12.07.2015 Views

İslam Ahlakı - Mehmet Oruç

İslam Ahlakı - Mehmet Oruç

İslam Ahlakı - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

diğerlerinden gelen iyilikleri de, yine O göndermektedir. Bu kadar iyiliklere şükretmemeknankörlük olur.Allahü teâlânın nimetlerini kim sayabilir?Nimetlerinin milyonda birine kim şükür edebilir?Nitekim İbrahim suresi 34.âyet-i kerimesinde, “O size istediğiniz her şeyden verdi.Allah'ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çoknankördür!” buyuruldu.Adâlet üçe ayrılır 6.7.2002Adâlet üçe ayrılır: Birincisi, Allahü teâlâya kulluk etmekdir. Allahü teâlânın merhameti,nimetleri, ihsânları, her mahlûka yayılmıştır. Nimetlerinin en büyüğü, kullarına saadet yolunugöstermesidir. Hakları yok iken, hepsini en güzel şekilde yaratmıştır. Ebedî, sayısız nimetler,iyilikler vermiştir. Böyle bir sâhibe, yaratana ibâdet etmek, Onun ihsân etdiği nimetlere şüküretmek elbette lâzımdır. Adâlet için sâhibinin hakkını gözetmek îcâb eder. Her insanın yaratanınakarşı borçlu olduğu bu kulluk hakkını edâ etmesi vâcibdir.Adâletin ikinci kısmı, insanların hakkını edâ etmektir. Devlete, âmirlere, kanûnlara karşıgelmemek, âlimlere hurmet, emânetlere vefâ, alış veriş haklarını edâ, va’dlerini îfâ etmeklâzımdır.Üçüncüsü, geçmişlerin haklarını edâ etmekdir. Bu da, onların borçlarını ödemek,vasıyyetlerini îfâ etmek, vakıflarını muhâfaza ve bırakdığı hayırât ve hasenâtı devam etdirmekleolur.İnsanın Allahü teâlâya karşı vazîfesi üçe ayrılır: Birincisi, bedeni ile yapacağı işlerdir.Namaz, oruc gibi. İkincisi, rûhu ile yapacağı vazîfedir. Doğru i’tikâd etmek;Ehl-i sünnetâlimlerinin bildirdikleri gibi iman etmek, inanmak. Üçüncüsü, insanlara adâlet yapmakla, Allahüteâlâya yaklaşmakdır. Bu da, emâneti muhâfaza, insanlara nasîhat etmek, evvelâ İslâmiyetiöğretmekle olur.Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, ibâdet üçe ayrılır: Doğru i’tikâd, doğru söz ve doğru iş.Bunlardan son ikisinde, açık olarak emir edilmemiş olanlar, zamana ve şartlara göre değişir.Allahü teâlâ, Peygamberleri “aleyhimüssalavâtü vetteslîmât” vâsıtası ile değişdirir. İbâdetleri,insanlar değişdiremez. Peygamberler “aleyhimüsselâm” ve bu büyüklerin vârisleri olan, Ehl-isünnet mezhebinin âlimleri “rahime-hümullahü teâlâ”, ibâdetlerin çeşitlerini ve nasılyapılacaklarını ayrı ayrı bildirmişlerdir. Herkesin bunları öğrenmesi ve ona göre hareket etmesilâzımdır.Dünya ve âhıret saadetleri, ancak bu üçüne kavuşmakla elde edilir. Amel, kalb ile ve dilile, yani söz ile ve beden ile yapılacak işler demektir. Kalbin işleri, ahlâkdır. İhlâs, amelini yanibütün işlerini, ibâdetlerini, yalnız Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşmak için yapmakdemektir.Kötülüklerin başı kötü huylu olmaktır 7.7.2002İnsana dünyada ve âhırette zarar veren herşey, kötü ahlâkdan meydana gelmektedir.Yani, zararların, kötülüklerin başı, kötü huylu olmaktır. Haramlardan, kötülüklerden sakınmağa“Takvâ” denir. Takvâ, ibâdetlerin en kıymetlisidir. Çünkü, birşeyi süslemek için, önce pislikleri,kötülükleri yok etmek lâzımdır.Bunun için, günahlardan temizlenmedikçe, tâatların, ibâdetlerin faydası olmaz. Hiçbirinesevap verilmez. Kötülüklerin en kötüsü, “küfür”dür. Müslüman olmayanın hiçbir iyiliği, hayrâtı,hasenâtı, âhırette faydalı olmaz. Zulüm ile öldürülse bile kâfir,şehîd olmaz. Cennete girmez.İmanı olmıyanın hiçbir iyiliğine sevap verilmez.Bütün iyiliklerin temeli takvâdır. Herşeyden önce, takvâ sâhibi olmağa çalışmak lâzımdır.Herkese, takvâ sâhibi olmalarını emr ve nasîhat etmelidir. Dünyada rahata, huzûra kavuşmak,kardeşçe yaşayabilmek, âhırette de, sonsuz azâbdan halâs olarak, ebedî nimetlere, saadetlerekavuşmak, ancak takvâ ile nasîb olur.Kötü huylar, kalbi hasta eder. Bu hastalığın artması, kalbin ölümüne yani küfüre sebepolur. Kötü huyların en kötüsü olan şirk, yani küfür ise, kalbin en büyük zehridir. İmanı olmıyanın,“Kalbim temizdir. Sen kalbe bak” gibi sözleri, boş lâflardır. Ölmüş olan kalb temiz olmaz.Küfürün çeşitleri vardır. Hepsinin de en kötüsü, en büyüğü “şirk” tir. Bir kötülüğün herçeşitini bildirmek için, çok kere, bunların en kötüsü söylenir. Bunun için, âyet-i kerîmelerde vehadis-i şeriflerde bulunan şirk kelimesinden, her çeşit küfür manası anlaşılır.Nisâ sûresinin kırksekiz ve yüzonaltıncı âyet-i kerîmelerinde, müşrikin hiç af edilmiyeceğibildirildi. Bu âyet-i kerîmeler, kâfirlerin Cehennem ateşinde sonsuz yanacaklarını bildirmektedir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!