225/4“Melek huri gılmandan üstün” (İnsan) 3/16/3, 4/75/3, 7/16/4, 8/41/4,8/172/2, 9/96/2,“Melekten huriden yüceBir kitaptır uçtan ucaOkuyasın hece heceKutsal kitap insandadır” 9/148/4, 10/121/4“Bir bakışı değer huri kızları” (Âşık olduğu bir güzele hitaben) 2/78/3“Huri melek bu güzelin soyu mu” (Yârine hitap ediyor.) 2/74/4Âşık, bazı şiirlerinde yârinin güzelliğini hurilere benzetir. Bazen de yâriningüzelliğini hurilerden de üstün tutar. İlahi aşka yöneldiği şiirlerinde ise dostununvarlığı her şeyden önemlidir. İsterse sevdiği huri, melek olsun onun için hiçbir önemiyoktur. Önemli olan dostunun varlığıdır.“Huri meleğin hepisiYine değmez sevdiğimi” 2/75/3, 5/32/4, 9/65/397 PALA, a.g.e., s.178.


154“Ya meleksin ya hurisin” (Sevdiğine hitaben) 3/61/2“Huri midir melek midir ya dengi” (Sevdiğine hitaben) 2/77/2“Züleyha dilberim olsaSekiz cennet yerim olsaHuri gılman yerim olsaBana verin yeter dostu” 5/96/2Yoksul Derviş, Karacalar’da gördüğü üç güzeli meleğe ve huriye benzetir.“Birisi melektir, birisi huri” 2/85/3, 7/36/3“Güzelleri sanki cennet hurisi” 10/167/4, 11/54/7Âşık, erenlerden, Hz. Ali’den bahsederken huri, gılman kavramlarındanbahseder.“Yoldaşım ola hurilerBizi cennete sürerlerİmam Bakır Hüdâ ile” 6/11/4“Gökte huri gılman ileSaki kanber peyman ileNuş eylerken kanber ileAli’yi gördüm, Ali’yi” 6/86/5İns ü cini huri cennet gılmanı” (Hz. Ali’nin doğumu) 6/21/39Yoksul Derviş dünyanın devri ve öte dünya hayatı ile ilgili olarak bukavramlardan bahseder.“Balı için inler kudret arısıBütün yaratılmış melek hurisiİşte geldi artık yolun yarısıHele bak geriye dön birer birer” 8/55/3“Güneştir endamı baldır ebrusu


155İşte karşımdaki cennet hurisiSırat dedikleri gönül köprüsüAldanma hayale düşe neler var” 10/110/3Âşık, kadınları da güzellikleri dolayısıyla huriye benzetir.“Her birisi selvi, kimisi huri” 2/102/4verir.Yoksul Derviş, Gölcük depreminin acısını dile getirirken bu kavramlara yer“Annelerin melekleri hurisiKimisi nişanlı ciğer paresi” 11/141/6Kubat, Kerbela olayı sebebiyle Ehl-i Beyt’in matemini dile getirirken bütünvarlıkların yasta olduğunu belirtir.“Cümle huri melek bir ulu yasta” 9/54/2“Huri cennet arş u ağzam” (Ağlar) 8/232/4, 9/57/4C- CEHENNEMÂhiretteki azap yurdu, Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde Cennet ve Cehennemhakkında canlı tasvirler yer alır. Cehennem, imansız ölenler ile suçlerıbağışlanmayan günahkârların uğrağıdır. Kur'an'da bazan nâr, lâzâ, sa'ir, sakarhutâme, hâviye kelimeleriyle de karşılanan cehennemin birçok sıfatı ateşe aitsıfatlardır. Bazı müfessirler en üstte cehennem, en altta da hâviye olmak üzere birbiriüstüne kurulan yedi tabakadan müteşekkil yedi cehennem olduğunu söyler. 981/22/10, 1/23/2, 3/59/4, 3/10/5, 3/10/1, 4/51/3, 5/43/2, 5/5/4, 5/56/2, 5/21/7,5/23/4, 6/21/44, 6/11/7, 6/30/17, 6/82/6, 6/12/4, 6/13/7, 6/110/7, 9/147/1,Yoksul Derviş, cehennem için yedi tamu kavramını kullanır. Yüce Allah’aniyaz eder. Uluların hürmetine Allah’ın didarını görmek ister. Cehennemindeyakmaması için Allah’a niyaz eder.“Yakma cehennem narına” 6/110/798 PALA, a.g.e., s.95.


156Âşık, dostun muhabbetine erdikten sonra cennet ve cehennemingerekmediğini dile getirir.“Gerekmez bizlere cehennem cennet” 4/51/3Şemsettin Kubat, Allah’ı dilinden düşürmeyenin, hu ismini sürekli zikredenincehennem görmeyeceğini belirtir.“Cehenneme girmeyecekSırat mizan görmeyecek” 5/56/2“Yarın ol yedi tamudaYanmaz Allah Allah diyen” 5/21/7diyen)“Anda cehennemin narın” 3/10/5, 5/23/4 (Pirin eşiğinde yatan, Allah Allah“Devam eyle iş bu ada,Salâvat ver Muhammet’eYarın ol yedi tamudaYanmaz Allah Allah diyen”Âşık, sevdiğinden ayrılmanın cehennemden beter olduğunu dile getirir.“Cehennemden beter ayrılık” 3/59/4Yoksul Derviş, Hz. Ali ve Muhammet’ten bahsederken de cehennemi anlatır.“Yedi tamu sekiz uçmak yaptı” (Hz Ali’nin mevlidi) 6/21/446/11/7“Cehenneme girer başı” (Ali’nin mevlidini dinlerken sohbeti bozan kişinin)“Ol yedi tamudan bulursun aman” (Ali’nin mevlüdünü her zaman okutursan)6/30/17“Yedi tamu cehennemin narından” (Ali’nin korumasını ister) 9/147/1“Görmez cehennem ateşi” (Ali ve Muhammet aşkına kim gözyaşı dökerse)6/12/4


157“Görmen cehennem narını” (Ali ve Muhammet aşkına) 6/13/7Âşık, Kerbela’da katliam yapanlara beddua ederken cehennemden bahseder.“Yedi tamusundan çıkmasın canı” 1/22/10“Cehennem tamundan çıkmasın inşallah” 1/23/2Ç- DİĞER İTİKADÎ MEFHUMLAR1- CİN:Gözle görülmez, latif cisimlerden ibret bir varlık. Cinler ruhani varlıklar olupateşten yaratılmışlardır. Onlar da tıpkı insanlar gibi Allah'a kulluk ilegörevlendirilmişlerdir. Cinlerin de Müslüman ve kâfir olanları, iyi ve kötüleri vardır.Şeytan da cin taifesindendir. Bunların dişilerine peri denir. Eskiden delilik, insanvücuduna cinlerin hâkim olması diye bilinirdi. Bütün varlıkların bir cini vardı. Bu cinkoruyucu cin olarak bilinir ki bunlara huddâm (hizmet edenler) denilmiştir.Kur'an-ı Kerim'de cinlerden geniş şekilde söz edilmiştir.Eski inançlara göre büyü ve sihir konusunda cinlerden istifade edilirdi.Cinlerin insana hizmet edebilecekleri üzerine birçok risaleler yazılmıştır. Hatta cin veperilerle evlenenlerin varlıkları bile ileri sürülmüştür. İns (insan) kelimesi ile dahaçok kullanılır. Kelimenin çoğulu candır. 99(1/10/7, 6/21/39, 9/52/4, 11/23/1, 11/23/1)Yoksul Derviş, cinleri belirgin bir özelliği ile ortaya koymadan, insanlar gibibir varlık olarak ele almış ve genellikle “ins ü cin” şeklinde insanlarla beraberkullanmıştır. Bu iki kelimeyi birlikte kullanması kâinattaki bütün herkesi kastetmişolmasındandır.“İns ü cini ah u feryat ettiler” (Kerbela vakası) 1/10/7“Ciniler melekler huri derildi” (Kerbela vakası) 9/52/4, 11/23/1“İns ü cini huri cennet gılmanı” (Hz. Ali’nin doğumu) 6/21/3999 PALA, a.g.e., s.102.


1582- ELEST BEZMİ VE EZEL:Elest bezmi. Allah, ruhlar âlemini yarattığı zaman bütün ruhlara hitaben“Elestü’bi–Rabbiküm (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?)” buyurunca ruhlar “Kalû:Belâ (Evet, sen bizim Rabbimizsin dediler).” İşte o zaman ikrar vermiş olaninsanoğlu, dünya hayatına geldiği zaman bu verdiği söze sadık kalmalıdır. ÇünküAllah, sözünden dönen olmasın diye ruhları birbirine şahit tutmuştur. Bu olayKur'an'da da anlatılır. (Araf / 171, 172). Bu meclis, “Bezm-i Ezel” olarak da bilinir.Tasavvufta ve İslam edebiyatlarında en eski zaman, en eski meclis olarak değişikbiçimlerde çokça kullanılmıştır. Şairler sevgililerine Elest Bezminde âşık olduklarını,aşklarının o zamandan bu yana devam ettiğini söylerler. Kelime yalnızca “elest”olarak da anılır. Çok zaman telmih yoluyla kullanılır. 100(2/6/1, 2/104/4, 3/ 54/ 3, 4/10/1, 4/114/1, 4/6/2, 5/108/7, 5/40/6, 5/41/4,5/17/3, 6/98/4, 6/140/7, 7/146/4, 8/218/2, 8/48/3, 8/50/1, 8/81/5, 8/101/5, 8/222/2,8/208/5, 9/60/1, 10/2/3, 10/18/5, 10/120/2, 10/71/3, 10/70/1, 10/180/1)Yoksul Derviş, ezel terimini elest bezmi ve daha önceki zamanı kastederekkullanır. Bezm-i Eleste, ruhların yaratıldığı ve çok öncelere uzanan zaman olarak yerverir. Kendisinin de bu mecliste verdiği sözden dönmeyeceğini, Bezm-i Elestten berisevgilinin, Allah’ın aşkıyla dolu olanların ona hayran olduklarını, dostla, sevgiliylearalarında o zamandan bu zamana kadar bir ahd olduğunu, bezm-i elestten beriimanda olduğunu, kendisine yazılan kaderin iyinin de kötünün de orada yazıldığınısöyler.“Ta ezelden duymuşam böyle hitap” 10/180/1“Ezeli ervahtan sözümüz bizim” 10/70/1“Ta ezelden beri akıyor yaşım” 8/50/1, 8/48/3“Ta ezelden dostluk, kardeşlik bağı” (İnsanda vardır.) 8/218/2“Ta ezelden gerçeklere inandık” (Allah’ın varlığına, birliğine evet dedik.)2/104/4, 7/146/4“Bize taş atanlar ezelden çoktur.” 4/10/1100 PALA, a.g.e., s.81.


1593/54/3“Ezelden böyle kurulmuş” (çile de mutluluk da bu dünyada ezelden vardır.)“Hani ahdeyleyip vermiştik ikrar” 4/6/2“Bu kişi döner mi ahd u peymandan” 4/114/1“Elestü bezminde dil bize bize” (Kitabının Kur’an olduğunu, Allah’ın bezm-ielestte ruhlara dil verdiğini anlatır.) 5/17/3“Elestüden evvel geldi muhabbet” (Allah sevgisi) 5/41/4“Elestü bezminden mesti sarhoşum” 5/108/7“Elestü bezminde yazılı vallah” (amentü billah) 6/98/4“Elestü bezminde secdeye indik” 8/208/5“Elestü bezminde varmış yeri” (Allah’a iman etmek, her zaman onuzikreylemek) 8/222/2“Elestübirabbiküm ahdimi kodum” 8/101/5“Elestü bezminde hakkın şarabı” 8/81/5“Elestüden ikrar verdik” (Rahmandan, Rabbimizden geldik.) 9/60/1“Elestü bezminde verdik ikrarı” 10/71/3“Elestü bezminde ikrarın verip” 10/120/2“Daim ahdi peymanımız güdelim” 10/18/5“Elestü bezminden beri gelmişiz” 10/2/3Aşağıdaki mısralarda Bezm-i Elest Meclisine telmih vardır. Bezm-i ElestMeclisinde kırklara kısmet verilmiş, velilik verilmiştir ve ruhlar âleminde kırklardevran sürmüştür.“Orada cemler kurulduCümle canlar hep dirildiKırklara kısmet verildiBir ulu divandan geldik” 9/60/3


160“Kırklar anda devran sürdü” 5/58/33- HAK-BATIL:Hak kelimesi Allah, İslamiyet, gerçek doğru gibi anlamlara gelmektedir. Batılise fânî, geçici, devamlı olmayan, yok olan anlamına gelmektedir.“Allah, Hak'dır. Allah’tan başka taptıkları bâtıldır (yok olucudur).” (HacSûresi: âyet 62)“Hak gelince, bâtıl (şirk, puta tapmak) gider. Bâtıl, her zaman gidicidir.” (İsrâSûresi: âyet 81)(2/110/4, 4/10/6, 4/63/1, 9/8/2, 11/132/6, 11/18/2)Âşık Yoksul Derviş, kişinin nefsini kötülüklerden arındırmasını, özünüyoklamasını, ölmeden evvel ölmesini yani nefsindeki kötülükleri öldürmesini söyler.“Şu hakkı batılı özünü yokla” 4/10/6“Hak ile batılı neden seçemez” (İnsanoğlu) 2/110/4“Hak ile batılı seçenler seçsin” 4/63/1, 11/132/6Âşık, Hz. Muhammet’in doğduğu gece hak ile batılın seçildiğini belirtir.“Hak ile batıl seçildi” 9/8/2, 11/18/24- KALÛ BEL“Evet dediler” anlamına gelen bu kelimeler, Elest bezminde ruhların Allah'akulluk için söz vermelerini anlatır. Allah'ın “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?”sorusuna insanların nefisleri “Evet (Rabbimizsin), dediler”. Kur'an-ı Kerim'deanlatılan (A'raf / 172) bu olay, edebiyatta çok kullanılmıştır. 101(4/45/1, 5/30/3, 5/34/9, 5/45/3, 5/83/2, 5/99/3, 5/94/2, 6/34/12, 6/70/13,6/111/3, 8/184/3, 10/19/5)Yoksul Derviş, Allah’ın Hu ismini bütün mahlûkatın zikrettiğini, Hakk’ınezelde ve ebedde var olduğunu, kendisinin de kalû belâdan bu yana aşk ateşiyleyandığını dile getirir. O zamandan bu güne gelmiş dört kitabı okumak, Allah’a belbağlamak, ona inanmak gerektiğini ve nefsin ona elest bezminde evet demediyse, bin101 PALA, a.g.e., s.268.


161defa secde etmesinin bir önemi olmadığını dile getirir. Ayrıca Hz. Ali’ye ve diğererenlere manevi olarak kalû belâdan beri bağlı olduğunu belirtir.“Kalû belâ hitabını” (Yazanlar meydana gelsin) 4/45/1“Hakka gülen mezhebiKalû belâdan beri” 5/34/9“Secde yapmadıysa kalû belâdaBin defa secdeye inse ne çıkar” 10/19/5“Kalû belâdan evvel Hak” 5/94/2“Ta kalûdan ezeldir” (İlahi aşk, sevgi) 5/83/2“Ta kalû belâdan yanarım Leylâ” (Aşk ateşi ile) 5/99/3“Ta kalû belâdan ikrar verenler” (Erenler, ulular) 8/184/3“Ol kalû belâ denmeden” (Hz. Ali’nin doğumu) 6/111/3“Kalû belâdan beri” (O şaha tabi olduk) 6/70/13“Elestü Rabbiküm kalû belâdan evvel” 6/34/12“Arş u alâdan kalû belâdan” (Hu Allah Allah) 5/30/35- KEVN-İ MEKAN:Kevn-i Mekân, kâinat, âlem, dünya anlamına gelir.(5/32/2, 6/38/7, 6/137/5, 6/137/4)Yoksul Derviş, kâinatın sırrına ermek için Allah’a seher vakti sürekliyalvarmak gerektiğini söyler.“Hakka müdem yalvar seher erkânıBulam dersen bunda kevn-i mekânı” 5/32/2Âşığımız, kâinata Hz. Ali gibi bir âdemin gelmediğini dile getirerek ona olanmanevi bağlılığını dile getirir.“Ol zamanda dahi kevn-i mekândaAslı nesli âdem gelmedi anda” 6/83/7


162Âşığımız cihana baharın gelmesiyle kâinatın açıldığını, kendi canının dakâinatla beraber uyandığını söyleyerek, Allah’a şükreder ve O’na bin can kurbanolduğunu söyler.“Açıldı kevn-i mekanGeldi nevruz-i cihanŞükür elhamdülillah” 6/137/4“Uyandı cism-i canımAnda kevn-i mekanımBin can ile kurbanımŞükür elhamdülillah” 6/137/56- LEVH-İ KALEM, LEVH-İ MAHFUZ:Korunmuş satıh, sütü düz nesne, üzerinde yazı olan satıh. Allah kudretiyleolacak şeylerin, üzerinde yazılı bulunduğu levha. Bir âyette Kur'an-ı Kerim'in Levh-imahfuz'da tespit edilmiş olduğu bildirilir. (Bürûc / 22). Allah ilk önce levh ü kalem(satıh ve kalem)i yaratmıştır. Kalem, bu levhaya kâinatta vuku bulacak olan her şeyiyazmıştır. Tasavvufa göre levh Tanrı bilgisi, kalem ise Tanrı iradesidir. İnsanlarınkaderi Levh-i mahfuz da yazılıdır. Levh-i mahfuz'dan İsrafil sorumludur. Yazılı olanşeyler ne eksik, ne fazla olmayıp zamanı gelince ortaya çıkarlar. Bu levha yedinci katgökte bulunur ve doğu ile batı uzunluğu kadar en ve boya sahiptir. Bu boyutları ilahitakdirin ifadesi olarak düşünmek gerekir. 102(1/37/6, 4/119/3, 4/11/4, 4/118/1, 5/16/6, 5/40/3, 6/55/1, 6/20/16, 6/54/4,7/13/4, 7/14/7, 8/237/4, 8/73/3, 8/251/5, 8/232/4, 8/255/3, 9/90/7, 10/24/7, 10/67/5,11/32 3, 11/17/4)Şemsettin Kubat, İlahi aşkı, Allah’ın varlığını ve birliğini, her yerde, levh-ikalemde görür. Allah’ın izni olmasa levh-i kalemin de olamayacağını anlatır.“Hemi levh-i kalem içre” 7/13/4“Hu ismidir levh-i kalem” 5/16/6102 PALA, a.g.e., s.299.


163“Olmaz idi levh-i kalem” (Şu Allah’ın izni olmasa) 8/73/3Yoksul Derviş, gönlünün elemde olduğunu, levh-i kalemden beri yârindenayrı düştüğünü, talihinin levh-i kalemde yazıldığını, bu yazıya razı olmak gerektiğinianlatır.“Yoksul divaniyem ta ki ezeldenLevh-i kalem talihimi yazaldan” 7/14/7, 9/90/7, 10/24/7“Yazılmış talihim levh-i kalemde” 8/251/5“Karşında uyandır levh ile kalem” (Sultanına seslenir. Levh-i kalemdeyazılan neyse onu yaşamaktasın, bu kadar elem çekme.) 8/255/3Âşık, Muhammet’in doğduğu geceyi anlatırken levh-i kalemden bahseder.“Arş u rahman levh-i kalemBütün on sekiz bin âlemDağlar taşlar verdi selamMuhammet doğdu bu gece” 11/17/4Kubat, Kerbela olayından bahsederken bütün kâinatın yas tuttuğunu, bumatemin levh-i kalemi de sardığını dile getirir. Ayrıca levh-i kalemde böyle biryazının yazılmasına şaşarak üzüntüsünü belirtir.“Bir figandır tutmuş levh-i kalemi” 4/118/1“Bütün levh-i kalem ağlar” 8/232/4“Levh-i kalem öyle yazı yazar mı?” 8/237/4Âşık, ululardan, Hz. Ali’den bahsederken yine levh-i kalem ve levh-imahfuzdan bahseder.“Levh-i kalemde söylendi” (Bacı Sultan dendi) 4/11/4“Karşında ayandır levh ile kalem (Bacı Sultan) 4/119/3“Levh-i kalem yazısıdır” (İmam Hasan, İmam Hüseyin) 1/37/6“İsmi levh-i kaleme” 5/40/3


164“Allah’ın levh-i kalemi” (Hz. Ali’nin doğumu ile ilgili) 6/54/4“Levh-i mahfuzunda hak arslan yazar” (Hz. Ali’nin doğumu ile ilgili)6/20/16“Levh-i mahfuzda fermanı” (Hz. Ali’nin doğumu) 6/55/1, 10/67/5, 11/32/37- ŞEYTANŞeytan, İblis, Önceleri haris adlı bir melek imiş. Allah, Âdem’i bütünmeleklere secde etmelerini buyurduğunda hepsi birden secde etmişler. Ancakmeleklerin en ulusu, onların hocası olan Haris, kendisinin cin olup ateştenyaratıldığını, bu nedenle topraktan yaratılmış olan Âdem’e secde etmeyeceğinisöyleyerek Allah'a asi olmuştur. Allah da onu şeytan kılığına sokmuş velanetlemiştir. Bunun üzerine şeytan Allah'a yalvardı ve “Beni kıyamete dek yaşat kiiyi kullarından başka bütün kullarını azdırayım” dedi. Allah da kabul ederek ona sûrüfürülünceye kadar ömür verdi. Şeytan Allah'tan kulları azdırmak için birçok şeyleristedi. Yalan, kibir, çalgı, şehvet, içki, kumar vs. bunlardandır.Şeytan ilk görevini Âdem ile Havva cennette iken icra etti. Allah onulanetledikten sonra cennete girmesini de yasaklamıştı. O zaman cennetin bekçisiyılan idi. Yılan dört ayaklı güzel bir hayvan idi. Şeytana kapılarak onu cennete aldığıiçin Allah yılanın ayaklarını aldı ve sürünmesini istedi. İblis cennete girince Âdem'ikandırmaya çalıştı. Bunu başaramayınca daha zayıf yaratılışlı olan Havva'yıkandırarak yasak meyveyi yemesini ve Âdem’e yedirmesini sağladı. İblis'incennetteki adı Azazil idi. Allah, Âdem ile Havva'yı cennetten çıkarınca şeytanı dayeryüzüne indirdi. Şeytan Rüstem'in vatanı olan Siyistan'a düştü.Şeytan yıllarca Âdem ile Havva'yı arayıp buldu. Yine Havva'yı kandırmayaçalışarak onu, çocuklarını ölü doğurmakla tehdit etti. Çocuklarına Abdülharis adınıvermek istediyse de bunu başaramadı. Ancak Habil ile Kabil'in aralarını açmayıbaşardı ve yeryüzündeki ilk fitneyi çıkardı. O günden sonra insanları azdırmak vedoğru yoldan ayırmak için durmadan çalıştı. Soyu üredi ve her insanın içinde olmakşartıyla çoğaldılar. İnsanın damarlarında dolaşıp durduğu hadis ile bildirilmiştir. 103103 PALA, a.g.e., s.444.


165Âşık, şeytanın verdiği ikrardan dönerek Âdem’e secde etmediğini, inkârcıolduğunu belirterek, insana saygı gösterilmesi gerektiğinden, insanın da şeytanauyarak nankör olmaması ve sözünden dönmemesi gerektiğinden bahseder. Şeytanaltı yerde geçer.(1/28/5, 4/54/2, 4/63/3, 4/64/7, 7/16/6, 8/81/3)“Kovdular şeytanı, semadan indi” 8/81/3“Ahdini bozana şeytan dediler” 4/54/2Yoksul Derviş, kötülük yapanın, şeytana uyanın öbür dünyası ile ilgili iyiumutlarından mahrum kalacağını söyler.“Benliğe binip de şeytana uyan” 4/63/3Âşık, evliyaların ulu, değerli kişiler olduğunu, onların bu vasfını bilmekgerektiğini, bilmeyenlerin bu yoldan azacağını söyler.“Şeytan’a uyanlar bu yoldan azar” 4/64/7Âşık, Kerbela’da cana kıyanların da şeytana uyduğunu dile getirir.“Bir şeytana uymuşlar” 1/28/5D- DİN İLE İLGİLİ MEFHUMLAR1- DİN, İSLAMİYET, İMANa- Din:Allah’ın insanları dünya ve ahrette rahat, huzur ve saadete (mutluluğa)kavuşturmak için peygamberleri vasıtasıyla bildirdiği yol, emirler ve yasaklar.“Doğrusu Allah indinde (katında) makbul olan din İslâm'dır. Kendilerinekitap verilenler (hıristiyanlar ve yahûdîler) kendilerine ilim geldikten (İslâm dinînibildikten) sonra aralarındaki çekememezlik, kin ve düşmanlıktan dolayı (onunhakkında) ihtilâfa düştüler. Kim Allah'ın âyetlerini inkâr ederse, şüphesiz ki Allah,hesabı pek çabuk görendir.” (Âl-i İmrân Sûresi: 19)


166“Bugün sizin dîninizi kemâle erdirdim (dîninizin hükümlerini tamamladım),üzerinize olan nîmetimi tamamladım ve din olarak da İslâm dînini (verip ondan)hoşnut oldum...” (Mâide Sûresi: 3)(2/9/2, 3/8/3, 4/8/2, 5/8/5, 5/9/1, 7/30/1, 11/149/2, 11/123/1)Yoksul Derviş, din kavramıyla genellikle İslamiyet’i kastetmiştir. Bunun yanısıra genel olarak dinin gereklerini de şiirlerinde anlatır. Din ve diyanetin okumaklakurulduğunu, insanları değerlendirirken dili, dini neyse ayırım yapmadandeğerlendirmek, onlara Allah rızası için hizmet etmek gerektiğini söyler.“Okumakla kurduk din, diyaneti” 2/9/2“Dili dini neyse hem de görüşüAyrımcılık yapman bu can telaşıAllah rızası için yapın bu işiHak için bir hizmet verelim kardeş” 11/149/2Âşık, dinde emrolunanın yardımlaşma olduğunu, kelime-i tevhidin dinindireği, Hz. Muhammet’in de İslam dininin imamı olduğunu belirtir.“Emrolan bu kutsal dindeYardımlaşma yardımlaşmaÇok sevap Allah indindeYardımlaşma yardımlaşma” 7/30/1, 11/123/1“Budur dinin direği” (Lailahe İllallah) 5/8/5“Sensin bize din-i imam” (Hz. Muhammet) 5/9/1Yoksul Derviş, kişinin ikilikten vazgeçmezse gafil olacağını belirterek,siyaset yolunda alınan rüşvetin, kılık, kıyafet, gösteriş, makam, mevki hırsının dadinle bağdaşmadığını dile getirir.“Zahirde batında birdir dinimiz” 4/8/2“Din ile bağdaşmaz canım siyaset” 3/8/3


167b- İslamiyet:Allah’ın Cebrâil ismindeki melek vâsıtası ile Peygamberi Hz. Muhammet’egönderdiği, insanların dünyâda ve âhirette râhat ve mesût olmalarını sağlayan usûl vekâideler, emirler ve yasaklar. 104“Allah, Peygamberini hidâyet ve hak din İslâmiyet ile gönderdi. İslâm dinînidiğer dinler üzerine üstün kıldı. (Muhammet aleyhisselâmın hak) peygamberolduğuna şahit olarak Allah, yeter.” (Feth Sûresi: 28)(2/9/2, 2/25/3, 4/69/1, 4/101/1, 7/84/6, 9/152/3, 10/67/1, 10/66/3, 11/31/1,11/32/2, 11/31/6)Yoksul Derviş, İslam’ın insanlara gönderilen hak din olduğunu, iman veitikadın bu dinin esasları arasında yer aldığını belirtir.“Din-i İslam ol Hak bizim” 10/67/1, 11/31/6“İslamiyet nişanımızŞöhretimiz hem şanımız” 11/32/2“Bir iman bir de itikatBudur din-i İslamiyet” 9/152/3, 10/66/3, 11/31/1Âşığımız, İslamiyet’in iyiyi, güzeli, doğruyu en iyi ifade eden din olduğunu,ancak bazı kulların insanlıktan çıktığını, kötülük yaptığını, hal ve hareketleriniİslamiyet’e ters bir şekilde ortaya koyduklarını ifade eder.“İslam bayrağını yıkan ben miyim” 4/69/1Kubat, okumanın, ilim, irfan sahibi olmanın sayesinde barışın ve İslamiyetingeldiğini belirtir. Ayrıca yine barışın öneminden bahsederek bütün dünyaçocuklarının kardeş olduğunu dile getirir.“Getirdik barışı, İslamiyeti” 2/9/2,“Azer, Acem deme, İslamı, Türk’üHepsi birbirine yardir çocuklar” 2/25/3104 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.245.


168c- İman:İnanmak. "Allah’tan başka mabut, ilâh olmadığına, Hz. Muhammet ‘in O'nunkulu ve Resulü olduğuna" ve O'nun Allah’tan getirdiklerine kalp ile inanıp dil ilesöylemek.“Fakat Allah size imanı sevdirdi. Onu kalplerinizde süsledi. Küfrü(imansızlığı), fâsıklığı (günahkârlığı), isyanı size çirkin gösterdi.” (Hucurât Sûresi: 7)“Hakikat şudur ki, iman edenler ve Rablerine güvenip dayananlar üzerindeonun (şeytanın) hiçbir hâkimiyeti yoktur.” (Nahl Sûresi: 99)(3/18/3, 3/7/3, 3/58/2, 4/114/1, 4/42/5, 4/37/5, 4/38/4, 4/69/4, 5/54/5, 5/8/2,5/10/4, 5/38/7, 7/84/6, 7/91/2, 7/91/1, 8/227/2, 8/149/2, 8/127/5, 8/112/1, 8/59/5,9/59/2, 10/76/1, 10/180/5/, 10/198/2, 11/129/3, 11/138/6, 11/139/3)Yoksul Derviş, şiirlerinde imanın önemini dile getirerek Allah’tan kullarınasarsılmaz iman nasip etmesini diler.“Kıl inâyet bize sarsılmaz iman” 10/180/5“Yoldaş et bize imanı” 4/42/5Âşığımız, kulların Hakk’ın izniyle imana sahip olduklarını, imanlı olmanın enbüyük şartının Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak olduğunu belirtir.“İkrar iman ile atıldı temel” 3/7/3“İman ile ölem dersenDini iman tevhittedir” 5/54/5Kubat, çalışmanın, gayret etmenin, ibadetin, ağaç dikmenin, vatanıkorumanın imandan olduğunu belirterek insanların bunları ellerinden geldiğincegerçekleştirmeleri gerektiğini anlatır.“Çalışmak, ibadet, gayret imandır” 8/149/2“Ağaç dikmek imandandır.” 7/91/2“Ağaç sevmek imandandır” 7/91/1“Vatanı korumak bir imandır” 10/198/2


169Âşık, kötülüğün insana bir ok gibi saplandığını, hâlbuki iyilik yapmanınmükâfatının çok olduğunu belirtir. İnsanların kötülüklerini eleştirerek onları iyiliğe,imana, doğruluğa davet eder.“Kötülük insanın bağrına okturİyiliğin mükâfatı pek çokturİmana sövenin hiç yeri yoktur” 4/37/5, 11/139/3“Küfretmedi Müslüman Müslüman’aHiç de sığmaz imana şeriata” 11/138/6“Tanımaz oldu haddiniBeş vakit bozar ahdiniNe imanı ne de diniAkıllanmaz, akıllanmaz” 8/127/5, 11/129/3“Teşvişi terk eyle gelİmanı berk eyle gelKendini fark eyle gelLailahe illallah” 5/8/2“Yoksa riya ile iman eyleyipBen dervişim diye ferman eyleyipSonra sevdiğine güman eyleyipİsyan bayrağını çeken ben miyim”? 4/69/4“Küfretmek var mıdır imana dine” 4/38/4Âşık, insanın alçak gönüllü olması, kendini kötülüklerden uzak etmesi, varlığıterk etmesi, Hak yolundan gitmesi, benliği, bencilliği terk ederek, çileye sabretmesigerektiğini, kibiri, kini yok ederek, severek, sevilerek, kendinde kendini bularak,dini, imanı güzel yaşayabileceğini belirtir.“İman kuşağının kırma bendini” 8/59/5


170“İmanını terk edegör” 5/38/7“Evvel ikrar verip imanın berket” 8/227/2“Budur imanı dini” 3/18/3Kubat, iman ve ikrarın yaradılıştan kişinin içinde olduğunu, gerçeğe inanan,Allah aşkıyla yanan kişinin imanlı olduğunu belirtir.“Âşığa sormuşlar, devrin ne yandanGelmişim ikrardan doğdum imandan” 4/114/1“İkrar ile iman kişi” 8/112/1Yoksul Derviş, Mehmetçiğin kahraman olduğunu ve iman gücüyle düşmanakarşı koyduğunu dile getirir.“Göğsündeki iman gücü” (Mehmetçik) 10/76/1Âşığımız, Hz. Muhammet’e olan bağlılığını dile getirerek, ondan her ikidünyada da dini imanı ve şefaatini nasip etmesini diler.“Cümlemiz yoluna koymuşuz canıSensin dü cihanda şefaat kaniNasip eyle bize dini imanıKıl şefaat ya Hazreti Muhammet” 5/10/4Âşık, dinimizin İslam, yönetim biçimimizin Cumhuriyet olduğunu dilegetirerek, ülke için Cumhuriyetin çok önemli olduğunu, onun hiçbir kuvvettensarsılmadığını ve bunda insanımızın iman ışığının, inancının büyük etkisi olduğunudile getirir.“Göğsümüzdeki iman ışığından” 7/84/6


1712- DİNSİZ, İMANSIZ, GÜNAHKÂRa- Dinsiz, İmansız:(2/14/1, 8/230/6, 8/211/2)Âşığımız, dinsiz imansızların Allah’tan korkmadığını, kinlerinin haddiniaştığını, Kerbela’daki vicdansızlıklarını anlatır. Neticede bu kişilerin decezalandırılacaklarını belirtir.“Dinsizlerin kini haddini aştıHepsi masumların üstüne düştü” 8/230/6“Hey Allah’tan korkmaz imansız dinsiz” 8/211/2“İmansızlar hep yakılırİnsanlığın sevgisine” 2/14/1b- Günahkâr:Dinde yasak olan şeyler yapan kimseye denir.“Biri günah işler veya kendine zulmeder, sonra pişmân olup, Allah'a tövbeistiğfâr ederse, Allah’ı afv ve mağfiret edici, çok merhametli bulur. (Nisâ Sûresi:110)(4/110/3, 4/61/4, 6/142/5, 8/250/6)Âşık, Hz. Ali’yi meth ederken kendisinin de günahkâr olduğunu belirterekbağışlanmak ister.“Medet şahım kulun gâyet günahkar” 6/142/5Kubat, insanın günahkâr olması için bir kere gönül yıkmasının bile yeterliolduğunu, bunun için ne kadar iyilik yapsa da insan kalbi kırdığı takdirde buiyiliklerin pek öneminin olmadığını vurgular. Kendi günahkârlığı için de Allah’tanbağışlanma diler.“Bir kere günahkâr bir gönül yıkanKimseyi incitmez halin olmalı” 4/61/4“Böyle günâhkarı cemden seçersin” 8/250/6


172“Günahkâr kulları defterden kazırKusurum pek büyük dilerim özür” 4/110/33- GAFLET, GAFİL:Gaflet, nefsin arzularına uyarak, Allah’ı, emir ve yasaklarını unutma hâli.Gafil de gaflet içinde olan kimse. 105“(Ey Resûlüm!) Onları, iş bitirildiği (hesap görüldüğü) zamanın dehşeti ilekorkut. Onlar hâlâ gaflet içindedirler. Onlar îmân etmiyorlar.” (Meryem Sûresi: 39)(2/61/3, 5/56/3, 5/57/2, 8/214/3, 10/22/3)Âşığımız, Allah’ın kudretini görmezden gelmenin büyük bir gaflet olduğunubelirterek, Hakk’ın rızasını bulalım, Hakk’a yalvaralım, ilahi aşkın tadına varalım,Allah’ı hep analım, dostluğu, muhabbeti arttıralım, bencillikten sıyrılalım, böylelikleüzerimizdeki gafletten sıyrılalım der.“Şu gafletten uyanırsınHakkın didarın görürsünRahmetine boyanırsınTevhit eyle tevhit eyle” 5/57/2“Gönül gafil durma sakınGel zikreyle gel zikreyleVade yeter günün yakınGel zikreyle gel zikreyle” 5/56/3“Tez elden atalım dost bu gafleti” 10/22/3“Durun ey gafiller, durunBu nedir ki vurun vurunHaydi, bir zerresin verinYaratmaya kadir misin” 8/214/3105 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.136.


173“Atalım gaflet yükünü” 2/61/34- İNKÂR, MÜNKİR, MÜNAFIKa- İnkâr:(2/70/1, 4/65/1, 4/63/7, 6/125/6, 6/126/4, 6/80/9, 7/16/6, 7/15/1, 7/18/1,7/28/5, 8/181/5, 8/206/5, 8/242/2, 8/81/3, 8/208/2, 8/80/1, 8/79/1, 8/202/ 2, 9/41/4,9/50/4, 11/133/6)Yoksul Derviş, inkârın Bezm-i Elest’ten itibaren başladığını, o zamandanbugüne inkârcı olanların, sözünden dönenlerin olduğunu, bu kişilerin bağırlarının taşolduğunu, Hakk’ı tanımadıklarını ve bu dünyada ve ahirette kaybedenlerdenolacaklarını belirterek, kendisinin ve müminlerin onlardan ayrıldığını dile getirir.“Ahdi ikrarından inkârlar döndüBütün soylarına harici dendiKovdular şeytanı semadan indiVerdiği ikrardan dönen gelmesin” 8/81/3“İkrar verip inkârlardan seçildik” 8/208/2“Birlik âleminde kuruldu dergâhİnkârlar bu sırra olmadı agâhFikrimiz, zikrimiz Hak Habibullah” 8/80/1“Hakkı bilmeyenler inkârda kaldı” 4/63/7, 11/133/6“İnkâr edenlerin bağrı taş oldu” 9/41/4Âşığımız, müminlere inkârcılarla birlikte olmamaları gerektiğini, doğruluktandürüstlükten ayrılmamalarını, gönül dostu olmalarını tavsiye eder.“İnkârın sözüne kulak asmayın” 8/79/1“Dostlar size doyulur mu?İsim isim sayılır mı?İnkârlara uyulur mu?” 8/181/5, 8/206/5, 9/50/4


174Âşık, Hz Ali’ye ve on iki imama bağlılığını dile getirirken bu zatların dainkârcıların en büyük düşmanları olduklarını söyler.“İnkârları şahım malamat eyle,İşini gücünü melanet eyleCümle ihvanım selamet eyleYusuf’un zindandan çıktığı gibi” 8/202/2“Kırar da inkar soyunu” (Hz. Ali) 6/80/9“İnkarın boynuna tığ ile teber” (Erenler, ulular) 8/242/2Kubat, sevdiğine olan bağlılığını anlatırken sevdiğinin inkârcıların sözlerinekanmamasını ister.“Eller sözüne kanarsınİnkârlara inanırsınSevdiğim mi var sanırsınEla gözlüm senden başka” 7/28/5Kubat, inkârcıların en büyük düşmanının iman, Allah aşkı ve Kur’anolduğunu, müminleri ikiye bölen mehdi resulün bir gün geleceğini, müminler olarakinkârcılara karşı peygamberi daima salâvatla övmemiz gerektiğini dile getirir.“İnkârları kovarızMüminleri severizSalâvatla överizHazreti peygamberi” 6/126/4“İnkârları iki bölenDevri tamam olup gelenMehdi Resul gelir bir gün” 6/125/6“İnkârların taşı budur,Aşığın gözyaşı budur


175İbadetin başı budurAşk imandır, sevgi Kur’an” 2/70/1, 7/15/1Âşık, insan sevgisinin önemini ve insanın Allah katındaki değerini belirterekinsana saygı ve sevgi gösterilmesi gerektiğini belirtir. İnkârcıların âdeme secdeetmeyerek de insana saygı göstermediklerini dile getirir.“İnkârlar âdeme etmedi secde” 7/16/6Yoksul Derviş, Kerbela olayından dolayı duyduğu üzüntüyü dile getirerekorada katliam yapanlara beddua eder.“Kevserin şakisi İmamı Hasanİnkârın neslidir mümini kesenHaksıza zalime sakın uyma senDivanda şefaat bulmaz inşallah” 4/65/1b- Münkir:denir.Allah’a ve İslamiyet’e İnanmayan, dini kabul etmeyen, inkâr eden kimseye“Bu bizim indirdiğimiz Kur'ân, insanlar için çok hayırlı ve faydalı birkelâmdır (sözdür). (Ey Mekkeliler!) Şimdi onu inkâr mı ediyorsunuz.” (EnbiyâSûresi: 50)(3/16/2, 4/118/6, 4/114/7, 4/127/5, 4/77/1, 4/53/6, 4/97/7, 4/122/1, 4/63/6,4/15/4, 4/71/3, 4/53/1, 4/120/6, 4/20/3, 4/54/2, 4/62/4, 4/62/6, 4/64/4, 4/69/7, 4/96/2,4/49/4, 4/75/1, 5/28/1, 5/65/5, 5/113/5, 5/57/5, 5/54/2, 5/45/5, 5/35/4, 5/48/7, 5/68/9,5/45/4, 6/62/7, 6/125/5, 6/125/4, 6/125/2, 6/27/8, 6/9/8, 6/7/5, 6/7/4, 6/143/1,6/111/2, 6/99/1, 6/5/2, 6/20/28, 6/27/3, 6/106/3, 6/16/3, 6/93/6, 6/79/10, 6/126/1,7/16/2, 8/41/2, 8/175/5, 8/31/2, 8/196/2, 8/196/1, 8/112/2, 8/79/2, 8/252/3, 8/252/5,8/197/1, 11/138/3, 11/134/3, 11/133/5, 11/133/4, 11/135/4)Yoksul Derviş, şiirlerinde münkir insanın özelliklerini anlatır, onlarayaptıkları kötülükler sebebiyle verilmesi gereken cezaları sayar, gerçekten müminolan insanın da münkirlere uymayacağını, onlara kanmayacağını dile getirir. Zamanzaman münkirlere beddua eder. Onlardan müminleri uzak tutması, onlara


176uydurmaması için Allah’a yalvarır. Münkirlerin eninde sonunda Hak tarafındancezalandırılacaklarını, muhabbetin ve aşkın insana gıda olduğunu belirtir.“Münkir kavmi şah neslini kesendir” 4/97/7“Münkir kalbini taş ettik” 4/122/1“Münkirin sözünden yandı ciğerim” 4/63/6“Münkirlerin kalbi taş gelir gider” 5/48/7“Münkir olan sözümüz dinlemezGafil olur, bu manadan anlamaz” 6/20/28“Zalim münkir bunu düğün mü sanar” 8/196/2“Münkir olanların kalbi kilitlenir” 8/196/1“Münkir yatağında yatana yazık” 8/252/5“Kızını münkire satana yazık” 8/252/3“Münkir Ehlibeyte ikrar kılmadıİkrar etmeyenler iman bulmadıHiçbir peygambere nasip olmadıHüseyni Kerbela Ehlü’l âba’dır” 6/106/3“Münkirin boynuna satır” 4/53/1“Münkir Arasat’ta kalır inşallah” 4/120/6“Ot vururlar münkirlerin bağrına” (Mahşerde) 4/114/7“Münkir olanları oda yaktılar” 4/127/5“Cümle münkir bu meydandan sürüldü” 4/15/4“Münkir irşat olmaz olmadı kabil” 4/77/1“Aldanmaz münkire, ite” (Gerçeğe inanan kişi) 8/112/2“Münkiri koymayın taş gelir bize” 4/20/3“Nasip eylemeyin münkir soyunu” 4/62/6


177“Kıble tarafından bir su akıncaMünkirlerin aklı gitti bakınca” 4/62/4“Münkir olanlara insan kanar mı?Ahdini bozana şeytan dedilerVerdiği ikrarından adam döner mi” 4/54/2“Münkir ile münafığı dişleyenZalimlere boyun büken ben miyim” 4/69/7“Münkir olan bilmez olduBu manadan almaz olduYoksul Derviş gülmez olduTevhit eyle tevhit eyle” 5/57/5“Sözünü duyma münkirinDinle âşıkların zarınOkurlar şaha birbirinCümle ferman tevhittedir” 5/54/2“Varma münkir yanınaUyma ona sakın haCevap sorsa de ki neHele ta manası ne” 5/45/5“Hiç kulak vermeyiz münkir hocaya” 4/53/6“Dinleme gel münkirâtıDüşün mahşeri sıratıTerk eyle sen bu sûretiCismi canı yuyan gelsin” 5/35/4


178“Münkirlerin sözü bize kar kılmaz” (Münkirlere uymayalım, Allah aşkıylayanalım, imandan ayrılmayalım) 8/79/2“Münkir olan işbu yola gelmesinDü cihanda derde derman bulmasın” 6/16/3“Münkirler inanıp hem ikrar etmezMünkirler gönlüne güman sen oldun” (Yüce Allah) 5/113/5“Mümini münkiri bilir YaradanKur’an’da zikretti bunu var edenYazdı ela inne evliya Allah” 4/64/4, 11/134/3Âşık Yoksul Derviş, şiirlerinde münkirlerin kötülüklerine değinir. Onların herdavranışının mümin insanları üzdüğünü, münkirin taşının, kötülüğünün yağmur gibiyağdığını, ancak münkir ne yaparsa yapsın imanlı insanların sabrının, inancının,onlara verilecek en iyi cevap olduğunu belirtir.“Münkirin sözünden yandı ciğerim” 11/133/5“Yağmur gibi yağar münkirin taşı” 11/133/4“Münkirler aldı mı bizden cevabı” 11/135/4Kubat, Allah’a layıkıyla kulluk edilirse, onun yasaklarına, emirlerineuyulursa, çirkinliklerden sıyrılınırsa Hakk’a yakın olunacağını, zira iyiyi de kötüyüde onun bildiğini ve her zaman ona sığınmamız gerektiğini dile getirir.“Mümini, münkiri bilir Yaradan” 11/134/3“Münkirlerden ayrıldık” 6/126/1“Münkir de değilim Müslüman dinim” (Soğukkuyululara seslenir.) 11/138/3Şemsettin Kubat, insana verdiği değeri de her fırsatta şiirlerinde dile getirir.İnsanın Allah’ın yarattığı ve diğer varlıklardan ona secde etmelerini istediğimükemmel bir varlık olduğunu anlatır. İnsana saygı göstermenin de Allah’ın bir emriolduğunu söyler.“Münkirin dedikodusu vardır


179Müminin Hak’tan gıdası vardırHazreti Resulün hadisi vardırSevgi saygı göster, sarıl insana” 3/16/2, 4/75/1, 7/16/2, 8/41/2Âşık, sevdiğinden ayrı düştüğünde onun acısı o kadar ciğerine işler ki artıkdayanamayacağını, sevdiğinin merhamete gelmesini diler. Ayrıca sevdiğinin aklınıçelen, onu yanlış fikirlerle dolduran insanları da münkir diye nitelendirerek, onlarınsözüne kanmaması için sevdiğini uyarır.“Gayrı ol münkirler bizi taşladıYoksul Derviş gurbet elde kışladı” 4/49/4“Eller sözüne kanarsınMünkirlere inanırsınSevdiğim mi var sanırsınEla gözlüm senden başka” 8/175/5“Münkirler bakıp halimeGüldü n’edeyim Allah’ım” (Sevdiğinden, dostundan ayrı düşünce) 5/28/1Derviş, Mehdi geldiği zaman müminlerin düğün edeceğini, münkirlerin isekötülükleri aklına geldikçe düşünüp duracaklarını söyler.“Münkirlerin gözü kan kin” (Mehdi geldiğinde) 6/125/5“Kökü kesilir münkirin” (Mehdi geldiğinde) 6/125/4“Münkirlere vermez aman” (Mehdi geldiğinde) 6/125/2Âşığımız, Hz. Ali’nin meziyetlerini, büyüklüğünü, ona olan bağlılığınıanlatırken münkirlerin yaptıklarından ve Hz. Ali’nin onlarla mücadelelerindenbahseder.“Ey münâfık ey münkirlerAli vardır Ali vardır” 6/143/1“Yoksul Derviş münkir nasip olmadı


180Cahil olan bu erkânı bilmediŞahım sana gelen mahrum kalmadı” 5/68/9“Bağlandı münkirin diliAçıldı hakikat yoluAçtı sekiz cennet gülüDoğdu bugün İmam Ali” 6/7/4“Münkirleri cüda kıldıDoğdu bugün İmam Ali” 6/7/5“Münkirlerin benzi solduAli’nin doğduğu gece” 6/9/8“Münkir olup laf edersen Haydar’aHem gelirsin yüzün kara” 6/27/8“Münkirler sarar ise” (Ali kimdir diye) 5/45/4“Münkir olan gelmez sözeAli şefaatçi bizeAşkı dola kalbimizeAşkımızı veren Ali” 6/11/2“Otuz üç bin âyet Ahmed’e belliOradan açıldı şeriat yoluZahirde batında okunan AliMünkirler bu sözü bilmez efendim” 6/99/1“Münkir olan bu meydandan sürüldü” (Hz. Ali’nin doğduğu gece) 6/5/2Âşık, on iki imama, Kerbela şehitlerine ve erenlere olan bağlılığını anlatır vebu zatların münkirlerin en büyük düşmanları olduklarını belirtir.“Münkirlere duyulmaz


181Erenlerin halveti” 5/65/5“Münkirler kavmi de od’a yanıncaHaydar muhiplere Kevser sununcaBeklerim yolunu Zehra Sultan” 4/96/2“Münkir olup başka yol tutar isen” (Dervişlere, din büyüklerine taş atarsanaslını, kökünü kuruturlar, çünkü onlar Allah’ın sevgili kullarıdır.) 6/27/3“Kırklar varlığını bunda döktülerMünkirin gözüne perde çektilerYoksul Derviş sırrı açıkladılarAli yere göğe rehber dediler” 6/93/6“Münkirlerin odur defterin dürenNamazım niyazım on iki imam” 6/79/10“Münkir olanların kalbin çürüten” (Hacı Bektaş-ı Veli) 8/31/2“Münkirler seni göremez” (Bacı Sultan) 8/197/1c- Münâfık:İnanmadığı hâlde, müslümanları aldatmak için, inanmış görünen kimseyemünafık denir. 106“Ey münâfıklar! Allah, sizi kendi hâlinize bırakmaz. Hâlis mü'minlerimünâfıklardan ayırır. (Âl-i İmrân Sûresi: 179)(4/85/3, 4/85/7, 4/12/6, 4/79/6, 4/79/1, 4/78/3, 4/81/7, 4/77/2, 4/130/1,4/120/7, 4/120/5, 4/63/4, 5/113/3, 5/16/5, 6/143/2, 6/89/3, 8/201/3, 8/217/1, 8/245/5,8/195/2, 10/119/3)Yoksul Derviş, münâfıklara karşı Allah’a sığınmamız, hep onu zikretmemizgerektiğini söyler. Münâfıklardan gelebilecek zararları sayarak, müminlerin onlarahiçbir zaman kanmamalarını tavsiye eder. Münâfıkların eninde sonunda hak ettiklericezaya çarptırılacaklarını dile getirir. Münâfıkların yaptıkları bazen onu çok106 APAK-YAVUZ, a.g.e., C.2, s.67.


183“Helak oldu münâfığın cümlesi” 8/245/5“Münâfık uğrasın şahın hışmına” (Bacı Sultan’a manevi bağlılığınıanlatırken münafıklara beddua eder.) 8/195/2Yoksul Derviş, münâfıkların ikiyüzlü oldukları için müminlerin arasınakarışabileceklerini belirterek onların aralarından çıkmalarını söyler.“Münâfık aradan çıksın efendim” 4/81/7“Münâfık müminden bölünmelidir” 4/85/3Kubat, münâfıkların Hz. Ali’ye acı çektirdiklerini belirterek onlarınkötülüklerini bir kez daha vurgular.“Münâfıklar şaha ikilik sanar” 8/201/3“Çok taşladı şahı münâfık soyu” 5/113/3“Ey münâfık vaızımda” (Ali vardır.) 6/143/25- KÂFİR:İslâmiyette inanılması lâzım olan şeylerin hepsine veya birine inanmayan,dînin emirlerini beğenmeyen, hafife alan, alay eden kişidir. 107“Kâfirler, Allah’ın emirleri ile peygamberlerin emirlerini birbirinden ayırmakistiyorlar. Bir kısmına inanırız, bir kısmına inanmayız diyorlar. İman ile küfürarasında bir yol açmak istiyorlar. Onların hepsi kâfirdir. Kâfirlerin hepsine cehennemazâbını, çok acı azapları hazırladık.” (Nisâ Sûresi: 150-151)“Kâfirleri yüzleri üzerine sürünerek Cehennem'e göndeririz.” (MeryemSûresi: 86)(4/101/5, 5/89/4, 5/91/3, 6/146/3, 6/146/5, 6/146/4, 6/145/6, 6/145/4, 6/145/1,6/144/3, 6/142/4, 6/139/1, 6/122/1, 6/118/5, 6/93/2, 6/87/3, 6/82/4, 6/82/1, 6/142/1,6/20/24, 6/71/1, 8/224/1, 8/224/2, 8/229/1, 8/27/6, 10/20/3, 11/19/2)Yoksul Derviş, şiirlerinde Hz. Ali’yi meth ederken onun kâfirlere karşımücadelelerini de anlatır. Kâfiri küffar şeklinde çoğul olarak da kullanır.“Küffar kökünü kıranda107 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.268.


184Şah düldüle binmedi mi” 5/89/4“Küffar ordusuna bir nara attı” 6/146/3“Tek başına yüz bin kâfire karşıÇıkmadı mı şah-ı merdanım Ali” 6/146/4“Kâfir kellesini kal’a üstüneDikmedi mi şah-ı merdanım Ali” 6/146/5“Küffara kılıç çalarken” (Hz. Ali) 5/91/3“Yüz bin kâfir korkusundan can verdi” (Hz. Ali’nin savaştaki mertliğindendolayı kâfirlerin korktuğunu anlatır.) 4/101/5“Çıkmadı mı kâfirin sürü içineDüldülünü sürdü kâfir içine” 6/145/6 (Hz. Ali)“Vurunca yumruğu kâfir dişineDökmedi mi Şah-ı merdanım Ali” 6/145/1“Kurtulmadı hiçbir kâfir elindenKurban eksilmedi anın dilinden,Ol bilirdi dertlilerin halindenLütfi ihsanı bol şahım var benim” 6/142/4“Ol getirdi kâfirleri imana” (Hz. Ali) 6/139/1“Serpti kâfiri turaba” (Hz. Ali) 6/122/1“Haşim baktı her yer kâfirle dolmuş” 6/118/5“İşaret edince gün öğle durduNice kâfir dine döndü dediler” (Hz. Ali) 6/93/2“Kâfire kılıç çalarken” (Hz. Ali) 6/87/3“Nice yüz bin kâfir İslama döndüNecef denizini yaran kim idi” 6/82/4


185“Fethetti cihanı, kafiri kırdı” 6/82/1“Budurur hem kâfirleri mahvedenBudurur hem kal’aları feth eden” 6/20/24“Kendini küffar yolunaMancınıkla atan kimdir” 8/224/1“Ol kâfire yumruk çalanYakasından tutan kimdir” 8/224/2“Bakakaldı kâfirlerin hepsiHak arslanı şah-ı merdan dediler” 10/20/3“Kafirler de korkusundan can verdi” 11/19/2“Kafirleri demet demet kırıyor” (Ali Ekber) 8/229/1“Kafirler ölür sesinden” (Seyit Sultan Battal Gazi) 8/27/66- KUL“De, söyle, bildir” meâlinde emirdir."Kul" kelimesi Kur’an’ın çok yerlerindemezkûr veya mukadderdir. "Kul" emri risalet ve nübüvvete işarettir. Türkçede "Kul",emir dinleyen hizmetkâr, Allah'ın mahlûku, Allah'a itaat ve ibadet eden veya kölemanasındadır. 108(4/66/Başlık, 5/19/3, 5/33/7, 6/101/3, 7/12/3, 7/81/2, 8/217/1, 8/244/3,8/108/2, 8/108/1, 8/108/3, 9/80/3, 9/146/6, 9/84/1, 9/62/1, 10/171/7, 10/122/5,10/172/1, 10/172/2, 10/22/7, 10/22/1, 10/122/1, 10/22/7, 10/170/1, 11/101/5)eder.Yoksul Derviş, kulların bağışlanması ve hayırlı bir kul olmak için Allah’a dua“Muhammet Ali uludan uluBağışla kulu ya Allah Allah” 5/19/3“Yarab budur ahvalimSana kul olsam diye” 8/244/3108 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.304.


186“Binbir hile düzen kuldan eyleme” 8/108/2“İkrarını bozan kuldan eyleme” 8/108/1“İkilikle gezen kuldan eyleme” 8/108/3“Eleman Allah’ım senden hidâyetCümle kullarına eyle hidâyet” 10/22/7“Olmak ister isen Allah’ın kuluTerk eylemek gerek gal ile gılı” 5/33/7Âşık, kullar arasında sevginin çok önemli olduğunu, bu sevginin de Allah’ınkullarına bir lütfu olduğunu belirtir.“Ol Hüdâ’nın işi hep bağışlamakÇünkü bu kulundan noksan gerektir” 10/170/1“Kula sevgi ile bakınHak sana olsun yakınSen ben demeyin sakınSöyle bu ne dâvîdir” 7/81/2Kubat, Allah katında affı olmayan en büyük günahın kul hakkı olduğunu pekçok şiirinde vurgulayarak bu konuda insanın çok dikkatli olması, kul hakkınıgözetmesi gerektiğini belirtir.“Gözetelim kul hakkını” 7/12/3“Allah asi olma dediKul hakkıyla gelme dediAta ahı alma dediBöyledir insan saygısı” 9/80/3, 11/101/5“Önce kul hakkında sorulması var” 9/146/6“Kul hakkıyla gelme hak huzurunaOrda sorulmalı insan hakları” 9/84/1


187“Kul hakkından başka bütün hatalarHak bağışlar geçmez ata hakkını” 10/171/7“Eğer sende varsa dostum kul hakkıVurup şu bağrına dövünmelisin” 10/122/5“Sorulacak ata hakkı kul hakkı” 10/172/1“İncitmedin ise Hakk’ın kulunuMutluluk senindir sevinmelisin” 10/122/1“Kork Allah’ın Muhammet’in hışmındanİnsan isen kulu kula arama” 8/217/17- MÜMİN-MÜSLÜMAN:Mümin, Îmân eden, Hz. Muhammet’in bildirdiklerinin hepsini kalbi ile kabûledip, dili ile söyleyen kişiye denir. 109“Ey mü'minler! Hepiniz, Allah’a tövbe ediniz ki, dünyâ ve âhiret saâdetinekavuşasınız.” (Nûr Sûresi: 31)Müslüman, Allah’ın, peygamberleri vâsıtasıyla gönderdiklerine ve Hz.Muhammet’e îmân edip, Allah’ın emirlerini yerine getiren, yasaklarından kaçankimsedir.“Mallarını, canlarını fedâ ederek din düşmanları ile, Allah’ın rızâsı için cihâd,muhârebe eden Müslümanlar, oturup, kapanıp ibâdet edenlerden daha üstündür.Hepsine Cennet'i söz veriyorum.” (Nisâ Sûresi: 95)(1/4/7, 2/14/6, 2/108/2, 2/70/3, 3/24/2, 3/24/2, 4/95/5, 4/102/6, 4/103/2,4/120/3, 4/63/2, 4/65/7, 4/75/1, 4/38/5, 4/37/2, 4/30/3, 4/30/8, 5/80/3, 5/89/5,5/107/6, 6/96/7, 6/96/3, 6/74/2, 6/83/4, 6/76/10, 6/126/4, 6/125/5, 6/127/2, 6/130/2,6/66/12, 6/142/3, 6/142/6, 6/141/4, 6/21/40, 6/24/81, 6/20/18, 6/42/1, 6/37/38,6/66/10, 6/66/9, 6/67/6, 7/103/2, 7/15/3, 7/16/2, 8/222/2, 8/229/3, 8/44/3, 8/90/1,8/235/2, 8/238/3, 9/152/1, 9/38/5, 10/66/1, 10/112/2, 10/17/2, 10/22/4, 10/147/2,11/133/1, 11/39/2, 11/30/5, 11/134/7, 11/119/6, 11/20/6, 11/20/5, 11/21/3, 11/20/7)109 APAK-YAVUZ, a.g.e., C.2, s.65.


188Yoksul Derviş, şiirlerinde mümin insanın özelliklerini anlatır. Ayrıca insanınkendisine mümin diyebilmesi için bazı meziyetleri kazanmış olması gerekir.İnsanlara gerçek müminseniz siz de bu özellikleri taşımalısınız şeklinde tavsiyelerdebulunur. Bizim milletimizi oluşturan fertlerin de mümin olduğunu dile getirerek ülkeiçin gelebilecek her türlü tehlikede birlik olmamız gerektiğini vurgular.“Mümin bizim milletimizBölücüler illetimizİkiliktir zilletimizBirlik bize bir vefadır” 9/152/1, 10/66/1, 11/30/5“Allah’ın emridir bütün insanaMümin olan kıyamaz asla bir cana” 11/39/2“Müminin kalbinde bahardır yazdır” (İyilik, Allah aşkı, doğruluk) 10/112/2,10/17/2“Müminin mürşidi, meydanın varı” (Allah’a imandır, Allah’ızikreylemektir.) 8/222/2“Temizliktir müminlerin imanıKoruyalım bahçe, bağı, çimeniYayla, yazı, ova, çöl kirlenmesin” 9/38/5“Müminler menzile yeterDurma kaç nefsin elinden” 8/90/1, 11/119/6“Müminin duası vakti seherdeMünacat kapısı açık seherdeHak izniyle kalkar oradan perdeAçılır Hüdâ’ya yol seherlerde” 10/22/4“Mümininse Hak’tan gıdası vardır” 4/75/1, 7/16/2“Müminin kalbi dolu” 6/76/10


189“Müminleri severizSalavatla överiz” 6/126/4“Mümin olan eşideler bu sözüElesti de yazdı levh üzre yazı” (Mümin olan, kaderin levh üzerine elestbezminde yazıldığını bilir.) 6/21/10“Mümin olan ikrarını bozmadıBağladığı devi kimse çözmedi” 6/37/1“Müminin açıktır bahtıHiç korkar mı ahir vaktıSultan Süleyman’ın tahtıEsen yele binmedi mi” 5/89/5“Boş vaktini geçirmez asla bir mümin” 3/24/2“Mümin olanlar inandıİnsanlığın sevgisine” 2/14/6“Mümin isen sen de inanİnanmaz bunu bilmeyenÂyet ile oldu beyanAşk imandır, sevgi Kur’an” 2/70/3, 7/15/3“Neler çekmişiz felektenNe gelirse yüce Hak’tanMümin isen bir elektenTane tane geçtin mi sen” 2/108/2, 7/103/2“Mümin isen gel de özünü bağla” 4/63/2, 11/133/1“Mümin Hak emrine bakmayacak mı” 4/120/3“Mümin isen kalbine sokma kara” 6/24/81


190“Güvenerek sana Müslüman derim” 6/96/7“Mümin isen yatma seherde erken” 8/44/3Âşığımız, müminler için Allah’a niyaz eder.“Cümle müminlere eyle inâyet” 6/42/1Yoksul Derviş, Kerbela olayında bütün müminlerin yasta olduğunu dilegetirir.“Mümin kan ağlıyor yastayım bugün” 8/229/3“Müminler kan ağlar matem ayını” 8/235/2“Müminler kan ağlar geldi Muharrem” 1/4/7“Müminin kabesi aşığın özü” (Hz. Hasan ve Hüseyin’e bağlılık) 10/147/2“İşte mümin, Müslim cümle kâinat” (Şah Hüseyin’in şehit edilmesiyle yer,gök, doğu, batı, her yan ağladı.) 8/238/3“İnkarın neslidir o mümini kesen” (İmam Hasan’a kıyanlara hitaben)11/134/7Yoksul Derviş, Hz. Muhammet’e bağlılığını dile getirerek, ondan bütünmüminlerin şefaatini diler.“Sensin kamunun serveriSensin müminlerin yâriBizi müşküllerden koruŞefaat ya Resulullah” 5/80/3Âşık, Hz. Ali’ye olan manevi bağlılığını, onun Müslümanlar için yaptıklarınıdile getirir.“Cümle müminlere bağış yetirdi” (Hz. Ali) 6/66/10, 11/20/6“Müminler ağlayıp ayana düştü” (Hz. Ali’nin savaşa gidişiyle) 4/102/6,6/66/9, 6/67/6, 11/20/5“Müminler de şad oluben güldüler” (Hz. Ali’nin döndüğünü görünce)11/21/3


191“Şad oldu müminler güldü yüzleri” (Hz. Ali’nin cemalini görünce) 4/103/2,6/66/12, 11/20/7“Cümle müminlerin sancağın çekti” (Hz. Ali) 4/65/7, 6/74/2“Şahım müminlere nikap açardı” (Hz. Ali) 6/83/4“Düşmüş müminlerin elini aldı” (Hz. Ali) 6/142/3“Nice müminleri kurtardı dardan” (Hz. Ali) 6/142/6“Müminler gönlüne devran edersin” (Hz. Ali) 6/141/4“Cümle müminler sevindi bu gece” (Ali’nin doğduğu gece) 6/20/18“Müminin kalbini etti beytullah” (Hz. Ali) 5/107/6Şemseddin Kubat, Müslüman’ın Müslüman’ı kırmasının şeriata, imanasığmadığını, buna rağmen Soğukkuyuluların kendisini üzdüklerini belirtir.“Küfretmedi Müslüman Müslüman’a” (Soğukkuyululara seslenir.) 4/37/2Âşık, feleğin, dünyanın gitgide bozulduğunu, kötü günlere kaldığımızıanlatırken, günümüzdeki çarpıklıkları eleştirir.“Müminlikten çıkar özü” 4/30/3“Atasına bakmaz oğluMüminler şaşırdı yoluAvrupa’da Türk’ten evliNe günlere kodun felek” 4/30/8“İnsanlığın arasını bozanlarBir gün kendi düşer kuyu kazanlarHak içinde mümin müslim gezenlerGizli plan yapanlara ne deyim” 6/96/3Âşık, Kör Tatar’ın zalimliklerini eleştirerek, bu davranışların Müslüman birkimseye yakışmadığını belirtir.“Bir Müslüman kimse olur mu zalim


192Şu dünyada ölmez misin ey Tatar” 4/38/5“Mümin Müslüman’a olur mu zulüm” 4/38/5Âşık, erenlere, on iki imama manevi bağlılığını anlatırken, müminlerin de buzatlara saygısını, hürmetini anlatır.“Yakın uzak cümle mümin dinledi” (On iki imamı) 6/127/2“Cümle müminlere hem oldu delil” 4/95/58- ÜMMET:Topluluk, cemaat. Bir peygambere inanan tâbi olan insanlar. Bir dîne bağlıtopluluğun tamâmı. 110“(İbrâhim’i dünyâda hayırlı, âhirette sâlihlerden) kıldığımız gibi, eyMüslümanlar sizi (de) seçkin ve hayırlı bir ümmet kıldık ki, kıyâmet günündepeygamberlerin ümmetlerine vahyi tebliğ ettiklerine şahitler olasınız, Peygamber desizin adâletiniz üzerine şahit ola.” (Bakara Sûresi: 143)“Siz ümmetlerin en iyisi oldunuz. İnsanların iyiliği için yaratıldınız. İyilikyapılmasını emreder, kötülükten nehyedersiniz.” (Âl-i İmrân Sûresi: 110)(5/9/6, 5/11/1, 5/12/7, 8/237/2, 9/138/3, 10/117/4)Âşık Yoksul Derviş, Hz. Muhammet’in ümmetine karşı çok merhametli, iyi,onlar için şefaatçi olduğunu anlatır. Müslümanların onun şefaatine nail olabilmekiçin hep iyilikle, doğrulukla hayatlarını devam ettirmeleri gerektiğini belirtir. Hz.Muhammet’in ahirette komşuluğunu ve şefaatine nail olmayı diler. Ayrıca Kerbelaolayında peygamberin ümmetinin çok acı çektiğini de dile getirir. Allah’aMuhammet’ten hiçbir zaman ayırmaması için dua eder.“Ümmet için gece gündüz ağlayanİki gözyaşını umman eyleyenMahşer günü affımızı dileyenAllah bizi Muhammet’ten ayırma” 5/12/7“Sen velisin yere göğe110 APAK-YAVUZ, a.g.e., C.2, s.278.


193Kabul eyle ümmetliğeOl cennette komşuluğaNenni Muhammet’im nenni” 5/9/6“Resul ümmetim der mi?Hem şefaat eder mi?Allah rahmet eder mi?Gönüllere değersen” 10/117/4“Sen nebisin yere göğeKabul eyle ümmetliğeŞol cennette komşuluğaŞefaat ya Resulullah” 9/138/3“Ah ümmetim diye yarar özüneŞah Hasan Hüseyni almış dizineHaktan ümmetini diler Muhammet” 5/11/1“Ümmetleri anda hep şehit düştü” 8/237/2E- İBADET İLE İLGİLİ KAVRAMLARİbadet, kulluk, kulluk vazifelerini İslâmiyet’in bildirdiği şekilde yerinegetirmek, Allah’ın emir ve yasaklarına uymaktır.“Cinleri ve insanları, beni tanımaları, bana ibadet etmeleri için yarattım.”(Zâriyât Sûresi: 56) 1112/94/5, 2/64/4, 2/70/1, 3/33/8, 9/34/2, 10/131/2, 10/126/1, 10/171/4, 11/99/6,11/169/3,Âşık, ibadeti şiirlerinde genel olarak farklı bir biçimde ele alır. Farz olanibadetlere yer verdiği gibi onun esas üzerinde durduğu konu insan-ı kâmil olarak budünyada yaşayabilmektir. Farz olan ibadetlerin yanı sıra iyi bir insanın bu dünyadayapması gereken diğer ibadetlerden bazıları da şunlardır:111 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.203.


194“Çalışmak ibadet gayret imandır” 9/34/2, 10/126/1“Bir fidan yetiştir büyük ibadet” 10/131/2, 11/99/6“O kişi bin defa hacı da olsaBin yılda ibadet taatı olsaİşi gücü hayır hasenet olsaBoşdur affetmezse ata hakkını” 10/171/4“Sevgi ile hürmet ileSanma ki ibadet ileYoksul Derviş hizmet ileOldu Âşık Yunus Emre” 2/94/5“İbadettir gönül almak” 2/64/41- CAMİ, MESCİD, EZAN, ABDESTCami, Müslümanların ibadet etmek için toplandıkları yer, mabet.Mescit, Müslümanların ibadet yaptıkları yer.“De ki: Rabbim adaleti emir buyurdu. Her mescitte yüzünüzü kıble tarafınaçevirin ve dinde samimî olarak O'na ibadet edin. İlkin sizi nasıl O yarattı ise, yineO'na döneceksiniz. (A'râf Sûresi: 29) 112Ezan, bildirmek. Namaz vakitlerini bildirmek, Müslümanları namaza davetetmek (çağırmak) için yüksek bir yerde belli olan Arapça kelimeleri sırası ileokumak.Abdest, namaz ve diğer bazı ibadetlerin yerine getirilebilmesi için yapılmasılâzım gelen yüzü, dirseklerle beraber kolları yıkamak, başın dörtte birini mesh etmekve topuklarla beraber ayakları yıkamaktan ibaret temizlik. Namazın dışındakifarzlardan biridir.112 APAK-YAVUZ, a.g.e., C.2, s.8.


195Abdest, Kur’an’da şu âyet ile farz kılınmıştır: "Ey îmân edenler! Namazakalkacağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerle beraber ellerinizi yıkayın ve başlarınızımeshedin ve her iki topukla beraber ayaklarınızı yıkayın." (Mâide Sûresi: 6) 113(2/48/5, 2/67/5, 5/49/5, 6/65/8, 6/10/3, 6/66/4, 8/22/1, 8/147/3, 9/117/1,10/169/3, 11/19/5, 11/169/3)Âşık, cami, ezan, mescit, abdest terimlerine aşağıdaki mısralarda şuvesilelerle değinmiştir:Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk’ün bu millete önderliği olmasaydı bugün cami,medrese, din diye bir şey kalmayacağını dile getirir.“Ne cami, medrese din kalacaktı” 9/117/1, 11/169/3“Ezanın yerini çan alacaktı” 11/169/3, 9/117/1Kılıçaslan İznik’e oturduğunda şehrin kiliselerini camiye çevirir.“Kiliselerini cami yaptırdı” 8/22/1Defter, kitap, okul, cami ne varsa hepsinin yapımında ağacın yeri olduğunusöyleyerek ormanın önemini vurgular.“Hem okul hem cami” 2/67/5Mescit, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in kıssalarında geçer.“Sabah mescit kapısına çıktılar”(Hz. Hasan ve Hüseyin) 6/65/8, 11/19/530 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla yazdığı bir şiirinde Türk milleti varoldukça ezanın dinmeyeceğini dile getirir.“Ezanımız dinmeyecek” 8/147/3“Sabah ezanında düşman basıldı”(Kurtuluş Savaşı yıllarında) 2/48/5“Kimse abdestsiz durmayaBu mevlidi dinler iken” (Hz. Ali’nin mevlidi) 6/10/3Kişinin itikadı temiz ise abdestsiz olarak Kur’an’ı ezbere dilden okursa onarahmet olur.113 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.5.


196“Kim itikatı pak iseEğer abdesti yok iseEzbere dilden okusaOna rahmet rahman olun” 5/49/52- DUADua, isteme, yalvarma, bir kimsenin kendisi veya başkası hakkında birdileğine bir arzusuna kavuşması için Allah’a yalvarması.“Bana (hâlis kalp ile) duâ ediniz. Duanızı kabul ederim.” (Mü'min Sûresi:60) 114 (2/18/5, 2/65/1, 4/20/7, 5/5/5)Yoksul Derviş, dua etmenin önemini belirtir ve edilen duaların kabulolmasını diler. Kainattaki her varlığın Allah’a duacı olduğunu belirtir.“Duamız olsun kabul” 5/5/5“Salkım salkım elin tutmuş havayaUzayıp gidiyor dalı çamlarınSeher vakti başlamışlar duayaDurmadan zikreder dili çamların” 2/65/1Annelerin önemini her fırsatta dile getiren şair anneyi dua olarakdeğerlendirir.“Dua ana, hizmet ana” 2/18/53- FARZ VE SÜNNETFarz, Allah’ın Kur'ân’da yapılmasını açıkça bildirdiği emirlere denir. 115Sünnet, Hz. Muhammet’in söylediği sözlere, yaptığı ve yapılmasını tavsiyeettiği işlere denir.114 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.87.115 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.120.


197(2/87/4, 3/24/2, 3/20/4, 4/37/7, 4/7/3, 8/51/5, 8/169/4, 9/152/6, 11/40/1,11/102/7, 11/31/4, 11/139/5)Yoksul Derviş, farz ve sünnet terimlerini genellikle gerçek anlamlarıyla değilde mecâzi anlamlarıyla şiirlerinde kullanır. Ona göre dindeki farz ve sünnetlerindışında insanın davranışlarıyla ilgili farz ve sünnetler şunlardır:“Budur farzı budur sünnetHaksızlığa etme minnetİnsanlığa eden hizmetCennet mekan oldu gider” 3/20/4, 4/7/3“Budur farzı budur sünnetSevdiğimiz Hak Muhammet” 11/31/4“Selamı farz etti cenabı Rahim” 4/37/7, 11/139/5“Selam vermek, almak bir farzı ayın” 3/24/2“Her mümine farzdır selam” 2/87/4“Farzı ayın dört atanın sevgisi” 11/40/1“Bir başkadır söz tutanın sevgisiFarzı ayın dört atanın sevgisiBaşta gelen bu vatanın sevgisiKutsal bir emridir hakkın arkadaş” 11/102/7“Budur farzı budur sünnetSevdiğimiz hak MuhammetKur’an bize ulu rahmetOl Sitretü’l münteha’dır” 9/152/6“Büyüğüne hürmet, küçüğüne şefkat,Sünneti bırakma, et farza dikkat” 8/581/5“İlim hazinedir, bilgi servettir


198Okuyup öğrenmek güzel mürvettirHemi farzdır bize hemi sünnettirYoksul derviş ilim var eder bizi” 8/169/44- GÜNAHGünah, dinde yasak olan şeylerdir.“Biri günah işler veya kendine zulmeder, sonra pişman olup, Allah’a tövbeistiğfar ederse, Allah’ı afv ve mağfiret edici, çok merhametli bulur.” (Nisâ Sûresi:110) 116 (2/14/1, 4/113/2, 5/59/7, 6/64/1, 8/250/2, 9/147/2, 10/146/3, 10/129/3,11/97/6)Yoksul Derviş, kötülüklerin, çirkinliklerin olmaması için insanda sevgiduygusunun var olması gerektiğini bu sayede nice günahların da yok olacağınısöyler. Çevresindeki varlıkları seven insan kimseye zarar veremez.“Nice günahlar yok olur” 2/14/1Kubat, Bacı Sultan’ın himmetinden yararlanmak istediğini, günahlardanarınmak istediğini belirtir.“Günahım çok nasıl görsem” 4/113/2Şemsettin Kubat, günahlarının çok olduğunun farkına vardığını belirterekYüce Allah’a günahlarını bağışlaması için yalvarır.“Günahım çoktur bildim” 5/59/7“Yüzüm karadır günahkâr” 6/64/1“Günahım misaldir ol yüce dağa” 8/250/2“Affeyle cürmi ile günahımızı “9/147/2“Bundan günahıma tövbe ederim” 10/146/3Âşık, yeşile, ağaca, ormana büyük değer verir. Ormanlara zarar verenlerin debüyük günah işlediklerini söyler.116 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.143.


199Farkına var büyük günah edersin 10/129/3, 11/97/65- HAC, HACIHac, İslâm'ın beşinci şartıdır. Gerekli şartları kendinde bulunduran (bulûğaermiş yani ergen, hür, zengin, aklı başında) her Müslüman’ın ömründe bir defaihramlı (dikişsiz) bir elbise ile Mekke'ye gidip Kâbe'yi ziyaret etmesi ve Arafatdenilen yerde bir miktar durması ve bazı vazifeleri yerine getirmesi.“Azık ve binek bakımından yoluna gücü yeten her kimsenin o Beyt'i(Kâbe'yi) hac etmesi, insanlar üzerine Allah’ın hakkıdır, farzdır. (Âl-i İmrân Sûresi:97) 117 (7/30/5, 10/171/4, 10/125/1, 10/117/1, 11/123/5, 11/98/2)Âşık, insan bin defa hac görevini yapsa da sadece bir gönlü kırdıysa bileyaptığı bu ibadetin bir değeri olmayacağını vurgular.“Bin kez hacca gidersenBin kez tavaf edersenYok edersin eğersenBir gönüle değersen” 10/117/1“O kişi bin defa hacı da olsaBin yılda ibadet taatı olsaİşi gücü hayır hasenet olsaBoşdur affetmezse ata hakkını” 10/171/4Kubat, ağaç dikmenin, yardımlaşmanın önemini vurgulayarak yardımlaşan,ağaç diken kişinin hac vazifesini yerine getirmiş kadar sevap kazanacağını dilegetirir.“Bin hac sevabı kazanırNice yüzyıla uzanırÂlem sevgiyle bezenir117 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.145.


200Yardımlaşma yardımlaşma” 7/30/5“Bir fidan yetiştir olursun hacı” 11/98/2“Hac sevabı alır bir fidan diken” 10/125/16- HARAMdenir.Haram, Allah’ın Kur'ân’da “Yapmayınız” diye açıkça yasak ettiği şeylere”De ki, Rabbim; bütün fuhşiyâtı (küfür ve nifakı) açığını ve gizlisini, her türlügünahı, haksız isyanı ve Allah’a hiçbir zaman bir burhan indirmediği herhangi birşeyi ortak koşmanızı ve bilmediğiniz şeyleri Allah’a isnat etmenizi, haram etti.”(A'râf Sûresi: 33) 118(3/35/3, 3/8/3, 4/61/1, 6/98/6, 7/12/6, 8/63/1)Yoksul Derviş, sevdiklerine duyduğu hasretten dolayı gözlerine uykununharam olduğunu belirtir.“Bilmem gözlerime uykumu haram” 3/35/3Âşık, din ile siyasetin ayrı kavramlar olduğunu, dinin siyasete aletedilmemesi gereğini vurgular.“Din ile bağdaşmaz canım siyaset,Haramdır bu yolda alınan rüşvet”3/8/3Kubat, insan-ı kâmil olabilmek için insanda bulunması gereken vasıflarısayar, haram olan davranışlardan uzak durulmasını tembihler.“Hileye harama sunma elini” 4/61/1“Haramdır âlemin kov u gıybeti” 6/98/6“Harama sunma elini 7/12/6“Haram, helal yutma kardeş” 8/63/1118 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.164.


2017- KÂBE, KIBLEKâbe, yeryüzünde yapılan ilk mabet. Müslümanların kıblesi. Arabistan'ınMekke şehrindeki Mescid-i Harâm'ın ortasında bulunan taştan yapılmış dört köşelibinâ. Beytullah, Beyt-ül-haram, Bekke, Beyt-ül-atîk, Hâtime, Basse, Kadîs, Nâzır,Karye-i K adîme adları ile de anılmıştır.“Allah, Kâbe'yi, o Beyt-i Harâm'ı insanlar için din işlerinde bir düzen vedünyâda cinâyetten emin bir yer kıldı.” (Mâide Sûresi: 97) 119Kıble, Müslümanların namaz kılarken yöneldikleri taraf; Kâbe tarafıdır.Mekke şehrindeki Kâbe-i muazzama.“Şimdi seni herhâlde hoşnut olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. (Namazda)yüzünü artık Mescid-i Harâm tarafına (Kâbe semtine) çevir. (Ey müminler) siz denerede bulunursanız (namazda) yüzlerinizi o yana döndürün.” (Bakara Sûresi:144) 120 (2/11/2, 2/78/6, 2/19/3, 3/9/3, 3/13/3, 3/59/6, 3/11/1, 3/16/5, 4/69/3, 4/42/1,4/15/6, 4/81/6, 4/82/2, 4/85/2, 4/83/7, 4/66/1, 4/111/2, 4/47/4, 5/74/1, 5/21/5, 5/31/1,5/109/1, 5/20/3, 6/3/2, 6/74/8, 6/3/2, 6/130/5, 6/79/3, 6/78/2, 6/78/1, 6/79/8, 6/114/1,6/20/23, 6/17/12, 6/17/9, 6/17/8, 6/6/10, 6/71/1, 6/130/2, 7/62/3, 7/47/3, 7/16/6,7/8/3, 7/12/4, 8/41/6, 8/208/6, 8/241/5, 8/61/5, 8/90/5, 8/55/5, 8/101/2, 8/163/3,8/171/4, 8/171/6, 8/179/6, 8/51/4, 8/178/6, 9/8/3, 9/80/2, 10/180/5, 10/19/1, 10/19/6,10/154/2, 10/144/5, 10/7/4, 10/2/7, 10/171/5, 10/169/4, 10/108/4, 10/198/1,10/108/4, 10/145/6, 10/69/4, 10/153/3, 11/32/2, 11/92/2, 11/55/3, 11/120/4,11/101/4)Âşık Yoksul Derviş, İslamiyet gelince, Kâbe’deki putların inananlartarafından ortadan kaldırıldığını, Hakk’ın, gerçeğin bu sayede farkına varıldığını dilegetirir.“Kâbe’nin putları yere döküldü” 4/66/1Yoksul Derviş, şiirlerinde Bacı Sultan’ın Allah’a bağlılığını anlatırkenKâbe’den bahseder.119 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.260.120 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.291.


202“Güzeller güzeli güzel KâbesiSağında yatıyor onun babası” 4/47/4Şair, Hak Halil’in hikmetini anlatırken selamın kıble tarafından verildiğinisöyler.“Kıble tarafından verildi selamBu hikmeti görenlere aşk olsun” 5/109/1Âşık, müminlerin bu dünyadaki günahlarını affetmesi için Allah’a yalvarır.“Secdem kıblem Kâbem dahiYalvarırın sana ahıAffeyle gel cümlemizi” 5/20/3Yoksul Derviş, yârine duyduğu sevginin büyüklüğünü ve ona verdiği değeriçeşitli mübalağalarla anlatır. Öyle ki onun kıblesi, Kâbe’si, namazı, dini, imanı hepsevdiğidir.“Kâbe yaptım imanıma dinime” 2/78/6“Kıblem namazım yar oldu” 3/13/3“Kıblem Kâbem sensin, imanım sensin” 3/59/6Âşık, hacca gidenlerin depremzedelere yardım etmesini ister.“Yıkılmış Kâbe’yi yapın ne olur” 10/198/1“İki bin yılında hacca gidenlerGidip de Kâbe’yi tavaf edenler”10/198/1Şemsettin Kubat, annelere çok değer verir. Şiirlerinde annelere çok yer verir.Onların önemini, evlatları için yaptıkları fedakârlıkları çeşitli benzetmelerle anlatır.Yine, ata hakkının çok önemli olduğunu, atayı inciten kişiyi Allah’ın daaffetmeyeceğini, hatta bu kişinin bin kez hacca gidip bin kez Kâbe’yi tavaf da etseata hakkını ödeyemeyeceğini anlatır.“Ana, evlâdının Kâbe’si” 2/19/3, 7/47/3“İnsanlar Kâbe’yi bin kez hac etse” 10/171/5


203Âşık, namazdaki farzları ifade ederken kıbleye yer verir.“Namazda on iki farzın içindeBir kıble bir vakit bir de niyet var” 10/169/4Kubat, insanın Allah katında eşref-i mahlûkat olması sebebiyle, mükemmelbir varlık olduğunu söyler ve onun gönlünü de beytullaha benzetir. İnsan Allahkatında değerli bir varlık olduğundan ona saygı sevgi gösterilmesi gereğini vurgular.Ayrıca insanların iyilik, güzellik, muhabbet içinde olmalarını ister.“İnsanlar Kabe’dir gönül beytullah” 10/108/4“Okundu fekâne Kâbe-i kavseinEv etna farkına varan insandır” 2/11/2“Ararsan, Kâbe’da, Mekke’de, Hac’taİnkarlar Âdem’e etmedi secde” 3/16/5“İnsanlar bir Kâbe haktır yapısı” 5/31/1“Arama Kâbe’de Mekke’de Hac’daİnkarlar Âdem’e etmedi secde” 7/16/6, 8/41/6Âşık, peygamberin ailesinin müminlere iyi bir örnek olduğunu, bu anlamdaonların müminlere Kâbe olduğunu belirtir.“Ehlibeyt mümine ulu Kabe’dir” 10/69/4“Kubat, Hz. Muhammet’in doğduğu geceyi anlatırken Kâbe’den bahseder.Hz. Muhammet İslam’ı anlattığında Hatice’nin, Ali’nin ona inandığını ve Kâbe’dekiputların döküldüğünü belirtir. Ayrıca müminler için Hz. Muhammet’in değerliolduğunu, ümmetinin hac vazifesini yerine getirdiğini anlatır.Ya Muhammet Ya Mustafa” 6/3/2“Yetmiş bin huccacı Kâbe’ye kadar” 3/9/3, 5/21/5“Müminlerin Kâbe’sinde“Kâbe’nin putları yere döküldü” 6/74/8“Kâbe şerif kıyam durdu


204Muhammet’e selam durdu” 9/8/3Şemseddin Kubat, insanların her şeyden önce kalplerini güzelliklerledonatmaları gerektiğini, ikiliği, çıkarcılığı, kötülükleri yapıp ardından kıbleye dönüpibadet etmenin insana hiçbir sevabının olmadığını dile getirir.“Bin kere kıbleye dönse ne çıkar” 10/19/1“Beş vakit kıbleye dönse ne çıkar” 10/19/6Âşığımız, Hz. Ali’nin doğumunu anlatırken, onu çeşitli yönleriylemethederken Kâbe’den bahseder.“Doğduğu yer Kabetullah” 10/154/2“Kâbe’yi pakladı putlardan heman” 6/20/23“Kâbe’nin putları döküldü yere” 6/17/12“Kâbe-i şerif de dünyaya gelir” 6/17/9“Bir zaman titredi Mekke Kâbesi” 6/17/8“Kâbe’nin putları düştü ezildi” 6/6/10“Kâbe’de yumruk atarken” 6/71/1Yoksul Derviş, çeşitli evliyalardan bahsederken onların bir takım özellikleriniKâbe ile özdeşleştirerek onlara duyduğu sevgiyi, saygıyı anlatır.“Müminlere oldu Kabe” (İmam Ali, Zeynel Aba) 6/130/2“Eğlenmeye gönüllerdir Kâbe’si” (Derviş Yunus) 7/62/3Kubat, gönlü Kâbe’ye benzetir. Dolayısıyla gönül kutsaldır. Bu sebepleinsanların birbirlerine sevgiyle muhabbetle yaklaşmaları gerektiğini ve gönülKâbe’sini yıkmamalarını söyler. Buna rağmen bazı insanların gönül kırdıklarını,kötülükten geri kalmadıklarını belirterek onları eleştirir.“Kâbemizdir gönüllere değmeyiz” 10/144/5“Ziyaret ettiğim gönül kabesi” 7/8/3, 8/163/3, 10/7/4“Gönül kabesine yüzüm koyunca” 10/2/7“Gönül kâbesine yüzler sürmeyi” 11/92/2


205“Bize kutsal olan gönül kâbesi” 11/55/3“Kutsaldır gönül kâbesi” 8/90/5, 11/120/4“Yıkma gönül kâbesini” 9/80/2, 11/101/4“Viran edip Kâbe tahtın yıkıyor” 4/69/3“Gönül Kâbe’sini yıkma” 7/12/4“Gönül Kâbedir bize” 8/61/5“Kâbe’den efsaldır gönül Kâbesi” 8/55/5“Gönül Kabesine dön birer birer” 8/55/5“Gönül Kabesine secde kılınsın” 8/171/4“Gönül Kabesine yüzler sürülsün” 8/171/6“Gönüldeki sol Kabeden” 8/179/6“Bil ki kardeş bu da Hakkın evidir.” 8/51/4Kubat, Yüce Allah’a olan sevgisini anlatırken yine ona duyduğu bağlılığıKâbe ile ilgili benzetmeler yaparak anlatır. Bazı mısralarda, Allah hakkındakonuşurken bazılarında ise ona seslenir.“Kıblem kabem sensin kalmışım divan” 10/180/5“Kıblem namazım yar oldu” 4/111/2“Kıble Kâbe yaptım kendi zatını” 5/74/1“Ulu Kâbe’sine yönüm döndükçe” 8/101/28- KIYAMKıyam, namazda ayakta durmaktır. Namazın içindeki farzlardan birisidir.(2/11/4, 2/16/6, 6/92/6, 6/8/1, 6/92/5)Âşık, Hz. Ali’ye olan bağlılığını ve onun meziyetlerini anlatırken kıyamdanbahseder.“Kıyama durdular hep bölük bölük” (cümle melek) 6/92/6“Mahlukat mevcudat kıyama durdu” 6/92/5


206“Mevcudat kıyama durdu” 6/8/1Kubat, insanın eşref-i mahlûkat olduğunu, Allah katında büyük bir değerininolduğunu anlatır. Kıyama duranın da insan olduğunu belirtir.“El bağlı kıyama duran insandır” 2/11/42/16/6“Karşı karşı kıyam durmuş” (Gül, sevdiği için karşı karşı kıyama durur.)9- NAMAZ (SALÂT, ÖVME)Namaz, İslâm’ın beş esasından (temelinden) birisidir.“(Resulüm) sana vahyolunan Kur’an’ı oku. Salâtı (namazı), şartlarını yerinegetirerek kıl. Çünkü salât, insanı dinîn ve aklın kötü gördüğü şeylerden men eder, alıkor.” (Ankebût Sûresi: 45)“Salât, dînin direğidir.” (Hadîs-i şerîf-Riyâd-un-Nâsihîn) 121(3/13/4, 3/20/3, 3/24/2, 3/50/3, 4/7/1, 4/50/3, 4/71/3, 4/83/7, 4/111/2, 6/98/3,8/29/3, 8/58/1, 8/127/5, 8/239/4, 9/53/4, 9/72/1, 10/147/4, 10/169/4, 10/172/1,11/93/1, 11/129/3)Kubat, beş vakit namazın dinin direği olduğunu belirtir. Onu Mirac-ı nebiolarak değerlendirir, o, Müslümanların miracıdır. Müminler, Allah’ın huzurunanamazla çıkacaklardır. Bu sebeple beş vakit namazın kıymetini iyi bilelim der.“Mirac-ı nebidir namaz-ı mübin” 3/24/2“Beş vaktinin kıymetini bilesin” 3/24/2“Beş vakit secde kılarım” 3/13/3, 4/111/2“Beş vakit yetmiş üç rekat kılına” 4/83/7“Beş vakit namazın kılınmasında” (Besmele ile niyet var) 10/169/3“Namaz da on iki farzın içindeBir kıble bir vakit bir de niyet var” 10/169/4“Dostun ayağına secde121 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.159.


207Beş vakit kılmak görünür” 4/50/3Âşık, insanlar arasında sevginin, muhabbetin, iyi niyetin de çok önemliolduğunu vurgular. Mümin olduğunu, namazını beş vakit kıldığını söyleyen bir kişidiğer insanlara karşı kötü niyetli ise kalbinde fesatlıkları barındırıyorsa kıldığınamazı kendisi boşa çıkarıyordur. Ancak kalben çok iyi bir kişi ise, insanlara sevgive saygıda kusur etmiyorsa o zaman beş vakit namaz kadar daha da sevap kazanır.“Oruç tutup namaz kılmakHepsi gerçek insan olmakBunda bir tek gönül almakBeş vaktini kıldı gider” 3/20/3, 4/7/1“Beş vakit okunan ezanlarından” (İnsanlara sevgi, selam getirdiğini söyler.)11/93/110- ORUÇİslâm'ın beş şartından biridir. Fecrin (tan yerinin) ağarmasından yaniimsakten güneş batıncaya kadar yemeği, içmeği ve cima’ı terk etmek.“Ey müminler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sizin üzerinize defarz kılındı. Umulur ki oruç sayesinde fenalıklardan sakınırsınız.” (Bakara Sûresi:183) 122 Şemsettin Kubat, ibadet olarak şiirlerinde oruca yer vermiştir.“Oruç tutup, namaz kılmak” 4/7/1, 3/20/3,11- SECDESecde, namazın içindeki farzlarından biridir, namazda alnı, burnu, elayalarını, dizleri ve ayak parmaklarını yere koymaktır. 123(2/61/2, 2/93/4, 3/45/2, 3/7/2, 3/14/4, 4/12/3, 4/11/3, 4/17/5, 4/80/3, 4/50/3,4/58/2, 4/127/4, 6/12/1, 6/130/4, 6/22/48, 6/83/3, 6/133/4, 6/91/6, 6/72/7, 6/78/5,6/106/1, 6/92/4, 6/95/3, 6/94/5, 6/34/3, 6/5/1, 6/51/1, 6/50/1, 6/52/2, 6/51/5, 6/56/3,122 APAK-YAVUZ, a.g.e., C.2, s.114.123 APAK-YAVUZ, a.g.e., C.2, s.168.


2087/33/2, 7/28/2, 7/18/4, 8/36/1, 8/35/3, 8/55/4, 8/207/7, 8/175/2, 8/173/3, 9/55/3,9/17/2, 10/19/5, 11/132/1)Âşık, namazın bölümlerinden biri olan secdenin önemini vurgular.“Secdeye inmeli dalın budağın” 8/55/4“Evvela secdeye yatsam” 6/51/5“Başını indir secdeye” 6/51/1“Evvel secdeye koy başı” 6/12/1“Secdeye indirip dertli başını” 3/45/2“Secde kılan kul bizdedir” 2/93/4, 7/18/4,“Yoksul secde eyler her an” 4/12/3“Secde kılmışım eyvallah” 6/130/4“Secdeye indir de kaldırma başını” 6/91/6“Beş vakitte secde kıldı” (İnsanoğlu) 2/61/2, 7/33/2“Nakış nakış seccadesi” (Genç kızların) 11/132/1Âşık, Hz. Ali’nin doğduğu günü kutlu bir gün olarak görür. Bu gündekâinattaki bütün varlıkların secde ettiğini söyler. Ayrıca onu methederken desecdeden bahseder.“Bütün nebat secde eyler bugüne” 6/52/2“Dağlar taşlar secde kılar bugüne” 6/52/2“Secde kıldı dağlar taşlar” 6/56/3“Cümle melek secde kılıp oturdu” 6/83/3Secdeye inmişti hemen” (Hz. Ali)4/58/2Kubat, Kerbela Olayı’ndan sonra bu olayın matemini bütün kâinatınhissettiğini ve varlıkların secdeye indiğini belirtir.“Yetmiş bin melaik secdeye indi” 6/5/1“Secde etti dağlar taşlar dürüldü” 9/55/3, 4/80/3


209Kubat, insanın yaradılışı kıssasını hatırlatırken de secdeden bahseder.“Secde kıldı melekler Âdem’e” 6/22/48


210YEDİNCİ BÖLÜMTASAVVUFÎ TERİMLER VE TASAVVUFÎ ŞAHSİYETLERA- TASAVVUFÎ TERİMLER1- DERVİŞ, DERGÂHDerviş, Allah’tan başka şeyleri kalbinden çıkarıp bütün azasıyla İslâm dinîninemir ve yasaklarına uyan, dünya malına gönül bağlamayan kimse.Dergâh, tasavvuf mektebi, tasavvufta yetişmiş ve yetiştirebilen evliya zatlartarafından, talebelere, tasavvuf, İslâm ahlâkı ve diğer dinî ilimlerin ve zamanın fenilimlerinin okutulduğu yer. 1242/19/6, 3/8/1, 3/43/4, 4/10/4, 4/17/3, 4/6/1,4/9/5, 4/10/3, 4/55/3, 4/94/2,4/96/4, 4/5/7, 4/49/7, 4/35/2, 5/53/3, 5/50/2, 5/75/4, 6/13/8, 7/76/1,Âşık, dergâhı şu manalarda kullanır:“Bu dergahı övenleriz” (Ali dergâhını, Ali’ye bağlılık) 4/35/2“Dergahına getir beni” (Mansur’un) 5/75/4“Tuttum dergahına nazı niyazım” (Abdülkadir Geylani’ye kavuşmak için duaeder.) 4/49/7Kubat, kendini derviş olarak görür. Öz eleştiri yapar. Dervişliğin gerekleriniyapamadığını belirtir.“Dergah için ölmek bu mudur bize” 4/5/7Yoksul Derviş, şiirlerinde dervişlerin nasıl insanlar olduklarını dile getirir.Onlar Allah katında ulu, değerli kişilerdir. Bu sebeple onlara saygı göstermekgerekir. Bedduaları alınmamalıdır. Onlar hakkında kötü söz söyleyenler onlarılayıkıyla tanımayanlardır.“Tekkelerdeki dervişler” 7/76/1“Dervişlerin yüz üstüne süründü" 4/96/4124 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.83.


211“Dervişlerin türlü hallere düştü” 4/94/2“Dervişin özünde kara mı olur” 3/8/1“Dervişlerin toplanmış” 5/50/2“Dervişliğe dönmek iyi” 5/53/3“Dervişleri tesbih eder melekler” 4/55/3“Kurban olam dervişlerin yüzüne” 4/10/4“Dervişin ardından atma gel boşa” 4/10/3“Dervişlik hakkında kötü söz etme” 4/9/6“Dervişlik manasını bil de öyle gel” 4/9/5“Derviş mürşit kimdir var mı haberin” 4/10/52- DÖRT KAPI (şeriat, tarikat, marifet, hakikat), KIRK MAKAMDört kapı kırk makam şeklinde ilkeleşen ve insanı "insanı kâmil" (olguninsan) olmaya götüren ilkeleri Hacı Bektaş-ı Veli tespit etmiştir. Bu ilkeler aşamaaşama olup insanı olgunluğa götürür. Hacı Bektaş-ı Veli bunları şöyle özetlemiştir:"Kul, Tanrıya kırk makamda erer, ulaşır, dost olur. Bu makamların onu Şeriat içinde,onu Tarikat içinde, onu Marifet içinde ve onu da Hakikat içindedir."Sıradan bir insan bu dört kapı ve bu dört kapıya bağlı kırk makamdangeçerek, ruhunu ve benliğini ergin hale getirerek Kamil insan olur. Kamil insan dailâhi sırra erişendir.ŞERİAT MAKAMLARI:1. İman etmek2. İlim öğrenmek3. İbadet etmek4. Haramdan uzaklaşmak5. Ailesine faydalı olmak6. Çevreye zarar vermemek


2127. Peygamberin emirlerine uymak8. Şefkatli olmak9. Temiz olmak10. Yaramaz işlerden sakınmakŞeriat kapısını ve Makamlarını şöyle özetleyebiliriz:Kendi öz benliğini kötülükten arıtmayan, gelişmemiş, olgunlaşmamış insanın,din kuralları ve yasalar zoruyla eğitilmesi, kişilere ve topluma zarar verecekhareketlerde bulunmasına meydan verilmemesidir.TARİKAT MAKAMLARI:1. Tövbe etmek2. Mürşidin öğütlerine uymak3. Temiz giyinmek4. İyilik yolunda savaşmak5. Hizmet etmeyi sevmek6. Haksızlıktan korkmak7. Ümitsizliğe düşmemek8. İbret almak9. Nimet dağıtmak10. Özünü fakir görmekTarikat kapısını ve makamlarını şöyle özetleyebiliriz:İnsanın kendi öz iradesiyle hiç bir dış zorlama olmadan her türlü kötülüğübenliğinden kovabilmesi, elinden gelebilecek tüm iyilikleri hiç kimsedenesirgememesi aşamasıdır.MARİFET MAKAMLARI:1. Edepli olmak2. Bencillik, kin ve garezden uzak olmak


2133. Perhizkârlık4. Sabır ve kanaat5. Utanmak6. Cömertlik7. İlim8. Hoşgörü9. Özünü bilmek10. Ariflik (kendini bilmek)Marifet kapısını ve makamlarını şöyle özetleyebiliriz:Duygu ve ilimde en yüksek düzeye ulaşmak, Tanrının sırlara erişmektir.HAKİKAT MAKAMLARI:1. Alçak gönüllü olmak2. Kimsenin ayıbını görmemek3. Yapabileceği hiç bir iyiliği esirgememek4. Allahın her yarattığını sevmek5. Tüm insanları bir görmek6. Birliğe yönelmek ve yöneltmek7. Gerçeği gizlememek8. Manayı bilmek9. Tanrısal sırrı öğrenmek10. Allahın varlığına ulaşmakHakikat kapısını ve makamlarını şöyle özetleyebiliriz:Hakkı görmek, zaman ve mekân içinde Tanrının gücü içinde erimektir. 125125 http://www.onikiler.com.


214Âşık Yoksul Derviş şiirlerinde yeri geldikçe, insanın kâmil olabilmesi içinuyması gerekli olan dört kapı ve kırk makamdan bahseder.“Dört kapıda kırk suali verdiler” (kırklar, evliyalar) 10/69/2“Seyret kırk makamın kapısı dörttür” 3/24/5Yoksul Derviş, “Var Niyaz Eyle” adlı şiirinde insanların bu dört kapı ve kırkmakama ulaşmaları için Bir mürşit-i kâmile bağlanmaları gerektiğini söyler.“Hakikat sırrına ereyim dersenMarifet makamını göreyim dersenDaim bir ikrara durayım dersenBir mürşit-i kâmile var niyaz eyle” 5/33/1“Bilmek istersen sırr-ı tarikatBir mürşit-i kâmile var niyaz eyle” 5/33/4“Yoksul Derviş der bu söz doğru sözHakikat sırrıdır böyle seçme sözTarikat yoluna asla deme sözBir mürşit-i kâmile var niyaz eyle” 5/33/53- DÜNYAYerküre. Âhiretten önceki hayata dünya denir.“Kim dünya hayatını ve onun süsünü isterse, onlara yaptıklarının karşılığınıburada tam olarak veririz. Bu hususta bir eksikliğe de uğratılmazlar. Onlar öylekimselerdir ki, âhirette kendileri için ateşten başkası yoktur. Dünyada yapa geldiklerişeyler orada boşa gitmiştir.” (Hûd Sûresi:15-16)“Mal ve dünyadan size verilen şey, yalnız hayatta bulunduğunuz müddetçe,onunla geçinmektir. İman edip, Rablerine tevekkül edenler için, âhirette Allah’ınindinde, dünya nimetinden hayırlı ve daimî çok sevap vardır. (Şûrâ Sûresi: 36)


215“Siz dünya malını istiyorsunuz. Allah ise, sevap kazanmanızı, Cennet'e venimetlere kavuşmanızı istiyor.” (Enfâl Sûresi: 67) 126(1/12/3, 1/12/11, 1/35/8, 1/35/5, 1/42/3, 2/18/1, 3/11/3, 3/48/4, 3/8/6, 4/22/1,4/76/6, 4/23/3, 4/18/1, 4/27/2, 4/109/7, 4/126/7, 4/60/7, 4/50/1, 4/38/7, 4/38/4,4/71/1, 4/40/6, 4/78/3, 5/46/7, 5/63/2, 5/39/3, 5/54/1, 5/49/2, 5/102/4, 5/51/2, 5/37/4,5/28/3, 5/61/5, 5/26/2, 5/63/7, 5/53/7, 5/58/6, 5/60/6, 6/100/5, 8/233/7, 8/97/1,8/69/5, 8/254/2, 8/252/5, 8/214/4, 8/254/5, 8/225/1, 9/70/4, 10/25/4, 10/151/4,10/179/1, 10/179/2, 10/28/5, 10/181/2, 10/122/5, 10/112/1, 10/17/1)Şemsettin Kubat, şiirlerinde genellikle dünyanın faniliğini, sonuçta herkesinebedi âleme göç edeceğini belirterek, insanların bu dünyada kötülüklerden uzakdurmasını, mala, mülke dünya nimetlerinin hırsına kapılmamalarını, birbirlerine herzaman sevgiyle, hoşgörüyle, iyilikle yaklaşmalarını nasihat eder.“Dünya ahret solmaz gülün olmalı” 4/60/7“Dünya lezzetine sohbet mi denir” 4/76/6“Lezzeti tatlıdır dünya balından” 10/151/4“Kanaat etmeli çoğun azınaDünya sevdasını koyma özüneUzaklardan aradığın hazineHele ey firgani bul da görelim” 3/8/6, 4/23/3“Şu dünyanın keyfine gel dokunmaEtrafına çalım satmadan yürüAğır yükü sarıp sonra yetinmeÇamurda çamura batmadan yürü” 4/18/1“Hemi dünya hemi ahiretYoldur köprü yoktur sıratYoldur şeriat hakikat126 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.88.


216Yurdumuza yol yapalım” 3/48/4“Yalancı dünyaya eyleme heves” 1/12/3“Nettin hani yalan dünya?” (Geçmişte yaşamış on iki imamlar da bu fanidünyadan göçtüler.) 1/42/3“Gönül, bu dünyadan umudunu kes” 1/12/3“Terk ede gör bu dünyayıNeylersin fani dünyayıAl gönlümden masivayıHayyu bega tevhidedir” 5/39/3Neylersin fani dünyayı 5/39/3“Bu dünya geçer faniHerkesin ölüm sonuYok söz Divanî hanıDiyenlere elveda” 5/37/4“Şu fani yalan dünyayıNe eyleyip nedesim var” 5/28/3“Behey gönül bilmez misin ?Baki değil bize dünyaDahi pişman olmaz mısınGelip geçer yalan dünya” 5/61/5“Yoksul derviş sanma bu dünya bakiDaim göz etmeli Hakk’ı hukuku,Eğer sende varsa dostum kul hakkı,Vurup şu bağrına döğünmelisin” 10/122/5“Dünyanın harap sonu


217Her dem yalvar Allah’a” 5/54/1“Bakma dünya varına” 5/51/2“Kim Kur’an-ı her gün açaErenlerden dolu içeDünya lezzetinden geçeVarlığından üryan olur”5/49/2“İşte yalan dünya fanidir fani” 5/102/4“Aldanma dünyanın hallerine hey” 6/100/5“Yoksul derviş bilir candan geçeniŞu fani dünyada konup göçeniAğırlarsın cümle gelip geçeniYoksa bu hanede mihmancı mısın?” 8/69/5“Hani bu elde konmalarDünyaya elin sunanlarMısrı, Yusuf’u, KenanlarBu dünyadan göçtü gider” 8/254/2“Şu yalan dünyada ere varanlarMünkir yatağında yatana yazık” 8/252/5“Aldanma dünyaya sakınDikkat edin şöyle bakınBugünden yarından yakınAcep dünyaya var mısın” 8/214/4“Sordum Yoksul Derviş niyeDalmış bir gafil rüyayaAldanmasın şu dünyaya


218Bugün, yarın göçtü gider” 8/254/5“Şu dünyayı bölüşmeye gelmedimYalan dünya senin olsun, istemem” 8/225/1“Düşmeyelim dostlar dünya gamına” 10/28/5“Şu fani dünyayı lezzetdir sanan” 10/112/1, 10/17/1Şemsettin Kubat, Kerbela olayı ile Hz. Hasan ve Hüseyin’in ölümü ile ilgiliüzüntüsünü dile getirirken bu dünyanın faniliğinden gelip geçiciliğinden söz eder vekendisinin de bu yalan dünyanın çilesinden bezdiğini belirtir.“Şu yalan dünyadan ah ben de bezdim” 1/12/11“Sağlığından umudunuKesti dedi dünya fani” (Hz. Hasan ve Hüseyin için) 1/35/8“Fani dünya netdi hanı” 1/35/5“Nettin hani yalan dünya” 5/63/2Âşık, şiirlerinde sık sık Kör Tatar’ın zalimliklerinden bahseder.“Bu dünya geçici sana da kalmaz” 4/38/7“Yoksa baki misin fani cihana” 4/38/4Âşık Yoksul Derviş, dünyada insanlarda insaf kalmadığını ancak olgunkişinin kendini bilmesi gerektiğini, ne ekerse onu biçeceğini belirtir.“Şu dünyada ne ekersen ol biter” 4/40/6“Şu yalan dünyada usandım doydumİşte ben sağ iken öldüm” 4/78/3“Eğer insan isem zulüm neyimeŞu yalan dünyada ölüm neyimeKendimi bilmedim ilim neyimeOkuyup yazdığım hiç oldu gitti” 8/97/1“Dost deyi güvendim oda el oldu,


219Şu fani dünyada gülmez ağlarım” 10/25/4“Peygamber ayali gonca leylası,Hakka karşı zalimlerin hilesiŞu fani dünyanın bitmez çilesiYoksul divaneyim bıktı ağladı” 8/233/7“Şu fani dünyada kalan var mıdır” 10/179/1“Varlığına hiç de sevinilmiyorŞu koca dünyada avunulmuyorGayri hiç kimseye güvenilmiyorGördüm ki insanlar hilekâr olmuş 10/179/2Âşık, gönlünün hep yâre kavuşma arzusuyla yanıp tutuştuğunu, nefsinin bilekendisine düşman olduğunu, nazlı cananı saramayınca bu yalan dünyada yasınınbitmeyeceğini dile getirerek, Yüce Allah’a kendisini yârine kavuşturması içinyalvarır.“Hiç yüzüm gülmedi fâni cihanda” 4/50/1“Her sözünü sakın söyleme yâdaSır bilene eyleyesin iyedeGayriyi bilmiyorum fani dünyadaBen seni severim bir Allah için” 3/11/3“Şu yalan dünyada biter mi yasım” 4/27/2“Yalan dünyada gezeliGörmedim böyle güzeli” 4/109/7“Şu yalan dünyada avare durmaSakın ha ağyarın bağına girmeGül isen nadana gülünü vermeKaptırma belini kollara karşı” 4/126/7


220“Dünyayı baki sanıp daKaşa göze aldanıp daBir güzele sen kanıp daBana kıyarsın sevdiğim” 5/26/2Âşık Yoksul Derviş, yârinden ayırmaması için Allah’a yalvarır.“Dilerim ki senden cenabı HüdâBeni sevdiğimden eyleme cüdaBin bir feryadım var yalan dünyada” 4/22/1Âşık, müminlere fani dünyada hep Allah aşkıyla yanıp tutuşmalarını, onuniçin çalışmalarını, onun varlığına birliğine inanıp iman seline karışmalarını tavsiyeeder. Yüce Allah’ın rahmetine nail olmak için de Allah’a yalvarır.“Şu fanide dost hasreti çekesin” 5/46/7“Şu dünyadan ibret al” 5/53/7“Dönen çarkı felek içinMin şerrima halag içinEstağfurullah hel azim” 5/58/6“Evvel ahir harap dünyanın sonuSığınırım Mevlam rahmetin kâniAmenna ve seddak rahmetin kâniMevlam bizi rahmetine nail et. 5/60/6Âşık, annelerin değerini her fırsatta dile getirir. Annelerin hem bu dünyadahem de öbür dünyada yerinin büyük olduğunu anlatır.“Dünya ana, ahret ana” 2/18/1


2214- EHL-İ BEYT (EHL-İ IYAL)Ehl-i Beyt, Hz. Muhammet’in bütün aile fertlerine verilen isimdir. Zevceleri,çocukları, kızı Hz. Fâtıma ile Hz. Ali ve bunların evlatları olan Hz. Hasan ve Hz.Hüseyin…“Ey Habîbimin ehl-i beyti! Allah, sizin günahtan uzak olmanızı istiyor.”(Ahzâb Sûresi: 33)“Ehl-i beytim, Nûh'un gemisi gibidir. Binen kurtulur, binmeyen boğulur.”(Hadîs-i şerîf-Câmi-us-Sagîr-Müstedrek)“Sırat köprüsünden ayakları kaymadan geçenler, ehl-i beytimi ve eshâbımıçok sevenlerdir.” (Hadîs-i şerîf-Resâil-i İbn-i Âbidîn) 127(1/17, 1/19, 1/4, 1/38, 1/37, 1/3, 1/14, 1/9, 4/11, 4/15, 4/22, 4/98, 4/76, 4/81,5/13, 5/113, 5/108, 5/115, 6/1, 6/32, 6/36, 6/42, 6/62, 6/106, 6/98, 6/140, 8/229,8/235, 8/184, 8/204, 8/240, 8/238, 8/223, 9/52, 9/54, 9/55, 9/69, 9/73, 9/101, 9/135,10/69, 10/150, 10/149, 10/70, 10/102, 10/22, 10/28, 10/30, 11/23, 11/25, 11/26,11/27, 12/158)Âşığımız Ehl-i Beyt’in, Yezit tarafından zulme uğradığını, Hz. Hasan’ınzehirlendiğini, Hz. Hüseyin’in de yakınlarıyla beraber Medine’den sürüldüğünüsöyler.“Ehli beytin yası nasıl duyulmaz?” 9/55/3“Yezitlerde inadından dönmediEhli beytin feryatları dinmediŞah Hüseyin ikrarından dönmediAldı yarenini dedi bismillah” 1/4/4“Ehli beyti Medine’den sürdülerŞah imam Hasan’a zehir verdilerMasumların kanlarına girdilerYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/4/5127 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.95.


222Âşığımızın şiirlerinde Ehl-i Beyt, daha çok Kerbelâ Hadisesi’nde geçer,Kerbela’da Ehl-i Beyt’in yani Hz. Hüseyin ve yakınlarının, kadın çocuk demedenvahşice öldürülmesi Âşığımızı derinden üzer.“Soldurdular Ehli beytin gülünü (Hz. Hüseyin)” 9/54/3“Bakmadılar Muhammet’in sözüneOt vurdular Ehli beytin özüneKıydılar Hüseyin’in nurlu yüzüneYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/4/5“Nazar kıldım kardeş ben bu cihanaMatemde Zeynep’le Şehrüban AnaEhlibeyti seven düşmüş figanaYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/9/4“Hep yıkıldı Ehli beytin çadırıYok mu idi, Muhammet’in hatırıEhli beyte salladılar satırıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/19/8“Yezitlerde geçmez dünya süsündenŞah Hüseyni pişirdiler susundanEhli beyti seven çıkmaz yasındanYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/9/6“Ehl-i beyte giydi yüzü karalarAçtı sinemize derin yaralarAy ve Güneş gökte giydi karalarYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/16/5“Dedemiz Hazreti Muhammet nerdeEhli beyt susuzdur bir ıssız yerde


223Yetiş babam bizim halimiz gör deYetiş Allah ya Muhammet ya Âli” 1/17/7“Yetiş şahım Ali gör ki nettilerEhli beyti hep perişan ettilerCenab-i Ekber’i al kan ettilerYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/17/6“Ehl-i Beyt’i seven yasa boyansın”8/235/4“Ehl-i Beyt feryat figan” 9/55/1Âşığımız, Ehl-i Beyt’in sevilmesini, adlarınının zikredilmesini veMüslümanların özünün onlardan ayrılmamasını ister.“Zikredin Ehl-i Beyt’imi” 2/64/3, 10/150/1“Zikreder Ehl-i beyti” 6/32/9“Ehl-i Beyt’ten ayrılmasın özümüz” 1/38/4“Ehl-i beyti sevin diyen” (Bacım Sultan) 4/11/5“Sığın Ehl-i beyt’e asla gam yeme” 10/20/2“Ehl-i beytin sevgisini gel dilden dileHakikatse şu gönlünde görelim” 4/23/4“Ehl-i beytin yolunda itikadımız” 6/62/15Ehl-i beytin yoluna canım kurban diyen Âşığımız, Ehl-i beytin muhabbetingıdası olduğunu da söyler,“Canım kurban Ehl-i beytin yoluna” 6/114/7“Ehl-i beyttir muhabbetin gıdası” 11/27/2“Yolum gide Ehl-i beyt’ e doyulmuyor” 4/76/45- EHL-İ ABÂ (EHLÜ’L ABA)Hz. Muhammet ile birlikte Hz. Ali, Hz. Fâtıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’inhepsine birden verilen isimdir, Ehl-i Beyt de denir. Bir gün Hz. Muhammet, bir


224abanın altına girerek uzanır, bunu gören torunları Hasan ve Hüseyin hemendedelerinin yanına gelip abanın altına girerler. Ardından Hz. Fatma gelir o dababasının ve oğullarının yanına abanın altına girer. Biraz sonra Hz. Ali gelir, o güzelmanzarayı görünce hemen o da kayınpederinin, eşinin ve oğullarının yanına sıkışır.Hz. Muhammet de abayı hepsinin üstüne örter ve şöyle der:“İşte benim Ehl-i abâm bunlardır. Yâ Rabbî! Bunlardan kötülüğü kaldır vehepsini temiz eyle”. (Hâdis-i şerif-Mektûbât-ı Rabbânî) 128(1/25/3, 1/9, 1/12, 4/76, 5/13, 6/106, 8/227, 8/223, 9/66, 10/69)Âşığımız “Ehlü’l Âbâ’dır adlı şiirinde Ehlü’l-Âbâ’nın kimler olduğunu tarifeder, Hz. Muhammet, Hz. Ali, Hz. Fatma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, “Beşi bir canolan Ehlü’l aba’dır” 6/106/4“Evvela Hüdâ’ya secde kılayım,Muhammet Ali'ye kurban olayım,Anlar isen sofu beyan eyleyim,Kur’an’da okunan Ehlü’l aba’dır.Hasan Hulkı Rıza arşın bezeği,Nur'a gark eyledi yakın uzağı,Gönüller sultanı ciğerin bağı,Fatumatü’z Zehra Ehlü’l aba’dır.Münkir Ehlibeyte ikrar kılmadı,İkrar etmeyenler iman bulmadı,Hiçbir peygambere nasip olmadı,Hüseyn-i Kerbela Ehlü’l aba’dır.128 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.95.


225İsimleri beyan Muhammet Ali,Hatice, Fatuma, Zeynep’dir gülü,Hasanla, Hüseyin ol Şahi Veli,Beşi bir can olan Ehlü’l aba’dır.” 6/106Âşığımız, Ehl-i Aba’nın özellikle Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in perişanedildiğini söyler.“Başsız bıraktılar hep şühedayıZindana koydular Zeynel abayıPerişan ettiler Ehlü’l AbayıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/9/7, 1/25/3“Gönül bu dünyadan umudunu kesEhlü’l Aba için eyle matem yasYalancı dünyaya eyleme hevesYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/12/3“Evlad-ı Resule nasıl gıydılarEhl-i ayalini susuz koydularAy ve Güneş gökte kara giydilerYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/17/3“Sevdiğimiz Ehl’ül Aba” 9/66/5“Ehl-i ayalleri esir oldular” 8/227/4Âşığımız Ehl’ül Aba’ya duyduğu aşktan dolayı kendi secdesini Ehl’ül Aba’yabenzetir.“Secdemiz Ehl’ül Aba’dan” 8/179/66- ERENLER (ERMİŞLER)Allah’ın sevgili kulları, nefsin esaretinden kurtulup, sözleri, işleri vehareketleri İslâmiyet'e uygun olanlar, devamlı Allah’ı hatırlayıp, ananlar.


226“Biliniz ki, Allah’ın evliyası için azâb korkusu ve nimetlere kavuşmamaküzüntüsü yoktur.” (Yunus Sûresi: 62) 129(2/93/2, 2/70/4, 2/77/1, 2/71/2, 2/94/1, 4/21/6, 4/20/7, 4/19/3, 4/6/5, 4/46/7,4/80/1, 4/77/1, 4/130/2, 4/127/2, 4/123/5, 4/124/2, 4/119/2, 5/7/1, 5/93/5, 5/110/7,5/65/5, 5/74/4, 5/64/2, 5/50/5, 5/51/3, 5/58/5, 5/47/7, 5/47/2, 5/49/2, 5/43/7, 5/33/5,5/20/2, 6/72/8, 6/72/1, 6/76/8, 6/60/2, 6/59/1, 6/59/6, 6/28/3, 6/9/9, 6/72/5, 7/18/2,7/32/2, 7/60/2, 8/189/1, 8/196/3, 8/203/4, 8/209/2, 8/228/2, 8/64/3, 8/77/3, 8/171/4,8/120/4, 8/171/1, 9/73/6, 9/66/3, 10/45/1, 10/151/4, 10/22/3, 10/27/1, 10/34/6,10/13/1, 10/14/6, 10/107/3, 10/108/3, 10/101/1, 10/106/1)Âşık, erenlerin dilinden Hz. Ali’nin hiç düşmediğini belirtir.“Zikri gitmez erenlerin dilinden” 10/151/4,Kubat, erenlerin Allah’ın sevgili kulları olduğunu bu sebeple onlarınincitilmesinin, kırılmasının ve beddualarının alınmasının karşılığının insan için çokzararlı olabileceğini, bu kişilere saygı gösterilmesinin önemini belirtir.“Erenler atarsa bir fiske taşıVallahi altından kalkabilmezsin 4/21/6, 10/34/6Âşık, Yunus Emre’nin ululuğunu dile getirir. Onu da erenler içinde ulu bireren olarak tanıtır.“Erenler içinde bir ulu hastı” (Yunus Emre) 8/189/1Şair, Kerbela şehitleri için duyduğu üzüntüyü erenlere hitap ederek dilegetirir. Bu acıdan dolayı hasta olduğunu söyler.“Sormayın erenler hastayım bugün” 8/228/2Âşık, her konuda Yüce Allah’ın yardımını diler. Bu duayı ederken de erenlereseslenir.“Allah yardımcımız olsun erenler” 8/171/1Yoksul Derviş, erenlerin her an dillerinde Allah’ı zikrettiklerini, Allah’ akulluk görevlerini layıkıyla yapmaya çalıştıklarını, bu sebeple Allah’ın sevgili kulları129 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.112.


227olduklarını dile getirir. Bu kişilere hizmet eden, onlara saygı ve sevgide kusuretmeyenlerin de bu kişiler gibi olacaklarını söyler. Ayrıca erenlerden himmet ve duadiler. Bu kişilerin bulundukları yerlerin de hayırlı ve bereketli olduğunu vurgular.“Erenler dilinde hemen illallah” 6/59/6“Hu erenler demine hu” 5/51/3“Hu Erenler, hu gazilerDiyelim Allah Allah” 5/93/5“Erenlere erişir” (Pirine hizmet eden) 5/50/5“Eyleyin erenler dua ve himmet” 4/20/7“Hak erenler bu haneden gitmesin” 4/20/4Âşık, kâmil insan olmanın gereklerinden bahsederken erenlerle şiirlerindeadeta sohbet eder. Kendisinin de bu yolda içinde bir coşku olduğunu ifade eder.“Ey erenler bilmiyorumŞu gönlüme ne oldu gider” 4/6/5“Selam olsun erenlere cümleten” (Erenlere olan bağlılığı) 4/46/7“Erenlerin eşiğiyiz” 4/80/1, 2/93/2“Elestü Bezmi’nde Pîre ulaştık” (Hz. Ali’ye) 4/130/2Âşık, Allah’ a olan bağlılığını da belirtirken yine erenlere seslenir.“Hak erenler izin versinSenden başka yârim yoktur”4/123/57- EVLİYAVeli kelimesinin çoğuludur. Allah’ın sevgili kulları, nefsin esaretindenkurtulup, sözleri, işleri ve hareketleri İslâmiyet'e uygun olanlar, devamlı Allah’ıhatırlayıp, ananlar.


228“Biliniz ki, Allah’ın evliyası için azap korkusu ve nimetlere kavuşmamaküzüntüsü yoktur.” (Yûnus Sûresi: 62) 130Evliya kelimesi, aşağıda belirtilen atmış yerde geçmektedir.(2/93/3, 3/16/4, 4/34/7, 4/36/1, 4/65/2, 4/64/7, 4/64/7, 4/61/7, 4/80/2, 4/81/6,4/90/7, 4/97/1, 4/119/1, 4/87/2, 4/114/7, 4/47/7, 4/75/4, 4/97/4, 5/106/4, 5/110/1,5/20/2, 5/33/8, 5/50/5, 6/6/8, 6/33/1, 6/53/3, 6/77/1, 6/1/6, 6/35/26, 6/5/2, 7/16/5,7/18/3, 7/18/3, 8/199/6, 8/155/4, 8/173/2, 8/11/1, 8/238/5, 8/78/4, 8/120/3, 8/230/7,9/14/1, 9/54/1, 9/53/3, 9/141/7, 9/113/5, 10/162/2, 10/147/3, 10/139/3, 10/143/2,10/85/4, 10/86/6, 10/83/1, 11/44/4, 11/59/5, 11/34/1, 11/23/6, 11/24/1, 11/155/7,11/135/1, 11/134/6)Âşığımız, evliyaların insanlığın tacı olduklarını ve onların vasıflarınınKur’an’da belirtildiğini söyler.“Enbiya evliya insanlık tacı” 3/16/4, 4/75/4, 7/16/5“Evliya vasfını Kur’an’da yazar”4/64/7“Ermiş evliya gerçektir sözü” 11/34/1Hz. Ali, evliyalar yücesidir.“Evliyalar yücesi” (Hz. Ali) 6/77/1Kerbela Olayı esnasında cümle evliyalar hayali olarak Kerbela’ya gelirler vemateme, yasa bürünüp, karalar giyerler, zalimlere lanet ederler.“Enbiya, evliya saf saf derildi.” 6/5/2“Enbiya evliya kara giydiler” 9/54/1“Enbiya, evliya karalar bağlar” 8/230/7“Enbiya, evliya hep cümle yasta” 11/24/1, 9/53/3“Enbiya evliya matem yas oldu”11/23/6, 9/53/1“Elleri kurusun Allah zaliminEnbiya, evliya dediler âmin” 8/238/5130 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.112.


229ister.Âşığımız gönülden bağlı olduğu Bacım Sultan’a evliyaların da duacı olmasını“Cümle evliyalar olsun duacı” (Bacım Sultan’a)4/81/6Âşığımız, yurdun çeşitli yerlerinde evliyaların dolu olduğunu söyler vebununla övünür.“Sayısızdır evliyalar türbesi” (Bursa’da) 10/85/4“Evliyalar, erenler dolu Bursa’da” 10/86/6“Çok evliya, sultan yatar” (Afyonkarahisar’da) 8/11/1, 11/44/48- MÜRŞİTMürşit, irşâd eden, doğru yolu gösteren rehber zattır. İyi bir Müslümanolmaları için, insanları terbiye eden, âlim ve veli. Tasavvuf yolunda nihâyete varanbüyükler. 131(3/24/6, 4/117/6, 5/54/7, 5/64/7, 5/43/3, 5/57/6, 5/32/1, 5/39/1, 5/38/6, 5/38/5,6/60/1, 6/85/5, 7/11/8, 8/206/4, 8/179/5, 8/222/2, 8/129/6, 8/167/7, 8/75/1, 9/50/3,9/59/4, 9/62/1, 10/17/5, 10/150/2, 10/118/3, 10/121/1)“Var niyaz eyle” adlı şiirinde Âşığımız, İnsanların iki dünyada da hakikatsırrına erip mutlu olmaları için bir mürşide varıp niyaz eylemesi gerektiğini söyler.“Hakikat sırrına ereyim dersenMarifet makamını göreyim dersenDaim bir ikrara durayım dersenBir mürşit-i kâmile var niyaz eyle” 5/33/1“Yoksul Derviş der bu söz doğru sözHakikat sırrıdır böyle seçme sözTarikat yoluna asla deme sözBir mürşit-i kâmile var niyaz eyle” 5/33/5“Kâmilden rehberden etek tuttun mu?” 4/117/6131 APAK-YAVUZ, a.g.e., s.72.


230“Bir mürşide tut yüzünü” 5/38/5“Mürşit ile yol yürünür” 5/38/6Âşık Yoksul Derviş, ilmin önemini belirtirken Atatürk’ün “Hayatta en hakikîmürşit ilimdir.” sözünü tekrar eder.“İlim bir mürşittir yolun iyisi” 8/167/79- NEFİS (NEFS)Hakikat, cevher, asıl, öz, can. İnsanda ve cinde şer, kötülük isteme kuvvetinenefs denir. Dine uymayan isteklerin kaynağı. Buna nefs-i emmâre de denir.“Hakk'ın huzurundan korkup nefsini, (gayr-i meşru) nefsanî arzularından(hevâ ve isteklerden) men eden kimsenin varacakları yer muhakkak Cennet'tir.”(Nâziât Sûresi: 40) 132(2/94/2, 2/86/2, 3/8/4, 4/129/8, 4/106/5, 4/82/1, 4/27/2, 4/22/5, 4/61/1, 5/55/4,5/106/2, 5/63/1, 5/14/1, 5/13/6, 5/25/5, 5/53/5, 5/54/3, 6/85/6, 7/75/5, 7/20/2,8/112/3, 8/252/1, 8/202/1, 8/209/1, 8/90/1, 8/55/6, 8/48/1, 9/147/4, 10/181/2,10/34/5, 10/26/6, 10/27/6, 10/41/5)Yoksul Derviş, insanın her zaman nefsine hâkim olması gerektiğini belirtir.Zira bunu başarabilmek çok zor bir iştir. Çünkü nefis aldatıcıdır. İnsan her an onakanabilir. Nefsin esiri olabilir. Ancak nefsini kontrol edebilenler olgunluk yolundailerleyebilirler. Nefse hâkim olabilmek için ise her an Allah’a sığınmak ve onuzikretmek gerekir. Bunun için Allah’a yalvarır. Nefis ile savaş etmeyi insanlaraöğütler.“Uymadı kendi nefsine” 2/94/2“Nefs ile edelim savaş” 4/129/8, 7/20/2“Evvel nefsim ile boğuşa geldim” 8/481“Düşmeye nefsin peşine” 4/106/5“Şu nefsin kal’asın yıksın efendim”4/82/1“Oldu zalim nefis bana bir hasım” 4/27/2132 APAK-YAVUZ, a.g.e., C.2, s.98.


231“Nefsin buyruğunu tutmaz” 4/22-23/5“Nefse bağlatma açık yolunu” 4/61/1“Öldürür her dem nefsiniHu ismini diyen kişi” 5/55/4“Nefsin başını vuralım” 5/106/02“Öldüregör koyma nefsinSanma ki bunda bakisin” 5/63/1“Kurtar nefsin elinden” 5/14/1, 5/13/6“Nefs elinden bizi eyleme beter” 5/25/5“Yakıp şu nefsimiz kül eyle kurut” 5/25/2“Olma sakın âşık nefsin köçeği” 8/55/6“Nefsin sana bir tuzak” 5/53/5“Kanma nefs-i emareye” 5/54/3“Aklını beğenip nefse uyanlar” (Bu kişiler ile kibirli olanların vay haline).8/252/1“Zalim nefs ile başa çıkamam” 8/202/1“Nefse uyup yükseklere ağmayın” 8/209/1“Durma nefsin elinden kaç” 8/90/1“Evvela şu nefsimizin şerrinden” (Koru Hz. Ali) 9/147/410- PÎRPîr, mürşit-i kâmildir, Tasavvufta kemale gelmiş, olgunlaşmış, evliyalıkmertebelerinin sonuna ulaşmış, kabiliyeti olanları bu yolda yetiştiren rehber zat.Tasavvuf yolunda rehber zat. 133(2/93/3, 4/114/7, 4/87/2, 5/50/5, 6/1/6, 8/78/4, 8/120/3, 10/83/1)133 APAK-YAVUZ, a.g.e., C.2, s.120.


232Âşık Yoksul Derviş, şiirlerinde pirlere olan saygısını, sevgisini, bağlılığınıdile getirmiştir. Anadolu’nun her köşesinde pirlerin türbelerinin olduğunu söyler.Onların Allah’ın sevgili kulları olduğunu, bu sebeple onların dualarının,himmetlerinin Allah katında hemen kabul göreceğini bilerek onların himmetinesığınır.“Bana pîrden haber verin” 8/120/3“Bunca pîrânların, bunca pirlerinDerildiği yerdir başkent Ankara” 10/8301“Pîrimiz evliyâ hası” 2/93/3“Yoksul Divanî’yem sığın pîrine” 4/114/7“Benim pîrim evliyâlar üstüdür.” 4/87//211- ÜÇLER YEDİLER KIRKLARÜçler, YedilerTasavvufta peygamberin varisi olan kişiye “kutb” kutba en yakın iki kişiye de“imameyn” denir. Bu üç kişinin oluşturduğu topluluk üçler adıyla anılır. Dünyanındört bir yanında bulunan erenler ile üçlerin oluşturduğu gruba yediler, yedilerin deiçinde bulunduğu kırk kişilik ermiş topluluğuna da kırklar denir. 134Kırklar (Gayb erenlerinin bir grubu.)Tasavvuf. Sûfilere göre dünyadaki işler ricalü'l-gayb adıyla anılan manevîşahsiyetlerce yürütülmektedir. Bunların en üstünde kutub (çokluk şekli aktab), onunaltında sırasıyla iki iman, dört evtad, yedi abdal, kırk nüceba ve üç yüz nükebavardır.Kırkların vazifesi çeşitli iş ve durumlarda halka yardım etmek, onlarınağırlıklarını taşımaktır. Kırklara isim olarak verilen nüceba ise, kıymetli, üstünanlamına gelen necib kelimesinin çokluk şeklidir. Bazı kaynaklarda kırklarrecebiyyûn ve abdal diye anılır. Kırklar için kırk nefis, kırk kişi ifadeleri kullanılırsada aralarında kadınların da olması dolayısıyla kırk erkek ifadesi kullanılmaz.134 M. Sururi ÇELEPİ. Âşık Ömer Divanı’nın Tahlili, Yüksek Lisans Tezi, Süleyman <strong>Demirel</strong>Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta, 2005. s.111.


233Kırklarla ilgili bir başka tasavvufî kanaate göre bunlar, Hz. Musa'nın kalbinitemsil etmektedirler. Gayb erenlerinin diğer grupları da diğer peygamberlerinkalplerine benzetilir. Kırklarla Hz. Musa arasında kurulan bu ilgi ile Kur'ân'dazikredilen Hz. Musa'nın kırk günlük inziva hayatının münasebeti olabilir. Ayrıca«Beşinci asır içinde ümmetimin en hayırlıları kırk abdaldır», manasına gelen hadislerde uydurulmuştur. Ricalü'1-gayb dolayısıyla kırklar konusunda ilk geniş ve tasavvufîbilgilere îbn Arabî’de rastlanmaktadır. Özellikle Fütuhattı Mekkiye'nin birçokyerinde bu konu etrafındaki düşüncelerini ve verdiği bilgileri bulmak mümkündür.Son eseri Fusûsu'l-hikem olmasına rağmen, bu eserinde ricalü'1-gayb konusuna hiçgirmemiştir.VII/XIII. asırdan sonra gelişen tasavvuf düşüncesinin en önemliunsurlarından biri gayb erenleri denilen ricalü'l-gayb'-dır. Bektaşîlik ve Bektaşîedebiyatı bu konuda daha zengin malzemeler ihtiva etmektedir. Bektaşî tekkelerindesemâ meclislerinin ve muhabbet toplantılarının yer aldığı bölüme kırklar meydanıdenir. Kırşehir'deki Bektaşî dergâhında bu meydan Pir’in kabrine bitişik durumdadır.Hacı Bektaş tekkesinde bulunan kırk kollu şamdan da kırk budak adıyla anılır. Buşamdan Nevruz ve Muharremin onuncu gününde olmak üzere senede iki defauyandırılırdı (yakılırdı). Bektaşî inanışına göre Hz. Muhammet hakikat sırrınıkırkların toplandığı bir mecliste, Hz. Ali'den öğrenmiştir. Onlara göre miraç budur.Bektaşî geleneğinde Hz. Ali'nin idare ettiği ayin-i cemlere kırklar meclisi denilir. Butabir daha sonra tarikat merasimine dâhil olmuştur. 135(2/102/5, 3/7/5, 3/24/5, 4/19/4, 4/8/3, 4/115/3, 4/127/4, 4/35/1, 4/72/4, 4/76/6,4/93/3, 4/33/5, 4/57/5, 5/50/6, 5/33/2, 5/34/6, 5/52/2, 5/56/1, 5/58/3, 5/91/1, 5/50/5,5/93/7, 5/105/1, 5/113/2, 5/46/5, 5/50/5, 5/113/7, 6/80/6, 6/93/5, 6/72/8, 6/93/6,6/81/3, 6/56/3, 6/59/3, 6/62/16, 6/63/5, 6/69/12, 6/70/6, 6/1/6, 6/9/9, 6/10/4, 6/11/9,6/11/10, 6/12/6, 6/37/51, 6/43/1, 6/81/1, 6/42/4, 6/46/1, 6/51/3, 6/13/8, 6/5/4,6/139/3, 6/133/1, 6/131/3, 6/71/6, 6/72/1, 6/91/3, 6/83/4, 6/93/5, 6/131/3, 6/5/3,6/139/3, 6/53/2, 6/81/3, 6/83/4, 6/72/1, 6/139/3, 6/93/6, 6/80/6 7/8/6, 8/155/6,8/207/7, 8/124/3, 8/118/2, 8/163/5, 8/30/1, 8/49/1, 8/31/2, 8/173/1, 8/179/3, 8/182/4,8/184/3, 8/205/4, 8/207/7, 9/61/1, 9/6/5, 9/10/5, 9/49/5, 9/43/2, 9/60/3, 9/66/2,135 Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergâh Yayınları, İstanbul 1979, C.7, s.327.


2349/92/6, 9/61/1, 10/106/4, 10/101/2, 10/98/1, 10/2/3, 10/28/3, 10/42/2, 10/49/6,10/69/2, 10/178/4, 10/152/4, 10/151/4, 10/121/2, 11/36/1)Âşık Yoksul Derviş, üçler, yediler, kırklar kavramlarına beşleri deeklemektedir. Beşler de, üçler ve ondan sonra gelen iki evliyanın oluşturduğugruptur.Hz. Muhammet, kırkların üçlerin ve beşlerin nurudur ve Selman-ı Pâk dakırklar meclisine dâhildir. Âşığımız, daima kırkların cemine girmeyi onlarla beraberolmayı ister.“Kırklar üçler beşler nuru Muhammet” 6/53/2“Kırklar meclisi Selman-ı Pak’tan” 4/93/3“Allah’tan dilerim her zaman varmakÜçler beşler kırklar cemine girmek” 10/106/4Hz. Ali’nin doğduğu gece kırklar gelip dizilirler tekbir alıp, şahı kutlarlar,mevlüdünü dinlerler.“Üçler beşler kırklar bile dizildi” 6/5/3“Üçler beşler yedilerin dergâhıCümlesi bir olup kutladı şahı” 6/5/4“Üçler gelir kırklar ileBu mevlüdü dinler iken” 6/11/10“Üçler beşler beli geldi” 4/35/1“Tekbir aldı bugün kırklar erenler” 6/72/1Kerbela Olayı’nın acısını duyan kırklardan kan akar.“Kırk canlardan bir kan aktı” 9/61/1“Kırklardan akıyor kanlar” 6/133/2Âşığımıza göre olgunlaşmak isteyen kişi, kırkları bilmeli ve onlardan dersalmalı, onları sevmelidir.“Kırklar meclisinde dersin alasın


235Mevla’ya erişen ederim seni” 8/49/1“Üçler beşler sevdasını duyalım” 10/28/3Aşağıdaki mısralarda Bezm-i Elest Meclisine telmih vardır. Bezm-i ElestMeclisinde kırklara kısmet verilmiş, velilik verilmiştir ve ruhlar âleminde kırklardevran sürmüştür.“Orada cemler kurulduCümle canlar hep dirildiKırklara kısmet verildiBir ulu divandan geldik” 9/60/3“Kırklar anda devran sürdü” 5/58/3“Elestü bezminden beri gelmişizKırklar meclisinde erkan bulmuşuz” 10/2/312- ZİKİRZikir, anmak; gafleti gidermek için her işte Allah’ı hatırlamaktır. Yâdetmektir.“İyi biliniz ki, kalpler, Allah’ın zikri ile itminana, rahata kavuşur.” (Ra'dSûresi: 30)“(Kullarım!) Siz beni (tâat ile beğendiğim işleri yapmak sûretiyle) zikrederseniz, ben de sizi (rahmet, mağfiret, ihsan ve tövbe kapılarını açmak sûretiyle)anarım.” (Bakara Sûresi: 152) 136(5/6/6, 5/5/1, 5/5/5)Kubat, insanın yaşadığı sürece her an Allah’ı zikretmesi gerektiğini belirtir.“Zikr ile mevlayı bul” 5/5/5“Zikrin daim hak eyle” 5/5/1“Her dem zikrin olsun bu” (Lailahe illallah) 5/6/6136 APAK-YAVUZ, a.g.e., C.2, s.315.


236B- TASAVVUFİ ŞAHSİYETLER, EVLİYALAR1- ABDÜLKADİR GİLÂNÎ (Geylânî de denir)Mutasavvıf (Gilan 1077/78-Bağdat 1166/67). Künyesi Ebû Muhammed,lâkabı Muhyiddin. Ayrıca «Bâzu'l-Eşheb» lâkabıyla da şöhret bulmuştur. «Gavsu'ssakaleyn»ismiyle anılır. Nesebi Hz. Ali'ye dayandırılır. Babasının adı Ebû Abdillah,annesinin Fâtıma'dır. «Ümmü'lhayr» künyesiyle ve “Aminetü'l-hıyâr” lakabıylameşhurdur.Hazer denizinin güneyinde ve Elburz dağ silsilesinin kuzeyinde bir İranvilâyeti olan Gilan'da doğdu. Abdülkadir doğduğu zaman annesinin altmış yaşındabulunduğu rivâyet edilmektedir. Babasını küçük yaşlarında kaybetti.On sekiz yaşlarında Gilan'dan çıkarak, tahsil için Bağdad'a geldi. Nefehâtü'lüns'ünrivâyetine göre arefe günü çift sürmek için tarlada öküzleri koşarken,öküzlerin birisinin kendisine: «Sen bu iş için yaratılmadın ve bu vazife ileemredilmedin!» şeklindeki hitabını duyunca, çift sürmeyi bırakarak eve gelipannesinden Bağdad'a gidip ilim tahsil etmek için izin istemiştir. Ebu Said el-Mübarekb. Ali el-Mahzumiye intisap etti. Takriben otuzüç sene kadar tedris ile meşgul oldu.Çok uzun süren bu tahsil hayatının meyvelerini ancak elli bir yaşına geldikten sonravermeğe başladı anlaşılıyor. Ayrıca yirmibeş sene kadar tecrid ve tefrid ile sahra veçöllerden geçerek riyazet eylediği kendisi tarafından ifade edildiğine göre, bu uzuntahsilinin sekiz senesinin zahiri ilimleri öğrenmekte geçtiği meydana çıkar.Abdü'l-Kaadir Ebû Said Mahzûmi'den din, fıkıh, Ebû Bekr b. el-Muzaffer ilediğer meşhur muhaddislerden hadis dinledi. Sonraları Ebû Zekeriyya et-Tebrizî'denedebiyat okudu. Ahmed Debbas ile sohbet edip, kendisinden tarikat ahzetti.H. 528/M. 1134 tarihlerinde Ebu's-Sa'd Medresesi'nde ders verirken usul,fıkıh ve tasavvufa ait bazı kitaplar yazdığı rivâyet edilir. Bu eserler umumiyetle vaazve hutbelerden ibarettir ve şunlardır: El-Gunye li tâlibi tarîkı'l - Hak (Sülûk ve ahlâkaait risale), El-Fıkhu'r-Rabbânî (1150-1151 yılları arasında verdiği altmış iki vaaz vebir zeylden ibarettir), Fütühu'l-Gayb (Oğlu Abdü'r-Rezzak'ın topladığı çeşitlimevzular hakkında, babası tarafından verilmiş yetmiş sekiz vaazı ihtiva eder), Hizbübeşâiri'l-hayat, Cilâu'l-hâtır min kelâmi'ş-şeyh Abdi'l-Kaadir, El-Mevâhibü'rRabbâniyye ve'l-Fütuhu'r-Rabbiiniye fi merâtibi'l-ahlâki' s-seniyye ve'l-mâkâmâti'l


237irfaniyye, Yevâkıtü'l-hikem, El-Füyûzâtü'r-Rabbâniyye fî evrâdi'l-Kâdiriyye.Behçetü'l-esrar ve diğer terceme-i hal eserlerinde çeşitli vaazları vardır.İbrahim b. Sa'd'ın rivâyetine göre Gilani'nin halka hitabı gâyet selis, sür'atlive açık-seçik bir mahiyet arzederdi. Cuma günleri yapacağı konuşmayı dinlemekisteyen insanlar, sabahın erken saatlerin de yer bulmak için camiye dolarlardı. Halkıirşadının yanı sıra yahudi ve hıristiyanları da hidâyete erdirmek için gayretsarfetmiştir. Tesiri geniş olmuştur 137 . (Bk. Kâdiriyye tarikatı).KADİRİYE (KADİRÎLİK)Abdülkâdir Gilâni (Gilân 1077 - Bağdat 1166) ye nispet edilen tarikat.Cilâniye de denir. Tarikatın silsilesi Hz. Ali yoluyla Hz. Peygamber'e ulaşır:Hz.Muhammed, Hz.Ali, Hz.Hüseyin, Zeynelâbidin, Muhammed Bâkır, Cafer Sâdık,Musa Kâzım, Ali Kıza, Maruf Kerhi, Serî Sakati, Cüneyd Bağdadi, Şiblî, AbdulazizTemimi, Ebu'l-Ferec Yusuf Tarsusî, Ebu'l-Hasan Ali b. Muhammed b. Yusuf Kureşî,Ebu Said Mübarek b. Ali Mahzumi, Abdülkâdir Gilâni...Abdülkâdir Gilâni'nin bîr tarikat vücuda getirmek için gayret sarfedipetmediği tartışma konusudur. Bununla beraber kaynakların verdiği bilgilere bakılırsabir tarikat için gereken bazı davranışlar geliştirdiği müşahede edilmektedir: Herşeyden önce o ders ve irşatlarının bir kısmını kendisi için yapılmış olan bir tekke(ribat) de yürütmekte, mürit ve müntesiplerine hırka-yı tarikat ve hırka-yı teberrükgiydirmekte idi. Yetiştirdiği talebelerinin bir kısmı, onun emriyle İslâm ülkelerinegitmekteydiler. Gidilen ülkeler arasında İran, Yemen, Hicaz, Şam, Mısır... gibiönemli merkezler de bulunmaktaydı. Sadık Vicdanî, Kâdiriye Silsilenamesi’nde,Abdülkâdir Gilânî'den hırka-yı tarikat ve hırka-yı teberrük yoluyla el almış ellicivarında kişinin adını saymakta, bunların ilmî durumlarına temas etmekte ve birkısmının görevlendirildikleri bölgeleri kaydetmektedir. Bu isimler ve gittikleri yerlerKadiriliğin, yayılma siyaseti ve kolları hakkında da ipuçları vermektedir. Bununlaberaber, Kadirîliğin yayılmasında esas pay Abdulkâdir Gilâni'nin oğullarınaverilmektedir. Oğulları arasında da Seyyid Abdülvahhab, Seyyid Abdülaziz, SeyyidSeyfüddin, Seyyid Abdürrezzak'la Seyyid Şemsüddin'in ayrı bir yeri olmalıdır. 138137 Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, C.1, s.20.138 Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, C.7, s.82.


238(4/47/3, 4/9/2, 4/85/1, 4/135/1, 4/127/2, 4/53/5, 4/35/6, 4/8/5, 4/95/7, 4/93/6,4/56/6, 5/36/3, 5/62/7, 5/17/3, 5/111/7, 5/36/4, 5/36/3, 5/36/2, 5/36/1, 6/131/2,6/62/17, 6/119/5, 6/135/5, 6/62/11, 6/140/2, 6/88/1, 6/100/4, 8/118/1, 8/171/1,8/196/4, 8/241/5, 8/199/3, 10/30/6)Âşığımızın da dâhil olduğu Kadirîlik Tarikatı, Hz. Muhammet’le başlamış,Abdülkadir Geylanî ile devam edip gelmiştir. Bu nedenle Âşığımızın AbdülkadirGeylani’ye olan sevgisi büyüktür. Abdülkadir Geylani’yi, şah, pir, seyit, veli, Gavs-ıazam gibi sıfatlarla anar ve onun methedilmesini ister.“Şahımızdır Abdülkadir Geylani” 4/8/5“Pirim Seyit Abdülkadir ulumuz” 4/35/6“Abdülkadir Geylani’dir pirimiz” 4/53/5“Abdülkadir Geylani’dir yücemiz” 4/127/2“Şah Abdülkadir’in eyle methini” 6/100/4Abdülkadir Geylanî’nin yoluna birçok evliya baş koymuştur. Âşığımızındergâhı Abdülkadir Geylanî’nin dergâhıdır ve Bacım Sultan, onun postunaoturmuştur.“Cümle evliyalar koydu başıPir Abdülkadir’in yollarına hey” 6/100/1“Dergahımız Gavsın dergahındandır” 6/62/11“Abdülkadir şah postuna oturan” (Bacım Sultan) 4/93/6“Pir Abdülkadir’in bir gülü olanÖter Bacı Sultan hu deyi deyi” 4/47/3Âşığımız, Abdülkadir Geylanî’den aman diler, âşıklık ilhamını ondan aldığınısöyler ve Allah’tan kıyamet günü Abdülkadir Geylanî’ye yoldaş olmayı diler.“Pir Gavs-ı Azam el aman” 10/30/6“Medet pirim Abdülkadir Efendim” 6/62/17“Pir Gavsı Azam’dan almışız ilham” 5/17/3


239“Bize ta ezelden sevmek sevilmekSeyit Abdülkadir Veli’den kaldı” 6/131/2“Yoldaş eyle bize Abdülkadir’e” 4/95/7Aşağıdaki şiir Abdülkadir Geylanî’ye yazılmış bir şiirdir.ABDÜLKADİR GEYLANİGönlümüzde dolu doluAbdülkadir Geylani'dirCümle âlemden üstün veliAbdülkadir Geylani'dirSorarsan ceddi MuhammetZatı pak-ı nur-i AhmetCümleyi eyleyen irşadAbdülkadir Geylani'dirCümle evliyalardan olBuyurdu hak anı makbulOniki imama giden yolAbdülkadir Geylani'dirGüruh-ı naciyi açanHaydar'ın demini içenBizi münkirlerden seçenAbdülkadir Geylani'dir


240Dinle sözüm teşviş değilYOKSUL DERVİŞ sarhoş değilYolu düzdür yokuş değilAbdülkadir Geylani'dir2- AHMED YESEVİMutasavvıf, şair (Sayram/Doğu Türkistan, V. a. ortaları? Yesi 1166–67).Hayatı hakkında yeterli ve kesin bilgilere sahip değiliz. Mevcut bilgiler demenkıbelerle karışmış durumdadır. Bu sebeple tarihi şahsiyetini menkıbevişahsiyetinden ayırmak oldukça zordur. Rivâyete göre babası Şeyh İbrahim, Hz. Alievladından bir zattır. Şeyh İbrahim'in halifelerinden Musa Şeyh'in kızı Ayşe Hatunile olan evliliğinden, önce kızı Gevher Şehnaz, sonra oğlu Ahmed (Yesevî) dünyayageldi. Önce annesini kaybeden Ahmed, daha sonra yedi yaşında iken babasınıkaybetti. Yine rivâyete göre küçük yaşta Hızır’ ın delaletine ve birçok tecellileremazhar oldu. Hz. Peygamber'in işareti ile Sayram'a gelen Şeyh Arslan Baba'dan feyzalarak olgunlaştı, şöhreti yavaş yavaş Türk ülkelerine yayıldı. Bir başka menkıbe de,Ahmed'in küçük yaşta ablası ile Yesi şehrine gittiğini ve burada Arslan Baba ilekarşılaştığını anlatır. İlk tahsil senelerini Yesi'de geçiren Ahmed, daha sonra tahsilinitamamlamak için Buhara'ya gitti. Orada Şeyh Yusuf-i Hemedani'ye intisab etti.Buhara şehri M. XII. asırda Karahanlıların hâkimiyeti altında bulunuyordu. Buharamedreseleri İslam âleminin, bilhassa Türkistan'ın dört bir tarafından gelen talebelerledolu idi. Ahmed böyle bir ortamda devrin zahiri ve batıni ilimlerini öğrenerek yetişti.Hoca Abdullah Berki, Hoca Hasan-i Endeki, ve Hoca Abdulhalik-i Gucduvani ilebirlikte Yusuf Hemedani'nin halifeliğine seçildi. Şeyhinin ölümünden sonra birmüddet müritlerin irşadı ile o uğraştı. Buhara'dan tekrar Yesi'ye döndü. Vefatınakadar etrafında toplanan müridlerini irşad ile meşgul oldu. Müritlerinin çoğunluğuİslamiyet’e yeni girmiş Türkmen gençlerinden oluşmaktaydı. Geleneğe göre altmışüç yaşına girdikten sonra tekkesinin bir tarafına üç arşın derinliğinde bir çilehaneyaptırarak, oraya çekildi. Vefatına kadar orada kaldı. Ahmed Yesevî'nin kabri Yesişehrindedir. Timurlenk (1336 – 1405) Yesi'ye gelince kabrinin üzerine cami vetürbeden meydana gelen büyük bir imaret yaptırmıştır.


241Ahmed Yesevî bilhassa Sirderyâ ve Taşkent çevresinde, bozkırlarda yaşayangöçebe Türkler arasında yayılan tarikatı ile İslam imanının yerleşip genişlemesinisağlayan bir din ve tasavvuf yayıcısıdır. Müslüman Arap ordularının savaş yolu ileyapmaya çalıştıkları bu işi, Yesevî, tasavvuf yolu ile gerçekleştirdi. Tarikatınınyayılma sahası Acem kültürünün hüküm sürdüğü bir bölge olmasına rağmen, eskiHint ve İran inançlarını İslamiyet esasları ile uzlaştırmaya çalışan serbest düşünceliAcem mutasavvıflarının tesirinde kalmadı. Şeriat ve tarikatı kaynaştırarak dininemirlerine karşı olan kayıtsızlığın tarikat adabı ile uyuşmayacağını anlatmaya çalıştı.Bu sebeple çoğu defa bir İslam sofisi olarak değil, medreseli bir hoca gibi davrandı.Şiirlerinde âyet ve hadislerden, İslam'ın esaslarından, günahlardan, sevaplardan,cennetten, cehennemden sade bir söyleyişle bahsetti. Bu sebeple şiirleri öğreticimahiyette kaldı. Bu manzumelere Hikmet adı verilmiştir. Şiirleri kısa zamandabüyük bir yaygınlık kazandı. Onun gibi şiir söylemek Orta Asya sofileri arasındagelenek halini aldı. Daha sonra bu yolda şiir söyleyen derviş ve şeyhlerin şiirlerieserlerine imza koymamaları yüzünden Ahmed Yesevî’ye atfedildi.Bu Hikmetlerin bir araya toplanmasından meydana gelen eseri; Divan-ıhikmet Ahmet Yesevî'nin tek ve önemli eseridir. Bu kitabın XII., XIII., XIV. asırlarda yazılmış eski nüshaları yoktur. El yazması kopyaları yakın tarihlerde istinsahedilmiştir. Ayrıca Taşkent, Kazan ve İstanbul'da basılmış nüshaları vardır. 139(8/124/4, 8/31/4, 9/127/2, 11/117/3, 11/58/6)Ahmet Yesevî, Âşığımızın şiirlerinde Orta Asya’da yaşaması ve tasavvufbüyüğü olması dolayısıyla geçer.“Geleneği Kafkasya’danKültürümüz Orta Asya’danHoca Ahmet Yesevî’denTorunları hoş geldiniz” 9/127/2“Ahmet Yesevî’yiz Türkistan’da” 8/124/4Âşık, Ahmet Yesevî’nin tekkesini, sevgi dolu gönül evi olarak görür.139 Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, C.1, s.78.


242“Sevgi dolu gönül eviOl Hoca Ahmet Yesevî” 11/58/6“Hoca Ahmet Yesevî deHacı Bektaş-ı Veli deCoşar gönüller evindeBir güzellik bir sevgi var” 11/117/33- HACI BEKTAŞ-I VELİMutasavvıf (YaklÂşık 1209/10–1270/71). Nerede doğduğu ve nasıl yetiştiğibilinmiyor. Anadolu'da doğmuş ve yetişmiş olması ihtimal dâhilinde olduğu gibi,Horasan'dan gelen Ahmed Yesevî mensuplarından da olabilir. Kendisiyle ilgilimenkıbelerde çoğunlukla Horasan'dan geldiği belirtilir. Daha doğru görünen buihtimale göre aslen Nişaburludur. Ahmed Yesevî veya onun halifesi LokmanPerende'nin mürididir. Soy seceresinin Hz. Ali'ye kadar çıkarılması esasen Bektaşîgayretkeşliğinin eseridir. Kardeşi Menteşin ile beraber Anadolu'ya geldi, Sivas,Amasya, Kırşehir, Kayseri'yi dolaştıktan sonra Sulucakarahöyük'e (şimdikiHacıbektaş ilçesi) yerleşti. Bacıyân-ı Rûm'dan olduğu söylenen Hatun Ana'yıkendisine evlat edindi ve orada vefat etti.Hacı Bektaş Amasya'da iken Vefâiyye tarikatına mensup Baba İlyas ve onunönde gelen müritlerinden Baba İshak ile münasebet kurmuştu. Şii-bâtıni inançlarasahip olan Baba İshak'ın isyanı sonucu idam edilmesi üzerine, müritlerinin HacıBektaş'ın etrafında toplandıkları rivâyet edilir.Eflakî (Öl. 1360) 'nin Menâkıbü'l-ârifin adlı eserinde Hacı Bektaş'ın Babaİshak'ın ileri gelen müridlerinden olduğu, şeriata uymayan bazı hal ve hareketleribulunduğu kaydedilmesine rağmen, kendisinden saygıyla söz edilir. Yine AbdalMusa, Abdal Murad, Geyikli Baba, Koyun Baba gibi Hacı Bektaş'a yakınlığı iletanınan sofilerin Sünnî akıdeye uygun eserlerde muteber şahıslar olduğu kaydedilir.Ayrıca Makâlât isimli Arapça. eserinin bir Sünnî fakihi olan Hatiboğlu tarafındanTürkçeye tercüme edilmesi, Şakâyık ve Nefâhat gibi eserlerde Hacı Bektaş'ın Sünnîbir veli olarak tanıtılması onun etrafındaki yaygın Şii-batıni söylentileri tereddütlekarşılamamızı gerektirmektedir.


243XV. a. da teşekkül eden Menâkıb-ı Hacı Bektaş-ı Veli isimli eserde onunşeriat dışı fikir, inanç ve davranışlara sahip olduğunu gösteren sarih bir şey yoktur.Âşıkpaşazade'nin Hacı Bektaş'ı «Kendi bir meczub-ı büdelâ azizdi. Şeyhlikten vemüritlikten fariğ idi» diye tanıtması oldukça manalıdır. Buradan esasen bir sofi olanHacı Bektaş'ın cezbe halinde şeriata uymayan bir takım hal ve hareketleri görüldüğü,dolayısıyla kendisine karşı şüpheler uyandığı anlaşılmaktadır. Bu nevi hallerdendolayı Mevlânâ, Hacı Bayram gibi büyük Sünnî mutasavvıfların dahi ağır tenkitleremaruz kaldığı bilinmektedir.O devirde sayıları hayli yüksek olan Şiî-batıni zümreler Anadolu'da tutunmakiçin Sünnîler tarafından hürmet gören bir isim etrafında toplanma ihtiyacında idiler.Dolayısıyla Baba İshak müritlerinin Hacı Bektaş'a intisabı rivâyeti böylece manakazanmış olur. Daha sonra teşekkül eden Bektaşilik içindeki bu unsurlar HacıBektaş'ı kendi akidelerine uygun olarak anlamış ve anlatmışlardır. Bazen Yesevî’yegibi Sünnî bir tarikatın, bazen Babaîlik gibi ehl-i sünnet dışı bir tarikatın kolu olarakgösterilen Bektaşiliğin Hacı Bektaş tarafından kurulduğunu gösteren hiçbir belgemevcut değildir. Hacı Bektaş eserinde de bu tarikata ait âdab ve erkândan bahsetmez.Dr. Jacob tarikatın 1516 da Balım Sultan tarafından kurulduğunu öne sürmüş,F.Köprülü bu tarihi bir asır geriye götürebilmiştir. Bu durum Bektaşiliğin HacıBektaş'tan en az bir veya bir buçuk asır sonra kurulduğunu gösterir. Hacı Bektaş'ınOrhan Gazi zamanında yaşadığı ve Yeniçeri Ocağına dua ettiği yolundaki rivâyetlerasılsızdır. Onun Yeniçeriler tarafından pir olarak tanınması daha sonraki asırlardagerçekleşmiştir. İsmi etrafında vücuda gelen Velâyetnamelerde Yunus Emre ile olanilişkileri anlatılarak, bazı menkıbeler nakledilir (bk. Yunus Emre). Makâlât adlıeserinin Türkçe tercümeleri mevcuttur. 140(4/97/3, 4/52/2, 4/47/7, 5/35/5, 6/87/2, 6/135/5, 6/131/1, 6/100/1, 8/30/1,8/32/1, 8/200/3, 8/185/4, 8/181/7, 8/180/5, 8/124/4, 8/32/2, 9/141/7, 9/113/5, 9/43/1,10/16/5, 10/1/6, 10/141/4, 10/63/2, 10/59/3, 10/46/6, 11/91/4, 11/33/6, 11/117/3,11/155/7)Hacı Bektaş-ı Velî’nin adı şiirlerde yukarıda belirtilen yirmi dokuz yerdegeçmektedir. Aşağıdaki iki şiirinde Âşığımız Hacı Bektaş Velî’yi her yönüyle140 Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, C.3, s.446.


244anlatmaktadır, diğer şiirlerde ise bir tasavvuf büyüğü olması sebebiyle adı diğertasavvuf büyükleriyle anılır.Aşağıdaki şiirlerde Âşık, Hacı Bektaş Velî’nin hayatından, ilmini aldığıtasavvuftan ve Hacı Bektaş Velî’nin hayatında gösterdiği bazı kerametlerdenbahseder.HÜNKÂR HACI BEKTAŞ VELİHorasan'dan kalktı kanat açarak,Köseğisi geldi ateş saçarak,Kırşehir üstünden geldi uçarak.İşte Hacı Bektaş Velî, dediler.Tasavvuftan sağlam aldı mayayı,Yoğurdu da hamur etti kayayı,Düşünde derinden anla manayı,Hünkâr Hacı Bektaş Velî, dediler.Hocası tavafta Mekke dağında,Sıcak katmer ister gönül bağında,Aynı anda geldi kuşluk çağında,İşte Hacı Bektaş Velî, dediler.Bir kurudu vara bindi de geldi,Dar-ı çeş üstünde namazı kıldı,Hep bütün insanlar hayrete daldı,İşte Hacı Bektaş Velî, dediler.


245Sarı köyde bir mahkeme açtılar,Kayalar yürüdü, oradan kaçtılar,İnandılar ayağına düştüler,İşte Hacı Bektaş Velî, dediler.Delik taşta kerameti göründü,Kazanlar kaynadı, cemler kuruldu,Lokmalar dağıldı, kısmet verildi,İşte Hacı Bektaş Velî, dediler.Gelin canlar hep beraber analım,Ona hürmet, sevgi, saygı sunalım,Yoksul derviş der ki; semah dönelim,İşte Hacı Bektaş Velî, dediler.HÜNKÂR HACI BEKTAŞ VELİ'YESümbül, çiğdem çiçek açan,Koksun âleme saçan,Kırklar meclisini açan,Hünkâr Hacı Bektaş Velî.Güvercin donunda uçtu,Tüm insana kucak açtı,Kırşehir üstünden geçti,Hünkâr Hacı Bektaş Velî.


246Sevgi verdi, umut verdi,İnsanlara kanat gerdi,Kayayı, taşı yoğurdu,Hünkâr Hacı Bektaş Velî.Aslı, nesli imamı Ali.Bakışları sevgi dolu,Açıktır erkânı yolu,Hünkâr Hacı Bektaş Velî.Muhabbet sevgi yapısı,Gelene umut kapısı,Hakikattendir tapusu,Hünkâr Hacı Bektaş Velî.Ariflerin gönlündedir,Âşıkların dilimledir,Sazlarımın telindedir.Yoksul Derviş halindedir,Hünkâr Hacı Bektaş Velî.4- PİR SULTAN ABDALAlevî - Bektaşi şairi (Yıldızeli / Banaz? — Sivas 1590).Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Şöhretini artıran asıl sebep şiirlerindenziyade henüz gereği kadar açıklığa kavuşturulamamış olan idamı ile ilgili abartılmışsöylentilerdir. Bu konuda bilinen tek gerçek Sivas Valisi Hızır Paşa tarafındanastırılmış olduğudur. Bu Hızır Paşa hakkında da çeşitli söylentiler bulunmaktadır.


247Adı Amasya tarihi'ne göre Deli Hızır Paşa, Selânikî'ye göre, Divane Hızır Paşa'dır.Özdemiroğlu Osman Paşa komutasında İran savaşlarına katılmış, 1588' de SivasBeylerbeyliği'ne atanmıştır.İran'daki Türkmenlerin başına geçen Şah İsmail bilindiği gibi kısa zamandapek çok başarılar elde etti. Alevilik meselesini kullanarak Doğu Anadolu'yu da elegeçirmeye niyetlendi. Böylece Aleviler arasında Osmanlı düşmanlığı ve Şah İsmailhayranlığı tohumları saçılmış oldu.Alevî şair Pir Sultan'ı işte bu ortam içinde değerlendirmek doğru olacaktır.Aslında kendisi olay yaratabilecek bir imkân ve kişiliğe sahip değildir. Olaylarabizzat karıştığı da söylenemez. Yöre halkı bir yana, kendi köylüsünün, hattamüritlerinin itimadını bile kazanamamıştır. Açık sözlü, inatçı, yerli-yersiz konuşanbir kimsedir. Bu huyları yüzünden müritleri tarafından Hızır Paşa'ya şikâyetedilmiştir.Hızır Paşa şikâyet üzerine sorgusunu yap tırmış, durumu İstanbul'a bildirmiş,Pir Sultan'ı Toprakkale'ye hapsettirmiş, daha sonra gelen ferman üzerine kendisini«Siyaset Meydanı'»nda astırmıştır, (Bütün bu konular için bk, İ. Aslanoğlu, «PirSultan Abdal niçin asıldı», «Pir Sultan Abdal'ın zindandaki yaşamı". Türk folkloru,s.2, 4. Eylül, Kasım 1979).Âşık tarzı şiirin duru bir lisan ile güzel örneklerini vermiş, muhteva olaraktabiat, kır yaşantısı gibi pastoral unsurların yanında Alevi-Bektaşi inanışlarını dilegetirmiştir.Kendisini tanıyan, tanımayan pek çok Alevi şair idamını konu alan şiirleryazmışlar, Hızır Paşa'ya lanetler yağdırmışlardır, Bunların başında şairin kızı Sanemgelmektedir.Pir Sultan'ın şöhreti o kadar yaygınlaşmış ve şair Alevi muhitlerde o derecesevilmiştir ki, kendisinden sonra aynı mahlas ile şiirler söyleyen pek çok şair zuhuretmiştir. Bu şairlerin şiirleri ile asıl Pir Sultan'ın şiirleri birbirine karışmış ve hemenhepsi Banazlı'ya mal edilmiştir. Yakın zamanlara kadar bütün bu şiirlerin bir kişininağzından çıkma olduğu sanılırken İbrahim Aslanoğlu'nun yaptığı araştırmalar bir


248değil birkaç Pir Sultan mahlaslı şairin varlığını ortaya koymuştur (bk. İ. Aslanoğlu,Pir Sultan Abdallar. 1985). 141(8/182/1, 8/124/6, 9/141/5, 9/78/2, 10/141/3, 10/149/3, 10/61/1, 11/91/3,11/35/4)Pir Sultan Abdal’ın adı şiirlerde yukarı da belirtilen dokuz yerde geçmektedir.Aşağıdaki şiirinde Âşığımız, Pir Sultan Abdal’ı her yönüyle anlatmaktadır, diğerşiirlerde ise bir tasavvuf büyüğü olması sebebiyle adı, diğer tasavvuf büyükleriyleanılır.Aşağıdaki şiirde Âşık, Pir Sultan Abdal’ın hayatından, ilmini aldığıtasavvuftan ve Pir Sultan Abdal’ın gösterdiği bazı kerâmetlerden bahseder.PİR SULTAN ABDALPir Sultan dedi, bismillah,Tevekkeltütealallah,Hak Muhammet Habibullah,Pir Sultan Abdal dediler.Zincir kar etmez koluna.Kimse duramaz yoluna,Durmadan sazı çalına,Pir Sultan Abdal dediler.Haksızlığa göğüs gerdi.Halkı için canın verdi.Cehalet dağın devirdi.Pir Sultan Abdal dediler.141 Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, C.7, s.250.


249Kendi yurdundan sürüldü,Kırklar başına derildi,Koluna zincir vuruldu,Pir Sultan Abdal dediler.Ciğerini dağladılar,İki kolun bağladılar,Bütün dostlar ağladılar,Pir Sultan Abdal dediler.Bağırdı ey Hızır Paşa,Şu tahtın çalınsın taşa,Dağlar taşlar geldi coşa,Pir Sultan Abdal, dediler.Vurdular kızıl tacına,Haksızlık gider gücüne.Çektiler darağacına,Pir Sultan Abdal dediler.Böyle bir ummana daldı.Çekip kapıları yoldu.Bütün gönüllere doldu.Pir Sultan Abdal dediler.


250Zincir kırıldı kolundan,Eğlenir mi hiç yolundan.Âşıklar söyler dilinden,Pir Sultan Abdal dediler.Baktılar ki darağaca,Paltosu kaldı sadece,Söylediler gündüz gece,Pir Sultan Abdal dediler.Cümle âlem buna şaştı,Ata binip yola düştü,Kızılırmak'ı da aştı.Pir Sultan Abdal dediler.Hak’tan kısmet alan âşık.Etrafına saklı ışık,Yoksul Derviş böyle âşık.Pir Sultan Abdal dediler.5- MEVLÂNA Celâleddin-i Rumîİslam dünyasının büyük mutasavvıf, mütefekkir ve şairlerinin öndegelenlerinden biri (30 Eylül 1207 - Konya 17 Aralık 1273). Mevlâna'nın Fîhı mâ fîhadlı eserinde (s. 173) anlattığı bir hikâye zikredilerek onun mezkûr tarihten en az 4–5yıl daha önce doğmuş olabileceği iddiası, o kadar tutarlı bir iddia değildir. Belh'ledoğması sebebiyle «Belhî», Konya'da yaşayıp orada ölmesi münasebetiyle de«Rumî» nisbeleriyle anıla gelmiştir. Daha çok muhipleri ve müntesipleri tarafından


251ona Mevlâna ve Hudâvendigâr lakapları ile hitap edilmesi olayı, çok eskiye dayanırve muhtemelen bu tarzdaki lakaplandırma, Hz. Muhammet'in manevî iktidar vesaltanatının tasavvufla yakından ilgili bulunan bu aile tarafından da yürütüldüğüinancından kaynaklanır. Eflâkî'nin Manâkıbu'l-ârifîn adlı eserindeki (I, 73) ifadesinebakılırsa, «Hudâvendigâr» (sahip, hükümdar, Tanrı, Allah) unvanı ona bizzat babasıtarafından verilmiş ve bu kitapta sık sık tekrarlanan «Mevlâna» (efendimiz,başkanımız, hudâvendigârımız v.b.) lâkabı da, mutlak zikredildiğinde daha çok onahasredilmiştir. İlk defa Baba Ruknuddin Mesud-i Şîrazî'nin (Öl. 1368) Nusûsu'lhususfî şerhi fusûs'unda «Rûmi» nisbesi ile birlikte kullanılan ve daha sonra835/1432 de vefat eden Şâh Kâsım-i Anvâr'-ın şiirinde müstakil olarak rastlanılan,«Mevlevi» nisbesi, Arapça «mevlâ» kelimesinden veya «Mevlâna ve «Mevlâna-yıRûm» terkiplerinden türetilmiş olmalıdır. «Allah'ın en büyük sırrı» anlamına gelenve başka hiçbir kaynakta yer almadığı halde, sırf Eflâkî ve Sipehsalar tarafındanCelaleddin’e ithaf edilen «sırru'l-lâhi'l-a'zam» gibi unvanları, menkabevî şekildekianlatım tarzının ve müridin şeyhine karsı beslediği aşırı derecedeki hürmetinin birmahsulü sayılmalıdır. Bazı gazellerinin sonunda göze çarparı ve umumiyetle kendisözlük anlamında kullanılan hâmûş kelimesi ile muhaffeflerine atf-ı nazar ederek,mahlasının «Hâmuş» olduğunu söyleyenlerin iddiası da, çok az kişi tarafındanbenimsenmiştir. 142(2/92/3, 2/80/7, 2/17/7, 5/63/7, 7/9/7, 7/27/5, 7/27/3, 7/85/9, 8/165/7, 10/1/6,10/141/3)Âşığımız, Mevlâna’nın adını genellikle, hoşgörüyle beraber anar, aşağıdakişiirinde Mevlâna’nın “Ne olursan ol yine gel” nakaratıyla bir şiir yazmıştır.“Niyazımız Süphân’adır,Dualarımız O’nadır,Bunu diyen Mevlâna'dır,Kim olursan ol yine gel”12/36Mevlâna’nın adı şiirlerde genellikle Şems’le beraber anılır.“Şems ile Ulu Mevlâna” 7/9/7, 8/165/7142 Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, C.7, s.298.


252Aşağıdaki şiirinde Âşığımız Mevlâna’nın yüzyıllar öncesinden gelen evrenselhoşgörü anlayışına değinir ve Mevlâna’yı her yönüyle takdir eder.MEVLÂNA YOLU HOŞGÖRÜYE“Gelin gelin yine gelinBirlik ile hoşgörüyeAlın kısmetinizi alınBeraberlik hoşgörüye.İnsanlar ile barıştıTevazuu ile eriştiNice ummana karıştıAkar seli hoşgörüye.Şems aşkı yaktı kavurduSenlik benliği devirdiSevgi rüzgârın savurduEser yeli hoşgörüye.Her görüşe saygı duyanDaima gerçeğe uyanÖzünü rahmetle yuyanHer hali İle hoşgörüye.YOKSUL DERVİŞ’in dili ileZikreder sazın teli ile


253Mevlâna’mız her hali ileVarır yolu hoşgörüye” 7/276- VEYSEL KARANİHz. Ebubekir ve Ömer devirlerinde Medine'de çok hürmet gören ve Tabiîninbüyüklerinden olup hadis-i şerif ile medh ü senası yapılan büyük bir velîdir.Peygamberimiz zamanında yaşamış ise de validesine çok hürmetinden dolayıPeygamberimizle görüşememiş, fakat ona bütün ruh u canı ile bağlı kalmıştır. SıffînMuharebesinde Hz. Ali'nin askerleri arasında şehit düşmüştü. (Hicri: 37) Veys diyede anılır. 143(3/31/5, 5/63/6, 5/110/6, 9/133/3, 10/17/3, 10/70/3, 10/112/3, 11/59/6)Veysel Karânî, Âşığımızın şiirlerinde Yemen’de yaşaması vePeygamberimizin görmeden methettiği bir evliya olması sebebiyle âşıklar başı olarakgeçer.“Veyis âşıklar başı” 3/31/5“Veysel Karani Dede” 9/133/3, 11/59/1“Veysel Karani düştü Yemen iline” 10/70/37- YUNUS EMREYunus Emre'nin hayatı hakkında kesin ve doğru bilgilere sahip değiliz. Ancakbu demek değildir ki Yunus'un nerede, ne zaman, nasıl yaşadığı hakkında hiçbir şeybilinmiyor. YaklÂşık olarak 1238–1240 yılları arasında doğduğu tahminedilmektedir. Sivrihisarlı, Karamanlı veya Bolulu olduğu ayrıca Eskişehir'e bağlı,Sakarya ve Porsuk nehirlerinin birleştiği bölgede bulunan Sarıköy’de yaşadığı içinoralı olabileceği iddiaları bulunmakla beraber yeri belli değildir.XV. a.da Âşıkpaşazâde, Yunus'un Orhan Gazi zamanında (1324–1360)yaşadığını söyleyerek gerçeğe uymayan bilgiler verir. Yine aynı yüzyıl şairlerindenUzun Firdevsî (1453 - ? ) halk rivâyetlerine dayanarak yazdığı Bektaşîvelâyetnamesi’nde Yunus'un Hacı Bektaş'ın çağdaşı ve Tapduk Emre'nin müridiolduğunu, Sarıköy'de doğduğunu ve orada yaşayıp öldüğünü belirtir. Sivrihisarlı143 Abdullah YEĞİN, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Türdav Basım ve Yayım, 1998.


254Baba Yusuf 1507'de yazdığı Mahbûb-ı mahbub adlı manzum eserinde Yunus'unSivrihisarlı olduğunu gösterir. Taşköprizade Yıldırım Bayezid devrinde yaşadığını,Lamiî Çelebi, Kütahya suyunun Sakarya'ya karıştığı yerde Yunus'un mezarınınbulunduğunu kaydeder. Yunus Emre üzerine geniş araştırmalar yapmış bulunan FuatKöprülü, Abdülbaki Gölpınarh, Cahit Öztelli, I. H. Konyalı, Sahabettin Tekindağgibi araştırmacılar şairin hayatı ve öldüğü yer hakkında bazen birbirleri ile birleşen,bazen ayrılan iddialar ortaya atmışlar ve yazılar neşretmişlerdir.Yunus'un hayatını ve eserini layıkı ile kavramak için onun yaşadığı devrisiyasî, iktisadî, dinî ve tarihî yönleri ile ele almak gerekmektedir. Gerçekten de budevir oldukça çalkantılı bir manzara arzetmektedir. Aslında Anadolu Selçuklularınınher bakımdan en olgun sayılabilecek devri I. Alâeddin Keykubat (? – 1237)zamanıdır. 144(2/100, 2/99, 2/98, 2/97, 2/96/3, 2/95, 2/94, 2/84, 3/16/4, 5/69/3, 7/49–81,8/33, 8/34, 8/189/5, 8/188/4, 9/46/1, 9/44/5, 9/45/1, 10/16/6, 10/49/6, 10/141/3,10/49/7)Yoksul Derviş’in gerek söyleyiş tarzı, gerek dine bakış tarzı olarak örnekaldığı, adına bir kitabının adını verdiği, her yönüyle sevdiği, takdir ettiği, mutasavvıfşair Yunus Emre’dir. Âşığımızın yedinci kitabının adı “Yunusça Şiirler” dir. Bukitapta geçen 7/49 (Âşık Yunus Emre)7/50 (Yol İçinde),7/51, (İlahi Aşk)7/52, (Yunus Emre),7/54 (Yetmez),7/55 (Âşık Yunus Emre),7/56 (Derdi Yunus),7/57 (Yunus Emre Gibi),7/58 (Özümüzdür Âşık Yunus),7/59 (Oldu),144 Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, C.8, s.605.


2557/60 (Yunus Emre’ye),7/61 (Yunus’un),7/62 (Yunus’un),7/63 (Âşık Yunus),7/64 (Sevgi Dolu),7/65 (Çağırıyor),7/66 (Hoş Geldiniz),7/67 (Yunus Emre),7/69 (Coşuyor Yunus),7/70 (Yunus Gibi),7/71 (İşte Âşık Yunus Emre),7/73 (Gören Yunus),7/74 (Hoş Geldiniz),7/76 (Zikrederler),7/77 (Kardeş Oldu),7/78 (Merhaba)7/79 (Yunus Var),7/80 (Bizim Yunus),7/81 (Yunus Dilince) numaralı şiirlerinde Âşık, Yunus Emre’ye duyduğusevgiyi ve Âşık Yunus’un güzel fikirlerini dile getirir.Yunus Emre, her zaman sevgi ve hoşgörü için çalıştı; din, dil, millet ayrımıyapmadan tüm insanları Yaradan’dan ötürü sevdi, onun bu felsefesi dünyayı sardı.Yunus’un amacı hiçbir zaman şan ve şöhret değildi, o kendini sevgiye adamış biriydive insanlık için bir nişandı.“Hoşgörü var yapısındaMezhep din ırk hepsinde


256Var gönüller kapısındaBul içinde Yunus EmreHemen yardıma koşardıCehalet dağın aşardıİlahi aşka düşerdiHal içinde Yunus EmreÖyle bir sermayesi varBeraberlik gayesi varZikir ü Hüdâ mayası varYol içinde Yunus EmreHaktan başka kelam etmezHiçbir insanı incitmezTarifine imkân yetmezYıl içinde Yunus EmreDaima gönül yapardıDüşenin elin kapardıDolaşarak bal yapardıGül içinde Yunus EmreYOKSUL DERVİŞ yandı piştiSevgi ırmağından içti


257Öyle bir ele yapıştıEl içinde Yunus Emre” 7/72/7“Cümle âlemi severdiİnsanlık hoşgörü derdiGönüllere bir taht kurduTaşıyor Yunus taşıyor” 7/69/2“Onun felsefesi dünyayı sardıHali sevgi dolu Âşık Yunus’unİnsanlık sevgisi yaktı kavurduGönlü sevgi dolu Yunus EmreŞu dünyayı sevgi ile bezettiMazlumları dertlileri gözettiNice bin yılları elin uzattıEli sevgi Âşık Yunus’unEğlenmeye gönüllerdir kabesiDervişlikti kanaattı abasıInsanlığa hizmet O’nun çabasıYolu sevgi dolu Derviş Yunus’unZulmeti kaldırıp kökünden sökenTüm insana aynı bir gözle bakanGönülden gönüle çağlayıp akanSeli sevgi dolu Derviş Yunus’un


258YOKSUL DERVİŞ der ki akar durulurSözü yaralara merhem sürülürKucak açmış her insana sarılırKolu sevgi dolu Derviş YUNUS’un“ 7/62/5“Bir şöhrete, şana değilArzusu bir dine değilYeter ki insana eğilBir nişandı Yunus Emre” 7/49/5“Dünya ile barıştıUmmanlara karıştıÖlmezliğe eriştiYolu Derviş Yunus’un” 7/63/5Âşık Yunus, Allah aşkıyla yandı pişti, insanların arasından kini hasedikaldırmaya çalıştı, cehaletle şavaştı.“Nefreti kini kaldırdıYerine sevgi doldurduAşk ırmağına daldırdıGönüllere doldu Yunus” 7/51/5“Âşık Yunus yandı piştiSevgi ile doldu taştıBütün insana kardeştiYetmiş iki kul içindeKibirden hasetten kaçtı


259Cehalet ile savaştıTüm insana kucak aştıÖyle güzel hal içinde” 7/50/2“Kibirden kinden kaçarakGönüle sevgi saçarakÂleme kucak açarakSarıyordu Yunus Emre” 7/55/4Yunus Emre, ne yokluğa yerindi, ne varlığa sevindi, onun işi gönülleryapmaktı, hizmetti.“Ne yokluğuna yerineNe varlığına sevineCümle gönüller evineGirdi Âşık Yunus Emre” 7/52/2“Her işi kolay kılmaktaDerdi sevip sevilmekteÇalışıp menzil olmaktaYarışandı Yunus EmreKibirden hasetten kaçıpGönüllere sevgi saçıpHer insana kucak açıpSarılandı Yunus Emre” 7/49/4“İşi gücü hep hizmettirSözleri dolu hikmettir


260Arzusu bir muhabbettirHakk’tan başka kelam etmez” 7/54/5Yunus’un evrensel yüce değerlerini gören Âşığımız, Yunus Emre’yianlatmaya kalemlerin yetmeyeceğini, onu tarif etmeye dilinin yetmeyeceğini söyler.“Yunus bir âşıktır ammaAnlatmaya kalem yetmezHer sözün gizli muammaBu bendeki ilham yetmez” 7/54/1“İçindeki bir ateştiYanarak fışkırdı taştıGönlünden Hakk’a kavuştuTarifine dilim yetmez” 7/54/7Yunus, kendi nefsine uymadı, dünya davasına düşmedi, her zaman Hakkınrızasını aradı.“Uymadı kendi nefesineDüşmez dünya davasınaHakk’ın rahmet deryasınaDaldı Derviş Yunus EmreSöyler yetmiş iki dildenHem kendinden hemi eldenİkiliği her gönüldenSildi Derviş Yunus EmreAçmış gönül mağazasınıYazdı tarih yazısını


261Yüce Hakkın rızasınıBuldu Derviş Yunus Emre” 7/59/4Âşığımız, Yunus Emre’ye “Büyük Türk Düşünürü” der ve onu tükenmez aşkpınarı olarak görür. Yunus’un işi, sevmek ve sevilmekti o hep bunun için tevazuuylaçalıştı.“Tükenmeyen aşk pınarıSanki akan sudan arıBüyük bir Türk düşünürüİşte Derviş Yunus Emre 71/6Ulaştı aşkın bağınaDüşmedi gönül ağınaYüzünü dost ayağınaTevazu ile süren Yunus 7/73/5Sevmek sevilmektir işiDurmaz akar gözü yazıÇalışmaktır yazı kışıBöyle hizmet veren Yunus” 7/73/6görür.Tabiata bakan Âşığımız, balıkları, kuşları Yunus gibi Allah’ı zikrederken“Görün balıklar ne işlerDenizde tesbihe başlarGökteki melekler kuşlarZikrederler Yunus gibi” 7/76/2


262Yunus Emre’nin şiirlerinin dili hep sadedir, Âşığımız bu şiirleri açan birçiçeğe benzetir.Yunus tükenmez hecedirDili sade ve incedirGönülde açan çiçektirZikrederler Yunus gibi 7/76/3Âşığımız aşağıdaki şiirde, Yunus Emre’ye; Yunus’un kırk yıl oduntoplayarak hizmet ettiği hocası Taptuk Emre gibi seslenir “Bizim Yunus” der veYunus Emre’nin üstün özelliklerini bir kez daha sayar.“Yaratılmış canı sevdiBizim Yunus, Derviş YunusBütün her insanı sevdiBizim Yunus, Derviş YunusSevip sevilelim dediGayrı davaları koduBirlik beraberlik dediBizim Yunus, Derviş YunusBenlikler kibirden kaçtıİnsanlara kucak açtıCehalet ile savaştıBizim Yunus, Derviş YunusPaha biçilmez ozandıDertliler derdin sezendi


263Günümüze dek uzandıBizim Yunus, Derviş YunusSevgi ırmağında yüzerMani gevherini süzerGönüller derdini sezerBizim Yunus, Derviş Yunus 7/80Âşığımız, Yunus’un tüm güzel özelliklerini görür ve insanları onun gibiolmaya davet eder.“Dostun davasın atalımDost sohbetini çatalımSevgi balına katalımÂşık Yunus Emre gibiCümle âlem barışalımHizmet için yarışalımUmmanlara karışalımDerviş Yunus Emre gibiKardeş bağını kuralımBu dostluktan dem vuralımHoş görüşle duralımÂşık Yunus Emre gibiHakk için yanıp pişelim


264Sevilelim sevişelimİlahi aşka düşelimDerviş Yunus Emre gibi” 7/57/4


265SEKİZİNCİ BÖLÜMHZ. ALİ ve ONİKİ İMAMLARA- HZ. ALİHz. Ali (Murtaza, ibn Ebu Talib), Peygamber Muhammed’in amcasınınoğludur, damadıdır. Yazılı kaynaklara göre 598 de doğmuş, 661’de öldürülmüştür.İslâm dinini ilk benimseyen, kendilerine cennete gidecekleri bildirilen on kişiden(aşere-i mübeşşere’den) biridir. Peygamber’in yaşadığı sürece yanındanayrılmamış, savaşlara katılmış, üstün başarılar göstermiş, bu nedenle Tanrı’nınarslanı (Esedullah) diye nitelenmiş, bilgisinin derinliği, genişliği yüzünden de «ârif-ibillâh» adını almıştır. Ali başta Bedir, Hendek, Uhud olmak üzere bütün savaşlarakatılmıştır. İslâm dininin yayılmasında, tutunmasında büyük emeği geçmiş, bunedenle büyük saygı, sevgi kazanıştır. Ali’yi bütün yönleriyle anlamak için,niteliklerini sayarak, ayrı ayrı bölümlerde incelemek gerekir. İslâm dünyasında yenibir inancın doğmasına Alevîlik adı altında çok yaygın, çok kolu bulunan bir akımınoluşmasına yol açtığında böyle bir inceleme de gereklidir.Ali, Peygamber’in ölümüne değin yanından ayrılmamış, onunla düşünce,inanç birliği içinde bulunmuş, onun en yakın dört arkadaşından biri olmuştur.Peygamber’in ona karşı özel bir sevgisi, özel bir yakınlığı vardı. Bu yakınlıkPeygamber’in Medine’ye gideceği gece en yoğun niteliği kazandı. İslâm dininin ilkilkelerini ortaya atan Peygamber’e birdenbire karşı çıkanlar, ona saldıranlar, yolunukesenler, onu öldürmeyi düşünenler oldu. Bu yüzden Peygamber Mekke’den gizliceMedine’ye gitmeyi tasarladı. Ali, gece gizlice Peygamber’in yatağında yatarakMekkelileri kandırdı, Peygamber’in uyuduğunu sanan Mekkeliler yolunu kesmeyi,Medine’ye gitmesini önlemeyi başaramadılar.İslâm dininin yayılış yıllarında, savaşlarda, Peygamber’e yakınlık, onundamadı oluşu konusundaki olayların dışında Ali’ye üstünlük sağlayan bilgi (irfan)sorunudur. Alevîlik’in doğuşunu kolaylaştıran, gelişmesine yardımcı olan gerçekkonulardan biri budur. Peygamber, yakını olan Ali’ye karşı bilgi konusunda da birsevgi duyuyordu. Bu konuda «ben bilimin kenti isem Ali de onun kapısıdır»


266anlamında bir hadise söylenir. Ali’nin seziş gücü, İslâm dininin özü konusundakiaçık görüşü, duyuş derinliği, özellikle «imam»la ilgili olaylardaki kavrayış derinliğiona böyle bir üstünlük kazandırmıştır. Bu üstünlük Peygamber’in sağlığındabiliniyor, çevresinde toplananlarca onaylanıyordu. Bu üstünlüğün sağlanmasındabaşka bir konu daha vardır, o da Ali’nin çok düzgün konuşması, sözlerinin ölçülü,etkili oluşu, şiir yazması, düzyazıda çok başarılı olması, Arapçanın bütüninceliklerini bilmesi gibi durumlardır.Ali, Peygamber’in sağlığında üç özelliğiyle ilgi çekmiş, Peygamber’insevgisini kazanmıştır. Bunlar da yiğitlik, bilgi, bağlılık. Bu özellikleri yüzündenAli’ye Esedullah (Tanrı’nın arslanı), ârifibillâh (Tanrı’nın arifi), sâdık gibi sanlarverilmiştir. Bunlara daha başka övücü, yüceltici nitelik taşıyanlar da eklenmiştir.Eskiden beri, Araplar arasında, bu üç niteliğin birer erdem olduğunu yazılıkaynaklardan öğreniyoruz. İslâm dininden önce gelen dönemde, «Cahiliye» çağındayiğitlik, bilgililik, bağlılık üç büyük erdemdi. İslâm dini bunları kendi inançanlayışına göre yorumlayıp geliştirdi, Tanrı (Allah) kavramı ile birleştirdi.Günümüze kalan, Ali’yi niteleyen bu üç deyim Alevîlik’in bütün kollarındageçerlidir. Bu kollar, kendi anlayış ölçülerine göre, Ali’ye daha birçok nitelik yükler.Bunlar ona duyulan sevgi, saygı yüzündendir.Alevîlik’in doğuşuna yol açtığı söylenen, çağlar boyunca böyle bilinen enönemli olay Ali’nin varlığı çevresinde yoğunlaşan «halifelik» ya da «imamlık»sorunudur. Bu sorunun çok değişik yorumları vardır. Olayı ele alan araştırıcınıninancına, tutumuna göre ayrı ayrı doğrultularda geliştirilen bu sorun ne kesin birsonuca ulaştırılmış ne de üzerinde bir anlaşmaya varılabilmiştir. Tartışmagünümüzde bile geçerliliğini koruyor. Burada tartışmalara değil de, sorununbaşlangıcında «imamlık» olayının doğuşuna şöyle bir dokunup geçelim.Bektaşilik, daha çok «imam sorunu» ile başlamış, onun üzerinde yapılanaçıklamalar, yorumlarla gelişmiş bir kuruluş olarak bilinir. İslâm ülkelerindebenimsenen durum böyledir. «İmamlık sorunu» ise Peygamber’in ölümünden sonraortaya çıkmıştır. Konunun başlangıcı, kaynağı ilk halifenin (imamın) kimin olacağıidi. Peygamber’in Ali’yi imam seçtiğini, kendi yerine onun geçmesi gerektiğini, sonVeda Haccı’nda söylediğini ileri sürenler Ali’nin imam olmasını istediler. Bu istek


267yerine gelmedi, iş seçime kaldı, böylece Ebubekir, Ömer, Osman sırayla seçilip Alidördüncü halife (imam) olabildi (656).Ali’nin imamlığı, ölümüne değin altı yıl sürdü (661). Bu süre savaşla bitti,kan döküldü, İslâm birliği bozuldu, ikiye, daha sonra dörde, beşe bölündü, bubölünmelerden bir takım inanç kurumları (mezhepler), onlardan birçok kol doğdu.Bu kollardan da yan kollar çıktı. Yorum ayrılıkları, görüş ayrılıkları arkasından inançayrılıkları ortaya çıktı. Bunları ayrı ayrı anlatmanın, gelişmelerini açıklamanın yeriburası değildir, başka bir çalışma konusudur.Bektaşilik için ilk «imam» Ali’dir. On İki İmam’ın başı, birincisi odur.Peygamber On İki İmam arasında değildir. Ali’nin imamlığı bitmemiştir, ölümüyleortadan kalkmamıştır. İmam için ölüm, yok olma söz konusu edilemez. Tanrı, Ali’yebir takım insanüstü nitelikler, özellikler bağışlamıştır. Bu nedenle Ali’nin tanrısal,yüce, ulu bir yanı vardır. İmamlığını oluşturan başlıca özellik de budur. Onunimamlığı seçimle, başkalarının onaylarıyla değil, Tanrı varlığından gelir. Bundandolayı Ali’ye bağlanmak Tanrı’ya bağlanmak, Ali’yi sevmek, Tanrı’yı sevmek,Ali’nin yolunda gitmek, Tanrı’nın gösterdiği yolda gitmektir. Sözün kısası Ali’denyana olmak gerçek Müslüman olmaktır. Ali Hak’tır, Hak ise Ali’dir. İlk imamseçiminden başlayarak Kerbelâ olayına gelinceye değin Ali’ye, onun oğullarına,soyuna yapılanlar İslâm dinine de, sünnete de aykırıdır. Bütün işlemlerde Ali’nin«hakkı yenmiştir», İslâm dininin özü yaralanmış, ilkeleri çiğnenmiştir. Muaviye’ninoğlu Yezit’in yaptıkları İslâm diniyle de, İslâm töresiyle de bağdaşmaz,bağdaştırılamaz, onlara Müslüman bile denmez.Ali’nin imamlığı konusunda Bektaşilik’in tuttuğu yol, benimsediği inançdüzeni aşağı yukarı böyledir. Bu konuda başka türlü düşünen, sorunu daha genişboyutlarla ele alan, daha ileri götüren Bektaşiler de vardır. Ancak genel ilkelerde,özde anlaşmazlık, ayrılık yoktur. Bunu, On İki İmam’ı sıralayıp anlattıktan sonra,Bektaşi yazısından örnekler vererek açıklamaya çalışacağız.Ali’nin izini sürmek bir inanç gereğidir. Bu nedenle imamlık ondan sonraonun soyundan gelen yetkililere geçebilir, araya başkaları giremez. İmamlık tanrısalnitelik taşımayı gerektirdiğinden, bu nitelikler de yalnız Ali’de, onun soyundabulunduğundan dolayı imamlıkta seçim, görevi başka soydan birine bırakma,


268başkalarını görevlendirme gibi işlemler geçerli, yeterli sayılamaz. İmamlık, bir dünyaolmaktan çok bir ruh görevidir, ruh bakımından belli bir olgunluk aşamasınaulaşmayı, yücelmeyi gerektirir. Bu da bir Tanrı vergisidir. Ali ile onun soyunaverilmiştir. İmamlıkta «sıra» görev değiştirme değil, ruh olgunluğu bakımındanaşamaya yükselmedir. 145Hz. Ali, Âşığımızın şiirlerinde, aşağıda belirtilen sayfalarda 564 yerdegeçmiştir. İncelediğimiz tüm dinî isim ve kavramlar içinde en çok geçen tema Hz.Ali’dir.(1/16, 1/17, 1/18, 1/20, 1/23, 1/26, 1/31, 1/30, 1/15, 1/13, 1/19, 1/5, 1/4, 1/3,1/37, 1/40, 1/41, 1/42, 1/27, 4/101, 4/88, 4/93, 4/95, 4/96, 4/98, 4/100, 4/83, 4/6,4/11, 4/15, 4/19, 4/20, 4/21, 4/22, 4/33, 4/34, 4/35, 4/36, 4/42, 4/46, 4/49, 4/51, 4/52,4/56, 4/57, 4/58, 4/65, 4/66, 4/71, 4/72, 4/76, 4/80, 4/130, 4/128, 4/127, 4/121, 4/124,4/118, 4/117, 4/116, 4/115, 4/114, 4/105, 4/104, 4/103, 4/102, 5/13, 5/14, 5/19/3,5/20/1, 5/21/1, 5/22/5, 5/23, 5/30, 5/33, 5/34, 5/35, 5/36, 5/40, 5/41, 5/42, 5/43, 5/44,5/45, 5/46, 5/47, 5/47, 5/48, 5/14, 5/12, 5/7, 5/105, 5/107, 5/108, 5/109, 5/110, 5/111,5/113, 5/114, 5/116, 5/48, 5/50, 5/51, 5/52, 5/56, 5/58, 5/59, 5/63, 5/64, 5/68, 5/70,5/79, 5/90, 5/91, 5/99, 5/94 5/100, 5/102, 6/1, 6/2, 6/3, 6/4, 6/5, 6/6, 6/7, 6/8, 6/10,6/12, 6/16, 6/17, 6/19, 6/20, 6/21, 6/23, 6/24, 6/26, 6/27, 6/29, 6/30, 6/31, 6/32, 6/34,6/35, 6/36, 6/37, 6/38, 6/111, 6/114, 6/118, 6/119, 6/122, 6/125, 6/126, 6/127, 6/128,6/130, 6/131, 6/132, 6/133, 6/135, 6/137, 6/138, 6/139, 6/140, 6/141, 6/142, 6/143,6/144, 6/142, 6/143, 6/144, 6/145, 6/146, 6/71, 6/74, 6/76, 6/78, 6/80, 6/81, 6/81,6/82, 6/83, 6/84, 6/85, 6/86, 6/87, 6/89, 6/87, 6/91, 6/99, 6/92, 6/93, 6/94, 6/96, 6/97,6/98, 6/99, 6/100, 6/104, 6/106, 6/75, 6/107, 6/110, 6/38, 6/40, 6/41, 6/73, 6/28, 6/57,6/42, 6/45, 6/46, 6/47, 6/50, 6/63, 6/52, 6/50, 6/67, 6/68, 6/66, 6/54, 6/51, 6/64, 6/62,6/63, 6/61, 6/57, 6/56, 6/54, 6/69, 6/70, 7/126, 8/116, 8/197, 9/193, 8/235, 8/30, 8/32,8/61, 8/76, 8/124, 8/120, 8/118, 8/124, 8/26, 8/27, 8/205, 8/204, 8/180, 8/233, 8/227,8/230, 8/120, 8/202, 8/177, 8/249, 8/251, 9/66, 6/49, 9/6, 9/146, 9/147, 9/76, 9/60,9/58, 9/56, 9/55, 9/52, 9/51, 9/43, 10/18/1, 10/20, 10/27, 10/30, 10/50, 10/63, 10/67,10/155, 10/67, 10/156, 10/175, 10/154, 10/153, 10/152, 10/148, 10/147, 10/149,145 İsmet Zeki EYUPOĞLU, Bütün Yönleriyle Bektaşilik, Der Yayınevi, İstanbul 2000, s.84.


26910/146, 10/145, 10/144, 10/151, 10/20, 10/118, 11/112, 11/19, 11/20, 11/21, 11/22,11/33)Şemseddin Kubat, Kadirî Tarikatî’nin Hüseynî koluna mensup olmakla bukolun düşünce sistemini şiirlerinde yansıtmaktadır. Bu yüzden Ali sevgisi şiirlerininesas unsurlarından biridir.Âşığımızın tüm şiirlerinde en fazla geçen unsur Hz. Ali’dir. Âşığımız, Hz. Aliiçin şu ifadeleri kullanır: Şah, Şah-ı Merdan, Güzel şah, Yüce Şah, Evliyalar şahı,Şah-ı velâyet, Haydar, Haydar Ali, Haydar-ı Kerrar, Keramet sahibi Kerrar, İmamAli, Murtaza, Aliyyül Murtaza, Mustafa Murtaza, Evliyalar şahı, Kâinatın rehberi,Cihanın aslanı, Rehber, 12 İmamın gülü, 12 İmamın atası, Babam Ali, İki cihanpehlivanı şahı, Cihanın aslanı fatihi, Hakkın arslanı, Kamu düşmüşlerin sultanı,Sultan, Ali resul, Gerçek velî, Cenab-ı Mürteza, Nur-ı velâyet, Alemlerin gülü,Hakikat bülbülü, Cihanın şahı.“Şah adını zikredelim hep gelip” 6/35/24“Şahın makamı yüceler” 4/11/1“Yolunda bin bir can çok mudur şahım” 4/57/3“Aman Şah-i Merdan, yetiş ya Ali” 6/118/1“İmam Ali’den vurundun tacı” 4/98/3“İmam Ali bu cihandan göçeli” 4/98/8“Rehberimiz İmam Ali” 3/34/5“Daim hürmetimiz İmam Ali’ye” 4/51/1“On iki imamın gülü” 2/93/6, 4/80/4“12 imamların atası Ali” 6/36/39“Mustafa Murtaza Allah aşkına” 4/33/5“İmam Ali’nin sesidir derdi” 11/20/3“Yüz sürelim şahım, ol hazretine” 4/96/7“El bağlayıp durdum şahın darına” 4/96/3“Haydar’ın elinden Kevser kekren” 4/95/2


270“Yetiş babam Ali, Şah-ı velâyet” 4/100/4“Haydar Ali, Necefbağı elinde” 8/69/3“Gücendirme sen Haydarı” 6/10/6“İki cihan pehlivanı şahıdır” 6/20/17“Medet Haydan Kerrar” 5/14/4“Ol Haydar-ı Kerrar” 8/193/2“Keramet sahibi Kerrar dediler” 6/93/3“Cihanın Aslanı Fatihi Ali” 6/128/2“O Hakkın arslanı Hz. Ali” 6/61-62“Kainatın rehberidir ol, Şah” 6/35/25“Kamu düşmüşlerin sultanı Ali” 6/30/20“Ali gerçek Ali sultan” 6/26/7“Ali gibi Sultan yoktur eyi bil” 6/23/61“Bilhakkı hürmeti ol Ali resul” 4/121/2“Âşıklarda Ali gerçek velîdir” 6/35/23“Revaiyem güzel şah’a gidelim” 4/136/1“Senin ile güzel şah’a gidelim” 4/136/3“Evliyalar şahı, gir sefa geldin” 4/56/6“Ne mutludur sever isek, Ali Cenab-ı mürteza” 4/104/1, 4/103/6“Ben severim Yüce Şah’ı seveni” 4/20/1“Damadı Ali’dir, Nur-ı velâyet” 8/79/2“Alemlerin gülü Haydar” 6/54/3,“Hakikat bülbülü Haydar” 6/54/3“Bu Cihanın şahı Hazreti Ali var” 8/251/4


271Âşık, Hz. Ali’nin doğumunu “Nefes” adlı bir şiirinde şöyle ifade eder, HzAli’nin doğumuyla cihan şevklenir, nura boyanır, melekler Hz. Ali’ye selam verir,semaha dönmeye başlarlar.“Şevki vurdu bu âleme,Melekler durdu selâme,Arş u levh ile kaleme,Doğdu bugün İmam AliBu cihan nura boyandı,Bütün melek semah döndü,Nurdan kandilleri yandı,Doğdu bugün İmam AliZevki sefa oldu cihanGeldi bugün dini iman,Hem esrarı sırrı Sübhan,Doğdu bugün İmam Ali” 6/7/1Birçok şiirde Hz. Ali’nin doğumu, nevruz günü olarak adlandırılır ve Nevruzgünü cihanın nurla dolduğu, Hz. Ali’nin nurdan doğduğu söylenir.“Ali’nin doğduğu Navruz günüdür.” 6-19/3, 6/17/7“Nur oldu bu cihan Ali geldi” 6/19/1“Doğdu bize nurdan Ali” 6/111/4“Hasıl oldu nurdan Ali”Âşığın Nefeslerin Özü adlı kitabındaki Navruz adlı şiir Hz. Ali’nindoğumunu anlatır. Hz. Ali’nin doğumuyla, Hz. Muhammet ile tüm mevcudat daayağa kalkar ve Hz. Ali’nin doğumunu bekler


272“Muhammet ayağa durduAli’nin doğduğu geceMevcudat kıyama durduAli’nin doğduğu geceYere göğe nur saçıldıSekiz cennetler açıldıTarikat yolu seçildiAli’nin doğduğu gece” 6/8Aşığımızın Nefeslerin Özü adlı kitabında Hz. Ali’ye mevlüt okur. MevlütBesmeleyle başlar.“Okuyalım Mevlüdünü her zamanŞahımıza sırrımız olsun ayanHakka eren Mevlüdünü dinleyenHazreti Ali’nin Mevlüdüne gelAğlayalım gözümüzden yaş dökülüpHem yanalım özümüzden ah çekipİş bu yola varlığını terk edipHazreti Ali’nin Mevlüdüne gelEvin içi dışı doldu nur ileHaşimiler uluları derile (birleşe)Cümle geldi Ahmet Muhtar bileHazreti Ali’nin Mevlüdüne gel” 6/16-17


273Âşığımızın “Nefeslerin Özü” adlı kitabının şiirlerinin yarısından fazlası Hz.Ali ile ilgilidir. Bu şiirlerde Hz. Ali’ye duyulan özlem dile getirilir.Âşığımız, Hz. Ali için gözyaşı akıtır ve tüm Müslümanların da onun içingözyaşı akıtmasını ve Hz Ali’yi çok sevmelerini ister. Dertlere derman Ali’dir“Ali için kim akıtsa göz yaşı” 6/38/57“Her kim ki Ali’yi sever” 8/120/3“Ali’yi sevenler gelir derilir” 11/21/7“Ali dostu sadık erler merhaba” 4/19/2“Ali dostu ihvan canlar merhaba” 4/120/5“Biz Ali’yi sevenleriz” 4/35/2“Daim hürmetimiz imam Ali’ye” 4/51/1“Sırrı hakikatte Şah’a uyanlar” 4/57/2“Yolunda bin bir can çok mudur Şah’ım” 4/57/3“Hasretin bağrımda ok mudur Şah’ım” 4/57/3“Her kim ol gün yaş dökerse Ali’ye” 6/36/35“Ben severim Yüce Şah’ı seveni” 4/20/1“Çün Ali’yi seveni çok severim” 6/35/22“Mümin, Ali için yaşı akıtır” 6/38/55“Hazreti Ali’yi candan sevenler” 6/38/54“Ali için can feda kılalım” 6/34/11“Ali’ye methi senalar eylesem” 6/23/60“Ali’nin yolundan kalma sakın ha” 4/130/1“Boynumu eğer isek, Mürteza’yı öğer isekNe mutludur sever isek Ali Cenap-ı Mürteza’yı” 4/104/1“Dertlere derman Ali” 6/573


274anar.Âşığımız, Hz. Ali’nin adını, genellikle Hak ve Muhammet isimleriyle beraber“Muhammet Ali’ye vardın mı turnam” 4/88/3“Nesl-i Pâk-ı Hak Muhammet Ali’den” 11/33/6“Muhammet Ali’ye uyan” 4/11/5“Hak Muhammet, Ali olan” 4/52/2“Dilimizde Hak, Muhammet, Ali’dir” 6/35/23“Hak Muhammet Ali nur-i bâki’dir” 6/35/21“Birisi Muhammet, birisi Ali’dir” 6/35/15“Muhammet Ali’yi bünyad edelim” 6/35/14“Muhammet Ali’ye oku selavat” 6/34/14“Ver Muhammet Ali’ye selavat-ı selamün” 6/32/11“Ali Muhammet aşkına” 6/12/1 (Nakarat)“Hak Muhammet Ali dedim yürüdüm” 6/85/6“Ay Ali’dir Muhammet de gün idi” 6/84/1“Kıblem Muhammet’tir Kabem Ali’dir” 6/114/1“Muhammet Ali’dir nur-i ilahi” 6/128/1“Allah bir Muhammet Ali” 6/130/1Şiirlerde, Hz. Ali’nin birçok kerametinden de bahsedilir.“İsrafil, Mikail, Cebrail selama durduSordu Muhammet’e Ali’dir dediMeleklerin gözü yaş ile dolduYa Ali keramet göster dedilerŞah başın kaldırdı “Bismillah” dedi


275Zühre yıldızını alnına kodu,Yetmiş bin melek secdeye indiAmenna ve Sadak Server dedilerMahlûkat mevcudat selama durduCümlesi Ali’den keramet gördüCebrail uçuben cennete vardıCennet-i Âlâ’dan elma verdiler” 6/92“Boldur kerameti ihsanı anınAli direğidir dinin imanınRehberi mürşidi hem Cebrail’inKeramet sahibi Kerrar dediler” 6/93/3Hz. Ali, Yoksul Derviş’in şiirlerinde cehennem ateşinden kurtaran bir şefaatçigibi düşünülür. Hz. Ali cennetle müjdelenen 10 kişiden biri olup şehit edilmesinedeniyle şefaat hakkına sahiptir.“Şu garip gönlümü ah u zârından,Münkir münafığın zalim şerrinden,Yedi tamu cehennemin narından,Ya Ali sen koru sen kurtar bizi” 6/61“Cümle düşmüşlere şefaat ederO Hakkın Arslanı Hz. Ali” 6/61-62“Ali şefaatçı bizeAşkı dola kalbimize” 6/111/2“Kurulunca mizan ile teraziİsrafil Sûr’unun gelir avazıŞu yoksul Derviş’in bütün niyazı


276Ya Ali sen koru sen kurtar bizi” 9/147/1“Gel yetiş Ali mahşer günündeEl aman efendim öyle bir andaYoksul Derviş der ki ulu divandaSorgu sual hesap verilmesi var” 9/146/8Hz. Ali’nin adı Kerbela Olayında da çok geçer, Âşığımız Kerbela’ya Hz.Ali’yi çağırır ve ondan yardım ister, ve ona sorar “Haydar’ın nesline nasıl kıydılar?”“Medet şah-ı merdan işit ünümü” 1/13/5“Medet Şahım meyti mürvet” 1/42/2“Kıl inâyet Ali imam” 1/42/3“Aman Şah-i Merdan yetiş ya Ali” 1/40/4 (Nakarat)“Küffarı yok eyleyenHaydarı Kerrar hani ya” 1/41/5“Eli Zülfikârlı Alim nerede” 6/89/1“Halimize Ali malum olmadı” 1/8/1“Şah-ı merdan arş u âlâda yanar” 1/15/10, 4/105/4“Ol zaman kaynadı özü Ali’nin” 1/3/6“Ol Düldül atı hanıya” 1/41/8“Haydar’ın nesline nasıl kıydılar” 8/235/3Hz. Ali, atı Düldül, kılıcı Zülfikâr’la heybetli bir şekilde hayali olarakKerbela’ya gelir ve “Ah Hüseyin’im” der, düşmana saldırır.“Şahım geldi Kerbela’nın çölüne” 10/70/3“Bir kişi var içlerinde heybetliBaktım Şah–ı Merdan Hazreti AliAh Hüseyin’im dedi sürdü DüldülüYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/23/4


277“Yetiş Şahım Ali, Hüseyin’in hanıAlkana belendi onurlu teniSalla Zülfükâr’ı geldi zamanıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/18/6Hz. Hüseyin’in yani kendi oğlunun düştüğü acı durumu gören Hz. Ali’ningözünden kanlı yaş gelir.“Bir mahzunluk düştü Şahım özüneKanlı yaşlar revan oldu yüzüneNazar kıldı gelinine kızınaNe deyim ben masumları ey Allah”1/4/1Hz. Ali, oğlu Hüseyin’i bağrına basar, ona bu zulmü kimin yaptığını sorar.“Hüseyin’i Ali’nin bağrında gördüm” 1/23/5“Ali dedi, yavrum kim etti gücüBu elini kesen kimin kılıcı” 1/23/9Aşağıda “doldur sevdiğim” ayağıyla Aşığımızın yazdığı şiirde olduğu gibidiğer şiirlerde de şairin bahsettiği içki, günlük hayattaki alkollü içki değildir, İlâhîaşkla ilgilidir.Ali’yi canından öte seven Âşık, dört kapıya telmihte bulunur. “Dervişlere vebilhassa Bâtınî temayülleri benimsemiş olanlarına göre dinin dış yüzü, şeraîttir, içyüzü hakikattir. Şeraitten hakikate giden manevî yola tarikat derler. Hakikate erenkişinin şeraîtle hakikati birleştirebilmesine mârifet denir. Bu dört esasa, “dört kapı”denmiştir. Tarîkat törenlerinde, dervişi şeyhe götüren rehber, bu dört kapıya selâmvererek götürür.”“Ali’yi severim candan içeriTarikat marifet andan içeriHakikat var şeriattan içeriAli’yi seversen doldur sevdiğim” 5/107


278Âşık, sevgilim diye seslendiği kişiden Ali sevgisiyle, dergâha sarılmasınıistiyor. Dergâh dervişlerin toplantı yeri, derviş de tasavvuf yoluna girendir.“Ali’yi seversen gel otur şöyleBirkaç kadeh bizim ile nüş eyleSarıl bu dergâha canı baş ileAli’yi seversen doldur sevdiğim.” (5/107)Hz Muhammet, Ali ve Allah Bektâşîlik’te üçleri meydana getirirken YoksulDerviş, sırasıyla Allah, Muhammet, Ali diyerek onlardan ayrılır. “12 İmamlar” isimlişiirinin aşağıdaki birinci dörtlüğünde Hz. Ali’nin Murtaza (seçilmiş, beğenilmiş)lâkabı ile Allah’ın arslanı oluşuna telmihte bulunur. Gerçek Velî olarak nitelendirdiğiHz. Hasan, Oniki İmamların ikincisi, Hz. Hüseyin de üçüncüsüdür. Oniki imamlarıda dört kapının şahı olarak vasfeder.“Allah birdir hak Muhammet ResulüHakkın arslanıdır Murtaza AliHasan’la Hüseyin ol gerçek VelîDört kapıdan şahım oniki imamlar” 5/100Âşığımız, “Haydari” adlı şiirinde dinî görüşünü açık bir şekilde şöyleanlatmaktadır. Allah birdir, bilinir; Peygamber salavatla övülür, Ali hak bilinir,müminler sevilir.“Allah birdir bilirizDaima bir oluruzAli’yi hak bilirizSeveriz peygamberiKadiriyiz Kadiriİnkârları kovarızMüminleri severiz


279Selavatla överizHazreti peygamberiKadiriyiz KadiriYoksul Derviş’e tamamŞahım Oniki imamDaim dilimden komamHaydariyiz HaydariKadiriyiz Kadiri” 6/26“Hak bir Muhammet AliDiyelim Allah Allah,Sürelim biz bu yoluDiyelim Allah Allah” 9/10/1“Ay Ali’dir Muhammet de gün idi” 6/84/1Âşığımız, birçok şiirinde Hz. Ali’nin yiğitliğinden, cesaretinden bahseder.“Ali Name” “Methi Ali” “Merdan Ali” “Natı Ali” isimli birçok şiirinde, Hz. Ali içinbir methiyeler yazmıştır.“Nice yüz bin kafir geberten Ali” 6/61/1“Ali gibi aslan yoktur vallahiAli gibi er gelmedi cihane” 6/128/1“Zülfikar’ı vardır küffara çalarBir haykırsa gökleri delerMedet isteyene şefaat kılarLütfü ihsanı bol Şah’ım var benim” 6/142“Kurtulmadı hiçbir kafir elindenKur’an eksilmedi onun dilinden” 6/142


280“Yoksul der ki Şahım bir nara vururNara sedasından yer gök sarsılırDağ ile sahra birbirinden ayrılır” 6/142“Alim şol aleme Düldül’ü sürdüFethetti cihanı kafiri kırdıYa Allah dedi de meydana girdiKüffara Zülfikar’ı vuran kim idi?” 6/82“Kafire kılıç çalarkenDevleri ikiye bölerkenHayber Kapısın yoklarkenAli’yi gördüm Ali’yi” 6/87“Serpti kâfiri türabaBir bir gelmez hesaba” 6/122/1“Nice kale yıkıpNice kilit kırıpOl Hayber’i koparıpHendek üstüne attı” 6/122“Nice kalaları kaldırdı yerindenNice müminleri kurtardı dardan” 6/142Aşağıdaki şiirde şair Hz. Ali’yi överek onu dinin direği, Hz. Muhammet’in devekili ve bayrağının taşıyıcısı olarak görür.“Hz Ali derler dinin direği,Elindeki livailhamd 146 sancağıElindeki hem Kevserin ırmağı146 Liva-ül hamd: Hz. Muhammed’in bayrağı. Ona inananlar kıyametten sonra bu bayrağın altındatoplanacaklardır.


281O Hakkın arslanı Hz. AliArş-ı alayı kaplar yüzünün nuruSevgili resulün hem alemdarıHz. Fatma’nın sevgili yariO Hakkın arslanı Hz. AliKevser ırmağına sakilik ederHazreti Muhammet’e vekillik ederCümle düşmüşlere şefaat ederO Hakkın arslanı Hz. Ali” 6/61-62Aşağıdaki “Hak Aslanı” isimli şiirinde şair, Hz. Ali’yi övmeye devam eder.Murtaza Ali, Hak arslanı diye nitelediği Hz. Ali’nin bu sefer de İmam Ali sıfatınadeğinir.“Kerbelâ’nın çöllerindeHak kelâmı dillerindeZülfikâr var ellerindeHak Arslanı İmam AliKüffara kılıç çalarkenDevleri iki bölerkenHayber kapusun yolarkenHak arslanı İmam Ali” (Dost İline Götür Beni 103/1-4)“Zülfikâr”, Hz. Muhammet tarafından Ali’ye verilen kılıçtır. İki uçlu olduğurivâyet edilmiştir. Düldül, Hz. Ali’nin bindiği atın adıdır. Hz. Muhammet tarafından


282Ali’ye verilmiştir. Zülfikâr ve Düldül, Hz. Ali’nin ayrılmaz parçalarıdır. Âşığımızınbirçok şiirinde Zülfikâr ve Düldül geçmektedir.“Aldı Zülfikâr’ı bir nara vurdu” (Hz. Ali) 4/101/5, 11/19/2“Binmiş Düldülüne, kanber önünde” 4/95/6“Ali’yi, Düldüle binerken gördüm” 4/101/4, 11/19/1, 4/102/7“Salla Zülfikâr, bunaldık gayret” 4/100/4“İnkarlara (karşı) Zülfikâr var elinde” 8/32/4“Eli Zülfikârlı ailelerdeniz” 8/124/2“Sürdü Düldülünü Kansu’ya vardı” 11/19/2“Zülfikârı kahkaha Mel’una çaldı” 11/20/4“Elinde Zülfikâr Hazreti Ali” 11/22/3“Düldüle bindi de sancağı açtı” 11/20/5“Şah Ali’nin Düldül atı” 4/35/4“Düldül’dür Hızır’ın atı” 4/42/4“Bağışla Zülfikâr’ına” 4/52/4“On iki yaşında Zülfikâr çekti” 4/65/7“Düldül’ün üstünde uçan Ali’dir” 4/66/3“Elinde Zülfikâr, altında Düldül” 8/26/5“Ol demde Şah yetişir Düldül ile” 6/36/33“Zülfikârı çekendi (Ali)” 6/31/2“Lâseyfe illa Zülfikâr” (Zülfikar gibi kılıç yoktur) 6/31/2“Lafeta ila Ali” (Ali gibi yiğit yoktur) 6/31/2“Merhaba ey Zülfikârın sahibi” 6/29/6“Yok idi kimsede öyle Zülfikâr” 6/23/66“Eli Zülfikârlı aslan var idi” 4/124/7


283“Çekmiş Zülfikâr’ı Düldüle binmiş” 4/118/2“Salla Zülfikâr’ı ver sen boynuna” 4/114/6“Kah eline alır Zülfikâr çalar” 4/105/5“İnkar olanlara Zülfikâr çalar” 6/17/9“Sahibidir Düldül atın” 6/4/7“Parlar elinde Zülfikâr” 1/41/8“Gezer altında Düldülün” 1/41/7“Hakkın kudretidir ol Düldül atı” 6/98/6“Yanında Düldül kanber var idi” 6/93/2“Şahım Zülfikâr’ı aldı yürüdü” 6/33/2“Zülfikâr var elinde” 6/87/1-2“Zülfikâr vurmuş beline,Süvar olmuş Düldülüne” 6/86/6“Gördüm” isimli aşağıdaki şiirinde ise şair, Hz. Ali’nin ölümünden dolayıduyduğu üzüntüsünü dile getirir. Dörtlükte ifade edilen Hz. Ali’nin dedesi, Hz.Muhammet’in de dedesi olan Abdulmuttalib’dir. Hz. Ali’nin vefatıyla meleklerin -Hz. Ali, Allah’a kavuştuğu için- cüşa hurûşa geldiğini ifade eden şair, Ali’yi Düldülebinerken gördüğünü söyler. Ali ile Düldül bütünlük arz etmektedir.“Bir gün geldi avazımdan ağladımAli’yi Düldül’e binerken gördümHuzuruna varıp elim bağladımAli’yi Düldül’e binerken gördümDedesi görünce n’oldunuz dediMübarek gözlerinden kanlı yaş geldiMelekler de cüşa hurûşa geldi


284Ali’yi Düldül’e binerken gördümDede babam kayıp oldu dedilerAğlayı ağlayı eve geldilerFatıma’yı kan yaş döker gördülerAli’yi Düldül’e binerken gördüm” 4/102Aşağıdaki beyitlerde de şair, ehlibeyt cemine giren, Hz. Ali’yi seven, Hz. Aliiçin gözyaşı döken müminlerin Allah huzurunda makbul olup, firdevs cennetindebâki kalacaklarını ifade eder ve insanları kendisi gibi Hz. Ali’yi sevmeye davet eder.“Hazreti Ali’yi candan sevenlerEhlibeyt cemine varıp girenlerMümin, Ali için yaşın akıtırCennet-i Firdevs içinde bâkidir” 6/38/3“Ali için kim akıtsa gözyaşıHakkın huzurunda makbuldür işi” 6/38/6


285B- ON İKİ İMAMLAROniki İmamlar sırasıyla şöyledir:1. İMAM ALİ (598–661)2. İMAM HASAN (624–671)3. İMAM HÜSEYİN (625–682)4. İMAM ZEYNEL –ÂBİDİN (658–714)5.İMAM MUHAMMED BAKIR (676-735)6. İMAM CA’FER-İ SÂDIK (699–765)7. İMAM MUSA KAZIM (745–799)8. İMAM ALİ RIZA (770-818)9. İMAM MUHAMMED TAKİ (810–835)10. İMAM ALİ NAKİ (829–868)11. İMAM HASAN ASKERİ (846–873)12. İMAM MUHAMMED MEHDİ (868-…)B. ON İKİ İMAMLARAleviliğin ve Bektaşiliğin temelini oluşturan, ona bir inanç kurumu niteliğikazandıran imamların sayısı on ikidir. Ali’den başlayıp Mehdi’de biten bu imamlarAli’nin soyundan gelen kimselerdir. Bunların ayrı ayrı olgunluk aşamaları, ayrı ayrıözellikleri, nitelikleri vardır. Bütün Alevî kurumlar arasında birlik vardır.İmam bir inanç topluluğunun öncüsü, başı, önderi durumundadır. Onunvarlığında dile gelen, biçimlenen inançlar tarikatın özünü oluşturur. Alevî kuruluşlaragöre imam üstün nitelikler taşıyan, Tanrı’ya yakın bir kimsedir. Bu niteliği yüzündende insan-üstü sayılan yetenekleri, yetkileri vardır. İslâm tarihinde «imam» kavramıPeygamber Muhammed’le ortaya çıkmış, din bakımından önemli bir anlamkazanmıştır. Genellikle din işlerini yöneten, belli bir Müslüman topluluğun başındabulunan kimse anlamına gelen «imam» sonraları değişik anlamlar kazandı.


286Tarikatlara, mezheblere göre «imam»ın ayrı bir yorumu, ayrı bir özü vardır.Bektaşilik’te geçen «imam» kavramı, daha çok, Ali ile başlar, onun adı çevresindeoluşturulan bir inanç kurumunun temeli sayılır. İslâm dininin benimsediği ilk imampeygamber Muhammed’tir. Bu konuda bütün İslâm kurumları birleşir, tartışmayagirilmez, anlaşmazlığa düşmez. Ancak, Peygamber’in ölümünden sonra ortaya çıkanolaylar dolayısıyla bu kavramın anlamı da, yorumu da değişmiş, ayrı ayrı inançkurumlarının doğmasına yol açmıştır.Alevîlik’in kollarından biri olan Bektaşilik’e göre «imam» insanüstünitelikler taşıyan, Tanrı’ya yakınlığı bulunan, kutsal kişidir. Onun görevi yalnıztoplumu yönetmek değil, toplum içinde Tanrı’ya en yakın kimse olduğundan, bütüninsanlara örnek olmak, yüceliğin, ululuğun yolunu göstermek, insanlarla Tanrıarasında bağlantı kurmaktır. İmam, insanları Tanrı’nın yüce görevler vererekgönderdiği kimsedir. Onun bütün yapıp ettikleri Tanrı adınadır. Bu yüzden imam«suçsuz»dur, eski bir deyimle «masum»dur. Eylemlerinden sorumlu değildir,ölümsüzdür, yücedir, uludur. Onun bütün buyruklarını yerine getirmek, izindenayrılmamak bir din görevidir, inanç gereğidir. Tanrı katında, Müslümanların, kendinebağlananların suçlarının bağışlanması için tek aracı, tek yardımcı odur. İmam’ınsözleri tartışılmaz, olduğu gibi benimsenir, ona karşı başka düşünce ileri sürülmez,buyruğuna boyun eğilir.İslâm’dan olmanın ilk koşulu imam’a bağlanmak, ona inanmaktır. Bundansonra yapılması gereken görevler, işler başlar. İmam’a gönülden, candan inanılır, buinanç dille açıklanır, gönülle onaylanır. Bektaşilik’te imam konusu bütün sorunlarıntoplandığı bir kaynak durumundadır. Tarikata girmek, bu konuda kesin bir inançtaşımayı gerektirir. Daha doğrusu inanç imam’la başlar. Bektaşilik’in bağlandığı Onİki İmam’ın ilki, imamlık aşamasının başlangıcı, en yüce doruğu Ali’dir.On iki İmamlar şiirlerde 121 yerde geçmektedir.(1/41, 1/42, 1/31, 1/37, 1/21, 1/28, 1/18, 1/27, 1/15, 1/40, 1/39, 1/38, 1/16,1/24, 1/30, 1/29, 1/20, 1/32, 1/31, 3/10, 3/7, 4/85, 4/96, 4/94, 4/92, 4/87, 4/65, 4/64,4/61, 4/47, 4/46, 4/35, 4/115, 5/41, 5/36, 5/35, 5/24, 5/19, 5/18, 5/14, 5/109, 5/97,5/100, 5/100, 5/48, 5/111, 5/50, 5/60, 5/64, 5/90, 5/77, 5/63, 5/62, 5/100, 6/14, 6/13,6/38, 6/131, 6/130, 6/129, 6/126, 6/124, 6/114, 6/114, 6/107, 6/58, 6/58, 6/56, 6/51,


2876/50, 6/46, 6/42, 6/42, 6/41, 6/41, 6/99, 6/86, 6/79, 6/78, 6/77, 6/71, 8/31, 8/35, 8/14,8/227, 8/207 8/206, 8/205, 8/204, 8/203, 8/202, 8/201, 8/200, 8/198, 8/196, 8/184,8/179, 8/250, 8/81, 9/101, 9/68, 9/73, 9/66, 9/60, 9/50, 9/49, 9/10, 9/6, 7/18, 10/118,10/106, 10/119, 10/69, 10/70, 10/152, 10/149, 10/145, 10/27, 10/28, 10/29, 11/135)On iki imamlar, Âşığımızın baş tacıdır, Âşığımızın bağlı olduğu Kadiriliksilsilesinin başı da onlara dayanmaktadır.“Şahım padişahım On iki imamlar” 5/100/5“On iki imam tac-ı dibadır” 6/130/2, 10/69/4“On iki imamdan giymişiz tacı” 8/124/3“On iki imamlardan kaldı postumuz” 6/131/4“On iki imam’dan geldik” 9/60/5“On iki imam’a bağlıdır yollar” 6/107/5“Nur-i çeşm-i On iki imam” 5/64/1, 1/42/3Âşığımız, şiirlerinde On iki imamların hepsinin adını birlikte; ayrı ayrı söylerve onların adlarının zikredilmesini, onların methedilmesini ister.“Bakır, Cafer, İmam KazımRıza, Taki, Naki özümAyağına sürsem yüzüm” 4/42/2“Hasan, Hüseyin, Zeynel AbaBakır, Cafer, Kazım, RızaTaki, Naki, Asker bizeMehdi, Cenab-ı Mürteza” 4/104/4“Şahım On iki imamDaim dilimden komam” 6/126/5“On iki imamdır methimiz” 10/149/2“On iki imamı metheyle dilde” 10/119/2


288“On iki imamlar daim dilimiz” 8/81/4“On iki imamı söyler diller” 9/73/1“Gece gündüz ahım On iki imamlar” 5/100/4Allah’a yalvaran Âşık, kendisini On iki imamlardan ayırmamasını ister, Oniki imamların âlemdeki varı olduğunu söyler.“On iki imamlardan ırma Allah’ım” 6/41/2“Allah ayırmasın On iki imamdan” 6/14/1“Özümüz bağlıdır On iki imama” 4/85/1, 5/48/5“On iki imam sevgimiz” 6/77/4“Yardımcımız On iki imam” 8/203/5“On iki imam âlemde varım” 10/118/1On iki imamların, Kur’an’dan ayrı olmadığını belirten Âşık, onlardan feyzaldığını, onlarla namaz kıldığını söyler. Diğer insanları da On iki İmamların erkanınauymaya davet eder.“On iki imamı tanır isen Kur’an’dır” 6/79/5“On iki imam ile kılarım namaz” 6/79/7“Namazım niyazım On iki imam” 6/78/4“İmamlara divan durdum” 1/37/1“Bu nazın niyazım On iki imam” 10/70/4“Cafer, Rıza, Taki, Naki el aman” 5/41/6“On iki imam erkanına uyalım” 10/28/2, 8/31/5“On iki imam erkanına uyanlar” 8/184/2, 9/66/1, 9/68/41 – Hz. Ali (Murtaza, ibn Ebu Talib) (598–661)Hz. Ali’den daha öncekibölümde bahsedildi.2 – Hz. Hasan, El-Mücteba (624 – 670). İkinci imamdır, Ali’nin büyükoğludur. Babasının halifeliği döneminde yönetimle ilgili görevlerde bulundu, Sıffın


289savaşına katıldı (657), yararlıklar gösterdi, başarı kazandı. Birinci İmam Ali’ninöldürülmesinden sonra Müslümanlar arasında kan dökülmesini önlemek için bir süreMuaviye ile anlaştığı, babası Ali’ye, onun anısına saygı duyulması gereğinianlaşmaya koydurttuğu, bir süre sonra Muaviye’nin adamlarında zehirlenipöldürüldüğü ileri sürülür. Bu konuda değişik söylentiler vardır, yazılı kaynaklarınbirbirini tutmadığı, yazarların olayları kendi inançlarına göre yorumladıkları kolaycaanlaşılır. Yalnız Hasan’la Muaviye arasında yapılan anlaşmanın şu beş konuüzerinde olduğu bildirilir.1- Müslüman topluluğunun Tanrı’nın kitabı olan Kur’an ilkelerine,Peygamber’in getirdiği sünnet kurallarına göre yönetilmesi,2- Ali’yi tutanlara karşı bir kötülüğün, haksızlığın yapılmaması.3- Ali’nin arkasından (ölümünden sonra) ona karşı söylenen kötü sözlere,saygısızlıklara son verilmesi, anısına saygı gösterilmesi.4- Hak kazanmışlara, Cemel, Sıffın savaşlarında ölenlerin ailelerine, savaştaalınan haraçlardan bir bölümünün verilmesi.5- Muaviye’nin ölümünden sonra yerine geçebilecek bir kimseyi, sağlığında,seçmemesi.Yazılı kaynakların kiminde, Muaviye’nin bu anlaşmayı tanımadığı, sonradancaydığı, «Hasan’la yaptığım anlaşma ayağımın altındadır, ona uymayacağım» dediğiyazılıdır. 147Bunun gerçeğe uyup uymadığını, bu çalışmanın dışında kaldığından, buradaaraştırmaya kalkmak sözü uzatmaktan başka bir işe yaramaz. İşin ilgiye değer yanı,bu anlaşmanın bozulması sonucu Ali soyuna yapıldığı söylenen haksızlıklara biryenisinin katıldığıdır. Bu olayların izleri yıllar geçtikçe büyüyecek, Alevîlik’indoğmasını sağlayan nedenleri çoğaltacaktır. 148Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in adları şiirlerde genellikle beraber geçmektedir.İsimler, aşağıda belirtilen 197 yerde ise beraber ve ayrı olarak geçmektedir.147 Abdülbaki GÖLPINARLI, On İki İmam, İstanbul 1979, s.56-57.148 EYUPOĞLU, a.g.e., s.88.


290(1/3, 1/4, 1/6, 1/7, 1/9, 1/10, 1/11, 1/11, 1/12, 1/13, 1/14, 1/15, 1/29, 1/24,1/25, 1/23, 1/19/, 1/16, 1/17, 1/31, 1/32, 1/33, 1/30, 1/33/7, 1/33/6, 1/33/8,1/33,1/41/10, 1/17/3, 1/16/2, 1/4/3, 1/37, 1/4/6, 1/4/4, 1/39, 1/36, 1/38, 1/35, 1/40, 1/41,1/42/1, 1/27, 4/105/7, 4/100/1, 4/132/7, 4/101/6. 4/100/1, 4/98, 4/88/4, 4/83/7,4/63/2, 4/61/3, 4/41/7, 4/35/3, 4/63/2, 4/33/5, 4/15/1, 4/102/6, 4/103/6, 4/104/9,4/105, 4/115/5, 4/130/3, 5/11/1, 5/62/2, 5/12/2, 5/60/1, 5/48/5, 5/44, 5/41/5, 5/31/2,5/30/5, 5/25/4, 5/20, 5/19, 5/18, 5/17/6, 5/16, 5/16/1, 5/15/7, 5/51/4, 5/52/1, 5/59,5/90/2, 5/91/5, 5/97/2, 5/100/1, 5/103, 5/104, 5/109, 5/114/7, 5/115, 6/14/3, 6/41/1,6/26/9, 6/90/5, 6/83/1, 6/67, 6/65/6, 6/57, 6/53, 6/50, 6/43, 6/44, 6/45, 6/71, 6/73/1,6/75, 6/74, 6/77, 6/78/5, 6/83/1, 6/86/2, 6/87/1, 6/94, 6/95, 6/98, 6/102/4, 6/104,6/106, 6/107, 6/110, 6/11/6, 6/114, 6/118, 6/125/3, 6/129/1, 6/130, 6/133/5, 6/139/2,6/140/4, 6/144/4, 7/18/6, 8/234/2, 8/179/4, 8/239/1, 8/238/2, 8/238/3, 8/118/2,8/121/1, 8/86/4, 8/86/2, 8/233/3, 8/231, 8/229/5, 8/227/5, 8/208/5, 8/227/5, 8/207,8/204, 8/179/3, 8/236/1, 8/239/1, 8/240, 8/242/1, 9/53/6, 9/146/5, 9/141/6, 9/135/2,9/73/5, 9/73/3, 9/68/5, 9/67/6, 9/66, 9/61/2, 9/65/5, 9/56, 9/54/7, 9/54/6, 9/54/2,9/53/4, 9/52/1, 9/41/2, 9/14/3, 9/10/6, 9/6/6, 10/112/3, 10/118/1, 10/121/2, 10/137/1,10/152, 10/70, 10/36/2, 10/30, 10/31, 10/17/3, 10/18/1, 11/24/4, 11/19/4, 11/28/6,11/27, 11/26, 11/22/4, 11/21, 11/133/1, 11/134/1, 12/159/7)Yoksul Derviş, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için; imam, şah, velî, peygamberinkuzuları, evlad-ı resul, Muhammet’in gülşenleri, Muhammet’in iki gözü, MuhammetAli soyu, evlad-ı Ali, Şah-ı Merdanoğlu, Fatma Ananın kuzuları, Fatumatü’z-Zehra’nın ciğer paresi demektedir.“İmam Hasan ile Hüseyin’i görmeye” 6/41/1“Hasan ve Hüseyin şahı” 5/62/2“Hasan Hüseyin velî” 5/60/1“Hasan’la Hüseyin ol gerçek velî” 5/100/1“Peygamberin kuzuları neyledi” 1/16/2, 4/105/7“Evlad-ı resule nasıl kıydılar” 1/17/3, 4/98/10“Muhammet’in gülşenleri” 1/41/10“Hasan Hüseyin’dir gülü goncası” 6/139/2,


291“Muhammet’in iki gözü” 1/33/8“Muhammet Ali soyuna (nasıl kıyarlar)” 8/179/4“Evlad-ı Ali’ye Hak Muahmmed’e” 10/145/5“Şah-ı merdanoğlu İmam Hüseyin” 8/236/1“Fatma Ananın kuzuları” 1/33/7“Fatumatüz Zehra’nın ciğer paresi” 6/83/1Aşığımızın şiirlerinde Hz. Hasan, karısı tarafından zehirlenereköldürülmesiyle geçmektedir.“Ehli beyti Medine’den sürdülerŞah İmam Hasan’a zehir verdilerMasumların kanlarına girdilerYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/4/4“Kerbela’da duydum şahın sesiniGönül çeker şah Hüseyin’in yasınıHasan’a verdiler ağı tasınıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/4/6“Hasan’a verdiler ağı tasınıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/4/6“İmam Hasan içti aguyu” 4/132/7“İmam Hasan’ın içtiği zehir” 6/75/9Âşığımızın aşağıdaki dörtlüğünde Hz. Hasan, Kerbela’ya hayali olarak gelir,kardeşi Hz. Hüseyin’in cesedine sarılır ve onu bu hale getirenlerin kim olduğunusorup onlara beddua eder.“Sarıldı cesede kardeşi HasanDedi kardeş kimdir kolunu kesenİnşallah kim ise hınzıra dönsün


292Yetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/23/73 – Hüseyin, El-Şehid (625 – 680). Hz. Ali’nin oğlu ve Peygamberimizintorunudur. On iki imamın üçüncüsü olarak bilinir. Ehl-i beyt’in beşincisidir. 628yılında doğdu ve 683 Muharreminin onuncu günü Kerbelâ’da şehit edildi. Babasışehit olunca Medine’ye geldi. Muâviye’nin vefatında Yezit’e bîat etmedi. Kûfelilerkendisini çağırıp halife yapmak istediler. Yanındaki 72 kişiyle Irak’a doğru yolaçıktı. Yezit bunu haber alınca Şam’dan Irak valisi Ubeydullah b. Ziyâd’a, onuKûfe’ye sokmamasını emretti. O da Sa’d b. Vakkas’ın oğlu Ömer ile bir ordugönderdi. Ömer, geri dönmesini söylediyse de Hüseyin yola devam etmek isteyinceKerbelâ’da 72 kişi ile birlikte elim bir şekilde susuz bırakıldı ve sonunda zalimceşehit edildi.Şii-Alevi edebiyatlarında Hüseyin’e özel bir yer ayrılmış, hakkında manzumve mensur Maktel-i Hüseyin’ler yazılmıştır. Bütün Müslümanlarca ve özellikleŞiîlerce Muharrem ayında kabri ziyaret edilir. Bazı tarikatlarca muharremiyyelerdüzenlenmiş, özel zikirler yapılmıştır. Hakkında birçok mersiyeler yazılmış, onunçektiği sıkıntılar dile getirilmiştir. 149Hz. Hüseyin’in zatı da soyu da paktır, temizdir.“Zatı, pak-ı nesil İmam Hüseyin” 8/118/2Şiirlerde Hz. Hüseyin’in adı, çoğunlukla Kerbela Olayıyla beraber geçer veÂşığımız Hz. Hüseyin’in sonunun acı olmasına üzülür, kadere sitem eder.“Böyle miydi Şah Hüseyin’in yazısı” 9/54/6Şah Hüseyin, kararından dönmemiş ve Yezit’e biat etmemiştir.“Şah Hüseyin ikrarından dönmediAldı yarenini dedi bismillah” 1/4/3Küfe’ye giden Hz. Hüseyin ve yakınları Yezit’in ordusu tarafından sarılır vesusuz bırakılır.“Ciğerimden çıkmaz oldu sızısıSusuz kaldı Fatma Ananın kuzusu149 PALA, a.g.e., s.230.


293Evvel Ahir böyle imiş yazısıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/7/1“Bir içim su vermedi Ali’nin yavrusuna”1/28/2“Kerbela’da bir tas su bulunmadıŞah Hüseyin’in yardımcısı kalmadı” 1/7/6“Yezitlerde geçmez dünya süsündenŞah Hüseyin’i pişirdiler susundan (susuzluğundan)Ehli beyti seven çıkmaz yasındanYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/9/6Hz. Hüseyin de yanındaki diğer Müslümanlar gibi yiğitçe savaşır.“Şah Hüseyin yezitlere yürüdüDerya yarar gibi safları yardıArkasında üç tek mümin var idiYetiş Allah ya Muhammet ya ÂliGirdi yezitlere bir nağra vurduBu nağrada çadırlarda duyulduKadınlarda birbirine koyulduYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/13/2Hz. Hüseyin’in yanındakilerin sayısı zaman geçtikçe azalır“Hüseyin’in eshabı tek tek eksilir” 1/4/11Âşığımız bu duruma kızar ve peygamberin kuzusu esir mi olur? der.“Esir mi olur peygamberin kuzusu” 8/239/1Savaşın sonuna doğru Yezit’in adamları sayı çokluğundan dolayı galipgelirler ve Hz. Hüseyin’i atından düşürüp, şehit ederler.“Bir avaz geldi de geçtim kendimden


294Baktım Şah Hüseyin düştü atından” 1/14/6Yezit ve adamları, sonunda amaçlarına ulaşırlar ve Hz. Hüseyin’i kanabularlar.“Şah İmam Hüseyin’e ettiler zulüm” 8/227/5“Şehitler yanına düşmüş yatıyorŞah Hüseyin alkanlara batıyorMasumlar feryadı ciğer deliyor” 1/14/10“Yezit kanımızı döktü türabaDü cihanın gülü döndü harabaYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/10/2Hz. Hüseyin, Ehl-i Beyt’in gülüdür, Kerbela’nın gülüdür.“Soldurdular Kerbela’nın gülünü” 11/24/4“Soldurdular Ehl-i Beyt’in gülünü” 9/54/3Muharrem ayının on birinci (Cuma) gününe denk gelen Âşığımızı ve tümMüslümanları derinden yaralayan bir olaydır.“Muharremin on birinci cumadanCenabı Hüseyin göçtü dünyadanAllah’ım ayırma bizleri ondanYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/21/7“İçim yanar şah Hüseyin deyinceYetiş Allah ya Muhammet ya Âli”1/13/3“Cenabı Hüseyin’e kefen sardılarKâfirlerde etrafına aldılarKerbela’da bir kimsesiz kaldılarYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/14/3“Kerbela’da duydum şahın sesini


295Gönül çeker şah Hüseyin’in yasınıHasana verdiler ağı tasınıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/4/6Âşığımız, Yezit ve adamlarının Hz. Muhammet’in sözüne uymayıp O’nunehl-i beytini yok ettiklerini söyler.“Bakmadılar Muhammet’in sözüneOd vurdular ehli beytin özüneKıydılar Hüseyin’in nurlu yüzüneYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/4/5Hz. Hüseyin’e iki cihanın gülü diyen Âşığımız, Hz. Hüseyin’i savaşın ensonunda katleden Amri Nashi ile hayali olarak harbe tutuştuğunu söyler.“Amri Nahsi ile dutuşduk harbeYezit kanımızı döktü türabaDü cihanın gülü döndü harabaYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/10/2Kerbelâ’ya hayali olarak Hz. Muhammet, Hz. Ali, Hz. Hasan gelir. Hz.Muhammet, Hz. Hüseyin’in kanlı bedenini görür, ağlar ve bağrını taşla döver.“Dedesi bağrını dövdü taş ileAğlar inler Ahmet gözü yaş ile” 1/23/7Daha sonra Hz. Muhammet, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin’i hayali olarak dizineoturtur.“Şah Hasan, Hüseyin’i almış dizine” 5/11/1Hz. Ali de, atı düldül ve kılıcı Zülfikar’la Kerbela’ya hayali olarak gelir.Âşığımız, Hz. Ali’den düldülünü düşmana sürüp, kılıcını Yezitlere sallamasının artıkvaktinin geldiğini söyler.“Bir kişi var içlerinde heybetli


296Baktım şah–ı merdan Hazreti AliAh Hüseyin’im dedi sürdü düldülüYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/23/4“Yetiş Şahım Ali, Hüseyin’in hanıAlkana belendi onurlu teniSalla Zülfükâr’ı geldi zamanıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/18/6Hz. Hasan, Kerbela’ya gelip Hz. Hüseyin için dua eder, Hz. Hüseyin’in kanlıcesedine sarılıp ağlar, ravzanın içi gözyaşıyla dolar ve Hz. Hüseyin’e bunlarıkendisine yapanın kim olduğunu sorar.“Dua eder İmam Hasan” 1/36/6“İmam Hasan, Hüseyin’e sarıldıRavzanın içine gözyaşı dolduKardeşim Hüseyin bize gel dediSarıldılar birbirine ah u vah” 1/3/6“Sarıldı cesede kardeşi HasanDedi kardeş kimdir kolunu kesenİnşallah kim ise hınzıra dönsünYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/23/7“Şah Hasan Hüseyin’i almış dizine” 5/11/1Hz. Hüseyin’in annesi Hz. Fatma gelir, oğlunu yüzünden öper, Ninesi Hz.Hatice gelir, “Yavrum Hüseyin diye ah eder.”“Annesi Fatuma öptü yüzündenKanlı yaşlar revan oldu gözündenValidesi Küpra yanar özündenYavrum Hüseyin’im deyi eder ah” 1/3/5


297Hz. Hüseyin’in katledilmesine melekler, kurtlar kuşlar ah eder, feryat eder.“Meleklerin sesi bağrımı deldiYa Hüseyin diye hep feryat gıldıKurt kuş mahluk bile dedi ahu ah” 1/3/10Hz. Hüseyin’in eşi Hz. Şehrüban, “Ah Hüseyin” diye şaçını başını yolar,ağlar, bağrına taş vurur.“Ya Hüseyin deyip ağlar ŞehrubanMüinimiz olsun cenabü Allah” 1/3/10“Daşlar vurup bağrın deler ŞehrübanHüseyin’im deyi meler ŞehrübanBaşından saçım yolar Şehrüban” 1/8/3Hz. Hüseyin’in kız kardeşi Gülsüm de “Ah Hüseyin” der dolaşır, Hz.Hüseyin’i bulmaya çalışır.“Ah Hüseyin deyi dolaşır GülsümKırmızı kanlara beleşir GülsümHüseyin’i bulmağa çalışır Gülsüm” 1/8/7Âşığımız, “kerb ü bela”da yani “bela yeri”nde Hz. Hüseyin ile berabersabrederek Allah’a sığınarak belaya karşı durduğunu ve o günden bu güne “Hüseyin”deyip ağladıklarını söyler.“Çekdik göçümüzü kerb ü belayaHüseyin ile karşı durduk belayaSabır edip sığınırız MevlayaYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/10/1“Hanı gerçeklerin Sultanı hanıKerbela Çölü’nde döküldü kanıHer şam u saharda hem dün ü güni


298Şah Hüseyin der de yanar ağlarız” 1/17/2Âşığımız, Kerbela’nın Hüseyin’i hatırına, yaşanılan olaylar hatırına Allah’tanbağışlanmayı diler“YOKSUL Divaniyem hazin söz ileGeldim dergâhına ası yüz ileHüseyin-i Kerbela için affeyleYetiş Âllah ya Muhammet ya Âli” 1/24/7Âşığımız, Kerbela olayına, Hz. Hüseyin’in katledilmesine mümin olan herkişinin ağlayacağını ve bu olaydan sonra yüzlerinin gülmediğini, hatta kendi adınında Sefil Hüseyin olduğunu söyler.“Sefil Hüseyin’dir sorulmaz adım” 5/103/2“Mümin olan sana ağlar Hüseyin” 5/115“Şah Hüseyin’den beri gülmez yüzümüz”5/48/5“İmam Hüseyin’in derdine yandık” 8/208/5Yoksul Derviş’in Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için yazdığı Mersiye’leri vardır,bunlardan birini buraya alıyoruz.MERSİYEKerbela çölüne varanOn iki gün susuz duranHakkın rahmetine erenHasan ile Hüseyin’dirAhirete susuz gidenHakk’a canın fedâ edenHer dertlere sabır edenHasan ile Hüseyin’dir


299Sağlığından umudunuKesti dedi dünya fâniTutan odur hak emriniHasan ile Hüseyin’dirKerbela’ya göç eyleyenDerdini Hakk’a söyleyenGözyaşın umman eyleyenHasan ile Hüseyin’dirKerbela’da serden geçenSağlığında kefen biçenCennet kapıların açanHasan ile Hüseyin’dirTeşrif-i bekaya gidenHakka can baş feda edenÜmmete Kevser dağıtanHasan ile Hüseyin’dirEşit kardeş dinle sözüAlkan olan nurlu yüzüKan ağlayan iki gözüHasan ile Hüseyin’dir


300Muhammet Selver kızınaYüzümü sürsem yüzüneSusundan yanan özüneHasan ile Hüseyin’dirYoksul, suyu vermedilerHüseyni koy vermedilerKimse halin sormadılarHasan ile Hüseyin’dir4 – Zeynel Âbidin (659–719). Hz. Ali’nin torunudur, On iki imamlarındördüncüsüdür. Üçüncü imam Hüseyin’in oğludur, doğum yılı konusunda yazılıbelgelerde verilen bilgiler pek birbirini tutmaz. Kerbela Hadisesi esnasında ayaktaduramayacak derecede hasta olması ve çadırdan çıkamaması sayesinde sağ kalmıştır.Hişam bin Abdülmelik’in buyruğu üzerine zehirlettirdiği, ölümünün bu yüzdenolduğu söylenir. 150Zeynel Abidin, Zeynel Aba, İmam Zeynel, Abidin:(1/24/5, 1/18/2, 1/20/1, 1/21/4, 1/28/3, 1/28/1, 1/18/1, 1/27/12, 1/15/9, 1/39/7,1/13/10, 1/13/11, 1/9/7, 1/14/1, 1/37/3,1/37/2, 1/39/7, 1/40/8, 1/15/9, 1/27/12, 1/18/1,1/28/1, 1/28/3, 1/21, 1/20/1, 1/18/2, 1/24/5, 4/20/5, 4/33/6, 4/35/3, 4/15/2, 4/105/3,5/100/3, 5/62/3, 5/115, 5/22/7, 5/114/2, 5/41/6, 5/103/2, 5/44/2, 5/100/3, 5/62/3,5/51/6, 6/78/6, 6/73/3, 6/106/5, 6/104/6, 6/130/2, 6/94/4, 6/110/5, 6/118/3, 6/107/4,6/133/5, 6/57/5, 6/56/2, 6/45/1, 6/44/1, 6/41/1, 6/14/1, 6/78/6, 8/242/2, 8/121/2,8/228/3, 8/230/4, 8/239, 8/240/4, 9/135/6, 9/53/3, 9/54/2, 9/135/6, 10/144/02,10/152/7, 10/30/3, 11/24/1, )150 EYUPOĞLU, a.g.e., s.83.


301Âşığımız, Zeynel Abidin’in, Kerbela Olayından sağ kurtuluşunu şiirlerindeanlatır ve Zeynel Abidin’e duyduğu sevgiyi dile getirir. Allah’tan onu ZeynelAbidin’den ayırmamasını ister.“Hasta Zeynel Aba çadırda kaldı” 1/20/1“Açmadı gözünü Zeynel Abidin” 1/21/4“Serverim Şah İmam Zeynel Aba’dır” 5/100/3“Zeynel Aba yanık yanık inledi” 1/13/10“Zeynel Aba padişahtan” 4/35/3“Zeynel Abidin’e sürelim yüzler” 4/33/6, 5/114/2“Zeynel Abidin’e zulüm ederler” 8/240/4“Zeynel Abidin’i yâd eyleyelim” 6/14/1“Zeynel Abidin’den ırma Allah’ım” 6/41/1“Şahım Zeynel Abidin derdime derman” 5/41/6“Zeynel Aba, Bakır Cafer cemine” 6/106/5, 6/73/35 – Muhammed Bâkır (677 – 733). İmam Zeynel Âbidin’in oğludur.Beşinci imamdır. Bilgisinin genişliği, derinliği ile ün yapmış, çevresini etkilemiş birkimse olarak bilinir. Ümeyyeoğullarının yönetimi ellerinde bulundurdukları birdönemde yaşadığından, Müslümanlar arasında çıkan birçok üzücü olaya tanık olmuş,Hz. Ali soyuna yapılan haksızlıkları görmüştür. 151Bakır: 1/37/4, 1/42/1, 4/20/5, 4/88/5, 4/116/3, 4/98/1, 4/34/1, 4/35/3, 5/51/6,5/62/3, 5/59/5, 5/100/3, 5/114/4, 5/19/5, 5/22/7, 5/41/6, 5/44/4, 6/73/3, 6/106/5,6/107/5, 6/110/4, 6/114/2, 6/130/3, 6/133/6, 6/105/1, 6/78/7, 6/41/2, 6/41/6, 6/45/2,6/50/3, 6/53/4, 6/14/2, 8/242/2, 8/121/2, 10/144/2, 10/152/7, 10/30/5.İmam Muhammet Bakır’ın adı, Âşığımızın şiirlerinde genellikle diğerimamlarla beraber geçmiştir. Yalnız olarak geçen yerlerde ise Âşık ona olansevgisini dile getirmiştir.“İmam Bakır’a çağlarım” 1/37/4151 EYUPOĞLU, a.g.e., s.83.


302“İmam Bakır’a teslim et bizi” 4/98/1“Bakır’a Cafer’e durdum niyâza” 4/34/1, 5/114/4“Şah Muhammet Bakır bize abadır” 5/100/3“Bakır, Kazım, Rıza özüm” 5/19/5“İmam Bakır Hüdâ ile” 6/110/4“Bakır, Cafer irşadımız” 6/57/6“Zeynel Aba, Bakır, Cafer cemine” 6/106/5, 6/73/36 – Ca’fer-i Sâdık (699 – 765). On İki İmam’ın altıncısıdır, beşinci İmamMuhammed Bakır’ın oğludur. Bilgisinin derinliği ile On İki İmam arasında önemlibir yeri vardır. Ca’fer-i Sâdık inançlarını düzenli bir biçimde anlattığından,görüşlerini belli kurallara bağladığından dolayı Alevîlik’in bir «mezhep» olarakkurucusu sayılır, bu nedenle bütün Alevî kuruluşlar, özellikle Bektaşiler kendilerinin«Ca’fer-i mezhebi»ne bağlı olduklarını söylerler. Din, iman konularını işleyen on beşkitabının olduğunu yazılı kaynaklardan öğreniyoruz. Ancak bu kitapların çoğugünümüze kalmamıştır. Alevîler arasında en önemli kitabı, kendi adına düzenlenen,«Buyruk»tur. Kimi araştırıcılar bu kitapları Ca’fer-i Sâdık’ın yazmadığını,çevresinde toplananlara söylediği sözlerin, yaptığı konuşmaların derlenmesi sonucuortaya çıktığını, pek azını kendisinin yazıya geçirdiğini söylerler. 152Cafer-ı Sadık: 1/42/1, 4/95/4, 4/88/5, 5/51/6, 5/95/5, 5/62/3, 5/100/3,5/114/4, 5/17/2, 5/19/4, 5/22/7, 5/41/6, 5/44/4, 5/46/4, 6/41/6, 6/45/2, 6/50/3, 6/53/5,6/57/6, 6/14/2, 4/34/1, 4/34/7, 6/130/3, 1/37/5, 6/110/6, 6/41/2, 6/73/3, 6/106/5,6/133/6, 6/114/3, 6/105/1, 6/102/5, 8/242/2, 8/121/2, 8/121/2, 10/144/2, 10/152/7,10/30/5.Cafer-ı Sadık’ın adı, Âşığımızın şiirlerinde genellikle diğer imamlarla berabergeçmiştir. Yalnız olarak geçen şiirlerde ise Âşık ona olan sevgisini dile getirmiştir.Âşığımızın bağlı olduğu Kadirîlik silsilesi Cafer-ı Sadık’tan gelmektedir.“Ol şah-ı imam CaferiEvliyaların rehberi” 4/34/7152 EYUPOĞLU, a.g.e., s.83.


303“Bakır, Cafer bu dergahtan” 4/35/3“Cafer dergahında bülbüller şakır” 4/25/5“İmam-ı Cafer’den sürülüp geldi” 5/17/2“İmamlar imamı Cafer aşkına” 5/44/4“İmam-ı Cafer’dir zikrim özüm” 6/130/3“Mesebimiz Cafer’dir” 1/37/5“Mezhebim Caferi, tac-ı dibadır” 5/100/3“Cafer, Kazım, Rıza, Taki” 6/110/6“İmam Kazım, İmam Cafer hakkı içün” 6/41/2“İmam-ı Caferi sadıktır özüm” 6/114/3“Bakır, Cafer irşadımız” 6/57/67 – Musa Kâzım (645 – 799). Yedinci imamdır, babası altıncı imam olanCa’fer-i Sâdık’tır. İbadet, Tanrı yolunda iyilik etmeye, halka yardımcı olmayabüyük önem verdiği söylenir. Kimi kaynaklar, dünya işlerinden el çekerek kendiniibadete vermeyi, dünya işleriyle çok ilgilenmemeyi öğütlediğini, yaşama biçimininde böyle olduğunu bildirir. Çevresinde toplananlardan büyük saygı gördüğü, onlarıdin konularında aydınlattığı, çağındaki devlet adamlarının ilgilerini çektiğikaynaklarca bildirilir. 153Musa Kazım: 1/37/5, 1/42/1, 3/10/5, 4/116/3, 4/98/1, 4/15/3, 4/120/6, 4/33/7,4/34/1, 4/35/4, 4/188/5, 5/19/5, 5/22/7, 5/51/7, 5/62/4, 5/100/4, 5/114/3, 5/114/4,5/44/7, 6/25/7, 6/53/5, 6/110/6, 6/133/6, 6/105/1, 6/94/6, 6/78/8, 6/73/4, 6/41/2,6/45/2, 6/50/4, 6/57/6, 8/242/3, 6/14/2, 6/107/6, 6/130/3, 6/106/5. 8/121/2, 10/144/1,10/152/7.İmam Musa Kazım’ın adı, Âşığımızın şiirlerinde genellikle diğer imamlarlaberaber geçmiştir. Yalnız olarak geçen yerlerde ise Âşık ona olan sevgisini dilegetirmiştir.“Musa Kazım’ı görsem” 6/94/6153 EYUPOĞLU, a.g.e., s.83.


304“Musa Kazım bünyadımız” 6/57/6“Musa-i Kazım’a sürelim yüzü” 4/98/1“İmam Musa Kazım, Rıza” 5/51/7“Hürmet hakkı için Musa Kazım” 4/33/7, 5/114/3“İmam Kazım Musa, Rıza aşkına” 5/44/7“Cafer, Kazım, Rıza, Taki” 6/110/6“İmam Kazım, Rıza selver” 6/133/68 – Ali Rıza (765 – 818). On İki İmam’ın sekizincisidir, yedinci imam MusaKâzım’ın oğludur. Bir süre Halife Memun’un yanında görev aldı. Bunun üzerine,yönetim Alevîlerin eline geçti diyerek, Memun’un amcası ayaklandı, Ali Rıza Tûsilinde bilinmeyen bir nedenle ölünce ya da öldürülünce ayaklanma durdu. TürbesiŞiilerce ziyaret edilen önemli yerlerden biridir. Ali Rıza’nın geniş bilgili biri olduğu,din konusunda, özellikle şeriatla ilgili kitaplarının bulunduğu yazılı kaynaklarcabildirilir. 154Ali Rıza: 1/42/1, 1/37/5, 3/10/5, 4/116/3, 4/15/3, 4/20/6, 4/34/1, 4/35/4,4/88/5, 5/59/5, 5/21/1, 5/19/5, 5/41/6, 5/62/4, 5/22/7, 5/51/7, 5/114/4, 5/44/7,6/33/7,6/94/6, 6/26/7, 6/45/2, 6/51/3, 6/57/6, 6/41/3, 4/95/4, 6/107/6, 6/133/6, 6/105/1,6/78/8, 6/73/4, 6/50/4, 6/14/2, 6/107/6, 6/130/4, 6/114/3, 6/106/5, 8/121/2, 10/144/1,10/152/7.İmam Ali Rıza’nın adı, Âşığımızın şiirlerinde genellikle diğer imamlarlaberaber geçmiştir.“İmam Ali Rıza bizi affeyle” 6/107/6“İmam Musa Kazım, Rıza” 5/51/7“İmam Kazım Musa, Rıza aşkına” 5/44/7“Kazım hürmetine hem İmam Rıza” 4/34/1, 5/114/4“Cafer, Kazım, Rıza, Taki” 6/110/6“İmam Kazım, Rıza selver” 6/133/6154 EYUPOĞLU, a.g.e., s.83.


3059 – Muhammed Takî (811 – 835). Sekizinci imam Ali Rıza’nın oğludur, Onİki İmam’ın dokuzuncusudur. Bir süre Memun’un yanında görev almış, sonra gençyaşta ölmüştür. Kimi İslâm tarihçileri, çocuğu olmadığından, Memun’un buyruğuüzerine gizlice karısının eliyle zehirlendiğini söylerlerse de bu durum biraz karışıktır.Kimi kaynaklar bu olayı yalanlar. 155Taki, Naki: 1/42/1, 1/37/5, 4/15/3, 4/34/2, 4/35/5, 4/95/4, 4/20/6, 4/88/5,4/95/4, 5/114/5, 5/52/1, 5/59/5, 5/62/5, 5/104/4, 5/62/5, 4/116/3, 5/19/5, 5/19/7,5/21/1, 5/23/1, 5/26/9, 5/14/2, 5/41/6, 6/105/2, 6/95/2, 6/95/1, 6/79/1, 6/78/9, 6/77/6,6/41/3, 6/44/3, 6/45/3, 6/50/4, 6/53/7, 6/58/1, 6/58/1, 6/106/5, 6/107/7, 6/114/4,6/134/4, 6/134/1, 6/110/6, 8/243/5, 8/121/2, 8/121/2, 10/30/5, 10/144/1, 10/152/7.İmam Muhammed Takî ve Ali Nakî’nın adı, Âşığımızın şiirlerinde genelliklediğer imamlarla beraber geçmiştir.“Cafer, Kazım, Rıza, Taki” 6/110/6, 10/104/1“Kazım, Rıza, Taki, Naki’dir selver” 4/88/5, 8/121/2“Kazım Rıza, Taki, Naki’nin şahı” 4/20/6“Taki, Naki, Asker medet” 5/23/1“Taki, Naki, ehli beytin hakk içün” 6/44/3“Şah Taki, Naki ile katarı çeken” 4/15/3“Taki niyazım ya Allah Allah” 5/19/5“Taki meleklerin şahı” 5/62/5“Taki, Naki ile daima sözüm” 6/130/4“Taki ile Naki söylensin” 6/45/3“İmam Taki’ye dost olsam” 6/95/110 – Ali Nakî (829 – 868). On İki İmam’ın onuncusudur, dokuzuncu imamMuhammed Takî’nin oğludur. İmamlık süresince din konularında yaptığı155 EYUPOĞLU, a.g.e., s.84.


306açıklamaları, yorumları, öğütleri, yol gösterici sözleri sonradan toplanmış üç kitapolarak düzenlenmiştir. 156“Kazım, Rıza, Taki, Naki’dir selver” 4/88/5, 8/121/2“Kazım Rıza, Taki, Naki’nin şahı” 4/20/6“Taki, Naki, Asker medet” 5/23/1“Taki, Naki, ehli beytin hakk içün” 6/44/3“Şah Taki, Naki ile katarı çeken” 4/15/3“Taki, Naki ile daima sözüm” 6/130/4“Taki ile Naki söylensin” 6/45/3“İmam Naki ile eylerim niyet” 6/114/4“Affet, İmam Ali, Naki aşkına” 5/44/711 – Hasan Askeri (846 – 874). On İki İmam’ın on birincisidir, onuncuimam Ali Nakî’nin oğludur. İmamlığı süresince çevresinde toplananları dinkonularında aydınlatmaya, onlara gerekli bilgileri, öğütleri vermeye çalıştığını, bualanda dört kitabının bulunduğunu yazılı kaynaklardan öğreniyoruz. 157Hasan Asker: 1/42/1, 1/16/11, 4/34/2, 4/35/5, 4/15/4, 4/42/4, 4/88/5,5/114/5, 5/19/7, 5/23/1, 6/41/3, 6/44/3, 6/45/2, 6/79/6, 6/107/7, 10/30/5, 6/105/2,6/73/6,“Hasanü’l Asker’e ederim niyaz” 6/79/6“İmam Naki, Asker din selverinden” 4/95/4,“İmam Asker’e divan duruldu” 4/15/4“Asker, Mehdi sensin özüm” 5/21/1“İmam Asker, Mehdi devan hakkı içün” 6/41/3“Taki, Naki, Asker medet” 5/23/1156 EYUPOĞLU, a.g.e., s.85.157 EYUPOĞLU, a.g.e., s.86.


30712 – Muhammed Mehdî (870 – 878). On birinci imam olan HasanAskeri’nin oğludur, imamların sonuncusu sayılan On İkinci İmam’dır. Çok küçükyaşta imam seçilmiş, kısa bir süre sonra ortalıkta görünmez olmuştur. Onun budurumu Alevîlik’te geniş yorumlara yol açan bir inancın doğmasını sağlamıştır.Bütün Alevî kuruluşlar bu konuda birlik içindedirler. Bu yaygın inanca göre Mehdiölmemiştir, gizlilikler ülkesine (gayb âlemine) çekilmiştir. Onun gerçek görevi, dahasonra, Tanrı’nın uygun gördüğü bir çağda başlayacaktır. Günün birinde Mehdi bugayb âleminden görünüş alanına çıkacak, yeryüzüne gelecek, bütün insanlarınmutlulukları için gerekenleri yapacaktır, kötülükleri, dengesizlikleri, haksızlıklarıortadan kaldıracaktır. Mehdi belli bir sürenin değil bütün zamanın imamıolduğundan ona «imam-i zaman» denir. Babası Hasan Askeri öldüğünde, çocukolmasına karşılık, Mehdi namazını kıldırmış, bir süre ortalıkta görünmez olmuştur.Küçük gizlenme anlamına gelen, yetmiş yıl sürdüğü söylenen bu döneme «gaybubetisuğra» denir. Bu sürede yerine dört görevli (naib) bırakmış, ümmetine bunlararacılığı ile gerekli buyrukları göndermiştir. «Kıyamet»e yakın saklandığı yerdenortaya çıkacak, Tanrı’nın verdiği görevi yerine getirecektir. Buna da «büyükgizlenme» anlamında «gaybubet-i kübra» denir. Bu sürelerin ilki olan yetmiş yıllıkgizlenme boyunca, Mehdi yetkili kimselere birkaç kez görünmüş, tanrısal bir ülkedeyaşadığını bildirmiş sayılır, böyle inanılır.Mehdi’nin varlığında biçimlenen bu insan-üstü durumun benzerlerini ötekiimamlarda da görürüz. Bu inanç düzeninin Ali’den başlayan on ikinci imamdabitmesiyle imamlık daha ilginç bir anlam kazandı.Mehdi, halk kesiminde olağanüstü bir öykü niteliğinde yayılmış,benimsenmiştir. Bunun çok değişik nedenleri vardır. Bu nedenlerin başında,«kıyamet»in yaklaşacağı gün, Tanrı’nın göndereceği bir görevlinin insanlara çağrıdabulunacağı konusunda, Kur’an’da bildirilen, bir olaydır. Halk düşüncesi, halk inancıbu iki olayı birleştirerek bir inanç varlığı durumuna getirmiş, bilerek veyabilmeyerek Bektaşilik’e yardımcı olmuştur. Nitekim Anadolu köylerinde, çokluk,Bektaşilik’in inandığı Mehdi ile Kur’an’da geçen kıyametle ilgili olay birbirinekarıştırılır. 158158 EYUPOĞLU, a.g.e., s.86.


308İmam Mehdi: 1/37/8, 4/34/2, 4/42/4, 4/88/5, 4/95/4, 5/114/5, 5/52/1, 5/62/6,5/19/7, 6/53/7, 6/41/3, 6/44/3, 6/32/9, 6/45/4, 6/14/3, 6/26/9, , 6/125, 10/121/3,8/243/5, 8/121/5.İnanışa göre on ikinci imam Mehdi bir gün tekrar dünyaya gelecektir.Âşığımız da İmam Mehdi’nin geleceği zamanı beklemektedir, ayrıca İmam Mehdiadlı “Mehdi Rasul gelir bir gün” nakaratlı bir şiiri de vardır.“Mehdi resul doğar iş bu cihana” 10/121/3“Gözlerim efendim Mehdi devrinden” 4/95/4“Mehdi resul sahip zaman” 10/30/6“Yetiş Hazreti Mehdi” 6/32/9“Medet şahım Mehdi medet” 5/62/6“Hu İmam Mehdi devrine” 5/52/1“Mehdi selverim ya Allah Allah” 5/19/7“Niyazım Mehdi pirine” 6/45/4“Beklerim Mehdi serveri” 6/29/9MEHDİ RESULAç gözünü gafil insan,Mehdi Rasul gelir birgün,Kavariç kökünü kesen,Mehdi Rasul gelir bir gün.Mahdi Rasul- sahib zaman,Kurulur bir ulu divan,Münkirlere vermez aman,Mehdi Rasul gelir bir gün.


309Mehdi Rasul sancağını,Çeker livail hamd dini,Alır Hüseynin kanını,Mehdi Rasul gelir bir gün.Mehdi gelir bugün yarın,Kökü kesilir münkirin,Bayramıdır gerçeklerin,Mehdi Rasul gelir bir gün.Elbet gelir Mehdi bir gün,Müminlerde eder düğün,Münkirlerin gözü kan kin,Mehdi Rasul gelir bir gün.Alıp Zülfikar’ı çalan,İnkârları iki bölen,Devri tamam olup gelen,Mehdi Rasul gelir bir gün. 6/125


310DOKUZUNCU BÖLÜMKERBELÂ OLAYI VE KERBELÂ ŞEHİTLERİA- KERBELÂ OLAYIHz. Hüseyin, Hz. Muhammet’in torunu, Hz. Ali ve Hz. Fatıma ikinci oğludur.Hicretin dördüncü yılı Şaban ayının üçüncü günü Medine’de gözlerini dünyaya açtı.Künyesi Ebu Abdullah’tır; lakabı ise Seyyid’üş- Şüheda’dır.Hz. Hüseyin yaklaşık yedi yıl Hz. Muhammet’in, otuz yıl Hz. Ali’nin, on yılda Hz. Hasan’ın hayatları zamanında yaşamıştır. Hicretin 50. yılında Hz. Hasan’ınmazlumca şehit edilmesinden sonra hak yolunun takipçilerinin önderliğiniüstlenmiştir.Hz. Hüseyin’in imamet dönemi, Muaviye’nin hüküm sürdüğü dönemerastlamaktadır. Hz. Hasan’ın Muaviye ile yapmış olduğu sulh sırasında, Hz. Hüseyinde Muaviye'ye karşı kardeşiyle aynı tavrı takınmıştır. Çünkü o dönemde, Hz.Hasan’ın çabasıyla hakla batıl Müslümanlar için tanınmış ve İslam’ın esası henüzciddi bir tehlikeye maruz kalmamıştı.Hz. Hasan’ın, halife Muaviye ile imzaladığı sulh anlaşmasına göre,Muaviye’den sonra halife seçimle başa geçecekti. Hz. Hasan, bu olaydan belli birsüre sonra şüpheli bir şekilde zehirlenerek öldürülür.Muaviye, oğlu Yezit’i kendisinden sonra halife olarak tayin etmeye kararverdi. Böyle bir işin gerçekleşmesinden emin olmak için kendisi daha hayatta iken,oğlu Yezit’e halktan biat almak istedi ve herkesten önce kendisi, oğlu Yezit’e biatetti. Yezit, babası tarafından Müslümanların başına halife tayin edildiği gündenitibaren İslam’ın esası ciddi bir şekilde tehlikeye maruz kaldı.İbn-i Sa’d, Tabakat adlı eserinde şöyle yazıyor: “Hüseyin bin Ali, Yezit’e biatetmeyen şahıslardandı. Sonra şöyle ekliyor: Muaviye hicretin 60. yılında öldüğündeoğlu Yezit hilafet makamına oturdu, halk da ona biat etti.”


311Sonra Yezit, Medine’nin hâkimine şöyle bir mektup yazdı: “Halkı çağırarakonlardan biat al. İlk önce Kureyiş’in büyüklerinden başla; onların ilki de Hüseyin binAli olsun.”Medine’nin hâkimi, Hz. Hüseyin’den biat almak isteyince, Hz. Hüseyincevabında şöyle dedi:“Biz, nübüvvet Ehl-i Beyt’i ve risalet madeniyiz. Yezit ise fasık, şarap içen veadam öldüren birisidir. Benim gibi birisi onun gibi bir kimseye biat etmez...”Hz. Hüseyin, başka bir sözünde de şöyle dedi: “Artık İslam’la vedalaşmakgerekir; çünkü ümmet Yezit gibi bir yöneticiye duçar olmuştur ...”Mes’udî şöyle yazıyor: “Yezit, ayyaş birisi idi; köpek, maymun ve avcıkuşları besliyordu; içki içiyordu... Onun zamanında, Mekke ve Medine’de şarkı vezina yaygınlaşmış, halk açıkça içki içmeye başlamıştı.”Onun halka karşı davranışları hakkında da şöyle yazıyor: Firavun, halkın işihususunda ondan daha adil, yakın ve uzak insanlar hakkında ise ondan daha insaflıidi.Hz. Hüseyin, Medine’nin ortamını karışık görünce, o şehirde kalmayı uygungörmeyip hicretin 60.yılı Recep ayının sonuna iki gün kala; pazar günü ailesi vedostlarıyla birlikte Mekke’ye doğru hareket etti.Hz. Hüseyin, hareketinin hedefini, kardeşi Muhammet bin Haneffiye’yeyazdığı bir vasiyette şöyle açıklamıştır: “Ben azgınlık, makam, fesat ve zulümyapmak için Medine’den ayrılmadım. Ben ceddimin ümmetini ıslah etmek, iyiliğiemretmek kötülükten sakındırmak, ceddim Resulullah ve babam Ali bin Ebu Talib’inyolunda gitmek için o şehirden ayrıldım...”Hz. Hüseyin, Şaban ayının üçüncü gününün Cuma akşamı (yani beş günsonra) Mekke'ye vardı.Kûfe halkı, Muaviye’nin ölümünü ve Hz. Hüseyin’in Yezit’e biat etmektenkaçındığını öğrendiklerinde pek çok mektuplar yazıp imzalayarak Hz. Hüseyin’iKûfe’ye davet ettiler.


312Onlar mektuplarında Hz. Hüseyin’e şöyle yazdılar: “Biz senin yolunubekliyoruz, kimseye biat etmemişiz, senin yolunda can vermeye hazırız, senin içinonların cuma ve cemaat namazlarına katılmıyoruz.”Hz. Hüseyin, Kûfe halkının isteklerine olumlu cevap vererek, Ramazanayının yarısında, amcası Ukeyil’in oğlu Müslim Bin Ukeyil’i Kûfe’ye gönderdi.Müslim’i Kûfe’ye gönderdiğinde ona şöyle dedi: “Kûfe halkının yanına git, eğeryazdıkları doğru ise, sana kavuşmamız için bize haber gönder.”Müslim, Şevval ayının beşinci günü Kûfe’ye vardı. Onun Kûfe’ye gelmehaberi, şehirde yayılınca on iki bin kişi, diğer bir görüşe göre ise on sekiz bin kişionun vasıtasıyla Hz. Hüseyin’e biat ettiler. O bu durumu Hz. Hüseyin’e bildirerekHz. Hüseyin’in Kûfe’ye gelmesini istedi.Kûfe’de yaşanan olayların haberi Yezit’e ulaşınca, Yezit ilk etapta Kûfe’ninhâkimi olan Numan bin Beşiri azledip, Ubeydullah Bin Ziyad’ı onun yerine atadı veMüslim bin Akil’i yakalatıp öldürülmesini emretti. Diğer taraftan da, Hz. Hüseyin’i,Mekke’de gafil avlayıp öldürmek için kendi adamlarını seferber etti.Hz. Hüseyin, bu komplodan haberdar olunca, Allah'ın evi Kâbe’nin kutsiyetve hürmetini korumak için, hac amellerini aceleyle bitirip, hicretin 60. yılı Zilhicceayının sekizinci günü ailesi ve yakınlarıyla beraber Mekke’den ayrılarak Irak’a doğruhareket etti.İbn-i Abbas, Kerbelâ vakıasından sonra bir mektubunda şöyle yazıyor: “Şunuhiçbir zaman unutmayacağım ki, sen Hüseyin bin Ali’yi, Peygamberin hareminden(Medine’den) Allah’ın haremine (Mekke’ye) sürdün, orada da onu gafil avlayıpöldürmek için, bazı adamlarını gizlice gönderdin. Sonra onu Allah’ın haremindenKûfe’ye sürdün. Hz. Hüseyin, Mekke’nin en aziz insanı olmasına rağmen üzgün birşekilde Mekke’den ayrıldı. Eğer Mekke’de kalarak orada kan dökülmesini isteseydi,Mekke ve Medine halkının tümünden daha çok taraftarı olurdu. Ama o, Allah’ın evive Resulullah’ın hareminin saygınlık ve ihtiramını korudu; ama sen onlarınhürmetini ve saygınlığını korumadın. Çünkü sen, haremde onunla savaşmak için bazıadamlarını Mekke’ye gönderdin.”Ubeydullah, Müslim bin Akil’i ve ona sığınak veren Hani bin Urve’yiKûfe’de yakalayıp feci bir şekilde şehit etti.


313Ubeydullah, Hz. Hüseyin’in Kûfe’ye geldiğini öğrenince, Hz. Hüseyin’inordusunu gözetimi altında tutmak için, Hür bin Yezid-i Riyahi’nin komutasında birorduyu “Kadisiyye” bölgesine gönderdi. Hür Bin Yezit, “Şeraf” denilen bir bölgedeHz. Hüseyin’le karşılaştı, aralarında bazı konuşmalar geçti. Hz. Hüseyin, iki hurcun(heybe) dolusu olan Kûfelilerin mektuplarını Hür Bin Yezit’e gösterdi ve onlarınkendisini davet ettiklerini söyledi. Sonra kendi yoluna devam etti.Hicretin 61. yılı Muharrem ayının ikinci günü “Neyneva” bölgesine vardılar.Bu bölgede oldukları vakit İbn-i Ziyad’ın elçisi Hür Bin Yezit’e bir mektup getirdi.Mektubun içeriği söyle idi: “Bu mektubum sana ulaşır ulaşmaz ve elçim senin yanınagelir gelmez, Hüseyin’i baskı altına al ve onu sığınak ve suyu olmayan bir çöle sür.”Hür Bin Yezit, İbn-i Ziyad’ın emri doğrultusunda Hz. Hüseyin’in kafilesini“Kerbelâ” denilen bölgede durdurdu. Ertesi gün Ubeydullah bin Ziyad’ın elçisi olanÖmer Bin Sa’d da dört bin savaşçıyla Kerbelâ’ya geldi.Şunu hatırlatmak gerekir ki, Hür Bin Yezit, Hz. Hüseyin’in şahadetindenönce kendi yaptığından pişman olup tövbe etti ve Hz. Hüseyin’i savunmak üzereşahadete erişti.Ömer bin Sa’d, Aşura gününe üç gün kala, Hz. Hüseyin’in kafilesinin suyaulaşmaması için beş yüz süvariyi Fırat nehrini korumaları için görevlendirdi.Muharrem ayının dokuzuncu günü, Hz. Hüseyin ve ashabı, kâmil bir şekildedüşman tarafından ablukaya alındılar; öyle ki düşman, Hz. Hüseyin’in yardımına hiçkimsenin gelmeyeceğine emin olmuştu.O günün akşamı, düşman tarafından savaşın başlaması için saldırı emriverildi. Hz. Hüseyin, düşmanın hareketini görünce kardeşi Abbas Bin Ali’ye şöylededi:“Kardeşim, -canım sana feda olsun- atına bin de onlara doğru git ve onlara;Sizin amacınız ne, ne yapmak istiyorsunuz? Diye sor.”Hz. Hüseyin’in kardeşi Hz. Abbas, onlarla görüşüp konuştu. Sonuçta saldırıyıyarına ertelemeyi kabul ettiler.Nihâyet “Aşura” günü yetişti. Ömer bin Sa’d, otuz bin savaşçıyla saldırıyıbaşlattı. Otuz iki süvari ve kırk piyadeden oluşan Hz. Hüseyin’in ordusu, onların


314saldırıları karşısında korkusuzca direnip, yiğitçe savaştılar; hem şehit verdiler ve hemde onlardan öldürdüler. Hz. Hüseyin’in yâranlarından kim şehit oluyorduysa yeri boşkalıyordu, ama düşmanın ordusundan bir kişi öldüğünde yerini hemen başka birisidolduruyordu.Hz. Hüseyin’in ashabının hepsi şehit olunca, sıra Hz. Hüseyin’in kendiailesine geldi. Çünkü Hz. Hüseyin’in ashabı, “Biz yaşadıkça sizin ailenizin savaşmeydanına gitmesini kabullenemeyiz.” diye Hz. Hüseyin’in ailesinin meydanagitmesini engellemişlerdi. Onlardan savaş meydanına ilk ayak basan Hz. Hüseyin’inoğlu Ali Ekber oldu. Ondan sonra, Hz. Ali’nin, Hz. Hasan’ın, Cafer-i Tayyar’ın veAkil’in evlatları savaş meydanına çıktılar, yiğitçe savaştıktan sonra onlar da şahadetşerbetini içtiler. Hz. Abbas Bin Ali de savaşarak Hz. Hüseyin’in evlatlarına sugetirmek için gayret gösterdiği bir sırada, düşmanın kalleşçe saldırısı neticesinde,canını Hz. Hüseyin'in yolunda feda etti.“Aşure” gününün en hassas zamanı, Peygamber’in ciğer paresi ve Zehra’nınaziz oğlunun yardımcısız kaldığı zaman idi. Düşman ordusu, Hz. Hüseyin’i yalnızgördüğü için her taraftan ona saldırıyordu...“Aşure” günü orada bulunan Haccac bin Abdullah şöyle diyor: “Allah’a antolsun ki, oğlu, kardeşi, kardeş oğulları, akrabaları ve yâranları öldüğü halde onun(Hz. Hüseyin) gibi direnişli, sebatlı, şecaatli ve yiğit birisini ben görmedim. Allah’aant olsun ki ondan önce ve ondan sonra onun gibi birisini görmedim. Hz. Hüseyin,düşman ordusuna saldırdığında, kurt korkusuyla dağılan keçiler gibi, Hz.’ Hüseyin’insağ ve solundan öylece kaçıyorlardı. Allah’a ant olsun ki, Fatıma’nın kızı Zeynep,Hz. Hüseyin’e taraf yaklaştı... Bu esnada Ömer bin Sa’d da Hz. Hüseyin’in yanınayaklaşmıştı, Zeynep, İbn-i Sa’d’a hitaben şöyle dedi: “Hz. Hüseyin öldürülüyorkensen seyrediyor musun?”Devamında şöyle diyor: “Ömer bin Sa’d’ın gözyaşlarının yüzüne ve sakalınaaktığını ve Zeynep’ten yüz çevirdiğini adeta görür gibiyim… Nihâyet Hz. Hüseyinde o zalimlerin eliyle feci bir şekilde şehit edildi.”Tarih kitapları, Hz. Hüseyin’in çocukları hakkında çeşitli görüşlerbelirtmişlerdir; kimisi altı, kimisi dokuz ve kimisi de on çocuğu olduğunu yazmıştır.


315Çocuklarından Ali Ekber ve Abdullah (Ali Esğer) babalarının yanında şahadeteerişmiş ve Hz. Zeynel Abidin de Müslümanların dördüncü imamı olmuştur. 159(1. kitabın tamamı, 4/131/6, 4/127/3, 4/105/2, 4/104/7, 4/8/2, 4/11/6, 4/63/2,4/63/2, 4/65/4, 4/95/2, 4/98/8, 4/98/11, 4/100/1, 5/90/7, 4/101/2, 5/115, 5/114, 5/103,5/102, 5/69/6, 5/59/4, 5/17/4, 5/22/6, 5/25/5, 5/90/7, 6/103/2, 8/239/6, 8/204/4,8/227/4, 8/228, 8/230, 8/231, 8/232/2, 8/233/1, 8/86/2, 8/232/1, 8/235/2, 8/230/5,8/237/4, 8/238/3, 9/54/4, 9/57/1, 9/61/3, 9/66/2, 9/68/5, 9/55/1, 9/53/6, 10/31/2,10/70/3, 10/149/3, 10/70/3, 10/112/3, 10/149/4, 11/135/3, 11/24/4)Yoksul Derviş’in birinci kitabı tamamen Kerbelâ olayını anlatmaktadır.Kerbelâ’da, sırf makam hırsı için, Muaviye’nin oğlu Yezit tarafından peygamberinöz torununun ve yakınlarının vahşice katledilmesi Âşığımızı derinden üzmektedir.“Ağla gözüm ağla bu matem ayı” 1/40/1, 1/39/8“Bizde ağlaşalım cümle ihvanlar” 1/39/1“Yoksul Derviş yine uğradı derde” 1/39/7“Yoksul ağlar, gözü pınar” 1/32/16“Kerbela’da duydum şahın sesiniGönül çeker şah Hüseyin’in yasını” 1/4/6“Yezit kanımızı döktü türabaDü cihanın gülü döndü harabaYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/10/2“Yan ağla Kerbela’ya” 1/29/1“Kerbela inler bugün” 1/28/10“Şu Kerbela’nın çölü belimi büker. 1/40/5“Sorma derdim Kerbela’dır” 8/232/2Âşık, o katliamı, her safhasını bizzat yaşıyormuş gibi, şiirlerinde anlatır ve buolaydan dolayı büyük üzüntü duyar.159 Asım KÖKSAL, Hazreti Hüseyin ve Kerbelâ Faciası, Akçağ Yayınevi, Ankara 1984.


316“Bugün Kerbela’yı seyran eyledim” 5/114/7“Nazar kıldım Kerbelâ’nın çölüne” 1/10/3, 4/104/7,“Seyreyledim bugün o Kerbelâ’yı” 1/15/7, 4/105/1“Yoksul Derviş der aman Kerbelâ” 1/25/10“Kerbelâ’ya kılsan sefa” 1/32/6“Kerbelâ çölünü aklan bürüyor” 1/16/1“Kerbelâ’da olduk nâle-i efgân” 1/19/6“Kerbela çölünde akar kanımız” 4/8/2“Şah Hüseyin’de beri gülmez yüzümüz” 5/48/5“Kerbela’da şehit düştük” 10/149/4Kerbelâ, kerb ve bela kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur ve kerb ü bela,bela yeri anlamına gelir 160 . Bu anlamı bilen Âşığımız, Kerbelâ’yı özellikle ayrıyazarak bela yeri anlamını vurgulamak ister. Âşığımıza göre Kerbela, dumanlıdır.“Kerb ü belanın düzü” 1/30/15“Baktım kerb ü belada” 1/30/9“Dumanlı Kerbela çölü” 4/131/6“Kerbela’nın çölü belimi büker”5/102/6Âşık, Kerbelâ katliamından dolayı, semaların yandığını, ayın ve güneşinkaralar giydiğini, figanın arş u rahmana düştüğünü, meleklerin ah û efgân ettiğinisöyler.“Bugün Kerbela’da semalar yandı” 4/127/3“Ay ve güneş gökte kara giydiler” 1/17/3“Dinmez oldu bu gözlerim dolu yaşFeryat etti yer gök bu dağ ile taşYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/4/8160 İsmail AYVERDİ, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul 2006.


317“Figan düştü arş u rahmanMelekler başladı ah u efgana” 1/16/3“Mah-i Muharrem’de cihan ağladı” 1/9/5“İns ü cin melek giydi karalar” 1/13/6“Feryat eder bugün dağlar ile taşlarYas çeker yıldızlar, ay ve güneşlerFelekler, melekler, kurtlar ve kuşlar” 1/39/5“Kurt, kuş, mahluk bile dedi ah u ah” 1/3/9On sekiz bin âlem Kerbela olayına ağlar.“On sekiz bin âlem ağlar” 8/232/1Âşığımız, Kerbelâ katliamını tekrar yaşamış gibi anlatırken, Allah’ı, Hz.Muhammet’i ve Hz. Ali’yi çağırır ve imdada yetişmelerini söyler.“Yetiş Allah, ya Muhammet, ya Ali” 1/5/24Bu katliama tahammül edemeyen Yoksul Derviş, hayali olarak Hz.Hüseyin’in kervanıyla Kerbela meydanına gelir, çadır kurar; Hz. Hüseyin’le berabersabreder, belaya karşı durur.“Kervanımız Kerbela’ya çekildi” 1/38/8“Kervanımız Kerbela’da eğlendi” 5/103/1“Çadır kurduk Kerbela’nın içine”5/102/5“Çekdik göçümüzü kerb ü belayaHüseyin ile karşı durduk belayaSabır edip sığınırız Mevla’yaYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/10/1Yapılanlara dayanamayan Âşığımız, hayali olarak savaş meydanına iner,yezitlere bağırarak onlarla savaşır ve birçoğunu öldürür, hatta sonunda orduyudağıtır.


318“Yoksul meydana girdiYezitlere bağırdı,Nice yezit’i kırdıDağıttı hep orduyu” 1/29/11“Kerbela’da cenge girdik” 9/66/2Âşığımız, Kerbelâ olayının ve onun acısının unutulmayacağını söyler ve fanidünyaya dönerek hesap sorar.“Kerbelâ faciasıUnutulmaz acısı” 1/32/7“Nettin hani yalan dünya?” 1/42/3“Fani dünya netti hani” 1/35/5“Gönül bu dünyadan umudunu kesYalancı dünyaya eyleme heves” 1/12/3“Soldu bahçemizde açmaz gülümüzOl zamandan perişandır gönlümüzKerbela halini söyler dilimizYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/18/9Yoksul Derviş, Kerbelâ katliamını yapan Yezit’e ve onun adamlarına, yerin,göğün, tüm mahlûkatın ve mevcudatın lanet ettiğini söyler.“Yezitlere yer gök lanet eylediMahlukat mevcûdat lanet söyledi” 1/16/2“Lanet Şimir hançerledi şahımıGökte melekler duydu ahimiYitirdim şems ile kamer mahımıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/18/8


319Hz. Hüseyin’in ve yakınlarının, Yezit’in ordusu tarafından sarılarak susuzbırakılması Âşığımızın şiirlerinde sıkça geçmektedir.“Kerbelâ Çölüne varanOn iki gün susuz duranHakkın rahmetine erenHasan ile Hüseyin’dir” 1/35/6“Kerbela’da kaldık on bir gün geceYandım Şehitlerin sesin duyuncaİçim yanar şah Hüseyin deyinceYetiş Allah ya Muhammet ya Âli”1/13/3“Ahirete susuz varan” 1/35/7“Susuzluk yetti canıma” 1/34/3“Su vermez bağladı nehir” 1/34/1“Susuz şehit oldu Şah-ı Hüseyin’imiz” 1/15/6Âşığımız, Yezit’e beddua eder, Allah’ın onu huzuruna kabul etmemesini, onarahmet etmemesini; Yezit’in cehennemden çıkmamasını, tövbesinin kabuledilmemesini ister.Allah huzuruna kabul etmesin”“Cenabı Hüseyin’i neyledi haniYok olsun Yezit’in dini imanıYedi tamusunda çıkmasın canı” 1/22/10“Mahşerde tövbesi kabul olmasınİnşallah rahmete nail olmasınYarın Muhammet’e yüzü kalmasın” 1/22/11


320“Senden dileğim budur AllahMahşerde yezitler bulmasın FelahCehennem tamundan çıkmaz inşallah” 1/23/2“Yezitler bu dünya size kalır mı?Bu işlerden Allah razı olur mu?Yarın Muhammet’e yüzün kalır mı?Yetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/23/11“Kurusun Yezit’in eli tutmasın 1/22/9Hınzır melun yatağında yatmasıngelir.Kerbelâ’ya hayali olarak Hz. Muhammet, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. FatmaÂşığımız, Hz. Muhammet’i Kerbela’ya çağırır. Kerbela’ya hayali olarakgelen Hz. Muhammet, torunu Hz. Hüseyin’in düştüğü durumu görünce, bağrını taşladöver, ağlar, inler.“Dedemiz Hazreti Muhammet nerdeEhli beyt susuzdur bir ıssız yerdeYetiş babam bizim halimiz gör deYetiş Allah ya Muhammet ya Âli” 1/17/7“Dedesi bağrını döğdü taş ileAğlar inler Ahmet gözü yaş ile” 1/23/7Hz. Ali, atı Düldül, kılıcı Zülfikar’la Kerbela’ya gelir ve “Ah Hüseyin’im”der, düşmana saldırır.“Şahım geldi Kerbela’nın çölüne” 10/70/3“Bir kişi var içlerinde heybetliBaktım şah–ı merdan Hazreti AliAh Hüseyin’im dedi sürdü düldülü


321Yetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/23/4“Yetiş Şahım Ali Hüseyin’in hanıAlkana belendi onurlu teniSalla Zülfükâr’ı geldi zamanıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/18/6Hz. Hüseyin’in yani kendi oğlunun düştüğü acı durumu gören Hz. Ali’ningözünden kanlı yaş gelir.“Bir mahzunluk düştü şahım özüneKanlı yaşlar revan oldu yüzüneNazar kıldı gelinine kızınaNe deyim ben masumları ey Allah”1/4/1Hz. Ali, oğlu Hüseyin’i bağrına basar, ona bu zulmü kimin yaptığını sorar.“Hüseyin’i Ali’nin bağrında gördüm” 1/23/5“Ali dedi, yavrum kim etti gücüBu elini kesen kimin kılıcı” 1/23/9Hz. Hasan da hayali olarak gelir ve kardeşi Hz. Hüseyin’i bağrına basar.“Sarıldı cesede kardeşi HasanDedi kardeş kimdir kolunu kesenİnşallah kim ise hınzıra dönsünYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/23/7Hz. Fatma, oğlu Hz. Hüseyin’e sarılıp öper, gözünden kanlı yaş akar.(1/36/3, 1/16/1, 1/38/7, 1/41/6, 1/41/3, 1/40/4, 2/21/2, 1/22/3, 1/23/50,1/19/10, 8/240/2)“Ol zaman Fatma anam bir ah eyledi” 1/23/10“Annesi Fatuma öptü yüzündenKanlı yaşlar revan oldu gözünden


322Validesi Kübra yanar özündenYavrum Hüseyin’im deyi eder ah” 1/3/5Kerbela olayına çok üzülen Yoksul Derviş, bu olayı gerçekleştirenlerin nasılMüslüman ümmeti olduklarını sorar.“Şah Hüseyin’e kıydı, bu nasıl ümmet” 8/238/3Aşığımız, Kerbela’da yaşanılan olaylar hatırına Allah’tan bağışlanmayı diler“YOKSUL Divaniyem hazin söz ileGeldim dergâhına ası yüz ileHüseyn-i Kerbela için affeyleYetiş Âllah ya Muhammet ya Âli” 1/24/7Âşığımızın Kerbela Olayı için yazdığı “Ağla gözüm ağla bu matem ayı”nakaratlı mersiyesini buraya alıyoruz.“MERSİYEKervanımız Kerbela’ya yürüdüSeksen iki Şüheda bile var idiSusuzluktan dudakları kuruduAğla gözüm ağla bu matem ayıŞah imam Hüseyin meydana çıktıLanet Şımir melun kılıcı çektiAbbas sancağını toprağa diktiAğla gözüm ağla bu matem ayıBağladı yezitler suyun yolunuKestiler Abbas’ın iki kolunuEhli beytin soldurdular gülünü


323Ağla gözüm ağla bu matem ayıAl kana belendi ol pak-i nesilFeryada başladı evlad-ı ResulBu ayda böyledir bizlere usulAğla gözüm ağla bu matem ayıŞehit oldu cümle ashap kalmadıÇok bekledim İmam Ali gelmediEhlibeyti seven asla gülmediAğla gözüm ağla bu matem ayı” 1/39


324B- KERBELA ŞEHİTLERİ1- YETMİŞ İKİ SERVERYetmiş iki server, Kerbela’da şehit olan (Hz. Hüseyin hariç) erkeklerinsayısıdır. Bunlar; başta sahabeler, onların yakınları evlatları olmak üzere Hz.Hüseyin ve Hz. Hasan evlatları ve yakınlarından oluşuyordu. Kerbela’da, otuz altıbin kişilik Emevi ordusuna karşı, on bir günlük bir mücadele sonucunda Hz. Hüseyinde dâhil olmak üzere toplam yüz on bir kişi (72 server, 24 bacı, 14 masum ve Hz.Hüseyin) katledilmiştir. Kerbela Şehitleri hakkında dipnotlarda belirtilen yerlerdışındaki bilgiler âşığımızın kendisinden alınmıştır.Yetmiş iki server (1/24/2, 5/19/10, 5/63/3, 5/25/8, 6/102/2, 6/102/6, 6/118/5,7/13/3, 8/124/3, 8/233/2, 8/238/4, 8/236/2, 8/231/3, 8/240/3, 9/135/3, 10/31/3,10/146/3)Âşığımız, kana boyanan bin pare olan yetmiş iki servere ağlar, onlarınhürmetine Allah’a yakarır.“Yoksul ağlar ta yetmiş iki servere” 5/25/8“Yetmiş iki server hep alkan olmuş” 6/118/5“Yetmiş iki server kana boyandı” 8/240/3“Yetmiş iki server oldu bin pare” 9/135/3“Yetmiş iki pare canın hakkıçûnŞah Hüseyin’in kanlı teni hakkıçûnŞehrüban Anamın ünü hakkıçûnYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/24/2Yetmiş iki şehit, Âşığımız için yetmiş iki aslandır. Onlar sözlerindendönmemişlerdir.“Yetmiş iki arslan kükredi taştı” 6/102/6“Yetmiş iki server sözünden dönmez” 8/238/4


325Yetmiş iki server, bazı şiirlerde seksen iki şehit şeklinde de geçmektedir.Seksen iki şehit (1/9/10, 1/13/3, 1/34/9, 1/24/2, 1/37/7, 1/39/8)“Hüseyin’i zapdedip o gavm-i aduSeksen iki şühedayı doğradıCümlesini susuz şehit eylediYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/9/10“Seksen iki şehit kişi” 1/34/9, 1/37/7,Hz. Hüseyin ve yakınları Kerbela’da on bir gün direnişte kalmışlardır.“Kerbela’da kaldık on bir gün geceYandım Şehitlerin sesin duyunca” 1/13/32- YİRMİ DÖRT BACIYirmi dört bacı, Kerbela’da şehit olan kadınların sayısıdır. Hz. Hüseyin’in,Hz. Hasan’ın, kardeşleri, eşleri, kızları ve sahabelerin yakınlarından oluşuyordu.(1/15/5, /16/8, 1/33/3, 1/34/8, 1/21/2, 1/19/5, 1/21/8, 1/34/8, 1/38/6, 3/15/5,4/95/5, 5/25/8, 6/13/9, 6/43/4, 6/135/4, 6/71/12, 8/238/1, 8/180/1, 8/229/2, 8/231/3,8/233/5, 8/234/4, 8/124/3, 8/238/6, 8/239/6, 8/240/1, 8/240/3, 9/56/5, 9/54/5,9/135/1, 9/61/4, 10/22/6, 10/146/4, 10/147/2, 10/148/1, 10148/2, 10/149/1, 10/31/2,11/26/4)Yirmi dört Bacı hakkında bilgi vermeden önce Hz. Ali’nin eşleri ve çocuklarıhakkında bilgi verelim, çünkü Kerbela’da şehit olan kadınların çoğunu Hz. Ali’ninçocukları oluşturmaktadır.Hz. Ali'nin hanımları şunlardır:1- Hz. Peygamber'in kızı Hz. Fâtıma. Fâtıma, Hz. Ali'nin ilk zevcesidir.Fâtıma vefat edinceye kadar Hz. Ali, bir başkasıyla evlenmemiştir. Hz. Ali'ninFâtıma'dan, Hasan, Hüseyin, Zeyneb ve Ümmü Külsüm adında çocukları dünyayagelmiştir.2- Âmir b. Kilâb kabilesinden Ümmü'l-Benîn binti Hizam. Hz. Ali'nin buhanımından Abbas, Cafer, Abdullah ve Osman adlı çocukları dünyaya gelmiştir.


3263- Temîm kabilesinden Leylâ binti Mesûd. Bu hanımından da Abdullah veEbû Bekir dünyaya gelmiştir.4- Has'amî kabilesinden Esma binti Umeys. Yahya ve Küçük Muhammedde bu hanımından dünyaya gelmişlerdir.5- Cuşem b. Bekr kabilesinden Sahbâ binti Rabîa. Bu Tağlibli bir cariye idi.Ömer ve Rükeyya bu cariyeden doğmuştur.6- Ebu'l-Âs b. er-Rebî'in kızı Ümâme. Ümâme'nin annesi Hz. Peygamberinkızı Zeyneb'dir. Ortanca Muhammed bu hanımdan dünyaya gelmiştir.7- Havle binti Cafer el-Hanefiyye. İbnü'l-Hanefiyye diye meşhur olanMuhammed de bu hanımından dünyaya gelmiştir.8- Urve b. Mesûd'un kızı Ümmü Saîd. Hz. Ali'nin bu kadından Ümmü'l-Hüseyin ve Büyük Remle adlı çocukları olmuştur.9- Kelb kabilesinden İmru'l-Kays'ın kızı Mihyâd. Küçük yaşta iken ölenCâriye de bu hanımdan doğmuştur.Hz. Ali'nin kendileriyle evlenmiş olduğu cariyelerden, zikredilenlerden başkaşu kızları vardı. Ümmü Hânı, Meymûne, Küçük Zeyneb, Küçük Remle, KüçükÜmmü Külsüm, Patıma, Ümâme, Hatice Üm-mü'1-Kiram, Ümmü Seleme,Ümmü Cafer, Cemâne ve Nefise. Hz. Ali' nin nesli, Hasan, Hüseyin, Muhammedİbnü'l-Hanefiyye, Abbas ve Ömer adındaki beş oğlu soyundan devam etmiştir. 161Yoksul Derviş, Kerbela şehitlerinden olan yirmi dört bacıya, Yezit veadamları tarafından nice zulümler edildiğini söyler.“Her birine nice zulüm ettilerAşure gününde şehit ettilerYirmi dört bacıyı üryan ettilerYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/9/11“Ağlaşır yirmi dört bacı” 1/34/8161 H. Dursun YILDIZ, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Çağ Yayınları, İstanbul 1989,C.2, s.262-263.


327“Figan edip ağlar yirmi dört bacı” 1/15/5Savaş anını yaşıyormuş gibi anlatan Âşığımız, Hz. Hüseyin’in katledilmesiüzerine yirmi dört bacıyı ağlarken görür ve Allah’a sitem ederek “Böyleymiş KadirMevla’mın işi” der.“Yirmi dört bacımın akar gözyaşıBöyle imiş Kadir Mevla’mın işiMızrağa saplandı Hüseyin’in başıYetiş Allah ya Muhammet ya Âli” 1/14/9“Yirmi dört bacı da yere düşende” 8/240/1Yezit’in yaptığı bu zulüm, Âşığımızın yüreğini delmektedir. Yirmi dörtbacıyı feryat figan içinde bırakmıştır. Âşığımız bu acı ve zulüm karşısında önceAllah’ı, sonra Hz. Muhammet’i ve Hz. Ali’yi yardıma çağırır.“Yirmi dört bacım da feryat ediyor” 1/21/8“Hüzün ile ciğerimi deldi bu acıFigan edip ağlar yirmi dört bacıYezit yaptı bize zulüm ile acıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/15/5“Yirmi dört bacıyla Şehrüban AnaŞehidi Şüheda belendi kanaŞah imam Hüseyin düştü meydanaYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/ 16/8Yirmi dört bacı, şiirlerde, susuz, feryat figan ederek, ağlayarak geçmektedir.“Yirmi dört bacının gözleri giryanZeynep’le Şehrüban ah ile efganKanlı yaşlar döker bütün asumanYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/18/11


328“Yirmi dört bacıyı harap eylediYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/19/5“Yirmi dört bacı da susuz sızlıyorYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/21/2“Yirmi dört bacım da feryat ediyorYezitin ordusu hücum ediyorMasumlar gözyaşın umman ediyorYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/21/8Savaşın sonunda Yezit ve adamları, yirmi dört bacıya acımayarak, kadındemeden bunları çocuklarıyla beraber şehit etmiştir.“Mah-i Muharremde yas matem acıYOKSUL Derviş, senin bu halin neciKerbela’da kaldı yirmi dört bacıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/24/6“Yirmi dört bacıyı harap eyledi” 1/19/53- ON DÖRT MASUM (MASUMLAR)Kerbela’da on dört çocuk katledilmiştir. On dört masum ifadesi onlarıkastetmektedir. Bu çocuklar, Hz. Hüseyin’in yakınlarının, sahabelerin torunlarınınçocuklarıdır. (Kübra, Küçük Cafer)(1/6/8, 1/11/5, 1/24/2, 1/34/9, 1/37/7, 1/39/8, 5/25/8, 6/90/3, 9/52/8, 9/56/5,9/135/4, 10/31/2, 10/146/3, 11/23/5)Yezit ve ordusu o kadar acımasızdır ki Âşığımızın masum olarak adlandırdığıbebekleri bile katletmekten çekinmemiştir.“On dört masum-u pak belendi kana” 9/135/4“Ağlaşırlar on dört masum” 6/90/3“Masumların kanlarına girdiler


329Yetiş Allah ya Muhammet ya Ali”1/4/4“Masum Ali evlat belendi kana” 1/5/4“Susuzluktan bayıldı masum yavrularYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/7/3“On dört masumun bağlandı eli” 11/23/5Bu katliama tahammül edemeyen Âşığımız, önce Allah’ı, sonra Hz.Muhammet’i ve Hz. Ali’yi yardıma çağırır.“Tutmadılar Muhammet’in sözünüMasum yavruların yaktı özünüAl kana buladı nurlu yüzünüYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/9/9“Masumlar ağlaşır bir avaz ile” 1/13/8“Şehitler yanına düşmüş yatıyorŞah Hüseyin alkanlara batıyorMasumlar feryadı ciğer deliyor” 1/14/10“Masumların ahı arşa dayandı” 1/17/8Masum bebekler, susuz kalmış feryat etmektedir, yakınları bir bir öldürülenanneler de susuz kalmıştır ve Yezit’in ordusu saldırmaya devam etmektedir.“Dudaklar kurudu kalpler sızlıyorMasumlarda bir içim su gözlüyorYirmi dört bacı da susuz sızlıyorYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/21/2“Yezit’in ordusu hücum ediyorMasumlar gözyaşın umman ediyorYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/21/8


330Âşığımız, şiirlerinde Kerbela olayını yaşar gibi anlatır. Kerbela katliamıyaşanırken, Hz. Hüseyin ve ashabı önce susuz bırakılmıştır. Aşağıdaki iki dörtlükteŞehrüban Anne, susuz kalan masum bebeklerini avutmak için onlara taşemdirmektedir.“Şah Hüseyin melül mahzun gezerdiGezerken bir çadır içine girdiHer çocuk ağzında birer taş gördüYetiş Allah ya Muhammet ya AliŞehrüban Anne’ye dedi ki ey yârÇocuklar elinde niçin taş tutarNedeyim Hüseyin susuzluk yakarYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/11/5Hz. Zeynep de bebeklerin beşiğini sallayıp ninni söylemektedir.“Baktım Sıtdı Zeynep bir beşik sallarNenni kuzum nenni nenni der ağlarÇocuğun ağzına baktım taş yalarYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/6/84- ÜMMÜ GÜLSÜM, RÜKEYYA VE ZEYNEP (SITTI ZEYNEP)Ümmü Gülsüm, Rükeyya Ve Zeynep (Sıttı Zeynep), Hz. Ali’nin kızları; Hz.Hüseyin’in ise kız kardeşleridir. Bunlar da Kerbela’da şehit edilmiştir. 162Ümmü Gülsüm (1/8/6, 1/8/7, 1/11/10, 1/38/7, 1/40/9, 5/103/3, 6/90/3,8/230/7, 8/239/2, 8/243/2)Rükeyya (1/6/9, 1/8/10, 1/18/9, 1/12/1, 4/10/5, 1/33/4)162 YILDIZ, a.g.e.


331Zeynep (1/6/8, 1/8/1, 1/9/2, 1/11/10, 1/13/4, 1/14/1,1/15/4, 5/104/2, 5/103/1,5/115, 6/43/5, 6/75/6, 6/90/2, 6/106/4, 8/156/2, 8/234/1, 8/233/4, 8/230/1, 9/52/1,9/61/4, 9/135/5, 10/146/1, 10/148/4, 10185/2, 11/22/4, 11/92/5)Gülsüm, Rükeyya ve Zeynep, katliam sırasında öncelikle kardeşleri Hz.Hüseyin’i ararlar, onun ve diğer yakınlarının katledildiğini görünce kahrolurlar,saçlarını başlarını yolarlar. Savaşın ilerleyen dakikalarında ise onlar da Yezit’inadamları tarafından şehit edilirler.“Şehitler bacısı o nazlı GülsümÇağırır bağırır zavallı GülsümKanlara belenmiş o Ali GülsümYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/8/6“Ah Hüseyin deyi dolaşır GülsümKırmızı kanlara beleşir GülsümHüseyni bulmağa çalışır GülsümYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/8/7“Ümmü Gülsüm saçlarını yoluyorZeynep halam hazin hazin ağlıyorŞah Hüseyin kılıcını biliyorYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/11/10“Rükeyya saçım başım yırtarYeter Allah bizi bu dertten bizi kurtar” 1/12/1“Kerbela çölüne bakar RukeyyaHüseynin yasım çeker RukeyyaGözleri kanlı yaş döker RukeyyaYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/8/9“Çeker elem ile sitem Rukeyya


332Kerbela’da yası matem RukeyyaAğlar Selma ile Zeynep, RukeyyaYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/8/10“Rukeyya kendini çarpıyor taşaYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/6/9Zeynep, Kerbela’daki acı yüzünden feryat etmektedir, ağlamaktadır.“Sıttı Zeynep feryadında ününde” 10/146/1“Cenab-ı Zeynep’in yanık avazı” 10/148/4“Zeynep bacım bu acıyla dağlandı” 5/103/1“Sıttı Zeynep bacım daima yasta” 5/104/2“Baktım Sıttı Zeynep bir beşik sallarZeynep, Kerbela’da aynı zamanda çocuklarına da bakmakta, onları daavutmaktadır.Nenni kuzum nenni nenni der ağlarÇocuğun ağzına baktım taş yalarYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/6/8“Çocukları çeker bağrına ZeynepKaldı Hüseyin’in yerine ZeynepDüştü Şehitlerin zarına ZeynepYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/8/2“Yaktı bu canımı yandırdı ZeynepGözyaşın Fırat’a dönderdi ZeynepHüseyin Aliye gönderdi ZeynepYetiş Allah ya Muhammet ya Ali”1/9/3Aşığımız, Hz. Zeynep’e, Sıttı Zeynep’ten başka halam diye de hitapetmektedir.


333“Zeynep Halam hazin hazin ağlıyorŞah Hüseyin kılıcını biliyorYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/11/10“Sıtdı Zeynep Halam ah edip yandı” 1/17/85- ŞEHRÜBAN (ŞEHRÜBAN ANA)Şehrüban, Hz. Hüseyin’in eşidir, o da eşinin yanında şehit edilmiştir.Eşinin vahşice öldürülmesi Hz. Şehrüban’ı mahvetmiştir. Şehrüban Anne,ağlamakta, saçını başını yolmakta, bağrına taş vurmaktadır.(1/14/7, 1/8/3, 1/8/4, 1/3/10, 1/13/7, 1/12/6, 1/11/7, 1/11/5, 1/38/1, 1/36/10,1/18/11, 1/19/4, 1/20/11, 1/16/9, 1/17/8, 1/22/2, 1/21/9, 1/24/2, 1/33/2, 1/32/4,1/39/3, 1/16/6, 4/100/6, 4/101/2, 4/29/3, 4/100/5, 5/25/4, 5/104/3, 5/115/2, 6/90/4,6/75/3, 7/45/3, 8/242/5, 9/53/7, 9/52/6, 9/52/3, 9/30/3, 10/146/1, 11/24/5, 11/23/3,11/22/6)“Ya Hüseyin deyip ağlar ŞehrübanMuinimiz olsun Cenab-ı Allah” 1/3/10“Daşlar vurup bağrın deler ŞehrübanHüseyin’im deyi meler ŞehrübanBaşından Saçım Yolar ŞehrübanYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/8/3“Bir hazin feryatla inler ŞehrübanKerbela çölünde yanar ŞehrübanAli Ekber’im deyi döner ŞehrübanYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/8/3-4“Şehrüban Anne’nin yanar sinesiKapanmıyor şühedanın yarasıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/13/7


334Savaşın sonuna doğru Şehrüban Anne de şehit edilip kana belenir.“Yirmi dört bacıyla Şehrüban AnaŞehidi Şüheda belendi kana” 1/16/86- SAKİNESakine, Hz. Hüseyin’in kızıdır, Kerbela’da şehit edilmiştir.(1/4/8, 1/14/5, 1/8/2, 1/8/1, 1/7/11, 1/7/8, 1/11/6, 1/22/7, 1/18/7, 1/19/9,1/20/5, 1/16/10, 1/21/11, 1/21/5, 1/16/6, 1/41/3, 1/39/6, 1/39/39, 5/104/1, 5/115/2,6/74/4, 6/90/1, 8/240/5, 8/240/2, 8/229/2, 8/233/1, 8/235/1, 9/56/3, 9/55/5, 9/54/3,9/52/2, 10/148/4, 11/22/5)“Yaktı canım o derdi çok SakineDüştü baban çadırdan cık SakineAğzı dili kuru balçık SakineYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/7/11“Sakine’nin gözü olmuş bir pınarBu firkat oduna her dem yanarGözlerinin yaşı fırata dönerYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/11/6“Akşam günü yüce dağdan aşıyorDüştü Şah Hüseyin attan düşüyorSakine ah babam deyi koşuyorYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/14/5“Taşlan bağrına döğer Sakine” 1/16/6“Yandım babam deyi koştu SakineHüseyin’in üstüne düştü SakineKırmızı kanlara düştü SakineYetiş Allah ya Muhammet ya Âli” 1/18/7


335“Bir deste gül idi soldu SakineBeni delik delik deldi SakineSaçın yoluk yoluk yoldu SakineYetiş Allah ya Muhammet ya Âli” 1/21/5“Kasım’a sarılmış zavallı LeylaHüseyin’i koy vermez Sakine heleBu hazin sesle inler KerbelaYetiş Allah ya Muhammet ya Âli” 1/22/6“Baktım Şimir sille almış elineNâlet vurdu Sakine’nin kolunaZeynep Sakine’yi almış elineYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/22/57- PAKİZEHz. Ali’nin gelinlerindendir, O da Kerbela’da şehit edilmiştir.(1/8/5, 1/38/7, 4/100/5)“Yüzünün gülleri solmuş PakizeMeydanın içinde kalmış PakizeGözüne kanlı yaş dolmuş PakizeYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/8/58- ATİKEKerbela’da sahabenin yakınlarından şehit edilen kadınlardan birdir.(1/8/11, 1/39/2)“Kırmızı kanlara dalar AtikeŞehitler başında meler AtikeGözyaşın ummana salar Atike


336Yetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/8/119- FAZIL ile ABBASFazıl ile Abbas, Hz. Ali’nin oğullarındandır, ikisi de Kerbela’da şehitedilmiştir.“Fazıl ile Abbas düşmüş yan yanaCümle yarenleri belenmiş kana” 1/15/4“Abbas ile yetmiş kişi geldilerSeksen iki kişi yay ok oldularHepsi bir ağızdan tekbir aldılarYetiş Allah ya Muhammet ya AliAbbas’ın eline sancak verdilerKimi okla kimi kılıç aldılarYezitlerde harekete geldilerYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/5/1-210- SELMAN-I FARİSÎ (Selman-ı Pak)Hz. Muhammet’in ileri gelen sahabelerindendir, O da Kerbela’da şehitedilmiştir.(1/6/4, 3/7/5, 4/57/7, 4/52/4, 4/94/6, 4/95/1, 5/90/5, 5/105/1, 5/34/4, 5/41/2,5/33/2, 5/62/1, 6/92/1, 6/93/5, 6/145/2, 6/70/4, 6/69/13, 6/34/5, 6/33/14, 10/151/1)Selmanı Farisi, Hz. Hüseyin’in yanında yiğitçe savaşmıştır, sonunda o daşehit edilmiştir.“Selmanı Farisi meydana çıktıAllahü Ekber der bir nağra çektiHüseyin’i Kerbela gördü ah çektiYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/6/4


33711- KASIM VE LEYLA (Kerbela’da kıyılan nikah)Kasım, Hz. Hasan’ın büyük oğludur. Kerbela’da amcasının yanında yeralmıştır. Hz. Hüseyin, ağabeyimin emaneti diye onu savaş meydanına çıkartmamıştır.Müslümanlara karşı yapılan on günlük muhasara esnasında, Hz. Hüseyin,ağabeyi Hz. Hasan’ın vasiyetini yerine getirmek istemiş ve kendi kızı Leyla ileağabeyinin büyük oğlu Kasım’ı orada evlendirmiştir.Leyla (1/7/10, 1/10/11, 1/11, 1/12, 1/13, 1/14/7, 1/17, 1/21/10, 1/22/5, 1/32/3,1/32/5, 1/33/5, 1/38/2, 1/40/3, 1/41/2, 4/100, 4/101/1, 4/105/1, 5/22/6, 8/232/2,8/233/7)Hz. Hasan sağlığında, oğlu Kasım’a bir pazubent takmış ve çok sıkıldığızaman bu pazubenti çıkartıp içindeki yazıyı okumasını söylemiştir. Kerbela’da çokbunalan Kasım pazubentini çıkarıp okumuş. Pazubentte ise “Oğlum, Allah yolundaşehit olmaktan korkma.” yazmaktadır, bu yazıyı okuyan ve yeni evli olan Kasımdüşmana saldırmıştır. Yiğitçe savaşmasına rağmen o da şehit edilmiştir.Aşığımız, bu olayı şöyle anlatır.“Yandı ciğerlerim yandı da yandıKasım, Hüseyin’den izin istediServer Muhammet’e tıpkı benzerdiYetiş Allah ya Muhammet ya AliHüseyin görünce bir ağ eylediİkisi de birbirine sarıldıBende sandım yerler gökler ayrıldıYetiş Allah ya Muhammet ya Aliİzin vermem sana ben yavrum dediKasım da ağladı İmam da ağladı


338Amca sen bilirsin izin ver dediYetiş Allah ya Muhammet ya AliBir zaman adeta baygın yattılarBirbirini kokladılar öptülerİns ü cinni ah-u feryat ettilerYetiş Allah ya Muhammet ya AliKasım’a babası söylemiş idiKoluna pazubent bağlamış idiPazubentte şöyle söylemiştiYetiş Allah ya Muhammet ya AliKerbela çölüne varınca bir günBazu bendin oku olma sen mahzunAmcayın yolunda terk eyle canınYetiş Allah ya Muhammet ya AliBazu bendi okuyunca bir zamanHüseyin eyledi ah ile efganKerbela yazısı oldu bir figanYetiş Allah ya Muhammet ya AliGötürdü Kasımı gel yavrum dediKardeşimin emaneti var dedi


339Ümmü Leyla kızım sana yar dediYetiş Allah ya Muhammet ya Ali”1/10/4-11Aşağıda Hz. Hüseyin’in kızı Leyla ile Hz. Hasan’ın oğlu Kasım’ınevlendirilmeleri anlatılmaktadır. Hz. Hasan’ın vasiyeti üzerine yapılan bu düğün desonunda kana bulanmıştır.Leyla (1/7, 10, 11, 12, 13, 14, 17, 32, 33, 38, 40, 41, 42, 4/100/3, 4/101/1,4/105/1, 5/22/6, 8/232/2, 8/233/7)“Leyla’yı Kasım’a duvakladılarÇadırın içine gerdek kodularBir dakika aşk pazarı dedilerYetiş Allah ya Muhammet ya AliKasım baktı Leyla’nın gül yüzüneBir ateş düştü de yandı özüneYaşlar akar Leyla’nın gül yüzüneYetiş Allah ya Muhammet ya AliLeyla’nın başında kaldı duvağıCenabı Kasım’ın yandı yüreğiAbasın elinde İslam sancağıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/11/1-3“Leyla’nın başında kanlı duvağı” 4/10/1“Duvağı başında ağlıyor Leyla” 1/38/2“Ümmü Leyla muradına ermedi” 4/100/3, 1/17/5“Kasım’a sarılmış zavallı LeylaHüseyin’i koy vermez Sakine hele


340Bu hazin sesle inler KerbelaYetiş Allah ya Muhammet ya Âli” 1/22/6Âşığımız, bu olaya çok üzülür, Leyla’ya yandığını söyler.“Benim yandığım Leyla’dır” 8/232/2“Yaktı ciğerimi Leyla’nın sesi” 1/13/712- HAŞİM VAKKASHaşim Vakkas, Emevi ordusunun komutanı Ömer Bin Sa’d’ın amcasıdır.Kerbela’da olanları duymuş ve atıyla dörtnala Medine’den Kerbela’ya gelip, YeğeniÖmer Bin Sa’d’a Hz. Hüseyin’e karşı yaptığı zulme karşı uyarmış ahirette Alah’ınhuzurunda hesap veremeyeceğini söylemiştir. Ömer Bin Sa’d, kendi amcasınıdinlemeyince; Haşim Vakkas, Hz. Hüseyin’in saflarında savaşa girip şehit olmuştur.“Şam yolundan bir acayip toz çıktıGelen toz içinde bir atlı çıktıHaşim Vakkas imiş kılıcı çektiYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/6/7“Medet ya Hüseyin yetiş buradaHaşim’i bin kişi aldı araya” 1/6/1013- ALİ EKBER, ABDULLAH (ALİ ESGER, ASGAR), ZEYNELABİDİNHz. Hüseyin’in çocukları beş kız (Fadime, Fatma, Gülsüm, Sakine, Zeynep)ve üç erkek (Ali Ekber, Abdullah (Ali Esger), Zeynel Abidin) çocuktanoluşmaktadır. Hz. Hüseyin’in çocuklarından yedisi babalarının yanında şahadeteerişmiş ve Kerbela’dan tesadüfen sağ çıkan Hz. Zeynel Abidin de Müslümanlarındördüncü imamı olmuştur, Zeynel Abidin hakkında bilgi Oniki imamlar kısmındaverilmiştir.(Ali Asker: 1/16/4, 1/38/8, 1/38/5)“Ali Ekber yatar belenmiş kana


341Oturmuş başına Şehrüban Ana” 1/11/7“Gör ki Ali Ekber alkan içindeŞehitlerin kanlan akar saçında”1/14/8“Ali Ekber şahım alkana batarYetiş Allah ya Muhammet ya Âli” 1/15/9“Hanı Ekber hanı Asgar noldularMasum yavru genç yaşında soldularMah-i muharremde şehit oldularYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/16/1114- MÜSLİM BİN UKEYİL, HANİ BİN URVEHz. Hüseyin’in amcası Ukeyil’in oğludur. Hz. Hüseyin’in Kufe’ye yolladığıelçisidir. Onun Kufe’ye geldiğini haber alan Yezit, Kufe’ye atadığı yeni valiUbeydullah Bin Ziyad’a Müslim Bin Akil’i yakalatıp öldürülmesini emreder.Ubeydullah, Müslim bin Akil’i ve onu evinde misafir eden Hani bin Urve’yi Kûfe’deâÛyakalayıp feci bir şekilde şehit eder.“Müslüm Bin Ukeyil Küfe’de kaldıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/5/3“Müslüm Bin Ukeyil gitti Irak’aEhli ayalini bıraktı Hakk’a” 1/3/115- HURR BİN YEZİT (HÜR GAZİ, HURRA GAZİ), Hurr Bin Yezit’inkardeşi NİSAP, Hürr Gazi’nin oğlu ALİ ve oğlunun kölesi URVE (Urve Kıra,Arva)Hurr Bin Yezit diğer adıyla Hür Gazi, Hz. Hüseyin’i ve kafilesini çevirenordunun komutanlarındandır. Hür Gazi’nin Hz. Hüseyin’e Kûfelilerin yazdığıbinlerce mektuptan haberi yoktu. Savaş başlamadan önce Hür Gazi’yi bir titremetutar, yanındakiler neden titrediğini sorarlar O da “Ben karşımızdaki ordudankorkmuyorum, ben Allah’tan korkuyorum. Hz. Muhammet’in torunlarına nasıl kılıççekerim.” Der ve taraf değiştirir, onun taraf değiştirdiğini gören kardeşi Nisap, oğlu


342Ali ve oğlunun kölesi Urve de Hz. Hüseyin’in tarafına geçer ve savaşarak şehitolurlar.Âşığımız, Hür Gazi’nin Hz. Hüseyin’in tarafına geçmesinden dolayı duyduğusevinci “Yandı ciğerlerim Allah u Ekber” diyerek ifade eder.“Hür Gazi, devesini acele sürerHüseyin’in peşinde eyledi kararYandı ciğerlerim Allah u EkberYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/4/9Savaşın sonunda Hurr Gazi de şehit edilir.“Hurra Gazi alkanlara belendi” 1/4/10“Nazar kıldım Kerbela’nın çölüneHür Gazi kılıcı almış elineBakın kanlı şehitlerin halineYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/10/316- VAHABİ KALBÎÜç günlük evli iken, Hz. Hüseyin’in peşinden gelerek Kerbela’da şehit olansahabenin torunlarından bir gençtir.“Vahabi Kalbi’nin eli kesildi “ 1/5/6“Vahab’ın zerresi kana boyandıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali.” 1/5/617- ABDULLAH BİN MÜSLİMEbu Müslim de denilen Abdullah Bin Müslim, Hz. Hüseyin’in amcasınınoğludur. O da Kerbela’da şehit olmuştur.Abdullah Bin Müslüm, yiğit birisidir ve savaşın sonunda kendisi şehit olsa daYezit’in seksen üç tane askerini öldürmüştür.“Abdullah Bin Müslüm kana boyandı


343Seksen üç yezit’i bir bir doğradı” 1/6/318- ABDULLAH İBNİ AMR (AMİR)Hz. Hüseyin’in arkadaşlarından, sahabe-i kiramım torunlarından biridir. O daKerbela şehitlerindendir.“Abdullah İbni Amir uyandıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/4/10“İbni Amir alkan olmuş yatıyor” 1/5/519- ABDURRAHMAN GAFFARSahabe-i Kiram’ın torunlarından, Hz. Hüseyin’in arkadaşlarındandır. O daKerbela’da şehit edilmiştir.“Abdurrahman Gaffar çıktı meydanaYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/5/420- ABİS VE KÖLESİAbis ve kölesi de Hz. Hüseyin’in ashabından, Kerbela şehitlerindendir.“Abisin kölesi meydana çıktıAbis meydan okur kılıcı çektiKorta Ensaroğlu geldi yetiştiYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/5/1021- AMRİ NASHİAmri Nashi, Yezit’in adamlarından olup, Hz. Hüseyin’in azılıdüşmanlarındandır. Hz. Hüseyin’i şehit edenlerdendir.Âşığımız, hayali olarak Kerbela meydanına gelir ve Hz. Hüseyin’i şehitedenlerden biri olan Amri Nashi ile savaşır.“Amri Nahsi ile eyledim savaşDinmez oldu bu gözlerim dolu yaşFeryat etti yer gök bu dağ ile taş


344Yetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/4/8, 1/10/2,Âşığımız, Hz. Hüseyin’i bizzat şehit eden Şimir ve Amri Nashi’ninmerhamete gelmediğini ve Muhibbi hanedanının yani Hz. Muhammet’in sevgisinenail olmuş olan hanedanın soyunun katledildiğini söyler.“Amri Nashi yaptı bize oyunu” 1/21/6“Lanet Amri Nashi çekmiş askeri” 1/38/8“Amri, Şimri melun yüzü karalıCiğerlerim alkan vücut yaralıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/9/8“Muhibbi haneden soyu kalmadıAmri, Şimri merhamete gelmediYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/9/1, 1/14/222- ŞİMİR, (LANET ŞİMİR)Şimir, Yezit’in adamlarındandır. Kerbela’da Hz. Hüseyin’i savaşın sonundaşehit eden Şimir’dir. Yoksul Derviş, Şimir’in adını lanetle anar.“Zulüm yaptı lanet Şimir” 1/34/1“Lanet Şimir bize savaş açtı” 1/38/1“Hücuma geçirdi o lanet Şimir” 1/20/3“Lanet Şimir bir içim su vermedi” 1/17/5“Lanet Şimir melun kılıcını çekti” 1/39/9“Lanet Şimir hançerledi şahımıGökte melekler duydu ahimiYitirdim şems ile kamer mahımıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/18/8“Muhibbi haneden soyu kalmadıAmri, Şimri merhamete gelmedi


345Yetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/9/1“Lanet Şimrin bu öfkesi geçmedi” 1/11/1123- AVNİ İBNİ CAFER TAYYARAvni İbni Cafer Tayyar, Hz. Ali’nin kardeşi olan Cafer Tayyar’ın oğludur.Cafer Tayyar, Allah tarafından insanlara farz edilen namazı, ilk olarak Hz.Muhammet’le beraber kılan sahabedir. Tayyar (kanat) adını ona Hz. Peygambernamazı ilk olarak kılanlardan olmasından dolayı vermiştir.Cafer Tayyar’ın oğlu da Hz. Hüseyin’in yanında savaşmış ve öldürülmüştür.“Avni Ibni Cafer Tayyar yürüdüYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/6/324- BEŞİRİL HATRAMIYezit’in adamlarındandır. O da yaşanılan katliam da rol almıştır. Âşığımız,Beşiril Hatramı’yı hayali olarak katletmek istemektedir ve bunun için Allah’tan izinister.“Öyle namazının zamanı geldiBeşiril Hatramı huzura geldiİzin ver Sultanım zamanı geldiYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/7/225- EBUL HARİSOĞLU SEYİTEbul Harisoğlu Seyit, Peygamberimizin soyundan gelen sahabelerintorunlarından biridir. O da Kerbela’da şehit olmuştur.“Ebul Haris oğlu Seyit (düşmana) yürüdü” 1/6/226- ESAT ŞAMIEsat Şamı, Şam’dan oğullarıyla beraber gelerek Hz. Hüseyin’in yanında yeralan Müslümanlardan biridir. O da Kerbela’da şehit edilmiştir.“Esat Şamı tutamadı kendiniYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/7/8


34627- ESATOĞLU HABİP, ESATOĞLU MÜSLÜMEsat Şamı’nın oğullarıdır, babalarıyla beraber Şam’dan gelerek Hz.Hüseyin’in yanında şehit olmuşlardır.“Esatoğlu Müslüm alkan oluyor” 1/5/7“Esatoğlu Habip düştü atından” 1/5/828- GAFFAROĞLU CABİRGaffaroğlu Cabir, Hz. Hüseyin’in yandaşlarındandır, Kerbela’da O da şehitolmuştur.“Gaffaroğlu Cabir kılıç salladıYetmiş kâfir cehenneme yolladıMalik yezitlere lanet söylediYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/6/129- HALİTYezit’in komutanlarından biridir.“İbni Amir alkan olmuş yatıyorHalit ezdi ata binmiş geliyor” 1/5/530- HALİT-İ SAYDAVİHalit-i Saydavi, Hz. Hüseyin’in yanında yer alan Müslümanlardan biridir, Oda Kerbela’da şehit edilmiştir.“Halid-i Saydavi alkan oluyorYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/5/531- İBNİ ABDURRAHMANHz. Hüseyin’in yanında yer alan Müslümanlardan biridir, O da Kerbela’daşehit edilmiştir.“İbni Abdurrahman atına bindiHazreti imamın katına geldi” 1/5/3


34732- KESİR ENSAROĞLU YAHYA ve oğlu KORTA ENSAROĞLUKesir Ensaroğlu Yahya ve oğlu Korta Ensaroğlu, Hz. Hüseyin’in sadıksahabelerindendir.“Korta Ensaroğlu meydana girdi” 1/5/6“Arş alayı kara duman bürüdüKesir ensar oğlu Yahya yörüdü” 1/5/1133- MAHMUT BİN ABDULLAH, MALİK BİN ABDULLAHMahmut Bin Abdullah ve Malik Bin Abdullah, Hz. Hüseyin’inyandaşlarındandır, Kerbela’da onlar da şehit olmuştur.“Malik Bin Abdullah kana bürüdü” 1/6/2“Abdullah Bin Müslüm kana boyandıSeksenüç yezit’i bir bir doğradı” 1/6/334- NAFİ İBNİ BECELİNafi İbni Beceli, Hz. Hüseyin’in ashabından, Kerbela’da o da şehit olmuştur.“Nafi Bin Beceli düştü susundanYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/5/835- SÜMAME SAYDAVİ (SAYİT)Sümame Saydavi, Hz. Hüseyin’in ashabından, Kerbela’da o da şehitolmuştur.“Sümame Saydavi meydana çıktıOn üç okla Sayit yere yıkıldı” 1/5/936- ZÜBEYİR BİN GAYIN VE BÜHEYİRZübeyir Bin Gayın ve Büheyir, Hz. Hüseyin’in ashabındandır ve Kerbela’daonlar da şehit olmuştur.“Zübeyir Bin Gayin meydana girdiYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/5/9


348“Büreyir, atına binmiş gidiyor” 1/5/737- ŞABİBİ ŞAKİRİŞabibi Şakiri, Hz. Hüseyin’in ashabındandır ve Kerbela’da onlar da şehitolmuştur.“Şabibi Şakiri bindi atınaMasum Ali evlat belendi kana” 1/5/438- TIMAH BİN ADİYYİTımah Bin Adiyyi, İran’da hanedandan biri iken Kerbelâ’ya Hz. Hüseyin’inyanına gelip, Kerbela’da şehit olmuştur.“Tırmah Bin Adiyi meydan okuduYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/5/1139- VAHAP BİN ABDULLAHVahap Bin Abdullah, Hz. Hüseyin’in ashabındandır, Kerbela’da o da şehitolmuştur.“Vahab Bin Abdullah kana boyandı” 1/4/10C- YEZİTHz. Muaviye'nin oğlu, ikinci Emevi halifesi (Dimaşk/Şam ?-683). Çocuklukyıllarını babasının vali ve halife olarak bulunduğu Dimaşk'ta geçirdi, iyi bir tahsilgördü, musıki ve şiir başta olmak üzere bazı sanat dallarıyla ilgilendi. Veliaht tayinedilmeden önce Müslümanların ilk İstanbul muhasarasına katıldı. Hz. Muaviye siyasiistikrarı sağladıktan sonra Araplar arasında bilinmeyen veliahtlık geleneğinibaşlatmayı düşündü. Muhalefetle karşılaşacağını bildiği için Ziyad'ın vefatına kadar(673) bu fikrini dışarıya açmadı. Hz. Muaviye Yezit'in veliahtlığını açıkladığı zamanHz. Hüseyin, Abdullah b. Ömer ve Abdullah b. Zübeyr'in sert muhalefetiylekarşılaştı; buna rağmen Hicaz dışındaki bölgelerden topladığı itibarlı kişilerin Yezit'eveliaht olarak biat etmelerini sağladı. Hz. Muaviye'nin 680'de vefatı ve Yezit'inhalife olarak biat alması üç zatın etrafında teşekkül eden muhalefeti tekrarcanlandırdı. Yezit ikna, baskı ve harp yollarını kullanarak muhalefeti gevşetmek vesindirmekte kararlıydı. 10 Muharrem 61 (681) yılında vuku bulan ve Müslümanların


349hafızasından bir daha silinmeyen Kerbela hadisesinde, Hz. Hüseyin'in, aile fertlerininşehit edilmesi bu sert mücadelenin neticesinde ortaya çıktı. Kerbela hadisesindensonra Yezit, Medine’yi ardından Mekke'yi de kuşattı, sert tedbirlere başvurdu, kanakıttı, Kabe'yi bile taşa tuttu. Mekke'nin muhasarası sırasında Yezit ölünce kuşatmakaldırıldı.Yezit içki içen ilk halifedir. Özellikle Kerbela hadisesi dolayısıyla Yezid-ilâin olarak adlandırılmıştır. Şii ve Alevi muhitte Yezit'e karşı olan tutumlar çok dahaşiddetli ve derindir. 163(1/26/7, 1/26/7, 1/27/10, 1/20, 1/28, 1/27, 1/22, 1/23, 1/19, 1/38/9, 1/39/10,1/40/6, 1/41/3, 1/13/2, 1/15/1, 1/12, 1/10, 1/11, 1/9/6, 1/4, 1/29, 1/30, 1/31, 1/33,1/18, 1/16/2, 1/37/3, 1/36, 1/34, 1/9/5, 4/130/3, 4/106/2, 4/105/7, 4/104/8, 5/104/1,5/103/6, 6/90/6, 6/118/4, 8/229/3)“İkrarını bozan Yezitler oldu” 4/130/3“Acımasız gör Yezit zalim”1/26/7“Yezitler inadından dönmedi” 1/4/3“Yezit kavmi ciğerimi dağladı” 1/9/5Kerbela Olayını yaşıyormuş gibi anlatan Âşığımız, Yezit ve adamlarınınharekete geçerek, Peygamber torunu, kadın, çocuk demeden; Hz. Hüseyin veashabını katlettiklerini söyler.“Yezitler vurdu dosta” 1/28/4,“Yezitlerde harekete geldilerYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/5/2“Yezitler şahımı aldılar dileŞehit etmek için kasti kerbelaŞahım haber saldı sağ ile solaVardı dedesine dedi eyvallah” 1/3/2“Yirmi dört bacımda feryat ediyor163 Türk Dili Ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergâh Yayınları, İstanbul 1998, C.8, s.593.


350Yezit’in ordusu hücum ediyorMasumlar gözyaşın umman ediyorYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/21/8“Yezitlerde inadından dönmediEhl-i beytin feryatları dinmediŞah Hüseyin ikrarından dönmediAldı yarenini dedi bismillah” 1/4/3“Uğradılar Yezitlerin şerrine”1/38/9Yezit’in attığı oklar Aşığımızın da bağrını delmiştir.“Yezit’in okları bağrımdan geçti” 1/40/6Âşığımız, Kerbela Olayından dolayı, Muharrem ayında bütün Müslümanlarınkan ağladığını söyler.“Müminler kan ağlar geldi MuharremYezit’i sevenler pek şadı hürrem” 1/4/7Âşığımız, Hz. Muhammet’in öz torunlarına yapılan bu zulmü hazmedemez veYezit’e beddua eder. Yatağında huzurlu yatamamasını, öldüğünde Allah’ın onuhuzuruna kabul etmemesini ister.“Kurusun Yezit’in eli tutmasınHınzır melun yatağında yatmasınAllah huzuruna kabul etmesinYetiş Allah ya Muhammet ya ÂliÂşığımız, Yezit’e yer gök bütün mahlukat ve mevcudatın lanet ettiğini söyler,ve Hz. Muhammet’in kuzularına yani Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e Yezit veadamlarının nasıl kıydığını sorar.“Yezitlere yer gök lanet eylediMahlûkat mevcudat lanet söyledi


351Peygamberin kuzuların neylediYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/16/2, 4/105/7Yezit’in dini imanı olmadığını söyler, mahşerde tövbesinin kabuledilmemesini ve canının cehennemden çıkmamasını Allah’tan ister.“Cenab-ı Hüseyin’i neyledi hanıYok olsun Yezit’in dini imanıYedi tamusundan çıkmasın canıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/22/10“Mahşerde tövbesi kabul olmasınİnşallah rahmete nail olmasınYarın Muhammet’e yüzü kalmasınYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/22/11“Mahşere çıkacak kalmasın yüzüSöylemesin dili tutmasın diziKerbela çölünde n’eyledi biziYetiş Allah ya Muhammet ya Ali”1/23/1“Senden dilediğim budur AllahMahşerde Yezitler bulmasın felahCehennem tamundan çıkmaz inşallahYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/23/2Âşığımız sonra Yezit ve adamlarına döner ve bu dünyanın onlara kalıpkalmayacağını sorar. Allah’ın bu yapılan işlerden razı olup olmayacağını sorar. Yarınmahşerde Hz. Muhammet’e bakacak yüzlerinin olmayacağını söyler.“Yezitler bu dünya size kalır mı?Bu işlerden Allah razı olur mu?Yarın Muhammet’e yüzün kalır mı?


352Yetiş Allah ya Muhammet ya Âli” 1/23/11“Yezitlerde geçmez dünya süsündenŞah Hüseyni pişirdiler susundanEhli beyti seven çıkmaz yasındanYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/9/7Yezit ve adamlarının yaptığı zulme gökteki meleklerin ve tüm cihanınağladığını söyler.“Gökyüzünde Melek kara bağladıYezit gavmi ciğerimi dağladıMah-i Muharrem’de Cihan ağladıYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/9/6Amri Nashi, Yezit’in komutanlarından, has adamlarındandır, Hz. Hüseyin’ide bunlar katletmiştir. Âşığımız, Amri Nashi’ye duyduğu kinden dolayı onunlahayali olarak harp eder. İki cihan gülü dediği Hz. Hüseyin’i Yezit ve adamlarınınharap ettiğini söyler.“Amri Nahsi ile dutuşduk harbeYezit kanımızı döktü türabaDü cihanın gülü, döndü harabaYetiş Allah ya Muhammet ya Ali” 1/10/2Yapılanlara dayanamayan Âşık, hayali olarak savaş meydanına iner, yezitlerebağırarak onlarla savaşır ve birçoğunu öldürür, hatta sonunda orduyu dağıtır.“Yoksul meydana girdiYezitlere bağırdı,Nice Yezit’i kırdıDağıttı hep orduyu” 1/29/11


353Yezitlerin yaptığı bu zulme karşı da, hayali olarak; önce Allah’ı, sonra Hz.Muhammet’i ve Hz. Ali’yi çağırır.“Yezitlerin bizi inen kastineYetiş Allah ya Muhammet ya Ali”1/12/6


354ONUNCU BÖLÜMKARACALAR KÖYÜ, HAK HALÎLÎ DERGÂHIA- ŞEYH HACI HALİL EFENDİ (HAK HALÎLÎ) (1826–1907)1826 yılında Afyonkarahisar vilâyetinin Aziziye kazasının Dereköy'ündedoğan Hakk Halîlî (Meşaihden Müderris Şeyh Hacı Halil Efendi) 13 yaşındaBolvadin'de öğrenime başlar, üç yıl burada, yedi yıl Konya'da, on üç yıl İstanbul'daokuduktan sonra Mısır'a El-Ezher Üniversitesi'ne gider. Orada beş yıl talebelikyaptıktan sonra üç yıl da müderrislik ve baş müderrislik yapar. Daha sonra daMekke'de Şeyh Halil Paşa Hazretleri’ne yedi yıl hizmet eder. On iki tarikatınicazetini alır. Şam'da Muhammed Hane Dergâhında Nakşî Tarikatının Şeyhliğini,Afyon'da Mevlevî Tarikatının Şeyhliğini yaptıktan sonra, Karacalar Köyüne geliryerleşir. Karacalar köyünde Kadirî Tarikatının Hüseynî Kolunun Postnişinliğiniyapar. Ehli Beyt sevgisini yüreklere eker. Kendisi gibi birçok Ehli Beyt sevdalısıyetiştirir. Vefatından dört yıl sonra kabrinin açılması, cesedi çürümemişse türbeyapılmasını vasiyet eder. Dört yıl sonra yapılan türbede metfundur. 164Âşığımız “Hakk Halîlî ” adlı şiirinde Şeyh Hakk Halîlî’nin hayatını şu şekildeanlatır.“Dikkat edin Hakk Halîlî ceddineEhlibeytin nesl-i Şahı MedineZalimin zulmünden kaçtı YemeneEhlibeyte feci zulüm olmuştuGayri Yemen’de huzur bulmadıZalimler zulümden geri kalmadıVicdansızlar merhamete gelmedi164 İrfan GÖRKAŞ, Günümüz Afyonkarahisar Aleviliğinde Mevlit, Şemsettin Kubat Örneği 49,adlı makale. Tarih: 14.04.2006 Saat: 20:30, Konu: Genel.


355Durmadan göç ile sefer olmuştuBöyle açılmıştı tarihî dosyaKazakistan Türkmenistan Orta Asyaİşte Azerbaycan işte AvrasyaHiç durmadan böyle sefer olmuştuEhlibeytin nesl-i rüştü ne haleHer günü sitemle her günü çileYürüdü kervanı hep ilden ileGayrı durakları Yozgat olmuştuBir daha Yozgat’tan yola düştülerOradan da Aziziye göçtülerGelip Dereköy’e hep yerleştilerGayrı göç etmesi sona ermişti.” 11/25Hakk Halîlî’nin ailesi ve doğumu şu şekilde anlatılır. Hak Halîlî’ninannesinin adı Şahan, dedesinin adı Hüseyin’dir.“Altı oğlan altıparmak dedilerBu gile nesli berrak dedilerŞahan anneden bir örnek dedilerBu anneden Hakk Halîlî olmuştuDedesi Hüseyin, annesi ŞahanHal-i ahval böyle geçti bir zaman


356Ol Şahan anneden doğdu bir civanHakk Halîlî Yüce Sultan doğmuştu.” 11/26Hakk Halîlî, annesinin onun okumasını istemesi üzerine tekrar yola koyulurve sırasıyla Bolvadin, Konya, İstanbul ve Mısır’da eğitim görür. Sonunda papazlarıbile İslam’a getiren bir âlim olur.“Şahan ebe bunda vasiyet aldıOkuması için bir emir olduİşte Hakk Halîlî yola koyulduOn iki yaşında revan olmuştuBolvadin Konya İstanbul derkenEl Ezher Üniversitesine rektörkenHayran olur herkes vaaz verirkenÇok papazlar bile dine gelmişti.” 11/26Hakk Halîlî birçok yer gezdikten sonra, Karacalar Köyünün bulunduğuOrtaören belinde karar kılmıştır. Âşığımız, Hakk Halîlî’nin adını “Yüce, yüceleryücesi, yüce Sultan” gibi sıfatlarla beraber anmaktadır.“Yemen'den Yozgat'a gelen,İnsanlara örnek olan,Ortaören’de karar kılan,Ol Yüce Hakkın Halîlî.” 8/70“Hakk Halîlî Yüce Sultan doğmuştu.” 11/26Hakk Halîlî, Karacalar Köyü halkının dertlerine derman olmuş, yaralarınamerhem olmuştur. Âşığımız da bu durumu dile getirip, Hakk Halîlî’ye hayali olarakhoş geldiniz demektedir.“Sensin merhem yâremize,


357Sen dermansın çaremize,Teşrif edip aramıza,Hoş geldiniz Hakk Halîlî .” 8/70Âşığımız, Şeyh Hak Halîlî için şu ifadeleri kullanır: Hak Hacı Halil, HakkınHalil, Muhammed’in dostu, evliya seyidi, cümle evliyalar hası, evliya başı, serçeşmeler evliyası, pirim, ulu, uluların ulusu, Hakk’ın dostu, şahım, yüce, yüce sultan,gönüllerin Kâbesi.“Muhammet’in dostu Hakkın Halil’i” 4/119/4“Evliyâ seyidi Hak Hacı Halil” 4/95/5“Hakkın Halil’idir evliya başı” 4/63/5“Hak Halîlî güzel şaha gidelim” 4/35/6“Pirim Hacı Halil’dir” 5/38/3“Yüce Hak Halil’i pirin aşkına” 5/24/8“Hakkın dostu şahım Hacı Halil’den” 6/119/5“Ol yüce Hakkın Halîlî” (nakarat 3 adet) 8/170/2“Evliya seyidi Hakkın Halil’i” 4/57/1“Pirimiz Hak Halîlî” 10/155/1“Hak Halîlî uluların ulusu” 8/32/1“Hakkın Halîlî’dir evliya başı” 11/133/4“Yüce Hakkın Halîlî’yiz” 9/66/4“Ser çeşmeler evliyası,Cümle evliyalar hası,Sensin gönüller Kâbesi,Sefa geldin Hakk Halîlî” 8/70“Hakk Halîlî Yüce Sultan doğmuştu.” 11/26Hakk Halîlî de Kerbela Olayına ve şehitlerine büyük üzüntü duyardı.


358“Şah Hüseyin deyip gözyaşı aktıYirmi dört bacının yasını çektiMazluma garibe yetime baktıDüşmüşlerin yardımcısı olmuştu.” 11/26Hakk Halîlî’nin kurduğu dergâhta Ehl-i beytin sancağı dalgalanmıştır.“Dalgalandı ehlibeytin sancağıHem kuruldu Hüseyinler ocağıHakk Halîlî, Bacı Sultan dergâhıGelen dertlilere derman olmuştu.” 11/26Hakk Halîlî daima halka hizmet etti, çeşmeler yaptırdı, düşkünlere yardımcıoldu, hastaların halini sordu ve insanların gönlünde taht kurdu.“Düşkünlerin ellerinden tutardıBunalanın imdadına yeterdiTam yirmi dört tane çeşme çıkardıSusuz memlekete hep su bulmuştuZehra Sultan Abdülkadir oğlunuDevam etti Bacı Sultan yolunuSorar dertlileri hasta haliniBütün insanların gönlün almıştıDaim halka hizmet idi çabasıÇok kutsaldı ona gönül kâ’besi,Zikri fikri Hakkın Ehlü’l abasıÖzü sözü hep Hüseyin olmuştu.” 11/26


359Hakk Halîlî aynı zamanda Bacım Sultan’ın babası ve Kadir Sultan’ın dadedesi idi. O da daima Hz. Hüseyin’i anmıştı.“Ehl-i beyittir muhabbetin gıdasıHakk Halîlî, Kadir Sultan dedesiUzaklardan duyulurdu sedasıHer kelâmı Şah Hüseyin olmuştu” 11/26Hakk Halîlî’den sonra onun nişanı, torunu Kadir Ağa’dadır.“Torunundadır nişanı,Yayıldı şöhreti, şanı,Ortaören’de bedahşânı,Saygıdeğer Hakk Halîlî .” 8/70Âşığımız, Hakk Halîlî’yi diliyle zikretmekte; sazının telleriyle söylemektedir.“Yoksul Derviş yollarında,Zikrederek dillerinde,Şu sazımın tellerinde,Söylüyoruz Hakk Halîlî.” 8/70Hakk Halîlî, Karacalar Köyü’nde Kadirî Tarikatının Hüseynî Koluna ait birdergâh kurar, Kadirilik Tarikatının Hz. Muhammet’ten gelen silsilesini buradadevam ettirir. Silsile şöyledir.Kadirî Silsilenamesi: Tarikat Şeyhleri/Türbe Yeri/Doğum ve Vefat Tarihleri:Hz. Muhammet Mustafa /Medine/570-632Hz. Ali Kerremallahu'l-Veche/ Necef/599-662Hz. İmam Hasan /Medine/625-672Hz. İmam Hüseyin /Kebela/626-683Hz. İmam Zeynel Abidin /Medine/660-718Hz. İmam Muhammet Bakır /Medine/679-739


360Hz. İmam Cafer-i Sadık /Medine/702-770Hasan-ı Basri Hazretleri /Basra/641-728Habibü'l-Acemi Hazretleri /Basra/670-739Davud-u Tai Hazretleri/ Bağdat/?-781Maruf-i Kerhi Hazretleri/ Bağdat/?-815Seriyyü's-Sekatî Hazretleri/ Bağdat/?-865Cüneyd-i Behra Hazretleri/ Bağdat/822-915Ebubekir Şiblî Hazretleri/ Bağdat/861-?Abdu'l-Vahid Hazretleri/ Bağdat/?-?Ebu'l-Ferec-i Mehmet Kuddisî Hazretleri/ Bağdat/?-?Aliyyü'l-Hakkarî Hazretleri/ Hakkarî/?-?Mübarek Mahsumî Hazretleri/ Mehdul Melik/?-1162Pir Abdülkadir Geylanî/ Bağdat/1077-1166Şeyh Abdülrezzak / Bağdat/ ?-?Şeyh Nasır Bin Abdulrezzak /Hama/1169-1238Şeyh Muhammet bin Nasır /Hama/?-?Şeyh Ahmet bin Muhammet /Hama/?-?Şeyh Yahya bin Ahmed /Hama/?-?Şeyh Muhammet bin Yahya /Hama/?-?Şeyh Ali bin Muhammet /Hama/?-?Şeyh Hüseyin bin Ali /Hama/?-?Şeyh Yahya bin Hüseyin /Hama/?-?Şeyh Kasım bin Yahya /Hama/?-?Şeyh Bereket bin Kasım /Hama/?-?Şeyh Hüseyin bin Alâeddin /Hama/?-?


361Şeyh Halil Paşa Hz. /Mekke/?-?1907Şeyh Hacı Halil (Hakk Halîlî) /Afyon-Emirdağ-Karacalar Köyü/ 1823–Şeyh Bacı Sultan (Zehra Şahbaz) /Afyon-Emirdağ-Karacalar Köyü/1881–1965Pir Abdülkadir Şahbaz (Ağa) Afyon-Emirdağ-Karacalar Köyü/ 1922–1997. 165 Âşığımız, Hak Halîlî gibi bir ulu zâtın dünyada bulunmayacağını,kendilerinin meşreplerinin, soylarının Hak Halîlî’ye dayandığını, Hak Halîlî’ye bağlıolduklarını söyler.“Durmadan dünyayı gez uçtan ucaHak Halil’i gibi ulu bulunmaz dünyada” 4/77/3“Hak Halil gibi ulu bulunmaz” 4/77/3“Hak Halîlî ulumuz var” 9/141/6“Rehberimiz İmam AliMeşrebimiz Hak Halil’iBacı Sultan ulu velî” 4/34/5“Hak Halil’i meşrebimiz soyumuz” 4/62/5“Hak Halil’e bağlıyız” 10/155/2Yoksul Derviş, erenler adına Hak Halîlî’den himmet bekler, Hak Halîlî’ninderde derman olduğunu söyler.“Pirim Hak Halil’i etsin himmeti” 5/114/5“Bacı Sultan oldu yüceden yüceHak-Halil’i Bacı Sultan himmetiÜstümüzde hazır olsun erenler” 10/27/5“Hak Halil’i derde dermandır” 10/30/6165 GÖRKAŞ, a.g.e.


362Âşığımız, Hak Halîlî dergâhına sığındığını, Hak Halîlî’nin kapısının birmuhtacı olduğunu söyler ve oradan mürüvvet bekler“Hak Halîlî dergahına sığındım” 6/62/18“Hak Halîlî Pirim Zehra BacıdırMeşrebimiz ol güruh-u naci’dirYoksul kapısının bir muhtacıdırNurun ola nurda Ehlü’l abadır” 6/106/6“Cümlemize mürvet Hakkın Halîlî” 5/48/3“Secdem Hak Halil’i pireEfendim sultanım Zehra” 5/80, 8/81Yoksul Derviş, Allah’tan kendisini Hakk Halîlî’den, onun yolundanayırmamasını ister.“Yoksul Derviş söyler gerçeği destanAllah’ım ayırma gül yüzlü dosttanEleman çağırdım her bir nefestenHer halimiz ona malum olmuştu.” 11/27Âşığımızın şiirlerinde, Şeyh Hakk Halîlî ve Bacım Sultan aşağıda belirtilenyüz yetmiş beş yerde beraber geçmektedir.(1/14, 2/93, 3/31, 4/43, 4/46, 4/47, 4/48, 4/49, 4/64, 4/16, 4/93, 4/97, 4/76,4/77, 4/71, 4/81, 4/88, 4/95, 4/116, 4/125, 4/119, 4/111, 4/115, 4/17, 4/34, 4/50, 4/52,4/57, 4/62, 4/16, 4/63, 4/41, 4/17, 4/35, 4/8, 4/11, 4/15, 4/10, 5/115, 5/75, 5/80, 5/38,5/16, 5/17, 5/20, 5/23, 5/24, 5/31, 5/47, 5/48, 5/80, 5/38, 5,106, 5/107, 5/110, 5/111,5/112, 5/114, 5/109, 6/53, 6/104, 6/106, 6/107, 6/119, 6/129, 6/119, 6/114, 6/131,6/62, 6/39, 6/105, 6/106, 6/107, 6/114, 6/88, 6/99, 7/18, 8/32, 8/35, 8/78, 8/77, 8/248,8/225, 8/256, 8/81, 8/118, 8/208, 8/209, 8/210, 8/211, 8/124, 8/32, 8/28, 8/18, 8/11,8/16, 8/241, 8/245, 9/6, 9/10, 9/14, 9/16, 9/22, 9/23, 9/41, 9/51, 9/49, 9/66, 9/69,9/73, 9/74, 9/86, 9/101, 9/133, 10/1, 10/7, 10/18, 10/20, 10/30, 10/31, 10/38, 10/39,10/40, 10/44, 10/45, 10/137, 10/135, 10/195, 10/155, 10/50, 10/90, 10/70, 10/21,


36310/11, 10/182, 10/159, 10/111, 10/137, 10/141, 10/146, 10/152, 10/155, 10/167,11/134, 11/133, 11/117, 11/132, 11/25, 11/26, 11/28, 11/44, 11/49, 11/55, 11/59,11/69, 11/91, 11/118, 11/114, 11/170, 11/171, 11/181, 11/184, 11/193, 11/196,11/197, 11/204, 11/205, 11/207, 12/10, 12/34, 12/35, 12/36, 12/145, 12/143, 12/37)B- BACIM SULTAN (ZEHRA ŞAHBAZ) (1893–1965)Bacı Sultan, 1893 yılında Karacalar Köyü’nde doğmuştur, ilk eğitiminibabası Hak Halîlî’den almıştır. Babasının vefatından sonra, köyde devam etmekteolan Kadirî Tarikatının Hüseynî Kolunun, şeyhliğini yapmıştır. Başta Bacı Sultan’ıneşi İrbiş Ağa olmak üzere, birçok âlim, bir kadının tarikat şeyhi olmasını kabuletmemiş ve Bacı Sultan’a çeşitli eziyetler ederek, dergâhın kapanmasına sebepolmuşlardır. Bacı Sultan’ın oğlu Kadir Ağa, dergâhın başına geçinceye kadar dergâhkapalı kalmıştır.Bacı Sultan’la aynı köyde yaşayan Âşığımız, şiirlerinde ondan sıkçabahseder, sadece Bacı Sultan’a yazdığı yirmi beş tane şiiri vardır. “Dertli Gönül” adlışiirinde Âşık, ona duyduğu özlemi “Seni düşünmedik bir saniyem yok” diyerek dilegetirmektedir.“Dertli gönül hayalinde, düşünde,Hasret acısında, gam telaşında,Çok ırmak akıttım gözüm yaşında,Seni düşünmedik bir saniyem yok.Firkat oldu şu sinemi yakanda,Gayrı duramıyor hiçbir mekânda,Sel sel oldu gözyaşlarını akanda,Seni düşünmedik bir saniyem yok.Yoksul Derviş der ki; sözlerim bitmez.Bir saat, bir gün, bir sene yetmez.


364Gayrı bu yaraya merhem kâr etmez,Seni düşünmedik bir saniyem yok.” 8/194Âşığımız, Bacı Sultan’ı manevî bir sevgiyle sevmektedir, ona “cananım”deyip onun âşığı olduğunu söyler. Onun feyziyle yanıp, bâdesine kanan âşığımız,hâlâ onu beklemektedir, hâlâ ona ağlamaktadır, Bacı Sultan’ın sevdasınadoyulmamaktadır.“Bacı Sultan aşığıyız” 2/93/2, 4/80/1, 7/18/2“Bacı Sultan cananım” 6/105/3“Pirim Hak Halîlî Bacı Sultan'ın,Ulular ulusu yüce sultanın,Serçeşmeler başı, koca sultanın,Erleriyiz pirim Bacı Sultan'ın.” 8/208“Pervaneyim dönerimAşk oduna yanarımBadesinden kanarımPirim Bacı Sultan’ın 4/17/1“O Bacı Sultan’dan gelir dolumuz” 4/35/6“Döner feyzi ışığındaBacı Sultan aşığındaBekler böyle eşiğindeAğlar Yoksul Derviş idi” 3/31/7“Bacı Sultan sevdasınaDoyulmuyor doyulmuyor” 4/76/1“Sarıla aşkın kucağınaYüzü nuru ışığınaBacı Sultan eşiğine


365Dünü günü yatsam gerek” 10/182/2“Medet sende Bacı Sultan” 10/31/1Şiirlerde Bacı Sultan, Bacım Sultan, Zehra Bacı, Balcam Sultan, Bacı ZehraSultan, ulu velî, pîr, güzel şah, kıblem kabem, başımın tacı, sultanım yâr, kırklarınbaşı, gerçek velî, velîlerin velîsi, şıh kızı, anneler annesi, yücelerin yücesi, bir güldalı, gibi ifadelerle anılır.“Bacı Sultan ulu velî” 4/34/5“Bacı Sultan velîmiz var” 9/141/6“Pirim Bacı Sultan cümleden ulu” 4/8/6“Bacı Sultan güzel şaha gidelim” 4/36/2“Hak Halil’i kızı ya Zehra BacıKıblem Kabem dahi başımın tacı” 4/81/6“Kavuştur sultanım yâre ah yâre” 4/50/2“Bacı Zehra Sultan kırkların başıBeklerim yolunu gel Zehra Sultan 4/97/3“Bacı Sultan Zehra gerçek velîdir” 10/20/4“Şıh kızı derlerdi o Zehra Bacı” 10/137/3“Anneler annesi Zehra’dır kızı” 8/118/3“Bacı Sultan velîlerin velîsi” 8/32/1“Gerçek Bacı Sultan velîmiz bizim” 8/118/4“Bacı Sultan’dır evliya” 5/20/1“Bacı Sultan yücelerin yücesi” 5/47/7“Pirim Zehra bir gül dalı” 4/16/2Âşığımız, Bacı Sultan’ın, Hz. Muhammet’in soyundan, Hz. Ali’nin neslindengeldiğini söyler, Ehl-i Beytin sancağını çekenin o olduğunu söyler ve ona ikrar verir.“Bacı Sultan Zehra gerçek velîdir


366Aşkı muhabbeti canda doludurCeddi Muhammet’tir nesli Ali’dirHak Halil’i, Bacı Sultan dediler” 10/20/4“Ehli beytin sancağınıÇeken sensin Bacı Sultan” 10/40/1“O Bacı Sultan’a var ikrarımız” 10/26/1“İkrar verdik biz de Bacı Sultan’a” 10/18/3“Bacı Sultan özümüzYaşlar akar gözümüzİkrarımız sözümüzDiyelim Allah Allah” 9/6/4“Bacı Sultan’a Övgü” adlı şiirinde Âşığımız, Bacı Sultan’ı her yönüyle Hz.Fatma’ya benzetmektedir.“Bacı Sultan her yönüyleHazreti Fatma’ya benzerİnancıyla imanıylaHazreti Fatma’ya benzerKişiliği hem varlığıGerçekler yanında erliğiHer haliyle benzerliğiFatma Anamıza benzer” 10/34/1Bacı Sultan, dertlilere teselli verir, hastaların halini sorar, düşeni kaldırırdı, ohem cömertti hem de onun kalp gözü, gönlü açıktı.“Dertliye teselli verdiHastaların halini sordu


367Sevgi aldı sevgi verdiHazreti Zehra’ya benzerTuttu kaldırdı düşeniSildi akan gözyaşınıGötürdü verdi aşınıHazreti Fatma’ya benzerKalbi gözü gönlü açıkÇok cömertti eli açıkHakikate yolu açıkHazreti Fatma’ya benzer” 10/35/6Bacı Sultan da aynı babası Hak Halîlî gibi Âşığımız gibi, Hz. Hüseyin’inyasını çekti. Her haliyle hayrün-nisa (kadınların en hayırlısı) gibiydi.“İmam Hüseyin’e yandıHiç durmadan onu andıBütün sözleri Kur'an diO Hayrü’n-Nisa’ya benzer”Bacı Sultan, boy endam olarak da güzeldi, ahlâkı Kur’an ahlâkıydı, parayapula tamah etmezdi.“O güzel endamı boyuKur'andı ahlâkı huyu” 10/36/8“Servete mala meyletmezParaya pula meyletmezİpeğe şala meyletmezÖzü Fatma’ya benzer” 10/37/1


368Bacı Sultan, köye ve köylüye de birçok hizmetlerde bulundu, okul yaptırdı,yol yaptırdı, köye su getirtti; gariplere yetti, fakirleri evlendirdi. Bu halleriyle aynıHz. Fatma’ya benziyordu.“Köyümüze okul yaptıKöprü yaptı hem yol yaptıHiç durmadan çalıştıFatma Anamıza benzerMuhtaçlara iş bitirdiDurmadan yardım yetirdiKöye çeşme su getirdiHazreti Fatma’ya benzerİşte böyle hizmet verdiGaribe mazluma erdiFakir yetimi everdiHazreti Fatma’ya benzer” 10/37/5“Düşkünün elini tuttuBunalan kişiye yettiMuhtaçlara yardım etti” 10/3/36/6Bacı Sultan, çok çileler çekti, sabırlı ve mütevazıydi de hep halkın ayağınagidip insanlara yardım etti.“Çekti çileyi zahmetiİffet sabr u metametiYaptığı bütün hizmetiCenabı Fatma’ya benzer” 10/36/5


369“Taşladılar sabır ettiHalkın ayağına gittiHer insana yardım ettiYüce bir makama yetti” 10/36/1“O Bacı Sultan’ım kanidir kani” 10/111/3Âşığımız, bütün bu iyilikleri yapan Bacı Sultan’ın methini nasıl yapacağınıbilememektedir, yalnız Bacı Sultan’dan himmet, yardım beklemektedir.“Yoksul Derviş kıymetiniNasıl söylesem methiniBekliyorum himmetini” 10/37/6Âşığımız, kendisini Bacı Sultan’ın bülbülü olarak görür ve âşıklık ilminiondan aldığını söyler ve Bacı Sultan’ın çok büyük makamı olduğunu, “Bacı Sultan”diyenin de bu dünyada coşacağını söyler.“Bacı Sultan bülbülüyüz” 9/66/4“Biz bu ilmi Zehra Sultan’dan aldık” 6/119/4“Pirim Bacı Sultan velîlerdeniz” 8/124/7“Çok büyük makamı var Bacı Sultan’ın” 8/204/1“Bacı Sultan diyen coştu” 8/256/3, 9/42/3C- KADİR AĞA (KADİR ŞAHBAZ) (1922-1997)Kadir Ağa, Bacı Zehra Sultan’ın oğludur, Hak Halîlî’nin torunudur. BacımZehra Sultan’ın vefatı üzerine, Hak Halilî Dergâhı’nın başına geçerek şeyh olmuş,Kadirî Tarikatının Hüseynî Kolu’nun şeyh silsilesini tamamlamıştır.Yoksul Derviş, Bacı Sultan’dan sonra Kadir Ağa’ya diğer adıyla AbdülkadirAğa’ya bağlanmış, onu da Bacım Sultan kadar sevmiş ve ondan feyz almıştır.(1/37/10, 1/39/4, 4/115/1, 4/116/3, 4/112/2, 4/97/1, 4/97/5, 4/112/2, 4/84/5,4/94/7, 4/98/2, 4/118/2, 4/118/7, 4/132/8, 4/98/6, 4/97/7, 4/8/6, 4/98/6, 5/80/9,


3705/37/6, 5/38/4, 5/48/4, 5/28/3, 5/23/3, 5/116/5, 5/109/5, 6/114/6, 6/42/5, 6/99/3,8/171/1, 11/135/2)Hakk Halîlî’nin nişanı, artık torunu Kadir Ağa’dadır. Dergâhın şeyhi KadirAğa’nın himmet ve kelamı, gerçeği bilen canlar üzerinedir. Âşığımız Kadir Ağa’nındergâhına varmak dergâha yüzünü sürmek ister, Kadir Ağa’nın hikmetini görenler,ona yüzünü sürerler.“Torunundadır nişanı,Yayıldı şöhreti, şanı,Ortaören’de bedahşânı,Saygıdeğer Hakk Halilî” 8/70“Abdülkadir oldu rehberim, pîrim” 6/114/6“Şol yüce dergâhın sultanı KadirSonsuz saygılar ve selamı vardırYüce himmeti ve kelamı vardırHakkı bilen gerçek olan canlara” 4/84/5“Şah Abdül Kadir’e varsamDergâhına yüzüm sürsem” 4/132/8“Abdülkadir pîr ileGelin tevhit edelim” 5/37/6, 5/38/4“Senin hikmetini görenlerŞah Abdülkadir’e yüzün sürdü” 5/113/2“Sürelim yüzümüz Abdülkadir’e” 6/42/5Yoksul Derviş, Allah’tan bu dergâhtan rahmetini kesmemesini, erenlereyardımcı olmasını, onları korumasını ister.“Yoksul divani naz içinAbdülkadir Şah’ım için


371Ol dergâha niyaz içinKesme bizden rahmetini” 5/23/3“Destur himmet olsun bu ulu pîrdenMuradımız Seyit Abdülkadir’denKorusun bizleri semadan, yerdenAllah yardımcımız olsun erenler” 8/171/1Bacı Sultan’ın vefatından sonra âşığımız, onun yerine geçen Kadir Ağa’dankendilerini Ehl-i Aba’dan yani Hz. Muhammet’in ailesi olan, Hz. Ali, Hz. Fatma, Hz.Hasan ve Hz. Hüseyin’den ayırmamasını istemektedir.“Pirim Bacı Sultan göçtü bekayaBir dileğim var Kadir Ağa’yaYoldaş etsin bizi Ehlü’l abayaBez de ağlaşalım cümle ihvanlar” 1/39/4“Ehl-i beyittir muhabbetin gıdasıHakk Halîlî, Kadir Sultan dedesiUzaklardan duyulurdu sedasıHer kelâmı Şah Hüseyin olmuştu” 11/26ister.Allah’a dua eden Âşık, kendisini dergâhtan ve Kadir Ağa’dan ayırmamasını“Bai bismillahtır sözümün başıBizi bu dergâhtan mahrum eylemeSensin cümle sefillerin yoldaşıEvvel Kadir Şah’tan bizi ayırma” 4/115/1“Bağışla Sultan’ım Kadir Şahbaz’a” 4/116/3“Tuttum dergâhına naz-ı niyazımBeli dedim Abdül Kadir Şahıma” 4/49/7


372Kadir Ağa için velî, seyit, ulular ulusu, sefillerin yoldaşı, gibi ifadelerikullanır.“Seyit Abdülkadir ileBacı Sultan’a gidelim” 5/107/3“Pirim Abdülkadir Şahım velîdir” 5/48/4“Ulular ulusu Şah Abdülkadir” 5/108/5“Sensin cümle sefillerin yoldaşıEvvel Kadir Şah’tan bizi ayırma” 4/115/1“Pîrim Abdülkadir Şahbaz’dır velî” 6/99/3Şiirlerde Kadir Ağa’nın adı genellikle dedesi Hak Halilî ve annesi ZehraSultan’la beraber geçmektedir.“Secdem Hak Halîlî pîreEfendim Sultan ZehraBağlıyım Abdülkadir’eŞefaat ya Resulullah” 5/80/9Kadir Ağa’nın nesli temizdir, çünkü evliyalara dayanır.“Hakikat yolunda erenler çokturEvliyanın nutku nefesi haktırOğlun Abdülkadir ol nesli paktırBeklerim yolunu gel Zehra Sultan” 4/97/1Bacım Sultan’ın ölümü üzerine oğlu, Yoksul Derviş ve cümle ihvanlarağlayıp bağrını dövmektedir.“Oğlun Abdülkadir bağrın döğüyorBeklerim yolunu gel Zehra Sultan” 4/98/2,“Ağlar anda oğlu Kadir” 4/112/2“Durmadan ağlıyor şol Abdülkadir” 4/94/7


373“Şah Kadir’in yaşı bir sele dönmüş” 4/118/2“Cümle ihvan ile Yoksul kulunuAnasız bacısız koydun oğlunuİkrar veren terk eylemez yolunuŞah Abdülkadir’e uyan ağlaşır” 4/118/7Âşığımız dergâhın ve Abdülkadir Ağa’nın şeyhliğinin kıyamete kadar devametmesini Allah’tan diler, buna Oniki imamlar da hayali olarak tamam derler.“Bu ulu mekânda Oniki İmamŞah Abdülkadir’e dediler tamamKıyamete kadar eylesin devamCoşkun ırmaklar gibi akar inşallah” 11/135/2Kadir Ağa’nın 1997 yılında ölümü üzerine Âşığımız “Kadir Ağa'nın Kervanı”adlı bur şiir yazar ve Kadir Ağa’nın ölümünü ve ardından yaşananları anlatır.“Bayram Günü Merasimi var idi,Arife gününde Hakk’a yürüdü.Sanki On binlerce insan var idi,Cümle muhipleri geldi ağladı.Ortaören Beline mahşer kuruldu,Muhibbi haneden burada görüldü.Saflar bağlanıldı, divan duruldu,Herkes bir mağnaya daldı ağladı.Şeker bayramında sala verildi,Dervişleri alay alay derildi.Sanki bu dünyanın bendi kırıldı,


374Cümlesi bir figan oldu ağladı.Telefon ettiler haber saldılar,Oğlu, kızı, muhipleri geldiler.Yedi iklim dört köşeden doldular,Cümlesi bağrımı deldi ağladı.Yavruların geldi seni soruyor,Kadir Ağam nerde diye arıyor,Gözün açmış bize bakıp duruyor,Herkes hikmetini bildi ağladıDoksan Yedi yılı Şubat ayında,Bir figandır koptu Emirdağ'ında,Ortaören’de, Karacalar Köyü’nde,Hep insanlar saf saf oldu ağladı.Kaside söylendi, Yasin okundu,Salât ile selam ile yakındı.Tekbir sedaları arşa dokundu,Göklere bir Nida doldu ağladı.Semah alanında namaz kılındı,Kerameti ayan oldu bilindi,Cümle ihvanların bağrı delindi,


375Bir ağızdan tekbir aldı ağladı.Bayram günü yetim kodu bizleri,Hep toplandı gelinleri kızları,Mateme büründü soydu yüzleri,Sanki saçlarını yoldu ağladı.Aktı gözyaşlarını seller kaldı,Tatlı muhabbeti dillerde kaldı,Hasretin acısı kullarda kaldı,Şu dertli sinemi deldi ağladı.Değmeyin kardeşler sinem söküldü,Ciğerim delindi belim büküldü,Zindan oldu sanki dünyam yıkıldı,Şu gönlümü matem aldı ağladı.Bütün Dervişleri geldi döküldü,Yedi iklim dört köşeden çekildi,Senin sevenlerin yandı yakındı,Herkes gözyaşını sildi ağladı.Kaymakam geliyor, Bakan geliyor,Bayram namazından çıkan geliyor.Sanki seller gibi akan geliyor,


376Ortaören beline doldu ağladı.Anında bir haber alamayanlar,Haber alıp imkân bulamayanlar,Hele arz edip de gelemeyenler,Gözyaşları sel sel oldu ağladı,Gelemeyen yolda kaldı ağladı.Kadir Ağamızın böyle edişi,Gerçekten bizleri yaktı gedişi,Cümle canlar ile yoksul dervişi,İşte boynu bükük kaldı ağladı.” 9/71


377SONUÇ“Âşık Yoksul Derviş’in Şiirlerinde Dinî Tasavvufî Unsurlar” adlıçalışmamızda vardığımız sonuçları şu şekilde özetleyebiliriz:Âşığımızın şiirlerinde geçen temaların büyük bir çoğunluğunu dinî-tasavvufîtemalar oluşturmaktadır. Bunun sebeplerini birkaç maddeyle sıralamak istersek: 1-Âşığımız İstanbul’da medrese eğitimi almış bir hafızdır, Emirdağ’da ve İstanbul’datoplam dört yıl dinî eğitim almıştır. 2- Âşık, Kadirî tarikatına bağlıdır, Âşığımızınköyünde bu tarikata bağlı bir dergâh bulunmaktadır.Şiirlerde en çok geçen dinî unsur Allah’tır. Allah, şiirlerde 574 yerdeaşağıdaki isim ve sıfatlarıyla geçmektedir. “Allah, Alîm, Basar, Cabbar, Gafir-üzZenbî, Gaffar (Gafûr), Gani, Hâbir, Hakk, Hu, Hüdâ, Kâdir, Kahhar, Kerîm, Lem-Yezel, Mevla, Nur, Rabb, Rahman, Rahîm, Samed, Sem’i, Settar, Vâhid, Yar(Canan), Yaradan, Yezdan (Sırr-ı Yezdan).”Yoksul Derviş’in şiirlerinde en çok geçen ikinci unsur Hz. Ali’dir. Hz. Ali,564 şiirde, yiğitlik, bilgililik, bağlılık gibi özellikleriyle geçmektedir. Âşığımız,Oniki İmamlar’a ve onların başı Hz. Ali’ye inanış itibariyle büyük bir sevgi duyar.Âşığın şiirlerinde en çok geçen üçüncü unsur Hz. Muhammet’tir. Hz.Muhammet, en son hak peygamber olması sebebiyle Âşığımızın şiirlerinde 252 yerdegeçer. Âşığımız şiirlerinin birçok yerinde Hz. Muhammet’i metheder, ondan şefaatumar.Âşığımızın şiirlerinde en çok geçen dördüncü unsur Kerbela Olayı ve Hz.Hüseyin’dir. Âşığın ilk kitabı olan “Kerbela Çölünde Kanlı Şüheda Gülşeni”tamamen Kerbela Olayı’nı anlatmaktadır. Diğer kitaplarda da 55 şiirde Kerbela Olayıgeçmektedir. Hz. Hüseyin ve Hz. Hasan da şiirlerde 197 yerde geçmektedir. Hz.Hüseyin, Kerbela’da vahşice katledilmesiyle, Hz. Hasan da hilafet meselesisebebiyle Yezit’in adamları tarafından zehirlenerek öldürülmesiyle şiirlerdegeçmektedir. Peygamberimizin öz torunlarının böyle katledilmesi Âşığımızı çoküzer.


378Şiirlerde en çok geçen beşinci unsur, Hak Halîlî ve Bacım Sultan’dır.Âşığımızın bağlı olduğu dergâhın ileri gelen iki şahsiyeti olan Hak Halîlî ve BacımSultan, 175 şiirde geçer. Hak Halîlî ve Bacım Sultan, şiirlerde âlim olmaları, örnekşahsiyetleri ve halka yaptıkları hizmetlerle geçer.Âşığımızın şiirlerinde en çok geçen altıncı unsur ise Oniki İmamlar’dır. Onikiİmamlar, 121 şiirde geçmektedir. Oniki İmamlar, Âşığımızın bağlı olduğu Kadirîsilsilesinin ileri gelenleri, din büyükleridir bu sebeple Âşığımız onlara karşı büyükbir sevgi duyar.Âşık Yoksul Derviş, dinî eğitim almış olmasından dolayı, bir ilahiyatçı kadardinî-tasavvufî bilgiye sahiptir, bunu şiirlerini incelerken de gördük. YalnızÂşığımızın din anlayışı hiçbir zaman dayatmacı bir din anlayışı değil, sevgi vehoşgörüye dayalı bir din anlayışıdır. Yunus Emre gibi Yoksul Derviş de “Yaratılanıhoş gör, Yaradan’dan ötürü” demektedir.


379KAYNAKÇAA- Kitaplar:AKIN, M., Dünden Bugüne Emirdağ, Afyon, tarihsiz.APAK, İ.,YAVUZ, K., Dinî Terimler Sözlüğü (iki cilt), İhlas Yayıncılık, İstanbul1988.AYDIN A., Alevi Halk Ozanları, Cem Vakfı Yayınları, İstanbul 2004.AYVERDİ, İ., Misalli Büyük Türkçe Sözlük, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul 2006.BİLMEN, Ö.N., Büyük İslam İlmihali, Akçağ Yayınları, İstanbul 1996.BUHARİ, El-Edepü’l-Müfret, C.1, s.488, (Tercüme eden Ali Fikri Yavuz) İstanbul1979.BUHARİ, El-Camiu’s-Sahih, Kitabü’l-İman Bölümü, 2.Bab.,Çağrı Yayınları,Ankara 1980.CEMEL, İ.,Âyet ve Hadislerle El-Esmaü’l Hüsna, Medine Yayıncılık, İstanbul2001.DOĞUŞTAN GÜNÜMÜZE BÜYÜK İSLAM TARİHİ, Hakkı Dursun YILMAZ,Çağ Yayınları, İstanbul 1989.ELÇİN, Ş., Halk Edebiyatına Giriş, Akçağ Yayınevi, Ankara 2001.El-ACLUNİ, Keşfü’l-Hafâ, C.2, s.232, Kahire tarihsiz.EL-MUTAKİ EL-HİNDİ R., Kenzü’l-Ummal, C.2, Beytü’l-Efkari DuvaliyeYayınevi, Ürdün tarihsiz.EYUPOĞLU, İ.Z., Bütün Yönleriyle Bektaşilik, Der Yayınevi, İstanbul 2000.GÖLPINARLI A., Tarih Boyunca İslam Mezhepleri ve Şiilik, Der Yayınevi,İstanbul 2003.HALICI, F., Âşıklık Geleneği ve Günümüz Halk Şairleri, Güldeste, AtatürkKültür Merkezi yayınları, Ankara 1992.HANBEL A. B., El-Müsnet, C.3, s.191, Çağrı Yayınları, Ankara 1980.IŞIK İ., Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi, Elvan Yayınları, Ankara 2006.KÖKSAL, Asım, Hazreti Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınevi, Ankara1984KUBAT, Ş., Gönülden Sesler, Uğur Ofset, Eskişehir 1986.---------------, Aşkın Dizileri, Öztürk Matbaası, Ankara 1987.---------------, Yüzbin Oldu Yarelerim, Öztürk Matbaası, Ankara 1989.---------------, Dost İline Götür Beni, Öztürk Matbaası, Ankara 1989.---------------, Nefeslerin Özü, Ufuk Ofset, Ankara 1993.---------------, Yunusça Şiirler, Erk Yayıncılık, Ankara 1996.---------------, Deyişlerin Dilinden, Gürler Ofset, Ankara 1997.---------------, Güzelleme Şiirler, Gürler Ofset, Ankara 1998---------------, Sevgi Yolunda, Uğur Ofset, Eskişehir 2004.---------------, Destanlarım, Kültür Ajans, Ankara 2004.---------------, Türkülerin Dili, Afyonkarahisar 2006.---------------, Kerbela Çölünde Kanlı Şüheda Gülşeni, Emirdağı 1968.OCAK A. Y., İslam-Türk İnançlarında Hızır-İlyas Kültü, Ankara 1990.ÖZÇELİK M., Âşık Deli Hazım, Fakülte Kitapevi, Isparta 2004.ÖZSOY, S. B., Başlangıçtan Günümüze Örnekleriyle Türk Şiiri, Ankara 2005.PALA, İ., Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, L&M yayıncılık, İstanbul 2003.


380SAKAOĞLU, S., ALPTEKİN, A. B., Türk Saz Şiiri Antolojisi, Akçağ Yayınevi,Ankara 2006.SEFERCİOĞLU, M. N., Nev’i Divanı’nın Tahlili, Kültür Bakanlığı Gaye Yayınevi,Ankara 1990.SİNEMİ O., Ozanlar Vakfı Şiir Antolojisi 2002, 2003, 2004, Ozanlar VakfıYayınları, Ankara 2004.TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANSİKLOPEDİSİ, Dergâh Yayınları, İstanbul 1998.TÜRK DİL KURUMU, Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, 10. Baskı,Ankara 2005.ULUDAĞ, S., Kuşeyri Risalesi, Dergah Yayınları, İstanbul 1981.YAZIR; E.H., Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali, Akit Yayınları, İstanbul 2006.YEĞİN, A., Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Türdav Basım ve Yayım,İstanbul 1998.B- Tezler:ÇELEPİ, M. S., Âşık Ömer Divanı’nın Tahlili, Yüksek Lisans Tezi, Süleyman<strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta 2005.GÜLTEKİN, E., Âşık Edebiyatında Peygamber Kıssaları, Yüksek Lisans Tezi,Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta 2006.ÖZKAN, F., Âşık Yoksul Derviş, Bitirme Tezi, Afyonkarahisar Üniversitesi, Afyon2000.


381ÖZ GEÇMİŞKişisel Bilgiler:Adı ve Soyadı: Halil Eren YILDIRIMDoğum Yeri: Isparta-UluborluDoğum Yılı: 1974Medeni Hâli: EvliEğitim Durumu:Lise: 1989–1992, Kütahya Lisesi ve Antalya Lisesi.Lisans: 1992–1996, Selçuk Ü. Eğitim Fak. Türk Dili ve Edb Öğretmenliği.Yüksek Lisans:2004–… SDÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Fen-Edb. FakYabancı Dil ve Düzeyi:1. İngilizce, KPDS, 2004, 48İş Deneyimi:1996–1998, Aksaray İli, Aksaray Lisesi, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni.1998–1999, (Askerlik vazifesi için) Muş ili, Bulanık İlçesi, Gazi İlköğretim Okulu,Türkçe Öğretmeni.2000–2003 Aksaray İli, Aksaray Lisesi, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni.2003–2004 Isparta İli, Uluborlu İlçesi, Uluborlu Çok Programlı Lisesi, Türk Dili veEdebiyatı Öğretmeni2005-… Isparta İli, Gönen İlçesi, Gönen Anadolu Öğretmen Lisesi, Türk Dili veEdebiyatı Öğretmeni.Bilimsel Yayınlar ve Çalışmalar:Seminer Çalışması: Uluborlu’daki Sülâle Lakapları Üzerine Bir Çalışma.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!