Ölümü hatırlamak için, yapılan hizmetin ahırette faydasını görmek için cenâzeye katılıphizmet etmelidir. Allah rızâsı için cenâzeye katılıp mezârına bir kürek de olsa toprak atmalıdır.O atılan toprak, kıyâmette terâzîye konacatdır.Peygamberimiz “aleyhisselâm” buyurdu ki: “Bir müminin kabrini ziyâret eyleyen, Hak teâlâhuzûrunda nâfile bir hacdan ziyade sevapa nâil olur!” Allahü teâlânın rızâsı için, (Âyetelkürsî),(Fâtiha) ve (Kulhüvellahü)yü okuyup ve sevapını mevtâların rûhlarına bağışlamalıdır. Duâyıbütün müminlerin rûhlarına göndermelidir. Böyle yapılırsa bütün ölülerin adedince sevap alınır.Kabirde, ahırette rahat edebilmek için müslümanın, çocuklarına, yakınlarına, emrindeçalışanlara dinlerini öğretmesi lazımdır. Çocuklarına dinlerini, imanlarını öğretmek, kul hakkıdır.Beş kısım insan Cehenneme gidecektir:1- Beş vakit namazı özrsüz terk edenler. Kaza etmeyenler. 2- İçki içip ve tevbe etmeyen.3- Zekât ve uşur vermeyen. 4- Ana-babasına karşı gelen. 5- Câmi-i şerîflerde dünya içinkonferans verenler, nutuk söyleyenler.Âdetler, dinin yerine geçemez. Din, âdetlere tâbi’ olamaz. Âdetlerin, modaların İslamiyeteuygun olması lâzımdır. Bir işin İslamiyete uygun olmasını sağlamak için, bu iş ile ilgili çeşitlikaviller varsa, bunlardan zamana ve şahsa uygun, elverişli olan kavle uygun olması sağlanır.“Ahkâm zaman ile değişir” sözünden maksat budur.Yoksa her önüne gelenin, zaman değişti diye kafasına göre fetva vermesi, ahkamkesmesi değildir. Böyle yapmak dinde reform yapmak, dini değiştirmek olur. Bunun için verilenfetvaların mutlaka, fıkıh, ilmihal kitaplarında yeri olması lazımdır. Fıkıh kitaplarını, âlimleri,mezhepleri devre dışı bırakıp, Kur’an-ı kerimi kendi kafasına göre yarumlayarak fetva vermekdinin esasına, ondört asırlık uygulamalara aykırıdır. Böyle davranışlar art niyetin, sinsi dindüşmanlığının tezahürüdür.“Allah israf edenleri sevmez” 18.1.2003Tesavvuf, kalbi kötü huylardan temizlemek ve iyi huylarla doldurmak demektir. Kötühuyların en zararlı olanlarından biri de israftır. İsraf, malı boş yere dağıtmaktır. Malı, islâmiyetinuygun görmediği yerlere dağıtmağa israf denir. israf, kötü bir huydur, harâmdır.Dînimizin, hasîsliği, cimriliği, israftan daha çok kötülemesi, israfın cimrilik kadar kötüolmadığını göstermez. Hasîsliğin daha çok kötülenmesi, insanların çoğu yaratılıştan, malbirikdirmeği sevdiği içindir.İsrafın kötülüğünü göstermek için, Allahü teâlânın, “İsraf etmeyiniz! Allahü teâlâ, israfedenleri sevmez” meâlindeki kelâmı yetişir. İsrâ sûresindeki âyet-i kerîmede de meâlen, “İsrafetme! İsraf edenler, şeytânların kardeşleridir” buyuruyor. Şeytânın kardeşi de, şeytân olur.Şeytân isminden dahâ kötü bir isim yokturİsrafı, bundan daha çok kötüleyen birşey düşünülemez. Allahü teâlâ, mallarını israfedenlere birşey vermeyiniz diye emr ederken, bunları en kötü bir isim ile adlandırıyor. Nisâsûresindeki âyet-i kerîmede meâlen, “Mallarınızı sefîhlere, alçaklara vermeyiniz!” buyuruyor.Kur’ân-ı kerîmde Fir’avnı kötülerken, “O, israf edenlerden idi” buyuruyor. Lût aleyhisselâmınkavmini de, “İsraf eden kavmsiniz!” diye kötülüyor.Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, “Malı boş yere saçmayınız!” buyuruyor.Başka bir hadis-i şerifte de buyurdu ki, “Kıyâmet günü herkes, dört süâle cevâb vermedikcehesaptan kurtulamıyacaktır: Ömrünü nasıl geçirdi. İlmi ile nasıl amel etti. Malını nereden,nasıl kazandı ve nerelere harc etti. Cismini, bedenini nerede yordu, hırpaladı?”İsrafın kötülüğünü gösteren delîllerden biri de, fâizin harâm olmasıdır. Fâiz alıp vermek,büyük günahtır. Buna da sebeb, insanların malını alış veriş yaparken ziyân olmaktankorumaktır.On şey, son nefeste imansız gitmeğe sebeb olur: 1- Allahü teâlânın emirlerini veyasaklarını öğrenmemek, 2- İmanını, Ehl-i sünnet i’tikâdına göre düzeltmemek, 3- Dünyamalına, rütbesine, şöhretine düşkün olmak, 4- İnsanlara, hayvanlara, kendine zulüm, eziyyetetmek, 5- Allahü teâlâya ve iyilik gelmesine sebeb olanlara şükretmemek, 6- İmansız olmaktankorkmamak, 7- Beş vakit namazı vaktinde kılmamak, 8- Fâiz alıp vermek, 9- Dînine bağlı olanmüslimânları aşağı görmek. 10- Fuhş, müstehcen sözleri, yazıları ve resmleri söylemek,yazmak ve yapmak.İnsanların en iyisi 19.1.2003İsraf çok kötü bir huydur. İsrafın kötü olmasının birinci sebebi, malın kıymetli olmasıdır.Mal, Allahü teâlânın verdiği bir nimettir. Âhıreti kazanmak, mal ile olur. Dünya ve âhıret, mal ileintizâm bulur, râhat olur. Hac, cihâd sevâbı mal ile kazanılır. Bedenin sıhhat, kuvvet bulması,mal ile olur. Başkasına muhtâc olmaktan insanı koruyan maldır. Sadaka vermek, akrabayı
dolaşmak, fakîrlerin imdâdına yetişmek mal ile olur. Mescidler, mektebler, hastahâneler, yollar,çeşmeler, köprüler yaparak insanlara hizmet de mal ile olur. Dînimiz, “İnsanların en iyisi, onlarafaydası çok olanıdır” buyuruyor.İnsanlara yardım etmek için çalışıp para kazanmak, nâfile ibâdet etmekten daha çoksevâptır. Cennetin yüksek derecelerine mal ile kavuşulur. Bir hadis-i şerifte, “Allahü teâlâ, birkuluna mal ve ilim verir. Bu kul da haramlardan kaçınır. Akrabâsını sevindirir. Malından,hakkı olanları bilip verir ise, Cennetin yüksek derecesine gider” buyuruldu.Abdüllah ibni Mes’ûdün “radıyallahü anh” haber verdiği bir hadîs-i şerîfte,”İki şeydenbirine kavuşan insana gıbta etmek, buna imrenmek yerinde olur. Allahü teâlâ bir kimseyeislâm ilimlerini ihsân eder. Bu da, her hareketini, bilgisine uygun yapar. İkincisi, Allahüteâlâ, birine çok mal verir. Bu kimse de malını, Allahü teâlânın râzı olduğu, beğendiğiyerlere harc eder”.Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, Amr ibni Âs için, “İyi kimseye malın iyisi,ne güzel yakışır” buyurdu. Enes bin Mâlik için de, “Yâ Rabbî! Buna çok mal ve çok çocuk verve bunlarla kendisini bereketlendir!” diye düâ buyurdu.Birisi malının hepsini sadaka vereceği zaman, Peygamberimiz “Malının bir kısmınıkendine bıraksan, daha iyi olur” buyurdu. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde, mala “Hayrlı şey”ismini vermektedir ve Habîbine “sallallahü aleyhi ve sellem”, verdiği nimetleri hâtırlatırken: “Senmalsız idin, sana, kimseye muhtâc olmıyacak kadar, mal verdim” buyurmaktadır.Büyük âlim Süfyân-ı Sevrî buyuruyor ki, “Bu zamanda mal, insanın silâhıdır”. Yani, insancânını, sağlığını, dînini ve şerefini mal ile korur. Medîne-i münevverenin yedi büyük âlimindenbiri olan Sa’îd bin Müseyyib buyuruyor ki, “Borclarını ödemek için ve ırzını, nâmûsunu korumakiçin ve ölünce, geride kalanlara mîrâs bırakmak için mal kazanmayan kimse, hayrsızdır”. Yanikendine ve cemiyete zararlıdır.Nimetin kıymeti bilinlezse 20.1.2003İsraf, malı helâk etmek, faydasız hâle getirmek, dîne ve dünyanın mubah olan işlerinefaydalı olmıyacak şekilde sarf etmektir. Malı denize, kuyuya, ateşe ve elden çıkmasına sebebolan yerlere atmak, onu helâk etmektir. Kullanılmıyacak hâle sokmak, kırmak, kesmek, ağaçtanmeyveyi toplamayıp çürütmek, tarlayı hasâd etmeyip, ekinin helâk olması, hayvanları soğuktan,düşmandan korunacak yere koymamak ve soğuktan, sıcaktan ve açlıktan ölmelerini önliyecekkadar yidirmemek ve örtmemek de, helâk etmektir. Bunların israf olduğu meydandadır.Mal kıymetlidir. Malı ve dünyâlığı kötüliyen haberler varsa da, bu haberler, malı, dünyalığıdeğil, bunların zararlı kullanılmasını kötülemektedir. Meselâ, insanın azmasına, Allahü teâlâyıunutturmasına, ibâdete mâni olmasına sebeb olan mal zararlıdır. Ölümü ve ölümden sonrasınıunutturan mal da zararlıdır. Bu zararlar çok kimselerde kendini göstermektedir. Bu zararlardankurtulan az olduğundan, malı kötüliyen haberler çok olmuştur.Görülüyor ki, mal, birbirine zıd iki şeye sebeptir. Hayra, iyiliğe sebeb olduğu için medhedilmekde olup, şerre, kötülüğe sebeb olduğu için de kötülenmiştir. Büyük âlim ibni Cevzîbuyurdu ki, “İyi niyet ile mal kazanmak, mal kazanmamaktan iyidir”.Malın büyük bir nimettir. Malı israf, Allahü teâlânın nimetini hakîr görmek, nimete kıymetvermemek, nimeti elden kaçırmak, kısaca küfrân-ı nimet etmek, yani şükür etmemek olur. Buise, nimet verenin düşman muâmelesi yapmasına, azarlamasına ve azâb etmesine sebebolacak büyük bir suçtur. Nimetin kıymeti bilinmeyince, hakkı gözetilmeyince elden gider. Şüküredilince ve hakkı gözetilince elde kalır ve artar. İbrâhîm sûresi, yedinci âyetinde meâlen, “Şükürederseniz, verdiğim nimetleri elbette artdırırım” buyuruyor.Başkasının malını helâk etmek, zulüm olur. Ödemek lâzım olur. Kendi malını helâketmek, israf olur. Günâh işlemek için ve günâh işlenilmesi için verilen mal ve paralar da israfolur.İsraf çok kötü bir huydur. Çirkinliği meydandadır. Kalbi, durmayıp karartan, kemiren,tehlükeli bir hastalıkdır. Tedâvîsi de pek güçtür. Bu sıfat kalbi kaplamadan önce, giderilmesi içinve bu felâketden kurtulmak için bütün ilâclarına baş vurup uğraşmalıdır. Kurtarması için, CenâbıHakka yalvarmalı, duâ etmelidir. Allahü teâlâ, çalışana, her güçlüğü kolaylaştırır. O,sığınılacak, güvenilecek, biricik yardımcı ve kurtarıcıdır.İsraf nedir? 21.1.2003Çok kimse israfın ne olduğunu, nelerin israfa sebep olduğunu bilmediği için israfa düşer.Bunun için herkesce bilinmiyen, hatırlatılması lâzım olan israflar da vardır. Meselâ, meyve veekin toplandıkdan sonra, bunları iyi saklamayıp kendiliklerinden bozulmaları veya nem alarak,
- Page 1 and 2:
İSLÂM AHLÂKI--------------------
- Page 3 and 4:
zevcelerimizden ve çocuklarımızd
- Page 5 and 6:
olabilmesi, vera’ sayesindedir ve
- Page 7 and 8:
“Allahü teâlâ, bazı kulların
- Page 9 and 10:
Bunlara, acımalı ve incitmemelidi
- Page 11 and 12:
2 - Huy iki türlüdür: Birisi ins
- Page 13 and 14:
O iyi olunca herşey iyi olur 3.6.2
- Page 15 and 16:
İslâmiyet ilerlemeyi teknolojiyi
- Page 17 and 18:
Her sınıfın üremesi ve savunmas
- Page 19 and 20:
sıfatları, özellikleri vardır.
- Page 21 and 22:
olmakdan ve aşırı olmakdan kurtu
- Page 23 and 24:
3 - Af: Düşmandan veya suçludan
- Page 25 and 26:
“İşlerin en iyisi, onların ort
- Page 27 and 28:
Kahramanlığın, yiğitliğin teme
- Page 29 and 30:
İnsan, her ihtiyacını hâzırlam
- Page 31 and 32:
Yahûdî ve Hıristiyanlar, Muhamme
- Page 33 and 34:
Yapılmaması lâzım olan şeyler,
- Page 35 and 36:
zevklerine daldıkça, derdler, üz
- Page 37 and 38:
çağırıp: “Medînede birisinin
- Page 39 and 40:
hareketler görülünce, kâfir dem
- Page 41 and 42:
His organları ile anlaşılamıyan
- Page 43 and 44:
Emirler insan gücünün üzerinde
- Page 45 and 46:
söyliyerek niyet etmek câiz olur
- Page 47 and 48:
Kalb hastalıklarından birisi de
- Page 49 and 50:
insanların iyi, kötü her işini
- Page 51 and 52:
Çirkin, iğrenç olmamak için, ç
- Page 53 and 54:
Bu koku diğerlerine ateşden daha
- Page 55 and 56:
Geçici şeylerle kibirlenmek 23.8.
- Page 57 and 58:
Alay etmek için ve münâfıklık
- Page 59 and 60:
Bir hadîs-i şerifte, “Bir kimse
- Page 61 and 62:
gazâsında, askerin çokluğunu g
- Page 63 and 64: zan ederek gayret eyledi. Resûlull
- Page 65 and 66: idi. Çok yaşamasının sırrını
- Page 67 and 68: Hadîs-i şerifte, “Müminin din
- Page 69 and 70: ulamazlar. Bunun yegâne ilâcı, b
- Page 71 and 72: Ehl-i beyti sevmek imandandır 23.9
- Page 73 and 74: “Aliyi sevmek, iman, ona düşman
- Page 75 and 76: “İslâmiyet, teslimiyettir. Tesl
- Page 77 and 78: edilmesi lâzımdır. “İbâdet,
- Page 79 and 80: dünyalık kadar azalır” ve “D
- Page 81 and 82: Bir farzın yapılmasını, haramda
- Page 83 and 84: İnsana “Âlem-i sagîr” denir.
- Page 85 and 86: Günahta ısrar etmek 20.10.2002Gü
- Page 87 and 88: “Müminler için, her gün 25 def
- Page 89 and 90: şu kusuru olmasa, daha iyi olurdu
- Page 91 and 92: Müslüman olmamış ve olmıyan ki
- Page 93 and 94: şâhidlikle veya zâlime haber ver
- Page 95 and 96: Cenâb-ı Hak akıldan sonra, nefsi
- Page 97 and 98: uyurmuşlardı. O dört kelime şud
- Page 99 and 100: “Beni niçin doyurmadın?” 19.1
- Page 101 and 102: Yanlış iş yapmamak için fazla k
- Page 103 and 104: esledi. İdâre ve maişetini te’
- Page 105 and 106: Kibriyâ, büyüklük, üstünlük
- Page 107 and 108: gününün kıymetini bilselerdi bu
- Page 109 and 110: yoldaş olur. Her gece Tebâreke s
- Page 111 and 112: ızklar taksîm edilmiştir. Çalı
- Page 113: 2- Korkmadığı kimsenin yanında
- Page 117 and 118: Vermede öncelik sırası 23.1.2003
- Page 119 and 120: saklamamaları çok güctür. Büy
- Page 121 and 122: nasıl kazandın? dediler. Çok az
- Page 123 and 124: hizmet edeceğini bilen ve bunu ken
- Page 125 and 126: Abdüllah bin Mes’ûd “radıyal
- Page 127 and 128: ağlamak ise, bütün günahların
- Page 129 and 130: örtüme sürdüm deyince, Hz.Ömer