muhtac olmamak ve ana, baba, çoluk çocuğunu da muhtac etmemek için gidiyorsa, heradımı ibâdettir. Eğer, herkese öğünmek, keyf sürmek niyetinde ise, şeytânla berâberdir”buyurdu. Bununla ilgili diğer hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:“Bir Müslüman, helâl kazanıp, kimseye muhtac olmaz ve komşularına, akrabâsına yardımederse, kıyâmet günü, ayın ondördü gibi parlak, nûrlu olacakdır”. “Doğru olan tüccar, kıyâmettesıddîklarla ve şehîdlerle berâber olacaktır”.”Allahü teâlâ, san’at sâhibi mümini sever”.”En helâlşey, sanat sâhibinin kazandığıdır”. “Ticaret yapınız! Rızkın onda dokuzu ticarettedir”.”Kendinibaşkasından sadaka istiyecek hâle düşüreni, Allahü teâlâ yetmiş şeye muhtac eder.”İslamiyet ticarete, san’ate, ferdin üretim kapasitesinin genişlemesine, ekonomik sâhadailerlememizi emredir.“Kardeşinn yaptığı daha kıymetli!” 10.2.2003Hazret-i Îsâ birine, “Ne iş yapıyorsun?” dedi. İbâdetle vakit geçiriyorum deyince,“Nereden yiyip geçiniyorsun?” diye sordu. Herşeyimi kardeşim veriyor, deyince, “O halde,kardeşin senden daha kıymetli ibâdet yapmakdadır” buyurdu.Hz.Ömer buyuruyor ki, “Çalışınız, kazanınız, Allahü teâlâ rızkımı çalışmadan gönderir,demeyiniz! Allahü teâlâ, gökden para yağdırmaz”.Hz.Lokman hakîm, oğluna nasîhat verirken, “Çalış, kazan! Çalışmayıp, herkese muhtackalanların dîni ve aklı noksan olur ve iyilik etmekten mahrûm kalır ve herkesden hakâret görür”buyurdu.Büyüklerden birine sordular ki, özü sözü doğru olan tüccar mı, yoksa geceleri namazkılan, gündüzleri oruc tutan âbid mi yüksektir? “Emîn olan tüccar daha kıymetlidir. Çünkü,şeytânla her saat cihâd etmektedir. Şeytân, alışta, verişte, dartmada onu aldatmağauğraşmakta, o ise Allahü teâlânın emrini, rızâsını gözetmektedir” dedi.Hz.Ömer buyuruyor ki, “Alışveriş ederken, helâl kazanırken cân vermeği, başka şekildeölmekden daha çok severim”.İmâm-ı Ahmed ibni Hanbelden sordular ki, hergün sabâhtan akşama kadar câmi’deibâdet edip Allahü teâlâ, benim rızkımı nereden olsa gönderir diyen bir kimse nasıl bir adamdır?Cevâbında buyurdu ki, “Bu kimse câhildir. İslamiyetten haberi yoktur. Çünkü, Resûlullah“sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, “Allahü teâlâ benim rızkımı, süngümün ucunakoymuştur”. Yani rızkım, islâm dînine ve Müslümanlara saldıran kâfirlerle harb etmeklegelmektedir.İmâm-ı Evzâî, İbrâhîm Edhemi gördü ki, sırtında bir yığın odun götürüyor. Niçin bu kadarsıkıntı çekiyorsun? Kardeşlerin, seni hiçbirşeye muhtac bırakmıyor dedi. İbrâhîm Edhem, öylesöyleme, hadis-i şerifte buyuruldu ki, “Helâl kazanmak için sıkıntı çekenlere Cennet vâcibolur”. Bununla ilgili diğer hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:“Helâl kazanmak için yorulup, evine dönen kimse, günahsız olarak yatar. Allahü teâlânınsevdiği kimse olarak kalkar”. “Allahü teâlâ buyuruyor ki, haramdan kaçınanlara hesap sormağautanırım”. “Bir dirhem fâiz almak ve vermek, otuz zinâdan daha günahtır”. “Haram maldanverilen sadaka kabûl edilmez. Saklanırsa, Cehenneme gidinceye kadar, ona yolluk olur”.Çalışıp helal kazanmak gerekir 11.2.2003İslâm âlimlerin ve Allah dostlarının büyüklerinden Abdüllah Dehlevî hazretleri buyuruyorki: Çoluk çocuğunun ihtiyaclarını temin için ve fukarâya yardım ve İslamiyete hizmet için, çalışıphelâl mal kazanmak, çok iyidir. Süleymân aleyhisselâm ve emîr-ül-müminîn Osmân veAbdürrahmân bin Avf ve Eshâb-ı kirâmdan bazıları çok zengin idiler. Bu zenginlikleri, Allahüteâlâ indindeki derecelerinin azalmasına sebeb olmadı. Fukarâ-yı sâbirîn ve agniyâyı şâkirîndenyani fakirlik mi zenginlik mi hangisinin efdal olduğu ihtilâflıdır.Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” fakirliği ihtiyâr etmişti. “Rabbim, beni doyuruyor,içiriyor” buyururdu. Fakirlik, ibâdete ve hizmete mani olursa, tâ’at yapmağa kuvvet hâsıl etmekiçin, zengin olmak efdaldir. Böyle zenginlik büyük nimetdir. Allahü teâlâ, bu nimeti dilediğineihsân eder.Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: “Bana, tüccar ol, mal topladiye emir olunmadı. Fakat, Rabbini tesbîh et ve ona secde et. Rabbine ölünciye kadaribâdet et! diye emir olundu”. Bu hadis-i şerif, ibâdetin, mal kazanmakdan daha iyi olduğunugöstermez.Çünkü, kendinin ve çoluk çocuğunun ihtiyaclarına mâlik olan zengin bir kimsenin,vakitlerini ibâdetle geçirmesi, para kazanmakdan daha sevapdır. İhtiyacı olmıyanların malkazanmak için uğraşması sevap değildir. Hatta kalbini dünyaya bağlamak olur. Dünyaya
ağlamak ise, bütün günahların başıdır. Malı olmıyan, fakat, vazîfe görüp maaş alanların da,mal kazanmak için ayrıca uğraşmaması daha iyidir.Meselâ ilim adamlarının, millete ilim öğretmesi, yani din âlimlerinin, tabîblik, hâkimlik, gibiher türlü faydalı ilimleri bilenlerin ve tesavvuf büyüklerinin, yani kalb gözü açılmış olanlarınihtiyacları, hükûmetce veya hayır müesseseleri ve hayır sâhibleri tarafından istenmedenveriliyorsa, bunların halkı irşâd etmeleri, onlara yardım etmeleri, mal kazanmakdan dahasevaptır.Fakat, zaman değişir, bunlara, istemeden, boyun bükmeden birşey verilmez olursa,bunların da çalışarak kazanması daha iyi olur. Çünkü, istemek haramdır. Ancak zaruret hâlindemubah olabilir. Mal kazanırken helâle, harama dikkat edenin, yani Allahü teâlâyı unutmıyanın,helal kazanması daha iyidir. Çünkü bütün ibâdetlerin rûhu, özü, Allahü teâlâyı hâtırlamakdır.İnsanların en faydalısı 12.2.2003İnsanın kendine, evlâdına ve ıyâline ve borclarını ödemeğe lâzım olanları helaldankazanması farzdır. Bunun için çalışan sevap kazanır. Özürsüz terk edene azâb yapılacaktır.Kendilerine nafaka verilmesi vâcib olanlara “Iyâl” denir.Borc ödemek farzdır. Ödeyemeden vefât edenin, ödemek niyeti varsa, günahlı olmaz.Hadis-i şerifte, “Beş vakit namazı kıldıkdan sonra, çalışıp helâl kazanmak, her Müslümanafarzdır” buyuruldu.Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” hepsi, çalışıp kazanmışlardır. Çalışmayıp, câmi’deoturarak, Allaha tevekkül ediyorum diyene inanmamalıdır. Bu, çalışmağı terk ettiği için, günahişlemektedir. Sâlih değil, fâsıktır.Bunun kalbi, Allahü teâlâya değil, kulların mallarına bağlıdır. Önce sebebe yapışmak,sonra bu sebebin tesîrini Allahü teâlâdan beklemek emir olundu. Muhtac olduğu malıkazandıkdan sonra, fazla çalışmayıp, ibâdet etmek câizdir.Bunun için, çalışmayıp ibâdet edene sû-i zan etmemeli ve kötü bilmemelidir. İkisi deharamdır. İhtiyacdan fazla çalışıp, kazandıklarını, senelerce saklamak mubahdır. Saklamayıphayra, hasenâta sarf etmek müstehabdır. Nâfile ibâdetlerden daha sevapdır. Hadis-i şerifte,“İnsanların iyisi, insanlara faydası olanlardır” buyuruldu. Öğünmek için, kibirlenmek için,ihtiyacdan fazla kazanmak haramdır.Görülüyor ki, çoluk çocuğunun nafakalarını ve borçlarını ödemek için çalışıp, helâlkazanmak, nâfile ibâdetleri yapmakdan katkat daha sevaptır. Hadis-i şerifte, “Eshâbım içinfakirlik saadettir. Âhır zamandaki ümmetim için, zenginlik saadettir” buyuruldu.Zaruret olmadan birşey istemek haram olduğu gibi, ücretsiz olarak başkasına işgördürmek de haramdır. Başkasının çocuğuna iş gördürmek ise, daha büyük günahdır. Hz.Abdüllah ibni Abbâs diyor ki, çocuklarla oynuyordum. Ansızın Resûlullah geldi. Kapı arkasınasaklandım. Yanıma gelip, avucu ile sırtımı okşadı. “Git bana Mu’âviyeyi çağır” buyurdu.Bu hadis-i şerife göre, çocukların, haram olmıyan oyunları oynaması ve çocuğa birisiniçağırmak için güvenilmesi ve ufak işlerin yapdırılması câizdir. Kendi küçük oğlunu ve kızını vetorunlarını bir işte kullanmak, fakir olana veya çocuğu yetişdirmek için olursa câizdir. Çocuğun,babasına hizmet etmesi vâcibdir.“Helâl kazanmak farzdır” 13.2.2003Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, “Helâl kazanmak her Müslümanafarzdır”. Helâl kazanabilmek için, önce helâli öğrenmek lâzımdır. Helâl ve haram meydandadır.İkisi arasında şübheli olanları tanımak güctür. Şübhelilerden sakınmıyan, harama düşer. Bunutanıtmak geniş bir ilimdir.Müminûn sûresi, elliikinci âyetinde meâlen, “Ey Peygamberlerim. Helâl ve temiz yiyinizve bana lâyık ibâdetler yapınız!” buyuruldu. Resûlullah efendimiz bunun için, “Bir kimse, hiçharam karıştırmadan, kırk gün helâl yerse, Allahü teâlâ, onun kalbini nûr ile doldurur.Kalbine, nehirler gibi hikmet akıtır. Dünya muhabbetini, kalbinden giderir”.Dünyalık kazanmak için çalışmak günah değildir. Dünyalık sevgisi, dünyaya gönülbağlamak günahdır. Sa’d bin Ebî Vakkâs “radıyallahü anh” dedi ki, “Yâ Resûlallah, Düâ buyurda, Allahü teâlâ, benim her duâmı kabul etsin!”. Cevâbında buyurdular ki, “Düâ kabûl olmakiçin, helâl lokma yiyiniz!”.Bununla ilgili diğer hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:”Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri haramdır. Sonra ellerini kaldırıp düâ ederler.Böyle düâ, nasıl kabûl olunur?” “Haram yiyenlerin ne farzları, ne de sünnetleri kabûl olmaz”(Yani sevapına kavuşamazlar.) “On liralık elbisenin, bir lirası haram olsa, o elbise ile kılınan
- Page 1 and 2:
İSLÂM AHLÂKI--------------------
- Page 3 and 4:
zevcelerimizden ve çocuklarımızd
- Page 5 and 6:
olabilmesi, vera’ sayesindedir ve
- Page 7 and 8:
“Allahü teâlâ, bazı kulların
- Page 9 and 10:
Bunlara, acımalı ve incitmemelidi
- Page 11 and 12:
2 - Huy iki türlüdür: Birisi ins
- Page 13 and 14:
O iyi olunca herşey iyi olur 3.6.2
- Page 15 and 16:
İslâmiyet ilerlemeyi teknolojiyi
- Page 17 and 18:
Her sınıfın üremesi ve savunmas
- Page 19 and 20:
sıfatları, özellikleri vardır.
- Page 21 and 22:
olmakdan ve aşırı olmakdan kurtu
- Page 23 and 24:
3 - Af: Düşmandan veya suçludan
- Page 25 and 26:
“İşlerin en iyisi, onların ort
- Page 27 and 28:
Kahramanlığın, yiğitliğin teme
- Page 29 and 30:
İnsan, her ihtiyacını hâzırlam
- Page 31 and 32:
Yahûdî ve Hıristiyanlar, Muhamme
- Page 33 and 34:
Yapılmaması lâzım olan şeyler,
- Page 35 and 36:
zevklerine daldıkça, derdler, üz
- Page 37 and 38:
çağırıp: “Medînede birisinin
- Page 39 and 40:
hareketler görülünce, kâfir dem
- Page 41 and 42:
His organları ile anlaşılamıyan
- Page 43 and 44:
Emirler insan gücünün üzerinde
- Page 45 and 46:
söyliyerek niyet etmek câiz olur
- Page 47 and 48:
Kalb hastalıklarından birisi de
- Page 49 and 50:
insanların iyi, kötü her işini
- Page 51 and 52:
Çirkin, iğrenç olmamak için, ç
- Page 53 and 54:
Bu koku diğerlerine ateşden daha
- Page 55 and 56:
Geçici şeylerle kibirlenmek 23.8.
- Page 57 and 58:
Alay etmek için ve münâfıklık
- Page 59 and 60:
Bir hadîs-i şerifte, “Bir kimse
- Page 61 and 62:
gazâsında, askerin çokluğunu g
- Page 63 and 64:
zan ederek gayret eyledi. Resûlull
- Page 65 and 66:
idi. Çok yaşamasının sırrını
- Page 67 and 68:
Hadîs-i şerifte, “Müminin din
- Page 69 and 70:
ulamazlar. Bunun yegâne ilâcı, b
- Page 71 and 72:
Ehl-i beyti sevmek imandandır 23.9
- Page 73 and 74:
“Aliyi sevmek, iman, ona düşman
- Page 75 and 76: “İslâmiyet, teslimiyettir. Tesl
- Page 77 and 78: edilmesi lâzımdır. “İbâdet,
- Page 79 and 80: dünyalık kadar azalır” ve “D
- Page 81 and 82: Bir farzın yapılmasını, haramda
- Page 83 and 84: İnsana “Âlem-i sagîr” denir.
- Page 85 and 86: Günahta ısrar etmek 20.10.2002Gü
- Page 87 and 88: “Müminler için, her gün 25 def
- Page 89 and 90: şu kusuru olmasa, daha iyi olurdu
- Page 91 and 92: Müslüman olmamış ve olmıyan ki
- Page 93 and 94: şâhidlikle veya zâlime haber ver
- Page 95 and 96: Cenâb-ı Hak akıldan sonra, nefsi
- Page 97 and 98: uyurmuşlardı. O dört kelime şud
- Page 99 and 100: “Beni niçin doyurmadın?” 19.1
- Page 101 and 102: Yanlış iş yapmamak için fazla k
- Page 103 and 104: esledi. İdâre ve maişetini te’
- Page 105 and 106: Kibriyâ, büyüklük, üstünlük
- Page 107 and 108: gününün kıymetini bilselerdi bu
- Page 109 and 110: yoldaş olur. Her gece Tebâreke s
- Page 111 and 112: ızklar taksîm edilmiştir. Çalı
- Page 113 and 114: 2- Korkmadığı kimsenin yanında
- Page 115 and 116: dolaşmak, fakîrlerin imdâdına y
- Page 117 and 118: Vermede öncelik sırası 23.1.2003
- Page 119 and 120: saklamamaları çok güctür. Büy
- Page 121 and 122: nasıl kazandın? dediler. Çok az
- Page 123 and 124: hizmet edeceğini bilen ve bunu ken
- Page 125: Abdüllah bin Mes’ûd “radıyal
- Page 129 and 130: örtüme sürdüm deyince, Hz.Ömer