12.07.2015 Views

İslam Ahlakı - Mehmet Oruç

İslam Ahlakı - Mehmet Oruç

İslam Ahlakı - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Cenâb-ı Hak akıldan sonra, nefsi yaratmıştır. Buna, cehalet, şehvet, tamahkârlık, yalan,cimrilik, gadab, zulüm, murdarlık, fesâdlık ve şirk gibi aşağı duygular vermiştir.Ayet-i kerîmede meâlen, “Her kim benim emrimi tutmayıp nefsine uyarsa, varacağı mahalCehennemdir” ve “Zulüm edip, yalnız dünya hayatını seçen kimsenin varacağı yer,Cehennemdir” buyurulmuştur.Şu hâle göre herkesin, aklına danışıp iş yapması îcâb eder. Şâyed aklına danışmadan işyaparsa, nefsine uymuş olur ve nihâyet varacağı ebedî mevki’, Cehennem olmuş olur. Aklıelden bırakmayıp, nefs ve şehveti terk etmek îcâb eder. Çünkü, nefs ve şehvet, insanlar için enbüyük düşmandır. Aklları erip tam olarak düşünenler, Allahü teâlâya iman eder. Akıl ile hareketetmeyip, nefsine uyanlar, her zaman dalâlettedirler ve cenâb-ı Hakka varan yolu hiçbir zamanbulamazlar.Aklı olup düşünmeyen ve gözü olup Hakkı görmiyenler ve kulağı olup hakîkati işitmiyenleriçin cenâb-ı Hak Kur’ân-ı kerîmin A’râf sûresi, yüzyetmişdokuzuncu âyetinde meâlen, “Onlarancak dört ayaklı hayvanlar gibidir, belki de hayvanlardan daha fenâdır” buyurmaktadır.Müslüman evlâdı olup da, dâimâ nefsinin arzûsuna koşanlar da böyledir. Bunların yalnız ismimüslümandır.Aklın da anlayamayacağı hususlar vardır. Meselâ, Allahü teâlânın sıfatları, Cennette veCehennemde olan şeyler, ibâdetlerin nasıl yapılacağı ve din bilgilerinin çoğu böyledir. Akılbunlara eremez. Bu bilgilerde akıl ile nakil çatışırsa, nakle yani dine uyulur, aklın yanıldığıanlaşılır.Nakil yolu ile anlaşılan, yâni Peygamberlerin söyledikleri şeyleri, akıl ile araştırmayauğraşmak, düz yolda güç giden yüklü bir arabayı, yokuşa çıkarmak için zorlamağa benzer.Yokuşa doğru at kamçılanırsa, çabalaya çabalaya, ya yıkılıp canı çıkar. Yahut, alışmış olduğudüz yola kavuşmak için sağa, sola ve geriye kıvrılarak arabayı yıkar ve eşyalar harap olur.Akıl, haya ve iman 9.12.2002İman, kalb ile inanmak demektir. Cebrâîl aleyhisselâm, aklı, hayayı ve imanı Âdemaleyhisselâma getirdi. Ve dedi ki, “Yâ Âdem! Allahü teâlâ hazretleri selâm eder, sana getirdiğimşu üç hediyyenin birini kabûl etsin dedi.” Âdem aleyhisselâm aklı kabûl eyledi ve Cebrâîlaleyhisselâm, iman ile hayaya, (siz gidin) deyince, iman dedi ki, (Allahü teâlâ hazretleri banaemir eyledi ki, akıl nerede ise, sen de orada ol!) Ondan sonra haya da aynı şekilde, Allahü teâlâtarafından emir olunduğunu beyân ederek, her ikisi, akıl ile berâber Âdem aleyhisselâmdakaldılar. Allahü teâlâ kime akıl verirse, haya ile iman da onunla berâberdir. Aklı olmıyanın nehayası ve ne de imanı bulunmaz.Birgün Hasen-i Basrî hazretlerine yaşlı bir kadın gelerek,“Yâ imâm! Din temizliği nedir?Din cevheri nedir. Din hazînesi nedir?” diye sordu.Hasen-i Basrî cevâben, “Siz söyleyin biz dinleyelim” dedi. Kadın, “Din temizliği abdestalmaktır. Din cevheri, Allahü teâlâdan korkmak ve haya etmektir. Din kuvveti ise, namazdır.Çünkü, Hak teâlâ hazretleri, haya eden kulunu medh eylemişdir. Din hazînesi ilmdir. Çünkü, herkimin abdesti olmazsa, dîni temiz olmaz. Her kimin hayası olmazsa ve Allahü teâlânın korkusuolmazsa, onda dînin cevheri olmaz. Her kimin ilmi olmazsa, dînin hazînesi olmaz) dedi.Hasen-i Basrî “rahime-hullahü teâlâ” bu kadının sözüne hayrân olarak, hak söylediğinitasdîk etti.İmanı beş türlü temsîl ederler: İman beş katlı bir kaleye benzer. Birinci katı altından, ikincikatı gümüşten, üçüncü katı demirden, dördüncü katı tunçtan ve beşinci katı ise bakırdandır.Bakır dediğimiz kat, edebdir. Bir kimsenin edebi olmazsa, herhalde o kattan şeytân geçer.Şâyet edebi olup, şeytânı o kattan geçirmezse, o kimsenin imanı kurtulur.Demir dediğimiz sünnetdir. Tunç tabakası dediğimiz, farzdır. Gümüş tabakası dediğimiz,ihlâsdır. Altın tabakası dediğimiz Allahü teâlâ hazretlerine yakınlıkdır. Her kimin edebi varsa,sünnete yol bulur, ihlâsı varsa Allahü teâlânın sevgisine kavuşmağa yol bulmuş olur.Bir kimse âdâbı gözetmezse, yanî edebi olmazsa, sünnete yol bulamaz. Sünnetitutmayan kimse, farza yol bulamaz. Farzı tutmayan da, ihlâsa yol bulamaz.Her kim verdiğini Allahü teâlâ hazretlerinin rızâsı için verirse ve sevdiğini de, Allah içinseverse ve düşmanlığını da, Allah için yaparsa, o kimsenin imanı temâm olur. Ahlâkı güzelolanın da, imanı kâmil olur. İmanın alâmeti, kâfirleri kâfir oldukları için sevmemektir.İmanın mükemmel olması için 10.12.2002Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz, “Sizin imanen mükemmel olanınız,ahlâken güzel olup, insanlara iyilik yapanlardır.” buyururlar. Zîrâ, Hak teâlâ hazretleri Kur’ân-ıkerîmde buyurur ki: “Muhakkak sen yüksek bir ahlâk üzerindesin.” Yanî, Allahü teâlâ hazretleriHabîbinin ahlâkını medh eylemiştir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!