İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

istanbulbarosu.org.tr
from istanbulbarosu.org.tr More from this publisher
12.07.2015 Views

İş ve Sosyalvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları137ILO’nun 158 sayılı Sözleşmesinin yanında Avrupa Sosyal Şartınının 25.maddesi de özellikle işe iade davası isteminde bulunan işçinin dava sonuçlananakadar açıkta geçen, boşta geçen süreye ilişkin ücretin güvencesininalınması için çok açık düzenlemesi var 158 sayılı Sözleşmeden paralel hükümleriçermesine rağmen.Ben hemen buradan lafı uzatmadan size Anayasamızın 90. maddesine atıfla,acaba bu temel insan haklarına ilişkin sözleşmelerde yasa hükmüyleuluslararası sözleşmenin çatışması halinde doğrudan uygulanabilir hükümiçeren uluslararası sözleşmenin uygulanma koşulu varsa acaba bizim 4857sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesinin bu hükmü ihmal edilip uluslararasısözleşme uygulanabilir mi diye soruyorum.Av. Mahmut BEYLEM (Adana Barosu)- Öncelikle Sayın Hocama sunumundandolayı teşekkür ediyorum. Benim bir sorum olacak, bir de Hocamıntartışmaya açtığı konudaki fikrimi söyleyeceğim.Sorum şu: Geçen yıl düzenlenen bir panelde Sayın Canbolat ortaya bir sözleşmeninartçı etkisi dediğimiz olayı attı ve bunun akabinde şu anda bütünbenim kendi yöremde, Adana’da feshe itiraz davası açıldığı anda işverenler,özellikle karar aşamasına doğru işçiyi herhangi bir nedenle CumhuriyetSavcılığına suç duyurusunda bulunma zorunda hissediyorlar. Elimde Yargıtay9. Hukuk Dairesinin 13 Aralık 2010 tarihli kararı var. Sendikal nedenleişten çıkartılan ve sendikal tazminat hükmedilen bir olayda karardanbir gün önce genel müdüre hakaret ettiği şeklinde yapılan bir suç duyurusuüzerine maalesef Yargıtayımız sözleşmenin artçı etkisinden bahisle kararıntümden ortadan kaldırılmasına karar vermiştir. Şimdi Sayın Canbolat’ınbu konudaki görüşü eğer taraflar arasında hizmet sözleşmesinin yenidensağlıklı şekilde kurulması mümkün değilse, sadece tazminat ve işe iadeninhukuki parasal sonuçlarına hükmetmek gerektiği işe iade kararı verilemeyeceğiyönünde bildiğim kadarıyla. Ancak, Yargıtay 9. Hukuk Dairesininbelirttiğim 13 Aralık 2010 tarihli kararında bu yöne de hiç değinmiyor, parasalhaklara, sendikal tazminata veya boşta geçen süre ücretine. İlk olaraksizin bu konudaki görüşünüzü almak istiyorum.İkinci olarak, işe iade davalarında eğer asıl işvereni biz sorumlu tutmazsak,feshin, işe başlatmamanın doğuracağı hukuki sonuçlardan, parasalsonuçlardan, şu anda kamu kesiminin, özellikle sağlık kesiminde ve belediyelerde,ki iki sektör de insan sağlığı için çok büyük önem arz eden ikikuruluş ve bunlarda çok yoğun olarak hizmet alım sözleşmeleri söz konusu.Maalesef siyasi iktidar birtakım ekonomik istikrar tedbirlerini sadeceemekçiler üzerinde denemekte ve bugün gerek hastanelerimizde ve gerekse

138 İstanbul Barosu Yayınlarıbelediyelerimizde çalışan işçilerin büyük çoğunluğu hizmet alım sözleşmesiylehiçbir mali gücü olmayan, özellikle de o kamu kesiminin yöneticilerininegemenliğindeki şirketlere devredilmiş durumda. Acaba burada SağlıkBakanlığını veya belediyeleri bu sorumluluktan uzaklaştırırsak kamu kesimindeiş güvencesi nasıl sağlanacak, onu merak ediyorum.Prof. Dr. Ali Rıza OKUR (Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi)- Benimöteden beri merak ettiğim bir konu var, bu vesileyle Ercüment’e onu sormakisterim.Şu 21. maddenin 5. fıkrası: “Yargıcın işe iade kararıyla ilgili davada feshihaksız bulup, geçersiz sayıp işçiyi işe iade kararı vermesine rağmen işçi 10gün içinde işe başlamazsa, fesih geçerli hale dönüşür” diye bir ifade var. Benbunu bir türlü anlayamıyorum. İşçi bu süre içinde işe başvuruda bulunmazsaişverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır. İşçinin davranışınıyargıcın vermiş olduğu kararı ortadan kaldırıcı bir davranış olarakyorumluyor. Ben bunu bir türlü hukuki kalıplarıma sığdıramadım. Bu konudasiz ne düşünüyorsunuz onu rica edecektim.Öncelikli olarak iş güvencesi hükümleri ülkemize yasalarla getirildiğindegerçekten bir iş güvencesi tüm sınırlamalarına rağmen işçi sayısı ve kıdemleuygulanabilir olması bizim için değerliydi. Ancak, gelişen zaman içerisindeiş güvencesine sahip olan işçilerin bile dava sonuçlarında iş güvencesindenyararlanamamaları ortaya çıkmaktadır ve bu hususta da sorularımızı SayınHocamıza yöneltmek istiyorum. Sayın Abdi Pesok da bu hususlara değindi,uzun süren yargılamalar gerek yerel mahkeme, gerek Yargıtay safhası 2,5-3 yıla varan neredeyse bir işe iade davası süreciyle karşı karşıya kalıyoruz.Böyle bir sonuçta da tabii ki işçiler üç sene süreyle bir işi bekleme ya da işsizkalma durumları söz konusu olamıyor. Bir yerlerde çalışma imkânlarını,hayatlarını devam ettirmeye çalışıyorlar. Bu sonuçlardan da yararlanılarakişverenler özellikle işe iade noktası geldiğinde “nasılsa işe başlamayacak, işgüvencesi hükümleri ortadan kaldırılsın” diye“işe başla” çağrısını bir şekildeyapmaktadır.Burada özellikle yine asıl işveren ve alt işveren hususunda da konuyu açarsak,ki Hocamız da bunun açılmasını istedi, o birlikte sorumluluk görüşünde,alt işverenler işi belli bir süre için alıyorlar ve zaten o işi bir şekilde bitiripgidiyorlar. Dolayısıyla, işe başlama sürecinde de Yargıtay kararlarındaalt işverene başlamasını öngörmektedir. O iş zaten ortadan fiilen kalkmışoluyor, ama çağrı yapılarak işe güvence kısmı bu nedenle de kaldırılmasısöz konusu olacak. Eğer işçi bu hükümlerden yararlanma şansına sahipdeğilse ve alt işveren de ortada kalmamışsa belki, esas güvenceyi tabii ki

İş <strong>ve</strong> <strong>Sosyal</strong> Gü<strong>ve</strong>nlik <strong>Hukuku</strong> <strong>2011</strong> Yılı Toplantıları137ILO’nun 158 sayılı Sözleşmesinin yanında Avrupa <strong>Sosyal</strong> Şartınının 25.maddesi de özellikle işe iade davası isteminde bulunan işçinin dava sonuçlananakadar açıkta geçen, boşta geçen süreye ilişkin ücretin gü<strong>ve</strong>ncesininalınması için çok açık düzenlemesi var 158 sayılı Sözleşmeden paralel hükümleriçermesine rağmen.Ben hemen buradan lafı uzatmadan size Anayasamızın 90. maddesine atıfla,acaba bu temel insan haklarına ilişkin sözleşmelerde yasa hükmüyleuluslararası sözleşmenin çatışması halinde doğrudan uygulanabilir hükümiçeren uluslararası sözleşmenin uygulanma koşulu varsa acaba bizim 4857sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesinin bu hükmü ihmal edilip uluslararasısözleşme uygulanabilir mi diye soruyorum.Av. Mahmut BEYLEM (Adana <strong>Barosu</strong>)- Öncelikle Sayın Hocama sunumundandolayı teşekkür ediyorum. Benim bir sorum olacak, bir de Hocamıntartışmaya açtığı konudaki fikrimi söyleyeceğim.Sorum şu: Geçen yıl düzenlenen bir panelde Sayın Canbolat ortaya bir sözleşmeninartçı etkisi dediğimiz olayı attı <strong>ve</strong> bunun akabinde şu anda bütünbenim kendi yöremde, Adana’da feshe itiraz davası açıldığı anda iş<strong>ve</strong>renler,özellikle karar aşamasına doğru işçiyi herhangi bir nedenle CumhuriyetSavcılığına suç duyurusunda bulunma zorunda hissediyorlar. Elimde Yargıtay9. Hukuk Dairesinin 13 Aralık 2010 tarihli kararı var. Sendikal nedenleişten çıkartılan <strong>ve</strong> sendikal tazminat hükmedilen bir olayda karardanbir gün önce genel müdüre hakaret ettiği şeklinde yapılan bir suç duyurusuüzerine maalesef Yargıtayımız sözleşmenin artçı etkisinden bahisle kararıntümden ortadan kaldırılmasına karar <strong>ve</strong>rmiştir. Şimdi Sayın Canbolat’ınbu konudaki görüşü eğer taraflar arasında hizmet sözleşmesinin yenidensağlıklı şekilde kurulması mümkün değilse, sadece tazminat <strong>ve</strong> işe iadeninhukuki parasal sonuçlarına hükmetmek gerektiği işe iade kararı <strong>ve</strong>rilemeyeceğiyönünde bildiğim kadarıyla. Ancak, Yargıtay 9. Hukuk Dairesininbelirttiğim 13 Aralık 2010 tarihli kararında bu yöne de hiç değinmiyor, parasalhaklara, sendikal tazminata <strong>ve</strong>ya boşta geçen süre ücretine. İlk olaraksizin bu konudaki görüşünüzü almak istiyorum.İkinci olarak, işe iade davalarında eğer asıl iş<strong>ve</strong>reni biz sorumlu tutmazsak,feshin, işe başlatmamanın doğuracağı hukuki sonuçlardan, parasalsonuçlardan, şu anda kamu kesiminin, özellikle sağlık kesiminde <strong>ve</strong> belediyelerde,ki iki sektör de insan sağlığı için çok büyük önem arz eden ikikuruluş <strong>ve</strong> bunlarda çok yoğun olarak hizmet alım sözleşmeleri söz konusu.Maalesef siyasi iktidar birtakım ekonomik istikrar tedbirlerini sadeceemekçiler üzerinde denemekte <strong>ve</strong> bugün gerek hastanelerimizde <strong>ve</strong> gerekse

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!