İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

istanbulbarosu.org.tr
from istanbulbarosu.org.tr More from this publisher
12.07.2015 Views

İş ve Sosyalvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları75sosyal politika ve istihdam faslı için açılış kriteri olarak İLO sözleşmelerineuyumu getiriyor. “Eğer İLO sözleşmelerine uymazsanız ben bu faslı açmam”diyor. Aynı zamanda sendikal yasalara ciddi eleştirileri var. İLO’ya geldiğimizzaman İLO bu yasaların, 2821-2822 sayılı yasaların kabul edildiği1983 yılından bu yana çeşitli defalar Türkiye’yi Aplikasyon Komitesine aldıve hatta özel paragrafta yer aldık. Şimdi son 4 yıldır da İLO’nun ciddi gündemindeTürkiye. Bu sene de şu anda 25 ülke Sendikal Haklar Komitesiningündemine alınan ülkeler arasında ben son aldığım bilgiye göre. Buradakaçınılmaz bir durum var, hem de Sayın İsmail Bayar’ın anlattığı gibi sistemşu anda bloke olmuş durumda. Niye sizin anlattığınız taslaktaki binde5’in bir anlamı var? Çünkü o binde 5 Türkiye’de şu anda mevcut sendikalhareketin mevcudunu koruyabilen bir baraj seviyesi, çünkü o binde 5’inyüzde 1’e bile tahammülü yok sistemin. Yüzde 1 olarak barajı, yüzde 10işkolu barajı getirdiğiniz anda yüzde 80’i sendikaların baraj altında kalıyorve artık toplu sözleşme yapamayacak duruma geliyor. 1980 yılında nüfus40 milyon, çalışan işçi sayısı yaklaşık olarak 7 milyon kayıt dışıyla beraber,sendikalı işçi sayısı 2,5 milyon. Türkiye bugün 70 milyonu aşmış nüfusu,20 milyona kayıt dışıyla beraber gelmiş, sendikalı sayısı 600 000’e gitmiş.Tabii, istihdam biçimlerinde değişiklik var, artı küreselleşmenin etkisiyleişletmeler çok büyümüş, Türkiye’nin her tarafında mağazaları var. Bu modelleyürümüyor.Avrupa’ya baktığımız zaman, eleştiriler geldi, Fevzi Hocam eleştirdi; acabaişkolu sendikacılığına mı gidiyoruz, sektörel sendikacılığa mı gidiyoruz,ama Avrupa bunu çözmüş. Devlet kimsenin hangi sendikaya, kaç tane sendikayaüye olduğuna bakmıyor, güçlü sendikalarla oturup toplu sözleşmesektörel düzeyde, işkolu düzeyinde, Türkiye çapı düzeyinde, hatta şimdiküresel sözleşmeler gündemde. Avrupa’da artık Volkswagen’le oturuyorlarVolkswagen’in kurulu olduğu bütün ülkelerdeki sendikalar karşı karşıyageliyor, Avrupa çapında toplu sözleşme imzalıyorlar ve bunu da teşmilmüessesesiyle bütün o sektördeki işçilere teşmil ediyorlar. Şimdi bizde varteşmil müessesesi, hiç kullanmadığımız, yıllardır kullanmadığımız, en sonhükümet bir bankalara teşmil etmeye bir deneme yaptı, fakat hemen çokkısa sürede işverenlerden aldığı tepkiyle geri döndürdü.Dolayısıyla, Anayasa'nın 53. maddesindeki çok düzeyli toplu sözleşme, o yasağınbirden fazla sendikal toplu sözleşme yapılamayacağı ve uygulanamayacağınailişkin kuralın kalkması bu anlamda önemli bir açılım sağlamıştır.Yeterli değildir, çünkü grev hakkı Fazıl Hocamın anlattığı gibi büyük, bütünkasvetiyle hem Anayasa'da, hem yasada sınırlamalar durmaktadır. Bu işinözü aslında grevdir. Biz eğitimlerde anlatıyoruz, sosyal mücadele tarihinde

76 İstanbul Barosu Yayınlarıönce grev var; yani işçiler önce oturup toplu sözleşmeyi hiç bilmedikleriyerde bıçak kemiğe dayandığı zaman önce grev yapmışlar, sonra işverenin“ya, ne oluyor, bir dakika, gelin bakalım, anlaşalım, konuşalım” demesi üzerinetoplu sözleşme icat olmuş. Dolayısıyla birbirini tamamlayan müesseselerdir.Bugün yaptığımız bu tartışmaların bu yasa koyucuya, umarım, birişaret olur bir model yaratması bakımından. Ben tekrar teşekkür edereksözlerimi bitiriyorum.Benim sorum şöyle: Hocam, “toplu sözleşme özerkliği için güçlü sendikacılıkolması gerekir” dedi. Bugün Türkiye düzeyinde baktığımız zaman geneldesendikaların yeni örgütlenmelere gidemediğini görmekteyiz. Sendikalar ancakmevcut işyerlerindeki toplu iş sözleşmesi kurulmuş işyerlerindeki varlıklarınısürdürebilme derdindeler. Yeni örgütlenmeye gittikleri anda ya biralt işverenlik müessesesiyle karşılaşıyor veya o işyerindeki çalışan işçilerintamamının işten çıkartılması gibi bir durumla karşılaşılıyor. Bundan dolayıda sendikaların yeni örgütlenmeye gitmedikleri, hatta üç konfederasyonunayrı yeni yerlerde örgütlenmek yerine birbirlerinin işyerlerini kapma mücadelesiverdiklerini görüyoruz. Bundan da işveren şu şekilde faydalanıyor:İşçinin herhangi bir hakkını işçiye sunmadığı durumlarda veya işçinin işakdinin feshinde eğer o işyerinde sendika varsa, bütün sorumluluk işverendençok sendikanın üzerine yıkılıyor. Sanki işverenin günah keçisi konumunagetirilmiş durumda şu anda sendikalar Türkiye’deki mevcut durumuitibarıyla.9. Hukuk Dairesi'nin mevcut kararlarına baktığımızda bireysel iş hukukualanında yasanın da önüne geçen öncü normlar üreten kararlarını görmekteyiz,fakat toplu iş hukukunda buna ilişkin kararları ısrarla bekliyoruz.Örneğin, bir kamu işyerlerindeki hizmet alım sözleşmelerinin hukuki niteliğininne olduğu konusunda ben hâlâ tereddütlüyüm. Alt işverenlik mi,yasanın 2 taksim son maddesine baktığımız zaman daha önce hizmet alımsözleşmesiyle iş alan yüklenicisi, işçisi olarak çalışmış veya o kamu kurumve kuruluşunda geçici veya vizeli işçi olarak çalışmış olanların çalıştırılmasınailişkin hüküm konulamaz derken, 4734 ve 4735’te buna ilişkin cezaisorumluluklar getirilmişken biliyoruz ki bütün işyerlerinde, kamu işyerlerindeişi alan kamu işvereni sadece ya o kamu işvereninin yetkilisi veyabelediyelerse, özellikle belediye başkanlarının kurduğu paravan şirketlerve göstermelik şirket ortakları vasıtasıyla sürekli alt işverenliğe gidildiği vealt işveren dediğimiz hizmet alımı, yüklenicisi değişmesine rağmen işçilerinotomatikman sürekli devam ettiklerini görmekteyiz. Acaba burada örtülüboto-işverenliği mi var, yoksa geçerli alt işverenlik sözleşmesi mi var, bununniteliğini bir türlü çözemedik.

İş <strong>ve</strong> <strong>Sosyal</strong> Gü<strong>ve</strong>nlik <strong>Hukuku</strong> <strong>2011</strong> Yılı Toplantıları75sosyal politika <strong>ve</strong> istihdam faslı için açılış kriteri olarak İLO sözleşmelerineuyumu getiriyor. “Eğer İLO sözleşmelerine uymazsanız ben bu faslı açmam”diyor. Aynı zamanda sendikal yasalara ciddi eleştirileri var. İLO’ya geldiğimizzaman İLO bu yasaların, 2821-2822 sayılı yasaların kabul edildiği1983 yılından bu yana çeşitli defalar Türkiye’yi Aplikasyon Komitesine aldı<strong>ve</strong> hatta özel paragrafta yer aldık. Şimdi son 4 yıldır da İLO’nun ciddi gündemindeTürkiye. Bu sene de şu anda 25 ülke Sendikal Haklar Komitesiningündemine alınan ülkeler arasında ben son aldığım bilgiye göre. Buradakaçınılmaz bir durum var, hem de Sayın İsmail Bayar’ın anlattığı gibi sistemşu anda bloke olmuş durumda. Niye sizin anlattığınız taslaktaki binde5’in bir anlamı var? Çünkü o binde 5 Türkiye’de şu anda mevcut sendikalhareketin mevcudunu koruyabilen bir baraj seviyesi, çünkü o binde 5’inyüzde 1’e bile tahammülü yok sistemin. Yüzde 1 olarak barajı, yüzde 10işkolu barajı getirdiğiniz anda yüzde 80’i sendikaların baraj altında kalıyor<strong>ve</strong> artık toplu sözleşme yapamayacak duruma geliyor. 1980 yılında nüfus40 milyon, çalışan işçi sayısı yaklaşık olarak 7 milyon kayıt dışıyla beraber,sendikalı işçi sayısı 2,5 milyon. Türkiye bugün 70 milyonu aşmış nüfusu,20 milyona kayıt dışıyla beraber gelmiş, sendikalı sayısı 600 000’e gitmiş.Tabii, istihdam biçimlerinde değişiklik var, artı küreselleşmenin etkisiyleişletmeler çok büyümüş, Türkiye’nin her tarafında mağazaları var. Bu modelleyürümüyor.Avrupa’ya baktığımız zaman, eleştiriler geldi, Fevzi Hocam eleştirdi; acabaişkolu sendikacılığına mı gidiyoruz, sektörel sendikacılığa mı gidiyoruz,ama Avrupa bunu çözmüş. Devlet kimsenin hangi sendikaya, kaç tane sendikayaüye olduğuna bakmıyor, güçlü sendikalarla oturup toplu sözleşmesektörel düzeyde, işkolu düzeyinde, Türkiye çapı düzeyinde, hatta şimdiküresel sözleşmeler gündemde. Avrupa’da artık Volkswagen’le oturuyorlarVolkswagen’in kurulu olduğu bütün ülkelerdeki sendikalar karşı karşıyageliyor, Avrupa çapında toplu sözleşme imzalıyorlar <strong>ve</strong> bunu da teşmilmüessesesiyle bütün o sektördeki işçilere teşmil ediyorlar. Şimdi bizde varteşmil müessesesi, hiç kullanmadığımız, yıllardır kullanmadığımız, en sonhükümet bir bankalara teşmil etmeye bir deneme yaptı, fakat hemen çokkısa sürede iş<strong>ve</strong>renlerden aldığı tepkiyle geri döndürdü.Dolayısıyla, Anayasa'nın 53. maddesindeki çok düzeyli toplu sözleşme, o yasağınbirden fazla sendikal toplu sözleşme yapılamayacağı <strong>ve</strong> uygulanamayacağınailişkin kuralın kalkması bu anlamda önemli bir açılım sağlamıştır.Yeterli değildir, çünkü grev hakkı Fazıl Hocamın anlattığı gibi büyük, bütünkas<strong>ve</strong>tiyle hem Anayasa'da, hem yasada sınırlamalar durmaktadır. Bu işinözü aslında grevdir. Biz eğitimlerde anlatıyoruz, sosyal mücadele tarihinde

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!