İş <strong>ve</strong> <strong>Sosyal</strong> Gü<strong>ve</strong>nlik <strong>Hukuku</strong> <strong>2011</strong> Yılı Toplantıları185uyarınca; iznin önceki çalışmaların karşılığını teşkil etmesi düşüncesindenhareketle, grevde geçen süre için izinden indirim yapılabileceğini savunmaktadır212 . Buna karşılık, bir başka görüş, yeni eğilimlere göre yıllık iznin,çalışılan süreyle ilgili bir edim değil; işçinin sağlığını korumak bakımındaniş<strong>ve</strong>renin gözetim borcunun somutlaştırılması anlamını taşıdığını; bu nedenlede iznin, işçinin çalışıp çalışmamasıyla ilgili bulunmadığını; önem taşıyannoktanın, hizmet sözleşmesinin devam süresi olduğunu ileri sürmektedir213 . Birinci görüşün, İş Kanunu bakımından yıllık izne hak kazanmakiçin geçmesi gereken bir yıllık sürenin hesabında kanunî grev günlerinindikkate alınmaması prensibiyle bağdaştığı söylenebilir. Ancak, bunun âdilbir sonuç olduğunu söylemek de zordur. Esasen, bir mevzuat değişikliğiyle,yıllık izin kıdemi bakımından Alman <strong>Hukuku</strong>nda olduğu gibi (§ 4 BUrlG),iş sözleşmesinin belli bir süre devam etmiş olmasını yeterli görmek, kanaatimcedaha isabetli bir çözüm tarzı olacaktır 214 .Kanunî izin süreleri, bir hafta içinde çalışılan gün sayısının hak kazanılanhafta sayısıyla çarpılması suretiyle hesaplanır. Bunun anlamı, haftada altıgün çalışan <strong>ve</strong> iki haftalık izin hakkı bulunan bir işçiye kanunî tatil günlerihariç on iki gün dinlenme hakkı tanınması gereğidir. Yoksa, işçi iki haftanınkarşılığı olarak on dört çalışma günü izin talebinde bulunamaz 215 . Kanunîtatillerin izin süresine dahil edilmemesi ise, iş<strong>ve</strong>renin izni tatillerin yoğunolduğu döneme rastlatarak dolaylı yoldan kısaltmasını önleme düşüncesinedayanır 216 . Kanundaki süreler asgarîdir; sözleşmelerle artırılabilir.Yıllık izinlerin kullandırılması konusunda yasa, iş<strong>ve</strong>rene, işçinin de isteklerinigöz önünde tutarak izin zamanını belirleme yetkisi tanımaktadır md.424 f. 2). İş<strong>ve</strong>renin böyle bir yetkiye sahip olduğu; fakat bunu gözetim bor-212 ZK/OR Staehelin, 2006, Art. 329b N. 3; Streiff/von Kaenel, Art. 329b N. 3. Akyiğit ise,grevde geçen süre için indirim imkânının hiç değilse, TBK md. 423 f. 2 çerçe<strong>ve</strong>sinde sözkonusu olabileceğini kabul etmenin ortalama bir yol olduğu kanaatindedir. Bkz. Sicil, Mart2001, s. 32. Bunun anlamı, grev süresinin üç ayı aşmasından sonra yıllık izinde indirimimkânının söz konusu olmasıdır. Ne var ki, bu düşünce, yasanın izin süresinde indirimisadece, işçinin kusuruyla ifanın engellendiği hallerde kabul etmiş olması gerçeğiylebağdaşmamaktadır. Diğer taraftan, yazarın, gre<strong>ve</strong> katılmayan işçiyi iş<strong>ve</strong>renin (üç aydanuzun süre ile) çalıştırmaması halinde dahi izinde indirim yoluna gidilebileceğine ilişkindüşüncesi de (bkz. Akyiğit, Sicil, aynı yer) kanaatimce aynı gerekçelerle isabetli değildir.213 BK/Rehbinder, Art. 329b N. 1.214 Gerçekten Alman <strong>Hukuku</strong>nda, Federal İzin Kanunu’nun, yıllık izne hak kazanmak için işsözleşmesinin altı ay devam etmiş olmasını arayan düzenlemesi (§ 4 BUrlG) karşısında, işmücadeleleri de dahil olmak üzere, iş görmeden geçirilen pek çok süre, yıllık izin kıdeminedahil edilmektedir. Bkz. Dersch/Neumann, Bundesurlaubsgesetz, 6. Aufl., München,1981, § 4, Anm. 32-39.215 BK/Rehbinder, Art. 329a N. 6; ZK/OR Staehelin 2006, Art. 329a N. 7; Akyiğit, Mercek,Mart <strong>2011</strong>, s. 31.216 BK/Rehbinder, Art. 329a N. 6; ZK/OR Staehelin 2006, Art. 329a N. 7;
186 İstanbul <strong>Barosu</strong> Yayınlarıcunun gerekleri doğrultusunda kullanması gerektiği, öğretide zaten ötedenberi kabul edilen bir husustur. Buna karşılık yasada, kaynak kanundan(Art. 329c Abs. 1) farklı olarak, iznin ertesi hizmet yılında kullandırılmasıesasına yer <strong>ve</strong>rilmemiştir. Fakat buradan, yasanın bu sonucu benimsemediğisonucu çıkarılmamalıdır. Asıl olan, iznin bir yıllık bekleme döneminiizleyen yıl içinde kullandırılmasıdır. Bununla birlikte, kullandırılmayan izinhakkının ortadan kalkmayacağı da açıktır. Nitekim yasa, kullanılmayanizinlerin sözleşme sona erdiği takdirde paraya dönüşmesi esasını benimsemişbulunmaktadır (md. 425 f.3) 217 .Diğer taraftan yasa, yıllık iznin kural olarak aralıksız bir biçimde <strong>ve</strong>rileceğini;fakat tarafların anlaşmasıyla ikiye bölünerek de kullandırılabileceğinihükme bağlamaktadır (md. 424 f. 1). Yıllık izinlerin aralıksız kullandırılması,işçinin gereği gibi dinlenmesini sağlamak için kabul edilen “izindedevamlılık” esasının bir gereğidir. İznin en çok ikiye bölünebileceğini kabuletmek suretiyle de yasa, izinde devamlılık esasına İş Kanunu’ndan dahafazla değer <strong>ve</strong>rmiş görünmektedir. Ancak, böyle bir durumda izin bölümlerindenhiç değilse biri için herhangi bir asgarî süre öngörülmemesi, isabetliolmamıştır.Yasada, yıllık izin ücretinin izne başlanmasından önce peşin olarak ödeneceğinin<strong>ve</strong>ya avans olarak <strong>ve</strong>rileceğinin hükme bağlanması (md. 425 f.1), yıllık izinden feragatin yasaklanması (md. 425 f. 2), sözleşmenin hanginedenle olursa olsun, sona ermesi halinde kullanılmayan izinlerin sonücret üzerinden paraya dönüşeceğinin belirtilmesi (md. 425 f. 3 c. 1), izinücretine ilişkin zamanaşımının sözleşmenin sona erdiği tarihten itibarenişleyeceğinin öngörülmesi (md. 425 f 3 c. 2) İş Kanunu’na paralel <strong>ve</strong> olumlukarşılanması gereken düzenlemelerdir.Nihayet, işçinin yıllık izin sırasında ücret karşılığında bir başka işte çalıştığınınanlaşılması durumunda iş<strong>ve</strong>renin izin ücretini geri alabileceğineilişkin tasarı hükmü, nasafet ilkesiyle bağdaşmadığı <strong>ve</strong> bu hakkı kullanılmazhale getireceği gerekçesiyle Adalet Komisyonu tarafından metinden çıkarılarakyasalaşmamıştır. İş Kanunu’na tâbi olan işçilerle Türk Borçlarkanunu’na tâbi olan işçiler arasında bu açıdan bir ayırım ortaya çıkmıştır.Bu ayırım derhal giderilmelidir.Dinlenme <strong>ve</strong> izin hakları ile olarak şunu da belirtmek gerekir ki, İsviçreBorçlar Kanunu’nda yer alan <strong>ve</strong> kadın işçinin doğumdan sonra en az 14hafta analık izni talep edebileceğine ilişkin düzenleme (Art. 329f OR) kanunaalınmamıştır. Bu tercihin isabet derecesi hiç şüphesiz ki tartışmayaaçıktır.217 Akyiğit, Sicil, Mart <strong>2011</strong>, s. 34.