YENi ÜMiTProf. Dr. Hamdi DÖNDÜREN *Nisan / Mayıs / Haziran - 2009 / 84Ekonomik sistemler, kaynakların insanların ihtiyaçları çerçevesindedengeli ve adaletli dağılımını, en verimli şekilde işletilip, en rantablbiçimde kullanımını esas alır. Bu noktada birleşen iktisat sistemleri ,bu meselelere bakışları, konuyla alâkalı getirdikleri prensipler ve ortayakoydukları düzenlemeler açısından farklılıklar arz eder.PARA VAKIFLARI VE GÜNÜMÜZ BAZI ALTERNATİFFİNANSMAN KAYNAKLARI1- Osmanlı Devleti Uygulamasında Para Vakıfları:Vakıf, belli gayelerin gerçekleşmesi için menkul veyagayrimenkul malın kendisinin veya gelirinin bir hayıramacına tahsisidir. Vakfiye ise, vakfın kuruluş gayesini,vakfedilen malların dökümünü ve bunların işletilme şeklini,vakfın gelirlerinin sarf yerlerini gösteren ve yargıç kararıylatescil edilen bir vesikadır. Osmanlı Devleti dönemindevakfiyeler, İslâm’a uygunluğu denetlenip, kadı sicilinekaydedildikten sonra kesinleşirdi. 1Vakıflarda “ebedilik” niteliği arandığı için, nakit paranınvakfedilip edilemeyeceği uzun süre tartışılmış, Şeyhu’l-İslâmEbussuud Efendi’nin (v. 982/1574) “nakit para vakfında,malın cinsinin (mislin) devamı, kendisinin (aynın) devamıhükmündedir.” fetvası ile para vakıflarının önü açılmıştır.Osmanlılarda ilk bilinen para vakfı, Fatih SultanMehmed’in, geliri yeniçeri ocaklarına verilen etlerin sübvansiyonundakullanılmak üzere vakfettiği 24.000 altıntutarındaki vakıftır. 2 İstanbul’da Fatih’ten itibaren, 1456–1551 yılları arasında 1161 para vakfı vardı. 3Yine İstanbul’un et ihtiyacı için Kanuni Sultan Süleymankendinden önce bu maksatla tesis edilen para vakıflarınıbirleştirerek, 698 bin akçelik bir vakıf oluşturmuştu. 4Bu paralar İstanbul kasaplarına kredi olarak veriliyordu.Para vakıfları o kadar gelişmişti ki, bunları “Vakıf bankalar”olarak isimlendirmek mümkündür.Para vakıflarında toplanan fonlar, vakfiyelerindeki şartlaragöre işletilmesi gerekiyordu. Fonların işletilmesindekullanılan başlıca yöntemler şunlardır:Karz (ödünç vermek), Mudarebe (emek-sermaye ortaklığı),Murabaha (vakıf para ile peşin mal alıp vadeli satmakyoluyla kâr elde etmek) ve Bidâa (vakıf parayı hayıramacıyla işletip kârın tamamını vakfa vermek). Bunlardanen çok kullanılan yöntem “Murabaha”dır.Tarihî süreçte, para vakıflarından kredi kullanan kimigirişimciler, kervan ve gemilerle uzak ülkelere giden vekârlı ticaret yapan büyük tüccarlardı. Bunlar elde ettiklerikârdan sermaye sahiplerine pay veriyorlardı. 515. yüzyıldan itibaren önemli bir finans kaynağı olan paravakıflarının, diğer vakıflar içindeki gelişme süreci şöyledir: 6Tarih Adet Toplam nakit (akçe) Adet Nakit1456–1494 41 728.600 % 3 % 561495–1519 244 3.594.125 % 19 % 161520–1546 653 13.253.736 % 56 % 6130
Bu resmî kayıtlara göre 1456–1546 arası 90 yıllık dönemdevakfedilen nakit para toplamı 18 milyon akçeyeulaşmaktadır. Bunların diğer vakıf çeşitlerine göre yüzdeortalaması ise, vakıf sayısı içinde % 26, toplam nakit değerleriçinde ise % 44,3’tür.Aynı döneme ait, 933/1527 yılı Osmanlı Devleti vergigelir toplamı 537 milyon 927 bin akçe kadardır. Bundaneyaletlere, has, tımar ve zeamet teşkilâtlarına verilen paylardüşüldükten sonra, merkezde toplanan bütçe gelirlerinin% 12 kadarını, vakıf paraların oluşturduğu görülür. 7Para vakıfları Osmanlı’nın son dönemlerine kadar öneminikorumuştur. Nitekim 18 ve 19. yüzyıllarda kurulanvakıflar üzerinde yapılan incelemelerden, 18. yüzyıl vakıflarının% 31,7’sinin, 19. yüzyıl vakıflarının ise % 56,8’ininpara vakıfları olduğu tespit edilmiştir. 8Osmanlı Devleti’nde son yüzyıla kadar tedavülde altınveya gümüş paranın kullanılması, enflasyonun çok düşükseyretmesine vesile olmuştur. Çünkü maden değeri ile piyasadadolaşan para sisteminde enflasyon yoktur. 9 Paradakideğer kaybı günümüze oranla asırlara göre hesaplandığındaçok düşüktür. Meselâ ilk Osmanlı akçesinin basıldığı1326 yılından 1740 yılına kadar 414 yıllık süre içinde değerkayıp oranı % 84,3 idi. Buna göre yıllık ortalama değerkaybı % 0.24’te kalmıştır. 10Vakıf paraların ekonomide bir istikrar unsuru olması,bunların vakıf mütevellileri tarafından standart ölçülerdeişletilmesi ile yakından ilişkilidir. Şöyle ki:İslâm kültüründe vakıflara, yetimlere ve kamuya aitbütün mal ve nakit para varlıkları rayiç piyasa fiyatları ölçüalınarak yönetilir. Bunların satımı veya kiraya verilmesi durumundafâhiş gabin (aşırı aldanma) ölçüsünde ucuza verilmesi,satım veya kira akdini geçersiz kılar. Gerektiğindebunları yöneten mütevelli, velî veya kayyım, ortaya çıkanzararı tazmin etmekle yükümlü olur. 11İlk olarak Belh fakihlerinden Nusayr b. Yahya (v.268/881), rayiç piyasa fiyatlarının dışına çıkmayı ifadeeden “fâhiş gabin” ölçülerini, gayrimenkullerde % 20,hayvanlarda % 10 ve menkul mallarda % 5 olarak tespitetmiştir. Osmanlı Devleti piyasasında yüzyıllarca ölçü alınanbu miktarlar, 1876 tarihli Mecelle’nin 165. maddesiile kanunlaştırılmıştır. 12Osmanlı ekonomik yapısında hâkim olan bu fiyat standartlarının,para vakıflarının “Vakfiye”lerinde de standartölçülere bağlandığı görülür.Aşağıda vereceğimiz iki vakfiye örneği bu standartlığaişaret eder:a) 1517 tarihli, 2. Bayezid’in oğlu Şehinşah’ın oğluMehmed’in karısına ait, 91.000 gümüş dirhemlik paranınvakfiyesinde işletilme şekli şöyle belirlenmiştir: “Yukarıdaadı geçen vakfedici kadın, miktarı belirtilen 91.000 gümüşdirhemin, ne eksik ne de fazla olmamak üzere, yılda her10 dirheme, 1,25 dirhem (yıllık % 12,5) hesabı üzere, faiz(riba) ve faiz şüphesinden uzak bir şekilde, İslâm’a uygunbir muamele (muamele-i şer’iyye) ve günlük rayiç bedeller(murabaha-i mer’iyye) uygulanarak, kâr (rıbh) getirecekşekilde işletilmesini şart koştu. Bu muamele sağlam rehinveya varlıklı kefil güvencesi ile güçlendirilir.” 13Bu vakfiyeye göre, vakfın konusu olan para fonu, yıllık% 12,5 kârla işletilecektir. Meselâ; İstanbul kasaplarıiçin hayvan yetiştiricilerinden peşin parayla satın alınacakhayvanlar, % 12,5 yıllık kârla kasaplara satılacak, kasaplarödemeyi para vakfına bir yıl sonra yapacaktır. Bunun,günümüz faizsiz bankalarında uygulanmakta olan“Murabaha”dan ibaret olduğunda şüphe yoktur.Osmanlı dönemi fıkıh literatürü ve para vakfı vakfiyeleriincelendiğinde, bu çeşit vakıflara ait anaparanın; Karz-ı hasen(ödünç verme), Mudarebe (emek-sermaye ortaklığı yoluylaişletme), Müşâreke (sermaye ortaklığı), Murabaha (malı peşinfiyatla satın alıp yıllık belli kârla alıcıya devretme), Bidâa (vakıfparayı Allah rızası için meccanen işletip kârın ve anaparanıntamamını vakfa verme), veya bey’ bi’l-vefa (mülkiyeti muhafazakayıtlı geçici satış) yöntemlerinden birisiyle veya birkaçı ileişletildiği görülür. Böyle bir kredi kullanımı sonucunda eldeedilecek gelir, vakfın hayır cihetine harcanır.b) Kanuni Sultan Süleyman, çeşitli para vakıflarını birleştirerekoluşturduğu 698.000 akçelik vakıf paranın “Murabaha”yoluyla işletilmesini ve elde edilecek kârın (rıbh)İstanbul kasaplarına sermaye olarak kullandırılmasını şartkoşmuştur. 14Bu uygulamalara göre, vakıf paraların Murabaha yoluylayıllık % 10-15 arası kârlarla işletilerek, bir çeşit bankacılıkfaaliyeti sürdürülmüştür. Ancak para vakıflarınınarka plânında, “Murabaha” yöntemi görülür.Yıllık olarak eklenen bu fazlalığı faiz olarak değerlendirenlerde olmuştur. Ömer Lütfü Barkan ve John E. Mandavillebunlar arasındadır. 15Günümüz, faizsiz katılım bankaları büyük ölçüde Murabahayöntemini kullandıkları ve klâsik bankaların faizoranlarına yakın kâr payı verdikleri için, bu itham onlarada yapılmaktadır. Böyle bir ithama maruz kalmamak içinonların Mudarebe ve risk sermayesi gibi daha kârlı alanlarayönelmesi beklenir.2- Bey’ bi’l-Vefâ Yoluyla Finansman Kullanımı:Günümüz beşerî hukuklarında yer alan “mülkiyetimuhafaza kaydı ile satış” çeşidi bir çeşit ipotek olup, daha31
- Page 2 and 3: YENi ÜMiTTemmuz Nisan / Mayıs / A
- Page 4 and 5: içindedir ki, sanki bu mübarek k
- Page 6 and 7: anlaşılmasını problemli gördü
- Page 8 and 9: YENi ÜMiTProf. Dr. Muhit MERT *Nis
- Page 10 and 11: zail olacağına ve zulüm ile âb
- Page 16 and 17: manlar; sıddîklar da, hayâl, tas
- Page 18: YENi ÜMiTBilal ÜNSAL *Nisan / May
- Page 21 and 22: Osmanlının son dönemlerinde eği
- Page 23 and 24: Allah dostlarının, Cenab-ı Allah
- Page 25 and 26: yorum.’ Bir de baktım ki, o zât
- Page 27 and 28: önemli bir mesaj iletmekte, diğer
- Page 29: Mekkî âyetlerin ayırıcı muhtev
- Page 33 and 34: cektir. Ancak mukarada tahvili Tür
- Page 35 and 36: E F E S L E RBir GeceOndört asır
- Page 37 and 38: talim etmek üzere bir rahmet olara
- Page 39 and 40: ibadeti, maddeden mâneviye, Yüce
- Page 41 and 42: gün bu tarz üzere devam ediyor. 7
- Page 43 and 44: YENi ÜMiTOsman KARYAĞDI *Nisan /
- Page 45 and 46: Üstad’ın ifadesiyle Nurların b
- Page 47 and 48: Lezzetleri tahrib edip acılaştır
- Page 49 and 50: ütün insanları öldürme, bir in
- Page 51 and 52: urnunu, kulağını kesilmesini) ya
- Page 53 and 54: türlü mücadelelerinde böyle bir
- Page 55 and 56: siledir. Geçmiş milletler arasın
- Page 57 and 58: tün engelliler diğer insanların
- Page 59 and 60: günlük hayatlarında düstur edin
- Page 61 and 62: Muaviye adlı bir kadının evindek
- Page 63 and 64: irlikte omuz omuza mücadele ettikt
- Page 65 and 66: İbadet ve TaatıKendisindeki sekî
- Page 67 and 68: YENİ ÜMİTNisan / Mayıs / Hazira