YENi ÜMiTProf. Dr. Muhammet ÇELİK *Nisan / Mayıs / Haziran - 2009 / 84Hz. İbrahim tam bir tevhid insanıydı ve teslimiyet, onda zirvede idi. O, Cenâb-ıHakk’ın emirlerinden ne pahasına olursa olsun, zerre kadar inhiraf etmemiş;hatta O’na “Evlâdını kes!” deyince bile, zerre kadar tereddüt geçirmemişti.“Hanımını ve çocuğunu ıssız bir çölde bırak!” emri geldiğinde, <strong>hemen</strong> emriyerine getirmiş.. sonra da arkasına bakmadan çekip gitmişti.Dünya nüfusunun yarıdan fazlası Musevîlik, Hıristiyanlıkve İslâm dinine mensuptur. Hz. Musa, Hz.İsa ve Hz. Muhammed’in (aleyhimüsselam) getirdiğiüç dinin mensupları, Halilürrahman ve halilülinsanolan Hz. İbrahim’e bağlılıklarını ifade ederler. Bundanötürü Hz. İbrahim’in bilinmeyen yönlerini gün yüzüneçıkartmak için büyük gayretler sarf edilmektedir. Arkeolojikçalışmalar, benzeri görülmemiş bir tarzda bu meseleüzerinde yoğunlaşmıştır. Bir arkeoloji uzmanının dediğigibi, “İnsanlar altın takı ve mücevherler için kazı yapmayabaşladılar. Sonra bu madenlerden daha kıymetli nesnelerolduğunu keşfettiler; bunlar semaya yükselen tarih veyüce mânâlardır.”Halilurrahman’ın daveti tevhide dayalı ve onunla ilgiliydi.Ayrıca bu davetin kıstası ilâhî adalet olup hedefi38
ibadeti, maddeden mâneviye, Yüce Yaratıcı’ya yükseltmekti.Bu, en eskisinden en modernine tarihçilerin insanlıkhayatı ile ilgili kaydedebildiği en eşsiz fetihtir. 1 Zîrâ bufetih, insanların hem dış dünyasını hem de iç âlemini değiştirmiştir.Burada esas mesele, en üstün, en faziletli, ensahih ibadeti öğretmenin yanı sıra kâinat, insan ve insanoğlunufert ve toplum olarak yeni bir bakış ve düşünceyleele alma meselesiydi. Aynı zamanda düşünce kıstaslarınıtashih, insanın kendisi ve dünyayla münasebetini tanzimve en zor değişim olan zihniyet değişimini gerçekleştirmehâdisesiydi.İnsan, ibadetini tabiattan, tabiatüstüne, Yaratıcı’ya yükseltinceve Hak Mâbud’a olan ihtiyacı bedenî-cismanî, tabiîve fıtrî ihtiyaçlarının üstüne çıkınca bir bütün olarak yücelmişolur. Böylelikle tabiattan küçükken, bir anda ondan dahabüyük oluverir. Hz. İbrahim bu değişimi gerçekleştirmiştir.Allah Tealâ, Kur’ân-ı Kerîm’de, Peygamberlerin atasıHz. İbrahim’e rüşt (doğru yol, hidayet, nübüvvet) verildiğini,babasına ve kavmine tevhit rehberliği yaparkenonların mahrum olduğu bir ilimle (Nübüvvet) donatıldığınıbildirmektedir. Kur’ân, Hz. İbrahim’in kavmini vebabasını çepeçevre kuşatıp saran, yoldan çıkaran, onlarıngerçeği görmelerine mâni bir zindan hâlini alan şirk kirliliğininönceki nesillerden tevarüs ettiğini kaydeder. (Enbiyasûresi, 21/52) Hz. İbrahim’in, putlara tapma işinden kesinlikleberî olduğunu, kendi dilinden haber verir. (Meryemsûresi, 19/48) “O hiçbir zaman müşriklerden olmadı.” (Bakarasûresi, 2/135) Bu husus, baştan beri onun tevhit üzereolduğunu göstermektedir.Hz. İbrahim, tevhit rehberliği esnasında ikna edicibir üslûp kullanmış, 2 şirk unsurlarının (putların) işitmeyen,görmeyen, fayda ve zarar vermeyen güçsüz ve cansıznesneler olduğuna dâir muhataplarını uyarmıştır. (Meryemsûresi, 19/42; Enbiya sûresi, 21/66) Bu çerçevede, “Sizin Rabbiniz,göklerin ve yerin Rabbi ve onların yaratıcısıdır.” (Enbiyasûresi, 21/56, Saffât sûresi, 37/87, Bakara sûresi, 2/258) demeksuretiyle kozmosa dikkat çekerek hakikate ulaşmalarını temineçalışmıştır. Allah Tealâ, gökleri ve yeri yarattığı içinHak Mâbut’tur. Onları yaratmayan ve yaratmaya kudretiolmayan kör, sağır nesneler mabut olamazlar, buna hak kazanamazlar.Bundan ötürü putlara tapma işi büyük bir iftira(ifk), bir skandaldır. (Saffât sûresi, 37/86) Halilürrahman,putlardan korkmaz (En’âm sûresi, 6/81), onları kutsamanınsaçma bir davranış olduğu konusunda tereddüt göstermediğindenkırıp yerle bir eder. (Enbiya sûresi, 21/57–58) Bu,Allah’a olan sonsuz güveninin bir tezahürüdür.Cenab-ı Hak, Hz. İbrahim’e, göklerin veyerin hükümranlığını gösterdi ki, Allah’ınvahdaniyeti hususunda köklü ve sarsılmazbir inanca sahip olsun. Böylece, Allah’ınonu hidayet etmesinin ve ona gösterdiğihükümranlığın hakikatine vakıf olsun. Buda Allah’ın birliğini tanımakla beraber, kavmininputlara tapmaları ve Allah’ı bırakıpbu putları tanrı edinmek suretiyle apaçıkdalâlete düştüklerini bilmektir.Tevhit rehberliğiyle Hz. İbrahim, insanlık tarihinin seyrinimüspete çeviren büyük hâdiselerin yaşanmasına vesile olmuştur.Zîrâ putlara tapma işi, birçok insanı yoldan çıkartıp saptırmıştır.(İbrahim sûresi, 14/36) Bu tehlike karşısında en önemlisigorta namazdır. (İbrahim sûresi, 14/37) Namazı gevşetip zâyîetmek, toplumların çöküş sürecinin sinyal vermesi, sonunbaşlangıcıdır. (Meryem sûresi, 19/59) Bu realiteden dolayı, kendisive neslinin namazı edâ edenlerden olmaları için Allah’a duave niyazda bulunmuştur. (İbrahim sûresi, 14/36)Ulu’l-azm (azim ve kararlılık sahibi) peygamber Hz.İbrahim, şirkle mücadelesinde Allah’a iltica etmekte,O’ndan yardım dilemektedir. Kendisinin ve çocuklarınınşirkten korunması ve bulundukları şehrin güvenli olmasıiçin Allah’a yalvarıp yakarması, bir belde için en büyüktehlikenin şirk olduğuna işarettir.Allah Tealâ, Halil’ini, (Nisâ sûresi, 4/125) dinin temelunsurları olan inanç esaslarına dâir tam bir yakîne ulaştırmıştır.Ulûhiyet ve haşir inancı hakkında onu doygunluğa(itmi’nan) eriştirmiştir. (Bakara sûresi, 2/260) Hz. İbrahimve beraberindekilerde müminler için güzel bir örneklikvasfı mevcuttur. (Mümtehine sûresi, 60/4–6)“Rabbim budur!” İfadesinin MânâsıHalilürrahman’ın tevhit rehberliğini anlatan âyetlerdenolan En’âm sûresi’nin 76–78. âyetlerinde ilk etapta bir işkâldikkat çekmektedir. Kur’ân ilimlerinden biri olan Müşkilu’l-Kur’ân disiplini, anlaşılmasında şu veya bu şekilde bir güçlükolan âyetleri ele alarak çözüme kavuşturmayı hedefler.Allah’ın kelâmında güç anlaşılan yerlerin bulunması tabiîdir.Hattâ Bediüzzaman Said Nursî, Müşkilu’l-Kur’ân’danİ’cazu’l-Kurân’a bir hisse çıkartmak suretiyle orijinal birtespitte bulunur: “Zor olan bir kelâmın kapalılığı ve zorluğu,ya lâfız ve üslûbunun perişanlığından kaynaklanır ki bu39