Çok namaz kılan, çok oruc tutan, çok sadaka veren, fakat dili ile komşularını incitenkimsenin gideceği yer Cehennemdir. Namazı, orucu, sadakası az olup, dili ile komşularınıincitmiyenin yeri Cennetdir.Allahü teâlâ, dünyalığı, dostlarına da düşmanlarına da vermişdir. Güzel ahlâkı ise, yalnızsevdiklerine vermişdir. (İyi huylu olan kâfirlerin ölümleri yaklaşınca, imana kavuşacakları umulursözünün doğru olduğu buradan da anlaşılmakdadır.)Bir kimsenin ırzına, malına saldıranın sevapları, kıyâmet günü o kimseye verilir.İbâdetleri, iyilikleri yoksa, o kimsenin günahları buna verilir.Allahü teâlâ indinde günahların en büyüğü, kötü huylu olmaktır.Bir kimse, sevmediği birisine belâ, sıkıntı geldiği için sevinirse, Allahü teâlâ, bu kimseyede bu belâyı verir.Kibirden, hıyânetden ve borçtan temiz olarak ölen kimsenin gideceği yer Cennetdir.Gelmeyege git, vermeyene ver!İslâm ahlâkı ile ahlâklanmış bir Müslümanın nasıl olması lazım geldiği bildiren hadis-işeriflere bugün de devam ediyoruz:İyi huylu kimse, dünyada ve âhirette iyiliklere kavuşacaktır.Allahü teâlâ, dünyada güzel sûret ve iyi huy ihsân ettiği kulunu, âhirette Cehennemesokmaz.Hz.Ebû Hüreyreye Resulullah Efendimiz, “İyi huylu ol!” buyurdu. İyi huy nedir deyince,“Senden uzaklaşana yaklaşıp nasîhat et ve sana zulmedeni af et ve malını, ilmini, yardımınısenden esirgeyene bunları bol bol ver!” buyurdu.İki kişi mescide gelip namaz kıldılar. Kendilerine birşey ikrâm edildi. Oruclu olduklarınısöylediler.Konuştuktan sonra, kalkıp giderlerken, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”,bunlara, “Namazlarınızı tekrar kılınız ve oruclarınızı, tekrar tutunuz! Çünkü konuşurken birkimseyi gıybet ettiniz.Kusurunu söylediniz. Gıybet etmek, ibâdetlerin sevapını giderir” buyurdu.Peygamberimiz borçlu olan birinin cenâze namazını kılmak istemedi. Ebû Katâdeismindeki bir sahâbî “radıyallahü anh”, onun borcunu, havâle yolu ile kendi üzerinealdı.Peygamberimiz de cenâze namazını kılmağı kabûl buyurdu.Zevcelerinizi döğmeyiniz! Onları üzecek söz ve hareketlerde bulunmayınız! Onlar, sizinköleniz değildir.Allahü teâlâ indinde en iyiniz, zevcesine karşı en iyi olanınızdır. Zevcesine karşı en iyiolanınız, benim.İmanı üstün olanınız, huyu daha güzel ve zevcesine daha yumuşak olanınızdır.Bu hadis-i şerifler, güzel islâm ahlâkının kaynağıdırlar. İslâm âlimleri, bu hadis-işeriflerden, çeşidli hükümler çıkarmışlardır. Bu hükümlerin özeti şudur.Müslümanın, kimsenin mallarına, canlarına ve ırzlarına saldırmaz.Hayvan hakkı, insanhakkından, kâfirin hakkı da, hayvan hakkından daha büyük günahdır.Bir kimse, malı olduğu halde, borcunu ödemeği bir saat gecikdirirse, zâlim ve âsî olur.Heran la’net altında bulunur. Borç ödememek öyle bir günahdır ki, uykuda bile durmadan yazılır.Emirleri yapmak yasaklardan kaçmakİslâm âlimleri, islâm dîninin emrettiği güzel ahlâkı, 1400 seneden beri, hep anlatmışlar vekitaplarında yazmışlardır. Böylece, islâm dîninin bildirdiği güzel huyları gençlerin kafalarına,kalblerine yerleştirmeğe çalışmışlardır. Güzel ahlâkı yayan sayısız kitaplardan biri, derin islâmâlimi, büyük velî, ikinci bin yılın müceddidi olan İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkînin “rahimehullahüteâlâ” (Mektûbât) kitapıdır.(Mektûbât) kitabında bir Müslümanın nasıl olması lazım geldiği şöyle bildirilmektedir:Sûre-i Haşrin yedinci âyetinde meâlen, “Resûlümün getirdiği emirleri alınız, itâ’at ediniz!Nehy, men’, yasak ettiği şeylerden sakınınız!” buyurulmuşdur. Dünyada felâketlerden, âhiretteazâbdan kurtulmak için, iki şey lâzımdır:Emirlere sarılmak ve yasaklardan sakınmakdır. Buikisine İslamiyete uymak denir. Bu ikisinden en büyüğü, daha lüzûmlusu, ikincisidir.Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” yanında, birisinin çok ibâdet ettiğini, çokuğraştığını söylediler. Birisinin de, yasak edilen şeylerden çok sakındığını söylediklerinde,“Hiçbirşey, vera’ gibi olamaz!” buyurdu.Yani, yasaklardan sakınmak, daha kıymetlidir buyurdu.Bir hadis-i şerifte de, “Dîninizin direği vera’dır” buyurdu. İnsanların meleklerden daha üstün
olabilmesi, vera’ sayesindedir ve terakkî etmeleri, yükselmeleri bu sayededir. Melekler de,emirlere itâ’at etmekdedir.Hâlbuki melekler, terakkî edemiyor.O halde, vera’a sarılmak ve takvâ üzere olmak, herşeyden daha lüzûmludur. İslamiyetteen kıymetli şey, takvâdır. Dînin temeli, takvâdır. Vera’ ve takvâ, haramlardan kaçınmakdemekdir. Haramlardan temamen kaçınabilmek için, mubahların fazlasından kaçınmalıdır.Mubahları, lâzım olduğu kadar, kullanmalıdır. Bir insan, mubah, yani İslamiyetin izin verdiğişeylerden, her istediğini yapar, taşkınca mubah işlerse, şübheli şeyleri yapmağabaşlar.Şübheliler ise, haram olanlara yakındır. İnsanın nefsi, hayvan gibi, kendine düşkündür.Uçurum yanında dolaşan, birgün uçuruma düşebilir. Vera’ ve takvâyı tam yapabilmek için,mubahları lâzım olduğu kadar kullanmalı, zaruret miktarını aşmamalıdır.Bu kadarını kullanırken de kulluk vazîfelerini yapabilmek için kullanmağa niyet etmelidir.Mubahların fazlasından temamen kaçınabilmek, her vakit ve hele bu zamanda, hemen hemenmümkin değildir. Hiç olmazsa, haramlardan kaçınmalı, mubahların fazlasından da elden geldiğikadar sakınmağa çalışmalıdır.“Yumuşaklık insanın süsüdür”İslâm ahlâkı ile ahlâklanmış bir müslüman, farzları yapar, haramlardan kaçınır.Haramlardan kaçınmak da, iki türlüdür: Birinci kısmı, yalnız Allahü teâlânın hakkı olan, Onunemri olan günahlardan kaçınmakdır. İkinci kısmı, insanların, mahlûkların hakları da bulunangünahlardan kaçınmakdır.İkinci kısmı, daha mühimdir. Allahü teâlâ, hiçbirşeye muhtac değildir ve çokmerhametlidir. Kullar ise, pekçok şeye muhtac oldukları gibi, cimridirler.Resûlullah “sallallahüaleyhi ve sellem” buyurdu ki: “Üzerinde kul hakkı olan, insanların malına, ırzına dokunan,ölmeden önce helâllaşsın, ödesin! Zîrâ âhiret günü altının, malın değeri olmaz. O gün, haködeninceye kadar, kendi sevaplarından alınacak, sevapları olmazsa, hak sâhibinin günahları,buna yüklenecekdir”.Günah işleyen hemen tevbe eder. Ca’fer bin Sinân buyuruyor ki, “Günah işleyenlerin,boynunu bükmesi, ibâdet edenlerin göğsünü kabartmasından daha iyidir”.Kıyâmet günü, hak sâhibi, hakkını af etmezse, bir dank hak için, cemaat ile kılınmış kabûlolmuş yediyüz namazı alınıp, hak sâhibine verilecekdir. Bir dank, dirhemin altıda biri, yaklaşıkolarak, yarım gram gümüşdür.Birgün Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Eshâb-ı kirâma karşı: “Müflis kime denir,biliyor musunuz?” buyurdukda: “Parası ve malı kalmayan kimseye diyoruz” dediler. Buyurdu ki:“Ümmetim arasında müflis, şu kimsedir ki, kıyâmet günü, defterinde çok namaz, oruc ve zekâtsevapı bulunur. Fakat, bir kimseye sövmüş, iftirâ etmiş, malını almış, kanını dökmüş, döğmüş.Sevapları, bu hak sâhiblerine dağıtılır. Hakları ödenmeden önce sevapları biterse, haksâhiblerinin günahları, bunun üzerine yükletilir. Sonra Cehenneme atılır” buyurdu.Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:“Allahü teâlâ refîktir. Yumuşaklığı sever. Sertlik edenlere vermediği şeyleri yumuşakdavrananlara ihsân eder. Başkalarına vermez”“Yumuşak davran! Sertlikden ve çirkin şeyden sakın! Yumuşaklık insanı süsler. Çirkinliğigiderir” “Yumuşak davranmayan, hayır yapmamış olur” “İçinizde en sevdiğim kimse, huyu engüzel olanınızdır”Dünya ve âhiret iyilikleri verilen kimsePeygamber Efendimez, her Müslümanın güzel ahlak sahibi olmasını, herkese iyilikyapmasını, sertlik gööstermeyip yumuşak huylu olmasını emretmiştir. Bununla ilgili hadis-işeriflerde buyuruldu ki:“Kendisine yumuşaklık verilen kimseye dünya ve âhiret iyilikleri verilmiştir”“Haya, imandandır. İmanı olan Cennetdedir. Fuhş, kötülüktür. Kötüler Cehennemdedir”“Cehenneme girmesi haram olan ve Cehennemin de onu yakması haram olan kimseyibildiriyorum. Dikkat ediniz. Bu kimse, insanlara kolaylık, yumuşaklık gösteren mümindir”“Yumuşak olanlar ve kolaylık gösterenler, hayvanın üzerinde, yularını tutan kimse gibidir.Durdurmak isterse, hayvan ona uyar. Taşın üzerine götürmek isterse, hayvan oraya koşar”“Kızdığı zaman istediğini yapabilecek bir kimse kızmazsa, Allahü teâlâ kıyâmet günü onuherkesin ortasında çağırır, “Cennetde istediğin hûrinin yanına git” der”
- Page 1 and 2: İSLÂM AHLÂKI--------------------
- Page 3: zevcelerimizden ve çocuklarımızd
- Page 7 and 8: “Allahü teâlâ, bazı kulların
- Page 9 and 10: Bunlara, acımalı ve incitmemelidi
- Page 11 and 12: 2 - Huy iki türlüdür: Birisi ins
- Page 13 and 14: O iyi olunca herşey iyi olur 3.6.2
- Page 15 and 16: İslâmiyet ilerlemeyi teknolojiyi
- Page 17 and 18: Her sınıfın üremesi ve savunmas
- Page 19 and 20: sıfatları, özellikleri vardır.
- Page 21 and 22: olmakdan ve aşırı olmakdan kurtu
- Page 23 and 24: 3 - Af: Düşmandan veya suçludan
- Page 25 and 26: “İşlerin en iyisi, onların ort
- Page 27 and 28: Kahramanlığın, yiğitliğin teme
- Page 29 and 30: İnsan, her ihtiyacını hâzırlam
- Page 31 and 32: Yahûdî ve Hıristiyanlar, Muhamme
- Page 33 and 34: Yapılmaması lâzım olan şeyler,
- Page 35 and 36: zevklerine daldıkça, derdler, üz
- Page 37 and 38: çağırıp: “Medînede birisinin
- Page 39 and 40: hareketler görülünce, kâfir dem
- Page 41 and 42: His organları ile anlaşılamıyan
- Page 43 and 44: Emirler insan gücünün üzerinde
- Page 45 and 46: söyliyerek niyet etmek câiz olur
- Page 47 and 48: Kalb hastalıklarından birisi de
- Page 49 and 50: insanların iyi, kötü her işini
- Page 51 and 52: Çirkin, iğrenç olmamak için, ç
- Page 53 and 54: Bu koku diğerlerine ateşden daha
- Page 55 and 56:
Geçici şeylerle kibirlenmek 23.8.
- Page 57 and 58:
Alay etmek için ve münâfıklık
- Page 59 and 60:
Bir hadîs-i şerifte, “Bir kimse
- Page 61 and 62:
gazâsında, askerin çokluğunu g
- Page 63 and 64:
zan ederek gayret eyledi. Resûlull
- Page 65 and 66:
idi. Çok yaşamasının sırrını
- Page 67 and 68:
Hadîs-i şerifte, “Müminin din
- Page 69 and 70:
ulamazlar. Bunun yegâne ilâcı, b
- Page 71 and 72:
Ehl-i beyti sevmek imandandır 23.9
- Page 73 and 74:
“Aliyi sevmek, iman, ona düşman
- Page 75 and 76:
“İslâmiyet, teslimiyettir. Tesl
- Page 77 and 78:
edilmesi lâzımdır. “İbâdet,
- Page 79 and 80:
dünyalık kadar azalır” ve “D
- Page 81 and 82:
Bir farzın yapılmasını, haramda
- Page 83 and 84:
İnsana “Âlem-i sagîr” denir.
- Page 85 and 86:
Günahta ısrar etmek 20.10.2002Gü
- Page 87 and 88:
“Müminler için, her gün 25 def
- Page 89 and 90:
şu kusuru olmasa, daha iyi olurdu
- Page 91 and 92:
Müslüman olmamış ve olmıyan ki
- Page 93 and 94:
şâhidlikle veya zâlime haber ver
- Page 95 and 96:
Cenâb-ı Hak akıldan sonra, nefsi
- Page 97 and 98:
uyurmuşlardı. O dört kelime şud
- Page 99 and 100:
“Beni niçin doyurmadın?” 19.1
- Page 101 and 102:
Yanlış iş yapmamak için fazla k
- Page 103 and 104:
esledi. İdâre ve maişetini te’
- Page 105 and 106:
Kibriyâ, büyüklük, üstünlük
- Page 107 and 108:
gününün kıymetini bilselerdi bu
- Page 109 and 110:
yoldaş olur. Her gece Tebâreke s
- Page 111 and 112:
ızklar taksîm edilmiştir. Çalı
- Page 113 and 114:
2- Korkmadığı kimsenin yanında
- Page 115 and 116:
dolaşmak, fakîrlerin imdâdına y
- Page 117 and 118:
Vermede öncelik sırası 23.1.2003
- Page 119 and 120:
saklamamaları çok güctür. Büy
- Page 121 and 122:
nasıl kazandın? dediler. Çok az
- Page 123 and 124:
hizmet edeceğini bilen ve bunu ken
- Page 125 and 126:
Abdüllah bin Mes’ûd “radıyal
- Page 127 and 128:
ağlamak ise, bütün günahların
- Page 129 and 130:
örtüme sürdüm deyince, Hz.Ömer