İstanbul Barosu İŠve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları
İstanbul Barosu İŠve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları İstanbul Barosu İŠve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları
İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları199İş kanunlarına tâbi olmayanlar bakımından hükmün uygulanmasındaönemli bir sorunla karşılaşılmayacağı söylenebilir ise de, düzenlemenin,ölüm nedeniyle kıdem tazminatı ödenmesi gereken hallerde uygulama alanıbulup bulmayacağı, tartışma konusu olabilir. Belirtmek gerekir ki, İsviçreöğretisinde benimsenen sonuç, bu ödemenin ölüm nedenine dayanankıdem tazminatından (Art. 339b OR) 262 bağımsız olarak; ona eklenmeksuretiyle yapılması yönündedir 263 ve bu konuda herhangi bir tartışma dayoktur. Bu sonucun gerekçesi, her iki müessesenin farklı amaçlara hizmetetmesi; ölüm nedenine dayanan ödemenin, hizmet sözleşmesinin bir “ardetki”si olarak düşünülmüş olmasıdır 264 .Bu görüş doğrultusunda, kanaatimce hukukumuzda da aynı sonucu benimsemekdoğru olur. Kıdem tazminatına hak kazanılmayan hallerde ise,sadece yeni yasadaki ödemenin yapılacağı açıktır 265 .Diğer taraftan, bu düzenleme karşısında, gazetecinin ölümü bakımındanyine tartışmaya elverişli bir durum ortaya çıkmaktadır: Şöyle ki, Basın İşKanunu md. 18, gazetecinin ölümü halinde eşi ve çocuklarına; yoksa, bakmaklayükümlü olduğu aile üyelerine aylık ücretinin üç katından az olmamaküzere, kıdem hakkı tutarında ölüm tazminatı verileceğini öngörmektedir.Bu durum karşısında sorun, gazetecinin yakınlarına, bu ödemeye ekolarak yeni Borçlar Kanunu’ndaki miktarın da verilmesinin gerekip gerekmediğinoktasında toplanmaktadır: Kanaatimce, bu konuda tatminkâr birsonuca varabilmek için, Basın İş Kanunu’ndaki ödemenin hukukî niteliğinidoğru bir biçimde tespit etmek gerekmektedir: Öğretide bir görüş, bununkıdem tazminatı olduğunu kabul ederken 266 , bir başka görüş, anılan öde-262 Hükme göre, en az 50 yaşında olan ve 20 yıl veya daha fazla kıdemi bulunan bir işçinin işsözleşmesi sona erdiğinde kendisine kıdem tazminatı ödenmesi gerekir. Sözleşme devamederken işçinin ölmesi halinde ise, ödeme, sağ kalan eşe veya ergin olmayan çocuklarına;yoksa, bakmakla yükümlü olduğu kişilere yapılır. Art. 339c Abs. 1 ve 2’ye göre ise,tazminatın miktarı, sözleşmelerle kararlaştırılabilir; fakat işçinin iki aylık ücretinden azolamaz (Abs.1). Tazminat tutarı sözleşmelerle kararlaştırılmadığı takdirde hakim tarafındanbelirlenir; fakat sekiz aylık ücret tutarını aşamaz (Abs. 2)263 Honsell/Vogt/Wiegant/Rehbinder, Art. 339d N. 1; ZK-OR/ Staehelin, 1996, Art. 339b N.2; Streiff/von Kaenel, Art. 339b N. 6.264 Honsell/Vogt/Wiegant/Rehbinder, Art. 338 N. 1. Buna karşılık, İsviçre öğretisinde birbaşka görüş, söz konusu ödemenin, iş ilişkisiyle kurulan ve kanunda zorlayıcı olaraköngörülen “tam üçüncü şahıs yararına sözleşme”ye dayandığını kabul etmektedir. Bkz.Schweingruber, s. 279. Ekmekçi (Mercek 2005 s. 175) ise, bunun kıdem tazminatı benzeribir ödeme olduğu görüşündedir.265 Son nokta açısından, hükmün genel nitelikte olması nedeniyle bu görüşte, Yenisey (henüzyayınlanmamış tebliğ).266 Bkz. Narmanlıoğlu, Türk Hukukunda Kanundan Doğan Kıdem Tazminatı, İstanbul, 1971,s. 255.
200 İstanbul Barosu Yayınlarımenin, kıdem tazminatı olarak nitelendirilemeyeceğini ileri sürmektedir 267 .Kanaatimce, ikinci görüş daha isabetlidir: Bir defa, anılan ödemenin kanuniçindeki sistematik yeri, bunun kıdem tazminatı olarak nitelendirilmesineelverişli değildir. Yasa koyucu, 212 sayılı kanunla getirdiği bu hakkı kıdemtazminatı olarak düşünmüş olsaydı, kıdem tazminatı ile ilgili md. 6 içindedüzenleme yoluna giderdi. Sonra, 18. maddenin “ölüm tazminatı” şeklindekikenar başlığı da bunun kıdem tazminatı olarak değil; ölüm nedeniyleyardım niteliği taşıyan bir ödeme olarak düşünüldüğünü göstermektedir.Nihayet, gözden kaçırmamak gerekir ki, kıdem tazminatına ilişkin bütündüzenlemelerin ortak yönü, işçi açısından belirli bir kıdem aramasıdır.Oysa, ölüm tazminatının ödenmesi, belli bir kıdeme sahip olmayı gerektirmemektedir.O halde, kıdem tazminatı niteliğinde olmadığı için, ölen gazetecininyakınlarına bu ödemeye ek olarak yeni kanundaki miktarın daverilmesi gerekmemektedir. Bu hüküm, niteliği itibarıyla, Türk Borçlar Kanunu’ndakiyeni düzenlemenin gazeteciler bakımından özel bir şeklidir veölüm halinde ödenecek tazminat, Basın İş Kanunu md. 18’de öngörülmüşolan tutardan ibarettir.İşverenin ölümü halinde sözleşmenin sona ermesi ise, önceki yasada olduğugibi, sözleşmenin ağırlıklı olarak işverenin kişiliği dikkate alınmak suretiylekurulmuş olması şartına bağlanmıştır (md. 441 f. 2). Bunun dışındakalan hallerde, ölen işverenin yerini mirasçıların alacağı belirtilmektedir.Önceki kanunda düzenlenmemiş olan bu nokta, küllî halefiyet ilkesinin birsonucu olmakla birlikte, yasa bu durumda, işyerinin tamamının veya birbölümünün devri ile gerçekleşen hizmet ilişkisinin devrine ilişkin hükmün(TBK md.428) kıyas yoluyla uygulanacağını hükme bağlamış bulunmaktadır(md. 441 f.1).IV. İbranameYeni Türk Borçlar Kanunu, öğreti ve uygulamayı uzun süreden beri meşguleden ibraname sorununu mevzuatımızda ilk kez ayrıntılı olarak düzenlemekteve md. 132’de yer alan genel hükümden farklı olarak, “işverenden olanişçilik alacakları” ile ilgili ibranamenin geçerliliği konusunda bir arada bulunmasıgereken dört koşul aramaktadır: Bunlar, ibranamenin yazılı olması,hizmet sözleşmesinin sona ermesinden itibaren en az bir aylık sürenin geçmesindensonra düzenlenmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün vemiktarının açıkça belirtilmesi ve ödemenin hak tutarına nazaran noksansızve banka aracılığıyla yapılmış olmasıdır. Bu unsurları taşımayan ibranamelerkesin olarak hükümsüz sayılmıştır (md. 420 f. 2). Böylece, yeni yasa hizmet267 Bkz. Tuncay, Basında İşçi-İşveren İlişkileri, s. 75.
- Page 149 and 150: 148 İstanbul Barosu Yayınlarıİ
- Page 151 and 152: 150 İstanbul Barosu YayınlarıTab
- Page 153 and 154: 152 İstanbul Barosu Yayınlarıbir
- Page 155 and 156: 154 İstanbul Barosu Yayınlarıisa
- Page 157 and 158: 156 İstanbul Barosu YayınlarıBu
- Page 159 and 160: 158 İstanbul Barosu Yayınlarınen
- Page 161 and 162: 160 İstanbul Barosu YayınlarıSay
- Page 163 and 164: 162 İstanbul Barosu Yayınlarıİ
- Page 165 and 166: 164 İstanbul Barosu Yayınlarımuz
- Page 167 and 168: 166 İstanbul Barosu Yayınlarımak
- Page 169 and 170: 168 İstanbul Barosu Yayınlarırı
- Page 171 and 172: 170 İstanbul Barosu YayınlarıBu
- Page 173 and 174: 172 İstanbul Barosu Yayınlarıteh
- Page 175 and 176: 174 İstanbul Barosu Yayınlarıson
- Page 177 and 178: 176 İstanbul Barosu YayınlarıAnc
- Page 179 and 180: 178 İstanbul Barosu Yayınlarıöd
- Page 181 and 182: 180 İstanbul Barosu YayınlarıTak
- Page 183 and 184: 182 İstanbul Barosu Yayınlarıhan
- Page 185 and 186: 184 İstanbul Barosu Yayınlarıyü
- Page 187 and 188: 186 İstanbul Barosu Yayınlarıcun
- Page 189 and 190: 188 İstanbul Barosu Yayınlarıüc
- Page 191 and 192: 190 İstanbul Barosu Yayınlarıiş
- Page 193 and 194: 192 İstanbul Barosu YayınlarıDi
- Page 195 and 196: 194 İstanbul Barosu Yayınlarıfak
- Page 197 and 198: 196 İstanbul Barosu Yayınlarıola
- Page 199: 198 İstanbul Barosu Yayınlarıbir
- Page 203 and 204: 202 İstanbul Barosu YayınlarıNih
- Page 205 and 206: 204 İstanbul Barosu Yayınlarıala
- Page 207 and 208: 206 İstanbul Barosu YayınlarıMob
- Page 209 and 210: 208 İstanbul Barosu YayınlarıKem
- Page 211 and 212: 210 İstanbul Barosu Yayınlarıİs
- Page 213 and 214: 212 İstanbul Barosu Yayınlarıler
- Page 215 and 216: 214 İstanbul Barosu Yayınları351
- Page 217 and 218: 216 İstanbul Barosu Yayınlarısö
- Page 219 and 220: 218 İstanbul Barosu Yayınlarıdir
- Page 221 and 222: 220 İstanbul Barosu YayınlarıBor
- Page 223 and 224: 222 İstanbul Barosu YayınlarıPro
- Page 225 and 226: 224 İstanbul Barosu Yayınlarıkat
- Page 227 and 228: 226 İstanbul Barosu YayınlarıÇo
- Page 229 and 230: 228 İstanbul Barosu Yayınlarıyor
- Page 231 and 232: 230 İstanbul Barosu Yayınlarıuya
- Page 233 and 234: 232 İstanbul Barosu YayınlarıPro
- Page 235 and 236: 234 İstanbul Barosu Yayınlarıson
- Page 237 and 238: 236 İstanbul Barosu YayınlarıBu
- Page 239 and 240: NOTLAR.............................
- Page 241: NOTLAR.............................
200 İstanbul <strong>Barosu</strong> Yayınlarımenin, kıdem tazminatı olarak nitelendirilemeyeceğini ileri sürmektedir 267 .Kanaatimce, ikinci görüş daha isabetlidir: Bir defa, anılan ödemenin kanuniçindeki sistematik yeri, bunun kıdem tazminatı olarak nitelendirilmesineel<strong>ve</strong>rişli değildir. Yasa koyucu, 212 sayılı kanunla getirdiği bu hakkı kıdemtazminatı olarak düşünmüş olsaydı, kıdem tazminatı ile ilgili md. 6 içindedüzenleme yoluna giderdi. Sonra, 18. maddenin “ölüm tazminatı” şeklindekikenar başlığı da bunun kıdem tazminatı olarak değil; ölüm nedeniyleyardım niteliği taşıyan bir ödeme olarak düşünüldüğünü göstermektedir.Nihayet, gözden kaçırmamak gerekir ki, kıdem tazminatına ilişkin bütündüzenlemelerin ortak yönü, işçi açısından belirli bir kıdem aramasıdır.Oysa, ölüm tazminatının ödenmesi, belli bir kıdeme sahip olmayı gerektirmemektedir.O halde, kıdem tazminatı niteliğinde olmadığı için, ölen gazetecininyakınlarına bu ödemeye ek olarak yeni kanundaki miktarın da<strong>ve</strong>rilmesi gerekmemektedir. Bu hüküm, niteliği itibarıyla, Türk Borçlar Kanunu’ndakiyeni düzenlemenin gazeteciler bakımından özel bir şeklidir <strong>ve</strong>ölüm halinde ödenecek tazminat, Basın İş Kanunu md. 18’de öngörülmüşolan tutardan ibarettir.İş<strong>ve</strong>renin ölümü halinde sözleşmenin sona ermesi ise, önceki yasada olduğugibi, sözleşmenin ağırlıklı olarak iş<strong>ve</strong>renin kişiliği dikkate alınmak suretiylekurulmuş olması şartına bağlanmıştır (md. 441 f. 2). Bunun dışındakalan hallerde, ölen iş<strong>ve</strong>renin yerini mirasçıların alacağı belirtilmektedir.Önceki kanunda düzenlenmemiş olan bu nokta, küllî halefiyet ilkesinin birsonucu olmakla birlikte, yasa bu durumda, işyerinin tamamının <strong>ve</strong>ya birbölümünün devri ile gerçekleşen hizmet ilişkisinin devrine ilişkin hükmün(TBK md.428) kıyas yoluyla uygulanacağını hükme bağlamış bulunmaktadır(md. 441 f.1).IV. İbranameYeni Türk Borçlar Kanunu, öğreti <strong>ve</strong> uygulamayı uzun süreden beri meşguleden ibraname sorununu mevzuatımızda ilk kez ayrıntılı olarak düzenlemekte<strong>ve</strong> md. 132’de yer alan genel hükümden farklı olarak, “iş<strong>ve</strong>renden olanişçilik alacakları” ile ilgili ibranamenin geçerliliği konusunda bir arada bulunmasıgereken dört koşul aramaktadır: Bunlar, ibranamenin yazılı olması,hizmet sözleşmesinin sona ermesinden itibaren en az bir aylık sürenin geçmesindensonra düzenlenmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün <strong>ve</strong>miktarının açıkça belirtilmesi <strong>ve</strong> ödemenin hak tutarına nazaran noksansız<strong>ve</strong> banka aracılığıyla yapılmış olmasıdır. Bu unsurları taşımayan ibranamelerkesin olarak hükümsüz sayılmıştır (md. 420 f. 2). Böylece, yeni yasa hizmet267 Bkz. Tuncay, Basında İşçi-İş<strong>ve</strong>ren İlişkileri, s. 75.