Üstünlük son nefeste belli olur 21.8.2002Tekebbür etmek, büyüklenmek haramdır. Tekebbür, Allahü teâlânın bir sıfatıdır. Kibriyasıfatı, ona mahsûstur. İnsan, nefsini ne kadar aşağılarsa, Allahü teâlâ indinde kıymeti o kadaryükselir. Kendine kıymet verenin, Allahü teâlâ katında kıymeti olmaz.Alimler, Allah dostları Allahü teâlâdan çok korkarlardı. Kendilerinde kibir ve ucb gibi kötühuylar hiç yoktu. Küçüklere, fâsıklara ve fâcirlere karşı da kibrli olmamalıdır. Yalnız, tekebbürsâhibine karşı tekebbür etmek lâzımdır.Bir âlim, câhili görünce, bu, bilmediği için günah işliyor. Ben ise, bilerek işliyorum,demelidir. Bir âlimi görünce, bu benden daha çok biliyor ve ilminin hakkını veriyor. İhlâs ile amelyapıyor. Ben böyle değilm, demelidir. Kendinden daha yaşlı bir kimseyi görünce, bu bendendaha çok ibâdet etti, demelidir.Gençleri görünce, bunların günahı az, benim günahlarım çok demelidir. Kendiyaşındakileri görünce, günahlarımı biliyorum, onun ne yaptığını bilmiyorum. Bilinen kötülükleritahkîr etmek lâzımdır, demelidir. Bir bid’at sâhibini veya kâfiri görünce, insanın hâli son nefesdebelli olur. Acaba benim hâlim ne olacak, demeli, bunlara da tekebbür etmemelidir.Fakat, bunları sevmemelidir. Hele, küfürü, bid’ati yaymağa uğraşan “Dinde Reformcular”Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” sünnetine düşmandırlar. Sünnetin nûrlarınısöndürmeğe ve bid’ati, dalâleti yaymağa ve Ehl-i sünnet âlimlerini kötülemeğe ve âyet-ikerîmelere ve hadis-i şeriflere yanlış manalar vererek, İslâmiyeti içerden yıkmağaçalışmaktadırlar.Dünyada ve âhırette saadete kavuşmak için, tek çârenin, Ehl-i sünnet âlimlerininkitaplarında gösterilen yoldur. Bu saadeti, kurtuluş yolunu insanlığa tanıtmağa uğraşmalıyız.Bid’at sâhibleri, mezhebsizler, her çeşit islâm düşmanları, Ehli sünnet kitaplarınının yayılmasınıistemiyorlar, şeytanca iftirâlar yapıyorlar.Bu yıkıcıları, bölücüleri de sevmemelidir. Fakat, insanın kendi günahlarını unutmaması veezelde kendi hakkında nasıl takdîr olunduğunu ve son nefesinin nasıl olacağını düşünmesilâzımdır. Âhırette kimin kimden üstün olacağı, dünyada kesin olarak bilinemez. Çok din adamı,kâfir olarak can vermiştir. Çok kâfirlere de iman ile can vermek nasîb olmuşdur. Son nefesinnasıl olacağını söylemek, gaybı bilmek olur. Onun için, kimseye tekebbür etmek câiz değildir.İbadetin ihlasla yapılanı kıymetli 22.8.2002Çok kimse, yaptığı ibadeti ile kibirlenir, kendini başkalarından üstün görür. Halbukiibadetin çok olması kıymetli ibadet yaptığını göstermez. İbâdetin kıymetli olması şartlarabağlıdır..Bunun için, kimse ibâdetine güvenmemelidir. Çok ibâdet yaptığı için tekebbüretmemelidir. İbâdetin kabûl olması için, niyetin hâlis olması, yani yalnız Allahü teâlânın rızâsıiçin yapılması lâzımdır. Bu ihlâsı elde etmek kolay değildir. Nefsi temizlemek takvâ ile olur.Takvâ, haramlardan sakınmak demekdir. Nefsi temizlenmeyen kimsenin ibâdetlerini ihlâs ileyapması çok güçtür.Bazıları da babaları ile dedeleri ile kibirlenir. Babaları ile, dedeleri ile övünmek vetekebbür etmek, câhillik ve ahmaklıktır. Kabil, Âdem aleyhisselâmın oğlu idi. Kenan, Nûhaleyhisselâmın üç oğlundan biridir. Diğer ismi Yâmdır. Kardeşi Yâfes din âlimi idi. Bu iseküfürden kurtulamadı. Babalarının Peygamber olması, bunlarıküfürden kurtarmadı. İnsanınövündüğü dedeleri, bir avuç toprak oldu. Toprak ile övünmek akla uygun olur mu? Onların sâliholmaları ile övünmemeli. Onlar gibi sâlih olmağa, onların yolunda bulunmağa çalışmalıdır.Kadınların çoğu da, güzellikleri ile tekebbür eder. Hâlbuki güzellik, insanda kalıcı değildir,çabuk gider. İnsana mülk olmaz. Âriyyet olan şeyle tekebbür etmek, ahmaklıkdır. Zâhiringüzelliği, kalbin güzelliği ile, yani iyi huyla birlikde olunca kıymetlidir.Kalbin temizliği de, Resûlullahın sünnetine uymakla belli olur. İnsanın kalbine, rûhuna,ahlâkına kıymet verilmezse, insanın hayvandan farkı olmaz. Hatta hayvanlardan aşağı olur.Pislikle dolu, bozulan, parçalanan bir makina olur. Her zaman beslenmesi, temizlenmesi, ta’mîredilmesi lâzım gelen harâb bir makinaya benzer. Böyle kimseye tekebbür etmek yakışır mı?Bunun ancak tevazu göstermesi lâzım olur.Genç ve kuvvetli olmakla tekebbür etmek de, câhilliktir. Hayvanların mekanik ve hisorganlarındaki kuvvetleri, insanlardan katkat fazladır. Hayvanların insanlara tekebbür etmesilâzım olur. Hep kuvvetli kalacağını, hastalığa, tehlikeye, kazaya yakalanmıyacağını kim iddiâedebilir? Gençliğinden, gücünden, kuvvetinden, hatta hareketinden, solumasından ayrılmayankimse görülmüş müdür? Böyle geçici olan, devamı çok kısa olan ve hayvanlarla ortaklaşabulunan şeylerle tekebbür etmek akla uygun olur mu?
Geçici şeylerle kibirlenmek 23.8.2002Çok kimse, mâl ile, evlâd ile, mevki ile ve rütbe ile tekebbür eder, kibirlenir. Bu, insana hiçyakışmaz. Çünkü bunlar, kendinde bulunan üstünlükler değildir. Gelip geçen, kendindekalmıyan, insandan çabuk ayrılan şeylerdir. Bunlar ahlâksızlarda, kötü kimselerde de bulunur.Hem de onlarda daha çoktur. Bunlar üstünlük olsalardı, bunlara kavuşmayanların ve kavuşupda ayrılanların, çok aşağı kimseler olmaları lâzım gelirdi. Mâl, şeref vesîlesi olsaydı, hırsızların,az zamanda bile olsa, şerefli kimseler olmaları lâzım gelirdi.Kin tutmak da kibre sebep olur. Kin beslemek kalbinden düşmanlık beslemektir. Kendisiile aynı derecede olan veya daha üstün olan kimseye kızar. Birşey yapmak elinden gelmediğiiçin, ona tekebbür eder. Tevazu gösterilmesi lâzım olan kimseye tevazu edemez. Onun haklısözlerini, nasîhatlerini kabûl etmez. Herkese karşı ondan daha üstün olduğunu göstermek ister.Ona eziyyet verirse, özür dilemez.Hased de, tekebbüre sebep olur. Onda bulunan nimetlerin ondan ayrılarak kendisinegelmesini ister. Onun haklı olan sözlerini ve nasîhatlerini red eder. Ondan birşey sorupöğrenmek istemez. Kendinden yüksek olduğunu bildiği halde, ona tekebbür eder.Riyâ da, tekebbür etmeğe sebep olmaktadır. Riyâ ile, gösteriş yaparak, tanımadığıkimseye, başkalarının yanında tekebbür eder. Yalnız oldukları zaman etmez. Böyle kimselerintekebbüründen kurtulmak için, âlimlerin vekar sâhibi olmaları, şereflerine uygun elbise giymelerilâzımdır.Bunun için, İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe hazretleri, sarığınız büyük olsun ve cübbenizin kolağzı geniş olsun, buyururdu. İnsanlara va’z ve nasîhat edecek kimselerin yeni, temiz elbisegiyerek kendilerine cemâl vermeleri ibâdet olur. Hurmet edilmezlerse, sözleri dinlenmez. Çünkü,câhiller, insanın zâhirine bakar. İlminden, ahlâkından anlamazlar.Yalnız olarak yürümeyip, arkasından talebelerinin ve başkalarının da gelmesini istemekde kibir alâmetidir. Resûlullah, Medînenin Bakî’ kabristânına gidiyordu. Birkaç kişi görüp,arkasından geldiler. Durarak öne geçmelerini emr buyurdu. Arkalarından yürüdü. Sebepisoruldukda, “Ayak sesini işittim. Kalbime kibrden bir zerre gelmemesi için böyle yaptım”buyurdu. Kendisine kibir gelmez. Eshâbına ders vermek için böyle yaptı. Ebü’dderdâ diyor ki,kibrli kimsenin arkasında yürüyenlerin sayısı arttıkca, bunun Allahü teâlâdan uzaklaşması daartar.Kibir alâmetlerinden bazıları 24.8.2002Çok kimse, kibirli olduğunun farkında değildir. Bunun için, kibrin alâmetlerini bilmeklâzımdır. İçeri girince, herkesin kendi için ayağa kalkmalarını istemek iyi değildir. Ancak,kendisine hurmet edildiğini anlıyarak, onlara nasîhat vermek istiyen âlimin, kendisi için ayağakalkıldığını arzû etmesi kibir olmaz. Kendi oturup, başkalarının kendine karşı ayakta durmalarınıistemek, tekebbürdür.Hazret-i Alî, buyurdu ki, “Cehennemlik bir kimse görmek isteyen, kendi oturup başkalarınıayakta durduran kimseye baksın!” Eshâb-ı kirâm , Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” herşeyden çok severlerdi. Geldiği zaman ayağa kalkmazlardı. Çünkü, ayağa kalkılmasınıistemediğini bilirlerdi.Bununla berâber, âlimler gelince, ilmin şerefini göstermek için, ayağa kalkmak lâzımdır.Yahyâ bin Kattân, ikindi namazını kıldıkdan sonra, câmi’in minâresine dayanarak oturmuştu.Yanına zamanın meşhûr âlimlerinden birkaçı geldi. İçlerinde imam-ı Ahmed bin Hanbel devardı. Hepsi, ayakta olarak hadîs ilminden sordular. Yahyâ, her birinin cevâbını verdi. Hiçbirineotur demedi. Hiç biri de, oturmağa cesâret edemedi. Konuşmaları akşam namazına kadardevam etti.Genç olan âlim, yaşlı olan câhilin üst tarafına oturur. Talebe, hocasından evvel sözebaşlamaz. Hocası yok iken, onun yerine oturmaz. Sokakda önünde yürümez.Üzerinde hakkı bulunanları, yani tanıdıklarını ziyâret etmemek de kibir alâmetidir.Kendinden aşağı olanları ziyâret etmek tevazu alâmetidir.Yanına başkasının oturmasını istememek ve hastalarla birlikte oturmamak, evinin işiniyapmamak, evine lâzım olan şeyleri satın alıp evine getirmemek ve kullanılmış elbisesini tekrârgiymek istememek, hep kibir alâmetidir. İş başında iş elbisesi giymek istememek de, böyledir.Fakirlerin da’vetine gitmeyip, zenginlerin da’vetine gitmek de tekebbürdür. Akrabâsının veçocuklarının muhtac oldukları şeyleri te’mîn etmemek ve doğru sözü kabûl etmeyip münâkaşaetmek, kusurunu, kabâhatini bildirenlere teşekkür etmemek, herkesin yanında olursa riyâ olur.Hem yalnız iken, hem de başkalarının yanında yaparsa, kibir olur.
- Page 1 and 2:
İSLÂM AHLÂKI--------------------
- Page 3 and 4: zevcelerimizden ve çocuklarımızd
- Page 5 and 6: olabilmesi, vera’ sayesindedir ve
- Page 7 and 8: “Allahü teâlâ, bazı kulların
- Page 9 and 10: Bunlara, acımalı ve incitmemelidi
- Page 11 and 12: 2 - Huy iki türlüdür: Birisi ins
- Page 13 and 14: O iyi olunca herşey iyi olur 3.6.2
- Page 15 and 16: İslâmiyet ilerlemeyi teknolojiyi
- Page 17 and 18: Her sınıfın üremesi ve savunmas
- Page 19 and 20: sıfatları, özellikleri vardır.
- Page 21 and 22: olmakdan ve aşırı olmakdan kurtu
- Page 23 and 24: 3 - Af: Düşmandan veya suçludan
- Page 25 and 26: “İşlerin en iyisi, onların ort
- Page 27 and 28: Kahramanlığın, yiğitliğin teme
- Page 29 and 30: İnsan, her ihtiyacını hâzırlam
- Page 31 and 32: Yahûdî ve Hıristiyanlar, Muhamme
- Page 33 and 34: Yapılmaması lâzım olan şeyler,
- Page 35 and 36: zevklerine daldıkça, derdler, üz
- Page 37 and 38: çağırıp: “Medînede birisinin
- Page 39 and 40: hareketler görülünce, kâfir dem
- Page 41 and 42: His organları ile anlaşılamıyan
- Page 43 and 44: Emirler insan gücünün üzerinde
- Page 45 and 46: söyliyerek niyet etmek câiz olur
- Page 47 and 48: Kalb hastalıklarından birisi de
- Page 49 and 50: insanların iyi, kötü her işini
- Page 51 and 52: Çirkin, iğrenç olmamak için, ç
- Page 53: Bu koku diğerlerine ateşden daha
- Page 57 and 58: Alay etmek için ve münâfıklık
- Page 59 and 60: Bir hadîs-i şerifte, “Bir kimse
- Page 61 and 62: gazâsında, askerin çokluğunu g
- Page 63 and 64: zan ederek gayret eyledi. Resûlull
- Page 65 and 66: idi. Çok yaşamasının sırrını
- Page 67 and 68: Hadîs-i şerifte, “Müminin din
- Page 69 and 70: ulamazlar. Bunun yegâne ilâcı, b
- Page 71 and 72: Ehl-i beyti sevmek imandandır 23.9
- Page 73 and 74: “Aliyi sevmek, iman, ona düşman
- Page 75 and 76: “İslâmiyet, teslimiyettir. Tesl
- Page 77 and 78: edilmesi lâzımdır. “İbâdet,
- Page 79 and 80: dünyalık kadar azalır” ve “D
- Page 81 and 82: Bir farzın yapılmasını, haramda
- Page 83 and 84: İnsana “Âlem-i sagîr” denir.
- Page 85 and 86: Günahta ısrar etmek 20.10.2002Gü
- Page 87 and 88: “Müminler için, her gün 25 def
- Page 89 and 90: şu kusuru olmasa, daha iyi olurdu
- Page 91 and 92: Müslüman olmamış ve olmıyan ki
- Page 93 and 94: şâhidlikle veya zâlime haber ver
- Page 95 and 96: Cenâb-ı Hak akıldan sonra, nefsi
- Page 97 and 98: uyurmuşlardı. O dört kelime şud
- Page 99 and 100: “Beni niçin doyurmadın?” 19.1
- Page 101 and 102: Yanlış iş yapmamak için fazla k
- Page 103 and 104: esledi. İdâre ve maişetini te’
- Page 105 and 106:
Kibriyâ, büyüklük, üstünlük
- Page 107 and 108:
gününün kıymetini bilselerdi bu
- Page 109 and 110:
yoldaş olur. Her gece Tebâreke s
- Page 111 and 112:
ızklar taksîm edilmiştir. Çalı
- Page 113 and 114:
2- Korkmadığı kimsenin yanında
- Page 115 and 116:
dolaşmak, fakîrlerin imdâdına y
- Page 117 and 118:
Vermede öncelik sırası 23.1.2003
- Page 119 and 120:
saklamamaları çok güctür. Büy
- Page 121 and 122:
nasıl kazandın? dediler. Çok az
- Page 123 and 124:
hizmet edeceğini bilen ve bunu ken
- Page 125 and 126:
Abdüllah bin Mes’ûd “radıyal
- Page 127 and 128:
ağlamak ise, bütün günahların
- Page 129 and 130:
örtüme sürdüm deyince, Hz.Ömer