Gıybet,dedi-kodu yapmamalıdır. Gıybet, bir müslümanın gizli günahlarını ve açıkkusurlarını arkasından söylemek demektir. Pervâsızca ve âşikâre yapılan günahları ve bilhâssadîni bozmak, müslümanlığı değiştirmek isteyen dinde reformcuları meydana çıkarmak gıybetdeğildir. Bunları müslümanlara haber vermek lâzımdır. Gıybet, yapmakla, günahlar arttığı gibi,sevaplar da yok olur. Peygamberimiz “aleyhisselâm” buyurdu ki, “Gıybet yapmak, zinâdandaha ağır bir günahtır.”Yalan söylememeli ve yalan yere yemîn etmemelidir. Zîrâ, yalan yere yemîn edenlerinnesli kesilir. Riyâ, gösteriş yapmamalıdır. Yalan yere sofuluk satmamalı, insan nasıl ise, öylegörünmelidir. Kendisinde olmayan bir şeyi var gibi gösterip, kendine bühtân eylememelidir.Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, “Kendini âlim gösteren câhiller,Cehenneme gideceklerdir.”Bir müslümanın aybını meydana çıkarmağa çalışmamalı, kimsenin gizli hâlleriniaraştırmamalıdır. Peygamberimiz “aleyhisselâm” buyurdu ki: “Mi’râc gecesi bir takım insanlargördüm ki, çok fecî’ ve elîm bir şekilde kendi kendilerine azâb ederler. Cebrâîl aleyhisselâmasordum ki, yâ Cebrâîl, bunların günahı nedir? Niçin böyle kendi kendilerine azâb ederler?Cebrâîl aleyhisselâm dedi ki, bunlar başkalarının ayblarını meydana çıkaranlardır.”Mûsâ aleyhisselâm, Tûr-i Sînâ’da Hak teâlâya sordu ki, “Yâ Rabbî! Başkalarının ayblarınımeydana çıkaranların cezâsı nedir?” Hak teâlâ buyurdu ki, “Tevbesiz giderlerse, yerleriCehennemdir.” İmâm-ı Gazâlî buyuruyor ki, günahların büyüğü üç dânedir. Bunlar: 1- Cimrilik.2- Hased etmek. 3- Riyâdır.Kötü kimselerin üç alâmeti 14.1.2003Kişi kötü kimselerin yaptıklarından uzak durmalıdır. Kötü kimselerin, şakîlerin alâmetibulunmamalıdır. Bu alâmetlerin evveli, zulmetmektir. Zulüm üç türlüdür:1- Allahü teâlâya âsî olmak.2- Zulm eden kimselere yardım etmek. 3- Kendi emri altındabulunanlara, ezâ, cefâ etmek. Onların ibâdet yapmalarına mani olmak.Bu üç fili işleyenlerin varacağı yer, nihâyet Cehennemdir. Allahü teâlâya âsî olmak ikitürlüdür:1- Allahü teâlânın emirlerini, yanî farzları yapmamaktır. Farzları, vazîfe kabûl etmiyenlerkâfir olur. Vazîfe bilip, tenbellikle yapmıyanlar, yanî kaza etmek, ödemek fikrinde olanlar, Hanefîmezhebinde, kâfir olmaz. Fakat en büyük günah olur.2- Hak teâlânın men ettiğini, yanî haramları yapmaktır. Haramdan kaçmağı vazîfe bildiğihalde, nefsine uyarak yapan ve sonra üzülenler kâfir olmaz. Haram işliyen müslümanlara(fâsık), âsî denir. Haram işlemiyenlere ve farzları yapanlara (sâlih) iyi insan, müttekî denir.Haramdan kaçmanın sevapı, farzları yapmanın sevapından daha fazladır. Farzlarıyapmamanın günahı, haram işlemek günahından daha çoktur. Haramların mikdârı çok değildir.Meselâ, adam öldürmek, gıybet,arkadan çekişdirmek, zinâ etmek, kadınların, kızların başları,kolları, bacakları açık sokağa çıkmaları, hırsızlık, yalan, içki içmek, kumar oynamak, altın,gümüş kullanmak, erkeklere de kadınlara da haramdır. Yalnız ev içinde süs için takmakkadınlara câizdir. Erkeklere yalnız gümüş yüzük câizdir. Gümüşden başkası haramdır.Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki: Bir müslümanda üç şeybulunmazsa, Cennet ehlidir:1- Kibir, 2- Hased, 3- Hıyânet.Her musîbete ve belâya sabretmek, şikâyet etmemek lâzımdır. Zîrâ, sabrı bulunmıyaninsanların dinleri kolaylıkla helâk olur. Derd ve belâ çekenlere sevap olmaz. Derd ve belâlarasabredenlere, bunları Allahü teâlâdan bilip, Ona yalvaranlara sevap vardır.Kötü huylu kimselerle istişare etmemelidir.Herhangi bir işi, bahîl, yanî cimri kimseleredanışmamalıdır. Çünkü, sonra insanlar arasında rezîl ve rüsvâ eder. Sâlih kimse ile meşveretetmelidir. Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak için çalışana (Sâlih kul) denir.Dünya ve ahıret saadeti çin 15.1.2003Bir müslüman, dünyada azîz, âhıretde sa’îd, Cennetlik olmasını isterse, kendisinde şu üçhuy bulunması lazım:1- Mahlûklardan hiçbir şey beklememek.2- Müslümanları gıybet etmemek.3- Başkasının hakkı olan bir şeyi almamak.Allahü teâlâ üç şeyi çok sever:1- Cömertlik.
2- Korkmadığı kimsenin yanında doğruyu söylemek.3- Gizli yerlerde de Allahü teâlâdan korkmak.Allahü teâlâ, Tûr-i Sinâda, Mûsâ aleyhisselâma buyurdu ki: “Bir kimseye, Hak teâlâdankork deseler, o kimse de Allahdan korkmağı bana mı öğretiyorsun, sen Allahdan korkderse, en fenâ insan odur.”Bahîl, hasîs, cimri demektir. Cimrilik şudur ki, bir kimse bir iş için muhtac olur da diğeri dekıskanıp, ona o şeyi öğretmezse cimrilik etmiş olur. Cimriliğin en kötüsü de, bildiği haldemüslümanlara emr-i ma’rûf ve nehy-i münker yapmıyanlardır. Onlara dinlerini öğretmiyenlerdir.Veya yanlış öğretenlerdir. Peygamberimiz “aleyhisselâm” buyurur ki: “Cimri olanlar, her nekadar zâhid olsalar da Cennete giremezler.” Tevbe ederse veya Cehennemde cezasınıçektikten sonra Cennete girebilir.Hased ise, bir kimsenin hayrlı bir işi veya evi, malı, mülkü, ilmi olsa, o kimseden bunlarıngitmesini, onda olmayıp, kendinde olmasını istemekdir. Onda olduğu gibi kendisinde deolmasını istemek hased olmaz. Buna gıbta etmek, imrenmek denir. Günah değildir.Sultân-ı Enbiyâ “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: “Hased, ateşin odunu yediğigibi, hasenâtı, yanî iyilikleri yer.”Riyâ ise, namaz, oruc, sadaka ve yol, câmi’i şerîf yapdırmak gibi hayırlı amelleri, insanlargörsün de beğensinler diye yapmaktır. İşte böyle bir maksatla yapılan işlerin hepsi riyâ faslınadâhildir.Riyâ, küçük şirktir. Tevbe etmedikçe, kat’iyyen af olunmaz. İlmi ile amel etmemek,amelinde salâh ve ihlâs olmamak ve din âlimlerine, ibâdet edenlere, ezâna, mubârek günlerekıymet vermemek de şakâvet, küfr alâmetidir.Kimseye lanet etmemelidir 16.1.2003Herkese iyi geçinrmeli, herkesi iyilik etmelidir. Kimsenin günahını başına kakmamalıdır.Müslüman olsun, kâfir olsun, bir kimsenin hakkını alıp da tevbe etmeyip onunla helâllaşmayankimseyi, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” la’net eder. Ana-babanın ve dînini öğretenhocanın meşrû’ olan emrlerine âsî olanlar da mel’ûndur.Allahü teâlânın rızâsının gayrine, meselâ falanca kimseye diyerek kurban kesenler de bula’net halkasına dâhildirler. Kızına zinâ ettiren, açık gezdiren, evlâdlarına imanı, haramlarıöğretmiyen babalar ve analar ve Allahü teâlâdan başkasına ibâdet ve secde edenler demel’ûndurlar.Hiç kimseye la’net eylememelidir. Zîrâ, la’net eylenen adam la’nete müstehak değil ise,yapılan la’net geri döner.Hayvanâta dahî la’net etmemelidir. Zîrâ, melekler, ona la’net ederler. Namazı terk edene,yüzüne karşı da, arkasından da la’net edilir. Zîrâ, farz olan namazı özrsüz terk eden, dörtkitapda da mel’ûndur. Elden geldiği her zaman emr-i ma’rûf eylemeli, yani İslamiyetin emirlerinisöylemeli, fenâ şeylerden men’ etmelidir. Peygamberimiz “aleyhisselâm” buyurdu ki: “Kötü ahlâkolan dört şeyden vazgeç, onlardan çok sakın:1- Çok mal toplayıp, yememek. 2- Hiç ölmiyecekmiş gibi dünyaya sarılmak. 3- Cimriolmak. 4- Harîs, hırslı olmak.İnsanda haya olmak, iman nişânıdır. Hayasızlık, küfrü mûcibdir. Haya, evvelâ Allahüteâlâya karşı olur. Allahü teâlâdan haya eden, gelen sıkkıntılara sabreder. Sabır, derd ve elemişikâyet etmemekdir. Üç şeye sabreden, büyük derece kazanır:1- Herhangi bir belâya sabretmenin üçyüz sevapı vardır. Belâya çâre, devâ aramak, duâetmek, sabr sevapını azaltmaz.2- İslâm bilgilerini öğrenirken zahmet çekmeğe ve ibâdetleri yapmağa sabretmeğe,Cennette altıyüz derece verilir.3- Günah işlememek için sabretmek.Nefsin arzûlarına sabr etmenin yediyüz derecesi vardır. Musîbet için de her nefesi içinayrı bir derece ve sevap alır. Malın, evlâdın gitmesi büyük musîbet olup, bunlara sabredenleri,Allahü teâlâ, terâzî başına getirmeğe haya ederim, buyuruyor.Herşeyin hayırlısını istemelidir 17.1.2003Zamanımızda insanlar ölümü hatırlamamak için elinden geleni yapıyor. Yolu mezaradüşse yolunu değiştiriyor. Halbuki ölümden kurtuluş yoktur. Bunun için ölümden korkmamalı,her zaman ölüme hazır olmalıdır. Ölümü de istememelidir. Peygamberimiz “aleyhisselâm”buyurdu ki: “Ölümü hâtırlayınız ve duâ ederek deyin ki: Yâ Rabbî! Hakkımda ölmek hayrlıise, beni öldür, çok yaşamak hayrlı ise beni yaşat!”
- Page 1 and 2:
İSLÂM AHLÂKI--------------------
- Page 3 and 4:
zevcelerimizden ve çocuklarımızd
- Page 5 and 6:
olabilmesi, vera’ sayesindedir ve
- Page 7 and 8:
“Allahü teâlâ, bazı kulların
- Page 9 and 10:
Bunlara, acımalı ve incitmemelidi
- Page 11 and 12:
2 - Huy iki türlüdür: Birisi ins
- Page 13 and 14:
O iyi olunca herşey iyi olur 3.6.2
- Page 15 and 16:
İslâmiyet ilerlemeyi teknolojiyi
- Page 17 and 18:
Her sınıfın üremesi ve savunmas
- Page 19 and 20:
sıfatları, özellikleri vardır.
- Page 21 and 22:
olmakdan ve aşırı olmakdan kurtu
- Page 23 and 24:
3 - Af: Düşmandan veya suçludan
- Page 25 and 26:
“İşlerin en iyisi, onların ort
- Page 27 and 28:
Kahramanlığın, yiğitliğin teme
- Page 29 and 30:
İnsan, her ihtiyacını hâzırlam
- Page 31 and 32:
Yahûdî ve Hıristiyanlar, Muhamme
- Page 33 and 34:
Yapılmaması lâzım olan şeyler,
- Page 35 and 36:
zevklerine daldıkça, derdler, üz
- Page 37 and 38:
çağırıp: “Medînede birisinin
- Page 39 and 40:
hareketler görülünce, kâfir dem
- Page 41 and 42:
His organları ile anlaşılamıyan
- Page 43 and 44:
Emirler insan gücünün üzerinde
- Page 45 and 46:
söyliyerek niyet etmek câiz olur
- Page 47 and 48:
Kalb hastalıklarından birisi de
- Page 49 and 50:
insanların iyi, kötü her işini
- Page 51 and 52:
Çirkin, iğrenç olmamak için, ç
- Page 53 and 54:
Bu koku diğerlerine ateşden daha
- Page 55 and 56:
Geçici şeylerle kibirlenmek 23.8.
- Page 57 and 58:
Alay etmek için ve münâfıklık
- Page 59 and 60:
Bir hadîs-i şerifte, “Bir kimse
- Page 61 and 62: gazâsında, askerin çokluğunu g
- Page 63 and 64: zan ederek gayret eyledi. Resûlull
- Page 65 and 66: idi. Çok yaşamasının sırrını
- Page 67 and 68: Hadîs-i şerifte, “Müminin din
- Page 69 and 70: ulamazlar. Bunun yegâne ilâcı, b
- Page 71 and 72: Ehl-i beyti sevmek imandandır 23.9
- Page 73 and 74: “Aliyi sevmek, iman, ona düşman
- Page 75 and 76: “İslâmiyet, teslimiyettir. Tesl
- Page 77 and 78: edilmesi lâzımdır. “İbâdet,
- Page 79 and 80: dünyalık kadar azalır” ve “D
- Page 81 and 82: Bir farzın yapılmasını, haramda
- Page 83 and 84: İnsana “Âlem-i sagîr” denir.
- Page 85 and 86: Günahta ısrar etmek 20.10.2002Gü
- Page 87 and 88: “Müminler için, her gün 25 def
- Page 89 and 90: şu kusuru olmasa, daha iyi olurdu
- Page 91 and 92: Müslüman olmamış ve olmıyan ki
- Page 93 and 94: şâhidlikle veya zâlime haber ver
- Page 95 and 96: Cenâb-ı Hak akıldan sonra, nefsi
- Page 97 and 98: uyurmuşlardı. O dört kelime şud
- Page 99 and 100: “Beni niçin doyurmadın?” 19.1
- Page 101 and 102: Yanlış iş yapmamak için fazla k
- Page 103 and 104: esledi. İdâre ve maişetini te’
- Page 105 and 106: Kibriyâ, büyüklük, üstünlük
- Page 107 and 108: gününün kıymetini bilselerdi bu
- Page 109 and 110: yoldaş olur. Her gece Tebâreke s
- Page 111: ızklar taksîm edilmiştir. Çalı
- Page 115 and 116: dolaşmak, fakîrlerin imdâdına y
- Page 117 and 118: Vermede öncelik sırası 23.1.2003
- Page 119 and 120: saklamamaları çok güctür. Büy
- Page 121 and 122: nasıl kazandın? dediler. Çok az
- Page 123 and 124: hizmet edeceğini bilen ve bunu ken
- Page 125 and 126: Abdüllah bin Mes’ûd “radıyal
- Page 127 and 128: ağlamak ise, bütün günahların
- Page 129 and 130: örtüme sürdüm deyince, Hz.Ömer