İstanbul Barosu İŠve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları
İstanbul Barosu İŠve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları İstanbul Barosu İŠve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları
İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları35lur, sınırlamaları bir araya getirerek baktığınız zaman bu hakkı kullanmayızorlaştırıyor, ama ne yazık ki bizde ancak soyut norm denetiminde olur;yani bir parti getirirse bütünüyle, “bu bu bu bunlar hep bir arada bu işi zorlaştırıyor”diye, onun da pek olduğu yok, somut norm denetiminden başkabir çıkar yolumuz da kalmadığına göre bunları denetleyemiyoruz biz, amabunlara biz öğreti olarak üzerine basa basa söylememiz lazım. Ben bugünsöyleme ihtiyacını oradan duydum. Mevcut grev sistemi zaten bir Avrupaülkesi ölçüsüne göre ölçüsüz, sınırlama ve yasaklarla dolu bir düzen. Üstelikbir de almışız Anayasamıza ölçülük ilkesini koymuşuz, “demokratik toplumdüzeninin gerekleri” demişiz. Bütün demokratik ülkelere bakıyorsunuz,böyle bir sınırlama gereği çoğunda duyulmamış, Almanya’da hiç yok, sizinsöylediğiniz şey, yargıya bırakılmış, sendika kanunu yok, grev kanunu yok,Toplu Sözleşme Kanunu var, o kadar, o kanunlar yok, çünkü sendika karşıçıkıyor, diyor ki “bana getireceğin her kanun beni bağlıyor. Ben özgür olmakistiyorum. Ben buraya kolay gelmedim, bu aşamaya ben kolay gelmedim.Bana getireceğin her kanun beni sınırlayacak.”Hiç unutmuyorum, Devrim hatırlar, Sternmarsh diye bir yürüyüş yaptılarBonn’a doğru 1968’li yıllar, 1970’e doğru. Büyük bir yürüyüştü. Olağanüstüyönetim olduğunda grevin askıya alınması veya zorlaştırılması gibikurallar var. Bizimkiyle kıyasladığın zaman o olağanüstü dönemde bizimolağan dönemle kıyasladığında çok iyi bir kanun. Biz şaşırdık hatta “nedirbu” diye. Ama sendikalar karşı çıktı, karşı çıktığı için de onlar girmedi.Şimdi hatırladım, ifade de legal grevin askıya alınmasıyla ilgili bir şeydi. Otanıma bile sığmak istemedi o zaman sendika ve karşı çıktı. O zaman bizşaşırmıştık, ama şimdi anlıyorum niye olduğunu, çünkü bütün bunlar ekleneeklene eklene eklene o hakkı kullanmanız adeta çok zor bir koşullarabağlanmış oluyor ve özgür olmuyorsunuz siz aslında. Tamam, bir hakkınızvar, ama çok da özgür değilsiniz. Bunu her alanda görmek mümkün. Ne yazıkki Anayasa hukukçuları olarak işin bu yönüne çok fazla parmak basmışdeğiliz. Bunda bizim de büyük kusurumuz var, kabahatimiz var.Teknik bazı soruları ben Devrim’e bırakıyorum, hem onun alanına da girmişolmayayım. Ben daha çok Anayasaya yakın olan konularda bir şeylersöylemek istiyorum. Tabii, Engin Ünsal’ın bu Tekel direnişini tabii çarpıcıbir şekilde ifade etmesi, işte, benim biraz önce söylediğim şeyi çok teyit edenbir şey. Adamın canı yanmış, Türkiye’nin dört bir tarafında o karda, kıştakıyamette gelmişler orada direniş yapıyorlar ve sen 5 yıl hüküm giydirecekşekilde dava açıyorsun. Umarım mahkemeler burada anlayışlı davranır, buişi çözer. Eskiden olsa güvenirdim, ama şimdi çok da güvenemiyorum doğrusu.Gerçekten öyle.
36 İstanbul Barosu YayınlarıBurada 90 uygulanır mı? Bu da teknik bir alan, bunun tam da bilmediğimbir yönü var, onun için ona cevap vermek de istemiyorum. Tabii İLOsözleşmeleri 90. madde kapsamına girer, ama doğrudan uygulanır nitelikteyse.Devlete yükümlülük verdiyse, o zaman o devletin yükümlülüğünüyerine getirmesi lazım. Doğrudan uygulanır nitelikte hükümse, hakikaten90. madde kapsamına girer ve mahkemelerin de onu nazara alması gerekirdoğrudan doğruya.Üzeyir Beyin söyledikleri aşağı yukarı benim söylediklerime de paralel. Benbir katkı olarak görüyorum onu, çünkü ben şunu söylemedim: Grev yasaklarınınkalkmasının bir şartla, Kanuna da uyum yasası şeklinde yansıtılmakkaydıyla bir reform parçası sayılabileceğini söyledim, ama onunyanında da zaten işçiye tanınan grevin de öyle çok önemli bir şey olmadığınıanlatmaya çalıştım. Zaten bu hale gelmesi bu kıskaç nedeniyledir. Gerilemetamam, küreselleşen dünyada o süreç içinde sendikalaşmada bütün dünyadabir gerileme var, ama bizdeki gerileme onlara göre çok daha fazla. Bununnedeni bizim kıskaç içinde olmamız, esasen kıskaç içinde olmamızdır.Daha özgür olsaydık belki emekçi kitleleri kendilerini daha iyi duyurabilirlerdi,daha etkili duyurabilirlerdi.Şebnem’in değindiği nokta hakikaten beni afallatan noktaya bir çözüm olarakbunu önerdi. Tabii, ben de aynı görüşteyim; sosyal devlet ilkesi değişmezbir ilkedir ve o kalktı denilemez, ama fiilen onun kurumlarındaki gerileme,zayıflama sosyal devlette küreselleşmeye paralel bir gelişme olduğunugösteriyor. Bizim hukukçu olarak yapabileceğimiz bu değişmez kuraldanyararlanarak hukuku kullanmak; yani hukuku hem hak elde etmenin biraracı, yönü olarak ne kadar kullanılabiliyorsa tabii, o da sihirli bir şey değil,hele şimdi hiç değil. Hukuk artık güven vermiyor, bana bile vermiyor. Neredevatandaşa, bana da vermiyor güven. Öyle bir düzeye geldik. Bunu niyeanlayamıyorlar anlamıyorum, çünkü hukuk öyle bir şey ki, hukuk devletiesaslarını getiren bir hukuk düzeni insan için soluduğun bir nefes gibidir.Havasız bir yere giderseniz fark edersiniz. Aynen hukuksuz bir yere girdiğinizzaman hukukun ne olduğunu o zaman anlarsınız. Dilerim, hukuku buhale getirenler onu anlayacağı bir şey yaşamazlar ve kendiliğinden hukukyine kendi itibarını kendi kazanır.Laiklikle olan bağlantı son derece ilginç, ama Almanya laik değil. BunuTürkiye laik, Fransa da laik, Portekiz laik, ama Almanya kendini laik olaraktanımlamıyor. Almanya “ben din ve mezhepler karşısında nötr bir konumumvar devlet olarak” diyor; yani nötüralite prensibini benimsemiş. Onun içinKiliseyi, hatta Kilisenin vergi toplamasına bile rıza gösteriyor. Kilise vergisivar; yani cemaat Kiliseye vergi ödüyor devlet gibi. Ama orada bir kavga çık-
- Page 3 and 4: Genel Yayın Sıra No: 2142012/16IS
- Page 5: İstanbul Barosuİş ve Sosyal Güv
- Page 10 and 11: İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 201
- Page 12 and 13: I. OTURUMKonu2010 ANAYASA DEĞİŞ
- Page 14 and 15: İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 201
- Page 16: Konu2010 ANAYASA DEĞİŞİKLİKLER
- Page 19 and 20: 18 İstanbul Barosu Yayınlarıbir
- Page 21 and 22: 20 İstanbul Barosu YayınlarıMadd
- Page 23 and 24: 22 İstanbul Barosu Yayınlarılar
- Page 25 and 26: 24 İstanbul Barosu Yayınlarıda h
- Page 27 and 28: 26 İstanbul Barosu YayınlarıBu n
- Page 29 and 30: 28 İstanbul Barosu Yayınlarılad
- Page 31 and 32: 30 İstanbul Barosu Yayınlarıdaki
- Page 33 and 34: 32 İstanbul Barosu Yayınlarıçek
- Page 35: 34 İstanbul Barosu Yayınlarımi?
- Page 39 and 40: 38 İstanbul Barosu YayınlarıSosy
- Page 41 and 42: 40 İstanbul Barosu Yayınlarıben
- Page 43 and 44: 42 İstanbul Barosu Yayınlarıiş
- Page 45 and 46: 44 İstanbul Barosu Yayınlarıkims
- Page 47 and 48: 46 İstanbul Barosu Yayınlarıolma
- Page 49 and 50: KonuANAYASA'DA YAPILAN DEĞİŞİKL
- Page 51 and 52: 50 İstanbul Barosu Yayınlarıgere
- Page 53 and 54: 52 İstanbul Barosu YayınlarıAksi
- Page 55 and 56: 54 İstanbul Barosu Yayınlarıve l
- Page 57 and 58: 56 İstanbul Barosu YayınlarıTasl
- Page 59 and 60: 58 İstanbul Barosu Yayınlarıdir.
- Page 61 and 62: 60 İstanbul Barosu Yayınlarısey
- Page 63 and 64: 62 İstanbul Barosu Yayınlarıme y
- Page 65 and 66: 64 İstanbul Barosu YayınlarıBu d
- Page 67 and 68: 66 İstanbul Barosu Yayınlarıöze
- Page 69 and 70: 68 İstanbul Barosu Yayınlarıişk
- Page 71 and 72: 70 İstanbul Barosu Yayınlarımı
- Page 73 and 74: 72 İstanbul Barosu Yayınlarıve 6
- Page 75 and 76: 74 İstanbul Barosu Yayınlarıgere
- Page 77 and 78: 76 İstanbul Barosu Yayınlarıönc
- Page 79 and 80: 78 İstanbul Barosu Yayınlarıdika
- Page 81 and 82: 80 İstanbul Barosu Yayınlarıdan
- Page 83 and 84: 82 İstanbul Barosu YayınlarıGiri
- Page 85 and 86: 84 İstanbul Barosu Yayınlarıgeri
36 İstanbul <strong>Barosu</strong> YayınlarıBurada 90 uygulanır mı? Bu da teknik bir alan, bunun tam da bilmediğimbir yönü var, onun için ona cevap <strong>ve</strong>rmek de istemiyorum. Tabii İLOsözleşmeleri 90. madde kapsamına girer, ama doğrudan uygulanır nitelikteyse.Devlete yükümlülük <strong>ve</strong>rdiyse, o zaman o devletin yükümlülüğünüyerine getirmesi lazım. Doğrudan uygulanır nitelikte hükümse, hakikaten90. madde kapsamına girer <strong>ve</strong> mahkemelerin de onu nazara alması gerekirdoğrudan doğruya.Üzeyir Beyin söyledikleri aşağı yukarı benim söylediklerime de paralel. Benbir katkı olarak görüyorum onu, çünkü ben şunu söylemedim: Grev yasaklarınınkalkmasının bir şartla, Kanuna da uyum yasası şeklinde yansıtılmakkaydıyla bir reform parçası sayılabileceğini söyledim, ama onunyanında da zaten işçiye tanınan grevin de öyle çok önemli bir şey olmadığınıanlatmaya çalıştım. Zaten bu hale gelmesi bu kıskaç nedeniyledir. Gerilemetamam, küreselleşen dünyada o süreç içinde sendikalaşmada bütün dünyadabir gerileme var, ama bizdeki gerileme onlara göre çok daha fazla. Bununnedeni bizim kıskaç içinde olmamız, esasen kıskaç içinde olmamızdır.Daha özgür olsaydık belki emekçi kitleleri kendilerini daha iyi duyurabilirlerdi,daha etkili duyurabilirlerdi.Şebnem’in değindiği nokta hakikaten beni afallatan noktaya bir çözüm olarakbunu önerdi. Tabii, ben de aynı görüşteyim; sosyal devlet ilkesi değişmezbir ilkedir <strong>ve</strong> o kalktı denilemez, ama fiilen onun kurumlarındaki gerileme,zayıflama sosyal devlette küreselleşmeye paralel bir gelişme olduğunugösteriyor. Bizim hukukçu olarak yapabileceğimiz bu değişmez kuraldanyararlanarak hukuku kullanmak; yani hukuku hem hak elde etmenin biraracı, yönü olarak ne kadar kullanılabiliyorsa tabii, o da sihirli bir şey değil,hele şimdi hiç değil. Hukuk artık gü<strong>ve</strong>n <strong>ve</strong>rmiyor, bana bile <strong>ve</strong>rmiyor. Neredevatandaşa, bana da <strong>ve</strong>rmiyor gü<strong>ve</strong>n. Öyle bir düzeye geldik. Bunu niyeanlayamıyorlar anlamıyorum, çünkü hukuk öyle bir şey ki, hukuk devletiesaslarını getiren bir hukuk düzeni insan için soluduğun bir nefes gibidir.Havasız bir yere giderseniz fark edersiniz. Aynen hukuksuz bir yere girdiğinizzaman hukukun ne olduğunu o zaman anlarsınız. Dilerim, hukuku buhale getirenler onu anlayacağı bir şey yaşamazlar <strong>ve</strong> kendiliğinden hukukyine kendi itibarını kendi kazanır.Laiklikle olan bağlantı son derece ilginç, ama Almanya laik değil. BunuTürkiye laik, Fransa da laik, Portekiz laik, ama Almanya kendini laik olaraktanımlamıyor. Almanya “ben din <strong>ve</strong> mezhepler karşısında nötr bir konumumvar devlet olarak” diyor; yani nötüralite prensibini benimsemiş. Onun içinKiliseyi, hatta Kilisenin <strong>ve</strong>rgi toplamasına bile rıza gösteriyor. Kilise <strong>ve</strong>rgisivar; yani cemaat Kiliseye <strong>ve</strong>rgi ödüyor devlet gibi. Ama orada bir kavga çık-