12.07.2015 Views

kardiyovasküler hastalıklarda sigara ve kolesterol kadar önemli bir ...

kardiyovasküler hastalıklarda sigara ve kolesterol kadar önemli bir ...

kardiyovasküler hastalıklarda sigara ve kolesterol kadar önemli bir ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

DERLEME Hacettepe T›p Dergisi 2006; 37:93-97Kardiyovasküler hastal›klarda<strong>sigara</strong> <strong>ve</strong> <strong>kolesterol</strong> <strong>kadar</strong> önemli <strong>bir</strong> riskfaktörü: kan ak›flkanl›¤›Neslihan Dikmeno¤lu 11 Doç. Dr., HacettepeÜni<strong>ve</strong>rsitesi Tıp FakültesiFizyoloji Anabilim Dalı,AnkaraSigara alışkanlığı, yüksek <strong>kolesterol</strong> düzeyi, hipertansiyon <strong>ve</strong> obezite kardiyovaskülerhastalıklar ile ilişkili oldukları genel olarak kabul edilmiş risk faktörleridir.Sigaranın bırakılması, egzersiz <strong>ve</strong> beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi,kan basıncının <strong>ve</strong> serum <strong>kolesterol</strong> düzeyinin kontrol altında tutulması üzerindeyoğunlaşan çabalar sayesinde kardiyovasküler hastalıkların insidansı azalmıştır[1]. Ancak kardiyovasküler hastalıklar nedeniyle ölen kişilerden önemli sayıdaki<strong>bir</strong> grupta <strong>kolesterol</strong> düzeyleri normaldir. Akut kardiyovasküler olayların büyük <strong>bir</strong>kısmı çapı %50’den daha az daralmış damarlardan kaynaklanmaktadır [2]. Bilinenrisk faktörlerinin kontrolüne yönelik bütün çabalara rağmen kardiyovasküler hastalıklarhala en sık rastlanan ölüm nedenidir. Bu durum bilim insanlarını yeni riskfaktörleri arayışına sokmuştur. Kanın kendi iç özellikleri nedeniyle akıma karşıgösterdiği direncin <strong>ve</strong> kan ile damar arasındaki etkileşimin kardiyovasküler hastalıklardarol oynayan yeni <strong>bir</strong> risk faktörü olduğu düşünülmektedir.Dolaşım halindeki kan dokulara oksijen <strong>ve</strong> besin taşıma görevini yerine getirirkenetkili olan faktörler yalnızca kalbin pompalama <strong>ve</strong> damarların ileti işlevleri değildir.Bugüne <strong>kadar</strong> kalbin <strong>ve</strong> damarların işlevleri üzerinde çok durulmuş olmaklaberaber, son 30 yıl içindeki çalışmalar, kanın söz konusu işlevini yerine getirmesinde<strong>ve</strong> kan akımının uygun koşullarda sağlanabilmesinde kanın akışkanlık özelliklerininde son derece önemli olduğunu ortaya koymuştur. Örneğin; kanın şekillielemanlarının kapillerlerden geçişini sağlayan kuv<strong>ve</strong>t perfüzyon basıncı olmaklaberaber, hücrelerin şekil değiştirme yetenekleri de önemli <strong>bir</strong> kolaylaştırıcı etkendir.Perfüzyon basıncının düşmesi ya da hücrelerin sertleşip şekil değiştirmektezorluk çekmeleri kapillerlerin tıkanmasına yol açabilir. Bu nedenledir ki kanınakışkanlık özelliklerinin <strong>ve</strong> damar duvarı ile etkileşiminin incelenmesi dolaşımproblemlerinin altında yatan nedenlerin anlaşılmasında çok faydalı <strong>ve</strong> açıklayıcıolabilir.HEMOREOLOJ‹ NED‹R?Reoloji (akış bilimi) mekanik biliminin <strong>bir</strong> dalıdır. Maddelerin <strong>bir</strong> kuv<strong>ve</strong>tin etkisialtında iken nasıl şekil değiştirdiklerini (deformasyon) <strong>ve</strong> aktıklarını inceler.Bir maddenin şekil değiştirmesini <strong>ve</strong> akmasını sağlayan özelliklerine ise o maddeninreolojik özellikleri denir. Hemoreoloji, plazmanın <strong>ve</strong> kan hücrelerinin şekildeğiştirme <strong>ve</strong> akım özelliklerini (kan viskozitesi); kan ile temas eden damarlarınakımı etkileyen reolojik özelliklerini; kanın <strong>ve</strong> damarların yabancı maddeler ile(ilaçlar, plazma genişleticileri <strong>ve</strong> prostetik cihazlar gibi) etkileşimlerini inceler [3].Cilt 37 • Say› 2 • 200693


Dikmeno¤luV‹SKOZ‹TE NED‹R?Hemoreolojinin önemli <strong>bir</strong> ilgi alanı kan viskozitesidir.Viskozite, <strong>bir</strong> sıvının molekülleri arasındaki içsürtünme nedeniyle akıma karşı gösterdiği dirençtir.Kanın akıma karşı gösterdiği direnç ise kan viskozitesidir.Viskozite akışkanlığın tersidir (viskozite= 1/akışkanlık).Viskozite kavramının günlük hayatta sıkçakarşımıza çıkan <strong>bir</strong> örneği, tavada ısıtılan zeytinyağınındavranışıdır. Oda sıcaklığında tava yüzeyinde suyakıyasla daha zor yayılan (viskozitesi daha yüksek olan)zeytinyağının akışkanlığı tava ısıtıldıkça artar, diğer <strong>bir</strong>deyişle viskozitesi azalır.Isı artışı, tüm sıvıların viskozitesini azaltan <strong>bir</strong> etkendir.Karmaşık yapıda <strong>bir</strong> vücut sıvısı olan kanın viskozitesiniise ısının yanı sıra bu sıvıyı oluşturan elemanlarınbileşimi (hematokrit, plazmanın içeriği) <strong>ve</strong>reolojik özellikleri (eritrositlerin şekil değiştirme yeteneği)de etkiler. Dahası kanın iç yapısı (kanı oluşturanelemanların kan içindeki düzeni, örneğin; agregasyon)akım hızına göre değişir <strong>ve</strong> bu durum da viskoziteyi etkiler.Sıvılar viskozitelerini değiştiren etkenlere göre ikigrupta incelenir. Bunlar Newtonian sıvılar <strong>ve</strong> non-Newtonian sıvılardır. Newtonian sıvılar ideal sıvılardır<strong>ve</strong> viskoziteleri yalnızca ısı değişikliklerinden etkilenir.Non-Newtonian <strong>bir</strong> sıvının viskozitesi ise sıvının içeriğine<strong>ve</strong> akımın hızına göre değişir. Bu koşullar, non-Newtonian <strong>bir</strong> sıvı olan kanın viskozitesini 100 kat değiştirebilir.Örneğin; akım hızı arttıkça kanın viskozitesiazalır. Bu özelliğe “kayma incelmesi” adı <strong>ve</strong>rilir. Düşükakım hızlarında kanın viskozitesi yüksektir. Buyükseklik eritrosit agregatlarının oluşmasına bağlıdır(içerik değişimi). Akım hızı artırılırsa agregatlar parçalanmayabaşlar <strong>ve</strong> kanın viskozitesi düşer. Agregatlartamamen parçalandıktan sonra, akım hızını artırmayadevam edilirse, kan viskozitesi de azalmaya devameder. Bu azalma eritrositlerin şekil değiştirme yetenekleri(deformabilite) sayesinde olur. Şekil değiştiren eritrositlerinakımın yönüne uyum sağlamaları direnci düşürür,viskozite en düşük değerine ulaşır [3,4].KAN V‹SKOZ‹TES‹ NELERDEN ETK‹LEN‹R?Kan, plazma <strong>ve</strong> hücrelerden meydana gelen karmaşıkyapıda <strong>bir</strong> sıvıdır. Dolayısıyla da kan viskozitesihem plazmanın hem de hücrelerin özelliklerinden etkilenir.Günümüzde kan viskozitesini etkileyen dörtayrı parametre olduğu kabul edilmekte <strong>ve</strong> kan viskozitesibu parametreler aracılığı ile değerlendirilmektedir:Hematokrit, eritrosit deformabilitesi, eritrosit agregasyonu<strong>ve</strong> plazma viskozitesi.Kan viskozitesi diğer sıvılar gibi, viskometre adı <strong>ve</strong>rilenaletler aracılığıyla tek parametre halinde ölçülebileceğigibi, viskoziteyi belirleyen dört parametre ayrı94ayrı da incelenebilir. Viskometre ile tam kan viskozitesininölçülmesi kanın akıma karşı gösterdiği dirençhakkında sadece genel <strong>bir</strong> fikir <strong>ve</strong>rir. Herhangi <strong>bir</strong> viskoziteartışının nedeninin belirlenebilmesi için yukarıdabelirtilen dört parametrenin detaylı olarak incelenmesigerekir.HematokritHematokrit, kırmızı kürelerin kanın toplam hacmininyüzde kaçını oluşturduğunun ifadesidir. Hematokritdüzeyinin artması kan viskozitesinin artmasına, yaniakışkanlığının azalmasına neden olur. Çünkü hücrelerinvarlığı kanın iç sürtünmesini artırır. Yine de%95’in üzerindeki hematokrit değerlerinde bile kanakışkanlığının sıfırlanmadığı belirlenmiştir. Bu durumeritrositlerin şekil değiştirme özellikleri sayesinde <strong>bir</strong>sıvı damlacığı gibi hareket edebilmelerine bağlıdır.Eritrositlerin bu özelliği sert parçacıklara kıyasla kanviskozitesini daha az artırmalarını sağlar.Hematokrit artışına bağlı viskozite artışları, yüksekhematokrit değerlerinde çok daha belirgindir. Öyle ki,%35-55 arasındaki hematokrit değişiklikleri ile kan viskozitesiarasındaki ilişki doğrusala yakınken, %60 <strong>ve</strong>üzerindeki hematokrit düzeyleri, kan viskozitesinde logaritmikartışlara yol açar. Örneğin; %40 hematokritile tam kan viskozitesi suyun viskozitesinin üç mislidir.Hematokrit %60 ya da %70’e yükseltildiğinde kanınviskozitesi suyunkinin 10 misline <strong>kadar</strong> yükselebilir.Anemi ise kan viskozitesini azaltır.Hematokrit düzeyinin artması kanın oksijen taşımakapasitesini <strong>ve</strong> dokulara oksijen taşınmasını artırır. Diğeryandan hematokritin kan viskozitesini artırması iseakıma karşı direnci artırarak doku perfüzyonunu bozabilir.Bu ikili etki dokulara oksijen taşınmasını en üstdüzeye çıkaracak optimum hematokrit değerinin belirlenmesigereksinimini doğurmuştur. Bu nedenle hematokritdüzeyinin normalin üzerine çıktığı durumlardaflebotomi ile uygun hematokrit düzeyi sağlanmayaçalışılır [3,5].Eritrositlerin deformabilitesi (şekil değiştirme özelliği)Olgun eritrositler bi-konkav disk şeklindedir, çapları 8mikron, kalınlıkları ise kenar kısımlarında 2 mikrondur.Yaklaşık 8 mikron çapında olan eritrositler, şekildeğiştirme özellikleri sayesinde kendilerinden küçükçaplardaki kapillerlerden (3 mikron) rahatlıkla geçebilir.Eritrositler yalnızca kapiller akım sırasında şekil değiştirmez.Akım kuv<strong>ve</strong>tinin yüksek olduğu büyük damarlardada elips, mermi <strong>ve</strong> terliğe benzetilen çeşitliözel şekiller alırlar. Dolayısıyla eritrosit deformabilitesihem makro hem de mikrodolaşımın sürekliliği açısın-H ACETTEPE T IP D ERG‹S‹


Kardiyovasküler hastal›klarda <strong>sigara</strong> <strong>ve</strong> <strong>kolesterol</strong> <strong>kadar</strong> önemli <strong>bir</strong> risk faktörü: kan ak›flkanl›¤›dan önemlidir. Eritrositlerin deformabilitesini etkileyenüç parametre vardır: Zar iskeletinin esnekliği, hücreiçi viskozite <strong>ve</strong> yüzey/hacim oranı.Eritrosit zar iskeletinin esnekliği: Eritrositlere disk şeklini<strong>ve</strong>ren, kapillerlerden geçerken şekil değiştirmelerini<strong>ve</strong> geçtikten sonra da eski şekillerine dönebilmelerinisağlayan yapı, “zar iskeleti”dir. Hücre zarının hemenaltında yer alan zar iskeleti çeşitli proteinlerdenmeydana gelir: Band 3, spektrin, ankirin, F-aktin, protein4.1 gibi. Bu proteinler hem <strong>bir</strong><strong>bir</strong>leriyle hem de lipidtabakası ile çeşitli bağlar yapar <strong>ve</strong> <strong>bir</strong> ağ oluştururlar.Diğer hücrelerde hücreyi boydan boya kat edenproteinlerden <strong>ve</strong> tübüllerden meydana gelen hücre iskeleti,eritrositlerde yerini hücre içine uzanmayan, lipidzara paralel düzenlenmiş <strong>ve</strong> zara protein-protein,protein-lipid bağları ile tutunan <strong>bir</strong> zar iskeletine bırakmıştır.Zar iskeletinin özel ağ yapısı eritrositin herhangi<strong>bir</strong> boyutunu yüzey alanını değiştirmeksizin değiştirebilmesinisağlar. Bu sayede şekil değiştiren eritrositinkapillerlerden geçmesi mümkün olur. Daha kolayşekil değiştiren <strong>bir</strong> eritrositin kapillerlerden geçmesiiçin daha az, deformabilitesi azalmış <strong>bir</strong> eritrositin geçmesiiçin ise daha çok kuv<strong>ve</strong>t gerekir. Deformabilitesiazalmış eritrositlerden meydana gelen kanın viskozitesi,yani akıma direnci daha yüksek olacaktır. Eritrositlerinzar iskeletinde meydana gelebilecek hasarlar<strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya zar iskeletindeki proteinlerin <strong>bir</strong><strong>bir</strong>leri ile yaptıklarıbağlantıların artması özel ağ yapısını değiştireceğiiçin hücrelerin şekil değiştirme özelliklerini bozacaktır.Şekil değiştirme yeteneği azalan eritrositler isedolaşım bozukluklarına yol açabilecektir.Hücre içi viskozite: Ortalama eritrosit hemoglobinyoğunluğu hücre içi viskoziteyi belirler.Hücre şekli ya da yüzey/hacim oranı: Geometrik yapılarısayesinde, eritrositlerin yüzey alanları hacimlerinekıyasla fazladır. Aynı hacmi içinde barındırabilecek minimumyüzey alanlı geometrik yapı olan küreye kıyaslayüzey alanları %30-40 oranında daha fazladır. Diğer<strong>bir</strong> deyişle, sahip oldukları yüzey alanı içinde çok dahabüyük <strong>bir</strong> hacmi barındırma kapasiteleri vardır, şişerektam <strong>bir</strong> küre haline gelirlerse bu kapasitelerinin sınırınagelirler. Bu özellik yüzey alanlarını genişletmeksizinşekil değiştirebilmelerine olanak sağlar. Nitekim eritrositzarı yüzey alanı genişlemelerine dirençlidir. Zar iskeletindeki<strong>bir</strong> anomaliye bağlı olarak, eritrositlerinnormal bi-konkav disk şeklinin bozulmasına yol açaneliptositoz, sferositoz gibi konjenital anomaliler eritrositdeformabilitesini azaltır.Yüzey alanı/hacim oranı hipotonik ortamda eritrositesu girişi ile değiştirilirse eritrositlerin hacmi artar<strong>ve</strong> yüzey alanı sabit kalacağından yüzey/hacim oranıazalır. Bu durumun eritrosit deformabilitesini azaltmasıbeklenir. Ancak su girişi aynı zamanda hücre içi viskoziteyide azaltacağı için bu ikinci etkisi ile deformabiliteyiiyileştirmesi beklenir. Bu nedenle bu tür çalışmalarınyüzey alanı/hacim etkisini saf olarak göstermelerimümkün değildir. Yüzey alanı/hacim oranınıhücre zarının net alanını azaltarak inceleyen çalışmalarise deformabilitenin azaldığını ortaya koymuştur.Eritrosit zarındaki aktif katyon pompaları hücre içiiyon yoğunluklarını <strong>ve</strong> buna bağlı olarak da hücre hacminidüzenler. Bu sayede hem hücre geometrisini hemde normal hücre içi viskoziteyi korur.Eritrosit deformabilitesi nasıl ölçülür:1. Mikroskop altında direkt olarak eritrositlerin nasılşekil değiştirdikleri incelenebilir.2. Lazer ışınlarının deforme hücrelerden yansımabiçimleri incelenerek eritrositlerin şekil değişimi değerlendirilebilir.3. Bir tek eritrositi belli çapta <strong>bir</strong> mikropipete çekmekiçin gerekli olan basınç ölçülebilir.4. Ozmotik hemoliz yöntemi kullanılabilir.5. Filtrasyon yöntemi kullanılabilir: Bu yöntemdeeritrositlerin belli çapta porlara sahip filtrelerden sabitbasınç altında geçiş süresi <strong>ve</strong>ya sabit sürede geçişleri sırasındameydana gelen basınç değişimleri ölçülür. Dahauzun geçiş süresi deformabilitenin bozulduğunaişaret eder.Coulter tipi kan sayım cihazlarının ortalama eritrosithacmini belirlemek amacıyla eritrositleri belli çaptakiporlardan geçirdikleri, dolayısıyla da deformabilitesibozuk eritrositlerin ortalama eritrosit hacmini olduğundandaha yüksek gösterebileceği akılda bulundurulmalıdır[3,4,6].Eritrosit agregasyonuEritrositlerin, yüksek molekül ağırlıklı makromoleküllerinaracılığı ile geniş yüzeylerinden <strong>bir</strong><strong>bir</strong>lerinebağlanmaları <strong>ve</strong> bozuk para desteleri gibi üst üste dizilmelerine“agregasyon” ya da “rulo oluşumu” denir.Tamamen fizyolojik <strong>bir</strong> durum olan agregasyon oldukçazayıf kuv<strong>ve</strong>tlerle sağlanır, dolayısıyla da geri dönüşümümümkündür. Kuv<strong>ve</strong>tli bağlarla meydana gelen<strong>ve</strong> geri dönüşümü mümkün olmayan aglutinasyonile karıştırılmamalıdır. Agregatlar akım hızlanınca oluşanmekanik kuv<strong>ve</strong>tlerin etkisi altında kolaylıkla parçalanabilir.Akım yavaşlayıp, söz konusu mekanikkuv<strong>ve</strong>tler belli <strong>bir</strong> değerin altına düştüğünde tekraroluşurlar.Cilt 37 • Say› 2 • 2006 95


Dikmeno¤luArteriyol <strong>ve</strong> kapillerlerdeki akım kuv<strong>ve</strong>tleri agregatoluşumuna izin <strong>ve</strong>rmez. Ancak akım hızının nispetendüşük olduğu <strong>ve</strong>nüllerde agregatlar oluşabilir. Venüllerdekihematokrit düşük ise, kan akımını etkileyecek <strong>kadar</strong>çok sayıda agregat oluşmayabilir, kan viskozitesindeönemli <strong>bir</strong> artış meydana gelmez. Ancak düşük akımhızına yüksek hematokrit de eşlik ediyorsa çok sayıdaagregat meydana gelir, <strong>ve</strong>nöz kan akımı giderek yavaşlar,<strong>ve</strong>nöz staz oluşur.Eritrosit agregasyonunun mekanizması tam olarakbilinmemektedir. Ancak, rulo oluşumu için bazı makromolekülleringerektiği ortaya konmuştur. Bunların enönemlisi fibrinojendir. Alfa-2 makroglobulin <strong>ve</strong> IgM gibiyüksek molekül ağırlıklı plazma proteinlerinin de agregatoluşumuna katkısı vardır.Agregat oluşumunu etkileyen <strong>bir</strong> diğer faktör deeritrositlerin dış yüzeyindeki glikokaliks adlı yapıdır.Hücre zarındaki glikolipidlere <strong>ve</strong> glikoproteinlere aitkarbonhidrat uzantılarının oluşturduğu bu yapı çokmiktarda, N-asetilnöraminik asit (sialik asit) içerir. FizyolojikpH’da çözünen sialik asitler eritrositlerin dış yüzeyininegatif yükle kaplar. Bu negatif yükün oluşturduğuelektrostatik kuv<strong>ve</strong>t eritrositlerin <strong>bir</strong><strong>bir</strong>lerini itmelerineneden olur. Eritrositler arasında var olan ikinci <strong>bir</strong>kuv<strong>ve</strong>t ise, kısa mesafelerde etkili olan <strong>ve</strong> eritrositleri<strong>bir</strong><strong>bir</strong>ine çeken Van der Waals kuv<strong>ve</strong>ti (elektrodinamikkuv<strong>ve</strong>t)’dir. Bu iki kuv<strong>ve</strong>t arasındaki denge <strong>ve</strong> hücrelerarası mesafe, eritrositlerin <strong>bir</strong><strong>bir</strong>lerine bağlanıp bağlanmayacaklarınıbelirler. Normal fizyolojik koşullar altında,normal pH <strong>ve</strong> iyonik kuv<strong>ve</strong>tte, çekim kuv<strong>ve</strong>tlerininetkisi öylesine küçüktür ki, komşu hücrelerin glikokalikslerihücrelerin <strong>bir</strong><strong>bir</strong>ini itmesini sağlar. Serum fizyolojikiçinde süspanse edilen eritrositlerin agrege olmamalarınınnedeni budur. Akımın yavaşlaması halindeçekim kuv<strong>ve</strong>tleri önem kazanır <strong>ve</strong> agregasyon başlar.Eritrosit agregasyonu nasıl ölçülür: Durağan haldekikana belli <strong>bir</strong> akım kuv<strong>ve</strong>ti uygulanır. Bu akım kuv<strong>ve</strong>ti,eritrositler arasındaki çekim kuv<strong>ve</strong>tini aştığı zaman agregatlarparçalanmaya başlar. Agregatların belli <strong>bir</strong>akım hızındaki parçalanma derecesi, söz konusu kandangeçebilen ya da yansıyan ışığın miktarı ölçülerekdeğerlendirilir. Tüm agregatları parçalamak için gerekenakım kuv<strong>ve</strong>ti saptanırsa, hücreler arasındaki çekiminkuv<strong>ve</strong>ti hakkında bilgi edinilebilir [3,4,6].Plazma viskozitesiPlazmanın viskozitesi, plazmanın ana maddesi olansuyun <strong>ve</strong> onun içinde erimiş olan makromoleküllerinözelliklerine bağlıdır. Makromoleküllerin varlığı suyunakıma direncini, yani viskozitesini artırır. Bu nedenleplazmanın viskozitesi suya göreceli olarak da ifade edilir.Plazma viskozitesinin 37°C’deki normal değeri, aynıısıdaki suyun viskozitesinin 1.4-1.8 katıdır. Bu farkın%98’inden plazma proteinleri (albumin, globulinler,fibrinojen), %2’sinden ise tuzlar <strong>ve</strong> glikoz sorumludur.Öyle ki aşırı üremi <strong>ve</strong> hiperglisemi bile plazma viskozitesindeönemli <strong>bir</strong> artışa yol açmaz.Proteinlerin katkıları yoğunluklarına, kütlelerine <strong>ve</strong>şekillerine göre değişir. Çeşitli proteinlerin eşit yoğunluklarınınplazma viskozitesine etkileri farklıdır: Fibrinojengibi büyük proteinler (boy/en oranı 18/1’in üzerindeolanlar) viskoziteyi en çok etkileyenlerdir; albumingibi küçük proteinlerin viskozite üzerindeki etkileriçok küçüktür. Plazmadaki protein yoğunluklarınınoranı: Albumin/globulin/fibrinojen 4/2.5/0.3’tür. Fibrinojenplazma proteinlerinin küçük <strong>bir</strong> bölümünü oluşturmaktadır,ancak plazma viskozitesini tüm diğer proteinlerdendaha fazla etkilemektedir. Plazma proteinlerininağırlık olarak %60’ını oluşturan albumin, plazmaviskozitesinin %36’sından sorumludur. Etkisinin miktarınakıyasla düşük kalmasının nedeni molekül ağırlığınındüşük, şeklinin ise daha simetrik olmasıdır. Albuminekıyasla globulinlerin etkisi daha büyüktür: Özelliklealfa2-makroglobulin, LDL, VLDL <strong>ve</strong> immünglobulinlerplazma viskozitesini artırır. Plazma proteinlerininağırlık olarak yaklaşık %4’ünü oluşturan fibrinojen iseviskozitenin %22’sinden sorumludur. Etkisinin miktarınakıyasla büyük kalmasının nedeni molekül ağırlığınınbüyük, şeklinin ise asimetrik olmasıdır.Fibrinojenin <strong>ve</strong> immünglobulinlerin (özellikle IgMtürü makroglobulinlerin) plazma yoğunluklarının arttığıhastalıklarda, plazma viskozitesi suyun viskozitesinin5-10 hatta 30 katına <strong>kadar</strong> çıkabilir. Albumin yoğunluğundakiartışlar, fibrinojen artışlarına kıyasla,plazma viskozitesinde çok daha küçük değişiklikler yapar.Proteinler yalnızca plazma viskozitesini artırarakdeğil, eritrosit agregasyonunu da hızlandırarak kan viskozitesiniartırır.Plazma viskozitesi nasıl ölçülür:1. Plazma proteinlerinin, özellikle de fibrinojen düzeyininbelirlenmesi plazma viskozitesi hakkında fikir<strong>ve</strong>rebilir. Araştırmalar yüksek molekül ağırlıklı proteinlerinyoğunlukları ile plazma viskozitesi arasında iyi <strong>bir</strong>korelasyon olduğunu ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla daproteinlerin yoğunlukları saptandığı takdirde plazmaviskozitesi hakkında yeterli bilgi edinileceği düşünülebilir.Ancak, insan plazması oldukça yoğun <strong>bir</strong> proteinsolüsyonudur. Sadece proteinlerin miktarlarının ölçül-96H ACETTEPE T IP D ERG‹S‹


Kardiyovasküler hastal›klarda <strong>sigara</strong> <strong>ve</strong> <strong>kolesterol</strong> <strong>kadar</strong> önemli <strong>bir</strong> risk faktörü: kan ak›flkanl›¤›mesi, bu yoğunluk nedeniyle meydana gelen zayıf protein-proteinbağlarının etkisini yansıtmayacağı için,plazma viskozitesi hakkında yeterli derecede fikir <strong>ve</strong>rmeyebilir.Söz konusu zayıf bağlar özellikle de patolojikdurumlarda önemli etkilere sahip olabilir.2. Plazma viskozitesini belirlemek için viskometrekullanılırsa, yukarıda belirtilen zayıf protein-proteinbağlarının etkisi de ölçülebilir. Viskometre <strong>bir</strong> sıvıyabelli <strong>bir</strong> akım hızı uygulayarak sıvının hareket etmeyedirencini direkt yolla ölçen <strong>bir</strong> cihazdır [3,4].KAN V‹SKOZ‹TES‹ <strong>ve</strong> KARD‹YOVASKÜLERHASTALIK ‹L‹fiK‹S‹Yüksek kan viskozitesinin ateroskleroz oluşumuylasonuçlanan etkileri olduğu; hatta genel kabul görmüşrisk faktörlerine kıyasla ateroskleroz ile daha kuv<strong>ve</strong>tli<strong>bir</strong> ilişkisi olduğu ileri sürülmüştür [7,8]. Ayrıca, akımadirenci fazla olan yüksek viskoziteli kanın pompalanabilmesiiçin kalbin daha büyük basınç oluşturması gerekir.Özetle viskozite artışının hem kalp hem de damarlarüzerinde olumsuz etkileri vardır.Epidemiyolojik çalışmalar yüksek kan viskozitesininkardiyovasküler hastalık riskini artırdığını ortaya koymuştur.Örneğin; Edinburgh Arter Çalışması’nda, 45-59yaş arasındaki 4860 sağlıklı erkek beş yıl süreyle izlenmiş,kan viskozitesi en yüksek olan %20’lik kesim ile endüşük olan %20’lik kesim karşılaştırılmıştır. Ölüm, akutmiyokard infarktüsü, acil kardiyovasküler ameliyat gereğigibi majör kardiyovasküler olayların %55’inin yüksekviskozite grubunda gözlendiği, bu oranın düşük viskozitegrubunda ise yalnızca %4 olduğu saptanmıştır [9].Diğer yandan hipertansiyon, obezite, <strong>sigara</strong> alışkanlığı,yüksek LDL <strong>kolesterol</strong> düzeyi, düşük HDL <strong>kolesterol</strong>düzeyi <strong>ve</strong> diyabet gibi kardiyovasküler hastalık riskiniartıran etkenlerin aynı zamanda kan viskozitesini deartırdığı saptanmıştır [10-12]. Kan viskozitesi ile kardiyovaskülerrisk faktörleri arasındaki ilişki karmaşık, ancakviskozitenin kardiyovasküler hastalıklar için önemli<strong>bir</strong> risk faktörü olduğu açıktır. Yüksek kan viskozitesiolan kişilerin belirlenmesi hastalıkların önlenmesindefaydalı olacaktır. Söz konusu hastalıkların gelişmiş olduğukişilerde ise kan viskozitesini düşüren tedavi yaklaşımlarınagereksinim vardır. Bu yaklaşımlar son derecebasit de olabilir. Örneğin; kardiyovasküler hastalıklarınçoğunlukla sabah saatlerinde gerçekleştiği, bu durumunsabah saatlerinde kan viskozitesinin artışına bağlıolabileceği <strong>ve</strong> dolayısıyla gece yarısı içilen <strong>bir</strong> bardaksuyun kan viskozitesini azaltarak kişileri kardiyovaskülerhastalıklardan koruyabileceği düşünülmüştür [13].Kaynaklar1. Sytkowski PA, Kannel WB, D’Agostino RB. Changes in riskfactors and the decline in mortality from cardiovascular disease.The Framingham Heart Study. N Engl J Med 1990;322:1635-41.2. Smith SC Jr. The challenge of risk reduction therapy for cardiovasculardisease. Am Fam Physician 1997; 55:491-500.3. Lowe GDO. Clinical Blood Rheology Volume I. Florida:CRC Press, 1988.4. Stoltz JF, Singh M, Riha P. Hemorheology in Practice (Biomedicaland Health Research, 30). Amstersdam: IOS Press,1999.5. Pearson TC, Path FRC. Hemorheology in the erythrocytoses.Mount Sinai Journal of Medicine 2001; 68:182-91.6. Shiga T, Maeda N, Kon K. Erythrocyte rheology. Crit RevOncol Hematol 1990; 10:9-48.7. Kensey KR. The mechanistic relationships between hemorheologicalcharacteristics and cardiovascular disease. CurrMed Res Opin 2003; 19:587-96.8. Lee AJ, Mowbray PI, Lowe GD, et al. Blood viscosity andelevated carotid intima-media thickness in men and women:the Edinburgh Artery Study. Circulation 1998;97:1467-73.9. Yarnell JW, Baker IA, Sweetnam PM, et al. Fibrinogen, viscosity,and white blood cell count are major risk factors forischemic heart disease. The Caerphilly and Speedwell collaborati<strong>ve</strong>heart disease studies. Circulation 1991; 83:836-44.10. Bogar L. Hemorheology and hypertension: not “chicken oregg” but two chickens from similar eggs. Clin HemorheolMicrocirc 2002; 26:81-3.11. Rampling MW. Haemorheological disturbances in hypertension:the influence of diabetes and smoking. Clin HemorheolMicrocirc 1999; 21:183-7.12. de Simone G, De<strong>ve</strong>reux RB, Chien S, et al. Relation of bloodviscosity to demographic and physiologic variables andto cardiovascular risk factors in apparently normal adults.Circulation 1990; 81:107-17.13. Kurabayashi H, Kubota K, Tamura, et al. A glass of water atmidnight for possible pre<strong>ve</strong>ntion of cerebral infarction.Stroke 1991; 22:1326-7.Cilt 37 • Say› 2 • 200697

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!