kavuşur. Zâlimden hakkı kadar geri almak, adâlet olur. Kâfirlere karşı adâlet yapılır. Fakat gücüyettiği halde af etmek, güzel ahlâkdır.Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, bir kimsenin zâlime bedduâ etdiğini görünce,“İntisâr eyledin!” buyurdu. Af eyleseydi, daha iyi olurdu. Hadîs-i şerifte, “Üç şey kendisindebulunan kimse, Cennete dilediği kapıdan girecektir: Kul hakkını ödeyen, her namazdan sonraonbir def’a ihlâs sûresini okuyan, kâtilini af ederek ölen” buyurulmuşdur.Zülkarneyn, Peygamber değildi, diyen âlimler dedi ki, fakat ona Peygamberlerde bulunansıfatlardan dördü verilmişti. Bunlar, gücü var iken af ederdi. Va’d ettiğini yapardı. Hep doğrusöylerdi. Rızkını bir gün evvelden hâzırlamazdı. Zulmün çokluğu kadar affın sevapı çok olur.Kin tutmaktan, düşmanlık beslemekten hâsıl olan kötülükler, onbirdir: Hased, şemâtet,hicr, aşağı görmek, yalan, gıybet, sırrı ifşâ, alay etmek, eziyyet vermek, hakkı ödememek vemağfirete mani olmak.Düşmanlık besleyen kimse, iftirâ, yalan ve yalancı şâhidlik ve gıybet ve sır ifşâ etmek vealay etmek ve haksız olarak incitmek ve hakkını yimek ve ziyâreti kesmek günahlarınayakalanır. Hadis-i şerifte,“Üç şey bulunmıyan kimsenin bütün günahlarının af ve mağfiretolunması umulur: Şirke, küfüre yakalanmadan ölmek, büyü yapmamak ve din kardeşinedüşmanlık beslememek”Sihr, büyü vâsıtasiyle her dilediğini yapacağına inanırsa, kâfir olur. Sihrin tesîrineinanmayan da kâfir olur. Sihrin, diğer ilâclar gibi, Allahü teâlâ dilerse te’sîr edebileceğineinanmalıdır.Düşmanlık beslemenin sebebi 15.9.2002Müslümana düşmanlık beslemenin sebeplerinden biri, gadabdır. Gadab eden, kızankimse, intikam alamayınca, gadabı, kin hâlini alır. Gadab, kanın hareketinin artmasındantansiyonun yükselmesinden meydana gelir. Allah için gadaba gelmek, iyidir. Dîne olangayretindendir. Din düşmanlarına, bid’at ehline, mezhepsizlere gadaplanmak böyledir.Hadîs-i şerifte, “Allahü teâlâ, Şa’bânın onbeşinci gecesi bütün kullarına merhamet eder.Yalnız müşriki ve müşâhini af etmez” buyuruldu. Müşâhin, bid’at sâhibi, mezhebsiz demektir.Ehl-i sünnet vel cemâ’at i’tikâdında olmıyan kimseye “Bid’at sâhibi” denir. Dörtmezhebden birinde bulunmıyan kimse, ehl-i sünnet fırkasından ayrılmış olur. Ehl-i sünneti’tikâdında olmıyan da, yâ kâfir olur, yahut bid’at sâhibi olur.Kâfirlerin çeşitleri çoktur. Bunların en kötüsü, müşrikdir. Müşrik, Allahü teâlâya ve âhıretgününe inanmıyan kimse demektir. Ateist, mason, komünist de, müşrik demektir. Bid’atsâhibleri, kâfir değildir. Fakat sapık i’tikâdlarında taşkınlık yapanların, Kur’ân-ı kerîmde ve hadisişeriflerde açıkca bildirilmiş olan birşeyi inkâr edince, kâfir olduklarını islâm âlimleribildirmişlerdir.Kur’ân-ı kerîmde ve hadis-i şeriflerde müşrik kelimesi, kâfir kelimesi yerine kullanılmıştır.Meselâ, müşriki af etmem, buyurulmuşdur ki, kâfirlerin; Hıristiyanların, Yahudilerin hiçbir çeşitiniaf etmem demektir. Bid’at sâhiblerinin islâm dînine zararları, kâfirlerin zararlarından daha çoktur.Mezhebsiz din adamları, Mevdûdîciler, selefî denilen İbni Teymiyyeciler, Seyyid Kutbcularböyledirler.Müslümanların müctehidleri taklîd etmeleri, bir mezhebe tabi olmaları şarttır. Çünkü, Nahlsûresinin kırküçüncü ve Enbiyâ sûresinin yedinci âyetlerinde meâlen, “Âlimlere sorup öğreniniz!”ve Tevbe sûresinin yüzüncü âyetinde meâlen, “İlk Muhâcirlerden ve Ensârdan ve bunlara tâbi’olanlardan Allah râzıdır” buyurulmuştur. Bu âyetler taklîd etmeği emir buyurmaktadır.Mu’âz bin Cebel “radıyallahü teâlâ anh” Yemene hâkim olunca, “Kitapda ve hadis-işeriflerde bulamadığım zaman, ictihâd eder, anladığıma göre emir ederim” dedi. Resûlullah da,bu cevâbı beğenerek, Allahü teâlâya hamd eyledi. Müctehid olmıyanın, işittiği bir hadîse uymasıcâiz değildir. Müctehid olmayan, bağlı olduğu mezhebih fıkıh kitaplarına göre amel eder.Başkasının zararına sevinmek 16.9.2002Başkasına gelen belâya, zarara sevinmek, kötü huylardandır. Buna, “şemâtet” denir.Hadîs-i şerifte, “Din kardeşinize şemâtet etmeyiniz! Şemâtet ederseniz, Allahü teâlâ belâyıondan alır size verir” buyuruldu.Zâlimin zulmünden, şerrinden kurtulmak için, onun ölümüne sevinmek, şemâtet olmaz.Düşmanın başına gelen ölümden başka belâlara sevinmek, şemâtet olur. Hele belâlarıngelmesine kendisinin sebep olduğunu düşünerek sevinmek, meselâ duâsının kabûl olduğunasevinmek daha fenâdır. Ucb kötü huyuna yakalanmasına sebep olur. Ona gelen belânın,kendisi için mekr ve istidrâc olabileceğini düşünmelidir. Ondan belânın giderilmesi için duâetmelidir.
Hadîs-i şerifte, “Müminin din kardeşi için, arkasından yaptığı hayır duâ kabûl olur. Birmelek, Allah bu iyiliği sana da versin. Âmîn, der. Meleğin duâsı red edilmez” buyuruldu.Düşman, zâlim olup da, kendisine gelen belâ, başkalarına zulmetmesine mani olursa, belânıngelmesine sevinmek günah olmaz. Din gayreti olur. Din gayreti, imanın kuvvetli olduğunugösterir. Allah için gayret etmek iyidir. Hayvanî arzûlar için gayret etmek iyi değildir. Zâlime debelâ gelmesine sevinmek, yine iyi değildir. Fakat, başkalarına zulmetmesine mani olduğu için vediğer zâlimlerin de ibret almaları için, câiz olmaktadır.Müslümanın affedici olması güzel huy ise de, “korkaklık” etmesi kötü huydur.. İmâm-ıMuhammed bin İdrîs Şâfi’î buyuruyor ki, “Kahramanlık göstermek lâzım olan yerde, korkaklıkyapan kimse, eşeğe benzer.” Korkak olan kimse, zevcesine ve akrâbasına karşı gayretsizlik vehamiyyetsizlik gösterir. Onları koruyamaz. Zillete ve zulme boyun eğer. Haram işliyeni görüncesusar. Başkalarının mâlına tamâ’ eder. İşinde sebât etmez. Verilen vazîfenin ehemmiyyetinianlamaz. Allahü teâlâ, Tevbe sûresinde kahramanlığı övüyor.Allahü teâlâ, Feth sûresinde, Eshâb-ı kirâma, “Kâfirlere gadab ederler”, harbde sertdavranırlar diyerek övmektedir. Tevbe sûresi, yetmişdördüncü âyet-i kerîmesinin meâl-i âlîsi,“Kâfirlere karşı sert ol!”. Yani saldırdıkları zaman korkmadır. Bir hadîs-i şerifte, “Ümmetiminhayırlısı, demir gibi dayanıklı olanıdır” buyuruldu.Düşmanlara karşı korkak olmak, câiz değildir.Korkarak kaçmak, Allahü teâlânın takdîrini değişdirmez. Ecel gelince, Azrâil aleyhisselâm,insanı nerde olursa olsun bulur. Kendini tehlikeye atmak da, câiz değildir. Tehlikeli yerde yalnızkalmak, yalnız yürümek, günahtır.Üç günden fazla dargın durulmaz 17.9.2002Dostluğu bırakmak, dargın olmak caiz değildir. Hadîs-i şerifte, “Müminin mümine üçgünden fazla dargın durması helâl olmaz. Üç geceden sonra ona gidip selâm vermesi vâcibolur. Selâmına cevâb verirse, sevapda ortak olurlar. Vermezse günah, ona olur” buyuruldu.Erkek olsun, kadın olsun, dünya işleri için, müminin mümine darılması, yani onu terk etmesi,aradaki bağlılığı kesmesi câiz değildir.Dargın olana, üç günden önce gidip barışmak, daha iyidir. Güçlük olmaması için, üç günmüsâ’ade edilmiştir. Daha sonra günah başlar ve gün geçdikçe artar. Günahın artması,barışıncaya kadar devam eder.Hadîs-i şerifte, “Sana darılana git, barış! Zulüm yapanı af et. Kötülük yapana iyilik et!”buyuruldu. Üç günden fazla dargın duran kimse, şefâ’at olunmazsa, af olunmazsa,Cehennemde azâb görecektir. Günah işleyene, ona nasîhat olmak niyeti ile hicr eylemek yanidarılmak câizdir, hatta müstehabdır. Allahü teâlâ için darılmak olur.Hadîs-i şerifte, “Amellerin, ibâdetlerin en kıymetlisi, hubb-i fillah ve buğd-i fillahdır”buyuruldu. Hubb-i fillah, Allahü teâlâ için sevmek demektir. Buğd-i fillah, Allahü teâlâ içinsevmemek, dargın olmak demektir.Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma sordu: Benim için ne yaptın? dedi. Senin için namazkıldım, oruc tuttum, zekât verdim, ismini çok zikreyledim, deyince, Allahü teâlâ, namaz, sanaburhandır. Kötü iş yapmaktan korur. Oruc, kalkandır. Cehennem ateşinden korur. Zekât da,mahşer yerinde gölge verir, sana rahatlık verir. Zikir, mahşerde karanlıktan kurtarır, ışık verir.Benim için ne yaptın? buyurdu.Yâ Rabbî! Senin için olan işin ne olduğunu bana bildir, diye yalvarınca, Yâ Mûsâ!Dostlarımı sevdin mi? Düşmanlarımdan kesildin mi? buyurdu. Mûsâ aleyhisselâm, Allahüteâlânın en çok sevdiği ibâdetin, hubb-i fillah ve buğd-i fillah olduğunu anladı.Günah işliyenle, kabahat yapanla uzun zaman uzun zaman konuşmamak, dargın durmakcâizdir. Ahmed bin Hanbelin hazretleri haramdan geldiği bilinen hediyyeyi kabûl ettikleri içinamcasını ve oğullarını ile konuşmadığı meşhûrdur. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”,Tebük gazâsına gelemiyen üç kişi ile konuşmamıştır.Gayr-ı müslim vatandaşlara da, dünya işleri için, dargın olmak câiz değildir. Onların da,güler yüzle, tatlı dille gönüllerini almak, incitmemek, haklarını ödemek lâzımdır.Öfke, insanın aklını giderir 18.9.2002Korkaklık kötü huy olduğu gibi, gadabın, sertliğin aşırı ve zararlı olması da kötü huydur,buna “tehevvür”, atılganlık denir. Atılgan olan hiddetli, sert olur. Bunun aksine hilm, yumuşaklıkdenir.Halîm kimse, gadaba sebep olan şeyler karşısında kızmaz, heyecâna gelmez. Korkakolan, kendine zarar verir. Gadablı kimse ise, hem kendine, hem de başkalarına zarar verir.
- Page 1 and 2:
İSLÂM AHLÂKI--------------------
- Page 3 and 4:
zevcelerimizden ve çocuklarımızd
- Page 5 and 6:
olabilmesi, vera’ sayesindedir ve
- Page 7 and 8:
“Allahü teâlâ, bazı kulların
- Page 9 and 10:
Bunlara, acımalı ve incitmemelidi
- Page 11 and 12:
2 - Huy iki türlüdür: Birisi ins
- Page 13 and 14:
O iyi olunca herşey iyi olur 3.6.2
- Page 15 and 16: İslâmiyet ilerlemeyi teknolojiyi
- Page 17 and 18: Her sınıfın üremesi ve savunmas
- Page 19 and 20: sıfatları, özellikleri vardır.
- Page 21 and 22: olmakdan ve aşırı olmakdan kurtu
- Page 23 and 24: 3 - Af: Düşmandan veya suçludan
- Page 25 and 26: “İşlerin en iyisi, onların ort
- Page 27 and 28: Kahramanlığın, yiğitliğin teme
- Page 29 and 30: İnsan, her ihtiyacını hâzırlam
- Page 31 and 32: Yahûdî ve Hıristiyanlar, Muhamme
- Page 33 and 34: Yapılmaması lâzım olan şeyler,
- Page 35 and 36: zevklerine daldıkça, derdler, üz
- Page 37 and 38: çağırıp: “Medînede birisinin
- Page 39 and 40: hareketler görülünce, kâfir dem
- Page 41 and 42: His organları ile anlaşılamıyan
- Page 43 and 44: Emirler insan gücünün üzerinde
- Page 45 and 46: söyliyerek niyet etmek câiz olur
- Page 47 and 48: Kalb hastalıklarından birisi de
- Page 49 and 50: insanların iyi, kötü her işini
- Page 51 and 52: Çirkin, iğrenç olmamak için, ç
- Page 53 and 54: Bu koku diğerlerine ateşden daha
- Page 55 and 56: Geçici şeylerle kibirlenmek 23.8.
- Page 57 and 58: Alay etmek için ve münâfıklık
- Page 59 and 60: Bir hadîs-i şerifte, “Bir kimse
- Page 61 and 62: gazâsında, askerin çokluğunu g
- Page 63 and 64: zan ederek gayret eyledi. Resûlull
- Page 65: idi. Çok yaşamasının sırrını
- Page 69 and 70: ulamazlar. Bunun yegâne ilâcı, b
- Page 71 and 72: Ehl-i beyti sevmek imandandır 23.9
- Page 73 and 74: “Aliyi sevmek, iman, ona düşman
- Page 75 and 76: “İslâmiyet, teslimiyettir. Tesl
- Page 77 and 78: edilmesi lâzımdır. “İbâdet,
- Page 79 and 80: dünyalık kadar azalır” ve “D
- Page 81 and 82: Bir farzın yapılmasını, haramda
- Page 83 and 84: İnsana “Âlem-i sagîr” denir.
- Page 85 and 86: Günahta ısrar etmek 20.10.2002Gü
- Page 87 and 88: “Müminler için, her gün 25 def
- Page 89 and 90: şu kusuru olmasa, daha iyi olurdu
- Page 91 and 92: Müslüman olmamış ve olmıyan ki
- Page 93 and 94: şâhidlikle veya zâlime haber ver
- Page 95 and 96: Cenâb-ı Hak akıldan sonra, nefsi
- Page 97 and 98: uyurmuşlardı. O dört kelime şud
- Page 99 and 100: “Beni niçin doyurmadın?” 19.1
- Page 101 and 102: Yanlış iş yapmamak için fazla k
- Page 103 and 104: esledi. İdâre ve maişetini te’
- Page 105 and 106: Kibriyâ, büyüklük, üstünlük
- Page 107 and 108: gününün kıymetini bilselerdi bu
- Page 109 and 110: yoldaş olur. Her gece Tebâreke s
- Page 111 and 112: ızklar taksîm edilmiştir. Çalı
- Page 113 and 114: 2- Korkmadığı kimsenin yanında
- Page 115 and 116: dolaşmak, fakîrlerin imdâdına y
- Page 117 and 118:
Vermede öncelik sırası 23.1.2003
- Page 119 and 120:
saklamamaları çok güctür. Büy
- Page 121 and 122:
nasıl kazandın? dediler. Çok az
- Page 123 and 124:
hizmet edeceğini bilen ve bunu ken
- Page 125 and 126:
Abdüllah bin Mes’ûd “radıyal
- Page 127 and 128:
ağlamak ise, bütün günahların
- Page 129 and 130:
örtüme sürdüm deyince, Hz.Ömer