12.07.2015 Views

Ey, günahlarla kirlenmiş kimseleri hemen ... - Yeni Ümit

Ey, günahlarla kirlenmiş kimseleri hemen ... - Yeni Ümit

Ey, günahlarla kirlenmiş kimseleri hemen ... - Yeni Ümit

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kısım, ifadeleri apaçık olan Kur’ân’a yanaşmamıştır. Yahutmânânın dakik, derin ve kıymetli veyahut alışılmamış, sıklıklakarşılaşılmayan, sanki fehime karşı nazlanmak ve şevkiartırmak için kendini göstermeyip kıymet ve ehemmiyetverilmesini ister. İşte Kur’ân’ın müşkilâtı bu kısımdandır.” 3Kur’ân’ın müşkilâtı üslûbunun pek yüksek ve muhtasar olmasıylamânasının çok derin ve inceliğinden ileri gelir. 4İmdi, En’âm sûresi 75–78 âyetlerinde Hz. İbrahim’indili üzere gelen ifadelerdeki maksadı tespit için ilgiliâyetlerin siyakına baktığımızda buradaki temanın putlarıret ve tevhide irşat olduğunu görüyoruz.وَإِذْ‏ قَالَ‏ إِبْرَاهِيمُ‏ ألَبِيهِ‏ آزَرَ‏ أَتَتَّخِ‏ ذُ‏ أَصْ‏ نَاماً‏ آلِهَةً‏ إِنِّي أَرَاكَ‏ وَقَوْ‏ مَكَ‏ فِيضَ‏ الَلٍ‏ مُبِينٍ‏ * وَكَذَلِكَ‏ نُرِي إِبْرَاهِيمَ‏ مَلَكُ‏ وتَ‏ السَّ‏ مَ‏ اوَاتِ‏ وَاألَرْ‏ ضِ‏وَلِيَكُ‏ ونَ‏ مِنَ‏ الْمُ‏ وقِنِينَ‏“Bir zaman İbrahim, babası Azer’e: ‘Ne! Sen putlarıtanrı mı ediniyorsun? Doğrusu ben, seni de halkını da besbellibir sapıklık içinde görüyorum!’ demişti. Biz İbrahim’e(şirkin çirkinliğini gösterdiğimiz gibi) imanında yakîne, kesinliğeulaşması için göklerin ve yerin muhteşem hükümranlığınıda öylece gösteriyorduk.” (En’âm sûresi, 6/74–75)Âyetteki, “yerin ve göklerin melekûtu”, yerin ve göklerinyaratılışı yahut yer ve göklerde olan âyetler, alâmetler,deliller şeklinde tefsir edilmiştir. 5 Allah Teâlâ, Hz. İbrahim’egöklerin ve yerin hükümranlığını; güneş, ay, yıldızlar, ağaçlar,hayvanlar vb. ile kendi saltanatının azametini, işlerindış görünüşünü ve arka plânını göstermiştir. 6ifadesi şöyle anlaşılmıştır: Cenab-ı وَلِيَكُ‏ ونَ‏ مِنَ‏ الْمُ‏ وقِنِينَ‏Hak, Hz. İbrahim’e, göklerin ve yerin hükümranlığınıgösterdi ki, Allah’ın vahdaniyeti hususunda köklü ve sarsılmazbir inanca sahip olsun. Böylece, Allah’ın onu hidayetetmesinin ve ona gösterdiği hükümranlığın hakikatine vakıfolsun. Bu da Allah’ın birliğini tanımakla beraber, kavmininputlara tapmaları ve Allah’ı bırakıp bu putları tanrıedinmek suretiyle apaçık dalâlete düştüklerini bilmektir.نُرِي“‏ kelime, Ulûhiyetle ilgili olan bu âyette anahtar- gösteriyoruz”dur. Bu fiil, yine inanç esasları ve Hz.İbrahim’le ilgili olarak gelmektedir.وَإِذْ‏ قَالَ‏ إِبْرَاهِيمُ‏ رَبِّ‏ أَرِنِي كَيْفَ‏ تُحْ‏ يِي الْمَ‏ وْ‏ تَى“Bir vakit de İbrahim: ‘Ya Rabbî, ölüleri nasıl dirilteceğinibana gösterir misin?’ demişti.” (Bakara sûresi, 2/260).Görüldüğü gibi bu âyette gelen kelime aynı köktendir:göster.” - Bana أَرِنِي“‏Bu iki âyette varit olan kelime رَأَى kökünün if ’al babındanbiri muzari, öbürü emir siğasındadır. Bu kelimeher iki âyette de inanç unsurlarının ilki olan Allah inancını,ötekisi âhiret bilincini temellendirmektedir.Gelelim bunları takip eden ve işkâl ihtiva ettiğinden esasüzerinde durmak istediğimiz En’âm sûresinin şu üç ayetine:فَلَمَّ‏ ا جَ‏ نَّ‏ عَ‏ لَيْهِ‏ اللَّيْلُ‏ رَأَى كَوْ‏ كَباً‏ قَالَ‏ هَذَ‏ ا رَبِّي فَلَمَّ‏ ا أَفَلَ‏ قَالَ‏ الَ‏أُحِ‏ بُّ‏ الْ‏ فِلِينَ‏ * فَلَمَّ‏ ا رَأَى الْقَمَ‏ رَ‏ بَازِغاً‏ قَالَ‏ هَذَ‏ ا رَبِّي فَلَمَّ‏ ا أَفَلَ‏ قَالَ‏لَئِنْ‏ لَمْ‏ يَهْ‏ دِ‏ نِي رَبِّي ألَ‏ ‏َكُونَنَّ‏ مِنَ‏ الْقَوْ‏ مِ‏ الضَّ‏ الِّينَ‏ * فَلَمَّ‏ ا رَأَى الشَّ‏ مْ‏ سَ‏بَازِغَ‏ ةً‏ قَالَ‏ هَذَ‏ ا رَبِّي هَذَ‏ ا أَكْ‏ بَرُ‏ فَلَمَّ‏ ا أَفَلَتْ‏ قَالَ‏ يَا قَوْ‏ مِ‏ إِنِّي بَرِيءٌ‏مِمَّ‏ ا تُشْ‏ رِكُونَ‏Burada müşkil olan Hz. İbrahim’in dili üzere gelenifadesidir. - Rabbim budur!” هَذَ‏ ا رَبِّيMüfessirler, konu ile ilgili, ‘Acaba bu nazar makamı mı,yoksa münazara makamı mı?’ şeklinde değişik görüşlerserdettiler. Bir başka ifadeyle, acaba Hz. İbrahim mi böyledüşünüyor, yoksa kavmi ile tartışmak, onların tuttuğu yolun,putlara tapmanın saçma olduğunu göstermek için miböyle diyor?İbn Cerir et-Taberî, İbn Abbas’tan (r.a.), bunun nazarmakamı olduğunu bildiren bir rivayet nakledip 77.âyetteki, لَئِنْ‏ لَمْ‏ يَهْ‏ دِ‏ نِي رَبِّي ألَ‏ ‏َكُونَنَّ‏ مِنَ‏ الْقَوْ‏ مِ‏ الضَّ‏ الِّين َifadesinibu görüşe delil olarak gösterir.Hadîs ve rivayet ilmine vâkıf müfessirlerden İbn Kesirise, bu hassas konuyu şöyle değerlendirir: Aslında Hz.İbrahim, burada kavmine delil getirmek suretiyle onlarınputlara ve heykellere tapma işinin anlamsızlığını ve saçmalığınıgöstermeye çalışan taraf konumundadır. Şöyle:Adım Adım TevhitBirinci merhalede; babasıyla kavmine, Büyük Yaratıcınezdinde kendilerine şefaatçi olmaları için ibadet ettikleri,oysa buna müstahak olmayan semavî melekler suretindeyaptıkları putlara tapmaları yönündeki hatalarını gösterdi.Babası ve kavmi, Allah’ın kulları olan meleklere ibadetederek onları aracı zannediyorlardı. Bunu, rızık, zafer vb.ihtiyaç duydukları hususlarda kendilerine şefaatçi olmalarıiçin yapıyorlardı. Bu merhalede, Hz. İbrahim, onların yedigezegen olan Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter,Satürn’e ibadet etmelerinin yanlışlığını gösterdi. Bunlardanışığı en kuvvetli olan Güneş, sonra Ay ve Venüs idi.Öncelikle Venüs’ün tanrı olamayacağını, çünkü onun bellibir yörüngesinin olduğunu ve bunda yol almaya mahkûmolduğunu, sağa sola sapamayacağını, kendi kendine birtasarrufta bulunamayacağını, bilakis Allah’ın yarattığı ışıksaçan bir cisim olduğunu gösterdi. Ayrıca bunda büyükhikmet bulunduğunu anlattı. Çünkü Venüs doğudan doğuyor,batıya doğru yol alıp gözlerden kayboluyor, ertesi40

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!