Kötü huydan kurtulmak, bunun zıddını yapmak için çok uğraşmak lâzımdır. Çünkü,insanın alışdığı şeyden kurtulması müşkildir. Kötü şeyler nefse tatlı gelir.Kötü huyların hepsi için müşterek ilâc, hastalığı ve zararını ve sebepini ve zıddını veilâcın faydasini bilmektir. Sonra, bu hastalığı kendinde teşhîs etmek, aramak, bulmak gelir. Buteşhîsi kendi yapar. Yahut bir âlimin, rehberin bildirmesi ile anlar. Mümin, müminin aynasıdır.İnsan kendi kusurlarını zor anlar. Güvendiği arkadaşına sorarak da, kusurunu öğrenir. Sâdıkolan dost, onu tehlikelerden, korkulardan muhâfaza eden kimsedir. Böyle bir arkadaş bulmakçok zordur. Bunun içindir ki, İmâm-ı Şâfi’î:Sâdık dost ve hâlis KimyâAz bulunur, hiç arama! buyurdu.Hazret-i Ömer de,Arkadaşım aybıma uyardı beni,kardeşlik sünnetinin budur temeli! buyurdu.Kötü huyların tespiti 14.7.2002İnsan, kötü huylarını düşmanlarının kendisine karşı kullandıkları kelimelere bakarak daöğrenebilir. Çünkü düşman, insanın ayblarını arayıp, yüzüne çarpar. İyi arkadaşlar ise, insanınayıblarını pek görmezler.Birisi İbrâhîm Edhem hazretlerine, aybını, kusurunu bildirmesi için yalvarınca, seni dostedindim. Her hâlin, hareketlerin, bana güzel görünüyor. Aybını başkalarına sor dedi.Başkasında bir ayıb görünce, bunu kendinde aramak, kendinde bulursa, bundankurtulmağa çalışmak da, kötü huyların ilâclarındandır. “Mümin müminin aynasıdır” hadis-işerifinin manası budur. Yani, başkasının ayıblarında, kendi ayıblarını görür.Îsâ aleyhisselâma, bu güzel ahlâkını kimden öğrendin dediklerinde, “Bir kimsedenöğrenmedim. İnsanlara baktım. Hoşuma gitmiyen huylarından ictinâb ettim. Beğendiklerimi bende yaptım” buyurdu.Lokman hakîme, edebi kimden öğrendin, dediklerinde, “Edebsizden!” dedi.Selef-i sâlihînin, Eshâb-ı kirâmın, Velîlerin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” hayathikâyelerini okumak da, iyi huylu olmağa sebep olur.Kendinde kötü huy bulunan kimse, buna yakalanmanın sebepini araştırmalı, bu sebepiyok etmeğe, bunun zıddını yapmağa çalışmalıdır. İnsanın, kötü şey yapınca, arkasından riyâzetçekmeği, nefse güç gelen şey yapmağı âdet edinmesi de, faydalı ilâctır.Meselâ, bir kötülük yaparsam, şu kadar sadaka vereceğim veya oruc tutacağım, gecenamazları kılacağım diye yemîn etmelidir. Nefs, bu güç şeyleri yapmamak için, onlara sebepolan kötü âdetini yapmaz. Kötü ahlâkın zararlarını okumak, işitmek de, faydalı ilâctır. Buzararları bildiren hadis-i şerifler çoktur. Bunlardan birkaçı şunlardır:“Allah katında kötü huydan büyük günah yoktur.” Çünkü, bunun günah olduğunu bilmez.Tevbe etmez. İşledikçe, günahı katkat artar.“İnsanların hiç çekinmeden, sıkılmadan yaptıkları günah, kötü huylu olmaktır.”“Her günahın tevbesi vardır. Kötü ahlâkın tevbesi olmaz. İnsan, kötü huyunun tevbesiniyapmayıp, daha kötüsünü yapar.”“Sıcak su buzu erittiği gibi, iyi ahlâk da, hatâları eritir. Sirke balı bozduğu gibi, kötü ahlâk,hayırâtı, hasenâtı mahv eder.”Güzel ahlâkın kaynağı 15.7.2002Kötü niyet ile olmıyan hikmet, adâlet, iffet ve şecâ’at, iyi ahlâkın kaynağıdır. İyi huyluolmak için ve iyi ahlâkını muhâfaza edebilmek için, sâlih kimselerle, iyi huylularla arkadaşlıketmelidir. İnsanın ahlâkı, arkadaşının huyu gibi olur.Ahlâk, hastalık gibi sârîdir, bulaşıcıdır. Kötü huylu ile arkadaşlık etmemelidir. Hadîs-işerifte, “İnsanın dîni, arkadaşının dîni gibi olur” buyuruldu. Faydasiz şeylerden, oyunlardan,zararlı şakalaşmaktan ve münâkaşa etmekten uzak durmalıdır. İlim öğrenmeli ve faydalı işleryapmalıdır.Ahlâkı bozan, şehveti harekete getiren seks, fuhş kitapları okumamalı, böyle radyo vetelevizyondan sakınmalıdır. İyi huyların faydalari ve haramların zararları ve Cehennemdekiazâbları, hep hâtırlanmalıdır.Mâl, mevki arkasında koşanlardan hiçbiri murâdına kavuşamamışdır. Mâlı, mevkı’i hayıriçin arıyan ve hayır işlerde kullanan, rahata, huzûra kavuşmuştur. Mal, mevkı’ gaye olmamalı,hayra vâsıta olmalıdır. Mal, mevkı’ bir deryâya benzer. Çok kimse, bu denizde boğulmuştur.Allahü teâlâdan korkmak, bu deryânın gemisidir. Hadîs-i şerifte, “Dünyada, kalıcı değil, yolcugibi yaşamalı! Öleceğini hiç unutmamalı!” buyuruldu. İnsan, dünyada bâkî değildir. Dünya
zevklerine daldıkça, derdler, üzüntüler, güçlükler artar. Aşağıdaki hadis-i şerifleri hiçunutmamalıdır:“İbâdetleri az olan bir kul, iyi huyu ile, kıyâmetde yüksek derecelere kavuşur.”“İbâdetlerin en kolayı ve çok faydalısi, az konuşmak ve iyi huylu olmaktır.”“Bir kulun ibâdetleri çok olsa da, kötü huyu, onu Cehennemin dibine götürür. Ba’zanküfüre götürür.”Birinin gündüzleri oruc tuttuğu, geceleri namaz kıldığı, fakat kötü huylu olduğu, dili ilekomşularına, arkadaşlarına eziyyet etdiği söylendikde, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”cevâbında, “Böyle olmak iyi değildir. Gideceği yer, Cehennem ateşidir” buyurdu.“Güzel ahlâkı tamamlamak, yerleşdirmek için gönderildim”.Semâvî dinlerin hepsinde iyi huylar vardı. Bu din, bunları tamamlamak için gönderildi. Budin varken, iyi huy bildirecek başka kaynağa, başka kimseye lüzûm yoktur. Bunun için,Muhammed aleyhisselâmdan sonra, Peygamber gelmiyecektir. Gerçek güzel ahlâk onunahlâkıdır. Her müslüman onun ahlâkı ile ahlâklanmanya çalışmalıdır.Kalbe güzel huylar yerleştirilmeli 16.7.2002Her Müslüman, kalbinden bütün kötü huyları çıkarıp, iyi ahlâkı yerleştirmelidir. Birkaçınıçıkarıp, birkaçını yerleşdirmekle, insan güzel huylu olmaz. Tasavvuf, insanı bu kemâlekavuşduran yoldur.Böyle olmıyan yola, tasavvuf denmez. Her ilmin, her san’atın sahteleri, bozukları olduğugibi, dinden, İslâmiyetden, İslâmiyetin güzel ahlâkından haberleri olmıyan sahtekârlar,yalancılar, kendilerine tarîkatcı, şeyh diyorlar. Bunlara aldanmamalı, câhillerin, ahlâksızlarınkitaplarını okumamalı, radyolarını dinlememeli, tuzaklarına düşmemelidir.Kötü ahlâkın meşhûrları altmış adettir. Bunlardan en azından kırk adedi öğrenmelidir.Bunlardan sakınan ve zıdlarını yapan kimse, güzel ahlâklı olur.Güzel huylu olmanın önemini Peygamber efendimiz şöyle bildirdi:“İyi huylu olan, dünya ve âhıret saadetlerine kavuşur.”Çünkü iyi huylu kimse, Allahü teâlâya ve kullara karşı olan hakları, vazîfeleri îfâ eder.“Sûreti ve huyu güzel olanı Cehennem ateşi yakmaz.”“Kendinden uzaklaşanlara yaklaşmak, zulmedenleri af etmek, kendini mahrûm edenlereihsân etmek, güzel huylu olmaktır”.İyi huylu kimse, kendisine darılana iyilik yapar. İhsânda bulunur. Malına, haysiyyetine,bedenine zarar vereni af eder.“Kızdığı zaman, yumuşak davrananın kalbini Allahü teâlâ emniyet ve iman ile doldurur.Korkusuz ve emîn olur.”Kötülük edene iyilik yapmak, iyi huyların en üstünüdür. Kâmil insan olmanın alâmetidir.Düşmanları dost yapar. Îsâ aleyhisselâm, “Kötülük yapana kötülükle cevâb vermeyiniz! Sağyanağınıza vurana, sol yanağınızı çeviriniz! Paltonuzu alana, şalvarınızı da veriniz!” buyurdu.Hıristiyanların şimdi ellerinde mevcûd uydurma (İncîl) kitaplarında da böyle yazılıdır. Bunarağmen, Hıristiyanların, İspanyada, Kudüsde, Hindistânda ve (Bosna Hersek)de Müslümanlarave yehûdîlere yaptıkları korkunc zulümler ve engizisyon mahkemelerinde, birbirlerine yaptıklarıişkenceler, kitaplarda mevcûttur. Bu vahşî hareketleri, gerçek İncîle tâbi’ olmadıklarınıgöstermektedir.Kötülüklerin en kötüsü 17.7.2002Dinimize göre, kötülüklerin en kötüsü, Allahü teâlâya inanmamak, ateist olmaktır.İslamiyete, Muhammed aleyhisselâmın son peygamber olduğuna inanmamak “küfür” yaniAllaha düşmanlık olur. Meleklerin, insanların ve cinnin iman etmeleri, inanmaları emir olundu.Muhammed aleyhisselâmın, Allahü teâlâdan getirip bildirdiği şeylerin hepsine kalb ile inanıp, dilile de ikrâr etmeğe, söylemeğe “İman” denir.İmanın yeri “Kalb”dir. Kalb, yürek dediğimiz et parçasında bulunan bir kuvvettir. Bukuvvete “gönül” de denir. İmanı söylemeğe mani bulunduğu zaman, söylememek af olur.Meselâ korkutulduğu, hasta, dilsiz olduğu, söyleyecek vakit bulamadan öldüğü zaman,söylemek îcâb etmez. Anlamadan, taklîd ederek inanmak da, iman olur.Allahü teâlânın var olduğunu anlamamak, düşünmemek küfür olur. Bildirilenlerden birineinanmamak, hepsine inanmamak olur. Herbirini bilmeden, hepsine inandım demek de, imanolur.İman hâsıl olmak için, İslâmiyetin küfür alâmeti dediği şeylerden sakınmak da lâzımdır.İslâmiyetin ahkâmından yani emir ve yasaklarından birini hafîf görmek, Kur’ân-ı kerîm ile, melek
- Page 1 and 2: İSLÂM AHLÂKI--------------------
- Page 3 and 4: zevcelerimizden ve çocuklarımızd
- Page 5 and 6: olabilmesi, vera’ sayesindedir ve
- Page 7 and 8: “Allahü teâlâ, bazı kulların
- Page 9 and 10: Bunlara, acımalı ve incitmemelidi
- Page 11 and 12: 2 - Huy iki türlüdür: Birisi ins
- Page 13 and 14: O iyi olunca herşey iyi olur 3.6.2
- Page 15 and 16: İslâmiyet ilerlemeyi teknolojiyi
- Page 17 and 18: Her sınıfın üremesi ve savunmas
- Page 19 and 20: sıfatları, özellikleri vardır.
- Page 21 and 22: olmakdan ve aşırı olmakdan kurtu
- Page 23 and 24: 3 - Af: Düşmandan veya suçludan
- Page 25 and 26: “İşlerin en iyisi, onların ort
- Page 27 and 28: Kahramanlığın, yiğitliğin teme
- Page 29 and 30: İnsan, her ihtiyacını hâzırlam
- Page 31 and 32: Yahûdî ve Hıristiyanlar, Muhamme
- Page 33: Yapılmaması lâzım olan şeyler,
- Page 37 and 38: çağırıp: “Medînede birisinin
- Page 39 and 40: hareketler görülünce, kâfir dem
- Page 41 and 42: His organları ile anlaşılamıyan
- Page 43 and 44: Emirler insan gücünün üzerinde
- Page 45 and 46: söyliyerek niyet etmek câiz olur
- Page 47 and 48: Kalb hastalıklarından birisi de
- Page 49 and 50: insanların iyi, kötü her işini
- Page 51 and 52: Çirkin, iğrenç olmamak için, ç
- Page 53 and 54: Bu koku diğerlerine ateşden daha
- Page 55 and 56: Geçici şeylerle kibirlenmek 23.8.
- Page 57 and 58: Alay etmek için ve münâfıklık
- Page 59 and 60: Bir hadîs-i şerifte, “Bir kimse
- Page 61 and 62: gazâsında, askerin çokluğunu g
- Page 63 and 64: zan ederek gayret eyledi. Resûlull
- Page 65 and 66: idi. Çok yaşamasının sırrını
- Page 67 and 68: Hadîs-i şerifte, “Müminin din
- Page 69 and 70: ulamazlar. Bunun yegâne ilâcı, b
- Page 71 and 72: Ehl-i beyti sevmek imandandır 23.9
- Page 73 and 74: “Aliyi sevmek, iman, ona düşman
- Page 75 and 76: “İslâmiyet, teslimiyettir. Tesl
- Page 77 and 78: edilmesi lâzımdır. “İbâdet,
- Page 79 and 80: dünyalık kadar azalır” ve “D
- Page 81 and 82: Bir farzın yapılmasını, haramda
- Page 83 and 84: İnsana “Âlem-i sagîr” denir.
- Page 85 and 86:
Günahta ısrar etmek 20.10.2002Gü
- Page 87 and 88:
“Müminler için, her gün 25 def
- Page 89 and 90:
şu kusuru olmasa, daha iyi olurdu
- Page 91 and 92:
Müslüman olmamış ve olmıyan ki
- Page 93 and 94:
şâhidlikle veya zâlime haber ver
- Page 95 and 96:
Cenâb-ı Hak akıldan sonra, nefsi
- Page 97 and 98:
uyurmuşlardı. O dört kelime şud
- Page 99 and 100:
“Beni niçin doyurmadın?” 19.1
- Page 101 and 102:
Yanlış iş yapmamak için fazla k
- Page 103 and 104:
esledi. İdâre ve maişetini te’
- Page 105 and 106:
Kibriyâ, büyüklük, üstünlük
- Page 107 and 108:
gününün kıymetini bilselerdi bu
- Page 109 and 110:
yoldaş olur. Her gece Tebâreke s
- Page 111 and 112:
ızklar taksîm edilmiştir. Çalı
- Page 113 and 114:
2- Korkmadığı kimsenin yanında
- Page 115 and 116:
dolaşmak, fakîrlerin imdâdına y
- Page 117 and 118:
Vermede öncelik sırası 23.1.2003
- Page 119 and 120:
saklamamaları çok güctür. Büy
- Page 121 and 122:
nasıl kazandın? dediler. Çok az
- Page 123 and 124:
hizmet edeceğini bilen ve bunu ken
- Page 125 and 126:
Abdüllah bin Mes’ûd “radıyal
- Page 127 and 128:
ağlamak ise, bütün günahların
- Page 129 and 130:
örtüme sürdüm deyince, Hz.Ömer