12.07.2015 Views

İslam Ahlakı - Mehmet Oruç

İslam Ahlakı - Mehmet Oruç

İslam Ahlakı - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Ahiret nimetlerini elde etmek için makam ve mevki elbette iyidir. Mal gibi makamın dakendisi değil sevgisi engeldir. Hizmet için bir makama talip olmak başka şey, nefsin arzularınıtatmin için makam sahibi olmak ayrı şeydir.Riyâ ile ve hakkı bâtıl ile karıştırarak makam sâhibi olmak câiz değildir. İyi niyet ile olsada, câiz değildir. Çünkü, haramları ve mekrûhları, iyi niyet ile de yapmak câiz değildir. Hatta,bazı haramların iyi niyet ile yapılması, daha büyük günah olur. Niyetin iyi olması, tâ’atlarda,ibâdetlerde faydalı olur. Mubah, hatta farz olan bir amel, niyete göre günah olabilir. Günahişliyenin, “Sen kalbime bak! Kalbim temizdir. Allah kalbe bakar” sözünün yanlış, hatta zararlıolduğu buradan da anlaşılmakdadır.İnsan, makamsahibi olmağı nefsini eğlendirmek için ister. Nefsi, maldan olduğu gibi,mevki den de lezzet almaktadır. Arada İslâmiyete uymayan işler bulunmazsa, nefsi lezzet aldığışeye kavuşturmak haram olmaz ise de, takvânın, himmetin az olduğunu gösterir. Mevki eldeettikten sonra, insanların gönüllerini kazanmak için, riyâ ve müdâhane ve gösteriş yapmasındankorkulur.Hatta, münâfıklık ve hakkı bâtıl ile karıştırmak ve hatta hiyle ve yalan gibi tehlikeli hâllerde olabilir. Helâl ile haram karışık olan şeyi yapmamak lâzımdır.Bir zaman, bir emîr, bir zâhidi ziyârete gitmiş. Zâhid, emîrin ve etrâfındakilerin kendisineyaklaşmak istediklerini anlayınca, ziyâfet vermiş. Kendisi, iri lokmaları hırs ile çabuk çabuk,yimeğe başlamış. Emîr, bu hâli görünce, zâhidi beğenmiyerek, oradan ayrılmış. Zâhid,arkasından, Elhamdü lillah! Rabbim beni kurtardı demiş.Mevki sâhibi olmak arzûsunu gideren en kuvvetli ilâc, insanlardan uzak durmaktır. Din vedünya için zarûrî vazîfelerden başka, insanlar arasına karışmamalıdır. Hadîs-i şerifte, bu ilâctavsiye edilmektedir.Ayıplanma korkusu 26.7.2002Ayıplanma korkusu yari, insanın, başkalarının kendisini kötülemelerine, çekiştirmelerine,ayıblamalarına üzülmesi kötü bir huydur. Kalb hastalıklarındandır. İnsanlardan utanmak vebaşkalarının kötülemelerinden, ayblamalarından korkmak küfre sebep olur. Ebû Tâlibinsağlığında kâfir kalmasının sebepi budur.Ebû Tâlib, hazret-i Alînin babasıdır. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” amcasıdır.Resûlullahın Peygamber olduğunu biliyordu. İnsanların kötüliyeceklerinden korkarak veayıblıyacaklarını düşünerek, iman etmedi. Ebû Tâlib ölüm döşeğinde iken, Resûlullah onunyanına gelerek, “Ey amcam! Sana şefâ’at edebilmekliğim için, lâ ilâhe illallah söyle!” buyurdu.Cevâbında, “Ey kardeşimin oğlu, doğru söylediğini biliyorum. Lâkin ölüm korkusu ile imana geldidenilmesini istemem” dedi.Beydâvî tefsîrinde, Kasas sûresinin “Sevdiklerini hidâyete getirmeksenin elinde değildir” meâlindeki, ellialtıncı âyet-i kerîmesinin bu zaman indiği bildirilmişdir.Kureyş kâfirlerinin ileri gelenleri, Ebû Tâlibin yanına geldiler. Sen, bizim emîrimizsin,sözlerin başımızın üzerindedir. Fakat, senden sonra, Muhammed ile “aleyhissalâtü vesselâm”aramızda düşmanlığın devam edeceğinden korkuyoruz. Ona söyle! Dînimizi kötülemesin,dediler. Ebû Tâlib, Resûlullahı yanına çağırdı. İşittiklerini söyledi. Resûlullahın, onlar ile sulhyapmıyacağını anlayınca, Müslüman olacağı anlaşılacak bazı şeyler söyledi. Bunları işitince,amcasının iman etmesini istedi. “İşitenler bana dil uzatacaklarından korkmasaydım, imanederdim. Seni sevindirirdim” dedi.Öleceği zaman, bir şeyler söyledi. Bunları işitebilmek için, Abdüllah ibni Abbâs yanınayaklaşdı. İman ettiğini bildiriyor dedi. Ebû Tâlibin iman ettiği şübhelidir. (İbni Hacer-i Mekki,“Nimet-ül-kübra” kitabında öldükten sonra diriltilerek iman ettiğini bildirmektedir.)İnsanların kötülemelerinden ve ayıblamalarından korkmağa karşı ilâc olarak şöyledüşünmelidir: Kötülemeleri doğru ise, ayıblarımı bana bildirmiş oluyorlar. Bunları yapmamağakarar verdim demeli, böyle kötülemelerden ferahlık duymalıdır. Onlara teşekkür etmelidir.Hasen-i Basrîye, birisinin kendisini gıybet etdiğini haber verdiler. Ona bir tabak helvagönderip, “Sevaplarını bana hediyye ettiğini işittim. Karşılık olarak bu tatlıyı gönderiyorum” dedi.Yapılan kötüleme yalan ise, iftirâ ise, zararı söyliyene olur. Onun sevapları bana verilir. Benimgünahlarım, ona yüklenir demelidir. İftirâ etmek, nemmâmlık yapmak, gıybet etmekden dahafenâdırlar. Nemîme, Müslümanlar arasında söz taşımaktır.Bozuk inanç küfre götürür 27.7.2002Küfürden, imansızlıktan sonra en kötü huy, ahlâk, “Bid’at i’tikâdı” yani yanlış, sapıkinançtır. İmanın bozuk ve sapık olmasıdır. Müslümanların çoğu, bu kötü hastalığayakalanmışlardır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!