Özürü kabûl etmek ve kusurları af etmek, Allahü teâlânın sıfatlarındandır. Böyle olmıyankimseye, Allahü teâlâ gadab ve azâb eder.Özürde bulunmak üç türlü olur: Niçin yaptım? Veya şunun için yaptım. Keşkiyapmasaydım demek veya yaptım, bir daha yapmam demek. Yahut yapmadım diyerek inkâretmektir. Yaptım, bir daha yapmam demek, tevbe olur.Mümin, af etmesi için özür dilemesini bekler. Münâfık, ayıpların ortaya çıkmasını ister.Hadîs-i şerifte, “İffet sâhibi olunuz. Çirkin şeyler yapmayınız. Kadınlarınızı da, afîf yapınız” ve“İffet sâhibi olursanız, kadınlarınız da afîf olur. Ananıza babanıza ihsân ederseniz, çocuklarınızda size ihsân eder. Din kardeşinin özürünü kabûl etmiyen, kevser havzından içmiyecektir”buyuruldu.Bu hadis-i şerif, din kardeşinin kötülük yaptığını ve özürünün yalan olduğunu bilmiyenkimse içindir. Çünkü, bunun özürünü red etmek Müslümana sû-i zan etmek olur. Yalansöylediğini bilerek özürünü kabûl etmek, af olur. Af etmek, vâcib değil, müstehabdır.Müslüman yanlış bir iş yapınca ona beddua etmek de uygun değildir. Hadîs-i şerifte,“Kendinize, evlâdınıza, kötü duâ etmeyiniz. Allahın kaderine râzı olunuz. Nimetlerini arttırmasıiçin duâ ediniz” ve “Ananın, babanın çocuğuna olan ve mazlûmun, zâlime olan bedduâları, redolunmaz” buyuruldu.Bir Müslümanın kâfir olması için duâ edenin kendisi kâfir olur. Bir zâlimin, kâfir olarakölerek, sonsuz azâb çekmesini istemek, küfür olmaz. Mûsâ aleyhisselâmın böyle duâ ettiği,Kur’ân-ı kerîmde bildirilmişdir. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe başkasının kâfir olmasını istemek,küfür olur buyurdu. Zâlimden başkasına bedduâ etmek haramdır. Zâlime, zulmü kadar bedduâetmek câiz olur. Câiz olan birşeyin miktarı, özürün miktarı kadar olur.Zâlime de bedduâ etmemek, sabır etmek ve hatta, af etmek daha iyidir. Zimmîye veherhangi bir kâfire, Allah ömür versin demek, câiz değildir. Müslüman olması için, böyle duâetmek, câiz olur. Kâfire saygı ile selâm veren, kâfir olur. Kâfire saygı bildiren bir söz söylemek,meselâ üstâdım demek, küfür olur.Müslümana kötü isim takmak 19.10.2002Müslümana kötü isim takmak veya başkasının taktığı kötü ismi söylemek câiz değildir.Soy adı ve müsteâr isim koymak câizdir. Hadîs-i şerifte, “Kötü ismi olan, bunu güzel ismeçevirsin!” buyuruldu. Müslümana güzel isim takmak câizdir. Çocuğuna, övücü isimkoymamalıdır. Meselâ Reşîd, Emîn ismini vermemelidir. Muhyiddîn, Nûrüddîn gibi ismler de,yalan ve bid’at olur. Fâsıkları, câhilleri, mürtedleri böyle ismlerle çağırmak mekrûhdur. Çünkü,bunlar, medh edici, övücü isimlerdir. Mecâz olarak da, söylenemezler. Kendi çocuklarına, buisimleri tefe’ül ederek, uğurlu olmak için koymak, câiz olur denilmiştir. Sâlih oldukları meşhûrolan âlimleri bu isimler ile zikretmek câiz ve faydalıdir.Çocuğa konulacak isimler arasında en efdal olanı, Abdüllah, sonra Abdürrahmân, sonraMuhammed (Mehmed, şeklinde konulmalıdır), sonra Ahmed, daha sonra İbrâhîmdir. Allahüteâlânın ismlerinden olan Alî, Reşîd, Azîz gibi ismleri de koymak câizdir. Fakat, bu isimlerisöylerken hurmet etmek lâzımdır. Bilerek hurmetsizlik eden kâfir olur.Meselâ, ismi Abdülkâdir olana, Abdülkoydur demek, Hasen yerine Hasso, İbrâhîm yerineİbo demek, bu ismlerle alay etmek olur. Bu ismlerle alay etmek niyet edilmezse, küfür olmaz isede, küfüre benziyen şeyi söylemekden sakınmak lâzımdır.Çocuk, dünyaya gelip, hemen ölse, ism koymadan defin edilmez. Abdünnebî ismi câiz isede, koymamak iyi olur. Evliyanın büyüklerinden Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri 1943senesinde vefât edinciye kadar, İstanbulda, Bâyezid câmi’inde, Salı, Perşembe ve Cumartesigünleri, ikindi namazından sonra, yirmibeş sene va’z ve irşâd etti.Va’zlarında, “Çocuğun, ana-babası üzerinde üç hakkı vardır: Doğduğunda Müslümanismi koymak. Daha sonra, kitapet, ilim ve san’at öğretmek. Bâlig oldukta, dîni ve ahlâkı güzel birMüslüman bulup, bununla hemen evlendirmelidir” buyurdu. Çocuklarını böyle evlendiren anababa,hatta yardımcı olan her akrabâ ve ahbâblar, aracılar ve hatta komşular çok sevapkazanırlar.Avrupa’da, Amerika’da, din, edeb düşmanı olarak yetişdirilen soysuzlara, uydurmadiploma vererek islâm memleketlerine gönderiyorlar. Bunlar, tuzaklarına düşen Müslümanevlâdlarını dinsiz, mezhebsiz yapıyorlar. Çocuklar sinsi yönlendermeler ile kolayca, hâin, kâtil,satanist,terörist oluyorlar. Kızlarını, oğullarını bunların şerrinden korumayan ana babalar,evlâdlarını kendi elleri ile Cehenneme atmaktadırlar.
Günahta ısrar etmek 20.10.2002Günah işlemekte ısrar çok tehlikelidir. Günah işlemeği kasd etmek, az işlese dahî, ısrâretmek olur. Kasd etmek, niyet etmekle, irâde etmekle ve karar vermekle olur. Karar verip birkerre yaparsa, ısrâr olur. Hiç yapmazsa, devamlı yapmağa kasd etmesi, karar vermesi ısrârolmaz.Devamlı yapmağa karar verip ve işleyip de pişman olur, terk ederse ısrâr olmaz. Tekrâryapıp yine tevbe ederse, ısrâr olmaz. Günde çok kerre yapıp, her birinden sonra tevbe etmek,ısrâr olmaz. Tevbe ederken, günah işlediğine pişman olup üzülmek ve günahdan hemen vazgeçmek ve bir daha yapmamağa karar vermek şartdır. Bu üç şartı yapmadan, yalnız dil ile tevbeetmek, yalancılık olur.Küçük günahlara ısrâr etmek, büyük günah olur. Bir büyük günahı bir kerre yapmaktandaha büyük olur. Tevbe edince, büyük günah da af olur. Küçük günahı küçük görmek, büyükgünahtır.Küçük günah işlediğini söyliyerek övünmek, büyük günah olur. Küçük günah işliyeni, âlimve sâlih sanmak da, büyük günah olur. Küçük günah işleyince de, Allahü teâlâdan ve azâbındankorkmak lâzımdır. Allahü teâlâdan utanmazsa ve azâb yapılacağını düşünmezse büyük günaholur.Bunun için bir günah işlenince hemen tevbe, istigfar etmelidir. Tevbeyi geciktirmemelidir.İstigfar etmek, (estagfirullah) demektir. Tevbe, haram işledikten sonra, pişman olup, Allahüteâlâdan korkmak, bir daha yapmamaya azmetmek, karar vermektir. Hadis-i şerifte “Tevbe,günahtan sonra o günahı bir daha yapmamaktır.” Buyuruldu.Günahtan hemen sonra tevbe etmek farzdır. Tevbeyi geciktirmek de büyük günahtır.Bunun için de, ayrıca tevbe etmek gerekir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:”Allaha tevbeedin!” (Nur 31) “Allahü teâlâ, tevbe edenleri sever.” (Bekara 222) “Allaha tevbe-i nasuh yapınız!”(Tahrim 8) Nasuh kelimesine 23 mana verilmiştir. Bunlardan en meşhuru günahlara pişmanolup, istiğfar etmek ve bir daha işlememeye karar vermektir. Nasuh tevbesinin ne olduğunusoran zata Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Tevbe-i nasuh, günahkârın işlediği günahtanpişman olması, Allahtan magfiret dilemesi, bir daha böyle bir günah işlememesi demektir.”İstigfarın fazileti çok fazladır. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: “İstigfar okuyunuz!İmdadınıza yetişirim.” (Hud 52)Küçük de olsa günahtan korkmalıdır21.10.2002Büyük olsun küçük olsun her günahtan korkmak lazımdır. Günah, kulun yanında küçük vekıymetsiz görününce, Allahü teâlâ katında büyük olur. Kul küçük günahı büyük görünce, ogünah Allahü teâlânın katında küçülür. Mümin, iman ve marifetiyle küçük günahları da büyükgörür. Her günah işleyişte kalbi sızlar.Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Mümin, günahını dağ gibi görüp, üstüne düşeceğindenkorkar. Münafık ise, burnunun üzerine konan ve hemen uçacak sinek gibi görür.”Bunun için günahtan korkup, hemen tevbe istigfar etmelidir. Hadis-i şeriflerde debuyuruldu ki:“Allahü teâlâ, günah işleyip pişman olanı, istiğfar etmeden önce affeder.”“Küçük günahlarda ısrar edilirse küçük kalmaz. Büyük günahlara istiğfar edilirse büyükkalmaz.”“İstigfar eden, günde 70 defa aynı günahı işlese ısrar etmiş sayılmaz.”“Günde 70 defa istiğfar edenin, 700 günahı affolur.”“İstigfara devam edeni, Allahü teâlâ, dertlerden, sıkıntılardan kurtarır. Ummadığı yerdenrızıklandırır.”“Bir mümin günah işleyince, melek üç saat bekler, eğer o kimse istiğfar ederse, o günahıyazmaz.”“Günahınız çok olup göklere kadar ulaşsa, pişman olunca, Allahü teâlâ, tevbenizi kabuleder.”“Günahlar kalbi paslandırır, karartır. Kalblerin cilası ise istiğfardır.”“Derdinizi ve devasını bildireyim. Derdiniz, günahlar, devası da istiğfardır.”“Bir günahkâr, istiğfar eder, sonra bu günahı tekrar yapar, sonra istiğfar eder. 3 üncüdeyine yapar, yine tevbe ve istiğfar ederse, 4üncü defa yapınca, büyük günah yazılır.”“Tevbe eden günah işlememiş gibi olur.”“Günaha devam edip, dili ile istiğfar eden, rabbi ile alay etmiş sayılır.”“Herkes günah işler. Fakat günahkârların en iyisi tevbe edendir.”
- Page 1 and 2:
İSLÂM AHLÂKI--------------------
- Page 3 and 4:
zevcelerimizden ve çocuklarımızd
- Page 5 and 6:
olabilmesi, vera’ sayesindedir ve
- Page 7 and 8:
“Allahü teâlâ, bazı kulların
- Page 9 and 10:
Bunlara, acımalı ve incitmemelidi
- Page 11 and 12:
2 - Huy iki türlüdür: Birisi ins
- Page 13 and 14:
O iyi olunca herşey iyi olur 3.6.2
- Page 15 and 16:
İslâmiyet ilerlemeyi teknolojiyi
- Page 17 and 18:
Her sınıfın üremesi ve savunmas
- Page 19 and 20:
sıfatları, özellikleri vardır.
- Page 21 and 22:
olmakdan ve aşırı olmakdan kurtu
- Page 23 and 24:
3 - Af: Düşmandan veya suçludan
- Page 25 and 26:
“İşlerin en iyisi, onların ort
- Page 27 and 28:
Kahramanlığın, yiğitliğin teme
- Page 29 and 30:
İnsan, her ihtiyacını hâzırlam
- Page 31 and 32:
Yahûdî ve Hıristiyanlar, Muhamme
- Page 33 and 34: Yapılmaması lâzım olan şeyler,
- Page 35 and 36: zevklerine daldıkça, derdler, üz
- Page 37 and 38: çağırıp: “Medînede birisinin
- Page 39 and 40: hareketler görülünce, kâfir dem
- Page 41 and 42: His organları ile anlaşılamıyan
- Page 43 and 44: Emirler insan gücünün üzerinde
- Page 45 and 46: söyliyerek niyet etmek câiz olur
- Page 47 and 48: Kalb hastalıklarından birisi de
- Page 49 and 50: insanların iyi, kötü her işini
- Page 51 and 52: Çirkin, iğrenç olmamak için, ç
- Page 53 and 54: Bu koku diğerlerine ateşden daha
- Page 55 and 56: Geçici şeylerle kibirlenmek 23.8.
- Page 57 and 58: Alay etmek için ve münâfıklık
- Page 59 and 60: Bir hadîs-i şerifte, “Bir kimse
- Page 61 and 62: gazâsında, askerin çokluğunu g
- Page 63 and 64: zan ederek gayret eyledi. Resûlull
- Page 65 and 66: idi. Çok yaşamasının sırrını
- Page 67 and 68: Hadîs-i şerifte, “Müminin din
- Page 69 and 70: ulamazlar. Bunun yegâne ilâcı, b
- Page 71 and 72: Ehl-i beyti sevmek imandandır 23.9
- Page 73 and 74: “Aliyi sevmek, iman, ona düşman
- Page 75 and 76: “İslâmiyet, teslimiyettir. Tesl
- Page 77 and 78: edilmesi lâzımdır. “İbâdet,
- Page 79 and 80: dünyalık kadar azalır” ve “D
- Page 81 and 82: Bir farzın yapılmasını, haramda
- Page 83: İnsana “Âlem-i sagîr” denir.
- Page 87 and 88: “Müminler için, her gün 25 def
- Page 89 and 90: şu kusuru olmasa, daha iyi olurdu
- Page 91 and 92: Müslüman olmamış ve olmıyan ki
- Page 93 and 94: şâhidlikle veya zâlime haber ver
- Page 95 and 96: Cenâb-ı Hak akıldan sonra, nefsi
- Page 97 and 98: uyurmuşlardı. O dört kelime şud
- Page 99 and 100: “Beni niçin doyurmadın?” 19.1
- Page 101 and 102: Yanlış iş yapmamak için fazla k
- Page 103 and 104: esledi. İdâre ve maişetini te’
- Page 105 and 106: Kibriyâ, büyüklük, üstünlük
- Page 107 and 108: gününün kıymetini bilselerdi bu
- Page 109 and 110: yoldaş olur. Her gece Tebâreke s
- Page 111 and 112: ızklar taksîm edilmiştir. Çalı
- Page 113 and 114: 2- Korkmadığı kimsenin yanında
- Page 115 and 116: dolaşmak, fakîrlerin imdâdına y
- Page 117 and 118: Vermede öncelik sırası 23.1.2003
- Page 119 and 120: saklamamaları çok güctür. Büy
- Page 121 and 122: nasıl kazandın? dediler. Çok az
- Page 123 and 124: hizmet edeceğini bilen ve bunu ken
- Page 125 and 126: Abdüllah bin Mes’ûd “radıyal
- Page 127 and 128: ağlamak ise, bütün günahların
- Page 129 and 130: örtüme sürdüm deyince, Hz.Ömer