12.07.2015 Views

İslam Ahlakı - Mehmet Oruç

İslam Ahlakı - Mehmet Oruç

İslam Ahlakı - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Alay etmek için ve münâfıklık yaparak, riyâ yaparak, mâla, mevkiye kavuşmak için yahutkorkduğu için yapılan tevazu da, kötü huydur. Bu kötü huydan kurtulmak için, buna sebep olankötülüklerden kurtulmak lâzımdır. Böyle kötü sebeplerden kurtulan kimsenin tevazuu, güzel huyolur.Maksat insanları zulümden kurtarmak27.8.2002Emr-i ma’rûf ve nehy-i anil-münker yani, iyi, faydalı şeyleri emir etmek, zararlı şeylerdenuzaklaştırmak dinimizin ömenli bir kuralıdır. Emr-i ma’rûf ve nehy-i anil-münker, Cihâddır. Bucihâd ikiye ayrılır:Birincisi, kâfirlere İslâmiyeti tanıtmak, onları küfür felâketinden kurtarmak demektir.İkincisi, Müslümanlara ilm-i hâllerini öğretmek, onların haram işlemelerine mâni olmaktır.Bunların her ikisi de, üç türlü yapılır. Birincisi, beden ile yapmaktır. Beden ile yani her türlüharb vâsıtaları ile cihâd yapmak, İslâmiyetden haberleri olmayarak, başkalarından görmekleveya zâlimlerin, sömürücülerin baskıları ve işkenceleri ve aldatmaları ile küfüre sürüklenmiş olanzevallılara İslâmiyeti bildirmeğe engel olan diktatörlere, emperyalist güçlere karşı olur.En modern harb vâsıtaları ile dövüşerek, bu zâlim diktatörlerin, emperyalistlerin güçleri,kuvvetleri yok edilerek, bunların pençeleri, baskıları altında inleyen zevallı milletler esâretten,kölelikden kurtarılır.Bunlara İslâmiyet öğretilerek, seve seve Müslüman olmaları teklîf olunur. Kabûletmezlerse, Müslümanlarla birlikde islâm dîninin âdil, hürriyyetci ve eşitlik emir eden emirlerialtında, Müslümanlarla aynı haklara mâlik olarak ve kendi dinlerinin îcâblarını ve ibâdetleriniserbestce yapmak sûretiyle yaşamalarına izin verilir.Bu silâhlı cihâdı, muhârebeyi yalnız devlet yapar. Yani devletin ordusu, savunmakuvvetleri yapar. Devletin emri, bilgisi, izini olmadan hiçbir Müslümanın kâfirlere saldırması,eşkıyâlık yapması câiz değildir. Devletin sulh yaptığı kâfirlerden birini öldüren Müslümanı, islâmdîni en ağır cezâya çarpdırmaktadır.Görülüyor ki, islâm dîninde, cihâd demek, memleketleri yıkmak, insanları öldürmekdemek değildir. İnsanlara İslâmiyeti tanıtarak, kendiliklerinden seve seve Müslüman olmalarınaçalışmak demektir. Peygamberimiz ve Eshâb-ı kirâm ve hakîkî Müslüman olan islâm devletleri,meselâ Osmânlılar, hep böyle cihâd etdiler. Güçsüz, savunmasız insanlara saldırmadılar.Bu insanlara İslâmiyetin ulaştırılmasına, tanıtılmasına mani olan, islâm düşmanı, kâfirdiktatörlerle, emperyalistlerle ve Müslüman ismini taşıyan bid’at sâhibi bölücülerle harb ederek,bunların sömürücü, ezici güçlerini yok ettiler. Bu işkence güçlerinin altında inleyen insanlarıkurtararak hürriyete kavuşturdular. Onlara İslâmiyeti öğretip, kendiliklerinden seve seve hakîkîMüslüman olmalarına, ebedî saadete kavuşmalarına sebep oldular.İhlâs ile yapılan duâ kabûl olur 28.8.2002Geçmişte, İslâm devletleri, islâm orduları Müslümanları ve islâm dînini yok etmek için,islâm memleketlerine saldıran kâfirlere ve sapık inançlı bölücülere karşı cihâd ederek,Müslümanları ve islâm dînini korudular.Allahü teâlâ, Enfâl sûresinde, islâm devletinin, kâfir memleketlerinde yapılan harbsilâhlarını araşdırıp, öğrenip, bunların hepsini, sulh zamanında yapmalarını emir ediyor.İslâm cihâdının ikinci şekili, her türlü yayın vâsıtası ile İslâmiyeti insanlara yaymak,duyurmaktır. Bu cihâdı, islâm âlimleri islâm devletinin yardımı ve kontrolü ile yapar.Asrımızda islâm düşmanı olan kâfirler, misyonerler, masonlar, ateistler ve mezhebsizler,her türlü yayın organları ile İslâmiyete saldırıyorlar. Yalanlarla, iftirâlarla insanları, hatta câhilMüslümanları aldatarak, islâm dînini yok etmeğe çalışıyorlar.(Kâdiyânî), yani ahmedîler ve (Behâîler) ve (Mevdûdîciler) ve (Teblîg-ı cemâ’atcılar) ve(Selefîciler), (Mezhebsizler) ve (Vehhâbîler), Kur’ân-ı kerîmden ve hadis-i şeriflerden yanlış vebozuk manalar çıkararak, islâmın doğru yolundan ayrılıyorlar.Bunların hepsi basın yolu ile, kitaplar, dergiler, risâleler çıkararak ve radyolarla,televizyonlarda bozuk inanışlarını yayıyorlar. Bunu yapmak için milyonlar sarf ediyorlar.Bir yandan, “Ehl-i sünnet” veya “Sünnî” denilen hakîkî Müslümanları aldatarak İslâmiyetiiçerden yıkıyorlar. Diğer tarafdan da, İslâmiyeti bütün dünyaya yanlış olarak tanıtıyorlar.Müslüman olmak isteyen yabancılar, bu çeşitli propagandalar karşısında ne yapacaklarınışaşırıyorlar. Yâ, Müslüman olmaktan vazgeçiyorlar, yahut yanlış, bozuk bir yola girerek,Müslüman olduklarını sanıyorlar.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!