İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

istanbulbarosu.org.tr
from istanbulbarosu.org.tr More from this publisher
12.07.2015 Views

İş ve Sosyalvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları151Sayın Hocamıza, bu basit yargılamaya tabi olması nedeniyle bu yeni 6100sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasındaki bu değişiklikle basit yargılamayatabidir yargılama sistemi olarak, ancak dediğim gibi bunların ayrıayrı; yani işe iade davalarının ayrı, diğer feshe tabi ve diğer alacaklarla ilgilidavaların ayrı görülmesi düşüncesine aynen katılıyorum.İşçinin ölmesi konusu getirildi. Burada iş sözleşmesi feshedilen işçinin davaaçarken iradesine bakmak lazım. İradesi nedir? İradesi işe yeniden iadeedilmesi. Bu iradeyi ne zamana kadar taşıyor? Ölünceye kadar taşıyor. Sizebirkaç somut olay söyleyeyim: İşe iade davasıyla ilgili öncelik dilekçesindeşunu diyor: “Ben çok ağır bir hastayım,” ismine de nitelik vermiyorum, çünküher türlü hastalığın aşağı yukarı tedavi yöntemi var çok gecikmemek koşuluyla,“ama ben davanın bitmesini ve benim feshin haksızlığını görmek istiyorum”diyor. Böyle bir insanın işe iade yargılaması devam ederken ölmesihalinde onun o sıkıntısının evde verdiği stresi, çocuklarının ve mirasçılarınduymaması mümkün mü? O nedenle işçinin iradesinin ve çıkacak sonucunYasanın getiriliş amacı içerisinde yorumlandığında ölen işçinin lehineyorumlanması gerektiğini düşünüyorum. Aksi bir yorum adalet duygusunuincitir. Bizim burada mevcudiyetimizin amacı nedir diye düşündüğümüzdenormların arkasına takılmak değil. Hukukun anlamı zaten doğru, doğruyubulmak diye düşünüyorum.Alt işveren olaylarında bizim kararlarımızda seçimlik hak olayı kaldırılmıştırve uzun süreden beri biz bu düşünceyi kararlarımızda belirtmiyoruz veDaire içerisindeki tartışmalarımızda da bu tür bir kavrama yer vermiyoruz.Önceden bu tür bir kavram vardı, ancak şu an hem benimsemiyoruz, hemde işletmiyoruz.İşyerinin kapatılması olayı konusunda Sayın Hocama katılıyorum. Ortadabir işletme var, madem ki kârını üzerinde barındırıyor, rizikoyu da üzerindebarındırması gerekir. İşyerini kapatması kendi ticari hayattaki doğru adımatmamasından kaynaklanıyorsa, burada işçinin kabahati nedir? Ancak,belki belki mücbir sebep olaylarında tartışılabilir diye düşünüyorum.Yine üzerinde durulan konu, asıl işveren ve alt işverenin, özellikle alt işvereninişe iade edilmesi nedeniyle sorumlu olması doğrudur, ancak asılişverenin buradan sorumlu olmayacağı şeklindeki bir düşünce bana göreYasanın getiriliş amacı göz önünde tutulduğunda ve Türkiye’nin reel ortamıyine göz önünde tutulduğunda isabetli değildir diye düşünüyorum. Her ikisininde sorumluluğu olması gerekir. Zaten bizim alt işverenlere varmamızmümkün değil. Tebligatlar genellikle alt işverenlere tam olarak yapılamıyor;Türkiye’nin reel gerçekleri bu. Bakıyorsun, bir alt işvereni bir dönerci veya

152 İstanbul Barosu Yayınlarıbir satıcı gibi birtakım kişilerle karşılaşıyoruz; yani sabit ikametgâhını dahibulamıyoruz. Böyle bir ortamda sadece alt işvereni sorumlu tutmak doğrudeğil. Başka bir yandan da doğrulayıcı bir sonuç var.Asıl işveren alt işverenle sözleşme yaparken bir kere özenli davranmak zorunda.İşe iade davasının sonucu nedir? Bir mahkeme kararıdır. Mahkemekararına uymamak nedir? Haksız fiildir. Sen haksız fiil yapacak bir alt işvereniseçmeyle özenli de davranmıyor asıl işveren. Dolayısıyla, “alt işverenidoğru bul, doğru tespit et, ona göre bakın akçalı sonuçlar sana geliyor” diyebiliriz.Biz burada da Dairemizin kararının doğru olduğunu düşünüyoruz.Yasanın getiriliş amacı da budur.Şöyle bir şey var, işveren işçinin iş sözleşmesini feshediyor, üst katta elinefesih yazısı geliyor. Bir somut olaydan bahsediyorum. Yukarıda muhasebecide tebellüğ ediyor, alt katta alt işverene hakaret ediyor, küfrediyor.Burada işe iade davası açsak, kazansa; yani “daha önce haksızdır” desek,burada nasıl bir çalışma barışı olacak, nasıl bir taraflar arasında iş ilişkisiyürüyecek veya “Yasanın amacı bu değildir” nasıl diyebileceğiz. Ama buradakihareket felsefemiz, biraz da kurcalıyoruz, Anglosakson hukukunu azçok onların dünyası biraz daha pratik, matematiksel olaya yaklaşım biçiminigörüyoruz çoğu olaylarda. Biraz da onun etkisi olduğunu ben ifadeedebilirim, ama doğrudur diye düşünüyorum kararımız, yoksa dediğim gibinormlar bunu diyor, yenilik doğuracak karşı tarafa vardı, sonuçları kesin…Bu, normal akış süreci içerisinde verebileceğim bir sonuç, ama bu öyle gerçekleşmiyor,kendi ülkemize özgü bir uygulama.Alt işveren ilişkisi, bu konuda bir kere Yasanın kendi içerisinde bir muvazaavar. Biz bunun ötesinde genel muvazaayı da göz önünde tutuyoruzborçlar hukukunda. Belki şu denilebilir: Borçlar hukukuna göre her ikiside sorumludur gibi bir sonuca varılabilir, ama 2. maddenin düzenlenişibuna imkân vermiyor. Hukuka aykırılık zaten özel muvazaada da, genelmuvazaada da var. Hukuka aykırılık zaten sorumluluğun temel nedeni,muvazaada var. Ama şu olabilir: “Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin unsurlarıgerçekleşmedi.” diyebiliriz. Örneğin, bir hastaneyle, 100 işçi var hastanedeve bir temizlik sözleşmesi yapılıyor, bunlardan 10 tanesi bakıcılık, hastabakıcılığı, hemşirelik gibi birtakım şeylerde çalışıyor. İşte, böyle durumdaasıl işveren alt işverenin unsurları gerçekleşmiyor, o 10 işçiyle sınırlı olarakunsurları gerçekleşmiyor ifadesinden hareketle tümünü; yani sözleşmenintümünü muvazaalı kabul etmiyoruz. Dolayısıyla, geri kalan 80 işçiyle doğrubir akit yapmış. Bu 10 tane işçi nedeniyle tüm sözleşmenin muvazaalı kabuledilmesi doğru değildir diye de düşünüyorum.

İş <strong>ve</strong> <strong>Sosyal</strong> Gü<strong>ve</strong>nlik <strong>Hukuku</strong> <strong>2011</strong> Yılı Toplantıları151Sayın Hocamıza, bu basit yargılamaya tabi olması nedeniyle bu yeni 6100sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasındaki bu değişiklikle basit yargılamayatabidir yargılama sistemi olarak, ancak dediğim gibi bunların ayrıayrı; yani işe iade davalarının ayrı, diğer feshe tabi <strong>ve</strong> diğer alacaklarla ilgilidavaların ayrı görülmesi düşüncesine aynen katılıyorum.İşçinin ölmesi konusu getirildi. Burada iş sözleşmesi feshedilen işçinin davaaçarken iradesine bakmak lazım. İradesi nedir? İradesi işe yeniden iadeedilmesi. Bu iradeyi ne zamana kadar taşıyor? Ölünceye kadar taşıyor. Sizebirkaç somut olay söyleyeyim: İşe iade davasıyla ilgili öncelik dilekçesindeşunu diyor: “Ben çok ağır bir hastayım,” ismine de nitelik <strong>ve</strong>rmiyorum, çünküher türlü hastalığın aşağı yukarı tedavi yöntemi var çok gecikmemek koşuluyla,“ama ben davanın bitmesini <strong>ve</strong> benim feshin haksızlığını görmek istiyorum”diyor. Böyle bir insanın işe iade yargılaması devam ederken ölmesihalinde onun o sıkıntısının evde <strong>ve</strong>rdiği stresi, çocuklarının <strong>ve</strong> mirasçılarınduymaması mümkün mü? O nedenle işçinin iradesinin <strong>ve</strong> çıkacak sonucunYasanın getiriliş amacı içerisinde yorumlandığında ölen işçinin lehineyorumlanması gerektiğini düşünüyorum. Aksi bir yorum adalet duygusunuincitir. Bizim burada mevcudiyetimizin amacı nedir diye düşündüğümüzdenormların arkasına takılmak değil. <strong>Hukuku</strong>n anlamı zaten doğru, doğruyubulmak diye düşünüyorum.Alt iş<strong>ve</strong>ren olaylarında bizim kararlarımızda seçimlik hak olayı kaldırılmıştır<strong>ve</strong> uzun süreden beri biz bu düşünceyi kararlarımızda belirtmiyoruz <strong>ve</strong>Daire içerisindeki tartışmalarımızda da bu tür bir kavrama yer <strong>ve</strong>rmiyoruz.Önceden bu tür bir kavram vardı, ancak şu an hem benimsemiyoruz, hemde işletmiyoruz.İşyerinin kapatılması olayı konusunda Sayın Hocama katılıyorum. Ortadabir işletme var, madem ki kârını üzerinde barındırıyor, rizikoyu da üzerindebarındırması gerekir. İşyerini kapatması kendi ticari hayattaki doğru adımatmamasından kaynaklanıyorsa, burada işçinin kabahati nedir? Ancak,belki belki mücbir sebep olaylarında tartışılabilir diye düşünüyorum.Yine üzerinde durulan konu, asıl iş<strong>ve</strong>ren <strong>ve</strong> alt iş<strong>ve</strong>renin, özellikle alt iş<strong>ve</strong>reninişe iade edilmesi nedeniyle sorumlu olması doğrudur, ancak asıliş<strong>ve</strong>renin buradan sorumlu olmayacağı şeklindeki bir düşünce bana göreYasanın getiriliş amacı göz önünde tutulduğunda <strong>ve</strong> Türkiye’nin reel ortamıyine göz önünde tutulduğunda isabetli değildir diye düşünüyorum. Her ikisininde sorumluluğu olması gerekir. Zaten bizim alt iş<strong>ve</strong>renlere varmamızmümkün değil. Tebligatlar genellikle alt iş<strong>ve</strong>renlere tam olarak yapılamıyor;Türkiye’nin reel gerçekleri bu. Bakıyorsun, bir alt iş<strong>ve</strong>reni bir dönerci <strong>ve</strong>ya

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!