12.07.2015 Views

İslam Ahlakı - Mehmet Oruç

İslam Ahlakı - Mehmet Oruç

İslam Ahlakı - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Va’dinde, sözünde durmamak da kötü huydur. Zararlı, kötü bir iş yapacağına sözverildiğinde bu yerine getirilmez. Yalan olarak va’d etmek haramdır. Böyle va’di bozmak daayrıca günah olur. Yerine getirmek ise, yalancılık günahını yok eder. Fâsid yani şartlarına uygunolmayan alış verişte böyledir. Bu bu satıştan vazgeçmeleri, vâcib olur. Vazgeçip, tevbe yapınca,günahları kalmaz. Bu satışı bozmazsa, günah iki kat olur.“Sözünde durmıyanlara yazıklar olsun!”3.10.2002Gadabı, öfkeyi meydana getiren sebeplerden birisi de “Gadr” yani ahdinde ve mîsâkındadurmamaktır. Bir tarafın söz vermesine “Va’d” denir. İki kimsenin sözleşmelerine “Ahd” denir.Yemîn ile kuvvetlendirilen va’de “Mîsâk” denir. Karşılıklı sözleşilene, önceden haber vermedensözünü bozmak gadr olur. Devlet başkanı, kâfirlerle yapmış olduğu antlaşmayı bozmak lâzımgeldiğini anlarsa, onlara haber vermesi vâcibdir. Haber vermeden evvel bozması câiz değildir.Hadîs-i şerifte, “Gadr eden kimse, kıyâmet günü kötü şekilde cezâsını görecektir”buyuruldu. Gadr etmek, haramdır. Kâfirlere verilen ahdi dahî korumak vâcibdir.Hadîs-i şerifte, “Emîn olmıyan kimsede iman yoktur. Ahdini bozan kimsede din yoktur”buyuruldu. Bu hadis-i şerif emânete hıyânet edenin imanı kâmil olmaz, buna ehemmiyyetvermezse, imanı kalmaz, demektir.Hadîs-i şerifte, “Münâfıklık alâmeti üçtür: Yalan söylemek, va’dini îfâ etmemek, emânetehıyânet etmek” buyuruldu. Va’dinde durmağa gücü yetmezse, münâfıklık alâmeti olmaz.Kendisine mâl veya söz yahut sır emânet olunan kimsenin bunlara hıyânet etmesi, münâfıklıkolur.Hadîs-i şerifte, “Dört şey münâfıklık alâmetidir: Emânet olunana hıyânet etmek, yalansöylemek, va’dini bozmak ve ahdine gadr etmek ve mahkemede doğruyu söylememek”buyurulduİbni Hacer buyurdu ki, nifâk yani münâfıklık, dışın içe uymaması demektir. Sözü, özüneuymaz. İ’tikâd edilecek şeylerde münâfıklık yapmak, küfürdür. İşlerinde ve sözlerinde münâfıklıkyapmak, haram olur. İ’tikâdda, imanda münâfıklık, diğer küfürlerden daha fenâdır. Îfâ etmek,yerine getirmek niyeti ile va’d yapmak câizdir, hatta sevapdır. Böyle va’di ifâ etmek vâcibdeğildir, müstehabdır. İfâ etmemek tenzîhen mekrûh olur.Hadîs-i şerifte, “Bir kimse, yapmak niyeti ile verdiği sözü tutamazsa günah olmaz”buyuruldu. Ahdi bozmak da, özürsüz mekrûh, özürlü câizdir. Fakat bozacağını önceden habervermek vâcibdir. Hanbelî mezhebinde va’de vefâ vâcibdir. Yerine getirmemek haram olur.Yapması dört mezhebde de sahîh olan bir şeyi yapmak takvâ olur.Hadis-i şerifte, “Alış verişte vallahi böyledir, vallahi öyle değildir diye yemîn edenlere vesan'at sahiplerinden, yarın gel, öbür gün gel diye sözünde durmıyanlara yazıklar olsun!”buyurulduYanlış karar vermemek için 4.10.2002Kötü huylardan biri de su-i zan yani kötü bilmektir. Su-i zan, günahının af olunmıyacağınızan etmek, Allahü teâlâya sû-i zan olur. Müminleri haram işleyici, yani fâsık zan etmek, sû-i zanolur.Sû-i zan haramdır. Haram işlediğini öğrenerek, bilerek onu sevmemek, sû-i zan olmaz.Buğd-i fillah yani Allah için sevmemek olur, sevap olur. Din kardeşinin aybını görünce, onahüsn-i zan etmeli, te’vîline çalışmalıdır. Onu islâh etmelidir.Kalbe gelen düşünce, sû-i zan olmaz. Zan etmek, yani kalbin o tarafa kayması, sû-i zanolur. Hucurât sûresinin onikinci âyetinde meâlen, “Ey iman edenler! Sû-i zan etmektenkendinizi koruyunuz! Zan etmenin bazısı günahdır” buyuruldu. Hadîs-i şerifte, “Sû-i zanetmeyiniz. Sû-i zan, yanlış karar vermeğe sebep olur. İnsanların gizli şeyleriniaraşdırmayınız, kusurlarını görmeyiniz, münâkaşa etmeyiniz, hased etmeyiniz, birbirinizedüşmanlık etmeyiniz, birbirinizi çekişdirmeyiniz, kardeş gibi sevişiniz. MüslümanMüslümanın kardeşidir. Ona zulm etmez, yardım eder. Onu, kendinden aşağı görmez”buyuruldu.Bir hadîs-i şerifte, “Müslüman Müslümanın cânına, mâlına ve ırzına saldırmaz. Allahüteâlâ, bedenlerinizin kuvvetine, güzelliğine bakmaz. Amellerinize de bakmaz. Kalblerinize bakar”buyuruldu.Allahü teâlâ kalblerde olan ihlâsa ve Allah korkusuna bakar. Amellerin, ibâdetlerin kabûledilmesi için, yani sevap verilmesi için, hem şartlarına uygun olması, hem de ihlâs ile niyet

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!