İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

istanbulbarosu.org.tr
from istanbulbarosu.org.tr More from this publisher
12.07.2015 Views

İş ve Sosyalvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları205alınmamıştır. Dolayısıyla, bu kaçınılmaz bir uyumsuzluk ortaya çıkmıştır,pek çok sorunla karşı karşıya kalacağımız görülüyor. Bu temelle ilgili birşey, hükümlerle ilgili çok önemli gördüğüm birkaç noktada görüşlerimi söylemedengeçemeyeceğim: belki bunları tartışma imkânımız bulunur. Geçersizliğingeçmişe yürümemesi, ileriye yürümesi gerçekten içtihatla da kabuledilen çok ileri bir hüküm, bunu kabul ediyoruz. Ama ben şunu da arzuederdim: İleriye dönük olarak da, İş Kanununa tabi olanlara da bunlar uygulanacağıiçin bunun, gerçi Polat Hoca tebliğinde bunun nakledilebileceğinisöylüyor, ama orada bir hükmün yer alması, iş güvencesinin sağlanmasıbakımından Borçlar Kanunu 21’sinin 2. fıkrasından hareketle iş akdinintümünün değil, geçersiz hükmün sadece geçersizliğine karar verilmesi, ohükmün yerine gözetme borcuyla işverenin dolduracağını bunu ve ayaktatutulacağını, bu borçlar hukukunun da bir prensibidir, belirtmesi uygunolur.Bir başka sorun şu: Sayın Gülümden Hanım da bahsetti, burada dikkatedilirse şöyle birçok önemli hüküm var İş Kanunu'ndan farklı olarak:Borçlar Kanunu'ndaki hüküm belirli sürenin iş akdinin kurulmasında İşKanunu'nun 11. maddesindeki objektif koşulları aramıyor. Dolayısıyla, işkanunu tabi olmayanlar bakımından belirli süreli iş akitleri o sonuca varmamızgerekir diye düşünüyorum, objektif koşullar aranmaksızın da kurulabilecek.Yenilenmede sadece objektif koşulların varlığını arıyor, zincirlemehaline getirilmesinde. Ama bundan tabii şu sonuç ta ortaya çıkıyor: Meselatabii Basın İş Kanununa tabi olanlar bakımından böyle bir düzenleme olmadığıiçin onlara Borçlar Kanunu uygulanacak. Borçlar Kanunu uygulandığıiçin basın işkolunda ilk defa yapılan sözleşmelerde de belirli süreliiş akdi yapılabilecek. Böyle olunca Basın İş Kanununa tabi olanlar iş güvencesihükümlerinden ilk kuruluşu itibarıyla belirli süreli iş akdi yapıldığıiçin yararlanamayabileceklerdir, böyle bir kaçınılmaz sonuç ortaya çıkıyor.Bu bence önemli bir nokta, onlara kaununla getirilmiş olan iş güvencesihükmü oldukça geri çekilmiş oluyor bu hükümle.Şu çok önemli, zarara yatkın işler, onun üstünde çok durmak istiyorum,ama çok önemli, bunu eskiden beri savunuyoruz. En küçük hafif bir ihmaldebile işçinin bundan sorumlu olması. Dünyada artık bu açılmıştır diğerülkelerde. Zarara yatkın işlerde hafif ihmalden işçinin kusurlu olması kabuledilmez. Çok güzel belirttikleri gibi burada öyle bir durum oldu ki, BorçlarKanunu, bunu getirmekle iyi bir hüküm getirmiştir. Zarara yatkın işlerhafif ihmalde işçi sorumlu olmayacak, ama tabii çok önemli bir çelişki ortayaçıkmış oldu; tazmin yükümlülüğü yok hafif işte, ama hafif bir ihmallebile 30 günü aşkın bir ücret, zarar verilirse ücreti tutarında işçinin iş akdifeshedilebilecek. Bu da tabii mesela çok önemli çarpıcı çelişkilerden iri.

206 İstanbul Barosu YayınlarıMobbing’in psikolojik tacizin, çok önemli bir başka nokta, Borçlar Kanunu'nagirmesi tabii olumlu. İş Kanunu'nda böyle bir düzenleme yok. Biz biraz zorlayarakfesih hakkının doğabileceğini filan söylüyoruz, ama tazminat konusundabir düzenleme yok. Burada Adalet Komisyonu Başkanı bana sonzamanlarda gönderdi taslağı. Orada Mobbing yoktu, psikolojik taciz yoktu.Ben “bu da girebilir” dedim hemen bunu benimsediler, sonradan girdi zaten.Mobbing, psikolojik taciz kanuna girmiş ol du, fakat, şimdi açık konuşmakgerekirse, çok iyi mi yaptık çok emin değilim, çünkü bizim ülkemizdeiyi çalışmayan, promosyon alamayan, ilerlemeyen herkes “bana Mobbingyapılıyor” diye davayı açar, açacaktır. Nitekim Almanya’da ve Fransa’da olağanüstübu konuda dava açılmıştı Kanuna girdiğinde, haklı, haksız, belkide çoğu kez haksız, onu da söyleyeyim. Onun için sonradan bunu sınırlamaihtiyacı duydular o ülkelerde. Onu da belirtmeden geçemeyeceğim. Birazgünahı da, sevabı da bana ait onu hatırlattım Adalet Komisyonu Başkanına,onu söyleyeyim.Çok önemli bir nokta gene, sorumluluk, iş kazasından doğan sorumluluk.Burada İş Kanunu'nun 77. maddesiyle bir paralellik getirilmesi son dereceönemli olmuştur. Bilindiği gibi eski Borçlar Kanunumuzda bir kaçamaknoktası vardı. İşveren ancak hakkaniyet gerektirdiği kadar iş güvenliği önlemlerialmaktan sorumluydu. Bu tabii çok zayıflatıyordu iş güvenliği konusunu.Şimdi bu Kanunda aynen 77. madde oraya taşınmakla gerekenher türlü önlemi alır demekle tamamen kapatmış oluyor; yani sadece gerekenher türlü önlemde yüce Yargıtayımız bu konuda da çok güzel içtihatlarçıkarmıştır, gereken her türlü önlem sadece Mevzuatta yer alan önlemlerdeğildir. Modern teknoloji hangi önlemi gerektiriyorsa, çünkü bu insan sağlığı,yaşamıyla ilgili her türlü önlemin alınması gerektiğini içtihat etmiştir.Bunu tabii Borçlar Kanunu'na taşımakla son derece bence ileri bir adımatılmıştır. Ancak, gerekçesinde Kanunun burada kusur sorumluluğu muvar, kusursuzluk sorumluluk var, sorunu da halledilmiştir diyor, bu onuhalletmez. Onun teknik teferruatına girmeyeyim. Gene kusur sorumluluğu,kusursuz sorumluluk tartışması bu hükme rağmen devam edecektir, onunteknik ayrıntısına girmek istemiyorum.Birçok beklediğim bir şey gerçekleşmemiş bu Kanunda, bu bence son dereceönemli. Malum İş Kanunu'nda da var, pardon, İş Kanunu'nda yok,ama eskiden beri bu boşluk olduğu için Borçlar Kanunu hükmüyle uyguluyorduk.İşçinin ücretinin devri yasaklanmıştır. Çok güzel, ama bir başkanokta var, özellikle iş kazalarında ortaya çıkan bir sorunumuz. Gerçektenbizi üzen, tedirgin eden bir sorun var. İş kazası tazminatlarında, meselaicabında 50 kişi, 100 kişinin hayatını kaybettiği tazminatlarda ne yazık ki

İş <strong>ve</strong> <strong>Sosyal</strong> Gü<strong>ve</strong>nlik <strong>Hukuku</strong> <strong>2011</strong> Yılı Toplantıları205alınmamıştır. Dolayısıyla, bu kaçınılmaz bir uyumsuzluk ortaya çıkmıştır,pek çok sorunla karşı karşıya kalacağımız görülüyor. Bu temelle ilgili birşey, hükümlerle ilgili çok önemli gördüğüm birkaç noktada görüşlerimi söylemedengeçemeyeceğim: belki bunları tartışma imkânımız bulunur. Geçersizliğingeçmişe yürümemesi, ileriye yürümesi gerçekten içtihatla da kabuledilen çok ileri bir hüküm, bunu kabul ediyoruz. Ama ben şunu da arzuederdim: İleriye dönük olarak da, İş Kanununa tabi olanlara da bunlar uygulanacağıiçin bunun, gerçi Polat Hoca tebliğinde bunun nakledilebileceğinisöylüyor, ama orada bir hükmün yer alması, iş gü<strong>ve</strong>ncesinin sağlanmasıbakımından Borçlar Kanunu 21’sinin 2. fıkrasından hareketle iş akdinintümünün değil, geçersiz hükmün sadece geçersizliğine karar <strong>ve</strong>rilmesi, ohükmün yerine gözetme borcuyla iş<strong>ve</strong>renin dolduracağını bunu <strong>ve</strong> ayaktatutulacağını, bu borçlar hukukunun da bir prensibidir, belirtmesi uygunolur.Bir başka sorun şu: Sayın Gülümden Hanım da bahsetti, burada dikkatedilirse şöyle birçok önemli hüküm var İş Kanunu'ndan farklı olarak:Borçlar Kanunu'ndaki hüküm belirli sürenin iş akdinin kurulmasında İşKanunu'nun 11. maddesindeki objektif koşulları aramıyor. Dolayısıyla, işkanunu tabi olmayanlar bakımından belirli süreli iş akitleri o sonuca varmamızgerekir diye düşünüyorum, objektif koşullar aranmaksızın da kurulabilecek.Yenilenmede sadece objektif koşulların varlığını arıyor, zincirlemehaline getirilmesinde. Ama bundan tabii şu sonuç ta ortaya çıkıyor: Meselatabii Basın İş Kanununa tabi olanlar bakımından böyle bir düzenleme olmadığıiçin onlara Borçlar Kanunu uygulanacak. Borçlar Kanunu uygulandığıiçin basın işkolunda ilk defa yapılan sözleşmelerde de belirli süreliiş akdi yapılabilecek. Böyle olunca Basın İş Kanununa tabi olanlar iş gü<strong>ve</strong>ncesihükümlerinden ilk kuruluşu itibarıyla belirli süreli iş akdi yapıldığıiçin yararlanamayabileceklerdir, böyle bir kaçınılmaz sonuç ortaya çıkıyor.Bu bence önemli bir nokta, onlara kaununla getirilmiş olan iş gü<strong>ve</strong>ncesihükmü oldukça geri çekilmiş oluyor bu hükümle.Şu çok önemli, zarara yatkın işler, onun üstünde çok durmak istiyorum,ama çok önemli, bunu eskiden beri savunuyoruz. En küçük hafif bir ihmaldebile işçinin bundan sorumlu olması. Dünyada artık bu açılmıştır diğerülkelerde. Zarara yatkın işlerde hafif ihmalden işçinin kusurlu olması kabuledilmez. Çok güzel belirttikleri gibi burada öyle bir durum oldu ki, BorçlarKanunu, bunu getirmekle iyi bir hüküm getirmiştir. Zarara yatkın işlerhafif ihmalde işçi sorumlu olmayacak, ama tabii çok önemli bir çelişki ortayaçıkmış oldu; tazmin yükümlülüğü yok hafif işte, ama hafif bir ihmallebile 30 günü aşkın bir ücret, zarar <strong>ve</strong>rilirse ücreti tutarında işçinin iş akdifeshedilebilecek. Bu da tabii mesela çok önemli çarpıcı çelişkilerden iri.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!