12.07.2015 Views

haber - Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

haber - Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

haber - Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

A¤ustos 2011Say› 97İmtiyaz Sahibi<strong>Devlet</strong> <strong>Su</strong> İşleri Vakfı AdınaYönetim Kurulu BaşkanıAkif ÖZKALDIYayın Danışma KuruluProf. Dr. Veysel EROĞLUProf. Dr. H. Zuhuri SARIKAYAMustafa ELDEMİRGüven KARAÇUHAAkif ÖZKALDIİsmail GÜNEŞDöndü TATLIDİLProf. Dr. Adem BAŞTÜRKProf. Dr. Zekai ŞENProf. Dr. Ahmet Mete SAATÇİProf. Dr. İzzet ÖZTÜRKProf. Dr. Mustafa ÖZTÜRKSorumlu Yazı İşleri MüdürüNizamettin ÇİFTÇİEditörYusuf BAYDALYazı İşleriLevent YILDIRIMGülistan CANOrçun TAŞKINGörsel YönetimF. Burcu ÇAMURGrafik TasarımCLS OfsetFotoğrafAnıl BAKTAŞMurat ÖZTANYayın TürüYerel Aylık Süreli YayınYönetim Yeriİlk Sokak No:28Yücetepe / ANKARATel: (0312) 229 85 61Faks: (0312) 229 84 21Matbaa SorumlusuÜmit KOÇBaskıCLS Ofset San. Tic. Ltd. Şti.Davutpaşa Cad.Davutpaşa Emintaş Sanayi SitesiNo:103 Kat:2 Topkapı / İSTANBULTel: (0212) 493 34 64De¤erli <strong>Su</strong> Dünyas› Okurlar›;30 A⁄USTOSHer y›l bugün olur, Otuz A¤ustos‹çime bir ordu havas› dolar.Bafllar dimdik, gözler çelik, yüzler pos,Bayrak imil imil, geçer ordular...Geçer tunç ad›mlar demir gö¤üsler,Geçer Mehmetçikler, geçer subaylar,Hepsinin aln›nda zaferden süsler.Geçer hayalimde bir bir alaylar.Geçer toplar, geçer atlar, ya¤›z, al,Geçer da¤lar, geçer yollar, flehirler...Yang›nlar üstünde ince bir hilal!..Yaral›lar düfle kalka geçerler.Ç›lg›n bir istekle bu flan ak›n›Afyon'dan, ‹zmir'e kaçlar ça¤›ldar.Unutmufl at gemi, k›l›çlar k›n›,Can can› unutmufl zafere kadar.Ne var bu dünyada sana yak›flan,Aln›nda bir zafer sabah› kadar;Sen Mehmetçik, söyle büyük kahraman,Sana zafer kadar yak›flan ne var?Her y›l bugün olur, Otuz A¤ustos,‹çime bir zafer havas› dolar.Bafllar dimdik, gözler çelik, yüzler pos,Bayrak imil imil, geçer ordular...Ahmet Kutsi TECERSevgili <strong>Su</strong> Dünyas› Okurlar›,Dergimizin 97. sayısıyla yeniden huzurlarınızda olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.Bu sayımızda “<strong>Su</strong> Yönetimini” yeniden yapılandıran Orman ve <strong>Su</strong> İşleri Bakanlığı'nınkurulmasını, Modern <strong>Su</strong>lama Sistemleri, Diyarbakır GAP projeleri, Kıbrıs'ın uzun vadeliiçme, kullanma ve sulama suyu ihtiyacını karşılayacak olan KKTC İçme <strong>Su</strong>yu Projesinisayfalarımıza taşıdık. Ayrıca Anadolu'nun bir su medeniyeti olduğunu gösteren“Anadolu Kerhizleri” <strong>haber</strong>imizi de ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.Bu yıl Türk tarihinde “Zafer Ayı” olarak nitelendirilen Ağustos ayında RamazanBayramını da kutlamanın sevincini yaşıyoruz. Bu vesileyle 30 Ağustos Zafer Bayramınıve Ramazan bayramınızı kutluyor, dergimizi keyifle okumanızı temenni ediyoruz.<strong>Su</strong> Dünyas›İmzalı yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Yazı veFotoğraflar kaynak gösterilmeden kullanılamaz.<strong>Su</strong> Dünyası Dergisi, <strong>Devlet</strong> <strong>Su</strong> İşleri Vakfı’nınaylık ücretsiz yayınıdır.Para ile Satılmaz.www.su-dunyasi.com.trsudunyasi@dsi.gov.tr


De¤erli Okurlar,<strong>Devlet</strong> <strong>Su</strong> İşleri <strong>Genel</strong> Müdürlüğümüz teşkilatlandığı 1954 yılından bu yanaülkemizin toprak ve su kaynaklarını değerlendirmek maksadıyla çok büyükekonomik ve sosyal getirileri olan projelere imza atmıştır. Dünyanın en büyük veyüksek barajları arasına giren barajlar, dünyanın en uzun sulama tünelleri, kıtalarıbirbirine bağlayan içme suyu tünelleri ve GAP gibi eşine ender rastlanan entegreprojeler bunlara örnek sayılabilir. Halen devam etmekte olan Çoruh Havzası Projesive Konya Ovası Projesini de bu dev yatırımlara eklemek mümkündür.DSİ bu tür yatırımlarına devam etmektedir. Ülkemizin ekonomik ve sosyal yaşamınaçok büyük katkı sağlayacak “1000 Günde 1000 Gölet Projesi- GÖL-SU” da bunlardanbiridir. Adından da anlaşılacağı üzere bu proje ile hedeflenen çok kısa bir süreiçerisinde çok sayıda gölet inşa ederek bu göletlerin sağlayacağı sudanfaydalanmaktır. Esasen bu göletlerden sulama suyu elde etmek öncelikli hedefimizdir.2011 yılı fiyatları ile yaklaşık 7 500 000 000 TL'ye mal olacak proje ile yaklaşık300 000 hektar alanın sulanması planlanmıştır. İnşa edilecek göletlerde 1,5 milyarm3 su depolanabilecektir. Bu miktardaki kullanılabilir su, yağışın bölgeye vezamana göre büyük değişkenlik arz ettiği ülkemiz için büyük öneme sahiptir.Bilindiği gibi Türkiye coğrafi yeri ve iklimsel özellikleri sebebiyle çok fazla yağışalan bir ülke konumunda değildir. Bu yüzden suyun biriktirme yapılarındadepolanması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu zorunluluk dikkatealındığında GÖL-SU Projesi'nin önemi anlaşılacaktır.GÖL-SU projesi ülkemizin dört bir yanındaki verimli tarım arazilerinin sulanmasınısağlayarak yaklaşık 300 bin vatandaşımıza istihdam imkânı yaratacaktır. Projemevcut tarımsal üretimin artmasını sağlamasının yanı sıra sulama imkânınakavuşan yörelerimizde ürün çeşitliliğini de arttıracaktır.kesimden kente göçün engellenmesine de yardımcı olacaktır. Proje ile ayrıca büyükcan ve mal kayıplarına sebep olan taşkın zararlarının önüne geçilebilecektir. Projekapsamında inşa edilecek göletlerde depolanacak su içme ve kullanma suyu olarakda kullanılabilecek ve yeraltı su rezervlerinin emniyetli seviyelerde tutulmasınakatkı sağlayacaktır.Projenin ülke ekonomisine en büyük katkılarından biri de pompajlı sulamadancazibeli sulamaya geçilmesi vesilesiyle enerji tasarrufu sağlanacak olmasıdır.Ayrıca balıkçılık gibi yeni gelir getirici faaliyetler de yöre ekonomisine canlılıkgetirecektir.GÖL-SU Projesi kapsamında hâlihazırda 77 adet göletin inşaatı devam etmektedir.Diğer göletlerin ise proje çalışmaları devam etmektedir. Projeler tamamlanarakhizmete alındıklarında yıllık 900 milyon TL gelir elde edilecektir.Kuruluşundan bu yana vatandaşlarımıza hizmet götürmek için var gücüyle çalışan<strong>Genel</strong> Müdürlüğümüz, Büyük Önder Atatürk'ün “Vatanını en çok seven görevinien iyi yapandır” sözü ışığında, ülkemizin dünyanın en gelişmiş ekonomilerindenbiri olma hedefine ulaşması adına üzerine düşen ne var ise kararlılıkla yerinegetirmektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin ne zor şartlarda kurularak bugünleregelindiğinin bilinicinde çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Bu vesile ile baştaBüyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere şehitlerimizi rahmetle anarakbütün vatandaşlarımızın 30 Ağustos Zafer Bayramını en içten dileklerimle kutlarım.Akif ÖZKALDIDSİ <strong>Genel</strong> MüdürüÜlke tarımına çok büyük katkıları olacak GÖL-SU Projesi aynı zamanda kırsal


6<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011KISA<strong>Genel</strong> Müdürümüz İsmail Uğur Emekliye Ayrıldı.KISA26 Nisan tarihinden bu yana <strong>Genel</strong> Müdürlükgörevini yerine getiren İsmail Uğur emekliye ayrıldı.1974 yılından itibaren DSİ <strong>Genel</strong> Müdürlüğü'nünbirçok kademesinde görev alan ve 26 Nisan 2011tarihiden bu yana DSİ <strong>Genel</strong> Müdürlüğü göreviniyürüten İsmail Uğur 18.07.2011 tarihi itibariyleemekliliğe ayrılmıştır.İsmail Uğur'un Veda Mesajı:Çok Kıymetli Çalışma Arkadaşlarım; 37 yılı aşkınsüredir çalıştığım bu büyük, eşsiz ve değerli DSİailesine bugün itibariyle veda ediyorum.Geride bıraktığım yıllar boyunca APK DaireBaşkanlığında İnşaat Mühendisi, 5.BölgeMüdürlüğünde Kontrol Mühendisi ve BaşMühendisi, DSİ Kıbrıs Projeleri Grup AmirliğiEmanet Komisyonu Başkanlığı ve Grup Amirliği,5.Bölge 51.Şube Müdürlüğü, 5.Bölge MüdürYardımcılığı, İçme <strong>Su</strong>yu ve Kanalizasyon DaireBaşkanlığı, <strong>Genel</strong> Müdür Yardımcılığı ve 10.03.2011tarihi itibariyle <strong>Genel</strong> Müdür olarak kurumumuzdaher kademede sizlerle gayretli, özverili, gece gündüzdemeden DSİ ve ülkemiz için var gücümüzle çalıştık.Bugün sizlere veda ederken huzurla ve gururlaburadan ayrılıyor olmamı sağlayan sizlereşükranlarımı, minnetlerimi, sevgi ve saygılarımısunuyorum.Beraber çalıştığımız 37 yılı aşkın süre boyunca gerekçalışma ortamında gerekse aldığımız kararlarlasizleri üzecek, kıracak şeyler yapmış isem sizlerdenaffımı istiyorum.Yolunuz, bahtınız açık olsun. Başarılarınız daimolsun.Sevgi ve saygılarımla.


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 20117GAP'ın önemli projelerinden biri olan Silvan Barajı'nın inşaatına başlandı.KISADicle havzasında bulunan Kulp Çayı üzerinde veKulp Çayının Göderni (Taşköprü) çayı ile birleştiğinoktanın yaklaşık 900 metre mansabında ve Silvanilçe merkezinin 30 km kuzeyinde bulunan SilvanBarajının inşaatına 26.07.2011 tarihinde işyeriteslimi yapılarak başlandı.Ön yüzü beton kaplama kaya dolgu tipinde inşaedilecek barajın 5 yıllık sürede inşaatının yapılacağınıbelirten <strong>Devlet</strong> <strong>Su</strong> İşleri 10. Bölge Müdürü TurkayÖzgür “Silvan Barajı ve HES, 160 MW kurulugücünde olup Silvan ovalarının tamamına suverilecek ve 245 000 hektar alan sulanacaktır.Temelden yüksekliği 174,50 m olan Silvan BarajıGAP içerisinde yer alan ve bölgede Atatürkbarajından sonra en büyük sulama barajı özelliğinide taşımaktadır. Baraj İnşaatı tamamlandığında7 Milyar m 3 göl hacmi oluşacak ve gölalanı177,44 km 2 olacaktır. Silvan barajı Yapımı esnasındayaklaşık 500-600 kişi istihdam edilecektir” dedi.Proje Üretim Merkezi Çalışmaları Devam EdiyorKISADSİ <strong>Genel</strong> Müdürlüğü ve Bölge teşkilatında görevyapmakta olan mühendislerin uzmanlaşmasımaksadıyla 57 yıllık bilgi, tecrübe ve birikimlerimizipaylaşarak planlama raporundan ihale aşamasınakadar teorik ve uygulamalı çalışmaların planlanması,projelendirilmesi ve koordinasyonu maksadıylakurulan “Proje Üretim Merkezi” 11/03/2011tarihinde faaliyetlerine başlandı.Uygulanmakta olan ve/veya uygulamaya konulacakolan projelerin, yatırımların hedeflenen zamandave maksadına uygun olarak tamamlanmasına ayrıca,yeni proje fikirlerinin de ortaya çıkmasına vesileolacak olan, Proje Üretim Merkezikoordinasyonunda yürütülecek gölet ve sulamasıprojelerinin planlama ve projelerinin hazırlanmasıile ilgili olarak;içerisinde tamamlanabilecek durumda olan işlerinseçilmesi halinde ise nihai planlama raporu ProjeÜretim Merkezi gözetiminde tamamlanarak projeaşamasına geçilmesi,3- Görevlendirilecek teknik elemanların bir haftalıkortak temel eğitime tabi tutulduktan sonra planlamave proje yapımı çalışmalarına geçilmesi uygungörülmüştür.Bu kapsamda ilk olarak 04-08 Nisan 2011 tarihleriarasında DSİ 5.Bölge Müdürlüğü Gölköy EğitimTesislerinde “Proje Üretim Çalışmalarına İlişkinTemel Eğitim” ile eğitimlere başlanılmıştır.Önümüzdeki günlerde aşamalı olarak devam edecekolan çalışmalardan Planlama Raporu HazırlıkÇalışmalarının 3, Proje Yapım Çalışmalarının ise4 aşaması tamamlanmıştır.1- DSİ Bölge Müdürlüklerince ana doneleri hazırolan en az bir projenin planlaması ve projesiyapılmak üzere belirlenmesi,2- Planlaması belli bir aşamaya gelmiş ve kısa süre


8<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011KISAKISA<strong>Su</strong>ruç Ovası Pompaj <strong>Su</strong>laması Taşbasan Depolaması inşaat yapım sözleşmesiimzalandı.<strong>Su</strong>ruç Ovası Pompaj <strong>Su</strong>laması Taşbasan Depolamasıinşaatı yapım sözleşmesi imza töreni DSİ 15. BölgeMüdürlüğü toplantı salonunda gerçekleştirildi.diliyor, projenin bu aşamaya getirilmesinde emeğigeçenlere teşekkür ediyorum.”dedi.İhaleyi alan ortak girişimin Yönetim Kurulubaşkanları ise projeninÜlkemize hayırlı olmasınıdileyerek, TaşbasanDepolaması'nın planlanansüreden önce bitirilmesiiçin var güçleriyleçalışacaklarını söylediler.TAŞBASANDEPOLAMASITörene DSİ 15. Bölge Müdürü Sait Umucu, Öztaşinşaat yönetim kurulu başkanı Vehbi Özkoç, Kutayinşaat şirket müdürü başkanı Mahmut Kutluay veDSİ bölge Müdürlüğü yöneticileri katıldı.DSİ 15. Bölge Müdür Sait Umucu Yaptığıkonuşmada “Fırat'ın aziz suyu her gün biraz dahayaklaşıyor <strong>Su</strong>ruç'a. Adım adım, inşaatına başlanantesisler vuslat zamanını biraz daha yaklaştırıyor.Yarım asırlık rüyanın gerçekleşmesinde, görevsüremiz içinde çalışma arkadaşlarımla beraberkatkıda bulunmanın mutluluğunu hissediyoruz. Bugün Yörenin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimindebüyük atılım sağlayacak <strong>Su</strong>ruç Ovası Pompaj<strong>Su</strong>laması Projesinin bir bileşeni olan Taşbasandepolaması sözleşmesi imzalanıyor. Hayırlı olmasınıTaşbasan Depolaması ileilgili ilk çalışmalar 1967yılında yapılan FıratHavzası İstikşaf raporu ilebaşlamıştır. TaşbasanDepolaması Şanlıurfa ili,<strong>Su</strong>ruç ilçesi Büyükhan yerleşim yerinin güneyindeTaşbasan mahallesinin güney doğusunda yeralmaktadır.<strong>Su</strong>ruç Pompaj <strong>Su</strong>lamasının 73 871 ha'lık alanınınsu regülasyonunu sağlayacak olan depolama5 355 hm 3 hacme sahiptir.Proje kapsamında homojen dolgu gövde ve seddeler,dolu savak, su alma yapısı, derivasyon kanalı, yolve sanat yapıları inşaatları ile gölalanı imalatlarıyapılacaktır.


10 <strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011<strong>Su</strong>, Orman ve Çevre İçinİki Yeni BakanlıkHABERHABERÇevre veOrman Bakanlığı ileBayındırlık veİskân Bakanlıklarıyerine Orman ve<strong>Su</strong> İşleri ile Çevre veŞehircilik Bakanlıklarıkuruldu.8 Haziran 2011 tarihli mükerrer Resmi Gazetedeyayımlanan 636 Çevre, Orman ve ŞehircilikBakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KanunHükmünde Kararname ile Çevre, Orman veŞehircilik Bakanlığı kurulmuş, Bayındırlık ve İskânBakanlığı kapatılarak bu bakanlığa ait görevler buyeni Bakanlığa devredilmişti. Ancak 4 Temmuz2011 tarihli Resmi Gazetede, iki KHKyayımlanarak, 644 sayılı KHK ile Çevre ve ŞehircilikBakanlığı, 645 sayılı KHK ile Orman ve <strong>Su</strong> İşleriBakanlığı kuruldu. Kanun hükmünde kararnameile Orman <strong>Su</strong> İşleri Bakanlığına verilen görevler ise• Ormanların korunması, geliştirilmesi, işletilmesi,ıslahı ve bakımı, çölleşme ve erozyonla mücadele,ağaçlandırma veormanla ilgili meraıslahı konularındapolitikalar oluşturmak• Tabiatın korunmasınayönelik politikalargeliştirmek, korunanalanların tespiti, milliparklar, tabiat parkları,tabiat anıtları, tabiatıkoruma alanları, sulakalanlar ve biyolojikçeşitlilik ile av ve yabanhayatının korunması,yönetimi, geliştirilmesi,işletilmesi ve işlettirilmesini sağlamak• <strong>Su</strong> kaynaklarının korunmasına ve sürdürülebilirbir şekilde kullanılmasına dair politikalar oluşturmak,ulusal su yönetimini koordine etmek• Meteorolojik olayların izlenmesi ve bunlarlailgili gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik politikave stratejiler belirlemek• Bakanlığın faaliyet alanına giren konulardauluslararası çalışmaların izlenmesi ve bunlara katkıdabulunulması amacıyla ulusal düzeyde yapılanhazırlıkları ilgili kuruluşlarla işbirliği halindeyürütmek olarak belirlenmiştir.


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 11<strong>Devlet</strong> <strong>Su</strong> İşleri <strong>Genel</strong> MüdürlüğüOrman ve <strong>Su</strong> İşleri Bakanlığı'naBağlandı.57 yıldır; tarım, enerji, içme kullanma ve sanayisuyu temini ile çevre sektörlerinde gerçekleştirdiğiönemli çalışmalarla ülke kalkınmasında büyük payıolan DSİ, bundan böyle faaliyetlerini Orman ve<strong>Su</strong> İşleri Bakanlığı bünyesinde devam ettirecek.Orman ve <strong>Su</strong> İşleri BakanıProf. Dr. Veysel Eroğlu AyrılanPersoneli İle VedalaştıOrman ve <strong>Su</strong> İşleri Bakanı Prof. Dr.Veysel Eroğlu,bakanlıkların yeniden yapılandırılması kapsamındakurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığına geçecekpersoneline veda etti.Orman ve <strong>Su</strong> İşleri Bakanlığı'nda düzenlenenmerasimde konuşan Bakan Prof. Dr. Eroğlu,Bakanlığına bağlı çevreyle alakalı birimlerin Çevreve Şehircilik Bakanlığı'na bağlandığını hatırlatarak,Bakanlık değiştirecek personeline bugüne kadaryaptıkları çalışmalar dolayısıyla teşekkür etti.''Son 4 yılda hepiniz birer destan yazdınız'' diyenProf. Dr. Eroğlu, Avrupa Birliği müzakerelerikapsamında açılması en zor çevre faslını Türkiye'ninmüzakerelerin başında açtığını, bunun büyük birbaşarı olduğunu belirterek birçok ülkenin çevrefaslını müzakerelerin sonunda açtığına işaret etti.Bakanlığa bağlı çevreyle alakalı birimlerin yaptığıçalışmaları anlatan Eroğlu, Bakanlığı döneminde15 havza eylem planı yapıldığını, 10 havza eylemplanına ilişkin çalışmaların hızla sürdürüldüğünü,katı atık konusunda yapılan çalışmalarla 41 milyonuaşkın nüfusun katı atıklarının düzenli olarak toplanıp,bertaraf edildiğini, hava kirlenmesinin önünegeçildiğini, balık çiftliklerinin yüzde 99'nuntaşındığını, Özel Çevre Koruma alanlarınıngenişletilerek, sayısının artırıldığını ifade etti.Bakanlık birimlerinin, genel müdürlüklerin 2015Eylem Planları'nı hazırladığını, ''destan yazmaya''devam edeceklerini belirten Bakan Prof. Dr. VeyselEroğlu, Orman ve <strong>Su</strong> İşleri Bakanlığı olarakçalışmalarını hızla sürdüreceklerini, yollarınakaldıkları yerden devam edeceklerini kaydetti.Çevre ve Şehircilik Bakanlığına geçen personellerinekapılarının daima açık olduğunu belirten Ormanve <strong>Su</strong> İşleri Bakanı Prof. Dr.Veysel Eroğlu, ''BirBakan olarak değil, amiriniz, ailenizin büyüğü olarakkapımız her zaman sizlere açık. Sizlere ailelerinizlebirlikte ömür boyu mutluluklar diliyorum'' dedi.Bakanlık değiştirecek personelin özlük haklarınıntakipçisi olacaklarını, mağduriyet yaşanmayacağınıvurgulayan Orman ve <strong>Su</strong> İşleri Bakanı Prof. Dr.Veysel Eroğlu, personel ile tek tek tokalaşarak,yaptıkları çalışmalar için teşekkür etti.


12<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011HABERHABERAkif Özkaldı25 yıldırbirçok kademesindegörev yaptığı DSİ'nin<strong>Genel</strong> Müdürlüğügörevine atandı.1986 yılından bu yana DSİ <strong>Genel</strong> Müdürlüğü’ndegörev yapmakta olanAkif Özkald› DS‹<strong>Genel</strong> Müdürü oldu.1963 yılında Ankara'da doğan Akif Özkaldı 1986yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaatFakültesinden mezun olmuş daha sonra Utah StateÜniversitesinde (<strong>Su</strong>lama Mühendisliği Bölümü-1991) yüksek lisansını tamamladı.1986 yılında proje mühendisi olarak DSİ <strong>Genel</strong>Müdürlüğü'nde göreve başlayan Özkaldı, 1989yılında Milli Eğitim Bakanlığı'nın açmış olduğuyurtdışı master programını kazanarak ABD de UtahState Üniversitesi <strong>Su</strong>lama Mühendisliği BölümündeYüksek Lisansını 1991 yılında tamamlayarak DSİ<strong>Genel</strong> Müdürlüğündeki görevine döndü. ÖzkaldıDSİ 5. Bölge Müdürlüğü'nde Proje ŞubeMüdürlüğü, İçmesuyu ve Kanalizasyon DairesiBaşkanlığı'nda İçmesuyu Proje Şube Müdürlüğü,Proje ve İnşaat Dairesi Başkan Yardımcılığıgörevlerini yürüttü. 26.04.2004-13.11.2007 tarihleriarasında Proje ve İnşaat Dairesi Başkanı olarakgörev yapan Özkaldı 13.11.2007- 18 Temmuz 2011tarihleri arasında <strong>Genel</strong> Müdür Yardımcılığı göreviniyürüttü.18.07.2011 -05.08.2011 tarihleri arasında <strong>Genel</strong>Müdürlük görevini vekaleten yerine getiren AkifÖzkaldı, 06.08.2011 tarihinden itibaren DSİ <strong>Genel</strong>Müdürlüğü'nü asaleten yürütmeye başladı.İstanbul Melen İçmesuyu Projesi, GüneydoğuAnadolu Projesi (GAP), Konya Ovaları Projesi(KOP), Doğu Anadolu Projesi (DAP) gibi birçokönemli Bölgesel Kalkınma projesinde aktif rol almışolan Özkladı uygulama ve strateji belirleme gibibirçok teknik konuda çalışmalarını sürdürmektedir.


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 13Özkaldı,- 5. Dünya <strong>Su</strong> Forumu çalışmaları,- Uluslararası <strong>Su</strong>lama Drenaj Komisyonu (ICID)üyeliği,- Uluslararası İstanbul <strong>Su</strong> Forumu çalışmalarıgibi birçok uluslar arası projede görev almış, ayrıcaDünya <strong>Su</strong> Konseyi (WWC) üyesi olarak su ile ilgiliuluslar arası çalışma ve faaliyetlerde etkin rolalmakta.Teknik konulardaki çalışma ve tecrübelerine ilaveten,DSİ Vakfı Başkanlığı ve DSİ Spor Kulübü FahriBaşkanlığı gibi sosyal ve beşeri çalışmaları dayürütmekte.Evli ve bir çocuk babası olan Özkaldı iyi derecedeingilizce bilmekte.Orman ve <strong>Su</strong> İşleri BakanıProf. Dr. Veysel Eroğlu'nun HayırlıOlsun ZiyaretiOrman ve <strong>Su</strong> İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu,Akif Özkaldı'yı <strong>Devlet</strong> <strong>Su</strong> İşleri <strong>Genel</strong> Müdürlüğü'neatanmasından dolayı hayırlı olsun ziyaretindebulundu.Prof. Dr. Veysel Eroğlu, ziyarette DSİ <strong>Genel</strong>Müdürlüğü çalışmaları ile önümüzdeki dönemdeyürütülecek projeler ve hedefler hakkında brifingaldı.Orman ve <strong>Su</strong> İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğluburada yaptığı konuşmada “Yıldırım hızıylaçalışacağız. Son sürat projeleri tamamlayarakengelleri aşarak hedefimizi yakalayacağız.”diyekonuştu.


14<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011Projelerin takibinin en az projeleri hayata geçirmekkadar önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Eroğlu“Projeleri yerinde incelemediğimiz sürece başarılıolmamız mümkün değil, hangi projeyi hayatageçirirseniz geçirin, olayı takip etmekneticelendirmek adına son derece önemlidir. Bubakımdan devamlı projeleri takip etmeli, şantiyeleregitmeli, bilgi almalıyız.”dedi.Orman ve <strong>Su</strong> İşleri Bakanı Prof. Dr. VeyselEroğlu'nun konuşmasının ardından DSİ <strong>Genel</strong>Müdürü Akif Özkaldı da DSİ ile alakalı kısa birsunum yaparak, hedefler ve projelerle alakalı bilgiverdi.1000 Günde 1000 Gölet Projesi'ne de özel önemveren Orman ve <strong>Su</strong> İşleri Bakanı Prof. Dr. VeyselEroğlu “Bu proje çok önemli. Vatandaşımızaistihdam alanlarının açılması, içme ve kullanmasuyu temini, yeraltısuyu rezervlerinin korunması,mesire ve rekreasyon alanlarının meydana getirilmesive mevcut depolama kapasitemizin arttırılması gibidaha pek çok faydası var bu projelerin. Bu bakımdanhızlı bir şekilde bu projeleri neticelendirmeliyiz.”diyekonuştu.Bölgesel projelere de değinen Prof. Dr. Veysel Eroğlu“KOP, GAP ve DAP gibi devasa projeleri biranönce tamamlamalıyız. Hızlı davranarak zamankaybetmeden milletimizin bizden beklediği projeleritamamlamalı, Ülkemizin kaynaklarınıdeğerlendirmeliyiz. ”dedi<strong>Su</strong>lama sektörünün Ülkemiz için çok önemliolduğunu ifade eden Prof. Dr. Eroğlu “<strong>Su</strong>lamaprojelerinde “5 Yıldızlı <strong>Su</strong>lama Yatırımları”na ağırlıkvermeliyiz. Ayrıca su kaybını önleyen ve gelir artışısağlayan modern sulama sistemlerine ağırlıkvermeliyiz. Bu konuda önemli gelişme sağlandı.Bunu devam ettirmemiz lazım.”diye konuştu.Orman ve <strong>Su</strong> İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu“Ülkemize son derece önemli tesisler kazandıranDSİ, bundan böyle de vatandaşa hizmet etmeyedevam edecektir. DSİ ülkemizin gözbebeğidir. Şunaeminim ki; kurulduğu günden bu yana aldığındanfazlasını ülkemize geri veren DSİ yükselttiği hizmetçıtasını daha da yukarılara taşıyacaktır.”dedi.


16<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011HABERHABERProje ile önceliklebüyük sulama projelerikapsamı dışında kalankırsal alanlardakısa bir süredesulu tarıma geçilmesihedeflenmekte.1000 Günde1000 GöletGÖL-SUTamamlandığında 300 bin hektar tarım arazisinisulama imkânına kavuşturacak GÖL-SU Projesi300 bin vatandaşımıza ek istihdam sağlayacak veyıllık 900 milyon TL'lik ilave gelir getirecek.Bir ülke için gelişmişliğin ve zenginliğin önemligöstergelerinden biri de sahip olunan toprak ve sukaynaklarının bilim ve tekniğe uygun olarakyönetilmesi ve bu kaynaklardan üst düzeydeyararlanılmasıdır. Bu bağlamda suyun topraklabuluşturulması insanların refah içinde yaşamasınınön koşullarından biri haline gelmektedir.Tarım insanlığın yaşamını devam ettirebilmesi içinihtiyaç duyduğu ürünlerin elde edilmesi bakımındanhayati önemi haiz sektörlerden olup, en önemligirdilerinden birisi sudur. Özellikle kurakperiyotlarda tarımsal sulamanın önemi daha daartmaktadır. DSİ, bu doğrultuda depolama tesisleriinşa ederek kurak zamanlarda gerekli su ihtiyacınıkarşılamakta ve hizmete aldığı sulama tesisleri vemodern sulama teknikleri ile suyu topraklabuluşturmaktadır. Günümüz itibariyle ülkemizinekonomik olarak sulanabilir olan 8,5 milyon hektararazisinin 5,5 milyon hektarı sulanabilmekte olup,


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 17bu miktarın 5'te 3'ü DSİ tarafından geliştirilenmodern sulama teknikleri ile sulanmaktadır.Ekonomik olarak sulanabilecek 8,5 milyon hektartarım alanının halen yaklaşık %65'inin sulanabildiğiülkemizde; beslenme ihtiyacının karşılanması,endüstrinin ihtiyacı olan tarımsal ürünlerin dengelive sürekli üretilebilmesi, tarım kesiminde çalışannüfusun işsizlik sorununun çözülmesi ve hayatseviyesinin yükseltilmesi için geri kalan yaklaşık3 milyon hektarın da sulanması ve bunun içingereken sulama tesislerinin bir an evvel inşa edilmesiözel bir önem taşımaktadır.Bu bağlamda ülkemizin su kaynaklarınınplanlanması, yönetimi, geliştirilmesi veişletilmesinden sorumlu ana yatırımcı kuruluş olanDSİ, su potansiyelinin havzalar düzeyindedeğerlendirilmesine yönelik yoğun faaliyetgöstermektedir. Bu anlamda yeni bir hedefle “1000Günde 1000 Gölet GÖL-SU Projesi”ni 01.01.2011tarihi itibariyle hayata geçirmektedir.Ülkemizin iklim özellikleri incelendiğinde yağışlarınkış ve ilkbahar aylarında gerçekleştiği, yazların kurakgeçtiği görülmektedir. Yazın kuruyan, kış veilkbaharda coşan ve hatta bazen sel ve taşkınlarasebep olan dereler mevcuttur. Bazı bölgelerde üretimiçin toprağını suyla buluşturamayan insanımız, bazıbölgelerde de zaman zaman suyun zararlı etkileriylemücadele etmek zorunda kalmaktadır.“1000 Günde 1000 Gölet GÖL-SU Projesi” ileöncelikle büyük sulama projeleri kapsamı dışındakalan kırsal alanlarda kısa bir sürede sulu tarımageçilmesi hedeflenmektedir. Bu sayede supotansiyelinden daha fazla yararlanmak ve suyunzararlı etkilerini de kontrol altına alarak diğerekonomik ve sosyal faydalara da ulaşmak mümkünolabilecektir.“1000 Günde 1000 Gölet GÖL-SU Projesi” ileyaklaşık 300 000 hektar alanın sulanmasıplanlanmakta olup, 2011 yılı fiyatları ile projemaliyeti yaklaşık 7 500 000 000 TL olaraköngörülmektedir.GÖL-SU Projesi ile yılda 300 000 vatandaşımızaiş imkânının yaratılması, kırsal kesimden büyükşehirlere göçün önlenmesi ve bu istihdamlar ile


18 <strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 yapılacak üretimler neticesinde ülke ekonomisine yıllık900 milyon TL mertebesinde gelir artışı sağlanmasıhedeflenmektedir.Ayrıca GÖL-SU Projesi ile orta ve uzun vadede,• Taşkın zararlarının ve toprak erozyonunun önlenmesi,• İçme, kullanma ve endüstri suyunun temin edilmesi,• Yeraltısuyu potansiyelinin emniyetli rezervlerde tutulması,• <strong>Su</strong> ürünleri üretiminin ülke çapında yaygınlaştırılması• Yeraltısuyundan pompajlı sulamaların cazibeli sulamayadönüştürülmesi neticesinde enerji tasarrufu sağlanarak üretimmaliyetinin düşürülmesi,• Yangın söndürme gayesi ile kullanılması,• Mesire ve rekreasyon alanlarının oluşturulması,• Ağaçlandırmanın yaygınlaştırılması,• Ülkenin mevcut depolama kapasitesinin arttırılması ileiklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin azaltılması mümkünolabilecektir.Projede şu an itibariyle 926 adet Gölet projesi üzerinde çalışma devam etmekte olup 77 adedinin inşaatıdevam etmekte, 16 adedinin ise projesi hazırlanmıştır. 160 adedinin proje yapımı devam etmekte,40 adedinin planlaması hazır durumda, 266 adedinin planlaması devam etmekte 367 adedi ise ön incelemeaşamasındadır.


20 <strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011HABERTarımsal sulamadabirinci kural tarlabaşına kadargetirilmiş suyun,en az kayıplabütün tarlayaeşit bir şekildeyayılmasıdır.Daha az su ileDaha bol kazanç%40 ila %50 oranında su tasarrufu sağlayan kapalı milyon dekarı sulanabilir arazidir. Bugüne kadarsulama sistemleri hem çiftçimizin gelirine gelir 55 milyon dekar arazi sulamaya açılmıştır. Bununeklemekte hem de daha az su ile daha çok tarım 32 milyon dekarı DSİ <strong>Genel</strong> Müdürlüğü tarafındanalanına su ulaştırmaktadır.tamamlanan tesislerle suya kavuşmuştur.Türkiye'de Zirai <strong>Su</strong>lamaUlusal gelirin %15'ini ve istihdamın %45'inioluşturan tarım sektörü; gıdaların üretimi vebeslenme ile doğrudan alakası, aktif nüfus veişgücünün yüksek değerler göstermesi, milli gelirekatkısı ve sanayi sektörüne sağladığı hammadde vesermaye yanında, sağlıklı çevrenin oluşması vekorunması, ekolojik dengenin kurulması vesürdürülebilirliği açısından ekonomik ve sosyal birsektör olma özelliğini korumaktadır.Ülkemiz için bu derece önemli olan tarımın olmazsaolmaz bileşeni ise sulamadır. Yarı kurak iklimkuşağında bulunan ülkemizde, gıda güvenliğiaçısından tarımda sulama elzemdir. Ülkemizde 280milyon dekar tarım alanı mevcuttur. Bunun 8532 milyon dekar arazinin şu an itibarıyla % 42'siklasik, % 14'ü borulu, % 44'ü ise kanalet sistemiylesulanmaktadır. 2003 yılından önce tarımarazilerimizin sadece% 6'sında borulu sistem kullanılmaktayken, bu oranbugün % 14'e çıkarılmıştır. Devam eden sulamaprojelerinde ise bu rakam % 71'dir.Tarımsal sulamalarda su, toprağa değişik yöntemve sistemlerle verilebilir. Günümüzde daha az sulamasuyu, az işçilik, derenaj ve tuzluluk sorunun önünegeçecek, verim ve kaliteyi arttıracak sulamasistemlerinin kullanımının önemi her geçen günartmaktadır.Son yıllarda dünyada, özellikle plastik ve makineendüstrisinde ki gelişmeler ile su ve enerjiden dahafazla tasarruf yapılmıştır. Böylece daha ekonomikve daha etkin yeni sulama teknolojileri geliştirilmiştir.


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 21Tarımda sulama, bitkinin ihtiyaç duyduğu veyağışlarla karşılanamayan suyun toprakta bitkininkök bölgesine gereken miktar ve zamandaverilmesidir. Ülkemizin birçok bölgesi kurak ve yarıkurak iklim kuşağında yer almakta, bu kurak tarımalanlarında bitkilerin yetişme döneminde doğalyağışların yetersiz olması durumunda yüksek verimve kalite için en uygun yöntemle tarımsal sulamayapılması gerekmektedir. Ülkemizde yapılan sulutarımın, 70 milyonunun üzerinde olan nüfusumuzunve hızla gelişen sanayimizin tatlı su ihtiyacınınkarşılanması, yeraltı ile yerüstü tatlı sukaynaklarımızın daha etkin ve tasarruflukullanılmasını zorunlu hale getirmektedir.Tarımsal üretimde sulamada birinci kural tarlabaşına kadar getirilmiş suyun, en az kayıpla bütüntarlaya eşit bir şekilde yayılmasıdır. <strong>Su</strong>lamakonusunda pek çok sistem vardır. Bu sistemlerdenbirinin seçilmesi tarlanın tesviyesinin düzgün olupolmamasına, yetiştirilen mahsulün cinsine, toprağınkimyasal ve fiziksel özelliklerine, sulama suyununmiktarına ve kalitesine, çiftçi alışkanlıklarına, bazısulama yöntemlerinin ek yatırımı gerektirmesinedeniyle oradaki çiftçilerin ekonomik durumunave bölgenin rüzgar, sıcaklık, oransal nem, yağış gibiiklim koşullarına bağlıdır. Tesviyeli arazilerde bütünsulama sistemleri uygulanabildiği halde tesviyesizarazilerde yağmurlama sulama, hakim rüzgarışiddetli bir bölgede yağmurlama sulama sistemiyerine ya damla sulama yada karık sulama dahauygun olmaktadır.Tarımsal sulamada, kısıtlı olan tatlı su kaynaklarınıdoğru yöntemlerle ve tekniklerle daha az su, enerjive işgücü kullanımı sağlayan teknolojilerinuygulamaya konulması ülkemiz bitkisel üretimimizindaha istikrarlı ve sürdürülebilir olması için büyükönem taşımaktadır.Ülkemizde yapılan sulu tarımda damlama sulamayöntemi son yıllarda yoğun bir şekilde kullanılmayabaşlamıştır. Damlama sulama yönteminin hızlayaygınlaşmasında en önemli etken, damla sulamayöntemiyle sulama yapılan tarım alanlarından alınanürünlerde verim artışlarının yüksek olması yanında,kalite artışlarına bağlı alınan prim ödemeleri, gübre


22<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011kullanımdaki azalış, hastalıklarda azalmalara bağlıolarak az ilaç tüketiminin üreticiye kar olarakkalması, devletimizin çiftçilerimize verdiği destekve en önemlisi kısıtlı olan sulama su kaynaklarınındiğer yöntemlere göre çok daha az kullanılmasıdır.<strong>Su</strong>lama sistemleri; Açık (Yüzey <strong>Su</strong>lama Sistemleri)ve Kapalı Borulu <strong>Su</strong>lama Sistemleri ya da bunlarınikisinin bileşimi biçiminde tasarlanmaktadır. Açıksistem kullanan sulama şebekelerinde su iletimi vedağıtımı; toprak kanal, klâsik beton kaplamalı kanalve kanalet ile yapılmakta, su iletiminin bu araçlarlagerçekleştirilmesi su ve arazi kayıplarına, ziraîsulamada çiftçinin istenilen biçimde su alamamasınasebep olmaktadır.<strong>Su</strong>lama Yöntemleri1.Yüzey <strong>Su</strong>lama YöntemleriYüzey sulama, mevcut su kaynağından, arazinineğimi doğrultusunda yer çekimi tesiriyle sulamasuyunun doğrudan toprağa uygulanmasıdır. Diğersulama yöntemlerine göre yatırım ve işletmemasrafları daha düşük olup, yüksek düzeyde eğitimliişçilik gerektirmez. Ülkemizde ve dünyada en yaygınsulama yöntemleri yüzey sulama yöntemleridir.Bu yöntemin en önemli kısıtları, yüzey akışlar, derinesızma ve erozyon oluşturma riskinin yüksekolmasıdır. Bu yöntemde sulama suyu belirli birzamanda, oluşturulan tavaların yüzeyinin tamamınınsulama suyu ile örtülecek şekilde ve karıkta ise karıksonuna ulaşıncaya kadar uygulanır.a) Tava sulama yöntemiTava sulama yönteminde sulama suyunun düz veyatesviye ile düzeltilmiş arazilerde etrafı seddelerleçevrilerek oluşturulmuş tavalara uygulanmasıdır.<strong>Su</strong> tavalarda göllendirilerek suyun toprağa girişisağlanır. Tava sulama genellikle, sık yetişen hububat,yem ve çayır-mera bitkileri ile meyve ağaçlarınınsulanmasında kullanılır.


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 23b) Uzun Tava <strong>Su</strong>lama YöntemiUzun tava sulama, birbirine paralel toprak seddeleriarasında suyun genel eğim doğrultusunda ve belirliderinlikte uygulandığı sulama yöntemidir. İki seddearasındaki alan uzun tava (border) olarak adlandırılır.Tava içinde su, tavanın eğimi doğrultusunda tavasonuna doğru hem hareket eder hem deinfiltrasyonla toprak içine girer.c) Karık sulama yöntemiKarık sulama, sulama suyunun bitki sıra aralarıarasında eğim doğrultusunda açılan karıklaraverilerek bitkilerin sulanmasıdır. <strong>Genel</strong>likle serabitkileri, sebzeler, meyve ağaçları, bağ, sıraya ekilentarla bitkileri karık sulama yöntemi ile sulanabilir.2. Basınçlı <strong>Su</strong>lama Yöntemleria) Yağmurlama sulama yöntemiYağmurlama sulama yöntemi, sulama suyununyağmurlama başlıklarından belirli basınç altındapüskürtülerek bitki ve toprak yüzeyineuygulanmasıdır. Bu yöntem sulu tarıma uygun hertürlü iklim şartlarında ve tarıma elverişli her türlütoprakta ve yüzey sulama için uygun olmayantopografya şartlarında da kullanılabilir.Yağmurlama sulama yöntemininüstünlükleri:1. Yağmurlama sulama sistemlerinde uygunplanlama ve projeleme yapıldığı takdirde sukullanım randımanı yüksektir.2. Eğimli arazilerde erozyona sebep olmadan


24<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011kullanılabilir.3. <strong>Su</strong> toprağa az miktarlarda ve toprağın su almahızına yakın hızda verildiğinden dolayı genelolarak yüzey akış meydana gelmez.4. Ekimde kaymak tabakası sebebiyle tohumunçıkmama riskini ortadan kaldırır.5. Yüzey sulama yöntemlerine göre işletme veişçilik masraflarında tasarruf sağlanır.6. Toprak derinliği az olan sığ (yüzlek) topraklariçin uygun bir sulama yöntemidir.7. Yüzey sulamalarda olduğu gibi hendek-kanalaçılması olmadığından arazi kayıpları önlenir.8. <strong>Su</strong>lama suyu ile birlikte gübreler verilebilir.9. Özellikle meyve bahçelerinin dondankorunmasını sağlar.b) Damla sulama yöntemiDamla sulama, bitkinin ihtiyaç duyduğu sulamasuyunun bitkinin kök bölgesi yakınına az miktarlardave sık aralıklarla uygulanmasıdır. Damla sulamadatemel ilke, bitkide su eksikliğinden kaynaklanan birgerilim yaratmadan ve her defasında az miktardasulama suyunun diğer sulama yöntemlerinin aksinesık aralıklarla uygulanmasıdır.Türkiye'de bugüne kadar DSİ tarafından inşaedilerek işletmeye açılan brüt 3.21 milyon ha sulamaalanının %11'ine tekabül eden yaklaşık brüt300 bin hektarı DSİ tarafından, geriye kalan bölümüise devralan kuruluşlarca işletilmektedir. DSİtarafından işletilen sulama alanlarının % 64'ü cazibeile % 36'sı pompaj ile sulanmaktayken, devredilensulama tesislerinde % 86'sı cazibe, %14'ü pompajile sulanmaktadır. 2010 yılı itibariyle ülkemizdesulamaya açılan toplam 5,5 milyon hektar alanın%58'ini teşkil eden 3,21 milyon hektar DSİ projelerimarifetiyle sulamaktayken, 2023 yılında DSİtarafından sulama suyu sağlanan alanın 6,21 milyonhektara ulaşmasıyla bu oran %73'e çıkacaktır.DSİ'ce geliştirilen sulamalarda sulanan alandakibitki desenindeki gelişmeler incelendiğinde en dikkatçekici nokta, sulamadan önce kuru tarım yapılanalanlarda hububat ağırlıklı ekim yapılırken,sulamadan sonra ürün çeşitliliği meydana gelmesidir.Son yıl verilerine göre, DSİ'ce geliştirilensulamalarda bitki deseni; %15 pamuk,%19 hububat, %23 mısır, %7 şekerpancarı,%6 sebze, %1 bakliyat, %6 meyve, %3 narenciye,


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 25%3 ayçiçeği, %4 yem bitkisi, %3 bağ ve %10 diğerürünler şeklinde gelişmiştir.<strong>Su</strong>lama metotlarının, su uygulama yöntemlerininve şebeke türlerinin geliştirilmesinde; suyun sulamadışında çeşitli maksatlar için kullanımı ve diğermaksatlar için mevcut talebin devamlı artışı,bitkilerin gelişmesi için gerekli olan toprak nemininoluşmasında tabii olarak sağlanamayan suyu gerekenzamanda ölçülü, uygun ve tabii şartlara benzer birşekilde uygulamaya çalışma düşüncesi ile suyutasarruflu kullanma gerekliliği etken olmuştur.Yüksek basınçlı sulamalar bugün dünyada veTürkiye'de en gelişmiş sulama metotlarından biriolarak kabul edilmektedir.Bunun yanında, bu projelerin hayata geçirilmesi ileölçülü ve kontrollü sulama içeren yağmurlama vedamla sulama uygulanmasıyla, yüzeysel sulamayagöre su tasarrufu ve verim artışı sağlanacaktır. Aynızamanda aşırı sulamanın getireceği tuzlanma vetaban suyu sorunları gibi olumsuzluklar da ortadankalkacaktır. Diğer taraftan bu tip modern sulamasistemleri ile sınır aşan sularla diğer ülkelere gidendönüş sularının kirliliği en az seviyeye inecektir.2003 yılından itibaren modern sulama şebekeleriuygulanmasına hız verilmiş aynı yıl içinde DSİ<strong>Genel</strong> Müdürlüğü'nce düzenlenen 1.Ulusal <strong>Su</strong>lamaSempozyumu'nun neticesi doğrultusunda, yapımınadevam edilen işler dâhil olmak üzere projeleri hazırve devam eden sulama projelerinde gerekligörülenler açık sulama şebekelerinden basınçlıborulu sulama şebekelerine dönüştürülmeyebaşlanmıştır.2003'e kadar işletmedeki sulama projelerinde%5 civarında olan borulu şebeke tipi, bugüne kadaruygulanan politikalarla %14 mertebesine ulaşmıştır.Halen inşa edilenlerin de ise bu rakam %71'lerseviyesindedir. Ayrıca modern sulamaya ciddi birşekilde maddi destek verilmeye de devamedilmektedir. Hedefimiz hem çiftçimizin gelirinegelir eklemek hem de daha az su ile daha çok tarımalanına su ulaştırmaktır.


26<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011Yüksek basınçlı sulama sistemlerinin avantajlarınışu şekilde özetlemek mümkündür:1- Salma sulama yöntemleriyle sulanamayanyüksek eğimli ve ondüleli araziler, yüksek basınçlısulama sistemi ile hiç tesviyeye gerekduyulmadan veya çok az bir tesviye ile rahatlıklasulanabilmektedir.2- Basınçlı borulu sulamalarda, ayrıntılı bir arazitesviyesine gerek yoktur. Diğer taraftan salmasulaması, yoğun arazi tesviyesinigerektirmektedir. (Tesviye sırasında yapılan kazıişlemi sonucunda, verimli üst toprak kalınlığıazalacağından ürün verimi önemli ölçüdedüşmektedir.)3- Basınçlı borulu sulama ile sulama suyununtarlaya uygulanmasında derine sızma, iletim veyüzeye akış yolu ile su kayıpları olmamasınedenleri ile çiftlik içi randımanı yüksek olmaktave buna bağlı olarak, özellikle sulama suyununyetersiz olduğu yörelerde daha geniş alanlarınsulanmasına olanak sağlanmaktadır.4- Basınçlı borulu sulamalarda suyun bitkiye ulaşımıarklar vasıtasıyla olmadığından ve kontrollüolduğundan dolayı drenaj sorunu olan arazilerdetaban suyunun yükselmesi veya kumlu çakıllıtopraklarda aşırı su kaybı önlenmektedir.5- Eğimi yüksek tarım alanlarında yüzey sulamayöntemleri ile yapılan sulama sonucunda oluşanyüzeysel akış, ciddi erozyon sorunları meydanagetirmekte ve erozyon kontrolünde sayısızgüçlükler ile karşılaşılmaktadır.Basınçlı borulu sulamalar, bu nitelikteki alanlardaerozyon sorunu oluşmadan başarıylauygulanabilmektedir.6- Basınçlı borulu sulamalarda, sulama şebekesinemüdahale minimum düzeyde olmakta, parseliçi lateral sisteminin takılması, çalıştırılması vesökülmesi konularında özel yetişmiş ve becerisahibi kişilere gereksinim duyulmamaktadır.Ayrıca montaj ve demontaj işlemleri çok çabukyapılabildiğinden, karık, tava, dip açma gibiişlemleri gerektirmediğinden işçilik ve zamandantasarruf sağlamaktadır.7- Basınçlı borulu sulamalarda arazi tesviyesinegerek olmaması sebebiyle ilk yıldan başlamaküzere tam üretim sağlanabilmektedir.8- Yağmurlama sulaması ile tohumlarınçimlendirilmesi, fidelerin yer değiştirme veseyreltilme işlemleri için sık sık, az miktarda veyeknesak su uygulaması yapılabilen en uygunyöntemdir. Bu nitelikteki su uygulaması yonca,şeker pancarı gibi küçük tohumlu bitkilerinüretiminde büyük önem taşımaktadır. Ağırbünyeli topraklarda kuraklık nedeniyle görülençimlenme güçlüğü, yağmurlama sulaması ilegiderilebilmektedir.9- Basınçlı borulu sulamalarda, açık sulamakanallarına ve tarla içi arklara gerekolmadığından ekilebilen arazi alanının artmasıile üretim de artacaktır. Ayrıca kanallarda ottemizleme ve yabancı otların yayılması gibisorunlar ortaya çıkmamaktadır.10-Basınçlı borulu sulamalarında, suni gübrelersulama suyu ile birlikte, uygun teknik ile ikincibir işçilik masrafı olmadan bitkilereverilebilmektedir.11-Yağmurlama sulaması ile özellikle açıktayetiştirilen çilek gibi küçük boylu domates, biber,bahçe bitkilerinde başarı yüksek olmaktadır. Busistem, bahçelerde, toprak yüzeyine yakınkısımlarda, sıcaklığın -6°C düşmesi halinde bile2.5 mm/h lik yağmurlama hızıyla bitkiyi donzararından koruyabilmektedir. Ayrıca,yurdumuzun bazı bölgelerinde zaman zamanetkisini gösteren sıcak ve kuru rüzgarlarınmeydana getirdiği sürgün kurumaları zamanındayapılan yağmurlama sulaması ile önlenmektedir.12-Basınçlı borulu sistem ile, ekim ve dikim işleriiçin gerekli olan tav suyu bitkiye en uygunbiçimde verilebilmektedir.14-Tesviye edilmeleri sakıncalı olan sığ (yüzlek)


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 27topraklarda basınçlı borulu sulama en uygunyöntem olmaktadır.15-Yağmurlama sulaması ile, toprak profilindebiriken tuzlar etkin bir biçimdeyıkanabilmektedir. Düşük yağmurlama hızındauygulanan su, klasik göllendirme yöntemlerinegöre daha fazla tuz yıkamaktadır. Ayrıca, suyungöllenmesini sağlayan seddelere gerek yokturve eğimli arazilerde de tuz yıkanmasısağlanabilmektedir.16-Yağmurlama sulaması ile, özellikle denize yakınyörelerde rüzgarla taşınan tuzlu suların,yapraklarda bıraktığı tuz zerreleri ile yapraklardabiriken tozlar ve diğer zararlı maddeler, bitkiyezarar vermeden kolaylıkla yıkanabilmektedir.17-Basınçlı borulu sulama sistemi ile sulama sahasıiçerisinde bulunan ve topoğrafik nedenlerdendolayı yüzeysel sulama ile sulanamayan tarımarazileri de sulanabilmektedir18-Basınçlı borulu sulama sistemleri, mansapkontrollü olarak işletilmekte olup, su zayiatıolmamaktadır.20-Damla sulamalarda sulama suyu direk köklereverdiğinden, genellikle üzüm bağları ve ağaçsulamalarında daha uygun olmaktadır.borulu su iletim şebekelerini giderek artan orandakullanıma sokmaktadır.Kapalı <strong>Su</strong>lama Şebekeleri ile Tamamlanan İşlereörnek olarak Yaylak Ovası <strong>Su</strong>laması, Bozova Pompaj<strong>Su</strong>laması I. Kısım, Baklan Ovası <strong>Su</strong>laması 4. Kısım,Afyonkarahisar Şuhut Ağzıkara Barajı ve <strong>Su</strong>laması,İzmir Karaburun Mordoğan Barajı ve <strong>Su</strong>laması,Şanlıurfa Paşabağı <strong>Su</strong>laması, Kırşehir Karaova<strong>Su</strong>laması verilebilir.Basınçlı borulu sistemlerin ilk yatırım maliyeti klasiksulama sistemine göre fazladır. Ancak uygun basınçlıborulu sistemlerde, işletme maliyetleri, özelliklepompajlı sulamalarda enerji maliyetleri klasiksistemlere göre daha az olduğundan sağladığı faydadaha fazladır.Özellikle İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Trakyave Ege bölgelerinde tarıma uygun mevcut alanlarınsu kaynaklarının yetersiz olması sebebiyle sulutarıma kavuşturulma imkânları diğer bölgelerekıyasla daha azdır. Bu yüzden DSİ öncelikle bubölgelerden başlamak üzere topoğrafik şartlarınuygun olduğu yerlerde, aynı birim suyla daha fazlatarım alanının sulanmasına imkân veren kapalı


28 <strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011HABERGAPEylem PlanıkapsamındaDSİ 10. Bölge projeleritamamlandığında400 bin hektarı aşkınbir arazisulama suyunakavuşacak.Diyarbakır GAP<strong>Su</strong>lama ProjeleriGüneydoğuA n a d o l uGAP KAPSAMINDA 2010 YILI SONUNA KADAR ‹fiLETMEDE OLAN SULAMA PROJELER‹Bölgesi'nin sahipolduğu kaynaklarıdeğerlendirerekbu yörede yaşayaninsanlarımızıngelir düzeyinin veyaşam kalitesininyükseltilmesi,bölgelerarasıfarklılıklarıngiderilmesi veulusal düzeyde‹fi‹N ADINusaybin Çağ Çağ <strong>Su</strong>lamasıDevegeçidi ProjesiSilvan I. ve II. KısımSilopi - Nerdüş <strong>Su</strong>lamasıDerik - Dumluca ProjesiGarzan - Kozluk ProjesiÇınar - Göksu ProjesiKralkızı - Dicle Pompaj 1. KısımBatman Sol Sahil <strong>Su</strong>lamasıBatman Sağ Sahil sulaması‹L‹MardinDiyarbakırDiyarbakırŞırnakMardinBatmanDiyarbakırDiyarbakırBatmanDiyarbakırSULAMA ALANI(ha)8 60010 6008 7902 7401 8603 9734 23423 08518 75818 593AÇILAN ALAN(ha)8 60010 6008 7902 7401 8603 9734 2346 692981400ekonomik gelişme10. BÖLGE TOPLAMI 48 870ve sosyal istikrar hedeflerine odaklanan GAP'ınŞanlıurfa'dan sonra en önemli projelerininbulunduğu bölge DSİ 10. Bölge Müdürlüğüdür.DSİ 10. Bölge Müdürlüğünce (Diyarbakır) GAPProjesi kapsamındaki inşaat çalışmalarına 1960'lıyıllarda başlanmış ve 1968 yılında işletmeye açılanilk sulama projesi münferit projelerden NusaybinÇağ Çağ <strong>Su</strong>laması olmuştur.


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 29GAP KAPSAMINDA 2011 YILINDA YAPIMI DEVAM EDEN SULAMA PROJELER‹‹fi‹N ADIKralkızı - Dicle Pompaj 1. KısımKralkızı Cazibe <strong>Su</strong>laması 1. KısımBatman Sol Sahil <strong>Su</strong>lamasıBatman Sağ Sahil <strong>Su</strong>lamasıKralkızı-Dicle Cazibe Anakanalı 2. Kıs.Kralkızı-Dicle Cazibe Anakanalı 3. Kıs.Kralkızı-Dicle Cazibe Anakanalı 4. Kıs.‹L‹DiyarbakırDiyarbakırBatmanDiyarbakırDiyarbakırDiyarbakırDiyarbakırSULAMA ALANI(ha)23 0851 36618 75818 593Anakanal yapımıAnakanal yapımıAnakanal yapımıAÇILAN ALAN(ha)6 692-981400---‹NfiAATIDEVAM EDEN ALAN (ha)16 3931 33617 77718 193---10. BÖLGE TOPLAMI 53 6992011 YILI YATIRIM PROGRAMINDABULUNAN PROJELER2011 yılı yatırım programında ve GAP Eylem Planıkapsamında yer alan “Kralkızı - Dicle Pompaj<strong>Su</strong>laması 1. Kısım”, “Kralkızı Cazibe <strong>Su</strong>laması 1.Kısım”, “Batman Sağ Sahil <strong>Su</strong>laması” ve “BatmanSol Sahil <strong>Su</strong>laması” inşaatlarının tamamlanmasıile toplam 53 699 hektarlık alanın daha 2013 yılınakadar işletmeye açılması planlanmaktadır.Yine GAP Eylem Planı kapsamında 3 ayrı iş olarakinşaat ihaleleri yapılan ve toplam 96 bin hektaralana sulama suyu iletecek olan 157 kilometreuzunluğundaki Kralkızı Cazibe Anakanalının 2012yılının sonlarına doğru tamamlanmasıplanlanmaktadır.GAP 'ta YAKIN HEDEFLERÖnümüzdeki dönemlerde ise yine GAP Eylemkapsamında bulunan ve Eylem Planı dâhilinde projeyapım ihaleleri gerçekleştirilen “Kralkızı-Dicle<strong>Su</strong>laması” nın 2, 3 ve 4. Kısımlarının şebeke inşaatıihaleleri ile P3 ve P4 pompaj sulamalarınıninşaatlarının ihalelerinin yapılması ve bu inşaatlarıntamamlanmasını müteakip yaklaşık 96 bin hektarlıkalan, Diyarbakır bölgesi için büyük önem arz edenve GAP Eylem Planı kapsamında bulunan ve EylemPlanı dahilinde kısımlar halinde proje yapım ihalelerigerçekleştirilen “Silvan Projesi” sulama tesisleriinşaatlarının ihalelerinin yapılması ve bu inşaatlarıntamamlanmasını müteakip 245 bin hektar alanolmak üzere toplam 341 bin hektarlık alanın dahasulamaya açılması hedeflenmektedir.GAP KAPSAMINDA 2011 YILINDA PROJE YAPIM‹fi‹ DEVAM EDEN SULAMA PROJELER‹‹fi‹N ADIKralkızı - Dicle Cazibe <strong>Su</strong>l. 2. KısımKralkızı - Dicle Cazibe <strong>Su</strong>l. 3. KısımKralkızı - Dicle Cazibe <strong>Su</strong>l. 4. KısımKralkızı - Dicle P3 Pompaj <strong>Su</strong>lamasıKralkızı - Dicle P4 Pompaj <strong>Su</strong>lamasıBatman - Silvan Projesi‹L‹DiyarbakırDiyarbakırDiyarbakırDiyarbakırDiyarbakırDiyarbakırSULAMA ALANI(ha)16 85916 35518 15731 30913 641245 00010. BÖLGE TOPLAMI 341 321


30<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011SULAMA PROJELERİ HAKKINDA…I - KRALKIZI - DİCLE PROJESİProje ile Kralkızı ve Dicle Barajlarında toplanacaksular ile Diyarbakır'ın Merkez, Ergani, Çınar veBismil ilçelerine ait ovalarda sulanabilir arazilerden54 279 hektar cazibe 75 880 hektar pompaj olmaküzere toplam 130 159 hektar alanın sulanmasıhedeflenmiştir.Projenin geniş bir alanı kapsaması ve yapılacakimalatların büyük hacimli olması sebebi ile sulamatesisleri; İsale Kanalı, cazibe sulaması 1, 2, 3. ve4. Kısım olarak, Pompaj sulaması ise PII, PIII, PIV,PV ve PVI olarak kısımlara ayrılmıştır.I - 1- Kralkızı Barajı ve HES:I - 2- Dicle Barajı ve HES:Dicle Nehri üzerinde inşa edilen 110 MW kurulugücü ile yılda 298 Milyon kwh enerji üretecek baraj,2000 yılında işletmeye açılmıştır. Barajdan alınacaksu ile Dicle sağ sahil ovalarından 54 279 hektarıcazibe ve 75 880 hektarı da pompajla olmak üzeretoplam 130 159 hektar arazi sulanacaktır.I - 3- SULAMA TESİSLERİ- Kralkızı-Dicle Projesi Kapsamında yer alan veDicle Barajı'ndan 110 m 3 /s kapasiteli 23 km'likKralkızı-Dicle İsale Kanalı ile 12 km'lik CazibeAnakanalı Diyarbakır Şehir Geçişi imalatları(Toplam 35 km) 2008 sonu itibarı ile tamamlanmışve kesin kabulü yapılmıştır.Maden Çayı üzerinde inşa edilen 94 MW kurulugücü ile yılda 146 Milyon KWh enerji üretecekbaraj, 1998 yılında işletmeye açılmıştır.


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 31- Kralkızı-Dicle Pompaj <strong>Su</strong>laması 1.Kısım ile- Kralkızı-Dicle Cazibe <strong>Su</strong>laması2. Kısım Anakanal İnşaatı:23 085 hektar alanın sulanması amaçlanmıştır.Kısmi olarak tamamlanan 6 692 hektar alanişletmeye açılmıştır. İşe 1994 yılında başlanmış olup,toplamda % 56 fiziki gerçekleşme sağlanmıştır. İşin2013 yılında tamamlanması planlanmıştır.- Kralkızı Cazibe <strong>Su</strong>laması 1. Kısım:1 336 hektar alanın sulanması ve 97 893 hektaralanın sulanmasına yönelik olarak inşa edilmektedir.İşe 1997 yılında başlanmış olup, toplamda% 85 fiziki gerçekleşme sağlanmış durumdadır. İşin2011 yılında tamamlanması planlanmıştır.Cazibe anakanalının km:40+000-66+980 arasındakikesiminin inşa edilmesi amacıyla GAP Eylem Planıkapsamında ihalesi yapılmış ve toplulaştırmaçalışmaları nedeniyle 2010 yılında işe başlanabilmişolup, toplam da % 46 fiziki gerçekleşme sağlanmıştır.İşin 2012 yılında tamamlanması planlanmıştır.- Kralkızı-Dicle Cazibe <strong>Su</strong>laması3. Kısım Anakanal İnşaatı:Cazibe anakanalının km:66+980-128+690arasındaki kesiminin inşa edilmesi amacıyla GAPEylem Planı kapsamında ihalesi yapılmış vetoplulaştırma çalışmaları nedeniyle 2010 yılında işebaşlanabilmiş olup, toplam da % 32 fiziki


32<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011gerçekleşme sağlanmıştır. İşin 2012 yılındatamamlanması planlanmıştır.- Kralkızı-Dicle Cazibe <strong>Su</strong>laması4. Kısım Anakanal İnşaatı:Cazibe anakanalının km:128+690-196+816arasındaki kesiminin inşa edilmesi amacıyla GAPEylem Planı kapsamında ihalesi yapılmış vetoplulaştırma çalışmaları nedeniyle 2010 yılında işebaşlanabilmiş olup, toplam da % 7 fiziki gerçekleşmesağlanmıştır. İşin 2012 yılında tamamlanmasıplanlanmıştır.- Proje kapsamında yer alan Kralkızı-Dicle Cazibe<strong>Su</strong>laması 2, 3 ve 4 Kısım ile P3 ve P4 Pompajsulamalarının (toplam 98 163 ha.) planlamarevizyonu ile proje yapımlarının ihaleleri <strong>Genel</strong>Müdürlüğümüzce yapılmış durumdadır. Planlamarevizyonu ve proje yapımlarının 1,5 ile 2 yıllık birsürede tamamlanması öngörülmüştür. Proje yapımişlerinin tamamlanmasının hemen akabinde süratleinşaat yapım ihaleleri gerçekleştirilecektir.Özet olarak; GAP Eylem Planı kapsamında yeralan Kralkızı - Dicle Projesi kapsamındaki sulamatesislerinin tamamen bitirilip hayata geçirilmesi ileyaklaşık 130 bin hektar alan sulanacak ve yaklaşık169 bin kişiye iş imkânı sağlanarak 2011 yılı fiyatlarıile yılda 325 000 000 TL net gelir artışı eldeedilecektir.II - BATMAN II. MERHALE(Diyarbakır + Batman İl sınırlarındadır.)Batman Barajının rezervuarında temin edileceksular ile Dicle Nehrinin sol sahilinde Batman Çayının


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 33sağ sahilinde ve Diyarbakır İli dâhilinde yer alansulanabilir arazilerden 18 593 hektarının cazibe ile,Batman Çayının sol sahilinde Batman İli dâhilindesulanabilir arazilerden 18 758 hektar (9 574 hektarcazibe ile, 9 184 hektar'ı pompaj) olmak üzeretoplam 37 351 hektar sahanın sulanmasısağlanacaktır.Yapılacak tesislerin geniş bir alanı kapsaması veimalatların büyük hacimli olması nedeni ile işin,sağ ve sol sahil sulamaları adı altında iki ana inşaatyapımı şeklinde düşünülmesi uygun görülmüştür.- Batman Sağ Sahil <strong>Su</strong>laması:Diyarbakır ili sınırları dâhilinde 18 593 ha alanınsulanması amaçlanmıştır. 400 ha alan sulamayahazır hale getirilmiştir. İşe 1997 yılında başlanmışolup, toplam % 57 fiziki gerçekleşme sağlanmışdurumdadır. İşin 2013 yılında bitirilmesiplanlanmıştır.- Batman Sol Sahil <strong>Su</strong>laması:Batman ili sınırları dâhilinde 18 758 ha alanınsulanması amaçlanmıştır. 981 ha alan sulamayahazır hale getirilmiştir. İşe 1994 yılında başlanmışolup, toplam % 66 fiziki gerçekleşme sağlanmışdurumdadır. İşin 2013 yılında bitirilmesiplanlanmıştır.Özet olarak; GAP Eylem Planı kapsamında yeralan Batman II. Merhale Projesi kapsamındakisulama tesislerinin tamamen bitirilip hayatageçirilmesi ile yaklaşık 37 bin hektar alan sulanacakve yaklaşık 48 bin kişiye iş imkanı sağlanarak 2011yılı fiyatları ile yılda 92 000 000 TL net gelir artışıelde edilecektir.II- SİLVAN PROJESİ(Diyarbakır İli sınırlarındadır.)Silvan Projesi kapsamındaki Silvan Barajı ve<strong>Su</strong>laması 245 000 ha alanı sulayacaktır. SilvanProjesi I, II, III ve IV Kısım ile Depolama <strong>Su</strong>lamalarıile P5 pompaj sulamalarının proje yapımlarınınihaleleri yapılmış durumdadır. Proje yapımlarının1,5 ile 2 yıllık bir süre içerisinde tamamlanmasıplanlanmıştır.- Silvan Depolamaları:6 adet (Diyarbakır - Ambar, Başlar, Kuruçay, Kıbrıs,Karacalar ve Bulaklıdere Barajları) Depolamanınkati proje yapım ihaleleri Şubat-2009 da <strong>Genel</strong>Müdürlüğümüzce gerçekleştirilmiştir. Büyük orandakati projeleri tamamlanan depolamalardan AmbarBarajı ihale edilmiş ve ilgili ihale süreci devametmektedir.- Silvan Depolamalarından Kıbrıs, Karacalar,Kuruçay ve Bulaklıdere Barajlarının sulama suyuiçin yeterli kapasitede olmaması ve Silvan Barajınabağlı olması nedeniyle ihale edilip tamamlanmalarıSilvan Barajının bitimine eş zamanlı olacaktır.- Depolama Projeleri kapsamında ki PamukçayBarajının inşaat ihalesi yapılmış ve 2010 yılındaçalışmalara başlanmıştır. Toplam % 38 fizikigerçekleşme sağlanmıştır. İşin 2013 yılındatamamlanması planlanmıştır.- Silvan Barajı:İnşasına başlanılmıştır.Özet olarak; GAP Eylem Planı kapsamında yeralan ve Eylem Planı Programı dönemindeinşaatlarına başlanması hedeflenen Silvan Projesikapsamındaki Silvan Barajı, Ara Depolamaları ilesulama tesislerinin tamamen bitirilip hayatageçirilmesi ile yaklaşık 245 bin hektar alan sulanacakve yaklaşık 318 bin kişiye iş imkânı sağlanarak 2011yılı fiyatları ile yılda 610 000 000 TL net gelir artışıelde edilecektir.


34 <strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011Asr›n Rüyas›KKTC İçme <strong>Su</strong>yu Projesinde Çalışmalarİçme <strong>Su</strong>yu Projesi ileKıbrısın 50 yıllık içmekullanma ve tarımsalsulama suyu ihtiyacıkarşılanacak.HABERKKTCBütün Hızıyla Devam EdiyorOrman ve <strong>Su</strong> İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu,20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 37. yıldönümü dolayısıyla, yayınladığı mesajda “KuzeyKıbrıs Türk Cumhuriyeti bizim canımızOrman ve <strong>Su</strong> İşleri Bakanlığı olarak bugünekadar her türlü desteği verdik, vermeyedevam edeceğiz” dedi.Orman ve <strong>Su</strong> İşleri Bakanı Prof. Dr. VeyselEroğlu, bu çerçevede KKTC'ye yılda75 milyon metreküp içme, kullanma vesulama suyu temin edecek AlaköprüBarajı'nın inşaatının hızla devam ettiğinibildirdi.Alaköprü Barajı'nın temelinin 7 Mart 2011tarihinde KKTC Cumhurbaşkanı DervişEroğlu ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ıniştirakleriyle Mersin'in Anamur ilçesinde atıldığınıhatırlatan Orman ve <strong>Su</strong> İşleri Bakanı


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 35Prof. Dr. Veysel Eroğlu, barajı normal şartlarda48 ayda bitirmeyi planladıklarını, BaşbakanımızRecep Tayyip Erdoğan'ın talimatları üzerine bitiştarihinin 7 Mart 2014 Saat 13.00 olarakbelirlendiğini söyledi.Orman ve <strong>Su</strong> İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu,KKTC İçmesuyu Projesi ile alakalı yaptığıaçıklamada şunları söyledi;“Alaköprü Barajı'ndan Akdeniz'e kadar kara hattıylaoradan da KKTC'ye denizin altından 250 metrederinlikten, 107 kilometre uzunluğunda iletim hattıile yılda 75 milyon metreküp su vereceğiz. Proje ileKKTC'nin 50 yıllık su ihtiyacı karşılanacak. Ayrıca,50 bin dekarlık alan sulamaya açılacak. Bu çokönemli bir proje. Bu proje sayesinde ayrıca enerjiüretimi gerçekleşecek. Bu bölgenin ormanlıkalanlarında yangın zamanlarında su ihtiyacınıkarşılamak üzere depo vazifesi görecek. Balıkçılıkve turizm açısından da katkı sağlayacak.4.824 ha'lık bir alan sulanarak zirai gelir eldeedilecek.Projenin kilit tesisi olan Alaköprü Barajı, Anamur(Dragon) Çayı üzerinde ön yüzü beton kaplamalıkaya dolgu tipinde bir baraj olarak tasarlandı.Anamur (Dragon) Çayı üzerinde tesis edilecekAlaköprü Barajı'ndan alınacak su, Dünya'da ilkdefa 80 km. uzunlukta uygulanacak deniz boruhattı ile ve deniz yüzeyinden 250 metre derinlikteaskıdaki bir boru hattı vasıtasıyla Girne yakınlarındayapılacak olan Geçitköy Barajı'na aktarılacak. Projeile KKTC'ye yılda 75 milyon m3 su taşınacaktır.Bu suyun % 50,3'ü içme-kullanma suyuna, % 49,7'siise sulama suyuna tahsis edilecektir” dedi.Yıllardır su sıkıntısı çeken KKTC'nin su ihtiyacınıkarşılamak maksadıyla birçok proje geliştirildi.Ancak, bu problemin uzun vadede çözülmesi içinTürkiye'den KKTC'ye su aktarılması zarureti ortayaçıktı. Bugün itibarıyla içme ve kullanma suyu ihtiyacı36 milyon m 3 /yıl olan KKTC'nin, 2035 yılındaihtiyacı 54 milyon m 3 /yıl olacaktır.Projenin gerçekleşmesi ile halen mahdut yeraltı veyüzeysel su kaynakları dolayısıyla su sıkıntısı çekenKKTC'ye hem içme ve kullanma suyu teminedilerek 50 yıllık su ihtiyacı karşılanacak; hem deKuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti İçmesuyu ProjesiMuhtevasında yapımı devam eden ve yapılacakçalışmalar;KKTC İçmesuyu Projesi 3 Bölüm Halinde EşZamanlı Olarak Yürütülüyor


36<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011Türkiye TarafındaYapılacaklar:• Anamur Dragon Çayı üzerindetemelden 93 m, akarsu tabanından88 m yükseklikte ön yüzü betonkaplamalı ve eteğinde 26 MW kurulugücünde bir HES bulunan kaya dolgutipinde ve toplam 130,5 milyon m 3depolama hacimli Alaköprü Barajı veHES tesisi,• 23 km uzunluğunda ve 1.500 mmçapında düktil demir borulardanoluşan isale hattı,• 10 000 m 3 hacminde Anamuryum DengelemeDeposuKara Hattı• Alaköprü Barajı'nda depolanan suyun 75 milyonm 3 'lük kısmı, KKTC tarafındaki GeçitköyBarajı'na aktarılmak üzere 1500 mm çapındave 22 km uzunluğunda duktil font boru hattıyla10.000 m 3 hacmindeki Anamuryum DengelemeHaznesine iletilecektir.KKTC Tarafında Yapılacaklar:• Güzelyalı bölgesinde 5 MW gücünde GüzelyalıPompa İstasyonu, 3.157 m uzunluğunda ve1 400 mm çapında düktil demir boru terfi hattı,• Temelden yüksekliği 65 m, akarsu tabanından58 m yükseklikte olan 26,5 milyon m 3 depolamahacimli Geçitköy Barajı,• 16,40 MW kurulu gücünde Geçitköy TerfiMerkezi yapılacaktır.• Dengeleme haznesinden alınan su, 1.500 mmçapında ve 1 km uzunluğundaki boruyla denizboru hattına bağlanacaktır.Deniz Geçişi:• 80,151 km uzunluğunda, deniz yüzeyinden250 m derinlikte ve askıda geçecek olan,1 600 mm çapında yüksek yoğunluklu polietilenboru hattı.


38<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011HABERBakan Ero¤luÇokal Barajı'ndaİncelemelerde BulunduHABERÇokal Barajı'ndadepolanacak su ileyaklaşık13 bin hektar alansulanacak ayrıcabaraj içme suyu teminimaksadıyla dakullanılacak.Çokal Barajı'nı yerinde inceleyen Orman ve <strong>Su</strong>İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu proje ile alakalıyetkililerden bilgi aldı.Orman ve <strong>Su</strong> İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu,Çokal Barajı'nı yerinde incelemek ve bilgi almakmaksadıyla Tekirdağ'a gitti.Eroğlu burada, Diyarbakır Silvan kırsalında14.07.2011 tarihinde öğle saatlerinde haince pusuyadüşürülerek şehit olan 13 askerden biri olanJandarma Komando Er Gökhan Kaplan'ıncenazesine katıldı. Cenazeye; Tekirdağ Valisi ZübeyirKemelek, Gelibolu 2. Kolordu Kom. Korgeneral


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 39Zahit Akbaş, Jandarma Bölge KomutanıTümgeneral İbrahim Yaşar, 8. Mek. P. Tug. Kom.Ömer Faruk Küçük, Tekirdağ Belediye BaşkanıOpr. Dr. Adem Dalgıç, Tekirdağ MilletvekilleriTevfik Ziyaeddin Akbulut, ,Özlem Yemişçi ve 11.Bölge Müdürlüğümüzü temsilen Bölge MüdürYardımcımız Enver Ongun, Tekirdağ 113. ŞubeMüdürü Adem Çoşkun ve 20 bin civarındavatandaşımız da iştirak etti.Bakan Eroğlu daha sonra Tekirdağ MilletvekilleriTevfik Ziyaeddin Akbulut ve Özlem Yemişçi ilebirlikte DSİ 11. Bölge Müdürlüğü görev alanındainşaatı devam eden ve 11.11.2011 tarihindebitirilmesi planlanan Çokal Barajı'nı yerindeinceleyerek proje ile alakalı yetkililerden bilgi aldı.Projeleri yerinde incelemenin son derece önemliolduğuna değinen Orman ve <strong>Su</strong> İşleri Bakanı Prof.Dr. Veysel Eroğlu “Bu baraj bu bölge için çokönemli. Baraj tamamlandığında Evreşe ve KavakOvaları, Bolayır, Gelibolu, Galata Ovası, KarnabeyliOvası, Eceabat ve Kilitbahir gibi yarımadanıntamamının su ihtiyacı karşılanmış olacaktır.GELİBOLU-GÖKBÜET PROJESİ ÇOKALBARAJI İKMAL İNŞAATIPROJE GENEL:Kuzey Marmara havzasında, Trakya topraklarında,Tekirdağ ili hudutlarında yer alan ve Kocadereüzerinde inşa edilen Çokal barajından alınacak suile Gelibolu ilçesine bağlı Adilhan, Bayramiç,Yüllüce, Evreşe, Sülaymaniye, Kocaçeşme veKavakköy ovalarına ait 780 hektarı cazibeli, 11.886hektarı pompajlı olmak üzere toplam 12.666hektarlık tarım alanının sulanması sağlanarakGelibolu, Evreşe, Kavakköy, Bolayır , Eceabat ,Şarköy belediyelerine ve Tekirdağ sahillerine yılda16.79 hm 3 ’lük içme ve kullanma suyu teminedilecektir.PROJE YERİ:Çokal Barajı, Tekirdağ ilinin 53 km güneybatısındaTekirdağ hudutları içerisinde, güneyde Sarozkörfezinin doğusunda, Kavak çayı (Kocadere)üzerinde olup Çokal Barajı aks yerinde drenaj alanı567 km 2 'dir. Çokal Barajı sulama sahası ve barajaksı mülki yönden Çanakkale ili sınırları içinde, gölsahası ise Tekirdağ ili sınırları içinde bulunmaktadır.TARİHÇE:Gelibolu-Gökbüet Projesi kapsamında Çokal Barajı1968 yılında hazırlanan Kuzey Marmara Havzasıistikşaf raporunda taşkın koruma ve sulama maksatlıele alınmış ve ekonomik bulunarak veri toplanılmayabaşlanmıştır. DSİ 11.Bölge Müdürlüğü tarafından1982 yılında Çokal Barajı Master Plan Raporu ve1984 yılında planlama raporu hazırlanmış, 1986yılında Planlama Raporu revize edilmiştir. 1996yılında ise Çokal Barajı İnşaatı Kil çekirdek zonlustabilize dolgu tipi olarak % 50,55 tenzilatla Ünalİnşaat ve Ticaret Anonim Şirketi'ne ihale edilmiştir.17 Ağustos 1999 depreminden sonra yenidendeğerlendirilen barajda mansap tarafında gövdealtında bulunan alüvyonun kaldırılması ve gövdetip kesiti kil çekirdek kaya dolgu olarak değiştirilmeksuretiyle proje 2. kez revize edilmiştir. 2005 yılındayapılan revizyonlarda da dolusavak ve gövde tipindetekrar değişiklik yapılmış olup gövde tipi önyüzübeton kaplı kaya dolgu baraja, dolusavak ise radyalkapaklı tip yerinde kapaksız enerji kırıcı havuzlutipe çevrilmiştir.


40 <strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 3.4.6. Gövde Yüksekliği (Temelden) : 80.50 mÇOKAL BARAJI TEKNİK BİLGİLER1. PROJENİN YERİ : Çokal barajı, Tekirdağ ili hudutları içersinde,Kavak Çayı (Kocadere) üzerindedir.2. PROJENİN MAKSADI VE FAYDASI<strong>Su</strong>lama: 12 666 haTaşkın Koruma: 3.845,93 haİçme suyu: 16.79 hm 3 /YIL3. PROJE KARAKTERİSTİKLERİ3.1. Hidroloji3.1.1. Yağış Alanı : 567,00 km 23.1.2. Yıllık Ortalama Akım : 112,06 hm 33.1.3. Derivasyon Feyezan Piki : 122,20 m 3 /s3.1.4. Kadastrofal Feyezan Piki : 2 197,42 m 3 /s3.1.5. Çekilen <strong>Su</strong> : 73,56 hm 3 /yıl3.4.7. Nehir Taban Seviyesi : 26.50 m3.4.8. Temel Seviyesi : -1.00 m3.5. Dolusavak3.5.1. Tipi : Kontrolsüz - Karşıdan Alışlı3.5.2. Yeri : Sol Sahil3.5.3. Eşik Kret Kotu : 80.00 m3.5.4. Eşik Yüksekliği : 2.00 m3.5.5. <strong>Su</strong> Yükü : 3.68 m3.5.6. Giriş Debisi : 2197.00 m 3 /s3.5.7. Yaklaşım Kanalı Genişliği : 140.00 - 120.00 m3.5.8. Yaklaşım Kanalı Uzunluğu : 70.00 m3.5.9. Boşaltım Kanalı Genişliği : 105.00 m3.5.10. Boşaltım Kanalı Uzunluğu : 265.00 m3.5.11. Enerji Kırıcı Havuz Genişliği : 105.00 m3.5.12. Enerji Kırıcı Havuz Uzunluğu : 44.00m3.2. Baraj Gölü3.2.1. Maksimum <strong>Su</strong> Seviyesi : 83,68 m3.2.2. Normal <strong>Su</strong> Seviyesi : 44.40 m3.2.3. Minimum <strong>Su</strong> seviyesi : 80.00 m3.2.4. Maksimum Göl Hacmi (83.68 m' de) : 245.00hm 33.2.5. Minimum Göl Hacmi (44.40 m' de) : 20.00 hm 33.2.6. Aktif Hacim : 184.00 hm 33.6. <strong>Su</strong>lama Sahası3.6.1. <strong>Su</strong>lama AlanıNet: 11.057 haBrüt: 12.666 ha3.3. Derivasyon Tüneli3.3.1. Tipi : Dairesel3.3.2. Çapı : 4.00 m3.3.3. Boyu : 435.00 m3.3.4. Derivasyon Debisi Q10 (Ötelenmiş) : 102.50 m 3 /s3.3.5. Memba Batardo Kotu : 46.50m3.4. Gövde3.4.1. Gövde Tipi : Ön Yüzü Beton KaplıKaya Dolgu3.4.2. Gövde Hacmi : 2.98 hm 33.4.3. Kret Kotu : 82.00 m3.4.4. Kret Uzunluğu : 570.90 m3.4.5. Gövde Yüksekliği (Talvegden) : 57.00 m3.4.7. Nehir Taban Seviyesi : 26.50m


42<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011MAKALEDursun ÖZDEN(Belgesel Yönetmeni-Araştırmacı Yazar)Dünyanın En Eski <strong>Su</strong> MedeniyetiUygarlık KöprüsüAnadolu Kehrizleri13 milyar yıl önce Güneş, 4,5 milyar yıl önce Dünyave 3 milyar yıl önce de su yoktu…sahiptir, yuttuğu her şeyi bir gün mutlaka geri verir,ancak verdiği şeyleri de geriye alır.İnsanoğlu, 8 milyon yıldan bu yana, yaşamkaynağımız ve yaradılışımızın ayrılmaz bir parçasıolan su ile hep var olmuştur.İnsanoğlu, tarihin her döneminde subaşını yurttutmuş, suyun olmadığı yerlere de, çok uzaklardandağları delerek ve ovaların altını kazarak karızkanalları sayesinde yaşam alanlarına su getirmişler.Dünyanın en eski su medeniyeti olan AnadoluKehrizlerinin; M.Ö. 10.500'de yapıldığı, UrfaGöbeklitepe kazılarında ortaya çıkmıştır.Atalarımız binlerce yıl önce bu topraklarda, yapılıştekniği bakımından mühendislik harikası olan karızsu kanalları açarak; ileri ziraat, tarım ve yerleşikkent kültürü oluşturmuşlardır.Stratejik önemi bir yana, ekoloji ve ekonomi dostuolan “Karız <strong>Su</strong> Kültürü” sayesinde, toprağa bereket,çevresine barış ve huzur gelmiş, birlikte yaşamakültürü gelişmiştir.<strong>Su</strong> daima akışkandır, kendi içinde bir döngüyeKehriz (Karız) Nedir?Sebil, hayrat ve karşılıksız-bedelsiz sunulan suanlamına gelen Kehriz-Karız: <strong>Su</strong> ve iş yolu, kar izidemektir. Binlerce yıl önce atalarımız kurak alanlarasu taşımak, tarım yapmak ve buna bağlı olarakkentsel yerleşim alanları meydana getirmek içinyeraltında onlarca metre derinlikte keriz-karızkanalları açmışlardır. Bu kanalların uzunluğubinlerce kilometreyi bulmuştur. Atalarımız dağlardanyeraltına süzülen kar ve yağmur sularını karızkanalları aracılığı ile suyun kendi akar kotucazibesinde yüzde 1 ile binde 6 eğim hesabı yaparak,yaşam alanlarına taşımışlardır. Ara mesafeleri 10ile 100 metre arasında ve uzunlukları 5 ile 60kilometre olan karız kanalları yapılış tekniği, tambir mühendislik harikasıdır. Bilim adamları veuzmanlar, su ve yer bilimi dediğimiz hidro-jeolojiözelliklerini bilen bu kadim insanların, yaşamtarzlarının da, başlı başına bir inceleme ve araştırmakonusu olduğunu ifade etmektedirler.Buharlaşmadan ve kirlenmeden yeraltındankullanım ve yaşam alanlarına getirilen karız sularının


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 43mineral ve besin değerinin de yüksek olduğu, karızsularıyla beslenen sebze ve meyvelerin turfanda veuzun ömürlü oldukları da bir gerçektir. Ayrıca karızsularının her bakımdan stratejik önemi bilinmektedir.Karızlarla gelen sular içme, temizlik ve tarımsalmaksatlı kullanılmıştır. Karızların yapılış tekniğibakımından o dönemin koşulları düşünüldüğündematematik ve mühendislik harikası olduğu birgerçektir. Zaten karızlara bir uygarlık harikasıdenmesinin nedeni de budur. Bu nedenle uygarlıkharikası olan karızlar, dünü yarına bağladığı içinaynı zaman da bir uygarlık köprüsüdür. Karızlar;aynı amaç için, farklı dönemlerde ve benzer teknikleyapılmış olmasına karşın, farklı coğrafyalarda, farklıisimlerle anılmaktadır.Cezayir: Fogariur; Lübnan, Ürdün, Mısır, <strong>Su</strong>riyeIrak, Pakistan ve Afganistan: Karez; İspanya:Khatara; Peru: Qanat, Meksika ve Kuzey Amerika:Hoe; Lüksenburg, Yunanistan ve Balkanlar: Galery;Türkiye: Karız- Karez- Keriz- Geriz -Kerhiz- Kehriz-Tıraz olarak da söylenmektedir. Şimdi, Amasya'danMersin'e, Edirne'den Van'a uzanan ve ŞanlıurfaGöbeklitepe'de belgelediğimiz; dünyanın en eski sumedeniyeti (zamanımızdan 12 bin 500 yıl)öncesinden günümüze uzanan, Anadolu <strong>Su</strong>Medeniyetini - Uygarlık Köprüsü Kehrizler özelinde;yaşam kaynağımız suyun stratejik önemini ve sukullanım bilincini anımsayalım, yeniden…Örneğin:Çin: Karız; İran: Ganat; Azerbaycan: Kerhiz; <strong>Su</strong>udiArabistan: Uyun; Yemen: Şariz; Umman: Aflaş;Libya: Yapay Neher; Fas: Hattarad; Tunus: Şat'atit;


44<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011Karız su kanalları nasıl yapıldı?Karızcı atalarımız, dağlardan yeraltına süzülen karve yağmur sularını; karız kanalları aracılığı ile suyunkendi cazibesinde, yüzde 1 ile binde 6 akar kotueğim hesabı yaparak yaşam alanlarına taşımışlardır.Bir karız işçisinin-kenkanın girebileceği kadargenişlikte olan, en derin ve düşey kazılan Baş Kuyuaracılığıyla, yeraltında geçirgen tabakadaki mineralizengin soğuk suyun, ara mesafesi 10 ile 100 metrearasında bulunan öteki düşey kuyuları yeraltındabirleştiren; 40-80 cm. genişliğinde, 70-170 cm.yüksekliğinde ve 5 ile 60 km. uzunluğundaki yataykanallar aracılığıyla, suyu tarım ve yaşam alanlarınataşıyan yeraltı su kanalları sistemine karız denir.Yeraltında aynı doğrultuda-aliymanda, jalonlamayöntemi ve aydınlatma lambalarının ışık gölgesiaracılığıyla yön tayin etme, kot ve mesafe ölçme,karşılıklı kazılan düşey iki kuyuyu yeraltındabirleştirmek için yatay olarak kazılırken, ıskalamadanortak bir noktada buluşması ise; binlerce yıl öncekitekniği düşündüğümüzde, tam anlamıyla sanateseridir.Karızcıların yaptığı; <strong>Su</strong> Kullanım Nizamnamesi,Maksim, Taksim, <strong>Su</strong> Metre, <strong>Su</strong> Saati, <strong>Su</strong> Terazisi,<strong>Su</strong> Kulesi gibi su tevzi yapıları ve <strong>Su</strong> Kemerleriiçindeki üç kademeli gizli, tipik ölçekli ve özeltrigonometrik eğim hesaplı, yandan bacalı taş örgüve beziryağlı karız kanalları gibi uygulamalar ve suyapıları da, dünyada yalnızca Anadolu Karızlarıörneğinde görülmektedir.<strong>Su</strong> yaradılışın ayrılmaz bir parçasıdır. Çeşitlikültürlerin yaradılış mitosları birbirinden farklıözelliklere sahip olsalar da pek çoğunda başlangıçtayalnızca su olduğu ve ilk canlıların su aracılığı ileyaratıldığı kabul edilir. Semavi dinlerin kutsalkitaplarında da su ilksel varlıklardan birisidir.Yerkürenin dörtte üçünü sular oluşturmaktadır.Dünyanın erken yaşlarındaki ilk canlılar sudayaşamaktaydılar. İnsanlar, hayvanlar ve bitkileryaşam enerjilerinin büyük kısmını sudan elde ederler.Yerkürenin ve canlıların fiziksel yapısında bu denliönemli olan su, kültürün ortaya çıkmasıyla birliktebambaşka değer kazanmıştır. Toprağın işlenebilmesiiçin suyun varlığı şarttır. Dünya üzerinde ilk kültürizlerine rastlanan merkezler önemli su kaynaklarınınbulunduğu noktalardır. Tarım kültürünün vekentleşmenin, buna bağlı olarak ticaretin ilk olarakAnadolu ve Mezopotamya bölgesinde ortaya çıkmış


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 45olması hiç de tesadüf değildir. Mezopotamya kelimeanlamı olarak “iki nehir arasında” demektir.Bereketli hilal adı verilen ve Dicle-Fırat nehirlerininsuladığı üçgen içinde yer alan topraklarda ilk tarımfaaliyetleri gerçekleşmiştir. Tarihin ilk ve en güçlükültür devrimleri burada meydana gelmiştir.<strong>Su</strong> yaşamdır, yaşamın kaynağıdır, hayat veren, canverendir; ancak su aynı zamanda yıkan, yok eden,boğan ve cana kıyan ezici bir güçtür. <strong>Su</strong> daimaakışkandır, kendi içinde bir döngüye sahiptir, yuttuğuher şeyi bir gün mutlaka geri verir, ancak verdiğişeyleri de geriye alır.<strong>Su</strong> tek başına koskoca bir medeniyeti yok etmegücüne sahiptir. Onun yıkıcılığı karşısında durmakneredeyse imkânsızdır. Sel felaketleriçağlar boyunca kentlerin ve insanlarıntoplu kıyımına neden olmuştur. <strong>Su</strong>karşısındaki bu güçsüzlüğü insanıninançlarını derinden etkilemiş ve böylecemitolojide su önemli bir rol oynamıştır.İlkte ve sonda suyun hâkimiyeti sözkonusudur. Özellikle suyla ilişkisi dahagüçlü olan toplumlarda suyun çok değerliolduğu, ibadetin suyla yapıldığı ve sukaynaklarının kutsal mekân olarak kabuledildiğini görürüz. <strong>Su</strong>yun temizleyici vearındırıcı etkisi manevi kirlerdenarınmanın, bir çeşit kutsanmanıngerçekleşmesini sağlar.dünya inancında cennet temiz sularınaktığı, nehirlerin sardığı bir mekân olaraktasvir edilir. Çünkü cennet en tatlımeyvelerin, en güzel çiçeklerin yetiştiğiyemyeşil bir bahçeye sahiptir. Bu bahçeninnimetlerinden faydalanabilmek için öncealtından sular akan bir köprüden ya dageçitten geçilmesi gerekmektedir.Mitolojide günahkâr insanlara ceza olarakgönderilen su, iyi insanlar için öbürdünyada bir ödül olmuştur. Ab-ı hayattaniçenlerin sonsuz güce sahip olacağı veçaresiz hastalıkların şifalı sularda iyileşeceği inancı,insanın korkularına sudan çare aradığınıgöstermektedir. Bu sebeple mitolojide şifalı ve sihirlisulara, yaşam veren veya güzellik bahşeden sularaçokça rastlanmaktadır.


46<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 201112 bin 500 yıllık Anadolu <strong>Su</strong>MedeniyetiDünyada ve ülkemizde dillendirilen su savaşları biryana, giderek kuruyan ve kirlenen göller, ırmaklarve çekilen yeraltı su kaynakları, geçmişte olduğugibi gelecekte de karızların- sarnıçların öneminikoruyacağını gösteriyor. Güçlü bir kamu iradesitarafından yapılan zengin tarihi mirasımızın ürünüolan karızlar; kültürel farklılıklarımızın sudayansımasıdır. Karızlar suyun aziz ruhudur. Birlikteyaşama kültürünün ortak paydasıdır.Anadolu binlerce yıldır zengin medeniyetlere evsahipliği yapmıştır. Bu medeniyetlerin kuruluşu,yaşaması ve varlık nedeni su kültürü ile direkt ilgilidir.Bu projenin ana amaçlarından biri de bumedeniyetlerin keşfedilmesi, tanıtılması veyaşatılması için özgün bir çalışma yapmaktır.Özellikle tarihi yeraltı su yapılarının su yüzüneçıkmasını sağlamaktır.Anadolu; Avrupa ile Asya arasında üç tarafınitelikleri birbirinden farklı olan denizlerle çevrili,üç kıta arasında köprü görevini yapan 779.000kilometrekarelik bir yarım adadır. Doğuda IğdırOvası bir çeşit Akdeniz iklimi özelliğini gösterirkenhemen yanı başında bulunan Ağrı Dağı ve platosuise Sibirya iklimine sahiptir.Eğer önlem alınmazsa Türkiye'de; yoğun kuraklıkyaşanacağı, geçen yıla oranla %8 yağış azlığı olacağıve buna bağlı olarak yeraltı su kaynaklarının dahaaşağılara çekilmesi sonucunda artezyen sistemi ilesulanan tarım alanlarında su kıtlığı görüleceğivarsayılmaktadır. İşte tam bu noktada tarihi yeraltısu kanalları sistemi olan karızlar-kehrizlergündemimize giriyor, yeniden...Anadolu coğrafyasında bulunan dünyanın en eskisu medeniyetini yeniden keşfedelim, koruyalım,tanıtalım, yaşatalım ve kendi öz kaynaklarımız yanısıra; BMT-UNESCO desteği ile pilot karızkanallarının ve bazı tarihi su yapılarının onarılarakyeniden hizmete girmesini sağlayalım. Yaşam,kullanım ve tarım alanlarına karız kanallarındangürül gürül su akıtalım. Tarihi Karız kanallarını veKehriz Başını, göçü önleyen tarım ve yaşamalanlarına çevirmek, kültür ve turizm potansiyeliolarak değerlendirmeyi teşvik etmek. <strong>Su</strong> kullanımbilincini kazanıp, sevgimizi ve yaşam kaynağımızsuyu sebil eyleyelim. <strong>Su</strong> gibi aziz olalım. Yeniden…Anadolu zengin bir açıkhava su müzedir. Tarihi vekültürel değerlerin yanı sıra akıl almaz bir biyolojik,fauna ve flora zenginliğine sahiptir.Türkiye su zengini bir ülke değildir. Günümüzdebir ülkenin su zengini sayılabilmesi için yıldaortalama kişi başına 10 bin metreküp su potansiyelidüşmesi gerekirken, Türkiye'de ise kişi başına 3500metreküp potansiyel ve 1800 metreküp kullanılabilirsu düşmektedir.


48<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011YusufBaydalKıyıya VuranTarih...


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 49Yaz yine geldi bu yıl...Ama güzel geldi, her gelişi gibi…Yönümüz Ege, yolumuz Foça. Balıkesir'den Ayvalık yolunagiriyoruz. Bu Foça'ya ilk gidişimiz. İzmir Aliağa'ya kadarzaman geçmek bilmiyor. Aliağa'dan sonra Foça görünüyor;biz de seviniyoruz. İlk görünen kısmı ile Yeni Foça karşılıyorbizi. Öğlen sıcağı ortalığı kavuruyor ve etrafta kimsecikleryok. Biz ise serin bir gölge aramaktan çok ötedeki Foça'ya,Eski Foça'ya doğru yola çıkıyoruz. Yaklaşık 40 dk'lık biryoldan sonra Eski Foça'ya ulaşıyoruz. Uzunca bir sahiledizilmiş evler, restoranlar ve dükkanların münis birlikteliğiiçinde aracımızı parkediyor, oturuyor ve karşımizdakidenizi seyre dalıyor, vuslatın tadını çıkarmaya başlıyoruz.Denize bakıyorsunuz önde balıkça tekneleri, arkada mavive ötede küçücük adacıklarla güzeller güzeli bir koy.


50<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011Karaya dönüyorsunuz daracık taş sokakları, eskievleri ve güzel insanları ile güzeller güzeli bir küçükilçe.Son söyleyeceğimiz hemen söyleyelim: Bütün Ege'deeski dokusunu nisbeten de olsa koruyabilmiş azsayıdaki sahil yerleşimlerinden birisi Foça. Bir dalgavuruyor kıyıya... İzmir iline bağlı 28 ilçe merkezindenbiri. İlçeyi Doğuda Menemen Kuzeyde Çandarlı,Batıda Ege Denizi, Güneyde İzmir Körfeziçevreliyor. Yüzölçümü 228 km2. Bir dalga daha…Eski ve Yeni Foça olarak iki bölgeye ayrıldığını artıksöylemeye gerek yok. Dalgaların sayısı artıyor vebu deniz insana kendini sevdiriyor.Foça (Phokaia) oldukça eski bir tarihe sahip. Foça,İon yerleşimlerinin en önemlilerinden biriymiş.Bugünkü Batı uygarlığının temelleri, İ.Ö. 6. yüzyıl'daİonya'da atıldığı söyleniyor. Dönemin İonya'sı felsefe,mimarlık ve heykeltraşçılıkta öncü olmuş. Phokaia'lıTelephanes (İ.Ö. 5.yy) Pers saraylarını yapıtları iledonaymış bir heykeltraş olduğunu öğreniyoruz.Theodoros (İ.Ö. 4.yy) ünlü bir mimarmış. İ.Ö. 494yılındaki "Lade Deniz Savaşı"nı yöneten komutanDionysos Phokaia'lı yani Foça'lıymış.Sıkı durun, Foça adını o zaman şehri çevreleyenadalarında yaşayan foklardan almış: Phokaia. Bugünde Foçalılar ilçelerini şimdilerde nesli tükenmetehlikesiyle karşı karşıya olan sevimli Akdeniz foklarıile simgeleştiriyorlar. Akdeniz foku ( Monachusmonachus ) bir balık değil. Denizi; beslenmek,ulaşım ve zaman zamanda uyumak için kullananbir amfibi. Foça adalarında, içinde hava olanmağaralar onların yaşam alanları. Bu mağaralardayavrularını doğurup, nesillerini sürdürme kavgasıveriyorlar. Balıkçıların yanı sıra, Foça Belediyesi veDünya Doğa Vakfı (WWF) fok koruma çalışmalarınıbirlikte yürütüyorlar. Dünyadaki toplam sayıları


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 51Ama eski Foça'lıların simgesi horozmuş.Erken uyanışın sembolü horoz... Foça'yagirince bir horoz heykeli göreceksiniz.Yüzlerce, yüzlerce yıl önce Phokaialılar,yani Foça'nın eski sakinleri, tahtadan horozheykellerini meclislerine, tapınaklarına vegemilerinin burunlarına koyarlarmış.Foça'da bugün de bir yerlerde bir altınhoroz olduğuna inanılıyor. Bir sürü insanyıllardır altın horozu arayıp duruyor.Foça'da altın horoz var mı bilinmez amaFoça'nın tarihi ve turistik bir altın beldeolduğunda şüphe yok.400-450 olarak tahmin edilen Akdeniz fokları içinuzmanlar; "eğer 2010 yılında denizlerde halenAkdeniz foku görülebilirse, bu insanlığın başarısıolacaktır" diyerek, Akdeniz fokları için yok oluşunne kadar yakın bir tehlike olduğuna dikkat çekiyorlar.Kuruluş tarihi İ.Ö. 11. yy. Kimler kurmuş: Aiollar.İon yerleşimi İ.Ö. 9.yy'da başlamış. Phokaialılarusta denizciymişler: 50 kürekli & 500 yolcualabilen tekneleri varmış. Mühendislikkonusundaki üstün zekaları ve denizciliktekibaşarıları ile Ege, Akdeniz ve Karadeniz'eaçılarak çok sayıda koloni kurmuşlar.Foçalılar'ın tarihte kurduğu kolonilerin enönemlileri: Kardeniz'de Amysos (bugünküSamsun); Çanakkale Boğazı'ndakiLampsakos (bugünkü Lapseki); MidilliAdası'nda Methymna (bugünkü Molyvoz);Güney İtalya'da Elea (bugünkü Velia);Korsika'da Alalia; Güney Fransa'daMassalia (bugünkü Marsilya), Nice veAntibes ; İspanya'da Ampuria'ymış. Şaşırtıcıdeğil mi? Phokaialılar'ın denizciliktekiustalığı, ticaret alanında da başarılıolmalarına olanak sağlamış. Foça, İonya'da,doğal altın-gümüş karışımı elektron sikkeyiilk bastıran şehirlerden biriymiş.Phokaia (Foça) bu başarıları ile bir çokuygarlığın iştahını kabartıyormuş veİ.Ö.546 yılında Persler'in tahrip ettiği ilkİon kentiymiş. Pers istilası ile kentin görkemli çağısona ermiş, halkın büyük bir çoğunluğu kentiterketmiş. İ.Ö. 334'te Büyük İskender'in Anadolu'ya


52<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011ayak basarak Pers egemenliğini ortadan kaldırması;yeni bir dönemin başlangıcı olmuş. İskenderinölümünden sonra sıra ile; Seleukoslar'ın, BergamaKrallığı'nın ve Romalılar'ın egemenliğine girmiş.Erken Hristiyanlık döneminde psikoposluk merkeziolduğunu da bu ziyaretimizle öğreniyoruz. BugünFoça'nın bucağı konumunda olan Yenifoça'yıCenevizliler kurmuş ve buradaki şap madeniniişletmişler.Foça 13. yy'da Türk Beyliklerinden Çaka Bey'in;daha sonra Saruhan Beyliği'nin yönetimindeymiş.Fatih <strong>Su</strong>ltan Mehmet 1455'te Foça'yı Osmanlıİmparatorluğu topraklarına katmış. 1867'de Foçave bucağı Yenifoça birleştirilerek Manisa eyaletinebağlanmış. 15 Mayıs 1919'dan 11 Eylül 1922'yekadar Yunanlılar'ın egemenliğindeymiş. KurtuluşSavaşı'nda 11 Eylül 1922'de Atatürk Foça'ya girmişve 11 Eylül Foça'nın kurtuluşu olarak kutlanmayabaşlanmış. Tarihin görünen yüzü ya da bilgi tarafıbu ve uzun hatta kimi zaman bazısına göre sıkıcıama bir de tarihin görünmeyen, kendini kolay elevermeyen bir tarafı var: Öyküler... Her yerin, herşeyin ve herkesin bir öyküsü vardır; ya da öyküsüolan daha anlamlı daha kalıcı olur. Foça'nın daöykülerinden biri “karataş”. Foça'da bir Karataşvarmış, bunu herkes biliyor da nerede olduğunukimse bilmiyor. Gezip dolaşırken bu taşa basanmümkünü yok bir daha Foça'dan kopamıyor. Çokzorlanıp bir yerlere gitse de mutlaka dönüp dolaşıpgene geliyor Foça'ya. Yolu bir kez Foça'ya düşenherkes bu öyküyü duyunca dolaşıp duruyorsokaklarda. Belki Karataş'a basarım da bu güzelyerde kalırım umuduyla. Bize kalırsa Foça'nın heryeri Karataş. Foça'yı görüp de sevmemek, dönüpgelmemek mümkün değil de ondan.


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 53Yaman denizcilermiş Phokaialılar, yani Foça'nıneski sakinleri... 50 kürekli 500 yolcu alabilen gemilerleMısır ve İonia kentleri arasında ticaret köprüsükurmuşlar. Bugünkü Lapseki ve Samsun'u onlarkurmuşlar, bitmemiş Akdeniz'de koloniler kurmuşlar.Güney İtalya'da Velia, Korsika'da Alalia, İspanya'daAmpuria, Mısır'da Naukratis ve Fransa'da Marsilya.Marsilya'da eski limanın girişinde, “oturduğunuzbu şehir MÖ. 600 yılında Phokaia'dan gelendenizciler tarafından kurulmuştur” diye yazıyormuş.Zaman geçmiş, bu kez Marsilyalılar Foça'ya gelmişve bir tatil köyü kurmuşlar. Bordası açık denizlerinfırtınalarına, sert dalgalara dayanıklı ve hızlı gemileriile limandan limana koşup duran Phokaialılar kültürde taşımışlar gittikleri yerlere. Fransa'ya alfabeyigötürmüşler, Akdeniz'in birçok kıyısına zeytinciliğiyaymışlar. Zengin bir kent olmuşlar, paraları heryerde geçerli ve değerliymiş. Foçalılar bugün de iyidenizciler. Ege'deki en büyük trol filosu Foça'da.Karadeniz'den Foça'ya geçen gırgırlar ise, bölgeninbereketli av verdiğinin bir kanıtı. Orkinoz, Kırlangıç,Kefal, Mezgit, İşkine, Kupez, Kolyoz, Sinarit, Pisi,Dil, Levrek, Çinekop, Adabeyi, Barbunya, Mercan,Tranca, Çipura, Karagöz, Sargoz, Kalamar, Sübye,Ahtapot, Istakoz, Midye, Akirides, Karides v.b.bütün bu balıkları ve deniz ürünlerini barındırankaç bölge var acaba? Küçük balıkçılar ise hemlimanın, hem de denizin süsü gibiler.MÖ. 6. yüzyılın ilk yarısı Perslerin önlenemezyayılışına tanık olmuş. Önünde hiçbir ordunundayanamadığı Pers orduları Phokaia'yı kuşatmış.Şehir daha önceden 18-20 metrelik surlarlaçevrilmişti ama hiçbir sur Persleri durduracak kadargüçlü değilmiş. Savaşan Phokaialılar daha fazladirenemeyeceklerini anlayınca teslim olmak için birgece süre istemişler. Pers komutanı Harpagos bunukabul etmiş ama gece bitip sabah olduğunda sessoluk yokmuş. Persler şehre girdiklerinde şehrintamamen terkedildiğini farketmişler. Köleolmaktansa yurtsuz kalmayı seçen Phokaialılar


54<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011şehrin altındaki tünellerden değerli eşyalarını dagemilere yükleyip çoktan denize açılmışlar.Persegemenliğine son veren Büyük İskender Phokaia'yaözgürlüğünü vermiş ama şehrin altın çağı bir dahageri gelmemiş. İskender'in ölümünden sonra önceSeleukosların, sonra Bergama Krallığı'nın, Roma'nınve Cenevizlilerin, en sonunda Bizans veOsmanlıların egemenliğine girmiş şehir.Sıcaktan bunaldık, denize girmek istiyoruz.Rehberimiz Eski Foça'dan Yeni Foça yönüne doğrugiderken ardarda göreceğiniz Mersinaki koyları engüzel plajlar olduğunu söylüyor. İki Foça arasındaeski değirmenleri, denize dimdik inen yarları vekıyısındaki kumsalları, tertemiz otelleri, küçük vesevimli pansiyonları ve Küçükdeniz kenarınasıralanmış güzel balıkçı lokantaları ve asıl güzelinsanları ile Foça bir yere gitmediğine göre bizdenize gidebiliriz! Denizi hafifçe serin, girinceinsanın açıyor, diriltiyor adeta. Çok fazla kumsalolmadığından mıdır nedir, deniz çok berrak,tertemiz. Foça tıpkı Ayvalık gibi adalar beldesi.Çevredeki irili ufaklı pek çok adayla koya günübirliktekne turlarına katılabilir ya da özel bir teknekiralayabilirsiniz.İlk durağınız eski Foça'ya yarımsaat uzaklıktaki Orak Adası olacak. Adanın ilkbölümünde küçücük bir göl bulunuyor. Göle paralelilerlemeye devam ederseniz, eşine hiç bir yerde


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 55burada. Mezar odası, kayalara oyulmuşmum yerleri, su kanalları, süzmehavuzları, mağaralar, Kybele kabartmalarıve tapınak kalıntıları... Adanın çamlarlakaplı bölümü, özellikle bahar ve yazdapiknikçilerin gözdesi imiş. İzmir'e 70 km.uzaklıktaki Foça'yı, daha çok Akdenizfoklarının korunduğu bölge veya 12 özelçevre koruma alanından birisi. Oysa Foça,bütün bu özelliklerinin yanı sıra, 12 İonkentinden biri olan Phokaia'nın kalıntılarıüzerine kurulmuş, yeraltında birçok tarihidöneme ait eserlerin bulunduğu önemlibir şehir. Phokaia, İzmir Körfezi çıkışınınkuzeydoğusunda, M.Ö. 11. Yüzyıla kadaruzanan tarihi eserleriyle, İzmir ArkeolojiMüzesi ve daha birçok müzeninvitrinlerini süsleyen, gizemli bir antik şehir.Epeydir arkeoloji dünyasının ilgisiniFoça'ya çevrilmiş durumda. Foça'da, ilkarkeolojik kazı çalışmalarını 1913 yılında,Fransız Arkeolog Felix Sartiaux başlatmış.Daha sonra, 1952-1955 yılları arasındarastlanmayan, hayranlık uyandıran Siren Kayalıklarıçıkacak karşınıza. Tarihçi Homeros, SirenKayalıkları'ndan söz eder. Homeros'a göre, SirenKayalıklarından geçen Odyseia ıslığa benzeyengizemli sesler çıkaran kayalıkların çağrısından çoketkilenmiş. Tayfalarının bu karşı konulmaz davettenetkilenip duraklamamaları için de kulaklarına mumpeteği tıkamış. Siren Kayalıkları bugün, nesilleritükenmek üzere olan Akdeniz Foklarının barınmayeri olması nedeniyle koruma bölgesi ilan edilmiş.Tekne yolculuğunun ikinci durağı ise Foça'nın tamkarşısında bulunan ve 15 dakikalık bir yolcululuklaulaşılabilecek olan İncir Adası. İngiliz Burnu'nunkarşısındaki adada antik yerleşimden izler var


56<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011Ord. Prof.Dr. Ekrem Akurgal ve 1989 yılındangünümüze değin Prof. Dr. Ömer Özyiğit,yürüttükleri çalışmalarla Phokaia'ya ait çok önemlieserler buldular. Ekrem Akurgal'ın çalışmalarısonucunda, antik kentin Athena Tapınağı ve dahasonraki dönemlere ait birçok tarihi eser gün ışığınaçıkarıldı. Ancak, 1989'da başlayan kazı çalışmalarıgösterdi ki, Phokaia, o güne kadar bilinenin deötesinde çok büyük bir antik şehir. Ünlü tarihçiHeredot'un bahsettiği şehir surunun, bir inşaattemelinin kazısında, rastlantı sonucu ortaya çıkarılışıFoça'yı bu açıdan da ilgi odağı yapmış. Bulunanşehir suruna "Herodot Duvarı" adı verilmiş.Türkiye'dekilerin yanı sıra, çeşitli ülkelerdenarkeologlarda Foça'daki Herodot duvarını görmeyegelmişler. Yürütülen kazı çalışmaları, Anadolu'nunen eski tiyatrosunun da (M.Ö 4. Yy.) Foça'daolduğunu ortaya çıkarmış. Bugünkü Foça'nın heryerinde, sokaklarda, binalarda ve tarlalarda, dahaötesi denizde Phokaia'nın çeşitli dönemlerine tanıkolmak olası. Örneğin; Liman Kutsal Alanı'ndakiKybele'ye (M.Ö. 580) ait tapınma yerinin üzerindekisurda, Arkaik, Roma, Ceneviz ve Osmanlıdönemlerine ait kesitleri bir arada görebilirsiniz.Osmanlı döneminde yapılmış bir taş binanınherhangi bir yerinde şehir surundan alınmış taşlarlakarşılaşabilirsiniz. Bugüne kadar yapılan arkeolojikkazılarda elde edilen bilgiler, Phokaia'nın, M.Ö.11. Yüzyılda Aioller tarafından kurulduğunu, M.Ö9. Yüzyılda kente İonların yerleştiğini ve bu dönemdekenti saran, 5 km. Uzunluğunda bir sur inşaettiklerini, MÖ. 546'da da Pers KomutanıHarpagos'un kenti işgal ettiğini gösteriyor. ÖnceRomalıların, ardından Cenevizlilerin ve 1455'te deOsmanlıların eline geçen Foça, Akdeniz, Karadenizve Ege sahillerindeki bir çok yerleşimine sahiplikyapmış. Denizci bir millet olan Phokaialılar, M.Ö.6. Yüzyılda Marsilya'yı kurduklarını söylemiştik.Bugün, Marsilya'da limandan başlayarak birçokyerde Phokaia adına rastlamak mümkün olduğunuöğreniyoruz. Samsun, Lapseki, Korsika'daki Alalia,İtalya'da Velia v.b. kentlerin kurucuları daPhokaialılar. Yakın tarihimize baktığımızda da,Foça'dan göçenlerin bu isme ve kente çok bağlıolduklarını görüyoruz. Kurtuluş Savaşı sonrasında


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 57Nereye gidebilirsiniz?Gidecek o kadar çok yer varki...Athena Tapınağı:Batı Anadolu'nun 12 İyon kentinden biriolan Phokaia kentinin ana tanrıçası olanAthena adına M.Ö. 590-580 yıllarındayapımına başlanan İyon düzeyindekitapınak türünün erken örneklerindenbiridir. Tüf taşından yapılmış sütunları,beşik çatı sistemini taşımaktadır.Athena tapınağının kazısı 1998-1999 kazısezonunda başlamış ve halen devametmektedir. Tapınak Phokaia'nınmerkezinde ve şehre hakim birkonumdadır. Ana girişi doğuyabakmaktadır. Doğu yüzünün önünde deAthena'ya getirilen sunuların bırakıldığıbir sunak vardı. Tapınağın çevresi güzelFoça'dan ayrılmak zorunda kalan Rumlar, biriSelanik'te ( Nea Phokea- Yeni Foça), diğeri deAtina'nın güneyinde ( Palea Phokea- Eski Foça)olarak adlandırdıkları iki yerleşim oluşturmuşlar.Yunanistan'daki Foçalılarla Türkiye'dekiler arasındadostluk ilişkileri; Kurtuluş Savaşı öncesinde olduğugibi sürüyor. Arşipel'in iki yakasındaki Foçalılararasında dostluk ziyaretleri, günümüzde de sıkçatekrarlanmakta. Kıyılarında balık ve yosun kokusuduyulan bu şirin ilçe, canınız çektiği an, her yerdedenize atlayıp yüzebilir, sabah çayını ağını onaranbir balıkçı ile paylaşabilirsiniz.


58<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011İzmir iline bağlı 28 ilçemerkezinden biridir.İlçeyi doğuda Menemenkuzeyde Çandarlı, batıda EgeDenizi, güneyde İzmir Körfeziçevreler.Yüzölçümü 228 km 2 'dir.Bucak: YenifoçaBeldeleri: Bağarası, Gerenköy;Köyleri: Yeni Bağarası, Ilıpınar,Yeniköy, Kozbeyliİzmir ili içinde en az yağış alanilçelerden biridir.Hemen her mevsim poyraz vebatı rüzgarları eser. Temmuzve Ağustos en sıcak aylardır.Sıcaklığın 35 dereceyi aştığıolur. İzmir - Çanakkaleyolunun 39 km'sinden solasapıp 26 km. sonra Foça'yaulaşılır.Köylerinde tarım vehayvancılık, Foça içinde iseturizm ve balıkçılık genelgeçim kaynağıdır.Okuma - yazma oranı% 90'ın üzerindedir.İlköğretim okulları,Lise, Anadolu Otelcilik veTurizm Meslek Lisesivardır.T.C. BAŞBAKANLIKTürkiye İstatistik KurumuBaşkanlığı İzmir BölgeMüdürlüğü'nce,31.12.2009 itibariyleaçıklanan Adrese DayalıNüfus Kayıt Sistemisonuçlarına göre;Foça Toplam Nüfusu:30.779 ' dur.Şehir Nüfusu:27.074 - Belde veKöy Nüfusu: 3.705' dir.bir podyum duvarı ile çevrilmekteydi.Şu anki kazılarda bu podyum duvarının ortayaçıkarılması için çalışılmaktadır. Podyum duvarınınüzerinde pek çok tapınak mimari parçaları dabuunmuştur. Ayırıca Athena Kutsal Alanı 17 ve 18yy'larda yaşam mekanı olarak kullanılmıştır. Budöneme ait pek çok mimari ve seramik buluntularda ele geçirilmiştir.Kybele Açıkhava Tapınağı:İ.Ö. 580 yılına tarihlenen yapıda, çeşitlibüyüklüklerdeki beş nişte tanrıça Kybele'ninheykelleri ve kabartmaları yer alıyordu. Kayayaoyulmuş adak havuzuyla denizci fenerlerininkonulması için yapılan küçük nişler; denizdengelenlerin burada tapındıklarını gösteriyor. Kutsalalanın yaslandığı kayalık üzerindeki sur duvarları,duvar yapımının dört ayrı dönemini göstermektedir.Arkaik surlar, harçsız yapılmıştır. Roma dönemisurlarında kireç harcı kullanılırken; Ceneviz veOsmanlı dönemi surlarında kireç harcı, kum, tuğlaparçası ve kiremit tozlarından oluşan Horasan Harcıkullanılmıştır.Athena'nın kökeni Babilli Kraliçe Izdar'a kadargider. Kybele Anadolu'nun tanrıçasıdır. Kybele,Arkaik dönemden itibaren çok saygı görmüştür.Yeldeğirmenli tepe ile İncir Adası'nda da kutsalalanlar vardır.Tiyatro:İ.Ö.340-330 yıllarına tarihlenen tiyatro son dönemkazılarda bulunmuştur. Anadolu'nun en eskitiyatrosudur. Kazı iki ayrı bölümde yapılmıştır.Birinci bölümde Analemna Duvarı iyi korunmuşbir halde ortaya çıkarılmış (4,5 m. yüksekliğinde);ikinci bölümde 4 ayrı basamak bulunmuştur.Basamaklarda Fuyte Oyta yazısına rastlanmıştır.Buradan her mahallenin ayrı bir bölümde yer aldığıortaya konmuştur. İ.S. 1.yy'da seramik çöplüğü,2.yy'da Nekropolis (mezarlık) olarak kullanılmıştır.Dayanıklı bir taş türü olmayan ve yörede Foça Taşıolarak anılan Tufa'dan yapılmıştır.Arkaik Duvar & Heredot Duvarı :Son dönemdeki kazılarda Foça'nın Arkaik dönemde5 km. uzunluğunda surlara sahip olduğu ortayaçıkmıştır. Maltepe Tümülüsü tepesinde yapılankazılarda İ.Ö.590-580 yıllarına tarihlenen surduvarları bulunmuştur. Heredot bu duvarlardansıkça bahsettiği için Heredot Duvarı olarakanılmaktadır. Payanda duvarın yanında yer alan4m. genişliğindeki boşluğun kent kapısı olduğusaptanmıştır.Kazılarda çıkarılan Pers ok ve mızrak


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 59uçları, kırık amphoralar eski mancınık gülleleriİ.Ö.546'da büyük bir savaş olduğunu göstermiştir.Pers Komutanı Harpagos'un ordusuyla Phokaialılararasındaki savaş, Harpagos'un zaferi ilesonuçlanmıştır.Dış Kale:1698 yılında yapılan kaleden geriye pek birşeykalmamıştır. İç kısımda Türk hamamının kalıntısıvardır.Mozaikler:Son dönemdeki kazılarda Arkaik, klasik, Helenistikve Roma dönemine ait yerleşim katları ortayaçıkarılmıştır. 1993'teki kazılarda çıkarılan İ.S.5-4yy'lara tarihlenen Roma dönemi villasının tabanmozaiklerinden biri hasarsızdır. Diğeri biraz ileridekısmen hasarlı olarak bulunmuştur. Sağlam kısmırestore edilip İzmir Arkeoloji Müzesi'ne konmuştur.Taş Ev:Foça'nın 7 km. kadar doğusunda kuru bir dereyatağı kenarında, İ.Ö. 4.yy'a tarihlenen, Lydia/Lykiageleneğinde; Pers etkisi altında kalınarak yapılmışbir mezar anıttır.Şeytan Hamamı:Antik Çağ'da kayalar oyularak yapılmış bir ailemezarıdır. Mezar uzun bir yol ve iki mezarodasından oluşmuştur. Yapılan kazılar sırasındabulunan seramik, mezarın İ.Ö.4. yy'a ait olduğunuortaya koymuştur.


60<strong>Su</strong> Dünyası Temmuz 2011<strong>Su</strong>r ve Beşkapılar:Beşkapılar, Osmanlı dönemi kalesinin kayıkhanebölümüdür. Buradaki yazıta göre Kanuni <strong>Su</strong>ltanSüleyman zamanında 1538-1539 yıllarında onarımgörmüştür. Beşkapılar, 1983 ve 1994 yıllarındarestore edilmiştir. Şehrin etrafını çevreleyen surlarınen iyi korunmuş bölümleri, yarımada üzerindekiBizans, Ceneviz ve Osmanlı dönemlerine aitonarımlardır. Beşkapılar'da bilimsel kazılaryapılmaktadır.Yel Değirmenleri:Foça'ya gelirken indiğiniz yokuşun solunda yer alandağdır Top Dağı ve üzerinde tarihi yel değirmenlerivardır. Artık yikilmaya yüz tutmuştur ama hemtarihi anımsatır size hem de güzel bir manzarayaşatır. Yakın zamanda yel değirmenlerininrestorasyonu planlanmaktadır.Fatih Camii:Foça'nın Türk dönemine ait en önemli yapısıdır.Yapıda ik ikitabe vardır. Avlu kapısındaki kitabe1531 tarihlidir. Kitabeye göre Avlu Kapısı MustafaAğa adlı bir kişi tarafından yaptırılmıştır. Ana girişüzerindeki kitabeye göre de Kanuni <strong>Su</strong>ltanSüleyman'ın emriyle yeniden inşa ettirilmiştir.Kitabelerden, caminin Foça'nın fethinden sonraFatih <strong>Su</strong>ltan Mehmet tarafından yaptırılarak 1531yılında bir avlu ile çevrelendiği, daha sonra Kanuni<strong>Su</strong>ltan Süleyman'ın emri ile ancak onun ölümündensonra 1569-1570 yıllarında yeniden inşa edildiğianlaşılmıştır.Kayalar Camii:Dikdörtgen planlı düz tavanla örtülü bir camidir.15 ya da 16.yy'da yapıldığı sanılmaktadır. Minaresi19.yy'da yapılmıştır.Bizans dönemine ait devşirmemalzeme kullanılmış, üzerini örten ahşap tavanyenilenmiştir.Hafız Süleyman Mescidi:Giriş açıklığı üzerindeki kitabeye göre 1548'de FoçaKalesi dizdarı Kurt Hacı Mustafa tarafından inşaettirilmiştir. Günümüzdeki şeklini 18-19.yy'daalmıştır. 1917'de ibadete kapanan mescit 1992'deyeniden açılmıştır.Osmanlı Mezarlığı:16.yy'dan 19.yy'ın sonuna kadar gömüye açık olduğuolduğu anlaşılmaktadır. Mezar taşlarında gül, selviağacı, üzüm salkımları, nar, hurma ve stilize edilmişbirçok bitkisel motif yer almaktadır.Foça'yı görmek güzel yaşamak ise daha güzel. Günbatımının her mevsim güzel olduğu Foça'da yelkovankuşları, martılar, balıkçıllar, ada güvercinleri,tavşanlar, orkinoslar, yunuslar, foklar alıp başkaaleme götürür insanı. İnsan bazen bu dünyadabaşka bir dünyaya gider gibi farklı bir aleme gider,orada yenilenir sonra tekrar dünyaya döner; işteFoça böyle bir yerdir.


62 <strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011YusufBaydalBüyüdüDamlalarBüyüdü,DünyaKadar...


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 63<strong>Su</strong>yun en doğal formlarından biridir damla. <strong>Su</strong>yuküçük bir hacimde toplar; ona kendinden menkulbir boyut verir. Burası öykünün bildiğimiz tarafıdır;bileceğimiz tarafı ise su damlasının görmeye fazlaalışkın olmadığımız devasa halidir. Sır makro birmercekte ama ruh denklaşöre basan ustadadır. AtillaAlp Bölükbaşı Karadeniz'in ve Anadolu'nun eşsizdoğasının küçük misafirleri su damlalarının devasaölçekte fotoğraflarını sergiliyor. 5 yıllık uzun veyorucu bir çalışmanın sanatsal yansımalarının dasergileneceği sergide 70*100 boyutlarında 85 fotoğrafyer alıyor. Beyoğlu Belediyesi,Trabzonlu sanatçı,Atilla Alp Bölükbaşı'nın beş yıllık bir çalışmanınürünü olan “<strong>Su</strong> Perisi” isimli fotoğraf sergisi'nin6.sına 28 Haziran - 23 Temmuz 2011 arasında evsahipliği yapıyor. Sergi, Beyoğlu Belediyesi SanatGalerisi'nde belirtilen tarihler arasında ziyaretedilebilinir.Sanatçıya suyla olan ilginin nereden geldiğini sorduk,“Örümcek ağına düzenle dizilmiş damlalarıngeometrisi ile su damlalarına olan yakınlık başladı.


64<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011Ve bu yakınlık zamanla uzun bir öykünün parçasıolmaya başladı” şeklinde yanıtladı. Ardından “buöykü nasıl ve ne zaman bitebilir?” diye yokladıkkendisini kararlılık ve aşkla “bu öykü bitmeyecek”diye cevapladı.


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 651981 yılında başladığı gazetecilik yaşamıyla konulufotoğraflar çekmeye başladı. Bu arada şiirlerinyanında kısa öyküler yazdı ve gazete ve dergilerde


66 <strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 yayınladı. Trabzon 1991, Akçaabat'ta kara gece,Trabzon'da Karagün, Akçaabat Spor Tarihikitaplarının ardından çocukluğunu anlatan“Çocukluğumda Uyuyakaldım” isimli şiir kitabını


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 67çıkardı. Zengin bir fotoğraf arşivi ve koleksiyonubiriktirdi. Bu birikimlerini iki cilt olarak “AnılardaTrabzon” ve “ Anılarda Akçaabat” kitaplarındayayınladı. Fotoğraflarla Trabzon, 80. yılda Trabzon,


68 <strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 Trabzon 2000 ve 2006 il yıllıklarını hazırladı.“Medeniyetler Yolu Gümüşhane” adlı belgesel filmve kitap yaptı. Anadolu'nun bir çok yöresini gezdive fotoğraflar çekti. Özellikle Trabzon ve karadenizyöresinin doğasını, yaşamını belgeledi.Serginin adı “su perisi”. Herkesin imgelem


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 69dünyasında çağrıştıracağı anlam farklıdır elbet. <strong>Su</strong>perisi, en yalın haliyle bize, sürekli şekil ve suretdeğiştiren bir yaşamın özü bir maddenin bu kez“damla” suretinde girmiş şeklini çağrıştırdı, tıpkı birperi gibi: naif, ürkek ve güzel...


70<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011KITAPfiehirlerin Diliya daDile Gelen fiehirlerBazı kitaplar vardır, döner bir daha okunur; okundukça gönüldebıraktığı tad ziyadeleşir. Zaman geçer, insan bu tadı arar olur ve kitaptekrar okunur. İşte Ahmet Hamdi Tanpınar'ın “Beş Şehir” i böyle birkitaptır. Tanpınar, bu kitabın konusu için: 'Hayatımızda kaybolanşeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır.'demiştir. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın sürükleyici anlatımı, etkileyiciüslubu ve mükemmel gözlemleri bir araya gelince edebiyatımızın en


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 71önemli eserlerinden biri ortaya çıkmıştır. 'Beş Şehir'inasıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardındanduyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır.İlk bakışta birbiriyle çatışır görünen bu iki duyguyusevgi kelimesinde birleştirebiliriz. Bu sevgininkendisine çerçeve olarak seçtiği şehirler, benimhayatımın tesadüfleridir.' Ahmet Hamdi TanpınarAnkara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul'u yazdı.Bu şehirler onun 'hayatının tesadüfleri' olmaklabirlikte, büyük ve görkemli bir kültürün yıllarlabirikmiş unsularının demlendiği şehirlerdi. Yazdığısatırlarda coğrafyasından yetiştirdiği şahsiyetlere,tarihinden sosyal hayatına kadar bu şehirlerin tümhayatını kuşatmıştı.“beş şehir'in asıl konusuhayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulanüzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır.”Cumhuriyet döneminin en güzel şehirlerinden biriolarak “beş şehir”, aslında Tanpınar'ın diğer bütünkitaplarında açmaya çalıştığı tarih ve kültür üzerinedüşündüklerinin bir özeti gibidir. Biz de üstadınüslubunu hiç bozmadan, tadımlık bir gezinti ile“Beş Şehir”e yeniden bakmak, sayfaları arasındabir daha dolaşmak istedik.İstanbulAsıl İstanbul, yani surlardan beride olan minareylecamilerin şehri, Beyoğlu, Boğaziçi, Üsküdar, Erenköytarafları, Çekmeceler, Bentler, Adalar, bir şehriniçinde âdeta başka başka coğrafyalar gibi kendigüzellikleriyle bizde ayrı ayrı duygular uyandıran,hayalimize başka türlü yaşama şekilleri ilham edenpeyzajlardır.Her İstanbullu az çok şairdir; çünkü irade vezekâsıyla yeni şekiller yaratmasa bile, büyüye çokbenzeyen bir muhayyile oyunu içinde yaşar. Ve bu,tarihten gündelik hayata, aşktan sofraya kadargenişler.“Teşrinler geldi, lüfer mevsimi başlayacak.” Yahut“Nisandayız, Boğaz sırtlarında erguvanlar açmıştır.”diye düşünmek, yaşadığımız anı efsaneleştirmeyeyetişir. Eski İstanbullular bu masalın içinde ve sadeceonunla yaşarlardı.Bugün mahalle kalmadı. Yalnız şehrin şurasınaburasına dağılmış, eski, fakir mahalleliler var.Birbirlerinin hatrını sormak, bir kahvelerini içmek,geçmiş zamanı beraberce anmak için zaman zamangömüldükleri köşeden çıkan, bin türlü zahmetekatlanarak semt semt dolaşan ihtiyar mahalleliler…Bugünün mahallesi artık eskiden olduğu gibi heruzvu birbirine bağlı yaşayan topluluk değildir; sadecebelediye teşkilatının bir cüzü olarak mevcuttur.Zaten mahallenin yerini yavaş yavaş alt kattakiüsttekinden <strong>haber</strong>siz, ölümüne, dirimine kayıtsız,küçük bir Babil gibi, her penceresinden ayrı birradyo merkezinin nağmesi taşan apartman aldı.Beylerbeyi'nde, Emirgan'da, Kandilli veya İstinye'degünün her saati birbirinden ayrı şeylerdir. Beykoz,Çubuklu, ağaçlarının serin gölgesinde henüz sonrüyalarını üstlerinden atmaya çalışırken Yeniköy veBüyükdere gözlerinin ta içine batan güneşleerkenden uyanırlar. Kuzguncuk'ta sular, sahilboyunca, arasına tek tük sümbül karışmış birmenekşe tarlası gibi mahmur külçelenirken, incebir sis tabakasının büyük zambaklar gibi kestiğiİstanbul minareleri kendi hayallerinden daha beyazbir aydınlığa benzer.AnkaraBelki Millî Mücadele yıllarının bıraktığı bir tesirdir,belki doğrudan doğruya çelik zırhlarını giymişortada dolaşan bir eski zaman silahşoruna benzeyenkalesinin bir telkinidir. Ankara, bana daima dasitanive muharip göründü. Şurası var ki şehrin vaziyetide buna müsaittir. Daha uzaktan gözümüze çarpanşey iki yassı tepenin arasındaki geçidiyle tabii biristihkam manzarasıdır…..Ankara, uzun tarihinin şaşırtıcı terkipleriyle doludur,Anırlm içinde uğradığı istilalar, üst üste yangınlar


72<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011ve yağmalar, şehirde geçen zamanların pek az eserinibırakmıştır. Acayip bir karışıklık içinde bu tarihdaima insanın gözü önündedir. Türk kültürününkendinden evvel gelmiş medeniyetlerden kalanşeylerle bu kadar canlı surette rastgele karıştığı,haşır neşir olduğu pek az yer vardır….KonyaKonya, bozkırın tam çocuğudur. Onun gibi kendinigizleyen esrarlı bir güzelliği vardır. Bozkırın kendinigizleyen esrarlı bir güzelliği vardır. Bozkır kendinebir serap çeşnisi vermekten hoşlanır. Konya'ya hangiyoldan girerseniz girin sizi bu serap vehmi karşılar.Çok arızalı bir arazinin arasından ufka daima birışık oyunu, bir rüya gibi takılır. Serin gölgeleri veçeşmeleri susuzluğumuza uzaktan gülen bu rüya,yolun her dirseğinde siline kaybola büyür, genişlerve sonunda kendinizi Selçuklu <strong>Su</strong>ltanlarının şehrindebulursunuz.Mevlana şairdir. Şiiri inkâr etmesine, küçükgörmesine rağmen Şark'in en büyük şairlerindenbiridir. Nasıl Garp Orta Çağı, bütün azap korkusu,içtimai düzen veya düzensizliği ile rahmaniyetiştiyakı ve adalet susuzluğu ile Dante'nin eserindetoplanırsa, Müslüman Şark'ta bütün varlık hikmeti,Hakk'la Hakk olmak ihtirası ve cezbesiyle Divan-ıKebir'dedir.ErzurumHiçbir yerde memleketin Birinci Cihan Harbi'ndegeçirdiği tecrübenin acılığı burada olduğu kadarvuzuhla görülemezdi. Bu, eski ressamların tasviretmekten hoşlandığı şekilde, ölümün zaferi idi. Dörtyıl, bu dağlarda kurtlara insan etinden ziyafetlerçekilmiş, ölüm her yana dolu dizgin saldırmış,seçmeden avlamıştı. Uğursuz tırpan durmadan, birsaat rakkası gibi işlemiş, rast geldiği her şeyi biçmişti.Bununla beraber, nüfusu altmış binden sekiz bineinen Erzurum Millî Mücadeleye ön ayak olmuş,Ermenistan zaferini idrak etmiş, yavaş yavaş sağkalan hemşerilerini toplamaya başlamıştı.Erzurum Türk tarihine, Türk coğrafyasına 1945metreden bakar. Şehrin macerası düşünülürse, buyükseklik daima göz önünde tutulması gereken birşey olur. Malazgirt Zaferi'nin açtığı gedikten yenivatana giren cedlerimizin fethettikleri büyük, merkezişehirlerden biridir.Tarihimizin ikinci dönüm yerinde, MillîMücadelenin ilk temeli gene Erzurum'da atılır. Herşeye rağmen hür, müstakil yaşamak iradesi, ilkin bukartal yuvasında kanatlanır. Atatürk, Erzurum'danişe başlar.BursaBu devir, haddi zatında bir mucize, bir kahramanlıkve ruhaniyet devri olduğu için, Bursa, Türk ruhununen halis ölçülerine kendiliğinden sahiptir, denebilir.Bu hakikati gayet iyi gören ve anlayan Evliya Çelebi,Bursa'dan bahsederken “Ruhaniyetli bir şehirdir.”der.İster istemez sayarsınız: Gümüşlü, Muradiye, Yeşil,Nilüfer Hatun, Geyikli Baba, Emir <strong>Su</strong>ltan,Konuralp… Bunlar hakikaten bir şehrin semt vemahalle adları; yahut tıpkı bizim gibi muayyen birzaman içinde yaşamış birtakım insanların anıldıklarıisimler midir? Hepsinin mazi dediğimiz o uzakmasal ülkesinden toplanmış hususi renkleri, çokhususi aydınlıklan ve geçmiş zamana ait bütünduygularda olcluğu gibi çok hasretli lezzetlerivardır…Bu kuruluş asrından sonra Bursa, sevdiği ve büyükişlerde o kadar yardım ettiği erkeği tarafındanunutulmuş, boş sarayının odalarında tek başınadolaşıp içlenen, gümüş kaplı küçük el aynalarındasaçlarına düşmeye başlayan akları seyrede edeihtiyarlayan eski masal sultanlarına benzer. İlk önce


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 73Edirne'nin kendisine ortak olmasına, sonraİstanbul'un tercih edilmesine kim bilir ne kadarüzülmüş ve nasıl için için ağlamıştır.Evliya Çelebi, Bursa çeşmelerinden bahsettiktensonra sözü, “Velhasıl Bursa sudan ibarettir.” diyerekbitirir. Canım Evliya! Şimdi Bursa'da asıl zamanınyanı başında, bizim için ondan daha başka ve dahaderin olarak mevcut olan ikinci zamanı yapan şeyinne olduğunu öğrenmiş gibiyim. Bu ses ve onunetrafı kucaklayan, her dokunduğu şeyin özünü birebediyette tekrarlayan akisleri, bu mevsimlerin vedüşüncelerin ezeli aynası, zamanın üç çizgisinibirden veren tılsımlı bir aynadır. Sanatın aynası dabundan başka bir şey değildir.Ahmet Hamdi Tanpınar Beş Şehir'inde bizebirbirinden ayrı beş dünyayı anlatmıştır. İstanbul,Ankara, Bursa, Konya ve Erzurum.Tanpınar, buşehirleri doğal, tarihsel ve kültürel dokusuylaanlatıyor. Bizleri şehirlerin dışından içine ve içindendışına doğru kültürel yolculuğa çıkarıyor. Beş şehrinasıl konusu kaybolan şehirlerin ardından duyulanüzüntü ve yeniye karşı beslenen iştiyâktır. İlk bakıştaçatışır gibi görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesindebirleştirebiliriz.Her şeyde olduğu gibi bütün şehirlere ve İstanbul'abakmanın da değişik tarzları vardır. Tanpınar şehri,tarihi, coğrafyası, mimari eserleri, folklor zenginliklerive en önemlisi toplumsal değişmeleri ile elealmıştır.İstanbul'un geçmişteki hallerini ve bugünkühallerini anlatmış, bizim bunları karşılaştırarakdeğişimleri daha rahat görmemizi sağlamıştır.İstanbul'u anlatırken orada yaşayan insanların yaşamstillerini, yaşayış tarzlarını, örf ve âdetlerini, halkamâl olmuş kişilerini, şehri alabilmek için katlanılangüç durumları anlatarak şehri bir nesne olarak değilyaşayan bir varlık olarak ele almıştır. Tanpınar,tanzimatın İstanbul'a başka bir gözle baktığınısöylüyor. O, bu şehirde, iki medeniyeti birleştirerekelde edilecek yeni bir terkibin potasını görüyordu.Her şehir nesilden nesile değişiyordu ama İstanbul'undeğişmesi farklı olmuştu.1908 ile 1923 arasındakion beş yılda o eski hüviyetinden tamamıyla çıktı.Meşrutiyet inkılâbı, üç büyük muharebe birbiriüstüne olan bir yığın küçük, büyük yangın, mâlîsıkıntılar, imparatorluğun tasfiyesi, yüzyıldır eşiğindebaşımızı kaşıyarak durduğumuz bir medeniyetinihayet 1923'te olduğu gibi kabullenmemiz onuneski hüviyetini tamamıyla giderdi. İstanbul yepyenibir kimliğe büründü.Tanpınar, eserinde ağırlıklı olarak İstanbul'un eskihallerinin üzerinde durmuştur. Çocukluğunda sınıfayrımı olmadan zengin / fakir herkesin birlikteeğlendiğini,mehtap sefalarına, kağıthane alemlerine,çamlıca gezintilerine, boğaz eğlencelerine berabergidildiğini anlatıyor. Bir yandan iktisadî şartlarındeğişmesi, öbür yandan bu zevklerin kalmaması,dışarıdan gelen yeni modanın ve hasretin her günbizi birbirimizden biraz daha ayırması eskiye karşıduyulan haksız bir yığın tepki, İstanbul'u bütünhalkın beraberce eğlendiği bir şehir olmaktan çıkardı.İstanbul sadece Mimar Sinan'ın inşâ ettiği o mimariyapılarla değil, içinde yaşayan ünlü kişileriyle, değişençevresiyle, olağanüstü manzaralarıyla bir tabiatçerçevesidir. Adetâ bir tiyatro sahnesidir.Beş Şehir, asla bir gezi kitabı değildir. Her ne kadarşehirler incelenmiş olsa da; şehirlerle beraberinsanlar,yaşam tarzları da ile doludur. Bu beş şehirlebirlikte bütün bir geçmiş incelenmiş, yeri gelincetenkit edilmiş, yeri gelince övülmüştür. Okuyanıderinden etkileyen Beş şehrin üslubuna ne kadarzor olursa olsun,geçmişimizden ders alıp dageleceğimizi daha sağlam temellere oturtmakistiyorsak; başvurabileceğimiz kaynaklardan biriside Beş Şehir olmalıdır.


74<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011<strong>Su</strong>yun ‹çindekiMaden<strong>Su</strong>yunSAGLIKdünyası o kadar zengin o kadarçeşitli ki... <strong>Su</strong>yun hallerinde başka birdünya var; suyun kullanımında başkabir dünya. Yeraltındaki su başka birdünya, yerüstündeki su başka. Busayıda suyun mineralce zengin veyeraltında bulunan bir çeşidinianlamaya çalışacağız.Maden suyu, jeolojik ve fiziksel olarakkoruma altında tutulan yeraltısularından kuyu açılarak veyakaynaktan doldurularak elde edilmiş,çözünmüş katı madde içeriği toplam250 ppm'den daha az olmayan sularaverilen isimdir.Çözünmüş mineral tuzları, elementlerve gaz içerirler. Mineralli suları diğersulardan ayıran özellik, kaynağındanelde edildiği anda özel miktar veoranlarda mineraller ve iz elementleriçermeleridir. 500 ppm'den daha azmineral içerenlere düşük mineralli su,1500 ppm'den daha fazla içerenlereyüksek mineralli su denilmektedir.


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 75Maden suyu ise yerin en derin katmanlarındançıkar, çıktığı yerin jeolojik özelliklerini taşır vemagmadan aldığı karbondioksit gazının basıncıvasıtasıyla yer yüzüne çıkar. Yeryüzüne çıkarkengeçtiği katmanlardan mineralleri de alarak yol alır.Bu durumda maden suyu mineralce çok zengindirve bu yüzden de adı maden suyudur.Maden suyunun sağlık açısından faydaları üzerineçok şey yazılıp söylenmektedir. Öncelikle su gündelikyaşamımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Maden ya damineralli sularda, en yoğun bulunan elementler,kalsiyum , magnezyum, sodyum ve klordur. Dahaaz bulunanlar, potasyum ve flor, bazen de iyottur.Ayrıca, mineralli sularda sık olarak bikarbonat vedaha az da sülfat iyonları bulunur. Söz konusuminerallere olan gereksinim yaşamın bazıdönemlerinde (örneğin, gençlik, çocukluk, yaşlılıkgibi) özellikle artar. Bu dönemlerde mineralli sularıniçilmesi daha çok önem kazanabilir.Mineralli sularda bulunan minerallerden kalsiyumosteoporozun önlenmesi ve tedavisinde etkin olduğusöylenmektedir. Güçlü kemik yapısı oluşması, kanpıhtılaşması ve sinir uyarılarının iletilmesinde roloynadığı da ifade edilmektedir. Bilindiği gibimagnezyum kan ve sinirsel yorgunluğunönlenmesinde etkindir ve sağlıklı kalp fonksiyonuiçin gereklidir. Sodyum, su ve elektrolit dengesi,asit-baz dengesi ve uyarı iletiminde rol oynar.Sindirimde yardımcıdır. Potasyum, hücremetabolizmasında ve vücuttaki su dengesinde görevyapar. Florür, diş çürüklerinin önlenmesinde etkilidirve sağlıklı kemik ve dişler için gereklidir. İyot, troidbezinin sağlıklı çalışması için gereklidir, eksikliğindetroid bezinin büyümesi(guatr) görülür. Klor, su veelektrolit dengesi ve sindirimde sodyum ile birliktegörev üstlenir.Maden suyu'nun(mineralli suyun) faydaları şu şekildesıralanabilir:• Sağlıklı yaşam desteği ve sağlıklı koruma• Mineral eksikliğini giderme, mineral gereksinimikarşılama• Bazı hastalıkların doğrudan veya destekleyicitedavisi• Bazı rahatsızlıkların giderilmesi ve önlenmesiDoğal Mineralli <strong>Su</strong>larda Minerallerve Sağlık Açısından ÖnemleriKalsiyum : Kemik ve diş sağlığı, kanpıhtılaşması, sinir uyarılarının iletimiMagnezyum : Kalp sağlığı, kas ve sinir sağlığı veenerji üretimiSodyum : <strong>Su</strong>-elektrolit dengesi, sindirim,asit- baz dengesi, uyarı iletimiPotasyum : Hücre metabolizması, su dengesiFlorür : Diş ve kemik sağlığıİyodür : Troid bezi fonksiyonlarıKlorür : <strong>Su</strong>-elektrolit dengesi, sindirimBikarbonat : Sindirim, asit-baz dengesiSülfat : Sindirim safra kesesi vefonksiyonların uyarılmasıBikarbonat, sindirimde özellikle mide fonksiyonlarınıdestekler ve hem midede hem kanda asit bazdengesinde rol oynar. Sülfat ise sindirimde dahaçok karaciğer ve safra kesesi fonksiyonlarını desteklerve kalın bağırsakların uyarılmasını sağlar.


76<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011Doğal Mineralli <strong>Su</strong>ların Fizyolojik veTerapötik EtkileriMineralli <strong>Su</strong>lar İle Sağlıklı Bir Yaşamİçin Pratik ÖnerilerMineralli sulardaki minerallere bağlı etkilerindışında, mineralli sulardaki iyonların fizyolojiketkileri ve bazı hastalıklardaki terapötik yararlarıda söz konusudur. Bunlar:Maden suları böbrek ve idrar yollarında taşoluşumunu önlemeye yardımcı olur. İdrar yoluinfeksiyonların da özellikle bikarbonat, magnezyumve kalsiyum içerikleri yüksek mineralli sular iltihabıgeriletici etki gösterirler. Ürolojik hastalıklarınbazılarında böbrek fonksiyonlarını destekleme vegeliştirme amacıyla bol su içilmesi, buna minerallisuda dahildir, önlemlerden sayılabilir.Mineralli sular özellikle sülfatlı olanlar, safra kesesitembelliğinde yararlıdır ve pankreas fonksiyonlarınıda desteklerler. Diyabet'te sodyum bikarbonatlı sularinsulin'in etkisini güçlendirir ve karbonhidratmetabolizmasını iyileştirirler. Yine, hem idrarmiktarını, hem de idrarla ürik asit atılımını artırırlar,bu yüzden Gut Hastalığı'nda krizler arası dönemdeyararlıdır. Kronik mide mukozası iltihabında veyamide asidi fazlalığında yüksek bikarbonat içeren(1300mg/L-1200mg/L) mineralli sular yararlıolduğu söylenebilir. Günümüz insanının az su içmealışkanlığı, minerallerden yetersiz beslenme, hareketazlığı ve sedanter yaşam gibi özellikleri, sindirimsistemi rahatsızlıklarının başlıca nedenleridir.Bunların başında da kabızlık gelir. Burada sülfatlı(600mg/L-1200mg/L) mineralli sular oldukçayararlıdır.Mineralli su her yer ve koşulda hizmete hazırdır;Birçok kişi, özellikle ileri yaşlılar susama hissinegöre su içer. Sonuç, günlük gereksinimden çok dahaaz suyun içilmesidir. Bunu önlemek ve yeterli suiçilmesini kolaylaştırmak için, evde ve işte minerallisu gözle görünür ve kolay ulaşılır yerlereyerleştirilmelidir. Böylece yeterli su içmeninunutulmaması garantiye alınmış olur.Bebek beslenmesinde mineralli su idealdir; İlk biryaşına kadar anne sütü bebeklerin vazgeçilmezbesin ve sıvı kaynağıdır. Ama ek beslenmeyegeçildiğinde, mama hazırlarken kaynatılmış şehirşebeke suyu yerine karbondioksiti az mineralli sukullanılabilir. Hem mikrobiyolojik yönden temizdir.Hem de sağlığa zararlı kimyasal maddeler içermez.Mineralli suların fizyolojik etkileri bebek sağlığınıda olumlu etkiler. İdeal bir mama hazırlayıcı olarakmineralli suların taşıması gereken özellikler:Sodyum 20mg/LSülfat 240mg/LFlorür 1,5mg/LNitrat 10mg/L burada verilen değerleraşılmayacaktır.Bir spor aktivitesine katılmadan önce ve sonrasındagörülen kilo kaybı, aslında tamamen su kaybınabağlıdır. Bunu en iyi yolu bolca su içilmesidir. Yapılanspor tipine göre kaybedilen su miktarları;


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2010 77Spor Tipi <strong>Su</strong> Kaybı110 m koşu 0,1 litre90 dakika tenis 2,0 litre90 dakika futbol 3,0 litreMaraton koşusu 4,6 litreMaraton, triatlon 20 litreSıcak günlerde daha su tüketilmelidir. Yazın aşırısıcak günlerde terleme ile büyük miktarlardasu kaybı olabilmekte, bununla orantılı sugereksinimin 2- ya da 3 katına kadarçıkabilmektedir. Mineralli su sindirimikolaylaştırır. Bir şişe mineralli su içerdiğikarbondioksit gazıyla, tok karnınaiçildiğinde sindirimi uyaracaktır. Amamineralli su aslında açlığı da bastırabilir.Yemekten önce veya yemek sırasındaiçilen bir bardak mineralli su hızlı birdoygunluk sağlar. Kahve ya da çayyerine, mineralli su tercih edilebilir.Mineralli suyun bir güzellik iksiri olduğusöylenebilir. İçilen mineralli su cildegerekli olan suyu ve sonuçta gerginliğive pürüzsüzlüğü sağlayabilir. Aynızamanda dıştan sürüldüğünde de ciltcanlandırır.Bunun yanında uzmanlar aşırı minerallisu tüketiminden de kaçınılmasıgerektiğine dair görüşler de belirtmektehatta bazıları “günde bir şişe” minerallisuyun gündelik tüketim için yeterliolduğunu belirtmektedir.


78<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011Günçiçe¤i Ya Da GünebakanAyçiçeği, gündöndü, şems-i şamer..ne dersek diyelimgüneşe yüzünü dönen bir bitkiden bahsediyoruz.Güneşe bakan, güneşten aldığı ışığı üstünde türlütürlü renklerle gösteren hem de çekirdekleritablasının üzerinde muntazam dizilmiş bir halsergiler. Güneşe aşıktır o, güneşe aşık pervane misaliışığa düşkündür.Günebakan, gündöndü ve günçiçeği diye de bilinenbir yıllık bitki. Ayçiçeğinin boyu, yarım metredendört metreye kadar varır. Kalınlığı 1 ile 4 cmarasında değişir. Ayçiçeğinin çok sağlam bir kökyapısına sahip olduğu bilinmektedir. Bu bitki kuvvetlikökleriyle toprağı sıkı sıkıya kavrar ve çok fazlabesin maddesi, özellikle potasyum alır. Ayçiçeğininsapı, yani gövdesi de çok kuvvetlidir. Tek bir saptanibaret olan veya dallanan çeşitleri vardır. Tarımıyapılan ayçiçeklerinin dallanmaması, buna karşılıksüs bitkisi olarak kullanılanlarının ise dallanmasıistenir. Ayçiçeğinin yabani türleri daha fazla dallanır;dallanma yabanilik vasfıdır. Fazla dallandığı zamanher dalın ucunda bir tabla meydana getirir. Fakattablalar ve tabla üzerinde oluşan meyve (tohum)küçük ve yağ oranı düşük olur. Bu bakımdandallanan ayçiçekleri makbul değildir. Ayçiçeğininyaprakları iri ve kalp şeklinde olup, renkleri açıkyeşilden koyu yeşile kadar değişir. Bitkinin yaprakları,dalları ve sapı tüylüdür. Ayçiçeği saplarının içi özledoludur. Çiçekler ana sap veya dalların ucundateşekkül eden tablalarda meydana gelir. Tablalarınaltında birbiri üzerine kiremit gibi dizilmiş ve sivri,sapsız mekik şeklinde yaprakları bulunur.Tablalar üzerinde iki çeşit çiçek vardır. Tablanın ilkiki sırasındaki çiçekler kısır olup ürün vermezler.Bunların erkek ve dişi organları yoktur. Kısırçiçeklerin taç yaprakları, tablanın dışa gelenkısmında bir dil şeklinde uzanmış olup, uzunluklarıyarım ile iki santimetre arasındadır. Renkleribeyazımsı kırmızımtrak, portakal renklidir. Sonderece güzel bir görünüşe sahiptirler. Bu çiçeklerinbir tabladaki sayısı 50 ile 200 arasında değişir.Ayçiçeği tohumlarının bin tanesinin ağırlığı 70 ile200 gram arasındadır. Yağlı çeşitlerin tohumlarıdaha küçük, çerezlik çeşitlerin ise daha büyüktür.Tanesi küçük olan tohumlarda yağ nisbeti dahafazla, tanesi büyük olanlarda ise yağ nisbeti dahadüşüktür. Bu bakımdan ayçiçeği ekimi yapılırkenhangi gaye güdülüyorsa ona göre çeşit seçimiyapılmalıdır.Ayçiçeği tohumlarında yüzde 35 oranında kabukve yüzde 65 oranında da iç bulunmaktadır. Kabuklutohumların yağ oranı yüzde 45-55; içteki yağ oranıise yüzde 65-70 dolayındadır.Ayçiçeğinden nasıl faydalanılır? Ayçiçeği ışığa karşıduyarlı bir bitki olup, güneşin hareketini takip eder.Özellikle bu durum, ayçiçeği tabla bağladıktansonra çok bariz bir şekilde görülür. Bu özelliğindendolayı ayçiçeğine birçok yerde “Güne Bakan”,“Gündöndü” ve “Günçiçeği” gibi isimlerverilmektedir.Ayçiçeği, bitkisel yağ sanayiinin hammaddesiniveren bitkilerin başında gelmektedir. Ayçiçeği yağıen kaliteli ve lezzetli yağlardandır. Bu yağyemeklerde, salata, kızartma ve balıkkonservelerinde; sanayide ise boya ve sabunyapımında kullanılır. Ayçiçeği küspesinde önemlinisbette (yüzde 20) protein ve bir miktar yağ (yüzde1-7) bulunduğu için çok besleyici bir hayvan yemidir.Bilhassa sığır ve süt inekleri için değerli bir besindir.Öğütülmüş ayçiçeği tablaları küçükbaş ve kümeshayvanları için yem olarak kullanılmaktadır. Ayçiçeğitohumunun kabuğu; mayaların hazırlanmasında,alkol ve furfurol elde edilmesinde hammadde olarakkullanılır. Ayçiçeği tohumları ülkemizde yaygın birşekilde çerez olarak tüketilmektedir. Ayçiçekleri


<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011 79arılar için önemli bir bal kaynağıdır.Ayçiçeği saplarından yakıt ve inşaat malzemesiolarak faydalanılır. Çiftliklerde sundurma ve gölgelikgibi tesislerin üzerlerinin kapatılmasında kullanılır.Yakıldıktan sonra geriye kalan külünde yüzde40 nisbetinde potasyum bulunur. Bu kül toprağaverilerek toprakların potaslı gübre ihtiyacıkarşılanmış olur.Halen memleketimizde en fazla ayçiçeği, Trakya-Marmara bölgesinde ekilmekte ve üretilmektedir.Ayçiçeği ekim alanlarının üçte ikisi bu bölgemizeaittir. Trakya-Marmara bölgesini, Ege, OrtaAnadolu ve Orta Karadeniz bölgeleri takibetmektedir. Halen ülkemizde 500-600 bin hektaralanda ayçiçeği tarımı yapılmaktadır. Yıllık üretimmiktarı ortalama 600 bin ton ve dönüme verim ise120-130 kilogramdır. Son yıllarda Doğu Anadolubölgesinin bazı illeri de ayçiçeği ekimi açısındanönemli gelişmeler göstermiştir. Ülkemizdeki yemeklikyağ ihtiyacını karşılamak için, başta ayçiçeği olmaküzere yağlı tohumlu bitkilerin üretim ve veriminiartıracak tedbirlerin alınması gerekmektedir.Ayçiçeği nasıl bir iklim ister? Ayçiçeği aslında ılıkiklimleri sever. Soğuk olan yerlerde gelişmesi oldukçayavaştır. Ayçiçeğinde normal gelişme süresi 80-140gündür. Ekim zamanında toprak sıcaklığının 10-12dereceden az olmaması gereklidir. Bol ışık ve fazlasıcaklık ayçiçeği tohumunda yağ nisbetinin yüksekolmasını te'min eder. Bunun yanında ayçiçeğitablalarının ortasındaki çiçeklerin tohumbağlayabilmesi için, toprakta yeteri kadar nemolması gereklidir. Bundan dolayı çiçeklenme vedöllenme devresine kadar yeterli yağış alması veriminfazla olmasını sağlar.Çerez olarak yediğimiz çekirdekleri ileçekirdeklerinden çıkarılan sıvı ve katı yağlarınısıklıkla tükettiğimiz Ayçiçeği bitkisi,Bileşikgiller'dendir. Anayurdu bilinmeyen ayçiçeği,dünyada soya ve yerfıstığından sonra üçüncü sırayıalan önemli bir yağ bitkisidir. Türkiye'de tarımıoldukça yeni olup giderek yaygınlaşmaktadır.1,5-3 m. kadar boylanabilen bu biryıllık otsu bitkininsert bir sapı; parçasız, üçgen biçimli, tüylü, yeşilrenkli, sert ve büyük yaprakları vardır. Bitkininçiçekliği, çapı 40 cm'e kadar ulaşabilen bir kömeçtir.Bu kömecin ortasında, sayısı 1,500'e kadar çıkanve daha sonra çekirdekleri oluşturan tüpsü çiçeklerile kömecin çevresinde de altın renkli dil gibi sarkandilsi çiçekler yer alır.Ayçiçekleri gri, beyaz ya da siyah renkli çizgili selülozkabukla örtülü olup bu kabuğun içinde aynı biçimlikabuğa yapışık olmayan yağlı bir tohum bulunur.İşte ayçiçeğinin bu tohumları, dişler arasında kabukçıtlatılıp çıkarılarak yenilir. Preslerde sıkılanayçiçeklerinin yağı çıkarılır, bu yağ, yemeklik olarakya da sabun ve boya endüstrilerinde kullanılır. Kalanküspe de hayvanlara yem olarak verilir.Besin Değerleri Nedir?100 gr. kabuklu ayçiçeğinin içerdiği besin değerlerişunlardır: 528 kalori; 46,5 gr. yağ (linoleik asit vedoymamış yağlar); 21,4 gr. lif: l ,4 mgr. B1 vitaminive 39,2 mgr. E vitamini.Yararları Nelerdir?Yukarıda görüleceği gibi, yüksek kalorisiyle çokönemli bir enerji kaynağı olmasının yanı sıraayçiçeği, doğal besinler arasında en fazla E vitaminiiçerenidir. Böylece;E vitamini ve linoleik asit yönünden zengin olanayçiçeği, kalbe yararlıdır: Son zamanlarda yapılanaraştırmalar, vücuttaki E vitamini düzeyinin düşükoluşunun, kalp krizi geçirme rizikosunu artırdığını


80<strong>Su</strong> Dünyası Ağustos 2011ortaya koymaktadır. E vitaminini düşük olan kişiler,angına pectoris denilen kalbin koroner damarlarıyetmezliğinden oluşan kalp krizi geçirme rizikosunuüç kat fazla yaşarlar. Ayrıca linoleik asit, kötükolesterol düzeyini düşürür. Damarlarda oluşacakkan pıhtılarının damarları tıkamasını da önler.Ayçiçeğinde bulunan E vitamini gibi antioksidanmaddelerin fazlalığı, vücudun kansere karşı direnciniartırmaktadır. Ayçiçeği tohumunun, idrarı artırıcıve göğsü yumuşatıcı etkileri de vardır. Ayçiçeğitohumları, ezilip yara lapası yapılarak çıbanlarıolgunlaştırmada da kullanılabilir.İşte bu etkileri sağlamak üzere ayçiçeği sıvı yağlarınınyiyeceklerimizde kullanılması ve çekirdeklerinin(tohumlarının) çerez olarak günde 40-60 gramınıntüketilmesinin yararı anlaşılmaktadır.Ayçiçeği bitkisi, tohumuyla (yani kavrulmamışayçekirdekleriyle) çoğaltılır. Tohumlar dolgun,hastalıksız, kırıksız ve çimlenme gücünü yitirmemişolmalıdır. Bu nitelikleri taşıyan tohumların güvenilirkuruluşlardan sağlanması doğru olur. Ayçiçeğitohumları, hava sıcaklığı 8-10 derece olduğuzamanda ekilmelidir.Ülkemizde Ege ve Akdeniz bölgelerimizde martbaşlarında; Trakya ve Marmara bölgelerimizdemartın ikinci yarısında; Doğu Anadolu'nun soğukyerlerinde daha geç ekim yapılır. Ekim küçükbahçelerde elle, tarlalarda makineyle yapılmaktadır.Ekimde sıradaki tohum aralıkları 25-35 cm. vetohumun toprağa ekilme derinliği nemli topraklarda3-4 cm., en çok 7-8 cm. olur.%30 düşürmektedir. Tohumlarının çimlenmesi içinuygun sıcaklık 8-10 derecelerdir. Hava sıcaklığı 15dereceye çıkarsa çimlenme hızlanır. Çiçeklenmeiçin en uygun sıcaklıklar 21-24 derecelerdir. Dahadüşük sıcaklıklarda tane verimi düşer. Tane bağlamadönemindeki çok yüksek sıcaklıklar da yağ oranınıdüşürüp ürünün niteliğini bozmaktadır. Ayçiçeğibitkisi, iyi nem tutan humuslu toprakları sever.Çünkü iyi çimlenmesi için toprakta yeterince nembulunmalıdır. Bitki, asiditesi yüksek olantopraklardan hoşlanmaz. Ayrıca bitkinin ekileceğitoprakta, üst üste birkaç yıl ayçiçeği ekimiyapılmamış olmalıdır. Çünkü yüksek boylu bitki,topraktan önemli miktarlarda besin maddesi kaldırır.Ayçiçeği ekimi yapılacak toprakta uygulanacak ekimnöbetinde bakla bitkisi ya da diğer baklagiller yeralabilir. Böylece ayçiçeği bitkisinin tane verimi veniteliğinin düşmesinin önlenmesi sağlanmış olur.Ayçiçeği bitkisinin hasat zamanı ve hasadın yapılışşekli de önemlidir. Hasatta gecikilirse kuşlarıntanelere vereceği zarar artar ve tane dökülmeleriortaya çıkar. Hasat erken yapılırsa tanelerde yağoram düşük olur. Ağustos-Eylül aylarında hasatyapılacak bitkilerde, çiçek tabanının (kömecin)kenarındaki sarı çiçekler dökülmüş, tablanın arkasıkahverengine dönüşmüş, bitkinin sapındakiyapraklar kurumuş, tablanın dış kenarını kaplayankoruyucu yapraklar da kahverengileşmiştir ve tablaortasındaki tohumların (çekirdeklerin) kabuğusertleşmiştir. İşte bu duruma gelen ayçiçekleri, küçükbahçelerde çiçek tablası bıçakla kesilerek, tarlalardahububat biçerdöverleri kullanılarak hasat edilirler.Ayçiçeği, güneşli ortamı seven bir bitkidir. Işığısevdiği için bulutlu havalardan çok etkilenir.Çiçeklenme ve tohum bağlama dönemlerindehavanın bir ay süreyle kapalı olması tane verimini

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!