lı hizmeti yapma ve bunu herkese gösterme” şeklinde birniyet bazen insanların zihinlerine gelebilmekte ve riyayakapı aralanabilmektedir. Halbuki, “Allah, ancak kendi rızasıumularak ve Allah için hâlisane yapılan amelleri kabuleder.” (Nesai, Cihad 24)Herkes razı edilse bile Allah’ın razı olmadığı bir hizmetmakbul değildir. Zîrâ hizmetler, sınırlı dünya hayatı için değildir.İnsanın ebedî saadeti, Allah’ın rızasını elde etmesi sonucuCennet’te tecelli edecektir. Allah razı olmadıktan sonramilyonlarca insan bir hizmeti alkışlasa bile bu, beş para etmez,O’nun nezdinde bir kıymeti olmaz.İkinci Düstur:Bu hizmet-i Kur’âniye’de bulunan kardeşlerinizi tenkidetmemek ve onların üstünde fazilet-füruşluk nev’indengıbta damarını tahrik etmemektir.Bu düsturda beraber yaşamanın ve ortak bir hedefolarak Allah rızasına yürümenin önündeki iki temelproblem nazara verilmektedir: Tenkid ve insanları gıbtayasevk etmek.Herkes yaptığı hizmetlerden bahsederken diğer insanlarınduygularını da dikkate almalı ve başkalarını kıskançlıkve gıptaya sevk etmemelidir. Allah için yapılan hizmetlerdeçok önemli olan bu düstur hayata taşınmayınca herkesitenkit ve kendi yaptıklarını büyüterek anlatma gibi bir hastalıkortaya çıkar.Evet, “Her şeyi tenkit, her şeye itiraz, bir yıkma hamlesidir.Şayet insan, bir şeyi beğenmiyorsa, ondan dahaiyisini yapmaya çalışmalıdır. Zîrâ, yıkmaktan harabeler,yapmaktan da mâmûreler meydana gelir.” 8Tenkit meselesine bir fabrikanın çarklarının âhenkleişlemesi misâl veriliyor. Allah yolunda hizmet edenler deşuurlu olarak işlerini ve hizmetteki vazifelerini âhenkleyapmalı, bir fabrikanın çarkları gibi düzenli çalışmalı; birbirinitenkit ederek çalışma azmini kırmamalıdır.Üçüncü Düstur:Bütün kuvvetinizi hakta ve ihlâsta bilmelisiniz.Bediüzzaman Hazretleri bu düsturun açıklamasındahem bir durumu tespit etmekte hem de yapılan hizmetlervesilesiyle talebelerine iltifat etmektedir. Zîrâ, kendisininİstanbul’da ve kendi memleketinde daha fazla imkânı ve yardımcılarıvarken, Barla’da yedi-sekiz senede yapılan hizmetdaha fazla muvaffakiyet göstermiştir. Ona göre bunun sebebide Barla’daki talebelerin ihlâsla hizmet aşk u şevki içindeolmalarıdır. Ayrıca burada “Şefkat Tokatları” nazara verilmektedirki, bunlar Allah için çalışan insanların bazı sebeplerleellerini hizmetten çekmeleri ve ihlâsı kırmaları neticesiolarak gelmektedir.Dördüncü Düstur:Kardeşlerinizin meziyetlerini şahıslarınızda ve faziletlerinikendinizde tasavvur edip, onların şerefleriyle şâkirâneiftihar etmektir.Bu düsturun açıklamasında da “tefânî” sırrı üzerindeduruluyor. Evet, herkes hizmette kendine düşen rolü hakkıylayerine getirmeli ve diğerlerinin yaptığı hayırlı işlerekendi yaptıklarından daha çok sevinmelidir. Zîrâ kendiyaptıklarının içine, “riya” gibi, amelleri yiyip bitiren bir virüsbulaşabilir. Bundan kurtulmak için de kardeşlerin meziyetleri,kişinin kendine aitmiş gibi düşünülmeli ve başkalarınınbaşarılarından ciddi sevinç duyulmalıdır.Yirmi Birinci Lem’a olan İhlâs Risâlesi’nin girişinde, “OnYedinci Lem’a’nın On Yedinci Notası’nın yedi mes’elesindenDördüncü Mes’elesi iken, ihlâs münasebetiyle YirminciLem’a’nın İkinci Nokta’sı oldu. Nuraniyetine binâen YirmiBirinci Lem’a olarak Lemeât’a girdi.” denilmektedir. Yineİhlâs hakkında olan Yirminci Lem’a’nın başında beş noktadanibaret olduğu belirtilmekte ve sadece birinci noktasıorada anlatılmaktadır. Yirmi Birinci Lem’a bu noktalardanikincisi olduğuna göre geriye kalan üç nokta Külliyat’ındiğer yerlerinde aranmalıdır. İhlâs Risâlesi’nin muhtevasıdüşünüldüğünde bu noktaların özellikle Lâhikalar’daki bazıdüsturların anlatıldığı kısımlar olabileceği anlaşılmaktadır.Meselâ, bir mektupta şöyle denmektedir:“Gayet muhlis kardeşimiz Hasan Âtıf ’ın mektubunda,bir ihtiyar âlim ve vâiz, Risâle-i Nur’a zarar verecek bir vaziyettebulunmuş. Benim gibi binler kusurları bulunan birbiçarenin, ehemmiyetli iki mazeretine binaen bir sünneti(sakal) terk ettiğim bahanesiyle şahsımı çürütüp, Risâle-iNur’a ilişmek istemiş.” 9 Problemi kısaca zikrettikten sonra,Üstad Hazretleri özetle, kendi şahsındaki kusurların(!)Nur’a ve davaya zarar vermeyeceğini, kendi yırtık dellâllıkelbisesinin onun bâki elmaslarının kıymetini düşürmeyeceğinisöyleyerek asıl bakılması gereken şeyin şahsı değil, ortayakonan eser olduğunu vurguluyor. Daha sonra da talebelerine,ehl-i ilme karşı nasıl davranmaları gerektiğinedair; vâiz ve âlimlerle münakaşa yapılmaması, kendilerinedüşmanlık edenlere bile düşmanlık edilmemesi, bedduaedilmemesi, enâniyetlerin tahrik edilmemesi gibi altın düsturlarveriyor. O dönemde yaşanan hayattan izlerin bulunduğuLahikalar’da benzeri düsturlar çok miktarda vardır.İhlâs nasıl kazanılır?Bu Risâle’de ihlâsı kazanmak için en başta insanların,dünyanın fânî, kendilerinin de ölümlü olduklarını unutmamaları,hattâ hiç akıllarından çıkarmamaları gerektiğivurgulanıyor. Bu konuda Allah Resûlü (sallallahu aleyhi veأَكْ ثِرُوا ذِكْ رَ هَاذِمِ اللَّذَّ اتِ vermiştir: sellem) ölçüyü şu şekilde46
Lezzetleri tahrib edip acılaştıran ölümü çok zikrediniz!”(Tirmizî, zühd 4; Nesâî, cenâiz 3; İbn Mâce, zühd 31)Efendimiz’in bu emri, Hak dostları tarafından değişikusûllerle ölümü ve ötesini hatırlama, hattâ onu bizzatyaşama mânâsına “Rabıta-yı mevt” adı altında önemli birdüstur olmuş; sonu gelmeyen arzulardan ve ölüm yokmuşgibi düşünüp yaşama şeklinde insanı yoldan çıkaran hastalıklardankurtulma vesilesi olarak görülmüştür.Daha sonra ihlâsı kazanmanın ikinci vesilesi olarak da“tefekkür” dile getiriliyor. Zîrâ bu tefekkür sayesinde insanhep Allah’ın huzurunda bulunduğunun şuurunda olacakve O’nun rızasını kazanmanın yolunu araştıracaktır. Bununda en önemli vesilesi O’nun adını herkese duyurmakve bu yolda bir ömür boyu hizmet etmektir.M. Fethullah Gülen Hocaefendi de, “Yapılan işler karşısındamaddî-mânevî bir beklentiye girmemenin ölçüsü nedir?”şeklinde bir soruya cevap verirken Üstad’ın işaret ettiği“rabıta-yı mevt” ve “tefekkür” gibi ihlâsı kazandıran hususlarısaymış, daha sonra da bunlara, kalbî hayatı Allah’a açıkolan insanlarla oturup kalkmak ve her şeye rağmen bu insanlardanayrılmamak, selef-i sâlihînin hayat-ı seniyyelerinin örnekalınması şeklinde bazı maddeler de eklemiştir. 10 Bu cevaptanda her iki müellifin ihlâsı, “beklentilere girmeden hizmetetmek” şeklinde yorumladığı anlaşılmaktadır.İhlâsı kazanma vesileleriyle alâkalı bu bölüm bitirilirken,eserlerde “riyâdan kurtaracak, ihlâsı kazandıracakçok hakâik (hakikatler) zikredildiğinden ona havale edip,burada kısa kesiyoruz.” denilerek bu Risâle’nin, diğerRisâlelerle bütünlük içinde okunması gerektiğine işaretedilmektedir.Bunlar anlatıldıktan sonra ihlâsın, -burada anlatılan şekliylehizmetin- önündeki engeller ve hizmet yolunda karşılaşılanbazı problemler zikredilmektedir. Esasen bunlarınher birisi üzerinde ciltlerce kitap yazılacak türden psikolojikve sosyolojik durumları ifade etmektedir. Bu mânâda önce,rekabet söz konusu edilmektedir. Maksadı Allah’ın rızasınanâil olmak olan bir işte birbirine engel olma neticesini verenbir rekabet ciddi problemlere sebebiyet verebilir. Zîrâ, dineve insanlığa hizmet rekabetsiz bir yarış, hizmet edenler derakipsiz yarışçılardır.İhlâsı kıran ikinci mâni ise, içinde pek çok hususuihtiva etmektedir: “Hubb-i câhtan gelen şöhretperestliksâikasıyla ve şan ü şeref perdesi altında teveccüh-i âmmeyikazanmak, nazar-ı dikkati kendine celbetmekle enaniyetiokşamak ve nefs-i emmâreye bir makam vermektir ki, enmühim bir maraz-ı rûhî olduğu gibi “şirk-i hafî” tâbir edilenriyâkârlığa, hodfüruşluğa kapı açar, ihlâsı zedeler.” Buradahem makam sevgisi, hem şöhretperestlik, hem şan veşeref peşinde koşma, hem insanların teveccühünü kendineçekmeye çalışma, hem enaniyet, hem nefs-i emmâreye birmakam verme, hem de şirk-i hafî olan riyâkarlığa dikkatçekilmekte ve bunların her birisinin birer virüs gibi dinîhayata zarar veren hususlar olduğu vurgulanmaktadır.Üçüncü mâni olarak, korku ve açgözlülük, başkalarınaait olan şeylere göz dikme mânâsına gelen tamâ zikredildiktensonra bunların ve hizmetin önündeki diğer engellerinözellikle “Hücumât-ı Sitte”de 11 izah edildiği dikkatlere sunulmaktadır.Bu da İhlâs Risâlesi’nin Risâle-i Nur bütünlüğüiçinde okunması gerektiğini ifade eden ikinci bir vurgudur.Esasen bu bütünlüğe dikkat, bütün okumalarda, müellifi anlamakiçin en önemli esasların başında gelir.Hâsılı, iman ve Kur’ân’a hizmetin esasları ve temeldüsturları, bizzat Bediüzzaman Hazretleri'nin kendi hayatıylatemsil edilmiştir. Bu düsturların en önemlileri de,-diğerlerine atıflarda bulunularak- 1934 yılında “İhlâsRisâlesi” olarak yazılmıştır. İnsanlar bu düsturlarla imanve Kur’ân yolunda hizmete başlamışlar ve bu yolda karşılarınabazı problemler çıkmıştır. Bu problemleri ve getirilençözümleri genellikle Lâhikalar’da ve özellikle de KastamonuLahikası’nda görmek mümkündür. Lâhikalar bu gözleokunursa hem hizmetin temel düsturlarının hem de YirminciLem’a’nın kalan noktalarının buralara serpiştirildiğigörülebilir.*Araştırmacı - Yazarokaryagdi@yeniumit.com.trDipnotlar1. Yaptığı hizmet ve getirdiği orijinal yaklaşımlarıyla BediüzzamanHazretleri’nin enfes bir portresini çizen bir makale için bkz.: M.Fethullah Gülen, Ruhumuzun Heykelini Dikerken, s. 652. Son Şahitler, Nesil Yay., 2005, 1/3863. İşârâtü’l-İ’câz, s. 86.4. Barla Lahikası, s. 2915. Hizmet Rehberi, s. 106. İsfahânî, el-Müfredât, h-l-s md.7. M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, 1/95.8. M. Fethullah Gülen, Ölçü veya Yoldaki Işıklar, s. 289. Bkz.: Kastamonu Lâhikası, Şahdamar Yayınları, s. 212-214.10. M. Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla, 4/311. Hücumat-ı Sitte, Yirmi Dokuzuncu Mektubun Altıncı Risale olanAltıncı kısmıdır. Burada sırasıyla, hubb-i câh (makam sevgisi),hiss-i havf (korku), tamâ, asabiyet-i milliye (ırkçılık), enâniyet,tembellik, ten-perverlik (rahat düşkünlüğü) ve vazifedarlık (işkolikolma) gibi hususlar anlatılmaktadır ve bunlar birer damar olarakzikredilmektedir. Bunların hizmette birer problem olduğunadikkat çekilmektedir. Bu risalenin sonunda ise Üstad, “<strong>Ey</strong> kardeşlerim,dikkat ediniz! Vazifeniz kudsiyedir, hizmetiniz ulvîdir. Herbir saatiniz, bir gün ibadet geçebilecek bir kıymettedir. Biliniz ki,elinizden kaçmasın!...” diyerek Allah yolunda yapılması gerekenhizmete dikkat çekmektedir. (Bkz.: Mektubat, Şahdamar Yayınları,s. 604-626)47
- Page 2 and 3: YENi ÜMiTTemmuz Nisan / Mayıs / A
- Page 4 and 5: içindedir ki, sanki bu mübarek k
- Page 6 and 7: anlaşılmasını problemli gördü
- Page 8 and 9: YENi ÜMiTProf. Dr. Muhit MERT *Nis
- Page 10 and 11: zail olacağına ve zulüm ile âb
- Page 16 and 17: manlar; sıddîklar da, hayâl, tas
- Page 18: YENi ÜMiTBilal ÜNSAL *Nisan / May
- Page 21 and 22: Osmanlının son dönemlerinde eği
- Page 23 and 24: Allah dostlarının, Cenab-ı Allah
- Page 25 and 26: yorum.’ Bir de baktım ki, o zât
- Page 27 and 28: önemli bir mesaj iletmekte, diğer
- Page 29 and 30: Mekkî âyetlerin ayırıcı muhtev
- Page 31 and 32: Bu resmî kayıtlara göre 1456-154
- Page 33 and 34: cektir. Ancak mukarada tahvili Tür
- Page 35 and 36: E F E S L E RBir GeceOndört asır
- Page 37 and 38: talim etmek üzere bir rahmet olara
- Page 39 and 40: ibadeti, maddeden mâneviye, Yüce
- Page 41 and 42: gün bu tarz üzere devam ediyor. 7
- Page 43 and 44: YENi ÜMiTOsman KARYAĞDI *Nisan /
- Page 45: Üstad’ın ifadesiyle Nurların b
- Page 49 and 50: ütün insanları öldürme, bir in
- Page 51 and 52: urnunu, kulağını kesilmesini) ya
- Page 53 and 54: türlü mücadelelerinde böyle bir
- Page 55 and 56: siledir. Geçmiş milletler arasın
- Page 57 and 58: tün engelliler diğer insanların
- Page 59 and 60: günlük hayatlarında düstur edin
- Page 61 and 62: Muaviye adlı bir kadının evindek
- Page 63 and 64: irlikte omuz omuza mücadele ettikt
- Page 65 and 66: İbadet ve TaatıKendisindeki sekî
- Page 67 and 68: YENİ ÜMİTNisan / Mayıs / Hazira