12.07.2015 Views

Türkiye BMİDÇS I. Ulusal Bildirimi - Enerji ve Tabii Kaynaklar ...

Türkiye BMİDÇS I. Ulusal Bildirimi - Enerji ve Tabii Kaynaklar ...

Türkiye BMİDÇS I. Ulusal Bildirimi - Enerji ve Tabii Kaynaklar ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

2. ULUSAL ŞARTLAR2. ULUSAL ŞARTLAR2.1 Devlet YapısıModern Türkiye Cumhuriyetinin temelleri, 1923 yılında barışçıl dış politika, laiklik, hukukun üstünlüğü, çoğulcu <strong>ve</strong>katılımcı demokratik sistem, temel insan hak <strong>ve</strong> özgürlükleri ilkeleri benimsenerek kurulmuştur. Mustafa Kemal Atatürk’ünCumhurbaşkanlığı döneminde, sosyal yaşamın her alanında çağdaş değerlere sahip olması için reformlar ilan edilmiş <strong>ve</strong> bureformlar halk tarafından da benimsenmiştir.Türkiye’deki siyasi sistem, parlamenter demokrasidir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre devlet yapısı demokratik,laik <strong>ve</strong> sosyal bir hukuk devleti olup yasama,yürütme <strong>ve</strong> yargı erkleri birbirlerindenayrıdırlar. Devredilemez nitelikte olanyasama, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 550millet<strong>ve</strong>kili tarafından yerine getirilmektedir.Millet<strong>ve</strong>killeri beş yıllık bir süre için on sekizyaşın üzerindeki, Türk vatandaşlarının oylarıile seçilmektedir. Yargı sistemi bağımsız olup,bağımsız mahkemeler, Yargıtay <strong>ve</strong> AnayasaMahkemesinden oluşmaktadır. Anayasa’ya göreCumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu ile birlikteyürütme erkini yerine getirmektedir.Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük MilletMeclisince yedi yıllık bir süre için seçilmektedir.Cumhurbaşkanı, Başbakanı atamaktadır.Bakanlar Kurulu, başbakan <strong>ve</strong> bakanlardanoluşmaktadır. Bakanlar Başbakan tarafındanseçilmekte ancak daha sonra Cumhurbaşkanıncagörevleri onaylanmaktadır.Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 56. Maddesinde belirtildiği gibi, herkes sağlıklı <strong>ve</strong> dengeli bir çevrede yaşama hakkınasahiptir. Devletin <strong>ve</strong> vatandaşların görevi çevreyi korumak <strong>ve</strong> kirliliği önlemektir. Bu çerçe<strong>ve</strong>de Türkiye’deki çevreselsorumluluk, tüm bireyler, kurum <strong>ve</strong> kuruluşlar açısından bağlayıcıdır.Çevre Kanunu 1983 yılında, kirleten öder prensibi esas alınarak oluşturulmuş <strong>ve</strong> bu kanunla çevresel yönetim <strong>ve</strong> bununlabağlantılı sonuçlar düzenlenmiştir.Türkiye’de enerji, sanayi, ulaştırma <strong>ve</strong> turizm sektörlerinde eş zamanlı olarak hızlı bir büyüme yaşanmakta, bu durumçevre üzerinde yoğun bir baskı yaratmaktadır. Ayrıca kırsal alandan şehirlere <strong>ve</strong> kıyı şeridine göç olgusu da ayrı bir unsuroluşturmaktadır. Bu unsurlar yalnızca çevreyi korumanın önemini değil aynı zamanda çevre kirliliği ile mücadele ihtiyacınıda ortaya koymaktadır.Çevrenin korunması bağlamında, kamu kurum <strong>ve</strong> kuruluşlarının üstlendiği görevlerle ilgili olarak yasama, yürütme <strong>ve</strong> yargıorganları, devletin temel sorumluluklarını yerine getirmektedir. Ülkenin yönetimi, merkezi <strong>ve</strong> yerel yönetimler olmak üzereiki yetki alanından oluşmaktadır. Merkezi idare iller, ilçeler <strong>ve</strong> diğer yönetim birimlerine ayrılmıştır. Bakanlık yapısı altındafaaliyet gösteren merkezi idari organlar, kamu hizmetlerinin ulusal ölçekte yerine getirilmesinden sorumlu olup, ilgilibakanlıklara bağlıdırlar. Bu bağlamda yerel yönetimler iller, ilçeler <strong>ve</strong> köyler bazında vatandaşlara hizmet <strong>ve</strong>rmektedir.Avrupa Konseyince, Türkiye’nin Avrupa Birliğine aday üye ülke statüsü 1999 yılında Helsinki zir<strong>ve</strong>si ile açıklanmış <strong>ve</strong> bukararla Türkiye <strong>ve</strong> Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerde kırk yıl aradan sonra yeni bir dönem başlatılmıştır. Bu çerçe<strong>ve</strong>deTürkiye’de yasal, siyasi <strong>ve</strong> ekonomik reformların gerçekleştiği dinamik bir süreç başlamıştır.Helsinki Zir<strong>ve</strong>sinden bu yana yaşanan gelişmeler, Türkiye’yi AB üyeliği hedefine daha da yaklaştırmıştır. Kopenhag Zir<strong>ve</strong>siile 12-13 Aralık 2002 tarihlerinde yapılan görüşmelerde AB katılım müzakerelerine Türkiye ile başlama kararı alınmıştır.AB Müktesebatının uyumlaştırılmasına yönelik <strong>Ulusal</strong> Program çalışmaları 2003 yılından bu yana devam etmekte olup,Türkiye’nin AB Müktesebatına uyum çalışmaları sürdürülmektedir. [1]31

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!