İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

istanbulbarosu.org.tr
from istanbulbarosu.org.tr More from this publisher
12.07.2015 Views

İş ve Sosyalvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları133Alt işveren işçilerinin iş sözleşmeleri ise uygulamada büyük çoğunlukla asılişveren-alt işveren ilişkisinin sona ermesi üzerine feshedilmektedir. Başkabir deyişle, olayların büyük çoğunluğunda boşta geçen süre ücretinin veyaişe başlatmama tazminatının doğduğu tarihte, hatta ilk yapılan fesih tarihindeasıl işveren-alt işveren ilişkisi sona ermiş olmaktadır. Bu durumda,işçi söz konusu alacakları için asıl işverene başvuramayacaktır. Görüldüğügibi, işe iade davaları ve sonuçları konusunda mevcut sistem, dava sonucundasöz konusu olan parasal haklar açısından, alt işveren işçileri içinson derece önemli olan, asıl işverenin birlikte sorumluluğu prensibinin uygulanamamasısonucunu doğurmaktadır.İşe iade davalarının feshe bağlı işçilik alacakları üzerindeki etkisi dikkatealındığında konu daha da önem kazanmaktadır. Zira, asıl işverenin birliktesorumluluğu için aranan, alt işveren işçisinin alacağının asıl işveren-altişveren ilişkisi sürerken doğmuş olması koşulu, bu alacaklar için de sözkonusudur. Buna bağlı olarak, işçinin işe iade kararı üzerine süresi içindebaşvurusuna rağmen işe başlatılmadığı tarihte, asıl işveren-alt işverenilişkisi son bulmuşsa, asıl işveren feshe bağlı haklar olan ihbar ve kıdemtazminatı ile yıllık izin ücretinden de sorumlu olmayacaktır 139 . Çünkü budurumda, önceki fesih ortadan kalkmakta, işçinin işe başlatılmadığı tarihfesih tarihi olarak kabul edilmektedir 140 . İşçinin son ücreti, bu tarihe görehesaplanmakta, kıdem tazminatı açısından bu tarihteki tavan miktarı esasalınmaktadır.Sonuç olarak, mevcut sistemde, asıl işverenin feshe bağlı haklardan ve işeiade davasının parasal sonuçlarından birlikte sorumlu tutulamaması ihtimaliyüksek olup, bu husus alt işveren işçilerinin alacaklarının tahsilinin zorlaşmasınaneden olabilecek niteliktedir. Bu konuda teknik hukuk açısındanfarklı bir sonucun söz konusu olmayacağı görüşünde olduğumuzu yinelemeklebirlikte, Yargıtay’ın mevcut içtihadında benimsenen çözümün, olmasıgereken hukuk açısından adil bir sonucu içerdiğini de belirtmek gerekir.V. SONUÇÜlkemizde (genel) iş güvencesi sisteminin kabul edilmiş olması, son dereceisabetli olmuştur. Böylece, haksız fesihlerin yanı sıra geçersiz fesihlerekarşı da bir güvence sağlanmış olmaktadır. Ancak, önce bu haktan sadeceİş Kanunu ve Basın İş Kanunu kapsamındaki işçilerin yararlandırılması,ardından özellikle TBMM’de 10 işçi ölçütünün hiçbir gerekçe belirtilmek-139 Çankaya/Çil, 60-61.140 Ekonomi, İş Güvencesi, 16; Mollamahmutoğlu, 765; Ulucan, İş Güvencesi, 85; Süzek,585; Eyrenci, Yeni Düzenlenmeler, 37.

134 İstanbul Barosu Yayınlarısizin 30’a çıkarılması sonucu, bu güvenceden uygulamada çok sınırlı birgrup faydalanabilmektedir. Bu durum, güvenceden yararlananların değil,yararlanamayanların “sınırlı bir kategori” olabileceği öngören 158 sayılıSözleşmeye aykırılık teşkil etmektedir. Yapılacak bir yasal değişiklikle işgüvencesinin kapsamının genişletilmesi gerekir.Hukukumuzda öngörülen ve 158 sayılı Sözleşmeyi temel alan düzenlemeleresas itibariyle isabetlidir. Düzenlemelerin gerekçesinde iş güvencesi sisteminiyıllardır uygulayan ülkelerin mevzuat ve yargı kararlarından faydalanılarak,sistemi ilk defa uygulayacak yargı organına yol gösterici açıklamalaryapılmıştır. Kapsam dışında, 158 sayılı Sözleşmeye aykırılık söz konusudeğildir. Bu durum öngörülen model açısından da geçerlidir. Ancak öngörülenmodel, ülke koşulları da dikkate alındığında, uygulamada ciddi bazısorunlara yol açmaktadır.İş güvencesinin özünde işçinin mevcut işinin korunmasının yattığı tartışmasızolmakla birlikte, bunu zorla sağlamanın mümkün olmadığı da birgerçektir. İşverene işçiyi işe başlatmama olanağın tanınmasında söz konusuolan haklı gerekçeler, aynı şekilde geçersiz (bazen sendikal) sebepleçıkarıldığı işyerine dönmek istemeyen işçi açısından da geçerlidir.İşe iade davaları öngörülenden çok daha uzun sürmektedir. İşçinin uzayandava sürecinde memnun olduğu bir iş bulmuş olması ve daha önce geçerliolmayan bir nedenle feshedilmiş iş ilişkisine geri dönmek yerine, mevcut işsözleşmesi ile çalışmasını sürdürmek istemesi son derece doğaldır. Bununötesinde, eski işyerinde işçiye karşı iyi niyet kurallarına aykırı davranılmış,işçinin sendikal hakları ihlal edilmiş, iş ilişkisinin devamı beklenemez ölçüdezedelenmiş olabilir. Öğretide bu gibi durumlar göz önünde tutulduğunda,işçiye işe iade davası yerine kötü niyet tazminatı veya sendikal tazminattalep edebilme olanağı sağlayan bir yasa değişikliği yapılması gerektiği belirtilmektedir141 .Etkili bir iş güvencesi sisteminin onlarca yıldır uygulayan ülkelerde dahiişe iade davaları sonucunda işe dönme oranı yok denecek kadar düşük birseviyede gerçekleşmektedir. Ülkemizde bu konuda tutulmuş istatistiklermevcut olmamakla birlikte, oranın diğer ülkelerden daha yüksek olmadığı,hatta daha düşük olabileceği düşünülmektedir. Dava sonucunda verilenişe iade kararları üzerine sürdürülen iş ilişkilerinin büyük çoğunluğununda, kısa bir süre sonra tekrar sona erdiği yargı kararlarına konu olaylardananlaşılmaktadır.141 Süzek, 563; Soyer, Feshe Karşı Koruma, 66; Alpagut, İş Güvencesi, 239-240; Akyiğit, İşGüvencesi, 333; Çil, Şahin: Sendikal Tazminat, Karar İncelemesi, Legal İSGHD, 2005/6,670.

İş <strong>ve</strong> <strong>Sosyal</strong> Gü<strong>ve</strong>nlik <strong>Hukuku</strong> <strong>2011</strong> Yılı Toplantıları133Alt iş<strong>ve</strong>ren işçilerinin iş sözleşmeleri ise uygulamada büyük çoğunlukla asıliş<strong>ve</strong>ren-alt iş<strong>ve</strong>ren ilişkisinin sona ermesi üzerine feshedilmektedir. Başkabir deyişle, olayların büyük çoğunluğunda boşta geçen süre ücretinin <strong>ve</strong>yaişe başlatmama tazminatının doğduğu tarihte, hatta ilk yapılan fesih tarihindeasıl iş<strong>ve</strong>ren-alt iş<strong>ve</strong>ren ilişkisi sona ermiş olmaktadır. Bu durumda,işçi söz konusu alacakları için asıl iş<strong>ve</strong>rene başvuramayacaktır. Görüldüğügibi, işe iade davaları <strong>ve</strong> sonuçları konusunda mevcut sistem, dava sonucundasöz konusu olan parasal haklar açısından, alt iş<strong>ve</strong>ren işçileri içinson derece önemli olan, asıl iş<strong>ve</strong>renin birlikte sorumluluğu prensibinin uygulanamamasısonucunu doğurmaktadır.İşe iade davalarının feshe bağlı işçilik alacakları üzerindeki etkisi dikkatealındığında konu daha da önem kazanmaktadır. Zira, asıl iş<strong>ve</strong>renin birliktesorumluluğu için aranan, alt iş<strong>ve</strong>ren işçisinin alacağının asıl iş<strong>ve</strong>ren-altiş<strong>ve</strong>ren ilişkisi sürerken doğmuş olması koşulu, bu alacaklar için de sözkonusudur. Buna bağlı olarak, işçinin işe iade kararı üzerine süresi içindebaşvurusuna rağmen işe başlatılmadığı tarihte, asıl iş<strong>ve</strong>ren-alt iş<strong>ve</strong>renilişkisi son bulmuşsa, asıl iş<strong>ve</strong>ren feshe bağlı haklar olan ihbar <strong>ve</strong> kıdemtazminatı ile yıllık izin ücretinden de sorumlu olmayacaktır 139 . Çünkü budurumda, önceki fesih ortadan kalkmakta, işçinin işe başlatılmadığı tarihfesih tarihi olarak kabul edilmektedir 140 . İşçinin son ücreti, bu tarihe görehesaplanmakta, kıdem tazminatı açısından bu tarihteki tavan miktarı esasalınmaktadır.Sonuç olarak, mevcut sistemde, asıl iş<strong>ve</strong>renin feshe bağlı haklardan <strong>ve</strong> işeiade davasının parasal sonuçlarından birlikte sorumlu tutulamaması ihtimaliyüksek olup, bu husus alt iş<strong>ve</strong>ren işçilerinin alacaklarının tahsilinin zorlaşmasınaneden olabilecek niteliktedir. Bu konuda teknik hukuk açısındanfarklı bir sonucun söz konusu olmayacağı görüşünde olduğumuzu yinelemeklebirlikte, Yargıtay’ın mevcut içtihadında benimsenen çözümün, olmasıgereken hukuk açısından adil bir sonucu içerdiğini de belirtmek gerekir.V. SONUÇÜlkemizde (genel) iş gü<strong>ve</strong>ncesi sisteminin kabul edilmiş olması, son dereceisabetli olmuştur. Böylece, haksız fesihlerin yanı sıra geçersiz fesihlerekarşı da bir gü<strong>ve</strong>nce sağlanmış olmaktadır. Ancak, önce bu haktan sadeceİş Kanunu <strong>ve</strong> Basın İş Kanunu kapsamındaki işçilerin yararlandırılması,ardından özellikle TBMM’de 10 işçi ölçütünün hiçbir gerekçe belirtilmek-139 Çankaya/Çil, 60-61.140 Ekonomi, İş Gü<strong>ve</strong>ncesi, 16; Mollamahmutoğlu, 765; Ulucan, İş Gü<strong>ve</strong>ncesi, 85; Süzek,585; Eyrenci, Yeni Düzenlenmeler, 37.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!