İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

istanbulbarosu.org.tr
from istanbulbarosu.org.tr More from this publisher
12.07.2015 Views

İş ve Sosyalvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları141hükmet. Ben de diyorum ki hakim, boşta geçen 4 ay, artı 6 ay, toplamda10 ay işe iadenin sonucuna bağlı olarak tazminata mı hükmedecek? Artıkbaşvuru filan beklemesin, direkt iş ilişkisi işverenin davranışı yüzünden işçidenben başvuruyu beklemiyorum, bu nedenle 10 aylık tazminatın alınıpverilmesine diye hüküm kurması gerekir. Bu bir tespit değil, eda davası olmasıgerekir. Yargıtay bunu kabul ediliyor, işe iade davası sırasında ıslahlaalacak davasına dönüştürülebilir. Bu arada bir talep söz konusu… Çünkütalep olmadan hüküm kuramaz bunun dışındakilere, ihbar, kıdem, diğeralacaklarını istemişse de artık dava tamamen bir alacak davası niteliğindedönüşmesi ve o şekilde hükmün kurulması gerektiğini düşünüyorum.Bir başka konu, efendim, alt işverenlik deyince tabii ben konuya çok söyleyeceksözüm var, ama sizin uyarınızı da dikkate alarak sadece sonuç olarakşunu beyan etmek istiyorum: Alt işverenlik müessesi Türk hukukuna1936 yılında ilk İş Kanunuyla girmiş, dünyanın hiçbir yerinde yok. Bugünbiz Cumhuriyet sonrası kanunlarımızı yabancı ülkelerden alıp kodifikasyonyaparken şu an tek bir madde olarak yabancıların bizi örnek aldığı bir maddedir,tek bir cümle, tek bir fıkrayken her değişiklik alt işverenlik müessesesininsorununu çözmemiş, daha büyük sorun haline getirmiştir. Bugün8-9 fıkra haline gelmiş, ama uygulama eskisinden daha sancılıdır, dahakötüdür. Kamu işyerlerinde hizmet alım ihalelerini de çalıştırılan işçilerinhukuki durumunun mutlaka yasal olarak düzeltilmesi, işçi teminine bizimbaşka türlü bir hukuk, pozitif düzenleme yapmamız şart, ama beri tarafa gelipbaktığımızda neden dolayı bizim kanun koyucumuz alt işverenliği 1936 yılındagetiriyor? Aynı zamanda biz 94 sayılı Uluslararası Sözleşmeyi onaylamışız.94 sayılı Uluslararası Sözleşme kamuda asıl işveren dediğimiz işverenlere,kamuya ihale ettiği işlerde daha aşağı ücret vermeyi yasaklıyor ve doğrudanuygulanabilir nitelikte pozitif düzenleme getiriyor. Siz kamudaki şikâyetlerdenbir tanesi, biz kamu olarak işçiyi verimli çalıştıramıyoruz, taşeronlar daha verimliçalışıyor. Ama “evet, vereceksin, çalıştırabilirsin verimli, ama daha aşağıhak veremezsin” diyor 94 sayılı Sözleşme. Bunu uygulayamıyoruz, uygulanmıyor.Bence 94 sayılı Sözleşme tekraren self executive nitelikte doğrudanuygulanabilir hüküm getiriyor, “Türkiye bu yönde düzenleme yap” demiyorve uzun zaman da bu uygulanmış. Bayındırlık işleri şartnamesi ve BakanlarKurulunun belirlemiş olduğu bazı tarifelerle kamuda sınırlı sayıda uygulanıyor,ama onun dışında özellikle Kamu İhale Kanununun değişmesinden sonrakamu kuruluşlarına “siz şu nitelikte sözleşme yapacaksınız” diye hükümlergetiriliyor, daha sonra da bunlar geçersiz sayılıyor.Yargıtay istisnasız alt işveren ilişkisinin düzenlemelerindeki tüm geçersizliğimuvazaa olarak nitelendiriliyor. Bu teknik olarak yanlıştır, Kanunda

142 İstanbul Barosu Yayınlarıgetirilen sınırlamalar Kanuna aykırılık nedeniyle geçersizdir. Muvazaa 3.şahısları aldatmaya yönelik ayrı bir sözleşmedir. Evet, muvazaa da olabilir.Nitekim 2. fıkra ardından diyor ki, yukarıda belirtilen durumlarda aksi haldeve genel olarak muvazaa diye devam ediyor. İşte, birinci kelimesi yukarıdabirtakım sınır getiriyor. Nedir o? Örnek, diyor ki “teknolojik nedenlerleuzmanlık gerektirmeyen işi veremezsin” diyor. Peki, verirse muvazaa mı?Hayır, alan vermiş, öbürü de almış, uygulamışlar, üçüncü şahısları aldatmayayönelik yok, ama geçersiz. Geçersizliği muvazaanın yaptırımına bağlamış.Neden? Bunun birçok hukuki sonucu olacak. Asıl işveren, alt işverenlikgeçersizliğine ilişkin 3. maddeye getirilen cezai yaptırım muvazaayabağlandı arka tarafta. Öyleyse her türlü suçta ve cezada kanunilik ilkesininzorunlu sonucu teknik olarak ceza verilebilmesi için Kanundaki geçersizlikdeğil, muvazaa olup olmadığını hakim araştıracak o zaman. Muvazaa daüçüncü şahsı aldatmaya yönelik bir sözleşmenin irdelenmesini gerektirir.Birinci tespitim bu.İkincisi, tabii, bizim şuna bakmamız lazım: Alt işverenliği tartışmaya açarkengeçerli olduğu durumdaki sonuçlar nedir, geçersizliğindeki sonuçlarnedir? Az önce tartışmaya açılan konu alt işverenin geçerli olması halinde,bence Yargıtay'ın görüşü son derece isabetli, diyor ki “asıl işverene karşıişe iade olmaz, çünkü gerçek işveren alt işverendir ve burada bir geçerlialt işverenlik vardır, ama bunun hukuki sonuçlarına müşterek müteselsilsorumluluk. Bence de doğru. Alt işverenliğin geçersiz olduğu durumlarda,ben Yargıtay'ın görüşüne katılmıyorum, ama Yargıtay bir olumlu adımattı, eksik buluyorum. Sebebi de şu: Alt işverenlik geçersizse, alt işverenişverenlik sıfatı yoktur, dolayısıyla “gerçek işveren üst işverendir, ona karşıhükmün kurulması, alt işverene karşı açılan davanın husumetten reddi gerekir”diye hüküm kuruyor ve yargılama giderlerine de mahkûm ediliyor. Altişverenin geçerli olup olmadığını bilmiyor işçi, dava açıyor, yargılama yapılıyor,yargılama sonunda yerel mahkeme “geçerlidir” diyor, Yargıtaya gidiyor,Yargıtay da “hayır geçersizdir” diyor. Bunun üzerine bir de yargılama ücretineve avukatlık ücretine mahkum oluyordu. Bence isabetli bir şekilde biradım atıldı, denildi ki “kendi kusuru nedeniyle dava açılmasına sebebiyetverdiğinden vekâlet ücretinin hükmedilmemesi gerekir”, doğrudur.Ben diyorum ki, alt işverenlik geçersiz dahi olsa, yine müşterek müteselsilsorumlu tutulması gerekir. Neden? Üç tane temel neden var: Bir, Kanununamacı, Kanunun amacı işçiyi korumak için bir düzenleme getiriyor.Siz reddederseniz işçiyi korumuş olmuyorsunuz. İki işveren kendi arasındahesaplaşsınlar. İşçiye karşı müşterek müteselsil işçinin korunma amacınayönelik olarak getirilmiştir, ister geçersizlik olsun, ister muvazaa olsun, üs-

İş <strong>ve</strong> <strong>Sosyal</strong> Gü<strong>ve</strong>nlik <strong>Hukuku</strong> <strong>2011</strong> Yılı Toplantıları141hükmet. Ben de diyorum ki hakim, boşta geçen 4 ay, artı 6 ay, toplamda10 ay işe iadenin sonucuna bağlı olarak tazminata mı hükmedecek? Artıkbaşvuru filan beklemesin, direkt iş ilişkisi iş<strong>ve</strong>renin davranışı yüzünden işçidenben başvuruyu beklemiyorum, bu nedenle 10 aylık tazminatın alınıp<strong>ve</strong>rilmesine diye hüküm kurması gerekir. Bu bir tespit değil, eda davası olmasıgerekir. Yargıtay bunu kabul ediliyor, işe iade davası sırasında ıslahlaalacak davasına dönüştürülebilir. Bu arada bir talep söz konusu… Çünkütalep olmadan hüküm kuramaz bunun dışındakilere, ihbar, kıdem, diğeralacaklarını istemişse de artık dava tamamen bir alacak davası niteliğindedönüşmesi <strong>ve</strong> o şekilde hükmün kurulması gerektiğini düşünüyorum.Bir başka konu, efendim, alt iş<strong>ve</strong>renlik deyince tabii ben konuya çok söyleyeceksözüm var, ama sizin uyarınızı da dikkate alarak sadece sonuç olarakşunu beyan etmek istiyorum: Alt iş<strong>ve</strong>renlik müessesi Türk hukukuna1936 yılında ilk İş Kanunuyla girmiş, dünyanın hiçbir yerinde yok. Bugünbiz Cumhuriyet sonrası kanunlarımızı yabancı ülkelerden alıp kodifikasyonyaparken şu an tek bir madde olarak yabancıların bizi örnek aldığı bir maddedir,tek bir cümle, tek bir fıkrayken her değişiklik alt iş<strong>ve</strong>renlik müessesesininsorununu çözmemiş, daha büyük sorun haline getirmiştir. Bugün8-9 fıkra haline gelmiş, ama uygulama eskisinden daha sancılıdır, dahakötüdür. Kamu işyerlerinde hizmet alım ihalelerini de çalıştırılan işçilerinhukuki durumunun mutlaka yasal olarak düzeltilmesi, işçi teminine bizimbaşka türlü bir hukuk, pozitif düzenleme yapmamız şart, ama beri tarafa gelipbaktığımızda neden dolayı bizim kanun koyucumuz alt iş<strong>ve</strong>renliği 1936 yılındagetiriyor? Aynı zamanda biz 94 sayılı Uluslararası Sözleşmeyi onaylamışız.94 sayılı Uluslararası Sözleşme kamuda asıl iş<strong>ve</strong>ren dediğimiz iş<strong>ve</strong>renlere,kamuya ihale ettiği işlerde daha aşağı ücret <strong>ve</strong>rmeyi yasaklıyor <strong>ve</strong> doğrudanuygulanabilir nitelikte pozitif düzenleme getiriyor. Siz kamudaki şikâyetlerdenbir tanesi, biz kamu olarak işçiyi <strong>ve</strong>rimli çalıştıramıyoruz, taşeronlar daha <strong>ve</strong>rimliçalışıyor. Ama “e<strong>ve</strong>t, <strong>ve</strong>receksin, çalıştırabilirsin <strong>ve</strong>rimli, ama daha aşağıhak <strong>ve</strong>remezsin” diyor 94 sayılı Sözleşme. Bunu uygulayamıyoruz, uygulanmıyor.Bence 94 sayılı Sözleşme tekraren self executi<strong>ve</strong> nitelikte doğrudanuygulanabilir hüküm getiriyor, “Türkiye bu yönde düzenleme yap” demiyor<strong>ve</strong> uzun zaman da bu uygulanmış. Bayındırlık işleri şartnamesi <strong>ve</strong> BakanlarKurulunun belirlemiş olduğu bazı tarifelerle kamuda sınırlı sayıda uygulanıyor,ama onun dışında özellikle Kamu İhale Kanununun değişmesinden sonrakamu kuruluşlarına “siz şu nitelikte sözleşme yapacaksınız” diye hükümlergetiriliyor, daha sonra da bunlar geçersiz sayılıyor.Yargıtay istisnasız alt iş<strong>ve</strong>ren ilişkisinin düzenlemelerindeki tüm geçersizliğimuvazaa olarak nitelendiriliyor. Bu teknik olarak yanlıştır, Kanunda

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!