ilminin muhtelif şubeleri vardır. Fakat her kolu, insan bedeninin hastalık ve sağlığında birleşir.Bu da, bu ilmin konusu demektir.Bir ilmi kolay öğrenmek için, konusunu anlamak lâzımdır. Ahlâk ilminin konusu, insanınrûhudur. Rûhu ve kalbi, kötü huylardan temizlemeği ve iyi huylar ile süslemeği öğretir. Bununiçin, evvela rûhu, sonra iyi ve kötü huyları öğrenmek lâzımdır. İmâm-ı Şâfi’î, kötülüğü öğrendim,kötü olmak için değil, kötülüğü bilmiyen, düşer içine, iyi bil! demiştir.Kalbi ve rûhu, mümkün olduğu kadar tanımak, görünen ve görülemiyen kuvvetlerinibilmek ve saadetinin ve felâketinin nelerde olduğunu iyi anlatmak lazımdır.Kalb, gönül ve rûh nedir? Bu iki varlığa eski yunan feylesofları ve onların taklîdcileri, Nefsde demişlerdir. Hâlbuki, tasavvuf ve ahlâk bilgilerinin mütehassısı, İmâm-ı Rabbânî hazretleri,nefsin, kalbin ve rûhun birbirinden farklı varlıklar olduklarını bildirmektedir.İsrâ sûresinin seksenbeşinci âyetinde meâlen, “Sana rûhdan soruyorlar. Rûh,Rabbimin yarattığı varlıklardan biridir diye cevap ver” buyuruldu.Bu âyet-i kerîme, rûhun ne olduğunu anlatmağı men etmektedir. Bunun içindir ki, İslambüyükleri rûhun ne olduğunu konuşmaktan kaçınmışlardır. Ancak, rûhun yalnız hakîkatini, neolduğunu konuşmak yasaktır. Yoksa hassalarını, özelliklerini anlatmak yasak değildir.Bunun için, âlimlerin çoğu, talebeye ve süâl edenlere, kalbin ve rûhun cisim olmadıklarını,bir “Cevher-i basît” olduklarını söylediler. Aklın erdiği bilgileri anlıyan, his organlarından beynegelen duyguları alan, bedendeki bütün kuvvetleri, hareketleri idâre eden, kullanan hep buikisidir. Tasavvuf büyükleri ve kelâm âlimleri böyle söylemişlerdir.Kalb ve rûh hakkında, şâfi’î mezhebi âlimlerinden şeyh Şihâbüddîn Ömer Sühreverdînin“Avârif-ül me’ârîf” kitapı ile ikinci bin yılının yenileyicisi, büyük âlim İmâm-ı Rabbânî AhmedFârûkî Serhendînin “Mektûbât” kitapında geniş bilgi vardır. “Mektubat” kitabı, “MüjdeciMektuplar” ismi ile Hakikat kitab evi (0212 523 45 56) tarafından baştırılmıştır.Gerçek güzellik ruh güzelliğidir 2.6.2002İnsanın ahlâkını düzeltebilmesinde ruh ve kalbin önemli bir yeri vardır. Bunun için ruh vekalb nedir bunu bilmek gerekir. Kalb ile yürek aynı şey değildir. Göğsün sol tarafındaki etparçasına yürek denir. Yürek hayvanlarda da bulunur. İnsana mahsus olan kalbe “Gönül” denir.Kalb, görünmez bir kuvvettir. Tesirleri ile, eserleri ile tanınır.Meselâ elektrik cereyanı da görünmez. Fakat ampulden geçtiği zaman, rezistans teliniısıtarak ışık hâsıl ettiği için ampulde cereyan bulunduğunu anlıyoruz. Halbuki elektrik maddedeğildir. Bir yer kaplamaz. Kalb dediğimiz kuvvet de madde değildir. Yer kaplamaz. Yürekdenilen et parçasında eserleri görüldüğü için “Kalbin yeri yürektir” diyoruz.Kalb, ruh ile nefs arasında bir köprü gibidir. Marifetler, feyzler, kalbe ruh vasıtası ile gelir.Kalb, his uzuvlarına da bağlıdır. His uzuvları ne ile meşgul olursa, kalb ona bağlanır. İnsangüzel bir şey görünce, güzel bir ses duyunca, tatlı bir şey alınca kalb bunlara bağlanır. Ruhaveya nefse tatlı gelenleri sever.Bu sevgi insanın elinde olmaz. İnsan güzel bir şey okuyunca, kalb, bunların manâlarına,yazarına bağlanır. Güzel, tatlı demek, kalbe güzel, tatlı gelen şey demektir. İnsan, çok defahakîkî güzelliği anlıyamaz. Nefse güzel gelen ile, ruha güzel geleni birbiri ile karıştırır. Ruhkuvvetli ise, hakîkî güzelliği anlayıp, onu sever, bağlanır.Âyet-i kerîmeler, hadis-i şerifler, evliyânın sözleri, duâ, ibâdet gibi şeyler aslında güzeldir.Çok tatlıdır. Kalbin nefse bağlılığı azalınca ve nefsin elinden kurtulunca, bunları okuduğu,duyduğu zaman, bunların güzelliğini anlar ve bağlanır da, insanın haberi olmaz.Kalbi, nefsin elinden, baskısından kurtarmak için, nefsi ezmek, kalbi uyandırıpkuvvetlendirmek lâzımdır. Bu da, Resûlullaha uymakla olur. Muhammed aleyhisselâma uyarakkalbini nefsinin pençesinden kurtaran bir kimse, bir velîyi incelerse, onun Resûlullahın vârisi,Allahın sevgili kulu olduğunu anlar. Allahü teâlâyı çok sevdiği için, Allahın sevdiğini de çoksever. Fakat sevebilmek kolay bir şey değildir. Nefsin sevdiklerini, ruhun sevdiği hakîkîgüzellikler sanarak aldananlar çok olmuş, felâkete sürüklenmişlerdir. Nefis ve şeytan, buradaçok kimseleri aldatmıştır.
O iyi olunca herşey iyi olur 3.6.2002Bedenin her uzvu, kendine mahsus muayen, belli bir iş için yaratılmıştır. Hastalığı ise,hangi iş için yaratılmışsa, onu yapamamasıdır. Ya o işi hiç yapamaz veya zorla yapabilir.Meselâ, elin hastalığı, tutamamak, gözün hastalığı görememektir. Bunun gibi, kalbin hastalığıda, hangi iş için yaratılmışsa onu yapamamaktır. Kalb, ilim, hikmet, marifet, Allah sevgisi Allahaibâdet için yaratılmıştır.Her uzvun bir faydası vardır. Kalbin faydası, hikmet ve ma'rifet sayesinde insanıhayvandan ayırd etmektir. Çünkü insan, yemek, içmek gibi vasıfları ile hayvandan ayrılmaz.Hayvandan ayrılması, eşyayı olduğu gibi bilmesi sayesindedir.Eşyayı eşya yapan ve onu var eden Allahü teâlâdır. İnsan, her şeyi bilse, fakat Allahıbilmese, diğer bildiklerinin hiç kıymeti yoktur. Allahı bilmenin alâmeti onu sevmektir. Sevgininalâmeti de hiç bir sevgiyi O'nun üzerine tercih etmemektir.Allahın emirlerini yapmıyanın kalbi hasta demektir. Kalbin hasta olması dine taminanmaması, tam teslim olmaması demektir. Tam teslim olan kimse, Allahın emirlerindekisayısız hikmetleri ve faydaları bilmese de hiç düşünmeden her emrini yapar. Dine uymak çokkolay ise de, kalbi hasta olana güç gelir. Bir çok işler sağlam insanlara kolay gelirken, hastalaragüç gelir. Kalbin hasta olması da, Allahü teâlâya tam teslim olmaması şdemektir. Kalbde hakîkîtasdikin, doğru imânın bulunmasına bir alâmet, dinin emirlerine kolay uyabilmektir. Haramyemek kalbi karartır, hasta eder.Zünnûn-i Mısrî hazretleri buyurdu ki: “Kalbin kararmasının dört alâmeti vardır. 1- İbâdetintadını duymaz. 2- Allah korkusu hatırına gelmez. 3- Gördüklerinden ibret almaz. 4-Okuduklarını, öğrendiklerini anlamaz, kavrıyamaz.”Her şeyden önce kalbi temizlemek, karartmamak lâzımdır. Çünkü kalb, bütün bedeninreisidir. Bütün organlar kalbin emrindedir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “İnsanın bedeninde biret parçası vardır. Bu iyi olursa, bütün uzuvlar iyi olur. Bu kötü olursa, bütün organlarbozuk olur. Bu kalbdir.”Bunun iyi olması, kötü ahlâktan temizlenmesi ve iyi ahlâk ile süslenmesidir. Kalbhastalıklarının tedavileri güçtür. Hastalığını teşhis ettikten sonra, ilâçlarını iyi bilmek ve iyikullanmak lâzımdır.Kalb nasıl temiz olur? 4.6.2002Kalbi, ruhu hasta eden kötü huylardır. İnsana dünyada ve âhırette zarar veren her şey,kötü ahlâktan meydana gelmektedir. Yâni zararların, kötülüklerin başı kötü huylu olmaktır.Kalbi hasta ederek ruhun ölümüne sebep olan kütü huyların en kötüsü imansızlıktır. İmanıolmıyanın, “Benim kalbim temizdir. Sen kalbe bak!” demesi çok yanlıştır. Çünkü ölmüş, kokmuşbir leş olan kalbin temiz olması hiç düşünülebilir mi? Kalbin en kötü hastalığı olan imansızolmaktan çok korkmalıdır.Kalb hastalıklarının imansızlıktan sonra en zararlısı bid'at olan şeylere inanmaktır. Kalbhastalığının üçüncüsü bid'at olan şeyleri yapmaktır. Bid'atları yapmaktan kaçındıktan sonra,günahlardan sakınmak lâzımdır. Görüldüğü gibi kalbin temizlenmesi İslamiyete uymakla olur.İslamiyet üç kısımdır: İlim, amel ve ihlâs. İlimden maksat, dinin bütün emir ve yasaklarınıöğrenmek, amelden maksat, öğrendiklerine tâbi olmak, tatbik etmek, ihlâs ise yalnız Allah rızâsıiçin yapmak demektir.Kalbi hasta olan, Hakkın rızâsına uygun iş yapamaz. Kalbi bozan, karartan şeyler, işlenengünahlardır. Hadis-i şerifte, “Bir günah işliyenin kalbinde izi kaybolmıyan bir leke meydanagelir.” buyuruldu.Bu leke silinmezse kalb kararmağa, bozulmağa devam eder. Nihayet kalb bir gün ölür.Kalbdeki lekeyi temizlemek için hemen günah işledikten sonra tevbe ve istiğfâr edip güzel biramel işlemelidir. Günah ile kirlenen kalbi sevap ile temizledikten sonra, kalbin parlaması içinsevap işlemeğe devam etmek lâzımdır. Bildiğine uygun amel edene, Cenâb-ı Hak ihsânlardabulunur, çeşitli felâketlerden onu korur. Hadis-i şerifte, “Kim bildiği ile amel ederse, Allahüteâlâ bilmediğini de ona öğretir.” buyuruldu.Bir kimse, bir nevi toprak olan kil yemeği, diğer yemeklerden fazla seviyorsa, o kimsehasta demektir. Başkalarını Allahtan çok seven kalb de hastadır. Vücut hastalıklarının bazısınısâhibi bilemediği gibi, kalb hastalıklarının bazıları da bilinemez. Bunun için gâfil avlanır,tedavisine bakmaz. Bazı hastalıkların tedavisi için perhiz lâzımdır. Herkes istenilen perhizi kolayyapamaz. Kalbin tedavisi için de günahlardan perhiz yapmak yâni uzaklaşmak lâzımdır. Bu dakolay değildir.
- Page 1 and 2: İSLÂM AHLÂKI--------------------
- Page 3 and 4: zevcelerimizden ve çocuklarımızd
- Page 5 and 6: olabilmesi, vera’ sayesindedir ve
- Page 7 and 8: “Allahü teâlâ, bazı kulların
- Page 9 and 10: Bunlara, acımalı ve incitmemelidi
- Page 11: 2 - Huy iki türlüdür: Birisi ins
- Page 15 and 16: İslâmiyet ilerlemeyi teknolojiyi
- Page 17 and 18: Her sınıfın üremesi ve savunmas
- Page 19 and 20: sıfatları, özellikleri vardır.
- Page 21 and 22: olmakdan ve aşırı olmakdan kurtu
- Page 23 and 24: 3 - Af: Düşmandan veya suçludan
- Page 25 and 26: “İşlerin en iyisi, onların ort
- Page 27 and 28: Kahramanlığın, yiğitliğin teme
- Page 29 and 30: İnsan, her ihtiyacını hâzırlam
- Page 31 and 32: Yahûdî ve Hıristiyanlar, Muhamme
- Page 33 and 34: Yapılmaması lâzım olan şeyler,
- Page 35 and 36: zevklerine daldıkça, derdler, üz
- Page 37 and 38: çağırıp: “Medînede birisinin
- Page 39 and 40: hareketler görülünce, kâfir dem
- Page 41 and 42: His organları ile anlaşılamıyan
- Page 43 and 44: Emirler insan gücünün üzerinde
- Page 45 and 46: söyliyerek niyet etmek câiz olur
- Page 47 and 48: Kalb hastalıklarından birisi de
- Page 49 and 50: insanların iyi, kötü her işini
- Page 51 and 52: Çirkin, iğrenç olmamak için, ç
- Page 53 and 54: Bu koku diğerlerine ateşden daha
- Page 55 and 56: Geçici şeylerle kibirlenmek 23.8.
- Page 57 and 58: Alay etmek için ve münâfıklık
- Page 59 and 60: Bir hadîs-i şerifte, “Bir kimse
- Page 61 and 62: gazâsında, askerin çokluğunu g
- Page 63 and 64:
zan ederek gayret eyledi. Resûlull
- Page 65 and 66:
idi. Çok yaşamasının sırrını
- Page 67 and 68:
Hadîs-i şerifte, “Müminin din
- Page 69 and 70:
ulamazlar. Bunun yegâne ilâcı, b
- Page 71 and 72:
Ehl-i beyti sevmek imandandır 23.9
- Page 73 and 74:
“Aliyi sevmek, iman, ona düşman
- Page 75 and 76:
“İslâmiyet, teslimiyettir. Tesl
- Page 77 and 78:
edilmesi lâzımdır. “İbâdet,
- Page 79 and 80:
dünyalık kadar azalır” ve “D
- Page 81 and 82:
Bir farzın yapılmasını, haramda
- Page 83 and 84:
İnsana “Âlem-i sagîr” denir.
- Page 85 and 86:
Günahta ısrar etmek 20.10.2002Gü
- Page 87 and 88:
“Müminler için, her gün 25 def
- Page 89 and 90:
şu kusuru olmasa, daha iyi olurdu
- Page 91 and 92:
Müslüman olmamış ve olmıyan ki
- Page 93 and 94:
şâhidlikle veya zâlime haber ver
- Page 95 and 96:
Cenâb-ı Hak akıldan sonra, nefsi
- Page 97 and 98:
uyurmuşlardı. O dört kelime şud
- Page 99 and 100:
“Beni niçin doyurmadın?” 19.1
- Page 101 and 102:
Yanlış iş yapmamak için fazla k
- Page 103 and 104:
esledi. İdâre ve maişetini te’
- Page 105 and 106:
Kibriyâ, büyüklük, üstünlük
- Page 107 and 108:
gününün kıymetini bilselerdi bu
- Page 109 and 110:
yoldaş olur. Her gece Tebâreke s
- Page 111 and 112:
ızklar taksîm edilmiştir. Çalı
- Page 113 and 114:
2- Korkmadığı kimsenin yanında
- Page 115 and 116:
dolaşmak, fakîrlerin imdâdına y
- Page 117 and 118:
Vermede öncelik sırası 23.1.2003
- Page 119 and 120:
saklamamaları çok güctür. Büy
- Page 121 and 122:
nasıl kazandın? dediler. Çok az
- Page 123 and 124:
hizmet edeceğini bilen ve bunu ken
- Page 125 and 126:
Abdüllah bin Mes’ûd “radıyal
- Page 127 and 128:
ağlamak ise, bütün günahların
- Page 129 and 130:
örtüme sürdüm deyince, Hz.Ömer