12.07.2015 Views

Namik Kemal (Fuad Koprulu) - Renan Mudafaanamesi (1962)

Namik Kemal (Fuad Koprulu) - Renan Mudafaanamesi (1962)

Namik Kemal (Fuad Koprulu) - Renan Mudafaanamesi (1962)

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

MİLLÎ KÜLTÜR YAYINLARIDİNÎ KÜLTÜR SERİSİ, Nr. OlNAMIKKEMAL' RENANMÜDÂFAANÂMESÎ(İSLÂMİYET ve MAÂRİF)YAYINLAYAN :ORD. PROF. M. FUAD KÖPRÜLÜANKARA — <strong>1962</strong>


MİLLÎ KÜLTÜR YAYINLARIDİNİ KÜLTÜ*/ SERİSİ, Nr.


, GiiVen Matbaası — <strong>1962</strong>, ANKARA


NAMIKKEMAL: ’ r e n a nMÜDAFAANAMESİ. (İSLÂMİYET ve MAÂRİF) ,YAYINLAYAN :. , .v I , .. ■■■■■■ \ •ORD. PROF. M. FUAD KÖPRÜLÜ‘ • ■ ' ' \ 'ANKARA — <strong>1962</strong>


İÇ İN D E K İL E RSahileÖNSÖZ ........................ ........................................ 7RENAN MÜDÂFAANÂMESİ ....... ...................... 9LÜGATLER .i..:.................................................... 63


ÖNSÖZİkinci Meşrutiyetin ilânından son^a, Namık K e /mal ailesi, bütün memleket ırçünevverlerinisn arjpıl^nnauyarak, Namık <strong>Kemal</strong>’in o zamana kadar basılmışveya , basılmamış bütün eserlerini bir külliyâtşeklinde neşretmeğe başladılar. KuHiyât-ı <strong>Kemal</strong>’inBirinci Tertibi’nıin ilk sayısını, o zamana kadar hiçbasılmamış olan <strong>Renan</strong> Müdâf aanâmesi teşkil ediyordu.Üzerinde; «Fransa Akademisi âzasından mjite»veffa E r n e s t <strong>Renan</strong> tarafından İslâmiyet’ingûya mâhî-i terakkıyat ve mânimi maârif olduğunadâir îrad edilmiş olan bir hitâbeye karşı berâhîn-ikatıayı câmi‘ reddiyyedir ki şân-ı celîl-i İslâmiyet’idelâil-i münevvere-i şer‘iyye ve mantıkıyye ile bihakkınî‘lâ eder.» fıkrası ıbulunan ve îstasbüTda M^hmudBey Matbaasında 13^6 (1910)’da basılan ort!aboyda 56 sayfalık bu eser az zamanda tükendi. Basımıve tertibi hiç de dikkatli ve i‘tinâlı4olmayan bu«eserin, bu yeni neşri, ilk basımla ölçülemeyecek kadarmükemmeldir; ilk basımda bulunmayan lügatçe,ve bâzı küçük ilâveler sayesinde,' (herkesin bundanHkolaylıkla faydalanması da te’min edilmiştir. -Namık <strong>Kemal</strong>, bu eseri, mektuplarından birindşifade ettiği gib^ âdeta bir ibadet jhükmüınde olarak ,hazırlamış, yanında lüzumu kadar kitabı bulumpta^dığı cihetle sadece eski malûmatınla dayanmış, eserin,,metninde itirâf ettiğimveçhile, <strong>Renan</strong>’ı kendi sözleri;


nıüî


. .'t , ■ ■ ■NAMIKKEMALREN ANMÜDÂFAANÂMES't«Fransa Akademisi âzasındanmüteveffa Ernest R en a tetarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-iterakkıyat ve mâni4! maârifolduğıina dâir îfad edilmiş olanbir hitâbeye karşı berâhin-i katıayıcâmi* reddiyyedir ki şân-ı ce-UM İslâmiyet’i delâil-i münevvere-işer'iyye vje mantıkıyye ile bihakkınî‘lâ eder.». \ ■ r


RENANm ü d a f a a n a m e s iFransız erfcâb-ı kaleminden M , E r n e s tB e n a n ’m îrad ve (neşrettiği İslâmiyet veM a â r î f unvanlı bir hutbe, hayli zamandanberigazetelere sermâye-i bahs olmaktadır.Aynı, daha ^yeni elime geçti. Hutbe kısa îbirşeyise de, mündericâtı birkaçyüz cild kitap ile cerholunmağa müsâid bulunduğu için, mutâlearpı yazriiakla,söylenilmiş şeyleıi tekrar etmek tarz-i bîhude-pûyânesiniiltizam etmiş ölamıyacağımdan eminim.İslâmiyet’in maarife m J n i* değil, bilakism ü r e b b i olduğunu isbat için, yanımda lüzûm\ıkadar kitap mevcut olmadığına teessüf ederim. Mamafih,S a h i b - i hutbe, kendi dâvasınınbutlan ’ma yine kendi sözlerinde o kadar çokdelil cem’etmiştir ki, şu cevabı yazabilmek içinb â ş k a k i taplar a müracaat mecbûriyeti s a-K ıt hükmüne girmiştir. iMekalenin tedkîkme girişmeden evvel, kailinmeşreb ve mezhebini öğrenmek, ileridfc


^İŞ,'* . RENAN MÜDÂFAANÂMESt |îrad' -;«d^ce£i içki, tescüme^j. halini birkaç satır ile telhisediyorum. : * ' r. ''• y.1'" / ' " A . =. .■M -v- ^ ■Şimdi altmış yaşına vâsıl olmuş olan M. E r -‘ tt e s t <strong>Renan</strong> çocukluğunda- âilesi tarafındanpapas mektebine verilmiş idi. Mebâdî-i tahsilde gösterdiğiıkabiliyyet üzerine hocalan tarafındaki Akaid-iNasrâniyye ile iştigale sevkDİiündu. M . <strong>Renan</strong>işte- o zaman elsine ve hikmet derslerinden zevk alarak,İbranî ve Arabi ve Süryânî’yi tahsil eylemiştir1;fakat, hürriyet-i efkârı* papaslığa* tevâfuk edemediğiiçin, o sınıfı terk ile keridi kendine tahsilebaşladı. Sonraları -hikmet ve Elsine-i Sâmiye2 imtihanlarınagirerek b i r inci mükâfatı kazandı.‘ ^Fransa E n e ü m 'en-i Maarif’i tarafındanedebiyata müteallik bir hizmet için İtatya’yagönderilmekle, oralarda cem* edebildiği tahkikatı1 b n ü ’ r - R ü ş d ’e dâir hir kitap şekline ifrağ etmiştir.Bundan sonra Fransa’nın Millet Kütüphanesihizmetine ve arıımüteâkıb Encüme n - i Maarif -âzâlığına nasbolunmuş ve yiaıeUlûma müteallik bir hizmet


, REN AN MÜDÂFAANÂMESİ • , • v . İScerhine dâir yazılan kitaplar, risaleler bir yere top*lansa, ayrıca bir kütûbbâne'teşekküleder. Papaşlar tarafından bu kitap hakkında vuku*bulan tâ‘rîzât-ı şedîdenin netâyicinden olarak, kendisi,me‘mur olduğu Lisan-ı İbranî hocalığından infisâletmiştir.Tercüme4 (halinden daha ziyade bahse hacet göremedim.Çünıtyi bu hülâsa, M . Eenan ’ı, papaslarve husûsiyle Engizisyon tarafından Avrupa’da a-sırlarca icra olunan taaddiyât-ı mel‘ûneyi muâhazeede ede, her fenalığı dinin te’sîrâtıria hamletmek istiyenve her, dîni bin meziyyette kıyas eden g u -lât-ı münkirin ’den olduğunu göstermeğe kifayeteder.Şimdi, sâhib-i hutbe ’nin bu m e z -h e b ’ine, bahsettiği mes’eleden tamâmdyle cehaletiilâve olunur ise, makalesinin ne kadar saçmabirşey olması lâzım geleceğine zihinde bir ilm-i icmalihâsıl edilebilir.M . Ernest <strong>Renan</strong> elsine-i Şarkıyye’defihâta-i külliyesi itibariyle Fransa Encümen-id â n i ş ’inin âzâlığj gibi menî'ü’l-vüsûl bir mevkiihâiz iken, İslâmiyet bahsinde cehâl.etini iddiaettiğim garib görünmesin.Yalnız Ernest <strong>Renan</strong> değil, Avrupa’daUlûm-ı Şarkıyye’ye intisab ile mârûf olanların Diyânet-iİslâmiyye mebhasinde zihinlere hayretverecek kadar câhil olduklarınıpek kolaıy isbat edebilirim. ,Birçok seneler İstanbul’da oturmuş ve Arabî veFarsî’den başka - o iki lisana müftekır'olması ve ka-


14 •- REN AN MÜDÂFAANÂMEStir S ( 'vâidinin lâyıkiyl© mazjbut 'bulunamaması cihetleriyle^- bir ecnebiye göre tâhsîü elsine^i islâmiyyenin kâffesindenmüşfcil görünen Türkçe'de oldukça güzel yakacakkadar mve h a r e t kesbeimiş olan T â *X i h - i O s m a n i sahibi H a m m e r *bile, Diyânet-i Islâmiyye mebhasine atf-ı mekal edirvce, Şark’a dâir bir kitap*okumıyan eefielpîler kadarye fakat anlardan daha garib bir vukufsuzlukgösterir; " • ,Tarih’inden onuncu cildin dörtyüzüncü ve yüzbirinoisahifelerinde şu fıkraya dikkat buyurulsun :«Ahkâm- 1 İslâmiyet’e göre ztihr namazı* şemsin nokta-izevâle geldiği zaman kılınmaz, ancakyb£r - iki dakikasonra edâ olunur. Çünki ehâdîs-i enbiyâya itimat olunurise hergün sâat-i zevâlde Şeytan güneşi iki. (boynuzununarasına alarak Sultanü’l-avâlim’in tacı olmak itibariylenahvetkârâne başına giyer, fakat Allahii Ekber gadasınıişitt ği gibi bırakır. Devlet-i Aliyye müverrihleri, igte busuretle « S u l;t a nMurad-ı Râb i ‘ ve Sultanİ b r ah im zamanlariyle S ^u 14; a n M e h -m e d -( i ; R â b i ‘in devr-i sebâvetindş hırs ve seîâhefcve isyan ve mefsedet şeyâtîni semtü’r-re’s-i zevâle vâsılolmuşlar idi» demişlerdir.»Millet-i Muhammediyye’ye müntaikıl olan ehâdîs-ienbiyâda bu itikadı ima eSer harf-i vâhid varmıdır? Zaten dühûl-i vakitten evvel salâvat-i hams’-in hiçbirim edâ etmek câiz olamaz; zevâlde ise vakt-ı1 Bu tarih onsekiz' cild üzerine matbu olarakSaltanat. ı Osmaniyye ’nin zuhûrundan başlar;Kaynarca muahedesi’nde hitam bulur. Bir hayliağrâz ve hatiât ve birtakım, yanlış muhâkemât ile şâibedârolmakla beraber, vuku’ât-ı dâhiliyye Ve hususiyle münasebât-ıhâriciVyece birçok tafsilâtı hâvi olduğundan,milletin tarihini bilenlere, tezVîd-i mâlûıpât için mirtaleasılâzım bir eserdir. "


KENAN MÜDÂFAANÂMESİ 1&SPuhr henüz dahil ^olmadığı için tabiî namaz kılınmaz,H a mmer *in, adî bir çömeze de sorsa bu hakikatiöğrenmeğe muktedir iken, kim bilir kimden işittiği:bir maskaralığı kavâid-ı râsiha-i dinden addetmesi,kavâid-i islâmiyyeye cehalet ’iıtmüntehây-i dereeâtı değildir de nedir? BoynuzluŞeytan bâzı kiliselerde gömülüyor ise de, İslâm kitaplarınınhangisinde Şeytan’a öyle İ>ir hayvan şekliverildiği görülmüştür? *Hayır! «Üç. padişahın zamanında hırs ve sefâhetve isyan ve mefsedet şeyâtîni semtü’r-reVi zevalevâsıl; olmuşlar idi» diyen hiçbir Osmaıilı müverrihiyoktur. Hattâ ıbârede mânâ bulunamıyor ki,bir Osmanlı, müverrihine isnadı câiz olabilsin. Velevbiri öyle bir hezeyan söylemiş olsa bile; bu ifâde,Islâm arasında Şeytan’m zevâl vakti güneşi boyttuzlariyletutup da faşına giydiğine dâir bir itikatmeveut olduğunu îcab etmez.Ahvâl-i islâmiyye’deû Avrupa’yı haberdâr etmeğeherkesten ziyade muvaffâk olmakla mâruf olanve Şark Kütüphanesi ilamındaki eseri hâlâAvrupa’da Elsine-i Şarkıyye ve Maârif-i Islâjniyyeile meşgûl olanları?! en büyük mercilerden bulunanmeşShur D ' H e r b e


1« RENAN MÜDÂFAANÂMESt"•J ' ' ■ ' ' ■ • ( , ' ' .. TâMf iktiza etmez ki, böyle,bir söz söylemiş,, böyleitikada zçhip olmuş hiçbir müşlümanyoktur. Avrupa’da birtakım eshâb-ı himmet, meselâ«a küçük böceklerin cinsini tefrik ve envaını tâyingibi şeylere sarf-ı öanr ederek sa*y kuvvetiyle hayâly e hâtıra gelmez 'bunca keşfiyyât vücûde getiriyor;bunlardan binlerce eshâb-ı fikir ve hüner ise Elsiae-işarkiyye ile uğraşıp duruyor da, bmüçyiiz seneden»-beri kürenin pek büyük hirkısmını ihata etmiş birmilletin, elde yüzbinlerce te’lîfâtı tedâvül edip dururken,dinlerinin hakikati Avrupa’yahu {tadar meçhûl kalıyor! Bu hâl ş a y â n - ı t a -sl c c ü b değil mjidir? - ^ -Evet, şayân-ı taaccübdür; fakat esbâbl da mey- ;danda görünüyor.Bu babda olan mutâleamı beyan edeyim : Mâ- ^lûn^dur ki, Avrupa’da Diyânet-iı İslâmiyye’nin tedki-:İriyle Uğraşanlar, ya Hıristiyanlık’a mu'tekıddir, ya ^değildir. Eğer Hıristiyanlık’a mu‘tekıd ise,fikr-i aslîsi ibu tedkîkatm tecrid-i nefs ve iıltizâm-i ıHak ile icrâsma mâni oluyor. * JBizlerce Hıristiyanlık edyân-ı mensûhâ’dan. ol-^duğundan, ulemâ-yı islâmiyyeden biri akaid-i Nas- jTâniyyeyi tedkik edecek olur ise, icihât-ı mensûhası- ■nın, yâni Diyânet-i Muhammediyye’ye tevâfuk etmi-»yen mesâilinin zâhire ihracı için taharrîyâtmı pefeîfcîtarafâne, pek haıkayık - cûyâne icrâ edebilir. Hâljıbuiki Diyânet-i tslâmiyye H vr i s-t i y a n 1 a r .imimzarında •ilâhı- olmadığı için, - ulemâ-yı tyasrânjyyetiiijdin-i İslâm için icra ettikleri tahkikat 'dâ, papaalaa|«İlerine geçen 'kitapta m a h a l 1 * i t a ‘ r î z a |ramaktan ibarettir.


«ENAN MÜDÂFAANÂMESİ 17Mu'tekıd olmayanlara gelince, - Avrupa’ca damübâlât*ı dittiyye ile me'lûf olmıyanlann hemenkâffesi,umûm edyâna, efkâr-ı beşerin en ağır zıncîr-i«esareti, terakkıyat-ı ma'rifetin en kuvvetli sedd-i hâilinazariyle bakmaktadırlar. >.îşte bu1filerin intişârından dolayıdır ki, anların^din-i İslâm' içim icra ettikleri tahkikat da, papasl^r.gibi, ellerine geçen kitapta m a 'h a 11- i ta’rîz-aramaktır. Zaten bir dinin ilâht olmadığına hükmetmekhürmet ve ciddiyetini izale edeceğinden, (hâşâ).zevzeklik belki iğfâlât nazariyle bakılan birşeyin mâhiyyetinicidden tahkik için, binde bir saihib-i sabruzun uzadı tekelİüf ihtiyâr etme?.■Bunlardan başka, Avrupalılar’ın bir garip îtiiadlarıvardır fei, o itikadın bir cüz’ünü M . B e -a a n , cevabiyle meşgûl olduğum risâle’sinin tercümesinizîrde naklettiğim fıkrasında pek güzel hürlâsa etmiştir : . ' , ' ' '«Bir İslâm çocuğu on - oniki yaşıfıa do§ru umûr~ı |diniyyesinintahsiline başlayınca, o zamana kadar oldukça. müteyakkız iken birdenbire mutaassıb olur ve .hakikat imücerrede zannettiği şeye temellükten dolayı bir nahvet-i«tye^âne ile mâlârrtâl olarak, hadd-i zatında şâirlerin mâ-)'dûnunda bulunan bu hâlden dolayı bir imtiyaza' mâlikİmiş gibi kendini bahtiyar bilir. B û gurûr-ı m-e c -l'&ûnâne,. İşlâm’m e n e sa s 1 ı sey^iesidir.»Bunlar, İslâm’ı, kendisine şâir milletlerden hüı;yttknazariyle bakar zannederler de, kaziyyenin ak-,a(ini iltizam ederek, kendilieri İslâm’â. sair mllletİerküçüknazariyle bakarlar. Böyle küçük bir kavilininakaidine ise zanlarınca ehemmiyet vermek ilmâlâyelzemkabîlindşn olacağı1için, Şark’aBlUteallik mesâil ile uğraşanların en çoğu, Biyânet-i


I* RENAN MÜDÂFAANÂMEStİ'y r ! '■?■.•''■' ....-o . /tslâöıiyye’yi de, bâzı akvâm-ı vahşiyyenin mezâhibi:gibi, \ e § İ e n c'e* ,k a b î 1 i n d e n olarak tahkik-«djeMfer. ’ -


RENAN MÜDÂFAANÂMESİ 19Bundan başka, Avrupalılar’ın İslâmiyet’e dairyazdıkları mesâilde yarım âlimliğe de birbüyük hisse ifraz etmek lâzım gelir. Mâlûmât-ı sathiyy«feshâhına göre, okuduğu kitaplarda, anlayamadığımebahise, velev ne kadar muvafık-ı hakikat olsa,gevezelik nazariyle bakmak tabiî «değil inidir?Şimdi bir Avrupalı, mâhiyyet ve meziyyetini anlamaksenelerce ta‘mik-ı fikre muhtaç olan Diyânet-icelîle-i Muhammediyye’yi hürriyetti efkâra hâil veterakkî-i medeniyete mâni bilerek pîş-i nazara alır,bu fikrin netâyicinden olarak, tahkikatını, zorla,mu‘tekadât-ı gayr-ı m a 1k û 1 e teharrisinehasreder; tesadüf ettiği her mes’eleye, hâşâmine’t-teşbih, ,guyâ Z u 1 u h a 1 k ı ’nm. mezhebiyleuğraşır kadar sathî bir imâle-i nigâhı zihninde hâsıledeceği fikir için kâfî görür de, tevaiggulününmevkûfün-aleyhi olan elsineye intisabı da daha kelime’lerinidoğru telâffuz edemiyeeek derecede bulunurise, yazacağı şeylerin hezeyandan başka birşeyolabilmesi^'aklen kabil midir?Şu hakikâti de söyleyim": Avrupa’da Elsine-i İs*lâmiyye’den bir veya birkaçına gerçekte^ intisab et*liıiş hiç kimse yoktur denilemez; fakat,bu muvaffakiyeti hâiz olan eshâb-ı imtiyaz - Şark’lbilmek ve herkese bildimiek dâiyesinde bulunup darisale yazanların, hutbe îrad edenlerin ekseriyeti gibi- Diyânet-i İslâmiyye’niı\ terakkıyât-ı maarifçe o-lam te’sîrâtmı böyle kırk sahifeliık bir risâleçik’temuâhaze ve tedkîk edebilmek' dâiye-i hod-aiümâyâftesinekalkışmaz.


İşte Şark ile uğraşan ekser Avrupalılar’ın Diyanettiîslâmiyye’ye ve 'belki İslâm’ın ekserahvâline bütiİn bütün vukufsuzlukları •n etürlü esıb'âb t a n münbais olduğu, yukarıdakiizaihattan anlaşıldı. İM . Kenan’ında İslâmiyetmesailinoe, ö esbaba! mağlûp olan mâlûmât-ı kâzibeve tahkikat-ı nakısa eshâbından olduğu pîş-i nazardanayrılmasın.Gerek kaijin' gerek akranının mahiyyetlerinitâyiın için daiha ziyade,söz söylemeğe ihtiyaç kalmarmıştır zannederim. Binaenaleyh risâle’nin m ü i| -d e r ic â t ın â atf-ı mekal ediyorum. v ^M . <strong>Renan</strong> ’ın Risâle’siıni görmeden, bu kadaraz lâkırdıya o kadar /çok hatâ sığabileceğini me’-mûl etmezdim, Baihsettiğim hatîâtı birer birer ta‘-dâcl edeyim. , .Sahib-i hutbe, «akvâmm bir hüviyettekalmadığına dâir? Iherkesin bildiği bir hakikatiyeni keşfolunmuş bi|r serîre-i hikmet gibi muk^ddime-imekal 'ederek A r a b maârifi, A r a bmedeniyeti, |rab hikmeti Ve ^rabsanayii, UlûaH^-ı Isjâmiyye, Medeni y y e t - i İslam iy ye tâbirlerinde mevcutiltibas*! kaldırfaıak istediğinden bahsediyor;Kendi rivâyetinçe, bu iltibas, zihinlerde birtakımgayr-ı vazıh mutâlealar (hâsıl etmekte ve o gayr-ı vâzıihmutâlealar ise birtakım yanlış fikirler ve hattâfi‘ldyyatta(bile ağır a ş ır ‘hatâlar tevellüdünesebep olmakta imiş!


RENAN MÜDÂFAANÂMESİİVBahsettiği tâlnrlef’de ise hiç iltibas olmadığımalûmdur. Mâmâfiih, müellif, İslâm’ın maârifini,medeniyetini, hikmetini, san‘atini bütün bütün i n ­k â r edecek efkân istihzar için, tnebâdî-i mekalede,yalnız tâbirlerde iltibas olduğunubeyan ile iıktifa ediyor. Bu iltibassan zuhûr edengayr-ı vâzijı mütâleaların ise, birtakım yanlışfikirler, birtakım a ğ ı r y hatâlar tevlidettiğine dâir bir iddia meydana koyuyor da*, dâvasınahiçbir delil göstermiyor.Göstermediğine de istiğrab edilmesin k i' E r *n e s t Renin ımeşrebinde olan Avrupa ulemâsınınbize müteallik her kavli, kendilerince, her tüi>lü burhan ihtiyâcından berî olan bedîhiyât-ıevveliyyeden ma‘dûddur. Bu z^vâtm1birçoğundan,Şark’a müteallik mebâhis arasında, kavillerine delil *istenildikçe, delile bedel «ben söylüyorum» cevabınıaldığıpaız pek kesîrü’l-vuku'dur.. M . Rejıan, bu dâvâ-yı mücerredesini müteâkıbşöyle bir iddia daha meydana koyuyor :«Zamanlımızın ahvâlinden biraz mâlûmâtı olan zevâtmk|ffesi, memâlik-i islâmiyyenin tedenniyyât-ıh â i ı r ş ’siyle, tahsil ve terbiyelerini mücerred İslâmiyet’tenistinbat eden akvâmm kabiliyyât-ı zihniyyeceh i ç^ h ü k m ü n d e ^lckığunu vâzıhan müşahede etmektedirler.Şark ve Afrika taraflarında olanlar, bir müVmin-i sahihin fikrini tahdid eden ve başını ihâta ile fünûnadâima m e s d û d ve bırşey öğrenmek veya birfikr-i cedide açılabilmek İcabiliyyekinden mahrumeyleyen bir nevi demir dâire içinde mahsurdurlar,»' /


&RENAN MÜDÂFAANÂMESt; •’ İslâm’ı, idrâk Ve ma'rifetçe, Çin’de ateşe,lİjind’de hayvan â/t ’ a ibadet eden, arâzî-i meçhûliede,Cezâyir-i Bahr-i Muhît’te insan yiyen ebnâyıcinsimizden, de dşlha aşağı görmek» dâvasında delilgöstermeğe lüzpm görmeyen M <strong>Renan</strong> için^abildir; fakat, bu saçma sözlere okuyanların itimadınıme’mul ederse, şöhret-i ma'rifetine pek sade -dilâne bir itmi’nan göstermiş olur.Acâyib şey! Meğer tslâm olduğumuz için başımızın'etrafına bir demir halka geçirilmiş, ohalka havass-ı bâtınâmızı her türlü ulûma, her türlütahsile, her türlü efkâr-ı cedîdeye m e s d û d tutarmışda bi^im ‘hâlâ haberimiz yok! ^İslâm’ın, mekteb bulabildikleri yerlerde, vesâit-itahsilde mevcut olari' bin türlü noksan ile, o mektepleredevam eden milel-i saire talebesine dâima|t e -f e v v ult edegeldiklerini M . R en a n nasıl i n~k â r edebilir? Yok^a, dâvasına delirgöstermemekşanından olduğu gibi, muarız tarafından gösterilendelili kabul etmemek de iihtiyâr eylediği t a r z - ım ü n â; z a r a "iktizasından mıdır?Rısâle’sinden anlaşılan ve aşağıca mevzû-ı bahisedilecek olan fikrine bakılırsa, tabîiyât veriyâziyât’a müınte^ib^olan, İslâm’a, bieyyfhâlin,mübâlât-j ^dîniyyecien müteberrînazarıyla bakacaktır. Mamafih, biraz kendileriylebahsetse, o Müslümanlar’ı herkesten ziyade diyânet-irâsiha’ya mâlik bulur. Çünki fünûn-ı riyâziyye vetabîiyy e ile iştigal eden Muhammedüer, o fünû-


3RENAN MİİDÂFAANÂMESİ1. " i > \muıi mebâhisinde ••?


' REN AN MÜDÂFAANÂMESfc•. •\ . ■ "îr# t» -i fb -- •f , a M k- a 1 e ffder M--:' " ' s. ' «JÖhİ-i İslâm’a, a‘müî-1 diniyyesinin sadeliği, edyân-nşiire hakkında pek de haklı addohınamıyacak bil* fikr-fctahkir ilka eder.» ; : *M . R e n an bilmezseeshâfo-ı vukûfa lâyıkıylamalumdur ki, ehil-i İslâm* a‘mâl-1 (fiıuyyesindn sardeliğini,suûbestini hiçbir vakit düşünmemiştir vedüşünmez.Sair edyâma da hiçbir mûsMmiJl nazar-rtahkir ile bâkiığıybfetur. Şâir dinler kütüb-i semâvlyye’yemüstenid ise, anlar İslâm indinde m u -h a k k a r değil m e n s u h Hür. Etiyle yaptığtsanem’e kendini halk etmiş zanniyie tapuıanlairin*mezâhibi kabilinden olan mu‘tekadât-ı bâtılaya iserMüslümanlar da, Hıristiyattlar da, Yahucüler de, dinsizlerde yalnız, n a z a r - 1 t a h k î r ile değil, tabiî,. n a z a r - ı t e z y î f- ile bakarlar.Hiçbir -dine mensup olmayan M . R fe n a n>için, Hmstiyanlâr’iin, Yahudüer’in İslâmiyet’i e d -yân-ısa hi âı * ’dâîı addetmemesi ma'zûr tutulduğuhâlde, İslâm’ın HıriStiyarilık’ı-, Yahudilik’fcm e n s û h bilmesi, aeaba nasıl iüedâr-ı ta'rîz olabilir?Putperest’lere, ateşperest'lere- dâir e h İ - £k i t a fe ’ın umûmiyle"beraber, hattâ dinsizle -r ’ e dahi şâmiİ olan bir fikirden' dolayı da MR enya n yalnız M ü»£ lümanlar’ı muâteb tutamazzannederini. Sâhib-i mekale ’nin tevehhümünegöre ’ eh-1 - i islâm, Cenâb-ı Hakikbâl ve-kuvveti - meziyyet-i zâtiyye kaydından varesteolarak - kime irâde buyurursa ana ihsan ederİtikadında bulunduklanyçün, t e r b i, y e ' v erm a *r i f e t ’e-ve Avrupa fikrini tpşkil eden her tür-İ& ni e z i y y e t ’e Müslümanlar K e m a 1 - i . h a>.


RENAN MÜDÂFAANÂMESt2Sk a r e t ’lebakarlar imiş! Mu‘td-d hakikînin iüsar1iuju her türlü 'kayıd ve vesileden vareste bilmek,:yanlış bir itikad mıdır? Hatî b-i şehîr dün-'-•yada ikbâle, kudrete mâlik olanlardan kâffesinin-ma'rifet ve meziyyet eshâbmdart olduğunu ve herma^mfet ve m^dyyet eshâbının bir mevki-i ikbâl ve'1kuvvete geldiğini iıddiae’debiliir ise, eshâb4ı mütâleayıbu dâvasına ikna* için, tarilh-i insân'iyeti* hem Jö-tabhânelerden, hem-fikirlerden bütün bütün kaldır-I 1 ■ ■ . - , ,mak da| kifayet etmez : Muasırların hâlini de biribirindensetretmeğe bir çare bulmak lâzım gelir! >Bir de, İslâm’ın bu îtikadda bulunması,' maârifeniçin nazar-ı tahkir ile bakmasını icab etsin? İlim,..mıücerred kudret ve ikbâle nâil olmak için mi tahsilvölünür? ■ •. ıM . Kenan’ın mensub olduğu Fransa kavmiiçinde zâdegândan olmadıkça bir mevki-i kudret veikbâlenâil olmak muhâl derecesinde müşkil olduğuzaıhahlar, sunûf-ı ma'rifetle tahliyemi nefs etmiş olan-D e s ç a r t e s ’lar, Pascal ’lar, ne türlü kudretve ikbâle nâil olmak iıçinxçalı§mışlar idi? C o -peînic Lehistan’da kırallığa, G a 1 i 1e e Roma’dapapalığa intitiab olunmak için mi maârifebezl-i vücûd etmişlerdi?Ma‘xifet bir nâzenîn-i dilrübâdır ki, mübtelâlarıyalnız neyl-d visâliyçün ifnâ-yı ömr eder. İlmi vesîle-iistifade etmek için istihsâle çalışanların, hiçbirvakit, mâlûmâtca bir mevki-i,imtiyaz ve kemâle vâsılolduğu bilinemez.Bu dfelâil-i akliyyeye de: hâcet yok. İsbât-ı hakikatefi‘liyyât kâfidir. Eğer İslâm maârife rlazar-Ftahkir ile bakmış olsaydı, içlerinde bir âlim1 zuhûrt


RENAN MÜDÂF A ANÂM ESİr ' • | *• , 'etmezdi. M . R e n im , İslâm'dan âlini zuhûr etmemiştirdiyecekse tfcpyan eylesin'de ana göre bahsedelim.M . Ernest <strong>Renan</strong> gittikçe tuhaflaşıyor,dikkat buyurulsun. .Yukarıda beyan olunduğu üzre İslam’ın terbiyeve maarif ete ve Avrupa fikrini teşkil ^den her türlüme;siyyete faemâl-i hakaretle baktığını beyan ettiktensonra der ki :«îtikad-ı İslâm \le telkih olunmuş olan bu ceriha akadar kuvvetlidir ki, her nçvi, kavmiyyet ve milliyet mubayenetleriyalnız kabûLi islâm) ile mahvolur. Berber,Sudanlı, Çerkeş, Efganlı, Mal ez, Mısırlı, Nube gibi akvam,bir kerre Müslüman olunca, artık Berber, Mısırlı,Sudanlı değl, yalnız M ü s 1 ü m a n ’dır.»Mukaddime île neticenin cihet-i istilzâmmı keşfedebilenlerebir büyük mükafat verilse şâyestedir!Ne olmuş? İslâm heftürlü ikbâl ve kuvvetiMu‘tî-i hakikî’den bilirmiş, binaenaleyh terbiye vemarifete nazar-1 tahkir ile bakar imiş ve binaenaleyhbu cerihanın te’sîriyle herkim M ü s lü m a nolur ise kavmiyyetini kaybeder, yalnız. M ü s li i -m a n kalırmış! - ; •. , , 'Şimdi, maârife n^zar-ı tahkir ile bakmakla,Müslüman olanların kavmiyyetini kaybetmesi mes*-elelerinin biribirine münâsebeti var mıdır? Müellifgeçinen bir adam için, hutbe îrad ederken değil, belkisayıklarken bile., (bu kadar saçma, söylemek ayıpolur.Tarihçe musibettir, ki, düvel-i, îslâmiyye arasındazuhûr eden birtakım ihtilâfât' üzerine İslâmiyet’edâhil olan akvamın hemen kâffesi, kavmiyyetini muhafaza edebilmiştir. Yalnız, hangisi*ne sorulsa, İslâm sıfatını, meselâ. Çerkeş veya


*ENÂN MÜDÂFAANÂMEStEfgan unvanıma takdim eder ki,-»bu tercîfhjşâire mutekıdleritıce d^ıhi câridir. , - ^Fakat ş â hifb - i hutbe ’ye şurasını .mAt^edelim ki, İslâmiyetıbirçok ka vmiy y.etler inm a h v i n e sebep olup da ebnây-ı beşerin mevâni-iitilâfından birini mümkün mertebe t a k 1 i l etmişolsaydı, fil^r-i hîkmetçe takdir olunamıyacak bir hâlmi hıjdûs etmiş olurdu?Yine sâhilb-i mekale der ki :«Bu Hâlden yalnız İran müstesna olarak fikr-imahsûsunu/muhâfaza edebilmiştir. Çünki İran, İslâmarasında bir mevki-i mahsûs ihraz etmiştir. İranlIlarMüslümanlıktan birkaç kat ziyade şî*î’dir.»Müslümanlıktan ziyade Şî‘îyyet ne demek oluyor?Müslüman, olmadık şî‘î de mi varmış! Bu türlübâzîce-i elfâza bâzı letâif-i edebiyyede cevaz olabilir;fakat ciddî, bir esere mânâsız söz karıştırmakta bir *münâsebet yoktur.M . <strong>Renan</strong>, ŞHy^et’i İran’a mahsus -birmezheb ve o husûsiyyeti de 1 r a n 11 1 a r ’m İslâm-arasında bir mevkı-i mahsûs ihraz etmesine sebepgösteriyor! îsîâm’m tarihine vâkıf olsaydı, Şî‘îlik’inMemâlikri İslâmiyye’de dolaşmadığı» bir cihet"ve dânilolmadığı bir l^avim kalmadığını öğrenmiş olurdu: -Mâlûmdur ki, . Ş î ‘ î 1 i k ’in İran’da bütün bütüntakarrürü, daha üç asrrlık bir mes’eledir;tekarrür edinceye kadar f r anlılar ’dan yüzbinlercesininikanı döküldüğü de tarih ile müsbettir; İslâmmülkünün bir hayli taraflarında İran’dan birkaçasır evvel o mezhebe sülük ederek Ş î ‘ i y y e t ’ibu zamana kadar muhafaza etmiş kavimler de bulunur.


28 , KENAN MÜDÂFA ANÂMESt, ‘ Bu bedahetlere karşı, t r a n 1 1 1 â r % îslâmiçinde kendilerine ayn Ibir mevki iihrâz etmiş, Müslümanlık’tanziyade Şî‘îyyet’e mâit bir kavim itibaretaıek caıiz ise, ne diyelim?M . R e n a n bü kadar garibeler meydanakoyduktan sonra, istikbâle husûl-i emniyet için mâzîyeatf-ı nigâ'h edip de: «Şimdi (zanriınca) bu derecetedeımî etmiş olan medeni yyet-i t s 1 â ~miyye bir zaman p e k parlak idi; bu kadarâlimler, hakimler yetiştirdi; asırlarca Çarp’taki Hıristiyanlıkâleminin hocası oldu; bir hâl ki, bir zamanvücûde gelmiştir, bundan son^a niçin gelemezsin»diyenlerin fikrim de beğenmiyerek ve «Benimde asıl bahsedeceğim, bu noktadır» diyerek, «Sahîhanulûm-ı î s 1 â m iyye, veya hiç olmazsa,îslârn tarafından k a b û İ v e müsâadeyem az h a r olmuş 'bir ilim var mıydı ?>mes’elesini meydana koyuyor. Mes’elenin haili içinsöze başladığı sırada üç asır kadar bir müddetteMemâlik-i İslâmiyye'de pek müm(taz âlimler, hakimlermevcut olduğunu ve o zamanlar cihân-ı î s~.1 â m i y e t, marifetçe Hıristiyanlık âleminemüreccah bulunduğunu itiraf eylediktensonra, bu delâlilin, birtakım yanlış neticelertevellüd edebilmek için, lâyıkiyle tahlil edilmesineve btınun için de Şark’ın tarih-i medeniyyetini asır beaşırtetebbü* ederek Islâm’ın o rüchân-ı muvakkatiniistihzar eden eczâ-yı müteaıevvi‘anm hissesi tefrikolunmasına lüzum gösteriyor. îşte arzu ettiğitâlhlite şu sözlerle başlıyor«İlim ve hikmete en ziyade bigâne bir zamanvar ise, (birkaç asırlar imtidad eden ve A raplar’m vicda-


RENAN MÜDÂFAANÂMESİI- ■■ \: ■ ■. //nını tevhidin turûk-ı mütenevviası arasında mütereddidbırakan, cmünâzaât-ı mesohebiyyenin neticesi olatı î s 1 â -m i y e t 'in birinci asrı ’dır.»■Ne buyurursunuz, kable’l-İslâm Arablar beyninde«tevhidin turûk-ı mütenevviasmdan mütehaddismücadeleler» de var imiş! İslâm’ın birinci asrındanbirkaç asır evvel Arabistan’da T e v h î d - iB â r î itikadının mevcut olduğuna ve hattâ bundandolayı kafoâil arasında mücadeleler , m u -h are'beler bile vuku* bulduğuna dâir M .Kenan ’m keşfedip de meydana koyduğu hakikati- şimdiye kadar hiçbir kitapta görülmediği, hiçbirdelili de olmadığıyçün - kendisinden 'başkadünyada kimse kabul edemez.Asr-ı evvelde İslâm arasında i l i m "münteşirdeğil imiş; eğer ilimden murad yalnız riyâziyâtve t a b î i y â t ise, filhakika değildi. Fa^at bundanİslâmiyet’in mânimi maârif olması mı iktiza^der? Dîn-i Muhammedi, münteşir olduğu yerlerdehalkı â»lim bulmuş da cehl’e mi şevketmiş?Hikmet bahsine gelince : M , <strong>Renan</strong> eshâb-ıkirâmın kelimâtım câmi


10 \ / - »İNAN MÜDÂFAANÂMESİ' / ' ;■ ■■'' \ • . ' i:-nevviaşını hayap edegeldiğine dâir bir hezeyan dahafırlattıktan sonra, şu fıkraları söylemeğe başlar :«750 tarih-i mîlâdisne doğru İran tefevvuk edip deÂl-i Abbâs ’m Benî Ümeyye’ye galebesiniistihsâl edince, her hâl tebeddül eyledi, İslâm’ın merkeziŞat ve Furat araşma intikal etti; orası ise Şark’m gördükğu en parlak medeniyetlerden birinin âsâr-ı bâkıyesiylemâlâırfâl 4di. Bu da İran’ın Devlet-i Sâsâniyyemedeniyetidir ki, Nûşîrvân devrinde merkez-ikemâle vâsıl olmuştu. Oralarda sanâyi‘, a‘sâr- 1 adîdedenberiteraıkkî etiiıiş îdi; H u s r e v buna bir de kemalât-*fikriyye ilâve eyledi. İstanbul’dan tardolıinmuş olan f e 1-s e f î y â t , İran’a ilticâ etti. H u s r e v , Hind’inkitablarını tercüme ettirdi; ahâlînin en kesreti* unsurunuteşkil eden Hiristiyanlar, Yunan’m ilim vehikmet’ine vâkıf idiler; tıb bütün bütün ahların elinde idi;pâpaslar liem mantık, hertı de hendese bilirlerdi. Şıfât-ımümeyyizesi S â s â n î 1 e r devrinden alınmış o hinŞehnâme’de, Rüst e m ’in köprü yaptırmak istediği zamanmühendislik için bir câselîk (caslık) çağırttiğı be*:yan olunmuştur; câ^âlîk ise N a s t û r î 1 e r ’in patrikveya papaslarına ünvan olan katolikos demektir. İslamiyet’insadme-i şedîdesi İran’ın bu güzel terâkktyatını yü£sene kadar te’h r tettiyse dfe, A b b â s î I e r ’in tesâltünü,H u, s r e v zamanı ’nın parlaklığını tekraı; ihyaeyledi. Âl-i Abbâs saltanatına, vâsıl olan inkılâbıvücûde getirenler* î r a n 1 ı rüesâmn zîr-i idaresindebulunan İran askeri idi; De^let-i Âbbâsiy y e ’-ttih müessis: olan E »b û ? 1 - A b b â s ’ın ve husûsiyleM a i} s û r ’un etrafında bulunanlar dâima 1 r a n 14i l 1-. Gûya ki, S â s â n I 1 e r yeniden dirilmişler i


BEN AN MÜDÂFAANÂMESt „ 31mahfiûs olmak üzre hekim başılıH’ları hizmetini istihsâlettiler.» ' , \Ş â h i b - i «ı e k â 1 e ’nin bu kadar gevezeliğini,İslâmiyet’in maârife mâni olduğuna delil makamındaistima* ediyoruz. İfadelerde ise öyle bir de-'lâletten eseîr olmadığı şöyle dursun, doğru-biç şeyvar ise, odaHazret-i Faruk, (Radiya’lla!huaiıh) efendimizin^ İskenderiye K i t ab lıâ -n e s i ’iıi ihrak ettirdiğine dâir papaelar lisanındamevcut olan iftirâ’nın cerhinden ibarettir. Bir de,bâzı Hifistiyanlar’m Hulefâ’yı Abbâsiyye’den, birkaçzâte hekimlik ettikleri sahihtir.'Diğer iddialara gelince: Evvelâ, merkez-i^hilâfetinBağdad’a naklolunması İslâmiyet’in terakkıyât-ımedeniyyesine nasıl te’sîr hâsıl edebilirdi ki, E.<strong>Renan</strong> ’m İran taraflarında tevehhüm ettiği M e-d e n i y y e t - i vS âjs â n i y y e ' ancak otuz - kırkyıl sürebilmiş ve İslâm’ın zuhûru üzerine bir hâl-lvukûf’a düşmüş,bir şekl-i terakkiden ibaret idi. Nedeniktiza etsin ki, kavm-i neclb-i Arab daha merkez-ihükümeti Şam’da iken Yunan m edeniyye t i ’ndçn, o bin seneden ziyade bu kadar meâsir-iazîme izhar ile hikmet ve medeniyyetin âlem-i insaniyettenaşir ve müessisi olmuş ve hattâ M . K e ­n a n ’ın kavlinee S â s â n i 1 e r ’in tferakkıyât-ıfikriyyelerini de - bunlar Kütüb-i Yunaniyye’yi tercümeettikleri cihetle - te’min etmiş, olan M a â -r i f - i Yunâniyye ’deiı ibret-bîn olmasın da,ilmin fevâidârçi M e d e niyyet-i Sâsânîyye ’den, alsm? ' ' > ■


RENAN MÜDÂFAANÂMESİ^.caba İ r a n ‘ medeni \y yeti ’nin Şat ve'Furat arasındaki âsâr-ı bakiyesi Yunarr maârifi, ’rtin Şam’daki âsânndan daha ziyade mildi?Nûşırvân ye H u s r e y zamanlarındaİran’ın maârifçe öyle bir mevki-i kemâle vâ^ılolduğunu istoat için, M . R e n a n ’m kavl-i mücerredindenIbaşka bir emare göremiyoruz. Birkaç seneYunan’m f e 1 s e £ i y â t ’mdaç istifadeetmek veHind’den birkaç kitap tercüme ettirmek ile birkaVminmaârifte mertebe-d kemâle vâsıl olrriası mümkinmidir?Devlet-i Sâsâniyye ’nin Ariab’a intikaledece!k kadar maârifi olduğuna M . : E r n e s tR e ıi a n İran’ınhangi müellefât-ı ilmiyye veede- \bidesiyle hükmediyor? İranı ler o zaman,ilim ile mütehallî idi de «kitapları nerede kaldı? Yok*sa, bunların da İskender iye Kitahtıânesi gibi İslâm tarafından yakıldığına dâir bdr yalandajia mı ihtira* olunacak? Âlim olan bir kavim, ken-"di efrâdmda köprüye mimarlık edecek adam bulamazda sair milletlerin din me’murlarından mı istiâneeder?M . <strong>Renan</strong>, o zamanın İrafrîler’inde' ilimve ma‘rifet dâvâ ediyor; hâlbüki Â İ - i Abbâstaribirinci olarak »hilâfet iddiasına kıy kin edent İtt a m İbrahim hiç de :bu îtikad#a değildi.Hattâ Horasan’daki nükabâsıha dâima : «Oralarda- ■ ; 4 ' - ■-' ■:.7■' '-.T , „ s ■- ' ■ » ■ -Ar ab’t an hiç kimseyi sağ bırakmayınız, ilim ve zekâlarıber * veçh-i matlûb idarelerine mânidir; hâlbü*ki yerliler, cehâletleri cihetiyle hayvan gibidir, meharlarındantutar, istediğiniz yere götürebilirsiniz»yollu emirler gönderirdi.


»ENAN MÜDÂFAANÂMESİ ' 33Acaiba M . <strong>Renan</strong>, Âl - i A b b â s ’m^eşnâ-yı zuhûrunda îranlıla r ’ın meziyyât-ıfikriyyece bulundukları mertebeyi m u â s ir la-'t ı ’ndan daha iyi bilmek iddiasında mıdır?D e v 1 e t ; Sâsâni yy e zamanında, ahâlininen külliyetli unsurunu teşkil eden H ır i s t i -y a n 1 a r olmak, akıl kabûl edecek hâllerden midir?Hiç o zamaıi İran’daki ahâlinin ekseriyyetı H ı-ristiyan olsa idi, Hıris tiy anlık’ inen buyuk hârmılerinden olan Şark î m p a r a i o r 1 u ğ u ’nakarşı D e v 1 e t - i Sâsâniyy e nasıl istiklâlinimuhafaza edebilirdi?Hânedânı kendine mensub olan B e r m e k ’moğlu H â l i d Müslüman idi; bir hânedân içindeyalnız bir adamın kabûl-i ;din etmemesi, o hânedânınîslâmıyeti geç kabûl ettiğine mi delâlet eder? Ya heleB e r m e k î 1 e r ’in izhâr-ı Islâm etmeleri îman-ıtıakikî üzerine olmadığını M . R e n a n neredenbiliyor? Kendileriyle görüşüp de serâir-i kalfoiyyelerinevâkıf olmamıştır sanırım! B e r m e k î l e r ’innifak veya irtidad’a delâlet edecek (bir fiil veya kavilleriişit ilmemiş tir; hattâ îtikadlarmın fesad’ını"gösterecek hiçbir kitapta bir fikracığa bile tesadüfolunmaz; hic B ermekî 1 e r ’inrsû’-i itikadına' î , ' ■elde bir delil mevcut olsa idi, o aileyi kahrettiktensonra kendilerini halkın lisan-ı tacizinden kurtar^mak için Bermekîler hakkında bin türlii.seyyiât î’lânmı mehâm-ı devletin en büyüklerindenaddeyliyen uzemây-ı devlet, B e r â m i k e ’yi halkindinde merûın edecetk böyle bir hâlin neşrini onbir«asır sonra dünyaya gelecek olan M . R e n a n ’aanı bırakırlardı? j .


İİ ' RENAN MÜDÂFAANÂMESfB e r m e k î 1 e r ’in ikbâli yalnızca H â r û nrdevrinin bir cüz’üne münhasır iken, A b b â s î 1 e r’~in asr-ı marifetinde, umûmen mahrem müsteşarlıklarını,şehzâde hocalıklarını, vezâretlerini B e r -iti e k î 1 e r ’e hasretmek pek Acemâne bir mübalağadeğil midir?M . R e n a,n , E'bû,l-ATî'bâs S e f f âile E (b û C a ‘ £ e "r M a n s û r ’tm da tâmmüli‘tikadolmadıklarını iddia ediyor; zîra, mekalenirfchern&ı her fıkrasından, İslâmiyet’e mu‘tekıd olanıbir adamın muhibb-i iljm olmasına zihnindedir türlüihtimâl veremediği anlaşılıyor. Kur’ân-ı Kerîm’dej ve . 1 u|çaJ Uoj T ve #m (jJjIjIp


RENAN MÜDÂFAANÂMESİ 35âlimin şerefine ve her müzminin t a İhsî 1 - i i 1i m v e hikmetle mükellefiyetinedelîl-i katadır. V ' / *Hâl böyle iken, mu‘tekid olduğu din'tarafındantahsîl-i ilim ve hikmet’e me’mur olan bir millet efrâdının,«mübâlât-ı diniyyeden teberrî etmedikçeilim ve hikmete meyledemiyeceğini» iddiâ etmek,zulmetin indifamı güneşin gurûbuna mevkûf addeylemekkadar bedihiyyul-butlân bir maskaralıkdeğil midir?Farz-ı muhâl olarak tutalım (ki, S â h i b - im e k a 1 e ’ınin tevelAıümü gibi, tâmmü’l-i’tikad o-lan Müslümaaılar’dâ hikmet ve m a ‘ r i f e t ’ehizmet etmiş . hiç kimse bulunmasın ve hattâ ehl-iİslam’ın ilme n a z a r - ı hakaret ’le baktığıda şşıhih olsun; ilim ve h i k iç e t ’in şerefineve tahsilinin yücûbuna dâir bu kadar evâmir-i ^ilâetmişolanlarla kendilerine ilim verilmiş bulunanların de-,J recelerini artırır. Allah sizin yaptıklarmızdan haberdardır.»Dördüncü âyet (Ezr-Zumer Sûresi, Âyet 9) : «De k i:Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?»Beşinci âyet (fcâ-hâ Sûresi, Âyet 114) : «‘Ey Babbim,benim ilmimi arttır" de!»(3) Burada zikredilen ehâdîs-i şerif eden :Birincisinin meâli: «Âlimler Peygamberlerin vârisleridir.»İkincisinin meâli: «Bir âlimin ölmesi âlemin göçmesigibidir.»Üçüncüsünün meâli: «Berkten mezâra kadar ilimtaleb ediniz.» (Mu’teber hadîs kitaplarında görülmemektedir.)Dördüncüsünün meâli : «Çinde de olsa ilmi taleb e*din. Çünkü ilim talebi her müslime farzdır.»


36 RENAN MÜDÂFAANÂMESthdyye ve nebeviyye meydanda dururken, milletin oevâmire ittiba* etmemesinden dolayı, d in e b i rn a k î s a t erettüb etmek ihtimâli varmıdır? /S âh i b - i m e k a 1 e , Bağdad yeniden hayatbulmağa başlamış olan İran’ın payitahtı olunca,fâtihlerin lis an ı olan Arabça’nm ortadankaldırılmasına ve dinin bütün bütün in k â r ’maimkân bulunmamış ise de, vücûde gelen medeniyyet-icedîdenin mahlût olduğunu ve A c e m 1 e rle HıYistıy anlar galebe eflerek idare ve husûsiylezâbıta’mn bütün bütün Hıristiyanlarelinde kaldığını ıddiâ eder.Sübhânallah! Â 1- i A b b â s Arabi’yi ortadankaldırıp da hangi lisan ile tekellüm edecekleridi? Halîfe-i İsi â m olmak itibariyle dünyanınen büyük taht-ı saltanatına nâil olmuş iken,dinin lisanını ve dini red ve inkâr iledevletlerini esasından haraib etmeğe çare teharrîsiylemı meşgul olacsiklar idi?Hulef â-yı Abbâsiyye ’nim vezirleri,idârenin her şûbesine müvekkel ola A me’murları, zâbıtanazırı bulunan sâhib-i şurta’ları, isimleriyle, ünvanlariyletarihlerde yazılıdır; içlerinde bdr Hıristiyanbulup da göstermeğe M . R e n a n muktedirmidir? Böyle mübâhaselerde halkayık-ı târühiyyeyitahrif ile, isbat-ı müddeâ mı olunabilir?M . E r n e s t R e n a n , Hârunü’r-Reşıd ile M e ’ m û n ?un da İslâmiyet’e muHekıdolma d ı k la m n ı iddiâ ediyor; hâlbukiHârûn, saltanatının ekser eyy âmmı hac ve gaza*da irnrâr etmek cihetiyle İslam indinde aizze-i ki*


RENAN MÜDÂFAANÂMESİ 37râm’dan ma'dûddur; Me’mûn’un ise itikadında hıffetdeğil, belki taassub bulunduğunu, tâbi plduğuMezheb-i rtizâl’in tervicinde istimal ettiği cebirlerisbat eder. Mübâlât-ı diniyyesi olmayan bir hükümdarbir mezhebi terviç yolunda cebr’e müracaat etsinde ahâlînin biorçoğunu kendisinden ne sebebletenfîr eylesin? O Me’mûn’a mı bî-mezheb diyebileceğiz»ki, sâika-i îtikad ile İ m â m R i z â hazretleriniekaribirte, evlâdına tercih ederek, kendisindensonra velîahd eylemişti.Yukarıda isbat olunduğu üzere S e î f â h ’m,Mansûr *un, H â r ûn ’un ve M e - m û n ’utimübâlât-ı dinAyyeden b e r î olmasiyle «İslâmiyetmaârife mâni‘dir» dâvâsı kat‘â sabit olmak lâzım gelmezfken,S â h i b - i m e k a 1 e ’nin dört Müslümanpadişahını - gûyâ mecâlis-i mahremiyyetlerineyıllarca mülâzemet etmiş de hafâyâ-yı kalbiyyeleri-^ni öğrenmiş gilbi - hizmetlerinde bulunan e k â -b i r ’in kâff esiyle beraber dinsizlik’le itham etmekistemesi, ne garip bir hıffettir!İşte M . E. r n e s t <strong>Renan</strong>, Bağdâd’dakiterakkıyâtın, sırî jbu padişahlarla mukarribleri tarafındanbezlolunan h i m â y e ’den ve o himâyeninise dinsizlik ’ten neş’et eylediği iddiâsında ısrarederek, bu iddiânın akabinde dafhi vaktiyle Bağdâd’aKayravân’dan s o f î bir zât gelerek oradaher nevi edyân ve mezâhib esshâbından mürekkeb. b i r e n c ü m e n - i i l/m e dâhil olmuş ve buencümende, tslâm olmayanlardan birinin ulemâ-yıislâma karşı: «Biz buraya istidlâlât-ı akliyye üzerinebahs için geldik; bize Kur’ân ve Hadîs’ten istinbâtolunmuş berâhîn îrad etmeyiniz ki, anlara îmanımız


38 RENAN MÜDÂFAANÂMESİy&ktur» dediğini işitmiş olduğuna dâir bir fıkra nafc*lediyor. ' \ . ' .Şübhesizdir ki M*. R e n a n , bu hürriyet-ibahsi, mübâlât-ı diniyyeden berî zannettiği eshâb-ıhükümetin ma'kûlât - perverliğine; hamletmek ister.Biraz insaf ile düşünülsün! Eğer tedikîkat ve muhâverât-ımezihebiyyede bu hürriyet, şer' anni ü caz olmasaydı, o asırlarda, alâ-mele’i’ri-nâsöyle ahkâm-ı diniy yenin hilâfınabirtakım mübâhaselere cevaz yermek,dünyada hiçbir hükümet için kabil olabilirmiydi?.M . Ernest <strong>Renan</strong>, risâle’sinin birçoksahifelerini de, tercüme ve te’lif kuvvetiyle«Arab’ın vâsıl olduğu mertebe-i marifetten»gayet nakıs /bâzı mâlûmât i'tâsıjıa hasretmiştir.Bu mebâhisin arasına da şâyân-ı dikkat bâzı fıkralarsıkıştırmıştır; meielâ Arablar h ü k e m â ’yay(yukarıda beyan olunduğu üzre) fa ve lâm’ın kesri veze’hin meddiyle filizüit (philisophe) ıtlak ederler imiş;bu tâbir ise zındık lâfzı kadar muhâtaralı bir ünvanolarak ekseri mevt ve işkence’yi mûcib olur imiş!Kurûn-ı kadîme’de medeniyyetin mûcid’i addolunanYuna n 1 1 1 a r , hikmet’in gerçekten müridiolan S okra t ’ı, Tevhid-i Bârî itikadında bulunduğuiçin îdam ettiler .Kurûn-ı vustâ’da ihyâ-yı medeniyyetçe pişvâ-yıakvâm olan İtal yanlar hey’et-i cedîde’yi te’-yid ve dsbat ile uğraştığı için G a 1 i 1 e e ’yi îdametmediler ise, îdama yakın işkencelere uğrattılar.Ktırûn-ı ahîre’de hürriyet-i efkâra mehd-i zuhûr addolunanFransızlar, J e a n J a c q u e s


«ENAN MÜDÂFAANÂMESt %Jlousseau ’nıın kendi tarafından tabettirilmeyenEmile iinvanlı kitabını yaktırdıktan başka, kepr,«dişini de alız ve tevkif etmek istediler. ^Bu vak'aları tarihlerde görüp duruyoruz. M *B e n a n , bize Arab’ın devr-d marifetinde «felseiiyyât»ile uğraştığı için î d a m olunmuş veyai ş kene e edilmiş bir zât bulabilir mi? Kendişininde bahsettiği E 1 - K i n d î ’nin, F a r â b î -31in, İbn-i Sînâ ’nın tercume-i hâlleri, S o k -i a t ’m, G a 1 i 1 e e ’nin, R o u s s e a u ’nun sergüzeştinekıyas mı kabûl eder?S â h i b - i m e k a 1 e > yine bu uzun ibâre-*de, E n dNül üslüler ’in de Bağdâd’dan sonraıtaıhsÜ-i marifete (başladıklarını söylüyor da, Endülüshükümdâriarının, eshâb-ı nüfûzunun Bağdâd’dakiler:gibi «mübâlât-ı dîniyyeden berî» olduğunu söylemiyor.Bu şükütu, acaba, iddiasının hilâfına bin delil^gösterilebileceğini bildiğinden midir? Yoksa, «Bir?adam ki müslümandır, mâil-i maarif et olamaz» dâvâlınıkendisi bir bahiste na!karât-ı mekal ettiği için,herkesçe de ulûm-ı müteârefe jıükmünegirmiş mi kıyas eder?M/Ernest <strong>Renan</strong> ’m tuhaf bir kavli deBikemi y yât-ı Arab’a hakîkat-i hâlde « S ârs â n î vş Y u.nânî hikemiyyâtı» denilmek lâfçımgeleceğini ve hikmet-i Yunâniyye denilse daha*doğru olacağını beyan etmesidir. M . <strong>Renan</strong>^ihninde bir karar verse de, Arab’ın maârifine, mekalesininmukaddimelerinde iddia ettiği gibi Sâsânîmaârifi ünvanını mı yerecek? S â s â n î ve Y u -3i a n maârifinin mahlûtu mudur diyecek? Sırf Yumanhikmeti nazariyle mi bakacak? Ne îtikadda bu-


RENAN MÜDÂFAANÂMESflunaeak ise anı beyan eylese, herkes ifâdâtmı anlamaktabu kadar suû'betlere duçar olmazdı.Şurası câ-yi suâldir : A ra b ’ın hikmet vema'rifeti, gerek Sâsânîler ’den,gerek Y u -n â n î 1 e r ’den alınmış olsun, tamamiyle Arablar*tarafından îcad olünmadığı için Arab'ın m ek sû -b â t - ı fikriyye 'sinden ma‘dûd alamayacak:mıdır? Olamayacak ise, sair kavimlerin Yunanistan’­dan aldığı ilim ve hikmet’i tamamiyle Y u n a n ­i l i a r ’m îcad ettiğini nasıl isbat edeceğiz? Anlarındakendilerinden evvel gelen akvamdan birçok şeyleriktibas ettiğine dâir delilleriyle, •burhanlariylemeydana konulan bunca tahkikatı nasıl reddeyliyeeeğizde o ilimlerin, o hikmetlerin nâmma Yhnattilim ve hikmeti diyeceğiz? Yâıhud, Arâb ’m maârifçeyalnız Yunânîler ’den aldığı şeylerle iktifaederek, bunlara hiçbir şey ilâve etmediklerimi iddia olunacak!...M . Ernest Rendin, kudret ı ma'neviyye,«çerâğ-ı fikr-i beşer bir ikavmin elmde söneceğiZaman, ayı ahz-ü iş‘âl edecek bir kavm-i diğer peydâedegeldiğinden,Arab lıuikemâsımn ahiri olan î b —nü’r-Rüşd Merâkeş’te mahzûn ve metr»k olarakvefat eylediği sıralarda, A >be 1 a r d ^neşr-i?tedkîkata başladığını beyan ediyor.Evvelâ, M . R e n a n , yukarıda, hikmet ve?ma'rifet «İslâm’ın iiç asrına» münhasır olduğunu iddiketmişti; şimdi ise t b n u ’ r - R ü ş d ’ü Islâm?arasında hâtime-i hukemâ olmak üzre kalbûl ediyor-A b b a s î 1 e r ’in zuhûru - ki M . ît e n a n ’ıırkendi 'ifâdesine göre A r a b l a r ’ca «hikmetin;mebdei» dir - hicretin 132’nci senesine tesadüf ederp


RENAN MÜDÂFAANÂMESİlbnü’r-Rü ş d ise bir rîvâyette 595 ve bir rivayette603 tarihinde vefat etmiştir. Acaba, s â h i -b ~i tıekale ’nin hesaıbmca, 132 senesiyle 595 ve603 senelerinin araısındaki zaman yalnızca üç asır’-dan ibaret midir?Sâniyen, ;tb.n ü ’ r ■ R ü ş d ’ün metrukmahzun plaraik vefat ettiğinden bahseden M . R e -n a n , acaba, bir kız ile, velîsinin rızâsı olmaksızınteehhül ettiğinden dolayı rucûliyyetinden mahrûmedilmiş ve tâlim ettiği ulûm ve hikemiyyât için ölünceyekadar e z a ve i ş kence ’den kurtulmamışaolan A b e 1 a r d 9ın s ü r û r ve ı k:b â 1 içindemı ı r t i h â 1 ettiğinden bahsedecek!Sâhib-ı m e k a 1 e ’nin bu ibâreciğinde*toir de tarih yanlışı var: Vâj(aâ î b n ü ’ r - R ü ş


RENAN MÜDÂFAANÂMEStde hikmet muhakkar mı yoksa muazzezmi tutulmuştu, fi'len isbat eder.İstanbul’u 1453 tariih-i milâdîsinde fetheliniş o-lam oennet-meıkân Sultan Mfehmed Hân-i


RENAN MÜDÂFAANÂMESİ 43almjak da İslâm için memnû’ olmadığını»söylese idi, hakkımızda bir m ü ­rüvvet göstermiş olurdu!Bilmem ki/ 823 tariih-i hicrisinde U 1 u gB e y ’in Semerkand’de inşâsına yeni mübaşeret ettirdiğirasadhâne’de otuz sene çalışarak U -lu g B e y Z î c i ’ni meydana getiren eshâb-ı fen,ehl-i İslâm’dan değil mi idiler? Devr-i S ü 1 e y -m â n î ’de bir taraftan İspanya ve bir taraftan Hindsâhillerine giden O s m a n 1 1 donan m a s ı ’rtı,hey’eften yalnız kıble tâyin edecek'' kadarmâlûmâtı olanlar mı sevketmişlerdi ?Volta i re, İsveç kıralı O n i k i n e iC h a r 1 e s ’ ’ın zamanına dâir yazdığı tarih’te,RusyalIlar ’m o zamanki cehaletlerini tasvirederken şöylevbir fıkracık nakleder :«Daha pek çok zâmâîı olmamıştır ki, güneşintutulacağını haber verdiği için î r a n sefiri ’nınkâtibini Moskova’da ahâlî yakmak istemişlerdi >Acaba M R e 4 a n ’m itikadmca, Moskovahalkını hey’et bilen bir adamın etrafına sevkedenyine İslâmiyet mi idi? Hergün gözönûndeduran yüzbdn delile karşı Memâlik-i. İslâmiyye’dehey’et’in tahsiline cevâz olmadığından bahsetmek,yıldızların vücûdünü inkâr eylemek kabilinden değilmidir?- S â lı i ’b - i ,m e k a 1 e , keşfiyyât-ı maıhsûsasındadevam ederek : «O zamandan (yâni 1200 sene-imîlâdiyy esinden) sonra, İıbn-i Haldûn gibibâzı nâdir müştesnâlar’dan başka, İslâm’da efkârr - ı v â s i ‘ a eslıâbmdan adam zuhur etmemiş ve


44 RENAN MÜDÂFAANÂMEStİslâmiyet ilim ve hikmetli mahvetmiştir» iddiâ-yıhodserânesini meydana koymağa cesaret etmiştir.1 î b n - i Haldûn ’uın muâsırîni olanı S a *-d e d d i m’leri, S e y y i d ’leri ve anlardan sonragelipde isimlerinin ta'dâdı bir koca kitâp tertibineihtiyaç gösteren eâzurt-ı islâmı, M,. <strong>Renan</strong> neredenbilsin de böyle bir 'kavl-i cahilanede bulunmasın?• ■. "Yukarıda da söylemiştim, R e n a n ’m her kavlisahih olsa da «dünyada, İslâm’dan hiç kimse hikmetve ma'rifet’e sa‘y etmamiş» bulunsa, yine bundan«İslâmiyet’in ilim ve h i *km e t ’ e hâilolduğu», yeni 'bir mantık yaratılmadıkça, isbat edilmekkabil değildir. Gerek ilm’in ve gerek hikmet’mt a f d î 1 i n e d â i r ve t a h s*î 1 i n i â m i rbuıica âyât ve ehâdîs ise meydanda duruyor.Biraz insaf etse M . <strong>Renan</strong> da îtırafa mecburolur ki, Kurtubel’nin, Gımata’nın, Bağdadi’uı,.Semerkand’ın ve daha bunlar gilbi yüzlerce bilâd-iîslâmiyyeınm nice yüzbin kütüb-i muhalledesini, nicebin âlimim, ateşler içinde, at ayaklan altında mahvedenSalîbîler, T at arlar, dîn-i İslamatâbi değil ildiler!Akvâm-ı vahşiyyenin istilâsından sonra A v -r u p a l ı 1 a r da asırlarca ‘amây-ı cehalet içindekalmışlar idi. O zamanlar memâlik-i garbiyye’dekiilim ve hikmeti mahveden G o t h ’lar, Hunlar,A v a r 1 a r değildi de Hıristiyanlık mı idi? Hıristiyanlıkidiyse, hiçin İslâm’da mevcud olan ilim vehikmet’i mahvolmak derecesine getiren, H ı r i s -t i y a n 1ar, Tatarlar olmuyor da Müslümanlıkoluyor?


BENAN MÜDÂFAANÂMESİ 45. M . <strong>Renan</strong>, tarihin en mühim mesailindenbirine dâir bu kadar hiffetle düşünülmüş bir hutbeırad etmekten ne kazanır, bilemem; fakat eshâb-ıtedkîk nazarında, ahvâl-i Şark’a vukufça olan şöhretininıbelki yüzde doksanını kaybetmiş olacağındaneminim.Volta ire, Hıristiyanlığın en büyük düşmanları’ndan olduğu hâlde, sevk-ı menfaatlePapa’ya çatmak merâkma düşerek, maksadına vesilemihusul olmak için Möhammed nâmında bir’ tiyatro tertib etmiş ve bunda, İslâm’ın gerek tarih,gerek ahlâkını bütün bütün tağyir ilp beraber, O -san-ı Arab’a (üç nokta ile) pa harfini idhâl edecekkıadar cöhâlet göstererek kendini masharâ-i âlemeylemiş idi. Bilmem M . <strong>Renan</strong> da, bir çatacakyeri, bir hâsıl olacak maksadı mı .vardır ki, kırk sahifelikbir mekaleye binlerce yalan istîâb ettirmeğeuzun uzadıya himmetler sıarfeklemiş! Mâlûmdur ki,hasbî olarak bu kadar gevezelik ihtiyâr olunmaz.M-. <strong>Renan</strong>, bu nakliyattan sonra, birdenbiretarîkti ilnsâf a girer gibi görünerek : «Arab’amsbet edilen maârifin te’sîrâtım tenıkîs etmek istemediğini»söyler de, yine iltizam ettiği mesîeke atf-ıefkâr ederek : «Arab’a isnad olunan bu maârifin * A -r a b 1 a r ’la münâsebeti yalnız lisan’dan ibaret ola«cağını» ve îbn-i Sinâ gibi, Îbnü’r-Rüşdgibi zevatın arablığı, B a c o n *un, S p i n o z ama lâtinliği kabilinden bulunduğunu beyan eder_ _Bir milletin devr-i âzamet ve şevketinde, velev,neslen o îriilletten olmasın, «dînen ve terbiyeten dâire-!it tihâdına girmiş olan» zevât ile, «başka bir. kavinemensûıb olduğu ve o kâvmin lisanını söylediği


46 RENAN MÜDÂFAANÂMESİhâlde, tnalıvolmuş bir kavmin lisanıyle kitap te’lifeden» insanlar arasında bir nisbet aramak, felsefiyâttanbahseden 'bıir zâte yakışır münasebetsizliklerdendeğildir.ttalya’lı bir aileye mensûp olan Napoleonnasıl Fransız, ecdadı S 1 â v kavminden oldüğumervi bulunan B i s m a r c k nasıl Alman ise,'îbn-i Sinâ, Îbnü’r-Rüşd, Fârâbîde öylece Arab addolunmak lâzım geleceğinde biçşüphe var mıdır?M . <strong>Renan</strong>, hukemâ-yı Arab’dan E 1 -K i n d ı ’yi istisna ettikten sonra hiçbirini cinsenArab, addetmedikten başka «fikren dahi Arabtık’l»münasebetleri yoktur» diyor. S a h i b - i m e -■kale ’nin fikren Arablık’tan ne murad eylediğinianlayamadık ki, kavlinin sahîh olup olmadığını tahkikedelim! Bir kavmin, kendine mahsusve şâir akvam ile i ş t İr a kten beri ibir fikride mi olur imiş!M . Ernest R e n a n ’ın agreb bir iddiasıdaha var. Diyor ki :«Bu hükemâ Lisan-ı Arab’ı istiteâl ederlerdi; fakatisti‘mâlinde pek sıkıntı çekerlerdi: Arabi’nin eş‘âra vebir nevi fesâhat-ı beyâna pek miisâid olan üâlûbu, ilâhiyyâtiçin pek asîrü’l - isti'mâl bir âlfttfcr; Arab'ın huken>4ve ulemâsı, efkseriyyet ijzre fefaa yazarlar.»Arabi’nin kelimelerini doğruca telâffuzdanâciz olan bir atlama göre böyle b^r itikada zâhibolmak, istiğrab olunacak şeylerden değildir. Fakat,bu vukûfiyle beraber Arab’ın lisan’mı, ijm’ini,hikmet’ini muhakemeye kalkışmasına' ve cihân-ımedeniyete de hâsıl edebildiği h a t î â t ve e k â -Z t J>’in kâffesini birer h a k i k a t s'û r e t i n d ef


KENAN MÜDÂFAANÂMESİ4Tgöstermeğe mjıvaffak olabilmesine, hakikaten teaceiibolunur. Esthâb-ı vukûf içinde, edebiyat’ça A r a -b î i l e tesâvî kabil olduğuna imkân verenlervardır; fakat, lisanın mahiyyetinde olan vuzûhve elsine-i sâireden ıktiibas için ta‘rîb tarzındakisühûlet cihetleriyle, Yunânî-i kadîm’den başka,te’lifât-ı ilmiyye için Arabi’ye tekarrüib edecek h içbirlisan olmadığını itiraf ederler. Arabça’dailâhiyyât’a müteallik olan kitaplar, e n güzel»ilm’e dâir olan telifler 'e n v â z ı h âsârdan olduğunu,sahîhan Arabî bilir bir adama sorarsa, M.R e n a n daihi pek kolay öğrenir.x S âhib-i m ek ale, bufoikmet-fürûşânesözleriyle, Arab’ın ma‘rifet ve Jıikmetı, Arab’ın marifeti,Arab’ın hikmeti o İm adığın ı isbat ettiğineemniyyet hâsıl ettikten sonra :«Bu ma‘rifet Arab’ın değil ise, bâri İslâm'ın mıdır?İslâmiyet bu taharriyât-ı hikemiyye hakkında vesâyetkâ*râne bir muavenet ibraz etmiş midir? Hayır, hiçbirveçhil^e ibraz etmemiştir: Bu güzel mesâî-i tahsil/İ r a n îtlerin, Hıristiyan lar 'in, Y ahudiler’iıi, HarrânLler 'in, t Is m â i 1 i y y e takımının,bâtınan tkendi dinlerine karşı â s î olan M ü s -1 ü m a n 1 a r ’ın eseridir. Bu taharriyât-ı hikemiyye,süı^nî Vlan Müslümanlar’dan yalnız mazhâr-ı nefrîn olmuştur.Hikmet-i Yunan" ın telâkkisine Hulefâ içinde enziyade gayret gösteren, M e 9 m û n ’a Kelâmiyyûn tarafındanlâ‘net olunmuş, ziaman-ı saltanatının mesâifoi,aka id-i sâireyi hür bırakmasının mücâzâtı sûretinde gösterilmiştir.^diyor. İslâmiyet’in ihifemet ve ma^fete ibraz ettiğihipaâyet ve ve say e t ’in derecesini, bâlâdata‘dâd ettiğim âyât ve ehâdîs isbat eder. M . R e *n â n , bu âyât ve ehâdîsin vücûdünü i nkâr


48 RENAN MÜDÂFAANÂMESİkadar da cesaret edecek midir? Edemeyecekse, makalesininmevzûunu ne ile isbata muktedir olacaktır?Arab’ın devr-i marifetinde zuhûr eden hukemâve ulfcmâ arasında birkaç Nasrâ n î } Y a |ı u d î ,H a r r â n i isimleri de görülüyor; fakat bunların.adedi, İslâm olan uzemâya nisbet, binde ve belki onbindebir kalmadığını tarihler işba t eder. Bu hâlde,«o zamanın taiharriyât-ı hikemiyyesini İslâm’dan ziyadeH i r i s t i y a n 1 a r ’a, Y a h u d i 1 e r ’e(ekser halkı Sâbie’den olan) H a r r â, n î 1 e r ’eîsnad etmek muvafık-1 hak mıdır?M , <strong>Renan</strong>, Arab’ın tarifhini, Fransızcamevcud olan tercümelerden olsun okumamış!D ’ H e r b e 1 o t ’nun Kitabhâne-i Şark’ındaıkiM e ’ m û n bendine bakmış olsa idi görürdüki, müşârünileyhıin ulemâ-yı İslâm tarafındanuğradığa ( 1 â ‘ n e t değil) itiraz, hikmet’e meylindendeğil, mezheb-i i‘tizâl’i iltizam etmesinden neşretetmiştir. Mezheb-i i‘tizâl ile hikmet ve m^rifet-iYunâniyye arasında zerre kadar bir m ü nâ s, e b e tolmadığı ise meydandadır. M e ’ m û n ’ün zaman-ı.saltanatında memlekete öyle büyük bir musibet ârızolmamıştı ki, bunu ulemâ-yı İslâmiyye M e ’ m Çin'­im zâf-ı iHikad’ma mücâzât ittihaz eyleisia. M .3i. e n a n ’a şurasını da ihtâr edelim ki, İslâm’ın adl-iİlâhiye olan itimâdı, bir kavmin uğradığı mesâibi,bir adamın mücâzât-ı seyyiâtı addeylemek derecelerindenbin kat âlîdir.Ş âhıb-ı m e fk a 1 e , - Arabi’de olan mehâret-ikâmilesı cihetiyle, - «iman» sürelinde: «bâzı i-marnların tahrikiyle hudûs eden fitneler üzerine


BEN AN MÜDÂFAANÂMEŞİ > ' 4 9 'V "; * '■kütüb-i hikemiyyenin yakıldığı ye hukemâüın îdamoluMuğu pek nâdir değildir» diyor.Bil‘akis pek nâdir ’dir. Bu nevâdirin vukûuda, 'kimsenin hikmetle iştigal etmesinden değil, dinyahut bir memlekette olan mezheb’ın aleyhinde kitapyazıpak ve alenî bahislere girmek gibi miinâsebetsizlMeıdörLneş!et etmiş ve şayan-1 dikkattir,ki, bu şiddetler de «cehlin ilme galebe ettiği»yerlerde zuhûr eylemiştir; mamafih, Avrupa’da birÇuıça# güjıü


50 RENAN MÜDÂFAANÂMEStlâd’ın bnikmci asıma kadar olan ve diğeri XIII.asr-ı milâdîden zamanımıza kadar vâsıl olan müddettir.Birinci devirde, İslâmiyet, bir nevi Protestanlık hükmündeolan ve İ‘tîzâl denilen mezheb-i mu'tedil ile z â ‘ fbulmuş olduğundan" gılzet ve huşûnet ye fıkdân-ıefkâr ile mutta sıf olan Tatar ve Berber akvâmmmeline düşen ikinci devr' kadar i n t i z a m veta a s s u b hâsıl edeanem'ştir.»Mürtekib-j kebîreye m'ü ‘ mim nazariyle bakmayanrtizâl’i İslâm arasında 'bir mezheb-i îtidâl addetmekM R e n a n ’a mahsus malûmattandır!S â h i b - i m e k a i e ’nin birinci devir saydığızamanlarda «İslâriı’nn o kadar intizam bulmadığımdan»'bahsetmesi, ne türlü mutâleaya müsteiıidolduğunu da bir türlü anlayamadık! Aihkâm-ı dîhiyyeyicem’ ve tedvin edenler ve mezahib-i mevcûdeyi.meydana, koyanlar, hep o devrin ricali idi. Ö devirlerceLisan-ı Osmanî’de taassub denilen hâl, İslâmarasında n â k ı s değil, bayağı m e,f k u d idi.Hakîkat-i İslâmiyye taassub’a cevâz vermez idi ki,,milletin z a m a n - ı ma‘rifet ve vukuf’-urida öyle bir s e y y i e mevcûd- olsun.Buda sâhib-i m e kale ’nin sözlerindendir.:«İslâm’ın hâvassındandır ki, soçra gelen tâbi'leri dahakaviyyü’l-îtikad oluyor.»- İslâm içinde, îtikadça selef-i sâlihîne t e f e v -v u k iddiasında 'bulunur ferd-i âferîde yoktur. Mâmâfîh,eğer R e n a n ’m ifâdesi sahîh olsa, bu da.İslâmiyet için nakî s.e mi addolunmak lâzım gelir?• ; • ■ -M. E r n e s t R e n a n ’m bir kavl-i garibidaha geliyor : Kuvve-i rûhâniyye ile kuvve-i hükû- *


RENAN MÜDÂFAANÂMESİ 51met’i biribirinden tefrika aslâ müsâit olmayan İslâmiyet'e,cebir ve şiddet cihetiyle, yalnız İ s p a n -y a ’nın Engizisyon’u tefevvuk etmiş ımişlAcaba M. Ernest R e n a n ; sûret-i mahsûsadahedef-i îtirâz ettiği ehl-i stinnet’ih târihindieSaint-Barthelemy vak’ası1 gibi bir feeîa-i mezhebiyyeyetesadüf etmiş midir ki, Engizisyon’d&n başka,cebir ve şiddette muâmelât-ı islâmiyyeye tefevvukedecek bir Ihâl bulamıyor? Gerçek! M . R e -n a n İslâmiyet’e yalnız İspanya Engızisyonu’nuntefevvuk edebildiği iddiâsmdan da birkaç satır aşağıdaftükûl ederek P a p â l ı k ’ la h ü k û m â t-iİslâmiyye ’yi biribiriaıe kıyas etmıiş ve faifeatPapalık’ın zulmü küçük bir mülke, İslâmiyet’­in t e r a k k î - ş Lk e n 1 i ğ i ise kürenin vâsibir cuz’üne şâmil olduğunu söylemiştir.M . <strong>Renan</strong>, Papalık’m altı yedi asır evvelkihâlini düşünse idi, böyle bir mekale tertibinecür’et edemezdi zannederim : İslâmiyet’e t e r a k -kî-şik enlik isnâdı bütün bütün bedahete;karşı bir söz olduğu bâlâda ısbat olundu. Memâlik-iîslâmiyye’de ümran ve ma‘rıfetın noksanı ne türlüsebeplerden neş’et eylediğini dahi ileride beyan ederim.M . E r n e s t R e n a n :«İslâmiyet’in müdâfaasında bulunan hürriyet ta rafdârları,Müslümanlık’ın ne olduğunu bilmezler; İslâmiyet,hükûmet-i rûhâniyye ve ditnyeviyye’nin b i r i -1 Fransa’da kırâl Dokuzuncu Charles’ m emriile Protestan mezhebinde olanların katl-i‘âm edilmesidir.feu vak‘a-i hunhârânede Fransa’da yirmibeş, otuzkişi îdam edildi.•


52 RENAN MÜDÂFAANÂMESİbirinden ayrılm a m ası, bir itikadın saltanatınıs ütmesi demekti*; insaniyetin şimdiyekadar tahammül eylediği zincirlerin e n a ğ ı -r ı d ı r .» /diyor. Hürriyet tarafdârları İslâmiyet’i bilmiyorlarsa,M . <strong>Renan</strong> ne güızel biliyor! Dinili kavâid-isiyâsiyyesi zâten akıl ve hikmete tamamıylemuvafıktır. Üçbin senedenberi Yunanistanve Roma ve A v r u p a hukemâsının nicemesaî ve tedkikat ile tedvin eyledikleri k a v â i d-ih u k u k da meydanda... Kütüb-i fıkhiyye’de esasenyalnızca kavâid-i mezhebiyyeye ma‘tuf olan müuâkehât,tabiî müstesna olaoağınd,an, muamelât ve ukubâtcihetlerince, o kavâicL ilç esaslı bir i h t i - .lâf gösterilmek mümkin midir? Ya bu hâlde Avrupa’nınmeşâil-i hukukiyyesini kavâid-i -dîniy y e/ ye isnad olunmadığıyçün berât-ı meziyyetve İslâm’ın k a v â i d - i f ı k ıhi y y e ’ si, esaseno mesâil-i ıhukûkıyyeden kat‘an ayrılmamakla beraber,yalnızca a h k â m - ı d î n i y y e ’ ye isnadedildiğiyçün, zencîr-i esâret addolunmak, aklenkabûl olunabilecek müddeâlardan mıdır?«Rûhâniyyât,ı siyâsetten ayırmak», Avrupa’ca,inkılâbât-ı ahîrenin en büyük meksûbâtındanma‘dûd olmuş; çünki Hıristiyanlık siyâseten :«Kayserceait molanı Kayser’e terkediniz» kaidesine müste*- .nid iken, r ü h .b a n gürûhunun sonradan umûr-îdünyaya tasallutu cihetiyle ahâlînin çekmediği belâkalmadığından, rûhaniyyât’m siyâsiyyât’tan tefrîkına,veya tâbir-i sahihiyle, rühban gürûhunun,salâhiyetçe, «dînen muayyen olan dâireye» iffcâınaihtiyaç görünmüş idi.


RENAN MüDÂFAANÂMESIBuna bir kaide-i külliyye nazarıyl|İ|bakılup da birtakım ahkâm-1 siyâsiyye, hakikate p£\kadar muvafık olur ise olsun, dine m ü s t e n i dj'bulunduğıyçün fiilden ıskat edılmiek, dine tevâfuk eU ?mediğinden dolayı zulmü adle tercih etmek değil midir?M . Ernest R e x\ a n 9m zannınca bir zamanlarİslâm arasında hikmet’in vücûdüne tahammülolunması, define iktidar bulunamamasından,zabıta Hıristiy anlar elinde olarakesâsen Ş î ‘ î 1 e r ’ in arkasında dolaşmakla meşgûlolmasından neş’et etmiş imiş!Mefrıâlik-i Islâmiyye’de birkaç imam’m tahrikiyletehaddüs eden gürültüler üzerine hikmet kitablanyakılmak, bunlarla uğraşanlar î d a molunmak nâdirül-vuku4olmadığını yine M . E r ­nest R e n a n iddia ediyordu; im a m İ a rne vakit isterlerse böyle bir neticeye ittisale muvaffakolunca, milletin, hikmet’i ilga^ etmekten bütünbütün âciz kalmasına nasıl ihtimâl verilebilir?İslâm’ın zâbıta’smı idare etmiş, Ş î f î 1 e r ’ in arkasındadolaşmış Hıris t i y ani a r kimler o-lacağmı s â h i b - i m , e k a l e beyan etmiş olsa,yeni ıkeşfiyâttan birşey işitmiş olurduk! İslâmtarihleri,-hiçbir vakit, İslâm mülkünün hiçbir cihetindezâbıta’nın b aşka bir mille t Vetevdi olunduğundan bahsetmiyor.M . Ernest ‘<strong>Renan</strong>’-' ın birkaç fikr - igaribini daha hulâsa veçhile tercüme edelim :İslâmiyet, zayıf bulunduğu zaman, hürriyetise k u v v etli olduğu zaman şiddet göstermiştir.,.


54 RENAN MÜDÂFAANÂMESİG a r b ’da ulûm-ı diniyyenin zulüm ve tasallutuİslâmiyet'ten daha noksan değil ise de, fikr-i beşeri e z *m e |r e muktedir Olamamış, hâlbuki İslâmiyet zabteUtiği yerlerde m u k t a d i t olmuştur.,.Memâlık-i garbiyye'de ul$m-ı diniyyenin zulüm vetasallutu, yalnız İspanya’da hükmünü icra ederek fikr-i/ ma'rifetin mahvin e sebep olmuştur. Şurasının be*yanma müsâraat edelifn : I s p a n y a kavm-i necibitelâfi-i mâfât eder... 'Edyânın g ü z e l c i h e t l e r i vardır. Fakat*men‘etmek istediği mehâsinin zuhûrunu da ana hamletmeklâzım gelmez iken, î s 1 â m ’m h i 1 â f ı n aolarak zuhûr eden terakkıyât-ı hikemiyye ’ yi Islâm'ın te’sîrâtma isnad"ediyorlar...İslâmiyet’in, din olmak itibariyle, güzel cihetleri vardır.Her ne vakit bir câmi'e girsem, şiddetli bir hey#-can-ı vicdânî’den, — anı da söyleyeyim mi — Müslümanolmadığım için bir nevi teessüften beri olduğum yoktur.Fakat İslâmiyet, fikr-i beşer için m u z ı r olmuştur...Paris'te birçok seneler oturmuş olan Ş eV h R î -£ â â , avdetinden sonra yazdığı kitabda, Avrupa'nın fünû n u 'nu, husûsâ, «Kavâid-i tabiîyyenin ebediyyeti»esasıma müstçnid olduğu için, baştan aşağı h i 1 â f - ıd i n addeder, Ş e y h 9 in ise, İslâm, nokta-i nazarıncabütün bütün haksız olmadığını itiraf lâzımdır. Çünki,v a h y üzerine müesses bir din, akaidinin h i 1 â -f ı n ı gösterebilecek taharriyât-ı ahrârâneye dâimam ü m â n a a t eder... İslâm, maârifi ve maârifle beraberkendini mahvetmiş ve milel-i sâireden dâimaa ş a ğ ı kalmağa mahkûm olmuştur.» 'Evvelâ : İ s 1 â m ’m en ziyâde kuvveti £) e v -1 e t - i A b b â s i y y e zamanında idi; W hânedânatâbi olanlar, halîfelerini Be n î Ümeyye,veyâhut M ü 1 û k - i t a v â i f gibi mütegallibe’denaddetmezlerdi; ıbirakis, Hılâfet’in s â -h i b - i m e ş r u ‘ u bilirlerdi edvâr-ı islâmiyyede


"RENAN MÜDÂFAANÂMEStlıikmet’in en, ziyâde revaç ve müsâade gördüğü zamanlarda yine D e v 1 e t - i A b b,â s i y y easrıdır. Bu hâlde, maârifçe düvel-i İslâmiyyede cârîolan müsaade ’yi, îslâmiyetin zâ -i i n a hamletmek n,asıl câiz olabilir? Hak ve bâtıl,"bir nevi mezheb dâiyesinden berî olarak, sırf ilim“veya hikmet veya dinsizlik nâmma memâlik-i îslâmiyye’demeydana çıkmış, hükümetle uğraşmış bir‘iırfea’ya M . <strong>Renan</strong> tarihlerde tesadüf etmişanidir?İslâm hükümetleri, mezheb nâmına bunca mu-"jharebeler açan Havâriç’in, İsmâiliyye’nin mutaassıfoâneve fedâkârâne ibraz ettikleri kudret ve şiddeti-Icesr ile uğraşmaktan çekinmemiş iken, kendi ta-İıarriyât ve tedikîkat-ı ilmiyyesiyle meşgûl olanTı u k e m â ’ mm nesinden korkacak da hakk-ı sükût■olarak kendilerine dinin cevaz vermeyeceğisûrette müsaadeler gösterecek!Sâniyen : Memâlik-i garbiyye’de ulûm-ı dîniyye’nin'fikr-ibeşeri ezmekle ne kadar uğraştığınıtahkika lüzum göremiyoruz; fakat İslâmiyet, fikr-a/beşeri terakki ve istiıkmâle sevketmiştir... İnsaniçin, diyâneten müntehâ-yi maksad, alâ-kaderi’l-im-Ikân hakâyık-ı ilâh i yy e ’ye vukûf olarak,3>u maksadın ise cehaletle hâsıl olmayacağımeydandadır. ' •Memâlik-i İslâmiyye’de ilim ve hikmet’in eskirevnakında kalmamasını istilzam eden esbâb, o'İkalar hafi birşey inidir?E $ 1 - i S a 1 i b ile Tatar müşrikleri ’nm; Memâlik-i îslamiyye’de, kabâil-ivah ş i y y e ’ nin Avrupa’da olari mazarratında»


5$ RENAN ‘MÜDÂFAANÂMEStbîri kat ziyâde îrâs-ı hasâr ettikleri ıtıâlûmdeğil midii:? Mevcut olan kitablarinm, Ulemâsının^binde biri kalmayan bir kavim, kajç asarda keridinitoplayabilir?Husûsiyle, AvrupalıIar, M . R e --n a n ’ın İslâm için m ü jtl t e İh a - y ı m e d e -n i y y e t addeylediği 1200 tarih-i mîlâdisinden^eri,,.Memâlik-i İslâmiyye’nkı hangi tarafında â s â y î şVten eser bıraktılar iki, def-ıi sâil ile uğraşmaktan- 4tahsile meydan bulunabilsin! >Sâlisen : M . R e n a n* içlerinde f ikr-i ma‘-rifet mahvolmuş olan î s p a n y -a 1 ı 1 a r ’m te-slâfî-i mâfât edeceğine nasıl ihtimâl. veriyor da bizimterakkimize ihtimâl veremiyor? AvrupalIlar,r ü h b â n giirûhunuri a t e § - i z u 1-m ü n e mukavemet ederek, Arablar ’ daniktibaseylediği maârif sayesinde bu dereceye gelmeğemuktedir olmuş iken, bizim, Avrupa’­nın f iinûn’ undan istifade edip âlem-i kemalâttayine bir mevkili imtiyaza vusûlümuze niçinihtimâl vermiyor ki, dînen tahsîl-i marifetle mükellefolşn İslâm arasında, ;tahsîL-i ilme / düşmanah u :k e m â ve ulemâ veya ilim ve hifcrhtet:kitabı yakacak Engizisyon c e m i y e 11e xr i , mevcut olmadığını kendisi de bilir!Râlbian : İslâm’da terakkıyât-ı ilmiyyeyi nasıladinin te’sîrâtma isnad etmeyelim, ki, M u h a m —medîler tahsîl-i maârif ettikçe, vicdanen hâsılettikleritelezzüzden başka, evâıttir-i ilâhiyye ve ne*beviyyeye ittibâ etmiş oldukları cihetle bir de*m e * ç û r olmak itikadında bulunduklarından,-hayatri eîbediyyelerine hizmet için ilme çalışır,,îrattâ, sevk-ı diyânetle hayat-ı fâniyelerini bil sa ^


İfcENAk MtjÖÂFAANÂkEStyoluna hasre&erlerdi ve hattâ okudukları şeyler,m es2 îı e b 1 e r i n e m u g â y i r dlsa bile, r&bidiyle(halkın akaidi îâside’den muhafazasına hizmetedecekleri için/ anların t a h s î Li ’ ni de (birneyi sevab addetmişler di; mâmafih, farz-ı , muhâlolarak diyelim ki, Arab’taki maârifin zuhuru d i -y â n e t i n t e 5s î r i ’ nden haşıl olmasın; bununla,yine <strong>Renan</strong>’. m asıl müddeâsı sabit olmaz :Maârifi i c a d e t m e m e k başka, mahvetmekyine başkadır.. Hâmisetı : M , <strong>Renan</strong>’m, fikri kadar t e -m â y ü 1 â t ’ mda da bir tuhaflık, bir hafiflik görünüyor: Bfem İslâmiyet’in efkâr-ı beşere m u ­z ı r olduğundan bahseder, hem camie girdikçeviçdâmnda heyecanlar hâsıl olur, Müslümanolmadığına bir nevi teessüf duyar; buhâli ne türlü fikr-i''hikmete, ne* nevi4meyl-i tabiatehamledelim? - ‘ ,Sâdisen : Evet, Şeyh Kifâa haklıdır;fakat haklı olmasına sebeb, M. R e n â n ’ m zannıgibi, vahy üzerine müesses -olan bir din’in taharriyât-ıahrârâneye mâni olması değildir : Bir dinki, taharriyât-ı külüyyeye mânfdir, ilzâm-i hasımsdanizhâr-ı *acz etmiş olur; Dîn-i mübîn-i Muhammediise ^ o\ lyu âyet-i kerîmesiyle^her muarızı meydân-ı ibahs^ve münazaraya dâvet e-der.


68 EENAN MÜDÂFAANÂMEffljŞ ie y İh R i f â a haklıdır, çünki kanûn-ı ta||biat’in ebediyyeti’ni isbat eder dünyada hiçbir deliSyoktur. «Bu kavânîn-i tabiat mâdem-M şimdiye kftldar zevâl ve tegayyürden masun kalmıştır, bundakiböyle de masûn kalacaktır» denilmek, mantık’a teJvâfuk edebilecek bir kıyas olmadığına ise tarif ıİcti-1za etmez. - . - - - ■ ( 'Jj«Kavânin-i tabiatın ebediyyeti» ni . Ş e y fc|R i f âa ’ nın İhi lâ f - ı d î n bileceğinde şüpç|he etmeyiz;, fakat, Avrupa’da mevcut olan m a -


RENAN MÜDÂFAANÂMESt 59M . L a y a r d birinci defa Musul’da bulunduğuzaman, şehrin mikdâr-ı ahâlîsine, ticâretine, ahvâl-i tarihiyyesinedâir bâzı malûmat almak ister; kadı ’yamürâçaat eder. O da kendisine şu cevabı gönderir :«Ey muhibb-i sâhib - işt'hârım, ey server-i eshâb-ı^hayat! Benden istediğin şey hem faydasız, hem muzırdır.Her ne kadar eyyâm-ı ömrüm bu şehirde rüzâr etmiş işede, h:çbir vakit ne hanelerini ta’dâd ve ne de mikdâr-ınüfûsunu tahkik ettim. Filânıiı esterine, filânın kayığınatahmil ettiği eşyanın ise, hiç bana teallûk eder cihetiyoktur. Memleketin tarih-i kadîmi ve İslâm tarafındanfetholunmâdan evvel ahâlîsinin ne kadar hatâlardabulunduğu ancak Cenâb-ı Hakk’a mâlûmdur ve Cenâb-ıHak beyan buyurabilir.Dostum, kuzum, sana ait olmayan şeyleri öğrenmekleuğraşma!.. Aramıza geldin, biz de sana selâmdı hpş-âmedîyiicra eyledik. Selâmetle git! Hakîkat-i hâlde söylediğinlâkırdılardan bana hiçbir zarar gelmez. Çünki söyleyenbaşka, dinleyen başkadır. Milletinin âdeti üzere çokyer dolaşmış ve hiçbir tarafda nâil-i saâdet olmamışsın;biz, elhamdülillâh, burada doğduk ve buradan gitmekistemeyiz.Dinle, oğlum! C enab-ı H a kk’a , î t i k â dgibi hikmet yoktur. Dünyayı Cenâb-ı Hak yaratmıştır.Esrâr-ı hilkati taharri ve ana vukuf ile, Allah ile t e •s â v î ’ ye mi çalışacağız? Bâlâda diğer yıldızların üzerindedönen şu yıldıza ve dünbâlesiyle bu kadar çenelerdetakarrüb ve bu kadar senelerde tebâüd eden öteki yıldızabak)Ferâgat et, oğlum: Anları halk eden yed-i kudret,sevk ye idarelerine de kâfildir. İhtimâl bana dersin ki :Behey adam, oradan çekil; ben senden âlimim; senin bilmediğinşeyleri gördüm! Eğer bunlar şeni benden hayırlıetmiştir itikadında isen, iki kat safâ geldin! Bana lüzûmuolmayan şeyleri taharri etmediğim için Allah’a şükrederim.Sen, bana faydası olmayan şeylere vâkıfsın, benise senin gördüğün şeylere ehemmiyet vermem. Mâlûmâtmdaha ziyâde olursa, anrden ikileşir mi?


60 RENAN MÜDÂFAANÂMEStHer cihete ma‘tûf olmakla, bir C e n n e t bulabilirmisin dostum? Eğer s-aâdet bulmak istersen*lâilâheillallah de; kimseye fenâlık etme. O zaman ne insanlardan,ne de mevtten korkarsın, çünki senin de saatin^gelecektir.»Bu kadı, kendi tarzınca, pek hakimdir; şu kadarvar ki, biz kadı’ nıh mektubunu pek ra’nâ buluruz;o ise bizim burada söylediklerimizi pek müstekrehgörür. Hele bir cemiyete, bu türlü fikirlerin neticesi, musîbet-resandır.»,Bu mektubun, yazıldığı lisandaiı Fransızca’yatercüme olunurken, kaç bin türlü tağyir âta uğradığınıtâyin edemeyiz; fakat yemin edebiliriz kivM . R e n a n\n yazdığı Frarfsızca, Arâbî ve Farsîveya Türkî’den aynen, tercüme değildir. Çünki, tarz-ı.ifâde, elsine-i selâseden hiçbirinin şivesinekat‘â tevâfuk etmez. Mektupta r â b ı t a - i e f -k â r ’dan ve hattâ bâzı fıkralarda m â n a- vem ü n e s e b e t ’ten eser olmadığı da meydandadır.Her ne hâl ise, tercüme, kâğıdın ayni ölsün ölmasun,Kür’ân-ı kerîm, ehâdîs-i şerîfe, binlerce kütüb-idîniyye meydanda iken, bir M u s u 1 k a -d ı s ı ’nın mektubunu «mâhiyyet-i îslâmiyyey* delil»göstermek, meselâ Avrupa’nın derece-i malûmatım,geçende, «üç güne kadar kıyamet kopacağını»haber veren râhibin fikriyle istidlâl etmek ke^bilinden değil midir?K a d ı e f e n d i cahil mf imiş? Mecnun muimiş? Ma‘tuh mu imiş? O vakitlerce ecânibdenmülkün hâlini saklamak mültezem olduğundan M .L a y a r d *ı başından sâvmak için öyle bîr hezeyandile mukabele mi etmiş? Yâhud, mektubu âdetai s t i h z a tarzıtıda mı yazmış? Bu faraziyyâ-


KENAN MÜDÂFAANÂMESİ 611 ' / i ■.tın (hangisi sahih olur ise olsun, îtika


62 ’ RENAN MÜDÂFAANÂMEStarasında da, hutbe’nin mevzûu ile hatimesi kadarirtibat ve münâsebet bulunabilir!M . Ernest <strong>Renan</strong>, İlmin fezâiline dâirolan nasihatini ehl-i İslâm için söylüyor ise, kendifikrinle karşı bir hareket olmaz ini? Zâten şâirlerdenaşağı ika 1 m a ğ a m a h k û m olan 'bir milletebu nasihat ne fâide verir?Yok, İslâmiyet’in m â n i *- i m a â r i f olduğundantutturup da, bundan, Avrupa 11 lar’ıteşvîk-ı ma'rifete bir vesile bulmak ister ise,o kadar aykın bir girizgâhdan bu maksadı taharrietmek, ilim Ve fazlıyla şöhret-şiâr bir zâte hiç deyakışır şeylerden değildir.M . Ernest R e n a n ’m böyle cehl-i sırf’tanmütevellid tevehhümât ile mâlâmâl bir hutbe iradiyleistihsâl edebildiği yegâne netice, bize kalırsa, kendisinine dyân aleyhindeki gayzı ’na, İslâmiyet’egösterdiği h ü c u m 1 a r ile de, ne kadarmürrikin ise o kadar â d î ve müstekreh birIjurhân-ı nevin -ikame eylemekten ilbâret kalmıştır!Böyle bir netice ile â l e m - i 1 s 1 â m i y e t üzşrindehâsıl edebildiği te’şîr ise, bütün âsâr-ı ceihâletve garezini şu risâle’de birer birer gösterdiğim buzavallı Akademi hocası ’mn vukufsuzluğunakarşı »bir istilbkar-ı anîf ile mukabele etmektenbaşka birşey olamaz!


LÜGATLER


AL Û G A T L E RÂFERİdE, Yaratılmış, Ferd--i âferîde, Yaradılmış İçimse.■' . ^ ^ 1AĞRÂZ, Garazlar.AGREB, Çok garib.AHRÂR, Hür olanlar, liberaller.Ahrârâne, , Hür o*lanlara yakışırcasma.AK AB, Ard. Akabinde, derakab,hemen. /AKAİD, Akideler, îtıkadlar.ÂL, Hânedân, evlât. Âl-iAbbâs, Abbâs ailesi, Abbâsevlâdı, yâni Abbâsîler.ALÂ - KADERFL - İMKÂN,İmkânı mertebesinde.ALÂ-MELEİ’N-NÂ S, Herkesinyanında, gözü 'önünde.^ALLÂME, Büyük âlim.* AMA, Körlük, gözsüz lük.‘Amâ-yı cehâlet, Cehâletkörlüğü. s xA^MÂİt, , Ameller, işleç, hareketler./■> * * - -ANIF, Sert, katı, huşûnetlıA'SÂR, Asırlar, yüz yıllar.ÂSÂY|Ş, Sulh ve /sükûn,emniyet. , (ASİRÜ’L-İSTÎ^ÂL, Kullanılmasıgüç.ASR-I EVVl£L, Hic et’in birinciasrı.AVÂLİM, Âlemler dünyâlar.' ' ’ 1B ,/V X' ' - ' I : • itBAZICE, Oyuncak, Râzîce-i ■elfâz, Lâfızlarım oyuncağı/kelimeoyuncağı7BEDÂHET, Bedîhîlik, isb*ta 'lüzum olmayacak kadaraçıklık. 1BEDÎHİYAT, Meydanda, a-çık - delil ve isbata muhtaçolmayan - şeyler.BENI>, Mekale, fıkra, bahis,BENİ, Oğullar. Benî Âdeım,Âdem oğulları. Beni Ü-meyye, Umeyye oğulları,yâni Emevıler.BERÂHÎN, Burhanlar, deliller,belgeler. f' ' V ^ 'BERAT, Ferman, vesika,belge. ,BERİ, Kurtulmuş, sâlim.BER - VECH-Î MATLÜB,Matlûb veçhile, istenildiğigibi. /BEZL, Esirgemiyerek vermek,sarf etmek, ibzal etmek.Bİ-EYYİ-HÂLİN, Herhâlde,elbette, mutlaka.


66a û g a t l e r ;RÎg Ân E, Yabancı, 'alâkasız./BİLÂ, Sız (selb edatı). A-rabça kelimelerin başına' gelir. Farsçsj: kelimelerdebunun yerine* bî edatı konulur: Bilâ-sebeb : Sebeibsiz.; .RİYHÛDE-PÛYÂNE, Beyhudeyere seğirtircesine," BURHAN, Delil, isbat, belge.BUTLÂN, Bâtıllık, yanlışlık.; CCAMİ (OLMAK), Toplamış‘ olmak, cennetmiş olmalıCÂ, CAY, Yer, mahal. Câ-yısuâl, Suâl, sorgu yeri.CEM4 (ETMEK), Toplamak.CERH (ETMEK), Yaralamak.(Mecâzen) tenkîdetmek, yanlışlarını çıkarmak.CEVAZ, Câiz olmak, câiz* görülmek.■/ / Ç 'ÇERÂĞ, Fitil, mum, kandil,.. ışık. .V • ■ * B. ' -DAĞDAĞA, Iztırab, telâş,rahatsızlık.DÂHİYE, İddia.DELÂİL, Deliller, burhanlar,belgeler.DERS-İ ‘ÂM, Umûma mahsusders.DİL-RÜBÂ, Gönül kapıcı.DİYÂNET, Din, dindarlık,,dinin hükümlerine tamamiyleriâyet etmek.D^N, Alt, aşağı. Dûnundakalmak, Aşağısında kalmak.DÛR-BÎN, TJzağı gören,DÜNBÂLE, Kuyruk., E ■ 'E‘ÂZIM, Büyükler.EBLEH, Alık, abdal Eblehine,Alıkçasına, abds^lca sına.■}*sEBNÂ, Oğullar. Ebnâ-yı cinsimiz,Cinsimizin oğulları»yâni insanlar?.ECZÂ, Cüz’ler, parçsllar.EDVÂR, \Devirler, zamanlar/EDYÂN, Dinler. %EFKÂR, Fikirler. Efkâr-ı cedide,Yeni fikirler..EHÂDÎS, Hadîsler, Peygamber’inSöylediği sözler. ^EHL-İ KİTAB, Allah tara-; fından gönderilen ve Kütiib-iSemayîyye denilen^itaplara inanan insanlarave kavimlere verilen iste^Mûseviler’e ve Hır stiyanlar’aehl-i kitab denir.


L&GATLEREKABİR, Büyükler:EKARİB, Yakınlar, akrabâlar.EKÂZİB, %lan^ar.EL SİNE, Lisanlar, diller.ELSİNE-İ SELÂSE, Üç lisanyâni Tiirkçe, Arapça, Farsiça’nın üçünü ifâde eden.■''-bir tâbirdir.ENBİYÂ7 Nebiler, peygamberler.ENCÜMEN-f DÂNİŞ, Bilgiderneği foânâsma gelen butâbiri, K e m a 1 ve son^rakiler4academie karşılığıolarak kullanmışlardır.İlk kelime Arabça, İkincisi’Farsça’dır.ERBÂB-I KALEM, Kalemsâhibleri, ^muharrirler.ES*AB, En zor, en güç. Es*-ab-ı umûr, İşlerin en zoru,eri gücü.ESHÂB, Sâhibler. Eshâb-ıhükümet, Hükümet sâhib-, leri, hükümet başında bulunanlarEshâb-ı kirâm,Peygamberimizi görüp tanımakşerefine nâil olan^ Müslümanlar ki, bunlaraSahâbe derler.EŞR®fp,JDaha şerif,yâhi, dahaşerefli.ETFÂL, TıfFlar, çocuklar.EVÂMİB, Emirler.— TVEVKAT, Vakitler, zamanlar.*EYYÂM, Günler. Yevm’incem‘i. Eyyâm-ı omr, Öm- ,rün günleri. s• CFFÂNİ, Fenâ bulûcu. Bâki’ninzıddı, ölümlü.FARA2İYYÂT, Faraziyeler.FELEK-İ SEVÂBİT, 1 Sâbite- \lerin feleği, gokü (eskikozmografya ıstılahların*dandır).FEftÂGAT (ETMEK), Fâriğolmak, vazgeçmek.FESAD.I ÎTİKAD, İükaddabozukluk olmak.FESÂHAT, Sözün, veya yazınınkusursuz, düzgün,doğru olması. Fesâhat-ibeyan: İfâdenin kusursuzluğu,düzgünlüğü, doğruluğu.FEVÂİD, Faydalar.FIKDAN, Yokluk.FIKH, İslâm hukuku.■FÜNÛN, Fenler. K e a 1bu kelimeyi muhtelif yerlerdeFransızca Science,yâni i 1 i m mürâdifi o-lârak kullanmıştır. •;i g ;GAYR-I VÂZIH, VuzuhfiU*,karışık, mübhem.


68 LÜGATLERGAYZ, Fazla hiddet, fazla/, kin ve nefret.GAZÂ, Allah yoluna, din yolunayapılan harb.GILZET, Kalınlık, kabalık.GİRİZGÂH, B ir. maksada, girmeden Önce yapılanmukaddime, asıl mevzuagötüren başlangıç. Kelime,gürizgâh şeklinde de okunur. ,GULÂT, Kaynayıcı mânâs wna olan, Arapça gâlî’niııcem’i olup, herhangi mezhebdeolursa olsufı i f -r â t a s a p a n l a r demektir.GÜZÂR (ETMEK), Geçmek.HHAFÂYÂ, Sırlar, gizli olanşeyler.HÂİL, Mâni‘ olan, iki şeyarasına giren.' HAKÂYIK, Hakikatler.HAKÂYIK-CÛ, Hakikatleriarayan. Hakâyik-ciıyâne,^Hakikatleri ararcasma. Bi-\ rinci kelime Arapça, İkincisiFarsça’dır.HÂL-İ VUKÛF, Tevakkufhâli, durma MİL 'HÂMİSEN, Beşipci olarak.HASBÎ, Bir menfaat karşılığıolmayarak, Allat rızasıiçin.HÂŞÂ - MİNE’T - TEŞBİH,Benzetmekten korkulur,daha doğrusu, benzetilmeztmânâsmadır. Hâşâ, tenzih.edatıdır.HATÎÂT, Hatâlar, yanlışlar^HÂTİME, Sön.HAVÂ S, Hassalar* husûsiyetler;haslar. Bu kelime eskidenavam karşılığı olarak;kullanılırdı.HAVASS-I BÂTINA, Maddive zahirî olmayan, mânevihasseler. Arap harfleri ilebasılan metinde sad ile o-larak yazılmışsa da, doğrususin ile olacaktır.HIFFET, Hafiflik, ciddî olmamak.HILÂF* Zıd, ters, aksı.HİKEMİYYE, Hikmete, felsefeyeâit. Hikemiyyât,Hikmetler, felsefî bilgiler.HİKMET, <strong>Kemal</strong> bu kelimeyihemen umumiyetlefelsefe yerine kullanmakta,meselâ Arab felse-* fesi yerine Arab hikmetidfemektedii\HİKMET-FÜRUŞ, Hikmetsatan, feylesofluk satan.Hikmet-fürûşâne, Hikmetsatan şarlatanlara lâyıksurette. İkinci kelimeFarsça’dır.HİRRE, Kedi.


LÜGATLER 69HOD-NÜMÂ, Kendini gösteren,benlik satşn. Hod-nü-^ mâyâne, Kendini gösterir-: cesine.HOD-SER, Kendi başına. gıd.şh,inatçı Hod-serâne, I-nadçılara yakışırcasma.HOŞ-ÂMEDÎ, «Hoş geldin»demektir. Merâsim-i hoşâmedî,Karşılama merâsimi.HÜDÛS (ETMEK), Hâdisolmak, vukûa gelmek,meydana çıkmak.HÜKEMÂ, Hakimler, feylesoflar.HtJLEFÂ, Halîfeler, HulefâyıAbbâsiyye, Abbasî halîfeleri,Abbâsî hükümdârlar*..HİJN-HÂR, Kan dökücü, kaniçici. Hûnhârâne, Kan dökücülere,zâlimlere yakışırbir sûrette.HUŞUNET, Sertlik, haşinlik.HUTBE, K e m a 1 bu kelımeyikonferans karşılığıolarak kullatıiyor.HÜKÛMÂT, Hükümetler.'- ■ .' x •'IİBRÂZ (ETMEK), Gösternıek.İHÂTA (EVTMEK), Kuşat-. mak/ kuşatılmak. Mecazen,Bir mes’eleyi anlamak,kavramşk. İhâta-i külliyye,Bir jrnes’leyi tamamıylebilip anlamış olmak.İHRAK (ETMEK), Yakmak.İHRÂZ (ETMEK), Elde etmek,kazanmak.fyÂHİYYÂT, Din ilimleri,teoloji.İLGÂ (ETMEK), Ortadankaldırmak, yoketmek, nihâyetvermek.İLKÂ (ETMEK), Bırakmak,atmak, vermek.İL1H-İ İCMÂLI/ İcmâlî ilim,toplu, kısa bilgi. Bunun'zıdduıa ilm-i tafsili denir.İLTİBAS, Bir ibir ine pekbenzeyen şeylerin yekdiğerindenayırdedilmesi hususundahâsıl olan şüpheve tereddüd.İLTİZÂM I MÂLÂYELZEM,Lüzumsuz bir şey e karışma,lâzım olmayan bir işleuğraşmak.İLZÂM (ETMEK), Sustur-'mak; münakaşada karşısındakinehaksızlığını itirafettirmek. İlzâm-ı hasm,Hasmı susturmak.İMÂLE, Bir tarafa eğme,yatırma, meylettirme' Edebiyatta,kısa okunması lâzımgelen harekenin vezne'Uydurulmak için uzatılması.İmâlemi nigâh, Göz çşft virmel|, göz çevirme.


«tttDtfÂV Def olma, çekilip*gitme.r MİSÂL (ETMEK), Ayrılmak,çekilmek, azledilmek.İNŞÂ (ETTİRMEK), Yaptır- 'mak, bina ettirmek.İRÂS-I HASAR (ETMEK),Zarar vermek, zarar getirmek.İRTİDÂD, Müslüman iken,dinini bırakıp başka birdini kabûî- etmek. Böylehareket edenlere mürtedderler.İRTİFÂ* (ALMAK), Güneşinve şâir yıldızların ufuksane derece yüksek bulunuklarımhusûsî âletlervasıtasıyle tâyin etmek,İRTİHÂL .(ETMEK), Ölmek,bu dünyadan öteki dünyayagöçmek.İSTΑÂB (ETTİRMEK), Sığdırmak,sıkıştırmak,İSTİÂNE (ETMEK), Yardımistemek.İSTİĞRÂB (ETMEK), Gar:fogörmek. -vİSTİHZÂR^ Hazırlamak, hazırlama.İSTİKMÂL, Tamamlamak,kemale erdirmek, noksansızhâle getirmek.İSTİLZÂM, Lâzım saymak,ıcab etmek. *LÜGATLERİStİMÂMETMEK) D ışsak,dinlemek. '* ^ tİSTİNBÂÎ, EŞirşeyflen 'birmânâ, bir hüküm, bir ne-itice çıkarmak.İŞ‘ÂL (ETMEK),* Yakmak,parlatmak, şû‘lelendirmek.İTHÂjVI (ETMEK), Töhmetyâni suç isnad etmek.İTMFNAN, Emniyet, kanaat;İTTİBÂ' (ETMEK), Tâbi4 olmak,riâyet etmek, uymak.İTTİSÂL, Vâsıl olmak, varmak,bitişmek.İZHÂR (ETMEK), Meydana. Koymak, göstermek, bellietmek. İzhar-ı acz (etmek): Aczini göstermek,aczini belli etmek•. * $KKABÂİL, Kabileler, aşiretler,oymaklar.KABİLİYYÂT, Kabiliyyet-•ler, istîdadlar.KADÎ’L-KÜDÂT, Kadılarkadısı, baş kadı.KÂFİL, Kefâlet edici.KAİL, Söyleyen. |KATF, Kesici, kesip atıcı,4kat‘î olan.KAVÂİD-İ RÂSIH^Ai Kat ı,sâbit^ değişmez kaideleKAVL, Söz. Mecâzen : tFikir,mütâlea, rey. /Kavl-i mü-


liÛGÂTLERcerî>ea : Hiçbir delile dayanmayansöz, fikir, iddia.JMlZİYYE, İş, dâvâ; maıitık-' ta doğruluğuna veya yanlışlığınaihtvmâl olan söz.KESR (ETMEK), Kırmak.KIYÂM (ETMEK), Kalkmak;isyâp. etmek.miTÂS (ETMEK), Mukayetse etnatek, karşılaştırmak.-KÜTÜB, Kitaplar. Kütüb-isemâvîyye, Islâm îtikaduıagöre Allah tarafındangönderileli kitablar'' LXETÂİ^ I^âtifeler; lâtif, güzelşeyler.3LEVH, Düz sahife. Levh-itakılîr, Allah’ın evvelceinsanlara mukadder ettıgışeylerin, üzermde yazılmışolduğu levha.—'V M 'IMAÂRİF, K e m a 1 bu kelimeyi,bugün i l i m diyetercüme ettiğimiz la Sciencekarşılığı olarak kullanıyor.ÎVIAHALL.İ TÂ'RÎZ, İtirazedecek yer."MAHREM, Gizli, yakın.3VIAHREMİYYET, Gizlilik,yakınlık, çok fazla samimîlik.’MAHSÛR, Çevrilmiş, muhasaraedilmiş.MÂIL (OLMAK), , Meyletmek,bir tarafa, bir fikrekarşı temâyül duymak.MA‘KULÂT-PERVER, Aklauygun şeyleri besleyen,büyüten, himâye eden 1 -^kinci kelime Farsça’dır.MÂLÂMÂL, Dopdolu, mâlî,memlu.MARİFET, Bilmek, bilgi.Eskiden ekseriya ilim kelimesiyleberaber kullanılırdı: İlm-ü marifet. Bukullanılışa göre hüner,san’at gibi mânâlar da ifâdeeder.MASÛN (KALMAK), Korunmuş,sakınılmış kal-.mak.iMA‘TÜH, Bunak, bunamış,,M^ÂSİR, Güzel eserler, İ şller, hişâneler, yâdigârlar.(Bunun müfredi olan me^serekelimesi OsmanlIca*? »*da kullanılmamıştır).MEBÂDÎ, Mebde’ler, başlan*gıçlar, ilk devirler. Meb&-d -ı tahsil, Tahsilin başlangıçları.MERÂHIS, Mebhasler, fa sil-'flar, bölümler,MEBDE*, Başlangıç.


mLÜGATLER:MECÂLİS, Meclisler.ME’CÛR (OLMAKj), Eeir,yâni sevaba kazanmak, mü-# kâfat kazanmak.MEDÂR, Vesiyle, sebep Medâr-ıta‘rîz, Ta‘riz, tenkıd,hücum vesilesi, sebebi.^MEFKUD, Mevcudün zıddı,4 olmayan, bulunmayan]MEHÂM, Mühimin cem’i.ehemmiyetli işler, büyükişler. \MEHÂR, Yular, hayyanmyuları.'1 MEHÂSİN, Güzellikler; mecâzen:İylUkler.ME’HAZ, Alman yer, srnenba‘,kaynak. 7MEHB, Beşik.MEKAL, Söz, lâkırdı, kelâm.MEKSÛR, Kesbedilmiş, kazanılmış,elde edilmiş.Meksûbât-ı fikriyye : ^Fikirsabâsında elde edilmişolan bilgiler.MELÂİK, Melekler.„ ME’LÛF (OLMAK), Ülfetetmiş, alışmış olmak.MENİ4, Sarp, güç, el erişmez,varılmaz. Menimi - vusul,Varılması, erişilmesi güç.MENSÛH, Artık hükmü kalmamışaBu tâbir, dinlerhakkında kullanılır. MeselâMüslümanlairfa göreMûsevîlik, ^İsevîlik, hak;- dinleridir; lâkin İslâm dinfıortaya çıktıktan sonra, onular mensûh olmuşlardır^,yâni hükümleri kalmamıştır.MERCİ* Müracâat edılecekışey, yer.MERVÎ, Hıvâyet edilen. ıMEŞÂÎ, Çalışmalar. ^•MESÂİB, Musibetler, belâlar.MESÂİL, Mes’eleler. ‘MESDÛD, Sed edilmiş, kapatılmış,kapalı.MEŞREB, Tabiat, âdet. K e —m a 1 bu kelimeyi Fransızcale caractere karşılığaolarak kullanmıştır. .MEŞRÛ*, Şeriate, kanuna uygun;doğra, haklı.METRÛK, Terkedilmiş, bırakılmış.MEVÂNF, Mânialar, meto‘-edici şeyler. Mevâni‘-i itilâf,Uyuşmayı men^edemşeyler.MEVKUF’ ÜN -ALEYH, Ü -zerin.de durulmuş, tevakkufedilmiş olan. Birşey"kendisine bağlı, mütevakkıfolan. {ME^RÛS, Miras kalmış.MEVZÛ-İ BAHS X(ETMEK>Bahse mevzu etmek, bahsetmek.N


3LÛGATLER '• 4 ' ■r-*. • f ^MEZÂHİB, Mezhebleir. *\' MEZHEB, Yol, meslek; lâlâm


*W tİMtt^TE'ZEM, İltizam edilen,j istenilen.İMÜLÛK-İ TAVÂİF, Yahuttavâif-i Mülûk, Abbâsilerzayıfladıktan sonra, A b ­basî halîfesine şeklen tâbi. olan İslâm hükümdârlarıve onların kurdukları devletler.sMÜNÂKEHÂT, Fıkh’ın evlenmeyeâid m es’el eler d enbahseden kısmı.MÜN£ARA, Bir meseleninkarşılıklı münâkaşa edilımesiy* Eskiler, bjı türlümübâhase ve ^münâkaşalardaiki tarafın riâyet etmesilâzım gelen usûl vekaideleri tesbrt ederek, bunaFenn-i Münâzara, adınıvermişlerdi.3VIÜNRAİS, Inbias eden, ilerigelen, meydana gelen,MÜNKİR, İnkâr eden. Burada,A 1 1 a h ’ ı inkâreden mânâsında Fransızcaathe karşılığı olarak kullanılmıştır.


ktfGİTLERNAKÎSA,' Eksiklik, noksan.NAKLİ YY AT, Nakiller, Başkayerlerden alınarak yazilanveya söylpnen şeylerCBu mânâda dİRıa ziyademenkûlât kelimesi kullanılırdı).^TASRÂNÎ, Hıristiyan.«NASRÂNİYYET, Hırisft'yan-NÂZENÎN, Nazlı, sevgili, hoşV edalı, zai|if, ince. \NEOEJET, Azlık, az olma, nâdirolma.'•NEFtÜS, Söğme, lânet, bedduâ.. NEVjN, Yeni.NEYL, Nâil olma, maksadaerme.NİFAK, İki yüzlülük, mü-... nâfıklık; . 7din hulûsunda ^ . riyagöstermek. "küKABÂ, Nakîbler. Birâm'r tarafından herhangibırişe me’mur edilen vekilenakîfo derler. Bir Cemaatinbaşında bulunankâhyalara 1 da nakîb dehir.NÜK^ÛIı, (ETMEK), Geridönmek, kaçınmak.NUMÂ, Görünen, gösteren.Hod-numâ, Kendini g^ste-V ' ı"*\\ K t '’ V ' PiTERESTİŞ (ETMEK), Tapmak,fevkalâde saygı vesevgi göstermek. ; 4 ,PÎŞ, Ön. Pîş^i nazar, Göz Ö-nü.■■ ^ ,PİŞVA, Önde^ giden, önayakolan öncülük eden. v' : ■ ■’ ■ RRÂBİAN, Dördüncü olarak,*RâMy Dördüncü J \ "RA‘N|Â, Güzel, lâtif, hoş. /y-EÂ3IH, Rüsuhlu, sağlam,kuvvetlir:metîn.REGtJLİYYİEt, Erkeklik. .REtSÜ'L-VÖKELÂ, "Vekillerinreisi, ibaşvekil.REVNAK, Parlaklık,RÛHÂNÎ, Ruha, mâneviya-^ yata, dine âit. Din adamımânâsına da geliri Kuv~ve-i rühâniyye, Manevîkuvvet; din adamlarının ^hırist'yanlıkta kilise teş->kilâtının - kuvveti.RÜHBÂN, Rahibler, papaslar.-rRÜCHÂN, Üstünlük. jRÜSÛH, Sağlamlık, kuvvetlilik.-" ' S ;SABÂVET, ÇocuklufeSÂBİAN, Yedinci’ olarak.


i76 LÜGATLER;»,, ■' "SSADE-DİL, Sâf, herşeye kanan.Sade-dilane, Saflara,her &pye kananlara, ahmaklarayakışırcasına.ŞÂDİSEN, Altıncı olarak,SADME, Çarpma; darbe.ŞÂHİB-İŞTİHÂR, Şöhret sâhibi,tahınımış, mârûf.ŞAHÎHAN, âahih olarak,doğru olarak. Hakikatenyerine K e m a 1 hemendâima bunu kullanır.SÂİŞA-İ ÎTİKAD, îtikadsevkı, îcabı. vSÂİL, Savlet edici, saldırıcı.Def‘-i sâil, Saldırıcıyı def4etime. y ;SALAVÂT-I HAMS, Beş vakittekılına/ı namazlar.SALİHÎN, Sâlihler. îtikad veamelce her hareketleri dineuygun olan adamlar.SÂLİSEN, Üçüncü olarak.Sâlis, Üçüncü.SANEM, Put.SÂNİYEN, İkinci olarak.- Sârii, İkinci.SAVÂÖ, Doğru, isabetli, musîb.;SELEF, Yerine geçilen adam.Bizden evvel gelen. Cem'i,Eslâf. Mâmâfih selefkelimesi de cemi mânâsında,yâni evvel gelenlermânâsında kullanılır.SEMTÜ’R-RE’S, Semânınbaş üstünde görünen kısrmı (Zenith) S \ ‘ 'SERÂİR, Sırlar, gizli olafe"şeyler.SERGÜZEŞT, Baştan geçenhâllşr, macera.SERÎRE, Sır.sermâyesi, mevzû, ilk ke- |SERVER, Reis, ulu, ileri ge- ilen. Server-i eshâb-ı hayati ;Hayât sâhiblerinife serverii ;SERMÂXE-İ BAHS, Bahirilime Farsça, İkincisiça’dır. fArab- ], 5SFTR TMEK), Örtmek,/gizlemek, saklamak.SEV ÂB, Günahın zıdd^SEYYİE, Fenâlık, kötülük.Bunun cem‘i olan seyyiâtdalıa çok kullanılır. \SIFÂT-I MÜMEYYİZE, Temyiz>eden;^ ayıran, sıfatlar,}SÜLÜK (ETMEK), Yol tut- „vasıflar; herhangibir şeyeveya bir şahsa hususiyetinive şahsiyetini yerenşeyler, t karakteristik.SÛ.İ ÎTİKAD, Köti^, bâtılîtikad.mak, bir mesleke girmek.SUNÛF, Sınıflar.SÜÛBET, Zorluk, güçlük.' .. ' ş . :ŞÂİBE-DÂR, Şâlbeli, ltekeli, 1- kusurlu. İkinci kelime-J^arsça’dir.ŞEYÂTİN, Şeytanlar.


İÛGATLER§ÖHRET-ŞİÂR,^eş]^ûr, mâ •rûf, .tanınmış. Şiâr, âde^tabiai, bir şeyin başlıcavâsfı (demektir.ŞURTA, Eski İslâm devletlerindezabıta, emniyet, po-•? Üs teşkilâtına verilen isinC• Bu teşkilâtın başında bulunanlarasâhib-i şurta denirdi..■ T ;TÂADDİYAT, Taaddıler, zulümler,tecavüzler 7 4TA'DÂD (ETMEK) . Saymak.TAFBİİ, (ETMEK), Birgeyibaşkalarından üstün görmek..TAHLİYE,' Süslemek, donatmak, tezyin etmek (bilhassa,manevî mâhiyetteşfeylerle). Tahliye-i nefs,Nefsi, fendini süslemek(mânevi şeylerle; ilimle,faziletle, vfs.).TAHMİL (ETMEK), Yüklemek.TAHRİF, Bozmak, değiştirmek;TTAKLÎL (ETMEK), A^alt ■mak. ;TÂ'ftİİK, 3>erinleştirme, de-I rinleştirmek.TA'RÎB, Arapçalaştırmak. A-rablar, yabancı kelimelerikendi dillerinin ahengiiıeuydutarak, onları asıl; Arabça kelimeler gibi tasrifederler. Buna ta‘rîbderler. |TÂ^ÎZÂT, Târîzler, hüc#fnlar." |TECRÎD-İ NEFS, 'Nefsini,şahsını, şahsî fikir ve hislerindenayırmak.TEDÂVÜL (ETMEK), Ellerdedolaşmak, dillerde dolaşmak.TEDVİN (ETMEK), Divânşekline sokmak., Yâni birilme âit mes’eleleri muntazambir şekilde bir kitabhâlinde toplamak.TEEHHÜL (ETMEK), Ev-,lenımek. /TEGAYYÜR (ETMEK), De-: ■. ğişmek. ,■■ / -TAĞYİR (ETMEK), Değiştirmek.TEHARHÎ (ETMEK), Araştırmak.TEKARftÜB (ETMEK), Yaklaşmak.«TEKARRÜR (ETMEK), Kararlaşmak,yerleşmek.TELÂFİ-İ MÂFÂT, Elden gidenşeyi tekrar elde etmek.'TELEZZÜZ (ETMEK), Lezzetalmak, zevk bulmak. İ-TELKÎH (ETMEK), Aşılamak./. • . 'TENFİR (ETMEK); Nefret;ettirmdk. ‘TENKİS (ETMEK), Azalt-'* 'mak. ; ' I


78 LÛGATLlÜR^TERAKKÎ-ŞİKEN, Terak-, kîyi kıran. İkinci kelime'Bşrsça’dııj.TERBİ YET-! Terbiye, ;*TERETTÜB (ETMEK),, Teallûketmek, âit olmakhprhangîbir şeyin neticesiVolârâk hâsıl olmak.TERVİÖ (ETMEK), Revaçvermek, kabul etmefe.TESÂLLÜT (ETMEK), Musallatolmak.TESALTÜN, Saltanat kurmak,saltanat sürmek..TEŞÂVÎ, ]\£üsavi olmak.TEVÂFÜK^ (ETMEK), Uyrs mak, uygun gelmek.TEVÂGGUL (ETMEK), Fazlameşgûl olmak, fazla uğraşmak.TEVDİ* (ETMEK), r Emânetvermek, vermek.-TEVHÎD-İ BÂRİ, Allahımbirliği.TURUK, Tarîlçler, yollar.Turuk-ı mütenevvia, muhtelif,türlü türlü yollar.TÜRREÖÂT, Saçmalar.UUKUBÂT, Fıkııhın, insanlara, hareketlerinden doftayı verilecekcezâlardaii bahse*den kısmı.UliÛM, İlimler^UMRÂN, Mâmûrluk.İĞMtK, tşler. }■UZEMÂ, Büyükler.V ..1V&HİD, Tek, bir.VAHY, Allah'ın peygamberlerepıânevî bir vâsıta* ile »bildirdiği envrler.VÂRESTE, Iht'yaç olmayan.Vâreste-i izahtır ki, izahaihtiyaç yoktur ki.VÂSİ*, Ğeniş, vüsami.VESÂİT, Vâsıtalar.VESÂYET. Vasilik., $y^ZİR-İ Â‘ZAM, En büyük*vezir, başvekil.VÜCÛB/Lüzum, zarûret, yâ- }cib olma, iktiza etme.• Y .: . - % r AYED, El. Yeıd-i kudret, Kudreteli. , /: • zZÂHİB (OLMAK), (Herhamgbir mes’el6de) bin yoltutup gitmek, bir fikri ka**'4bul etmek. /ıZÂİL (OLMAK), Oradan*kalkmak. £ZIC, Yıldızlar m hareketlerinigösteren astronomi(bey* et) cedvelleri. ^ZINDIK, Dinsiz, ımânsi2 .ZIYÂS Kaybolma, zayi* oL.ma, mahvolma.ZUHR, Öğle vakti, zevâlzamanı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!