İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

istanbulbarosu.org.tr
from istanbulbarosu.org.tr More from this publisher
12.07.2015 Views

İş ve Sosyalvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları149olduğunda bir problemle karşılaşıyoruz. Bu problemleri aşmak için biz önceçeşitli üniversitelerden, Bilkent’ten olsun, ben iktisat profesörlerini, ekonomiprofesörlerini topladım, dedim ki “bu ekonomik kriz nedir, bunu anlatın,bir de bu nasıl ölçümlenir?” Önce bir bilimsel gözle bakalım. Evet, biz hukukfakültelerinde iktisat okuduk, ama bir de bunun gerçek anlamda, bilimselanlamda bir açıklanışı gerekiyor. Dolayısıyla, biz coğrafi açıdan, sektörelaçıdan, makro düzeyde, mikro düzeyde birçok ölçütler koyduk. Tabii, işverenimizinde Almanya’dan getirilen bir İş Güvencesi Yasasını doğru olarakyorumlaması çok zor. Mükemmele yakın bir Yasa geliyor, fakat ortam çokiyi değil. Bu sıkıntılar da yaşanıyor. Dolayısıyla, iş güvencesi davalarına, işeiade davalarına da bir sonuç bağlamak hakikaten zor. Bu yalnız bizde dedeğil, yabancı hukuklarda da öyle, Almanya’da da öyle. Bazen olayı o kadarşeye getiriyorlar ki konuşmalarda, diyorlar, bir nevi bazen yazı tura gibiolur şeklinde yazılar da okuyoruz. Bu, bizde olaya özenli yaklaşma ihtiyacıdoğurmaktadır.Böyle olunca, zaten hakimlerimiz de, yerel mahkeme hakimlerimiz de sonderece güzel çalışıyorlar, olayın içine giriyorlar. Dolayısıyla, orada bir incelemebelirli bir müddet sürüyor. Yargıtaya geliyor, iş yoğunluğu nedeniylede biz bunu Yasada belirtilen süre içerisinde çözemedik, çözmemizde mümkün değil. Bir makine gibi çalışmamıza rağmen bunu işte, bu ilkekararlarının yararını orada görüyoruz. Yerel mahkeme yargıçları o bizimkıstasları en azından ortaya koyuyorlar ve ona göre çözülüyorlar ve başarılıda çözüyorlar diye düşünüyorum. Kendilerine teşekkür ediyorum.Şimdi maddi hatadan biraz söz edeyim. O kadar yoğun çalışıyorlar ki tetkikhakimi arkadaşlarımız, biz de çok yoğun çalışıyoruz. Bazen gözümüzdenkaçıyor. Yerel mahkeme hakimleri bunu bize maddi hata şeklinde gönderseler,kendileri de re’sen gönderebilirler veya taraflardan biri isteyerek degönderebilirler, daha kısa zamanda olay çözülür diye düşünüyorum. Bizhaksız ve adaletsiz hiçbir kararın taraflara ulaşmasını istemeyiz, bu biziincitir.30 işçi olayına gelince, Yasanın çıkış nedeninde de var, Avrupa yönergelerindede var. Buradaki o ülkenin koşulları göz önüne alınarak bir sayıbelirleniyor. Ben Yüksek Hakem Kurulu Başkanı olarak önce bu 30 işçisınırını kaldırdım. Bir yıl bekledik, fakat bir yıl sonucunda gelen yakınmalardabunun çok ağır ekonomik külfet getirdiğini ifade ettiler, özellikle küçükbelediyeler, 4 kişi, 5 kişi çalışıyor. Bu sefer bu sayıyı 10’a çıkardım veşu an 10’da dengeli şekilde tutuyoruz. Benim kişisel düşüncem de Türkiyeölçeğinde 10 işçi sayısı sanki daha ideal gibi düşünüyorum; yani 30 işçininyukarıda bir sayı olduğunu düşünüyorum.

150 İstanbul Barosu YayınlarıTabii, şöyle bir özellik de var: Eğer biz bu sayıyı düşürdüğümüzde kayıt dışıişçi çalıştırmayı sanki özendirme gibi bir riskin de varlığını az çok görebiliyoruz;yani böyle bir risk de var. Bir dengeyi tutturmak öyle sanıldığı gibikolay bir şey değil diye düşünüyorum.Sayın Pesok da ifade etti, 25. maddeye göre fesih yapılıp yazılı savunmaalmama gibi birtakım yasal zorunluluklardan kurtulmak isteyen işverenlervar. Bizim bazı kararlarımızda böyle hallerde hakkın kötüye kullanılmasıkriterini uyguluyoruz, dolayısıyla, diyoruz ki “burada sen 25. maddeyi gösterdin,ama ortada aslında geçerli fesih nedeni var, dolayısıyla, bu yazılılıkkoşullarına uymadı, o halde işe iade ediyoruz veya bu koşula uymadın diyedoğrudan işe iadesi gerekir” şeklinde kararlarımızda var. Dolayısıyla, hakkınkötüye kullanılması kriterini biz her an uyguluyoruz.İş güvencesi kapsamını genişletmek kişi olarak, ben bunu isterim, amabir de norm olayı var. Bir normu aşarak ve Türkiye’nin ekonomik dengesineyargıcın müdahalesi bence çok düşünülerek ve titrek elle yaklaşılarakulaşılabilir, yoksa yargıç doğrudan “ben geçici işçileri şu şekilde, bu şekildeveya diyelim ki memurları da işe iade ediyorum” gibi genişletme hakkımızyok bizim. 158 sayılı Sözleşme yorumlanabilir, ama Türkiye’nin ekonomikdengesini de az çok gözetmek lazım ve aşırı uygulamalara çok itinayla yaklaşmakgerekir diye düşünüyorum.6 aylık süre dolmadan, birkaç gün kala fesihlerde biz işe iadeyi hakkın kötüyekullanılması kriteri ve Borçlar Kanunu 154’e göre iki ayrı gerekçeyle debiz kabul ediyoruz. “İşe iade etmeyin, ama kötü niyet tazminatı verilsin” diyebir düşünceye varıldığında iki ayrı menfaatten büyük olan menfaat, ki Yasanınkonuluş amacı bu. Nedir? İşe iade. İşe iadeyi ben neden feda edeyimde akçalı bir hakka itibar edeyim? Dolayısıyla, burada biz diyoruz ki “evet,sen işe iade et”, hatta genişletiyoruz, bu işverenin davranış biçimi nedir,bütün işçilere mi bunu yapıyor? Genellikle de bu bizi doğruluyor; yani işeiadeden kurtulmak için bu tür yöntemlere bazı işverenler başvuruyor. Buradakitercihimiz de doğrudur diye düşünüyorum.11. madde konusunda benim tereddütlerim var. Sayın Hocama katıldığımnokta, evet, burada Yasanın kaleme alınışında bir sıkıntı var, ama referansyönergeler dikkate alındığında aslında esnek çalışmayı destekleyici niteliktebir çalışma türü olarak 11. madde ortaya konulmuştur. Dolayısıyla, ilk sözleşmeninbelirli olarak her an yapılabileceği şeklinde yönergeden hareketlebir sonuca varmak gerekir diye düşünüyorum. Ancak, Türkiye’nin koşullarıdikkate alındığında biz böyle bir şeyi getirdiğimizde artık belirsiz süreli işçiçalıştırmak mümkün değildir ve diğer alttaki fıkralarla birlikte yorumladığımızdaşu anki içtihatlarımızın doğru olduğu düşüncesini taşımaktayım.

İş <strong>ve</strong> <strong>Sosyal</strong> Gü<strong>ve</strong>nlik <strong>Hukuku</strong> <strong>2011</strong> Yılı Toplantıları149olduğunda bir problemle karşılaşıyoruz. Bu problemleri aşmak için biz önceçeşitli üni<strong>ve</strong>rsitelerden, Bilkent’ten olsun, ben iktisat profesörlerini, ekonomiprofesörlerini topladım, dedim ki “bu ekonomik kriz nedir, bunu anlatın,bir de bu nasıl ölçümlenir?” Önce bir bilimsel gözle bakalım. E<strong>ve</strong>t, biz hukukfakültelerinde iktisat okuduk, ama bir de bunun gerçek anlamda, bilimselanlamda bir açıklanışı gerekiyor. Dolayısıyla, biz coğrafi açıdan, sektörelaçıdan, makro düzeyde, mikro düzeyde birçok ölçütler koyduk. Tabii, iş<strong>ve</strong>renimizinde Almanya’dan getirilen bir İş Gü<strong>ve</strong>ncesi Yasasını doğru olarakyorumlaması çok zor. Mükemmele yakın bir Yasa geliyor, fakat ortam çokiyi değil. Bu sıkıntılar da yaşanıyor. Dolayısıyla, iş gü<strong>ve</strong>ncesi davalarına, işeiade davalarına da bir sonuç bağlamak hakikaten zor. Bu yalnız bizde dedeğil, yabancı hukuklarda da öyle, Almanya’da da öyle. Bazen olayı o kadarşeye getiriyorlar ki konuşmalarda, diyorlar, bir nevi bazen yazı tura gibiolur şeklinde yazılar da okuyoruz. Bu, bizde olaya özenli yaklaşma ihtiyacıdoğurmaktadır.Böyle olunca, zaten hakimlerimiz de, yerel mahkeme hakimlerimiz de sonderece güzel çalışıyorlar, olayın içine giriyorlar. Dolayısıyla, orada bir incelemebelirli bir müddet sürüyor. Yargıtaya geliyor, iş yoğunluğu nedeniylede biz bunu Yasada belirtilen süre içerisinde çözemedik, çözmemizde mümkün değil. Bir makine gibi çalışmamıza rağmen bunu işte, bu ilkekararlarının yararını orada görüyoruz. Yerel mahkeme yargıçları o bizimkıstasları en azından ortaya koyuyorlar <strong>ve</strong> ona göre çözülüyorlar <strong>ve</strong> başarılıda çözüyorlar diye düşünüyorum. Kendilerine teşekkür ediyorum.Şimdi maddi hatadan biraz söz edeyim. O kadar yoğun çalışıyorlar ki tetkikhakimi arkadaşlarımız, biz de çok yoğun çalışıyoruz. Bazen gözümüzdenkaçıyor. Yerel mahkeme hakimleri bunu bize maddi hata şeklinde gönderseler,kendileri de re’sen gönderebilirler <strong>ve</strong>ya taraflardan biri isteyerek degönderebilirler, daha kısa zamanda olay çözülür diye düşünüyorum. Bizhaksız <strong>ve</strong> adaletsiz hiçbir kararın taraflara ulaşmasını istemeyiz, bu biziincitir.30 işçi olayına gelince, Yasanın çıkış nedeninde de var, Avrupa yönergelerindede var. Buradaki o ülkenin koşulları göz önüne alınarak bir sayıbelirleniyor. Ben Yüksek Hakem Kurulu Başkanı olarak önce bu 30 işçisınırını kaldırdım. Bir yıl bekledik, fakat bir yıl sonucunda gelen yakınmalardabunun çok ağır ekonomik külfet getirdiğini ifade ettiler, özellikle küçükbelediyeler, 4 kişi, 5 kişi çalışıyor. Bu sefer bu sayıyı 10’a çıkardım <strong>ve</strong>şu an 10’da dengeli şekilde tutuyoruz. Benim kişisel düşüncem de Türkiyeölçeğinde 10 işçi sayısı sanki daha ideal gibi düşünüyorum; yani 30 işçininyukarıda bir sayı olduğunu düşünüyorum.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!