YENi ÜMiTDr. Ergün ÇAPAN *Nisan / Mayıs / Haziran - 2009 / 84İslâm’ı iyi anlayamamış bazı Müslüman kişi veya kuruluşların, dünyanın değişikyerlerinde cereyan eden terör hadiselerine karışmalarının altındaki sebepleriİslâm’da değil, onların kendilerinde, onların yanlış yorumlarında ve daha başkafaktörlerde aramak gerekir. Zira İslâm, terör yanlısı bir din olmadığı gibi, İslâm’ıiyi anlamış bir Müslüman’ın da terörist olması düşünülemez..İntihar Saldırılarıve İslâmntiharsaldırılarına geçmeden önce mevzununanlaşılmasına yardımcı olabilecekgenel bir iki hususa işaret etmekte fayda olacağıkanaatindeyiz. İslâm’a göre insan, insanolması itibarıyla üstündür. Kur’ân bu hususuşu şekilde ifade etmiştir; “Doğrusu Bizinsanoğlunu çok şerefli yarattık.” (İsra sûresi,17/70) Kadın-erkek, genç-ihtiyar, siyahbeyazher insan muhteremdir, masûndur vedokunulmazlığı söz konusudur. İslâm, insanhayatına çok önem vermiştir. Birçok ayet vehadisle “zaruriyat-ı hamse” (olmazsa olmazşartlar) denilen beş aslî değerin korunmasınıemretmiştir. 1 Bunlar; din, nefs, nesil, akıl vemaldır. Bu itibarla insanın hayatına kastedilemez,ırzına el uzatılamaz, malına tecavüzedilemez, yurdundan-yuvasından çıkarılamaz,hürriyeti elinden alınamaz, inançlarınıyaşaması engellenemez. İslâm her bir insanı,başka varlıklara göre bir tür olarak gördüğüiçin tek bir insanı öldürmeyi48
ütün insanları öldürme, bir insanın hayatını kurtarmayıda bütün insanların hayatını kurtarma olarak kabul etmiştir.(Bkz. Mâide sûresi, 5/32) Bu değerlendirme, hiçbir din vemodern sistemde olmadığı gibi, insan haklarıyla alâkalıhiçbir komisyon ve kuruluşta da insana bu seviyede değerverilmemiştir. Hatta bir insanın kendisinin bile kendinekarşı bu olumsuzlukları irtikap etmesine, Allah tarafındankendisine bahşedilmiş hayata son vermesine müsaadeedilmemiştir. Bir insan başka birisini öldüremeyeceği gibikendi hayatına da son veremez yani intihar edemez. İslâm,intihara katiyen cevaz vermemiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de intiharyasaklanmış, (Nisa sûresi, 4/29) Peygamber Efendimizde birçok hadislerinde intihar etmenin haram olduğunuve âhiretteki cezasının ne kadar tüyler ürpertici olduğunubildirmiştir. (Buhâri, Cenâiz 84; Müslim, İman 175)İslâm’da sulh esastırİslâm, sulh güven ve esenlik demektir. O, hep sulh vesalah soluklamıştır. Onu inanarak yaşayan Müslüman daherkese hatta her şeye güven vaat eden, elinden-dilindenrahatsızlık duyulmayan kimse demektir. İslâm, yeryüzündefitneye, fesada, çatışmaya, zulme ve teröre savaş ilanetmiştir. Birçok ayet ve hadiste bildirildiği üzere İslâm’dasulh esas, savaş arızidir. Müslüman’ın diğer insanlarla münasebetlerindede yine sulh esastır. Emniyetin ve dünya barışınınesas olduğu bir dinde, savaş ve çatışma gibi şeylerarızidir. Sağlam bir bünyeye arız olan mikropları savmakiçin bünyenin kendisini savunması gibi istisnaî bir durumdur.İslâm, bir insanlık realitesi ve beşer tarihinin en gözeçarpan bir vakası olmasına rağmen savaşı da -ki bu da belliprensipler çerçevesinde cereyan etmektedir- hoş görmemiş,onu öncelikle müdafaa maksadına bağlamış, sonra dabizzat Kur’ân’da geçen “Fitne katilden beterdir.” (Bakara,2/191) prensibi çerçevesinde savaşları ve temelde savaşayol açan kargaşaları, düzensizlikleri, zulmü, bozgunculuğuönlemek için meşru saymış 2 ve onun için insanlık tarihindeilk defa çok önemli sınırlamalar ve prensipler getirmiştir. 3İslâm, savaşı dengelemek için de kaideler koymuştur:“<strong>Ey</strong> iman edenler! Haktan yana olup var gücünüzle ve bütünişlerinizde adaleti gerçekleştirin ve adalet numunesi şahitlerolun! Bir topluluğa karşı içinizde beslediğiniz kin ve öfke,sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Âdil davranın, takvâya en uygunhareket budur. Allah’a karşı gelmekten sakının! ÇünküAllah yaptığınız her şeyden haberdardır.” (Maide sûresi, 5/8)buyurarak adaleti ve cihan sulhunu esas almıştır.Bütün bu temel esasların yanında İslâm her Müslüman’adinini, canını, malını, neslini, ırz ve mukaddesatını korumaMüslüman, gerek barış ortamında gereksesavaş halinde dininin kriterlerine riayet etmekdurumundadır. Ne kadar zor şartlara,sıkıntılara maruz kalırsa kalsın hislerini dininingetirdiği esaslar çerçevesinde kontrolaltına almalı, dininin onaylamadığı bir hareketiçinde olmamalıdır. Barış ortamındahangi şekilde olursa olsun intihar eylemleriyapmak çok büyük bir cinayettir.hakkı tanımıştır. Hatta bu uğurda gerektiğinde ölmeyi şehitliklepayelendirmiştir. (Buharî, Mezalim 32; Müslim, İman 226)Bu şekilde genel bir bakıştan sonra intihar eylemleri üzerindedurmak istiyoruz. İntihar eylemlerini barış ve savaşortamında yapılanlar diye iki ayrı grupta ele almak gerekir.A-Barış Ortamında İntihar <strong>Ey</strong>lemleriÖncelikle ifade etmek gerekir ki, İslâm’ın ârizî bir durumolarak kabul ettiği savaş ile ilgili nasslarını barış vesivil ortamına alıp uygulamak doğru değildir. Savaş ile ilgilihükümler savaş durumu ve şartları ile kayıtlıdır, sivilortamda ve barış halinde ise İslâm, her Müslüman’a imanîve ahlakî değerleri seviyeli temsil ederek, insanlara şefkatve merhametle muamele etmesini ve yaşadığı toplumdasulhun ve emniyetin temini için çalışmasını emreder. 4 Buyüzden barış ortamındaki herhangi bir ülkenin ister sivilisterse askeri herhangi bir yerinde bombalı intihar eylemiyaparak masum insanları hunharca katletmeyi İslâm dinininhiçbir şekilde onaylaması mümkün değildir.İnsanlara hatta bütün varlığa şefkatle, merhametlemuamele edilmesini emreden Kur’ân-ı Kerîm, “haksızyere bir insanı öldürmeyi, bütün insanlara karşı cinayetişleme” şeklinde değerlendirmiştir. (Mâide sûresi, 5/32)Evet, İslâm nazarında, bir insanın haksız yere öldürülmesibütün insanların öldürülmesi gibi büyük bir cinayettir.Zîrâ bir insanın öldürülmesi, hem herhangi bir insanınöldürülebileceği fikrini vermekte, hem de topyekün insanlığınhayat haklarına karşı hürmetsizliği terviç etmektedir.Ve böyle bir cinayeti işleyen kimse, Allah nezdindeçok büyük değeri olan insanı, tüyler ürperten menfur bircinayetle katletmekle çok kötü bir çığır açtığından bütüninsanları öldürmüş gibi Allah’ın gazabına ve büyük birazaba müstahak olmuş olur.49