12.07.2015 Views

1. Cilt - Kültür ve Turizm Bakanlığı

1. Cilt - Kültür ve Turizm Bakanlığı

1. Cilt - Kültür ve Turizm Bakanlığı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

T. C. KÜLTÜR BAKANllGIANITLAR VE MÜZELER GENEL MÜDÜRLÜGÜKAZıXII.SONUÇLARITOPLANTISIiANKARA - 28 MAYIS - 1 HAZiRAN 1990


Not: Bildiriler kazı başkanlarından geldiği şekliyle <strong>ve</strong> sunuş sırasına göreyayınlanmıştır.ANKARA Ül\lİVERSİTESİ BASIMEVİ - ANKARAi 1991


Berna ALPAGUTİçİNDEKİLERSayfaPaşalar (Bursa) Kazısı - 1989 1Gü<strong>ve</strong>n ARSEBÜK, F. Clark HOWELL, Mihriban ÖZBAŞARANYarıınburgaz 1989 ,... 17Işın YALÇINKAYA1989 Yılı Karain Kazıları , 43Mehmet ÖZDOCAN, Aslı ÖZDOCAN, Michael DAVIS1989 Yılı çayönü Kazıları 71Refik DURUHöyücek Kazıları - 1989 87Uğnr SİLİsTRELİ1989 Köşk Höyük Kazısı 95Jacob ROODENBERGIlıpınar Höyük Üçüncü Dönem Kazı Sonuçları (1989) ~ . . . . 105Erksin GÜLEÇ1989 Yılı Çandır Kazısı. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. 113Ömer özvtötr1989 Yılı Phokaia Kazı Çalışmaları 127Nurnan TUNA,Jean - Y<strong>ve</strong>s EMPEREURDatça / Reşadiye-Kiliseyanı Antik Seramik Atölyeleri Kazısı, 1989Kampanyası 155Jale İNANSide Apollan Tapınağı 1989 Yılı Çalışmaları 181Ülkü İZMİRLİGİLSide Tiyatrosu <strong>ve</strong> Çevresi Kazı, Onarım <strong>ve</strong> Çevre Düzenlemesi Çalışmaları(1989) '" . . . .. .. . .. . . . .. . .. .. .. 193Altan ÇİLİNGİROCLUVan-Ayanis (Ağartı) Kalesi Kazıları 201Marcella FRANG1PANEExcavatlons at Arslantepe, Malatya, The 1989 Campaign 209Peter J. NEVEBoğazköy-Hattuşa 1989 Kazı Mevsimi Sonuçları 225III


SayfaÖnder BİLGİİkiztepe Kazılarının 1989 Dönemi Sonuçları <strong>ve</strong> RestorasyonÇalışmaları 241Aliye ÖZTAN1989 Yılı Acemhöyük Kazılan 247Engin ÖZGEN, Elizalıetlı CARTEROy1um Höyük, 1989 259Machteld J. MELLİNKKarataş and the Megaron Problem 269Altan ÇİLİNGİROCLUVan Dilkaya Höyüğü Kazıları, 1989 271Hayat ERKANAL1989 Girnavaz Kazıları 277Cemal PULAKUluburun (Kaş) Sualtı Kazısı: 1989 Kampanyası 293David H. FRENCHTille Höyük 1989 311;Ufuk ESİN, Savaş HARMANKAYAİkizhöyük (Kuluşağı, Malatya) Kurtarma Kazısı 325Mehmet ÖZDOCAN1989 Yılı Marmara Bölgesi Araştırmaları <strong>ve</strong> Toptepe Kazısı. . . . . .. 345Nezahat '. BAYDURTarsus Dontıktaş Kazısı 377Metin AHUNBAYDara-Anastasiopolis 391Halet ÇAMBEL, Akın AKSOY, Joan FREED, Mehmet Akif IŞIN,Jeremy ROSSITER'Karatepe-Aslantaş<strong>ve</strong> Domuztepe 1989 <strong>ve</strong> 1990 Dönem Çalışmalan . . 399Sachihiro OMURA1989 Yılı Kaman - Kalehöyük Kazıları 427Catherine ABADIE REYNAL, Oli<strong>ve</strong>r PELON, Aksel TtBET1989 Porsuk Çalışmaları 443G. Keurıeth SAMS, Mary M. VOIGHTWork At Gordion ln 1989 ; ; ;... 455IV


PAŞALAR (B U R SA) KAZISI - 1989Berna ALPAGUT*Kültür Bakanlığı Anıtlar <strong>ve</strong> Müzeler Genel Müdürlüğüadına tarafımdan1983 yılında bir yüzey araştırınası ile başlanan Paşalar kazısının VI.çalışma sezonu, 17.07.1989 - 8.09.1989 tarihleri arasında yer almıştır.Kazımızı finanse eden kuruluşlar sırasıyla; Kültür Bakanlığı, A.Ü. AraştırrnaFonu, A.Ü. Dil <strong>ve</strong> Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanlığı ile, yabancıUzmanların katılıınını sağlayan Leakey Foundation, Boise Foundation,Finland Science Academy <strong>ve</strong> N.S. Foundation olup adı geçen tüm kuruluşlaraen derin şükranlarımızı sunarım.Bakanlık Gözlemcisi olarak Bursa Arkeoloji Müzesi elemanlarındanSayın Goncagül Hançer'in denetiminde yapılan kazımızm çalışma ekibinde;Dr. P. Andrews, Dr. L. Martin, Dr. M: Fortelius, W. Martin, Dr. E. Bestland,J. Jernvall, Araş.Gör. A. Ersoy, fotoğraflama <strong>ve</strong> nıülaj-restorasyonişleri uzmanı H. Çelebi, Paleontolog M. Gürbüz, Paleontolog S. Alpaslan(doktora öğrencisi) <strong>ve</strong> öğrencilerimizden B. Güzeldoğu, H. Çağlayan, N:Özalp, i. Gençtürk yeralmıştır.Fosil YatağınınKonumuGüney Marmara Bölgesi'nde yeralan Gönen havzasının güneyinde,Bursa ilinin 68 km güneybatısmda, Mustafakemalpaşa ilçesine 12 km uzaklıktabulunan Paşalar köyü, deniz seviyesinden 300 m yüksekliktedir. Fosilyatağımız, köyün güneyine doğru yol alan köy yolunun dönemecinde açığaçıkmış olup, köy yerleşim merkezine hava hattı ile yaklaşık 875 m uzaklıkta<strong>ve</strong> Boynuzdere'nin üzerindeki su değirmeninin doğusunda bulunmaktadır.Yola paralelolarak uzanan fosil yatağımız 42.60 m uzunluğundadır.Yatağın genişliği hakkında daha önce yapılan kaba tahminleriri aksine,bu yıl fosil yayılıınınm kuzey-doğu yönünde yoldan LO m den de fazlaolabileceğigörülmüştür.(*) Prof. Dr. Berna ALPAOUT, A.Ü. Dil <strong>ve</strong> Tarih-Coğrafya Fakültesi PalecantropolojiAnabilim Dalı Bşk. Sıhhıyef ANKARA1


Orta Miyosen dönemde fosiller, Gönen havzasının güneyinde dar birşerit halinde birikıneye başlamışlar <strong>ve</strong> anakayalardan sağlanan zenginkalsiyum karbonat ortamında iyi derecede korunarak günümüze kadarulaşmışlardır.Fosil yatağı, paleozoik yaşlı rncrmerlerlc, granit <strong>ve</strong> kuartz yapısındakiiyi tabakalarıma gösteren anakayalarca üç tarafından çevrelerımiştir. Mustafakemalpaşabölgesinin jeolojik etüdlerinde, Paşalar yöresi sadece Paleozoikmermerleriyle temsil edilmiş", detaylı jeomorfolojik etüdleri/ <strong>ve</strong>sedimantolojik, stratigrafik analizleri- uzmanlarca gerçekleştirilmiştir.Paşalar Fosillerinin Biokronolojik DeğerlendirmesiAnadolu yarımadasının Jeolojik zaman içerisinde, Miyosen <strong>ve</strong> Pliyosen'ikapsayan dilimindeki yerini <strong>ve</strong> önemini belirlemek amacı ile yapılmışbir ortak çalışma, M.T.A. Enstitüsü <strong>ve</strong> Alman jeolog-paleorıtolog ekibince1965-69 yıllarında gerçekleştirilmiş <strong>ve</strong> 82 adet omurgalı memeli hayvanfosili içeren yatak saptanmıştır."Bu araştırmaya göre Anadolu'muz, Neojerı (Miyosen-Pliyosen) karasalsınıflamasında Orta-Üst Miyosen, Pliyosen <strong>ve</strong> Alt Pleistosen zamandilimlerinde 12 adet farklı fauna grubu ile temsil edilmektedir <strong>ve</strong> Paşalarköyü fosilleri de tanımlanan bu 12 fauna grubunun kronolojik olarak eneskisidir.Paşalar faunası LO takım (order), 29 aile (family) <strong>ve</strong> 56 tür (species)memeli hayvanı karakterize etmektedir. (Tablo: I). Bunlar büyük boyutlufillerden en küçük boyuttaki memeli hayvaıılara kadar dağılıın gösterirler.Tek bir fauna grubu olarak değerlendirilen Paşalar faunası ilk yayınlardageleneksel Avrupa Neojen karasal memeli zonları arasında MN 5 olarakdeğerlendirmektedir>.Ancak, kazımızla birlikte ilerleyen çalışmalar <strong>ve</strong> ele geçen fosiller budeğerlendirmeyi değiştirmiştir. Fosillerimizin biokronolojik yaşı Avrupamemeli zonlarma göre MN 6 olarak tarihlenmekte <strong>ve</strong> yaklaşık olarak kronolojikyaşı 15 milyon yıl eskiye dayanmaktadırv,(1) Yalçmkaya, S., Afşar, Ö. 1980.(2) . Erol, O. 1985.(3) Bestland, E. 1990 (Basıında)(4) Sickenberg, O., Becker-Platerı, H. Tobien, 1975.(5) A1pagut,.B.,. Andrews, P., Martin, L. 1990.(6) Bernor, R., Tobien, H. 1990.2


Paşalar faunasının Primata takınu üyelerinin dişlerini de içeriyor olması,insanoğlunun doğa tarihinde ortaya çıkışını :hazırlayan paleokolojikortamlardanbiri olduğunu<strong>ve</strong> bu nedenle araştırmarnıza konu teşkilettiğinigöstermektedir.Antropolojik çalışmaların temelolarak primatolojik araştırmalaradayandığını <strong>ve</strong> birbirinin tamamlayıcısı olduğunu gözönüne alarak insanoğlununbiyolojikevrimine ışık tutabileceğiınizi düşünmekteyiz. Bu nedenleprimata fosillerini gün ışığına çıkararak, Anadolu'nun en eski fosil delillerined ayalı evrimsel yorumlar getirmek amacındayız.Kazı Alaııı Çalışmaları: 19891988 yılından kalan sedimanların üzerindeki bitki örtüsü. yenidentemizlenerek, koruma altına alınmış olan. karelerimiz yenideneçılmış <strong>ve</strong>süpürülen tüm sedimanın kum tabakası havuzda yıkanarak elenmiş <strong>ve</strong>"yüzey buluntusıı" etiketi ile fosillerin sınıflaması yapılmıştır.P3 olarak karelajı yapılmış olan F - G - H karelerinde fosiller çok yavaşbir biçimde fırça yardıını ile kazılmaya başlanmıştır, Bu sezonda P3alanında, en <strong>ve</strong>rimli yere gelinmiştir. Toplanan fosiller restorasyon işlemleriyapıldıktan sonra paketlenerek Ankara'daki .Iaboratuvarımızda incelemeyealınmıştır.T 5 açması, geçen yıldan planlandığı gibi genişlctilmeküzerernekanikkazıcı (kepçe) yardımı ile, 10. m doğuya 10 ın güneye olmak üzere açılmış<strong>ve</strong> geniş çapta bir eleme işlemine başlanmıştır. _ . ..T 5 açmasının tabanında çok önemli bir fosil elegeçmiş bulunmaktadır(Resim: 1). Büyük kuyruksuz maymun (Hoıninoid) altçenesinin ön kısnunıoluşturan fosilimizi bir fildişi korumaktaydı (Resim: 2). Hemen incelemeyealdığımız bu örnek üzerinde çalışmalar en kısa bir tarihte -yayınlanacaktır."toplanan öteki fosiller, havuzda yıkanarakayıklanmışT 5 açmasından<strong>ve</strong> kataloglanmıştır.T IV sedimanın en kuzey ucunda yeralmaktadır. Fosil içermeyen buaçınada sedimantolojik bilgiler toplanmış <strong>ve</strong> eski yılların <strong>ve</strong>rileri ışığındaDr. E. Bestland tarafından değerlendirmeye alınmıştır.-. .- ,. T -I açması 1984 yılında başlahdığındanbuyana bize çok ilginçbilgİ;ler <strong>ve</strong>rmektedir. 1989 sezonunda bunlara bir yenisi daha eklenmiş <strong>ve</strong> P'-Içukurunda rastlanan <strong>ve</strong> yine 1985 yılında T_I de görülen "Çok ince kum"'ünitesine bir kez daha rastlamış bulunmaktayız.3


P-l <strong>ve</strong> T-I açmalarında ortak bir seviye gösteren. bu çok ince kumtabakası, sedimantolojik açıdan acaba "tatlı su kaynağı"ru oluşturacakbir olgu mudur? "Birbirine bu kadar yakın mesafede iki kaynağin varlığımümkün olabilir mi?" gibi sorular yine jeolog <strong>ve</strong> sedimantologların çalışmalarınınsonuçlanmasını beklemektedir.Sedimanımızın çökelme ortamı hakkında bilgilere çok önemli açıklamalargetireceği beklenen çalışma raporları en kısa zamanda yayınlanacaktır.Haritalama <strong>ve</strong> PlanÇizimleriKazı işlemi devam ederken, kazı alanının planının çıkarılması için yapılançalışmalar 4 grupta toplanmıştır.I) Kazısına 1984 yılında başlanan P-L açmasının bu yılmekanik kazıcıtarafından derinlemesine açılması sonucu ortaya çıkan kuzey <strong>ve</strong> güneykesitleri 1 /20 ölçeğinde <strong>ve</strong>rtical olarak çizilmiş <strong>ve</strong> panoramik bir görünümelde edebilmek için doğu <strong>ve</strong> batı kesitleri de eklenerek bir bütün oluşturulmuştur(Plan: 1).ll) T-S açmasının, mekanik kazıcı tarafından iyice açılan kuzey kesiti1 /20 ölçeğinde plana alınmıştır. Fosilli olan ünitemizin yayılım sınırlarınıgösterebildiğimiz bu çizim, ileri yıllarda bütünleştirmeyi planladığımızkazının genel planınm bir parçasını oluşturmaktadır (Plan: 2).lll) T-l açmasıııın dikey kesitlerinin 1/ 20 ölçekte hazırlanan planındagörüleceği gibi, yeşilimsi-gri kuııı ünitenin yayılım alanları T-S ile devamlılıkgöstermektedir (Plan: 3).IV) Kazımızın bitiminde tüm alanın doğu kesiti i /20 ölçeğinde planaalınmıştır." Topografik haritamıza işlenen bu planlar, kazının tümüylebitiminden sonra, genel bir plan haline getirilecektir.1989!Fosil BuluntularıPaşalar kazısının fosil kataloğunun ulaştığı sayı 2. OOO'i aşmıştır. 1989yılının oldukça <strong>ve</strong>rimli bir sezon çalışmasını içerdiği görülmektedir. Bunaen büyük etkenin; hem fosilli alana doğrudan yaklaşmamızdan hem de;işgücü açısından mekanik kazıcmın, bize gereksiz yük olan günümüz toprağını,çok kısa bir zamanda, fosillerimize hiç zarar <strong>ve</strong>rmeden temizlemiş(7) Çizimler öğrencilerimden B. Güzeldoğu. t. Gençtürk <strong>ve</strong> H. Çağlayan tarafından yapılmıştır.Bu <strong>ve</strong>sile ile kendilerine teşekkür ederim.4


olmasına bağlıyoruz. Zaman kazandıran bu işlem sonunda, fosillerin yoğunlaştığıbölgeye çabuk ulaşmamızı sağlamıştır.Burada vurgulanması önemle gereken bir noktaya işaret etmek gerekir.Mekanik kazıcılar, çok gerekli oldukları zaman, ancak özel denetim altındakullanılmalıdır. Her yıl kazılması gereken alanda kullanılamayacaktır;çünkü Paşalar sedimanın yayılıını kuzey-doğu yönünde olduğundan <strong>ve</strong> buyönde fosillerin dağılımı henüz saptanamadığından, olası bir zarar doğmamasıiçin tekrar aynı yönde denenmeyecektir, Ancak, doğu-güney yönünde,günümüz toprağmı atabilmek için gerekirse yeniden kullanılabilecektir.Paşalar fosil faunası yukarıda sözü edildiği gibi tekil bir faunadır <strong>ve</strong>56 tür ile temsil edilmektedir.Bugüne kadar ele geçen örnekler; 2 tür hominoid (primata); 5 türInsectivora; 10 Rodentia (kemirgen; 2 tür tavşan; 16 tür Carnivora; 2 türRhinocerotid (gergedan); i tür Anchitherium (atgiller); 12 tür Herbivora(otçul); <strong>ve</strong> 2 tür Probosidea (filgiller)'dir. Adı geçen hayvan grupları ayrıayrı uzmanlarınca incelenmekte <strong>ve</strong> yayma hazırlanmaktadır.Anadolu'muzun, dünya primata fosil kuşağındaki yerinin öneminiPaşalar primatları birkez daha vurgulamaktadır.Bilindiği gibi; Kırıkkale (Çandır)" primatı, Paşalar primatmdan dahagenç yaşta; bunu takibeden Ankara-Kazan (Sinap) primatı ise? kronolojikolarak, Çandır'dan da daha gençtir.Bio-kronolojik yaşlandırma ile, Avrupa Memeli Zonlarında MN6 tarihlenenPaşalar'ın kronolojik Iyıl yaşı 15 milyon eskiye tarihlenmekte <strong>ve</strong>dünyamızın Miyosen jeolojik zaman dilimine rastlayan bu dönemde primatakuşağında Paşalar, 2 tür hominoid ile temsil edilmektedir. Bunlardanbirinci tür; Çandır <strong>ve</strong>ya Viyana havzasından bilinen!" örneklerle benzeşirken;öteki (ikinci) tür (şimdilik) farklı bir morfoloji gösterdiği için, ayrıkategoride düşünülmektedir.Taphonomy (fosillerin gömülme kuralları) çalışmaları;'! yeni açılankarelerde de devam edilerek, sedimanın çökelmesine ilişkin bilgilerimiz artacaktır.Böylece günümüzden 15 milyon yıl öncesinin ekolojik ortamınıaydınlatan <strong>ve</strong>riler elde edilmiş olacak <strong>ve</strong> Anadolu'nun Bursa-Gönen hav-(8) Tekkaya, i. ı974.(9) Ozansoy, F. 1957, 1970; Andrews, P., Tekkaya, İ. 1980.(10) Andrews, P., Tekkaya, İ. 1976.; Abel, 1902, Lewis, 1934; Andrews, P., Tobien, H. 1977.(11) Ersoy, A. ı987.5


zasında yaşamış hayvanların <strong>ve</strong> bitkilerin kısacası doğal yaşamın tablosu or"taya konacaktır.İnsanoğlunun Dördüncü Jeolojik Zaman diliminde yeryüzünde yaşamabaşlamasından önceki doğal ortamların araştırılması, evrim mekanizması"nın işleyişi hakkında önemli ipuçları <strong>ve</strong>recektir. Bu tür araştırmaların sa"yıca artması, evrimsel çalışmaları yorumlamada yardımcı olmaktadır.G


Tablo: i PaşalarFaımasıSivapithecus darniniSivapithecus sp.Soricid speciesDesmanodon cf. minorSchizogaIerix pasaIarensisErinaceinaeProlagus oeningensisAlloptox anatoIiensisTurkamys pasaIarensisMegacricetodonDemocricetodonPseudodryomysSciuridae sp.CtenodactyIidaePIiospalaxRhizomysAınphicyon cf. majorHemicyorı sansaniensisPJithocyonUrsavus cf. primaevusUrsavus aff. internmediusPJesioguJoProputoriusTrochictisLutrinaeProtictitherium intermediumProtictitherium aff. gai1lardi,7


Protietitherium new speeiesPereroeuta mioeenicaPereroeuta new speeiesPseudailurus cr. quadridentatusPseudailurus lartetiOryeteropusDeinotherium gigarıteumGomphotheriuın angustidensPliohyraxAnchitheriumBeliajevina tekkayaiAceratheriumChalicotheriumListriodon ef splendensListriodon ef loekhartiSuidae indet,Conohyus simorrenseTaucanamoDoreatheriumPalaeomeryxMicromeryxEuproxGiraffokeryxCaprotragoidcsKubanotragus8


ninLiYoGRAFYAALPAGUT, B.. 1984 Paşalar Köyü Araştırması - 1983. n. Araştırma Sonuçları Toplantısı, İzmir,. 16-20 Nisan 1984,· s. 233-245. T.C. Kültür <strong>ve</strong> <strong>Turizm</strong> Bakanlığı Eski Eserler <strong>ve</strong> MüzelerGenel Müdürlüğü Yaymlan, Ankara.ALPAOUT, R, 1985 Paşalar Köyü Kazısı > 1984. VII. Kazı Sonuçları Toplantısı Ankara, 20-24Mayıs f985. T.C. Kültür <strong>ve</strong> <strong>Turizm</strong> Bakanlığı Eski Eserler <strong>ve</strong> Müzeler Genel MüdürlüğüYayınları, Ankara, s. 1-16.ALPAOUT. R, 1986 Paşalar Köyü Kazısı - 1985. VIII. Kazı <strong>ve</strong> Araştırma Sonuçları Toplantısı,26-30 Mayıs, 1986. Eski Eserler <strong>ve</strong> Müzeler Genel Md. Yayınları s. 1-19.ALPAOUT, B., 1987 Bursa Paşalar Köyü Kazısı 1986. IX. Kazı Sonuçları Toplantısı. Ankara,10 Nisan 1987, T.C. Eski Eserler <strong>ve</strong> Müzeler Genel Md. Yayını 1-14, Ankara.ALPAGUT, B., 1988 Bursa Paşalar Köyü Kazısı, 1987. X. Kazı Sonuçları Toplantısı. 23-27/Mayıs 1988. T.C. Kültür Bakanlığı Kültür <strong>ve</strong> Tabiat Varlıklarını Koruma Başkanlığı Yayınları.s. 1-13.ALPAGUT, B. 1989 Paşalar (Bursa) Kazısı, 1988. XI. Kazı Sonuçları Toplantısı. 18-23/Mayıs 1989 Antalya. T.C. Kültür Bakanlığı Anıtlar <strong>ve</strong> Müzclcr Genci Md. Yayınları. s.1-9.ALPAGUT, B., ANDREWS, P., MARTİN, L., 1990 Mioeene Paleocology of Paşalar Turkey.European Neogene Mammal Clıronclogy,NATO Advanced Research Institute Workshop,Schloss Reisensburg, May, 20/1988, München, ASr Series, Edited by E.H. Lindsay et.al.Plenum Press, New York. pp. 443-559.ANDREWS, TOBİEN, 1977 New miocene Iccality in Turkey witlı evidence on the origin o.Ramapitheeııs and Sivapithecus. Nature; vol. 268. no. 5622 pp. 699-70<strong>1.</strong>ANDREWS, TEKKAYA, 1976 Rarrıapithecus in Kenya and Turkey. Union Iner des scierıcesPrehistoriques et Protohistoriques. IX. e congres, Nice, pp. 11-26 France.ANDREWS, TEKKAYA, 1980 A. revision of the Turkish miocene hominoid SivapithecusMeteai. Palaeontology, vol. 23, part <strong>1.</strong> London.BERNOR, L.R., TüBIEN, H., 1990 The MammaIian Gecchronology and Biogeography ofPaşalar (Middle Miocene) Turkey. Journal of Human Evolution vol. 19: 551~568. AcademicPress, London.Erol, OGUZ 1985 Mustafakemalpaşa ~ Paşalar Köyü memeli hayvan fosil yatakları dolayınınjeoloji <strong>ve</strong> jeomorfolojisi hakkında bir ön not; 8 sayfa.T harita, 1 profil kesit, Ankara, 1986.ERSOY, A., 1987 lskelet Kalıntılarının Gömülme Kuralları (Taphonomy) Üzerinde Bir Araştırma.Lisansüstü Tez s. 1-10<strong>1.</strong>, 1987 Ocak A.Ü. Dil <strong>ve</strong> Tarlh-Cografya Fakültesi PaleoantropoiojiA.B.D. (Yayınlarımamış tez).üZANSOY, F., 1957 Faunes des mammiferes du Tertiare de Turquie et leurs rcvisions stratigraphique.BuU. Min. Res. Explor. Inst. Ankara, 49, 29-48.OZANSOY, F., 1961 Ankara bölgesi fauna teakubu etüdünün esaslı sonuçları, MTA Derg. no.56, Ankara.OZANSOY, E, 1965 Etudes des gisements centinen taux et des mammiferes du Cenezoique deTurquie. Mem. Soc. Geol. France, Mem. no. 102, p. 89. Paris.9


OZANSOY, F., 1970 insani karakterli Türkiye pliosen fosil pongidesi Ankarapithecus Meteai.TIK. Bült, cilt XXXIV, sayı 133, Ankara.SICKERBERG, B., PLATEN, TOBİEN H., 1975 Die Glicderung des höheren Jungertlar undAltquartars in der Tüı-kei nach Vertebratcn und ihre Bedeutung [ür die internationaleNeogen - Stratigraphie. Geol. Jalu-buch, B. 15. 1-1G7, Hamio<strong>ve</strong>r.TEKKAYA, L, 1974 Anadolu'da Tertoniyen yaşlı yeni bir Authropoid (Primata Mammalia)türü. MTA Derg. sayı 83, pp. t94-210.YALÇINKAYA, S., AFŞAR, Ö., 1980 Mustafakemalpaşa (Bursa) <strong>ve</strong> dolayının jeolojisi, MTAEnstitüsü, Ankara.10


Resim: 1- Sivapithecııs altçenesi <strong>ve</strong> Probosidean tuskResim: 2- Rhinocerotidae (gergedan altçene parçası)11


'"~ETHE FLOOR VERTıcAL SECTIONS OF pı (PANORMlCAL WIEW)P1 TABANıNıN DiKEY KESITLERi (PANORAMİK GÖRÜNTÜ)NW/!J!~'!~",-,~,sWflf,'ô't"'O":.:";.;?i>.~~~~:~::;~~.::""R· ·ı~·....."'....·"• ~.:... '''''Ol''''.,,,ı,,,~i\'I:::::;;"Tablo: i


,ıZ«-- h ı;,.~~ ,, " r1'1'1[] i!i!ii- H j i IJ .'. [::] ~ L~I, ii .!,~ S.j13


~....THE FLOOR VERTICAL SECnONS OF T1 (PANORAMICAL WIEW)Tl TABANıNıN DİKEY KESiTLER! (PANORAMİK GÖRÜNTÜ)N2~:;;.. " •" E1" ,.\;%X;i~iJ}];;,ifsW~~!!;!?~i,\"l~y.)~o ",;~:):jr';;O ~~~1§\;~, o 5'.:." ••• , ':'" : •••',',.,. "rs••".:.... _ " __ •',,', ••••• :}~.) 41?•••• W ••:." •••~. . ... ~ .._,~'\i:~t;;i';~fE~;;l,;{iii!r(i;Jo;t:!ll:;;if o,. ,;t{lt"iıi,~iı~\ii';j'i1';n'~;i;\'{.ii ' , z ,. " •• ,', , , ' .' ., ••••• i7~~~"-~,,~_. _. ~.1 ~'L S::::~'-' ""i.-,r:,:,,:,~:::d ----c'''',-,,'' '" ': '::';;"i:,~~:i"'.:;'!':;';:: ":...."1,.,: •••••;." •••'.,,::~ .r.•;.:'::.::·"'-' ::;:/. ~'i::'::":;':Tablo: III_ _ ı: __ ~:_~_ ~j;_:!:;~:JI:jjlf~;1J;"::S":"--"'Yt$tf~ı~?}1 ::::::;~.,10292 •• ""oJ ''''ER TAe.... sı° 00 0 : : - ; : CACC".OU" UNlT


PAŞALAR KAZı ALANI PANORAMiK GÖRÜNÜMÜ (OOGU KESITi) 1989THE EAST SEcnON OF PAŞAlA·Ff EX,CAVATION (PANORAMIC 'VIEW) 1989LEGENDg günürpüz lopragı.WLOO recenI soitmm katkerli sılt ünitesiti~ c~lcareous si~ ıınilı;:~


YARIMBURGAZ "1989"Gü<strong>ve</strong>n ARSEBüK*F. Clark HOWELLMihrihan ÖZBAŞARANGirişİstanbul ili, Küçükçekmete ilçesi', Altınşehir mevkiinde yer alan YarımburgazMağaraları, Eosen oluşumlu kalkerlerin içine yeraltı sularınınaçtığı doğal bir oluşumdur. Aşağı <strong>ve</strong> Yukarı Mağara olmak üzere ikiyeayrılan Yarımburgaz'da- İstanbul <strong>ve</strong> Berkeley'deki California üni<strong>ve</strong>rsitelerininişbir1iğiyle, ilkine 1988 yılında başlanan kazı çalışmaları, 1989kampanyasını da", önceden saptanmış olup aşağıda özetlenen temel amaçlarıdoğrultusunda sürdürmüştür:(*) Prof. Dr. Gü<strong>ve</strong>n Arsebük, Prehistorya Anabilim Dalı, Edebiyat Fakültesi, 34459iSTANBUL.Prof. Dr. F. Clark Howeil, Laboratory for Human Bvolutlonary Studies Departmentof Anthropology Uni<strong>ve</strong>rsity of California, Berkeley CA, 94720 ABD.Mihribarı Özbaşaran M. A. Prehistorya Anabilim Dalı, Edebiyat Fakültesi, 34459iSTANBUL.(l) Bir süre öncesine kadar Bakırköy ilçesi sınırları içinde yer alan Yarımburgaz Mağarası,son idari düzenlemeler sonucu Küçükçekmece ilçesine bağlanmıştır.(2) Aşağı Mağara'nm bugünkü girişi denizden 1<strong>1.</strong>46 m, Yukarı Mağara'nınki ise 18.60 ınolarak ölçülmüştür.(3) 1989 çalışmalan 14.06.1989 ile 8.08.1989 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. Prof. Dr.Gü<strong>ve</strong>n Arsebük başkanlığındaki bu kazıya Paleoantropolog Prof. Dr. F. Clark Howell(Berkeley i California), Jeomorfolog Prof. Dr. Sırrı Erinç (İstanbul), Jeomorfolcg Prof.Dr. William Farrand (Ann Arbor) i Michigan), Jeofizikçi Prof. Dr. Henry P. Schwarez(Mc Master i Ontario), Y. Mim.Müh. Alpaslan Koyunlu, alan ~ yöneticisi ArkeologMihribarı Özbaşaran, M. A. (istanbul), Teknik Ressam Judith Ogden (BerkeleyiCalifornia), Arkeolog_<strong>ve</strong> Bilgisayar Sorumlusu Oğuzhan Tanmdt, Fotoğraf UzmanıAhmet Boratav, Arkeologlar Şadan Alptekin, Dilek Büyükdora, Ahmet Demirtaş,Gönül Egeli" Aslı Kayabal, Nilgün Öı.başaran <strong>ve</strong> Ayşe Taşkıran ile öğrencilerimizRüsterrı Aslan, Oya Denizci, Bekir Gürdil, Kerem İnanç, Kevork Kartallıoglu <strong>ve</strong> Sendi17


i. Yarımburgaz Mağaraları'nın oluşumunu <strong>ve</strong> çevrenin jeolojisinianlamak,II. Mağara içi katmanların jeomorfolojik oluşumlarını açıklığa kavuşturmak,III. Pleistosen dönemin paleoekolojisi konusunda azami bilgi edinmek.LV. ülkemiz (bugün için bilinen) bu en eski <strong>ve</strong> (şimdilik) tek yerleşimyerinin Alt Paleolitik çağ kültürleri konusunda elden geldiğince ayrıntılıbilgi sahibi olmak <strong>ve</strong>V. Mevcut kültürel <strong>ve</strong> biyostratigrafik <strong>ve</strong>rilerin zaman yelpazesiniarkeometrik tarihlerne yöntemleri yardımıyla çizmek.Yarımburgaz"1989" çalışmaları(Jeoloji-Jeomorfoloji)1989 yılı jeoloji çalışmaları, Aşağı <strong>ve</strong> Yukarı Mağara'nın jeolojisininincelenmesi, mağara çevresinin jeomorfolojik yönden araştırılması, mağaraiçi tortul1aşmalarınııı incelenmesi <strong>ve</strong> paleomanyetik çalışmalar ilesedimantolojik analizler için örnek sağlanması doğrultusunda gerçekleştirilmiştir.18Par katılmışlardır. İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nden meslekdaşımız Çiğdem Girgin Kültür<strong>ve</strong> .Tabiat Varlıklarını Koruma Başkanlığı'nı temsil etmiş, aynı zamanda da mikrofaunaayırım çalışmalarının sorumluluğunu üstlenmiştir.Yanmburgaz "1989" kampanyası, herşeyiyle yukarıda adları geçen bu kişilerin ortak ürünüdür.Onların üstün gayret, emek <strong>ve</strong> öz<strong>ve</strong>riJeri olmasaydı çalışmalarımızın bugünkü düzeyineulaşmasına gerçekten olanak yoktu.T.C. Kültür Bakanlığı, Kültür <strong>ve</strong> Tabiat Varhklarmı Koruma Başkanlığı'na, İstanbulÜni<strong>ve</strong>rsitesi Edebiyat Fakültesi Dekanlığı'na, National Geographic Society'e (WashingtonD.e.-A.RD.), İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü'ne <strong>ve</strong> Türkiye Turing <strong>ve</strong> OtomobilKurumu'na çok yönlü destekleri için teşekkür borçluyuz.İSKİ Genel Müdürlüğü-Genel Müdür Teknik Başyardımcısı Doç. Dr. Temel Belek ileElektrik <strong>ve</strong> Mekanik Daire Başkanı EI. Yük. Müh. İsmail Bulut, Tunasuyu Pompa İstasyonu'ndanenerji almamıza imkan tanıyarak Mağara'nın aydmlatılmasına olanak sağladılar.Gerek Haluk Akbaşoğlu <strong>ve</strong> gerek ise Sayın Rene Koen, her zaman olduğu gibibu yıl da yardımlaı-mr bizlerden esirgemedi.Küçükçekmece Belediye Başkanı Sayın Ertuğrul Tığlay'rn destek <strong>ve</strong> yardımlarını gördük.İstanbul Anakent Belediyesi-Parlayıcı <strong>ve</strong> Yanıcı Maddeler Deposu Müdürü Sayınİbrahim Atila kazımıza bu yıl da destek oldu.Yarımburgaz çalışmalarına gösterdikleri ilgi <strong>ve</strong> destek için bütün bu kurum <strong>ve</strong> kişilere eniçten teşekkürlerimizi sunuyoruz.


Mağara çevresinde yapılanilk gözlemler, topoğrafik plan <strong>ve</strong> kesitçalışmalarının (Çizim: i) ilk sonuçları, Sazlıdere vadisinin jeolojik anlamdakigerçek tabanının bugünkü seviyesinden 90-100 m aşağıda / derindeolabileceğini göstermiştir.Mağaramıza yaklaşık i km uzaklıkta yapılınakta olan bir viyadük temelsondajında ise, vadi tabanının 30 m kadar derinde olabileceği, denizselkökenli (?) kalın bir kil tabakasının varlığıyla saptanmıştır. Her iki durumdada, Yarnnburgaz Mağaraları'nın önündeki vadi tabanının çok dahaaşağıda olduğu konusunda kuşku yoktur. Başka bir deyişle, yörenin bugünkügörünümü ile prehistorik dönemdeki görünümü arasmda büyükfarkların olduğu açıktır.Yarnnburgaz Mağaraları'nın oluşumu da ilginç özellikler göstermektedir.Aşağı Mağara, girişten yaklaşık 240 m sonra bir kuzeye, diğeri ise ku­Zey kuzeydoğu'ya yönelerek devam eden iki kola ayrılır; bu her iki kol dagünümüzde kördür. Ancak kolların yön <strong>ve</strong> eğimleri uzatıldığında bunlarınmağaranm içine açılınış oldukları Eosen kalkerlerinin üstüne çıktıklarıgörülür. Hemen bu noktada, güneye, Sazlıdere vadisine doğru dik bir açıoluşturan bir yan vadinin mevcudiyeti dikkat çekmektedir. Günümüzdeakarsuyu olınayan bu vadinin tabanı yaklaşık 2 m kalınlığında kuarsit lığ(alüvyon) ile kaplıdır. Zamanla çökmüş olan bu vadinin, büyük bir olasılıklaAlt Paleolitik Çağ'da Aşağı Mağara'nın bir uzantısı olması akla yakm gelmektedir.Ayrıca, bugün Aşağı Mağara'da mevcut olan kuarsit lığların buradankaynaklandıkları söylenebilir. Aynı özelliklere sahip Iığ dokusunaSazlıdere'nin bataklık katmanının altmda da rastlanıldığı belirtilmelidir.Belki de bu dolgunun asıl önemi, Yarımburgaz'da Alt Paleolitik Çağ insanlarınınaletlerinin yapımında kullandıkları kuarts, kuarsit <strong>ve</strong> çert (?)gibi hammaddelerin bölgesel kaynağı olabileceğidir.Aşağı Mağara'daki çökeltilerin üç temeloluşuma işaret ettikleri saptanmıştır.tıı evrede kuarts (?) kökenli, kum tanecikli <strong>ve</strong> en irileri 4-5 cmboyunda olan çakılcıklı çökeıtiyle karşılaşılır. Aynı oluşum içinde olınakşartıyla, bunun üzerinde çok ince taneli kilden meydana gelen bir tabakayer alır. Bu tabaka, Aşağı Mağara'nın batı tarafında durgun bir suyunmevcudiyetine, buna karşılık ortalarda bir yerde ise suyun lığ dolgularıtaşıyarak aktığına işaret edebilir. ilk oluşumun en üst kısmı ise çimentolaşmış(fosfatik ?) durumdadır.Aşağı Mağara'da, ikinci evreyi oluşturan oluşum, koyu kırmızı-kah<strong>ve</strong>rengikilli bir tabakadır<strong>ve</strong> içinde bol miktarda kuarts /(it) çakıl tanelerinerastlanır. Bu oluşumun ortalarında, .bütün açma boyunca boydan boya19


izlenebilen açık sarı <strong>ve</strong>ya kavuniçi renginde bir bölüm vardır. Bu bölümünen üst kısmı ise koyu kırmızı-kah<strong>ve</strong>rengi mağara toprağından oluşur. Butoprakta belirgin dikine yarıklar / çatlaklar dikkati çeker. Bu yarıklar /çatlaklar, Mağara'da birikimin yer almadığı bir döneme işaret etmektedir.Bu katmanın içinde belirli oranda hayvan keıniğine <strong>ve</strong> Alt Paleolitik Çağ'aözgü çeşitli taş araç-gereçlere rastlanması, Aşağı Mağara'nın bu süreçboyunca iskarı edilmiş olduğunun kanıtıdır.Üçüncü evre ise, ilk iki evreden çok farklıdır. Bu oluşumun içindekikaya parçalarının miktarı çok fazladır; mevcut kaya parçalannın arasındada bağlayıcı madde (matrix) yok gibidir. Yarımburgaz'ın asıl arkeolojikkatmanı budur <strong>ve</strong> içinde hem hayvan kemiklerine <strong>ve</strong> hem de arkeolojikbelgelere yoğun olarak rastlanır.Birinci <strong>ve</strong> ikinci evreler uzun bir zaman süreci içinde oluşmuştur. Üçüncüevrede ise (büyük bir olasıklıkla, deprem sonucu <strong>ve</strong> göreli olarak kısabir süre içinde) Mağara tavanından kopup düşen kayalar görev görmüştür.(Paleockoloji-FosiI Hayvan Kalıntıları)Yarımburgaz kazısı bir bütün olarak ele alındığında, iklim değişimlerinehassas olmaları nedeniyle paleoklimatoloji <strong>ve</strong> paleoekoloji konularındaönemli bilgiler sağlıyan mikrofauna türlerinin hem sayısalolarakarttığı <strong>ve</strong> hem de eski türlere yenilerinin ila<strong>ve</strong> olduğu söylenebilir (Resim:7-8). Önceki yıllardan bilinen A<strong>ve</strong>s (kuş), Chlroptera (yarasagiller), Insectivora(böcekçiller), Rodentia (kemirgenler) <strong>ve</strong> Lagomorpha (tavşanımsılar)familyaları ile bunların farklı türlerinin yanısıra, .05 cm 2 ye kadar ineneIekler kullanmak suretiyle bu yıl ilk kez Pisces (balık) kalıntıları saptanabilmiştir.Bu balıklarm ınağaraya etçil hayvanlarca mı, yoksa insan tarafındanını getirildiği henüz bilinmemektedir.Yarımburgaz fosil memeli faunasında, tıpkı mikrofauna gibi, hem bilinentürlerin sayısında bir artış olmuş <strong>ve</strong> hem de ilk defa saptanan yeni türlerortaya çıkmıştır (Tablo: 3). Etçilerin içinde en büyük grubu Ursus (ayılar)oluşturur. Tüm Avrupa'da U. deuingeri'ye ait en yoğun buluntu merkezlerininbiri Yarunburgaz'dır, Orta Pleistosen'e ait olan bu ayının hemenhemen bütün kemikleri ele geçmiştir. Mevcut kemikler, Yarımburgaz'da saptanabilen dişi, erkek, ergin <strong>ve</strong> erişkin U.deningeri sayısıııın 20 dolayındaolduğunu göstermektedir.Ursus dışındaki etçiller üç değişik türüyle Canidac (köpekgiller), beştürüyle Felidae (kedigiller), Hyaenidae (sırtlangiller) <strong>ve</strong> Musteliade (san-20


sargiller) familyalarından oluşnr. Etçillerin Yarıınburgaz'daki stratigrafikdağılımı Tablo: 4'de gösterilmiştir.Toynaklılar arasında Equidae (atgiller), Suidae (domuzgiller), 4 türüyleCervidae (geyikgiller) <strong>ve</strong> 8 türüyle de Bovidae (boynuzlugiller) özelliklevurgulanmalıdır. Toynaklılara ait ele geçen kemikler arasında kafatasıörneği yoktur; uzun kemikler ise tüm değildir. Bunun bir anlamı mı olduğu,yoksa rastlantısal nedenlere mi dayandığını henüz bilmiyoruz. Toynaklıfosil memeliıerin dağılımı Tablo: 5'de gösterilmiştir.1989 yılınm ilginç bulguları arasında, bazı fosil kemiklerin üzerinde,özellikle pbalanges / parmak kemiklerinde, etoburlara ait kemirim izlerigörülebilir (Resim: 4). Bazı fosil kemiklerin üzerinde ise taş aletlerin bıraktığıçizi izlerine rastlanır (Resim: 5-6). Bunlar, kerniklerin üzerindeki etlerininsanlar tarafından taş aletlerle kazındığının <strong>ve</strong> yendiğinin kanıtıdır.(Alt Paleotik çağDönemi Çalışmaları)1989 yılı kazı çalışmaları yalnızca Aşağı Mağara'ya inhisar etmiş <strong>ve</strong>"8", "T" <strong>ve</strong> "U" açmalarında gerçekleştirilmiştir (Çizim: 2)."8" 1989 Açması 3x4 m boyutlarındadır. Bugünkü mağara tabanındanyaklaşık 2 m derine inilmiş, ana kayaya ise ulaşılarnamıştır. 7 tortulsal biriminsaptandığı "8" açmasında O olarak adlandırdığımız en üst birim karışıkyüzey toprağıdır. Bunun altında 1 no.lu birim bölgesel, sert, sarı renkte,taşlı bir düzlemdir. 2. birim ise "T" açmasında, daha geniş bir alandaizlenen aynı birimin uzantısıdır. 3. birim sınırlı bir alanda görülür. 4. birünise, hemen güneydeki "T" açmasında olduğu gibi, Alt Paleolitik Çağaraç gereçleriyle fosil faunanın en yoğun olarak ele geçtiği birimdir. Toplustratigrafi Çizim: 3 <strong>ve</strong> Tablo: I'de, 4. birimin alet <strong>ve</strong> fauna dağılıını iseÇizim: 5'de gösterilmiştir."T" açması 4x4 m boyutlarındadır <strong>ve</strong> 1989 yılı bulgulanmızın çok büyükbir kısmt bu açmadan elde edilmiştir. Yüzey toprağının hemen altındaAlt Paleolitik dönem bulgularının elde edildiği Orta Pleistosen birimleribaşlar. İnce bir tabaka halinde karşımıza çıkan birinci birim, fauna açısındanzengin olmasına karşılık çok az sayıda taş bulgu içerir. Alttaki 2. tortusalbirim, mağara tavanından düşmüş olabilecek köşeli kayaçların yoğunolarak ele geçtiği birimdir. Bu taşların arasında bol miktarda fauna<strong>ve</strong> az sayıda taş bulgu saptanmıştır, Alt Paleolitik Çağ'da "T" açmasınınen yoğun olarak yerleşilen birimleri ise 3 <strong>ve</strong> 4'dür. Açık kızılkah<strong>ve</strong>, sarımsırenkli killi toprak ile dağınık halde bulunan doğal taşlardan oluşan, 0.5m den fazla kalınlığa salıip olan bu birimde gerek fosil <strong>ve</strong> gerekse taş21


ulgular çok yoğundur. 5 no.'lu birimde kesekli toprak görünümü <strong>ve</strong>renyarıklar ınağara tabannun o günkü kuru iklimde çatladığını göstermektedir;jeolojik niteliktedir. Yine jeolojik nitelikli olup, çimenıolaşmış görünümdeküçük ceplere sahip olan 6. birim, kızılımsı sarı renktedir <strong>ve</strong> 1989yılmda varılan en derin katmanı oluşturur. "T" açması toplu stratigrafisiÇizim: 4 - Tablo: 2'de, taş örneği <strong>ve</strong> fauna dağılımlarıise Çizim: 6'da gösterilmiştir."D" açınasının boyutları 3x4 m dir. D.10 m lik yüzey toprağınınaltında, ınağara batı duvarının doğuya doğru eğimli olarak devam ettiğisaptanmıştır. Açmanın doğu yarısında çok büyük bir kaya parçasıyla karşılaşılmış,kaya yanındaki toprağın yatay düzlemler halinde kazılması sonucu5 birim ayırdedilebilmiştir. Taş örnek konusunda oldukça kısır olanbu birimlerde bol miktarda mikro <strong>ve</strong> memeli faunası elde edilmiştir.Yüzey buluntuları hariç, Aşağı Mağara'dan bugüne kadar elde edilentaş örnek sayısı 12DD'den fazladır. Bunların 3DD'den fazlası 1988 yılı "Y"açmasından, 4DD'den fazlası 1986 <strong>ve</strong> 1988 yıllarında kazılan "V" açmasından,aynı sayıda. alet 1989 yılı "T" açmasından<strong>ve</strong> 4D'ı aşkını ise 1989 "S"açmasından elde edilmiştir.1989 yılı "T" <strong>ve</strong> "s" açmaları aletlerinin tümü, toplam kalınlığı yeryer <strong>1.</strong>5 m yi bulan <strong>ve</strong> alt evrelerine rağmen bir kültürelbütün oluşturduğunainandığımız birimlerden elde edilmiştir. Bu yılki çalışmalarımız Yarımburgaztaş alet endüstrisinin belirgin bir şekilde yonga ağırlıklı olduğunubir kez daha göstermiştir (Tablo: 6). Yonga aletler, kullanılmış yongalar<strong>ve</strong> çıkarım yongaları toplam taş. örneklerinin 4 J 5'ini oluşturur. Geriyekalan i J5 ise (çoktan aza doğru sırayla) iri çaytaşları, yumrular, çakıllar,çekirdekler, yontuk çakıllar, vurgu taşları <strong>ve</strong> dışarıdan getirilenler(manuport) şeklinde bir sıra izler. Acheul türü iki yüzeyli örnek yoktur.Levallois tekniği kullanılmamıştır. Yakındoğu'da, Alt Paleolitik Çağ'dayoğun olarak kullanıldığı bilinen yontuk çakıllar (sayıca az da olsa) Yarımburgaz'damevcuttur (Çizim: 7 <strong>ve</strong> Resim: I). Ancak bu örneklerin tekbaşlarına tipolojik / morfolojik açıdan tarihlemede kullanılamayacaklarıbilinmektedir.e Yongalar, kullanım izli yongalar <strong>ve</strong> çıkaflm yongaları, ger-(4) Yontuk çakılları küçürnsememekle birlikte, işlevsel önemlerinin de fazla abartılmamasıgerektiği kanısındayız. Yarımburgaz'da karşılaşılan yontuk çakıllar genelde küçük boyutlardakiçay taşlarından yapılmışlarsa da, aralarında ağırlıklan <strong>1.</strong>5 kgia ulaşan iriörneklerde vardır. Yontuk çakılların kırma, ezme <strong>ve</strong> parçalama gibi kuv<strong>ve</strong>t isteyen ağır işlerde kullanıImışolmaları gerekir. Buna rağmen, yontuk çakılların asıl önemini, üzerlerinden çıkartılankaba <strong>ve</strong> / fakat keskin kenarh, başka hiçbir işleme ihtiyaç göstermeksizin. çıkartıldıklangibi kullanılabilen çok işlevsel nitelikteki büyüklü-küçüklü yongalarda aramak gerektiği22kanısındayız.


çek anlamdaki yonga aletlerin iki katmdan fazlasını oluşturur. Yonga aletleriçinde (çoktan aza doğru sırayla) dişlileri (Çizim : 8 <strong>ve</strong> Resinı: 2) gagalılar,kazıyıcılar, çentikliler <strong>ve</strong> sırtlı bıçaklar izler. Kazıyıcılann çoğu yankazıyıcıdır (Resim: 3). Yongalann genelde küçük boyutlu olmaları dikkatçekicidir.Yarımburgaz taş endüstrisi, ilk bakışta insana kaba <strong>ve</strong> ilkel görünümü<strong>ve</strong>rir. Ancak, tek tek bazı örneklerin üstün işçilik gösterdiği de unutulmamalıdır.Bir bütün olarak, Yarımburgaz Alt Paleolitik çağ taş endüstrisininişlevselolduğu <strong>ve</strong> bir aletin işe yaraması için teknolojik olarak ne gerekiyorsasadece onun yapıldığı, gereksiz ayrıntılara zaman <strong>ve</strong> emek harcanmadığısöylenebilir.(Arkeometri Çalışmaları)Yarımburgaz 1989 yılı çalışmalarının bir başka amacı da, arkeometriyöntemlerinden yararlanılarak zamansal çerçe<strong>ve</strong>yi çizebilmekti. Bu amaçla1989'da, Yarımburgaz'da, paleonıagnetizma, U-S (Uranyum serileri) <strong>ve</strong>ESR (Elektron spiin resonance) yöntemlerinin denenmesi gerçekleştirIlmiştir.Paleomagnetizma çalışmaları için "V" 1988 açnıasının muhtelif katmanlarmdanbir düzineyi aşkın 2.2x2.2x2.2 cm- lük örnek alınmıştır.U-S yöntemi için ise "Z" 1988 açmasından beyaz, ince grenli bir tüförneği alınmış <strong>ve</strong> laboratuvar çalışmaları bu örneğin elde edildiği katmanm350.000 yıl öncelerinden daha eski bir döneme ait olduğunu göstermiştir.ESR tarihlemesi için ise U. deningeri'ye ait dişlerden yararlanılmıştır.Diş minelerinde biriken toplam radyasyonun ölçümlerinden elde edilenilk sonuçlar, Yarımburgaz Alt Paleolitik kültür kal-ntılarının en azından400.000 yıl öncelerine tarihlenmelerini mümkün kılmıştır.SonuçOrta Pleistosen'in ilk yarı­Eldeki tüm <strong>ve</strong>riler kültür katmanlarımızınsma ait olduklarını gösternıektedir.23


so'O 3020LOO.-0." YARIMSURGAZ;-;-:~:.-_•.~ MACARAsıE VADi KESiTiSAZLIDER'Om.0,------,Çizim:l24


ZAtMAS!:.:>..c-,(jıRlş~Y AtHASIV,Al;M,ASIAŞAGIHAGARA,A K[ srr iTAtMASı:t~;;!;eF'"4;:';"'" S AÇMASımi" '';!tiil'~*""....•~.........lOmÇizim:2v .c.CMASIA•KESiTi,...25


o..-..i·1• ••••• KEMIK, DIŞ•.... TAS ALET• •• •••,•bc•• •• •.-• •..••...~.• • •••., • •• • ••• , ••..•. . • • .,..,'. " . ,,......•• , •,......'• -.•••••••• •••• •., .'•••.-.•-...,•• •• • ,..-,x.·~,.• • ••• • • •• •• -.-.S AçMASı - 4 td• im••, •• • 1•2•3Çizim: 530


a.. ,.b c d... . --'). .... .•. .'<strong>1.</strong>·. .- -. . ... . • ı ......'.--1 -.. ...-.. - r·" .. .... .-..~... -.-,.-- , .. .-~. ~-- t· , •••• :-L:.: =,. •~-~.. _ .... - .,r _._ -! ~~'..~~:...-~~~ ,i:·: -••, .~. - • .~, -·_i.- t"_..-·• • .," -_ •• ,. 1"'-.'.-•• ~ı.-.-,..,,-.,,., .•• ,, _--1i.· ' ...,. -,., --n_.·• - '\. - • .,. -. ! .. i i·i· -. •• i •• • ~...._ • __ ~ _. '._ i. - _il i· .,...... • •• - '-_. ••.... . . -.--. ... - - -I. ..-!.... '.!r •• -. ~ - • -r ,••- ·ir\L~. - .. • -""- .... -•..... .• 1-::_.. r.-... .-... ~ - ..::-l - •,--_.. .-. -- - - _.- - - .... .1 • -I - J -. •••, • - , ••...-- ...... .. .• - !r .., t~ ••- ~ • "'••• _.:: •.-. ---- 1-. - :: L: • -:e - • .e-• L"- •-- •·LL,. .. - ...... ~:.- ~ .....~• _ _ 1- _. • ter. .._.r ~ ~• KEMiK,-ei' - • - ••- •- - • - • -• DiŞ.. TAS ALET. -•• -t-- .. - .J - •T AÇMA51- 3.4 tlm•••123Çizim: 631


;;~uu·•00'Q:",,,,,u ,-"



YARIMBURGAZ 19B9 TAŞ TÜRÜ BUlUNTUlAR(5 Ye TAçmalan)Dışondangetirilen (monuport)Yontuk çekıltchopper-ch. tool)iri çaytaşı (cobble)Çaytoşı (pebble)Yumru (chunk)Çekirdek (core)Vurgu taşı (hommerstone)Kurs biçlmli (discmd)TOPLAM .Yongo (tleks)Artık yongocık (chip)Kozıyıcı (scraper)Çentiklt. (notchad)Dişli (denttcuteted)Gagal1 (beeksd)Sırtlı bıçak (becked knife)TOPLAMi6341723122196 (%20.50)20660141144167360 (%79.50>GENEL TOPLAM 476 (%100.00)Dtş.aırldangetirilen (maooport)Yonlulc çakl1 (chopper-ch. \001)iri çayları (cobble) ~!I!I. 34Çayı.., (pebbı.)Yumru (chunk)Çeokirdek (core)Vurgu taşı Oıammerstont»Kurs bi9imH (mscoid)Yanmburgaz 1969, TaşTürü Bu1untular (5 Ye Taçmalun)18•soVonga(fIak.) ~=====::-"•••••••tZ06Artık yongacık(chip) ,Kaz:tylCI (scrapt>r)ÇEontikli (notched)Dişli (derıticulated) jii~••44Gagoh (b.ak..ı)Srth b"9ak (bacbd Imife-)Tablo: 6 - 1989 Taş türü buluntular çizelge <strong>ve</strong> grafiği108zoo3S


~~ '"~ =~rCEi:su'36


~ i~.i~i37


Resim: 1- Yontuk çakıllarResim: 2- Dişliler38


Resim: 3- Yan kazıyıcılarResim: 4- Etçillerin kemirim izleri39 !


Resim: 5- Taş aletlerin bırıktığı izlerResim: 6- Taş aletlerin bıraktığı izler40


Resim: 7- MikrofaunaResim: 8 - Mikrofauna41


1989 YıLı KARAİN KAZlLARIIşınYALÇINKAYA*Kültür Bakanlığı Anıtlar <strong>ve</strong> Müzeler Genel Müdürlüğü adına 22.7.198919.9.1990 tarilıleri arasında yapılmış olan Karain kazıları, büyük ölçüdeadı geçen Genel Müdürlük, kısmen de Dil <strong>ve</strong> Tarih-Coğrafya FakültesiDekanlığı tarafından finanse edilmiştir. ı1989 yılı kazıları Liege Üni<strong>ve</strong>rsitesi "Service de Prôhistoire"ın BaşkaıuProf.Dr. Mareel Otte ile işbirliği içinde gerçekleştirilmiştir. Kazılaraayrıca Dil <strong>ve</strong> Tarih-Coğrafya Fakültesi Prehistorya Anabilim Dalı AraştırmaGörevlisi Harun Taşkıran <strong>ve</strong> 21 öğrencinin- dışında, yurtiçi özelliklede yurtdışından çeşitli alanların uzmanları ile Belçika uyruklu 3 <strong>ve</strong> Almanuyruklu 4 öğrenci ile Belçikalı Topograf Philippe Lacroix katılmışrır.>Anadolu Medeniyetleri Müzesi Araştırmacılarından Zehra Taşkıran ise,Kültür Bakanlığı'nın temsilcisi olarak görev yapmışrrr.t(*) Prof. Dr. Işın YALCINKAYA, Ankara Üni<strong>ve</strong>rsitesi, :qTCF Prehistorya Anabilim Dalı,01600 Sıhhıye/ ANKARA.(1) Adı geçen kurumların yetkili <strong>ve</strong> ilgililerine teşekkürlerimizi sunuyoruz.(2) Araştırma Görevlisi Harun TAŞKIRAN, kazının her aşamasında başarıyla görev yapmış,çalışkanlığını <strong>ve</strong> titizliğini bir kez daha göstermiştir. Öğrencilerimizden Serdar Erkan,Metin Kartal, M. Asım Uslu, Aysel Aydil, Sadettin Türkkan, -E. Gökhan Bozkurtlar,Güngör Özçelik, Paşa Dağbağ, Ünsal Özırmak:, Kadir Kaçar, Sinan Atıcı, O. Murat Süslü,Tülün -Gbzcü, Sevim Gazi, Yurdagül Karagülle, Özlem Keskin, Zehra Berktaş, Serpil Uz<strong>ve</strong> Kadriye Ceylan, üzerlerine düşen görevleri sıcak bir ilgi <strong>ve</strong> başarıylayerine getirmişlerdir.Beray Kocakundakçı <strong>ve</strong> Ünal Yalçın ise, kazı boyunca büyük bir öz<strong>ve</strong>ri <strong>ve</strong> beceriyle, yontmataşendüstrilerin çizim1erini gerçekleştirmişlerdir.(3) Topografya çalışmaları sırasında gerçek bir öz<strong>ve</strong>ri örneği <strong>ve</strong>ren Philippe Lacroix ile kazınıızıziyaretleri sırasında bizimle yaşlandırmalar, stratigrafi, paleontoloji konularını tartışmakiçin zaman ayıran Prof. Dr. Ofer Bar - Yosef'e; Prof. Dr. George Brook'a; Prof. Dr.Hans Peter Eurpmann'a; Prof. Dr. Brigitte Urban-Küttle'ye; Dr. Aline Bmery-Barbier'ye<strong>ve</strong> Barbara Albreclıt'e teşekkürlerimizi sunuyoruz.(4) Bakanlık temsilcisi Zehra Taşkıran, övülecek bir titizlik <strong>ve</strong> ekiple örnek bir uyum içindegörev yapmıştır.43


Tipoloji, paleoantropoloji, paleontoloji, sedimantoloji, palinoloji, malakoloji<strong>ve</strong> tafonomi çalışmalarıyla uranium-thorium <strong>ve</strong> C14 yaşlandırmalarıiçin gerekli örneklerin alınmasında değerli katkılarda bulunan Prof.Dr,Mareel Ottc'a ; Prof.Dr. Berna Alpagut'a ; Prof.Dr, Wolfgang Rahle'ye;Dr, Jean-Marc Leotard'a; Dr, Gerd Albrecht'e; Dr, Hubert Berke'ye;Dr. Peter Andrews'e; Dr, Christopher Brian Stringer'e; Dr. Michel AlbanGewelt'e ; Dr. Gerhard Storch'a; <strong>ve</strong> Roselync Friendenberg'e teşekkürborçluyurz.Oldukça geniş bir ekiple yoğun bir çalışma temposu içinde gerçekleştirilen1989 yılı Karain kazı çahşmalarmı:-- Kazı öncesi çalışmalar <strong>ve</strong> çevre düzenlemesi;- Kazılar;--- Arkeometrik çalışmalar;- Profil, plan, tapografya çalışmaları;- Karain çevresinin ekolojisine ilişkin çalışmalar olmak üzere beşkategoride toplamak olanaklıdır.KAzı ÖNCESİ ÇALIŞMALAR VE ÇEVRE DÜZENLEMESİKazılara başlamadan önce mağaranın içinde, önündeki sekide mağarayaçıkışta kullanılan keçi yolunda temizlik çalışmaları yapılmıştır,Ayrıca, Karain Müzesi'nin tuvaletinin yetersiz kalmaya başlayan forseptikçukuruna, öğrencilerimiz tarafından ek bir çukur daha açılmıştır.Müze binasının arka .kapısının önündeki bozulmuş olan çimento set onarılmıştır.Mağaranırı içinin ışıklandırılması çalışmalarına, yine elektrik işlerindenanlayan öğrencilerimizint gayretleriyle devam edilmiştir. Karanlık olanbazı noktalara kablo çekilmiş <strong>ve</strong> mağaranm iç estetiği dikkate alınarakampuller yerleştirilmiştir,1986 <strong>ve</strong> 1987 yıllarındaki kazılar sonucunda "E" gözündeki örnekblok (ana dolgu) üzerinde açığa çıkarılan <strong>ve</strong> daha sonraki yıllarda üzerinden,uranium-thorium tarihlernesi <strong>ve</strong> polıen analizler için eşantiyonlaralınması amacıyla yerinde bırakılan dikitin" üstüne, arkeolojik seviyeleredenk gelen bölümler <strong>ve</strong> ilgili arkeolojik seviyelerin kotları işaretlenmiştir.(5) Bu çalışma E. Gökhan Bozkurtlar <strong>ve</strong> M. Asım UsJu tarafından' yapılmıştır.(6) Yalçınkaya, 1988: 18, resim 5; 1989:19.44


Kazı öncesi çalışmalar çerçe<strong>ve</strong>sinde, "E" gözünün doğu duvarına yaslaumışolan <strong>ve</strong> "Doğu Profili" adı <strong>ve</strong>ilen kazı yeri ile ana dolgu arasına,her iki alanda da kazılara devam edebiİmek amacıyla küçük metal bir iskele;yine ana dolgunun güneyine, profil çizimleri yapabilınek <strong>ve</strong> sediınantolojikanaliz örnekleri alabilmek için 9 m yüksekliğinde ahşap bir iskelekurulmuştur.1989 yılının en önemli haZırlık" çalışması, mağaranın "E" gözününtavanından aşağı doğru yapılan bir parselasyonun gerçekleştirilıniş olmasıdır.1985 yılından bu yana, gerekli teknik materyel <strong>ve</strong> personele sahipolmayışımızdan ötürü, böyle bir parselasyonu gerçekleştirememiştik. Ancak,bunu yapabilmenin yollarını aramayı hedef'lemiştik.? Nitekim bu kazısezonunda, Liege Üni<strong>ve</strong>rsitesinden ekibirnize katılan üyeler bize bu konudabüyük ölçüde yardımcı olmuşlardır.s Böylece tavana, -5.22 m kotundangeçen doğu-batı doğrultusunda bir; kuzey-güney doğrultusunda ise üçyatayeksen çekildikten (Çizim: i <strong>ve</strong> 2) sonra, "E" gözünün içindeki dolgununtümünü kapsayacak bir karelaj yapılmıştır (Çizim: 3). Doğu-batıyönündeki eksen üzerine, birer metre aralıklarla, i O rakkarnı ile başlayankare numaraları dizilmiştir. Kuzey-güney yönündeki eksene ise, yine birermetre araliklarla, "D" den başlayan kare harfieri sıralandırılmışlır. Böylece,kazılar sırasında derine doğru indikçe, dolgudaki eğime paralel olarakbelirecek olan yeni karelere de geriye dönük olarak numara <strong>ve</strong> harfler<strong>ve</strong>rilebilecektir. Bu karelaj ile, tavandaki eksenlerden dolguların üzerineindirilen şaküllü iplerin izdüşümleri, karelerin sınırlarının belirlenmesineolanak <strong>ve</strong>rmiştir.Ancak burada önemli bir düzeltmeyi yapmak da gerekmektedir. Şöyleki; yukarıda da belirtildiği gibi, daha önceki yıllarda genel bir parselasyonyapılamadığı için, A, AI, A2, A3, A4,A 5, A6, A7, DP adları <strong>ve</strong>rilen geçicikarelerde çalışılmrştı.? Bu yıl parselasyonun yapılmasından sonra bu kareler,genel parselasyon içindeki yerlerine oturtulmuşlar <strong>ve</strong> bunun sonucundaadları, aşağıda gösterildiği gibi değişmiştir:A - H15; Al - G15; A2 - F15; A3 - G16; A4 - Gl?; A5 - G18; A6­H16; A7 - İ16; DP - H12/ İ12.(7) Yalçınkaya. 1990:4L(8) Parselasyonun gerçekleşmesinde emeği geçen Dr. Jean-Marc Leotard'a, Philippe Lacroix'ya,Dominique Bonjean'a, Vincent Ancion'a teşekkür ediyoruz.(9) Yalçınkaya, 1988:16; 1989:16, 17; 1990:40-4L


KAzıLARBu yılki kazılar, ikisi "E" gözünde, biri "P" gözünde olmak üzere üçayrı noktada yapılmıştır."E" gözükazıları"E" gözündeki kazılar, "doğu profili" <strong>ve</strong> "ana dolgu" ya da "örnekblok" diye adlandırdığımız dolguların kazılarına devam edilmesi yoluylagerçekleştirilmişlerdir.a) Doğu profili kazısı1988 yılında başlatılan <strong>ve</strong> ayın yıl - 6.80 m kotundaki 12. arkeolojikseviyede bırakılmış olan kazıya, 13. arkeolojik seviyeden itibaren başlanmıştır.Yapılan parselasyona göre H12 / İ12'ye denk düşen bu karede 20.arkeolojik seviyenin sonuna kadar inildikten sonra kazı İ12, Jl2, İ13, Jl3karelerine doğrugenişletilmiştir.Dolgunun durumu nedeniyle, İl2 <strong>ve</strong> Jl2 karelerinin tam metrekareolmalarına karşın, İ13 <strong>ve</strong> Jl3 kareleri, ancak kare parçacıkları halindeydiler.Bununla birlikte, dolgunun tabana doğru genişleyen eğiminden ötürü,kazıdaderinleştikçe, gitgide genişlemeye başlamışlardır.Kazı sonunda, İ13 <strong>ve</strong> 113 karelerinde 2<strong>1.</strong>; İ2 <strong>ve</strong> Jl2 karelerinde ise16. arkeolojik seviyelerin tabalarma kadar irıilmiştir, Bu seviyelere paralelolarak da üç jeolojik ünite (I-III) saptanmıştır. Söz konusu ünitelerinyapıları, sedimantolojik analizlerin sonuçlanmasından sonra ayrıntılı birbiçimde ortaya konulabilecektir. Bununla birlikte, ilk üç arkeolojik seviyenintra<strong>ve</strong>rtenleşme olayından ötürü tamamen taşlaşmış oldukları söylenebilir.b) Ana dolgu (örnek blok) kazısıBuradaki kazılara başlamadan önce, dolgunun güney <strong>ve</strong> batı yüzleriyledoğu profilinde yapılan çalışmalarla'? beş jeolojk ünite <strong>ve</strong> bunların altbirimleri kabaca saptanmıştır (Çizim: 4,5,6). Saptanan ünitelerin sınırları,dolguların üzerlerine, çekilen iplerle <strong>ve</strong> takılan fişlerle işaretlenmiştir.Ana dolguda 1985 yılından bu yana sürdürülen kazıya H17, H18,İI7 <strong>ve</strong> İI8 karelerinde doğudan batıya doğru devam edilmiştir.46(Iü) Bu çalışmalar Prof. Dr. Mareel Otte <strong>ve</strong> Dr. Jean-Marc Leotard ile birlikte gerçekleştirilmiştir.


Dolgunun sık sık sözü edilen tahrip olmuş durumu <strong>ve</strong> etrafının dahaönceki kazılarla kaldırılmış olması nedeniyle, yalnızca HI7 karesi tam metrakarehalindeydi. Diğerleri, doğu profilinde olduğu gibi, yine kare parçacıkIarıhalindeydiler. Ne var ki, buradaki dolgunun eğimi de tabana doğrugittikçe arttığından, gelecek yıllarda bunlar da tam kareler halini alacaklardır.Hatta yeni bazı kareler de belirmeye başlayacaktır.Kazının sonunda H17 <strong>ve</strong> İl7karelerinde 12.; HI8 karesinde 7.; İI8karesinde ise 9. arkeolojik seviyelerin tabanıarına kadar inilıniştir.Kazıya ilişkin gelişmeleri, tam i m? olması nedeniyle H17 karesi bazındaaçıklamanın yerinde olacağı kanısındayız. Bu karedeki 13.arkeolojikseviyenin başlangıcı - 6 40 m kotunda yer almaktadır. Kaldırılan en sonjeolojik seviye ise, <strong>1.</strong> jeolojik ünitenin 6. alt hirimidir (I6)' Doğu profilindeolduğu gibi, ilk üç arkeolojik seviye çok sert bir tra<strong>ve</strong>rten oluşumuyla kaplıdır.Bukarede 6. arkeolojik seviyeden başlayarak belirmeye başlayanküçük bir dikit, nemli bir iklimin hüküm sütdüğünü göstermesi bakımındanilginçtir. Bunun kökü 12. arkeolojik seviyenin tabanına. oturmaktadır.Ayrıca, i ı. arkeolojik seviyede ateşe maruz kalmış taş parçalarınınortaya çıkışı da, 1988 yılında saptanmış olan ocak kalıntısının varlığınıpekiştirir görünmektedir.""E" gözündeki kazılar sırasında ana dolgunun kuzeyinde, kolon şeklindebir sediman parçası, daha sonraki çalışmalarda stratigrafi kontrolün,de <strong>ve</strong> analizlerde kullanılmak amacıyla, kazılmadan bırakılmıştır. 1990sezonunda, bu kolonu keserek dolgudan aşağı indirme olanağının aranmasıda amaçlanmıştır.Gerek doğu profili, gerekse ana dolgudaki kazıların tamamlanmasındansonra, yalnızca doğu profilinin kesidi çizilebilmiştirl- (Çizim: 7). Çünküana dolgudaki tabakalar, yatay <strong>ve</strong> dikey planda yapılan kazılarla kaldmldıklarından-bırakılan sediman kolonun çok dar olan güney yüzü dışında-profil <strong>ve</strong>rmemişlerdir.Doğu profilinin çizimi yapıldıktan sonra, her iki alandaki kazılmışolan kısımlar, kalın naylonlarla kaplanarak koruma altına alınmışlardır.Buluntular"E" gözündeki .kazılarm akışından, kazılan alanların stratigrafik durumIarındankısaca söz ettikten sonra, ele geçen buluntular <strong>ve</strong> bunların(11) Yalçınkaya. ı990: 45-47, çiziın ı.(12) Kesidin çizimi Araştırma Görevlisi Ha~u~ 'Taşkıran taratından yapılmıştır.47


stratigrafik konumları üzerinde durulacak olursa, aşağıdaki bilaneoyu Çıkarmakolanaklıdır.:Gerek doğu profilinde, gerekse ana dolguda yoğun bir tra<strong>ve</strong>rten örtüsüylekaplı olan ilk ÜÇ arkeolojik seviyeden ele geçen yontmataş aletler,teknolojik <strong>ve</strong> tipolojik özellikleriyle geç üst Paleolitiğin özgün parçalarınıtemsil etmektedirler: Dilgicikler, sırtlı dilgicikler (Lev.I i 15-20), özellikleön kazıyıcılar (Lev.I i 2-6,9-11, 13) en sık rastlanan tiplerdir. Buna karşılıktaşkalemler yok denecek kadar azdırlar (Lev.I i 7). Ürretim artıkları olarakele geçen küçük çekirdekler (Lev.I i 8; X i 5), hammaddenin tüketilineeyekadar kullanıldığını göstermektedirler.Yine kemikterı, uç <strong>ve</strong> dip kısmından kırık bir kargı ucu <strong>ve</strong> işlenmiş birboynuz parçası, mağaranın keınik endüstri repertuvarına eklenen .jki örneğioluşturmaktadır. Ayrıca delinmiş bir yumuşakça kabuğu da bu dönemintakı objeleri içindedir.Doğu profilinde 3. arkeolojik seviyenin altındaki yuınuşak toprak çoktipik uçlar, kenar kazıyıcılar <strong>ve</strong> çekirdekler <strong>ve</strong>rmiştir. Esasen doğu profili<strong>ve</strong> ana dolguda, 4. arkeolojik seviyeden itibaren başlayan tabakalar boyuncaele geçen bütün endüstriler, bir orta Paleolitik kültür silsilesinin varlığınıgün ışığına koymaktadırlar. Hemen hemen bütün arkeolojik seviyelerdegörülen kenar kazıyıcılardaki nicelik <strong>ve</strong> çeşitlenme dikkat çekicidir (Lev.II; IIlI 1-5,7,8; IV 11-6; VIII 4). Uçlar ise azımsanamayacakbir orandadır<strong>ve</strong> içlerinden bazıları üstün bir işçilik göstermektedirler (Lev.V I1,4,6; VI I 1,3-9). Buna karşılık sırtlı bıçaklar (Lev.VII 11,2); çontuklu(Lev.VIII 12,3); dişlemeli (Lev.VIII 11,6,7); gaga (Lev. VIII 14) aletler;taş delgiler (Lev.VI 12); mekik biçimli aletler (Lev.VII 13), ancak bazı seviyelerdebulunmaktadır1ar.Diskler <strong>ve</strong> disk biçimli çekirdekler, klasik örneklerinden daha küçüktürler<strong>ve</strong> kenar kazıyıcılar1a birlikte hemen hemen bütün orta Paleolitikseviyelerde bulunmaktadır1ar (Lev. IX; X I 1,3,4). Bu durum daha öncekiyıllarda da dikkatimizi çekmişti.P Bu ise bizi yavaş yavaş, bunun Karainorta Paleolitiği'nin bir özelliği olduğu görüşüne yaklaştırmaktadır.Orta Paleolitik seviyeleri arasında, özellikle 6. arkeolojik seviyede göz­Iemlenen çok sayıdaki <strong>ve</strong> çeşitli derecelerde yanmış kemik <strong>ve</strong> kömür kalıntıları,ateşin yoğun bir biçimde kullanıldığını kanıtlarrıaktadır.Bütün tabakalardan çok bololarak mikro <strong>ve</strong> makro memelilere ait fosilkalıntılarele geçmiştir. Yumuşakçaların ise, özellikle geç üst Paleolitik(13) Yalçınkaya, 1988:ı9; 1989:19; 1990:44-45.48


seviyelerde yoğunlaştıklarıgörülmektedir. Favna kalıntıları üzerindeki ça­devam etmektedir.lışmalar"F" gözii kazısıMağaranın ikinci büyük boşluğu, topografya çalışmaları sırasında"F" gözü olarak adlandırılnuştır (Çizim: 8). "E" gözünü "F" gözüne bağlayantra<strong>ve</strong>rten kapının batı <strong>ve</strong> doğu kenarlarında "in situ" olmadıklarınıdüşündüğümüz iki sediman yığıntısı bulunmaktadır. Bunların probleminianlayabilmek amacıyla., batı yöndeki yığıntıda 2 mZ lik bir alanda küçükbir sondaj yapılmıştır. Burada iki seviye kaldırılmış <strong>ve</strong> her iki seviyenin defarklı dönemlere ait küçük buluntuları karışık olarak <strong>ve</strong>rdikleri görülmüştür.Bu seviyelerdePaleolitik Çağ yonnmataş aletleri, Hellenistik, Geç Roma,Erken Bizans <strong>ve</strong> Kalkolitik Çağ seramik parçaları ile bir arada elegeçmiştir."In situ" olmadığı açıkca görülen bu alanda, problemin anlaşılmasındansonra kazıya daha fazla devam edilmemiştir. Bu yığıntılar, büyük birolasılıkla, eski kazılar sırasında atılan topraklardan oluşmuşlardır. "F"gözünde kazılara başlamldığı zaman bu yığıntılann kaldırılmaları <strong>ve</strong> içlerindenele geçecek olan malzemenin "döküntü" ulamında sınıflandırılmalarıgerekecektir.ARKEüMETRİKÇALIŞMALARKazılara paralelolarak yürütülen <strong>ve</strong> kazı sezonundaki çalışmalarınönemli bir bölümünü oluşturan arkeometrik çalışmalar, yurtdışından kazımızakatılan yabancı uzmanlarla işbirliği içinde yapılmıştır. 'Bu çalışmalaraşağıdaki gibi özetlenebilir:- "E" gözündeki ana dolgunun kuzey, güney, batı <strong>ve</strong> doğu yönleriniçevreleyen arkeolojik <strong>ve</strong> jeolojik seviyelerin herbirinden, yatay <strong>ve</strong> dikeyplanda, sedimantolojik analizler için lOO'er gramlık, palinolojik analizleriçin ise 200'er gramlık sediman örneği alınarak Bordeaux <strong>ve</strong> Paris' e gönderilmiştir.- Ana dolguda bulunduğundan söz edilen dikit, dolgudan aşağı taşındıktansonra, karotaj makinası ile içinden dikeyolarak karotlar alınmış<strong>ve</strong> bu örnekler palinolojik analizleri <strong>ve</strong> uranium-thorium yaşlandırması yapılmaküzere Liege Üni<strong>ve</strong>rsitesi'ne gönderilrniştir..- Aynı dikitin üstünden <strong>ve</strong> çevresindeki sedimanlardan alınan örnekler,yine uranium-thorium <strong>ve</strong> Cl4 analizleri için Georgia Üni<strong>ve</strong>rsitesi'neyollanınışlardır.


- Uraniuın-thoriuın yöntemiyle mağaranın oluşum yaşının saptanabilmesiamacıyla duvarlarından <strong>ve</strong> çeşitli noktalardaki sarkıt-dikitlcrdcnalınan örnekler, yukarıda adı geçen üni<strong>ve</strong>rsitelerin laboratuvarıarına gönderilmşlerdir.Böylece çeşitli ülkelerin laboratuvarlarına yollanan örnekler üzerindeyapılacak çalışmalardan karşılaştırmalı sonuçlar alınabilecektir. Bu ise,ınağaranın oluşum süreci, arkeolojik seviyelerinin yaşı <strong>ve</strong> pleistosendekiekolojik durum hakkındaki bilgilerimizin tamamlanmasını sağlayacaktır.PROFİL, PLAN, TOPOGRAFYA ÇALIŞMALARIKazı sırasında profil, kesit, alet çizimleri gibi faaliyetler de sürdürülmüştür.Bunlardan bazılarından yukarıda söz edildiğinden burada tekrarlamıyoruz.Bu çerçe<strong>ve</strong> içindeki en önemli çalışma, mağaranın tümünün çok ayrıntılıbir topografik planının çıkarılmasıdır (Çizim: 8). 1984 yılından bugünedeğin Karain mağarasının topografik planı iki kez çıkarılmıştır.J 4Ne var ki, bu planlar, mağaranın tümünü kapsamadıkları gibi, kabacayapılmışlardı. Bu nedenle de doyurucu değillerdi. Bu yıl ekibirnize katılanBelçikalı Topograf Philippe Lacroix'nın aynı zamanda amatör bir speleologolması, mağaranırı çok ayrıntılı bir topografik planının çıkarılmasını sağlamıştır.İçine normal yollardan girilmesi olanaksız olan mağaradaki tümsokuntu <strong>ve</strong> galerilere, speleolojik yöntemlerle giren Lacroix, bu tür mekanlarıda topografik plana aktarabilmiştir. Bunu gerçekleştirirken çeşitligözler arasındaki bağıntıları da gün ışığına koyabilmiştir. Bu çalışmaylaayrıca, mağaranın bilinen <strong>ve</strong> yeni bulunan tüm mekanları harfler ya damekanm gösterdiği özelliğe göre çeşitli şekillerde adlandırılrnış <strong>ve</strong> topografikplan üzerinde belirtilmişlcrdir.P Ayrıca bu gözlerdeki, özellikle deulaşılması güç kısımlardaki klasik çağlara ait kandil, çanak-çömlek parçalarıyla.insan <strong>ve</strong> hayvan kalıntıları sistemli biçimde toplanmış <strong>ve</strong> bulunduklarınoktalar topografik plana işlenmiştir (Çizim: 8).Yine bu çalışmalar sırasında "E" gözünün yatay planı ayrıca çizilerek,üzerinde eski <strong>ve</strong> yeni kazı yerleri işaretlenmiştir (Çizim: 9).(14) Yalçınkaya, 1988:25, resim 2.(15) Mağaranın "E" gözü olarak adlandırdığımızen önemli boşluğuna, mağarayı bulan <strong>ve</strong> kazılarınıyaparak onu bilim dünyasına sunan MerhumHocamız Prof. Dr. i. Kılıç KÖKTEN'inudınr <strong>ve</strong>rerek "Kökten Salonu" dedik. Ayrıca bazı küçük sokuntular, içlerinde yaşamaktaolan hayvanların adlarıyla isimlendirilmişlerdir. Bunlardan içine girilmesi son derecezor olan bir tanesineise, bu işi gerçekleştirebilen Topograf Philippe Lacroix'nın lükabı olan"Bibiche" adı <strong>ve</strong>rilmiştir.


K.ARAİN ÇEVRESİNİN EKüLüJİSİNE İLİşKİN ÇALIŞMALARYukarıda söz konusu edilen çalışmaların dışında, Karain'in içindebulunduğu kültürel <strong>ve</strong> ekolojik ortamın daha iyi anlaşılabilmesi amacıylaçevredeki mağaralar gezilmiş, bilinenlere yenileri eklenmiştir. Bu mağaralarınbirçoğunun prehistorik <strong>ve</strong> protohistorik çağlara ait buluntuları içermesi,bu yörede yalnızca Karain'in değil, aynı zamanda, MorıtCarmel olayıgibi, insanlığın ilk dönemlerindeki kültür silsilesini bütün aşamalarıyla<strong>ve</strong>rebilecek bir ınağara ağının varlığını gün ışığma koymaktadır.Kültür Bakanlığı, Anıtlar <strong>ve</strong> Müzeler Genel Müdürlüğü'nün izinleriyle,Karain çevresi pleistosen ekolojisinin <strong>ve</strong> bu ekolojik ortam içindekikültür silsilesinin belirlenebilınesi amacıyla Karain'in yakınında bulunanÖküzini'nden de sediman örnekleri alınmış <strong>ve</strong> alınan bu örnekler, sedimantolojik<strong>ve</strong> palinolojik analizlerinin yapılabilmesi için Fransa <strong>ve</strong> Almanya'ya gönderilmişlerdir. Örnek alınması sırasında bu mağaradan elde edilenilk izlenimlere göre burası, avcılık-toplayıcılık ekonomisinden üretim ekonomisinegeçiş sürecine ışık tutabilecek bir mağara olma özelliğini göstermektedir.Esasen Anadolu prehistorik <strong>ve</strong> protohistorik arkeolojisinin bugüniçin en önemli sorunlarından biri, hiç kuşkusuz ki.. geçiş çağlarının(transition) henüz yeterince açıklığa kavuşturulmamış olmasıdır. Bu nedenlede, kanımızca, soruna çözüm getirebilecek ya da. katkıda bulunabileceknitelikteki merkezler üzerinde durmak <strong>ve</strong> araştırmalarda bunlara ağırlık<strong>ve</strong>rmek gerekmektedir. Ne var ki, bu kategori içinde yer alan Öküzini'nin dolgusu hızla tahrip olmaktadır. Tahribatı hızlandıran en büyük nedenlerdenbiri, mağaranın Antalya tra<strong>ve</strong>rten ovasının hemen kenarındayer almasıdır. Mağaraya kolayca girebilen insanlar <strong>ve</strong> özellikle de hayvanlar,doğal etmenlerin yanı sıra bu tahribatın başlıca sorumlularıdır. Budurum göz önünde bulundurulduğunda, Öküzini'nde i<strong>ve</strong>dilikle bir kurtarmakazısının yapılması gereği kendini kuv<strong>ve</strong>tle hissettirmektedir.1990 sezonunda Karain'de ana dolguda <strong>ve</strong> doğu profilinde kazılaradevam edilmesi öngörülmektedir.KAYNAKLARYALÇINKAYA, Işın. 1988 "1986 yılı Karain Kazısı". IX. Kazı Sonuçları Toplantısı I, Eski Eserler<strong>ve</strong> Müzeler Genel Müdürlüğü, Ankara 6-10 Nisan 1987, Ankara, 1988, s. 15-37.YALçıNKAYA, Işın. 1989 "1987 yılı Karam kazısı". X. Kazı Sonuçları Toplantısı l, Kültür <strong>ve</strong>Tabiat Varlıklarını Koruma Başkanlığı, Ankara, 23-27 Mayıs 1988, Ankara, 1989, s. 15­36.YALÇINKAYA, Işın. 1990 "1988 yılı Karain Kazılan". XI. Kazı Sonuçları Toplantısı I, Anıtlar<strong>ve</strong> Müzeler Genel Müdürlüğü, Antalya 18-23 Mayıs 1989, Ankara, 1990, s. 39-57.51


52'.:~u-


"..w ~.;, ,~.;!; ;• w• N~ ~E]53


\\ .. "t.···" , ,~.,-., \~. \ .....-\--".,o'·'-~,54


•~'~ t];s,.-.LD~i •} j f~ ".l:;'';;'• ,"~~h ". ,'i~ ].>~p~~i~ ~t~ ır~ -as.- ," f~ıı,t~-'.t '". H ., ~~ ~-&~~~'~ -. c ~j~ ~ iıJ • >IJj~..._--~_.o~-" C'5 o..~.~ sz ;.; " ~,'o"3o":.: '~-Ş. , ö ,~..o:,,;,~ri o:} ~~ ~ "~j~j~j55


v.'"KARAIN E. SALLE KÖK'fENucr me centraleöRNEK BLOK (ANADOLGU)dolgu bati profili11,1ııl_// /'-- eı,i eieIr'~'I';ljl~1~\.,.lı!I~II!/\I(II~~II,I!~~ıli1!~!!,lil\1 IW," hi 'ilIl,ı.' )•·650YDuvarlar~ana ~aya~karstik$et:ekeoofaaliyeti sır~ınclaE::Ja>tYhScok.5IOIresy,,- da k.ısı!Kollu";alM'sOkle' l<strong>1.</strong>l.HJugram's 1


t:"'il e" ,"3< " oo"," ,." .' " ~::"0_" o~ ~;:.~i~roı'----------_/------------_./ ~~'"57


KARAIN.ıgoEO.Profil12 i•S.2ıın.5.60 .....AHIN +.---5.705.80'"6.00'"AH'"'6.10"' ..AH 7 ...._"..~...,.'!!?_~__._._.....6.20 AH 8 :.. __~AH'630···6kO',f..,~,.~,,~~...6.50'AH 116.90- ..•~H 15.......~...._...Limonit. _ _ _-.~..• __ ._._._•• _ •••• ~.M••_~."•••••••..,~~ Tt _..."_••••__._•••AH136·70- .__ H ._•••••.,... :.:••~•••: •••~•••:_:.;;;;±;;:;;:;:::::J~;:;;;;;;;;;;;;;;""..:irlilı-""~;..;..--"l6.80'" AH14__..__.."--_.._.._---_..-~_.._~.7.00 ~,,~.~..~.~'-"- ~.•.•..~._._ .••.•._ _.'" _ _ _ _._._~Kuar~ BKatkcr+t.J.$ DTr&Y..rt""0ClltliLklariı~öÇizim: 758


zc~'OC[.~ en«~O::~-c'"0059


KE.89LEVHAii,:~~1DP(H12)15:~:~'2i12/9~3~ J1219 @i',~ıH17/11ıo2 3 ı Scrn.62


LEVHA 111KE89H17/72H 17/113117/10,~:4H17/15H17/9, ı~6 H 1719,H 1 77/4 ~ i 1316iio 2 3 4 Sem. a63


LEVHA LVKE.89ii~- __ sf*ı117/9• 2113/12.' ,i12/1,: \ 4~~ 113/16i 17/5-6, i, , ,~\~ 6\ 5 ii ~o 2 3 L 5em.H17/364


LEVHA VKE.891H17/7• 2117/8~3H17/1Q~4117195112/116112114Q 2 3 Scm.65


KE.89lEVHAVi11121152112/153J12/ 8,112/125H17/10611218,:::-'. ""o:."-:?':. 7112/10i8H 17/5o 2 3 ı 5cm.i66


LEVHAVIIKE.891i12/92H 17153H1717,, 4i~t H 17195H17/BH 1713o 2 3 45 cm.67


KE.B9LEVHAVIII1i 17132H 17/93 i 12112i1216,~5H17/4H17/3•r'Jif8!IT7H 171268


KE.89LEVHAiX• 1112/9.2112192 3~~ı4 5cm.69


KE.B9DP (H12}/192H 17113DP (H12)1 144DP(H12)/195H17/2o 2 3 4 Scrn.70


1989 YILI ÇAYÖNÜ KAZıLARıMehmet ÖZDOGAN*Aslı ÖZDOGANMichael DAVIS1989 yılı çalışmaları ile Çayönü Höyüğü'nün, dalıa önceki yıllardaele alınmamış kuzey kesimindeki çanak çömlekli Neolitik Çağ'a ait olankesimi ele alınmıştır. Bilim dünyasında "İlk Köy Toplulukları Dönemi"ya da "çanak çömlek öncesi Neolitik Çağ" buluntuları ile tanınan Çayönüyerleşmesi böylelikle yepyeni bir boyut dalıa kazanmıştır. Çanak çömleksizdöneme ait Çayönü Höyüğü'nün kuzeyeteğinde, tümü ile ayrı bir höyükleşmegösteren çanak çömlekli yerleşmenin bulunabilen en üst tabakalarıHalaf kültürünün hemen önce gelen <strong>ve</strong> gerek güney <strong>ve</strong> güneydoğuAnadolu, gerekse Kafkaslar ile benzerlikgösteren "Koyu Yüzlü Açkılı"çanak çömlek ile belirlenmiştir. Bu kültür katının altında, benzerleri YÜmüktepeXXıı-xıv. tabakalardan bilinen, ancak bu bölge için yeni olanfarklı bir kültür katı saptanmıştır. Çukurova bölgesi ile Çayönü'nün bulunduğuErgani ovası arasındaki bu benzerlik, yakın doğu'da ilk boyabezemeli çanak çöınleğin gelişim <strong>ve</strong> yayılıını açısından büyük bir önem taşımaktadır.1989 yılı çalışmalarının ikinci önemli sonucu da Çayönü yerleşmesinineski topoğrafyası ile ilgilidir; höyüğün birbirinden bağımsız iki doğal tepeüzerinde geliştiği kesinlik kazanmış <strong>ve</strong> ilk tespitlere göre iki tepenin arasındabir vadinin bulunduğu anlaşılmış, vadide de bir akarsuyun geçme olasılığıortaya çıkmıştır.İlk köy toplulukları döneınini yakın doğu'da en iyi temsilcisi olanÇayönü yerleşmesinin ileriki kuşaklara iyi <strong>ve</strong> anlaşılabilir bir şekilde kalmasıiçin yerleşmenin sit olarak düzenlenmesi <strong>ve</strong> en geniş anlamı ile tarımınbaşlangıcını yansıtan bir müze haline gelebilmesi için 1989 yılında projeçalışmalarınabaşlanmıştır.(*) Doç. Dr. Mehmet ÖZDOG-AN, İstanbul Üni<strong>ve</strong>rsitesi Edebiyat Fakültesi, PrehistoryaAnabilim Dalı, 34459 iSTANBUL.71


1- ÇAYÖNÜ 1989 YILI ÇALIŞMALARIİLE İLGİLİGENEL BİLGİDiyarbakır ili, Ergani ilçesi, Ses<strong>ve</strong>renpınar (Hilar) köyü yakınlarındakiÇayönü Tepesi'nde, İstanbul Üni<strong>ve</strong>rsitesi Prehistorya Anabilim Dalı adınayapmakta olduğumuz arkeolojik kazı çalışmalarının 14. dönemi 20 Temmuz'dabaşlamış <strong>ve</strong> 24 Ağustos tarihinde sona ermiştir. Çalışmalarımız,önceki yınarda olduğu gibi, yurt içi <strong>ve</strong> yurt dışından .bir çok bilimsel kurumunkatılınu ile sürdürülen geniş kapsamlı "Güneydoğu Anadolu PrehistoryaProjesi" çerçe<strong>ve</strong>sinde sürdürülmüştür. Bu yılık. Çayönü kazılarınınparasal desteğinin büyük bir bölümü Kültür Bakanlığı, Kültür <strong>ve</strong> TabiatVarlıklarını Koruma Başkanlığı, İstanbul üni<strong>ve</strong>rsitesi Araştırma Fonu <strong>ve</strong>İstanbul üni<strong>ve</strong>rsitesi Dekanlığı tarafından karşılanmış, ayrıca DiyarbakırShell de çalışmalarınııza çeşitli yönlerde katkıda bulunmuştur; söz konusukuruluşlara <strong>ve</strong> Diyarbakır Shell Müdürü Mr. Ted Ridley'e ekibimiz adınateşekkür borçluyuz. Her yıl olduğu gibi Diyarbakır <strong>ve</strong> Ergani'de, baştaValilik Makamı olınak üzere, kamu kuruluşları <strong>ve</strong> dostlarımızın yardıın<strong>ve</strong> yakın ilgisini gördük; çalışmalarımızınher aşamasında bize kolaylık sağlıyankişi <strong>ve</strong> kuruluşlara teşekkür ederiz.Kazı ekibi Doç.Dr. Mehınet Özdoğan'ın başkanlığında, alan yöneticisiolarak Aslı Özdoğan, Y. Mimar Alpaslan Koyurılu, Fotoğrafçı Ahmet Boratav,Çizimci Bengü Kılıçbeyli, Uzman Michael Davis, Arkeolog DilekBüyükdora, Arkeolog Ahmet Demirtaş, Prehistorya öğrencileri Ebru Altan,Bekir Gürdil, Nurcan Yalman, Necmi Karul, Ayşegül Ergene'denoluşmuş, Kültür Bakanlığı'nı Mustafa Baysal temsil etmiştir.2- 1989 YILI ÇALIŞMALARININ AMACIÇayönü yerleşmesi 5 bin metrekareyi bulan kazı alanı ile yakın doğuda ilk tanmcı köy toplulukları dönemini en iyi <strong>ve</strong> çeşitli yönleri ile tanıtankazı yeri duruınundadır. Buna rağmen, Çayönü tepesinde açılan her yenialan bize, bu tanımadığımız kültürün yeni bir boyutunu daha kazandırmakta,insan kültür tarihinin bu dönemi ile ilgili bilgilerimizin ne denli az<strong>ve</strong> yanılgılar ile dolu olduğunu göstermektedir. Güneydoğu Anadolu'nunÇayönü kültürü ile ilgili olarak ortaya çıkartmış olduğumuz birçok ayrıntıyakarşılık, esas ile ilgili olarak bilmediğimizbirçok sorun da ortadadır.Bu sonınların başında bu ilginç kültürün ne şekilde sona erdiği <strong>ve</strong> çanakçömlek kullanımına nasıl geçildiği gelmektedir. Çayönü tepesinde mimarigelişimi <strong>ve</strong> yerleşme düzenini anlamak için 4 yıldır sürdürdüğümüz programın1988 yılında bitmiş olmasından yararlanarak, 1989 yılında bu sorunlaraçözüm bulabileceğimiz kesimlerde yeni bir kazı programı başlatmayı uygunbulduk.72


Daha Çayönü tepesinde ilk yüzey toplamasının yapıldığı tarihten itibaren" höyüğüıı eteklerinde çanak çömlekli dönemlere ait başka yerleşmebirimlerinin olduğu bilinmekteydi; yüzey malzemesi üzerinde yapılan ilkbelirlemelerde höyüğün eteklerinde Kalkolitik <strong>ve</strong> Tunç çağı yerleşmelerininbulunduğunu göstermişti. Kazı çalışmalarının ağırlığını çanak çömleköncesi yerleşme almış olduğundan, 1972 <strong>ve</strong> 1979 yılındaki küçük sondajlardışında çanak çömlekli alana dokunulmamış, yalnızca 1987 <strong>ve</strong> 1988 yıllarındasınırlı bir çalışma yapılmıştı. Özellikle 1987 yılı çalışmaları çanakçömleksiz çayönü höyüğünün çevresindeki çanak çömlekli yerleşmelerin,önceden sandığımizdan çok daha karmaşık bir yapıda olduğu, Kalkolitik<strong>ve</strong> İlk Tunç çağı'nın yanı sıra Neolitik <strong>ve</strong> Demir Çağ'a ait dolguların dabulunduğu ortaya çıkmıştı. Yine daha önceki yıllarda yapmış olduğumuzçalışmalar, çanak çömleksiz çayönü yerleşmesinin, höyüğün kuzeyinedoğru dik bir yamaçla indiğini <strong>ve</strong> bu kesimde bir terasının olduğunu göstermişti.çayönü lıöyüğünün üst kısımlarının kazı öncesi dönemde tahripolduğunu bildiğimizden, höyüğün kuzey kesiminde çanak çömleksiz yerleşmenin,esas höyükte elimize geçmeyen en son dönemlerini bulma <strong>ve</strong>çanak çömlekli Neolitik Çağ'a geçiş sürecini de saptama olasılığı ortayaçıkmıştı. Bu nedenle, 1989 yılı çalışmaları:i - Olabildiğince geniş bir alan içinde höyüğün kuzey kesiminin açılması<strong>ve</strong> böylelikle çanak çömlekli yerleşme katlarmın durumununanlaşılması,2- Neolitik çanak çömleğin incelenmesi <strong>ve</strong> gelişim sürecinin belirlenmesi,3- çayönü höyüğün eski topoğrafyasının anlaşılması,4- Yerleşmenin kuzey sınırının bulunması <strong>ve</strong> özellikle, kuzeyde tarlalarmaltmda da devam edip etmediğinin belirlenmesi,5- Olanaklar el <strong>ve</strong>rdiği ölçüde derinleşilerek, kuzey kesimde çanak çömleksizhöyüğün teraslarına varılması <strong>ve</strong> en eski çömlekçiliğin buradaolup olmadığının tahkiki amaçlarına yönelik olarak planlanmıştır.3- KAZI UYGULAMASIYukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda, çayönü yerleşmesinindoğu kesiminin kuzeyinde, hemen çanak çömleksiz höyüğüu sınırmdan başlamaküzere, 24-26/ İ-G plankarelerinde 9 açma biriminde çalışılmış, ayrıca1979 yılında başlamış olan 28 İ açmasında da kazıya yeniden başlan-73


mıştır. Kazı alanlarından 24 İ <strong>ve</strong> 24 G dışındakilerde yatayolarak tüm biryapı katımn açılmasına çalışılmış, 24 İ açmasının batı yarısında, 5 x lO m likbir alanda çanak çömleksiz tabakalara kadar iniImiş, 24 G açmasının kuzeybatıçeyreğinde ise, 5x5 m lik bir alanda derin sondaj yapılmıştır.a) TabakalaıımaKazı alanının 28 İ açması dışında kalan kesimiııin, çanak çömleksizhöyüğün kuzey terası üzerine yerleşmiş, gene Neolitik Çağ'a ait, çanakçömlekli bir höyüğe ait olduğu, 28 İ açmasının ise, bu höyüğüıı dışında,daha sonra gelişen 2. bin <strong>ve</strong> Demir Çağ'a ait olduğu anlaşılmıştır. Bu nedeııleaşağıda özet olarak <strong>ve</strong>rilecek tabakalanma, 28 İ açması dışındaki diğerkazı alaıılarını kapsamaktadır. Aynca eıı kuzeyaçma dizisini oluşturan24-26 G açmalanııda da kalın bir yamaç akıntısı saptanmıştır. Elde edilen<strong>ve</strong>riler şu şekilde özetlenebilir;ı. Tabaka: Doğal aşınma <strong>ve</strong> tarla sürme ile tahrip olmuş <strong>ve</strong> yüzeytoprağı ile karışık durumda, plan <strong>ve</strong>rmeyen duvar <strong>ve</strong> döşeme parçaları.2. Tabaka; Güney tarafı çanak çömleksiz höyüğün yamacına yaslanmış<strong>ve</strong> kısmen keserek içine yerleşmiş, doğu <strong>ve</strong> batı tarafları kalın teras duvarlarıile çevrili, kuzeyi ise doğal aşınma ile yok olmuş büyük bir yapıkompleksi. Yapının ele geçen kısmı, yaklaşık olarak 15 x 25 m'lik bir alanıkaplamaktadır. Hemen hemen orta yerinde dar bir yol ya da geçit bulunmakta,bunun her iki yanında ise geniş avlular <strong>ve</strong> küçük mekanlar yer almaktadır.Duvarlar yer yer 3 taş sırası yükseklikte bulunmuş, üst yapınınkerpiç olduğu iç dolgulardan anlaşılmıştır. Her ne kadar duvarlarda moloztaş harçsız olarak kullanılmışsa da duvar örgü tekniği açısından çanakçömleksiz çayönü evresinden oldukça farklı özellikler göstermiştir. Duvarlarındış yüzleri daha özenli olarak örülmüş, duvar kalınlığının iç kısmı isemoloz taş ile doldurulmuştur. Yer yer duvar yüzleri küçük niş ya da girintilerile güçlendirilmiştir.Yapıda görülen ilginç bir duvar örgü tekniği de bazı duvarların dışyüzlerinin dikeyolarak yerleştirilmiş taş blokları ile desteklenmiş olmasıdır.Yapı topluluğunda geniş bir yer tutan avlu tabanları, bazen düz toprakolarak bırakılmış, bazen de avlu tabanıarına kaba moloz taş dökülmüştür.Taş döşeli kısımların kenarları daha iri taşlardan oluşan diziler ile sınırlanmıştır.Avlularda, daha özenle döşenmiş küçük sekiler, işlikler mevcuttur;sekilerden birinin üzerinde, bozuk durumda bir ocak bulunmuştur.74


Yapının kendi içinde bazı onarım <strong>ve</strong> yenileme evreleri olduğu anlaşılmaktadır.Onarımlar sırasında yapı planında bazı değişiklikler olmuş,özellikle yapı topluluğunun ortasındaki geçiş kısıııının daraltıldığı görülmüştür.Yapının gerek doğu, gerekse batı yönündeki teras duvarları, yapınıniç duvarlarına oranla çok daha özenli olarak yapılmıştır. Özellikle doğuteras duvarı 5 taş dizisi yüksekliğine kadar korunmuş <strong>ve</strong> hafif şevli olarakörülmüştür. Batıdaki teras duvarı ise daha iri taş bloklarından <strong>ve</strong> köşeliolarak yapılmıştır. Teras duvarlarının varlığı, höyüğün eski topoğrafyasındadoğu <strong>ve</strong> batı yönlerinde bir eğim olduğunu göstermektedir.3. Tabaka: İkinci tabaka yapılarının içinde derinleşilen alanlarda 3.tabaka olarak tanımladığımız yapı kalıntılarına rastlanmıştır. Kazı alanındaesas olarak teras duvarlarının dışında derinleşilmiştir; ancak bu kesimlerde3. tabakaya ait izlerin bulunmayışı, her iki yapı katırun da aynı alanıkullanmış olduğunu göstermektedir. Kazı alanının tümünde 3. tabakayairiilmemiş ancak bazı avlu <strong>ve</strong> mekan içlerinde derinleşilerek açılmıştır; bunedenle bu tabakadaki yapıların tam planına sahip değiliz. Anlaşıldığı kadarıile 2. tabakadaki teras duvarlarının ilk yapımı bu tabakaya aittir, ancakyapıların duvarları daha ince <strong>ve</strong> basittir. Yer yer iri çay taşları, bazen demoloz taş kullanılmış, köşeler bazen yuvarlatılmıştır. Yapı yönlerinin 2.tabakadan belirli bir açı farkı olduğıı görülmektedir.4. Tabaka: Bu tabakaya yalnızca teras duvarlarının dışında, 26 H<strong>ve</strong> 24 İ açmalarında inılmiş, belirli bir mimariye rastlanmamıştır. 24 İ açmasındabu tabaka yalnızca akıntı toprağı ile belirlenmiştir; 24 H açmasındaise bol miktarda kerpiç döküntüsü <strong>ve</strong> yanmış parçalara rastlanmış, butabakaya girilmeden kazı terk edilmiştir.5. Tabaka: Bu tabakaya yalmzca 24 İ açmasındaki derin sondajdainilmiş, bir taş temel ile bozuk durumda taş döşemeye rastlanmıştır. 24H açmasındaki akıntı toprağı da bu tabakaya ait olabilir.6. Tabaka: Bu tabakaya da yalnızca 24 İ açmasındaki sondajda inilmiş,sondajın doğu kısmında, 2. tabaka teras duvarına yakm bir yerde, üstlerden yuvarlanmış gibi duran büyük taş bloklara rastlanmış, bazı yanık izleride görülmüştür.7. Tabaka: Yine yalnızca 24 İ açmasındaki sondajda rastlanmış <strong>ve</strong> buyılki kazı çalışmalarının en alt düzlemi olarak bırakılmıştır. Her ne kadarbu tabakanın içinde derinleşilmemişse de varılmış olan düz1emin çanakçömleksiz Neolitik Çağ'a ait olduğıı belli olmuştur. Böylelikle kazı amacınavarmış, çanak çömleksiz dönemde kuzeye doğru uzanan bir terasın varlığı75


da kesinlik kazanmıştır. Şimdilik vanlmış olan düzlernin çanak çömleksizdönemin hangi evresine ait olduğunu söyleyebilecek durumda değiliz, ancak,yukarıda amaçlar bölümünde de belirtilmiş olduğu gibi, gerek eski höyüğünboyutlarının anlaşılması <strong>ve</strong> gerekse çayönü yerleşmesinindüzenininsaptanması açısından bu terasın varlığı büyük bir önem taşımaktadır. Geneyukarıda belirtilmiş olduğu gibi bu kesimde çanak çömleksiz dönemdençanak çömlekli bir kültüre geçiş sürecini de bulrnayı ummaktayız.24 G Sondajındaki tabakalanma: Kazı alanının en kuzeyinde açılmışolan derin sondajdaki katmanları, esas höyüğe şu anda bağlamak olasıdeğildir. Bu bakımdan bunları ayrı olarak ele almak daha doğrudur: Busondaja, üstte kalm bir akmtı molozu saptanımştır ki, bu da kazı alanınıngüneyinde höyük konisinin oldukça yüksek olduğu görüşünü desteklemektedir.Bunun altında, çanak çömlekli döneme ait, kendi içinde en az 3 yenileme<strong>ve</strong> onarım evresi olan, hafif şevli olarak örülmüş <strong>ve</strong> yüzü batıya bakanbir teras duvarı bulunmuştur. Kazı alaııı çok dar olduğu için, bu teras duvarınınaynı zamanda bir çevre duvarı da olup olmadığı bu yıl için anlaşılmarınştır.Ancak teras duvarının alt sıraları, esas çanak çömleksiz höyüktebulmuş olduğumuz ana toprak düzeyinden i m kadar daha derine inmekte,böylelikle bu kesimde bir çukurluğun olduğu da kesinlik kazanmaktadır.Bu teras duvarının altında çok kil <strong>ve</strong> kum içeren, az çanak çönılekli birdolguya daha rastlanmıştır; ilk belirlemeler bu dolgunun su ile taşındığı yada biriktiği şeklindedir. Kazı alaııı çok darlaştığından bu düzlemde terkedilmiştir.28 İ Açması: i 979 yılından başlanmış olan açma bu yıl yeniden temizlenmiş<strong>ve</strong> Demir çağ malzemesi <strong>ve</strong>ren ı. tabaka dolgusu kaldırılmıştır. Budolgunun altında gene Demir çağ malzemesi <strong>ve</strong>ren bir yapı katına rastlandığındanaçma, şimdilik terk edilmiştir. Bu açmadaki Demir çağ katınanlarıNeolitik höyüğün bu kesime kadar uzanmadığını, olasılıkla İlk TunçÇağı'ndabaşlayan yerleşimin Demir Çağı içine kadar bu kesimde yükseldiğinigöstermiştir.4- KÜLTÜR SÜRECİDaha önceki yıllarda yapmış olduğumuz çalışmalar, Çayönü höyüğünde,çanak çömleksiz Neolitik yerleşmenin yanmda Doğu <strong>ve</strong> GüneydoğuAnadolu'nun çeşitli yerlerinden tanıdığımız en eski çanak çömleğin benzerlerini<strong>ve</strong>ren bir başka höyükleşme sürecinin daha olduğunu göstermişti.Bu yıla kadar bu kesimden elde ettiğimiz çanak çömlek, ana çizgileri ile'Amik ovasının A <strong>ve</strong> B kültür evrelerinde ','Koyu Yüzlü Açkılı Çanak Çömlek(DFBW)" olarak tanımlanan mallar 'ile yakından benzeşmekte, yine76


Keban bölgesinde Tülintepe .kazılarmdan.da aynı malzemeyi-tanımaktaydık.Ancak, ilginç olan çayönü'nde bu malzemenin boya bezemeli çanakçömlekile birlikte bulunmaliliş olmasıydı; Ergani ovası gibi'Halaf<strong>ve</strong>Obeidkültür bölgesi içinde yer alanbir bölgede boya' bezcmeli çanakçömleğinbulunmayışı, bukültiirlerdendaha eski bir evrenin ~arlığlıııdüşündürmek~teydi.rNitekimÇayönü'nde, yüzeye yakın katmanlarda Raia:e türütek birparça da ·buhınmuştu.'·'[•.. i98~ yılı çalışmalarında geniş olarak açılan l<strong>ve</strong>2: t~bakal;rt:iinıui1ebu"KoyıiYüzIii Açkilı Çanak Çömlek "türünü <strong>ve</strong>rmiş.ebunlar ile birIil


5- HÖYÜOÜN ESKİ TOPOORAFYASIçayönü höyüğünün doğu <strong>ve</strong> batı kesimleri arasında bir uyumsuzlukolduğu kazının ilk yıllarından beri bilinmekte, ancak bunun nedenleri deanlaşılam.amaktaydı. Bu yıl yapmış olduğumuz iki sondaj, bugün tek birtepe gibi duran çayönü höyüğünün ilk kurulduğu dönemlerde iki tepedenoluştuğunu <strong>ve</strong> aralarında, olasılıkla bir nelıir bulunduğunu açıkca ortayakoymuştur. Olasılılda halim çayönü tepesinin doğusundan geçen Bestakotderesi, daha önceleri bu iki tepe arasmdan akmakta iken, yerleşmeningelişmesi <strong>ve</strong> yatağının dolması nedeni ile, Kalkolitik çağ içinde yatağınıdoğuyakaydırnuştır.Höyük topoğrafyası ile ilgili olarak ortaya çıkan ikinci önemli sonuççayönü tepesinin esasında çok daha yüksek bir koniye sahip olduğu, bununDemir Çağı'ndan sonraki bir dönemde, bilinmeyen bir neden ile tesviyeedilerek bugünkü şeklini aldığıdır. Bu durum, diğer Yakın Doğu höyüklerindeerişilmesi çok güç olan çanak çömleksiz Neolitik katmanların,yani höyüğün en eski tabakalarmın yüzeye çıkması gibi bir olumlu sonucuda olıııuştur. Bu yıl yapmış olduğumuz değeriendirmeler Çayönü tepesindeçanak çömlekli Neolitik Çağ'ın yanı sıra Kalkolitik, ilk Tunç, 2. bin <strong>ve</strong>Demir Çağı kültürlerinin de olduğunu açıkca göstermiştir. Tepedeki bugeç yerleşmelerin gelişim süreci ancak ileriki yıllarda yapılacak çalışmalarile tam olarak anlaşılacaktır.78


.,.A'"'-E •Co!loen .-00 cen !l"~~'::::ı cz •.'oC ~!l ~>-~


Resim: 2a- çayönü 1989 kazı alanının genel görünüşü, kuzeybatıdanResim: 2b- 2. tabaka yapı topluluğunun genel görünüşü80


Resim: 3a- 2. tabakanın genel görünüşüResim: 3b-2. tabakaya ait yol <strong>ve</strong> taş blokaj81


Resim: 4a- 2. tabakanın a <strong>ve</strong> lı yenileme evreleriResim: 4b-2a tabakasına ait avludan bir ayrıntı82


Resim : 5a- Çanak çömlekli <strong>ve</strong> çanak çömleksiz höyük arasındaki yamaç eğimi <strong>ve</strong> terasduvarları, 2-5. tabakalar.Resim: 5b-Derinsondaj <strong>ve</strong> eski teras duvan83


Resim: 6a- 2. tabaka çanak çömleğiResim: 6b- 3-4. tabaka çanak çömleği84


Resim: 7a- Hassuna türü "husking tray"parçasıResim: 7b- 4. tabaka kırmızı boya bezeldiçanak çömlekResim: 7e- 2. tabaka kil heykeleiklerResim: 7dc2. tabaka kil beykeleikler85


.N""",__,rtH86


HÖYÜCEK KAZILARI - 1989Refik DURU·. Burdur yöresinde 1976 yılında başladığımiz arkeolojik araştırmalarınilk bölümünü 1988 yılında sonuçlandırrnış <strong>ve</strong> Kuruçay Höyüğü kazılarmbitirmiştik, Kuruçay kazılanıun son yıllarında, bölgenin güney kesimlerindeyüzeyaraştırmaları yapmış <strong>ve</strong> bu arada Bucak ilçesi yakınlarındaki Höyücekhöyüğürıün (Bundan sonra sadece Höyücek olarak anılacaktır) üzerindetopladığımız malzeme içinde, Kuruçay'dan tanıdıklarımız yanında,Burdur Bölgesi'nden tanmmayan keramik <strong>ve</strong> bazı küçük buluntular olduğunugörmüş <strong>ve</strong> bu buluntuların yardımıyla Kuruçay kazıları ile ortaya çıkan<strong>ve</strong> genelolarak Burdur Bölgesi kültürlerinin bazı sorunlarının çözümlenebileceğini,özellikle Erken Neolitik çağ <strong>ve</strong> keramiğin oıtaya çıkış Sürecininanlaşılabileceğini düşünmüştük. Durumu Eski Eserler <strong>ve</strong> Müzeler GenelMüdürlüğü'ne ilettik. Genel Müdürlüğün izin <strong>ve</strong> ayırdığı ödenekle, BurdurMüzesi Müdürlüğü adına <strong>ve</strong> başkanlığı altında, bizim bilimsel başkanlığımız<strong>ve</strong> sorumluluğumuzda, i Ağustos 1989 tarihinde çalışmalara başlandı<strong>ve</strong> LO Eylül'e kadar devam edildi. t.ü. Edebiyat Fakültesi Dekanlığı,Türk Tarih Kurumu Başkanlığı <strong>ve</strong> Türkiye Turing <strong>ve</strong> Otomobil KuruımıBaşkanlıklarının da parasal katkı yaptıkları kazılar, Burdur Müzesi MüdürüSelçuk Başer ile ortak başkanlığımızda,Dr. Gülsün Umurtak, arkeologlarMuharrem Kıcı, Hakan Özçelik, öğrencilerimiz Hande Altan, FerahnurGü<strong>ve</strong>n <strong>ve</strong> Mustafa Avci'dan oluşan bir ekip tarafından yürütüldü.Kazıların gerçekleşmesi için değerli yardım <strong>ve</strong> katkılarından dolayı yukarıdaadlarını saydığımız kurumların yöneticileriyle, meslektaşını SelçukBaşer <strong>ve</strong> kazı kurulumuzun değerli üyelerine içten teşekkürlerimi sunanın.Höyücek Burdur iline bağlı Bucak ilçesinin 7 km batısında, Burdur­Antalya kara yolu üzerinde, Bucak sapağının hemen batısında, yola 100m uzaklıkta küçük <strong>ve</strong> alçak bir höyüktür. Yerleşme yer', çevresindeki tar-(*) Prof. Dr. Refik DURU, Yazanlar Sok. 2/681070 Suadiye j iSTANBUL.87


lalardan sadece 3.50 m yüksekliğinde olduğundan, uzaktan seçebilmek çokzordur (Resim: l). Tarla sahipleri, yörede su kuyulan için açtıklan çukurlarda,yüzeyden 3-4 m aşağıya kadar olan birikimde, keramik bulduklarınısöylemektedirler. Bu nedenle yerleşmenin gerçek birikim konisinin yüksekliğinin,görünenden bir hayli fazla olduğu tahmin edilebilir. Tarım nedeniylekeramik geniş bir alana yayıldığından, höyüğün biçimi konusundahiçbir tahmin yapamıyoruz.Kazılara höyüğün en yüksek kesimi olan J / 7 karesinde başlandı.Daha sorıra J / 8 <strong>ve</strong> J /5 kareleri de kazıldı (Resim: 2). Yüzeyden itibarenyoğun bir moloz <strong>ve</strong> yanık kerpiçlerle karşılaşıldı. Yer yer, -<strong>1.</strong>50 m'yekadar devam eden bu karışık birikim içinde, yerleşmelere işaret eden birtabakalaşma olgusuna rastlanılmadı. Sadece J / 5 karesinde, -1 m dolaylarındabazı taş <strong>ve</strong> yanmış kerpiçlerden düzenli temel parçaları ele geçti.J /7-8 karelerinde - ı .50 m'den sonra yoğun şekilde ince dal <strong>ve</strong> ağaç parçalarıçıkmağa başladı. Bu çukurlarda inilen en derin nokta olan -2.50m'lere kadar, ağaç parçaları gelmeğe devam etti. Ele geçen yüzlerce dalparçası, ortalama i 5-20 cm uzunluğunda <strong>ve</strong> 3--4 cm çapındaydı (Lü. OrmanFakültesi'nden Sayın Prof.Dr. Burhan Aytuğ, parçaların 3--4 yaşındakimeşe ağaçlarına ait olduğunu <strong>ve</strong> tümüyle kireçleştiğini, içlerinde karbonizehiçbir hücre kalmadığıııı bildirmiştir. Kendisine bu saptamaları içiniçten teşekkür1erimizi sunarız). Ağaç <strong>ve</strong>ya dal parçaları tümüyle karışıkhaldeydi; külübe ya da çit yapılara ait olabileceklerini gösteren hiçbir kanıtbulunmadığı gibi, buraya süpürülerek- sürüklenerek atıldıklarını düşündürecekşekilde idiler. . . .İlk kazı mevsimi sonunda, Höyücek'te kazılan üç çukurda da, düzenlibir tabakalaşma saptanamamıştır. J / 7 <strong>ve</strong> J / 8 karelerinde yıkıntımolozu <strong>ve</strong> ağaçlı birikimin derine batarak gelişmesinde (Resim: 3), büyükolasılıkla bu iki kazı alanının, höyüğün orijinal şekline göre, doğu yamacadüştüğü anlaşılmaktadır. J / 5 karesi,höyüğün tepe kesimine büyük olasılıkladaha yakıııdı. Durumun yeni kazı mevsiminde açıklık kazanacağınıumuyoruz.Buluntu bakımından Höyücek çok zengindir. Yüzeyden, keramik dışında,çok sayıda taş keski <strong>ve</strong> hatta pişıniş topraktan insan figürinleri toplanmıştır.Kazılarda da bir hayli küçük buluntu <strong>ve</strong> keramik ele geçti. Ancakne var ki, bütün bu malzeme, höyüğün tabakalaşma durumu belli olmadığından,doğru şekilde sıralanarnamaktadır.Keramik bol <strong>ve</strong> çeşitlidir. Bulunanların büyük çoğuuluğunu ilk kezHöyücek'ten tanıdığımız değişik bir tür oluşturmaktadır. Bu keramikte88


hamur koyu kah<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>ya gri renktedir <strong>ve</strong> kapların ağızlarına yakın kesimlerinde,içte, dışta <strong>ve</strong>ya hem içte hem dışta olmak üzere dikine kalınca kabartmalarbulunmaktadır (Resim: 4/ 3). Bu kabartmaların bellirli aralarla.tekrarettiği anlaşılmıştır.Pek çok parçada kırılma, tam bu kabartıların altındaolduğundan, bu durumun kapların yapını teknikleriyle ilgili olduğu <strong>ve</strong>. killevhalarla bitirilen üst kesimine, levhalarınbitişme yerlerinin kuv<strong>ve</strong>tlendirilmesiiçin dikine ek kil topaklarının yapıştırıldığı akla gelmektedir.Diğer özgün keramik türleri arasında, ağızların iç tarafına dolu iricetutamakların yerleştirildiği tabak <strong>ve</strong>ya çanaklar1a (Resim: 4/1,2), üzerinde.gerçek kabartma süslemenin bulunduğu mallar önemli bir yer tutar.Kabartmalar karın üzerinde <strong>ve</strong>ya kapların ağızlarına yakın kesimlerindeyer almaktadır <strong>ve</strong> insan betimleri, hayvan başı-boynuzu gibi figüratif, yada anlamı belirsiz şekiller halindedir.Höyücek'e has gibi görünen bir başka grup keramik üzerinde, sivriuçlu bir aletle yapılmış çentik <strong>ve</strong>ya nokta süsleme vardır.Sonuncu keramik türü, Kuruçay <strong>ve</strong> Hacılar'dan çok iyi bilinen boyabezenieli <strong>ve</strong>yabezemesiz Erken Kalkolitik çağ (EKÇ) mallarıdır.Yukarıda kısaca tanunlamaya çalıştığımız keramik, büyük oranda,Höyücek'e özgü gibidir. Bugünkü bilgilerimizle ağız kesiminde kabartılarıolan keramik, Anadolu'nun başka bir merkezinden tanınmamaktadır. Çokyakın olmakla birlikte, kuzeydeki komşu Burdur Bölgesi'nde, bunlardanhemen hiç bulunmamış olması ilginçtir. Tamamiyle yerel bir üretim tekniğisöz konusu olmalıdır. Üzeri kabartma bezemeli keramik de BurdurBölgesi'nde pek sevilen bir yapım değildir. Çentikli keramik için de aynışeyleri söyleyebiliriz. Burdur Bölgesi ile ilişkili keramik sadece kırmızıastarlı <strong>ve</strong>ya kırmızı boya bezemeli parçalardır <strong>ve</strong> bunlar büyük olasılıklakuzeyden buraya getirilmişlerdir.Pişmiş toprak eserler içinde insan figürinleri önemli bir yer tutar.Höyük yüzeyinden, inilen en derin düzeylere kadar olan birikimde. bazılarıKuruçay / Hacılar kültür grubundan çok iyi tanınan, ayakta duran steatopikkadın betimleriyle, bazıları Anadolu'daşimdiye dek pek rastlanmannş pekçok figürin bulunıriuştur. Höyücek'eözgü figürinler genellikle, oturan yahutbağdaş kuran iri vücutlu kadınları tasvir etmektedir. Ayrıntılar hemenhiç belirtilmemiş, kolların göğüs önünde tutulduğu şematik şekilde gösterilmiştir.İlginç bir özellik olarak bu tiplerde başlar, uzun sopa biçimlidir<strong>ve</strong> omuzlar arasında açılan deliklere sokıılacak şekilde yapılmışlardır.Birkaç figürin ise çok şematize edihniştir <strong>ve</strong> İlkTunç Çağı'nda Anadolu'dayaygınlaşacak yassı keman idollerin ön tipleri görünümdedirler.89


Değişik tipteki figürinler <strong>ve</strong> idoller arasında kuşkusuz bir tarih farkıolmalıdır. Ancak mimari durum belirsiz olduğu için bunların hangilerinindaha eski olduğunu <strong>ve</strong>ya sıralanış durumunu bilmiyoruz. Ancak bizcestcatopik <strong>ve</strong> doğal betimlenen figürinler daha eskidir. Çünkü bu tiplerBurdur Bölgesi'nde Erken Neolitik Çağ'dan (ENÇ) beri kullanılmışlardır.Çukurlarda üst karışık katmanlarda üçü taş, biri kilden olmak üzeredört damga mühür bulunmuştur. Üzerinde geometrik derin oluk desenlerbulunan mühürlerin tam paralelleri, Hacılar'da EKÇ katlarında görülmüştür.Yüzeyde <strong>ve</strong> kazı sırasında 100 den fazla taş keski <strong>ve</strong>ya baltacık bulunmuştur.Ayrıca, keskilerin içlerine geçirilerek kullanılması için hazırlanan,boynuz saplardan da, bir hayli ele geçmiştir.Taş eserler arasında sonuncu buluntu türü boncuklardır. Bunlarınçoğu, yüzeye yakın olan yanık kerpiç yığınları içinden gelmişlerdir.Sonuç olarak, 1989 yılı Höyücek kazılarında gele geçenler, kazılarabaşlamadan önce beklediğimiz kültürlere ait olmamakla beraber, çok ilginç<strong>ve</strong> orijinal buluntulardır. Keramik <strong>ve</strong> pişmiş toprak figürinler özellikledikkat çekicidir <strong>ve</strong> bunlardan çoğu, Anadolu tarih öncesi kültürlerindentanınmamaktadırlar. Bunları tarihlernek <strong>ve</strong> göreceli olarak sıralamak pekkolay değildir. Özellikle mimari durumun belli olmaması bunların eskilikyenilikilişkilerini belirsiz kılmaktadır. Bu arada Burdur Bölgesi'nden tanıdığımızbazı keramik türleri, figür stilleri <strong>ve</strong> taş mühürlerin tümünün EKÇ'ye ait olduklarını dikkate alırsak, Höyücek buluntularından büyük birkısımnın da aynı döneme ait olacaklarını düşünebiliriz. Ancak bu konudakesin konuşmak istemiyor, özellikle özgün keramik türlerinin tarilılenmesiiçin, önümüzdeki yıllarda bunların yapı katları içinde In-situ bulunmalarıgerektiğinidüşünüyoruz.Höyük yüzeyinde kazılardan önceki yıllarda bulunmuş birkaç sileksuç, yapım tekniği <strong>ve</strong> biçim açısından, Konya Ovası'nın ENÇ işçiliğini hatırlatmaktadır.Burdur bölgesinde, sileksteıı baskı yöntemiyle yonga çıkartarakalet yapma tekniği, hemen hiç bilinmez. Bu bakımdan sözü edilenuçların, Höyücek'in henüz inmediğimiz derin katlarıdaki ENÇ yerleşmelerindenyüzeye çıktığını tahmin ediyoruz.Buluntulardan bazılarının, örneğin kabartma bezemeli <strong>ve</strong> ağız dışıdikey kabartılı keramikle, oturan sadeleştirilmiş kadın figürleri <strong>ve</strong> yassıidollerin Burdur Bölgesi'nde bulunmamış olmasını, bu tiplerin Kuruçay­Hacılar EKÇ yerleşmelerinin yıkılınasırıdan sonraya ait olmalarıyla mı90


açıklanması gerektiği, şimdilik yarutlayamayacağımtz sorulardandır. Bunlaracaba bölgede hiç bilmediğimiz Orta Kalkolitik kültürlerinin ürünlerimidir, şimdilik kesin konuşmak istemiyoruz.İlginç olan, Kuruçay-Hacılar kültür horizonu ile Höyücek <strong>ve</strong> belkigenelolarak Bucak Bölgesi kültürleri arasındaki büyük ölçekli farklılıklardır.İki bölgenin birbirinden sadece 30 km uzak olduğunu, aralarında büyükdoğal engebelerin bulunmadığını düşünürsek, bu farkların boyutlarıinsanı şaşırtmaktadır.91


1989 KÔŞK HÖYÜK KAZISIUğurSİLİSTRELİ*1989 yılı Köşk Höyük kazısı 15.8.1989-15.9.1989 tarihleri arasındayapılmıştır. Kazı kurulu, Bakanlık temsilcisi Arkeolog Neslihan Güder,Uzman Arkeolog Metin Akyurt, Paleoantropolog İpek Akyurt, ArkeologHalil Tekin, öğrencilerimizden Nilüfer Sezgin, Ünsal Karakaş, Kenan Ulaş,Güzin Malal, Nilgün Gedikli, Fırat Daltaban <strong>ve</strong> C. Merih Erek'ten oluşınuştur.Çalışmalarımız büyük kuzeyocağında yeralan kuzeydoğu<strong>ve</strong> kuzeybatıaçmaları ile güney kesiminde de sürdürülmüştür.A. Kuzeydoğu i açması: I-I 6-8 plankarelerinde yer almaktadır. Buradayapılan kazılarda yüzeyden 25-30 cm derinlikten itibaren I. yapı katınınmimarı kalıntıları çıkmaya başlamıştır. Sürdürülen çalışmalar sonucu<strong>1.</strong> yapı katının iyi sıvalı sert tabanıarı açığa çıkarılmıştır. Yüzeye çok yakın<strong>ve</strong> yer yer geç döneme ait taş sanduka mezarlar tarafıııdan tahrip edilmiştir.ı. yapı katınm duvarları iyi korunamamıştır. Fakat taş temel üzerine kerpiçolarak yükseldikleri anlaşılmıştır. Bu yapı katında kuzey-güney yönündeyer alan <strong>ve</strong> aynı aks üzerinde 3 fırın ile önlerindeki yuvarlak çok sert iyisıvalı ateşlik yerleri bulunmuştur. Mutlu bir tesadüf sonucu ortada yer alanfırın, üst tarafı da dahil olmak üzere sağlam olarak gün ışığına çıkmıştır(Resim: I). Fırınların yanlarında iyi sıvalı yuvarlak forrnlu ambarlar bulunuyordu.i. yapı katı tabanı üzerinde in-situ olarak öğütme taşları dibek­Ier, taş kaplar, havan, havan elleri <strong>ve</strong> tabanında taş bulunan ağaç dikmeyerleri, çoğu gri-siyah azı de<strong>ve</strong> tüyü lıamurlu seramik parçaları, erzak küplerigün ışığına çıkarılmıştır. Dikme yerleri oldukça uzun <strong>ve</strong> geniş olanburnekarım üstünü ağaç dikmelere yaslanan bir tavanla örtüldüğünün kanıtıdır(Resim: 2). Bir erzak küpünün iki yanında bulunan biri daha küçükolan 2 tanrıça heykelciği, ortadaki fırının yarıında bulunan p.t, s,ilize boğa(*) Prof. Dr. Uğur SiLiSTRELi, Ankara Üni<strong>ve</strong>rsitesi, D.T.C.F. Protohistorya <strong>ve</strong> ÖnasyaArkeolojisi Bölümü, ANKARA.95


oynuzu şeklindeki 2 obje bu mekanın kutsal bir yer (mabed) olabileceğinidüşündürmektedir.ı. tanrıça figürini: Açık kırmızı hamurltı p.t.dır. Geriye doğru eğilensivri başlıklı tanrıçanm gözleri kabartık yuvarlak halkalarla belirtilmiştir.Ayakta durur biçimde şekillendirilen heykelciğin (Figürinin) kolları kısaçıkmtılar halinde belirtilmiş olup ayakları ayrıntılara girilmeden küt birşekilde belirtilmiştir (Resim: 3). Yuvarlak çıkmtılar halinde belirtilen kalçalarınbir kaideye aplike edilebileceğini düşündürmektedir.2. Kadın figürini: Bir öncekine göre daha küçük boydaki bu figürinde sivil başlıklı de<strong>ve</strong> tüyü renkte hamurlu p.t. dır. Oturur pozisyondakifigürinin gözleri siyah noktalarla belirtilmiştir. Kısa cıkırınlar halindebelirtilmiş kollu, lma küt ayaklıdır (Resim: 4).1989 çalışmalarında bulunan bu 2 kadııı figürini <strong>1.</strong> yapı katmda bulunanilk örnekler olmaktadır. Daha önceki çalışmalarda bulunan 2.-3. yapıkatlarına ait lıeykeleik <strong>ve</strong> f'igürinlere göre çok daha stilize bir anlayışla şekillendirilınişlerdir.Figürinlerin bulunduğu <strong>1.</strong> yapı katının altından yer yer 50-60 cm yüksekliğekadar korunmuş ince <strong>ve</strong> güzel sıvalı duvarlarıyla çok özenle sıvanmışsert tabanlı 2. yapılcatına ait bir mekan açığa çıkarılmıştır. Bu mekanıngüneydoğu köşesinde yine çok iyi sıvalı belki kiler olarak kullanılıtuş birbölüm bulunmaktadır (Resim: 5). Mekanın tabanı üzerinde insitu olaraktek renkli kırık seramik parçaları, kırmızı renkli taştan yassı minyatür elbaltası <strong>ve</strong> tabana gömülü öğütrne taşı bulunmuştur.Bu tabanın bir bölümünde derinlemesine inilmiş (10 cm itibaren) üstüste tahrip olmuş bebek mezarlarına rastlanınıştır. 39 no.lu bebek mezanndaölü armağanı olarak beyaz renkli bir boncuk <strong>ve</strong> sağlam mama kabı,kemikten küçük bir f'igür başı, obsidiyen parçalar, balta biçimli küçük(amulet) boncuk bulunmuştur.Kuzeydoğu II açması: I-J /6-8 no.lu plankarelerde yer alan bu çalışmaalanında da gene yüzeyden 25-30 cm derinlikten itibaren ı. yapı katmınduvar kalıntıları ile iyi sıvalı sert tabanıarı açığa çıkarılmıştır. ı. yapı katmaait aynı aks üzerinde bulunan 3 fırından biri kuzeydeki bu alandabulunmaktadır. Son derece sert tabanlı iyi sıvalı bu fırının da önünde.diğerlerindeolduğu gibi yuvarlak sert tabanlı ateşlik yeri bulunmaktadır.(Resim: 6). Fırmın doğu kısmında kerpiçten iyi sıvalı yuvarlak formluambar (depo); batı tarafında ise kerpiçten iyi sıvalı dar dikdörtgen biçimliişlikler yer almaktadır. Bu ı. yapı katı üzerinde de in-situ olarak taş aletlergün ışığına çıkarılmıştır. 155 cm çapında 40 cm derinlikteki tabanı tahrip96


olmuş bu deponun içinde geniş boyunlu koyu gri hamurlu bir küp, etrafındataş kaplar, hayvan kemikleri, kemikten sap delikli tören ba1tası,açıkkırmızı haınurlu, keçi boynuzu motifi ile süslü 2 vazo parçası bulunmuştur,Pithos olabilecek bu küp içinde iskelet bulunmamıştır. Fırmlı ı. yapı katınıntabanı üzerinde yapılan derinleşınede 2. yapı katının düz taş temeller üzerinekerpiç olarak yükselen iyi sıvalı duvarları, tabanları, ocak yeri <strong>ve</strong> ı. yapıkatı düzeyine kadar yükselen kerpiçten sıvalı yuvarlak bir baca açığa çıkarıinnştır(Resim: 7). Bu bacanın içinde taştan minyatür bir insan ayağıbulunmuştur. Bu 2. yapı katı tabanı altında gene bir çocuğa ait toprak mezar(no.35) <strong>ve</strong> ölü armağanı olarak ikisi sağlam biri kırık 3 mama kabı bulunmuştur.Kırık olan açık kırmızı hamurlu kaideli minyatür bir meyvalık,ikincisi dikdörtgen formlu de<strong>ve</strong>tüyü renkte hamurlu ağız kenarında yivbulunan bir kap, üçüncüsü ise yuvarlak ağızlı, yuvarlak dipli ağız kenarındaip delikleri bulunan kaptır (Resim: 8).<strong>1.</strong> yapıkatı fınm <strong>ve</strong> tabanının bu defa batısında yapılan derinleşmedede gene 2. yapıkatma ait yer yer iyi sıvalı oldukça yüksek olarak korunmuşduvarlar, seki <strong>ve</strong> tabanı bulunmuştur. Seki yüzeyden 80 cm, taban ise 120cm derinliktedir. Taban üzerinde seramikten yapılmış akı <strong>ve</strong> göz bebeğiaçık <strong>ve</strong> koyu renklerle belirlenmiş bir gözün yarısı, deniz kabuğundan birboncuk tanesi, üzeri kabartma hilal motifiyle süslü, ağız kenarı yivli olduğııanlaşılan bir vazoya ait koyu renkte haııııırlu bir parça, mama kabı <strong>ve</strong> ocakbulunmuştur. Burada da taban altıda bir bebek mezarı, ölü hediyesi olarakmama kabı, taştan minyatür sap delikli balta formda iki yüzlü bir boncukele geçmiştir. Bu mezarın iskeleti çok tahrip olmuştur,B. Kuzeybatı Açması: G /8-9 plankarede yer almaktadır. Bu kısımdayapılan kazılarda <strong>1.</strong>, II., Ill, yapıkatlarına ait yapılarm duvarlarmın taştemelleri <strong>ve</strong> tabanları ortaya çıkarılmıştır. ı. yapı katında bulunan kırmızırenkte lıamurlu bir vazo parçası kabartma olarak yapılmış ana tanrıça figürüylebezenmiştir. Stilize bir anlayışla yapılmış tanrıçanın uzun yüzlü<strong>ve</strong> kollarım iki yana açmış bir şekilde biçimlendirilmiştir. Sağ kolu <strong>ve</strong> alttarafı eksiktir. Gene bu tabakada bulunan yivli ağız konarlı bir vazoya aitde<strong>ve</strong>tüyü renkte hamurlu vazo parçasının ağız kenarına yakın kısım yatayolarak yapılmış saç örgüsü motifiyle, başları bu motifin üzerinde bulunandikine şekillendirihuiş kabartma üç yılan figürüyle bezenmiştir. ı. yapı katıtabanı üzerinde bulunan ağırşak, kemik perdalı aleti, seramik <strong>ve</strong> obsidiyenparçaları diğer buluntuları oluşturmaktadır.Bu alandaki diğer buluntular III. yapı katı tabanı üzerinde ele geçmiştir.Köşk Höyük'te II. yapıkatında bulunan örneklerle varlığı bilinen Atakültü(Kafatası saklama geleneği) nün III. yapı katında da bulunduğıı, bu97


katın tabanı üzerinde bulunan ne yazık ki çok tahrip alımış, plasterli <strong>ve</strong> aşıboyalı kafatasıyla anlaşılmıştır. Bu örnekte ilginç <strong>ve</strong> Anadolu için ünik olandurum kafatası yanmda yuvarlak siyah taştan bir çift gözün de bulunmuşolmasıdır. Kafatasmın kil, alçı cinsinden bir maddeyle mask haline getirildiğigözlerinin de bu siyah boncuklarla belirlendiği anlaşılıyor. Kafatasıile aynı seviyede açık kırmızı renkte hamurlu yuvarlak kaideli bir tarafı kırıkmeyvalık; üzeri kabartma inek <strong>ve</strong> boğa başı ile süslü 2 vazo parçası; başıdiğer örneklerde olduğu gibi cepheden, gövdesi profilden gösterilmiş kabartmaeşek figüriyle bezeli koyu kırmızı renkte hamurlu bir vazo parçssıbulunmuştur. Daha önce bulunan kabartmalı vazolarla aynı forında olduğuanlaşılan, çok kısa boyuulu yivli ağız kenarı <strong>ve</strong> yuvarlak gövdeli bir vazoyaait bu vazo parçasını süsleyen eşek figürünün başı çok doğal bir anlayışlaşekillendirilmiş <strong>ve</strong> beyaz boya ile belirlenmiştir (Resim: 9).Plasterli kafatasının bulunduğu yerde yapılan derinleşmede, tek renkliseramik parçaları, hayvan kemikleri, borıcuk, p.t. kırık boynuz parçası,kül <strong>ve</strong> kömür parçaları arasında bulunmuştur. Bu p.t. boynuz parçasınmda diğer örneklerde olduğu gibi ocağa ait olduğu anlaşılmıştır. Bu odadaboru şeklinde yuvarlak, üzerinde bir delik bulunan kemik obje ile saç örgülükabartma tanrıça f'igürüyle bezeli bir vazo parçası üzerinde bu figürünkolu <strong>ve</strong> saç örgüsü görülmektedir, Gene bu kesimde iyi bir işçilik gösterenobsidyen ok ucu <strong>ve</strong> silexten bir mızrakucu bulunmuştur.Büyük kuzeyaçmasının güneyinde bulunan su pompasınm hemenönünde <strong>ve</strong> batısında yer alan bölümlerde yapılan <strong>ve</strong> 3. yapı katının altmainen çalışmalarda, bilinen formdaki vazoya ait koyu kah<strong>ve</strong>rengindehamurlu <strong>ve</strong> perdahlı parça, kabartma olarak yapılmış gene başı cepheden,gövdesi profilden işlenmiş erkek geyik figürüyle bezenmiştir. Özellikle çatallıboynuzları, kulakları, gözleri, burun <strong>ve</strong> ağzıyla geyiğin başı büyük birbaşarı ile şekillendirilmiştir. Kabartmalı vazoları süsleyen hayvanlar arasındageyik figürü ilk defa görülmektedir (Resim: 10).Geyikli odanın yamndaki bölümde yapılan çalışmalarda çapı 50 cmolan bir tandır, içinde kırmızı kah<strong>ve</strong>rengi fon üzerine beyaz boya ile yapılmışçizgilerle bezeli seramik parçaları, dışmda da silexten bir alet ele geçmiştir.Bugüne kadar yapılan çalışmalarda Köşk Höyük'te madeni bir objeye rastlanınamıştır. Ele geçen alet <strong>ve</strong> silahların tümü başta obsidiyen olınaküzere çakmak taşı, taş, kemik <strong>ve</strong> boynuzdandır. Köşk Höyük bilindiği gibiobsidiyen yatakları bakımından son derece zengin Melendiz dağlarının yakınındadır.O çağlarda madenin yerini alan bu önemli maddenin geniş böl-98


geleri içine alan bir ticareti söz konusudur. J Şüphesiz Köşk Höyük sakinleride bu ticarette önemli bir rol almışlar <strong>ve</strong> gerek Anadolu'nun gerekseMezopotaınya'nın Neolitik <strong>ve</strong> Kalkolitik çağ merkezleriyle ticari <strong>ve</strong> dolayısıylakültürel ilişkilere girmişlerdir. Bu ilişkileri diğer merkezlerle birlikgösteren başta ana tanrıça olmak üzere tanrı <strong>ve</strong> boğa kültleri de ortayakoymaktadır. Bu kültürel bağları <strong>ve</strong> paralelliği Köşk Höyük'te II, III.yapı katlarında tek renkli seramiğin yanı sıra bulunan renkli seramik devurgulamaktadır. Bu renkli seramik bezemeleri bakımından Çatal HöyükBatı "Erken Kalkolitik" ile Canhasan 2B "Erken Kalkolitik" renkli seramiğinebenzemektedir. Diğer taraftan Köşk Höyük'te III. yapı katındabulunan antropomorfik vazoda Hacılar erken Kalkolitik çağ kültürünün<strong>1.</strong> tabakasına <strong>ve</strong>rilen aynı tipdeki vazoya biçim <strong>ve</strong> mana balcınıından sonderece yaklaşmaktadır.s Bu <strong>ve</strong>rilerin ışığında Köşk Höyük kültürünün,Çatal Höyük Erken Neolitik'inin geç evresiyle, Çatal Höyük Batı, Canhasan<strong>ve</strong> Hacılar Erken Kalkolitik dönem kültürleriyle paralellik gösterdiğianlaşılmaktadır.(1) Mel1aart, r., 1975 The NeoIithic in the Near East. London 1975, S. 40, 41, Res. 11U. Silstreli 1989: "Köşk Höyük'te Bulunan Kabartma İnsan <strong>ve</strong> Hayvan FigürleriyleBezeli Vazolar" BelIeten 206, S. 373.(2) MelIaart, J., 1975 a.y. S. 120, 121, D.H. French "Excavations at Catıhasan, FifthPreliminary Report 1986" Anatolları Studies 16, S. 122, 123, U. Silistreli 1989: a.y., S. 374,D, Silistreli, "Köşk Höyük Figürtln <strong>ve</strong> Heykelcikleri" Belleten 207-208, S. 502.99


Resim: 1ResirrrcZ100


Resim: 3- Tannça heykelciği, tannçalıoda i. kat üstündenResim: 4- Tanrıçalı oda i. kat taban üstü101


Resim: 5- Sıyah oda, II tabanResim: 6- Kuzeydoğu ll. açması ı. yapı katı depo, ocak, işlikler, taş aletler102


Resim: 7- Kuzeydoğu II. açması. Solda i. yapı katına ait depo, ocak, zahire yerleri, fırıntabanı <strong>ve</strong> baca; sağda ise II yapı katına ait taban sekisi <strong>ve</strong> sağ alt köşede ocakyeriResim : ,8- Kuzeybatı açması. II. kat derinleşmesinde rastlanan (II. kat taban altı) çocukmezarıhediyeleri103


Resim: 9- Kuzeybatı açrrıasr.Il. kat derinleşmesinde ele geçen kabartmalı parça (Aşı boyalıkafatası yanı)Resim: 10 - Güney taraftan (su deposunun yanı) ele geçen geyik kabartmalı parça (geyiklioda) III. kat derinleşmesi104


ILIPıNARHÖVÜK ÜÇÜNCÜ DÖNEM KAZıSONUÇLARI (1989)Jacob ROODENBERG*Ağustos ayı başında başlatılan üçüncü kazı kampanyası on hafta sürmüştür.Höyüğün merkez bölgesinde 9 x 9 m lik üç yeni açma kazılmış(W-12; S-13; T-13), diğer iki açmada ise (W-12; X-13) geçen yıllar başlayançalışmalara devam edilmiştir. 4,5 x 4,5 m lik (S-9) küçük bir sondajaçması, höyüğün güneybatı yamacının araştırılması amacıyla, bu bölgedeaçılmıştır (Çizim: I).Neolitik yerleşmeS-9 sondajıyla ilgili aşağıdaki gözlemler saptanabiimiştir: Bu açmanın,yüzey toprağını da kapsayan en üst tabakası, eğim nedeniyle derinlik olarakçok değişkendir (0,75 - i ,80 m arasında) <strong>ve</strong> tarihöncesi ile orta çağlaraait karışık çanak çömlekle nitelenmektedir. Bu tabakanın örttüğü alttakiikinci evre, höyüğün güneyindeki "Kesit" diye adlandırdığımız <strong>ve</strong> katmanlarıgösteren profilin alt tabakalarından tanıdığımız Geç Neolitik Çağkültürünü göstermektedir. Yüzeyden 2,5 m derinlikte bulunan bu evre,içinde çok miktarda arkeolojik bulgulara rastlanan (çanak-çömlek, taş <strong>ve</strong>kemik alet endüstrisi, hayvan kemik kalıntıları, karbonlaşmış tahıl tohumlarıv.s.) killi bir toprakla tanımlanmaktadır. Gene yüzeyden 2,3 m derinliktetoprak harçtan <strong>ve</strong> küçük direklerden oluşan bir duvar kalıntısına rastlanmıştır.Aynı tabakadan beyaz astar üstüne kırmızı boyalı 'Hacilar' tipibirkaç parça çanak-çömlek önemli buluntular arasındadır. Katmanm üstkısımlarında bir çukurun neden olduğu bir tabaka karışması görülmektedir<strong>ve</strong> toplanan çanak-çömlek kesinlikle Balkan kültürlerinden Vinca çanakçömleğiyle bazı benzerlik göstermektedir. Bir burgu ile ana toprağainilmesi sonucu burada daha 3 m lik bir arkeolojik dolgu olduğunu göster-(*) Dr. Jacob ROODENBERG, Hollanda Tarih <strong>ve</strong> Aıkeoloji Enstitüsü, P.K.132 BeyoğlujiSTANBUL105


miştir. Bu da Ilipınar'da ilk yerleşmenin en aşağı VI. ncı binin ortalarınakadar gittiği varsayımını getirmemizi sağlar.İlkKalkolitik yerleşmeBu evre X-I3 açmasında ilk kazı yılından itibaren gözlenmiştir; buradatoprak harçtan <strong>ve</strong> ahşaptan inşa edilmiş bir kulübenin (<strong>ve</strong>ya küçük bir ev)varlığı gün ışığına çıkarılmıştır. Bundan sonra i m kalınlığında <strong>ve</strong> dörtyapı evresi geçirmiş bir yerleşim tabakası kazılmıştır. Hiçbir ev planmıntüm halde ele geçmemesine rağmen bu yapılar arasındaki benzerlikler hemenfarkedilmektedir: örneğin yaklaşık kuzey-güney olan doğrultuları <strong>ve</strong>3 m x 5 <strong>ve</strong>ya 6 m olan boyutları, Ev planları büyük tek bir odadan oluşmaktadır.Evin dış duvarlarına çoğu kez ila<strong>ve</strong>ler eklenmiştir. Duvarlarınyapımı değişkendir: bazıları yatay hatıllarla kuv<strong>ve</strong>tlendirilmiş toprak harçtanyapılmış olup her iki kenarı küçük ahşap direklerle desteklenmiştir,-çamur bloklarından (pize) oluşan duvarlar, bunlar birbirine dik döşenmişküçük tahtalardan yapılmış bir temel üzerine oturmaktadır-, diğerleri isepişmemiş kerpiçten duvarlardır (Çizim: 2).Duvarlar nadiren 40 <strong>ve</strong>ya 50 cm yüksekliğe kadar korunagelmiştir.Bir örnekte bir dnvar parçasının kenarında düşük olarak bulunmuş birçit parçası bize bu duvarların kazık direği kerpiç <strong>ve</strong> hatılla hazırlanıp üzerinebelli bir yükseklikten sonra bir çit örgü yerleştirildiğini göstermektedir.Bu ev yapılarının iç <strong>ve</strong> dış yüzeyleri üzerinde dağınık olarak bnlunan ahşaphatıl parçalarının dam <strong>ve</strong>ya saçak örtüsüne ait olmaları gerekmektedir.Bir knlübe odasının iç tabanını kaplayan yahut ta sıkıştırılmış topraktanbir tabanı desteklemek için yapılmış olduğu kesin bir tahta döşemenin varlığıda açıkça örneklenebilmiştir.Günümüze daha yakınevrelerİlk Kalkolitik evrenin mimari kalıntılarının yüzeyini genişletmek amacıylaW-12 açmasının kazısına başlandı. Kalın üst tabaka Bizans Devri'ne<strong>ve</strong> Geç Kalkolitik Devre ait i 5 adet gömüyü kapsıyordu. Bunlardan Kalkolitik'eait bir mezar üzerinde durınaya değer niteliktedir: yüz yüze bakaniki iskelet "hocker" biçiminde yatmaktadır. Ölü hediyesi olarak parlatılmışsiyah renkli bir kap, tunçtan bir balta <strong>ve</strong> bakırdan bir bıçak mezarabırakılmıştır (Çizim: 3). S-i3 <strong>ve</strong> T-i3 açmaları da bu devirlere ait gömüJerlebelirginleşir. Bundan başka S-i3 de pişmemiş kerpiçten yapılmış<strong>ve</strong> büyük bir yangın geçirmiş bazı mimari kalıntılar da gün ışığına çıkarılmıştır.Bunlar, daha önceleri U-I3 <strong>ve</strong> V-I3 açmalarında bulunan <strong>ve</strong> yangın106


geçirmiş bir mimari yapmm uzantıları olsa gerektir. C ı4 tarihlernesi olmadığındankesin yaşını saptıyamadığımız bu mimarinin olasılıkla V. binin2. inci yarısına tarihlenmesi gerekmektedir.TabakalaıımaBu üçüncü çalışma yılı sonunda yerleşme katlarina ait bir tabakalanmahazırlanmıştır. Höyüğün karmaşıklığı <strong>ve</strong> S-9 da halen kazılmamış kalınkültür tabakası göz önüne alınırsa bu ayırımın sadece bugüne kadarki bilgilerikapsadığı <strong>ve</strong> geçici olduğu söylenebilir:I-Bizans mezarlığı (200 den fazla mezar açılmıştır). Tarihleme: 6.asrın sonu / 7. asrın başı.II- Roma Devri başına ait bir yapı kalıntısı. Tarihlerne: miliidi yıllar.III- İlk Tunç Devri sonuna ait (Troya V.) silo <strong>ve</strong> çöplük. Tarihlerne:III. bin sonu.IV- Son Kalkolitik Devre ait mezarlık (40 dan fazla mezar açıldı).Tarihleme: IV. binin sonu.V- Vinca kültürü benzeri buluntuyla dolu karışık tabaka. Tarihleme:V. vinin 2. inci yarısı (İlk Kalkolitik).VI- Yangın geçirmiş pişmemiş kerpiçten mimari. Tarihleme: olasılıklaV. bin (İlk Kalkolitik).VII- Kerpiç mimari. Tarihleme: V. binin ilk yarısı (İlk Kalkolitik).Vlll- Toprak harç( pize) <strong>ve</strong> ahşap mimari. Tarihleme: V. binin başları(İlk Kalkolitik).ıx- Kurutulmuş toprak harç (pize) <strong>ve</strong> ahşap mimari. Tarihleme:Fikirtepe kültürü artı Balkan küıtürleri ile ilişkiler. V. binin başlan (İlkKalkolitik).X- Toprak harçtan (pize) <strong>ve</strong> ahşaptan mimari. Fikirtepe kültürü <strong>ve</strong>Hacılar ile ilişkiler. Tarihleme: VI. binin son yarısı (Son Neolitik).--- En eski kalıntılar. 3 m lik halen kazılmamış dolgu.BIBLİYOGRAFYAROODENBERG, J.r., Ilıpmar in the Prehistory of Northwest Anatolla. Palaeohistorta, 29,1987 203-210.ROODENBERG, J.I., L., THISSEN, H., BUITENHUIS, PreIiminary report on the archaeo-1990 logical in<strong>ve</strong>stigations at Ilıpınar in NW Anatolla. Anatolica XVI.107


108


-


-(')110


Çizim : 3- "Hocker" gömüt olarak adlandırılan mezar, tüm kaplar <strong>ve</strong> bakırdan alet <strong>ve</strong> silahlarlabirlikte (Son Kalkolitik Devrin Sonu)111


1989 YILI ÇANDIR KAZISIErksin GüLEÇ*Ankara / Kalecik-Çandır yöresindeki KarasaIOrta Miyosen çökellerindebulunan omurgalı fosil yataklarındaki paleoantropolojik-paleontolojikamaçlı <strong>ve</strong> kurtarma niteliğindeki kazılar 1989 yılı yaz döneminde T.C.Kültür Bakanlığı, Kültür <strong>ve</strong> Tabiat Varlıklarını Koruma Başkanlığı'nın6.7.1989 gün <strong>ve</strong> 6627 sayılı izinleriyle Ankara Anadolu Medeniyetleri MüzesiBaşkanlığı'nda başlatılmıştır.29.8.1989 - 15.9.1989 günleri arasında yapılan arazi <strong>ve</strong> kazılara yönelikçalışmanın bilimsel başkanlığını A.Ü. Dil <strong>ve</strong> Tarih-Coğrafya Fakültesi,Paleoantropoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinden Doç.Dr. ErksinGüleç üstlenmiş, Bakanlık temsilciliğini de Kültür <strong>ve</strong> Tabiat VarlıklarınıKoruma Başkanlığı Tesbit Şubesi Uzmanlarından Doğan Sertkaya yürütmüştür.Kurtarma kazımızın idari başkanlığını yürüten Anadolu MedeniyetleriMüzesiMüdürü Sn. O. Gürkan Toklu hem araç-gereç sağlamışhem de bizzat kazı çalışmalarında bulunmuştur. Kazıya ayrıca A.Ü. Dil<strong>ve</strong> Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü araştırma görevlilerindenAyla Sevim <strong>ve</strong> İzzet Duyar, M.T.A. Genel Müdürlüğü elemanlarındanJeoloji Mühendisi Behçet Akyürek, Paleontolog Mustafa Gürbüz, TopografAhmet Keçeci <strong>ve</strong> öğrencilerimizden Cem Erkman yer almıştır.M.T.A. Genel Müdürlüğü paleontologlarından Dr. Engin Ünay <strong>ve</strong>A.Ü. Dil <strong>ve</strong> Tarih-Coğrafya Fakültesi Fiziki Coğrafya Anabilim Dalıöğretim üyelerinden Yard.Doç.Dr. Ali Fuat Doğu da kazı öncesi yüzeyaraştırmalarımıza katılarak değerli bilgiler <strong>ve</strong>rmiş bulunmaktadırlar. M.T.A.Genel Müdürlüğü eleman <strong>ve</strong> araç-gereç temin etmiş <strong>ve</strong> laboratuvarlarındanyararlanmanuzısağlamıştır. ı(*) Doç. Dr. Erksin GÜLEÇ, A.Ü. Dil <strong>ve</strong> Tarih-Coğrafya Fakültesi. Paleoantropoloji AnebilimDalı Öğretim Üyesi. Sıhhıye i ANKARA.(1) Bilimsel araştırmalara gösterdiği yakın ilgi <strong>ve</strong> yardımlarından dolayı M.T.A. Genel MüdürüSayın Dr. Ziya Gözler'e <strong>ve</strong> fesillerintemizlenmesi <strong>ve</strong> laboratuvar çalışmaları sırasında yardımdabulunan Paleontolog Dr. İbrahim Tekkaya'ya teşekkürü bir borç bilmckteyiz.ll3


Kazı Alanıııa İlişkiıı BilgilerKazı alanı Ankara'ya 80 km, Çankırı'ya ise 45 km uzaklıktaki ÇandırKöyü'nün yaklaşık 6,5 km kuzeydoğusundaki Hırsızderesi'nde yer almaktadır.Ankara-Çankırı karayolundan batıya, Hırsızderesi'nin kuru vadisinedoğru ayrılan yolun her iki tarafında çok geniş bir alanı kaplayan fosil yataklarıdenizden yaklaşık 800-830 metreleri arasındaki bir yükseklikte bulunınaktadır(Resim: 1,2).Çandır fauna grubu olarak dünya literatüründe yeralan bulgu yeriilk olarak 1968 yılında Türk-Alman araştırıcıları tarafından saptanmış <strong>ve</strong>1968-1969 yıllarında kısa süreli kazılar yapılmıştır. (Sickenberg <strong>ve</strong> Tobien1971; Sickenberg vd. 1975). 1973 yılında ise bu yataklarda M.T.A. Enstitüsüelemanlarınca İ. Tekkaya başkanlığında geniş çaplı bir kazı .dahagerçekleştirilmiştir. Değinilen bu çalışmalar genelde, yöredeki karasalNeojen çökenerinin biostratigrafisinin aydınlatılmasını, bulunan omurgalı<strong>ve</strong> özellikle zengin memeli paleofaunasırıın ayrıntılı tanıın1anmasını amaçlamıştır(Sickenberg <strong>ve</strong> Tobien 1971; Sickenberg <strong>ve</strong> ark. 1975; Tekkaya1974; Tekkaya <strong>ve</strong> ark. 1975; Ünay <strong>ve</strong> Şen 1976; Hessig 1976; Gaziry 1976;Kitt1er 1976; Pickford <strong>ve</strong> Ertürk 1979; Engesser 1980; Atalay 1981; Ünay1980; Kohler 1987; Saraç 1989).Tarafımızdan gerçekleştirilen yüzeyaraştırmalarında çalışma alanındaomurgalı fosiller içeren dört bulgu yerinin varlığı saptandı. 1 numaralılokalite Hırsızderesi / Ağılınkaş sırtı olarak tanımlanmıştır. 2. lokalite bubulgu yerinin 20 m kadar batısındadır. 1989 yılı kazılarını yürüttüğümüz3. lokalite, L.lokalitenin yaklaşık 150 m güneyinde bulunur. 4. lokalite isekazı alanı ile <strong>1.</strong> lokalite (Hırsızderesi / Ağılınkaş) arasındadır.Bu çok önemli fosil yataklarındaki kazı <strong>ve</strong> araştırmaların tarafıınızcatekrar başlatılması şu amaçlara yöneliktir:1- Doğanın <strong>ve</strong> insanların tahribine açık olan bu fosil bulgu yerlerininbiran önce koruma altına alınınası,2- Fasiyes özelliklerinin araştırılması, ortamsal yorumlarının yapıl­<strong>ve</strong> fosil yataklanma tiplerinin aydınlatılması,ması3- Priınat takıınırıın temsilcilerinden olan <strong>ve</strong> bu bulgu yerinden 1973yılında bulunan Sivapithecııs alpaııi <strong>ve</strong> çağdaşı faunanın örneklerine yenilerinineklenınesi,4-- Tüm faunaya dayanarak zoocoğrafik ilişkilerin kurulması, paleoekoloji<strong>ve</strong> paleocoğrafyanın aydınlatılması.114


Stratigrafi1/25 000 ölçekli Çankırı H 30-b3 paftasında yer alan Çandır fosilmemeli yataklarının yakın yöresindeki en yaşlı birimlerini Erken Kretase'·de bölgeye yerleşmiş olan <strong>ve</strong> bugün tektonik dilimler halinde bulunan EIdivanOfiyolit Kompleksi oluşturmaktadır. Birimin üzerine Senomaniyen-Kampaniyen yaşlı, iri çakıl boyutundan kum boyutuna kadar değişen tanelerdenoluşan (çamurtaşı, kireçtaşı <strong>ve</strong> lav ardalanması) Hisarköy Formasyonuaçısal uyunısuzlukla gelmektedir. Birim içinde Eldivan Ofiyolitkompeksinden türemiş, çeşitli boyutlarda olistolit <strong>ve</strong> olistostrom'lar dagözlenir. Biriınin Karadağ Formasyonu ile olan ilişkisi, düşeyde geçişli,yanaıda ise giriktir. Karadağ Formasyonu tabanda volkanoklastik konglomera,kumtaşı ardalanması ile başlar <strong>ve</strong> kumtaşı, çamurtaşı <strong>ve</strong> yer yer pelajikkilli kireçtaşları halinde devam eder. Formasyonun üzerine açısal uyumsuzluklaGeç Erken-Orta Miyosen yaşlı (MN4-MN6), çakıltaşı, kumtaşı,silttaşı <strong>ve</strong> yeryer linyit merceklerinden oluşanKumartaş Formasyonu gelmektedir.Çandır fosil bulgu yeri (MN6) (kazı alanı) bu formasyon içindeyer alır (Belıçet Akyürek'le sözlü görüşme 1988). Birim üzerine yanaıda <strong>ve</strong>düşeyde dereceli geçişli olarak killi kireçtaşı, marn, kiltaşı, konglomera,kumtaşı <strong>ve</strong> tüfit ardalanmasından oluşan <strong>ve</strong> yer yer jips, bitümlü şeyi <strong>ve</strong>linyit içeren Hançili Formasyonu gelmektedir. Çandır bulgu yerinde de(Hırsızderesi) bu iki formasyon arasındaki geçişi görmek mümkündür.Bu geçişte bulunan fauna da yine Orta Miyosen yaşlıdır (MN6). Formasyonunüzerine geçişli olarak <strong>ve</strong> genelde konglomera <strong>ve</strong> kuuıtaşlanndan oluşanKarakocaş Formasyonu gelir. Bozkır Formasyonu da altta <strong>ve</strong> yanaıdaKarakoçaş Formasyonu ile geçişli olup, jips, kumtaşı, çamurtaşı <strong>ve</strong> tüfitardalanmasından oluşmuştur. Bu son iki forınasyona yaş <strong>ve</strong>recek fosil bulunamadığından,altlarında geçişli oldukları Hançili Fonnasyonu'nun OrtaMiyosen yaşı ·atfedilmektedir. Eski alüvyonlar, güncel nehir yataklarınagöre daha yükseklerde korunmuş olup, Kuvaterner'e dahil edi1ıniş <strong>ve</strong> tutturulmamış<strong>ve</strong>ya çok az tutturulmuş çakıl <strong>ve</strong> kunıdan oluşan kanal fasiyesininitelemektedirler. Yeni alüvyonlar drenaj sisteminde yer alan dereler boyuncaçakıl, kum <strong>ve</strong> siltlerden oluşan güncel çökelleri oluştururlar (Akyürek<strong>ve</strong> ark. 1979, 1980, 1982, 1984, 1988; Akyürek 1981; Birgili <strong>ve</strong> ark.1975; Hakyemez <strong>ve</strong> ark. 1986). Bu bağlamda, stratigrafinin daha kolayanlaşılmasına yardımcı olması amacıyla çalışma alanına yakın yöreningenelleştirilmiş stratigrafi kesiti (Şekil: 1)<strong>ve</strong> buluntu yerinin ölçülü stratigrafikesiti- (Şekil: 2) hazırlanarak metin ekinde <strong>ve</strong>rilmiştir.(2) Sözkonusu stratigrafi kesitlerini hazırlayan M.T.A Genel Müdürlüğü poleontologlarındanGerçek Saraç'a teşekkürederiz.115


1989 Yılı Çalışmaları19890yılı Çandır kazısına yüzeyaraştırmaları <strong>ve</strong> çok geniş bir alanayayı1ınış olan fosil .lokalitelerinin yerlerinin saptanmasıyla başlandı. Buçalışmakazı alanının 1 / 1000 ölçekli topografik haritasının hazırlanmasınaparalelolarak yürütülmüştür. M.T.A. Genel Müdürlüğü'nün sağladığı eleman<strong>ve</strong> teknik malzeme desteğinden yararlanılarak çizilen harita üzerindesondaj noktaları <strong>ve</strong> kazı çukuru ilgili yerlere işlenmiştir. Böylece gelecek yıllardakikazıların sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesiiçin önemli bir aşamatamamlanmışbulunmaktadır.Bunun yanında 1/ 100 000 ölçekli Çankırı-E 16 jeoloji paftasına dayanarakçalışma alanımızdaki jeolojik formasyonlarm sınırları araziye uygulanmış<strong>ve</strong> fosil yataklarm yayılun alanlarının belirlenebilmesi yolundaönemli bir adun atılmıştır.Kazıya 3 numaralı lokalite olarak adlandırdığımız <strong>ve</strong> daha önce deM.T.A. Enstitüsü elemanlarınca kazılmış olduğu belirtilen bulgu yerindebaşlandı. İlk açma, bu lokalitede 2x2 m'lik bir alanda gerçekleştirildi (Resim:3).ilk aşamada yüzey toprağıyla, hemen altındaki kırmızı renkli topraklaaltere olmuş karbonatlı olan tabaka temizlenmiş <strong>ve</strong> sonra, kırmızı çamurtaşıtabakasına geçilmiştir (Şekil: 3). İçinden fosillerin çıkma olasılığı olanbu tabakada aşağıya inilerekfosilli tabakanın <strong>ve</strong> çökel katmanlarnun yataydüzlemle yaptığı açılarm ortaya çıkması sağlanmıştır, Açma çukurunundış kenarındaki kesitten, fosillerin bulunma olasılığı olan düzey anlaşıldığından,bu kesimhızlı bir şekilde 15-20 cın'lik kalınlıklarda çökel parçalarçıkartılarak kazıldı. Her 20 cm'de yüzey toprağı temizlendi <strong>ve</strong> fosil<strong>ve</strong>rilerin bulunup bulunmadığı kontrol edildi. Toprak yüzeyinden 180 cmaşağıda fosilli tabakaya ulaşıldı (Şekil: 4 <strong>ve</strong> 5). Kazma <strong>ve</strong> kürekle yapılançalışma bu aşamada durdurularak kazı işlemine bız, sivri uçlu dişçi aletleri<strong>ve</strong> fırçalarla devam edildi. Bazı fosillerin havayla temasları sonucu çok kolaydağılabilir nitelikte olmaları nedeniyle kuv<strong>ve</strong>tlendiricilerle desteklenmelerigerekmiştir. Özellikle iri fosillerin dağılmalarını önlemek için alçıylaaskıyaaimaişlemi uygulanmış <strong>ve</strong> bu işlem M.T.A. Genel Müdürlüğü elemanlanncagerçekleştirilmiştir.Çandır'daki çalışmaınızm daha ilk yılında çeşitli türlerden fosillerelde ettik (Resim: 4, 5, 6,7 <strong>ve</strong> 8). Bunlar, açma çukurundan <strong>ve</strong> yüzeydentoplanan proboscidea, giraffidea, bovidea <strong>ve</strong> testudo önıekleridir. Bu kadarküçük bir alanda beklenilenin üzerinde <strong>ve</strong> oldukça iyi korunmuş durumdafosillerin bulunması çok zengin bir fauna ile karşı karşıya olduğumuzu gös-Il6


termekte <strong>ve</strong> bu bulgular da kazııun geleceği açısından olumlu <strong>ve</strong>rileri oluşturmaktadır.Burada şunu da önemle belirtmek gerekir ki, fasillerin otoktonolması, bunların taşınmarnış olduklarını <strong>ve</strong> dolayısıyla tahribata uğramamaların:sağlamış <strong>ve</strong> kemiklerin genelde tam olarak bulunabilmeleriniolanaklı kılmıştır.Kazı sırasında fosi!lerin insitu çizimleri gerçekleştirilerek, kaldırılmaişlemleri bitirildikten sonra 1989 kazı sezonu kapatılmıştır.Lokalite i <strong>ve</strong> 2 olarak tanımladığımız, yeşil rengin hakim olduğu gölselçökellerle, 4. lokalite olarak tanımlanan kırmızı renkli çökellerin yüzey<strong>ve</strong> yamaçlarından genellikle kırık kemik <strong>ve</strong> dişlerden oluşan fosil parçalarda toplanınıştır. Bu lokalitelerden derlenen çökellerin petrografik örneklerinanalizlerinin yapılmasına <strong>ve</strong> birbirleriyle ilişkilerinin saptanmasına daçalışılmaktadır.Yukarıda özetlenen çalışmalar kısıtlı mali olanaklarla <strong>ve</strong> büyük ölçüdekazı ekibinin öz<strong>ve</strong>rili çalışmalarıyla gerçckleştirilmiş olup, kazıdaemeği geçenlere, başkan olma sıfatıyla teşekkürü bir borç bilirim.KAYNAKÇAAKYüREK, B., BİLGİNER, E., ÇATAL, E., DEGER, Z., SOYSAL, Y., SUNU, O., 1979Eldivan-Şabanözü (Çal/km) Dolayında Ofiyo/it Yerleşimine İlişkin Bulgular. Jeo. Müh.Odası Yay. No: 9.AKYüREK, B., BİLGİNER, E., ÇATAL, E., DEGER, Z., SOYSAL, Y., <strong>ve</strong> SUNU, O., 1980Eldi<strong>ve</strong>n-Şabanözü (Çankırı) Hasayaz-Çandır (Kalecik-Ankara) Dolayının Jeolojisi. MTARap. 6741 (Yayınlanmamış))AKYÜREK, B., BİLGİNER, E., AKBAŞ, B., HEPŞEN, N., PEHLİvAN, Ş., ŞUNU, O., SOY­SAL, Y., DEGER, Z., ÇATAL, E., SÖZERi, B., YILDIRIM, H., <strong>ve</strong> HAKYEMEZ, Y.,1982 Ankara-Elmadağ-Kalecik Dolayının Jeolojisi. MTA Rap. 7298 (Yayınlanmamış.)AKYÜREK, B., BİLGİNER, E., AKBAŞ, B., HEPŞEN, N., PEHLİvAN, Ş., SUNU, O., SOY·SAL, Y., DEGER, Z., ÇATAL, E., SÖZERİ, B., YILDIRIM, H.,<strong>ve</strong> HAKYEMEZ, Y.,1984 Ankara-Elmadağ-Kalecik Dolayının Temel Jeoloji Özellikleri. lee. Müh. Odası Yay.No: 20.AKYüREK, B., AKBAŞ, B., DEGER, Z., 1988 1:100000 Ölçekli Nitelikli Türkiye Jeoloji HaritalarıServisi, Çankırı E 16 Paftası. MTA Genel Müd. Jeo. Etüd Dairesi, Ankara.AKYÜREK, B., 1981 Ankara Melanjı'nın Kuzey Bölümünün Temel Jeolojik Özellikleri.iç Anadaıu'ııunJeolojisi Simpozyumu, 41-45, TJK 35. Bilimsel <strong>ve</strong> Teknik Kurultayı, Ankara.ATALAY, z. (1981) Çankırı (Ankara) Orta Miyoseninde Bulunan Anchitherium aurillense Cuvlcr.TSK Bülteni, 24 (2): 75-78.BİRGİLİ, Ş., YOLDAŞ, R. <strong>ve</strong> ÜNALAN, G., 1975 Çankırı-çorum Havzasının Jeolojisi. MTARap. 7966.117


ENGESSER, B. ,1980 Insectivare und Chiroptera (Mammalia) aus dem Neogen der Türkei.Schweizerlsclı Paldontol. Abhand. 102, 76 text, 8 tab. 1-149, BaseL.GAZIRY, A.W., 1976 Jungterfiüre Masfodonten aus AnatoIien (Türkei). Geol. Jb. B 22: 3-143,2 Abb., 2 tab., 16 Taf.HAKYEMEZ, Y., BARKURT, M.Y., BİLGİNER, E., PEHLİvAN, Ş., CAN, B., DEGER,Z. <strong>ve</strong> SÖZERİ, B., 1986 Yaprakh-Ilgaz-Çankm-Çandır Dolayının Jeolojisi. MTA Rap.7966.HESSIG, K., 1976 Rhinccerotidae (Mamınalia) aus der Anchitheriuın Fauna AnatoIiens. Geol.n. B 19: 3-121, 40 Abb., 24 Tab., 5 Taf.KİTTLER, N.S., 1976 Raubtiere aus dem Jungtertiar Kleinasiens. Carnivores from the Neogeneof Asia Minor. Paleantrographica Abt. A. 155, Fig. 1-4, p. 1-131, Stuıtgart.KOHLER, M.N., 1987 Boviden des Türkisehen Miozans (Künozoikum und Braunkohlen derTürkei. 28). Pataontologta i Evolucio, 22: 133-246.PICKFORD, M. <strong>ve</strong> ERTÜRK, Ç., 1979 Türkiye'nin Suidae <strong>ve</strong>22(2): 141-154.Tayassuidaeleri, TSK Bülteni,SARAÇ, G., 1989 Türkiye Karasal Neojan <strong>ve</strong> Alt Kuaterner Memeli Paleofaunasma Genel BirBakış. A.Ü. Fen BiL. Ens. Doktora Semineri, s. 1-39.SICKENBERG, O. <strong>ve</strong> TOBIEN, H., 1971 New Neogene and Lower Quaternary VertebrateFaunas in Turkey: (Kanozoikum und Braunkohlen der Türkoi. 3). Newsl, Stratigr., 1,3: 51-6<strong>1.</strong>SICKENBERG, O., BECKER-PLATEN, I.D., BENDA, <strong>1.</strong>., BERG, D., ENGESSER, B.,GAZIRY, W., HESSIG, K., STAESCHE, U., STEFFENS, P.<strong>ve</strong> TOBIEN, H., 1975 DieGliederung des höheren Jungtertidry und Att Quartdrs in der Türkei ırach Vertebraten undIhre Bedeutuııg für die Intcrnatlonale .Necgene-Stratigraphie (Künozoikum und Brarıkoh­Jen der Türkei. 17). Geo/. Jb. B 15: 167 S., 4 Abb., 8. Tab., 1 Taf.TEKKAYA, t., 1974 Anadolu'da Tertoniyen Yaşlı Yeni Bir Anthropoid (Primata, Mamrrıalia)Türü. MTA Dergisi, sayı 83: 194-210.TEKKAYA, ı., ATALAY, Z., GÜRBÜZ, M., ÜNAY, E. <strong>ve</strong> ERMUMCU, M., 1975 Çankırı­Kalecik Bölgesi Karasal Neojen'inin Biyostratigrafi Araştırması. TSK Bülteni, 18(1): 77­80.ÜNAY, E., 1990 Turkomys pasalerensis Tobien, its range of variation İn the type locality atPaşalar, Turkey. Journal of Human Evolution, 19: 437-443.ÜNAY, E. <strong>ve</strong> ŞEN, Ş., 1976 Anadolu Tortoniyeninde Yeni bir Alloptox (Lagomorpha, Manıınalia)Türü. MTA Dergisi, Sayı: 85: 178-182.118


z::;S KAYA TÜRÜ'" oc·... -- .." ·.. ....- ...... • • e c~N ·..,. .......O O · . · '. ·0 'II'Ual'"- i. p.I'ae-,...".0' ....., '., V~ c·. _..,-·C •~ 0 . ...·.••O ·11· O' i~ 4>~.,t> 17 'LIt'.-OC·.'. .AcıVeni alüvyonE .skictüwcnKumtaşı, çamurtaşı•jips. tüfitKonglomera, kumtaşıK L A MAocuı>-o -c '"N ...O'"'" c:uı OC:>:c•~,'"ı• i • LI.o q tı' o'g ~ .• -~-=cl;r +it::3_ -."tl g "...:..o... ~.._... ::~.;EN-*. +/.."......00 00'-c-w ~ci-~-,.. - -- .Cn e 1<strong>1.</strong>6 :1<strong>1.</strong>"..:°,'"114/<strong>1.</strong>6 "cı:":":".oo . , . •. ... -il .6 r ••..• 0,o __. :D.";o:,,;"..Motl ••••• ,.__61A! Jı..11 • ' •••__ ." .'" 'O:>.C>.?• ' ••Kumtası,silllaşı,çamurlası,kilfi kirec tnşr. tiifitjips,bitümlü sevtKonglomera, komıcsı.cemertesı.linyitKonglomem, kumlaşı,çamurlası, killi kireçtaşıVolkanik teneti konglomerekumkışı. çcimurtaşı,kireçtgşıe OUstolit <strong>ve</strong> olistestromı


i,,,,,:1",:» ""wNO KAYA TÜRÜ A c K L A A.-~-i>-'---'_.-.Açık-koyu gri. kirli beyaz, oÇık yeSil. açık. kah<strong>ve</strong>renkli, açık sarı re-nktonlarındaı tabakalı, playı:ı tipi gölsel çamurtaşbfl <strong>ve</strong> Y~ yer kanatdolgularından oluşan mercekset çakılfuşlorı. Tabaka yiizeylerinde iklneujips kristalleri. Ml'fceksel kumtaşlarında bakışırnh rıpıımorklar,ösucecoe iceren muhtelif 5e'>'iyeler. Degişik düzeylerde dagınık büyükmemeli fogil parçaları.~->ONOZwvız zw""'" "'"w O> >"--_._--i---~--.--'-'" :>c:w ""~~'""'""O~cc""a~~~.-"--~:'-.~'.=~.i=: :::: :-..:.-;:---_.-.__ ::..-:-::.-:-=. ~r: .~~~?::::':: :,~~rgr?~1!~-ı:::::=-'-._-ç:::::2.-~_ ••.. ~-----•• __ ."---,;­-_ ...--...0.__-;. :...0:...r::;; .:.~__·0·•r: __.0 ~::::-= __._-1>_-__ --~- '0__ --"~....-::.:::....__ 0· __'0 ...iiii,,,,,, , ,-,iE - .. 0..- ---o. _---_0·__E -:--•• --- -...... _..~ H!JfKiJ.f~• .... ·0······4·E .':::.~: ~:: ..: ..: ..;,N ••••0.·••(1_ •••••••..".... "... 4··_··.•_ - .f/•••• # •••• "" 'L...l;=:,,!==~_0 .·_t":_.•_. _-- __D·_r-; .•..•.oKoh<strong>ve</strong>rengimsi kırmızı <strong>ve</strong> şarabi ren kli ço kaz çakıl, kum, silt <strong>ve</strong> klt'ln birlikte yolaktanmasıiili oluşmuş çamurtaşı. Çakıl <strong>ve</strong>kumbr çamur içinde yüzer durumda. Çamurgri-yeşil bcreü, Memeli foSil parçalarıyıgın halinde Ve karışık bir yataklanmayısimgeliyor•Sarı renkli erercekset çamurtQ$l.Kah<strong>ve</strong>rengimsi kırmızı <strong>ve</strong> kırmızı renktonlarında çamurtaşı.Açık sarı renkli kumlu, siltli, kaliçili kiltaşıSarı renkli, merceksi killi. siltlikumtest.Gri renkli. kötü baglanmah.cereıenrneste. köşeli çakıllımercekst çakıllası.Sarı renkli. çakıllı kumtc sı ,Kah<strong>ve</strong>rengimsi kırmızı, şerebi renkli cok az cakıl, kum,silt <strong>ve</strong> kil'in birlikte yolaklanması He oluşmuş çamurloşı.düzlemsel çapraz katmanlanma gösteren merceksel,katiçiler, çamurtaşlarının tabaka yüzeylerinde ikinciljips kristalleri <strong>ve</strong> do§ınık omurgalı kalıntıları.1=1Omurgolı IcsllBKaliçiIvvlJips~Rıpılmark§Killaşı='=="Silttaşı= L=.:::!JçamurtaşıDKumtaşı=01~ÇakıltaşıŞekil: 2- Çandır Hırsızderesi Orta Miyosen Karasal Çökelleri'nin ölçülü stratigrafi kesiti(Formasyon adlandırması Akyürek <strong>ve</strong> ark. 1980, 1981, 1988'den alınmıştır.)120


N~Ça 1989..-KL..... . .... . ..... .... .... ../. "::;2=::;L=...............-. . . . . ...:::::::::':";"'/ ---MN." ...........::....:...-.... _-- ...- . :., ~--'-. : : : :.:..2'::"" .. .,:====--==-:c=-._-'-----------ç---'oŞekil:_. __3!'Oem-,~ Dolgu ToprogıC:=J Bozuşmuş, .,-=-.---..b::3 Kırmızı çamurtaşı~Kalkerli Kırmızı- Beyaz Toprak~r_~NKuzey-Güney KesitiCa 1989L"'---~- --==~=~=~~=~=-=- ili.§ Dolgu Topragıi:: :: :1 Bozuşmuş Kalkerli Kırmızı-Beyaz Toprakb=:I Kırmızı çamurtası_ Yeşil Kireçli Tabaka3- Fasilli tabakanın bulunduğu kırmızı çamurtaşı katmanınınüst yüzeyi Şekil: 4- Kazı çukurondaki rabekalanmayıgösteren kesito!'Oem


co 1989K~ ~.B5LMN~o 2(kmŞekil: 5- Fosi1 buluntuların ele geçtiği tabakanın üstyüzeyi122


Resim: 1Resim: 2123


Resim: 3Resim: 4124


Resim:5Resim: 6125


126


1989 YILI PHOKAIA KAZı ÇALIŞMALARIÖmer ÖZYİGİT*Herodotos'un sozunu ettiği 12 Jon kentinden biri olan Phokaia'daarkeolojik kazılar, üç ayrı dönem gösterir. Fransız Arkeolog Felix Sartiaux,1913-1920 yılları arasında ilk kazıları yönetmiştir. Bu zamanda, yarımadaüzerinde <strong>ve</strong> Foça'ııın değişik yerlerinde yapılan sondajlarda çeşitli dönemlereait buluntular elde edilmiştir. ıİkinci dönem kazıları, Ord.Prof.Dr. Ekrem Akurgal başkanlığında,1952 yılından 1955 yılına kadar kesintisiz <strong>ve</strong> daha sonra aralıklarla 1974yılına kadar sürmüştür. Bu dönem kazıları genellikle yarımada üzerindeyapılmıştır. Bu kazılar sırasında, Phokaia'nın Arkaik dönem katı (M.Ö.7.<strong>ve</strong> ö.yüzyıl yerleşmesi) ile Athena Tapınağı'na ait buluntular ortaya çıkarılrnıştır.aUzun bir aradan sonra Phokaia'da arkeolojik kazılar, 1989 yılındaFoça Belediyesi'nin girişimi <strong>ve</strong> maddi katkılarıyla yeniden ele alınmıştır.!Bu üçüncü dönem kazılarının ilk yılı olan 1989 çalışmaları, İzmir Müzesi,(*) Doç. Dr. Ömer ÖZYİÖİT, Ege Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Edebiyat Fakültesi, Klasik Arkeoloji AnabilimDalı, Bornova i İZMİR.(1) M.F. Sartiaux, "Nou<strong>ve</strong>lles recherehes sur le site de Phocee", Comptes Rendus Acad.hıscr, et Bel/es Lettres, 1921, 119-129; aynı yazar, "Note sur l'exploration de .I'anciennePhocee", Communlcation Ine ci l'Academte des lnscriptions et Bel/es Lettres, 1914, 6-13;aynı yazar, De la Nou<strong>ve</strong>lle a l'ancienne Phocee, Paris 1914. Bu son kitap Türkçeye de çevrilmiştir:F. Sartiaux, Eski Foça. Foça Tarihi'ne Bir Bakış, Ege <strong>Turizm</strong> Cemiyeti Yayınları:6, İzmir 1952.(2) E. Akurgal, "Foça Kazıları <strong>ve</strong> Kyme Sondajları", Anoto/ia i (1956), 33-40, Lev.II­VI; aynı yazar, Anadolu Uygarlıkları, 3. Baskı, İstanbul ]990, 364-366; Ü. Serdaroğlu."Foça Kazılarındabulunan Arkaik devir mimarlık eserleri", -VI. Türk Tarih Kongresi, Ankara1967, 35-40.(3) 1989 yıl'nda Foça'da yapılan arkeolojik kazıların tüm giderleri, Foça Belediyesitarafındankarşılanmıştır; bu nedenle Belediye Başkanı Nihat Dirim'e <strong>ve</strong> Foça Belediyesi'ne yaptıklarıyardımdan, gösterdikleri kolaylık <strong>ve</strong> yakınlıktan ötürü teşekkürlerimi sunanm.127


Foça Belediyesi <strong>ve</strong> Ege Üni<strong>ve</strong>rsitesi Edebiyat Fakültesinin işbirliği ilegerçekleştirilmiştir." 20 Haziran 1989 günü başlayan üçüncü dönem kazılarınınilk yıl çalışmaları, 5 Eylül 1989 gününe kadar sürmüştür.Kazı çalışınaları, bugünkü yerleşimin kuzeyinde, Çifte Kayalar tepesininbatısında, asfalt yolun yanında bulunan tepe üzrinde yapılmıştır.(Çizim: I, Resim: 1)5. Denizden en yüksek noktası 9.23 m olan bu tepeninüzerinde binlerce çanak çöınlek parçalarının, cürufların <strong>ve</strong> bozuk üretim­Ierin bulunması, antik dönemde Phokaia'nın keramik üretim mahallesininbu. çevrede olduğunu göstermektedir.Bu çalışmaların sonucunda, bu tepenin Roma döneminin erken <strong>ve</strong> ortazamanlarında mutfaklarda kullanılan günlük, kaba kapları üreten atölyelerinçöplüğü olduğu sonucuna varılmıştır. Atölye <strong>ve</strong> fırın izine rastlanılmaması,tüm tepenin yalnız çanak çömlek artıkları <strong>ve</strong> bozuk üretimlerdenoluşturulan yapay bir yükselti olduğunu ortaya koymuştur (Resim: 2).Doğalolarak atölyelerin de bu tepenin yakınında yer alması gerekmektedir.Ne yazık ki keramik atölyelerinin çevredeki modern yerleşirnin altında kaldığınısanıyoruz.Roma dönemine ait bu çanak çömlek çöplüğünün altında Erken Hellenistikdöneme ait bir nekropolisin varlığı ortaya konmuştur. Bu mezarlıktaFoça taşından (tufa) yapılmış beş lahit ile pişmiş toprak çatı kiremitlerininbeşik çatı biçiminde dizilmesiyle oluşturulmuş bir adet mezar bulunmuştur.Bu mezarlardan birinin Roma döneminin başında yeniden kullanılıınş olması,Hellenistik dönemde bu alanda yapılaşma olmadığını göstermektedir.Yapılan çalışmalarda Roma dönemi çöplüğünün altında Arkaik dönemkeramiğine <strong>ve</strong> Klasik dönem temel kalıntılarına rastlanılması, Phokaia'nın Hellenistik dönem öncesinde bu alana kadar uzanmış olduğunu ortayakoymaktadır.Kazı çalışmaları.boyunca çeşitli büyüklükte dokuz açma kazılmış<strong>ve</strong> bunların birtakımı birbirleriyle birleştirilmiştir (Çizim: 2). Açmalartepenin üzerinde <strong>ve</strong> doğu yamacında yer alınıştır. 1989 yılı çalışmalarınınsonuçlarını kronolojik olarak üç ana başlık altında sunmak istiyoruz:(4) İzmir Müzesi Müdürü Nihat Sümer'In başkanlığı <strong>ve</strong> benim bilimsel danışmanlığımdayürütülen bu ilk yıl kazılarına, İzmir-Müzesi-arkeologlanndan Neşide Gencer, Jale Dedeoğlu,Hüseyin Teöman <strong>ve</strong> Funda Balıkçı katılmıştır. Bu kazılarda Aytekirı Erdoğan, ŞahinSoydan, Nazmiye Karademir <strong>ve</strong> Kadir Berrak arkeolog olarak görev almıştır. Ege Üni<strong>ve</strong>rsitesiEdebiyat Fakültesi Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı öğrencilerinden .DürdaneBmir.rMeltern Karahan, Mehtap Kudret <strong>ve</strong> Halil Bsklci de çalışmalarda bulunmuşlardır.Herkese, --çalışmalarından ötürü teşekkür borçluyuz.(5) Bu tepe, Foça'nın İsmet Paşa Mahallesinde tapunun 22 pafta, 140 adasında yer almaktadır.128


HELLENİSTİK DÖNEM ÖNCESİNE AİT BULGULARKazılan iki ayrı açmada, Roma dönemi çöplüğünün altında Hellenistikdönem öncesine ait mimariye rastlanmıştır; ancak açmalar geniş alına:dığı <strong>ve</strong> daha derine inilmediği için duvarların kesin tarihlemeleri ilerideyapılacak çalışmalara bırakılmıştır.3x7 ın boyutlarında açılan <strong>ve</strong> üst düzeyi denizden 5.00 m olan A 2 açmasınclayaklaşık 3,5 m derinlikte Klasik dönem tabakasının varlığı ortayakonmuştur (Resim: 3). Roma dönemi keramik çöplüğü, doğrndan bu tabakanınüzerine oturmuştur. Bu tabakada bir yapıya ait birbirini dik olarakkesen, taşları toprak harçla tutturulmuş 45 cm genişliğinde üç duvar bulunmuştur.Ayrıca bu düzeyde Klasik dönem keramiğinin yanı sıra GeçGeometrik <strong>ve</strong> Arkaik dönem keramik parçaları da ele geçmişir.A 2 açmasının doğusunda yer alan A 3-6 açmalarında toprak düzeyindenyaklaşık 3,5 m derinlikte, Klasik döneme ait bir yapının temel blokları,in situ durumunda ortaya çıkarılmıştır (Çizim: 3, Resim: 4). Doğu <strong>ve</strong> güneyyönlerine uzanan subasmanın yalnız bir köşesi, bu açmalarda kalmaktadır;bu nedenle yapının boyutları üzerine bir bilgi edinilememiştir. Subasmanıoluşturan bloklar, kareye yakın dikdörtgen biçiminde olup, 30 x 40 cmboyutlarındadır. Klasik döneme ait bu subasman, Hellenistik dönem mezarlarınınbitişiğindedir. Toprak, bu alanın nekropolis olarak kullanılmasısırasında mezarlar için Klasik dönem yapısının düzeyine kadar kazılınıştır;bu nedenle mezarlar ile subasman iki ayrı döneme ait o hnalarına karşııı,aynı düzeydedirler. M.Ö. 3. yüzyılın başına tarihlediğimiz 7 no.1u mezar,bu temellerin üzerinde bulunmaktadır; bu nedenle buradaki yapı, mezarıııtarihinden çok daha önce olmalıdır. A 2 açmasıııda olduğu gibi, buradada bol sayıda Klasik dönem keramiğinin yanı sıra, az sayıda M.Ö. 7. yüzyılaait Protokorinth <strong>ve</strong> M.Ö. 6. yüzyıla ait Oryantalizan dönem keramikparçalarıbulunmuştur.NEKROPOLİs1989 yılı çalışmaları sırasında kazılan açmalarda, yalnız A 3-6 açmalarındamezarlara rastlanmıştır. Önceki yıllarda çevredeki inşaat temellerikazılarında da bu tür mezarlar bulunmuştur; bu nedenle bu çevrenin antikdönemde Phokaia'nın nekropolis alanlanndan biri olarak kullanılmış olduğukuşkusuzdur. A 3-6 açmalarında yapılan kazıların sonucunda, buRoma dönemi keramik çöplük tepesinin nekropolis alanırım bir bölümüüzerine oturduğuanlaşılmıştır.129


A 3-6 açmaları. tepenin güneydoğusunda yer almaktadır. Açmalarınüst yüzeyi, denizden yaklaşık 5 m yüksekliktedir. Aralarında köprüler bırakılarakkazılan bu dört açma (A3, A4, A5, A6), sonradan birleştirilerek 6,5 x6,5 m boyutlarında büyük bir açmaya dönüştürüımüştür. Bu açmalardatoprak düzeyinden yaklaşık 3 m derinlikte, yukarıda süzünü ettiğimiz Klasikdöneme ait yapının temellerinden başka mezarlar da bulunmuştnr (Resim:4). Bu mezarların beş tanesi Iühit olup Foça taşındandır. Bunlarınkapakları beşik çatı biçimindedir. 1-5 no.1u mezarlar olarak adlandırdığımızbu lahitlerin yönleri değişiktir. 1,4 <strong>ve</strong> 5 no.lu mezarlar, kuzey-güney yönündeolup, içlerindeki iskeletlerin başları kuzeydedir. 2 <strong>ve</strong> 3 no.1u mezarlar,doğu-batı doğrultusundadır. 3 no lu mezarda ele geçen iskeletin başı doğuyönündedir. Mezarlar, büyük tufa bloklarının oyulmasıyla yapılmıştır.Cidarları O. LO m dir. Lfıhitlerin boyları, yaklaşık 2.10-2.20 m, genişlikleriise 0.80-0.90 m dir. Mezarların üst kapak düzeylerinde <strong>ve</strong> çevrelerindebulunan siyah firnisli unguentarium parçaları ile içlerinde ele geçen buluntularıntarihleri aynıdır. Buna göre mezarların üzerinde ele geçen kırık unguentariumlar,cenaze töreni sırasında mezarların üzerine atıhnış olmalıdır.6 Kapaklar 20-30 cm kalınlığında toprakla örtülmüştür. Bu toprak içerisindemezarlardan önceki dönemlere ait, özellikle Klasik dönem keramikparçaları ele geçmiştir. Bunlar içerisinde M.b. 4. yüzyıla ait siyah firnisliAttika keramiği ile Erken HelIenistik döneme ait Batı Yamacı keramiğiparçaları dikkati çekmektedir. Ayrıca Klasik dönem siyah firnisli çatı kiremidiparçaları da bu çevrede Hellenistik dönem öncesine ait bir yapınınvarlığını gösterınektedir. Mezarların üzerindeki bu toprağın üzerinde Romadönemi keramik çöplüğü başlamaktadır.6 no.lu mezar ise stroterlerden oluşturulmuş olup, açmanın kuzeydoğuköşesinde yer almaktadır. Doğu-batı doğrultusunda uzanan mezarın baştarafı doğudadır. 7 no.lu mezar ise ölünün toprağa doğrudan gömülmesiyleoluşturulmuştur. 3 no.lu mezarın yanında, Klasik dönem temellerinin üzerindeyer alır. Doğu-batı doğrultusunda olup, iskeletin başı doğudadır.2 no.lu mezarın baş-yönü saptanamamıştır; çünkü bu lühit içindekigömü yakarak yapılmıştır.i NO.LU MEZAR (Çizim: 3, Resim: 4)Tür: Lahit mezar. Beşik çatı biçiminde kapaklı.Uzunluk: : 2. LO mGenişlik: 0.78 m(6) Aynı özelliğe Erythrai'da 1988 yılında ortaya çıkarılan bir Hellenistik dönem mezarındada rastlanır: Ö. Özyigit, "1988 Yılı Erythrai Sondaj Çalışmaları", XI. Kazı SonuçlarıToplantısı, i Ankara 1990, 137.130


Derinlik:Kalınlık:O.60 m0.10 mKapağın Alınlık Yüksekliği: 0.58 mCins: Foça taşı (tufa).Yön: Kuzey-güney. İskeletin başı kuzey yönünde.Gömü Biçimi: Lahtin içine yakmadan gömü.Buluntular:- i adet bronz sikke". Ön yüzde sola doğru kadın başı (Nymphe?),arka yüzde sola doğru griffon protomu. M.Ö. 350-300. Ölünün ağzındaele geçmiştir.Mezar çok nemli olduğu için iskelet, tümüyle erimiş <strong>ve</strong> mezarın altbölümüne yapışmış durumda bulunmuştur. .2 NO.LU MEZAR (Çizim: 3, Resim: 4)Tür: Lahit mezar. Beşik çatı biçiminde kapaklı.Uzunluk:Genişlik:Derinlik:Kalınlık:2.15 m0.85 mO.62 mO.10 mKapağın Alınlık Yüksekliği: 0.28 mCins: Foça taşı (tufa).Yön :Doğu-batı.Gömü Biçimi: Yakarak gömü.Buluntular:- i adet bronzdan bıçak. Mezarın ortasına yakın bir yerde parçalardurumunda <strong>ve</strong> sapsız olarak bulunmuştur. Mezarın doğrultusu gibi doğubatıyönünde yerleştirilmiştir.2 no lu mezar, burada ele geçen mezarlar arasında yakarak gömmeyesahip tek mezardır. Mezarın kuzey dış tarafında görülen yanık tabaka, cecedinyakılması sırasında oluşmuş olmalıdır. Yani yakma işlemi, mezarınhemen yanında yapılmış, sonra da cesetten geriye kalan kemikler <strong>ve</strong> küller,Iahtin içine yerleştirilmiştir.(7) BMC, Ionia, no. 94-96.131


3 NO.LU MEZAR (Çizim: 3. Resim: 4)Tür: Lahit mezar. Beşik çatı biçiminde kapaklı.Uzunluk: 2.14 mGenişlik:0.83 mDerinlik: 0.58 mKalınlık:0.10 mKapağın Alınlık Yüksekliği: 0.24 ınCins: Foça taşı (tufa).Yön: Doğu-batı. İskeletlerin başları doğu yönünde.Gömü Biçimi: Lahtin içine yakmadan göınü.Buluntular:- i adet bronz sikke", Ön yüzde sola doğru petasoslu Hermes başı.Arkada sola doğru griffon protomu. M.Ö. 300-100. Alttaki iskeletin ağzındaele geçmiştir.Mezarın içerisinde üst üste iki iskelet bulunmuştur. İskeletler, sağ omuzlarıüzerine yatmış olup, yüzleri kuzeye bakar durumdadır. Dizleri karınıarınaçekilmiş olduğu için "s" görünümündedirler. İyi korunmuşlardır.4 NO.LU MEZAR (Çizim: 3, Resim: 4)Tür: Lahit mezar. Beşik çatı biçiminde kapaklı.Uzunluk:Genişlik:Derinlik:Kalınlık:2.20 mO.90 mO.68 mO. i O m. Kapağın Alınlık Yüksekliği: 0.26 mCins: Foça taşı(tufa).Yön: Kuzey-güney. İskeletin başı kuzey yönünde.GöınüBiçimi: Lahtin içine yakmadan göınü.(8) Ibid., No. 107.132


Buluntular:- i adet pişmiş topraktan unguentariuın (Çizim: 4)". M.Ö. 3. yüzyılbaşları. Mezarın orta bölümünde parçalar durumunda bulunmuştur.Kanınuzca bu unguentarium, cenaze töreni sırasında, ölüye kurban etmeamacıyla kınlarak mezara bırakılmıştır.10- i adet bronzdan bıçak. Mezarın güneybatı köşesinde iskeletin sağbacağının iç tarafında parçalar durumunda, sapsız <strong>ve</strong> çok oksidc olmuş birbiçimde bulunmuştur.Mezarın içerisindeki iskelet, nem oranının yüksek oluşu nedeniyle iyikorunmamıştır.5 NO.LU MEZAR (Çizim: 3, Resim: 4-5)Tür: Lahit mezar. Beşik çatı biçiminde kapaklı.Uzunluk:Genişlik:Derinlik:Kalınlık:2.20 mO.82 m0.65 m0.10 mKapağın alınlık yüksekliği: O. 14 mCins: Foça taşı (tufa).Yön: Doğu-batı. İçindeki iki iskeletin başları kuzey yönünde. Üçüncüiskeletin başı ise güneyde.Gömü Biçimi: Lahtin içine yakmadan gömü.Buluntular:- i adet bronz sikket-. Ön yüzde sağa doğru denfe çelenkli Tiberiusbaşı, arka yüzde sağa doğru griffonun ön bölümü. Öndeki irnparatorun ismiile arkadaki memur isıni okunamıyor.(9) Bu unguentariumun iyi tarihlenmiş benzer örnekleri için: AM XXXIII (1908), 430. 436,Taf. XXVI. 1; Notizle degli Scavi XIII (19ı6), 292, ffg. 3 f; Hesperia 3 (1934), 336 87, fig.15, 344 844, fig. 22; H. Goldman, Excavations at Göz[ü Kule, Tarsus <strong>1.</strong> The Hellenisticand Roman Periods, Princeton 1950, 231, pt. 135 no. 248; C.W. Blegen, H. Palrner, RS.Young, Corinth XIII, The Nortlı Cemetery, Princeton 1964, pI. 76, 491,10-11, PI. 77.496,16; N. Kunisch, "Grabfunde aus dem Stadtgebiet von Bergama", Pergamon, GesammelteAufsöıze. Pergamenische Forschungen (bundan sonra: Pp) Band I, Berlin 1972, 102, fig.8;U. Knigge, Kerametkos IX, Ergebnisse der Ausgrabungen der Stldhilgel, Berlin 1976, p<strong>1.</strong>67-68,96; i. Hdgg, R. Hagg, Bxcavations in the Barbouna Area at Asine, The MiddleSlopes, 1973-1977, Fascicle 4, Uppsala 1980, 66, ffg. 65 no.c,(10) Bkz. dipnot 6.(ll) Bu sikkenin CJaudius'a ait bir benzeri için: BMC, Ionla, no. 132.133


1 adet cam Use (Çizirn: 5a)ız.1 adet cam unguentarium (Çizim: 5b).131 adet cam bardak (Çizim : 5c)ı4.Bronz sikke, mezarın kuzey yönünde bulunan iki kafatasına yakınbir yerde cam kase ile cam bardak arasmda ele geçmiştir. Cam unguentariumise, ınezarın güneybatı köşesine yakın olarak üçüncü iskeletin üzerindebuluıunuştur. Bu buluntular, mezarın ikinci kullanımına aittir. Mezarınilk sahibine ait bir iz <strong>ve</strong> ölü hediyesi bulunmamıştır. Lahit, konumu <strong>ve</strong>yapısından ötürü, diğer lahltlere çok benzerdir; bu nedenle lahit M.Ö.3.yüzyılın başlarından olmalıdır.6 NO.LU MEZAR (Çizim: 3)Tür: Kiremit mezar.Uzunluk: <strong>1.</strong> SO mGenişlik:0.60 mCins: Pişmiş toprakYön: Doğu-batı. İskeletin başı doğu yönünde.Gömü biçimi: Yakmadan gömü. Ölü açılan çukur içine doğrudantoprağa yatırılmış <strong>ve</strong> üzeri düz çatı kiremitleriyle örtülmüştür.(12) 5 no.lu mezarda ele geçen cam eserler, Roma cam sanatında üf1eme tekniğinin uygulanmasınınen yaygın olduğu dönemin öncüleri niteliğini taşımaktadırlar. Bu mezarda bulunanküsenin, pişmiş topraktan yapılmışları da vardır. Carrıa, pişmiş toprak örneklerinden uyarlanmışolmalıdır. Bu kasenin benzer örnekleri için: P.La Baume, Glas der Antiken Welt,Wissenschaft/iche Kata/oge des Röınisch-Germanischen Museums, Band I, Köln, no.D.5,Taf 16.1; O.Vessberg, "Roman Glass in Cyprus", Opuscula Archaeologica 7 (1952) (bundansonra: Vessberg 1952), 109-165; C. Isings, Roman G/ass from Dated Finds, Groningen1957, 89, Form 69(a); Av.Saldem, B.Nolte, P.La Baume, T.E.Hae<strong>ve</strong>rnick, etaser derAll/ike. Sammlung Oppenliinder, Hamburg 1974, 112, no. 295-296; S. Auth, Aneient Glassat the Newark Museum, New Dersey 1976, 91, no. 97; S.B. Matheson, Anciem G/ass in theYale Uni<strong>ve</strong>rsity Art Gallery (bundan sonra: Matheson 1980), New Ha<strong>ve</strong>n 1980, LO?, no.105-106; Y. Akat, N. Fıratlı, H. Kocabaş, Hüseyin Kocabaş Kolleksiyonu Cam EserlerKata/oğu, İstanbul 1984, 38, no. 316, Res. 154 a.(13) 5 rıo.lu mezarda bulunan cam unguentariumun en yakın benzerleri için: Vessberg 1952,131 vd., Pl. VII (Tip A III a); M. Stern, Ancient Glass at the Fondaıton Custodia, Groningen1977, 38-41, no.g, P<strong>1.</strong> 10; C.Lightfoot,Afyon Müzesindeki Cam Eser/er Kata/oğu (bundansonra: Lightfoot 1989), Oxford 1989, 24, no. 4, Lev. ı.(14) Bu cam bardağın benzerleri için: Vessberg 1952, 118-120, Pt.Ilf 1-3 (Tip Ala); Matheson1980, no. .102; Ü. Canav, T.Ş.C.F.A.Ş. Cam Eserler Koleksiyonu, İstanbul 1985, 87, no.142; Liglııfoot 1989, 26-27, no.Iü-Ll, Lev. 2, Fig 1, 2.134


Buluntular:Mezarıniçinde bir buluntuya rastlaınnamıştır.6 no.lu mezar, sekiz adet düz çatı kiremidinden oluşturulmuştur (Resim:6). Bunlardan altı adet stroter beşik çatı biçiminde dizilmiş, açık olandar uçları da damlalık bölümleri yukarı gelecek biçimde dik birer stroterile kapatılmıştır. Tüm stroterlerin firrıisli asıl yüzeyleri mezarın içine bakmayıp,dış yüzeyi oluşturmuştur. Bcşik çatı biçiminde dizilen altı stroter,çatılarda görülen sistemle, yani birinin alt bölümü, diğerinin üst bölümünüizler biçimde yerleştirilmiştir.6 no.1u mezarda kalyptere rastlanmamıştır, Stroterlerin üst yüzeyleri,kırmızı, siyah <strong>ve</strong> kah<strong>ve</strong>rengi f'irnisle kaplıdır. Kırmızı en hakiın renktir.Stroterlerin uzunlukları 67-68 cm, üst <strong>ve</strong> alt genişlikleri ise 58-60 cm dir.6 no.1u mezar, diğer ınezarlarla ayın zamandan olmalıdır. Bu mezar, M.Ö.3. yüzyılın başlarında çatılarda kullaınlan stroterlerin boyutlarını <strong>ve</strong>rmesiaçısından önemlidir. Kanımızca bu boyutlardaki düz kiremitler, M.Ö.4.yüzyılın ikinci yarısında <strong>ve</strong> M.Ö.3.yüzyıl boyunca kullanılmıştır.7 NO.LU MEZARTür:Uzunluk:Genişlik:Yön:GömüBuluntular:Doğrudan toprağa gomu,İskelet kötü durumda olduğu için uzunluğu belirlenememiştir.Yaklaşık O.60 mDoğu-batı. İskeletin başı doğu yönünde.biçimi: Doğrudantoprak içine yakmadan gömü,- 1 adet pişrniş toprak kasecik (Çizinı: 6)15.- 1 adet bronz sikkets. Ön yüzde sola doğru kadın başı (Nymphe ?),arka yüzde sola doğru griffon protornu. M.Ö. 350-300. Sikke ölünun ağzındaele geçmiştir.7 no.1u mezar, 3 no.1u mezarın taın yarıında <strong>ve</strong> aynı doğrultuda bulunmuştur.Klasik dönem yapısının temelleri üzerine yerleştirilmiştir.(15) Bu küseciğin bir benzeri, 1961 yılında Bergama'da kent içinde açılan bir mezarda unguentariumlarlabirlikte bulunmuştur: PF 1, 102, fig. 8. Bergama'daki bu mezarda kaselerle birliktebulunan unguerıtariumlar, Poça'da 4 no.1u mezarda ele geçen unguentariumun çokbenzeridir. Bu unguentariumlar için bkz. Yukarda dipnot 9.(16) BMC, Ionia, no. 92.135


MEZARLARIN VE SİKKELERİN TARİHLENMESİ:A 3-6 açmalarında ortaya çıkarılan yedi adet mezarın dördünde birerbronz sikke bulunmuştur. Bütün sikkeler, ölünün ağzında <strong>ve</strong>ya ağzınayakın olarak ele geçmiştir. Bunlardan 1, 3 <strong>ve</strong> 7 no. lu mezarlarda ortayaçıkarılan sikkeler, Erken Hellenistik, 5 no. lu mezarda bulunan sikke iseErken Roma dönemine aitti" Dikkati çeken bir nokta da, mezarlarda ortayakonulan tüm sikkelerin, Phokaia sikkesi olmasıdır. Yani aralarındabaşka bir kente ait sikke yoktur.1 <strong>ve</strong> 7 no. lu mezarlarda ele geçen Phokaia sikkelerinin ön yüzlerindebir kadın başı (Nymphe ?), arka yüzlerinde ise griffon protomu bulunur.Bunlar M.b. 350-300 yıllarına tarihlcnir!", 3 no. lu mezarda bulunansikkenin önyüzünde petasoslu bir Hermes başı, arkayüzünde ise bir griftonprotomu görülür-". Bu sikke M.b 300-100 yıllarına <strong>ve</strong>rilir. Toprağadoğrudan gömme biçimine sahip 7 no. lu mezar, hemen yanındaki 3 no. lulahit mezardan konumu nedeniyle daha geçtir. Oysa 7 no. lu mezardabulunan sikke, diğerine göre daha erkene tarihlenir. Buna göre tüm bumezarlar birbirine yakın tarihten olmalıdır. Sikkeler de aynı zamanda,M.b. 3. yüzyılın başlarında kullanılmaktaydı. 3 no. lu mezarda ele geçensikke, diğer sikkelerin tarihini indirmekte, diğerleri de bunun tarihini yükseltmektedir;bu nedenle ön yüzünde Hermes bulunan 3 no. lu mezarınsikkesi, Erken Hellenistik döneme tarihlenmesi gereken sikkelerden olmalıdır.Sanıldığı gibi, Geç Hellenistik döneme kadar kullamlmamış <strong>ve</strong>basılmamıştır.Öte yandan 4 no. lu mezarda bulunan unguentarium, M.b. 3. yüzyılınbaşlarından olmalıdır!". 7 no. lu mezarda sikkeyle birlikte bulunan kaseciğinbenzerlerine Pcrgamorı'da M.b. 3. yüzyılın başlarında rastlıyoruzw,Bu nedenlerden ötürü, A 3-6 açmalarında ortaya çıkarılan mezarları,M.b. 3. yüzyıl başlarına tarihlemekteyiz; ancak 5 no lu mezarın ikincikullanımı ise, Erken Roma dönemine aittir. Burada elegeçen üç camkabın yanındaki bronz sikke, Tiberius portresi göstermektedir; bundanötürü bu mezarın M.S. 30-40 yılları arasında olduğunu sanıyoruz.A 3-6 açmalarında bulunan mezarlar, M.b. 3. yüzyılın başlarındaPhokaia'daki mezarların türü <strong>ve</strong> ölü gömme gelenekleri üzerine bilgi <strong>ve</strong>rmektedir.Bu zamanda Phokaia'da taştan yapılınış lahitlerin yanında(17) Bkz. dipnot 7 <strong>ve</strong> 16.(18) Bkz. dipnot 8.(19) Bkz. dipnot 9.(20) Bkz. dipnot 15.136


kiremit mezarlara da rastlanmaktadır. Bu zarnanda toprağa doğrudangörnü de yapılmaktadır. Bundan başka yakarak gönunenin yanında, yakmadangömme geleneği de görülmektedir.ROMA DÖNEMİ KERAMİK ATÖLYELERİ ÇÖPLÜÖÜ1989 yılı çalışmaları sırasında, değişik boyutlarda kazılan açmalar,yukarıda değindiğimiz gibi tüm tepenin Roma döneminde günlük kapüretimi yapan atölyelerin bir çöplüğü olduğunu ortaya koymuştur. Buçöplük tepesi, Roma döneminde günlük kullanım kaplanın üreten atölyelerinkırık <strong>ve</strong> bozuk üretimlerini atmaları sonucunda oluşmuştur. Buradakikazılarm amacı, şimdiye kadar üzerinde fazla çalışılmaınış olan antikdöneme ait günlük keramiğin kronolojisini kurmaktır. Dünyada bugünekadar yapılan kazılarda, genellikle renkli <strong>ve</strong> çok kaliteli keramikler üzerindeçalışılmış; kaba mutfak kapları pek dikkate alınmamıştır. Oysa yapılankazılarda bu tür keramik, daha çok çıkmaktadır; bu nedenle günlük kullanımkaplarının tarihlerinin belirlenmesi, bütün kazılara ışık tutacaktır.Phokaia'daki bu çöplük tepesinin, Roma dönemine ait kaba kerarnikkronolojisinin kurulmasında çok büyük bir önemi vardır.Keramik çöplüğü tabakaları, bir höyükteki kültür tabakalarındanayrılık gösterir; kuyu <strong>ve</strong> sarnıçların içinde oluşan tabakalardan da çokayrı oluşuma sahiptir. Keramik çöplüğündeki tabakaların her biri, fırınlardabozuk olarak üretilmiş <strong>ve</strong>ya kırılmış olan malzemenin bir anlıkatınunı göstermektedir. Her bir tabaka türdeş nitelikte malzeme içerdiğiiçin mezarlar, batık gemiler vd. gibi bir toplu buluntu olma özelliğine sahiptir.Bu özelliğin, keramik kronolojilerinin saptanmasında büyük önemivardır.1989 yıh çalışmalarında en iyi stratigrafik sonuçları, A 2 <strong>ve</strong> A 3-6açmalarında elde edilmiştir. Tabakalar, içlerinde ele geçen kandiller <strong>ve</strong>diğer malzemeyle tarihlendirilmektedir. A 3-6 açmalarında ortaya çıkarılanmezarlar, çöplüğün nekropolis üzerine oturduğunu göstermiştir.5 no. lu mezar, bunlar içerisinde en geç olanıdır. Buna göre bu alan, Romakeramik çöplüğü olarak 5 no. lu mezardan (M.S. 30-40) daha sonra kullamlmayabaşlamıştır. Bu durumda 5 no. lu mezar, keramik çöplüğü içinbir terminus post quem olur.A 3-6 açmalarında çöplük tabakalarının üst sınırını, A 4 <strong>ve</strong> A 6 açmalarındabulunan iki kandil belirler. A 4 açmasında bulunan kandil(Çizim: 7), U biçiminde ağıza sahiptir-'. A 6 açmasında ele geçen kandil(21) Athenian Agora V, M 20; Athenian Agora VII, no. 126, 176, 397.137


(Çizirn: 8) ise, kalp biçimli ağzı ile diğerinden ayrı1ır 2<strong>1.</strong> M.S. 2. yüzyılınilk çeyreğinden olan bu kandiller, A 3-6 açmalarındaki çöplük tabakalarınınkronolojik açıdan üst sınınnt oluşturur. Yani bu iki kandil, buradakitabakalar için terminus ante quem olur. A 3-6 açmalarında saptanan dokuzatım tabakası da, bu tarihler arasında sıralanır. A 2 açmasında 15 atımtabakası saptanmıştır. Tabakaların eğimleri A 1 açmasında çok fazladır(Resim: 7). A 2 <strong>ve</strong> A 3-6 (Resim: 8-9) açmalannda tabakalar, büyük eğimgöstermezler.Bu açmalarda ele geçen çeşitli kap biçimlerinin gelişimlerini, beş onyılda bir değişen profilleriyle izlemek olanak içerisindedir. Örneğin, A 3-6açmalarında tavalar, M.S. ı. yüzyılın üçüncü çeyreğinden M.S. 2. yüzyılınilk çeyreğine kadar değişik profiller göstermektedir (Çizim: 9)23. Önceleridışbükey olan profilleri, sonra düzleşmekte, daha sonra da içbükey biçimedönüşmektedir. Bundan başka aynı açmada, altındaki yazıta göre Dionysiosatôlyesirıin üretimleri olan kapaklı yayvan kaseler (Çizim: lA, Resim: 10),dışbükey profil gösterirler. M.S. ı. yüzyılın ikinci yarısına ait bu kaplar,M.S. 2. yüzyılın başında ise dışbükey profillerini kaybederek düz profilesahip olurlar (Çizim: 11).Bu sondajlarda en çok görülen formlardan biri, gü<strong>ve</strong>ç kaplardır(Çizim: 12)24. Altları düz olmayan bu kaplar, dengeli oturamazlar; bunedenle amphoralar gibi ayrı bir altlığa gereksinmeleri vardır. Kazılarsırasında bu tür gü<strong>ve</strong>ç altlığı, bol sayıda ele geçmiştir (Çizim: 13). üstelikde birçoğunun üzerinde pişirmeden önce yazılmış isimler bulunmaktadır.Maşrapalar da bu atölyelerin önemli üretimleri arasındadır (Çizim:14)25. Tek kulplu kaplar olan maşrapalarm tabanları, Roma dönemi içlerinedoğru gitgide küçülürken, gövde profillerinin en dış noktası da aşağıyadoğru iner.Bundan başka Phokaia'da kaba keramik üretimi yapan atölyeler,daha değişik kaplar da üretmişlerdir. Çöp1ükde bu atölyelerin üretimiolmayan kaplara da rastlamr. Bu özellikte olan bir kiise de, A 2 açmasındaele geçmiştir (Çizim: 15)26.(22) Athenian Agora VII, no. 160-167: Ö. Özyiğit, XI. Kazı Sonuçları Toplantısı, 1(1990),147, Resim: 9.(23) Athenian Agora V, G 113-115, PIs. 7,72.(24) Ibid. G 195-196, P<strong>1.</strong>7.(25) Ibid. G 103, PI. 7.(26) Ibid. G 13-14, Pı' 61: G 74, PI. 5.138


Sonuç olarak, uzun bir aradan sonra yeniden ele alınan kazılar, yalnızPhokaia'nın tarihine ışık tutmayacak, aynı zamanda yerel keramik üretimlerinidünyaya tanıtarak keramik kronolojisine de yeni boyutlar geritecektir.Felix Sartiaux'nun Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı)tarafından Fransızca'dan Türkçe'ye çevrilen Eski Foça kitabının "Foça'da Esaslı Bir Arkeolojik Kazı Yapılmalıdır" başlıklı önsözünü yazan Ege<strong>Turizm</strong> Cemiyeti Başkanı Suad Yurdkoru, burada "Eski Foça'da yapılacakkazılar ile bu önemli tarihi merkez hakkında etraflı <strong>ve</strong> isabetli bilgilertoplanacağına, fazla olarak zengin bakiyelerin ele geçeceğine şüphesiznazarı ile bakılabilir" demektedir. Rahmetli Yurdkoru'ya katılmamakelde mi?139


.- NZ1<strong>1.</strong>lO..~140


\\ PHOKAIAiiiiiiiL\ KERAM~K ATOLYELERı\ ALANI\ \\iriri\\\'---,


600lu rmzor(kirmniıli mezorl508KtoW_Çizim: 3- A 3-6 açmalannın planıi142


o~_-==_-==_ııi5cmÇizim: 4- 4 No.1u mezarda bulunan pişmiş toprak unguentarium. M.Ö. 3 yüzyıl başıabcÇizim : 5- 5 No.lu mezarın cam buluntuları. M.S. 30 - 40143


O_-====-~===-_5cm.Çizim : 6- 7 No.lu mezarda bulunan pişmş toprak. kasecik. M.Ö. 3. yüzyıl başıo,_-==_-==_.5 cmÇizim : 7- Pişmiş toprak kandil. A 4 açması. M.S. 2. yüzyılın ilk çeyreği144


o '__==-_-==_ıııi 5 cmÇizim: 8- Pişmiş toprak kandiL.A 6 açması. M.S. 2. yüzyılın ilk çeyreği~._.......Çizim: 9- Pişmiş toprak tavaların gelişimi. A 3-6 açmaları. M.S. ı. yüzyılın üçüncü çeyreğindenM.S. 2. yüzyılın ilk çeyreğine kadar (Alttan yukarıya doğru)145


•,_7--~.--~Çizim: 10- Pişmiş toprak yayvan kaseler. A 6 açması. M.S; <strong>1.</strong> yüzyılın ikinci yarısı. üstteki Dionysios imza1ıo5cm-=:...---==~--Çizim: ı 1- Pişmiş toprak yayvan küse.A 6 açması. M.S. 2. yüzyılın başlan146


o =:._= 5cm-= =-Çizim: 12- Pişrnlş toprak gü<strong>ve</strong>ç kap. A 5 açması. M.S. <strong>1.</strong> yüzyılın üçüncü çeyreğio,_-==_-==_.5 cmÇizim: 13- Pişmiş toprak gü<strong>ve</strong>ç kap altlığı. A 6 açması. M.S. <strong>1.</strong> yüzyılın ikinci yarısıHieron imzalı147


(abo=-=--=--ıi c mÇizim: 14- Pişmiş toprak. maşrapalar. A 5 açması. M.S. <strong>1.</strong> yüzyılın ikinci yarısıQ,_-====-_===-...5cm.Çizim: 15- Pişmiş toprak kase. A 2 açması. M.S. <strong>1.</strong> yüzyılın ikinci yansı.148


Resim: 1- Phokaia keramik atôlyeleri alanının genel görünümüResim: 2- Bozuk.üretim. A 2 açması. M.S. <strong>1.</strong> yüzyılın üçüncü çeyreği149


Resim: 3- Klasik:dönem temelleri. A 2 açmasıResim: 4- A 3-6 açmalannm genel görünümü150


Resim: 5- 5 No.lu mezar. Lahit, M.Ö. 3. yüzyılbaşına ait. İkinci gömü M.S. 30-40 yıiianResim: 6- 6 No.Iu mezara ait düz çatı kiremitleri. M.Ö. 3. yüzyıl başı151


Resim. 7- Alaçmasının güney kesiti. Roma çöplüğü atım tabakalan. M.S. ı. <strong>ve</strong> 2. yüzyıllarResim: 8- A 5-6 açmalarının batı kesiti. Roma çöplüğü atım tabakalan. M.S. <strong>1.</strong> yüzyılınikinci yansı <strong>ve</strong> M.S. 2. yüzyılın ilk çevreği152


Resim: 9- A 3 <strong>ve</strong> 6 açmalarının güneykesiti.Roma çöpıüğü atım tabakaları. M.S. ı. yüzyılınikinci yarısı <strong>ve</strong> M.S. 2. yüzyılın ilk çeyreğiResim: 10- Pişrniş toprak yayvan kgseler. A 6 açması. M.S. <strong>1.</strong> yüzyılın ikinci yarısı153


DATÇA / REŞADİYE - KİLİSEYANI ANTİK SERAMİK ATÖLYELERİKAZısı,1989 KAMPANYASıNuman TUNA*Jean-Y<strong>ve</strong>s EMPEREURDatça, Reşadiye mahallesi Kiliseyanı mevkiinde bulunan antik seramikatölyeleri kazısı 6-30 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. BodrumMüze Müdürlüğü başkanlığında, Dr. Numan Tuna'nınbilimsel sorumluluğunda,Türk-Fransız işbirliğinde uzmanlardan oluşan kazı. heyeti şuüyelerden oluşmaktaydı: Fransız Arkeoloji Okulu'ndan Jean-Y<strong>ve</strong>s Empereur,Ege Üni<strong>ve</strong>rsitesi'nden Dr. Ersin Doğer, CNRS'ten Dr. ArmandDesbats, Colette Laroche <strong>ve</strong> Nergis Günsenin. Ayrıca, Ege Üni<strong>ve</strong>rsitesi'­nden 6 öğrenci: Gonca Cankardaş, A. Kaan Şenol, Akın Aykurt, CansınPınaroğlu, Aslı Altıkulaç <strong>ve</strong> Adnan Kurtulmuş 1989 kampanyasındaçalışmıştır. çanak-çömlek çizimleri Işık Şahin, mimari ölçümler AtillaAkdoğan <strong>ve</strong> Burak Erdim tarafından yapılmıştır. Kazı süresince 14 işçiçalıştırılmıştır. ,.Reşadiye kazı sı 1989 kampanyasına Kültür <strong>ve</strong> Tabiat VarlıklarınıKoruma Başkanlığı, Fransız Dışişleri Bakanlığı <strong>ve</strong> CNRS'in Antik AmphoralarServisi RCP 830 tarafından parasal katkılarda bulunulmuştur.Başta izin <strong>ve</strong> maddi katkılarım esirgemeyen Kültür <strong>ve</strong> Tabiat VarlıklarınıKoruma Başkanlığı olmak üzere projemizi destekleyen yukarıdaki kuruluşlaraburada, kazı heyeti adına teşekkürü bir borç biliriz.1989 kampanyasının temel amaçları: 1988 kazı kampanyasında 25no'lu parselde açılan fırının anlaşılması için çevresinin kazılması, skirtosatölyesine ait dolguların incelenmesi, yüzey araştırmalarının yoğunlaştırılması<strong>ve</strong> beraberinde yeni kazı yerlerinin saptanması idi. Buna göre yapılanişbölümünde 91 ada, 25 no'lu tarlada 1988'de bulunan fırın <strong>ve</strong> çevresindeki(*) Dr. Nurnan TUNA, King Abdul Aziz Uni<strong>ve</strong>rsity College of Engineering P.O. Box: 9027Jeddah.j S. ARABİSTAN.155


iki sektörde yapılan genişletilmiş kazılarda Dr. Armand Desbats, bu sektörlerin15 m daha güneyinde manyetik anomali belirlemelerine göre yerisaptanan 25/ 3 sektöründe Dr. Ersin Doğer, Skirtos atölyesine ait dolgulardaise Colette Laroche açma sorumluları olarak belirlendi. Kazı <strong>ve</strong>yüzeyaraştırmalarında ele geçen envanterlik <strong>ve</strong> etüdlük malzemenin derlenmesi,belgelenmesi çalışmaları Jean-Y<strong>ve</strong>s Empereur tarafından yürütüldü.Kazının eşgüdümü, yüzeyaraştırmaları <strong>ve</strong> kazılarda ortaya çıkarılanmimari katların belgelenmesi çalışmaları da Dr. Numan Tuna tarafmdanüstlenildi, Kazmın bitimine doğru, yüzey araştırınaları ile saptanan16/3 no'lu parseldeki hellenistik fırın Dr. Ersin Doğer tarafından kazıldı.9i Ada, 25 No'lu Parseldeki KazıÇalışmaları1989 yılında gerçekleştirilen 25 rıo'lu parseldeki kazı, 1988'de keşfedilenfırına <strong>ve</strong> kil hazırlama alanına denk gelen i <strong>ve</strong> 2 no'lu sektörleringenişletilmesi <strong>ve</strong> 20 m güneydoğuya doğru parsel sımrmda başka bir manyetikanormallik bulunan yerde 3 no'lu sektörün açılmasından oluşmaktaydı'.1989'da kazılan alan 5 m x 5 m boyutlarında 5 yeni açmada -üçeski açma ile beraber- gerçekleştirildi (Resim: I).i No'lu Sektörde Yapılan Kazı1988'de keşfedilen fırının bütününü ortaya çıkarmak amacıyla kuzeyedoğru genişletilmesi, MI <strong>ve</strong> M2 duvarlarının sınırladığı <strong>ve</strong> kil hazırlamaalanı olarak nitelendirilen bölümü bulmaya yönelikti.MI duvarının kuzeydoğuya doğru, sondaj sınırına kadar uzanınaktaolduğu görüldü; birçok noktada duvara ait taşlar yokolmuş, sadece taşsırasının izleri <strong>ve</strong> su geçirmeyen kil sıva parçalan ile bütünlenmektedir.Sondaj sınırının kuzeydoğu kenarında sadece sıva izi taşıyan yarımdaire kalıntısı ile iki adet büyük tuğladan -tuğla boyutları: 53 cm x 53 cm-oluşan bir döşeme ortaya çıkarıldı (Resim: 2). Dipte ince bir kil tabakasıgörüldü. Bu alanın taban döşeme tuğlalarının tahrip olduğu bir kil hazırlamamekanı olduğu belirlendi. Buna göre, yarım dairelik bölüm yıkamahavuzu olarak yorumlanabilir.Kuzeybatıdaki açma kenarında M7 taş duvarı büyük olasılıkla dahaeski <strong>ve</strong> bilemediğimiz bir yapıya aittir. M8 <strong>ve</strong> MI duvarları arasında ise,(1) N. TUNA <strong>ve</strong> J.Y., EMPEREUR, "Datça-Reşadiye Antik Seramik Atölyeleri Kazısı,1988", VII. Araştırma Sonuçları Toplantısı: Antalya-Mayıs 1989, Anıtlar <strong>ve</strong> Müzeler On.Md. (Ankara: 1990) sh. 555 <strong>ve</strong> devamı.156


özellikle İ. Ö. 6. yüzyıla ait ince seramikten oluşan zengin malzemeye rastlandı.Bu katın Ml duvarı altına doğru uzandığı gözlendi.2 No'lu SektörKazının batıya doğru genişlemesi, ilk başta iki taş duvar(M3 <strong>ve</strong> M4)<strong>ve</strong> dağınık taş blokları ortaya çıkarmıştır. M3 <strong>ve</strong> M4 duvarları hemen yüzeytoprağı altında bulunmaktadır (Resim: 3'te geri planda yüzeyde görülenduvar izleri). Birbirine dikey bu iki. duvar temelleri üzerinde bulunmakta;ancak kısmen tahrip olmuşlardır. Hiçbir kat ile ilişkileri kurulamadığından,yapım tarihleri şimdilik belirsiz kalmıştır.M3 <strong>ve</strong> M4 duvarlarının bulunduğu tabaka kaldırıldığında,.1988 deaçılan fırının (Fl) girişini bulamadık. FI fırınının daha sonradan yapılmışdoğu-batı yönünde bir duvar (M6) tarafından ikiye kesilmiş olduğunugördük (Resim: 2 <strong>ve</strong> 4). M6 duvarı fırının girişini tıkayıp, yanına odasınagiden koridoru tahrip etmiştir. 9 metre uzunluğundaki M6 duvarıkillesıvaıııııış düzensiz bloklardan oluşmaktadır. M6 duvarı Fl fınnınin tabanına<strong>1.</strong>50 m yükseklikte teras duvarı oluşturmaktadır. M6 duvarı tarafındanbelirlenen kuzeydeki alan FI frrmına dikey <strong>ve</strong> M6 duvarına karşıyapılan yeni bir fırının (F2) giriş odası olduğu görüldü (Resim: 2 <strong>ve</strong> 5).F2 fırını şimdilik kısmen ortaya çıkarılmıştır. Bu fırın, El fırınından dahafazla tahrip görmüş, pişirme tabanı bütünüyle yokolmuştur. Buna karşılık,güneybatıda bulunan girişi, koridoru <strong>ve</strong> kubbesinin bir kısmı korunmuştur.F2'nin yapısı FI 'in yapısından farklı olup, pişirme tabanını birden çokküçük temel duvarı desteklemekteydi (karşılaştırma için bk: Resim 7'dekiFI planı). Şu anda iki tanesi açığa çıkarılmıştır. İç çapının 5 metre olduğutahmin edilmiştir. Buna göre, FI'den çok daha büyük bir fırın söz konusudur.. F2 fırınının koridoru, M6 duvarına dikey olan M8 duvarını kesmişolduğu 'görülmüştür (Resim: 6). Bu ise, F2 yapımının daha sonra gerçekleştiğini,M6 duvarının yapımı ile doğrudan ilişkili olmadığını göstermektedir.Geçen yıl bulunan FI fırını bütünüyle temizlenmiş, pişirme odasıtabanını taşıyan tuğla kemer örgü sistemi incelenmiş <strong>ve</strong> plan-röle<strong>ve</strong>si hazırlanmıştır(Resim: 7, 8 <strong>ve</strong> 9).Tarihlerne1989 kazılarında bulduğumuz farklı yapılar birçok yerleşme katı <strong>ve</strong>değişme evresini ortaya koyabilmektedir. En eskisi olan İ.Ö. 6. yüzyılkatı dışında şu katlara rastlamlmaktadır:157


i) Fl fırınının yapıını <strong>ve</strong> kullanımı,ii) Fl'in terkedilişi <strong>ve</strong> doldurulınasından sonra M6 <strong>ve</strong> M8 duvarlarınınyapımı,iii) F2 fırınının yapımı <strong>ve</strong> kullanımı,iv) Giriş odasının <strong>ve</strong> ısıtma tabanının çökmesi, F2 fırınının tahripoluşu,v) M3 <strong>ve</strong> M4 duvarlarının yapımı.Şimdiki durumda, kil hazırlama alanını kesin bir şekilde bu evrelerdenbirine bağlamamız çok zordur. MI duvarının M3 <strong>ve</strong> M4 duvarlarma paralelolması, konumunu beşinci evreye daha uygun göstermektedir.Fi fırınından toplanan bol miktarda malzeme ile, F2 fırınından <strong>ve</strong>giriş odasından toplanan doldurma malzeme kesin tarihleme olanağı <strong>ve</strong>rmektedir.FI fırmı içinde yapılan kazı İ.Ö. 3. yüzyıldan çok sayıda amphoraparçası <strong>ve</strong>rdi. Ancak, sertleşmiş küllerden oluşan fırmın kullanım katındanİ.Ö. 210-188 yıllanna ait bir mühür bulundu. Demek oluyor ki, fırınındoldurulması terkediliş tarihinden öneeye ait bir deponun malzemesi ilegerçekleştirildi. F2 fırını daha az malzeme <strong>ve</strong>rdi, fakat sertleşmiş küllerdenoluşan fırının kullanış katından çok sayıda İ.Ö. 100-88 yıllarına ait üreticiNikagoras adını taşıyan mühürlü amphora kulpları toplandı. Giriş odasınındolgu seviyeleri bu fırının terkedilişini İ. Ö. ı. yüzyıla bağlıyor. Demekki, beşinci evre en erken İ.Ö. ı. yüzyılın sonuna rastlamaktadır; fakatdaha. da geç olarak düşünebiliriz.Sonuç olarak, 25 numaralı parsel üzerindeki birinci <strong>ve</strong> ikinci sektörlerin1989 kazısı araştırınaların devam edilmesi gerektiğini gösteren sonderece önemli sonuçlar <strong>ve</strong>rmiştir. Önümüzdeki yıllarda kazılacak İ.Ö.6. yüzyıl katından başka, 1989 kazısı Fl fırınının tarihlemesine <strong>ve</strong> Nikagorasatölyesinin keşfine yarıyan yeni bir fırın saptamasına olanak tanımıştır.3 No'lu Sektör1988'de gerçekleştirilen kazı alanınm 20 metre kadar güneydoğusunda10 m x 5 m boyutlarında yeni bir sektörün açılması tarını faaliyetlerindendüzeni bozulmuş yüzeyin hemen altında horasan denilen, beyaz volkanikküllerden oluşmuş doğal yer yapısmı ortaya çıkarınıştır (Resim: l'de sektörünkonumu). Açılan bu sektörde boyu <strong>ve</strong> derinliği farklı <strong>ve</strong> herbiri fırınartığı dolgular <strong>ve</strong> f1ysch ile doldurulmuş on adet çukur saptanmıştır. Buçukurlardan en büyüğü olan A çukuru 4 m x 3 m boyutlarında, ince-uzun158


içimlidir (Resim: lO). Dibi bulunmaksızm, yarısına kadar 2.5 m derinliğekadar kazılmıştır. Doğu tarafta, açma sınırmda horasan içine oyulmuşbir eğik düzeyde boşluk kazının devamına izin <strong>ve</strong>rmekteydi, Yüksekliğinyarısına rastlayan noktada, doğuya doğru bulunan bu oval delik, bir bölümünbaşlangıcını andınr. Büyük çukur, kuzeyde dar bir geçitle, doğuyadar bölümün başladığı noktadaki başka bir çukurla ilişkilidir.Batı kesiminde, sadece 30 cm derinliğinde olan C <strong>ve</strong> D çukurlan bu­Iunmakta. Birinci çukurun güneyinde, doğal yer yapısının altına sokulmuş,daha derin yeni bir çukura (E çukuru) açılan, daire şeklinde bir açma vardır.Kuzeyde ise, henüz kazılmamış J <strong>ve</strong> H çukurları belirmektedir.Bu değişik boyutlardaki çukurlar birbirleriyle ilişkili görünmektedirler.A çukuruyla ilişkili olan B çukuru hiç kuşkusuz H <strong>ve</strong> D çukurlarıyla dabağlantılıydı. Ancak, bu çukurların kullanış nedenleri bugünkü durumlarındananlaşılamamaktadır. E çukurunda olduğu gibi, yukarıya doğruters kapanan çukur profilinden bu çukurların doğal arazi içine kazılmışbirer kubbe olup olınadığına şimdilik karar <strong>ve</strong>rmek zor. Acaba, sadece kilçıkartmak için açılmış çukurlar mıydı? Yoksa, yerleşim birimlerine aitmekan oylumları mı idi? Kazının devamı bu sorulara yanıt getirecektir.Bütün bu çukurlar yeni olmayabilir, ama tarihlernelerini yapmak zorgibi görünmektedir. Sadece J çukuru küçük boyda daha eski bir çukurukesmiştir. Bu çukurda, içinde çocuk iskeleti bulunan yatık bir pithos bulunmuştur.Kazılan çukurlardan üçü bol miktarda seramik malzeme <strong>ve</strong>ren dolgularasahiptir: C <strong>ve</strong> D çukurları İ.Ö. 3. yüzyıla ait aırıphora parçalarındanoluşan malzeme ile doldurulmuştur (Resim: ll). A büyük çukuru, fırınmalzemesi ile f1ysch katları taşıyan daha çeşitli malzeme <strong>ve</strong>rmiştir. Dahayeni olan dolgu katı ise Fl fırınırıın dolgusunda bulunan mühürlerin aynısmı<strong>ve</strong>rmekte. C <strong>ve</strong> D çukurları A çukurundan daha önce doldurulmuşolsa bile, kazılına tarihlerinin daha eski olduğıı anlamına gelmez.Flysch malzeme ile genel bir doldurma yapıldıktan sonra, daha yeniolan G,L,M çukurları için doldurulmuş alan tekrar kazılmış olmalıdır.Büyük çukurlardan daha eski olan buluntular arasında taş <strong>ve</strong> horasançimento ile yapılmış bir samıçtan söz etmek gerekiyor. Yumurta biçimliolup, içyüzü su geçirmezliği sağlamak amacıyla kırmızı kil ile sıvanmıştır.Dolgusundan tarihlenebilecek hiçbir malzeme alınamamıştır. Bu sarnıçile 2 numaralı sektörün 3 <strong>ve</strong> 4 numaralı duvarlarına ait yapı katı arasındailişkikurmamiz gerekınektedir.159


Ada 16,3 No'Iu Parseldeki FırınKazısıAda i 6,3 numaralı parselde açılmasına karar <strong>ve</strong>rilen 5 m x 5 ın boyutlarındakialan elektro-rnanyomctrc ölçümlerine göre saptanan yoğunanomali <strong>ve</strong>rilerine dayalı olarak seçildi (1 rıo'lu alan).Kazının ilk gününde tarım toprağıııın heınen 15 cm altında fırınıııpişirme odasına ait taban (2 no'lu alan) belirlendi. Fırııı tuğlalarındanoluşan <strong>ve</strong> yanma odası ile pişirme odası arasıııdaki ısı akımını sağlayandelikleri bulunan taban yüzeye yakııı olması nedeniyle sabanla yapılansürümler sonucu oldukça tahrip edilmiş görünüyordu (Resim: 12). Orijinaltaban tuğlaları sadece küçük bir kesimde korunmuştur. Yoğun sabansürümü sonucu güç de olsa saptanabilen bu delikler ateşten erimiş <strong>ve</strong> sertleşmişçeperleriile deforme olmuş durumdadırlar. İki sıra halinde sekizadet delik saptandı (Resim: 13).Fırının çevresi genişletilerek kendisini oluşturan yapı elemanlarınınbelirlemnesi düşünüldü. Hemen hemen fırnun yarı bölümünün ortasındayer alan badem ağacı <strong>ve</strong> köklerinin izin <strong>ve</strong>rmemesi nedeniyle, açma güneydoğuyagenişletilemedi. Buna rağmen, fırmın armudi bir plana sahipolduğu <strong>ve</strong> 25/2 sektöründe ortaya çıkartılan diğer iki fırına göre dahaküçük boyutlu olduğu anlaşıldı. Plünın gelişimine göre, girişin kuzeybatıyönünde olması gerekmektedir.Fırın, yüzey toprağının hemen altında horasan adı <strong>ve</strong>rilen volkanikbeyaz küllerden oluşan yer yapısı içine kazılarak inşa edilmiştir. Horasan,fırının doğusunda 3 <strong>ve</strong> 5 rıo'lu alanlarda fırııun taban seviyesinde korunmuştur.Aslında tek bir munara ile adlandırılması gereken bu horasan yeryapısı içine kuzey-güney doğrultusunda düzensiz taşlardan, fırııu çevreleyenbir taş duvar inşa edilmiştir (4A). Bu duvarda horasan <strong>ve</strong> fırın tabanıseviyesinde korunmuştur. Fırının batı kenarı sınırını ince horasan bir bantbelirlemektedir. Fırının güneybatı kenarında iki-üç düzensiz taştan oluşantahrip edilmiş bir taş duvar izi (48) görülmektedir. Fırının batı kenarı isederinlemesine kazılmamış gevşek yapıda dolgu toprak göstermektedir (6).Açmanın kuzeybatı kenarı fırının girişini <strong>ve</strong> servis yolunu bulma amacıyla3 ın x 2 m boyutlarında genişletildi. Bu alanda fırm girişinin bir kısııunıkapatan <strong>ve</strong> daha geç bir dönemde inşa edilmiş bir sarnıç (7) bulundu.İçi sadece LO cm derinlikte kazılan bu samıç içinden daha geç dönemlereait olan yivli amphora gövde parçalarına rastlandı.Fırının girişini <strong>ve</strong> servis yolunu ortaya çıkarmak için hemen sarrııcınbatısında bir sondaj açıldı. 1 ın x 1 m ölçülerinde açılan bu sondajda 40cm derinliğe iniidi. Sıkıştırılmış toprak, çanak-çömlek <strong>ve</strong> fırın tuğlası160


parçalarından oluşan bir tabakadan sonra dar bir alanda horasandan meydanagelen anakayaya (9) inildi. Kesitten anlaşıldığına göre, fırının girişisıkıştırılmış toprak, seramik <strong>ve</strong> fırın tuğlası blokları ile kapahdır. 9 no'lugirişi LO no'lu gevşek toprak <strong>ve</strong> çanak-çömlekten oluşan küçük dolgudanhorasan bir bant ayırınaktadır. Sondaj içinde elde edilen çanak-çömlekçoğunlukla firnisli ince seramik <strong>ve</strong> bir adet gemi pruvalı amphora dibindenoluşmaktadır. Fırın içinde açılan küçük bir sondajda döküntü fırın tuğlalarıarasında da yine fimisli Hellenistik seramik parçalarına rastlanmıştır.Buluntulardan hareketle, bugün için fırının ince seramik üretimindekullanıldığını <strong>ve</strong> İ.Ö. 4. yüzyıla tarihlenmesi gerektiğini söyleyebiliriz. Fırınıntam olarak anlaşılması için 1990 sezonunda kazının devam etmesi gerekmektedir.Ancak, güneyde yer alan badem ağacının <strong>ve</strong> köklerinin varlığınedeniyle tam olarak kazılması olası değildir.Sklrtos Tepesi Çalışmaları1986 yılından beri sürdürdüğümüz yüzeyaraştırmaları 16 ada, parsel6'da yüksekliği 5 rnetreye yakın küçük tepenin önemli bir bilgi kaynağıolduğunu ortaya çıkarmış idi (Resim: 14). Yüzeyde toplanan amphorakulplarından başta Skirtos . isimli çömlek üreticisiyle beraber Mormis,Asklepeodoros gibi üreticilerin faaliyette bulunduğu İ.Ö. 3. yüzyıhn ikinciyarısından İ.Ö. 2. yüzyılınikinci yarısına kadar 6 nesil boyunca kullanılandikdörtgen çerçe<strong>ve</strong>li boukranlon mühürleri taşımakta oldukları belirlenmişti.Bu atölyenin üretimine ait bilgilerin kesinleştirilmesi ancak stratigrafikbir kazı ile sağlanabilirdi.Skirtos Tepesi'nde yapılan açmalar, 500 metre kadar güneybatıda bulunanDamokrates Tepesi'nin 1989 yılına artakalan yapısı ile karşılaştırmafırsatını <strong>ve</strong>recek şekilde gerçekleştirildi. Tepenin zir<strong>ve</strong>sinde birbirini dikkesen, genişlikleri 2.5 metrelik uzunlamasına açmalar kendi içlerinde 2.5m x 2.5 m'lik karelere bölündü. Bu kareleri arazideki badem ağaçlarımnkonumu yönlendirdi, Böylece güneybatı-kuzeydoğu <strong>ve</strong> güneydoğu-kuzeybatıyönlerinde, 2.5 m x 2.5 m boyutlarında 7 adet kareden (1, 2, 4, 5, 12,13 <strong>ve</strong> 16 rıo'lu kareler) oluşan alanlar kazıldı (Resim: l4'te kodlanmışkareler).Dolgu tepenin oluşumu 1 rıo'lu merkez karede 2.5 m derinliğe kadarinilerek incelenebildi, ilkbakışta tepenin tarımsal işlemeden dolayı orijinalşeklini değiştirmiş olduğu gözleniyordu. Tepenin zir<strong>ve</strong>si daha doğudakonumlanmış olmahydı. Tepe, güneydoğıı f kuzeybatı yönlenişinde bulduğumuzbir duvarın (Ml) ait olduğu yapının varlığına bağlı olarak oluş-161


muş olmalıdır (Resim: 15). Dolguların sadece duvarın güneydoğusundabu'unan kesimde oluştuğu gözlenmiştir. Bu dolgularda pişirme artıklarından<strong>ve</strong> flysch tabakalarından başka üç adet de iskelet buluıunuştur.MI DuvarıGüneydoğu-kuzeybatıyönündeki bu duvar, başka bir yapıdan devşirilmiş<strong>ve</strong> küçük taşlarla beslenmiş oktagonal bir blokun dışında, dışyüzleri kabaca işleıuniş büyük bloklardan oluşuyor. Duvarın kuzeydoğukesiıninde, duvara bağlı olarak yorumlanabilecek ince yatay tabakalara(kuzeydoğu/ güneybatı, kesit CC', tabaka 17-22) rastlandı. Duvarın diğeryanında terkedilmiş tabaka üzerinde kazı durdurulmuştur (Kesit CC',tabaka 5.14).ArtıkDeposuArtık deposunun tepesi sadece flysch artık katlarından oluşmaktaydı.Pişirme artığı katları arasında iki kat özellikle önemlidir: 3 (2.3 / 16. i /16.3 / 3 / ı. 9) ile LO numaralı artık depoları.3 Numaralı artık deposu katı: Kuzeybatı / güneydoğu, AA' <strong>ve</strong> güneybatı/ kuzeydoğu, BB' kesitlerinde gösterilmiştir. Özellikle güneydoğu /kuzeybatı diliminde yerleşmiş bu kat, güneybatıya doğru çok eğimli olup,MI duvarında durmaktadır.Birçok cepten oluşan bu katta seramikten başkaçok sayıda camlaşmış fırın artıkları vardır.LO Numaralı boutros katı: Güneybatı / kuzeydoğu, BB' <strong>ve</strong> kuzeydoğu /güneybatı, CC' kesitlerinde gösterilmiştir. Kuzeydoğu / güneybatı diliınininkuzeydoğu ucunda, <strong>1.</strong>20 metrelik bir kalınlıkta olan bu boutroskatı daralarak duvar hizasında ilerlemektedir (Resim: 16).İnsanİskeletleriÜç adet iskelet 4 <strong>ve</strong> 12 no'lu karelerdeki 30 no'lu artık deposu ileLO no'lu artık deposu arasında bulunmuştur (güneybatı/ kuzeydoğu, BB'kesiti).I Numaralı iskelet doğu-batı yönünde uzanmaktadır. Başı doğudadır.İskelet LO numaralı depoda ince flysch katı üzerinde bulunmuştur. Başı<strong>ve</strong> ayakları büyük amphora parçaları ile örtü1üydü. Ayakları ucunda ölühediyesi olarak küçük kupa <strong>ve</strong> tabak bulunmuştur (Resim: 17).162


2 numaralı iskelet güneybatı-kuzeydoğuya doğru yönlüdür '(başıkuzeydoğuda). 4 no'lu karenin kuzeydoğu açma sınırında bulunmuştur.Açma genişletilmediği için de kazısı yapılmamıştır.3 numaralı iskelet güneydoğu - kuzeybatı yönlenişindedir (başı güneydoğuda).ÖLÜ, henüz kazılmayan daha derin başka bir depo katından geçenLO nuınaralı depo katı içindeki bir çukura gömüımüştür. Çukur küçükkazıldığından, ayaklar yüzeye çıkmış, vucut ise hasar görınüştür. Ayaklarındibinde büyük olasılıkla köpek olan bir hayvan iskeleti bulunmuştur.Başı ise büyük bir çömlek içindedir.Böylece Skirtos Tepesi'nde yapılan kazıların ortaya çıkardığı: duvar<strong>ve</strong> duvara bağlı kul1anım alanları, depo ile iki önemli pişirme artığı katı<strong>ve</strong> insan iskeletleri gibi buluntular tarihlerne yapmada bize yeni olanaklarsunmaktadır. Duvar şimdilik, en eski yerleşim katına aittir. Terkedilince,LO numaralı depo oluşmuş, daha sonra gömülen ölüler <strong>ve</strong> kalın flyschtabakaları ile yine flysch tabakası <strong>ve</strong> çakılla örtülü 3 numaralı depo katınınoluşması arasmda epey zaman geçmiş olmalıdır. Bu tarihlerne ele geçenmalzeme sayesinde doğrulanmaktadır.Sistematik Yüzey Araştırmaları1989 kazı kampanyası ile beraber yüzey araştırmalarmı da sürdürdük.i 989 araştırmaları bir yandan sit alanına ilişkin genel bir tanımlamaya,diğer yandan da daha özel çalışmalara yönelikti,Sit Alanı<strong>ve</strong> Çevredeki Yüzey AraştırmalarıKadastro haritasmdaki parsel1erin hepsi yüzeyde var olan seramikyoğunluğunu değerlendirmek için tekrar incelenmiştir. Yüzeydeki seramikyoğunluğu 5 ayrı grup altmda değerlendirilmiştir. Beş grup şöyledir:0- seramik yoktur; 1- ender rastlanır; II- yoğunluğu azdır; III- yoğunluğufazladır; 1V- bol miktardadır. Bu incelemeler sırasında, yüz kadarmühürlü amphora kulbu toplanmış <strong>ve</strong> buluntu yerleri haritaya işlenmiştir.Eski Datça ile kazı alanı arasında W olarak kodladığıınız tarlanıngüney-güneybatısından 200-250 metre kadar uzakta keşfedilen antik birteras duvarı dışında, hiçbir eski yerleşme izine rastlanmamıştır. üzerindebüyük dikdörtgen bloklar <strong>ve</strong> günlük seramik serpintileri görülen, yaklaşıkbir çeyrek hektarlık platformu bu duvar desteklemektedir.163


Damokrates TepesiYüzey araştırmalarımızda her sezon önemini korumuş çalışma alanıolarak Damokrates Tepesi 1989 sezonunda da araştırma konusu olmuştur.Tepeyi oluşturan arkeolojik dolgular buldozerlerle geçtiğimiz mevsimçevredeki altyapı inşaatları için tekrar kazılmış, geçen yıl çizilen kesitingörünüşü bir kez daha değişmiştir (Resim: I). Dolgunun zir<strong>ve</strong> bölümündenbüyük bir kısım eksilmiş; karayoluna bakan cephede 5 metreden fazlagerilemiştir. Skirtos Tepesi'nden en az 10 kez daha büyük olan bu deponun,kısa bir sürede toptan yok olma tehlikesi karşısında, karayoluna bakan cepheuzunluğu boyunca, 100 metreden fazla bir kesimde kesitini çizmeye <strong>ve</strong> dahasonra kesitte saptanacak tabakalardan sistematik örnek alma işlemine geçmeyekarar <strong>ve</strong>rdik.Kesit buldozerlerle gelişigüzeloluşturulduğu için, Resim: I'deki topoğrafikplanda görüldüğü gibi yönü değişen cephesi ile çizimi oldukçagüçgörünüyordu. Buldozerlerle çok dik açılmış kesitin yön değiştirdiğinoktalar esas alınarak, bu noktalar arası cephelerin çizimleri hazırlandı.Böylece, kesitin açılımlı cephe görünüşünün röle<strong>ve</strong>si elde edildi.Kesitte en üstte humus <strong>ve</strong> yaklaşık i ın kalınlığa varan çok karıştml- .mış tabakadan (4-5 dilimindeki kesitte görülen çukurlardaki gibi genellikleölü gömmefaaliyetleri ile ağaç köklerinin etkisi sonucu) sonra gelenflysch <strong>ve</strong> pişirme artığı katlarının yaklaşık iki yüzyıl boyunca Damokrates<strong>ve</strong> haiefierine ait atölyelerinfaaliyetleri sonucu oluştuğu belge1enmektedir.Tabakalar kesitin en üst noktasından aşağıya doğru kodlanmıştır. Tabakalarınkendi içinde de bir çok cep oluşturınası <strong>ve</strong> ilişkilerinin malzemeye<strong>ve</strong> yapılacak kazılara göre dahasonra belirginleşeceği düşünüldüğünden,tabaka içinde görünen her cep için bile ayrı bölüm kodu <strong>ve</strong>rilmiştir.Kesitin batı bölümünde tabakalar tepenin batıya doğru alçalan yamaçdoğrultusuna uygun dalışlıdır (Resim: 18). Kesitin aynı bölümünde temeldeüç pişirme artığı katının flysch <strong>ve</strong> elenmiş kil artığı katlar arasındasıralandığı görülür. Seramik <strong>ve</strong> fırın artığı malzemeden oluşan pişirmeartığı katları 0.5-<strong>1.</strong>00 m arası kalınlıklardadır. lA, JR, UP, llE, IIG, IRtabaka <strong>ve</strong> cepleri ise kalınlıkları ile göze çarpmaktadır.1l1K olarak bölümlendirdiğimiz en alttaki pişirme artığı kamtııunbaşladığı birnoktada kesit sona ermektedir, Gelecek çalışma sezonundabu kesimde yapılacak bir sondajın tepenin erken. dönemine ait katlarınıortaya çıkarması beklenmelidir.164


1989 Kazısında Ele Geçen MalzemeReşadiye i Kiliseyanı 1989 kazı kampanyasında bulunan malzemeninkodlanmasında 6 kişi tam gün çalışmıştır. Böylece, kazı işleri devam ederken,360 adet seramik torbası ele alınıp, 6000 den fazla parça numaralanıp,20.000 parça seçilip sayıldı. Mühürlü amphora kulplarının sayısı 1850'yiaşıyordu. Bu bölümde en önemli iki sektör olan Skirtos atölyesi <strong>ve</strong> 25numaralı tarla ile Damokrates atölyesindeki kesitlerde yapılan sistematikayrımlardan kısaca sözetmekle yetineceğiz.Skirtos Tepesiİki çöplüğün katlarında önemli sayıda seramik parçaları elde edildi(200 torba kadar). Bu malzemenin incelenmesi, iki çöplüğün kesin olaraktarihlenmesine olanak <strong>ve</strong>rdi.Güney - kuzey yönündeki dolgu (3 numaralı kat): Diogenes isimli. imalatçıya<strong>ve</strong> Andromenes ile Aristocrates eponimleri altında faaliyette bulunduğuiki yılla ilgilidir. Sözü geçen iki yönetici İ.Ö. yaklaşık 100-88 yıllarıarasında yönetimdeydiler. O tarihlerde boğa başlı dikdörtgen mühür kullananüreticilerin (Skirtos, Mormis, v.b.) üretimi 30 yılı aşkın bir süredenberi durmuştu; çöplüğün bu noktasında Diogenes'in İ.Ö. <strong>1.</strong> yüzyıl başındaçöplüğü sadece kısa bir süre için kullanmasına kadar, üretimin bütünüyledurdurulduğu belli olmaktadır. Bu üreticiye ait 100 den fazla <strong>ve</strong> sadece4 farklı kalıba ayrılabilen amphora kulpları bulundu.Aynı şekilde çok sayıda günlük seramik parçaları (lekane, olpe) <strong>ve</strong>ince seramik (özellikle Chios kupaları) bulunmuştur. Çapı her zaman aynıolan (13-14 cm) yüzlerce kapak bulunmuştur. Her ne kadar amphoralarınüstüne böyle kapamak şimdiye kadar tüketim alanlarında belirlenmemişsede, amphoralarla bu kapaklar arasında ilgi kurulmaktadır.Amphora mühürlerinin tümü üzerinde yapılacak ayrıntılı araştırmalardan,atölyenin geçici kullanınıları <strong>ve</strong> seramik parçaları üzerinde yatan4 iskelet hakkında bilgi bekliyoruz.Batı - doğu yöuündeki dolgu (10 numaralı kat): Öncekinden dahaeskidir: yaklaşık 190-150 yıllarına rastlamaktadır. Mühürlerin hepsi boğabaşı taşıyan dikdörtgen şeklinde olup, on kadar eponimle, Asklepeodoros,Skirtos <strong>ve</strong> Mormis gibi birçok üreticinin adım taşımaktadırlar. Bundançıkarılması gereken sonuç: Bu katın homojen olduğu, fakat eğer yerindeduruyorsa -yani bu dolgu başka' yerden taşınmamışsa, ki bu en güçlü ola-165


sılıktır- yaklaşık yarım yüzyıla yayılan birçok gruptan parçaların birikimiile karşıkarşıya bulunmakta olduğumuzdur. Bu yarım yüzyıl içinde, parçalarbirbirine karışmış olduğundan, kazı sonuçlarına bağlı olarak dahaayrıntılı bir tarihleme yapılması olanaksızdır. Tarihlerneye yarayacakayrıntılar, dolgunun stratigrafisinden çok, tüketim alanlarından elde edilmesinibeklemeliyiz.Mezarlar: Sadece 3 numaralı mezar kesinlikle tarihlerneye yarayanmalzeme <strong>ve</strong>rmektedir. Mezar için tekrar kazıldığında, 10 numaralı dolgudangeçihniş <strong>ve</strong> İ.Ö. 240-220 yıllarına uzanan bir kata varılnuştı. Busaptama gelecek yıl çalışmalarına yön <strong>ve</strong>rmektedir. Mezarın tarihlenmesinegelince, en azından 2. yüzyılın 2. yarısına uzanmakta olup, şimdilik dahaerken bir tarihe ait olmaması gerekir.25 Numaralı Parsel:1 numaralı fırın: Frrının yoğun yerleşme katı bütünüyle kazılmamıştır.Bu kata ait olan kap parçaları arasında, kısaltıhnış adı Epichar olarakgeçen bir imalatçıya ait olanlar bulunmuştur. Böylece bu kat İ.Ö. 220-210yıllarına ait olmaktadır. Tuhaf bir şekilde, fırının dolgu katı daha eski birtarihe, III. yüzyılın yarısından öneeye uzanmaktadır. Bu kata ait büyükmiktarda günlük seramik arasında, özellikle kulpsuz büyük kupalar; üzerlerindeepsilonları iotalarla <strong>ve</strong>ya kappalarla birleştiren monogramlı kalıplardangelme mühürler taşıyan onlarca amphora kulbu bulmaktayız. Anlaşıldığıkadarıyla,Inumaralı fınnm terkinden sonra doldurulması içinkomşu <strong>ve</strong> daha eski bir atölyenin artıklarından yararlanılmıştır.2 numaralı fırın: Bu yılki kazı,Inumaralı fırmın kuzeyinde birkaçmetre uzaklıkta, öncekiyle aynı seviyede olmakla birlikte, 1 yüzyıllık süredendaha sonra faaliyette bulunan başka bir fırmı ortaya çıkarmıştır. Gerçektende, kullanım katında keşfedilen amphora kulpları, İ. Ö. ı. yüzyılınilk on yıllık süresine rastlamaktadırlar. Bu fırın, Dionysios <strong>ve</strong> Andromeneseponimleri altında faaliyette bulunan (İ.Ö. 100-88 arası) Nikagoras ismindebir imalatçıya aittir. Bu fırmın bitişiğinde giriş odasındaki dolgu katı aynıyıllara rastlayan, bu imalatçıya ait örnekler <strong>ve</strong>rmiştir.Depolar <strong>ve</strong> kuyu: Bu fırınların 20 metre kadar güneyinde bulunandepolar <strong>ve</strong> kuyu ile 1 numaralı fırın arasında ilişki kurulmalıdır. Gerçekten,bu bölgenin kuzey dolgusu ile kuyunun üst katında,Inumaralı fırınmdolgusunda da bulunan onlarca aynı mühür sayesinde, bu dolgu İ.Ö. 3.yüzyılın yarılarma yerlcştirilmekte ; oysa dibine varamadığınuz kuyunun alt166


katı karmaşık monogramlar taşıyan <strong>ve</strong> herhalde daha eski olan farklımühürlerden oluşmaktadır.Damokrates Tepesi:En büyük çöplük alanı olan Damokrates Tepesi sonuçları basit örneklerede dayansa, önemli açıklamalar getirmektedir. Malzemenin ilk incelenmesindenbu homojen tabakaların önemi ortaya çıkmaktadır. Bu tabakalarınsistematik incelenmesi, birbirinin üstüne yerleşmiş atöıyelerintarihsel sıralamasını, buna uygnn olarak da alandaki üreticilerin <strong>ve</strong> kullandıklarıcponimlerin listesini de kesin olarak <strong>ve</strong>rebilir.167


: ,:, ,___ : i-1---\1:-----'-- 1i ~I ~~ i i 18i_~ i•..·,1:-----:-----,--- i_~: ; eJ:,: ll$> .',.. i ----i ~_ _i...~--~,'-~"REŞADIYE 1989seotors 25/1&24._._._---,-Resim: 2- Parsel 25 kazı planı~$


Resim: 3- Fl fınnı, geri planda M3 <strong>ve</strong> M4 duvarlanna ait izlerResim: 4- Fl fırını <strong>ve</strong> girişini kesen M6 duvarı170


Resim: 5- F2 fınnıResim: 6- M6 duvanna dik M8 duvan <strong>ve</strong> solda onu kesen F2 nin giriş ucu171


!!o!i =~ tS@-e ""=""'!!o!i v"@: i!!!o[[1 [{( ~172


i~ -e"'"=o@@J.M':• = o@@·"@• @@>@@§) (§@> (5v" @~L!!!!J~ =(5=@ = b~ =


174


Resim: 10- Sektör 2513: Ön planda A çukuru, geri planda su samıcıResim: 11- C <strong>ve</strong> D çukurlarında dolguları gösterir kesit175


Resim: 12- Sektör 16/3 te kazılan fırının genel görünümüResim: 13- 16/3 te kazılan fırın: Pişirme odasına ısı girişi sağlayan delikler176


Resim: 15- Skirtos Tepesi: Güneydoğudan kuzeybatı yönüne uzanan Ml duvarıResim: 16- 4 <strong>ve</strong> 12 numaralı karelerin güneybatıdan kuzeydoğuya uzanan kenannda 10numaralı pişirme artığı katı178


Resim: 17- Skirtos Tepesi: 1 numarali iskeletResim: 18- Damokrates Tepesi: Kesitin batı bölümünde pişirme artığı <strong>ve</strong> f1ysch tabakalan179


SİDE APOLLON TAPINAGI 1989 YILI ÇALIŞMALARIJale İNAN*Side Apolion Tapınağı restorasyonu çalışmaları 1989 yılı çalışmaları17 .Temmuz-Iz Ağustos <strong>ve</strong> 3-22 Ekim tarihleri arasında olmak üzere ikidönemde yapılmıştır.Başkanlığımdaki çalışmalara Prof. Dr. Zeynep Alıunbay (İTÜ MimarlıkFakültesi), Mimar Tekin Işık, İTÜ Mimarlık Fakültesi öğrencilerindenTunç Ergin <strong>ve</strong> İpek Yürekli, Arkeolog-Taşçı Ustası Ünal Demirer,Vinç Operatörü Akif Doğan <strong>ve</strong> beş işçi katılmıştır.Bu yılki çalışmalar arşitrav <strong>ve</strong> friz bloklarının onarımı <strong>ve</strong> bütünlenmesiüzerinde yoğunlaşmıştır:<strong>1.</strong> Onarırm 1988 yılında tamamlanan D 20 arşitrav bloğuna tesbitdonatıları (6 O 26 mm paslanmaz çelik) aralditle yapıştınldıktan sonra(Resim: 1) parça kaldırılarak yerine yerleştirilmiş <strong>ve</strong> aralditle tesbit edilmiştir(Resim: 2-3). Arşitravın kaldırılıp yerleştirilebilmesi için İstanbulÜni<strong>ve</strong>rsitesi Edebiyat Fakültesi Antalya BÖlgesi Arkeoloji AraştırmalarıMerkezi <strong>ve</strong> Antalya Etibank-Ferrokrom Tesisleri'nin vinçlerinden yararlanılmıştır.2. Onarımına geçen yıl başlanan Dl5 arşitrav bloğu üzerinde çalışılarakbütünlenmesi tamamlanmıştır. Bloğun miller yardımıyla birleştirilmişolan iki parçası arasında kalan boşluk aralditle doldurulduktansonra, eksik olan arka cephenin bütünlenebilmesi için gerekli paslanmazçelik donatılar yerleştirilmiştir (Resim: 4-5). Kırık yüzeylere araldit epoxybondsürüldükten sonra bloğun çevresine kalıp yerleştirilerek beton dökülmüştür.Daha sonra kalıptan çıkarılan bütünlenmiş blok işlenerek kaldırılmayahazır duruma getirilmiştir (Resim: 6). İstanbul Üni<strong>ve</strong>rsitesi <strong>ve</strong>DSİ Serik Başıııüdürlüğünden sağlanan vinçlerle kuzeybatı köşesinin kzuey(*) Prof. Dr. Jale İNAN, Ehram Yokuşu No: 3 Bebekf İSTANBUL.181


cephesine ait olan bu blok kaldırılarak yerine tesbit edilmiştir (Resim:7, 14).3. DS arşitrav bloğunun bütünlerunesi tamamlanmıştır.Atölyeye alınan parça (Resim: 8) üzerinde bulunan çatlaklar kenetlerledikilmiş (Resim: 9); eksik olan bölümler için paslanmaz çelik donatılarhazırlanmıştır (Resim: 10). Kırık yüzeylere araldit apoxybond sürüldüktensonra arşitravın yan kalıpları yerleştirilmiş; beton dökülerek bütünlemeyapılmıştır (Resim: 11).4. Tapınağın kuzeybatı köşesine ait E 12 bloğu temizlenmiş, çizimiyapılmış (Resim: 12); çatlakları mil <strong>ve</strong> kenetlerle sağlamlaştırılınıştır.Parça kaldırılarak tapınağın kuzeybatı köşesine yerleştirilmiştir (Resim:13-14).S. Kırık friz bloklarını onarmak için yapılan ahşap kalıptan yararlamlarakE6 (Resim: IS), E LS (Resim: 16-18), E 30 (Resim: 19-22) frizbloklarınuı bütünlerneleri yapı\ınıştır.6. Bütünlenen E 6 bloğu kaldırılarak yerine konulmuştur (Resim: 14).182


Resim: 1- D20 tesbit donatılan yerleştirildikten sonra; kaldınlmaya hazır durumdaResim: 2- D20 vinçle kaldınlarak yerine ~öttlıiilüyor183


Resim: 3- D2ü yerine indiriliyorResim: 4- D15 bütünleme donatılarıyerleştirilmeden önceResim: 5- D15- paslanmaz çelik donatılaryerleştirildikterı sonra184


Resim: 6- D15 - bütünlendikten sonraResim: 7- D15 vinçIe kaldırılarak yerine yerleştiriliyer185


Resim: 8- D5 atölyeye taşınıyorResim: 9- D5'teki çatlaklara dikiş yapılıyor186


Resim: 10- D5 bütünlerne donatılan yerleştirildikten sonraResim: 11- D5 - kalıba yerleştirildikterı sonra187


Resim: 12- E12 friz bloğunun çizimi yapılıyorResim: 13- E12 vinçle yerine taşınıyor188


Resim: 14- 1989 çalışması sonunda Tapınağın görünüşüResim: 15- E6 friz bloğu bütünlerriyor189


Resim: 16- E15 bloğu - bütünlerneden önceki durumResim: 17- EIS bloğu itirildikten sonrabütünlerrıe donatılan yerleşResim: 18- E 15 bütünIeme için kalıba yerleştirildikten sonra\190


Resim: 19- E30 friz bloğu-çatlak. onarımı için kenet yuvalan hazırlanıyorResim: 20- E30 - kenet yuvaları açıldıktan sonra191


Resim: 21- E30 , bütünlemeden önceResim: 22 E30- bütünlenmek üzere kalıba yerleştirildikten sonra192


SİDE TİYATROSU VE ÇEVRESİ KAZı, ONARıM VE ÇEVRE. DÜZENLEMESİ ÇALIŞMALARI (1989)Ülkü İZMİRLİGİL*Side Tiyatrosu'nda ilk bilimsel çalışmalar 1947-1948 yıllarında TürkTarih Kurumu adına Ord. Prof. Dr. A. Müfit Mansel başkanlığında başlamıştır.Prof. Dr. Jale İnan'ın heykeltraşisini, Prof. Dr. Bosch'un yazıtlarııııdeğerlendirdiği bu araştırmadan sonra, kazılar 1955-65 yılları arasındayapılmıştır. Daha sonraki yıllarda Side'de kazılar Prof. İnan başkanlığındaRoma hamamında <strong>ve</strong> tapınakla devam etmiştir. 1982 yılında,Eski Eserler <strong>ve</strong> Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından yeniden başlatılanSide Tiyatrosu'nda kazı <strong>ve</strong> düzenleme çalışmaları yanısıra, yapının aşamalırestorasyonu için ön hazırlıklar halen sürdürülmektedir. Ancak,1987-88 yıllarında çok suurlı maddi <strong>ve</strong> teknik olanaklarla yapılan bu çalışmalarönemli bir aşama kaydetmediğinden, son iki yıl, sempozyum kapsamındayer almamıştır.1989 yılı başında, Bakanlığımız <strong>ve</strong> Antalya Valiliği arasında yapılanprotokol ile Side tiyatrosu gelirinin, Valiliğin Özel İdaresi'nce tahsiline <strong>ve</strong>gelirinin tamamının sözkonusu ören yerinin çevre düzenlemeleri ile buradabulunan taşınmaz kültür varlıklarının bakım, onarım <strong>ve</strong> temizliğinde kullanılmasınakarar <strong>ve</strong>rilmiştir. Böylece, 1989 yılmda Side tiyatrosunda yapılankazı <strong>ve</strong> düzenleme çalışmalarında Anıtlar <strong>ve</strong> Müzeler Genel Müdürlüğüyanısıra Antalya Valiliği Özel İdare Müdürlüğü'nün de katkılarıolmuştur. Bu <strong>ve</strong>sileyle, çalışmalarımız süresince yardımlarını esirgemeyenAntalya Kültür Müdürlüğüne, Arkeoloji Müzesi Müdürü Sn. KayhanDörtlük'e, Antalya Valiliği Özel İdare Müdürlüğü'ne tüm kazı ekibineteşekkürü borç bilirim.(>it) Ülkü İZMİRLİGİL, Restorasyon <strong>ve</strong> Konservasyon Merkez Laboratuvarı Müdürü, İSTAN~BUL.(1) Kazı ekibi Arkeolog İ. Akan Atila, Arkeolog Ayşe H. Özkan, Ziraat Mühendisi HayrettinSelçuk, Mimar-Rest. Müren Beykan, Mimar Rest. Gülsün Tanyeli, Y. Heykeltraş NejatÔzatay, Topograf Adnan Şakar Fotoğraf Uzmanı Selamet Taşkın'dan oluşmuştur.193


Antalya'nın en eski liman kentlerinden olan Side ilk çağda bölgeninönemli merkezlerindendir. Antik yerleşmenin bulunduğu yarımadanın daryerinde bulunan Side tiyatrosu kentin en görkemli anıtıdır. Amacımız,bu tiyatronun tarihi <strong>ve</strong> doğal çevresi ile birlikte korunmasım sağlayabilmektedir.Ancak, bugün Side'de anıt <strong>ve</strong> amt gruplarıyla antik kent dokusu hızlıyapılaşma sonucu yok olmaktadır. Bu durumda, Side tiyatrosunun çevresiile korunmasının oldukça zor koşullar altında olduğu söylenebilir. 1989kışında Side'de kepçe ile yapılan kanalizasyon kazısı sonucu, sokak kenarlarınayığılmış çeşitli mimari bloklara rastIanmaktadır.Side tiyatrosu <strong>ve</strong> çevresinde 1989 yılında yapılan çalışmalar 28 Haziran-ilTemmuz <strong>ve</strong> 5 Eylül-25 Ekim tarihleri arasında toplam 65 günsürmüştür. Yapılan çalışmalar yabancı ot mücadelesi için ilaçlama, kazı<strong>ve</strong> düzenleme çalışmaları, sahne binası <strong>ve</strong> ka<strong>ve</strong>a, cephe restitüsyonu etüdleri,akustik araştırmalar, epigrafik incelemeler olarak sıralanabilir.i - ilaçlama ile yabancı ot mücadelesi, Ziraat Y. M üh, <strong>ve</strong> F ürnigasyonoperatörü Hayrettin Selçuk tarafından yapılmıştır. Her yıl, tiyatro <strong>ve</strong> çevresindeyabancı bitkilerin mekanik olarak temizlenmesinin yapı malzemesinedaha fazla zarar <strong>ve</strong>rdiği <strong>ve</strong> tarihi yapılarda bozulmalara <strong>ve</strong> tahribataneden olduğu anlaşılmıştır. Bu konuda köklü bir çözüm bulmak üzere,antik Side tiyatrosu <strong>ve</strong> çevresinde yabancı ot türleri belirlenmiştir. Eylülayında uygulanan ilaçlı mücadele programı, elde olmayan nedenlerle<strong>ve</strong>gatasyonun bittiği, bitkilerin tohum bağladığı devreye rastlamıştır.Ancak, 1990 yılı <strong>ve</strong>getasyon devresi başlangıcında yeniden gelişecek olanbitkilerin vitalitesini etkileyeceği <strong>ve</strong> kök sistemini yavaşlatacağı düşüncesiile bir uygulama yapılmıştır.Sonuçta, mekanik ot mücadelesi ilaçlı mücadelenin tamamlayıcısıolduğu <strong>ve</strong> tarımsal ilaçlamalarda tek bir mücadele ile başarıya ulaşmanınmümkün olınadığı anlaşılmaktadır. En az iki yıl takip edilerek, mücadele,spot mücadeleler ile devam ettirilmelidir. Bu şekilde yapılacak uygulamahem ekonomik, hem de tarihi yapılara daha az zarar <strong>ve</strong>recektir.2- Kazı <strong>ve</strong> düzenleme çalışmaları Arkeolog İ. Akan Atilla tarafındanyürütülmüştür,1989 Haziran-Tenunuz aylarında tiyatronun kuzeybatı galerisindedaha önceki yıllarda başlatılan kazı <strong>ve</strong> düzenleme çalışmalarına devamedilerek, kazı sırasında çıkan mimari blokların tesbiti Arkeolog Ayşe H.Özkan tarafından yapılmıştır. Sütunlu cadde seviyesine kadar kazısı tamamlananalanda tesviye çalışması yapılarak üst ka<strong>ve</strong>a <strong>ve</strong> dış cephesine194


aitunimari bloklar, restitüsyon <strong>ve</strong> onarım çalışmalarında etüd edilmeküzere düzenlenmeye başlanmıştır. Ancak, Antalya Müzesi'ne ait olan vin­kaza sonucu tamirin bitmemesi, bu düzenleme çalışmalarınıcin geçirdiğitamamlamannzıengellemiştir.1982 yılı sonunda Side tiyatrosunda kazı <strong>ve</strong> onarıın başladığında,orkestranın içi mimari parçalarla yığılı durumdaydı. i 984 yılı sonundaise bu mermer blokların taşınabilir boyutta olanları sahne altı galerilerindenageraya çıkartılmış <strong>ve</strong> burada düzenlenmiştir. 1989 Eylül ayında tiyatronunorkestrası içinde su birikmesini önlemek; <strong>ve</strong> tiyatro-agora alt-yapıbağlantılarını tesbit etmek <strong>ve</strong> tiyatronun devir farklarını araştırmak üzereorkestra içindeki kanalın kazısına başlanmıştır.Yaklaşık 0,66 x 0,76 m kesit <strong>ve</strong>ren bu kanalın tamarnı merrner yongacıklarıile doldurulmuş olarak bulunmuştur. Ancak, skeneye yakın heriki uç kısımnda keramik parçacıklarnun da karışmış olduğu bir dolguyarastlanınış <strong>ve</strong> güney paradosa yakın bir bölümün 20-30 cm'Iik harç <strong>ve</strong>küçük taşlarla doldurulduğu tesbit edilmiştir. Kanalın skene tarafındakibloklar birbirine kenet ile tutturulrnuş <strong>ve</strong> üzerlerine gelecek kapak taşlarınıtutturmak üzere yapılan kenet delikleri bulunmaktadır. Kanalın bir bölümüçökmüştür. Ka<strong>ve</strong>a tarafındaki dik blokların döşemeye kenetle tutturulınuşoldukları bu çöküntüden görülmektedir. Bu kısım iyice temizlendiğinde,kanalın dikdörtgen taban döşemesi bloklarının üzerinde orkestra dairesinibelirleyen taşcı işareti görülmektedir. Kanalın taş işçiliğinin mevcut tiyatronuntaş işçiliğinden daha özenli olduğu dikkati çekmektedir. Kanalınkuzeybatı ucundan güneydoğu ucuna doğru 3 cm lik bir eğim yapılanölçümlerle belirlenıniştir. Kanalın her iki ucu tahrip olmuştur. Döşemeninbittiği yerde kanala dik bir blok bulunmaktadır. Bitiş noktalarında yapılansondajlarda ana kanala bağlantısı bulunamamıştır. Bu kanalııı agora ilebağlantılarını <strong>ve</strong> işlerliğini anlayabilmek <strong>ve</strong> kesin sonuçlara ulaşmak için,paradosların temizlenmesinden sonra yeniden sondaj yapılması gerekmektedir..Roma döneminde de su oyunları için kullanılmış olan orkestranınka<strong>ve</strong>a cephesi sıvalı olup halen sıva kalıntıları mevcuttur. Ôn duvarııı·orkestraya bakan yüzünde bulunan sıvanın, kanal kapağı üzerinde devametmesi, orkestranın su oyunları için kullanılmış olduğu sırada, kanalmskeiıedeki taş işçi1iğinin artığı olan mermer yoncaçıklarla doldurulmuşbulunduğunu göstermektedir.Kanal tabanmda bulunan <strong>ve</strong> .İstanbul Arkeoloji Müzesi numizmatikseksiyonu uzmanlarmdan Ayşe Hermig tarafından d.s. 54-68) Neron devrinetarihlenen bakır sikkenin ön yüzünde Neron başmda çelenk; .arka195


yüzünde elinde kalkan <strong>ve</strong> mızraklı Athena, sol üstte nar, sol altta yılan sembollerigörülmektedir. Elde edilen buluntulann çok kısıth olmasına rağmenkanahn yapımında görülen farklı özenli taş işçiliği, tiyatronun İ.Ö.2. yüzyıldan daha erken dönemin araştırılması gerekm.ektedir. 1985 yıhndatiyatronun alt ka<strong>ve</strong>ası çalılıklardan temizlendiği sırada m.evcut oturmasıraları altında Arkeolog İ. Akan Atilla tarafından tesbit edilen daha erkendöneme ait basamakların varlığı da bu hususn desteklemektedir. Bu yıltiyatro <strong>ve</strong> çevresinin tel örgüyle çevrilmesi ele alınarak geçeceği güzergahTopograf Adnan Şeker tarafından tesbit edilmiştir. İl Özel İdare Müdür­1üğü'nce Side Müzesi denetiminde yapılan tel örgü Ekim ayı sonunda tamamlanmıştır,3- Side tiyatrosu onarımında öncelikle ele alınan sahne binası cephedüzeni restitüsyonu etüd çalışmalarına Y. Mil1<strong>1.</strong> Restoratör Müren Beykan<strong>ve</strong> mimarlık öğrencilerinden bir ekip tarafından devam edilmektedir. Sahnebinasının önceki yıllarda kesinleşen birinci kat planına <strong>ve</strong> cephe düzeninekarşm., ikinci katın özellikle saçaklık-alınlık kotundaki sornnları, yapm.mbu katta alttaki dörder sütunlu aedicula düzenini tekrarlamasını şüpheyedüşürmüştür. Bunun üzerine ikinci kat düzeni üzerindeki çalışmalaradevam edilmiştir. Ayrıca, yapı cephesinde özgün konumuna karar <strong>ve</strong>rilemeyenbloklarla ilgili ölçüm <strong>ve</strong> çizimler yapılmıştır.4- Side tiyatrosunun onarımı, öncelikle sahne binasının ayağa kaldırilmasmayönelik çalışmalarla başlatılmış, ka<strong>ve</strong>anın onarınıı ikinci birprogram dönemine bırakılmıştır. Ancak, teknik olanaklanmızın çok yetersizolması, 1985'den beri bu çalışmalarda gerekli olan vincin alınmamasınedeniyle, sahne binası restitüsyon projesi henüz kesinleşememiştir. Süreuzadıkça üst ka<strong>ve</strong>ada 1983 yılında Prof. Müf'it Yorulrnaz tarafından tesbitedilen statik bozulmalar ilerlemektedir. Bu nedenle, 1989'da üst ka<strong>ve</strong>adabir ön çalışmaya başlanmıştır. Y. Mim, Restoratör Dr. Gülsüm Tanyeli,ka<strong>ve</strong>aııın restitüsyon çalışmaları için program hazırlamıştır. Side tiyatrosundabizim çalışmalarımız dışında, tiyatronun akustiği <strong>ve</strong> epigrafik incelemelerde yapılmaktadır.5- Tiyatronun akustiği üzerine O. D.T.Ü. 'den Doç. Dr. MehmetÇahşkan'nın denetiminde Demet Jrklı yerinde ölçmeler yaparak doktoraçalışmasım hazırlamıştır. Bu çahşmanııı sonuçları henüz bize ulaşmadığındangelecek yıl sunabileceğiz.6- Side bölgesinde epigrafik çalışmaları yapan Dr. Nolle doçentliktezinde Side tiyatrosundaki yazıtlan da ele almıştır. Bu çalışma tiyatronunmimarisine olduğu kadar devrin sosyal yaşantısına da yornm getirecektir.196


Bugün Side ören yerının ulaştığı turistik boyutlar antik yerleşıneyiolduğu kadar, bu önemli tiyatroyu da tehdit eder duruma gelmiştir. Hergünyüzlerce kişinin ziyaret etmesi, yapının yıkık kısımlarında dolaşılınası tehlikeyaratmaktadır.Bu yıl Antalya bölgesinde ağırlanan 3. yaş grubu Avusturyalı turistleriçin Side tiyatrosunda düzenlenen etkinlikler heyecan <strong>ve</strong>rici olmakla birliktetiyatronun turistik yaşama en kısa zamanda katılma baskısı, yapıda uygulanmasıgereken sistemli çalışma gereğini <strong>ve</strong> önemini giderek zayıflatmaktadır,Avusturyalı turist grubu için yapılan demir merdi<strong>ve</strong>nler tiyatrodayer yer tahribatlara neden olmuştur.Bu yıl, tehlikesi artan üst ka<strong>ve</strong>a için önlemlerin alınması öngörülmektedir.Tiyatroda uzman raporlarıyla belirlenen tehlikeli bölgenin, özellikleüst ka<strong>ve</strong>anın <strong>ve</strong> tümüyle yıkmtı durumundaki doğu bölümünü ziyaretçilerekapamak gerekmektedir.Side tiyatrosu onarımı için 1990 sezonunda bir vinç tahsisinin, yapınınyıkılmış olan bloklardan temizlenınesi sırasında olduğu kadar onarımaşamasında da gerekli olduğu <strong>ve</strong> zorunlu olduğu muhakkaktır.197


Resim: 1Resim: 2198


Resim: 3Resim: 4199


4811Resim: 5Resim: 6200


VAN- AYANİS (AGARTI) KALESi KAZıLARİAltan ÇİLİNGİROGLU*İstanbul Üni<strong>ve</strong>rsitesi Edebiyat Fakültesi ile ortaklaşa yürüttüğümüz"Van Projesi" kapsamına Urartu Dönemi'nde inşa edilmiş bir kaleyi dealınayı projeden amaçladığımız sonuçlar açısından uygun bulduk. Buamaçla başlayan kazılar i 989 yılında 25 gün sürdü. Kazı ekibi Altan Çilingiroğlu'nunbilimsel başkanlığı <strong>ve</strong> sorumluluğunda Van Müze MüdürüErsin Kavaklı, Ar. Gör. Zafer Derin, Ar. Gör. Gülriz Kozbe, UzmanHaluk Sağlamtimur <strong>ve</strong> Ege Üni<strong>ve</strong>rsitesi Edebiyat Fakültesi'nden 12 arkeolojiöğrencisinden oluşmaktaydı.Ayanis Kalesi Van'ın 32 km kuzeyinde, Van Gölü'nün kıyısındakiaynı adlı köyün kuzeyinde yeralmaktadır. Kalenin inşa edildiği tepekuzeyden güneye 150, doğudan batıya 400 metre boyutlarındadır. TepeninVan Gölün'den yüksekliği 250 metredir (Resim: 1 : Topografik plan).1989 çalışmalarımız tepenin topoğrafik planının çıkartılması ile başladı.Kalenin tesciline dönük çalışmalarımız sonunda Ayanis Kalesi'nınyayılım <strong>ve</strong> koruma bandı sınırları saptandı <strong>ve</strong> tescili için ilgili Kültür <strong>ve</strong>Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na başvuruldu.1989 kazı sezonunda kalenin beş ayrı noktasında kazı yapmaya karar<strong>ve</strong>rildi. Bu alanlarda sınırlı olanaklar ile yapılan kazılar Ayanis Kalesi'ndekazı yapma kararının ne derece isabetli olduğunu gösterdi.<strong>1.</strong> No.lu Alan: (Doğu sur-teras duvarı: Resim: 2)Kalenin doğu yamacında yüzeyden de gözlenebilen bir duvar kalıntısınınvarlığı saptanabilmekteydi. Bu alanda yapılan çalışmalar sözkonusualanda şimdiki yüksekliği üç taş sırasına varan bir sur-teras duvarınınvarlığını kanıtladı. En az iki taş sırası daha derine gittiği anlaşılan duvarın("')Prof. Dr. Altan Ç1LiNGiROOLU, Ege Üni<strong>ve</strong>rsitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji <strong>ve</strong> SanatTarihi Bölümü Önasya Arkeolojisi, Bornova jlZMiR.201


yüksekliği <strong>1.</strong>50 metreyi bulmuştur. Düzensiz blok taşlarının boyutları0.50-0.75 metre civarındadır. Taş bloklarının arasında bazı durumlardaküçük taşlar vardır. Duvarın ilk taş sırası ana kaya üzerinde açılan taşyatakları üzerine konulmuştur. Ana kaya üzerinde birçok Urartu kalesindede izlenen bir blokaj mevcuttur. En üst taş sırasımn bazı yerlerinde löyferinvarlığı da saptanmıştır. Duvarm batıya dönüş yapan kenan boyunca "geçdönem" istilacılarının kullandıklarıbasit yerleşmeler vardır. Yerinden düşenbazı taş blokları yerlerinekonularak ilk restorasyonu yapılmıştır.2. No.lıı Alan: (Güneydoğu yamaç yapıları: Resim: 3)Kalenin olası girişine yakın bir konumda yeralan yapılar yüzey toprağının0.50 metre altmda yeralmaktadır. Bu nedenle de güneş ışınlarınınuygun olduğu bazı durumlarda yüzeyden izlenebilmektedir. Sözkonusuyapılar yapım teknikleri <strong>ve</strong> planları açısından "depo yapıları" izlenimini<strong>ve</strong>rmektedir. Düzgün dikdörtgen <strong>ve</strong> kare mekanlardan oluşan yapının anaduvarları <strong>1.</strong>20-<strong>1.</strong>50 metre kalmlığındadır. Bu duvarlar arasındaki bölmeduvarlarının kalınları ise i. i 0-<strong>1.</strong>20 metre arasında değişmektedir. İlk taşsırasının ana kayaya oturtnlduğu yapının içinden küçük buluntu olaraksadece tunç bir okucu elegeçmiştir.3. No. lu Alan: (Resim: 4)Kalenin en yüksek noktası olan 1866.87 de başlatılan kazılar farklıdönemlerde kullanılan bir yapının bazı mekanlarını ortaya çıkarttı. Ortaboyocak taşlarından yapılan <strong>ve</strong> harç kullanılmayan yapı küçük buluntu<strong>ve</strong>rmediğinden kesin olarak tarihlenememiştir. Ancak elde edilen çanakçömleklergenellikle Ortaçağ <strong>ve</strong> Urartu dönemlerine aittir (Resim: 5 <strong>ve</strong> 6).Olasılıkla Urartu katının üzerine inşa edilen yapı Ortaçağ'a ait olmalıdır.4. No. lıı AlanKöylüler tarafından önceki yıllarda açılan <strong>ve</strong> tahrip edilen bu bölgedeyapılan ön çalışmalar bu alanda kcrpiç bir yapının varlığını göstermiştir.Önümüzdeki yıl yapının planım bulma çalışmaları devam edecektir.5 No.lıı Alaıı: (Güney Sur Duvarı: Res: 7 <strong>ve</strong> 8)Ayanis Kalesi'nin etrafını çevreleyen sur duvarlarını güney yamaetabulma çalışmalarımız olumlu sonuç <strong>ve</strong>rmiştir. Bu amaçla açtığımız ilkdeneme açmasında sur duvarını tespit etmiş durumdayız, 1989 yılıııdasadece üç gün ayırabildiğimiz güney sur çalışmaları sonunda 7 metrelikbir bölüm ortaya çıkartılmıştır. Son derece üstün bir işeilikle örülen duvar-202


lar siyah andezit taşından yapılmış <strong>ve</strong> ana kaya üzerindeki taş yataklarınaoturtulmuştur. "Rustikalı" olarak inşaa edilen sur duvarları Urartu mimarisiiçinde önemli bir yere sahip olacak niteliktedir.' Dört sırası ortayaçıkartılan taş blokları dikdörtgen <strong>ve</strong> üzerlerinde kerpiç bedene geçiş içinkullanılan "löyferler" vardır.Güney sur duvarlarında yapılan kazılar sırasında 75 adet tunç okucuortaya çıkmıştır. Malımuzlu <strong>ve</strong> mahınuzsuz olarak üretilen okuçları genellikleiyi korunarak günümüze gelmiştir.Ayanis (Ağartı) Kalesi'nde yapılan 1989 kazı çalışmaları bu kaleninkazılınasının isabetini şimdiden göstermiştir. Ümidimiz kaleden elde edilecekyeni <strong>ve</strong>rilerle aydınlatılamamış bazı sorunların açıklığa kavuşacağıdır.203


Nfı2:314'5:6'78 suctn. .$.Rtı t..,VANIsıSITLUv]VZABCDEFi .,,,.GHiJKLMNDpRSTUVVZ1234S,6,7.891011Resim: 1' .. " rrr SiLUVVZABCDEFGHiJKLMNOPRST,"" ....x ,LS. ,~,'--:I" ~ i! z


205


..Resim: 5"Resim: 6"o ~~~~5cm.AK.'9206


Resim :7Resim: 8207


EXCAVATIONS AT ARSLANTEPE MALATYATHE 1989 CAMPAIGNMarcella FRANGIPANE*In 1989, field work was planned so as to concentrate mainıyon twoimportant phases of the long site sequence, namely: (a) the Late Chalcolithic(period VII), that precedes and prepares the formation of the Late Urukinfluencedculture of period VIA (Early Bronze lA), and (b) the de<strong>ve</strong>lopmentof the different phases of Early Bronze III.Early Bronze ın(period VID)The excavations were carried out in an extensi<strong>ve</strong> area of the upper partor the slope in the south-western zone of the mound, where the sequence ofle<strong>ve</strong>ls of Early Bronze III is most complete thanks to the good state of preservationof the archaeological deposit. Large parts ofvarious settlementle<strong>ve</strong>ls ha<strong>ve</strong> been brought to light in statigraphie succession. This sequenceappears to be an important source of information for the reconstructionof the historieal de<strong>ve</strong>lopment of the area during the latter centuries of the3rd millenniurn, Four of these le<strong>ve</strong>ls can clearly be referred to the phase offull de<strong>ve</strong>lopment of Early Bronze III (Early Bronze IIIB) and are proofof the existence of settleınentswith a plaııncd urban layout, comprising largestruetures and functionally specialized areas.The most recent of these le<strong>ve</strong>ls has re<strong>ve</strong>aled a structure (A29-A30)built on a terraced area and constructed in conneetion with a eomplex andimposing draiııage system. A deep ehannel, the walls of which are lined wifhlarge stones and co<strong>ve</strong>red by enorınous stone slabs, runs from NE to SW,under the floor of the building (Figs. 1-3). it has its outlet outside thebuilding, passing under a big terraee wall, to a street flanking this wallin the lower terrace. The ehannel, whose original mouth was destroyed(*) Marcella FRANGIPANE, Dipartimento di Scienza dell'antichita Sezione di Paletuologiavia Paletsro 63-00185, Roma/İTALYA209


y numerous more recent pits, was built between an earth embankmentto the east and a stone filling to the west, both raising the surfacele<strong>ve</strong>l between the emerging walIs of two earlier buildings (Fig, I). Theprolonged use of this channel caused it to be partially filled and thereforeits flow to be di<strong>ve</strong>rted in order to maintain the required gradient (Fig.2b). Although onlyone room of the building connected with the channelhas been preser<strong>ve</strong>d, it is still sufficient to pro<strong>ve</strong> that the inhabited areawas <strong>ve</strong>ry well organized andthat it used advanced. urbanizatiorı works,This le<strong>ve</strong>l is preceded by another well-planned settlement, of which afairly extensi<strong>ve</strong> area has been brought to light, with a street passing throughfrom north to soutlı, the'gradient of which follows the slope of the telI.To the east and west of the street large buildings with spacious roomsprovided with benches and often central hearths ha<strong>ve</strong> been excavated. Inthe area eleared in the last campaing the street showed an enlargmentdelimited by a projecting room of one of the buiIdings, which also causedthe street itself to be shifted slightly to the west. This enlargment, whichwas probably used by the occupants of the house, appeared tb ha<strong>ve</strong> beendivided in two distinct concentric zones marked by wooden fences ırıadewitlı small branches arranged in two or three rows,Of particular interest is the.area further up the slope in the easternsquares, which appears to be characterized by areas probably used.Torspecialized activities. Here two smail rooms, with two constructionphases, were limited to the east by a big mud-brick terrace wall that leanedagainst a cut in the pre-existing deposit (Fig. 4a). Immediately to the eastof this wall, at an higher le<strong>ve</strong>l, there was probably an. open space pa<strong>ve</strong>dwith mud plaster, showing the same characteristics as in later periods.One of the two mentioned rooms was without any rnaterial in situ, whilethe other (A548) showed traces of fire and abundant material on the floorindicating that it had been used for specialized working of bone and hornsand for the manufacture of small elay figurines (Fig. Sb). In addition tonumerous bone and ham artifacts (spatulas, punches, awls, hammers, finelyelaborated butted arrow-heads) (Fig. 6), a number of stone implements,such as polishers and pestles, rnay be related with the manufacture of tlıeseobjects, thus indicating they should ha<strong>ve</strong> been worked on locally. Moreo<strong>ve</strong>r,besides a variety of human and animal figurines made of unbaked elay,(Fig. Sa, 1-3), elay lumps ready for use were also found. Among theelay objects worthy of note is a small model of a cart made of separatepieces (body and wheels) which were probabIy assembIed using perishablematerials for the wheel axle and cart sides (Fig. Sa, 4-5).210


In the same room au iuteresting wheel-ınade grey corrugated bott1e,probably of Syriau origin, was found au the floor together with a few small<strong>ve</strong>ssels painted in the typical Malatya:Elazığ style (Fig. 7, 1-3) ..That this part of the settiement was traditionally used for special activitiesis confirmed by the disco<strong>ve</strong>ry, in the underlying le<strong>ve</strong>l, of an exteusi<strong>ve</strong>mud-plastered surface co<strong>ve</strong>red by collapsed charred beams and plauks, whichwas furnished with Law benches with protruding features, delimiting areasthat are either slightly sunken or slight1y raised with respect to the floor.(Fig. 4b). The almast total absence ofmaterial in situ, apart from a few postherds,makes it difficult to interpret the function of this area. Howe<strong>ve</strong>r ofgreat interest is an. exceptional pile of charred seeds cousisting ofa singlewhcat species (Triticum aestivum) found on the floor close to the benches.The presence of what seems to be part of the har<strong>ve</strong>st of a <strong>ve</strong>ry specializedcultivation not only gi<strong>ve</strong> us same indication as to a possible connection betweeuthe area at issue and the handling of cereals, but alsa provides irnportantdata for the recorıstruction of the agricultural activities of that period.Between these le<strong>ve</strong>ls, that can certainly be referred to Early Bronze IlIB,and the earliest le<strong>ve</strong>l in the Early Bronze III sequence, which can be datedto phase A, is interposed a phase with semi-subterranean structures with aroughly circular plan, about 3.5 m. in diameter, whose access from outsidewas generally obtained through a short stairway flanked by the remains of asart of mud parapets (Fig. 8a). Two of theırı had slight1y different heartshapedplan (Fig. 8b). The structures seem to be coucentrated in groups of twoto six units, each showing at least two building phases. None of these buildingshad any material in sitn, but their stratigraphic position, together withthe absence, in the filling layers, of material belonging to Early Bronze IllA,indicate that they probably mark the beginning ofphase B. The great numberof these structuresand their distribution au a wide area ofthesettiement leadus to reconsider an earlier interpretation, based on the reco<strong>ve</strong>ry of the firstthree examples, as "special purpose" buildings, probably meeting places.!For the time being, howe<strong>ve</strong>r, what they were used for is as yet unsol<strong>ve</strong>d,since they would hardly ha<strong>ve</strong> been suitable for normal dwelling pıırposes.Early Bronze III A is represented at Arslantepe by one single le<strong>ve</strong>l, whereonly a few buildings ha<strong>ve</strong> been preser<strong>ve</strong>d, and these are mostly damaged by theinstallation of the circular structures. In 1989 a room with abundant materialin situ was brought to Iight, which will enable us to determine, on a ınuch(1) A. Palmieri, "Arslantepe excavations, 1982", V. Kazı Sonuçları Toplantısı, İstanbul1983 (1984): 100.211


more reliable basis, the characteristics of the typological in<strong>ve</strong>ntory of thisperiod (Fig. 7, 4).Late Chalcolithic (Period VII)A new series of contiguus squares has been opened 30 m. north of themain exeavation area, near the top of the western part of the ınound, whereLate Chalcolithic material had appeared in an exposed seetion at a fairlyhigh elevation, relati<strong>ve</strong>ly close to the present surface ofthe tell, Here, undera mound of dumped soil that had filled a large irregular pit, which hadbeen probably excavated by the villagers in recent times, fairly badlydamaged mudbrick structures ha<strong>ve</strong> been re<strong>ve</strong>aled, which ha<strong>ve</strong> yieldedmaterial referable to the Local Late Chalcolithic aspect of period VII. Thehigh elevation of these structures leads us to belie<strong>ve</strong> that we are on the topof the earliest telI. This area will therefore be of special importance forfuture in<strong>ve</strong>stigations into the earliest periods represented in the site.Besides a few wall fragments and an isolated pot burial of a child foundin a disturbed area, which according to the typology of the pot, could bedated to the subsequent VIA period, one of the main structural rernainsconsists of a rectangular room with thick mud-brick walls (about 1 m. wide)(A563). it contained, in the fiIling layers, nuınerous mass-produced coarsebowls with flint-scraped bottom, interestingly associated with a fewday sealings, Two long cananean blades were also found. This roomseems to ha<strong>ve</strong> been part of alarger building which is partly destroyed, butprobably continues to the south under the unexcavated deposits. Thearea to the north and to the west of the structure seems to ha<strong>ve</strong> been anopen area pa<strong>ve</strong>d with sherds co<strong>ve</strong>red by a thin layer of mud plaster.This sherd-pa<strong>ve</strong>d floor was cutted by a pit (K680) ascribable to aslightly subsequent period, probably marking the beginning of period VIA.The pit was filled with thin rubbish layers, both ashy and clayey, containing,besides pot sherds, among these, mass-produced coarse bowls with stringcut bases can be noticed, se<strong>ve</strong>ral day sealings with stamp seal impressions.The seals represented are few and, as in the known seal assemblagesof period VI A, are repeated se<strong>ve</strong>ral times. Among them particularlyworthy of note is a quadrangular stamp seal with a quadruple spiral motif(Fig. 9a), which exactly reproduces the shape of the metal guadruple spiralplaque found with a group of weapons in one of the public buildings ofperiod VIA (Building IIIF.(2) M. Frarıgipane, A. Palmierl, "A protourban centre of the Late Uruk period", inPerspecti<strong>ve</strong>s on Protourbanization in Eastem Anatolla. Arslantepe (Malatya), edited byM. Frangipane, A. Palmieri, Origini XII, 2: 402-404.212


A smaIl well-preser<strong>ve</strong>d raund structure (A564) has alsa been found tothe north of the rectangular 1'00111, contiguous to the sherd pa<strong>ve</strong>ment andprobably connected with it. This structure was slightly sunken and delimiredby a circular wall made up of a single line of mud-bricks layed in a fan pattern.Same red slipped jars of chaff-faced ware ha<strong>ve</strong> been found in situinside this room together with a typical two-horrıed clay "andiron", whichwas located <strong>ve</strong>ry close to a small f'ire-place (Fig. 9b). The jars, which ha<strong>ve</strong>well-distinct cylindrical necks, appear to be slightly different in shape fromthose of the usual repertoire of the local Late Chalcolithic horizon, somehowanticipating the jar profiles of the successi<strong>ve</strong> VIA period.Both the typology ofthese findings and the prescnce of sitring-out bowlstogether with the f'lint-scraped ones suggest that these le<strong>ve</strong>ls belong to a <strong>ve</strong>ryIate phase in the local Late Chalcolithic de<strong>ve</strong>lopment, which was in one waytransitional to the Late Uruk-influenced early urban aspect of period VIA.Further in<strong>ve</strong>stigations into these le<strong>ve</strong>ls will enable us to better analyze thecontribution of the local component to the de<strong>ve</strong>lopment of centraIizationin the region.Early Bronze i A (Period VIA)As regards the crucial period VIA, the in<strong>ve</strong>stigation was limited to adelicate restoration work on a waIl paintirıg unco<strong>ve</strong>red in an excellent stateif preservation, under se<strong>ve</strong>ral thin layers of white plaster, on the back waIl ofthe central room in the storehouse complex of the palatial building (BuildingIV). This painting, in red and black on a erearn plaster, lies next to anather<strong>ve</strong>ry similar representation brought to Iight, during the previous campaigns,on the same waIl, on the other side of a deep niche, which was obtainedby closing a passageway in a Iate phase of use of this room. The new paintingreproduces e<strong>ve</strong>n in details the traits of the figure on the left side of theniche and re<strong>ve</strong>als an identical techniuqe, though not necessarily the samehand. The subject is a humarı figure with large eyes, a triangular face withstrokes on the border that appear to represent a beard, and alternating redand black lines coming up out of the top of the head, which may represcntthe hair, The body is in the shape of an hour-glass, Traces of geometric motifsabo<strong>ve</strong> the head may ha<strong>ve</strong> formed part ofa kind of canopy, like the onein the first painting. In both portrayals, a "table" with raised edges at eitherend, perhaps an altar, Iies in front of the figure's legs. The only distinguishingelements are the male sexual features, represented in the second figure.The arms of this personage marea<strong>ve</strong>r end in two peculiar comb-like objects,which are not visible in the first painting where the areas cIose to the hands213


had been destroyed- The profile of these objects makes it unlikely theysimply are stylized hands, but a clear interpretation of them is not yetpossible. The paintings in this room not only represent an outstandingexample of Iate prehistoric art, but should alsa provide new elements for thereconstruction of the ideological features of this centralized storage anddistribution system in a proto-urban environment.(3) M. Frongipane, A. Palmieri, "The 1988 campaign at Arslantepe. Malatya", XI KazıSonuçları Toplantısı, Antalya ]989 (1990): 195-196, ffg. 5; A. PaImieri, "Storage anddistribution at Arslantepe-Malatya in the Latc Ufuk period", in Anatolla and the AndentNear East, edited by K. Emre, B. Hrouda, M. Mellink, N. Özgüç, Ankara 1989: 420, Pl.125, 2.214


abFig. : 1- Arslantepe, Malatya. .The base le<strong>ve</strong>l of the stone foundations of roomA29 with the channel running below the stnıcture (Early Bronze IIIB,Period VID2). The emergence of earlier mud-brick walls İs visible onthe left side. (a) the channel co<strong>ve</strong>red by large stone slabs: (b) thechannel after the removing of the co<strong>ve</strong>ring slabs215


a~1mi


alıFig. : 3- Arslantepe, Malatya. Details of the channelconnected with room A29 (E.B. LIIB): (a) themouth, (b) the terminal seetion below theterracewall217


abFig. : 4- Arslantepe. Malatya. Structures of two successi<strong>ve</strong> le<strong>ve</strong>ls of Early Bronze IIIBBelowroom A29218


5a'~,':"',," \/"'..... ~:-. '~'):~";:',. ' ( };. j •b ",A,,!,~.b~--'~'--__ _~Fig. : 5- Arslantepe, Malatya. (a) Clay objects from room A548 ;(b) room A548 with materia! in situ (Early Bronze Illft).219


23 452206 f-"O''''''''"Fig. : 6- Arslantepe, Maiatya.Bone objects fromroomA548 (Eariy Bronze IIIB).


it .........--.,4Fig. : 7- Arslantepe. Malatya. 1-3: Pots from room A548 (Early Bronze IIIB); 4 : paintedjar from the Early Bronze TIl A le<strong>ve</strong>l221


abFig. : 8- Arslantepe, Malatya. Early Bronze nı round structures222


abFig. : 9- Arslantepe, Malatya. (a) C1ay-sealing from pit K680 (early period VIA, LateChalcolithic - Early Bronze LA); (b) day "andiron" from room A564 (periodVII, Late Chalcolithic)223


BOGAZKÖY-HATTUŞA1989 KAZı MEVsİMİ SONUÇLARIPeter J. NEVE*1989 kazı programı, Yukarı Şehrin kuzey <strong>ve</strong> kuzeydoğu bölümününaraştırılmasında yoğunlaştırıldı. Ayrıca onarım çalışmalarına devam edilmiştir.Program, şu konuları içermiştir:i. Güneykale'deki Frig tahkimatının tümüyle açığa çıkarılması,2. Güneykale'deki tüm Hitit yapı kalıntılarının saptanması <strong>ve</strong> 2 numaralı'mezar' odası <strong>ve</strong> çevresinin aynntılı olarak belgelenmesi,3. Yukarı Şehrin kuzeydoğusunda bulunan <strong>ve</strong> hemen Büyükkale <strong>ve</strong>Güneykale'nin dibinde yer alan, şimdiye kadar hiç araştırılmamış DoğuPlato'sunda sondaj çalışması, <strong>ve</strong>4. Yukarı Şehrin güney <strong>ve</strong> kuzey bölümünde, özellikle 5 <strong>ve</strong> 30 nolu.tapınaklardaSonuçlar:restorasyon çalışmaları.ı. Frig Güneykalesia) Tahkimat (Resim: l, 2).Geçen yıl yalnız yüzeyde araştırılmış olan batı sur duvarı ile doğu surduvarının kuzey bölümü tamamen ortaya çıkarıldı. Ayrıca da, kuzey surunbazı kalıntıları saptanmıştı.Surda toplam onbir bastyon mevcuttur. Bunlardan 9 <strong>ve</strong>Iü numaralılar9 m genişlikte <strong>ve</strong> 7 m derinlikte kuleler halinde batı surun ortasında bulunankale kapısının iki yanında yer almaktadır. Bu kapı, aynen Büyükkale'deki(") Dr. Mirrı. Peter J. NEYE, Alman Arkcoloji Enstitüsü Sultansuyu Sok. No: 7, BeytepeANKARA.225


Frig doğu kapısı gibi, kale içine doğru uzanan, hem dış, hem iç geçitten oluşangiriş odası şeklindedir.Bu kesimde, yani batı suru ile kapı üzerinde, bazı yerlerde rastlanan Frigson evresine ait evler, güneykalesinin o zamandaki işlevinin değiştiğinigöstermektedir.b. Kale içi yerleşimi (Resim: 3a, b; 4)Geçen sene de kalenin güney, doğu <strong>ve</strong>kuzey kesimlerinde meydana Çıkarılmışolan yapı kalıntıları tamamen kazılmıştır. Ancak batı kapısının bulunduğubölge, kontrol amacıyla bırakılmıştı.Yerleşirnde üç mimari evre saptanmıştır. Bunlardan birincisi, yani eneskisi, sur öncesi; ikincisi sur çağdaşı <strong>ve</strong> üçüncüsü ise surun, yani batı surununişlevi bittikten sonraki evreye aittir. Her üç evrede Frig BüyükkaleIc-a evrelerin çağdaşı olup, son Frig zamanına, yani M.Ö. 7.-6. 'yüzyilaait olduğu öğrenilmiştir.Birinci evre yapıları tek ya da çok odalı evlerden oluşuyordu. Bu evlerdekısmen in-situ halde bulunan eserlerden, bu evlerin hem konut hem de atölyeolarak kuIlaruldıkları söylenebilir. Yapıların. bazılan yangın geçirmiş <strong>ve</strong>bu evrenin sonunda terk edilmiştir. Diğerlerininise ikinci evrede bir müddetkuIlanılmaya devam ettikleri, daha sonra yeni yapılaşma esnasında yıkıldıklarıanlaşılmıştır.İkinci evreye ait, antik surla çevrilmiş olan yerleşim iki odalı, 'megaron'benzeri evlerden oluşmaktadır. Zamanla bu evlerbirçokoda ila<strong>ve</strong>siyle içavlulu yapı komplekslerine dönüşmüştür. Yapılar içerisinde, yani taban <strong>ve</strong>yayapı yıkıntısında bulunan envanter, bunların hem konut, hem de depo <strong>ve</strong>atölye olarak kullanıldıklannıgösterir. Yapı kompleksIerinin büyüklüğünebakılınca, bu yapıların sosyal sınıfı yüksek bir toplumaait oldukları sorusunuakla getirmektedir. Böyle bir durumu, ayrıca onların şehir dışında özelbir kale içinde yerleştirilmesi de kanıtlamaktadır.üçüncü yanı batı surunun yıkılmasından sonraki evrede; içkalede genellikleboş mekanlarda, daha sonra da batı surun üzerinde tek odalı evlerdenoluşan bir yapılaşma görülmektedir.2. Hitit Güneykalesi (Resim: 5)Hitit yapılaşmasıbilhassa Frig evresinde meydana gelen taş sökülmesinedeniyle, Frig yapılarından daha çok tahrip edilmiştir. Tek sağlam örneği1988 yılında rastlanan 2 nolu 'mezar' odası oluşturur. Buradaki araştırmalarınhedefi öncelikle bu yapının tümünün incelenmesi <strong>ve</strong> Frig yapılarındatek-226


ar kullanılmış olan Hitit malzemesi ile birlikte rölö<strong>ve</strong>sinin çıkartırılınasıidi. Kazılar ise, 2 nolu odaya ait yapay tepenin eski durumunu <strong>ve</strong> sınırlarınıöğrenmek için sondajlar halinde yürütülmüştür. Bunun dışında. geçen yılGüneykale'nin kuzey kesimlerinde saptanan kalıntılar tümüyle kazılmıştır.a. 2 nolu oda (Resim: 6a-d).Bugün çökmüş <strong>ve</strong> kaymiş durumda olan yapının eski, yani orijinal durumununnasılolduğu anlaşılmıştır: Plan 3,9 ın uzunlukta.. arkada 1,6 m,önde 2,0 m genişliğinde yamuk biçimlidir. İç yüksekliğinin arka kısırnda 3,1m, ön kısmında ise 3,3 m olduğu öğrenilmiştir. Böylece kemerin arkaya doğrumeyilli olduğu anlaşılıyor ki yan duvarlarda yer alan kesme taşlar arkadadört sıra, önde beş sıra şeklinde düzenlenmiştir. Bu kesme taşların yerleştirildiğiyatakların içe doğru eğik oluşu <strong>ve</strong> taşların kama biçiminde kesiti, yapınınbindirme tekniği ile değil, gerçek bir tonoz ile örtüIdüğünü gösterir.Oda girişininiki yanında bulunan destek dnvarlarından doğuda yer alanı,kuzeydoğuya doğru takip edilip, Frig suru altına girdiği anlaşılmıştır,Orada, yani oda girişinden itibaren tahminen 17 m den sonra, bu duvarınaraziye uyarak bir dönüş yaptığı sanılmaktadır, ancak bu kesimde hiçbirduvar kalıntısı kalmamıştır. Batıdaki destek duvarının da aynı uzunluktaolduğu düşünülürse, oda önünde, kuzeye uzanan <strong>ve</strong> yaklaşık 30 m genişliktebir açık meydanın varlığına işaret eder. Bu meydanın tabanseviyesinin,onun dışındakiaraziden en azından 2 m bir podyum gibi-- yükselmiş olduğuanlaşılmaktadır.2 nolu odayı bir zamanlar örten yapay tepenin şeklini öğrenmek için,odanın yakın <strong>ve</strong> uzak çevresinde onbir sondaj yapılmıştır. Onların hiç beklenıneyenbir sonucu olarak, bu tepenin geçen sene de düşündüğümüz gibitümülüs şeklinde değil; yaklaşık 30 m genişlikte <strong>ve</strong> bugün en fazla 4 m yüksekliğekadar korunmuş, Frig suru altında güneye doğru uzanan bir bent olduğunugöstermektedir.Bunun dışında, bu sonuç yüzünden görünümü tümüyle değişmiş olan 2nolu oda, bentin her iki yamacında rastlanan Hitit yapı kalıntıları, yani batıdatek odalı bir ev kalıntısı <strong>ve</strong> doğuda havuz şeklinde bir taş kaplamasınagöre, bunun büyük bir yapay düzenlemenin bölümü olduğuna işaret eder.Ayrıca, bendin devam ettiği yöne bakılırsa, onun Güneykale'nin dışında yeralan i nolu odayı da kapsayan bir kompleks olduğu bize bu fikri <strong>ve</strong>rebilir.Önceleri mezar olarak düşündüğümüz i <strong>ve</strong> 2 nolu odaların bu sonuçlarınışığı altında başka bir amaçla kullanılıp kullanılmadığına, şu anda'bir cevap<strong>ve</strong>rilemez. Ancak Hititolog uzmanunızD. Hawkins'in tercümesine göre2 nolu odadaki hiyeroglif yazıtın son satırında 'yeraltı dünyasınainen tanrı-227


sal yol', yani çivi yazısı olarak DINGIR GASKAL KUR ibaresi geçmektedir.Bu da yapıların yeraltı dünyası ile ilgili bir işlev için kullanıldığını gösterir<strong>ve</strong> böylece onların mezar <strong>ve</strong>ya buna bağlı olan eser olduğu düşüncemizidesteklemektedir.b. Güneykalesi'nin kuzey kısmındaki Hitit yapıları (Resim: 7)Güneykalesi'nin kuzey kısmında bazı yerlerde rastlanan, duvar yatakları<strong>ve</strong> temel taşlardan oluşan Hitit yapı kalıntıları, bir batı <strong>ve</strong> bir doğu bölümolmak üzere, yanyana duran iki büyük yapıya aittir. Daha iyi korunmuş olanbatı yapısı, hem yüzölçümü hem de plan olarak iç avlu <strong>ve</strong> ona bağlı olan,dal' ön <strong>ve</strong> geniş bil' arka mekanı kapsayan oda grubu gösterdiği özellikleregöre, bir tapınak, yani Hattusa'nın 31 nolu Tapınağı olduğu anlaşılır.Doğu komşusununda onun gibi <strong>ve</strong>ya ona belli bir işlevle bağlı bir yapıolarak kullanıldığı sanılmaktadır. Ayrıca, her iki yapının hemen karşısındayeralan 2 nolu oda <strong>ve</strong> bent kompleksi, onunla ilişkilerininvar olduğunu açıkcagöstermektedir. Böylece batı <strong>ve</strong> doğu yapılarının da aynen o bent kompleksigibi, 2 nolu oda yazıtında adı geçen II. Suppiluliuma tarafından yaptırıldığısöylenebilir.3. Doğu Platosu'ndaki kazılarDaha önce hiç araştmlmamış Doğu Platosu'nun genel durumunu anlayabilmekiçin ilk çalışmalara sondajlar ile başlanmış, daha sonra, sonuçlarıahnınca, platonun orta, kuzey <strong>ve</strong> batı kısımlarında, toplam 4500 2 m yi kapsayan,beş kazı alanında çalışmalar sürdürülmüştür.Nisantepe <strong>ve</strong> Güneykale gibi burada da hem Frig hem de Hitit İmparatorlukçağı'na ait kalıntılara rastlanmıştır.a. Frig yerleşimiFrig yerleşimi, kentin dışında, tek tük evlerden oluşan bil' mahalle niteliğindedir.Bu yapıların içinde bulunan malzeme, özellikle ergitme fırmlarınaait kalıntılar -üfleç parçaları, kalıplar, curuf, demirdöküm parçacıkları v.s.­burada çoğunluklademirci atölyelerinin yer aldığını göstermektedir. Seramik.buluntular, bu yapıların, Güneykale <strong>ve</strong> Nisantepe'deki yerleşimIerin aksine,yalnız Frig son evresine değil, Büyükkale Ila ile çağdaş olan Frig eski evresineait olduğunu kanıtlamaktadır.b. Hitit yerleşimiİmparatorlukdevrinin son evresinde, Doğu Platosu'ndaki alan bir surlaçevrilidir. Bu sur, aynen Yukarı Şehir tahkimatı gibi yapıldığına göre, şüp-228


hesiz onunla beraber inşa edilmiştir. Sur Kral Kapısı'ndansonra, 40 m yüksekliktebir kaya uçurumunda Doğu Platosu'na iner <strong>ve</strong> onun doğu kenanile sınırlanan Büyükkaya deresi vadisi boyunca platonun kuzeydoğu ucundakikayalığa kadar devam ederek, oradan kuzeye dönüp, Büyükkale'nin doğubastyonuna birleşir (Resim: 8).Yukarı Şehir tahkimatı gibi, Doğu Plato'daki sur bir eski ana sur <strong>ve</strong> dahasonra ila<strong>ve</strong> edilen bir önsur olmak üzere çift duvarlıdır, Her iki duvarın15 ila 18 ınmesafelerinde bir kule <strong>ve</strong>ya bastyon yeralmaktadır. Doğu Plato'nun kuzeybatı yamacında yıkılmış vaziyette görülen iri taş bloklardan oluşanoluldu bir kapı eşiği <strong>ve</strong> kapı çerçe<strong>ve</strong>si, orada bir kapının varlığına işareteder.İkinci bir duvar da, platonun güneyinde, yani Güneykale <strong>ve</strong> onun doğusundakikayalığın dibinde yeralır. Çok az kalıntılarıyla korunmuş olan buduvarın sur olmayıp, Büyükkale'den Doğu Plato'suna doğru uzanan, darbir terasın destek duvarı olduğu anlaşılmaktadır.Çok güçlü <strong>ve</strong> şüphesiz çok emek gerektiren suruna rağmen, Doğu Platosu'ndaherhangi bir Hitit yerleşim kalıntısınarastlanmadı.Ancak, platonunortasında dikdörtgen biçimli bir stel kaidesi, onun hemen önünde bulunanbir taş döşeme <strong>ve</strong> yanında beş kesme taştan yapılmış bir havuzun bulunması,burada bir açık kutsal alanın var olduğunu göstermektedir. Etrafındaki Frigyapı kalmtılarında görülen tekrar kullanılmış olan Hitit malzemesi, bu alanmkesme taş bloklardan oluşan bir temenos duvarı ile çevrelerıdiğini kanıtlamaktadır(Resim: 9).Bu kutsal yerden başka bir kalıntı da olsalıkla çok daha büyük <strong>ve</strong> ayrıcadaha düzgün şekilde yapılmış ikinci bir havuza aittir. [Bu kalıntı, bugünDoğu Plato'dan Büyükkale'ye çıkan değirmen yolunun yarı mesafesinde,demin söz ettiğimiz teras duvarının çok yakınında yeralmaktadır, 1,7x 1,3miç boyutlarında <strong>ve</strong> en az 1,1 m derinlikteki, halen dört taşıyla mevcut olanyapının yalnız 20 m uzaklığında <strong>ve</strong> hemen teras duvarının yanında bir çeşmeninbulunması, havuz olarak kullanıldığı, ancak çevrede herhangi bir yerleşimbulunmadığından, özel bir amaçla, belki de aşağısındaki kutsal alanlailişkili olarak kullanıldığı izlenimini <strong>ve</strong>rir (Resim: ID).Sonuç olarak, Doğu Platosu'nda başka yapılar olmadığına göre, bu bölgeninbir derecede söz konusu kutsal alan <strong>ve</strong> havuz ile ilgili bir işlev içinayrıldığı söylenebilir.Bunun dışında Doğu Platosu'na doğru açılan Büyükkale'deki doğukapı, Doğu Platosu ile kral-saray fonksiyonel bir bağlantmın varlığına işa-229


et eder. Ayrıca, Doğu Plato'nun Güneykale ile bağlantısı da, onların arasında,yani Doğu Plato'nun üst kısmında yer alan Frig şehir surunda saptanmışolan <strong>ve</strong> daha önce tanıttığımız 1 <strong>ve</strong> 2 nolu odaların kilit taşları şeklindekidiğer bir taş ile kanıtlanıyor. Çünkü 2 nolu odanın kilit taşlarının tümününbulunmuş olması <strong>ve</strong> 1 nolu odanın da çok uzakta, yani 200 m uzaklıktakalması. nedeniyle, bu taşın büyük bir ihtimalle onlara benzeyen <strong>ve</strong> yakınçevrede beklenen üçüncü bir odaya ait olduğunu göstermektedir.4. Koruma <strong>ve</strong> onarım çalışmalarıHer sene olduğu gibi 1989 mevsiminde de kazılar dışında Hattusa harabelerininmümkün olduğu kadar korunınası amacıyla onarım çalışmalarınada büyük bir kapsamda devam edilmiştir. Bu çalışmalar, önceki yılda Aslanlıkapıyakınlarındaki 30 nolu Tapınağın başlandığı kısımları bitirilipözellikle Kralkapı yanındaki 5 nolu Tapınak <strong>ve</strong> çevresinde sürdürüldü.Yapının içi kısmen yanarak cüruflaşmış, kısmen sökülmüş <strong>ve</strong> yalnızçukur halinde kalmış olan temel kalıntılarının daha fazla zarar görmesiniönlemek sebebiyle kırık taşlarla doldurulmuş <strong>ve</strong> kaplanmıştır.Tapınağın doğu <strong>ve</strong> kuzey dış duvar kaideleri <strong>ve</strong> büyük giriş rampasıolabildiğince orijinal ortostatlar ile restore edilmişti. ila<strong>ve</strong>ler, orijinaldenfarklı olduğunun anlaşılabilmesi için, daha ufak <strong>ve</strong> değişik bir şekilde işlenmiştaşlarla, esas duvara oranla girintili yapıldı.5 nolu Tapınak çevresinde üç sapel <strong>ve</strong> podyum kalıntısı da aynı şekildeonarılmış, temenos duvarındaki koruma çalışmalarına başlanmıştır (Resim:11).230


NoCi"NI$ANTEPENişANTEPEI SÜOBURGPHRYGISCHE BEBAUUNG (PERIODEo'" ,. LO .,SK i i11Resim: 1- Frig Güney Kalesi plgn"No231


232


Resim: 3a- Frig Güney Kalesi iç kısım kuzey bölüm233


234·.


235


"NoJ1311, • ~ >o '" '"II"Resim: 5- Hitit Güney Kalesi planNo236


,/~--tr~/G-, '---""


•Resim: 7- Hitit Güney Kalesi, 31 nolu Tapınak, plan238


Resim: 8- Doğu plato, Hitit sur kalıntılarıResim: 9- Doğu plato Hitit kutsal alanının kalıntıları239


Resim: 10- Doğu plato Hitit havuz kalıntılanResim: 11- 5 nolu Tapınak <strong>ve</strong> 3 nolu şapel onarılmış durumda240


İKİZTEPE KAZıLARıNIN 1989 DÖNEMİ SONUÇLARI VERESTORASYON ÇALIŞMALARIÖnder BİLGİ*Türk Tarih <strong>ve</strong> Türkiye Turing <strong>ve</strong> Otomobil Kurumlan'nın mali desteğindeİstanbul Üni<strong>ve</strong>rsitesi ile Kültür Bakanlığı adına yürütülmekte olanSamsun-İkiztepe kazıları 1989 döneminde 17 Temmuz ile 11 Eylül tarihleriarasında gerçekleştirildi. 2 amaca yönelik olarak programlanan çalışmalarınbirincisinde Tepe I'deki kazılara devam edildi. 1987 döneminde derinleşilmeğebaşlanılan "D" Açmasının C-16, 17, 18/ ıv-ıo, 11, 12, 13 plankareleriile bu yıl ilk defa araştınlmağa başlanılan C-15 / IV-LO, 11, 12, 13pliinkarelerinde kazılar geliştiriidi (Resiın: 1).400 m 2'lik bir alanı kapsayanbu dönemin kazılarında ortalama 60 cm kadar derinlesiidi <strong>ve</strong> İlk Tunççağı II kültür katına ait 2 yeni mimari tabaka daha saptandı.Alttaki mimari tabakayı temsil eden kısmen yangın izleri gösterenbastırılmış toprak tabanda ahşap yapı kalıntılarının izleri ile anıtsal boyuttayapılmış <strong>ve</strong> bir mekan içine alınmış bir fırının kalmtılarına rastlandı.C-17 / IV-12 plankaresinde yer alan fırın C-17 <strong>ve</strong> 18/ IV-LL, 12, 13 plankareleriiçine düşen bir mekan içindedir. Mekanın batısında kuzey-güneyyönünde uzanan, C-15/ IV-lO, 11, 12 ile C-16/ IV-12, 13 plankareleriiçinden geçen <strong>ve</strong> kalınlığı 40-45 cm arasında değişen bir çit duvarın izlerigörüldü (Resim: 2).Yıkık parçalardan damının düz <strong>ve</strong> orijinal yüksekliğinin 120 cm civarındaolduğu anlaşılan fırının ağzı batıya bakar. Ağızın bir tarafmda yeralması gereken el ıslatma yeri kırılmış olarak bulundu. 40 cm'ye yakınduvar kalınlığı olan bu fırın, ahşaptan yapılarak kalınca kil sıvalı, kuzey <strong>ve</strong>güney kenarlarında küçük mekanlara sahip kare planlı bir mekan içindedir.Mekanın tabanı, yerleşmenin o zamanki yüzeyine uyumlu olarak doğuya(*) Prof. Dr. Önder BİLGi, i.Ü. Edebiyat Fakültesi Arkeoloji <strong>ve</strong> Sanat Tarihi Bölümü,İSTANBUL.241


doğru meyillidir. Mekanın taban seviyesindeki, şimdi yanmış ahşap duvarlarınınsıvaları yer yer bellidir <strong>ve</strong> yükseklikleri 20 cm'yi bulur.Gerek mekan içerisinde, gerekse civarında çok sayıda tüm <strong>ve</strong> parçalarhalinde çanak-çömlek, pişmiş toprak tarak <strong>ve</strong>ya fırça sapları ile hayvanfigürleri, taştan yapılmış mızrakucu (Resim: 3) ile topuzbaşı gibi silahlar,bileytaşları <strong>ve</strong> tutamak, maden silah dökümü için kalıplar (Resim: 4),maden silah <strong>ve</strong> alet parlatma taşları, öğütme taşları ile iri bir havaneli,boynuz <strong>ve</strong> kemikten deliciler (Resim: 5 <strong>ve</strong> 6), sap delikli balta (Resim: 7)<strong>ve</strong> çekiçler ele geçirildi. Ayrıca, pişmiş toprak <strong>ve</strong>ya deniz yumuşakcasıkabuğundan pandatifler bulundu.Gerek konumu <strong>ve</strong> yapısı, gerekse buluntuları anıtsal fırmlı atölyeninİlk Tunç çağı Il'nin 8. evre yerleşmesinin ortak yapısı olduğunu gösterdi.Döküm kalıpları da içeren böyle bir atölyenin İkiztepe'de ilkdefa ortayaçıkmış olması, maden eserlerin, dışarıdan külçe halinde getirilen metallerin:yerelolarak şekillendirilmesiyle oluşturulduğu görüşümüzü desteklemişoldu. Ancak, bu atölyede İlk Tunç çağı ın'e tarilılenen mezarlıkta ortayaçıkartılmış bulunan 1000 civarındaki eserin imal edilmediği açıktır. Fakat,bu maden eserlerin yapıldığı atölyelerin de İkiztepe'de yer aldığı <strong>ve</strong> bunların3 nolu Tepe'de bulunduğu görüşümüzü kuv<strong>ve</strong>tlendirdi.Atölyenin yer aldığı seviyenin üstünde bulunan mimari tabakada daçok sayıda çanak-çömlek parçaları toplandı.: Ayrıca, bu tabakaya ait,taban altı basit toprak bir mezar, atölye fınnın güney duvarı yanında ortayaçıktı. Doğu-batı doğrultusunda sırtÜstü uzatılmış yetişkin iskeletindetunçtan yapılmış yüzük, küpe gibi takıların bulunduğu görüldü. İlk Tunççağı n dönemi başlarının bir insanına ait bu iskeletin, uzmanımız DLMichael Schult tarafından antropolojik açıdan incelenmesi sonucunda İlkTunç çağı nı mezarlığındaki iskeletlerle ırksal <strong>ve</strong> morfolojik açıdan herhangibir farklılığın bulunup, bulunmadığı ortaya çıkabilecektir.1989 döneminin ikinci amacı, 1975 ile 1976 dönemlerinde geliştirilenkazılarda ortaya çıkartılmış bulunan Helenistik Çağ'a ait kesme taşlardaninşa edilmiş dromoslu anıt mezarın restore edılmesiydi. Yerinde restoreedilip, korunmasımn güç olacağı düşüncesiyle Samsun Müzesi'nin bahçesinenakledilmesine karar <strong>ve</strong>rilen, fakat 1985 yılına kadar bir sonuç alınamamasınedeniyle yerinde restore edilmesi gerekliliği doğan anıt mezarın,ilk önce içinde yer aldığı Tepe I'in kamulaştırılınasıl986yılında sağlandı.1987<strong>ve</strong> 1988 dönemlerinde de gerekli gü<strong>ve</strong>nlik tedbirleri alındıktan sonrarestore edilebilmesi için Kültür Bakanlığı'na başvuruda bulunuldu. Ayrıca,bu dönem çalışmaları başlamadan önce durum Samsun Valiliği'ne iletiidi.242


Valiliğin gösterdiği ilgi sonucunda İl özel idaresi'nden sağlanan 3.5 milyonlira gibi kısıtlı bir ödenekle işe başlandı.ilk aşamada, Bafra Belediyesi'nin sağladığı BEKO makinasıyla düşüktaşlar yerlerine yerleştirildi. Sonra mezar odalarının <strong>ve</strong> dromosun tabanıarıtemizlenerek zararlı hayvanların barımnasını önlemek <strong>ve</strong> temel seviyesindekitasları desteklemek için betonla kaplandı. Daha sonra tahta kalıplarlabeşik kemerlerin eksik taşları ile dromosun güney duvarının tamamı <strong>ve</strong>kuzey duvarının üst tarafı betondan tamamlandı. Mezar odalarının dışabakan taşlarının yıkılmaması için de beton ile takviye edildi. Ödenek <strong>ve</strong>zaman yetersizliğinden anıt mezarın aslına benzer restorasyon işleriningeriye kalan kısım olan üstünün kapatılınası, beton kısımlarda derzlerinbelirtilınesi ile orijinal taş yapısına benzetilmesi, dromosun 2 yarıınıntoprakla kapatılması 1990 çalışma dönemine bırakılarak kazı kapatıldı.temizlik sırasındaAnıt mezarın, Geçiş çağı kültür katı içine inşa edildiğiele geçen çanak-çömlek ile bir geyik ritonu parçasından (Resim: 8) bir kezdaha açıkçagörüldü. Ayrıca, birinci mezar odasının taban temizliği sırasında,basit toprak tipinde bir mezar ortaya çıktı. Geçiş çağı tabakasının altındaortaya çıkması ile ilk Tunç çağı LI dönemi göınüsü olan mezarın islceletininantropolijik <strong>ve</strong> morfolojik açıdan incelenerek üst seviye iskeletleri ileolan ilişkisinin ortaya konması, İkiztepe halkının kimliği hakkında dahakesin bilgiler edinilmesini sağlayacaktır.i 990 yılında da İkiztepe'de kazılara devam edilerek Orta KaradenizBölgesi'nin kiiltürel <strong>ve</strong> özellikle maden sanatı ile ilgili gelişimi aydınlatılmağaçalışılacağını belirtir, 1989 dönemi İkiztepe kazılarının gerçekleştirilmesineolanak sağlıyan t.ü. Edebiyat Fakültesi Dekanlığı'na, Kültür Bakanlığı'na,Türk Tarih <strong>ve</strong> Türkiye Turing <strong>ve</strong> Otomobil Kuruınu Başkanlıkları'na <strong>ve</strong>ayrıca kazı <strong>ve</strong> restorasyon çalışmalarınm başarı ile tamamlanmasına emeğigeçen Edebiyat Fakültesi lisans vc lisansüstü düzeyindeki stajyer öğrencilerine,Samsun Valiliği'ne, Bafra Kaymakamlrğı'na, İkiztepe Köyü muhtarlığına,Bafra Belediye Başkanlığı'na, Saınsun Kültür <strong>ve</strong> Müze Müdürlükleri'neiçten teşekkürlerimi sunarıın.243


i:;:,...ı ı ~ s iT. • ıo '1\ ii 11 ' • o o • • , • • •i i i i i i 'I ii-" ır....r: l->V .- "- 1\ t-• ~ .i:~~~8~~~AN:;~~~~9V -... ~t'-- r-, \ ;7'-r-,-, 'i f\ \V / l"- ı-:t-,i" i, - ~t'-- r-: ' ,• r ~ 1119' DA AÇILAN AlAt«..AR V- r-, 'c \,..,.. ._ /ro "'ti•• I'\,c-~ı••(TR NCH-C)••i- Ti-; .. ilıi, • i .. •• -~ırACM"Sl(TRENCH-K) \ •• II ~ t:, .. T ı~.ı·ı-;r- . ~ 1\1\~ •, ! ,. f fti f-F-'. ..,.... , \• II ! ! ( ıtti / •• H-AçMASı" \\, ••• \. / . ii c/jj (TRENCH-H)" ' \.,; J i ••• J II'{IM ~\I\~1/ i•••<strong>1.</strong>,11;,1-= •miLv /.,.,,f- i \ ' •• A-AÇMASI A,1/ i ! ı \ D-ACMASI (TRiN H-A) i;ri iiv II 1\ (TRENCH-D) ; '(j 'i;, i ii1\ .'-' .::t--l•• V ,i ' /i , ',j "\ A-ACMAS , I '1/ ~L! r 1"/i iı r-: ı---- TRENC!!:A) ı-, L I/.'/1/;/, / ,:- -'.li /(~t-, --,CLi .»


Resim: 2cO~,1: 2t·I:cmResim: 3 Resim: 4245


Resim: 5 Resim: 6Lri liB9-45Resim: 7Resim: 8246


1989 YILI ACEMHÖYüK KAZıLARIAliye'ÖZTAN*1989 yılı Acemhöyük kazıları Kültür Bakanlığı Anıtlar <strong>ve</strong> MüzelerGenel Müdürlüğü <strong>ve</strong> Ankara Üni<strong>ve</strong>rsitesi Dil <strong>ve</strong>. Tarih Coğrafya Fakültesi'ninizin <strong>ve</strong> maddi destekleri ile 17.7.1989-25.8.1989 tarihleri arasındasürdürülmüştür. Kazılara Kültür Bakanlığı yetkili uzmam olarak katılanKonya Müzesi'nden Sayın Necip çay çalışmalar süresince büyük yardımlardabulundu. Kazı kurulu Uzman Arkeolog Süleyman Özkan, arkeologlarSelma Akkocaoğlu, Hakan Özkan, Hasibe Akat, Sultan Tutar, KöksalÖzköklü, arkeoloji öğrencileri M. OkanCinemre, Ayşenur Işıktanlı'danoluşmuştu. Büyük bir öz<strong>ve</strong>ri ile çalışansunarım.bütün arkadaşlarıma teşekkürlerimi1989 Yılı Acemhöyük Çalışmaları- Onarım,- Sit alanının çevre düzenlemesi,- Kazılar olarak planlandı <strong>ve</strong> yürütüldü.OnarımÇalışmaları:Samsat kurtarma kazılarının aciliyeti nedeni ile dört yıl ara <strong>ve</strong>rilenAcemhöyük kazılarına 1988 yılında tekrar başlanmıştı. Çalışmalarjik aşamadadört yıllık bu sürede dış etkenlerle zarar görmüş Assur Ticaret KolonileriÇağı saraylarının temizliği, geçici onarımı <strong>ve</strong> koruma önlemlerineyöneltilmişti. 1989 yılında da bu yöndeki çalışmalar sürdürüldü. 1988yılmda başlanan Sarıkaya Sarayı'nın yıkılmış duvarlarının olabildiğincekendi kalıntıları kullamlarak ya da saray kerpiçleri boyutlarında döktü-(*) Doç. Dr. Aliye ÖZTAN, Dil <strong>ve</strong> Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji <strong>ve</strong> Sanat Tarihi Bölümü,Sıhhıye / ANKARA.247


ülcn kerpiçlerle örülerek onarımıarına devam edildi. Saray yangını sırasındaboşalan dikme yerleri göçükleri önlemek amacıyla curuflarla delduruldu.Sarıkaya Sarayı'nın 5-6, 25-40 (Resim: 1-2) <strong>ve</strong> 12-19 numaralı odalarıarasındaki ortak duvarlar ile 15, 16 <strong>ve</strong> 22 numaralı odaların kuzey duvarlarıbu yöntemle sağlamlaştınldı.22 numaralı odanın kuzey duvarı önünde, saray yanciığı sırada dizilioldukları anlaşılan kapaklı vazolar, temel üzerindeki hatıl <strong>ve</strong> tra<strong>ve</strong>rslerinyanması sonucunda oluşan boşluklara girmişlerdir. Yangın <strong>ve</strong> kaymanınetkisi ile kırılmış olan kapaklı vazoların henüz açılmamış oldukları kapak<strong>ve</strong> gövdeleri üzerindeki çarnur <strong>ve</strong> alçı sıvalardan anlaşılmaktadır (Resim:3).Bu sıvalarm üstünde 2.5 cm çapında geometrik bezekli bir damga ınührünbaskıları mevcuttur, Vazo parçaları arasmda bir bulla ele geçirildi. Üzerindekidamga mühür baskısında sağ bacağı ile boğasının sağrısına basanhava tanrısı, sfenks <strong>ve</strong> maymun bulunmaktadır. Bu yerli şahsın mühürbaskılarını taşıyan çok sayıda bulla önceki yıllarda sarayın 22 <strong>ve</strong> 24 numaralıodalarındaele geçirilmişti.!Sit AlanınınÇevre Düzenlemesi:Sit alanının güney kesiminde yer alan <strong>ve</strong> önceki yıl kaınulaştırına işlemleritamamlanan köyevlerine ait cukazlar kaldırıldı. Sit alanının sağlıklıbir biçimde korunabilmesi için kasaba yolu ile sınır teşkil eden bu kısmabir duvar ötülmüştür.KazıÇalışmaları:Kazılar Sarıkaya Sarayı'nın kuzey <strong>ve</strong> kuzeydoğu kesiminde SA-ZA /43-44 plankarelerde yürütüldü.Sarıkaya Sarayı'nın kuzeyinde TA-VA / 41-42 plankarelerde ErkenHellenistik Çağ'a ait bir yapı açığa çıkarıldı (Resim: 4). Üç evreli olduğuanlaşılan bu yapının temelleri 60 ila 75 em eninde olup hemen yanıııdakisarayın taş <strong>ve</strong> curufları kullanılarak inşaa edilmiştir. Temeller araziye uygunolarak kuzeye doğru alçalan bir biçimde eğimlidir. Güney kesimdetemeller doğrudan saray avlusu üzerine oturmaktadır. Duvar örgüsünde40 x 35 x 10 em ölçülerindeki kerpiçler kullanılmıştır, İlk evrede, iki büyükoda <strong>ve</strong> bunlardan güneyde yer alanıilin güneydoğusundaki bir silo olarakinşaa edilen yapının bütün mckfinları yamuk planlıdır (Plan: I). Batı kenan1) N. Özgüç. "Accrrıhöyük Kazıları" Anadolu X (1968) s. 13 Lcv. XV, 3; N. Özgüç,"Acemhöyük Saraylarında Bulunmuş Olan Mühür Baskıları", Belleten, XLIj162 (1977)s. 372~ Lev. X, 25.248


kısmen tahrip edilmiştir. Silonun tabanı diğer odalara oranla daha yüksektedir,güneydeki oda ile ortak olan duvarlarında bir niş mevcuttur. İkincievrede, güneydeki oda tam silo içindeki nişin hizasma gelecek biçimde birara duvarı ile bölünmüş, yeni odaya diğer mekandan geçiş sağlanmıştır.Üçüncü evrede ise bir önceki evrede ayrılan mekanın kapı yeri iptal edilmiş,büyük mekan içine, kapı yeri önüne gelecek biçimde bir ocak yapılmıştır.Ayrıca bu cvrede yapının güneydoğu kenarına üçüncü bir mekan dahaeklenmiştir. ilk evre dışında, yapının kullanı.ını süresince kuzeydeki büyükoda çöplük olarak kullanılmıştır. Yapıda Erken Hellenistik devrin az sayıdakiseramik parçası ile siyah renkli, üzeri beyaz dalgalı hatlarla bezelisilindir biçirnli cam bir boncuk (Resim: 5) bulundu. Çöplükte ise kül <strong>ve</strong>kemik parçaları arasmda dioritten minyatür bir balta (Resim: 6), boynuzdanbir alet (Resim 7), kırık biley taşları <strong>ve</strong> ağırşak parçaları ile yapınınbatısında kemikten bir sap (Resim: 8) ele geçti.Bu yapının doğusunda kalan alan Acemhöyük'de kazılarının başlamasındançok önce köylüler tarafından taş çıkarmak amacıyla kazılmıştır.Bu tahribatın açık izlerini taşıyan VA-ZA / 42-43 plankarelerinde belirlibir plan <strong>ve</strong>rmeyen bazı duvar parçaları saptanmıştır. Temelleri doğrudansaray avlusu üzerine oturan bu yapılara ait olan çöp çukurları da avluynbüyük ölçüde tahrip etmiştir. VA / 42 plankarede de<strong>ve</strong>tüyü haınurlu, aynırenk astarlı, yonca ağızlı bir testi (Resim: 9), bir şişe parçası (Resim: 10)<strong>ve</strong> ağız kenan kabartma koç başı ile bezeli bir vazo parçası (Resim: Il)bulundu. ZA /42 deki çöp, çukurlarındau birinde baş, kol <strong>ve</strong> bacaklarıkırık, elde şekillerıdirilmiş pişmiş toprakdan bir figürin (Resim: 12) elegeçti.Sarıkaya Sarayı'nın knzey kenan boyunca sürdürülen çalışmalar,sarayın kuzey kesiminin Hellenistik Çağ'dan önce de kullanıldığmı göstermiştir.Saray yangınından hemen sonra yine Koloni çağı insanları tarafındaninşaa edilen bazı yapılar bu kesimin ilk kez tahribine neden olmuşlardır.Bunlardan SA-TA/41-42 plftnkarelerdeki yapmın iki mekanıaçığa çıkarılmıştır (Plan: 2). Saray taş <strong>ve</strong> euruflarının temellerde kullanıldığıbu yapmın duvar örgüsünde 45 x 35 x 10 cm boyutlarındaki kerpiçlerkullanılmıştır. Her iki mekan da dikdörtgen planhdır. Kuzeydeki mekanda,kuzey duvarına dayalı bir ocak ile gövdelerinin alt yarısı konıııınuş iki küp<strong>ve</strong> bir çanak (Resim: 13) mevcuttur. Diğer seramik parçaları ince elenmişhamurlu, iyi pişirilıniş, çoğunluğu ince cidarlı, de<strong>ve</strong>tüyü, kah<strong>ve</strong>rengi <strong>ve</strong>sarımsı kreın astarlı, çok iyi perdalılı örneklerden oluşmakta idi. Bu seramiklerAcernhöyük'de Assur Ticaret Kolonileri çağı'nın en geç yapı katındagörülen özelliklere sahiptirler.24,9


Sarıkaya Sarayı'nın kuzeyindeki revaklı avlunun 3 m genişliğindekibir kısmı 1973 Yılında açılmıştı. 1989 yılı çalışmalarında avlunun kuzeyyönünde en az 20 m genişlikte devam ettiği anlaşılmıştır. Bütün bu alansaray yangınının etkisi ile küçük parçalara ayrılmış mermer kaidelerle kaplıdır(Plan; 3; Resim: 14-15)..Kaidelerin çokazının şekilleri belirlenebilecekdurumdadır. İki ayrı tipte şekillerıdirilmiş olan kaidelerin birinci tipi silindirşekilli. ikincisi dikdörtgen prizrna biçiminde, uzun kenarlarından biri dikyivlerle bezenmiş alanıdır (Resim: 16). Aralarında yanmış ağaç kalıntılarınııı'da yer aldığı kaidelerin in-situ durumda olanlarına göre saray duvarınaen.yakın olanları 2.30 m, en uzak noktada olanları ise 7 m mesafede yeralmaktadır. Sarayın asıl girişinin yer aldığı bu alanın, hafif bir örtü sisteminitaşıyan birden fazla sıraya sahip merıner kaideli ahşap sütunlarla kaplıolduğu anlaşılmaktadır. Kaide parçaları arasında DA /42 plankarede tüftenyapılmış, üzerinde beş büyük altı küçük deliği korunmuş bir oyun taşıparçası (Resim: 17) ile VA/ 44 plankarede tatlı su yumuşakçasından, düzkenan iç içe zig zag motifleriyle bezeli (Resim: 18) bir kutu kapağı bulunmuştur.250


Resim: 1Resim: 2251


Resim: 3Resim: 4252


GC;:Ji ~~'. i iResim: 5Resim: 6Resim: 7Resim: 8Resim: 10Resim: 9253


--.: ,/Resim: 11Resim :12Resim :13:>' >,.,::" t.,..-:.","o:: .:....... - ..: ,,; ... '~t~:.~~JResim: 17Resim: 18.254


Resim: 14Resim :15Resim :16255


~@:ı~~~N..zz•,~.,;~iu-e::>·.~256


RArsASAl lA41424142~\:::\",::::::::'J ---\v"42RAiSA:: ,..., o .."...\.sc .,~:...).~SAilAA.ACEMHUYUK 1989KOLON! i. KATs.öz42'"v>


PA RA SA TA VA VA YA ZA AB BB ", i,!+i+ + -t + + +" +\ "+ + t .+.. + +." .3 .."V +. . + -1-. .+ . + + +15u;i"i + ~itT 3~ + \173011 4 5 6Siıııi~ "~ \ "oOoocg-t- t=J1 19 +7462032 1 1'"+ii ' i i 94++\22 23 24 ~. +i i47 -.0 1 3J 2.'" i ...~ .27 p:l \26 __ "25 40LS+ ~ . C +i34 ~O 36 ra 3~. 7 3B 411f1~i+ + -t- \--s" ~+ + + + + tSO+ + + -t- -t- + +51 »>:Plan: 3AACEMHÜVÜKSARıKAYA SARAyıO Sıp ıpPA RA SA TA VA VA YA s.ÖzI


OYLUM HÖYÜK, 1989.Engin ÖZGEN*Elizabeth CARTEROyluın Höyük Iies at an intersection of the east-west route along theedge of the foothills between the Euphrates vaIley and the Amuq plain,and north-south road running between Aleppo and the Anatolian plateau.The 'site's location at what must ha<strong>ve</strong> been an iniportant crossroad issuited toexamining the changes in the poIitical and cultural boundariesof AnatoIia and northern Syria at the northwestern edge of the "fertile.crescent".Oylum, along with Carchemish and Tilbesar, has been identified asone of the major centers of Bronze Age settlement in the area south ofthemodern city of Gaziantep (Archi et al 1971). The site has a significant lateroccupation that co<strong>ve</strong>rs most of the earIier settlement.In order to in<strong>ve</strong>stigate the architectural remains of the uppermosthabitation layers six trenches, each measuring 10 x 10 m were opened ontop of the southern elevation in 1989. During the operations a magnificentsil<strong>ve</strong>r hoard containing drachmas and .tetradrachmas of Alexander theGreat and the HeIlenistic kings was disco<strong>ve</strong>red in NI0W30 within a buildingcomplex of the same date, together with examples of Hellenistic pottery.(Özgen 1990). The ChalcoIithic through Ear1y-Middle Bronze Age layers(c. 4000-2000 B.C.), howe<strong>ve</strong>r, can be readily in<strong>ve</strong>stigated because of theextensi<strong>ve</strong> trenching done on both sides of the mound (Özgen 1987, 1988,c*) Doç. Dr. Engin ÖZGEN, Hacettepe Üni<strong>ve</strong>rsitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji <strong>ve</strong> SanatTarihi Bölümü, Beytepe i ANKARA.Dr. Elizabeth CARTER, Dept. of Neareastern Cultures and Languages Uni<strong>ve</strong>rsity of Califorina,Los Angeles/ A.B.D(X) The campaign of1989 was kindly supported İn e<strong>ve</strong>ry way by Mr. Hüsnü Tuğlu, Go<strong>ve</strong>merof .Gaziantep,;Mr. Ali Bozbaş, Director of Culture, Gaziantep and Mr. Rıfat Ergeç,Director of the Gaziantep Museum. We are extremely grateful for their valuable helpand conslderation.259


1990). In 1989 three 5 x 5 m squares were opened along the northcasternedge of the mound (hereafter East-Cut).I. The Imrnediate Goals of East - Cut Operatiou (Figs. i and 2)1I. To obtain a stratified archeological sequenee for the period frome 2000 to 4000 RC. and possibly earlier,2. To in<strong>ve</strong>stigate and to link to this stratigraphic sequenee a largestone-built tomb (N170E75,1) that the villagers report having plundered(Özgen 1988).II. StrategyI. The vil1agers ha<strong>ve</strong> remo<strong>ve</strong>d a great dealaf earth (approximately150 m long x 40 m wide x i i .5 m high) and made a seeand lower stepatthe northern edge of the larger eut(approximately 25 m long x 15 m widex 2-3 m high) that is currently used as a garbage dump, Our first thoughtwas to scrape the section, but that pro<strong>ve</strong>d impractical due to heavy o<strong>ve</strong>rhangingstones in almost the entire length of the cut,2. Three 5 m sqııares (N160 E80, NI65 E75, NI70 E70) were openedat apoint abo<strong>ve</strong> the tomb along the face of the villager's cııt; the surfaceof NI70 E75 was c1eaned to in<strong>ve</strong>stigate large stones possibly belongingthe opening of a large stone-built tomb.III. Stratigraplıy and Arclıitectnre (Figs, 1-2)Six major building le<strong>ve</strong>ls or construction phases were identified. Theseare deseribed brief'ly below from top to bottom:Le<strong>ve</strong>l 1 is mostlyeroded in al1 the squares but patehes of a whitesurface and same isolated stones at -ı. 50 to -ı. 80 m suggest that this isthe le<strong>ve</strong>l from which the latest group of jar burials may ha<strong>ve</strong> been cut.Le<strong>ve</strong>l 2 is marked by a bricky platform in N 165 E75 and an erosionsurface in NI60 E70 that caps the arehitecture of le<strong>ve</strong>l 3 below, same ofthe burials disco<strong>ve</strong>red mayaıso ha<strong>ve</strong> been cut from le<strong>ve</strong>l 2 since they werefound to ha<strong>ve</strong> been cut into the walls of le<strong>ve</strong>l 4. .Le<strong>ve</strong>l 3 eonsists of parts of wal1s found in NI70 E70 (5 and 20) andNI65 E75(2). The wal1s of this le<strong>ve</strong>l were founded on se<strong>ve</strong>rallayers ofınudbrick and stone (two rows of large stones filled in with smailer stones, and(1) Each operation is named by its southwestern corner.260


had mud brick superstructures). The latter are only partially preser<strong>ve</strong>d.The walls and sometimes the floors were plastered with white lime plaster,Aseries of stone and plaster hearths were identified in Nl65 E75. Thebest preser<strong>ve</strong>d of these hearths (feature 4) consisted of an irregularly shapedplatform of white plaster set on the floor that was raised slightly by layersof dirt and stones (approximately Im x gO cm) and a final layer of pJasterwith 'i shallow depression (d = 35 cm) that probably ser<strong>ve</strong>d as 'i fire bowl.In NI65 E75 at least three distinct rebuiJdings of these hearths has beenidentified. The walls and hearths ha<strong>ve</strong> clearly been recycled (Fig.2) 'i numberof times in this area and the exact sequencing of the subphases of Ie<strong>ve</strong>l3 will require further study. The stratigraphy is complicated by 'i numberof burials cut into the le<strong>ve</strong>l and il gully which cuts the links between N 170E70 and Nl65 E74. The tentati<strong>ve</strong> date for this le<strong>ve</strong>l is the Iate third millennium.Le<strong>ve</strong>l 4 was poorly preservcd and consists of 'i wall (N165 E75, wall2) which ınay ha<strong>ve</strong> beeıı rebuilt in le<strong>ve</strong>l 3. Se<strong>ve</strong>ral f'loors, sloping upwardstoward the east are associated with this wall in Nl65 E75. A grey surfacein Nl70 E70 also appears to be part of this le<strong>ve</strong>I as are the white surfacescleaned along the western edge of Nl60 EgO, this square appears to ha<strong>ve</strong>been outside the building in le<strong>ve</strong>l 4 times. it is possible, but not certain,that the 'i kiln (NI60 EgO, 4) was cut from this le<strong>ve</strong>l.Le<strong>ve</strong>l 5 is marked by a thick (10-15 cm) plaster surface identified inNl65 E75. On it were disco<strong>ve</strong>red:a shallow fire bowl in the center of thesquare anda cooking installation along the west balk-, This group of featuresconsists of two reetangular hearths with rounded corners on eitherside of a mud brick wall or platform (20, 21). To the south of hearth 20 isa stone and plaster structure with a potsherd at its center. Expansion tothe west will be require, jf this le<strong>ve</strong>l is to be understood.Le<strong>ve</strong>l 6 is also not eompletely excavated; only the wall tops of le<strong>ve</strong>J6 are visible in Nl60 E75 and one wall is visible in the villager's cut. Thethick plaster lines of the walls indicate that the preservation may be goodand that the structure is possibly an important one. In Nl60 E80 li whiteplaster surface sloping upwards to the. west and a top of'a wall (9) werereached that mayaıso be part of this le<strong>ve</strong>l.(2) These are not shown in the combined plan (fig. 1) to avoid confusicn, but appcar in the seetion(fig. 2).261


IV. BurialsLe<strong>ve</strong>ls 1-5 were cut into by burials. The gra<strong>ve</strong>s are the most outstandingfeature of this exeavation to date. Six burialswere excavated in N165E75 (4 pithoi or jar burials, 1 infant burial and one plain inhumation burial);four in Nl60 E80 (3 pithoi, 1 plain inhumation); three in Nl70 E75 (1pithoi and two infant burials), and 3 in N170 E70 (1 pithoi or jar burial,1 infant, and one plain inhumation).The burial pithoi or jars range in height between 80 cm and 140 cm.They ha<strong>ve</strong> heavy rims and pointed bases. Se<strong>ve</strong>ral had potter's (?) marksscratched on the side similar to those found at Ebla, EBlV (cf. Mazzoni1988: 88, table 3). The skeletons were placed in a flexed position either onthe side or back with hands in front of the face. In most instances skeletalprescrvation was <strong>ve</strong>ry poor, The heads were placed either to the north or theeast and were most often faoing the rim. Stones were placed in variouspositions arourıd the burial-some appear to ha<strong>ve</strong> lined or marked thepit, otbers were used as head stones or foot stones. The burial gifts wereplaced around the skeleton sometimes in clusters. Groups of pots were alsoplaced outside the burial pithos. The <strong>ve</strong>ssel types found most commonlyincIude bowls, jars (plain or spouted), bottles or flasks, and plain andcorrugated goblets. Se<strong>ve</strong>ral of the gra<strong>ve</strong>s ha<strong>ve</strong> tripods (cf. Hadidi, EBlV,Dornemann 1979, fig. 17:3) and "Syrian" bottles (Tilmen, Alkım 1969,288) included among their offerings. Se<strong>ve</strong>ral sma1l f1asks had sma1l corrugatedcups as lids; some flasks had stoppers of yellow clay. Further studymay well re<strong>ve</strong>al sets of burial <strong>ve</strong>ssels.The deceased generally was found with one or more sets of bronze orcopper toggle pins on the shoulder that were used to fasten their garmentsor shrouds (?); one burial had fourteen but most had one to four. Otherbronze or copper personal ornaments included bracelets (Oy 163, 164)often in pairs; torques (Oy 243, Oy 321); and rings (Oy 262). The richestgra<strong>ve</strong> (N165 E75, Burial 25) contained a gold frontlet (Oy 350), a sil<strong>ve</strong>r pin(Oy 295), asil<strong>ve</strong>r bead (Oy 334), and a set offi<strong>ve</strong> ivory or shell cylinder seals,along with a tripod, bottle, bowl, and goblet. Burial 14 (N170 E70), probablyof a child, contained no jewelry, but a theriomorphic <strong>ve</strong>ssel with abu1l's-head spout and a tripod with buIl's feet, as well as a large band-rimbowl and se<strong>ve</strong>ral jars, it appers to be among the earliest gra<strong>ve</strong>s encounteredsince it was found beneath a le<strong>ve</strong>l 3 wa1l. One of the gra<strong>ve</strong>s (N165 E75Bıırial13) contained a large number of smaIl pots both inside and outsideof the burial. One of tbe pithoi (N160 E80, Bnrial 8) is unusual in that it262


was in two jars, and co<strong>ve</strong>red bya sherd of a large handled pot. it contained14 bronze toggle pins and two torques along with a bowl and a smailflattened flask. it also contained two seals (seebelow) and is the latestburial excavated, possibly to be dated to the Late Bronze Age.This sector of the site must ha<strong>ve</strong> been used as a cemetery throughoutthe Iate third and early second millenniuın B.C., and probably e<strong>ve</strong>n later.Burials are often found cutting one another. Most of the burials excavatedat present appear to date to the Iate third millennium, se<strong>ve</strong>ral may dateto the early second millennium, and one is clearly later, Further study ofthe burials should lead to the accurate description of the funerary practicesduring the period and the seriation of the pottery to adetailed ceraınicchronology.LV. ObjectsPotteryNearly all of the complete <strong>ve</strong>ssels come from the burials. Sherds fromthe occupation layers ha<strong>ve</strong> only been studied in a <strong>ve</strong>ry preliminary faslıion.The assemblage reco<strong>ve</strong>red from non-funerary contexts does not appearto be radically different from the burial assemblages. Vessels are well rnade,plain buff, red-buff and green-buff in color. Wares identified are fine'corrugated' or plain, standard and coarse ware. Forms in addition to theburial pithoi, include simple bowls often with ring bases (cf. Hadidi, EBlV,Dcrnemann 1979, fig. 12); goblets (cf. Hadidi, EBIV, Dornemann 1979,fig. 17: 15-21; Ebla, EBIV, Mazzoni 1985 fig. 4: 1-6; Kurban, EB-MB,AIgaze n.d, PI. 97: g) jars and pots often with plain or indented band rims.Common in all the le<strong>ve</strong>ls so far excavated is, cooking pot' or heavily mineraltempered ware. These pots are hand-made, friable and usually fire blackened.Occasional slıerds of red burnished or polished ware ha<strong>ve</strong> been found.Decoration on the pottery is rare. Some ring burnishing is found on bottlesand f1asks. Only two sherds of painted ware were found. Two sherds ofwhite-filled, black-impressed ware from a pit in le<strong>ve</strong>l 5 are comparableto those from Teli Chuera (Kühne 1976: PI. 39: 1-2) and Alalakh (Woolley1955, PI. 100). Other parallels witlı Alalaklı include a trefoil mouth pitcher(Woolley 1955, PI. 115; 68b; Alalaklı VII-IV), smail bottles and f1asksfrom Alalakh VII (Woolley 1955, PI. 99: b, f). This <strong>ve</strong>ry preliminary studypoints to close parallels between Oylum and Ebla (EB IV); Kurban Höyük(EB / MB Transition phase) and Teli Hadidi (EB IV) in the Euphratesvalley.263


MetalThe most comman finds are the bronze or copper toggle pins from theburials, Heads that are globular or conical appear to be the most frequentlyused types (cf. Brak, Mallowan 1947: Pı' 31: 3-5). One pin has a headcomposed of three balls (Oy 249). BraceJets and torques of copper orbronze are alsa relati<strong>ve</strong>ly comnion in the buria1s. Onlyone weapon, anarrowhead, was found (Oy 170). Se<strong>ve</strong>ral sil<strong>ve</strong>r earrings (Oy 256, 259, 260),a sil<strong>ve</strong>r pin (Oy 335), and a gold frontlet (Oy 350, d = 3.9 cm.) were alsadisco<strong>ve</strong>red, lt is around dise with a raised central bass and decorated withincised decoralion. Two smail perforations and the disc's placement in theburial suggest that it was the central element in a dıadem. The exteriorborder is formed by a crosshatched band., two hatched bands frame linesthat radiate from the central bass. Further cleaning of the metal findsis needed before they can be studied further.GlypticFi<strong>ve</strong> ivory (?) or shell (?) cylinder seals were found together in Nl65E75 burial 25. They were wonı together as beads and wcre foundnext to a sil<strong>ve</strong>r pin whose preservation was so poor that its original shapewas not evident. The seals range in size from <strong>1.</strong>8 to l ,2 cm in length.Three of the fi<strong>ve</strong> seals show banquet (?) scenes centered aroune! offeringstands, each stand is of a slightly differcnt form, but all are piled withfood (?).Two other seals were found in burial 8, N 160 E80 next to the togglepins, One is ivory or faienee and is conca<strong>ve</strong> sided. The design consists ofthree <strong>ve</strong>rtical registers of incised sign-like elcments that inelude "v's" andstar or plant motifs, These script-Iike signs ha<strong>ve</strong> been tentati<strong>ve</strong>ly identifiedby Prof. Richard Janko of the UCLA Classics Department as Cypro­Mincan. The second seal is of copper or bronze and is divided horizorıtallyby a hatehed band. Abo<strong>ve</strong> the band is a lion attaeking a quadruped andbelaw it is an egg and dart motif.VI. Concluding RcnıarksExeavation and surface observations in the east cut suggest that the thisarea of Oylum may ha<strong>ve</strong> been a cemetery extending from NI60 E70-70-75toward the southwest, At present no bıırials ha<strong>ve</strong> been found below -5.50m from the operation daturn point, If the large stone built structure visiblein the cut in NI60 E70 pro<strong>ve</strong>s to be atomb, contemporary with the jar26-1


urials, then its preserıce may provide an explanatioıı for the individualburials adjaeent to it. Perhaps an irnportant person or persons were buriedin it, and others wished to be lain to rest in the vicinity. This propositiorıis :still highly speculati<strong>ve</strong>, but at the moment seems a possibility worthin<strong>ve</strong>stigating in the future.Tentati<strong>ve</strong>ly most of the jar or pithoi burials appear to belong to theEBIVar·EB / MB transition period on the basis of ceramic paralles withsites in the Euphrates drainage and Ebla. The occupationlayers so far elenredmust either belong to the earliest part of the EBlVar in the case of le<strong>ve</strong>ls5-6 to EBIIL There was, howe<strong>ve</strong>r, <strong>ve</strong>ry little material reco<strong>ve</strong>red fromtheselower layers and thus any firm conCıusions on the exact dating .. ofthe occupation le<strong>ve</strong>ls are premature.BIBLIOGRAI'HYALGAZE, G., 1986 "Kurban Höyük and the Chalcolithic Period in the- Northwest MesopotamiarıPeriphery: A Preliminary Assessment". in: U. Finkbeiner-W.Röllig (eds.), ĞamdatNasr Period o/' Regioııa/ Sıyle 1, Wiesbadeıı: Dr. Ludwig Reichert, 274-315.ALGAZE, G. et aL., n.d. TOlVll and Couıury in Soutlıeasıem Aııatotia ll: The StratigraphtcSequeııce at Kurban Höyiik, (Oriental Institute Publications).ALKIM, H.~U.B. ALKIM, 1966 "Excavations at Gedikli (Karahüyükr-Flrst Preliminary Report",Belleten 30, 27-55.ALKIM, U.B.. J969 "The Amanus Region in Turkey: New Light on the Histerical Geographyand Archaeology", Archeaology 22 :4, 280-289.ARCHI, A., et al., 1971 Gazıantep e la sııa regione: VJ/O studio storico e topografico deg/i tıısediaınentipreckıssici (= Incunabula Graeca 48), Roma: Edizioni Dell' Ateneo.BRAIDWOOO, R.J.-L.S., BRAIDWOOD, 1960 Excavations 111 the Pkıin of Antioeh (= OIP61),. Chicago: Uni<strong>ve</strong>rsity of Chicago Press)BRA1DWaOO, R.J., 1937 Mounds in the Pkıtn of Antioctı (= OfP 48), Chicago: Uni<strong>ve</strong>rsity ofChicago Press.CUVERS, H.H., 1989 "The Bcginning of the Third Millennium in Syria" In: O.M. Haex et al.(eds.), To the Euplırates and Beyoııd: Archaeological Studies 111 Hoııoıır of Maurits N. vanLoon, Rotterdam: Balkema, 173-193.DORNEMANN, R., 1979 "A Millennium of Bronze Age City Occupaticn" In. D.N. Freedman(ed.), Arelıaeolog/cal Reports from the Tabqa Dam Project, Euphrates Valley, Syria (= Annualof the American Schools of Oricntal Research V: 44), Cambridge, Mass. 113-152.FUGMAN, E., 1953 Haına, Pottiltes et Reclıerclıes 1931-1938: Uorclıttecıure des periodes pl'ehellentstiqnes(= National museets skriftcr, Srorre, Bereminger Iv), Copenhngen, ILHAEX, O.M. et al.feds.) 1939 To 'he Euphtates and Beyond, ArchaeologtctılStudies in Hnnourof Maurits N. wm Loon, Rotterdam: Balkema.26.5


HOLLAND, T., 1976 "Preliminary Report on Excavations at Tell Bs-Sweyhat, Syria 1973­1974", Levaııı 8, 36-70.KÜHNE, H., 1976 Die Keramik Von Teli Chııera und iltre Beziehungen Zlf Fundefi Olis Svrten, Paliistiııa,del' Tiirkei und deııı Iraq (=Max Freiherr von Oppenheim-Stiftung. VorderasiatischeForschungen der Max Freitherr von Oppenheirrı-Stiftung 1), Berlin: Gebrüder Mann.MALLOWAN, M.E.L., 1947 "Bxcavations at Brak and Chagar Bazar", Iraq 9,1-266.MATTHERS, J. (ed.) 1981 The Rt<strong>ve</strong>r Qoueiq, NONhem Syria aııd its Catchment. Studies Arisingfrom the Teli Rifa'at Sur<strong>ve</strong>y in 1977-79, I-ll (= British Archaeological Reports InternationalSeries 98/-i-ii), Oxford.MAZZONJ, S., 1988 "Economic Features of the Pottery Equipment of Palace -G", In:Wirtschaft und Gesellsclıeaft 1'01l Eb/o, Heidelberg: Heidelberger Orient<strong>ve</strong>rlag. 81-105.MAZZONT; S., 1985 "Elements of the Ceramic Culture of Early Syrian Ebla in Comparisonwith Syro-Palestiniarı EB IV", BASOR 257, 1-18.ÖZDOGAN, M., 1977 Lower Euphrates Basiıı 1977 Sur<strong>ve</strong>y (=Middle East Technical Uni<strong>ve</strong>rsity,Lower Euphrates Project Publications I: 2), Istanbul: Tekofset.ÖZGEN, E., 1987 "Gaziantep-Kilis Bölgesi Höyük Yüzey Araştırmaları: Oylum Höyük", In:IV. Araştırına Sonurtan Toplantısı, Ankara. 239-248.ÖZGEN, R, 1988"Oylul11 Höylik, 1987", In: x: Kaz, Sonuç/an Toplantısı I, Arikara. 95-102.ÖZGEN, E., 1990 "Oyium Höyük. A Brief Account of In<strong>ve</strong>stigations Conducted in 1987 and1989", Alla/alim XV!, 20-29.SULEIMAN, A., 1984 "Excavations at Arısari-Aleppo for the Seasons 1973-1980", Akkadica40 (Nov.-Dec.), 1-16.THISSEN, L.e., 1989 "An Early Bronze III Pottery Region between the Middle Euphratcs andHabur: New Evidenee from Tell Hammam et-Turknıan", In: O.M. Haex et aL. (eds.),To the Euphrates (md Beyond: Archaeological Stııdles in Hoııour of Maurits N. van LOOI1,Rotterdam: Balkema, 195-21ı.WOOLLEY, e.L., 1955 A/a/akh. Aıı Accouııt of the Excavations at Teli Atchana in theHatay,1937-1949, Oxford: Oxford Uni<strong>ve</strong>rsity Press.WOOLLEY, e.L., 1978 2 • Carcheınish. lll: Report 011 the Excavations at Jerablus Otl BehalfoftheBritish. Ml/selım: The Excavations in the Iııner Town, London: British Museum.266


+ N 160E 70+N 165E70D~TIJIId:i N 170'fT E 70+-2.35----""-2.85'~-"';";' ,Oylum HöyükEast Cut Comblned PlanrOJ Le<strong>ve</strong>ls t and 2~ ıe<strong>ve</strong>r aiii Le<strong>ve</strong>l4Fig. ı267


;1i268


KARATAŞ AND THE MEGARON PROBLEMMaclıteld .T. MELLlNK*The megaron, by modern archaeological definition a rectangular buildingwith a front porch and axial entrance on one the short side, is knownto be prominent in Western Anatolia during the third millennium RC. InTroy i and Thermi ı-v it functions as the principal element of complexesof row-houses set faoing streets; in Demircihüyük the megaroid elementsare arranged in a circle facing a common open area. Freestanding megaraprobably did not appear at these sites before the era of Troy II whenthe palatial megaron II A dominated the rebuilt citade!.At Karataş the de<strong>ve</strong>lopment of building forms is different. In LateChalcolithic, rectangular houses ha<strong>ve</strong> no megaroid features; in EarlyBronze I, Karataş phases I-II, the main central establishment is a rectangulartwo-story house with an oval courtyard attached, again without any megaroidtraits. The shape of the central Karataş building is lost to us for phasesHl-V, the Early Bronze II period, but the megaren appears in the EB IIvillage which de<strong>ve</strong>lops around the center.The earliest unnıistakable examples date to le<strong>ve</strong>l IV. The series continuesthrough all phases of V: 1-3. All of these megara are free-standingand antedate Troy II. No other house types occur in the viIlage of EB II.The Karataş megara are built of wattle-and-daub, timber-and-nıudslabs,or entirely of timber. Stüne settings are used for reinforcement of the baseof the walls, but regular foundations do not appear until Early Bronze III,Karataş VI, when mold-made bricks are introduced and the megara aretechnically impro<strong>ve</strong>d, although maintaiııing their basic form. Remnantsof timber-impressed clay roofing suggest that the Karataş megara had gabledroofs.(*) Prof.Dr.Machteld J. MELLİNK, Department of Classical and Near Bastern Archaeology,Bryn Mawr College. Bryn Mawr, PA 19010, A.B.D.269


The ancestor of the megaron is presumably the prehistoric Europeanlong house. Western Anatolia absorbed people and material culture fromEurope at various stages in prehistory. The complicated record of the megarontype in Anatolia is illuminated by the modest megaron houses ofKarataş, about one third the size of the palatial megaron ilA at Troy, butearlier and tenaciously dominant as a village element in EB LI and III.Karataş changes its village architecture in the EB II period to a megarontype which isrnore "European' thanthe agglutinativc.vlarger megaroidrow-or circular houses in Troy, Thermi and Demircihüyük. This may beconnected .with a differerit kind of de<strong>ve</strong>lopment of social organization, butin NW Anatolia also with a series of adaptations of European bui1dingforrns in EB I, when Karataş was sti11 adhering to older regional traditions.The brief appearance .of apsidal houses in Karataş le<strong>ve</strong>l Il l conf'irms theEuropean connection of the changes in EB ır. .These are speculations beyand the archaeological facts, Karataş inEB Il-Hf reinforces the West Anatolian character of the megaron, andcha11enges excavatorsıof other West Anatelian EB sites to clarify thecomplex tradition ofa building form which ne<strong>ve</strong>r rnade itself at home inCentral or East Anatolia, but whichthri<strong>ve</strong>d in the West as monumentallydemonstrated again later on İn the Iron Age by other European,Anatolianized builders the Phrygiaııs.The de<strong>ve</strong>lopment of the village of Karataş will be fuUy discussed byDr. Jayne L. Warner whose volume II of the Karataş publications is inthe f'inal stages of preparation. Volume I, by Dr. ChristineEslick, dealswith the Neolithic and Chalcolithic Periodsin the Elıııa1ıPlain (in press).


VAN- DİLKAYA HÖYÜGÜ I{AZILARI, 1989Altan çİLiNGİ:ROGLU*Başkanlığım altında yürütülmekte olan Van-Dilkaya Höyüğü kazıları1989 kazı sezonunda 20 Haziran / 19 Temmuz 1989 tarihleri arasmda sürdürülmüştür.Kazı ekibikazı başkanı dışında Ar. Gör. Zafer Derin, Ar.Gör. Gülriz Kozbe, Uzınan Haluk Sağlamtimur, Ar. Gör. Yılmaz Erdalile Ege <strong>ve</strong> Ankara Üni<strong>ve</strong>rsitelerinden gelen 12 . arkeoloji lisans öğrencisin-. ,den oluşmuştur.Her yılolduğu gibi 1989 yılında da çalışmalarımız höyük <strong>ve</strong> mezarlıkalanı olmak 'üzere iki bölümde yürütülmüştür, Geçtiğimiz yıllarda çalışılanM7 açmasına ek olarak ilk kez bu yıl açılan S5 <strong>ve</strong> M6 açmalarında da kazıişlemlerinebaşlanılmıştır.S5 Açması: (Resim: 1) Höyüğün güney eteklerinde yeralan S5 açmasıyerleşim yerinin en üst noktasından 7 .70 metre aşağıdadır. Bu alanda yüzeytoprağının kaldırılmasından sonra düzenli mimari buluntu <strong>ve</strong>rmeyen Ortaçağ tabakasına erişilmiştir, Bu çağa ait iri taşlardan oluşan bir duvar ka­Iıntısı <strong>ve</strong> bu duvar ile ilişkili olduğu anlaşılan <strong>ve</strong> I, n, ın <strong>ve</strong> IV No. lu tandırolarak adlandırılan tandırlar ele geçti. Etrafı keramik parçaları <strong>ve</strong> çamurlasıvanmışolan tandırlarıniçinden Orta Çağ'a ait keramik parçaları, cam <strong>ve</strong>obsidyen kırıkları ele geçti. Bu buluntularaIla<strong>ve</strong> olarak aym döneme aitiçleri genellikleikemik<strong>ve</strong> kül karışımı toprakla dolu olan dört adet çöpçukuru ortaya çıkartıldı.S5a plankaresinde sürdürülen çalışmalar sonucunda - 9.55/-9.77metreler arasmda yoğun yangınizlerinin varlığı saptandı. Yangın tabakasınınhemen altında ise Erken Transkafkasya 'dönemine ait bir taban bulundu.Taban üzerinde bulunanbol sayıdaki Erken Transkafkasya çanak-çömleğigösterdiği formlar açısından dikkat çekicidir.(*) - Prof. Dr. Altan ÇiLİNGİROGLU, -Ege Öni<strong>ve</strong>rsitesi.Edebiyat -F'akÜıt-esİ Arkeoloji <strong>ve</strong> SanatTarihi Bölümü, Bornova i İZMİR.271


M6 Açması: (Resim: 2) Höyüğün en yüksek noktasında bulunanM6 açmasmdaki 1989 çalışmaları -0.18 metrede başlamıştır. M6b <strong>ve</strong> dplünkarelerinde, yüzeye çok yakın durumda toplam 13 adet bebek iskeletielegeçmiştir. Çoğunlukla dağılmış durunıda olan iskeletlerin başları daimabatıya yöneliktir. M6 d karesinde doğu-batı doğrultusunda birbirine paralelolarak uzanan iki taş dnvar ortaya çıkartılmıştır. Bu iki duvara ek olarakgüney-kuzey doğrultusunda uzanan bir başka duvarın varlığı da saptanmıştır.Bu duvarların üzerine -I. i 5 ile -I. 65 metreler arasmda devarneden yangın tabakası sertleşmiş bir tabanla son bulmaktadır. M6 açmasındatoplam 8 ade! çöp çukuru (J-Ylll) tespit edilmiştir. Sözkonusu çukurlarıniçinden hayvan kemikleri, çanak-çömlek parçaları, metal, obsidyen, cambilezik<strong>ve</strong> yanmış ahşap .parçaları günışığına çıkartılmıştır.M6 açmasının ortasında, -2.00 metreden itibaren dış yüzü büyükçetaşlarla iç kısmı ise daha küçük taşlarla örülmüş bir taş temelortaya çıkmayabaşladı. Bu duvarın üzerinde içinde yanmış çanak-çömlek parçaları<strong>ve</strong> yanmış ahşap kalıntılarıbulunan bir yangın tabakası vardır. Ele geçenkeramikler çoğunlukla Demir Çağ özelliği göstermektedir.M7 Açması: (Resim: 3) Höyükte 1988 kazı döneminde çalışılmayabaşlanan M7 açmasında e <strong>ve</strong> d plankareleri dışında bu yıl a <strong>ve</strong> b plankarelerindede çalışmalar yapılmıştır. 1988 kazı döneminde ortaya çıkartılani No. lu mekanın dışında bu. mekana bitişik durumda olan <strong>ve</strong> -3.10/..,3.423 metrelerden itibaren başlayan II <strong>ve</strong> III No. lu mekanlar ortaya Çıkartıldı.Mekanların taş temel üzerine kerpiçten inşa edildiği anlaşıldı.i No. lu mekanda -2.45/-2.70 seviyelerinde iki taban tespit edildi.Tabanlar kuzey <strong>ve</strong> doğuya doğru eğimli bir şekilde irimektedir.M7 açmasında toplamdört adet çöp çukuru <strong>ve</strong> bir silo ortaya çıkartllmıştır.Mekanlarıniçinde <strong>ve</strong> dışmda Erken Transkafkasya dönemineait çanak-çömlekler (Resim: 4), obsidyen ok uçları <strong>ve</strong> kemik aletler elegeçti.Mezarlık Alanı: Dilkaya Höyüğü 1989 mezarlık alanı çalışmalarıDDI4/15c-d <strong>ve</strong> EE15D plankarelerinde sürdürülmüştür. Bu alandakiçalışmalarda toplam 50 kum gömü iskelet <strong>ve</strong> üç adet Urartu urnesi ortayaçıkartılmıştırvKum gömülerin içinde i <strong>1.</strong>35.89 No. ile adlandırılan iskeletşimdiye" dek bulduklanmızdan farklı bir özelliğe sahiptir. Bu iskeletinetrafı kerpiç blokları ile çevrilidir. Bloklar 0.35 x 0.45 x 0.12 Cm boyutlarındaolup çakıl bir zemin ü~erine yerleştirilmişlerdir (Resim: 5). Sırtüstüyatırılan iskeletin elleri göğüstedir,272


II. 50.89 No. lu mezarın etrafı yassı plaka taşlarla çevrelenmiştir. Taşkonulm.ayan baş kısmı ise çamurla sertleştirilerek yapılmıştır. Mezarın üstüdört adet yassı plaka taş ile örtülmüştür.Mezarlık alanında elegeçen üç adet Urartu dönemine ait urncdenyanmış kemik parçaları ile birlikte iki adet tunç fibula, bir adet sarmaltunç yüzük <strong>ve</strong> parçalar halinde tunç bir iğne ele geçmiştir.i 989 kazı sezonunda Dilkaya mezarlık alanında elegeçen keramiklergenellikle Demir Çağ'a tarihlenmektedir (Resim: 6). Bunların yanında Ortaçağ'atarihlenen çok sayıda sırlı <strong>ve</strong> sırsız çanak-çömlek parçaları da vardır.1990 kazı sezonunda ağırlık höyüğün en üst noktasında yeralan Demirçağı katlarına <strong>ve</strong> mezarlık alanına <strong>ve</strong>rilecektir.273


-_:~--------1i iii,!iii!i i.ıResim: 1s6-Resim: 2274


i____ ------_...1i, ,Resim: 3"o ~o ı""~.Resim: 4275


-, (( i, ~) i, ~)=~. ı » \.jJ~ ,Resim: 6/. ı. ~ '.. !_276


1989 GİRNAVAZ KAZıLARIHayat ERKANAL*1989 yılı çalışmaları höyüğün kuzey <strong>ve</strong> kuzeydoğu teraslarında gerçekleştirilmiştirı.İlk defa 1982 yılında başlatılan kuzey terası çalışmalarısırasında, iki yıl önce alanın doğuya yönelik kesiminde <strong>1.</strong> Tiglat-PileserDönemi'ne ait Orta Assur Devri katlarına ulaşılmıştı. Orta Assur Devri'nindaha eski evrelerini açığa çıkarma aınacıyla 1988yılında başlatılan derinleşmeçalışmalarına 1989 yılında da devaın edilmiştir, M.Ö. 3. bin kültürleriniiçeren kuzeydoğn terasında da 1988 yılında bir mezarlık kısmen açığaçıkarılmış, bu çalışmanın sonuçlandınlması, yani mezarlığın tümünün açığaçıkarılması işi 1989 yılına bırakılmıştır. Daha önceden tespit edilen buprogram gereği, 1989 yılı araştırmaları yine bu iki alan üzerinde yoğun­Jaştırılmıştır-,Kuzey TerasıKazılarıTerasın doğuya bakan yamacında bilindiği gibi 1988 yılında üç mimaritabaka tespit edilmiştir>, Bu tabakalar kazı alanının batısını kaplayan destek(") Prof. Dr. Hayat ERKANAL, A.Ü., Dil <strong>ve</strong> Tarih-Coğrafya Fakültesi, Protohlstorya <strong>ve</strong>Önasya Arkeclojisi Anabilim Dalı, ANKARA.(1) 1989 yılı Girnavaz Kazısı Kurul Üyeleri: H.Ü. Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.Armağan Erkanal; A.Ü. Dil <strong>ve</strong> Tarih-Coğrafya Fakültesi Araştırma Görevlisi Dr. TubaÖkse; Konya Kültür <strong>ve</strong> Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'ndan Arkeolog SırrıÖzenir; H.O. Edebiyat 'Fakültesi Araştırma Görevlileri Sevinç Günel, Derya Yalcıklı;Arkeolog İbrahim Argana, Arkeolog Naciye Argana, Arkeolog Soner Ateşoğullan. ArkeologEyyüp Ay, Arkeolog Nazlı Çınardalı, Arkeolog Azime Çor, Arkeolog Fariz Demir,Arkeolog Bahattin Devam, Arkeolog Rüya Gökçe, Arkeolog Hikmet Sönmez, ArkeologBora Uysal; A.Ü. Dil <strong>ve</strong> Tarih-Coğrafya Fakültesi Öğrencileri Seval Konak, Gülcan Küçükkaraaslan,Hakan Narın, Aygül Süel; Kültür Bakanlığı Temsilcisi Mehmet Doğan.Ayrıca Mardin Müzesi Müdür Vekili Arkeolog Naci Toy zaman zaman çalışmalara iştiraketmiştir.(2) ÖzeIlikle mezarlık alanının tamamen açılması 1989 yılı kazı programının başlıca hedefiolmuştur. Bu nedenle 1989 yılı Panaztepe kazılarına ara <strong>ve</strong>rilmiş, Panaztepe Kazısı'nınödeneği Girnavaz'a aktarılarak hedefe ulaşılmaya çalışılmıştır.(3) H. Erkanal, XI. Kazı Sonuçları Toplantısı, Ankara 1990, s. 261 v.d.277


~.'>~:~.~';:f;jduvarının doğusundaki alanda, karşımıza daha çok özel konutlar şeklindeçıkmıştı. 1989 yılında bir önceki yılın son tabakası olan III. tabaka kaldırılarakbu kesimdeki daha eski evrelerin araştırılmasına başlanrnıştır.Derinleşme çalışmaları devam ederken kazı alanının batısmda bulunandestek duvarı da bu arada yeni bir görünüm kazanmıştır. Bu duvar, alanıtakriben güney-kuzey istikametinde tamamen kaplamış <strong>ve</strong> açmanın güney<strong>ve</strong> kuzey kenarları içine girerek değişik bir karekter kazanmıştır. İri bloktaşlardan oluşan bu önemli mimari özelliğe zarar <strong>ve</strong>rmemek için derinleşmeçalışmalarına alanın daha doğusunda devam edilmiş, daha başka bir deyimlebu büyük duvar askıya alınmıştır..Nispeten daralan kazı alanı içinde bir önceki tabakalara <strong>ve</strong> özellikle1988 yılında tespit edilen III. tabakaya ait temel taşları, sertleştirilmiş dolgukalıntıları açığa çıkarılarak değerlendirilmiştir. Sadece, köşe oluşturan ikikerpiç dnvar, daha önceki tabakalara ait mimari kalıntılarıdan daha farklıbir yapıda karşımıza çıkmıştır. İki duvardan oluşarı bu mimari kalıntınınbağlı olduğu tabaka hakkında bir bilgi elde edilememiştir. Alanm güneykesiminde bulunan bu duvarların kalınlığı 60 cm'dir. İnşaatında birtam<strong>ve</strong> bir yarım kerpiç kullanılmıştır. Küçük buluntuya göre tarihlendirilmesimümkün olamamıştır. Kerpiç boyutlarınabakılırsa, bu duvarların OrtaAssur Devri'ne ait olması gerekir. 40 x 40 x 12 cm boyutlarındaki kerpiçlerGirnavaz'da sadece Yeni Assur <strong>ve</strong> Orta Assur devirlerinde kullanılmaktadır.Kazının bu safhasında, açmanın doğusunda' M.Ö. 'ı. <strong>ve</strong> 2. binmalzemesi, batısında ise 3. bin malzemesiçıkrnaktadır..Üç farklı kültürün böl' arada çıktığı bu kazı alanmda mevcut kalırınlarkaldırıldıkça, 3. bin malzemesi tedrici olarak doğuya doğru yayılmayabaşlamıştır. Neticede alanın güneydoğu köşesinde Orta Assur, knzeydoğuköşesinde Yeni Assur <strong>ve</strong> geri kalan kısımlarmda 3. bin kültür kalıntılarıortaya çıkmıştır. Bu durum, açmanın bulunduğu yamacın topografik yapısıylabüyük bir uyum sağlamıştır. Açmanın güneydoğu köşesinde yamaçnispeten yüksekte kalmaktadır. Kuzeydoğu köşesinde ise, açma, yamaçsathıyla hemen hemen birleşmektedir, Orta Assur Devri'nin altında' beklenenerken 2. bin safhası ancak alanın batısında bir çöp çukuru şeklindetespit edilebilmiştir. 3. bin kalıntıları içine açılan bu çukurdan iri küp parçaları,çömlek <strong>ve</strong> minyatür kap şeklindeboyalı Habur seramiğiörnekleri elegeçirilmiştir (Resim: 1).Bu alanda tespit edilen 3. bin tabakası kullanılan kerpiç nedeniylekırmızı renkte bir görünüme sahiptir. çağçağ çevresinde bulunan kırmızıkilden yapılan bu kültür tabakası kerpiçleri önceki dönemlere nazaran daha278


farklı boyutlara sahiptir. Yeni <strong>ve</strong> Orta Assur devirlerinde kullanılan kerpiçler40 x 40 x 12 cm boyutlarındayken, 3. bindekiler 34 x 20 x 8 cm boyutlarındadır.3. bin kültür tabakası içindeki kuzeybatı-güneydoğu istikametindeuzanan <strong>ve</strong> tek sıra kerpiçten inşa edilen bir duvar, bu dönemin en önemlimimari özelliğidir. Bu duvar güneybatıya doğru gelişen bir mekana ait olmalıdır.Ayrıca açığa çıkarılan muhtelif ateş yerleri <strong>ve</strong> bir fırın bu kültüründiğer mimari özellikleridir. Nini<strong>ve</strong> 5 türü kapların kullanıldığı bu 3. bintabakasıyla ilgili kesin değerlendirmeler önümüzdeki kazı dönemleri çalışmalarısonunda yapılabilecektir.Kazı alanının batısında bulunan <strong>ve</strong> derinleşme çalışmaları sırasındaaskıya alınan büyük duvar ayrıca incelenerek değerlendirilmiştir (Resim:2). Kuzey terası yamaç çalışmaları sırasında ilk kez 1985 yılında tespit edilenbu duvar, önceki yıllarda tarafımızdan destek duvarı şeklinde tanımlanmış<strong>ve</strong> bu doğrultuda diğer mimari bütünlüklerle bağlantı içine sokulmuştur.Duvar kuzeyaçma kenarından çıkmakta, takriben kuzeydoğugüneybatıistikametinde yol alarak güneybatı açma köşesi içinde kaybolmaktadır.Açma içindeki uzunluğu 12 m'dir. Kuzeyaçma kenarından itibaren4.40 m'lik bir kısmı çok büyük blok taşlarla inşa edilmiştir. Bu taşblokların uzunluğu bazı hallerde <strong>1.</strong>50 m'ye ulaşabilmektedir. Ara üzerinebindirme tekniğiyle örülen blokların boşlukları daha ufak taşlarla doldurulmuştur.ı. 50 m kadar yükseklikte korunabilen bu kısım, güneyde bir dikaçıyla kuzeybatıya yönelmektedir. Blokların arkası daha küçük boyutlardakitaşlarla, dolgu toprağıyla <strong>ve</strong> kerpiçle doldurulmuştur. Bu bloklardansonra duvar, takriben 2.80 m uzunluğundaki bir alanda gelişigüzelüst üste konmuş dolgu taşlanyla devam etmektedir. Bu dolgu daha çokduvarın ön yüzünde yoğunlaştırılmış, iç kısım ise yer yer açık kalmıştır.Bu açık alanları dolduran toprak temizlenince, alt kısınıda eşik taşı olabilecekbazı yassı taşlara rastlanmıştır. Duvarın bu kesiminin bir kapı açıklığışeklinde tanımlanması imkan dahilindedir. Ayrıca duvarın bu kesimi önündeortaya çıkartılan <strong>ve</strong> çeşitli katlardan oluşan çakıl taşı döşeli taban kalıntılarıbu ihtimali kuv<strong>ve</strong>tlendirmektedir. Duvarın bu dolgu kısmından sonrakigüneybatı uzantısı daha farklı bir teknikle örülmüştür, Duvar bu kesimde40-90 cm uzunluğundaki düzensiz taşlardan oluşmaktadır. Birbiri üzerinegelişigüzel yerleştirilen bu taşlar belirli bir örme tekniğini yansıtmamaktadır.Duvarın güneybatısında, alt sırada bir kaç blok taş daha çok kuzeybaştaki sistemi ammsatmaktadır. Bu kesimin arka yapısı hakkında araştırmaalanı yetersizliği nedeniyle bir bilgi edinilememiştir.Daha önceki yıllarda bu duvarın üst kısımları açığa çıkarılırken hemenönündeki alandan bol miktarda Nuzi seramiği <strong>ve</strong> Habur seramiği parçaları279


toplanmıştır. 1989 yılı çalışmaları sırasında da hemen duvar önündekidolgu toprağı içinden gene bol miktarda Habur seramiği örnekleri eldeedilmiştir. Bu nedenle 3. bin katları üzerine oturtulan bu duvarın ilk kezHabur seramiğinin yaygın olduğu erken 2. binde inşa edilmiş olması kuv<strong>ve</strong>tlemuhtemeldir. Ayl11 duvar büyük bir ihtimalle Hurri-Mitanni dönemindede kullanılmış olmalıdır. Farklı yapı teknikleri, farklı devirlerdekionarım çalışmalarından kaynaklanmış olabilir. Eğer bu duvarı bir sur<strong>ve</strong>ya çevre duvarı şeklinde değerlendirecek olursak, bağlı olduğu kültürkatlarını daha çok şehir içinde, yani duvarın arka kısmında aramamızgerekecektir. Duvar önünde senelerdir sürdürdüğümüz çahşmalar sırasında2. binin erken dönemlerine ait mimari tabakalara rastlayamamamızmnedenibu durumda açıklık kazanmaktadır. Konu ancak duvarın arka tarafındagerçekleştirilecek çalışmalar sonucunda kesinlik kazanabilecektir.Kazı alanının güneybatı köşesinde 2.75 m yükseklikte korunan buduvarın güney uzantısını tespit etme amacıyla, daha önceki yıllarda kazısınabaşlanılan bazı alanlarda yeniden faaliyete geçilmiştir. Duvarın bulunduğuaçmanın güneyinde <strong>ve</strong> güneybatısında yer alan iki ayrı açmada bir süreyürütülen çalışmalar sonunda bazı Yeni Assur Devri tabakaları açığaçıka rılınıştır.Güneybatıdaki açmada tabakaların iç içe girmesi sonucunda anlaşılabilirmimari özellikler tespit edilememiştir. Bazı kerpiç duvarlar, taş <strong>ve</strong>toprak döşeme kalıntıları, dolgu alanları <strong>ve</strong> atık alanları ancak önümüzdekimevsim çalışmaları sonunda anlam kazanabilecektir.Daha düşük bir seviyede sürdürülen çalışmalar sonucunda, güneydekiaçmada değişik özellikler gösteren bir işyeri açığa çıkarılınıştır. YeniAssur Devri özelliklerini yansıtan bu yapı, açmanın batısında yer almaktadır.Kuzeydoğu-güneybatı istikametinde uzanan bir duvar bu işyerinigüneydoğudan kapatmaktadır. Bu duvarın kerpiç harcıyla inşa edilen altdolgusu üzerinde görülen iki geniş yassı taş, işyerine girişi sağlayan kapınıneşiği görünümündedir. Alt duvar dolgusu üzerinde görülen taş düşeme,büyük olasıhkla daha yeni bir evreye ait olmalıdır. Duvarın içkısmında, yani kuzeybatısında taban malzemesi dağınık bir şekilde elegeçmiştir (Resim: 3). Bu malzeme arasında iş tezgahı olarak kullanılan ortasıderinleştirilnuş bir tuğla, ortası yapayolarak yiv şeklinde yarılmış birbazalt yassı taş, ezgi taşları, iri küp parçaları, el değirmenleri, dibek taşları,çeşitli boyutlarda <strong>ve</strong> şekillerde kaba kaplar açığa çıkarılarak değerlendirilmiştir.Bazı kapların özel durumları göz önüne alınırsa, bu işyerinin, dahaçok kimyasal yöntemlerle tüketim maddeleri yapan bir üretim merkezi ola-280


ak değerlendirilmesi gerekir'. Bilim tarihi açısrndan büyük önem taşıyanbu işyerinin devamı güneybatı açması altmda kalmıştır. Komşu açınanınkazılarak aynı seviyeye indirilmesinden sonra bu işyerinin mahiyeti dahaaçık bir şekilde anlaşılabilecektir. Bu işyerini güneydoğudan kapatan duvarındış kısmı anlaşılabilir bir mimari özelliğe sahip değildir. Bunun daen büyük nedeni, arazinin bu bölgede dik bir yamaç oluşturmasıdır.Kuzeydoğu Terası Kazıları1988 yılmda kısmen kazılan 3. bin mezarlığmı büyük ölçüde açığaçıkarabilmek için kuzeydoğu terasmda 1989 yılında da çalışılmıştır. Mezarlarınbir sene önceki kazı alanınm güneyinde yoğunlaşması dikkatealmarak, aynı istikamette yeni bir çalışma alanı oluşturulmuştur. Bu yeniçalışma alanının en yüksek kesiminde, satıh toprağmm hemen altmda ilktabaka izlerine rastlanmıştır.Bu ilk tabaka, tüm alana yayılan <strong>ve</strong> arazmm topografik yapısınauyum sağlayan taş döşeme ile temsil edilmektedir. Döşeme oluşturulurkentaş yanında çevreden toplanan seramik parçaları da kullanılmış, hattayüzeye yakın mezar kemikleri bile zaman zaman döşeme malzemesi olarakdeğerlendirilmiştir. Bu döşeme üzerinde ele geçen bazı tandır <strong>ve</strong> ateş yerikalmtılarının mimari bağlantısı anlaşılamamıştır.Bu taş döşemenin altmda tespit edilen lL. tabaka, kırmızı renkli enkaztoprağıyla dikkati çekmektedir. Bu özelliğiyle lL. tabaka, kuzey terasındaki3. bin tabakasıyla aynı karakterdedir. Bu tabakanırı kazısı sonucundabir fırın tabanı <strong>ve</strong> bazı kerpiç duvarlar açığa çıkarılmıştır. 34 x 20 x 8 cmboyutlarmda kırmızı kilden yapılan kerpiçlerle inşa edilen duvarlar daha çokfırınm batısmda yoğunlaşmaktadır. Bunların fırınla bağlantılı olması gerekir.Fakat bu bağlantının ayrıntılan 1989 yılında tespit edilememiştir.Kazı alanınm güney kenarı içinde kaybolan bu mimari bütünlüğün kuzeyimuntazam bir taş döşeme tabanla çevrilidir. Bu taban üzerinde tandır <strong>ve</strong>iri kaba kap örnekleri açığa çıkarılmış, böylece bu alamn günlük hayatlailgili bir işlevi olduğu anlaşılmıştır.lll. tabaka doğu-batı istikametinde uzanan <strong>ve</strong> ocak taşlarıyla inşaedilen bir temel duvarıyla temsil edilmektedir. Bu duvarın özellikle güneykesiminde, taban üstü buluntusu bol miktarda seramik ele geçirilmiştir.(4) Bilim tarihi açısında önem taşıyan bu İşyeri <strong>ve</strong> malzemesi O.D.T.Ü., Kimya Bölümü Öğretimüyesi Prof Dr. Ural Akbulut tarafından değerlendirilecektir.281


Yamaç sathına yakınlığı nedeniyle dar bir alanda tespit edilen bu tabakan111genel yapısı hakkıııda daha fazla bilgi edinilememiştir.III. tabakanın altında ortaya çıkarılan bazı kerpiç duvar kalıntıları,1988 yılında tespit edilen çakıl kaplı döşemelere <strong>ve</strong> hücre şeklindeki mekanlarasahip yapıyla aynı seviyededir-. Böylece her iki yılın mimari özellikleriIV. tabakada birlcşmektedir..1988 yılında kısmen açığa çıkarılan en alt seviyedeki mimari kalıntılargenel değerlendirmede V. tabakayı oluşturmaktadır",Her iki yıl neticeleri göz önüne alınırsa, şimdiye kadar kuzeydoğuterasında açılan alanlarda beş mimari tabaka tespit edilmiş olnıaktadır.Yalnız bu tabakalar mezarların tahribatı <strong>ve</strong> yamaç sathına yakınlıklarınedeniyle tam anlamıyla araştırılamanuş, dolayısıyla bunların değerlendirmeişlemleri noksan kalmıştır. Karışık da olsa seramik buluntular dikkatealınırsa, ll. <strong>ve</strong> lll. tabakaların Er Hanedanlar kapsamı içinde, IV.<strong>ve</strong> V. tabakaların daha eski devirler çerçe<strong>ve</strong>si içinde ele alınmaları gerekir.Mezarlık Alanı ÇalışınalarıKuzeydoğu terası çalışmalarının asıl amacı geçen sene kısmen açığaçıkarılan mezarlığın diğer bölümünü de büyük ölçüde araştırmak olduğuiçin, bu bölgedeki kazılar daha çok mezarlar üzerinde yoğunlaştırılmıştır.Geçen seneki 34 mezara ek olarak, bu sene 32 mezar daha açığa çıkarılarakdeğerlendirilmiştir.Ele geçen mezar örnekleri türlerine göre şu şekilde sınıflandırılmaktadır:Kerpiç Sanduka MezarlarBeş örnekle temsil edilmektedir (Resim: 4). Genelde kuzey-güneyistikametinde uzanan sandukalar tek sıra kerpiçle ötülmüştür. KırmızıÇağçağ kilinden yapılan kerpiçler, mimaride kullanılanlar gibi 34 x 20 x 8cm boyutlarındadır. Sandukaların üst kısımlarının kapandığına dairbir izerastlanmamıştır. Çevrelerinde ele geçen çömlek <strong>ve</strong> kaidelerden oluşan kapgrupları mezarlarla ilgilidir. Bu tür kaplar gömme sırasında gerçekleştirilentören gereği mezar çevresine bırakılmış olabilir. İskeletler hocker durumundayatırılmıştır. Mezar eşyaları daha çok iskeletin çevresinde dağınık olarakele geçmiştir (Resim: 5). Mezarlardan bir tanesi iki kez kullanılmıştır.Kemikler üzerinde yer yer yanık izlerine rastlanmıştır. Özellikle bir tanesikemik yapısmı bozmayacak şekilde tümüyle yanmıştır. İskeletlerin bazı(5) H. Erkanal, XI. Kazı Sonuçları Toplantısı, Ankara 1990, s. 263.(6) H. Erkanal, XI. Kazı Sonuçları Toplantısı, Ankara 1990, s. 264.282


Çömlek Mezarlar•.•, - o.'. • .. •••. _.örneklerde kısmen sanduka dışına taşması, daha başka bir deyimle kerpiçduvar içine girmesi, sandukalarm gömme olayından sonra yapıldığınıgöstermektedir. Yani. .ilk olarak çukur açılmakta, ölü yatırılıp mezar eşyalarıçevresine yerleştirilmekte <strong>ve</strong> en son sanduka duvarları kerpiçle örülmektedir.Örnekler daha çok çömlek türü kaplardan oluştuğu için, bu mezarşekline. küp mezar yerineçömlek mezar adı <strong>ve</strong>rilmiştir. Ele geçen iki örnekde çocuk gömmelerine aittir. Bir örnekte çömlek iskeletin alt kısmını kaplayacakşekilde yerleştirilmiştir. Üst kısım açıkta kalınıştır (Resim: 6).BuradaMezopotamya'da .sık sık karşımıza çıkan ağız ağıza çift çömlekkullanımı söz konusu olmalıdır; Herhangi bir nedenle ikinci çömlek teminedileıneyince, tek çömlek anlamsız bir şekilde ortada kalmıştır. İskeletlerbu tür mezarlarda da hocker durumunda karşımıza çıkmaktadır.Toprak Mezarlarİskeletler daha çok elipsoidal <strong>ve</strong>ya dikdörtgen görünümde çukurlariçinde ele geçmiştir. İyi korunan bir mezar çukuruna göre, mezarın üstkısmının alta nazaran daha dar bir şekilde kazıldığı anlaşılmaktadır (Resim:7). Ele geçen örneklerin çoğunda iskelet üzerinde hasır izleri tespit edilmiştir.Hocker durumunda yatırılan iskeletlerin sayısı i ile 3 arasında değişmektedir.Fakat açığa çıkarılan örneklerin büyük bir kısmında tek iskeletbulunmaktadır. Toprak mezarların bir kısmında, kerpiç sarıduka mezarlardaolduğu gibi çömlek <strong>ve</strong> kaide grupları ele geçmiştir. Bu gruplar dahaçok mezar çevresinde tespit edilmiş olup gömme töreniyle ilgili olmalıdır.Ölü gömme iidetleriyle ilgili mezar eşyaları arasında en büyük grubumetalik kaplar oluşturmaktadır (Resim: 8). Metalik kaplar yanında ayrıcagene bir grup halinde Nini<strong>ve</strong> 5 kapları görüımektedir (Resim: 9). Özellilclemezar kenarlarına bırakılan büyük boy kaplar yamnda, bol miktarda alçakkaide tespit edilmiştir. Bu kaideler düz (Resim: 10), kırmızı <strong>ve</strong> siyah renklerleboyalı (Resim: ii), üçgen gözenekli (ajur) (Resim: 12), inkrustasyonbezemeli (Resim: 13) olmak üzere dört farklı grup halinde karşımızaçıkmaktadır.Zati mezar eşyaları arasında önemli bir grup boronzlardan oluşmaktadır.Başlı <strong>ve</strong> delikli iğneler daha çok boyun <strong>ve</strong> göğüs üzerinde ele geçmiştir.Katlı başlı, boğumlu, küre başlı eğik, aslan başlı eğik (Resim: 14, 15)çeşitleri mevcuttur. Diğer bronz buluntular arasmda muhtelif süs eşyaları,2B3


perçİn delikli hançerler, baltalar (Resim 16) <strong>ve</strong> kendinden saplı hassas kesicilerçoğunluktadır. Hassas kesiciler arasında görülen iki örnek, volütşeklinde askı çengelleriyle ayrı önem taşır. Bu tür volütlu kesiciler bölgedeşimdiye kadar hiç görülmemiştir.Akik, frit, lapislazuli <strong>ve</strong> deniz kabuklarından yapılan kolye tanelerisayı olarak mezar eşyaları arasında en büyük grubu oluşturmaktadır. Bunlarkullanılış tarzı <strong>ve</strong> işçilik açısından daha çok Mezopotamya özellikleriniyansıtır.Taş silindir <strong>ve</strong> damga mühürler stil yönünden geleneksel Mezopotamyasanatını temsil etmektedir. Mezopotamyalı özelliklerin yanında, yöreselözellikleri de ortaya çıkarmak mümkün olmuştur. Gerek konu, gereksetasvir tarzı ele almdığında ıl. Er Hanedanlar Devri özelliklerinin ağırlığıaçık bir şekilde ortaya çıkmaktadır (Resim: 17).rı. Er Hanedanlar Devri içinde değerlendirilmesi gereken bu mezarlığınönemli bir kısmı 1989 yılında kazılıp araştırılmıştır. Bundan sonrakiyıllarda mezarların tabaka bağlantısı araştırı!acak <strong>ve</strong> ancak o zaman kesintarihlendirilmeleri mümkün olabilecektir.284


Resim: 1- Höyüğün kuzey terasmdaki çöp çukurundan çıkanbirHaburseramiği örneğiResim: 2- Höyüğün kuzey terasında açığa çıkan büyük duvar285


Resim: 3- Höyüğün kuzey terasında açığa: çıkanlan işyeriResim: 4- Kerpiç sanduka mezarların genel görünümü286


Resim: 5- Kerpiç sanduka mezar içinde hocker durumunda yatan iskelet <strong>ve</strong> mezar eşyalanResim: 6- Çömlek mezar örneği287


Resim: 7- Toprak mezarörneğiResim: 8- Mezar eşyası olarak ele geçen metalikkaplardan bir grup288


Resim: 9- Nini<strong>ve</strong> 5 kaplarından bir örnekResim: 10 Mezar çevresinde ele geçen düz kaideörneği289


Resim: 11- Boyalı kaide örneği290Resim: 12- Üçgen gözenekli kaide örneği


Resim: 13- İnknıstasyon bezemeli kaide örneğiResim: 14- Aslan başlı bronz iğneResim: 15- Aslan başlı bronz iğne291


Resim: 16- Sümer tipi bronz baltaResim: 17- II. Er Hanedanlar Devri özelliklerini yansıtan bir silindir mühür292


ULU BURUN (KAŞ) SUALTI KAZısı: 1989 KAMPANYASıCemal PULAK*Sualtı Arkeolojisi Enstitüsü (INA), Kaş'ın altı deniz mili kadar güneyindekiUlu Burun kayalığırun açığında bulunan Geç Tunç Devri'ne ait batıkgeminin altıncı kazı kanmpanyasını 8 Haziran -7 Eylül tarihleri arasındatamamlamıştır. ı Haftada altı gün olmak üzere, günde iki kez yaklaşıkbeş saat ara ile 44-55,5 metre derinlikleri arasına yapılan 2268 dalış ile 1989kampanyasında kazı alanında toplam 756 saat sualtı çalışması yapılmıştır.Kazı ekibini Sualtı Arkeolojisi Enstitüsü'nden Cemal Pulak, George F.(*) Cemal PULAK, Unstitute of Nautical Archaeology P.O Drawer HG College StationTexas i A.B.D.(i) Batıkla ilgili genel bilgi <strong>ve</strong> kazı sonuçları için bakınız: O.F. Bass; D.A. Frey <strong>ve</strong> C. Pulak,A Late Bronze Age Shipwreck at Kaş, Turkey," International Journal ofNautical Arclıaeology13 (1984)271-79; C. Pulak <strong>ve</strong> D.A. Frey "The Search for a Bronze Age Shlpwreck,"Arclıaeology 38.4 (1985) 18-24; G.F. Bass, "A Bronze Age Shipwreck at Ulu Burun (Kuş):1984 Campaigrı," American Journal of Archaeology 90 (f986) 269-96; G.F. Bass, "TheUlu Burun Shipwreck," VII. Kazı Sonuçları Toplantısı (Ankara 1986) 619-35; G.F. Bass,"Underwater Exeavation of the Ulu Burun Shipwreck,' VILL. Kazı Sonuçları TopkıntıstII (Ankara 1987) 291-302; G.P. Bass, "Oldest Known Slıipwreck Re<strong>ve</strong>als Splerıdots of theBronze Age," National Geographtc Magazine 172.6 (Aralık 1987) 692-733; G.E Bass,"Excavations at Ulu Burun (Kaş): 1986 Campaign," IX. Kazı Sonuçlan Toplant/st (Ankara1988) 371-88; C. Pulak, "The Bronze Age Shipwreck at Ulu Burun, Turkey: 1985 Campaign,'American Journal of Ardtaeology 92 (1988) 1-37; C. Pu1ak <strong>ve</strong> C. Haldane, "TheLate Bronze Age Shipwreck: The Fourth Exeavation Campaign," INA Newşletter 15.1(1988) 2-4; G.F. Bass, "Excavations at Ulu Burun (Kaş): 1987 Campaigu,' X. Kazı SOIıı-ıÇlarıToplantısı (Ankara 1989) 307-21; G.P. Bass. C. Pulak, D. CoIlon, <strong>ve</strong> J. Weinstein,"The Bronze Age Shipwreck at Ulu Burun: 1986 Campaign,' American Journal of Archaeology93 (1989) 1-29; C. Pulak, "Excavations in Turkey: 1988 Campaign," INA Newsletter15.4 (1988) 12-17; G.F. Bass, "The Construction of a Seagoing Vesscl of the LateBronze Age," H.E. Tazalas, ed., lst International Svınposiuııı on Ship Construction in AIltiquity.Piraeas, 30 August-l September, 1985. Proceediııgs (Piraeus 1989) 25-35; C. Pulak,"Ulu Burun Batığt,' Müze 1 (1989)" 67-76; C. Pulak "Ulu Burun: 1989 Exeavation Campaign,'INA Newşletter 16.4 (1989) 4-11; C. Pulak, -uıo Burun (Kaş) Sualtı Kazısı: 1988Kampanyası," XI. Kazı Sonuç/arı Toplantısı i (Ankara 1990) 317-33.293


Bass, Donald F. Frey, Sheila Matthews, Robin C.M. Piercy, Tufan Turanlı,<strong>ve</strong> Murat Tilev oluşturmuştur. Kazı ekibi bunun yanısıra arkeologlar AlisonDorrach, Faith Hentschel, Michael Halpern, Elizabeth Leshikar, GökhanÖzağaçlı, <strong>ve</strong> Harun Özdaş; Texas A&M Üni<strong>ve</strong>rsitesi lisans üstü öğrencileriNicolle Hirschfeld, John Neville, Ralph Pedersen, Claire Peachey,Jerome Hall <strong>ve</strong> Robert Neyland; Tübingen Üni<strong>ve</strong>rsitesi lisansüstü öğrencisiBirgit Schröder; sualtı hastalıkları uzmanları Caroline Fife <strong>ve</strong> KarlRuppert'i içernıiştir. Eski Eserler <strong>ve</strong> Müzeler Genel Müdürlüğü'nü ise YaşarYıldıztemsil etmiştir.Kazı ekibinin bir kısmı Ulu Burun kayalığının güneydoğu yamacındaher yıl kurulan kazı kampında, diğer bir kısmı da batığın hemen üzerinedemirlenen INA'nın araştırma gemisi Virazon'da kalınışlardır. Dalış,plan <strong>ve</strong> kazı teknikleri genelolarak 1984 yılından beri kullanılanlar ileayrudır.zSHARPS (bilgisayarlı-akustik mesafe ölçme) sistemi, geçtiğimizalanının en derin kısımlarında da uygulamaya konarakkazı sezonunda batıkyoğun bir kullanım görmüştür. Batık üzerinde ilk olarak 1988 kampanyasısırasında denenen SHARPS sistemi, gerek bilgisayar programlarındakibazı sorunlar, gerekse de aygıtın su altına indirilen aksamında baş gösterenteknik aksaklıklar nedeniyle etkin biçimde kullanılamamıştı. Enstitümüzünsualtı çalışmaları için özelolarak geliştirilen bu sistemin 1990 kampanyasısırasında çok daha yoğun biçiınde kullanılması tasarlanmaktadır. Böylece,-kazı sırasında hemen tamamen elle yapılan <strong>ve</strong> toplam dalış süremizin% 65'e varan bir bölümünü kapsayan ölçme işlemleri SHARPS yardımıylaçok daha çabuk, hassas <strong>ve</strong> üç-boyutlu olarak yapılarak sonradan kullanlınaküzere bilgisayar hafızasında saklanabilecektir. Kuşkusuz, bu sistemgelecekteki bütün önemli sualtı kazılarının vazgeçilmezbir parçası olacaktır.Önceki kampanyalarda olduğu gibi ı 989 kampanyasında kazı çalışmalanyine özellikle büyük kaya parçasının batısındaki, batık alanınınsaha sığ olan kısımlarında yoğunlaştırılmıştır (Resim: 1). Sözkonusu alanıntamamı, gemiye ait bazı ufak ahşap bölümlerin bulunduğu kısımlar dışındaanakayaya dek kazılmıştır. Yalnız L-NI3 karelerinde bulunan öküz-gönü biçimli bakır külçelerinin 1986 sezonunda kaldırılmasıyla ortayaçıkan beton sertliğindeki masif bir kalker çökeltisinin kaldırılması henüztamamlanamamıştır.Çökeltinin içinde amphora parçalarının yanısıra safra taşları, pidebiçimli iki adet bakır kü1çesi <strong>ve</strong> korozyon sonucunda tamamen erimiş(2) Kullanılan kazı teknikleri Bass 1986 (supra n. 1) 272 da özetlenmiştir.294


olan bir kalay külçesinin kalıntıları bulunmuştur. Kalker tabakasına tamamenkaynamış durumdaki buluntulara zarar <strong>ve</strong>rmemek için, çökeltininsu altında kesilip ufak kalıplar halinde yüzeye çıkarılmasına karar <strong>ve</strong>rilmiştir.Keski yardımı ile dikkatle kesilerek ayrılan büyükçe bir çökeltiparçası, yüzeye çıkarıldıktan sonra buluntuların zedelemeden temizlenmesiiçin Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'ndeki konservasyon laboratuvarınayollanmıştır. 1990 kampanyasında aynı yöntemi uygulayarak çökeltiningeri kalan kısımlarını da çıkarmayı amaçlamaktayızÇökeltinin batısındaki L-MI2 karelerinde yer alan ufakça bir kumbirikintisi içinde birkaç mavi fayans <strong>ve</strong> kuvars boncuk (KW 2214: Resim:2) ile kuvars bir silindir mühür bulunmuştur (KW 2159: Resim: 3 <strong>ve</strong> 4).Yeni mühür, işleme tekniği bakımından 1986 kampanyasında bulunanKassit stilindeki diğer bir kuvars mühüre (KW 714) yakın benzerlik göstermektediı-'.Kum birikintisi içinde bulunan yeni malzemenin tamamı,masif kalker çökeltisinin batısında yer alan <strong>ve</strong> şimdiye dek üç silindir mühür,birçok değerli takı <strong>ve</strong> diğer ilginç ufak buluntular <strong>ve</strong>ren bir takım iriliufaklıkum ceplerinden kaynaklandığı sanılmaktadır.Masif kalker çökeltisinin doğu kısnu (N-014 kareleri) yamacın üsttaraflarından yuvarlanarak gelen ufak buluntular için doğal bir birikintialanı oluşturmaktadır. Bu alan içinde amphora <strong>ve</strong> birçok ince yapılı seramikkapaklara ait parçaların yanısıra, safra taşları, kemik parçaları, amphora..lardan dökiildüğü sanılan menengiç reçinesi", geminin tekne kısmına aitbazı ahşap parçaları, iki adet bronz olta iğnesi, bir hematit terazi ağırlığı,çift-ağızlı bronz bir balta, birçok amphora parçası, iki adet kalay külçesi,<strong>ve</strong> kemik <strong>ve</strong>ya fildişinden yapılmış ağırşağa benzeyen bir cisim bulunmuştur.Fildişi <strong>ve</strong>ya suaygırı dişinden yapılmış <strong>ve</strong> genel yapı olarak bir ağırşağıandıran bazı cisimlere Suriye-Filistin bölgesi, Kıbrıs <strong>ve</strong> bir miktarda Yunanistan'da rastlanmaktadır>. Düğme, şişe ağzı, kılıç kabzası topuzu(3) 1986 kampanyasında bulunan diğer kuvars mühür için bakınız: Bass, et aL. (supra İl. 1)12-15.(4) Menengçiç reçinesinintanımı ile ilgili çalışmalar için bakınız: J.S. Mills <strong>ve</strong>.R. White,"The Identity of the Resins from the Late Bronze Age Shipwreck at Ulu Burun (Kaş),"Archaeometry 3<strong>1.</strong>1 (1989) 37-44; H.H. Hairfield, Jr.- <strong>ve</strong> E.M. Hairfield, "Identif'ication ofa Late Bronze Age Resin," Analytical Chemistry 62.1 (1990) 41A-45A.(5) Suriye-Filistin örnekleri için: G. Loud, Megiddo: Seasone of 1935-39 (Chicago 1948)levha 287.4; Kıbrıs örnekleri için: J.~C. Courtois, Alasia III (Paris 1984) şekil 18.15 <strong>ve</strong>18; A. Caubet, J.-C. Courtois, <strong>ve</strong> V. Karageorghis, "Enkorni (foui1les Schaeffer 1934­1960): İn<strong>ve</strong>ntaire complementaire," Reports of the Department of Antiquities Cyprus, 198731 şekil 3.36, Ievha X.36; Yunanistan örnekleri için: J.e. Poursat, Catalogue des ivoiresMyceniens du Muese National d'Athenes (Paris 1977) Ievha LI.486.295


<strong>ve</strong> ağırşak olarak yorumlanan bu cisimlerin gerçek işlevleri kesin olaraksaptanmış değildir. Ancak, herbirinin göbeğinde bulunan delikten yuvarlakbir çubuk geçirildiği <strong>ve</strong> çubuğun cisme, göbeğin yanındaki üç ufak deliktençakıları ağaç piırı <strong>ve</strong>ya ka<strong>ve</strong>lalar ile tuttturulduğu anlaşılmaktadır (KW2374: Resim: 5; locus L20). Yapıları bakımından cisimlerin, kılıç kabzasıtopuzu <strong>ve</strong>ya düğme yerine, asa gibi uzunca bir parçanın ucuna geçirilensüs <strong>ve</strong>ya ağırşak olarak kullanılmaları daha uygundur.Aynı alan içinde kaplumbağa (Testudo gracca?) karapaksına (üstkabuk) ait bir kemik parçası ele geçmiştir. Bugüne dek çıkan toplam 42adet kaplumbağa kemiğirıden, Ulu Burun gemisinde en az beş adet kaplumbağakabuğunun taşındığı anlaşılmaktadır. Bulunan tüm kemiklerinyalnız karapaks kısmına ait olmaları, plastron (alt kabuk) kısımının, kabuklarıngemiye alınmasından önce ayrılarak atıldığını belirtmektedir. Antikdönemlerde kaplumbağa karapaksının nd <strong>ve</strong> lir gibi telli çalgılarda seskutusu olarak kullanıldığı bilinmektedir". Bu türdeki ses kutuları, kabuğunplastron kısmının dikkatle ayrılmasından sonra yerine bir meşin parçasınıngerilmesiyle oluşturulmaktaydı. Kaplumbağa kabuğundan yapılmışses kutuları olan telli çalgılar, önceki kampanyalarda bulunan düdükbiçimindeki bir kalay buluntu ile iki adet bronz zili tamamlar niteliktegörünmektedir.Yine bu alan içinde değişik boyutlarda üç adet ağaç kütüğü bulunmuştur.Bir metre uzunluğunda <strong>ve</strong> on santimetre çapındaki koyu renkli birkütük, batıkta daha önce bulunan <strong>ve</strong> abanoz (Dalbergia melanoxylon)olarak tanımlanan türdendir. Mısır'ın güneyinde, Habeşistan <strong>ve</strong> Somali'­den elde edilen abanoz kütüklerinin Ulu Burun gemisinde yük olaraktaşındığı 1986 kampanyası sırasında bulunan <strong>ve</strong> yine bir metre uzunluğundakibir kütükten bilinmekteydi", Ancak, gemideki diğer ahşap <strong>ve</strong> ağaçınalzernede olduğu gibi, abanoz kütükleri de kısa zamanda çürüyerekyok olduğundan gemideki kütük miktarım kesin olarak saptamak mümkünolarnamaktadır.Abanoz kütüğüyle birlikte bulunan daha iri, ikinci bir kütüğün 1985yılında ilk olarak kısmen açıldığında gerek genel şekli gerekse de karinanın(6) M.H. Hickman, Catalogue gb/era/ des antiquites egyptienııes du Musee du Cai<strong>ve</strong>: ltısınııııentsde ıııusique (Cairo 1949) levha XCVıı <strong>ve</strong> XCVIII; R.D. Anderson, Caıalome ofEgyptianAntiquities in the British Museuın III. Mustcal Iııstruıııeııts (London 1976) şekil 133­34.(7) 1986 kampanyasında bulunan abonoz kütüğü Bass, et aL. 1989 (supra n. i) 9 resim 17 de296yayınlanmıştır.


kavisine uygun biçimiyle, gemi teknesinin ahşap elemanlarından biri, belkide bir kaburga olabileceği varsayımı üzerinde durulmuştu. Ancak, kütüğün1989 sezonunda kazılarak tamamen ortaya çıkarılmasıyla, kaburga oJmadığıanlaşılmıştır. Ayrıca, parçanın üzerinde çivi <strong>ve</strong>ya saplama deliğibulunmamasından, tekneye ait bir eleman olamayacağı da kesinlik kazanmıştır.Yapılan analizler, söz konusu kütüğün Jadin (picea) <strong>ve</strong>ya lariks(larix) çamı türlerinden oldnğunu göstermektedir. Yine aynı türden olduğuanlaşılan ufak boydaki üçüncü bir kütük, kütüklerin kısmen üzerindebulunan bir taş çapanın kaldırılması sonucunda bulunmuştur. Kütüğünüzerindeki kök <strong>ve</strong> dal uzantılarının henüz kesilmemiş olması, bu parçanında tekne elemanı olmadığını açık biçimde göstermektedir. Ulu Burungemisinde abanoz kütüklerinin yanısıra ladin <strong>ve</strong>ya lariks kütüklerinin deyük olarak taşınıp taşınınadığı ancak kazının tamamlanmasından sonrakesinlik kazanacaktır. Söz konusu kütükler diğer bir olasılıkla tekneninseyir sırasında onarımı için gerekebilecek yedek kereste olarak gemidebulundurulmaktaydı.Batık alanının ortasında yer alan büyük kayanın hemen batı yamacındabulunan K-MIS kareleri içinde yapıjan çalışmalarda, önceki kampanyalardaolduğu gibi, yine birçok buluntu elde edilmiştir. Buluntularınyaıusıra, bir kısını tekneye ait olduğu anlaşılan ufak ahşap parçalarınınçokluğu nedeniyle bu bölgede kazı oldukça yavaş seyretmiştir. Kısmen kazılan<strong>ve</strong> iizerinde çok sayıda ufak fayans boncuk ile diğer bazı malzemeninbulunduğu 70 santimetre uzunluğundaki yassı bir tahta parçası, geminindöşek tahtalarına ait ilk örneğimiz olabilir. Ahşap elemanlar yumuşakoldukları için kolayca zedelenmekte, kısa zamanda dağılıp yok olabilmektedirler.Bu nedenle, kazı sırasında ortaya çıkan tekne parçalarının korunmasıiçin kum ile tekrar örtülmeleri gerekmektedir. Ahşap kalıntılarınincelenip bir bütün olarak değerlerıdirilmesi ancak gemideki ağır yüküntamamiyle kaldırılmasından sonra gerçekleşecektir.Döşek tahtasının üzerinde <strong>ve</strong> çevresinde bulunan malzeme arasındaçok sayıda irili ufaklı fayans, akik <strong>ve</strong> cam boncuklar; deniz kabuğundanyapılmış yüzükler; aşık kemiğinden bir oyun taşı (astragalus); kalay <strong>ve</strong>cam külçesi parçaları; üzengi-kulplu testi parçaları (KW 2405; Furumarktipi 171: Resim: 6); matara kaplar (KW 2135: Resim: 7), bir suaygırıdişi; çok sayıda balık ağı kurşunu; <strong>ve</strong> sinek biçiminde bir bronz teraziağırlığı (KW 2128: Resim: 8); batıkta bulunan en küçük terazi ağırlığı)yer almaktadır." Ayrıca, orta <strong>ve</strong> ince ayardaki biley taşlarından oluşan(8) Batikta bulunan hayvan biçimindeki terazi ağırlıklarından bir kısmı Pulak 1988 (supra n.l )30 şekil 37 de yayınlanmıştır.297


ir bileme takımı ile aynı takıma ait olduğu sanılan geyik boynuzundan birhanlama aleti (KW 2158: Resim: 9) bulunmuştur. Döşek tahtasının hemenkuzeyinde öküz-gönü biçimli bakır külçeleri yer almaktdır. Külçelerdenbirine kaynamış durumda olan <strong>ve</strong> iç içe oturabilen üç değişik boydaki bronzbir küse takımı bulunmuştur. Kaselerden en küçüğü, dışında bulunan diğeriki büyük kase tarafından korunduğu için oldukça iyi durumdadır (KW2130: Resim: LO). Takımdaki orta boy kasenin yalnız taban <strong>ve</strong> kenar çemberininbir bölümü, dıştaki büyük küsenin ise yalnız kenar çemberinin birbölümü kalmıştır, Her üç kasenin iç içe yerleştirilmesinden sonra bronz<strong>ve</strong>ya bakır bir kazan içine konduğu, küselerin üzerinde kazana ait birtutamak parçasının bulunması <strong>ve</strong> kôselerin dışındaki çökelti yüzeyinde çürüyerekkaybolan kazanın izine rastlanmasından anlaşılmaktadır,Büyük kayanın güney yamacında, G18-l9 <strong>ve</strong> H17-19 karelerinde yapılankazı çalışmalarında "White Sha<strong>ve</strong>d" (KW 2137: Resim: i 1) <strong>ve</strong>"Base-ring Il" gibi bir miktar Kıbrıs seramiğine rastlanmıştır. 1988 kazısezonunda yine aynı yerde Kıbrıs malzemesinden oluşan diğer ufak birseramik yığını bulunmuştu. Bu bölge içinde ortaya çıkan Kıbrıs seramiğininkaynağı henüz kesin olarak saptanınış değilse de, şimdiye dek eldeedilen <strong>ve</strong>riler, bu ınalzemenin 56 metre derinlikte parçalanmış durumdakibir pithosdan döküldüğüne işaret etmektedir. Konuya açıklık getirmekamacıyla 1989 kampanyasında söz konusu pithos parçasının çevresindebir takım açma işlemlerine başlanmıştır. Açmaların önümüzdeki kampanyalardadaha da genişletilmesiyle Kıbrıs seramiğinin kaynağı sorusunakesin bir yanıt <strong>ve</strong>rebilmeyi ummaktayız. Gemideki pithoslardan bir kısmınınKıbrıs seramiği taşınmasında kullanıldığı, büyük kayanın batısındakien büyük pithosun 1984 sezonunda kazılarak yüzeye çıkarılması sırasındaanlaşılmıştı. Pithosun içinde, bir kısmı istiflendiği haliyle ele geçen, 18parça Kıbrıs seramiği yer almaktaydı.?Yine bu bölgede ilk olarak geçtiğimiz kampanya sırasında karşımızaçıkan <strong>ve</strong> iki metrekare genişliğindeki kumluk bir alana yayılmış gri-siyahrenkli bir lekenin kaynağı, 1989 kazısında tekrar araştırılmıştır. Lekelialan içinde yapılan kazı, birkaç seramik parçası, safra taşları <strong>ve</strong> üzerindeayakta duran bir kadının resmedildiği hurda altın bir pendantif dışındapek fazla buluntu <strong>ve</strong>rmemiştir. Elde edilen malzemenin tümü kum seviyesininen fazla üç <strong>ve</strong>ya dört santimetre altından bulunmuştur. Bu nedenle,kum içinde yer yer 45 santimetre derinliğe kadar ulaşan lekeye neden olan(9) G.F. Bass, "A Brotıze Age Slıipwreck at Ulu Burun (Kaş): 1984 Campaign," AmericanJournal of Arehacology 90 (1986) 279-8<strong>1.</strong>298


maddenin ilk döküldüğü yüzeyin şimdiki kum yüzeyinin en fazla bir kaçsantimetre altında olduğu, ancak maddenin zamanla kum altına sızmasıylalekenin çok daha derin <strong>ve</strong> geniş bir alana yayıldığı anlaşılmıştır. Lekelikumun içinde bulunan birkaç adet zeytin çekirdeği, az miktarda menengiçreçirıesi <strong>ve</strong> ufak bir kumaş parçasının bu büyüklükteki bir lekeye nedenolmayacağı açıktır. Öte yandan, lekeli alandan alınan kum örneklerininelenmesi sonucundabirkaç incir çekirdeği dışında belirgin bir organik ka­Iıntıya rastlanmamıştır. Lekeye neden olan maddenin yamacının üst kısmındakikayalıklara sıkışmış <strong>ve</strong> ağzı lekenin bulunduğu yönde meyildenaşağıya doğru bakan bir pithosun içinden dökülmüş olduğu da düşünülebilir.Ancak, söz konusu pithosun içindeki mil 1986 kampanyasında boşaltılırkenpithos içinde hiçbir buluntuya rastlanmadığı gibi, milin elenmesisırasında lekeye neden olabilecek herhangi bir organik kalıntı daelde edilmemiştir. Lekeli kurnun çok belirgin sınırları <strong>ve</strong> oldukça kesin<strong>ve</strong> dik yamaçları olması, lekeye neden olan cismin pithosdan dökülen incir<strong>ve</strong>ya reçine gibi katı maddelerden çok, kumun içine kolaylıkla sızabilen sıvıbir madde olduğu varsayımını kuv<strong>ve</strong>tlendirmektedir.Çalışmalara ayrıca kazı alanınm güneydoğu kısımlarındaki meyillialan üzerinde bulunan iki sağlarnca pithosun çevresinde devam edilmiştir.İki pithostan sığda olanı kazı planına işlendikten sonra önümüzdeki kampanyasırasında yüzeye çıkarılmak üzere batık alanının dışındaki bir düzlüğetaşınmıştır. Tamamen kum altında olan ikinci pithosunçevresi ise açılmayabaşlanmıştır. Zamanında Kıbrıs seramiği içerdiği sanılan, ancak geminindeniz dibine çarpmasıyla kırılarak parçalanan bir pithosun 56 metre derinliktebulunan en büyük parçasının etrafında da çalışmalar yapılarakparça kısmen açığa çıkarılmıştır. Pithos parçasının çok derinde olması,buradaki dalışıarın dalış emniyeti nedeniyle 20 dakikadan 15 dakikayaindirilmesini gerektirmiştir. 1990 kampanyasında pithos parçasının çevresindekiderin kum tabakası tamamen kaldırılarak ufak buluntu olupolmadığıaraştırılacaktır.Büyük. kayanın doğu yamacındaki Ll9 <strong>ve</strong> M19-20 kareleri içindeyer alan kum tabakasında yine bir miktar Kıbrıs seramiği ele geçmiştir.Amphora parçaları, bir bronz mızrak ucu, fayans riton parçaları, kalaykülçesi parçaları, bronz iğne parçaları, cam boncuklar, kemik <strong>ve</strong>ya fildişindenyapılmışağırsağa benzeyen bir buluntu (KW 2374: Resim: 5), de<strong>ve</strong>kuşuyumurtasına ait büyükçe bir parça <strong>ve</strong> kaplumbağa kabuğunun karapakskısmına ait bazı kemik parçaları bu alanda ortaya çıkarı diğer bazıbuluntulardandır, Yine bu bölgede küme halinde ele geçen 266 adet balık-ağı kurşununun (Resim: 12), batıktaki diğer kurşunlara oranla daha ufak299


olmalarından, serpme tipindeki bir ağa ait oldukları varsayıını üzerindedurulmaktadır.Büyük kayanın kuzey tarafındaki vadi içinde yer alan bakır külçesidizinlerinin üzerinde teknik nedenlerden dolayı bir süredir yavaşlatılmışolan kazıçalışmalarına 1989 sezonunda tekrar hız <strong>ve</strong>rilmiştir (Resim: 13).Külçeleri 1987 kampanyası sırasmda yüzeye çıkartmak için yapılan girişimler,beklenmedik sorunların ortaya çıkmasıyla sonuçsuz kalmıştı.Genel yapı olarak sağlam görümnelerine rağmen külçelerden birçoğununkayrıayarak yapıştığı kaya <strong>ve</strong>ya diğer külçelerden keski yardımıyla ayrılmalarısırasında birçoğunun kısmen çürümüş olduğu ortaya çıkmıştı.Özellikle külçe kenarlarındaki bakırın korozyon nedeniyle tamamen cürüfleşnı.esinden,kesme işlemi sırasmda bu kısımlar dağılarak külçelere büyükzarar <strong>ve</strong>rmekteydi. Bunun üzerine kesme işlemi tamamen durdurularakkülçelerin zarar görmeden çıkarılabilmesi için çeşitli yöntemler denenrnişti.Yöntemler arasına Devcon firması tarafından üretilen <strong>ve</strong> su altında sertleşerekıslak yüzeylere yapışabilme özelliği olan epoksi türünden bir yapıştırıcınınkullanılınasının, külçelerin zarar görmeden çıkarılmasına yöneliken başarılı uygulama olduğuna karar <strong>ve</strong>rilmişti. Bu yönteme göre, külçelerinkorozyondan çürüyerek kaybolan bölümleri önce su altında epoksiile tamarnlanmakta, zayıf noktaları ise epoksi ile desteklendikten sonra alçıkalıbına alınıp güçlendirilmektedir (Resim: 14). Epoksi ile alçı sertleştiktensonra külçenin etrafındaki çökelti keski ile kesilınekte <strong>ve</strong> külçe diptenayrılarak yüzeye çıkarılmaktadır. 1989 sezonunda batıktan çıkarılan 18adet bakır külçesinden en az on adedinin önce su altında epoksi ile tamamlanıpdesteklenmesi gerekmiştir.Çıkarılan bakır külçelerinin altında <strong>ve</strong> külçe dizinlerinin çevresindeyapılan sondaj <strong>ve</strong> temizlik çalışmaları sırasında birkaç amphora, bir Mikenkabının (KW 2588; Furumark tipi 120) üst yarısı, hidrolize olması nedeniylekısmen dağılmış birçok cam külçesi, cam borıcuklar, bir hematit teraziağırlığı, bronz bir keser, kaplumbağa karapaksına ait kemik parçaları <strong>ve</strong>suaygırı dişinden oyulmuş kuş kanadı şeklindeki bir parça bulunmuştur(KW 2534: Resim: 15).Kanat şeklindeki bu parça büyük bir olasılıkla ördek biçimindeki birkutunun kapaklarmdan birini oluşturmaktaydı. Kozmetik malzeme içerdiğisanılan ae çoğunlukla fildişi <strong>ve</strong>ya abanoz ağacından yapılmış olan butürdeki kutulara Mısır, Suriye-Filistin <strong>ve</strong> Kıbrıs'ta Geç Tunç Devri'netarihlenen buluntular arasında çok sayıda rastlanınaktadır. Kutularınkapak kısımları birçok örnekte tek bir parçadan oluşmasına rağmen, her300


iri kanat biçiminde olan çift kapaklı kutuların sayısı da az değildirıoUlu Burun batığırıda bulunan kanat biçimindeki kapak, çift kapaklı birkutuya aittir. Kapak, kanadın omuz kısmındaki bir delikten geçirilen <strong>ve</strong>aynı zamanda bir menteşe işlevini gören bir pim ile ördeğin gövdesinetutturulmuştu. Çift kapaklı kutuların bir kısmında ördeğin kanat <strong>ve</strong> başkısımları için fildişi, gövdesi için abanoz ağacı kullanıldığından, Ulu Burunkutusunun da fildişi <strong>ve</strong> abanoz ağacı karışımından yapılmış olması sözkonusudur.Bakır külçelerinin yer aldığı vadi içindeki taş çapalardan birinin altındapasta dilimi biçiminde kesilmiş olan üç adet kalay kiilçesi bulunmuştur (KW2365: Resim: 16). Her biri yaklaşık altı kilogram gelen dilimlerin dahakolay taşınmaları için daire şeklindeki büyükçe bir külçeden kesildiklerisanılmaktadır. Batıkta bulunan dilimlerden sekiz adedinin böyle bir külçeyioluşturabileceği varsayımıyla, külçenin kesilmeden önceki ağırlığının yaklaşık50 kilograın gelmesi gerekmektedir. Külçeler korozyon tabakası ilekaplı olduğundan dilimlerin nasıl kesildikleri ancak konservasyon işlemlerinintamamlanmasından sonra aniaşılacaktır.Her ne kadar yükseklik (elevasyon) ölçümleri alarak gerek batığıngenel, gerekse de bakır külçesi dizinlerinin kuzey-güney ile doğu-batıdoğrultusundaki kesitlerinin çıkarılması, kazı ekibinden iki elemanın tümdalış zamanını almışsa da, bu yöndeki çalışmaların önemi 1986 kampanyasındaaçık biçimde görülmüştü. Batıktaki bakır külçesi dizinlerinden biritamaınen kaldırıldığında, külçelerin altında geminin teknesine ait ahşapbölümden hiçbir iz kalmadığı görülmüştü. Ancak, külçeler çıkarılınadanönce köşelerinden alman yükseklik ölçülerinin yardımıyla külçelerin taşındığıarnbarın kesidini çizmek mümkün olınuştur. Böylece, tekne tamamençürümüş olmasına rağmen rekonstrüksiyon için gerekli son derece önemlibilgiler dolaylı olarak elde edilmiştir.Kazı alanının kuzeydoğusunda, bakır küıçelerinin <strong>ve</strong> görülebilir diğerbazı döküntü malzemenin sona erdiği kısmın daha derininde (N-023 <strong>ve</strong>N-024) yer alan hafif eğimli kumluğun üzerinde yapılan sondajlar, eğim(lO) Mısır'da bulunan bazı örnekler için: J.V. d'Addadie, Catalogue des abejcts de toilcıte egyptiens(Paris 1972) 11 şekil 1-3, 44 şekil 117-119; E. Drioton, Bncyclopedie photographiquede Part le Musee de Caire (Fransa 1949) şekil 92; Suriye-Filistin bölgesi için: R. Hachmamı<strong>ve</strong> A. Kuschke, Bericht iiber die Ergebnisse der Aıısgrabungen in Kamid el-Laz (Libanon)in den Jahren 1963 und1964 (Bonn 1966) şekil 20.9; D. Beyer, Meskene-Bmar, dix ans detravaux 1972-1982(Paris 1982)123 şekil l ; L. Woolley, Alalaklı (Oxford 1955) Ievha LXXV.b; G. Loud, The Megiddo lvories, (Chicago 1939) levha 12.45-53, lcvha 30.157, levha3<strong>1.</strong>158; Kıbrıs için: V. Karageorghis <strong>ve</strong> M. Demas, Excavaüons at Kition V. The PrePhaenician Le<strong>ve</strong>ls (Cyprus 1985) levha CXXI. 5332, bakınız.301


oyunca derine doğru kayan malzemenin en az 53 metre derinliğe kadaryayıldığını göstermiştir. Bu kısımda birçok safra taşının yanısıra bir fayanssilindir mühür, iki cam külçesi, birkaç cam boncuk, bir matara kap parçası<strong>ve</strong> bazı seramik parçaları ele geçmiştir. Seramik parçaların arasında birpitlıos gövde parçasının bulunması ilgi çekicidir. Sözkonusu gövde parçası,kazı alanının güneydoğusunda, 56 metre derinlikte bulunan pithosaait olmadığı takdirde, batığın en derin kısımlarında yeri henüz saptanmamışbaşka bir pithosun dalıa bulunduğunu belirtmektedir. Açmalarda ayrıcabüyük bir taş çapa ortaya çıkmıştır. Bu çapa ile birlikte bakır külçelerininkaldırılmasıyla ortaya çıkan diğer iki taş çapa, Ulu Burun batığırıda bugünedek bulunan taş çapaların sayısını 23'e yükselmiştir.Bakır külçelerini epaksi ile onarma tekniğinin başansından sonra,batıkta bulunan 120 kadar külçenin yüzeye çıkarılması 1990 kampanyasındadaha hızlı olarak devam edecektir. Önceki kampanyalarda başlananaçmalardan kazısı tamamlanmamış olanlarda çalışmalara tekrar devamedilecek, batığın derin kısımlarında ilk olarak bn sezon başlatılan kazıçalışmaları 1990 kampanyasında genişletilecektir.Kaznun yanısıra, Ulu Burun batığı malzemesi üzerindeki çalışmalar<strong>ve</strong> laboratuvar analizleri de ilginç sonuçlar <strong>ve</strong>rmeye başlamıştır. Atomikabsarpsiyon tekniği ile. incelenen 18 adet öküz-gönü biçimli <strong>ve</strong> bir de pidebiçimli külçe, elemental kompozisyonları bakımından Finike yakınındakiGelidonya Burnu açıklarıııda George Bass tarafından i 960 yılında kazılan<strong>ve</strong> Geç Tunç Devri'nin sonuna tarihlenen batığın bakır külçelerindenayrılmaktadır-', Gelidonya külçeleri elemental kompozisyonları bakımındanKıbrıs'ta bulunan bakır külçelerine yakın benzerlik gösterdikleriiçin Kıbrıs kaynaklı oldukları ileri sürülmektedir, Yalnız elemental kompozisyonlarıgöz önünde tutulduğunda, Ulu Burun külçeleri gerek Kıbrıskülçelerinden gerekse de Gelidonya külçelerinden farklı oldukları içinKıbrıs bakır cevlıerlerinden elde edilmedikleri kanısı uyanmaktadır--,Elemental analizsonuçlarına dayanarak yapılacak yorumlarda analiz içinkülçelerden alınan ufak parçaların doğurabilcccği çeşitli hataların yanısıra,Tunç Devri'nde kullanılan bakır cevherlerinin özelliklerinin kesin olarakbilinmemesi, ergitme tekniğinin henüz anlaşılmamış olması <strong>ve</strong> ergitrne sıra-(ll) Gelidünya batığı için bakınız: O.F. Bass, Cape Geltdonya: A Broııze Age Shipwreck:(Transacttons of the American Philosophical Society 57, part 8, Philadelphia 1967).(12) R. Maddin, "The Copper and Tİn Ingats from the Kaş Shipwreck," Proceedings of theInternational Symposium "Old World Ardıaeometallıırgy" (Heidelberg 1987, Der Anschnitt,Beiheft -7), eds. AS. Hauptmann, E. Pernica, <strong>ve</strong> G.A. Wagner. Deutsehen Bergbau-Museums,Bochum: 99-'10S.Örneklerimizi inceleyen Robert Maddin'e burada teşekkür etmekisteriz.302


sında kullanılan katkılardan kaynaklanan kirlenmenin bakırın elemenalyapısını değiştirebileceği dikkate alınması gereken etkenlerden birkısmıdır.Öte yandan külçelerin yapınıında kullamlan eevherlerin saptanmasındakurşun-izetop analizi tekniğinin kullamlması, analiz için alınan örneklerdeizotop oranlarının nispeten homojen olmasından <strong>ve</strong> külçenin yapımı sırasındakiergitme, saf'laştırma <strong>ve</strong> döküm gibi temel işlemlerin kurşun izotoplarınıfazla etkilememesinden, daha sağlıklı sonuçlar <strong>ve</strong>rmektedir. Bütünbu avantajları saydıktan sonra, kurşun-izetop analiz tekniğinin çok yenibir yöntem olduğunu <strong>ve</strong> beraberinde yeni bir takım sorunlar getirdiğini dehatırlamamız gerekir.Ulu Burnn batığına ait dört adet öküz-gönü biçimli, beş adet pidebiçimii <strong>ve</strong> dörtken biçimli tek bir külçeden alman örnekler Oxford Üni<strong>ve</strong>rsitesigörevlilerinden Noel Gale <strong>ve</strong> Zophi Stos-Gale tarafından kurşunizotopanaliz tekniğiyle incelenmiştir. Henüz kesinleşmemiş olmasına rağmensonuçlar, öküz-gönü biçimli külçelerin tamamı, pide biçirrıli külçelerdenüç adedi <strong>ve</strong> dörtken biçimli külçenin Kıbrıs kaynaklı bakır cevherlerindenüretildiğini göstermektedir'>. Kurşun izotop değerleri bakırnındanilk gruptan oldukça farklı özellik gösteren pide biçimli diğer iki külçeninkaynağını, Gale <strong>ve</strong> Stos-Gale'e göre Kıbrıs dışında aramamızgerekmektedir.Kısaca, birbirinden farklı iki yöntem ile incelenen bakır küıçeleritamamen zıt sonuçlar <strong>ve</strong>rmektedir. Elemental kompozisyon değerleri UluBurun külçelerinin Kıbrıs kaynaklı olmadıklarını, kurşun izotop sonuçlarıise büyük bir kısmının Kıbrıs kaynaklı olduğu, bir kısmınm da Kıbrısdışındaki bir kaynaktan elde edildiğini önermektedir. Aslıhan Yener'inyaptığı analizlere göre, Ulu Burun batığına ait iki balık ağı kurşunu izotopözellikleri bakımından büyük bir olasılılda Toros'ların Bolkardağ bölgesindenkaynaklanmaktadır. Ümidimiz, gemide bulunan kalay külçelerininkaynaklarını da kurşun-izetop analizleri ile saptayabilınek. Neyazık ki, bu yöndeki ilk girişimler incelenen kalay örneğinde ancak eeeroranında kurşun bulunmasından sonuçsuz kalmıştır.>'Özet olarak sunduğumuz analiz sonuçlarından anlaşılacağı üzere,Ulu Burun gemisinde taşman metal <strong>ve</strong> metal külçelerinin kaynağını kesinolarak saptamak henüz olası değildir. Ancak, potansiyeli çok yüksek olanbu yöndeki çalışmalarm hızla devam etmesi <strong>ve</strong> iki yöntemin birbirini tamamlayıcınitelikte kullanılması, sorunların dalıa çabuk çözülmesindeyardımcı olacağı bir gerçektir.(13) Henüz inceleme safhasında olmasına rağmen analizleri tamamlanan örneklerin ilk sonuçlarınıbizlere bir an önce ileten Nocl Gale <strong>ve</strong> Zophi Stos-Gale'e teşekkür ederiz.(14) Ulu Burun batığına ait kurşun <strong>ve</strong> kalay örneklerini inceleyen Aslıhan Yener'e (ConservationAnalytical Laboratory, Museum Support Center, Smithsaman Institution) teşekkür1erimiziborçbiliriz.303


_~-..--------r-,[""-,o~- ~'


Resim: 2- Kuvars boncuk(ICW2214; yük. 3 cm)Resim: 3- Kuvars Kassitsilindirmühürü (KW 2159 : yük.2,2 cm)Resim: 4- Kassit silindir mühürtın damgası (KW2159 )305


Resim: 5- Suaygırı dişinden yapılmış ağırşek biçimindeki cisim(KW 2374; cap 3,35 cm)Resim: 6- Üzengi - Kulplu Miken kabı (KW 2405; yük. c. 11,5 cm, çap c. ll, 3)306


Resim: 7- Matara kapIKW 2135; yük. 27 cm)Resim: 8- Sİ!!.ek biçimindeki bronz teraziağırlığı (KW 2128; boy 1,8)Resim: 9- Geyik boynuzundan honlama aleti (KW 2158; hoy 15,7 cm)307


Resim: 10- Bronz kase(KW 2130; çap 15,5 cm)Resim: 11- "White Sha<strong>ve</strong>d" kap(KW2137; yük. 17,5j•ii__ ii~Resim: 12- Serpme ağa ait olduğu sanılan kurşunağırlıkların bir kısmı308


Resim: 13- Öküz-gönü biçimindeki bakır külçesi dizinlerinin batıdan genel görünümü309


Resim: 14- Korozyon sonucu zarar gören kısımlan epoksi ilerestore edilerek alçı ile des teklenmiş bir bakırkülçesiResim: 15- Suaygırı dişinden kuş kanadı şeklindeki kapak parçası IJ(W 2534;'boy 13,5)Resim: 16- Yuvarlak bir kiliçeden kesildiği sanılan kalaykiliçesi dilimi (KW 2365)310


TİLLE HÖYÜK 1989David H. FRENCH"4 Eylül'de başlamasını planlamış olduğumuz 1989 yılı Tille Höyükkazısı bazı gecikmeler nedeniyle ancak 20 Eylül tarihinde başlayabilrniş<strong>ve</strong> 17 Kasım'a kadar devam etmiştir. Bu kazıda Bakanlık Temsilcisi olarakgörev yapmış olan Efes Müzesi'nden Sayın Cengiz İçten'e en içten teşekkürlerimizisunarız. Her zaman olduğu gibi, Adıyaman Müzesi MüdürüSayın Emin Yener <strong>ve</strong> Müze çalışanları yardımlarını esirgemediler. Bubildirinin büyük bir kısmı Stuart Blaylock tarafından hazırlanmış olan1989 yılı Tille Höyük Kazısı raporundan alınmıştır.Fırat nehrinin batı yakasında yer alan Tille Höyük, Adıyaman'dandoğuya Urfa-Diyarbakıryönünde uzanan karayolunun hemen kuzeyindebulunmaktadır. Bu karayolunun nehir üzerinden geçişini sağlayan köprüşu anda sular altında kalmıştır.1989 yılında höyük üzerinde <strong>ve</strong> bir buldozer yardımıyla güneydebulunan Roma kalesinde çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar iki amacayöneliktir:<strong>1.</strong> Höyük: İlk olarak 1985 yılında höyüğün batı yamacmda görülmüşolan yangın geçirmiş masif katm mümkün olduğunca açığa çıkarılmasıplanlanmıştır.2. Roma Kalesi: Kale yerinin kesin olarak tespit edilmesi <strong>ve</strong> temellerinbir kısmının açığa çıkarılması planlanmıştır.Her iki amacımızda da ancak kısmen başarıya ulaşılmıştır.HöyiikHöyük planının çıkarılması <strong>ve</strong> yangın geçirmiş katlardan bazılarınmortaya çıkarılabilmesi için öncelikle birbirlerini takip eden <strong>ve</strong> karınaşık(*) Dr. David H. FRENCH, İngiliz Arkeoloji Enstitüsü Tahran cad. 24, KavakltdereANKARA311


ir yapı gösteren katların kazılrnası, kayıtlam geçirilmesi <strong>ve</strong> kaldırtlmasıgerekmektedir. K uzeybatı köşede yer alan küçük bir alan, yangın geçirmişolan masif yapı katından bir kaç evre öncesine kadar kazılrruştır. Şimdiyekadar ulaşılmış olan en erken katların hemen hepsi Erken Demir Çağ'atarihlenmektedir. Daha önceki raporlarda belirtilmiş olanların aksine ki,bu raporlarda yalnızca höyüğün en batı noktasında açığa çıkarılmış olançok küçük bir alandan elde edilmiş çanak-çömlek parçalarının tanımlanmasınadayandırılmaktaydı, Geç Bronz Çağ'a ait herhangi bir kata rastlanılmadığıgibi, bu çağ yerleşimine ait herhangi bir kalıntıya da rastlanılmamıştır; bu çağa ait bir yerleşim belki de daha alt tabakalar da bulunmayıbeklemektedir. Yangın geçirmiş olan bu yapının 1989 sezonunda yenidentanhlendirilmesi, TiIle'de benimsenmiş olan yaklaşımın geçerliliğini yenidenispatlarmştır. Çanak-çömlek parçaları genelolarak değerlendirmeye alınmamışyalnızca açığa çıkarılmış yapılarla ilişkili olarak mümkün olduğuncageniş bir alan üzerinde bulunan tabanlar <strong>ve</strong>ya yüzeyler üzerinde in situolarak bulunmuş bütün kaplar saklanmıştır. Üzüntüyle belirtmek isterimki daha sonraki yerleşimin özellikle güneybatı köşesinde gözlenen önemliderecedeki derinlik, yangın geçirmiş katın höyük üzerinde korunagelmişolan tüm alanlarda açığa çıkarılması olan amacımıza ulaşmamızı engellemiştir.Daha erken evreIere ait faydalı planlar elde edilememiştir. Oldukçayoğun bir şekilde yanmış olan asıl kata ait plan (Şekil: 2 <strong>ve</strong> 8b); batıdan yukarıyadoğru uzanan bir yok geçiş <strong>ve</strong>ren bir girişin varlığını ortaya çıkarmıştır.Girişin iki yanında karşılıklı iki çift payanda bulunmaktadır.Bu yapınınbatı sınırı, günümüzde höyüğün bu kenarına inşa edilmiş köyevleriyletahrip edilmiştir. Bu nedenle girişin dış cephesi hakkında kesin bilgiye sahipdeğiliz. Bu alan içerisinde bulunan <strong>ve</strong> payandalarla sınırlanan oldukça önemlimiktardaki yanmış ahşap çatı malzemesi, girişin üzeri kapalı bir yapıyaait olduğunu ortaya koymaktadır. Kuzeye doğru höyüğürı kenarı boyunca<strong>ve</strong>ya çok yakınında geniş bir çevre duvarı uzanmaktadır. Doğu tarafında,bu duvara bitişik yapılar arasında dar, içinde beş adet pithos bulunan <strong>ve</strong>çok nadir olarak görülen bir şekilde ınasif duvarlarla çevrili bir oda vardır.Girişin güneyinde, geniş bir oda kerpiç tuğla bölme duvarlan ile kısımlamayrılmıştır. çatıyı tutmuş olan birkaç sıra destek aynı zamanda perde <strong>ve</strong>yabölme duvarı olarak da kullanılmış olabilir. Bu odanın batı sınırı oldukçazayıf bir şekilde korunmuş durumdadır <strong>ve</strong> geniş çevre duvarının, girişingüneyinde de aynı hat üzerinde olup olmadığı <strong>ve</strong>ya daha ötede batıya doğruuzanıp uzanmadığı belli değildir. Duvarla çevrili bu alan içerisinde olan <strong>ve</strong>,kuzeyinde <strong>ve</strong> güneyinde önemsiz ikincil yapılar bulunan doğu-batı yönünde312


uzanan bir yola geçiş <strong>ve</strong>rmektedir. Bu yapılar, daha kuzeyde <strong>ve</strong> doğuda kazılmışolan ayrı bir açmada görülen yapılarla benzer bir plan göstermektedir.Kırık taşlarla döşeli ikinci bir yol ise, yapılar arasından kuzeye doğruuzanmaktadır.Ana yapıları çevreleyen başlıca duvarlar, ör. batı duvarı, giriş duvarı<strong>ve</strong> ilişkili yapıların duvarları, oldukça iyi korunmuş durumdadırlar <strong>ve</strong> 2.75metre genişliğinde <strong>ve</strong> <strong>1.</strong>50 metre yüksekliğindedirler. Duvarların birçoğutamamen kerpiç tuğla ile inşa edilmiştir. Bazılarının taş tabanıarı vardır;bazı durumlarda ise taş, yüzey kaplaması olarak kullanılmıştır, ör. kapıgirişinde bulunan iki çift payandanın doğuda bulunanları. Bu yapı katınıtakip eden <strong>ve</strong> felaketle sonuçlanan yangın, görünüşe göre girişin çevresinde<strong>ve</strong> etrafmdaki odalarda odaklanmıştır.Yangın geçirmiş bu yapı içerisindeki başlıca buluntular keraıniklerdenoluşmaktadır. Üç alandan toplam olarak yaklaşık 45 kap bulunmuştur. Bukaplar geniş gruplar oluşturmakta<strong>ve</strong> değişik formlar <strong>ve</strong>rmektedirler. Formlardanbirçoğu, yine Tille'de, daha geç Demir çağ kalıntılarındanbulunmuşolan çanak-çömlek formları ile yakın benzerlikler gösterınektedir. Boyalıkeraınikler oldukça ilgi çekicidir <strong>ve</strong> bu yangın geçirmiş yapınınDemir Çağ'aait olduğuuu konfirme eder niteliktedirler. Düz küselerin <strong>ve</strong> düz <strong>ve</strong> büyüktabakların bazıları Geç Bronz Çağ'a ait bir geleneği devam ettiriyor gibigözükmektedirler.Bu nedenle, bu yapıya <strong>ve</strong>rilecek olan tarih, Erken Demir çağ sürecindebir yerde olacaktır. Umudumuz, Prof. Kuniholm <strong>ve</strong> ekibi tarafmdan girişçatısınaait yanık ahşap malzeme üzerinde yapılmakta olan dendrokronolojikinceleme sonucunda kesin bir tarihin ortaya çıkarılabilırıesidir.Birkaç örneküzerinde daha önce yapılmış olan incelemeler, başlıca ahşap malzemeninmeşe ağacından elde edilmiş olduğunu ortaya koymuşturki, bu ağaç çaprazeşleme yapılarak Anadolu kozalak serisinin ortaya çıkarılmasına el<strong>ve</strong>rişlideğildir. Bu nedenle 1989 yılında bulunmuş olan oldukça çok sayıdaki örnekbu amaca ulaşılrnasım kolaylaştıracaktır.Girişin oldukça sağlam durumda olması <strong>ve</strong> yerleşimin gösterdiği süreklilik"Karanlık çağa" atfedilmemesi için gösterge olarak kabul edilebilinir.Muhtemelen burada merkezi Kargamış'ta bulunan <strong>ve</strong> Hitit İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra kurulmuş <strong>ve</strong> Hawkins tarafmdan tartışılrmş olan(1988) Hitit Krallığı ile ilgili arkeolojik belgelere sahibiz.Anlaşıldığı kadarıyla yerleşim yangından sonra terkedilmemiştir. Dahasonra yapılmış olan yapılar geniş, kare planlıdırlar<strong>ve</strong> ortak bir eksen üzerindeyangın geçirmiş yapılar üzerindeki teraslar içine inşa edilmişlerdir.313


Bazı noktalarda yangın geçirmiş olan yapılar tamamen kaldırılmıştır. Yapılarınarasmda bulunan <strong>ve</strong> çakıl taşları ile özensiz bir şekilde kaplanıınş olanaçık alanlar daha erken yapılara ait kalnınlar üzerinde yer almaları nedeniyleengebelidirier. Kuzeybatı köşede birbirlerini takip eden kalın teras duvarları,yapının inşa edilmiş olduğu yanmış tuğla <strong>ve</strong> moloz birikintilerini engellemektedir.Bir sonraki katta, taş temeller üzerinde kerpiç kullanılarak inşa edilmişbir grup oda vardır. Bu odalar birbirlerinden çakıltaşı döşeli dar geçitler <strong>ve</strong>daha geniş açık alanlarla ayrılırlar (Şekil: 1 <strong>ve</strong> 8a). Bu yapılar en iyi şekildekazılı alanın güney kısımlarında korunmuşlardır. Kuzeye doğru, daha geçdönemlere ait yapıların teraslanması bazı eşit katların yok olmasına sebepolmuşlardır ki, bu nedenle buradaki yapılar daha az korunmuş durumdadırlar<strong>ve</strong> süreklilik göstermezler. Bu katta yer alan yapılar her ne kadar caddeler<strong>ve</strong> açık alanlarla birbirlerinden ayrılmaktasalar da, belli bir plana göreyapıldıklarina dair çok az kanıtvardır.Daha geç evrelerde bulunmuş olan çeşitli kaplar içerisinde (Şekil: 7)bir adet iki kulplu <strong>ve</strong> 3 adet bukle ayaklı kase (Şekil: 7, no. 7), iki adetboyalı kavanoz (Şekil: 7, no. 5-6), bir adet boyalı testi (Şekil: 7, no. i), düzçanak <strong>ve</strong> düz <strong>ve</strong> geniş tabaklar yer almaktadır.Bu katlarda oluklu çanak-çömleğe rastlanılmaması oldukça şaşırtıcıdır(Şekil: 7, no. 8-9). Bu nedenle şu anda bu el yapımı, oluklu, perdahlı, emzikağızlı <strong>ve</strong> ağız kenarında kulpları olan farklı pişirme kaplarınındaha öncedendüşündüğümüzgibi Erken Demir Çağ'a ait olmadıklarını,Neo-Hitit döneminin(M.Ö. 9. <strong>ve</strong> 8. yüzyıllar) belirleyicisi olduklarını düşünmekteyiz,Bu yıl kazılmış olan yapılarda işlenmiş demir artıklarına (daha geç ya­oldukça önemli miktarda bulunmuştur) <strong>ve</strong>ya demir aletlere rastla­oldukça ilginçtir.pılardamlmamasıYangından sonrasına tarihlerıdirilmiş bir evrede dikkate değer, metal(bakır? alaşımı) çivi biçimli bir figürin oldukça kabaca yapılmış minyatürbir kap içerisinde bulunmuştur (Şekil: 6). Başında koni biçimli başlık olan bufigürinin burnu, gözleri <strong>ve</strong> çenesi çıkıntılıdır. Büyük <strong>ve</strong> delik olan kulaklarındatelden yapılmış küpeler vardır. Düz bir kalıp içerisinde yapılmış olanbu f'igürinin daha sonra kolIarı kıvrılarakmeydana getirilmiştir. Bu figürinintemel artıklarını mı temsil ettiği yoksa yalnızca başka bir kat içerisinde mibulunmuş olduğu belli değildir. Fakat kabaca yapılmış muhafazası içindeoldukça iyi durumda olması, yapıldığıtarihten çok uzak olmayan bir kat içerisindebulunduğunu ortaya koymaktadır. Burada bu tip figürinlerin Demir314


çağ boyunca da kullanılmaya devam edildikleri hakkında kesin bir delilesahip olduk.Özet olarak Tille'de Demir Çağ'a ait oldukça uzun bir yapı dizisi vardır<strong>ve</strong> henüz bu dizinin başlangıç noktasına erişilememiştir. Fakat ilişkiliçanak-çömlek gruplarıyla birlikte ortaya çıkarılmıştır. Oldukça önemli biryangın geçirmiş olmalarına rağmen, Tille'de ki yerleşirnin Erken DemirÇağ'da başladığı (olasılıkla başkenti Kargamış'ta bulunan Hitit İmparatorluğusonrasına ait bir Krallığa bağlı olarak) <strong>ve</strong> Neo-Hitit dönemi boyunca(M.Ö. 9. <strong>ve</strong> 8. yüzyıllar Kumrnuh Krallığı dönemi) II. Sargen'un M.Ö. 708yılında Asur'u zapt etmesine kadar devam ettiğine dair belgeler vardır.Roma Kalesi1979 yılında kısmen kazılmış olan hamam yapısının güneyinde bulunanarazi üzerinde ön sondaj çalışmaları yapılması amacıyla bir kazıcı kiralanmıştır.Bu çalışmalar sonucunda, kaleye ait olduğuna inandığımız bir yapıortaya çıkarılmıştır (Şekil: 9). Burada yapmış olduğumuz çalışma çokolumlu şartlar içerisinde gerçekleşmemiştir. Çünkü kalıntıların üzerinde2.5 metre yüksekliğe varan yoğun bir balçık tabakası bulunduğu gibi, yeraltısuları da açmaların içine sızmıştır. Kazıcının arızalanınası ile üç gün ara<strong>ve</strong>rilen çalışma, oldukça yoğun yağan yağmur nedeniyle bitirilmek zorundakalmıştır. Tüm bu aksaklıklara rağmen dar <strong>ve</strong> uzun odalara sahip olan buyapının 23 metre uzunluğunda olan bir kısmı açığa çıkarılmıştır. Kışlaolarak tanımlanan bu yapının başlangıç <strong>ve</strong> bitiş noktaları bulunamamıştır.Atatürk Barajı'ndaki suların sürekli olarak yükseliyor olması nedeniyle1990 yılı bu kazılar için son yıl olacakır. Bu nedenle, en azından bu Romakalesinin kısmi bir planının çıkartılabilmesini <strong>ve</strong> Höyük üzerinde de kısıtlıbir alanda bile olsa en Erken Demir Çağ yerleşimini inceliyebilmeyi ümidediyoruz.315


++++,/, ,1~----} +/ i""~ i(/i -


+361, ,+ . .......--_ .. ++7.1, ,,,..,,,, , ,, r,,,,//\\' o o+ +ao'o + + +': "..{i~\ '/it3+ '.'/+u---.-._.-+ +• iO,,i iOi,i,/,'-Cr::: :,+ , , + +-' _. - --;-, , i+,,i"TillE HÖVÜK 1989t\ i.. i INTE'"'' PLAN 2oi E.rly Iron o, -..i+357" '- .- +.-._._._.-+ + + 7757• • .. 2. 30miiŞekil: 2317


1-•Şekil: 31J -•••••••L .318


- -.Şekil: 4; • 10-•319


Şekil: 5r --~-- -10i ',\! ( ioiS,mFIG.6Şekil: 6320


(~T- ~-; .- ı .~ .i>. •. \W~- .'0~r-:C::I7~~~~Şekil: 706'Cl10120e..321


Şekil :8aŞekil: 8b322


TillE 1989ROMAN BATH AND FORT~ ...DIY........NMAIN ROADDiYARBAKıR --+----------iJ;--------No_10m.............iiııi'~Ston. weu~ Mosaic Floor[J Plut.r Fıoorıı:m Til. FloorŞekil: 9323


İKiz HÖYÜK (KULUŞAGI, MALATYA) KURTARMA KAZISIUfuk EsiN"Savaş HARMANKAYAGirişİkiz Höyük kurtarına kazısı 5-16 Ekim 1989 tarihleri arasında ODTÜTEKDAM'ın parasal desteğinde, Kültür Bakanlığı Malatya Müzesi adınat.ü. Edebiyat Fakültes, Prehistorya Anabilim Dalı Öğretim üye <strong>ve</strong> elemanları<strong>ve</strong> Prof. Dr. Ufuk ESİN'in bilimsel danışmanlığında yapılmıştır. MalatyaMüzesi Müdürü Adnan ERKUŞ<strong>ve</strong> müze araştırıcılarınında zaman zamankatıldığı kazıda alan yöneticiliğini Y. Doç. Dr. Savaş Harmankaya, açmabaşları görevlerini de öğrencilerimizden arkeolog İbrahim Tığlı, Zafer Görürüstlenmişler, kazı çizimleri de onlar tarafından yapılmış, profiller Dr.Harmankaya tarafından çizilmiştir. Fotoğraflar ise Z. Görür <strong>ve</strong> U. Esintarafındançekilmiştir.ikiz Höyük Malatya'nın 25 km kuzeydoğusunda Kuluşağı köyününarazisindedir. Köyün 500 m kadar kuzeybatısındayer alır. Höyüğün güneyindenyeniden yapılan Malatya-Elazığ tren yolu ile, gene Karakaya Barajgölü dolayısı ile yeni açılan kara yolu geçmektedir (Resim: 1).1987 Yılında Değirmentepe kazı ekibinin yüzeyaraştırmalarısırasındaKuluşağı Kale-Höyüğü'nün <strong>ve</strong> eski Meydancık yolunun hemen batısındakialanda bulunmuştur (Resim: l'de 3-4 no. lu lıöyük)'. Kuluşağı Kale'nin<strong>ve</strong> eski Meydancık yolunun üst tarafında yükselen ikiz Höyük, dar birC*L Prof. Dr. Ufuk EsiN, Küçük Bebek apı. 7/8 Bebek /80810 iSTANBULYard. Doç. Dr. Savaş HARMANKAYA, Prehistorya Ana Bilim Dalı Arkeoloji <strong>ve</strong> SanatTarihi Bölümü Edebiyat Fakültesi 34459 Beyazıt / İSTANBUL.(1) Bk. U. Esin et aL. "1987 Değirmentepe (Malatya) Kurtarma Kazısı Atölye Çalışmalan <strong>ve</strong>Karakaya Baraj Gölü Alanı Yüzey Araştırması" Eski Eserler <strong>ve</strong> Müzeler Genel Müdürlüğü'ne<strong>ve</strong>rilen bilimsel rapor, 8 s. (krş. Özdoğan 1977, s. 42-43, lev. 30. Özdoğan <strong>ve</strong> ekibininaraştırmalarında İkiz Höyük saptanamamıştı.325


girintiyle (çukurlukla) birbirinden ayrılan biri kuzeyde, diğeri güneydekonglomera iki tepe üzerinde oluşmuştur (Resim: 1-3). Daha önceleri buçift tepeden meydana gelen höyüğe özel bir ad <strong>ve</strong>rilmemiştir. Bu yüzdenDeğirmentepe kazı ekibi bu ören yerini "İkiz Höyük" olarak adlandırmıştır.Höyük tepelerinin üst kısmında dar <strong>ve</strong> uzun birer düzlük, burasırun yololarak kullanılması sonucunda meydana gelmiştir (Resim: 3). Fırat kıyısınınbulunduğu kuzey tarafta bu sırt bir burun teşkil ederek baraj gölüueulaşmaktadır (Resim: 2).Osmanlı Döneminde ufak bir köy yerleşmesinin kalıntılarından dolayıbu burun kısmı bugün "Haraba" olarak tanınmaktadır. 1987'de yapılan yüzeyaraştırınasında, Değirmentepe Höyüğü'nde 1978-86 yılları arasmda yapılankazılarda gün ışığma çıkarılmış olan Obeyd küıtürünün yeni bir buluntuyeri olarak İkiz Höyük'ün önemi anlaşılmıştır. Höyükte bulunan morumsukah<strong>ve</strong>, kırmızımsı kah<strong>ve</strong> renkli, boya bezekli, monokrorn açık renkliObeyd malları <strong>ve</strong> Coba lürü çanak çömlek, Değirmentepe'ye özgü yıldızbiçimli yontma taş aletler her iki buluntu yerindeki benzerliğe kanıt teşkiletmiştir (Resim: 12-16; krş, Esin 1983, 1986; Esin Harmankaya 1988;Arsebük 1986). Bu durum İkiz Höyük'ün kazılmasındakien önemli etkenlerdenbirini oluşturmuştur.Karakaya Baraj gölü oluştuktan sonra, Fırat kıyısına yakın bir konumdakiİkiz Höyük, yalnızca tepe düzıüğü dışında tümüyle su altında kalmıştır(Resim: 2-3). 1989 yılının kurak geçmesi sonucunda Karakaya BarajGölü'nün su seviyesi düşmüştür. Bu nedenle İkiz Höyük'te ancak 1989 kazımevsiminde ilk olarak kazı yapabilme olanağı doğmuştur, Yalnız ne yazıkki Baraj gölünün etkisiyle höyükteki eski yerleşmelerin tümüyle yok olduğuizlenmiştir. Bugün suyun çekilmesiyle eski yerleşmelere ait taşınabilen buluntularçakılla karışık olarak, aşınmanm meydana getirdiği teraslar üzerindedağılmış <strong>ve</strong> yayılmıştır (Resim: 4). Özellilde Paleolitik Çağ'ın, Kalkolitik'in Obeyd Evresi'nin <strong>ve</strong> İlk Tnnç çağı Karaz Kültürünün varlığını gösterenyontma taş aletler <strong>ve</strong> çanak çömlek parçaları yoğun <strong>ve</strong> karışık bir şekildebütün höyük yüzeyinde izlenmektedir.KazıKazı yukarda da açıklandığı gibi İkiz Höyük'ün kuzey <strong>ve</strong> güney tepeleriüzerinde 685.00 m kodundaki dar düzlükte, suyun dışında kalan alandayapılabilıniştir (Resim: 3). Kuzey tepede (Resim: 1, 2-9) 6.50x 5.00 m boyntlarındaA <strong>ve</strong> 5.00x 5.00 m boyutlarındaki B açmalannda, güneydeki tepedeise 3.00x 5.00 III büyüklüğündeki C açmasında kazılar üç ayrı sondajşeklinde sürdürülmüştür. Her [iç açmada da yüzey toprağııım hemen al-326


tırıda, <strong>1.</strong> tabakada Osmanlı dönemine ait oldukça tahrip olmuş, taş temelliyapı kalmtıları ile karşılaşılmıştır (Resim: 5, 7-8).A açmasmın knzeybatı bölümünde bulunan taş kümesinin arasmdan <strong>ve</strong>altından açık renk <strong>ve</strong> boya bezekli Obeyd çanak çörnleği ile birlikte Osmanlıdönemine ait kırık lü1e parçaları bulunmuştur (Resim: 5, 12-13' Obeydçanak çörnleği için krş, Esin 1983, 1986).İkinci tabakadan itibaren bütün açmalarda yüzeyden yaklaşık 50 cmderinlikten itibaren kalkerli çorak toprağa girilmiştir (Resim: 10-11). Kazılmasıçok zor olan bu çorak topraktan dolayı, A açmasında, güneybatıda,kuzeybatı <strong>ve</strong> kuzeydoğuda kalan kesimlerde 3.00 x 2.00 m, <strong>1.</strong>50x 2.00 m <strong>ve</strong>3.00 X10.00 m'lik derin sondajlar açılmıştır (Resim: 10).A açması batı sondajında 2.25 m derinliğe kadar inilmiştir. Bu sondajdaikinci tabakaya ait iki çukur <strong>ve</strong> 3. tabakaya ait yaklaşık <strong>1.</strong>80 m çapmdabüyük bir çukur <strong>ve</strong> 3. tabakaya ait yaklaşık <strong>1.</strong>80 m çapında büyük bir çukursaptanmıştır. Üçüncü tabakaya ait çukurun dibinde kerpiç kalıntıları, onlarında altında çukura yerleştirilmiş olduğu samlan büyük taşlar bulunmuştur(Resim: 6, i O).4. tabaka steril olduğundan bu sondajda kazıya devam edilmemiştir.İkinci <strong>ve</strong> üçüncü tabakalara ait çukurlarda çok az sayıda Obeyd çanak çömleğiile yontma taş aletlere rastlanmıştır. Bu açmadaki diğer sondajlardaikinci tabakadan itibaren çorak toprağa girilmiş <strong>ve</strong> bu kalkerli toprağın altma,steril olduğundan inilmemiştir,B açmasında 4 tabaka saptanınıştır(Resim: 7-9, 11). Osmanlı dönemineait yapı kalıntılarıııııı altmdaki 2. tabakadan 4. tabakaya kadar Obeyd evresikalıntıları gene küçüklü, büyüklü çukurlarda ele geçmiştir (Resim: 11).Ayrıca her iki açmada da dal-örgü kulübelere ait olduğu sanılan ince direkdelikleri profillerde izlenmiştir (Resiın: 10-11).B açmasında 4. tabakaya ait olan Koyu yüzlü Açkılı çanak çömlek isebüyük ölçüde Neolitik sonu, ya da Kalkolitik başma ait olabilecek bir görünümdedir(Resim: 14-15; krş. Esin 1973, lev. 71-74. R.J. Braidwood-L,Braidwood 1960, 49-50, fig. 21-22, 52, 27, s. 74-76. fig. 44, 47, 49; Mellaart1975, 139). Bunlar içinde açkı bezemeli Koyu Yüzlü açkılı Mallar Amuk Bevresinden sonra Güneydoğu <strong>ve</strong> Doğu Anadolu'da bulunmamaktadır. Diğeryandan koyu yüzlü açkılı çanak çömleğin boyun kısmında kabartma şeritbulunan örnekleri bir yandan Tülintepe Kalkolitik'inde. memecikli örnekleriçayönü Neolitik sonlarına ait kaplarda da izlenmektedir (bk. yukardagösterilen yerler; M. Özdoğan'la özel haberleşme). Bu geleneğin Amuk Ovasıile Kuzey Mezopotamya'da Uının Dabaghiyah'ya kadar yaygın olabileceğiakla gelmektedir (Melleart 1975, 139).327


C açmasında ise ı. tabakanın altında 48 cm derinlikten itibaren kongloınerayagirilmiştir. Buna rağmen açmanın güneyinde <strong>1.</strong>53 ın derine kadarinen bir sondaj yapılmıştır. Bu sondajda konglomeranın altında yenidenkültür toprağının olup olınadığı araştırılmış, ancak kültür toprağına rastlanmamıştır.A <strong>ve</strong> B açmalarında az sayıda bulunmalarına karşılık, yerleşmenin aşınmışteraslarında binlerce çakmak taşından, kuvars <strong>ve</strong> benzeri taş malzemedenyapılmış yıldız tipi yontma taş aletler, ayrıca gene vurgu tekniği ile yapılmışkum taşından kav tipi aletlere rastlanmıştır (Resim: 16, 17, alt sıra,18). Gerek delici i kazıyıcı olarak işlevi bulunan yıldız tipi yontma taş aletler,gerekse vurgu tekniğiyle yapılan kav tipi aletlerin en yakın benzerleriMalatya'daki Değirmentepe Obeyd yerleşmelerinde ele geçmiştir (Arsebük1986, lev. i 12, II 12, III-IV).İkiz Höyük'te yüzey bulunluları içinde büyük bir grup ise PaleolitikÇağ'a ait yontma taş aletlerden oluşur. Bunların hemen tümü yonga ya dadilgiden yapılmıştır, Paleolitik Çağ'a ait yontma taş aletlerin bir kısmınındaha sonra Obeyd Evresi'nde yeniden işlenerek yıldız tipi aletler şeklinesokulduğu izlenmektedir.Paleolitik aletlerin yoğunluğunun Güneydeki höyüğün teraslarında bulunınası,Pleistosen'de (Buzul Çağı'nda) burasının büyük bir açık hava yurtyeri olduğuna işaret etmektedir. Yontma taş aletlerin çoğunluğu çakmak taşındanolınakla birlikte diğer konkoidal kırılına özelliğine sahip kayaçlardanda alet yapımında yararlanıldığı izlenmektedir.Yüzey buluntuları içinde cilalı taştan iki yassı balta, çok sayıda kav tipikum taşı alet <strong>ve</strong> A açmasında bulunan öğütrne taşları Obeyd Evresi'nde İkizHöyük'te alet endüstrisinin zenginliğini yansıtmaktadır (Resim: 17-18).Önceleri Fırat kıyısına yakın bir konumu olan İkiz Höyük, KarakayaBaraj Gölü suları ile kaplandıktan sonra, üstündeki Paleolitik, KalkolitikObeyd Evresi <strong>ve</strong> İlk Tunç Çağı Karaz kültürüne ait bütün yerleşmeIerin aşınıpyok olduğu, hatta suyun etkisiyle konglomera oluşumunda dahi çözülme<strong>ve</strong> erimelerin başladığı görülmektedir.Sonuçİkiz Höyük'ün yalnız dar tepe düzlüğünde suyun etkisinin kısmen dışındakalan alanda yapılan sondajlarda <strong>1.</strong> tabakadaki Osmanlı dönemineait bir ufak köy yerleşmesinin taş temel kalıntılarının altında 2. <strong>ve</strong> 3. tabakalardaKalkolitik Obeyd Evresi'ne ait buluntularla karşılaşılmıştır. 4. tabaka328


yalnızca B açmasında ele geçmiştir. 4. tabaka büyük olasılıkla Kalkalitikbaşı, ya da Neolitik sonuna ait olınalıdır. Bu tabakaya ait çanak çömlek yukardada belirtildiği gibi daha çok Amuk B evresiyle karşılaştırılabilecekKoyu Yüzlü Açkılı Mallardan meydana gelmektedir. Tabakalara ait buluntular<strong>1.</strong> tabaka dışmda daha ziyade çukur buluntuları olarak ele geçmiştir.Bu evrelere ait kalıntılar ana toprak içine açılmış <strong>ve</strong> büyük ölçüde Osmanlıdönemine ait yapılar taraf'ından tahrip edilmiş bir dunun göstermektedir.İkiz Höyük'te özellikle Obeyd Evresi <strong>ve</strong> diğer Prehistorik yerleşmelerindurumunun daha iyi anlaşılabilmesi için, aşınmarnış alanlarda araştırmanınsürdürülmesi gerekmektedir. Bu bakımdan İkiz Höyük'te önümüzdeki yıllardaaraştırmaların <strong>ve</strong> kurtarma kazısınııı çevre araştırmalarıyla birlikteele alınmasında yarar vardır. Ayrıca Obeyd yerleşmesinin yakın çevrede dahabaşka bir buluntu yeri ile ilgili olup alınadığının da araştırılması büyükönem taşımaktadır. Çünkü İkiz Höyük'te elde edilen <strong>ve</strong>riler, Malatya'daObeyd kültürünün sanıldığından daha geniş bir alana yayılmış olabileceğineişaret etmektedir.KatkıBildirimiİkiz Höyük kazı ekibi çalışmaları sırasında gördüğü her türlü yardımdandolayı Anıtlar <strong>ve</strong> Müzeler Genel Müdürlüğü'ne. ODTÜ TEKDAM Müdürlüğü<strong>ve</strong> sekreterliğine, t.ü. Edebiyat Fakültesi Yönetim Kurulu'na, Malatyaİli yöneticilerine, Merkez Bankası görevlilerine teşekkürlerini sunar.KJSALTMALARKAYNAKÇAARSEBÜK, G., 1986 "An Assembledge of Microlithic Bngra<strong>ve</strong>rs from the Chalcolithic le<strong>ve</strong>lsof Değirmentepe (Malatya)" Anadolu Araştırma/arı X, (U.B. ALKIM Hatıra Sayısı), 131­136.BRAIDWOOD, R.J. <strong>ve</strong> L., BRAIDWOOD, 1960 Excavatioııs In the Plain of Antioch. I, TheEarlier Assembladges. Phases A-J. OLP 6<strong>1.</strong> Chicago. The Univ. of Chicago press.ESİN, U., 1979 "Tülintepe Bxcavations, 1973" Keban Projesi 1973 Çalışınakın. ODTÜ KebanProjesi Yayı' J16, Ankara (1973), 115-119 (İng <strong>1.</strong>121-125).--, 1983 "Zur Datierung der vorgeschichtlichen Schichten von Değirmentepe bei Malatyain der östlichen Türkeİ "Beitriige ZUI' Altertumskunde Klelnasiens. Festschrift fiir Kurt Bittel(yayı. Boehmer-Hauptmann) Mainz a. Rhein. Philip von Zabern. 175-190.--, 1986 "Doğu Anadolu'da Bulunan Obeyd Tipi Çanak Çömlek <strong>ve</strong> Değirmentepe (Malatya)Kazıları" IX. Türk Tarilı Kongresi. i (1981), Ankara, TTK, 81-9<strong>1.</strong>329


EsiN, U., HARMANKAYA, S., 1988 "Değirtuentepe (Malatya) Kurtarma Kazıst, 1986" IX.Kazı Sontıcları Toplantısı. 1; Eski Eserler <strong>ve</strong> Müzeler Genel Müdürlüğü, Ankara, (1987),79-125.MELLAART, J., 1975 The Neolithic of the Near East. London, Thames and Hudson.ÖZDOGAN, M., 1977 1977. Aşağı Fırat Havzası Yiizey Araştırmaları, ODTÜ Aşağı Fırat ProjesiYayınları i /2, İstanbul.330


KARAKAYA.BAR idGÖlÜi -


w'"Resim: 2- Karakaya Baraj Gölünde su çekildikten sonra İkiz Höyük'ün Kuluşağı - Kalesi höyüğünden, doğudan görünüşü


Resim: 3- İkiz Höyük <strong>ve</strong> iki tepesinin birleştikleri kesimResim: 4- İkiz Höyükte açmaların yerleştirildiğitepe düzlüğü333


Resim: 5- A açmasıResim : 6- A açmasında ele geçen çukur334


Resim: 7- B açması!liResim: 8- B açması, Osmanlı Dönemineait yapı kalıntılanResim: 9- B açması. Sondaj335


, •. ._o_f-\>...5~336


E••,~ ~!~o,--;337


~ - - - - ----- ------- - - - ------ -- - --, ,~.-.-._._l:..:_.::.:._0 ~Resim: 12- İkiz Höyük A açması, açık zemin üstüne kımuzımsıkah<strong>ve</strong> renkli boya bezekliObeyd çömleği <strong>ve</strong> B açmasında bulunan bir Coba kaseJ='em338


R, 12cm,iHB9-16R~.ll.5cm•... . :.--.':. .'..''.' .


.. :~R,l(lcmiH·e9iH-89"Resim: 14- İkiz Höyük. B açması: Koyu Yüzlü Açkılı maldan yapılmış kaplar. 4. tabaka340


L .,\IJf"', "i ,j',\, \ \ \ :i 'i , i i i, \ i L.: ,.Y• , 1 i • I ...-==-==--!_._ iı ._ • ' ••. ,' ..•. <strong>1.</strong>;~ ...\/"Resim: 15- İkiz Höyük. B açması, Açkı bezekli <strong>ve</strong> kabartma şerit bezekli Koyu YüzlüAçkılı maldan kaplar. 4. tabaka341


KULUSAC; i ıxtz ilÖYÜK(lDO4~~ao78Resim: 16- İkiz Höyük. Yıldız biçimli yontma taş aletler342


11+69IH B9i H·B9-7iH-eg'13IH-S9-4Resim: 17- Cilalı yassı baltalar <strong>ve</strong> kay taştan343


iH-89.1ı.iH-S9-9i H-S9-'ıiH-S9-5Resim: 18- Kav taşları344


1989 YILI MARMARA BÖLGESİ ARAŞTIRMALARI VE TOPTEPEKAZISIMehmet ÖZDOGAN*1989 yılı araştırma programını bölgenin gerek Asya <strong>ve</strong> gerekse Avrupakesiminde çalışacağımıza göre düzenlemişken, Toptepe Höyüğü'nün yokolmak üzere olduğunun öğrenilmesi, bu programı zorunlu olarak değiştirmiş<strong>ve</strong> bu höyükte kurtarma kazısı yaptıktan sonra elimizdeki olanaklarancak güney Marmara'da sınırlı bir çalışma yapmaya yetmiştir. Bu nedenle1989 yılı çalışmalarını, birbirinden bağımsız iki ayrı bölümde ele almaktayız,1- BALIKESİRVE ÇANAKKALE YÜZEY ARAŞTIRMASIMarmara <strong>ve</strong> Trakya bölgelerinde 1980 yılında başlamış olduğumuzyüzeyaraştırmaları <strong>ve</strong> arkeolojik belgeleme çalışmalarına, 1989 yılı içindeThe Institute for Aegean Prehistory, New York başta olmak üzere, KalebodurÇanakkale Seramik Fabrikaları A.Ş. ile Türkiye Turing <strong>ve</strong> OtomobilKurumu'nun sağlamış olduğu olanaklar ile devam edilmiştir. Söz konusukuruluşlara <strong>ve</strong> özellikle, çalışmalarrmıza meslektaşlanmızdan daha fazlailgi göstererek, Çanakkale Seramik Fabrikaları'nın olanaklarından yararlanınamızısağlıyan Sayın Süleyman Bodur ile Saym Hilmi Bodur'a, <strong>ve</strong>yardımları için Y. Mimar Alpaslan Koyunlu'ya çok şey borçluyuz.Arkeolog Sinan Kılıç'ın arazi sorumluluğundaki ekibimizde, AhmetBoratav fotoğrafçekimlerini, Rüsteın Aslan plan <strong>ve</strong> harita çizimlerini, BengüKılıçbeyli buluntu çizimlerini üstlenmiş, arazi çalışmalarına ayrıca BekirGürdil, Necmi Karul ile Hakan Biricik <strong>ve</strong> Bakanlık Temsilcisi Müjgan Harmankayakatılmıştır, Tüm ekibe, öz<strong>ve</strong>rili katkıları için teşekkür borçluyuın.1989 Yılında Araştırılan AlanlarBilindiği gibi Trakya <strong>ve</strong> Marmara bölgesi araştırmaları esas olarak Neolitıkdönem ile ilgili bazı sorunların çözümü amacı ile yürütülmektedir; an-(") Doç. Dr. Mehmet ÖZDOGAN, İstanbul Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Edebiyat Fakültesi, Prehistorya AnabilimDalı, 34459, İSTANBUL345


cak bölgedeki tahribatın yoğunluğu karşısında heınen her döneme ait kalıntınınbelgelenmesi de ekibimizin görevi durumuna gelmiştir. Araştırılan alanlarınseçiıninde, her iki amaç da göz önüne alınmıştır.a) Çanakkale İli: 1988 yılında Çan ovası ile çevresinde yapmış olduğumuzaraştırma, özellikle Neolitik Çağ için çok umut <strong>ve</strong>rici sonuçlar <strong>ve</strong>rmiş,daha önceden hiç ele alınmamış dağ arası ovaların kültür süreci ile ilgili ilk,ancak çok ilginç sonuçları da ortaya çıkartmıştı. Buna karşılık, maden yataklarıbakımından çok zengin olan bu dağlık bölgede, bulmayı beklediğimizM.Ö. <strong>1.</strong> <strong>ve</strong> 2. bin yerleşmelerine rastlanmamıştı. 1989 yılında Çan, Pazarköy<strong>ve</strong> Yenice ovalarındaki bütün köylere gidilmiş, Çan ovasının en <strong>ve</strong>rimlikısmındaki Kurmaköy ile İlyasağa Çiftliği arası yaya olarak taranmış,Kalkım, İnova, Bekten gibi küçük ovalar kısaca yoklanmış, ayrıca Ezine­Bayramiç arasında da sınırlı bir çalışma yapılmıştır.b) Balıkesir İli: 1987 yılında çok sınırlı bir ön çalışma yaptığımız Manyashavzası bu yıl daha yoğun olarak ele alınarak, bu havzayı çevreleyenBandırma, Erdek, Gönen, Manyas ilçe sımrları içinde çalışılmıştır. Arazitaramalarımız özellikle Bandırma'nm yakın çevresi ile Manyas gölününbatı kesiminde yoğunlaştırılmış, gölün doğu kesiminde ise daha sınırlı birçalışmayapılmıştır.1989 Yılında Saptanan Önemli Merkezler1989 yılmda Çan-Yenice-Pazarköy bölgesinde Paleolitik döneme ait8, diğer tarihöncesi dönemlere ait 4, Antik Çağ'a ait 7, Orta Çağ <strong>ve</strong> Osmanlıdönemine ait i O yerleşme ile 44 tümülüs; Bayramiç-Ezine yöresinde tarihöncesidöneme ait I, Antik Çağ'a ait 3, Osmanlı dönemine ait 3 yerleşim yeri;Bandırma-Gönen-Manyas bölgesinde Paleolitik döneme ait 2, diğer tarihöncesidönemlere ait i I, Antik Çağ'a ait 9, Orta Çağ <strong>ve</strong> Osmanlı dönemineait LO yerleşim yeri ile 39 tümühis belgelenmiştir. Toplam olarak 1989 yılıiçinde saptanarak belgelenen 151 buluntu yerinin arasında en önemlilerişunlardır:İ 4/ 3 a-d Üyücekler Mevkii: Çan ilçe merkezinin 8 km güneybatı <strong>ve</strong>Kurmaköy'ün 500 m batısmda, Çan-Etili yolunun güneyinde, ÜyüceklerHöyüğü'nün Cİ 4/ i) güneyindeki sırtlarda. Orta <strong>ve</strong> Üst Paleolitik Çağ konakyerleri <strong>ve</strong> ı. bin C?) madenci yerleşmesi.H 4/2 Mısırkışlası<strong>ve</strong> II 4/7 Çavuştar!a: Çan'ın 7 km batısmda, Karlıköyyolunun iki yanı ile Çalca deresi sekileri boyunca Paleolitik dönemeait buluntular mevcut; malzemenin yoğunlaştığı yerlerin arasında en ilginç-346


Çavuş­leri Alt Paleolitik'den Orta Paleolitik döneme geçiş sürecini yansıtantarla mevkii ile Orta Paleolitik döneme ait Mısırkışlası mevkiidir.İ 6/23 Havuzbaşı Mevkii <strong>ve</strong> İ 6/25 Kocaköy Yeri Mevkii: Pazarköy'ebağlı Çınarköy arazisinde, özellikle Pazarköy ovasnun doğu sekiierinde Paleolitikdöneme ait parçalara bol miktarda rastlanmaktadır. Özellikle Havuzbaşıçevresi iie, bunun güneyindeki Kocaköy Yeri' nde Orta Paleolitik dönemetarihlenen aletler belirgin bir şekiide yoğunlaşmaktadır.H 4 / i Çalça mevkü: Çan'ın 8 km kadar batısında, Karlıköy'ün i kıngüneyinde, köy yolu ile Karlıdere arasında Son Neolitik döneme ait, Fikirtepemalnun yerel bir çeşitlemesini <strong>ve</strong>ren, 30x 40 m'lik küçük bir yerleşme.Bu bölgeden bilinen tek Neolitik yerleşme olması bakunından büyük önemtaşunakta; bir kısmı dere, bir kısmı da yol tarafından kesiimiş.H 9/15 Mushıçeşme Mevkü: Manyas-Aksakal bucağının 3 km kadarbatısında, Musluçeşme'nin hemen batısında, Manyas Gölü'nün taraçalarında,150x 100 m lik alanda iik Neolitik çağ yerleşmesi. Daha çok minikdilgiler <strong>ve</strong> az sayıda doğal cam aletler iie belirlemnekte. Bölgeden bilinenüçüncü çanak-çömleksiz Neolitik yerleşme yeri olması açısında büyük önemtaşımakta.H 7/9 Yılanlık Mevkü: Gönen-Sarıköy'ün 3 kın kadar doğusunda,Sarıköy ile Keçidere arasında, Son Neolitik <strong>ve</strong> İlk Kalkalilik dönem yerleşmesi.Büyük bir kısıru aluviyon dolgu altında kalmış, malzeme daha çok açılankuyulardan gehnekte; kalın kırmızı astarlı, Geç Fikirtepe türü örnekler<strong>ve</strong>rmekte.H 7/6 Taraççı: Mevkii Gönen-Körpeağaç köyünün 2,5 kın batısında,Gönen Çayı'nın kıyısında, yeni tahrip edilip düzeltilmiş büyükçe birhöyük. Yok olan höyük konisinin ortalarında Fikirtepe, Yarımburgaz 4,Beşiktepe, çevrede Kumtepe i b <strong>ve</strong> Troya i dönemine ait parçalar bulunmakta,yakınlarda Klasik Çağ'a ait büyükçe bir yerleşmenin artıkları vardır.Höyüğün belgelemneden tahribi, Güney Marmara kültür silsilesinin anlaşılmasıaçısından büyük bir kayıptır.İ 6/ 21 Pazarköy Üyücek: Pazarköy'ün i km kadar kuzeybatısında,Sameteli yolunun 100 m batısında, ovada yayvan <strong>ve</strong> çift konili höyük SonKalkolitik <strong>ve</strong> İlk Tunç çağı başı. Teraslama ile tahrip edilmiş.G 8 / 8 Karaağaçlar Höyüğü: Bandırma-Edincik'in 1 kın kuzeyinde,deniz kıyısında, daha çok Son Kalkolitik-İlk Tunç çağ başı. Yakın zamandadağıtılmış ufak bir kısmı kalmış.347


H 9/ i Tepetarla Manyas-Tophisar Köyü: 1700 m kuzeyinde, Bursakarayoluna çıkan köy yolunun doğusunda, derenin kenarında höyük. SonNeolitik, Kalkolitik, ilk Tunç Çağı, Helenistik, Roma dönemleri.H 7/ i TUtüncüyolu Üyücek: Gönen-Tütüncüköy'den Keçeler'e gidenyolda, Keçeler'in 1,5 km kuzeydoğusunda, yolun kenarında höyük. Neolitik,ilk Tunç Çağ, Helenistik, Roma dönemlerİ. Teraslama ile tahrip olmuş,yol kesmiş.G 8/ i Bardakçıtepc: Bandırma-Edincik'in Erdek çıkışında, doğalyükselti üzerindcIıöyük. Orta Kalkolitik'den ilk Tunç çağı başına kadarsürekli yerleşilmiş, Ayrıca 2. bin <strong>ve</strong> daha yeni parçalar da var. Yol, yapılar<strong>ve</strong> teraslama çok tahrip etmiş.G 7/7 Hamamtepe. Bandırma-Ulukır köyünün 3 km kuzeybatısında,Gönen-Biga yolunun 300m doğusunda, Şapçıdere-Gönen deresi çatağınınhemen güneyinde, koni kısmı yeni dağıtılmış höyük ; ilk Tunç Çağı başınaait tabakalar sürülerek açığa çıkmış.İ 5/ i Çalköy Kale: Yenice-Çalköy'ün 100 m güneyinde, Kaletepe sırtınınüzerinde Helenistik döneme ait büyükçe bir kale <strong>ve</strong> yerleşme yeriİ 5/4 Göllerçeşme: Yenice-Davutköy'ün 1 km güneydoğusunda, Davutköy-Bektenyolunun 200 m güneyinde, sırtta çok tahrip edilmiş Heleııistikdöneme ait kutsal alan, nekropol <strong>ve</strong> üç tümülüs,İ 6/8 Issızcuma: Yenice-Çakırobaköyünün 750 m kadar güneyinde,köy yolunun iki yanında, terkedilmiş eski bir ahşap cami, Osmanlı mezarhğı<strong>ve</strong> anıtsalağaçlar.İ 6/17 Demırören Mezarlığı<strong>ve</strong> i 6/18 Örenler Mevkii: Yenice-Nevruzköyün 3 km kadar kuzeyinde, Nevruz-Bekten yolunun iki yanında geniş biralanda. Gencer Çeşme yakınında eski bir Osmanlı mezarlığı <strong>ve</strong> antik mimariparçalar, sırtta ören yeri <strong>ve</strong> çok sayıda maden cürufu mevcuttur. Aynıyerde küçük bir doğalcam yatağı bulunmakta.H 6 / 12 Asarlık Kale: Yenice'nin 14 km kuzeyinde, Sofular ile Karadoruköyleri arasmdaki yüksek tepede, Helenistik bir kale ile etekde 8 tümülüs,H 5/6 Altıkulaç kalesi <strong>ve</strong> H 5/7 Kozalan Mevkii: Çan-Altıkulaç köyününüzerindeki tepede, ilk Tunç Çağı'ndan Helenistik döneme kadargelen bir yerleşme, köyün yanındaki Bağdatdere boyunda antik bir yol ile20 tümülüs, 500 m kuzeydoğuda Kazalan Mevkiinde Arkaik Çağ kutsalalanı ile 3 tümülüs, Hemen hemen tümü ile düzeltilmiş <strong>ve</strong> içinden kanalgeçmiş.348


il7/5 Ilöyüktepe: Gönen-Bestancıköy 2 km batısıııda, Gönen çayı'nahakim sırtta özellikle Arkaik <strong>ve</strong> Klasik döneme ait büyük bir yerleşme,tahrip olmuş tümülüs <strong>ve</strong> düzeltilmiş bir Kalkolitik Tunç çağ höyüğününartığı.G 7/ 1-3 Kaletepe <strong>ve</strong> Yalı Mevkü: Bandırma-Çirkirıçavuş köyünün 1km doğusunda, kıyıda kale, eteğinde yeni tahrip olmuş bir tümülüs <strong>ve</strong> yoltarafından kes'lmiş bir İlk Tunç çağ höyüğü,G 7/8 Gü<strong>ve</strong>rcinli Köprii: Gönen-Ulukır köyünün4 km kuzeyinde, Bigayoluuun hemen doğusunda, Gönen çayı üzerinde 5 büyük, 5 orta boy gözüolan köprü yıkıııtısı <strong>ve</strong> antik yol kalıntısı,G 7/ 6 Hırsızhan: Bandırma-Havuçça köyünün kuzeyinde, Biga yolnüzerinde, kesmetaş kaplamalı kervansaray yıkıntısı.1989 Yılı Araştırmalarının Topln SonuçlarıÇanakkale-Balıkesir bölgesinde, önceki yıllarda saptadıklarımızla birlikte,Paleo!itik Çağ'ın başından Orta Çağ'ın sonuna kadar belgelediğimizbuluntu yeri, yerleşme <strong>ve</strong> diğer kalıntıların sayısı 400'ü geçmiştir; buradasonuçları özet olarak bile <strong>ve</strong>rmemiz olanaksız olduğundan, önemli gördüğümüzbirkaç konuya dikkati çekmekle yetineceğiz.Çan ile Yenice çevresindeki dağlık bölge, özellikle Orta Paleolitik Çağbuluntu yerleriuin zenginliği ile dikkati çekecek niteliktedir; KuzeybatıAnadolu'nun Paleolitik dönemi ile ilgili bilgilerimizin yok denecek kadaraz olduğu göz önüne alınırsa, ileride bu bölgede, bu kouunun uzmanlarıtarafından yapılacak daha yoğun bir araştırmanın çok önemli sonuç <strong>ve</strong>receğindenkuşkumuz yoktur. Ancak 1989 araştırmalarımn en önemli sonucu,bölgenin daha önceleri hiç bilinmeyen Neolitik-Kalkolitik kültürlerini yansıtanyerleşme yerlerinin, gerek sayı, gerekse malzeme türleri açısından gösterdiğizenginliktir. Musluçeşme (Aksakal), Çalca (Çan) <strong>ve</strong> Yılanlık Mevkii(Gönen) Ege ıle İç Anadolu arasındaki önemli bir boşluğu, "İlk Tanmcıtoplulukların" bu bölgede ortaya çıkışını yansıtan yerleşme yerleridir; TaraççıMevkii (Gönen)'de Yarımburgaz 4 kültürünün Kuzeybatı Anadolu'yayayıldığını gösteren ilk buluntu yeridir. Bu yerleşmelerin yanı sıra Gönen,Edincik <strong>ve</strong> Manyas çevresinde saptadığımız höyükler, bu bölge ile ilgili olarakönceden bildiklerimizin ne deuli yanlış <strong>ve</strong> eksik olduğunu ortaya koymuştur.Bundan bir kaç yıl önceki raporlarımızda Trakya-Marmara bölgelerindekitahribatın gelecek i O yıl içinde bölgenin tüm kültür varlığını yok ede-349


ceğini ısrarla belirtmiştik. Maalesef, tahribatın hızı tahminlerimizi de aşmış<strong>ve</strong> bazı önemli bölgelerimiz kültür tarihinden daha şimdiden tümü ile silmiştır.Bölgede arkeolojik kazı olmadığından, nelerin yok olduğunu bilemiyoruz,ancak Marmara Bölgesi'nin Anadolu-Ege-Balkanlar arasındakikritik konumuna bakıp, yok olup gidenlerin kültür tarihi açısından çok önemli olduğunu söyleyebiliyoruz.Bu yıl gezdiğimiz bölgelerde "sağlam" durumda tek bir yerleşme kalmadığınıüzülerek söyleyebiliriz. Bölgenin zaten alçak olan höyük, tümülüs<strong>ve</strong> düz yerleşmelerinin büyük bir kısmı, tarım alarıını düzeltmek için grayderya da kepçe ile kazılmış <strong>ve</strong> dolguları çevreye serilmiş durumdadır. Bunlaragöre "iyi" durumda diyebileceğimiz höyükler de ya teraslanmış, yada derin sürülme nedeniyle erime sürecine girmiş durumdadır. Bölgede dahaönceki yıllarda izine rastlanmayan Neolitik-Kalkolitik çağ buluntularınmbu yıl birdenbire <strong>ve</strong> bololarak ortaya çıkması, yüzeyaraştırmasıyöntemlerimizingelişmesinden değil, tahrip olan höyüklerin derinlerinde kilitlenınişolan eski tabakaların açığa çıkmasından kaynaklanmaktadır. Nitekim,Taraççı, Hamamtepe, Karaağaçlık höyükleri ters-yüz edilmiş durıımdadır.Edincik-Bardaktepe, Tütüncüyolu, Pazarköy-Üyücek, Yalı Mevkii höyükleriyol tarafından kesilmiş, teraslama ile oyulmuş <strong>ve</strong> üstleri de düzletilmiştir.Bu yılki arazi çalışmalarımızda, tümülüs, höyük gibi her hangi birbelirti görmediğimiz bölgelerde, yüzeyaraştırmaları için yeni bir yöntemgeliştirerek, köylülere "Burada dağıtılmış höyük nerede var?" diye sormayabaşladık <strong>ve</strong> maalesef, bir çok yeri de bu şekilde bulduk. Kuşkusuz; pekçok yer de hiç iz bırakmadan yok olmuştur; çünkü bizim bulduklarımız son1-2 yıl içinde dağıtılmış olanlardır. Bir höyüğün dağıtılmasının üzerinden2-3 yıl geçtikten sonra, yüzeyde o höyükde hangi devirlerin olduğunu gösterecekkadar bile çanak parçası bulmanın olanaksız olduğunu daha öncekideneyimlerimiz bize öğretmiştir.Son yılların tahribatından etkilenen yalnızca tarihöncesi döneminhöyükleri, Antik çağın ören yerleri <strong>ve</strong> tümülüsleri değildir. Yakııı geçmişimizeait Osmanlı mezarlıkları bile ortadan kalkmak üzeredir. Çan-Karakocamezarlığı örneğinde olduğu gibi, sanat değeri yüksek <strong>ve</strong> o bölgenin geçmişiniyansıtan bir mezarlık, köyün futbol sahasına yer açmak için sökülmüş,bazı taşlar da yapılarda kullanılmıştır. Osmanlı dönemine ait mezarlık<strong>ve</strong> camiler dışındaki her türlü iz, zaten daha önce yok edilmiş olduğuiçin, bölge, geçmişi olmayan yeni bir toprak durumuna dönüşmektedir. Sonarta kalanlardan camiler mütahit eli ile, onarım adı altında yeni yapılnuşçirkin binalara dönüşmekte, mezarlık1ar da, giderek ortadan kalkmakta,böylece biz de korumaya değecek hiç birşeyi olmayan yepyeni bir topraklarasahip olmaktayız,350


2- TOPTEPE KURTARMA KAZISIKuzey Marmara kıyı bölgesinin en önemli <strong>ve</strong> büyük höyüklerirıden birioları <strong>ve</strong> Tekirdağ il sınırı içinde bulunan Toptepe Höyüğü, 1988-89 yıllarındatatil siteleri yapılırken hemen hemen tümü ile tahrip edilmiş, höyüğün sonkalan kısmının kurtarılması için, Tekirdağ Müzesi adına tarafumzdan, kendiolanaklanmızla bir kurtanna kazısı yapılmıştır.i) Toptepe'nin Konnmu, Tanımı <strong>ve</strong> İlk ÇalışmalarHöyük, Marmara EreğIisi'nin 4 km kadar batısında, Tekirdağ asfaltının300 m kadar güneyinde, Marmara denizine doğru çıkıntı yapan, yaklaşık70x 70 m'lik kayalık küçük bir burnun üzerindedir. Ancak tepeninbir bölümünün deniz tarafından aşındırılmış olduğu da belli olmaktadır.Höyük konisirıdeki tahribattarı önceki arkeolojik dolgu kahnlığı 10- i2 mkadardır.Toptepe Höyüğü ilk olarak 1966 yılında yayma geçmişi, 1974 yılındansonra hemen her yıl ekibimiz tarafından ziyaret edilmiş <strong>ve</strong> yüzey buluntularıçeşitli <strong>ve</strong>silelerle yayınlanmış, höyüğün tescili için de bir dosya hazırlanarakilgili yerlere teslim edilmiştir. Önceki yıllarda yapmış olduğumuz yüzeytoplamalarına göre, Toptepe'de tahribattan önce var olan kültür katlarışunlardır:1- Osmanh-Bizans döneminde önemsiz bir yerleşme <strong>ve</strong> yarınıada dışındaküçük bir ayazma mevcut,2- Helenistik-Arkaik Çağ. Bu dönemde yerleşmenin çok büyüdüğü,yarınıadamn dışına taştığı <strong>ve</strong> çevre sırtlarıkapladığı anlaşılmaktadır.3- İlk Tunç Çağ, eski yüzey buluntuları özellikle Kumtepe lb <strong>ve</strong> Treya1 dönemine ait çok önemli <strong>ve</strong> büyük bir yerleşmenin varhğınıgöstermektedir. Her ne kadar French olası bazı parçalardan söz etmekteise de bizim yüzey buluntularımız arasında Troya l'den dahasonraya tarihlenecek parçalar yoktur.2) Höyüğün TahribiYukarıda belirtildiği gibi hemen her yıl, Prehistorya öğrencilerinin araziuygulama çalışmaları için Toptepe Höyüğü'ne gidilirken, 1988 yılında,çeşitli nedenlerden bu iş yapılmamış, 1989 yıh Nisan ayı ortalarında gidildiğinde,12 m lik höyüğün yerinde 3 kath bir gazino binasının bulunduğu,(1) D. FRENCH, "Recent Archaeological Research in Turkey: Toptepe", Anatolian Studies,XVI, 1966, s. 49-52.351


geriye yalnızca 3 m yükseklikte, 60 ın-Iik ada gibi bir parçanın kaldığı, arkeolojikdolgn toprağının çevredeki evlerin temellerine döküldüğü, höyükçevresinde 36 bin metrekarelik alanı kaplayan Helenistik yerleşmenin yerini100 kadar yazlık e<strong>ve</strong> bıraktığı, ayazmanm yerinde de büyük bir yüzmehavnzu bulunduğu dehşetle görülmüştür. Aynı günlerde gazetelerde, buradakitatil sitesinin reklamı olarak, höyüğün tahrip edilmiş dururndaki birhava fotoğrafı yayınlanmıştır (Resim: 2).Höyükten arta kalan küçük alanın yan kesitinde, bölgeden daha öncehiç tanımadığımız bir kültüre ait çanak çömlek parçaları dökülmekte, yanıkbüyük bir katman da görülmekteydi, Sitedeki inşaattan, arta kalan parçayıkazı yapılıncaya kadar dokunulmayacağı sözü almamız üzerine, alelacelekurtarma kazısı düzenlemek <strong>ve</strong> kazı izni alabilmek için harekete geçilmiştir.Toptepe'nin yok oluşu, bu bölgedeki tahribatın ne denli akıl almaz birboyuta vardığınınyeni bir kanıtıdır. 1979 yılında Marmara Denizi'nin kuzeykıyıları boyunca saptadığımız 20 höyükten geriye 2 tane höyük kalmıştır ki,bunlar da her an yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır <strong>ve</strong> belki de bu yazıbasılıncayakadar geçen sürede yok olup gideceklerdir. Trakya'nın iç kesimlerindede bir önceki yıl saptadığıınız yerleşme yerlerinden yarısının ertesiyıl yeniden gidildiğinde ortadan kalktığmı, her yıl üzüntü ile izlemekteyiz,3) 1989 Yılı Kurtarma KazısıÖnceden planlanmamış bir kazıya, i<strong>ve</strong>di olarak başlarıması bir çok sorunuda beraberinde getirmiş, ancak başta öğrencilerimizolmak üzere meslektaşlarımızınöz<strong>ve</strong>rili davranış <strong>ve</strong> yardımları,ıı Haziran tarihinden itibaren1 ay süre ile aralıksız kazı yapma olanağını sağlamıştır. Parasal olanakların,kazı malzemesi <strong>ve</strong> uzman bir ekibin, 1 hafta gibi kısa bir süredeortaya çıkması, meslektaşlar arasındaki dayanışmanın en güzel örneğinisergileıniştir. Yardım <strong>ve</strong> katkılarının ötesinde, manen bizi yüreklendirenArkeoloji <strong>ve</strong> Sanat Dergisi yönetmeni N. Başgelen'e, Dr. J. Roodenberg ileDr. J. Seeher <strong>ve</strong> Prof. Dr. R. Duru'ya, Sayın M. Önsipahioğlu'na, TürkiyeTuring <strong>ve</strong> Otomobil Kurumu'na, tatil günlerini Toptepe'de fiilen çalışarakgeçiren Yarımburgaz ekibi ile, en sıkışık zamanımızda çizim için elemanlarınıTroya kazısından gönderen Prof. M. Korfman'a çok şey borçluyuz.Burada, çalışmaımza büyük bir anlayış <strong>ve</strong> esneklik ile katılan, Müzelerile Üni<strong>ve</strong>rsite arasında ornek olacak nitelikte bir işbirliği kuran, o zamankiTekirdağ Müze Müdürü, Sayın Şakire Erkanlı'yı rahmet <strong>ve</strong> şükran ileanarız. Tekirdağ Müzesi elemanlarına <strong>ve</strong> Songül Erdoğan'a da teşekkürborçluyuz.352


Kazının başarısındaki en büyük pay, kuşkusuz,. kurtarma kazısınıngerekliliğine inanarak, sınavların arasında her türlü· güçlüğü göğüsleyip,işçi tutma olanağınuzın olmadığı bu kazıda, işçiden fazla toprak aktaranöğrencilerimize aittir. Kazıya gönüllü olarak katılan çok sayıdaki öğrencininyam sıra, sürekli ekibimiz Kerem İnanç ile Zafer Görür'ün arazi yönetimlerialtında, Necmi Karul, Adnan Baysal, Nurcan Yalman, AyşegülErgene, Bekir Gürdil, Alurıet Demirtaş, Kemal Adatepe, Rüstem Aslan,Hakan Toğul'dan oluşmuş, arazi çizimleri Sinan Kılıç, Kerem İnanç, araziölçümleri Aslı Özdoğan, fotoğraf Ahmet Boratav, buluntu çizimleri BengüKıhçbeyli tarafından gerçekleştirilmiştir. Kazıya fiili ekip üysi olarak katılanRestoratör Yüksel Dede, buluntuların onarımını da üstlenmiştir. 1986Yarunburgaz kazılarından sonra Toptepe'de de, Türkiye arkeolojisindeöğrencilere gü<strong>ve</strong>nerek büyük işlerin yapılabileceğini kamtlayan ekibin tümüyelerine tekrar teşekkür ederim.1990 yılında, elimizdeki olanaklar ile mevcut kesit boyunca i x 5 m likP Açması, bunun hemen gerisinde 5x 5 m lik A açması ile 4 x 2,5 m <strong>ve</strong> 3 x 4m lik B <strong>ve</strong> C açmaları olmak üzere toplam 52 m 2 lik bir alan açılabilmiş i im uzunluğundaki kesitin tüm yüzü de sıyrılmıştır. P açmasında 3,5 m deana kayaya kadar inilmiş, A açması 2 m, B açması 2,5 m derinliğe kadarkazılmış, C açması ise 85 cm inildikten sonra terk edilmiştir. Böylelikle top'lam olarak l l S m 2 toprak aktarılmış <strong>ve</strong> Toptepe'nin arta kalanının önemlibir bölümü kurtarılmıştır.4) TabakalarımaYukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği gibi, kazıyabaşladığımızda höyükkonisinin büyük bir bölümü ortadan kalkmış durumdaydı; kazı öncesi tümüile kalkan tabakaların kalınlığmı tam olarak bilme olanağından yoksunuz,ancak bunun 8 m den az olınadığı <strong>ve</strong> 10-12 m civarında olduğu söylenebilir.Tahribattan önceki yüzey buluntuları höyük konisinin büyük bir kısmınınTroya ı- Kumtepe Ib dönemine ait olduğunu açıkça göstermektedir. Bu durumda,kazıya kronolojik yerini bilrnediğimiz, ancak İlk Tunç Çağı'nınçok altmda bir düzlemden başladığımızı söyleyebiliriz. Tahribattan önceyüzeyde çok bololan Troya ı türü çanak çömlek parçalarına tahribat artığıdolguda hiç rastlanmaması, kazıya başladığımız düzlemdeki çukurlardada bu malın görülmemesi, İlk Tunç Çağı'nın çok altında olduğumuzu kamtlamaktadır.Grayderin paletleri tarafından çiğııenerek karıştırılan döküntütoprağının altında, anakayaya kadar olan 3.80 cmkalınlığındaki dolguda14 tabaka izlenmiştir. Arkeolojik dolguların değişen niteliğine göre bunları4 evrede toplayabiliriz. Buluntular üzerindeki çalışma halen devam etmek-353


tedir, ancak, aşağıda daha ayrıntılı olarak belirtileceği gibi, çanak çömlekdaha farklı bir gelişim süreci göstermektedir. Arkeolojik katmanlara göreToptepe evreleri şu şekilde özetlenebilir:<strong>1.</strong> Evre (O tabakası): Bu evre höyüğün tahrip olan katlarından inen çoksayıda çukur ile temsil edilmektedir. Çukurlarda bulunan çanak çömlekde, daha eskı evrelerden tümü ile farklı özellikler göstermektedir. Çukurlarmbelirleyici özelliği de<strong>ve</strong>tüyü, siyah renkli, özenli yapılmış ince mallardır.Bu mal türünün kap biçimleri arasında küresel gövdeli <strong>ve</strong> içe dönükağızlı kaseler çoğunluktadır. Diğer kap biçimleri arasında küçük boyunluçömlekler dikkati çeker. Çukur buluntuları arasında açkı <strong>ve</strong> beyazboya bezemeli parçalar da vardır.Bu evrenin çanak çömleği ana çizgileri ile Kumtepe la- Ileşiktepe buluntutopluluğu ile benzerlik gösterir. Bu tarihlerneye aykırı düşen üç parçabulunmuştur: Karanova III türü mahmuzlu bir kulp, Karanova I-II türükutu ayağı <strong>ve</strong> gene aynı döneme ait olabilecek, siyah üzerine beyaz boyalıbir parça. Ancak her üç parçanın da bir karışma sonucu bu dolgularda bulunduğukanısındayız. Çukurlarda Kumtepe Ib <strong>ve</strong> Troya I türü çanak parçalarınahiç rastlanmaması, Kumtepe Ia-Beşiktepe kültürünün tarihlemesiniyeniden gözden geçirmemiz gerekli olduğunu göstermektedir. Kanımızcabunların Orta Kalkolitik Çağ sonları ya da Son Kalkolitik Çağ başlarınakoymak <strong>ve</strong> Kumtepe I b dönemi ile aralarında bir boşluk olduğunudüşünmek daha doğru olacaktır.2. Evre (1-4. tabakalar)<strong>1.</strong> Tabaka: grayder paleti tarafından çok karıştırılınış dolgu2. Tabaka: Çukurlar tarafından çok tahrip olmuş, yer yer kesilmiş,eğimli toprak katmanları ile, altı tane söbe biçimli, sert açkılı tabanlı büyükocak ya da fırın kalıntısı.3. Tabaka: Mimari kalıntı <strong>ve</strong>rmeyen, kalınlığı 5-70 cm arasında değişen<strong>ve</strong> bazıları hemen hemen yalnızca deniz kabuğu kırıklarından oluşan çoksayıda katman. Bu katınanlar, kazı alanı dışındaki bir yerden denize doğrueğimli olduğu için, esas yerleşmenin açmalarmuz dışında kaldığını düşünebiliriz.4. Tabaka: Daha çok 3. tabakanın midyeli katmanları ile 5. tabakadakibüyük yapının tavan molozu arasında bir geçiş katmanı niteliğindedir.Genelolarak 2. evre içınde yapı kalıntılarına rastlanmamış olması,dolgunun büyük bır kısmını deniz kabuğu akıntılarmın oluşturması, esas354


yerleşmenin kazı alanı dışında kaldığını <strong>ve</strong> olasılıkla Toptepe'nin belirlibir süre mevsimlik olarak, su ürünlerinden yararlanmak istiyen topluluklartarafından kullanıldığını düşündürmektedir.2. Evrede esas olarak üç mal türü görülür: "mika astarlı mal", "donukyüzeyli mal" <strong>ve</strong> "yüzeyi kabalaştırılmış mal". Her üç mal türü daha öncekievrelerden sürüp gelmektedir, ancak 3 <strong>ve</strong> 4. evreler ile 2. evre arasındakiesas fark mal türlerinin oranlarının değişmesidir. Bu mal türlerinden "mikaastarlı" olanı evrenin sonunda daha bol iken, alt tabakalara doğru sayıcagiderek azalır. Bu mal türünün belirgin özelliği kurşunimsi yüzey rengi,donuk açkısı, omurgalı gövdeli, uzun yüksek boyunlu <strong>ve</strong> tek kulplu testilerdir.Bu mal türünde bezeme olarak daha çok dalgalı çizgilerden oluşanince çizi bezeme görülür. Donuk yüzeyli malların ilginç kap biçimleri arasındapencereli yüksek kaide ya da meyvalıklar vardır. Sayısalolarak alttabakalara doğru çoğalan kaba yüzeyli mallar, Toptepe çanak çömleğininen ilginç kaplarını oluşturur: bunların genellikle iç yüzeyleri açkılı, bunakarşılık dış yüzeyleri açkısızdır. Dış yüzeye özellikle kaba bir görünüm <strong>ve</strong>rilmekistendiği anlaşılmaktadır. Bazen el ile ıslak kilin kazınması ile dalgalıbir görünüm <strong>ve</strong>rilmiş, bazen sivri uçlu bir alet ile yüzey rastgele çizilmiş,bazen tırnak ile baskı yapılmış, bazen de kil akıtılarak düzensiz, kaba çıkmtılaroluşturulmuştur,Ender olarak üzeri parmak baskılı kabartma bantlarda kullanılmıştır. Kap biçimleri daha çok basit, küresel gövdeli <strong>ve</strong> darağızlı çömleklerdir.2. Evrenin tarihlendirilmesi oldukça güçtür, mika astarlı mallarda görülenyüksek boyunlu <strong>ve</strong> tek kulplu çizgiler Vince B-C geçiş dönemini, yüzeyikaba mallar ise Karanovo III-IV arasını hatırlatmaktadır. Malzemeüzerindeki çalışmalarımızı bitirinceye kadar kesin bir değerlendirme yapmamaeğilimindeyiz, ancak, şimdilik Toptepe'nin bu evresinin Yarnnburgaz3- Vesselinovo kültürlerinden yeni, Meriç küıtürlerinden eski olduğunusöylemekle yetineceğiz.3. Evre (5-7 Tabaka)5. Tabaka: Bu evre hemen hemen tümü ile kazı alanı içine giren, birkaç kere yenilenip onarıldıktan sonra 5. tabakada geçirdiği yangmdan sonraterk edilen büyük yapı ile belirlenir. Bu yapının son evresi tümü ile kazılmış,6. <strong>ve</strong> 7. tabakadaki eski evreleri ancak kesitteki P açmasından izlenmiştir.Yapı, iç boyutları 7,5 X 3,10 cm kadar olan dikdörtgen biçimli genişbir oda ile buna güney tarafından ekli, ikinci <strong>ve</strong> daha küçük bir odadan oluşur.Yapının duvarları Neolitik dönemde Balkanlarda çok yaygın olan bir355


yöntemle yapılmıştır, duvarların geçeceği yere önce 30 cm derinliğinde birhendek kazılmış, duvarların ana direk dizisi bunun içine yerleştirildiktensonra hendek ile direklerin arası sarı renkli kerpiç toprağı ile doldurulmuştur.Mekanın en batı ucunda söbe biçimli, kubbeli bir fırın, bunun önündebir kül çukuru, kuzey duvara bitişik olarak da platform gibi yükseltilmişbir işIik vardır. Mekanın doğusu esas odadan küçük bir eşik <strong>ve</strong> bölme ileayrılmıştır. Taban killi bir toprak ile sert olarak sıvanmıştır. Yıkıntı molozuarasında boyalı bazı parçaların bulunması, hiç değilse duvarların bazı yerlerindebezeme olduğunu göstermektedir.·Odanın en ilginç <strong>ve</strong> önemli buluntusu, mekanın orta bir yerinde, kuzeyduvarın yakınında <strong>ve</strong> işliğin bitişiğinde, yana devrilmiş olarak bulunan,insan biçimli büyük kaptır. Bol bitkisel katkılı, pişmemiş kerpiç toprağındanyapılmış olan bu kabın gövdesini dört konik ayak taşımaktadır. Yaklaşıkolarak 85 cm yüksekliğindeki kabın gövdesi, üstte yataylaşarak boyunkısmını oluşturmakta, bunun da üzerinde silindirik biçimli <strong>ve</strong> hafif söbeınsibaşbulunmaktadır.bükülınüş durum­Kabın ön yüzünde iki küçük göğüs <strong>ve</strong> göğüsün altınadaki kol <strong>ve</strong> eller kabartma olarak belirtilmiştir. Baş kısmında da gözler,burun <strong>ve</strong> delikli kulaklar gene kabartma olarak işlenmiştir. Kabın arka kısmıdışında tüm yüzeyi kalın kırmızı boya ile bezerımiştir. Bezekler omuzdan<strong>ve</strong>rev iki bant askı ile tutturulmuş, alt kısım saçaklı geniş, etekli bir giysiyibelirtmektedir. Ele kadar kol kısmını da kavrayan bu giysi, yatay bantlararasına yerleştirilmiş üçgen <strong>ve</strong> sarmal bezekler ile bezenmiştir. Kabınomuz kısımlarında, gene kırmızı boya ile dalgalı saçlar betimlenıniştir.Yapının tahribine neden olan yangın sırasında bu büyük kap yana doğrudevrilmiştir. Kabın altında çok özenle yapılmış, yüksek boyunlu <strong>ve</strong> geneinsan yüzü bezekli bir başka kaba ait parçalar da bulunmuştur. Bu gurubunhemen doğusunda çok geniş bir alan yayılmış büyük <strong>ve</strong> kaba birdepo kapı batıda fırın çevresinde de yığııı halinde yanmış tahıl bulunmuştur.6- 7. Tabaka: Yapının eski evresine ait kalıııtılardan oluşur. 7. tabakayapısı da yangın ile tahrip olmuştur.3. evre çanak çömleği 2. evreden çok farklı değildir; mikalı mallarınsayısı azalmış, meyvalık biçimi kaideli kaplar ortadan kalkmış, buna karşılıkkaba malların oranı <strong>ve</strong> çeşıdı belirgin bir biçimde artmıştır. Bu bakımdan3. evreyi de aynı kültür dönemi içinde düşünme eğilimindeyiz. Çanak çömleğin<strong>ve</strong> özellikle kaba malların, Tisza kültürünün ilk dönemleri ile yakıııbenzerlik göstermesi bu görüşümüzü destekler.356


Toptepe insan biçimli kabı da, her bakımdan Orta Tuna heykellerine-,özellikle Vesztô-Magor ile Kökônydomb'da bulunmuş olan, Klasik Tiszaevresine tarihlenen örneklere benzemektedir. Macaristan heykelleri ileToptepe heykeli arasındaki en önemli fark. Macaristan örneklerinde çizibezek ile belirtilen ayrıntıların Toptepe'de boya ile yapılmış olmasıdır.Bu evreye ait elimizde iki C 14 tarihi vardır": G.Ö. 6155±4ü <strong>ve</strong> 6ü95±4ü 4olan bu tarihler de Tisza kültürünün tarihleri ile uyuşmaktadır. Toptepe 3.evre buluntuları Balkan <strong>ve</strong> Orta Avrupa kültürleri ile Anadolu arasında,çok tartışılmış olan ilişki sorununa yeni bir boyut getirmektedir. Toptepemalzemesinin incelenmesi bitirıldiğinde, bu ilişkinin niteliği çok daha belirginolarak anlaşılacaktır. Tisza kültürüne çok benzeyen buluntularınMarmara kıyılarında görülmesi bile, bu konuda ileri sürülen görüşlerintümünü değiştirecek niteliktedir <strong>ve</strong> kanımızca Orta Anadolu ile Avrupakültürleri arasındaki ilişkileri de yeniden ele almamız gerekecektir. Toptepebuluntu topluluğunun ikinci önemi Yarımburgaz <strong>ve</strong> Ilıpınar kazılarındaeksik olan bir kültür evresinin bulunmuş olmasıdır.4. Evre (8. <strong>ve</strong> daha eski tabakalar): 5. tabaka yapısı kaldırılamadığıiçin, daha eski olan katmanlar çok sınırlı bir alanda açılabilmiştir. Ancak,doğuya doğru dik bir eğimle yükselen 8. tabakanın, 3. tabaka gibi çok kalın<strong>ve</strong> yoğun deniz kabuklarından oluştuğu anlaşılmaktadır. Genelolarakçanak çömlekte her hangi bir değişim izlenmemiştir.SonuçToptepe kazılarının, bölgenin kültür tarihine, Anadolu ile Balkanlararasındaki kültür ilişkilerine olan katkısı açıktır; ancak bize göre en önemlisonuç, Toptepe Höyüğü'nün tahribinden ahnamız gerekli olan derstir. Tümüile rast1antılar dizisi sonucu olarak höyüğe son anda müdahale etmemiz,ülkemizde varlığı daha önceden hiç bilinmeyen bir kültürü <strong>ve</strong> bu kültürünyaygın olarak biliudiği Orta Avrupa'daki yüm örneklerinden çok dahagörkemli bir heykeli <strong>ve</strong>rmiştir. Yalnızca Toptepe örneğine bakarak, her gün,hiç bir belgelerne yapılmadan tahrip olup giden höyüklerde, düz yerleşmelerdeneleri yitirdiğimizi düşünmemiz gerekir. Daha doğrusu ülkemizin çokbilinen tarihöncesi kültürlerine ait neleri yitirdiğimizibile bilemediğimizi...(2) Macaristan, Tisza heykelleri ile ilgili toplu bilgi <strong>ve</strong> kaynakça için bakınız: P. RACZKY,The Late Neolithic of the Tisza Region, Szolnok, 1987.(3) Örneklerin Heidelberg laboratuvarında analizini sağlayan M. KORFMANN'a teşekkürborçluyuz.(4) Toptepe'den elimizdeki üçüncü C 14 tarihi 4. tabakadandır: G.Ö.641O±180.357


~00QMAF!AAd.


Resim: 2a- Yeni dağıtılmış bir Antik çağ Kntsal Alanı: Çan Kozalan Mevkii (H SmResim: 2b- Yanlmış birhöyük: BandırmaYalı Mevkii (G 7/3)Resim: 2c- Sürülerek Erimiş bir höyük : Manyas Tepetar!a (H 9/1)359


~.. ,di " ~.. /7~t--ı'cm ~m1352, \,, ,gr. , ',, 131,9 \ i, ,/".S)' , ,1351 i i1322 \ \\ ,rO "'"...'~. i.'".... 11,ÜJ/J\'1350-, r71937cm\, \Resim: 3- Çanakkaie - Bandırma Bölgesi Neolitik - lik Kalkolitik çağ Çanak Çömleği1311,360


LA cm131<strong>1.</strong>~~,!\:?>30cm1303 -:, ,-,-///, ,1301, ,\,,,\rrr-:11336 //1331 ıÔı\, \\sl i 132716cm[u cm10 cmif: ıl:"'"=~_=_.ı'.mResim: 4- Çanakkale - Bandırma Bölgesi Neolitik -Lik Kalkolitik Çağ ÇarıakÇömleği361


4cmr ,, r13171326""1320590~.•... -..t..•~.•.'l•..rS!.···.···.


l::J fO............,,,1361l:,2ı. cm~~~" 1325 ~:,713-,c-21cm,,IBomjr ~ "m" ',':>'\~ /1332lı i i1310 ' / i " i \i 132ı.24cm~1347702lt..5cm , L, ,,"'30cm' ;/:"''i''" ''; I--..J:.ı.',' ..-. ;.


~~"~-~~:'-,.,':~'."'-23 cm709729 668Resim: 7- Çanakkale - Bandırma Bölgesi - İlk.Tunç Çağ Çanak Çömleği364


19cm"696728"'"~, ,, ,, ,698Resim: 8- Çanakkale - Bandırma Bölgesi - İlk Tunç Çağ Çanak Çömleği365


16cm,",14cmVII/$//i/!I///J--,i i,6B1D'<strong>1.</strong>'<strong>1.</strong> 723rr:--, ,,7"WZ1L7LZZ2ı'Cm.~ ---, , ,136313421339, -,1340,, ,, ,', ,Resim: 9- Çanakkale - Bandırma Bölgesi Tunç Çağ Çanak Çömleği366


, ~-~r\i ......· (~f,i \... (~\, "',.."'"., , ,...! ......,..".._i·,..-· ...·..·,·i .•.L ıoJ14 U 1 h • . ,'_ \ ..,,,;1, i"ı""'· ''''''',,''Aı ~MARMARA gÖL~ESI-NEOLITIK/ILK KALKOLITiK DÖNEMMARMARA REGION-NEOt.lTHIC TO EARLY CHALCOLlTHIC PERIOD+ il~~:K':I~=Lg:a~~~~~~~~E~i~~~ls6F1idRlEP':MAU/WARE I:J,VAAtMIIJRGAı '-JılA~I/WJıAE_"-HASL.IDERl/ToPTEIIE "'ALil WUE cı Aı:.t.ÇU ''''LTlh MALIi WARED Acıau clCERI OTHER lIURI'IISHED WAAE1l&C't'Ai.I/EARlY PAINTEO011" +-==--Qr,"iT:"P~'~ _........~~i~Tw.., a>Resim: ıo~~K 6/2 +


~~.­," ;'... """c,368


• t" '\,- "" '"., "'--_.,~~,.~..... /'~,~"..-.•.~'MARMARA BÖLGESi 2.BiN SONUIl.BiN BA51MARMARA REGION LATE 2nd to EARLY "tMILL./lıMEGALiTiK ANITLARıN (OOLMEN v,b.) OAGILlMIII DISTRIBUTION OF MEGALlTHIC MONUMENTS (DOLMEN ET()• jp BASKI,OLUK VE YUMRUCUKLU MALFLUTEn,KNOBBED AND (OROED WARE... mOYA VI MALLARı VE GRi MALTROY VI WARES AND 6RAY WARE~ DIGER MALLAROTHER WARES~wQd,.1/•+ ...++,(>'.,... ............ ......t::::::S .........~f~rwm Resim: 12


~Resim: 13a- Toptepe Höyüğü 1987, batıdanResim: 13b-Toptepe Höyüğü 1989, batıdan370


Resim: 14a- Toptepe Höyüğü 1987, kuzeydenResim: 14b- Toptepe Höyüğü 1989, havadan. Eski höyük alanı <strong>ve</strong> kazı yapılan yer371


Resim: 15a- Toptepe, Büyük Kesit <strong>ve</strong> -P açmasıResim: 15b- Toptepe, Kazı alanı genel görünüm, höyüğün üzerindeki gazinodan372


Resim: 16a- Toptepe, 5. tabaka y.apısı, batıdanResim: 16b- Toptepe, 5. tabaka yapısı <strong>ve</strong> insan biçimli kab


374Resim: 17- Toptepe, 5. tabaka yapısında bulunan insan biçimli kabın ön görünümü


....:30203021~Bem ',.. 3019U::::.ı~mR'm' 18- Toptepe,esı .1989 kazısı tüm kaplan375


TARSUS-DONUKTAŞ KAZISI 1989Nezahat HAYDUR*Kazı, Eylül ayında yapılmış, 16 işçi ile çalısılmtştır'. Anıtlar <strong>ve</strong> MüzelerGenel Müdürlüğü ile tü, Araştırma Fonu'nun sağladığı olanaklarlagerçekleştirilen kazı, Türkiye Turing <strong>ve</strong> Otomobil Kurumu'nca da destek­Ienmiştir. Her üç kuruluşa <strong>ve</strong> Tarsus Belediyesi ile kazı ekibinin konaklamasınısağlayan Sümerbank Boya Fabrikası müdürüne içten teşekkürlerimisunmayı görev bilirim,Çalışmalar 3 yerde yürütülmüştür. Sella içindeki açmada (f 3-4), tapınağıngüneydoğu duvarına paralel uzanan Roma betonunun E bloğuönündeki bitiminin sellanın ortasına bakan yüzü ortaya çıkarılmıştır (Plan1 <strong>ve</strong> 2 Resim: 1 <strong>ve</strong> 2) <strong>ve</strong> güneybatıdaki açıklıktan betonun altına girmeyeçalışılmıştır. Yüksekliğin ancak 0,90 ın (Resim: 3) oluşu <strong>ve</strong> yoğun kireçtaşıbloklarla, toprak dolgu nedeniyle güçlükle 7 m ilerlenebilmiştir. Ele geçenbüyük <strong>ve</strong> küçükbaş evcil hayvan kemiklerinin- dışında önemli buluntu elegeçmemiştir. Bu nedenle, daha önce katakomb olabileceğini düşündüğümüzbeton yapı hakkında kesin bir yargıya varamıyoruz.Sella dışında, kuzeybatıda, rampa yanında yanyana açılan 7 açmada,anıtsal merdi<strong>ve</strong>nin korkuluğuna ait kireçtaşı bloklarla yine aynı malzemedenkrepis blokları ortaya çıkarılmıştır (Plan: 1 <strong>ve</strong> 3, Kesit: 1, Resim: 4-8).Taşların büyük bölümü alınmış olduğundan blokların kodları farklıdır.Burada fabrikanııı yaptığı tahribat çok büyük olup, fabrika atıkları içinyapılmış kanal nedeniyle betonlara rastlanmıştır (Resim: 8).(") Prof. Dr. Nezahat BAYDUR, Akatlar. Yeşilbağ Sitesi 1/6, 80631 Etiler/İSTANBUL.(1) Kazı ekibi bilimsel başkanlığım altında, Nezih Başgelen, Nuriye Karayaka <strong>ve</strong> Hasan Kap­Ian'dan oluşmuştur. Kazıya İçel Müzesi'ni temsilen Güler Gürkan katılmıştır. ÇizimlertT.D. Mimarlık Bölümü'nden Sariye Arslan <strong>ve</strong> Özdemir Korkmaz tarafından yapılmıştır.Adı geçenlerin tümüne yürekten teşekkür ederim.(2) Kemlklerin tanısı için Gü<strong>ve</strong>n Arsebük'e teşekkür ederim.377


i nolu açmada rastladığımız insitu 2 basamak (Plan: 3, Resim: 9 <strong>ve</strong> 10),yapının planının aydınlauması açısından önemli ipucu <strong>ve</strong>rmiştir. Basamaklarınyüksekliği 0.58 m, genişliği 0.30 m dir. 9.96 m koddaki bloklar üzerinde3. basamağın izi görüıebilmektedir. Anıtsal merdi<strong>ve</strong>nin korkuluk duvarından8.40 m uzaklıktaki 2. basamakdan sonra 17 basamak daha olduğu düşünüldüğünde,(17 x 0.30 =) 5. LO m ileride -0- koduna, yani mevcut konglomeraduvarların yüksekliğine ulaşılmakta <strong>ve</strong> (8.40-5.10 =) 3.30 m genişliğindebir stylobat kalmaktadır. Tapınağın 43 molan mevcut genişliğine(2x 3.30 =) 6.60 m eklendiğinde, genişlik 49.60 m yi bulmaktadır. Anıtsalmerdi<strong>ve</strong>nin bitiminden başlayarak 102 m olan uzunluğa da 3.30 m lik stylobatgenişliğini eklediğimizde toplam uzunluk 105.30 m'ye ulaşmaktadır.Kazıda ele geçen sütun kasnakları parçalarından sütunların. çapının yaklaşık2 m olduğu anlaşılmaktadırô. Bu çaptaki sütunlardan, sella duvarınıneksenine <strong>ve</strong> stylobat köşelerine birer sütun yerleştirildiğinde, sütunlar arasıuzaklık yaklaşık 5.20 ın olmakta <strong>ve</strong> bu hesapla tapınağın LO x 21 sütunlıibir peripteras olduğu ortaya çıkmaktadır. Ancak, uzun cephelerdekisütunlar arası uzaklık, dar cephedekilerden biraz daha az olmalıdır",Sellayı çevreleyen konglomera duvarların üstünde, çatı yüksekliğine kadarkireçtaşı bloklardan yapılmış duvar olduğu düşünülmelidir.Krepisin oturduğu konglomera tabanda kod i <strong>1.</strong>57 m dir. 1985 yılındayapının güneydoğu duvarı dışındaki açınada da ayın kod saptanmıştır.Tapınağın cephesinde, rampanın bitiminde kod 7.65 m olduğundan arada(1<strong>1.</strong>57-7.65 =) 3.92 m fark vardır. Bu durumda rampadan sonra da merdi<strong>ve</strong>nindevam ettiği anlaşılmaktadır. Önümüzdeki kazı mevsiminde, krcpidomanındar <strong>ve</strong> uzun cephelerinin kesişme noktasını <strong>ve</strong> anıtsal merdi<strong>ve</strong>ninbitimini saptayabilmek amacına yönelik çalışmalar yapılacaktır.Yapının güneydoğusundaki tarlada yapılan kazıda da stylobat bloklarına<strong>ve</strong> yukarıdan düşme, mermerden, kaba işlenmiş sütün <strong>ve</strong> çatı bloklarınarastlanmıştır (Plan: 1 <strong>ve</strong> 3, Resim: 11 <strong>ve</strong> 12).Geçen yılki bildirimizde tapmağın Konuııodus zamanına tarihlenebi­1eceğini belirtmiştik. Nitekim Tarsus'da darbedilmiş Kornınodus sikkelerinde,2. neokori ile ilgili olarak LO sütunlu bir tapınak cephesi görülmektedir(Resim: 13). Kommodus'un 190'dan sonra kendisini Herakles ileözdeşleştirdiği <strong>ve</strong> Herakles'in Tarsus'da "ktistes" kabul edildiği göz önünealındığında, bu anıtsal tapınağın Kommodus kültü için yapılan <strong>ve</strong> sikke(3) Nitekim Koldewey (Anomia. Arch.Beitr. Carl Rcberts Erinnerung, 1890. 184, Fig.7) darampa üzerinde gördüğü bir stylobat blokundaki kavisden, kaide çapının 2.09 ın oldugunuhesaplarmştır.(4) Krşz. R. Koldewey, a.g.e., ı83.378


üzerinde de betimlenen 2. neokori tapınağı olduğunu kabul etmek sanırızyanlış olmayacaktır.1989 yılındaki çalışmalarımızin son günlerinde açmalardan birinde(No. VI) ele geçen tek bir harf parçası>, bir ( rı ) (Resim: 14)-tapmakyazıtma ait olabilecek büyüklüktedir- yazıtııı bulunabileceğiumudunu doğurmuştur. Bu gerçekleştiği takdirde, tapınağın sahibinin kim olduğu konusu.kesin olarak aydınlanabilecektir. Ele geçen mimari bezeme parçalarının(Resim: 15-17) üslupları da tarihlememizi destekleyici niteliktedirs,Küçük buluntular: 25 tanesi toplu olarak ele geçen 33 bronz sikkeden,üzerinde Zeus betimi bulunan 2 Tarsus darbı dışındakiler çeşitli darphanelerdedarbedilmiş Geç Roma çağı sikkeleri olup, Valerianus 11, Büyük Konstantin,oğulları Konstantius, Konstantin <strong>ve</strong> Krispusilc Maximianus, Likinius,Maxentius <strong>ve</strong> Valens gibi imparatorlara aittir. Kandillerden (14 adet)çoğu daha önceki yıllarda bulduğumuz kandillere benzemekte olup GeçRoma çağı kandilleridir (Resim: 18-20). Bunların dışında Roma çağı'naait keramik, pişmiş topraktan, Frig kasketli bir figürin başı (Attis?)7 (Resim:21) ile etüdlük nitelikte mask parçaları <strong>ve</strong> kollar <strong>ve</strong> üzerinde kadınbaşı betimi bulunan kabartma parçası bulunmuştur. Tarsus-GözlükuleRoma katı buluntuları ile aralarında büyük benzerlik vardır.Anıtın çevresi gecekondular <strong>ve</strong> bir fabrikaya ait yapılarla kuşatılmıştır;bu nedenle çalışmalar güçlükle yürütülebilmektedir. Ancak, İ.T.D.'den birgrup öğretim üyesinin hazırladığı Tarsus imar projesi içinde, bizim görüşümüzde alınarak, bu yapıların kaldırılması kararlaştırılmıştır <strong>ve</strong> projegerçekleştirildiğinde anıt kurtanlmış olacaktır.(5) Müzeye götürdüğümüz küçük parçalar arasında Nezih Başgelen tarafından farkedilrrıiştir,kendisine teşekkür ederim.(6) Krşz, A,M. Mansel, Side 1978 50 vd., res. 44: 103, res. 9; 174, res. 190.(7) Krşz. H. Goldman, Tarsus1,368, no. 483 <strong>ve</strong> 488; F. wlrıter, Die Typen der f'igurlichenTerraketten II. 372, no. 5, 7, 10; 373, no. 6e.379


:\~ ..,t~ıi~ ị:0~j~LO!!! tiIi~~\~i ii i~ ...~~z\ OL,,\il,i ~. •380


..ıı"OCN.KTAŞ TAR9JS CE'IW:llIIIiIlPLAN Ö' tISOPliln: 2, ._-,ı.. .. --I r.o ı: ... i:, .!":l: ~. IT ~ .'~ L-"ı...MI .. ".. ""ı;::;'it." ...+_._~ -'",':


TARSUS OOIlUKTA$' msı--ı- " ı_.,~_:a~~~--- "_";"._-"'----i..... _TLö • ftlKesit: 1382


Resim: 3383


Resim: 4Resim: 5384


Resim: 6385


Resim: 8 Resim: 9Resim: 10386


Resim: IIResim: 12387


Resim :13Resim :14Resim: 15388


Resim: 17Resim: 18389


Resim: 19 Resim: 20Resim; 21390


DARA-ANASTASlüPüLISMetin AHUNBAY"Dara-Anastasiopolis, t.s. 507 yılında Roma İmparatoru Anastasius'un(491-518) iradesi ile <strong>ve</strong> Sassani tehlikesine karşıİmparatorluğun doğusmırını koruyucu düzenleme stratejisi içinde kurulmuş bir "garrıizonşehir"dir. Kurucusu İmparator Anastasius'un adını taşımaktadır. Daha eskitarihi karanlıktır; kuruluş aşamasında yerinde ancak köy niteliğinde birküçük yerleşme bulunduğu anlaşılmaktadır. Bir anda kurulmuş oiınasıylaMimarlık <strong>ve</strong> Şehireilik Tarihine, "citee creee" örneklerinden birini sunmaktadır.Erken İslam döneminden sonrasına ilişkin bilgilerimiz azalmaktadır;Ibn Battuta (14. yy.) geldiğinde şehir harap <strong>ve</strong> terkedilmiştir, gezginin kendisiharabenin dışmdaki bir köyde konaklamıştır. Muhtemelen şehir, İslamdöneminde bölgedeki askeri işlevini kaybettiktensonra sönmüş olmalıdır.Dara-Anastasiopolis, "Roma İmparatorluğu'nun Doğu Sınırı"ııı savunanmiliter karakterdeki şehirlerin <strong>ve</strong> askeri "kastel'tlerin oluşturduğu"limes" zincirinin içinde yer almaktaydı, İmparator Traian'dan (tS. 93-117)beri geliştirilen doğu limes'i, Geç Antik dönemde, büyüyen Sassani saldırılarmakarşı, Doğu Anadolu platosu ile Kuzey Mezopotamya düzlüğününara kesitinde eski yerleşmeler (Amida-Diyarbakır; Edessa-Urfa;Karrhae-Harran) yeniden tahkim edilirken yeni "kaste!"ler de kurulmaktaydı.İmparator Anastasius'un bölgedeki <strong>ve</strong> Kuzey Suriye'deki yoğun inşaatfaaliyeti süreci içine bu bağlamda Dara şehrinin de kuruluşu düşmüş buluıunaktadır.Yeni garnizon-şehir, Roma <strong>ve</strong> Sassani teritoriyumları arasındadevamlı el değiştiren Nisibis (Nusaybin) <strong>ve</strong> platonun güçlü koruyucularındanAmida(Diyarbakır) arasındaki önemli bir gediği kapatmakla görevliydi.Kentin yerinin seçilişinde stratejik düşünceler yanında yakından geçen,suyu zengin birderenin varlığı da belirleyici olmuştur. Su yatağı bugün şehrinortasından akmaktadır. Şehir kurulmadan önceki rnecrası' özdeş konum-(") Prof. Dr. Metin AHUNBAY, İTÜ Mimarlık Faküıtesi, -Mimarlık Tarihi Anabilim Dalı,iSTANBUL ..391


da mıdır, yoksa şehrin kuruluş süreci içinde şimdiki doğrultusuna mı yöneltildi,henüz bilinmemektedir. Dere yatağının iki tarafı hemen sertleşerekyükselmektedir. Yerleşmeye el<strong>ve</strong>rişli düzlük güney yarıdadır. Bunun da batısıhafifçe eğimlidir. Yerleşme içinde kuzey uç, en yüksek, çevreyi en iyigözleme imkanı olan bir noktadır. Bu tepenin arkası Mardin'in dağlık yöreleriylebirleşmektedir. Kentin deresi de bu dağlık bölgeden gelmekte, köyüniçinden geçerek ovada, güneye doğru uzaklaşmaktadır,Hem Klasik Arkeolojinin odak noktalarından olmaması, hem de bölgeniniklim koşulları, "sit"in bilimsel incelenmesini günümüze kadar erte­Ietmiştir, Bilimin Dara ile temasları, daha ziyade Doğu Anadolu arkeolojisininiyi tanıdığı bazı gezginlerin gözlemleri yoluyla olmuştur. Günümüzünulaşım imkanları, bireysel teması yoğunlaştırınıştır. 1986 yılından beriT.C. Kültür Bakanlığı, Dara "Sit" alarıını bilimsel çalışmalara açmış durumdadır.Bu şekilde antik Dara'da ilk kapsamlı çalışmalar başlatılmıştır. KazılarMardin Müzesi Müdürlüğü başkanlığında <strong>ve</strong> bizim bilimsel başkanlık<strong>ve</strong> sorumluluğurnuzda yürütülmektedir.Dara antik kenti, Mardin merkez ilçesinin 30 km güneydoğusunda,Mardin-Nusaybin karayolunun 9 km uzağında bulunan Oğuz Köyü mevkiindedir.2000 nüfuslu yeni yerleşme, bütünüyle antik kentin üstünde yer almaktadır.Son çeyrek yüzyılda tahribatın hızı artmıştır. Köyün fiziksel büyümeihtiyacı ile "sit alanı" yasakları çelişki içindedir.Sit alanının bundan önce yapılmış sağlıklı ölçümlere dayalı hiç bir planıyoktur. Eldeki Tapu-kadastro planı ise arkeolojik anlamda değildir. Bu sebeptenkazı çalışmalarımız, öncelikle antik kentin çerçe<strong>ve</strong>sinin, yani surlarınıntespitine yönelmiştir. Bu amaçla, kentin çevresini hakim kesimlerdesaran 40 noktalı bir poligon ağı kurulmuş <strong>ve</strong> bundan sonraki bütün ölçümleriçin baz oluşturulmuştur. 1988 <strong>ve</strong> 1989 yılları kazı çalışmaları sürecindekentin tahkimat zincirinin 3 / 4'ü topografik koordinat ağırnıza bağlanmış,1/ 1000 plana işlenmiş <strong>ve</strong> kazılar sonucunda burçların tespit edilebilen noktalarıi / 200 ölçeğinde çizilmiştir (Plan: 1).Kazı <strong>ve</strong> tespit çalışmaları, kentin kuzeybatısından, gözlemlenebilerı ı.burçtan başlatılmış <strong>ve</strong> saat yönü tersinde yürütülmüştür. Burçların az sayıdakisi"ayakta" denilebilecek durumdadır (no. 11-14) fakat uğradıkları tahribatınderecesi büyüktür. No. 1-3, 10, 16 toprak seviyesi üzerinde tanını1anabilıııektedir,fakat yeterli kavranabilmeleri kazı yoluyla olmuştur. No 14kazı imkanı tanımamıştır. No. 15 <strong>ve</strong> 24 ancak az sayıdaki noktalarıyla koordinatlarabağlanabilmiştir. Burç 4, 9, 17-23 tamamen kazılarla kazanılmıştır(Plan: 2). No. 5 <strong>ve</strong> 6 ancak anakayanın eğrisel biçimlendirihnesinde yan-392


sımaktadır; duvar Örgüsü bütünüyle kayıptır. No. S'in yeri belJidir, fakatortaya koymuş­kazılar, duvar dokusunun çok derinlere kadar yok edildiğinitur.Burç 4, no. 1-3'ten sonra arazinin yükseldiği bir noktadadır. Dörtgenplanı (Resim: i), Dara'da az sayıda uygulama bulmuştur (no. ıo, Il, 15).İç mekanında eğriselliğin hakim olduğu kısmen görülmüştür. Gene eğriselplanlı (Resim: 2) bir önsur duvarı bu kesimin ilginç ayrıntılarmdandır. No.9, çokgen planıyla (Resim: 3) Dara'da ünik bir uygulamadır. İç mekankonturunun tespit çalışmaları başarısız olmuştur. No. 12<strong>ve</strong> 13 arasında OğuzDeresi'nin kentten çıkışı bulunmaktadır. Suyun geçişi bu noktada, sur bedenduvarındaki küçük kemerli açıklıklarla düzenlenıniştir. Burçlar ise bu zayıfnoktayı savunmaya almaktadır. No. 13 burçlar arasında en iyi korunmuşalanıdır; alt kat bütün örtüsüyle <strong>ve</strong> duvarlarıyla sağlamdır, fakat dış konturubozuktur (Plan: 3). Burada da tespit edilen eğrisel önsur duvarı kentinikinci bir savunma zincirine sahip olduğunu bir daha belgelemektedir. No.15, dörtgen planlı, büyük bir yapıdır. Konut olarak kullanıldığından, içölçüleri alınamamıştır. Yapım tekniği, bu burcun bir geç dönem yenileınesiolduğunu kanıtlamaktadır. No. 20-21 ara açıklığının küçük olması, buradabir kazı yapılmasını teşvik etmiş, sonuçta kentin kapılarından biri ortayaçıkmıştır. Kapı yan duvarlarından sadece kuzeydekisi iki taş blokla korunmuştur(Resim: 4). Kapı geçici döşemesi, kesme taş levhalarla kaplanmıştır.Geçit genişliği belli değildir. (Köy araçlarınm üzerinden geçmesi, taş döşemeninkazı <strong>ve</strong> belgeleme sonrasmda gene örtülmesini gerektirmiştir), No. 24de bir Orta çağ yenilemesi olarak nitelenebilmektedir. Çokgen bir planı vardır.Tahribat derecesi, burç dış cidarında ancak ölçü imkanı sağlıyacak çalışmayaizin <strong>ve</strong>rmiştir.Surlar no. 24'ten sonra keskin bir açıyla yön değiştirmektedir. TakibedenBurç 25 <strong>ve</strong> 26'da çalışma yapılmamıştır. Burçlar, no. 26 sonrasmdakaybolmaktadır; beden duvarları ise küçük kalıntılar halinde bir süre dahadevam etmekte, sonra sürekliliği <strong>ve</strong> bütünlüğü kaybolarak karmaşıkleşmaktadır.Farklı dönem yenilemelerini de içeren bu kesimin kazısı <strong>ve</strong> kağıtüstünde belgelenmesi yeni mevsimin çalışma hedeflerindendir.teşekkürÇalışmalarımızdaederiz.bize sürekli destek olan Mardin Müzesi yetkililerine393


LO 11 1 _ -13Pliin : 1394


DARA ANASTASIOPOLlSŞEHIR SURLARıKULE 23Olçek: 1/200R610<strong>ve</strong>: M. AhtlnbayPH,n : 2Resim: 1395


Resim: 2Resim: 3396


- -Do\RA ANASTASIOPOlISŞEHIR SURLARıKULE 13


VE DOMUZTEPE1989 VE 1990 DÖNEM ÇALIŞMALARIKARATEPE-ASLANTAŞHalet ÇAMBEL*Akın AKSOYJoann FREEDMehmet Akif IŞINJeremy ROSSITERAdana ili, Kadirli ilçesi, Karatepe-Aslantaş <strong>ve</strong> Domuztepe çalışmaları1989 mali yılında, 15.8.1989-26.2.1990 tarihleri arasında sürdürüldü. 1990mali yılında ise, ı.ıo.1990'da başlatılan çalışmalar, bu raporun baskıya <strong>ve</strong>rildiğisırada henüz sürdürülmektedir. Bu dönemlerde, restorasyon <strong>ve</strong> kazıişleri ötesinde, Karatepe-Aslantaş Açık Hava Müzesi <strong>ve</strong> bunun mütemmimiDomuztepe örenyerinin kuruluş, idame, ikmal inşaat, alt yapı tesislerininyeniden canlandırılması, çevre düzenlenmesi <strong>ve</strong> koruma altına alınması ilekoruma <strong>ve</strong> bakım işleri <strong>ve</strong> sorumlu personel ile ilgili sorunlarla uğraşmakgerekti.Çalışmalar esas olarak 1989'da Kültür Bakanlığı Kültür <strong>ve</strong> TabiatVarlıklarıKoruma Başkanlığı, 1990'da Anıtlar <strong>ve</strong> Müzeler Genel Müdürlüğü'ncesağlanan olanaklar, her iki dönemde T.T.K. mn desteği, 1989'da TürkiyeTuring <strong>ve</strong> Otomobil Kurumu'nun katkısı <strong>ve</strong> STFA'mni yardımları,1990'da Hacı Ömer Sabancı Vakf'ırurı- yardımları sayesinde gerçekleştirilebildi.Kendilerine ayrı ayrı teşekkür borçluyuz.(*) Prof. Dr. Halet ÇAMBEL, Birinci-Cad. 212, 80820 Arnavutköy / ISTANBUL.Akın AKSOY, Uhlandstr. 11, 7414 Lichtenstein (Treifelberg), ALMANYA.Joann FREED, Wilfried Laurier Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Waterloo, Ontario, KANADA.Mehmet Akif IŞIN, Tekirdağ Müzesi Müdürü. TEKİRDAG.Dr. Jeremy ROSSITER. Alberta Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Edmonton, Alberta, KANADA.(i) Sorunu içtenlikle benimseyen aziz dostum merhum Şevket Kaya'ya, büyük bir anlayışlaçözümleyen Sn. Sezai Türkeş'e <strong>ve</strong> ülke arkeolojlsine her zamanki gibi gönülden eğilen Sn.Kemal Kurdaş'a teşekkürü zevkli bir borç biliriz.(2) Yıllardan beri çözümlenemeyen bazı sorunlarımızın çözümüne yardım eden <strong>ve</strong> bunlarınçözümünü büyük bir anlayış ile sağlayan Sn. Hacı Sabancı'ya gönülden teşekkür ederiz.399


Çalışmalarımızı destekleyen bütün kurum <strong>ve</strong> kişilere minnettarız. Müzelercamiasından Karatepe-Aslantaş Açık Hava Müzesi'ni 1989'da bizzatgelip gezen günün Genel Müdürü olmak şartiyla, Genel Müdür Yardımcılarına,Kazı. <strong>ve</strong> Müzeler Dairesi Başkanlığı'na <strong>ve</strong> Şube Müdürleri'ne, İnşaat<strong>ve</strong> Restorasyon Dairesi <strong>ve</strong> Mali İşler Dairesi Başkanlıkları'na, Adana MüzeMüdürü'ne. Adana Taşınmaz Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ileAnıtlar <strong>ve</strong> Rölö<strong>ve</strong> Müdür <strong>ve</strong> mensuplarına, her türlü sorunda yardımcı olduklarındandolayı müteşekkiriz,Prof. Dr. Halet Çambel başkanlığındaki kazı <strong>ve</strong> restorasyon ekibi 1989<strong>ve</strong> 1990'da Bakanlık uzmanı, Adana Müzesi Müdür Yardımcısı, halen TarsusMüzesi araştırıcısı arkeolog Kadir Yanık, Domuztepe kazısını yönetenSinop (1989) halen Tekirdağ (1990) Müzesi Müdürü Mehmet Akif Işın,1989'da Kanada, Edmonton, Alberta üni<strong>ve</strong>rsitesinden Latin Dil <strong>ve</strong> KültürüÖğretim üyesi Dr. Jeremy J. Rossiter, gene Kanada, Ontario, Wilfried LaurierÜni<strong>ve</strong>rsitesi'nden Son Roma çağı çanak çömlek uzmanı Dr. Joann Z.Freeds, doktora öğrencileri Angela Kalinowski, Arkeolog Hakan Toğul,bir kısım mimar! çizim yapan Arkeolog Erhan Bıçakçı, restorasyon işlerindebaşrestoratör- Arkeolog Akın Aksoy, Restoratör-arkeolog Yüksel Dede,bir ara gelip küçük buluntu <strong>ve</strong> çanak çömlek çizimlerini yapan arkeologBengü Kılıçbeyli'den; 1990'da Restoratör-Arkeolog Yüksel Dede, ArkeologNilgün Özbaşaran <strong>ve</strong> Hakan Togul, öğrenci Necmi Karul, <strong>ve</strong> Y. MimarJames E. Knudstad'dan oluşuyordu. Öz<strong>ve</strong>rili çalışmaları sayesinde bu ikidönem çok <strong>ve</strong>rımli oldu, hepsine ayrı ayrı teşekkür borçluyuz.i. KARATEPE-ASLANTAŞAÇIK HAVA MüZESİNİN KURULŞU,İDAMESİ VE GELİşTİRİLMESİ İŞLERİA- Altyapı Tesisleri, Koruyucu Persouel, Çevre Sorunları1957'de açılan, daha sonra ıslah edilerek TCK ağına alınmış bulunanKadirli-Karatepe-Aslantaş stabilize yolu, 4.5 km'lik içme suyu isale hattı,PTT'ye bağlı <strong>ve</strong> şehirlerarası bağlantılı telefon hattı <strong>ve</strong> PTT acentalığı, gü<strong>ve</strong>nilirbekçileri <strong>ve</strong> sorumlu memuru bulunan Karatepe-Aslantaş Açık HavaMüzesi'nde. Aslantaş barajının yapımı <strong>ve</strong> genel erozyon ile ilgili olarak 30yıl gerilenrniş, bu tesislerin hepsi birden çökmüş ya da yok olmuş, personelelden çıkmış, Müzenin varlığı tehlikeye girmişti.(3) Roma çağı zeytinyağı üretimi <strong>ve</strong> S011 Roma çağı çanak çömleği konusunda uzman olan buekibin bizlere katılmasını Domuztepe buluntularına. özel bir ilgi duyan AnamnrhafiriProf. Dr. James Russere borçluyuz.400


Yol, içme suyu isale hattı ile telefon hattının baraj yapımı nedeniylezorunlu güzergah değişimi sırasında, bunların hepsi, bazı nedenlerle yok olmuş,Müze, Milli Park tesisleri <strong>ve</strong> köy uzun bir süre yolsuz, susuz <strong>ve</strong> telefonsuzkalmıştı.Bunun yaııı sıra, gözlenen genel erozyon meyanında, müze personelindede büyük bir çöküntü <strong>ve</strong> yozlaşma meydana gelmiş. Müzenin bakım <strong>ve</strong>korunmasından bizzat sorumlu kadronun bu çöküşü, 40 yıllık bir çalışmasonunda meydana gelen bu eserin toptan yok olma tehlikesine yol açmıştı.Eseri bu çöküşten kurtarmak, altyapı tesislerini yeniden meydana getirtebilmekiçin, tek bir ay (temmuz 1989) ara ile, Eylül 1988'den 1990 Şubatsonlarına kadar 17 ay süre ile, işlerin takibi için Adana <strong>ve</strong> Ankara'ya gidişlerdışında, Karatepe-Aslantaş'ta bizzat uğraşmak gerekti.Adana'ya 1989'da gelişinden kısa bir süre sonra Karatepe-AslantaşAçık Hava Müzesi'ni görrneğe gelen Adana Valisi Sn. Recep Birsin Özensorunlarımızı çözümlemedeki feraseti, takipçiliği <strong>ve</strong> kararlılığı ile en zormese1elerimizi halletmesini bildi.Açık Hava Müzesi'ne yeniden gü<strong>ve</strong>nilir personel atanmasını mümkünhale getiren Kültür BakanlığıPersonel Dairesi Başkaııı Sn. Mnstafa Akalın<strong>ve</strong> Kadirli İlk Öğretim Müdürü Sn. Sinan Kılıç'a, yardımlarını esirgemeyenAdana Orman Başmüdürü Sn. Sinan Kılıç'a, yardımlarını esirgemeyenAdana Orman Başmüdürü Sn. Durmnş Uğur'a <strong>ve</strong> Kazan Orman İşletmeMüdürü Sn. Halil Gökpınar'a, mevcut personelin yeniden kontrol altmaalınmasını sağlayan Adana Müzesi Müdürü Sn. Selahattin Asım'a teşekkürborçluyuz. Ancak, "adama iş" değil, "işe adam" atanmasınınhemen hemenolanaksız hale geldiği günümüz koşullarında, yetkili yeni personel atanmasmdakesin sonuç alınması ancak Sn. Vali Recep Birsen Özen'in müdahalesisayesinde mümkün olmuştur'. Onun yardımı olmasa idi, Açık HavaMüzesi'nin idamesini sağlayan yeni bir kadro oluşturulamazdı.Bütün işlerimizde Adana Vali yardımcısı Sn. Ali Özel'in yardımlarınıunutamayız, İlçe çapında Kadirli kaymakamı Sn. Mehmet Mızrak <strong>ve</strong> dahasonra kaymakam <strong>ve</strong>kili Sn. A. Selam Bayram ile Düziçi Kaymakamı Sn.Mehmet Yılmaz sorunlarımızı çözmekte daima faal roloynadılar. Hepsineayrı ayrı teşekkür ederiz.Altyapı tesislerinin yeniden canlandırılması işlerini Kadirli eczacilanndandostumuz Sn. Dursun Paksoyaracılığıile Adana Millet<strong>ve</strong>kili Sn. Ledin(4) Bu meyanda yıllardan beri istenen fakat bir türlü çözülemeyen, Domuztepe'ye kadrolu birbekçi atanması da sağlanabildi.401


Barlas'ın yakın ilgi <strong>ve</strong> fiiIl yardımları, TCK Genel Müdürü Sn. Atalay Coşkunoğlu,TCK 5. Bölge Müdürü Sn. Ali Ağaoğlu, Yapım Şefi Sn. CemilKılıç <strong>ve</strong> arkadaşları, Dsİ Genel Müdürü Sn. Ferrulı Anık, Dsİ 6. BölgeMüdürü Yılmaz Yapıcı, özel <strong>ve</strong> sürekli ilgi <strong>ve</strong> yardımlarını esirgemeyenBölge Müdür Yardııncısı Hamit Özaslan, Dsİ 66. Şube Müdürü Adil Dal,Adana PTT Bölge Başmüdürü Nevzat Macit, Kadirli PTT Müdürü AhmetÇağdaş'a borçluyuz, hepsine ayrı ayrı teşekkür ederiz.Baraj sularının araya girmesiyle, Milli Park, Milli Eğitim <strong>ve</strong> Müzeyeait sosyal tesislerin oluşturduğu "site" nin terk edilmesi onun tahribine yolaçmıştı. Oysa, Antitoroslar, yüksek Maraş Dağları <strong>ve</strong> baraj gölüne bakan,üstün doğal bir konumu olan bu yerin kurtarılıp, eşsiz bir dinlenme <strong>ve</strong> sporalanı haline getirilerek, müze <strong>ve</strong> Milli Park'a gelen sayısız yerli <strong>ve</strong> yabancıziyaretçiye hizmet <strong>ve</strong>rmesi gereklidir.B- İkmal İnşaatı, Onarım İşleri1989'da bu işlerle ilgili ödeneklerin yurt çapında iptali nedeniyle, ancaken zorunlu <strong>ve</strong> acil bazı işler yapılabildi. Bu cümleden olarak, Açık HavaMüzesi arazisini çevreleyen koruyucu dikenli tel <strong>ve</strong> demir direklerin boyasıyenilenebiidi, bütün olanaklar zorlanarak Müze Memuru hizmet evininbekletilemeyen en acil onarım işleri yaptırılabildi.Ödeneksizlik nedeniyle 1989'da yapılamayan işlerin bir kısmı mevcutödenek sınırları içinde, ötedenberi olduğu şekilde "pür emanet" usulü ile199ü'da yapılabildi. Bu meyanda park yerinde otopark şaçağı, Domuztepe'de depo binası <strong>ve</strong> bekçi odası, kazı evi, müze memur hizmet evi, umumituvaletler, su <strong>ve</strong> elektrik tesisatı onarım işleri ile boya işleri sayılabilir. AdanaAnıtlar <strong>ve</strong> Rölö<strong>ve</strong> Müdürlüğü'nden Y. Mim. Erol Doğan bütün sorunlardafiili yardımda bulundu, kendisine teşekkürü zevkli bir borç biliriz.İşleri ağır hastalığına rağmen üstün bir görevanlayışı <strong>ve</strong> büyük bir öz<strong>ve</strong>riile yılmadan yürütüp sonuçlandıran Adana Anıtlar <strong>ve</strong> Rölö<strong>ve</strong> MüdürlüğüTeknisyeni Nurettin Doğru'ya çok şey borçluyuz.Bunların dışında, 1988'de ayağa kaldırılıp bir çinko çatı vasıtasiylekoruma altına alınan Fırtına Tanrısı (Baal/ Teşup) heykeli için Y. Mim.Turgut Canse<strong>ve</strong>r <strong>ve</strong> statik hesaplar açısından İnş. Müh, Niyazi Parlar tarafındanhazırlanan koruyucu saçak projesi gerçekleştirilebildi. Kendilerine,temel kazısı için kompresör tahsis eden Dsİ 6. Bölge Müdürlüğü ileACO <strong>ve</strong> 66. Şube Müdürlükleri'ne, döküm için vibratör tahsis eden Tekfenİmpresit O.G.'de Ayhan Sarıoğlu'na müteşekkiriz, Brüt beton saçak proje-402


isui uygulamak üzere gelen Nail-Çakırhan kalıp, dökÜJn,vibrasyon <strong>ve</strong>söküm işlerini bizzat yürüttü, Türkiyenin ilk başarılı brüt betonu (1957 i59) olan mimarlık dünyasmda ünlü Karatepe saçaklarına böylelikle bıryenisi daha eklendi.II. KARATEPE-ASLANTAŞRESTORASYON ÇALIŞMALARIA- Taş Eser Restorasyoııu (Akın Aksoy'un toplu raporundan, 1989)I. Kuzey KapıDüzenlenmesi 1988'de geniş ölçüde tamamlanmış olmakla birlikte,o dönernde bu kapıda elektrik cereyam olınadığı için, sağ yan odanın kapıaslanı alt çenesi gibi yapıştırılamayan <strong>ve</strong>ya sol yan oda kapı aslanı-göğüs<strong>ve</strong> omuz parçaları gibi yenileri, Çukurova A.Ş. ce sağlanan yeraltı elektriktesisatı sayesinde yerlerine yapıştırılabildi. Ayrıca, söz konusu sol yan odakapı aslanının yanına önceleri geçici olarak yerleştirilen kaide taşı kaldırıldı,yerine, buraya ait olduğu düşünülen <strong>ve</strong> parçalardan oluşturulup blok halinegetirilen Hu 7a sıra no. lu hiyeroglif yazıtlı kaide taşı yerleştirildi.2. Güııey Kapı (1989 da buraya ağırlık <strong>ve</strong>rildi)a) Parça bulunarak ortostatIarın tamamlaııması çalışmalarıBir yandan parçaları kırık kırığına otnrtma çalışmaları sürdürülürken,yerleri bulunanlar yerlerine, gerekirse pirinç çubuk takviyesiyle yapıştırıldı.Ayrıca, eskiden bulunup ta yapıştırılamamış, ya da, eskiden yapıştırılıp tayerlerinden boşanmış olanlar da yerlerine yapıştırıldı.Bu aramalar sonucunda daha önce tamamlanamayan ortostatlar genişölçüde tamamlanabildi <strong>ve</strong> daha önce varlığı bilinmeyen yeni ortostatlaror­Böylelikle:taya çıkarılabiidi.- Kapı girişinin sağındaki sfenksin alt i kaide kısmı <strong>ve</strong> pençe parçalarıile kanatlara ait iki büyük parça bulundu fakat aralar noksan olduğu içinhenüz yapıştırılamadı.- Birer boğa kabartmalı iki yarım ortostatın birbirininüstüne oturduğusaptandı, pirinç çubuk takviyeli sintolit ile yapıştırıldı, aradaki büyükboşluk harç (1 ölçü çimento, 1 ölçü koyu kül rengi elenmiş kum, 1 ölçübazalt mucuru) ile moloz taşçıklarla dolduruldu.- Birinde at araba, diğerinde dizginleri tutan arabacı bulunan iki ayrıbüyük ortostat parçasının, biribirine kırığı kırığına oturmamakla beraber,403


taşın dokusu, işçilik <strong>ve</strong> ölçülerin biribirine uygunluğu nedeniyle, birleştirilmelerinekarar <strong>ve</strong>rildi. Önce her iki parçanın Erhan Bıçakçı tarafından ölçekliçizimi yapıldı, parçaların nasİl oturacağı çizim üzerinde saptandıktansonra bunlar 16 mm'lik pirinç çubukla biribirine bağlandı, sintolitle yapıştırıldı,ayağa kaldırılabilmesi için eksik olan alt kısmına kalıp yapılarakharçla tamamlandı. Bu suretle Güney Kapıda atlı araba sahneleri (eksikleriylede olsa) 3 adedi buldu (Resim: 1).- Tanrı heykelinin arkasındaki alanda üzerinde gemi kabartması olduğuanlaşılan bir ortostata ait parçalar bulundu. Büyük olanlar stükolitile (1 ölçü stükolit, i ölçü ince elenmiş mermer tozu, acqua Meyer ile akıcıbir macun kıvamında karıştırılarak) küçükler ise, boylarına göre değişikçapta (8-16 mm) pirinç çubuklarla biribirlerine bağlanarak sintolitle yapıştırıldı.b) Noksan kaldelerin yerine yenilerinln hazırlanmasıSağ yan odanın her iki yanındaki kaidelerle sol taraftaki odanın iki yanındanbir çok kaide taşı yerli yerlerinde bulunamamıştı. Bunlardan bir kaçıetrafta bulunanlarla kapatılabildi, fakat gene de eksikler çoktu.1989 da Andırın Belediyesi vasıtasiyle getirtileri kaba yonu bazalt kaidetaşlarının ince yonu işleri bir değirmen taşı ustasına yaptırıldı. Bu arada,güney kapıya çıkış rampasının altındaki yamaçta bulunmuş olup; dikdörtgenprizma şeklinde <strong>ve</strong> uygun yükseklikteki bazalt taşı da kaide olarak kullanımaalındı, yan tarafı biraz yontularak, yerleştirildi.c) Kaide <strong>ve</strong> ortestatlarm yerlerine yerleştirilmesiGüney kapının sol yan odasında henüz takoz üzerinde duran ortostatlarıntakozları alındı, ortostatlarla kaideler arasına kurşun levhalar yerleştiriidi<strong>ve</strong> kurşunların gözükrnemesi için derzler harçla kapatıldı.İnce işçilikleri tamamlanan bazalt kaideler, altları harç (I ölçü çimento,3 ölçü elenmiş dere kumu) <strong>ve</strong> gereken yerler moloz bazalt kamalarla beslenerekyerlerine oturtuldu.Bundan sonra, geçen yıl <strong>ve</strong> bu yıl blok haline getirilen <strong>ve</strong> yerde yatanortostatların kaideler üzerine oturtulmasına geçildi. Bir çok nedenle, bu,büyük bir sorun oluşturuyordu. Aralarından bir çoğunun noksan olması,yanlarnun değişik açılarda ohnası nedeniyle, ortostatların biribirine bitişecek,yanaşacak şekilde oturtulması bu sorunların başında geliyordu. Bunuçözmek için, Erhan Bıçakçı tarafından her birinin, yan açılara özel öneın<strong>ve</strong>rilerek, i / LO ölçekte çizimi yapıldı <strong>ve</strong> bu çizimlerle.oyrıanarak bir yerleş-404


me planı geliştirildi, Noksanların çokluğu nedeniyle, yeniden oluşturulanlarınorijinal yerleri kesin olarak saptanamadığı bir çok halde, ziyaretçileraçısından görsel tercihlere öncelik <strong>ve</strong>rildi.Ortostatlar, kaide1erin altındaki harç donduktan sonra, bu plana göresaptanan yerlere otuıtuldu. Altları harçla tamamlanıp bloklaştırılmış olanlarhariç olmak üzere, diğerleri kaidelerinin üzerine, araya <strong>1.</strong>5 mm kalınlıktakurşun levhalar döşenerek yerleştirildi. Altları beton blok halinde olanlarkaidelere doğrudan doğruya oturtuldu. Fazla boşluklara kurşun döküldü(Resim: 2).Ortostatların biribirilerine yanaştırılamadıkları yerlerde alttaki boşluklarküçük kayrak ınoloz taşlar <strong>ve</strong> ince harçla dolduruldu. Daha sonrakurşun levhaların görünmemesi için derzler önden <strong>ve</strong> arkadan ince bir harçlakapatıldı.Orijinal yerleri saptanamayan <strong>ve</strong> parça noksanlığı yüzünden genişlikleribelli olmayan ortostatlar, ilerideki çalışmalarda eksik parçaları arayıp,bunları mümkün olduğu kadar tamamlamak üzere, geçici olarak yerleştirildi.Sonuçta Kuzey Kapı bir düzene girdiği gibi, güney kapının hem sağhem de sol yan odaları, kısmen geçici <strong>ve</strong> noksanlarla da olsa, göreli bir düzenegirmiş oldu (Resim: 3-4).B- Ortostatları tamamlama çalışmaları (1990)Bulunan parçaların hemen hepsi 1989'da yerlerine yapıştırılnuş olduğuiçin, bu dönemde Güney Kapıda yeniden parça bulma <strong>ve</strong> birleştirme işi,Restoratör-Arkeolog Yüksel Dede tarafından Nilgün Özbaşaran <strong>ve</strong> NecmiKarul yardımıylaele alındı. Çoğunluğu sağ yan odaya ait olmak üzere, dahaçok kabartmaların ön yüzeylerini tamamlayan bir dizi parça saptanabildi.Bu arada en önemli olay, Fırtına Tanrısı (Baal/ Teşup) heykeli için yapılacakkoruyucu çatının temeli deşilirken, kayalık zeminde toprak dolgulubir cepte, heykelin solomuzuna ait bir parça ile eller dahil iki kolunun bulunmasıoldu. Bu parçalar defineci çukuru olduğunu tahmin ettiğimiz bucebe, defme kazısı zamanmda girmiş olmalıdır.Başparmağı kırık olan sol el, yukarıya doğru incelerek (dipte 12 cm,kırık olan üst kısımda 8 cm çapında) uzanan, iki yanında düşey iki şeritşeklinde işleme izleri bulunan, mevcut kısını 9 cm boyunda silindirik bir çıkıntı,bir sap tutuyordu. Elin altına inmeyen bu sapın bir çifte baltaya aitolduğudüşünülebilir.405


Üstü düz, başparrnağı kırılmış olan sağ elin altmda, heykelin gövdesinekadar uzanan, fakat kırık olduğu için ne olduğu anlaşılaınayan bir çıkıntıvardı.Heykelin oturduğu kayalık zeminde bulunabilecek toprak dolgulu ceplerdearaştırmalara devam edilecektir.III. DOMUZTEPE RESTORASYON ÇALIŞMASIM. Ö. 9. yüzyıl çifte boğa kaidesinin, zamanında kopmuş olup ilk kazıdöneminden beri depomuzda saklanan sol tarafındaki boğa başı parçasılG rum'lik pirinç çubukla yerine oturtuldu. Sağ taraftaki boğanın kuyrukparçası ile kaidenin üst kısmından kopmuş bulunan <strong>ve</strong> son kazılarda bulunmuşolan parçalar da iki taraflı daha ince pirinç çubuk takviyesi ile yerlerineyapıştırıldı. Bütün bu işlerde sirıtolit yerine, stükolit, mermer tozu vc acquaMeyer karışımı kullanıldı (Resim: 5-G).iV. DOMUZTEPE'DE KARAÇALI MÜCADELESİMilli Park, sit alanı <strong>ve</strong> eski eser alanlarından kıl keçinin çıkarılmasındansonra, hel' tarafı alabildiğine saran karaçalı (Paliurus spina-eristi)'yakarşı 1988 de Tarı.ın Orman vc Köy İşleri Bakanlığı, Adana Zirai MücadeleEnstitüsü uzmanlannca Rouııdup (Bayer) <strong>ve</strong> Hedonal ile yapılan denemelerinancak sınırlı ölçüde etkili oldukları, görüldü. Tüm bitkileri değil, ancak karaçalıyıkontrol altına almak, yani seçici bir mücadele yapmak amaçlandığıiçin, denemeleri sürdürmek yoluna gitmek gerekti.V. DOMUZTEPE KAZıLARIA. Tepe Doğusundaki Diizliik (1989) (R.esim: 7-8)i. "Tiimsek" kazısı: 4G-51 no. LLL odalar (bu kazıyı yürüten MehmetAkif i şırı'in toplu raporundan)1988 kazı döneminde tarım tesisinin kuzeyinde, Ceyhan ırmağındanyukarıdaki düzlüğe doğru gelen kalın Demir Çağı duvarla ilişkisi olup olmadığınıanlamak için 43 -44 no. lu mekanların doğu duvarını oluşturankalın duvarın uzantısı araştırılmıştı. İki kalın duvarın birleştiği kesimdeP i Q -V i vı plankarelerinde tarım tesisi ilgili olabileceğini düşündüğümüzbir tüınsek yer almakta idi.Aralarında i m'lik geçitler bırakılan 4 x 8 m boyutunda 5 açmada, moloztaş yıkmtıları altında, tek sıradan oluşan, farklıboydaki taşlardan yapılmış,kuru taş duvar tekniğinde temeller bulundu. Bunlar 4G-51 no. ları10G


<strong>ve</strong>rilen <strong>ve</strong> 6 mekandan oluşan, yaklaşık olarak kuzeybatı-güneydoğuyönündekibüyük bir yapıya aittir. Batı kesimde yer alan 46-48 no. lu mekanlardaha geniş, 49-51 no. lu doğu yöndekiler daha dardı (Resim: 9).Yapının uzun süre kullamldığı <strong>ve</strong> tadilat gördüğü, duvarlardaki değişikuygulamalardan anlaşılmaktadır: örneğin 49-50 no. lu mekanların ara duvarınııısonradan örüldüğü anlaşıldı.Yapıda hiçbir taban izine rastlanmadı. Bu açıdan tabanlar ya daha yu­ya da ahşaptılar.karıda46 no. lu mekanın doğusunda, 48 no. lu mekanın kuzeyinde <strong>ve</strong> 50 ile51 no. lu mekanların arasında 3 kapı geçidi saptandı. Odaların içinde bolmiktarda Demir çağı, çok az sayıda Hellenistik <strong>ve</strong> Roma çağı çanak çörnleğibulundu. 46 <strong>ve</strong> 47 no. lu odaların batısında bulunan <strong>ve</strong> muhtemelenRoma çağı'na ait olan 2 sikke çok silik <strong>ve</strong> oksitli oldukları için tanımlanamadı.46 no. lu odada ayrıca bir Roma değirmen taş altlığı (meta) bulundu.Yamaçtan yukarıya doğru uzanan koca Demir çağı duvarnun güneyyanındaki bu binanın Demir çağı'na ait olup, daha sonra bazı değişikliklerleRomalılar tarafmdan kullanılmış olabileceği düşünülebilir.2. Tarım Tesisi (AE) Ana Binası (Dr. J. Rossiter'in toplu raporundan)Bu kazı Dr. Jeremy Rossiter yönetiminde, Hakan Togul <strong>ve</strong> AngelaKalinowski yardımı ile yapıldı.Amaç, binanın bozulmamış tabanıarı altmda stratigrafik bir araştırmaile, daha önceki yıllarda ortaya çıkarılan bu tarım tesisinin işlevsel niteliğini<strong>ve</strong> tarihlemesini daha büyük bir kesinliğe kavuşturulması, ayrıca, çevredeyapılacak yüzey ardştınnalan ile, onun, Ceyhan vadisinin bu kesimindekiRoma yerleşmesi içindeki yerinin belirlenmesi idi.a) Açma 1-38/ 39 no. lu odalar1986 da meydana çıkarılan kireç harçlı taş döşeme yeniden temizlendi,bozulmamış bu döşemenin altmda tarih <strong>ve</strong>recek buluntuların elde edilmesiumudu ile altına inildi, Döşeme sanıldığından çok daha kalın (50 cm) <strong>ve</strong>sağlamdı <strong>ve</strong> doğrudan doğruya ana kaya üzerine oturtulmuştu. Bu odanınhemen batısındaki <strong>ve</strong> daha önce ancak söz konusu döşeme seviyesine kadaraçılan 38 no. lu odaya geçildi <strong>ve</strong> burada ötekinden yaklaşık 25 cm dahaaşağıda olmak şartiyle, daha ince bir opns signinum döşeme bulundu. Döşemeninbatı <strong>ve</strong> güney yanlarmda, duvarın iç yüzünde harçlı bir taş seki ya daplatform vardı. Odanın ortasmda, doğudaki duvara bitişik olarak <strong>1.</strong>85m çap <strong>ve</strong> <strong>1.</strong>45 m derinlikte kocaman özenle yapılmış hazine ya da kuyu407


ulundu. Döşeme her yanda bu hazineye doğru meyilli idi. İçinden karmakarışıkduvar taşları (50 cm çapa kadar), kiremit, harç <strong>ve</strong> çanak çömlek parçalarıçıktı. Hazine özenle yapılmış, harçlı bir duvarla çevrilmiş, üst kısmıiçten sıvalı idi. İçersine inip çıkmak için iç duvarının kuzey yanına 2 taşbasamak oturtulmuştu, Dibinde, hemen hemen daire şeklinde <strong>ve</strong> 35 cm derinliktebir çukur vardı (Resim: 10-12).38/ 39 no. lu odalarda bulunan bu tesisin zeytinyağı üretimi ile ilgiliolduğunda" şüphe yoktur. Masere böylelikle iki mekanda yer almış olmalıidi: 13 no. lu odadakine benzer (Resim: 8) bir pres taşı> ile maserenin ağırezgi kolu <strong>ve</strong> etrafta bulunanlar türürıden'' ezgi taşları 39 no. lu mekanınmasif döşemesi üzerinde oturuyor, yağ 39 no. lu odadaki knyuya pişmiştoprak ya da ahşap bir olukla akıtılıyor, tortular dipteki çukurda toplanıyor,hazne taş basamaklardan inilerek temizlenebiliyor, yağ sonra çömçelerleküplere toplanıyor olmalı idi.Kuyu yaklaşık olarak 5000 litre yağ aldığına göre (bunun ancak %10'usaf zeytinyağıdır) buradaki üretim ticari düzeyde olmalı idi? Bu tür maserelerSuriye'de Roma çağı'na ait yüzeyaraştırmaları <strong>ve</strong> kazılardan da bilinmektedirf<strong>ve</strong> günümüzde Anadolu <strong>ve</strong> komşu ülkelerde yakm zamana kadarbilinmekteydiler'',b) Açma 2-6 no. lu odaDaha önceki kazılarda bol miktarda çatı kiremidi bulunan bu odadakidolgu, ince kazısı daha sonra yapılmak üzere yerinde bırakılmıştı. Bu defaodanın dolgusu kaldırıldı, içinde kuzey-güney yönde bir bölme duvarı <strong>ve</strong>duvarın her iki yanında çok bol miktarda yapı, özellikle duvar yıkmtısı,(5) U.B. Alktm, "Domuztepe", bk. H. Th. Bossert<strong>ve</strong> başk., Karatepe Kazılan. 1950, S. 28,res. 173-175; H. Çambel <strong>ve</strong> başk. "Karatepe-Aslantaş <strong>ve</strong> Domuztepe 1985 Yılı Çalışmaları",VlJl. Kazı Sonuçları Toplantısı, 1986, s. 335, res. 14-16.(6) H. Çambel <strong>ve</strong> başk., "Karatepe-Aslantaş <strong>ve</strong> Domuztepe 1986 <strong>ve</strong> 1987 yılları Çalışmaları",X. Kazı Sonuçları Toplantısı, 1988, s. 336, res. 13-15.(7) Yunan <strong>ve</strong> Roma zeytinyağı üretimi için lık. M.-C.Anıourctti, Le pt/in et l'lıuile dans laGrece anttque, 1986, s. 153-175; J.P. Brun, L'okiocultııre antique en Provcncc, 1986; J.Rossiter, "Wine and oil processing at Roman farms in Italy", Phocnix 35.4, 1981, s. 345­36<strong>1.</strong>(8) G. Tchalenko, Vi/lages aııtiques de la Syrie du nord, 3 C., 1953-58, s. 344-377; O. Callot,Hutleıies antiques de Syne du ııord, 1984.(9) İrfan Unutmaz, Anadolu'da Son Sağlam 'Bezirhanc"; Kaybolmuş Bir Yağ Sıkma Tekniği",Cumhuriyet, Bilim Teknik 158, 1990, s. 14-15; I-LA. Forbes <strong>ve</strong> L.FoxhaIl, "The Queenof Al! Trees", Expediüou, FaJl ]978, S. 37-47.4·08


alta doğru çoğalan çatı kireniidi parçaları çıktı. Yassı kiremitlerin miktarı350 kg'ı bulnrken, yuvarlak olanlar çok daha azdı.Kiremit kırığı yığını altında, düzensiz bir toprak taban üzerinde çoğunluklaçanak çömlek parçaları, bir kaç cam <strong>ve</strong> demir parçasiyle steatit birağırşak bulundn. Güneybatı köşede bir <strong>ve</strong>ya daha fazla küp yerleştirmekamaciyle bir çukur açılmış, aynı yerde en az iki küpe ait kırık parçalarlabir kaç kabartma bezemeli kapak parçası bulunduLO; bunlardan birindeYunanca kısa bir yazı vardı (Resim: 13-14). Kum rengi sıkı bir kil tabakasındanoluşan taban doğrudan doğruya ana kayanın üzerine otnruyordu.Bölme duvarınm doğu yanında tabana basılmış, belki de taban malzemesineait olan tek bir tunç sikke bulundu. Çok silik olmakla birlikte, HierapolisCastabala'ya ait "oturan tanrıça" tipinde bir sikke olarak tarumlandı!'.Bu odada bulunan küp <strong>ve</strong> diğer kap türleri buranın daha çok depolamaiçin, belki de, binanın diğer mekanlarında üretilen zeytinyağının depolanmasıiçin kullanıldığını düşündürmektedir.c) Çanak-Çömlek analizi <strong>ve</strong> tarihleme (Dr. Joann Z. Freed'in topluraporundan)çıktı.Bu iki açmadan 22.828 kg ağırlığında 1719 adet çanak çömlek parçasıMutfak <strong>ve</strong> küp parçalarının çoğunluğunu oluştnrduğu yerli mallarındışında bulunan ince ithal sofra malları sayesinde binanın, daha önce yapılantarihlcmesi's doğrulandığı gibi, daha kesin bir tarihlerneye olanak sağladı.Buna göre binanın son kullanmu <strong>ve</strong> tahribi M.S. 5. yüzyıl ile 6. yüzyılınbaşları arasına, <strong>ve</strong> sonu, büyük bir olasılıkla, M.S. 6. yüzyılın ikinci çeyreğinetarihlenmelidir.Binanın yerleşim <strong>ve</strong> yıkım tabakalarında hakim olan ince ithal mallarıSon Roına C'ye ait Kırmızı Astarlı Foça-' (Hayes, 3E <strong>ve</strong> 3F formları) türündenparçalardı. M.S. 5. yüzyıl ortaları ile 6. yüzyıl başlarında Gözlükule'de de ı4 en revaçta olanlar bunlardı. Hayes bunların Doğu Akdeniz bölgesi(lO) Benzerleri için lık. F.F. Jones, "The Pottery", bk. H.Goldman, Excavations at Gözliikııle,Tarsus. The Hellenistic and Roınaıı Periods l, 1950, s. 198-199, lev. 159 A-G (en çok benzeyenler,A, B <strong>ve</strong> C).(11) A. Dupont-Sommer <strong>ve</strong> Louis Robert, La deesse de Hierapolis Castabala (Cilide), 1964,s. 64 vd., Robert katalog na. 7-13 s. 68-70,; D.H. Cox, "The Colns", bk. H. Goldman,göst.yer. s. 77, no. 265.(L2) H. Cambel <strong>ve</strong> başk. "Karatepe-Aslantaş <strong>ve</strong> Domuztepe 1985 Yılı Çalışmaları" VIII.. Kazı Sonuç/arı Toplantısı I, 1986, s. 336.(13) J.W. Hayes, Late Roman Pottevy, 1972, s. 323-370. <strong>ve</strong> Sııppleıneııt /0 La/e Romalı Pottery,1980, s. 525-527.(14) F.F. Jones, ayn.yer, s. 205, lev. 163-166, 207-208.409


için tipik olduğu fikrindedir. Bu nıiktarda ince ithalmallarının varlığı Anadolu'nunEge sahilleri ile Domuztepe gibi ücra bir yer arasında bile o çağdaticaret ilişkilerinin var olduğunu kanıtlamaktadır.Kırmızı Astarlı Foça malları dışında M.S. 4. yüzyıla ait birkaç KırmızıAstarlı Afrika (terra Sigillata Chiara 'C' form 50 B) kap parçası ile, M.S.4. yüzyıl sonları ile 5. yüzyıl başlarına ait bir mühür baskı izi CD 2' A (iii))15de bulundu. Bu buluntular, az da olsa, Tunus çıkışlı ticaret mallarının Domuztepe'yekadar ulaştığını <strong>ve</strong> AE binasındaki yerleşimin o tarihlerde başlanıışolabileceğini düşündürmektedir.Yerli mal türleri azdı. Çoğunluk kaba <strong>ve</strong> yalın kaplarda (çömlekler,küpler, ibrikler, çanaklar) idi. Bu kaba mallar arasında Tarsus'un çağdaşkatlarında bulunanlaratv benzeyen bir mal türü hakimdi.Buluntulara bakılarak AE tarım tesisinde zeytinyağı üretiminin ticariamaçlı olduğu düşünülmektedir. Buna karşın Son Roma / ilk Bizans Çağı'ndarevaçta olan ticari amfora tiplerinin!" burada hemen hemen tamamiyleyokluğu <strong>ve</strong> özellikle, Antalya bölgesi çıkışlı olduğu sanılan Son Roma Amforai tipinin hiç bulunmayışıts şaşırtıcıdır. Bu tip o çağda Akdeniz'de olduğugibi, Batı Karadeniz, Ege <strong>ve</strong> Nilırmağı boyunca da son derecede yaygındı.AE binasında daha önce yapılan kazılarda Doğu Sigillata A (M.Ö. ı.yüzyıl <strong>ve</strong> M.S. 2. yüzyıl) örnekleri <strong>ve</strong> bu bina dışıııda olasılıkla Ege yapımıKeay XII tipinde tam bir amfora (M.S. 3. /4. yüzyıl) bulunmuştur. Ancakbir 'Megara' kasesine (M.Ö. 2. yüzyıl) ait olabilecek siyah sırlı ufacık birparça dışıııda, Açma i <strong>ve</strong> 2'de Orta Roma Çağı'ndan daha eski olabilecekherhangi bir buluntuya rastlanmadı.3. Geziler (J. Rossiter <strong>ve</strong> J. Freed'in toplu raporundan)Domuztepe'nin doğu yamacındaki düzlükteki Son Roma Çağı tarımtesisi ile ondan yaklaşık i km uzaklıktaki Pınarözü'nün Yeşilüstü / Kışlayerimevkiindeki mozaik taban döşemeli bazilikanırı'",bu çağda, yakın bölgeiçindeki konumunu aydııılatmak<strong>ve</strong> benzer tesislerle karşılaştırmak amacıylabir dizi gezi <strong>ve</strong> yüzeyaraştırması düzenlendi.(15)(16)(17)(l8)(19)HAYES, gösı.yer,F.F. Jones, göst.yer., s. 207.S.L. Keay, Late Roman Aıııphorae İn the Westem Mediterranean, a Typology and EconcndeStudy: the Catolan Bvidence i <strong>ve</strong> II, 1964; D.P.S. Peaeoek <strong>ve</strong> D.F. Williams, Amplıoraeand the Rantan Econonıy, 01/ Iııtroductory Gl/ide 1986.S.J. Keay tipolojisiude Tip LIlJ.H. Çambel, "Karatcpe-Aslantaş, Aslantaş Barajı Göl Alanı <strong>ve</strong> 1982 Dönemi Çalışmaları",V. Ka:zı Sonuçlan Toplantısı, 1983, 157-158, Lev. 5.410


a) Karatepe köyü, Hasancıklı mahalIesi "Kilise" mevkiiKöyün eski mezarlığı ortasında kesme taş <strong>ve</strong> moloz dolgudan yapılma,yaklaşık olarak 5 m yükseklikte ayakta olan kilise harabesi. Güney yamacındakitarlada Domuztepe tarım tesisi M.S. 5. / 6. yüzyıl malzemesi tipindeSon Roma kaba mal, küp, kiremit parçalarına rastlandı (Resim: 15-16).h) Karatepe köyü, Sarıdüz MalıaliesiDoğu duvarı izlenebilen bir bazilika kalıntısının mozaik taban döşemesi(Resim: 17) üzerine buramn sahipleri (Mustafa Kayan) mozaiği koruyan.bir ev oturtmuşlardır, Evin bulunduğu meydanda bir zeytinyağı ezgitaşı, hemen arkasındaki tarlada M.S. 4. yüzyıl, 5. / 6. yüzyıl, 6. / 7. yüzyıl<strong>ve</strong> 13. yüzyıla ait ince ithal, kaba mal <strong>ve</strong> kiremit parçaları saptandı.c) Karatepe köyü, Sarıdüz mahallesi, Ayvalı Pınar mevkiiBir öncekinin ancak birkaç yüz metre güneyinde, bir akar su yamacındakibir tarlanın ortasında, yassı (Roma ?) tuğlalarla örülmüş hamam harabesi.Duvarlan henüz yaklaşık 2 m yükseklikte ayakta, en az bir apsismevcnt (Resim: IS). Son Roma <strong>ve</strong>ya Bizans olabilir. Yarnaçtaki tarladaM.S. 4.~7. yüzyıl ince ithal mallar, Domuztepe tipinde M.S. 5. / 6. yüzyılince ithal <strong>ve</strong> kaba mal ile küp <strong>ve</strong> kiremit örnekleri. Yakınında antik bir mezarlığınvarlığından söz edilmektedir.d) Karatepe köyü, Çüriikler mahallesi, Danakaya mevkii 20Sarp kayalık bir tepenin batı yamacının yarı yolunda Roma? değirmentaşı, yamaçlarda bol Doğu Sigillata ithal parçaları, zir<strong>ve</strong>de kocaman taşlardanörü1ınüş duvar (Demir çağı ?), harçlı (Roma olması gereken) duvar,yerleşim M.Ö. 2. yüzyıl M.S. <strong>1.</strong> yüzyıl başlarına kadar sürmüş olmalıdır,daba geç izlere rastlanmadı. Burada bulunan miktarda ince ithal mallarınınvarlığı bölgenin maddi kültür düzeyi konusunda yeni bir ufuk açmaktadır.e) Karatepe köyü, Aşağı Dikenli mahallesiRoma çağı'na ait tuğladan yapılmış bir tonozla örtülü çeşme civarındakitarlada çoğunlukla M.S. ı. yüzyıla ait ince ithal malları, az miktarda5. / 6. yüzyıl <strong>ve</strong> 13. yüzyıl örnekleri.(20) u.n. Alkım, "Haberler", Beiteren 12, 1948, s. 254-255.411


t') Kızyusuf'lu köyü, Cennetler mahallesiEski Kırağılıderenin zaman zaman Aslantaş baraj sularının altındakalan kuzey yamacında vaktiyle pöhrekler bulunmuştu. Halen çok aşınmış<strong>ve</strong> az miktarda, muhtemelen Son Roma çağı mutfak mallarına rastlandı,g) Kavaklı Çunur köyii (Düziçi ilçesi)-sol sahilDomuztepe'nin yaklaşık 6 km güneydoğusunda, Haruniye ovasınınbatısında. Muhtemelen İlk Hıristiyanlık çağı'na ait kilise <strong>ve</strong> onun mozaiktaban döşemesi kalıntıları, Domuztepe'dekilere benzer pres taşları. Civartarlalarda M.S. 4. yüzyıl sonları ile 7. yüzyıl başları arasında dönem ağırlıklıolmak şartiyle, M.S. 4. / 5. yüzyıl, 5. / 6. yüzyıl, 6. / 7. yüzyıl <strong>ve</strong> az miktarda13. yüzyıl mallarina rastlandı.h) Sonuç Gözlemler!Yüzeyaraştırmaları sırasında gezilen örenyerlerinde ne M.S. 3. yüzyılile 4. yüzyıl başları arasına ne de M.S. 8. yüzyıl ile 12. yüzyıl arasına girebilecekkalıntıya rastlanmadı. Yerleşmelerin çoğu M.S. 5. yüzyıl ile 6. yüzyılbaşları arasmda iskarı görmüştü, en nadir olanlar M.b. 2. <strong>ve</strong> <strong>1.</strong> yüzyıla aitolanlardı.Yüzeyaraştırmalarınıız gerek Domuztepe tarım tesisi, gerekse bölgedekiRoma yerleşmelerinindaha geniş düzenine ışık saçmaktadır. Batı Roma'nınbelgelenmiş diğer bölgelerinde olduğu gibi, burada da taşra yerleşmesininana birimi "köy" idi>'. Araştırmalarımızda, kamu binaları <strong>ve</strong> zeytinyağıüretimine ait kanıtları olan en azından üç köy kalıntısına rastlamış01duk 22 . Bunların hepsi de, Orta Ceyhan bölgesindeki esas Roma kentiolan Hierapolis-Castabala'nın 'chora' sına dahil idi 23 • Pazar yeri herhaldeburasıidi.Domuztepe tarıın tesisi <strong>ve</strong> yüzey araştırmalarınıızda bulunan çanakçömlek kalıntıları, Kilikya'nın bu kesiminde zeytinyağı üretimi patlamasının(21) 8 no.lu dipnottakilere yenileri katılabilir: J.wM. Dentzer, Hauraıı -I, 1985; M. Sartre,"Villes et villages du Hauran (Syrie) dans le ler au IV e siecle, bk. E. Frezouls, SodJtesurbaines, socletes rum/es dans I'Asie Miııeure et la Svrie lıetlenistique et romaine (Colloquede Strasbourg 1985), 1987, s. 239-257; <strong>ve</strong> başk.(22) Bunlara bir de Adana Müzesi'nin kazısını kaptrğt Yazlamazlı taban mozaikli bazilika harabesinikatarsak, bölgenin bu dönemde yoğun İskan görmüş bol zeytinyağı <strong>ve</strong> tahıl üretimiyapılmış, yerleşme yerleri mozaik taban mozaikli tapınaklarla donatılmış olduğu anlaşılmaktadır(H.ç.).(23) A. Dupont-Sommer <strong>ve</strong> L. Robert, göst.yer., s. 46. Hierapolis'c bağlı alan tartışılmakta­4,].2dır.


göreli olarak kısa ömürlü olduğunu düşündürmektedir. Çanak çömlekaçısından en çok rastlananlar M.S. 5. yüzyıl-6. yüzyıl başlarına ait olanlardı.Bu dönemde, Tarsus <strong>ve</strong> Antakya'da da olduğu gibi, en çok bulunan ince ithalmalı, M.S. 5. yüzyılortalarında Kırmızı Astarlı Afrika mallarının yerinegeçen Kırmızı Astarlı Foça mallarıdır. Kuzey Afrika ile ticaret ilişkisininkesilmesi doğu çıkışlı zeytinyağına talebin birden artmasının esas nedenlerirıderıbiri olmalı idi.Anlaşıldığına göre Domuztepe tarım tesisinin sonu M.S. 6. yüzyılınikinci çeyreğine tarihlenmektedir. Bu olayolasılıkla, Suriye <strong>ve</strong> Kilikya'nınbu dönemde başına gelen deprem, istila, <strong>ve</strong>ba gibi bir dizi doğal <strong>ve</strong> askerselfelaketlerle ilintilidir>', Bu tür felaketlerin doğu Kilikyanın ücra taşra yerleşmelerinine derecede etkiledikleri bilinmemektedir. Ancak, Domuztepetarım tesisi gibi küçük köy tesislerindeki çöküşün, hiç değilse kısmen, hinterlandrefahının bağlı olduğu uzun mesafeli ticaret sistemlerinde böyle felaketlerin,ister istemez, yol açtığı sarsıntıdan kaynaklandığı düşünülebilir.B- Domuztepe'nin Güney-Güneydoğu yamaç kazısı (1990)-Mehmet AkifIşın <strong>ve</strong> James E. Knudstad tarafından yapıldı.Tepenin doğu eteğindeki düzIükte daha önceki yıllarda sürdürülen,Son Roma çağı tarım tesisi (AE binası) <strong>ve</strong> buna bağlı diğer birimlerin ortayaçıkarıldığı kazılar, gelip tepenin güney-güneydoğu yamacına dayanmıştı.U. Bahadır Alkım'ın 1951-54 kazıları ile2s günün çetin koşulları nedeniyleancak kısmen el atabildiği tepe <strong>ve</strong> tepenin güney-güneydoğuyafnacındaçalışmalara 1990 döneminde yeniden başlandı. ilk aşamada amacımız,tepeyi yatayolarak saran <strong>ve</strong>ya diklemesine yukarıdan aşağıya ya daaşağıdan yukarıya uzanan, değişik dönemlere ait duvar karmaşasını aydınlatmaküzere, düşük taş yığınları içersinden gerçek duvarları, derinlemesinekazı yapmaksızııı ayıklamak <strong>ve</strong> bu yolla bu yamaca ait bir vaziyet planı etmekti.Duvarların tarihlendirilınesi <strong>ve</strong> yorumlanması ancak bundan sonrakibir aşamadayapılabilecekti.Bu yıl elde edilebilen plandan (Resim: 19) da anlaşılacağı üzere, büyüktaşlardan yapılmış masif duvarlarla daha ince duvarlar iç içedir. Çanak çömlekbuluntularından yola çıkarak, birincilerin Son Hitit / Demir Çağı'na,ikincilerin Roma Çağı'na ait olduğu düşünülmektedir. Ancak, bu raporunbaskıya gittiği sırada çalışmalar henüz sonuçlanmamış olduğu için, dahakesin yorumlar için önümüzdeki kazı dönemini beklemek gerekmektedir.(24) G. Dowrıey, A History of Antloch bı Syria, 1961, s. 527-559. Bu dönemde Kilikya'yıetkileyen felaketler rrıeyanında, M.S. 526 <strong>ve</strong> 528 tarihli depremler, M.S. 531'deki HUD istilası,M.S. 560/ 561'de Arıazarbus (Anavarza) taki salgın hastalık sayılabilir.(25) U.B. Alkım, "Domuztepe", bk. H.Tb. Bossert <strong>ve</strong> başk. Karatepe Kazı/arı, 1950, s. 23 vd.;"Domuztepe Kazılarının Arkeolojik Sonuçları", Bel/elen 16, 1952. s. 225-237, lev. 1-35.413


Resim: 1- Karatepe-Aslantaş. aralıalı kabartma restorasyon sırasındaResim: 2- Karatepe-AsI~ta§,_ ortostatlaİ'lakaideıer arasıridaki boşluklara .kurşun dökülmesi- .414


Resim: 3- Kararepe-Aslantaş, Kuzey Kapı, sol yan odanın son durumuResim : 4- Karatepe-Aslantaş. Güney Kapı, sağ yan odanın son durumu415


Resim: 5- Domuztepe, çifte boğa kaidesi : Soldaki boğanın başına ait parça yapıştınldıktansorıraResim: 6- Domuztepe çifte boğa kaidesinin omuz, kuyruk <strong>ve</strong> üst parçalan yapıştırıldıktansonra416


IIIIIIVK L M N O P ,Q R 5 T U/1'/ i/( ,r/ i / 'y'--r-__iji,i ----+>---ii.J1989 DOMUZTEPEo 10 10 30 40 S,Omı i i i i i iResim: 7- Domuztepe kazısı, 1989 durumu, tarım tesisi <strong>ve</strong> kuzeyde "Tümsek"kazısı açmalan417


c~-ı~n"'"i~-ıo.........._ ı-e" "'!L ""- .rı. ,o-. ..~" , ~ Jj,." -~ €ıs ıf>II .(fo" ""ool 'o o" .-\ . "ml!I1~~'ti!'o't.:...~.:,418


igb~Ç)l~: ii 48 ii :6tAJ~~i -._-- --t· ~i--·i 47 )i -iiıı~o·i ~ iı 49 'o !i ıt'J ii o iii iResim: 9- Domuztepe kazısı • "T" umsek" kazısı iplanı419


Resim: 10- Domuztepe kazısı,tanın tesisi, zeytinyağ hazinesiResim: 11- Domuztepe kazısı, tarım tesisi, zeytinyağ hazinesi; arka planda çıkıntı halindekibasamaklara dikkat ediniz420


!i!i-L_DOMUZTEPE 1969 tf-~~-+-~~----11 'mResim: 12- Domuztepe kazısı, tarım tesisi, zeytinyağ hazinesi, plan <strong>ve</strong> kesiti421


Resim: 13- Domuztepe, tarım tesisi, yazith kapak[_n'----_)Resim:14- Aynı kapağın görünüş <strong>ve</strong> kesiti422


Resim: 15- Karatepe köyü, Hasancık.1ı Malı., kilise harabesi, güneybatıdanResim: 16- Anı kilise güneydoğudan423


Resim: 17- Karatepe köyü, Sarıdüz Mah., Mustafa Kevanevindeki taban mozaiğiResim: 18- Karatepe köyü, Sandüz Malı. Ayvalı Pınar mevkiindekihamamharalıesi424


MIN- ----x.r- -»:Resim: 19- Domuztepe 1990, Tepenin güney-güneydoğuyamaç kazısı425


1989 YILI KAMAN-KALEHÖYÜK KAZıLARISachihlro OMURA*1989 yılı Kaman-Kalehöyük kazıları, T.C. Kültür Bakanlığı Anıtlar<strong>ve</strong> Müze1er Genel Müdürlüğü'nün izni ile, Japonya OrtadoğuKültür Merkeziadına, 13 Haziran-9 Eylül 1989 tarihleri arasında yürütüldü.Kazınııı Şeref Başkanı PrensTakahito Mikasa, Kazı Başkanı Prof. Dr.Masao Mori'dir, Kazı Heyeti, Japonya Ortadoğu Kültür Merkezi'ndenArkeolog Sachihiro Omura, Masako Ornura, Münih Üni<strong>ve</strong>rsitesi'nden HititologDaisuke Yoshida, Arkeolog Mamoru Yamashita, Berlin Üni<strong>ve</strong>rsitesi'ndenArkeolog Kimiyoshi Matsurnura, İstanbul Üni<strong>ve</strong>rsitesi EdebiyatFakültesi'nden Arkeolog Yutaka Miyake, Ankara Üni<strong>ve</strong>rsitesi Dil <strong>ve</strong> TarihCoğrafya Fakültesi'nden Arkeolog Ryoichi Kontani, Harvard Üni<strong>ve</strong>rsitesi'ndenArkeolog Hitorni Hongo, Tokyo Milli Müzesi'nden Shu Takahama,Okayama Orient Müzesi'nden Sumio Fujii'den oluştu. Kazıya, görgü<strong>ve</strong> bilgilerini arttırmak üzere iki öğrenci de katıldı. Bakanlığı AnadoluMedeniyetleri Müzesi araştırmacılarından Arkeolog Vahap Kaya (11 Haziran-9Eylül 1989 tarihleri arasında) temsil etti. Meslektaşımız her konudaheyerimize yardımcı oldu,1989 Yılı Kaınan-Kalehöyük kazılarının tamamlanmasını sağlayan kazıheyeti üyelerine, Kültür Bakanlığı, Anıtlar <strong>ve</strong> Müzeler Genel Müdürlüğü'ne içten teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca', 1989 yılı Kaman-Kalehöyük kazılarıııdabulunarı eserlerin taıumında, her zaman olduğu gibi, bilimsel yardım<strong>ve</strong> ilgisini esirgemeyen Hocamız Sayııı Prof. Dr. Tahsin Özgüç'e şükranlarımızısunarız. Kaman-Kalehöyük, Ankara'nın güneydoğusunda <strong>ve</strong>kuşuçumu 100 km uzaklıktadır. Kızılırmak kavisi içindeki Kaman-Kalehöyük,Kırşehir İline bağlı Kaman ilçesinin 3 km doğusunda yer almaktadır.Ankara-Kayseri karayolunun hemen kenarındaki Kamalı- Kalehöyük'ünçapı yaklaşık 280 m yüksekliği 16 m dir.(") Sachihiro OMURA, The Middlc Eastern Culture Center in Japan, 3-10-3<strong>1.</strong>, Chsawa,Mitaka-Shi, Tokyo 181, JAPONYA4.'F


i 986 yılından 1988 yılını! kadar yapılan Kaınan-Kalehöyük kazılarıhakkında özet bilgi <strong>ve</strong>rmek isterim. 1986 yılındaki ilk kazı mevsimindekiçalışmalanmızı Kaman-Kalehöyük'ün stratigrafisini tespit etmek amacıhöyüğün merkezinden kuzeye doğru "Kuzey Açma" olarak adlandırdığımızbölümde <strong>ve</strong> sırasıyla ı-vı olarak numaraladığımız10x 10 m lik boyutlardakikazı alanlarında yoğunlaştırmıştık.Bu kesimde birinci katın Osmanlıdönemine, ikinci katın Frig çağı'na ait olduğu anlaşıldı.1987 yılında da, aynı maksatla, Kuzey Açma'daki çalışmalarırmzısürdürdük<strong>ve</strong> 1986 yılında M.Ö. ı. Binin ikinci yarısına ait olan mimari kalıntılarıkaldırıp, M. Ö. ı. Binin ilk yarısına, yani, Erken Frig çağı'na aitolan yapı katına iniIdi. Bundan ayrı olarak, burada açığa çıkarılan kültürkatının yayılış alanını tespit etmek <strong>ve</strong> mimariyi daha iyi tanımak <strong>ve</strong> yorumlamakamacı ile yeni açrnada kazıya başladık. Bu yeni açmayı "Güney Açmai" olarak adlandırdık. Burada Kuzey Açmanın birinci katı ile çağdaş biryapı katını <strong>ve</strong> ikinci katında da Geç Frig çağı'na tarihlenen mimari kalıntılarıaçığa çıkardık.1988 yılında, Kuzey Açmadaki kültür katlarınm esasını <strong>ve</strong> tali safhalarınıtespit etmek, yani höyükün stratigrafisini öğrenmek İçin çalıştık.Ayrıca, Güney Açma l 'de Geç Frig çağı'nın mimari kalıntılarını bir bütünhalinde incelemek <strong>ve</strong> yeni açılan "Güney Açma 2" de de Kaman-Kalehöyük'ün dış sınırlarını öğrenmek amacı ile çalışmalanmızı yoğunlaştırdık.İle1989 Yılı Kazı Çalışmaları1989 Kaman-Kalehöyük kazıları Kuzey Açma'da <strong>ve</strong> Güney Açmada,ortalama 80 işçi ile, aralıksız olarak sürdürüldü (Resim: l ). Bu çalışmalarınamacı iki noktada toplanabilir:1- Kuzey Açma'da Kaman-Kale Höyük'ün stratigrafisini tespit etmek2- Güney Açma i 'de, Kuzey Açma'da açığa çıkarılan Osmanlı <strong>ve</strong> GeçFrig çağı'na ait mimarlık eserlerini bir bütün halinde incelemek.Kuzey Açma'da bu ınaksatla 1986 yılından beri devam eden çalışınalarımızıi (XLlV-54G, XLV,-54 55G), il (XLIl-54, 55G, XLIll-54, 55G),ILI (XL-54, 55G, XLI-54, 55G), ıv (XXXVlII-54, 55G, XXXIX-54, 55G),V (XXXVI-54, 55G, XXXVIl-54, 55G), vı (XXXIV-54, 55G, XXXV-54,55G) <strong>ve</strong> 1989 yılında yeni açılan VII (XXXII-54, 55G, XXXIII-54, 55G)'cikazı alanlarında yoğunlaştırıldı.428


Kuzey Açma'nın MiıııarlığıI, IL kazı alanlarında 1986 yılmda açığa çıkardığımız Osmanlı dönemineait miınari kalıntıları kaldırarak, kazıya devam edildi. Burada da 1986yılında III, IV, <strong>ve</strong> V. açmalardan bulduğumuz Geç Frig Çağı'na ait kesiktaşduvarlara rastlandı.Erken Frig çağı'na ait mimari kalıntıları üzerindeki çalışmalarımızV, VI <strong>ve</strong> VII. açmalarda sürdürüldü. V'ci açmada 1988 yılında doğu-batıistikametinde gördüğümüz üç sıra halindeki duvarların kuzey-güney doğrultusundaiki taş duvar daha bulundu. üç sıra Iıalinde meydana çıkarılan buduvarlara ait tabanıardan bazıları V'ci açmanın güneybatı kesimindeki bodrumluyapıların inşası sırasında tahrip edildikleri anlaşıldı.1989 yılında V. açmanın güneybatı kesimindeki mimarlık kalıntılarınıntümünü kaldırdıktan sonra, doğu-batı doğrultusunda açığa çıkarılan üç sırataş duvann tabanıarı izlendi. Kuzeyden birinci, ikinci duvarlara ait tabanIarıntahrip edildiği anlaşıldı, üçüncü duvarın tabanına <strong>ve</strong> bu duvar ile birleşenkuzey-güney doğrultusundaki ayrı bir duvara rastlandı. Tahribe uğramış-tabanlarmüstünde, çatıya destek olarakkullanıldıkları anlaşılan direklerinkaide taşlarının çukurları bulundu. Bunların çapları yaklaşık 20 cmolup, bir sıra halinde dizilmişlerdi. Kerpiçten yapılmış ocak, kuzey-güneydoğrultusundaki duvarlara birleşıniş olarak açığa çıkarıldı. Bu mimari kalıntılarındış tabanı takip edilirken, kazı alanının doğu kısmında duvarlarıkerpiç örülü ayrı bir büyük ocağa rastlandı. Bu ocakta bulunan çanakçömlektenbazılarının henüz pişirilmemiş olduğunu gördük. Çanak-çömlek,M.Ö. 2. Bin yıllarına aittir. V. kazı alanındaki dörtgen kerpiç örülü buzayıf mimar kalınnlar kaldırılsa, büyük olasılıkla, bu açınada da M..Ö.2. bin yılına tarihlenen buluntuların keşif edileceği anlaşılmaktadır (Resim:2).VI. kazı alanında, 1988 yılında açığa çıkardığımız Erken Frig Çağı'naait V. kazı alanında görüıen üç sıra duvarhalindeki mimarlık kalıntılarınınçağdaşı olan çok ocakh <strong>ve</strong> içinde fibula kalıbıatölye olduğunu düşündüğümüz mimarlık kalıntısı kaldırıldı. Derine ini!­dikçe duvarları kesme taşla örülü ayrı bir odaya rastlandı.bulunması bakımından da,Odanın doğu <strong>ve</strong> batı duvarları sağlam, kuzey <strong>ve</strong> güney duvarları kesikbir dunnnda ele geçti. Bu odanın kuzeybatısında 1988 yılında III, IV, V.açınalarda açığa çıkarılan bodruınlu, dikdörtgen planlı bir mimarlık kalıntısınarastlandı (Resim: 2).1986 yılından beri 'Ll'cikültür katını izlediğimiz mimarlık kalıntılarınıüç gruba ayırabiliriz. Birincisi: 1986 yılında bulunan düzensiz taşlardan <strong>ve</strong>429


lok halindeki taş dizilerinin oluşturduğu yaklaşık 3 x 4 ın boyutundakiodalardan oluşur.İkincisi: III., IV., V., <strong>ve</strong> VII. açmalarda görülen moloztaşlarıyleörülmüş bol çamur harçlı <strong>ve</strong> bodrumlu yapılar temsil eder. Üçüncüsüde: lll." IV., V., <strong>ve</strong> VI. kazı alanlarında gördüğümüz taş temelli,kerpiç duvarlardan ibarettir. Birincisi ile ikincisini birbirinden bir yangınkatı ayırır. Ancak bu yangın katının nedenini henüz aydınlatanıadık..' . . .'. .. ,"Vll'ci kazı alatımdakidörtgenplanlı mimarlık kalıntılarını kaldırdıktansonra (Resim: 3), doğu,batıdoğrultusunda çok kalın temelli duvara bağlananikinci bir kalın duvar açığa çıkarıldı. İkinci duvarın üstü, rampa halindemor renkli t,Gprakla doldurulmuştu. Bu kalıntılar, özel bir yapıdan çok, birşehir suruna ait olabileceğini göstermektedir. Ancak bu sur parçasının GeçFrig <strong>ve</strong>ya Eski Frig çağı'na ait olup olmadığını, bu çalışmalarunızda henüzkesinlikle tespitedemedik. ' ,M.Ö. 2. bine, ait mimarlık kalıntıları, III. <strong>ve</strong> IV. kazı alanlarındaaraştırıldı. ,III. kazı alanında, 1988 yılında açığaçıkarılan M.Ö. 2. bineait olan ını kalınlığındaki taş tcmellcrin tümünü kaldırıp derine indik.Ke~simde, temelleri nıoloz taş örülü duvarlar incelendi (Resim: 4). IV. kazıaJanındaIlL kazıalanındakilerin devamı olan bir oda aydınlatıldı. Odatabanında yangın izleri gözlendi. Bunun kuzeyinde moloz taş temelli iki odadahameydana çıkarıldı (Resim: 4). Bunlar da yangın geçirmiştir. III. <strong>ve</strong>ıy. kazı, alanlarında-bulduğumuz eserlerin çoğıı Hitit dönemineaittir.. Böylece Kuzey Açma'da l'ci kültür katın Osmanlı II. kültür katınFrig, Hl'cüsünün de Hi~it çağı'na aif olduğunu tespit etmiş bulunuyoruz,Güney Açma'nınGüney Açma 1'de,I\1İmarlığıKuzey Açma'dakilerle mukayese etmek üzere, kazıyısürdürdük.Burada.Osmanlı dönemine ait sağlam kalıntılara rastlandı.Tek <strong>ve</strong> iki sıra taşlaörülütemellerinçoğu bodrumlaraait olmalıdır. 1989yılında 10x LO ın boyutundaki 14 kazı alanında, yani XXi (LXII-52, 53G,LXIII,52; 53G),XXIl(LXIV-52, 53G, LXV"52, 53G), XXIII (LXVI-52,53G, LXVII-52, 53G),.XXIV (LXVIlI-52, 53G, LXIX-52, 53G), XXV(LX-52, 53G., LXI:52, 53G), XXVI (LVIII-52G, LlX-52, 53G), XXVII(Lvİ-52, 53G; LVII"52, 53G), XXVIII (LX'54, 55G, LXI-54, 55G), XXiX(LlV-52, 530; LV-52, 530), XXX (LX-56, 57G, LXI e56, 57G), XXXI(LXX-56, 57G; LxXıc56, 57G), XXXII (LVI-50, 51G, LVII e50, 51G),XXXIII (LX-58, 59G, LXI-58, 59G), XXXIV (LİV-50, 510), LV-50;51G)kadar-numaralı kesimlerde yoğunlaştırıldı. XXI, XXII,XXIII, XXVIII,XXXIIl'cü kazı alanlarında açığaçıkarılanmimarlık kalıntıları;Kuzey Aç-430


ma'daki Osmanlı dönemine ait mimarlık kalıntılarına çok benzemektedir.Ayrıca, bodrum katlılardan başka, XXVII,XXIV, XXIX, XXXII'ci kazıalanlarında temel kalınlıkları <strong>1.</strong>5 m'den daha, kalın olan dikdörtgen taban­Iarı iki seviyelidir. Bu sağlam yapılar Höyük'ün merkezine doğru yoğunlaşmaktadırlar,i 987-i 988 yıllarında açığa çıkardığımız Geç Frig çağı'na ait koridortipindeki yapıkalıntılarını 1989'da da takip ettik. Son sempozyurnda bu koridor.kalıntılarının dikdörtgen planlı. olabileceğini,. bunların yanlarında ir;blok taşlarla örülmüş duvarlar bulunduğunu <strong>ve</strong> orta alanın boş bırakıldığını<strong>ve</strong> özel yapı değil, resmi yapı olarak düşünebileceğini söylemiştim. 1989yılındaki kazılarda kesik duvarlardan başka bu koridorların devamı bulunamadı<strong>ve</strong> bu binaların fonksiyonu hakkında kesin, bir bilgiye sahip olamadık..I, II, III. Kat BuluntularıGüney Açma i 'de I'ci katta Osmanlı dönemine ait: gümüş sikkeler,bronz yüzükler (Resim: 5-1, 2), süs eşyaları (Resim: 5-3, 4, 5). bronzdanbilezik (Resim: 5-7, 8), kemikten yüzük (Resim: 5-9), pişmiş topraktan lüle(Resim: 5-ıo), bronzdan mühür (Resim: 5-II), demirden okucu (Resim:5-12), bronzdan çan (Resim: 5-13), demirden bıçak (Resim: 5-14), akik, camboncuklar <strong>ve</strong> çok sayıda sırlı seramik parçaları bulundu.II'ci kat buIuntuları arasında, Frig çağı katında iki ya da üç kanatlıbronz ok uçları (Resim: 6-1, 2, 3, 4), fibulalar (Resim: 6-5, 6, 7, 8), nuzrakuçları <strong>ve</strong> bronzdan iğneler (Resim: 6-12), değişik şekillerde kemik aletler(Resim: 6- LO, II, 13, 14, 15), kurşun heykel (Resim: 6-16) .pişmiş topraktanbir heykel (Resim: 6-i 8), hayvan heykeli (Resim: 6-i 7), yonca ağızlı testi(Resim: 8-1), siyah astarlı, çok iyi perdahlı bir çanak (Resim: 8-2), çok sayıdaboya ile nakışlı çanak-çömlek parçaları (Resim: 9-1, 2, 3, 4, 5, 6) <strong>ve</strong>Yunan seramik parçası (Resim: 9-7) bulundu.III'cü kata ait buluntular Kuzey Açma'nın III'cü <strong>ve</strong> IV'cü kazı alanlarındakeşif edildi. Bunlar bronz iğııelerden (Resim: 7-7, 8, 9, IO), delicilerden(Resim: 7-1I, 12, 13), pişrniş toprak ağırsaklardan(Resim: 7-1, 3, 4, 5),koni şeklinde objelerden (Resim: 7-2), kemik aletten (Resim: 7-6), bronzdan<strong>ve</strong> taş mühürlerden, pişmiş toprak silindir mühürden, çanak-çömleklerden(Resim: 8-3, 4, 5., 10-1, 2, 3, 4, 5, 7, 8) <strong>ve</strong> çok iyi perdahlı bir matara kulpundan(Resim: 10-6) oluşmaktadırlar.1990 yılında devam edilecek Kaman-Kalehöyük kazılarında, KuzeyAçma'daki IIl'cü kat yani M.Ö. 2 bine ait, <strong>ve</strong> Güney Açma'da da M.Ö. ı.431


ine tarihlenon mimarlık kaltntılannmaydınlanmasına vc mukayese unsurlannınarturılmasınaIönem. <strong>ve</strong>receğiz. Kaman-Kalehöyük, Orta Anadolukarakterindekiyapılar <strong>ve</strong> küçük eserleriyle M.Ö. <strong>1.</strong> bin yılının ilk <strong>ve</strong> ikinciyansrhakküıda önemlibilgilere sahip olmamızı sağladı. Ayrıca, seramik<strong>ve</strong> mühür çeşitleriyle de tipik bir Hitit yerleşim yerinde çalışmakta olduğumuzu.da kanıtladı,Bütün bu buluntular Kamarı-Kalehöyük'ün her dönemde tipik birOrtaAnadolu merkezi olduğunu <strong>ve</strong> her tür eserinin de bu oluşumu kanıtladığmı.göstermektedir. Bununla beraber, eserlerin bazılarında bir geçiş-arabölgesine yakınliğın izlerini de tespit etmek mümkündür.Önümüzdeki kazımevsiminde çalışıualanmızı Hitit uygarlığının çeşitlievrelerini j safhaları tespit etme konusunda yoğunlaştıracağız. Yalnız, gerçekolan bir şey varsa, o da, Kalehöyük'de Hitit uygarlığının öğretici birölçüde temsil edilmiş olduğudur.


~ x.."v.... Ii, V _ -


54 55XXXIVXXXVı06"~.106135,1061,78oXXXVI~ıo6<strong>1.</strong>96~.... \ ı06:'~.0)'1061,58 ,, '00 ol1062,02106170


54 55---- ---------------,XXXLlXXXIIIxx xıvxxxvResim: 3KAMAN-KALBBÖY9435


54 55XXXVIIIXXXIXXL0.,Q~~XLIResim: 4KAMAN-KALEBÖyi:tX.1989436


~. ""0o Co;o1&biÖ2 3-5i~6@ 78-(O-L::;9i~11 12Resim: 5! :-c;::


~ \ - \ 1-.--.r \-01-~ii -o@-- \ - O. i2v ,@ 8~i~ ..... ~..l'9.. @J10 1112 13Resim: 616o185cm438


O ,','-:iO2~iLOoiQ- -@- ii!76 B.~ ,'"1:"~11 12 13c,9Resim: 7439


24Resim: 8440


3• 5Kesim: 9441


3-'..i4iResim: 10442


1989 PORSUK ÇALIŞMALARICatherine ABADİE-REYNAL*Olivier PELONAkse! TİBET1989 yılı Porsuk çalışmaları (Resim: i) genelde iki amaca yönelik olaraksürdürüldü. Batı açması ya dal! no lu açmada, Hitit çağı surlarınıniçineaçılmış olan poternin temizlenmesine devam edildi. Doğu açması ya daLV no. lu açmada ise, tabakalaşmanınkesin olarak anlaşılabilmesi amacıyla,kazılan alan üst katmanlardagenişletildi,II no. lu'açmaÖnce, yukarıda sözünü ettiğimiz poterrıin, taş <strong>ve</strong> kerpiçten iki duvararasında uzanan <strong>ve</strong> güneybatı bölümünde, yerleşmenin dışına doğru önemlibir eğim gösteren bir tür dirsekli geçit (Resim: 2) görünümünde olduğunuanınısatalım. En son yapı evresinde geçidin güneybatı ucu kumtaşı <strong>ve</strong> kerpiçtenbir duvarla kapatılmış <strong>ve</strong> böylece poternin ilk işlevine son <strong>ve</strong>rilmiştir.Geçidin içindeki ınoloz birikiminde, önceki yıllarda, üst üste iki tahrip tabakasısaptanmış, ancak bu iki tabakayı birbirinden ayıran bir. taban izinerastlanmamıştı.Geçidi dolduran moloz, 1989 yılında yerleşmenin içine doğru birkaçmetre daha temizlendi. Kabaca güneybatı/ kuzeydoğu yönünde uzanan <strong>ve</strong>geçen yıllarda temizlenen bölümden sonra geçit, doğuya doğru bir dirsekoluşturarak devam ediyordu.' Geçidin yön değiştirdiği noktadan itibarenkuzey duvarının örgü tekniğinde bir farklılık gözlemlerıiyordu: Altta büyükboy -kumtaşı bloklarla üstte ise alçıtaşı bloklarla örülmüş olan kuzeybatıduvarı (Resim: 3), dirsekten sonra, kuzeydoğuda .altyapısı kumtaşından,üstyapısı kerpiçten bir duvarla (Resim: 4) devam ediyordu. Üstyapıdaki(*) Catherine ABADIE-REYNAL, Üni<strong>ve</strong>rsite de Nantes, 44036 Nantes / FRANSA. Prof. Dr. Olivier,PELON, 606 route de la. Garde, 69760 Limonesr i FRANSAAksel TiBET, Bağdat Cad. 289 j7 81060 iSTANBUL443


kerpiçler şekilsiz bir killi toprak yığını haline gelmişti. Buna karşılık günümüzeoldukça iyi bir durumda ulaşan altyapıda ahşap hatllların yoğun birbiçiınde kullanılmış olduğu saptandı. İlk hatıl, geçit tabanından 0,35 ın yukarıda,duvarın içine enine yerleştirilmiş bir dizi yuvarlak kesitli ağaç parçasından(Resim: 5) oluşınaktaydı. İkinci hatıl ise tabandan 0,85 ın yukarıdayer alıyor <strong>ve</strong> boyuna yerleştirilmiş ağaç parçalarından oluşuyordu. Her ikihatıl da yerleşmenin t.ö. Xl l I, yüzyılda yıkilması sırasında ileri derecedeyanıpköınürleşmişti.Önceki yıllarda, geçidi dolduran moloz yığınının üst üste iki farklı bölümdenoluştuğusaptanrruşti, 1989 yılı çalışmalarında bu iki bölümün aslındatck bir tahripten kaynaklandığı anlaşıldı. Başka bir deyişle, bugünekadar iki ayrı yapı evresi olarak yorumlanan bu iki bölüm, gerçekte tek birtahrip tabakasına aitti <strong>ve</strong> bir zemin kat ile bir üst katı bulunan tek bir sursisteminin yıkılmasıyla oluşmuştu. Sıkıştırılmış topraktan birkaç tabakalıbir tabana ait bir parçanın geçidin içinde bulunmuş olması <strong>ve</strong> söz konusutabanın altında <strong>ve</strong> üstünde aynı nesneye ait parçaların ele geçmiş olması buolguyu kanıtlamaktadır. Tahrip tabakasının alt kesiminde, geçit zemini üzerinegöçınüş ahşap bir taşıyıcı sisteminkalıntilanna rastlandı, Sistemi oluşturankirişler kısmen yanmış <strong>ve</strong> birbirine girmiş haldeydi (Resim: 6). Büyükbir olasılıklabu ahşap sistem çatı örtüsünü değil de list kat zeminini taşırnaktaydı.Gcçidin kuzeydoğu duvarının dibinde, zemin üzerinde, tepeden düşenkirişlerin altında ezilmiş iki pithos ortaya çıkarıldı. Daha batıda yer alanbir üçüncü pithostan ise geriye yalnızca dip bölümünün içine yerleştiği yuvakalmıştı. Pithoslardan birinin iç ylizeyine kap pişirilıneden önce bir haç kazınmıştı.Bu, pithosun, kil şeritlerin üst üste bindirilınesiyle yapılmış olduğunudüşündürtmektedir. Pithosların içine ne konmuş olduğu saptanamadı,Buna karşılık, bunların bir tanesinin kırıkları arasında bir ezgi taşına aitparçalara rastlandı. Söz konusu pithoslar başlangıçta depo olarak tasarlanınamışbir mekanda yer alınaktadır. Bu da geçidin, daha geç bir tarihte,belki de tıpkı Troya VII a katında olduğu gibi, dışarıdan gelebilecek olası birsaldırı kaygısıyla yeniden düzenlenerek depo olarak kullanılmış olduğunuakla getirmektedir. .1989 yılında ele geçen cn dikkat çekici küçük buluntu, içi metal görünüınündegri beyaz renkte ince bir tabakayla kaplı, kaba kilden yapılmış,0,27 m çapında alçak bir kaba ait parçalardır Bu kabın, (Resim: 7) bir madendöküm kalıbı olduğu düşünülmektedir'. Porsuk'ta böyle bir kalıbın(1) Bu bilgi söz- konusu kabı Niğde Müzesinde inceleyen Sayın Doç, Dr. Aslıhan Yener <strong>ve</strong>Sayın Prof. Dr. Hadi Özbal tarafından'sağlanmiştir.


ulunmuş olması, Roma <strong>ve</strong> belki de Geç Hitit dönemlerinde işletildiği kesinliklebilinen Bulgar maden ocağının, Hitit İmparatorluk Çağı'nda da faaliyetteolduğunu göstermesi bakımından önem taşımaktadır. Ele geçen pişmiştoprak buluntular arasında küçük bir at başı (Resim: 8) dikkati çekmektedir.Büyük bir olasılıkla bir kaptan kopmuş olan bu parçada at, koşumluolarak betimlenmiştir.Öte yandan, Profesör Peter Ian Kuniholm başkanlığındaki CornellÜni<strong>ve</strong>rsitesi dendrokronoloji ekibi, kazı çalışınaları sürerken höyüğe gelerek,eski yerleşmelerin tarihlenmesine yardımcı olmak amacıyla çeşitli yanmışahşap örnekleri topladı. Alınan örnekler üzerinde gerçekleştirilen ilk analizlerden,söz konusu sur sisteminin Eski Krallık döneminde yapılmış olduğuyönünde bir sonuç çıkmıştır. Buna karşılık, yanık tabakada ele geçen çanakçömlek sistemin ancak imparatorluk döneminin sonunda yıkılmış olduğunugöstermektedir. Bu bağlamda, Hititler'in höyüğe gelip yerleşmeleriyle, bukavmin, tabletlere göre Kral Labarna zamanında güneye, özellikle deTuwanuwa bölgesine inişi arasında bir ilişki kurmak oldukça çekici gelmektedir.ıv-.Nolu açmaHöyüğün doğu ucundaki IV nolu açmada 1989 yılında kazı çalışmalarınayeniden başlandı. J 1, K 1 <strong>ve</strong> J.O plfinkarelerindc, 1969 <strong>ve</strong> 1971'de bukesimde çalışmaların yapıldığı alanın batısında üç sondaj gerçekleştirildi.Bu yılki çalışmalar, üst katmanlardaki stratigrafiyi kesin olarak saptamaya<strong>ve</strong> Hellenistik, Roma <strong>ve</strong> Bizans dönemleri yerleşmelerinin kronolojisini açıklığakavuşturmaya yönelikti. Bu amaca en azından son iki dönem için ulaşıldı.Gerçekten de bu yılki sondajlarda, daha önce kazılmış alanlarda dagörülen üç değişik yerleşim evresi ayırtedilebilmiştir.l) Modern çağlardaki çeşitli geçişlerin izlerini taşıyan yüzeysel bir tabakanınhemen altında höyükteki son yerleşim evresine ait mezarlara rastlandı.Bu mezarların höyüğün tüm doğu kesimine yayıldığı düşünülmektedir, çünküdaha önceki yıllarda da L 2, K 2, J 2 <strong>ve</strong> i 2 plankarelerinde bu tür mezarlarortaya çıkarılmıştı. Bu yıl 36 yeni mezar sapıanabildi. Tüm iskeletlerbaş batıda, ayaklar doğudaolmak üzere doğu batı doğrultusunda yerleştirilmişlerdi,Mezarların büyük bir bölümü çocuklar ya da yeni yetmelere aitti.Yapım teknıklerinde kimi farklılıklar göziemlendi: Mezarların çoğu doğrudantoprağa kazılmıştı; bunlarda mezar çukuru düzensiz bir biçimde boylamasınaaçılmıştı <strong>ve</strong> çukurun yan yüzeyleri düşeydi; genellikle bu tür mezarlarınüzeri,işlenmemiş şistten, birbirlerinin üzerine hafifçe bindirilmiş445


4 ya da 5 kapaktaşıyla örtülmüştü (Resim: 9). Bazı mezarlar da duvarlarmiçine, taşlar sökülerek açılmıştı. .J O plankaresinde ise, ahşap bir tabut içerenbir mezar saptandı. Çalışma süresinin kısalığı yüzünden bu mezarlarıntümünü açmak mümkün olmadı. 1989 yılında yalnızca 3 mezar açılabiidi.Söz konusu mezarlarda, sırtüstü durumda, bacakları birbirine koşut uzatılmış,elleri göğüs üzerinde kavuşturulmuş üç iskelet bulundu (Resim: 10).Mezarlar küçük buluntu açısından zengin değildi. Bu durum, Porsuknekropolisinin neden şimdiye kadar kesin bir biçimde tarihlenemediğini birölçüde açıklar. Bununla birlikte, 1989 yılı çalışmaları sonucunda, tarihlemekonusunda sağlam ipuçları sağlayan bazı <strong>ve</strong>riler elde edildi: en başta, birmezarda (SP lO) ele geçen, Kayseri'de basılmış olan ye ı.s. 227 yılına tarihlenen(A. Sydenham, The Coinage of Caesarea in Cappadocia (1933) s. 123,no. 570 vd.) oldukça iyi durumdaki bir bronz sikke, nekropolisin kullanımsüresi için bir termlnns post qııem sağlamıştır. Aynı mezardan gelen bir kemikiğne deaşağı yukarı aynı döneme tarihlenebilir (G.R. Davidson, CorinthXII, Minor Objects (1952), no. 2326'daki III. ya da IV. yüzyıla tarihlenenörnekle benzerlik gösterir). Öte yandan, bu kesimin nekropolıs olarakkullanılmasma denk düşen tabakalardan çok sayıda küçük bnluntu eldeedilmiştir. Tümü henüz incelenememiş olan bu buluntuları, daha şimdiden,Geç Roma <strong>ve</strong> Erken Hıristiyanlık dönemlerine tarihlernek mümkündür.Üst tabakaların stratigrafisi, Porsuk nekropolisinin oldukça uzun bir sürekullanılmış olduğunu göstermektedır. Gerçekten de, mezarlarm en az üçdeğişik evreye ait olduğu saptanabilmiştir,2) Porsuk nekropolisi büyük bir olasılıkla t.s. III. yüzyılda (sikkeniııele geçtiği SP 10 mezarı, nekropolisteki en eski mezarlardan biridir), 1989çalışmaları sırasında ortaya çıkarılan duvarların ait olduğu yerleşme terkedildikten az sonra kurulmuştur. Çoğu kez taşları mezar açmak için ya damodern çağlarda sökülmüş olan bu duvarlar, genellikle altta düzgün olmayanbloklardan ya da levhalardan, üstte ise kerpiçten örülmüştür, Kimi yerlerdekerpiçler birkaç sıra halinde korunagelmiştir.1989'da ortaya çıkarılan bu duyarlar, geniş bir bölümü 1971'de kazılmışolan bir konut grubuna aittir. Bununla birlikte, son olarak açığa çıkarılanmekanlarm hafif farklı bir doğrultuda konumlandınlmış olması, bunlarınaz çok bağımsız bir birime ait olabileceklerini akla getirmektedir. En azıııdanşimdilik, J 1 plankaresinde ortaya çıkarılan mekanın, içinde bulunan 3 pithostandolayı bir hizmet mekanı (belki de bir depo) olduğunu söyleyebiliriz.Batıda yer alan geniş düzlüğün de bir avlu olduğu düşünülebilir.446


Illvyüzyılda terk edildikten sonra yerini nekropolise bırakmış olduğudüşünülen bu yapılar belki de çok kısa bir süre kullanılmıştı; çünkü söz konusuyerleşmenin iskanma denk düşen tekbir taban saptanabilmiştir. Nekropolistekien eski mezarlar bu tabanın içine kazılmıştı. Yerleşmenin aniden<strong>ve</strong> tümüyle terk edilmesini açıklayabilecek hiçbir şiddetli tahrip izine rastlanmamışolması da oldukça şaşırtıcıdır. Yerleşme acaba yüzyılın ikinci yarısındagörülen istilalar sonucu mu terk edilmişti? Yoksa bu durum, t.s. 250yıllarında Kuzey Suriye'de bir gerileme döneminin başlamasına yol açan"Aziz Cyprianus <strong>ve</strong>bası"yla mı bağlantılıydı?3) 1989'da ulaştığımız en derin tabakalarda, bu Geç Roma yerleşmesinin.daha eski bir yerleşmenin duvarlarından sıkça temelolarak yararlandığıan­Iaşılmıştır. Gerek duvar örgü tekniğinin farklı bir nitelik göstermesi (dahairi <strong>ve</strong> düzgün bloklar, daha dar derzler), gerekse bol miktarda odun kömürüiçeren birkaç santimetre kalınlığında çok küllü bir yangın tabakasıyla birsonraki yerleşim evresinden ayrılmış olması, bu evrenin kazılan alanın heryerinde kolaylıkla saptanabilmesini sağlamıştır. Yangın tabakasının altın'daki son iskarı tabanının üzerinde ezilmiş olarak bulunan bol miktarda çanakçömlek sayesinde, bu evrenin sona erişini kesin olarak t.s. II. yüzyılsonlarına tarihlernek mümkün olmuştur. En belirleyici öğeler arasında, italiksigillatadan Goudineau 43 biçimini ya da A tipi doğu sigillatasındanAtlante 53 biçimini taklit eden <strong>ve</strong> i. yüzyıl sonu ile II. yüzyıl başlarına tarihlenenbir tabak (Resim: 11), ya da en erken t.s, i. yüzyıl sonunda görülenyuvarlak <strong>ve</strong> kısa emzikli bir lamba sayılabilir.Buna karşılık, yerleşmenin bu ilk evresinin kuruluş tarihi hala sorunyaratmaktadır; ancak, J 2 plankaresinde gerçekleştirilen bir derin sondajsayesinde, bu yapıların uzun süre kullanılmış oldukları <strong>ve</strong> olasılıkla Hellenistikdönemde inşa edildikleri anlaşılmıştır: şöyle ki, bu yapıların iskanedildikleri döneme denk düşen en eski tabakalarda A tipi doğu sigilIatasındanhiçbir örneğe rastlanmamıştır, Ancak, bunların Porsuk'ta bol miktardaüretildikleri bilinmektedir. Bundan yola çıkarak, söz konusu yapıları en geçt.Ö. II. yüzyıla tarihlemek gerekmektedir. Daha kesin bir tarihleme yapabilmekiçin buluntuları daha ayrıntılı bir biçimde incelemek <strong>ve</strong> derin tabakalardakazıları sürdürmek gerekmektedir.Öte yandan, 1989 yılı çalışmaları sırasında rastlantı sonucu ilginç birbuluntu elde edilmiştir. Darboğaz çayı'nın karşı tarafında, höyüğün güneyindeyer alan düzlükte, olasılıkla kaçak kazılar sonucu ortaya çıkarılmış olanbir saçaklık parçası (Resim: 12) bulunmuştur. Bu parça Porsuk'ta bir geçdönem anıtsal mimarlığının varlığını ortaya koyan ilk ipucu olması bakımındandikkat çekicidir.447


IV no.lu açmada 1989 yılında yapılan çalışmalar, Porsuk'taki geç dönemiskanı üzerine önemli bilgiler sağlamıştır. Özetle, bu kesimde üç evre saptanmıştır:·1) Hellenistik dönemde d.ö. III. ya da II. yüzyıl) kurulan <strong>ve</strong> t.s.II. yüzyıl başmda yıkılmasına kadar iskarı edilen yerleşme; 2) Bunun üzerinekurulan <strong>ve</strong> çok kısa süre iskarı edilen yerleşme; 3) Olasılıkla t.s. III.yüzyılda bu kesimde kurulan nekropolis. Ne var ki, aydınlatılması gerekendaha pek çok nokta kalmıştır. Gelecek yıllarda IV no. lu açmada yapılacakolan çalışmalar şu amaçlara yönelik olacaktır:- Geç dönem nekropolisinın tümünü kazmak <strong>ve</strong> elde edilen buluntularıarkeolojik <strong>ve</strong> antropolojik açıdan incelemek.- Ortaya çıkarılan yerleşmeyi daha ayrıntılı bir biçimde ele almak:yapıların sınırlarını, işlevini, daha önce açığa çıkarılmış bölümlerle ilişkilerini<strong>ve</strong> her evredeki planını saptamak;- En eski yapıevresini incelemek, tabakalaşma <strong>ve</strong> kronoloji sorunları­irdelemek.nı448


Resim: 1- Höyüğün batıdan genel görünümüResim: 2- II no.lu açmadaki dirsekli geçitin kuzeydoğudan görünümü449


l.. .__.. ._. __./PORSUKC_IIi·..'.~..'.'--rResim: 3- Dirsekli geçitin kuzeybatı duvarıPORSUKCh.ntle' ii­~ .. Resim: 4- Dirsekli geçitin kuzeydoğu duvarı450


POR"""CNlntIer ii-Resim: 6- Geçitzeminiüzerine göçmüş ahşapkirişler451


Resim: 7- Geçit dolgusu içinde ele geçen maden döküm kahbıResim: g, Pişmiş toprak, at başı figürü452


Resim: 9- N. no.lu açma. Üzeri kapak taşlarıyla örtülü mezarResim: 10- IV. no.lu açma. Sp. 10.89 mezarı453


Resim: 11- N. no.lu açma. Sigillata tabak. i. yüzyıl sonu - n. yüzyıl başıResim: 12- Höyüğün güneyinde yer alan düzlükte ele geçen saçaldık parçası454


WORK AT GORDION IN 1989G. Kenneth SAMS*Mary M. VOIGHTThe 1989season of the Gordion Archaeological Mission was conductedunder the sponsorsphip of The Uni<strong>ve</strong>rsity Museum of the Uni<strong>ve</strong>rsity ofPennsylvania, with the eecperation of The Uni<strong>ve</strong>rsity of North Carolinaat Chapel Hill and the Arthur M. Sackler Gallery, Smithsonian Institution.The Mission agaİn enjoyed the support and cooperation of the Ministry ofCulture and the Department for the Preservation of Natural and CulturalHeritage, The Directorate of the Museum of Anatolian Civilizations in Ankara,as always, provided much assistance and rnany services to the Mission,as did the American Research Institute in Turkey. Work in 1989 focusedon: i) architectural study, conservatioıı, and research 011 previously excavatedmaterials; and 2) exeavation. The Iatter again recei<strong>ve</strong>d generousfinancial support from the National Endowment for the Humanities,i) ARCHlTECTURAL STUDIES, CONSERVATION, ANDRESEARCHThe princİpal conservation activİty in ]989 was the in<strong>ve</strong>stigation of thefoundations of the menumental Early Phrygian Gate Building (Fig. ı), İnan effort to gain a better understanding of the structure and to formuiate aprogram of conservation. Two smail test trenches were dug, one beside eachof the high waI1s that flank the ramped approachway to north and south,at about rnidway along the ramp. The trench at the south re<strong>ve</strong>aled that thewall was here bedded, at a depth ofca. <strong>1.</strong>70 m (f'i<strong>ve</strong> courses) below the ramp,on an earlier massiye wall with a somewhat different orierıtation (Fig. 2).(*) Prof. Dr. G. Kenneth SAMS, Ph. D. Professor of Classical Archaeology Department ofClassics, Uni<strong>ve</strong>rsity of North Carolina Chepel Hill, Ne 27599-3145, ABD.Prof. Dr. Mary M. VOIGT, Rcsearch Spccialist in Arehacology The Uni<strong>ve</strong>rsity Museum,Uni<strong>ve</strong>rsity of Pennsylvania 33rd and Spruee Streets Philadelphia, PA 19104-6324, ABD.455


The wall presents a northern face running 0.70 to 0.90 m (E-NE to W-NW)in front of the later Gate Building wall, Constructed primarily of large blocks,the wall was unco<strong>ve</strong>red for six stone courses, to a height of ca. <strong>1.</strong>80 m.Under the third course from the top had been a course of wooden beams orlogs, whose rotting out caused the upper three stone courses to til! backwardat a noticeable angle. Because the area in front of the wall was restricti<strong>ve</strong>,exeavation ceased at a le<strong>ve</strong>l ca. 2.60 m below the ramp of the Gate Building.This arbitrary point might be close to the original ground le<strong>ve</strong>l for the wall,since a cavity left by a woodenlog placed in front of the wall re<strong>ve</strong>aled whatappeared to be the impressions of trans<strong>ve</strong>rse wooden logs runuing under thelowest stone course. Judging by construction techniqucs known elsewhereat the site, the logs could be the foundation of the early wall. In the trenchat the north, the foundation was re<strong>ve</strong>aled to a depth of ca. 2.20 m below theramp, for a total of ele<strong>ve</strong>n courses, eight of stone and three of wood. Thelower fi<strong>ve</strong> courses may belong to an earlier, similarly oriented wall that cameto ser<strong>ve</strong> as underpinning in the new gate project; a parallel situation wasfound ca. 8 m further west in 1963, under the north bench of the approachway(R.S. Young, AJA 68, 1964, p. 291). Because of the poor condition of theearlier wall, caused in part by the rotting-out of the timber courses, digginghad to cease before either the base of the wall or its ground le<strong>ve</strong>l was reached.The earlier walls at both north and south are presumably Phrygian andsomehow eonnected with the enrty system for the older Iron Age eitadel,which included the gatehouse to the west known as the "PclychromeHouse." Although the foundations for the Gate Building walls show signs ofsettling, it appears that the settling has lorıg eeaseel and that the blocksha<strong>ve</strong> lockeel or weelgeel themsel<strong>ve</strong>s into stable positions.Of importanee for both the stuely and the eonservation of arehiteetureat Gorelion are the series oflow-aı!ituele balloon photographs taken in 1989by Professor J. Wilson anel Eleanor Myers of Boston Uni<strong>ve</strong>rsity.Work on a conservation program for the wooelen tomb uneler TumulusMM mo<strong>ve</strong>d forwarel in 1989 through the efforts of Professor Robert Blanchette,a speeialist in wooel pathology from the Uni<strong>ve</strong>rsity of Minnesota. Hisanalysis of wooel anel fungal samples has shown that fungi currently elo notpose a threat to the strueture.Mr. Stephen Koob of the Sackler Gallery in Washington eontinued hiseonservational sur<strong>ve</strong>y of the thousanels of in<strong>ve</strong>ntorieel objeets from the 1950­1973 exeavations. In Ankara, Dr. Elizabeth Simpson eontinueel her projectof conserving, restoring, anel reeording the wooden furrıiture from Tumuli456


MM and P. Her work this year conceııtrated on the coffin, plain tables, andstools from Tnmulus MM.2) EXCAVATION ON THE CİTY MO UNDThe main focus of exeavation during 1989 was the completion of astratigraphic sounding begun in 1988'. Three Upper Trenches (OperationsI, 2, and 7) were set out adjacent to the area previously excavated by ProfessorRodney S. Young in order to in<strong>ve</strong>stigate the history of the site fromthe Phrygian destruction of 700 BıC, to its abandonment (Fig. i). Periodsof occnpation earlier than 700 B.C. were explored in the Lower Trenches(Operations 3-6, 8-ll, 14), located inside the Inner Court of the PhrygianDestruction Le<strong>ve</strong>l.By the end of the 1989 season, a detailed stratigraphic sequence datingfrom c. 1500 BıC. to Medieval times had been obtained for Gordion, Eachmajor phase of the occupation could be deseribed in terms of its architecture,potteryand other kinds of artifacts, industrial activities, and plant andanimal remains. O<strong>ve</strong>r 80,000 animals bones were collected in 1989, and mostof these were identified to the species le<strong>ve</strong>l in the field. Evidcrice for agricultureand plant use was obtained through the collection of 294 samplesof carbonized wood and 428 sediment samples which were floated to obtainseeds and additional charcoal. Analysis ofthis evidence, taken in conjunctionwith the resnlts of the 1987-88 surface sur<strong>ve</strong>y, will e<strong>ve</strong>ntually provide a pictureof the changing economy of the site and surrounding region o<strong>ve</strong>r aperiod of 2000 years.a) The Bronze Age and Early Iron AgeA deep sounding within Operation 14 sampled deposits dating to c.1500-1200 B.e. The best preser<strong>ve</strong>d remains date to the end of this period,(1) Exeavation took place between June 18 and August 23, 1989. Staff members and theirduties were as folIows: Dr. Mary M. Volgt, director of excavations; Dr. Robert Hendekson(Smithsonian Institution), ceramicist, Dr. Naomi Miller (Uni<strong>ve</strong>rsity Museum), paIeoethııobotanist;Dr. Melinda Zeder (Smithsonian), zooarchaeologist; Dr. Mitchell Rothman (Uni<strong>ve</strong>rsityof Pennsylvania), Dr. Janet Jones (Buckneli Uni<strong>ve</strong>rsity), Mr. Keith Dickey (BrynMawr College), Mr. Geoffrey Emberling (Uni<strong>ve</strong>rsity of Michigan), Mr. Timothy Matney(Uni<strong>ve</strong>rsity of Pennsylvania), Mr. Rudolph Mayr (Yale Uni<strong>ve</strong>rsity) and Ms. Sharon Steadman(Uni<strong>ve</strong>rsity of California, Berkeley), site supervisors; Ms. Irene Good (Uni<strong>ve</strong>rsity ofPennsylvania), site supervisor and palynologist; Ms. Lupe Gonzalez (Uni<strong>ve</strong>rsity Museum),registrar; Ms. Amy Leviton, assistant registrar; Ms. Denise Hoffman and Msv JenniferQuick (Uni<strong>ve</strong>rsity Muscum), arüsts; Ms. Laura Foos, photographer; and Ms. Susan Arter(Smithsonlan), zooarchaeological assistant.


and include a iarge rectangular building with dry stone walls (Fİg. 4). Pal'­tially exposed in 1988, it consisted of a single semi-subterranean room. Lyingjust abo<strong>ve</strong> the floor of the building was a large amount of wheelmade buffand orange pottery dated to the 13th century Re. ı .The abandonınent of this building presumably coirıcided with the endof the Rittite Eınpire. At Gordion, this e<strong>ve</strong>nt may mark a short break inoccupation, but new buildings were soon under construetion. The earliestof these was a sman house built by digging a shallow rectangular pit whichwas then edged with stones and bricks (Fig. 5). The floor and the interiorface of these "walls" was coated with mud plaster; no evidence of the superstructure(ııpper walls and roofing) was reco<strong>ve</strong>red. Interior fittings includeda smail domed o<strong>ve</strong>n, two stone and plaster bins, and sman storage pits inthe f'loor. A second and larger semi-subterranean house only slightly laterin datc was more substantially built, with stone slabs lining the inner facesof some walls.The pottery found on the floor of both "pithouses," as well as in outsidetrash deposits and pits, was handmade, lightly fired, usually burnished,and sometimes decorated with impressions or incising, Typical shapes arebowls and bag-shaped jars-. This Early Iron Age Handırıade Ware, whichhas generic parallels at sites in Thrace and the Balkans, is presumably ahousehold product; it contrasts strongly with the mass-produced, betterfiredwares of the preceding (Late Bronze Age) occupation.A third and <strong>ve</strong>ry different ceramic assemblage was found on the floorof another pithouse that had been burnt, preserving a great deal of informationabout its construction, Like the others, it was made by cutting a shallowrectangular pit, with a narrow ledge around the inner edge (Figs. 6-8). Largeposts in the corners of the pit and sınall posts set into the ledge forıned thefraınework for a lightweight superstructure made out of reeds and mudplaster.i nterior fittings included a two-chambered o<strong>ve</strong>n, an adjacent potstandwith depressions for three <strong>ve</strong>ssels, and a large rectangular feature with twonarrow bins. All of these were coated with plaster, and the rectangular featurewas decorated with narrow pilasters. On the floor of this burned houselay a clay spindle whorl, a stone weight or mace, charred wooden planks,(2) A representati<strong>ve</strong> selection of pottery and a stamp senling bearirıg Hittite hieroglyphs reco<strong>ve</strong>redfrom these deposits ha<strong>ve</strong> been illustrated İn Sams and Voiııt, Xl. Kazı Sonuçlan Toplantısı,(Antalya, 1989).(3) See Sams and Voight, XI Kazı Sonuç/an Toplantısı (Antalya, 1989).458


iron nails, grain and an imprcssion of the wicker basket it had been storedin, and grinding stones. The pottery <strong>ve</strong>ssels from this structure (Fig. 9) arewithin the tradition that characterizes the Destruction Le<strong>ve</strong>l of 700 B.C.,usually referred to as Phrygian Wheelmade Ware. This burned reed and plasterbuilding, therefore, seeıns to represent an early stage of the Phrygianoccupation at Gordion, dating before the initiation of the formal buildingprogram that persisted through the Middle Phrygian occupation.To summarize, three distinct ceramic assemblages ha<strong>ve</strong> been definedfor the Iate 2nd and early ıst millennium settlements at Gordion. The LateBronze Age wheelmade tradition is strongly tied to the Hittites. Early IranAge handmade pottery with Balkan affinities was found in association withat least two domestic structures, while a third perhaps s1ightly later househad Early Phrygian wheelmade pottery. Although the abrupt appeararıceof Early Phrygian types might be seen as evidence for the arrival of Phrygianspeakers at Gordion, the significance of these changes in pottery manufacturingtechnigues and style cannot be assessed until all aspects of materialculture ha<strong>ve</strong> been examined for evidence of continuity or change. Of particularimportance are ongoing studies of food preferences and butchering practices,cultural traits that are strongly tied to ethnicity. By looking at changesin diet and food preparation, and the relationship of such changes to shiftsin the pottery industry, it will e<strong>ve</strong>ntually be possible to delineate the date andnature of population changes in the Gordion region.b) The Early Phrygian Destructlon LCVelThe anteroom of Terrace Building 2 (one of a series of two-roorned domesticunits locatcd to the west of the courtyards and megara) was clearedduring the 1989 season (Figs. i, LO). Artifacts found in situ on the buildingfloor included numerouspottery <strong>ve</strong>ssels and objects associated with textileproduction. Se<strong>ve</strong>ral pots were fiJled with seeds: barley, lentils, and sesame.Stratigraphic sectionsshowed the way in which the burnt Terrace Buildingwas le<strong>ve</strong>led in preparation for the Middle Phrygian reconstruction on theCity Mound, During the fire, the uppermost part of the walls collapsed, andstone blocks as well as same bumt mudbricks fell to the floor of the roomimmediately adjacent to the wall stubs, The roof then collapsed, and wasfoune! Iying abo<strong>ve</strong> burnt beams as well as the initial wall collapse. Withina <strong>ve</strong>ry short time after the fire, before the relati<strong>ve</strong>ly fragile charred reedsand ırıud of the roof had begun to melt or erode due to rain, the walls werele<strong>ve</strong>lled to a uniform coıırse by throwing stone and brick into the center of459


the room. This provided a base for the Middle Phrygian rebuilding of thesite (Fig. ll).c) The Middle Phrygian PeriodArchitectural remains dating to the Middle Phrygian period excavatedin 1989 include the disco<strong>ve</strong>ry of a subterranean room, reached by a slabstairway 1eading down from the interior of a large rectangular bui1ding (I)excavated by Rodney Young. The stone and post walls of this room wereset directly into the elay foundation (Figs. 12-13).In order to obtain information on the Middle Phrygian and Iaterperiods from other parts of the settlement, stratigraphic cuts were made inone Young's 1950 trial trenches, located along the southwesterıı edge ofthe City Monnd (Fig. 3). Pottery reco<strong>ve</strong>red from the lowest Middle Plırygianoccupation le<strong>ve</strong>l (Figs. 14-15) was <strong>ve</strong>ry similar to that lying on the floor ofthe Building I cellar. At the base of the sounding was a deep layer of sterileelay; although the area eleared was <strong>ve</strong>ry smail, the evidence does suggest thatthe Middle Phrygian elay foundation extends o<strong>ve</strong>r at least part of the westernsector of the mound, as well as o<strong>ve</strong>r the elite quarter eleared by Young.d) The Late Phrygian PeriodWith the f'inal abandonment of the Middle Phrygian bui1dings, the entirearea eleared in the Upper Trenches was used for industrial purposes.Stone blocks robbed from the walls of Building i were used to constructsubterrancan structures or "cellars", as well as other buildings known onlyfrom fragmentary walls. The cellars and adjacent trash deposits containedevidence of ınanufacturing activities, ineluding stone working (alabaster<strong>ve</strong>ssels, flint bowls, and tesserae), bone and ivory working, and metallurgy.Imports, ineluding fine Attic pottery (Fig. 16), suggest that Gordion was aprosperous town at this period, which may ha<strong>ve</strong> begun early in the 5th centuryB.C. Residential areas of the Middle and Late Phrygian periods mayha<strong>ve</strong> lain primarily in a lower town, located across the Sakarya Ri<strong>ve</strong>r, thanwas disco<strong>ve</strong>red in 1987 through surface sur<strong>ve</strong>y.'160


\i'\#- .. .»-­GOROION 1989New Excavalion AreasHım.nı. Cumrn". Romn". Aklr. HQllmınFig. 1- Plan of mainexeavation areaon the City Mound showing location of the 1988­1989 trenches461


Fig. 2-Early wall serving as underpinning for the south side of the Phrygian Gate Building462


Fig. 3- AeriaI view of[he Gordion CHy Mound at [he beginning of the 1989 season; takenfrom a ballocn by j. Wılson Myers and Eleanor E. Myers463


Fig. 4- Recrangular, semi-subterranean bui1ding of the Late Bronze Age, c. 1200 B.C.Cutting through this stnıcture and the trash Ie<strong>ve</strong>ls stratified beneath it is the1989 deep sounding.Fig. 5- Small "pithouse" of the Early Iren Age, o<strong>ve</strong>rlying the walls of the Late BronzeAge building seen in Fig. 4. Early Iron handmade pottery was found on the floorof this structure.464


Fig. 6- Early Iron Age pithouse that was bumt. The walls were soupported by poles set ina ledge along the edge of the pit. Reeds were set betweerı the poles and the entirefloor and walls were then coated with mud plaster. Against the far wall are a twochambered o<strong>ve</strong>n (left), a postand, and a large rectangular feature ofunknownfunction,,Gl • o •• • ••~~~o • 0 0• o'"Fig. 7- Plan of the bumed Early Iron Age pithouse shown in Fig. 6465


Fig. 8- Detail of the features along the north wall of the burned Early Iron Age pithouse.Top right, two -chambered o<strong>ve</strong>n; center right, poststand; lower right, postholes ofnorth wall.Fig. 9- Phrygian wheelmade pottery from the floor of the bumed Early Iron Age pithouse466


Fig. 10- Roof beams in si/u within the anteroom ofTerrace Building 2, destroyed in theEarly Phrygian destruction of c. 700 B.C. 1lıe doorway to the main room is to theright.Fig. 11- Seetion through the Terrace Building 2 anteroom showing the initial collapse ofthe building, capped by stone and brick fi1<strong>1.</strong> Abo<strong>ve</strong> is the clay layer of the MiddlePhrygian rebuilding and the cobble foundations of Middle Phrygian Building <strong>1.</strong>467


Fig. 12- Subterranean room built into the 'Middle Phrygian clay layer. The waals arecorıstrııcred of small stones with <strong>ve</strong>rtical slots for post supports13- Detail of the Middle Phyrgian subterranean room. To the left is a slab stairwaythat leads into Building ı.468


Fig. 14- Set of Middle Phrygian pots found inside two pithoi'i~S g /Fig. 15- Midd1e Phyrgian how1swith grafliti; part of the group shown in Fig. 14469


470Fig. 16- Attic import from a trash depositpost -dating the abandonment of theMiddle Phrygian Building ı.


iiiiiiiiiiiiiiiiiiiii

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!