“Mal, harcandığı kadar sahibine ikramda bulunur. Kişinin yaptığı cimrilik kadar ona ihaneteder.”“Fakîh öyle biridir ki, insanları Allahın rahmetinden ümitsizliğe düşürmez ve onları Allahınrahmetinden yüz çevirtmez.”Hz. Ali’den hikmetli sözler (3) 29.9.2002“Mal ve çocuklar, dünya hayatının zinetidirler. Salih amel de, dünyadan ahirete götürülenmahsuldür.”“Allah için seven bir kardeş, en yakından daha yakın, anne ve babalardan dahamerhametlidir.”“Amel eden cahil kişi, yoldan başka yerde yürüyen gibidir. Bu yürüyüşü ona, ihtiyacındanuzaklaşmaktan başka birşey kazandırmaz.”“İnsan, sözü ile tartılır veya işi ile değerlendirilir. Seni zinet yönünden ağır getirecek şeyisöyle ve kıymetini artıracak şeyi yap!”“Yalancı, sözünde suçludur, isterse delili kuvvetli ve ağzı laf yapan biri olsun.”“İstişare, danışma sana rahatlık, başkasına yorgunluktur.”“Dünya müminin hapishânesi, ölüm hediyesi, cennet de varacağı yerdir.”“Dünya kâfirin cenneti, ölüm korkulu rüyası, cehennem de varacağı son duraktır.”“Allaha taatle uğraşmak en kârlı iş, doğru konuşan dil ise, en güzelidir.”“Gaddarlık, herkes için kötü bir şeydir. Şan, şeref sahibi ve büyük zatlar için dahaçirkindir.”“Takva, dini ıslah, nefsi muhafaza eder ve mürüvveti süsler.”“Akıllı; alçak dünyadan el çeken, cennet-i a’lâya göz dikendir.”“Sabır en güzel huy, ilim en şerefli süs eşyasıdır.”“Kalblerin gafletine, gözlerin uyanık olması fayda vermez.”“Sıkıntıya düşmeden önce tedbirini alan kimse, ayağını sağlam yere basmış olur.”“Sabır, insanın başına gelene katlanması demektir. Onu kızdırana karşı da kendisinehâkim olmaktır.”“İhtiras, rızkı artırmaz.”“Kârlı olan, dünyayı ahiretle değiştirendir.”“Cimri, dünyada kendi nefsine cömert davranmaz, bütün malını mirasçılara vermeye razıolur.”“Yerinde kullanılmayan mal, sahibini dünyada yükseltir, ahirette alçaltır.”Hz. Ali’den hikmetli sözler (4) 30.9.2002“Haset, bir dert ve hastalık olup, haset eden veya olunan helak olmadıkça, çaresibulunmaz.”“Günahlar birer dert olup, devası istigfardır.”"Sabır iki kısımdır: Sevmediğin şeye sabretmek ve sevdiğin şeye sabretmek.”“Sabır, en güzel iman kisvesi ve insanların en şerefli ahlâkıdır.”“Şek, şüphe, yakîni bozar, imanı yok eder.”“Mürüvvet; insanın, kendisini lekeleyecek şeylerden kaçınması ve güzellik kazandıracakşeylere yaklaşmasıdır.”“Cömertlik ve cesaret, şerefli maksatlar olup, Allahü teâlâ bunları sevdiği ve denediğikişilere ihsan eder.”“Sıkıntıya karşı sabretmek, bolluk anındaki afiyetten daha efdaldir.”“Mümin, baktığında ibret alır. Bir şey verilirse, şükreder. Musibet ve belaya uğrayacakolursa, sabreder. Konuşacak olursa, Allahü teâlâyı hatırlatır.”“Akıllı, iyiliklerini canlandıran, kötülüklerini öldürendir.”“Tûl-i emel (Fazla yaşama arzusu), serap gibidir, bunu gören su sanıp aldanır.”“İyiliği tamamlamak, yeniden başlamaktan daha hayırlıdır.”“Kendi nefsinden razı olan, aldanmıştır. Ona güvenen, mağrur ve yolunu şaşırmıştır.”“Gerçek dost, ayıbını görüp nasihat eden, gıyabında seni koruyan ve seni kendisinetercih edendir.”“Ahmaklık; herşeyi fuzuliymiş gibi hiçe saymak ve cahil insanlarla arkadaşlık kurmaktır.”“Allah için dost olan, kişiye doğru yolu gösteren, fesattan uzaklaştıran ve ibadetlerindeyardımcı olandır.”“İlim, maldan daha hayırlıdır. İlim seni, sen de malı korursun.”“Fazilet; çok mal ve büyük işlerle değil, güzel kemâliyet ve hayırlı işlerle olur.”
“İslâmiyet, teslimiyettir. Teslimiyet, yakîndir. Yakîn, tasdîktir. Tasdîk, ikrardır. İkrar,edâdır, yerine getirmektir. Edâ ise ameldir.”“Fazilet, en iyi maldır. Cömertlik, en güzel mücevherdir. Akıl, en güzel zinettir. İlim, enşerefli meziyettir.”Hz. Ali’den hikmetli sözler (5) 1.10.2002“Adalet, halkın dirliği ve düzeni, idarecilerin süsü ve güzelliğidir.”“Akıllı kimse; dilini kötü söz ve gıybetten koruyan; mümin, kalbini şek ve şüphedentemizleyendir.”“İyilikle emretmek, insanların en faziletli amelleridir.”“Sabır iki kısımdır; belaya sabır iyi ve güzeldir. Bundan daha güzeli, haramlara karşısabırdır.”“Haramlardan çekinmek, akıllıların şanı, şereflilerin tabiatındandır.”“Allah korkusundan dolayı gözyaşı dökmek, kalbi nurlandırır. Tekrar günah işlemekteninsanı korur.”“Yaptığı günah bir işle övünmek, o günahı yapmaktan daha kötüdür.”“Ârifin, yüzü nur ve tebessüm, kalbi korku ve hüzün doludur.”“Dünya; güzel, aldatıcı ve geçici bir serap, çabuk yıkılan bir dayanaktır.”“Sevgi, kalblerin birbirine yakınlaşması ve ruhların ünsiyetidir.”“Yumuşaklık, öfke ateşini söndürür. Hiddet ise öfke ateşini körükler.”“Mümin, baktığında ibret alır. Bir şey verilirse, şükreder. Musibet ve belaya uğrayacakolursa, sabreder. Konuşacak olursa, Allahü teâlâyı hatırlatır.”“Akıl, müminin dostu; ilim, veziri; sabır, askerlerinin komutanı ve amel ise silahıdır.”“İman ile amel, ikiz kardeş olup, birbirinden ayrılmazlar.”“Haset edenin sevgisi sözlerinde görülür. Kinini işlerinde gizler. Adı dost, fiilidüşmancadır.”“Yumuşak başlı olanlar; en sabırlı, derhal affedici ve en güzel huylu olan kimselerdir.”“Allahü teâlâdan haya etmek, insanı cehennem azabından korur.”“Gaflet, insana gurur getirir, helake yaklaştırır.”“Mümin, dünyaya ibret gözü ile bakar. İhtiyacı için karnını doyurur. Dünyadankonuşulduğu vakit, nefret ve tenkit kulağı ile dinler.”“Haya ve cömertlik, ahlâkların en efdalidir.” “Fazilet, gücü yettiğinde affetmektir.”“Kötü insan, hiç kimseye iyi zan beslemez. Çünkü o, herkesi kendisi gibi görür.”“Kâmil olan kimse, aklı, arzu ve isteklerine galip gelendir.”“Söz ilaç gibidir. Azı faydalı, çoğu zararlıdır.”Emanete hıyanet 2.10.2002Kötü huyların en kötülerinden biri de hıyânetdir. Hıyânet, birine kendini emîn, güvenilirtanıttıkdan sonra, o emniyeti, güveni bozacak iş yapmak demektir. Hıyânet haramdır. Münâfıklıkalâmetidir. Hıyânetin zıddı emanettir, emîn olmaktır.Mümin, herkesin mâlını, canını emniyet ettiği kimsedir. Emânet ve hıyânet, mâlda olduğugibi, sözde de olur. Hadîs-i şerifte, “Meşveret edilen, danışılan kimse emîndir” buyuruldu.Yani onun doğruyu söyliyeceğine ve sorulanı başkalarından gizliyeceğine emânet olunur,güvenilir. Onun, doğru söylemesi vâcibdir.İnsan, mâlını, emniyet ettiği kimseye bıraktığı gibi, doğru söyliyeceğine emîn olduğukimse ile istişâre eder, danışır. Âl-i İmrân sûresi, yüzellidokuzuncu âyetinde meâlen,“Yapacağın işi önce meşveret et” buyuruldu. Meşveret, yani danışmak, insanı pişmanolmaktan koruyan bir kale gibidir.Meşveret olunacak kimsenin, insanların hâlini, zamanın ve memleketin şartlarını bilmesilâzımdır. Buna siyâset bilgisi denir. Bundan başka, aklı, fikri kuvvetli, ileriyi gören, hatta sağlığıyerinde olması, lâzımdır. Danışılan kimsenin, bilmediğini veya bildiğinin aksini söylemesigünahtır. Hatâ ile söylemesi günah olmaz.Bu şartları taşımıyan biri ile meşveret edilirse, her iki tarafa günah olur. Din ve dünyaişlerinde bilmiyerek fetvâ verene, melekler la’net eder. Bir kimse zararlı olduğunu bilerek bir emirverse, hıyânet etmiş olur.Abdüllah bin Mes’ûd “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki, “Dîninizden ilk olarak,ayrılacağınız, elinizden kaçıracağınız şey, emânet olacaktır. Son olarak elinizden kaçacak şeynamazdır. Dîni olmadığı halde, namaz kılan kimseler olacaktır”. Hadîs-i şerifte, “Arkadaşlık ettiğikimseyi öldüren benim ümmetimden değildir. Öldürülen kâfir de olsa, yine böyledir” buyuruldu.
- Page 1 and 2:
İSLÂM AHLÂKI--------------------
- Page 3 and 4:
zevcelerimizden ve çocuklarımızd
- Page 5 and 6:
olabilmesi, vera’ sayesindedir ve
- Page 7 and 8:
“Allahü teâlâ, bazı kulların
- Page 9 and 10:
Bunlara, acımalı ve incitmemelidi
- Page 11 and 12:
2 - Huy iki türlüdür: Birisi ins
- Page 13 and 14:
O iyi olunca herşey iyi olur 3.6.2
- Page 15 and 16:
İslâmiyet ilerlemeyi teknolojiyi
- Page 17 and 18:
Her sınıfın üremesi ve savunmas
- Page 19 and 20:
sıfatları, özellikleri vardır.
- Page 21 and 22:
olmakdan ve aşırı olmakdan kurtu
- Page 23 and 24: 3 - Af: Düşmandan veya suçludan
- Page 25 and 26: “İşlerin en iyisi, onların ort
- Page 27 and 28: Kahramanlığın, yiğitliğin teme
- Page 29 and 30: İnsan, her ihtiyacını hâzırlam
- Page 31 and 32: Yahûdî ve Hıristiyanlar, Muhamme
- Page 33 and 34: Yapılmaması lâzım olan şeyler,
- Page 35 and 36: zevklerine daldıkça, derdler, üz
- Page 37 and 38: çağırıp: “Medînede birisinin
- Page 39 and 40: hareketler görülünce, kâfir dem
- Page 41 and 42: His organları ile anlaşılamıyan
- Page 43 and 44: Emirler insan gücünün üzerinde
- Page 45 and 46: söyliyerek niyet etmek câiz olur
- Page 47 and 48: Kalb hastalıklarından birisi de
- Page 49 and 50: insanların iyi, kötü her işini
- Page 51 and 52: Çirkin, iğrenç olmamak için, ç
- Page 53 and 54: Bu koku diğerlerine ateşden daha
- Page 55 and 56: Geçici şeylerle kibirlenmek 23.8.
- Page 57 and 58: Alay etmek için ve münâfıklık
- Page 59 and 60: Bir hadîs-i şerifte, “Bir kimse
- Page 61 and 62: gazâsında, askerin çokluğunu g
- Page 63 and 64: zan ederek gayret eyledi. Resûlull
- Page 65 and 66: idi. Çok yaşamasının sırrını
- Page 67 and 68: Hadîs-i şerifte, “Müminin din
- Page 69 and 70: ulamazlar. Bunun yegâne ilâcı, b
- Page 71 and 72: Ehl-i beyti sevmek imandandır 23.9
- Page 73: “Aliyi sevmek, iman, ona düşman
- Page 77 and 78: edilmesi lâzımdır. “İbâdet,
- Page 79 and 80: dünyalık kadar azalır” ve “D
- Page 81 and 82: Bir farzın yapılmasını, haramda
- Page 83 and 84: İnsana “Âlem-i sagîr” denir.
- Page 85 and 86: Günahta ısrar etmek 20.10.2002Gü
- Page 87 and 88: “Müminler için, her gün 25 def
- Page 89 and 90: şu kusuru olmasa, daha iyi olurdu
- Page 91 and 92: Müslüman olmamış ve olmıyan ki
- Page 93 and 94: şâhidlikle veya zâlime haber ver
- Page 95 and 96: Cenâb-ı Hak akıldan sonra, nefsi
- Page 97 and 98: uyurmuşlardı. O dört kelime şud
- Page 99 and 100: “Beni niçin doyurmadın?” 19.1
- Page 101 and 102: Yanlış iş yapmamak için fazla k
- Page 103 and 104: esledi. İdâre ve maişetini te’
- Page 105 and 106: Kibriyâ, büyüklük, üstünlük
- Page 107 and 108: gününün kıymetini bilselerdi bu
- Page 109 and 110: yoldaş olur. Her gece Tebâreke s
- Page 111 and 112: ızklar taksîm edilmiştir. Çalı
- Page 113 and 114: 2- Korkmadığı kimsenin yanında
- Page 115 and 116: dolaşmak, fakîrlerin imdâdına y
- Page 117 and 118: Vermede öncelik sırası 23.1.2003
- Page 119 and 120: saklamamaları çok güctür. Büy
- Page 121 and 122: nasıl kazandın? dediler. Çok az
- Page 123 and 124: hizmet edeceğini bilen ve bunu ken
- Page 125 and 126:
Abdüllah bin Mes’ûd “radıyal
- Page 127 and 128:
ağlamak ise, bütün günahların
- Page 129 and 130:
örtüme sürdüm deyince, Hz.Ömer