12.07.2015 Views

İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

14 İstanbul <strong>Barosu</strong> Yayınlarıarkasından 2000’li yıllarda, özellikle AKP iktidarı döneminde hat safhayaulaştı; yani diyebiliriz ki, Cumhuriyet'in oluşturduğu kurumlar, ki bunlarçok sosyal devlet bakımından önemli kurumlardı, istihdam sorunu bakımından,çalışma hayatı bakımından önemli kazanımlardı, bugün büyükölçüde tasfiye edildi.Bir başka gördüğümüz ölçü sendikalaşma konusunda dünyada işçi sayısıartıyor, sendikalı üye sayısı artıyor, bizde azalıyor, hem de müthiş bir azalışvar. Tabii, bu örgütlü toplumun da giderek kaybolması anlamına geliyor.Bunda da tabii 1982 Anayasası'nın günahları büyük. 1982 Anayasası biliyorsunuzpolitikayı politikacılar yapsın, dernekler, sendikalar, meslek kuruluşlarısiyasi partilerle diyalog kurmasın, siyaset yapmasın gibi birtakımyasaklar vardı. Bunlar 1995’te kaldırılmasına rağmen maalesef 12 Eylülünetkilerini üzerinden atamadılar, hâlâ da atabilmiş değiller. Bu sendikalaşmadakidüşüş, irtifa kaybı bunu ifade ediyor; hem hukuk düzeni, içerdeki1982 Anayasası gömleği, hem dışarıdaki sermayenin globalleşmesi, küreselleşmesininTürkiye’ye yansımaları sosyal devleti <strong>ve</strong> sosyal ekonomikhaklar bakımından bir irtifa kaybına sebep olmuştur.Bu tabii aslında demokrasiye de yansımıştır. Demokrasi bir sandık demokrasisi,yığınlar, kitleler bir yığın, sürü psikolojisi haline gelmiştir; yani birtoplum örgütlü toplum olamazsa bireysel olarak yığınlar haline gelir <strong>ve</strong> demokraside 4 yılda bir sandıkta oy kullanmaktan ibaret kalır, oysa günümüzdeçoğulcu, özgürlükçü, Katılımcı demokrasi dediğimiz demokrasilersivil toplum canlılığının olduğu demokrasilerdir, örgütlü toplum. Örgütlütoplum dediğimiz zaman da başta çalışan kesimlerin örgütlülüğü olur.Bunların, meslek kuruluşları, sendikalar, dernekler toplumsal sorunlarkarşısında, kendi sorunları karşısında duyarlılığı, yasama, yürütme organlarını,siyasal iktidarları etkileme gücüyle orantılıdır. Tabii, sosyal devletingerilemesi bu bakımdan da demokrasiye olumsuz yansımıştır, demokrasininstandartları da düşmüştür, yığınların sürü psikolojisi içeresinde oykullandığı bir hale dönüşmesinde Türkiye’nin bana göre bunda büyük birpayı vardır. Özgürlükçü demokrasinin çoğulcu olabilmesi için bana göresosyal devlet kaçınılmazdır. Devleti devlet yapan da sosyal devlettir. Özgürlükleriniçini dolduran, demokrasinin iki temel prensibi deriz, özgürlük,eşitlik. Bunları anlamlı hale getiren de sosyal devletin gü<strong>ve</strong>nceleridir, yoksaözgürlükler ileri derecede demokrasi sadece lafta kalır diye düşünüyorum.Bu nedenle bu irtifa kaybının durması gerekir. <strong>Sosyal</strong> devlet Türkiye’ye de,dünyaya da gereklidir diye düşünüyorum <strong>ve</strong> sözü Sayın Üstadım, HocamFazıl Sağlam’a bırakıyorum.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!