Hayvanlarda ve insanlarda, “Hayvanî rûh” da vardır. Bunun yeri göğüsdür. İsteklihareketleri yaptıran bu rûhdur. İnsanlarda ayrıca bir rûh daha vardır ki, Rûh deyince kalb ileberaber, bu rûh anlaşılır. İnsanı insan yapan, güzel ahlak sahibi haline getiren budur.Aklı kullanmak ve düşünmek 9.6.2002Rûh deyince kalb ile beraber, insana ait olan rûh anlaşılır. Aklı kullanmak, düşünmek vegülmek gibi şeyleri yapan bu rûhdur. Hayvanî rûhda iki kuvvet vardır. Birisi, Müdrike kuvveti,ikincisi hareket kuvvetidir. Müdrike kuvveti, idrâk edici, anlayıcı kuvvettir.Bu anlamak da, iki yol ile olur: Zâhirî, görünen his organları ile olan anlama. Bâtınî, yanigörünmiyen, iç organlarla olan anlama. Görünen his organları beştir. Birinci his organı, deridir.Deri ile sıcaklık, soğukluk, yaşlık, kuruluk, yumuşaklık, sertlik gibi şeyler anlaşılır. Bir cisimderiye değince, hayvanî rûhu, bu şeyin sıcak olup olmadığını anlar. Bu duygu avuç içindefazladır.İkincisi, koku alma duygusudur. Burun ile olur. Üçüncüsü, tat alma duygusudur. Dildekisinirlerle duyulur. Dördüncüsü işitmektir. Kulakdaki sinirlerle duyulur. Beşincisi görmektir.Gözdeki sinirlerle görülür.Görünmiyen his organları da beştir: Birincisi, “müşterek histir” dir. Bu duygunun yeri,beynin önündedir. His organlarından beyindeki duygu merkezlerine gelen dış tesîrlerin hepsi,burada toplanır.İkincisi, “Hayal”dir. Bunun yeri, beynin birinci boşluğunun önündedir. Müşterek histetoplanıp anlaşılan, his edilenler burada saklanır. Bir cisme bakınca, bu cism, müşterek histeduyulur. Bu cisim, göz önünden çekilince, müşterek histe his edilmesi kalmaz. Fakat, hayalegelen tesîri uzun zaman kalır. Hayal olmasaydı, herkes birbirini unutur, kimse kimseyitanımazdı.Üçüncüsü, “Vâhime”dir. His organları ile duyulamıyan, fakat duyulanlardan çıkarılabilenmanaları anlar. Meselâ düşmanlık, doğruluk bir organla his edilmez. Fakat dost, düşman olankimse görülür, his edilir.Vâhime kuvveti olmasaydı, koyun, kurdun düşman olduğunu anlamaz, ondan kaçmazdı.Yavrusunu da korumazdı. Dördüncü kuvvet, “Hâfıza” dır. Vâhimenin anladığı manaları saklar.Beşinci kuvvet ile anlaşılan duyguları ve manaları karşılaşdırıp, yeni manalar elde edilir. Meselâzümrüdden bir dağ düşünür. Şairlerde bu kuvvet fazladır.İnsanlar ve hayvanlar, şehvet kuvvetleri ile, kendilerine tatlı gelen ve muhtac olduklarışeyleri isterler. Bunlara “hayvanî” kuvvet denir. Diğer bir kuvvette “Gadabî” kuvvettir. Bu kuvvetile, kendilerine çirkin, zararlı olan şeyleri defederler, kovarlarEn üstün ve en şerefli olan insandır 10.6.2002İnsan, mahlûklar içinde, en üstün ve en şerefli olanıdır. Bütün cisimler madde olmalarıbakımından birbirlerinden farksızdır. Hepsinin ağırlığı ve hacmi vardır. İnsan ve hayvan da, bubakımdan, cansızlarla aynıdır. Fakat cisimler, özel halleri ile birbirinden ayrılır.Bütün yaratılanlar, cansızlar, bitkilert ve hayvanlar olmak üzere üç cinse ayrılır. Hayvancinsinin en kıymetlisi, en şereflisi insan nevidir. Her cinsin nevleri arasında üstünlük sırasıvardır. Yani, bir nev, başka nevden daha üstündür. Bir cinsin en üstün nevi, daha üstün olancinsin en aşağı nevine yakın özellikler gösterir. Hatta, birçok sıfatları müşterek olur.Meselâ mercan, cansızlardan taşa benzer. Fakat, canlılar gibi ürer, büyür. Hurma ağacıve sinek kapan otu, hayvan gibi his ve hareket etmektedir. Hurma ağaçlarından bir kısmı erkek,bir kısmı dişidir. Erkek ağac, dişi tarafına eğilmekdedir. Erkek ağacdan, bir madde dişiyegelmeyince, dişide meyve hâsıl olmaz.Gerçi bütün bitkilerde bu iki organ vardır. Fakat, hurma ağacında, hayvanlar gibigörünmekdedir. Hatta, hurma ağacının başında beyâz birşey vardır. Hayvanların yüreği gibi işgörür. Bu şey yaralanırsa veya suda kalırsa, ağac kurur. Hadîs-i şerifte, “Halanız olan hurmaağacına saygı gösteriniz! Çünkü, ilk hurma ağacı, Âdem aleyhisselâmın çamuruartıklarından yaratıldı” buyuruldu. Belki, bu ağacın, bitkilerin en üstünü olduğuna işâretbuyurulmuş olabilir.Hayvan cinsinin en aşağı nevi süngerlerdir. Beyazdırlar. Denizlerde yaşarlar. İrâdeli,istekli hareketleri vardır. Sularda yaşıyan binlerle ibtidâî hayvan vardır. Her nevden daha olgun,daha üstün başka bir nev yaratılmıştır.
Her sınıfın üremesi ve savunması başka başkadır. Kimisine ok, kimisine diş, kimisinepençe, kimisine boynuz, kimisine kanat, kimisine sürat, tilki gibi olanlara da hiyle verilmişdir. Hersınıfın şahsının ve nevinin korunması sağlanmışdır.Yaşamaları için, insan aklını şaşırtan şeyler ilhâm olunmuşdur. Bal arısı mühendis gibi,altı köşe petek yapar. Silindir yapsaydı aralarında boşluk kalırdı. Altıgen prizmalar arasında yerziyan olmuyor. Dörtgen olsaydı, hacmları daha az olurdu. Arıya bunu bildiren kimdir? Allahüteâlâ (ilhâm) etmektedir.İnsana yakın olan daha üstündür 11.6.2002Canlıların en üstünü insandır. Diğerleri insanlara yakınlığına göre üstündür. İnsana enyakın olanları at, maymûn, fil ve kuşlardan papağan diğerlerinden üstündür. Maymunun ve filinzekâsı, çok insandan aşağı değildir.Darwin adındaki bir doktor, hayvanların üstünlük sırasını yazmış, en üstünü maymunolduğunu bildirmiş. Bunu okuyan islâm düşmanları, kendilerine ilerici diyen, kalın kafalı birkaçfen yobazı, Darwinin, “hayvanların birbirine döndüğünü, yüksele yüksele, sonunda insanolduğunu” yazıyor diyorlar. Bunu ileri sürerek, Âdem aleyhisselâmın topraktan yaratıldığını inkârediyor ve Müslüman çocuklarını aldatıyorlar.Hâlbuki Darwin, kitapında, hayvanlar birbirine döner demiyor. “Yaratılışlarında birtekâmül, bir üstünlük sırası vardır” diyor. Aşağı derecedekilerin üstündekilere gıda, yemolduklarını yazıyor. Bu hâli islâm âlimleri daha önce görmüşler, anlamışlar ve yazmış,bildirmişlerdir. Nitekim, Darwin’den üç asır önce hayvanların üstünlük sırasını ve en üstünlerini,yukarıda yazdığımız şekilde bildiren Alî bin Emrullah bildirmiştir. Darwinin, bu yazılarını islâmkitaplarından aldığı anlaşılmaktadır.Hayvanların üstünde, insan nevinin en aşağısı gelir. Çöllerde, ormanlarda, kutublardayaşıyanlar böyledir. İnsanların en üstünü, orta iklimlerde, yani 23 derece ile 66 derece arzdâireleri arasında, şehirlerde yaşıyanlardır.Yaratılış bakımından olan bu üstünlük farklarından başka, insanlar arasında, çalışarakmaddede ve ahlâkda yükselmek farkları da vardır. Bazı insanlar, zekâları ile çalışarak birçokâlet yapmış, bazıları ise, bununla birlikde, akıl ilmlerinde, fende, teknikde ilerlemişlerdir.En üstünlerine gelince, bunlar teknikde, ilmde, fende yükselmekle birlikde, ahlâkda dailerlemiş, evliyalık ve Allahü teâlâya yakınlık denen, insanlığın en yüksek derecesinevarmışlardır. Bunlar, aşağılarındaki insanları irşâd ederek yükseltirler.Bunların en yükseği Peygamberlerdir. Bunlar, Cebrâîl aleyhisselâm denilen bir melek ile,Allahü teâlâdan emir ve haber almakla şereflenmişlerdir. Bu meleğin getirdiği emir ve haberlere“Vahy” denir. Peygamberler “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât”, kendilerine gelen Vahyleriinsanlara bildirmişler, insanlara yükselme yolunu göstermişlerdir.“Hatta onlar, hayvanlardan daha aşağıdır.”12.6.2002Peygamberlerin gösterdiği yükselme ve ilerleme yoluna “Din” denir. İnsanların yükselerekvardıkları dereceler, meleklerin derecesinden daha yukarıdır. Peygamberlik makâmı da, dörtderecedir. Birincisi Nebîler, ikincisi Resûller, üçüncüsü Ülül’azm Peygamberlerdir. Âdem, Nûh,İbrâhîm, Mûsâ, Îsâ ve Muhammed “aleyhimüsselâm” bu derecededirler. Dördüncü derecehâtem-ül enbiyâ olmak, yani son olarak gelmek derecesidir. Bu en yüksek derece, Muhammedaleyhisselâma mahsûsdur. “Sen olmasaydın, sen olmasaydın, hiçbir şeyi yaratmazdım!”iltifâtı ile, insanların, meleklerden daha üstün olduğuna vesîka olmuşdur.İnsanların dereceleri, bütün mahlûkların tam ortasındadır. İslâmiyete uyanlar, yükselirler,meleklerden üstün olurlar. Nefslerine ve kötü arkadaşlara uyarak, İslâmiyetden uzaklaşanlar,alçalırlar. Çünkü, rûhun mücerred olduğunu, bedenin ise, özellikleri birbirlerine benzemiyenmaddelerin yığını olduğunu bildirmişdik. İnsan, rûhu tarafından meleklere, bedenin yapısıbakımından hayvanlara benzemekdedir.Rûh tarafını kuvvetlendiren kimse, meleklerden de üstün olur. Çünkü beden, insanımeleklikden uzaklaşdırmakda, hayvanlara yaklaşdırmakda iken, bu alçalmağa karşı koymuş veyükselmişdir. Melekde, hayvanlaşdırıcı bir beden yoktur. İyilikleri, meleklik ile birlikdeyaratılmışdır.
- Page 1 and 2: İSLÂM AHLÂKI--------------------
- Page 3 and 4: zevcelerimizden ve çocuklarımızd
- Page 5 and 6: olabilmesi, vera’ sayesindedir ve
- Page 7 and 8: “Allahü teâlâ, bazı kulların
- Page 9 and 10: Bunlara, acımalı ve incitmemelidi
- Page 11 and 12: 2 - Huy iki türlüdür: Birisi ins
- Page 13 and 14: O iyi olunca herşey iyi olur 3.6.2
- Page 15: İslâmiyet ilerlemeyi teknolojiyi
- Page 19 and 20: sıfatları, özellikleri vardır.
- Page 21 and 22: olmakdan ve aşırı olmakdan kurtu
- Page 23 and 24: 3 - Af: Düşmandan veya suçludan
- Page 25 and 26: “İşlerin en iyisi, onların ort
- Page 27 and 28: Kahramanlığın, yiğitliğin teme
- Page 29 and 30: İnsan, her ihtiyacını hâzırlam
- Page 31 and 32: Yahûdî ve Hıristiyanlar, Muhamme
- Page 33 and 34: Yapılmaması lâzım olan şeyler,
- Page 35 and 36: zevklerine daldıkça, derdler, üz
- Page 37 and 38: çağırıp: “Medînede birisinin
- Page 39 and 40: hareketler görülünce, kâfir dem
- Page 41 and 42: His organları ile anlaşılamıyan
- Page 43 and 44: Emirler insan gücünün üzerinde
- Page 45 and 46: söyliyerek niyet etmek câiz olur
- Page 47 and 48: Kalb hastalıklarından birisi de
- Page 49 and 50: insanların iyi, kötü her işini
- Page 51 and 52: Çirkin, iğrenç olmamak için, ç
- Page 53 and 54: Bu koku diğerlerine ateşden daha
- Page 55 and 56: Geçici şeylerle kibirlenmek 23.8.
- Page 57 and 58: Alay etmek için ve münâfıklık
- Page 59 and 60: Bir hadîs-i şerifte, “Bir kimse
- Page 61 and 62: gazâsında, askerin çokluğunu g
- Page 63 and 64: zan ederek gayret eyledi. Resûlull
- Page 65 and 66: idi. Çok yaşamasının sırrını
- Page 67 and 68:
Hadîs-i şerifte, “Müminin din
- Page 69 and 70:
ulamazlar. Bunun yegâne ilâcı, b
- Page 71 and 72:
Ehl-i beyti sevmek imandandır 23.9
- Page 73 and 74:
“Aliyi sevmek, iman, ona düşman
- Page 75 and 76:
“İslâmiyet, teslimiyettir. Tesl
- Page 77 and 78:
edilmesi lâzımdır. “İbâdet,
- Page 79 and 80:
dünyalık kadar azalır” ve “D
- Page 81 and 82:
Bir farzın yapılmasını, haramda
- Page 83 and 84:
İnsana “Âlem-i sagîr” denir.
- Page 85 and 86:
Günahta ısrar etmek 20.10.2002Gü
- Page 87 and 88:
“Müminler için, her gün 25 def
- Page 89 and 90:
şu kusuru olmasa, daha iyi olurdu
- Page 91 and 92:
Müslüman olmamış ve olmıyan ki
- Page 93 and 94:
şâhidlikle veya zâlime haber ver
- Page 95 and 96:
Cenâb-ı Hak akıldan sonra, nefsi
- Page 97 and 98:
uyurmuşlardı. O dört kelime şud
- Page 99 and 100:
“Beni niçin doyurmadın?” 19.1
- Page 101 and 102:
Yanlış iş yapmamak için fazla k
- Page 103 and 104:
esledi. İdâre ve maişetini te’
- Page 105 and 106:
Kibriyâ, büyüklük, üstünlük
- Page 107 and 108:
gününün kıymetini bilselerdi bu
- Page 109 and 110:
yoldaş olur. Her gece Tebâreke s
- Page 111 and 112:
ızklar taksîm edilmiştir. Çalı
- Page 113 and 114:
2- Korkmadığı kimsenin yanında
- Page 115 and 116:
dolaşmak, fakîrlerin imdâdına y
- Page 117 and 118:
Vermede öncelik sırası 23.1.2003
- Page 119 and 120:
saklamamaları çok güctür. Büy
- Page 121 and 122:
nasıl kazandın? dediler. Çok az
- Page 123 and 124:
hizmet edeceğini bilen ve bunu ken
- Page 125 and 126:
Abdüllah bin Mes’ûd “radıyal
- Page 127 and 128:
ağlamak ise, bütün günahların
- Page 129 and 130:
örtüme sürdüm deyince, Hz.Ömer