akma ki, Allahın kısmetine gazab edersin. Şu kimseye bak ki, yiyeceğini zahmet çekerekalın teri ile hâzırlar, o zaman da, Hak teâlânın sana verdiği nimete şükredersin” buyurdu.“Doğru tüccar şehîdlerle berâberdir” 21.12.2002İmam-ı Gazali hazretleri, kendini ve âilesini ve çocuklarını kimseye muhtac ettirmeyecekkadar çalışıp helâlden kazananlara cihâd sevapı verilir, buyuruyor. Peygamberimiz “sallallahüaleyhi ve sellem” bir sabâh oturmuştu. Sahâbeden, kuvvetli bir genç, erkenden dükkânına doğrugeçdi. Birisi, “Yazıklar olsun buna ki, Allah için biraz burada sizi dinlemeyip geçti” deyince,“Böyle söyleme! Eğer kendini, ana-babasını ve ehl ve evlâdını muhtac etmemek için gittiise, Allah yolundadır. Eğer zînet için, zengin olup müslümanlara gösteriş niyetinde ise,Cehennem yolundadır” buyurdu.Bir hadis-i şerifte, “Doğru olan tüccar, kıyâmetde sıddîklarla ve şehîdlerle berâberdir”ve bir kere de, “Allahü teâlâ, san’at sâhibi mümini sever” buyurdu.Bir kimse, Ehl-i sünnet âlimlerinin meclisine kırk gün devam eylese, kalbi nûrlanır. Çünkü,İslamiyetin emir ettiği ilmler kalbin ışığıdır. İlmi olmıyan kimse, şeytâna ve islâm düşmanı olankimselere ve gazetelerine aldanır. Ehl-i sünnet i’tikâdında olmıyan din adamlarının yazılarınıokuyanın kalbi kararır.Allahü teâlâ, fazla mal verirse bahîl olmamalıdır. Din uğruna sarf etmelidir. Hâlismüslümanların yazdığı doğru ilmihâl kitaplarını almalı ve dağıtmalıdır. Böyle yapan cihâdsevapına kavuşur. Peygamberimiz “aleyhisselâm” birgün, “Yâ Ebâ Hüreyre! Müminlerin büyüğü,benden sonra o kimsedir ki, Allahü teâlâ ona mal verir, o da gizli ve âşikâre Hak yoluna harcarve yapdığı iyilikleri kimsenin başına kakmaz” buyurdu.Müslümanlıkta çok mal ve mevki’ sâhibi olmak kötü değildir. Dine uygun olmayan alışverişle ve çalgı, şarkı ücreti ile ele geçen ve hırsızlık, yalan, gasb, rüşvet ve fâiz ile toplanılanmallar, paralar, az olsalar da, habîsdir. Bunları kullanmak haramdır. Helâldan kazanılan vezekâtı verilen mal, para, ne kadar çok olursa olsun, makbûldür. Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı kerîmde,helâl olan malı hayr diye ismlendirmişdir.Mahlûkatın hepsine merhamet etmelidir. Peygamberimiz buyurdu ki, “Yer yüzündekimevcûdâta merhamet eyleyin ki, göklerdeki mahlûkat size merhamet eylesin. Sıddîklarınnişânı odur ki, sadaka verirken gizli verir, bir belâya uğradığı zaman, bağırıp çağırmaz,kimseye şikâyet eylemez ve o belâyı herkesden gizler ve bir günah işlediği zamanardından hemen sadaka verir ki, günahına keffâret olsun.”Üç haslet bulunmayan istifade edemez22.12.2002Peygamberimiz “aleyhisselâm” Ebû Hüreyreye “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki, “Birkimse Hak teâlâ hazretlerine Nûh aleyhisselâmın ömrünce ibâdet eylese, kendisinde üçhaslet bulunmayınca yaptığı ibâdetden bir fayda edinemez.”1- İlmi ile amel etmek.2- Yediği yemeğin helâl olması ve helâlı da israf etmemesi. Besmelesiz kesilen hayvanlarve kitapsız kâfirlerin,müşriklerin kestikleri necsdir. Bunları yimek haramdır. Bunları Besmele ilekesen de bulunduğu takdîrde, satın alınan etin Besmelesiz kesildiği kat’î bilinmedikçe, yimesihelâl olur. Balık tutanın müslüman olması ve Besmele ile tutması şart değildir.3- Allaha âsî olmaktan kaçınmak. Ehl-i sünnet i’tikâdını öğrenmiyen, imanı bunlara uygunolmıyan ve haramları ve farzları bilmiyen ve bunlara uymayan kimse, Allahü teâlâya âsî olur.Müminleri sevindirmeğe çalışmalıdır. Zîrâ Peygamberimiz, “Bir kimse, bir mümin kardeşinisevindirirse, Hak teâlâ o kimsenin sevindirirse, Hak teâlâ o kimsenin şirkten başka geçmişgünahlarını af eder” ve “Her kim dünyada bir mümin kardeşinin işini görürse, Hak teâlâ, okimsenin yetmiş işine kolaylık ihsân buyurur kalbini kıyâmet gününde ferahlandırır” buyurdu.Yine, “Bir kimse, bir ma’sûm çocuğu. O yetmiş işin on dânesi dünyada, altmış tanesi kıyâmetgünündedir. Bir kimse, bir mümin kardeşinin aybını kapatırsa, Allahü teâlâ o kimsenin bütünayblarını kıyâmet günü kapatır!” buyurdu.Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, “İnsanın işlediği hayrlı amel dâimîolmalı, dâimî olarak işlenen amel, insanı maksâdına ulaşdırır.”Peygamberimiz “aleyhisselâm” buyurdu ki, “Bir kimsenin dünyası selâmetli olursa,dîni eksik olur.” Yanî, dünya lezzetlerine kavuşmak için, İslamiyetin dışına taşan kimse, âhıretlezzetlerine kavuşamaz. Yine buyurdular ki, “Yâ Ebâ Hüreyre! İslamiyetten çıkana doğru yolugöster, câhile ilim öğret ki, sana şehîdlik mertebesi verilir.” Bunun için çocuklarına Ehl-isünnet i’tikâdını, farzları, haramları öğretmeli, tanıdıklara fıkıh, ilmihal kitapı vermelidir.
Yanlış iş yapmamak için fazla konuşmamalı, kimse ile münâkaşa etmemelidir. Her zamansükût etmeğe devam etmelidir ki, iki cihânda selâmet bulunsun. Hak teâlâ hazretlerini çok zikiretmelidir ki, kalbimiz ölmesin ve şeytân galip gelmesin. Hak teâlâ hazretlerini çokzikreyleyenlerin, yani onun emir ve yasaklarına uyunların kalblerine hikmet akar.Sevilen fakat zararlı olan üç şey 23.12.2002Habîbullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, “Ümmetim üç şeyi sever, fakat o üçşey onların değildir: 1- Vücûddaki canı sevmek, 2- Malı sevmek, 3- Dünyayı sevmek.”Dünya, arapça bir kelimedir. Fen ilminde (en yakın şey) demektir. Dünya küresi,güneşten, aydan, yıldızlardan daha yakın olduğu için, bu küreye dünya denir. Kıyâmettenönceki zaman, kıyâmetden sonraki zamandan daha yakın olduğu için, birincisine (Dünyahayatı), ikincisine (Âhiret hayatı) denir.Dünya kelimesinin din bilgisindeki ma’nâsı, (En zararlı, fenâ şey) demekdir. Küfre sebebolan şeyler, haramlar, mekrûhlar, dünya demektir. Mubahlar, ahkâm-ı islâmiyyeye uymağa maniolunca, dünya olurlar. Muhabbet, sevmek, hep berâber olmağı istemek, berâber olmakdan zevk,lezzet duymak demektir.İnsan sevdiğini hiç unutmaz. Muhabbetin yeri kalbdir. Kalb, yürek dediğimiz et parçasındabulunan bir kuvvetdir. Bu kuvvete gönül diyoruz. Birşeyi öğrenmek, akıl ile olur. Akıl, dimâg,beyin dediğimiz et parçasında bulunur. Küfrü, haramları, mekrûhları sevmek, beğenmek küfrolur. Farzları, sünnetleri, beğenmemek de küfr olur, dünya olur. Peygamberimiz buyurdu ki,(Dünyayı sevmek, bütün hatâların başlangıç noktasıdır. Dünyadan kendini sakınan kimseler,zâhid olanlardır.)Müslüman olmak için, dünya sevgisini kalbden çıkarmak lâzımdır. Dünyayı hâtırlamağı dakalbinden çıkarana (Sâlih) müslüman denir. Dünya olsun, mubah olsun, mâ-sivânın, yani Allahüteâlâdan başka herşeyi hâtırlamağı kalbinden çıkarmağa (Fenâ-fillah) denir.Buna kavuşan müslümana (Velî) denir. (Evliyâ) denir. Evliyâ, herşeyi öğrenir, bilir.Ahkâm-ı islâmiyyeye uymakda, dünya işlerinde aklını kullanır. Hesâbını yapmakda, san’atında,ticaretinde hiç hatâ yapmaz. Fakat, aklındaki düşünceler, kalbine sirâyet etmez, bulaşmaz.Dünyayı hâtırlayan kalb hastadır. Kalbin temiz olması, dünya dediğimiz şeylerisevmekden, hâtırlamakdan kurtulması demekdir. Kalb hastalığının ilâcı, İslamiyete uymak veAllahü teâlâyı çok zikr etmek, yani ismini ve sıfatlarını hâtırlamak, kalbe yerleşdirmekdir.Mürşid-i kâmilin sohbeti veya kitaplarını okumak, bu tedâvîyi kolaylaşdırır. Bu sohbete, bukitaplara kavuşmak, dünya ve âhıret saadetlerine kavuşmağa sebebdir. Bu tedâvîye fâidesiolmıyan sohbetin ve kitapların, taklîd, sahte, zararlı olduğu, felâkete sebeb olacağı anlaşılır.Helâl yoldan gelen ve zekâtı verilen şeyler ve israf edilmeyen mubahlar dünya sayılmaz.Mal kendinin değil, sen öldükden sonra veresenindir. Sen de günahlarla berâber gidersin.“Allah’dan başkasına bağlanma!” 24.12.2002İnsanın ömrünün uzun, rızkının bol oluşu, Allahü teâlâ tarafından bir imtihândır.Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, “Yâ Ebâ Hüreyre! Allahdan başka hiçbir şeye ümmîd bağlama! Allaha tevekkül eyle! Bir arzun varsa, Allahü teâlâhazretlerinden iste! Allahü teâlânın âdet-i ilâhiyyesi şöyle cârî olmuştur ki, her şeyi birsebeb altında yaratır. Bir iş için sebebine yapışmak ve sonra Allahü teâlânın yaratmasınıbeklemek lâzımdır. Tevekkül de bundan ibârettir.”Bütün yer gök varlıkları bir araya gelseler, Allahü teâlâ hazretleri murâd etmedikçekimseye zerre kadar bir fenâlık yapamazlar. Resûlullah yolda eğri dıvarın önünden koşarakgeçti. Allahü teâlânın kaza ve kaderinden mi kaçıyorsun dediklerinde, “Allahü teâlânınkazasından, yine onun kazasına kaçıyorum” buyurdu.Çalışmalı, halal kazanmalı, helâl lokma yimekle ve haramdan sakınmakla vücûdünütemizlemelidir. Kalbinde müslümanlara düşmanlık beslememekle ve kimse için fenâlıkdüşünmemekle kalbini, Ramezân-ı şerîf ayında da oruc tutmakla ve nefsine muhâlefet vemukâvemet etmekle ve yalan, gîbet, iftirâ ve mâlâ-yani söylememekle rûhu temizlemelidir. Busözleri söylemek haramdır.Şu da bilmelidir ki, mâlâ-yaniyi terk etmekle, yani fâidesiz söz konuşmamakla insanınimanı nûrlanır.El haram tutmamalı, kulak haram olan şeyi dinlememeli, ayak da, haram olan yeregitmemeli, mide ise haram olan şeyi yimemeli, göz ise haram olan şeye bakmamalı, dil deharam söylememeli. Bunun gibi insanda bulunan a’zâların haramla alâkalarının kesilmesilâzımdır ki, fevz-ü felâh bulasın. Aksi takdîrde kendini helâk etmiş olursun. Göz kazara veyagafletle haram bir şey görürse, günah olmaz. Fakat, tekrâr bakmak günahdır. Tesâdüfengörünce, başı başka tarafa çevirmek lâzımdır.
- Page 1 and 2:
İSLÂM AHLÂKI--------------------
- Page 3 and 4:
zevcelerimizden ve çocuklarımızd
- Page 5 and 6:
olabilmesi, vera’ sayesindedir ve
- Page 7 and 8:
“Allahü teâlâ, bazı kulların
- Page 9 and 10:
Bunlara, acımalı ve incitmemelidi
- Page 11 and 12:
2 - Huy iki türlüdür: Birisi ins
- Page 13 and 14:
O iyi olunca herşey iyi olur 3.6.2
- Page 15 and 16:
İslâmiyet ilerlemeyi teknolojiyi
- Page 17 and 18:
Her sınıfın üremesi ve savunmas
- Page 19 and 20:
sıfatları, özellikleri vardır.
- Page 21 and 22:
olmakdan ve aşırı olmakdan kurtu
- Page 23 and 24:
3 - Af: Düşmandan veya suçludan
- Page 25 and 26:
“İşlerin en iyisi, onların ort
- Page 27 and 28:
Kahramanlığın, yiğitliğin teme
- Page 29 and 30:
İnsan, her ihtiyacını hâzırlam
- Page 31 and 32:
Yahûdî ve Hıristiyanlar, Muhamme
- Page 33 and 34:
Yapılmaması lâzım olan şeyler,
- Page 35 and 36:
zevklerine daldıkça, derdler, üz
- Page 37 and 38:
çağırıp: “Medînede birisinin
- Page 39 and 40:
hareketler görülünce, kâfir dem
- Page 41 and 42:
His organları ile anlaşılamıyan
- Page 43 and 44:
Emirler insan gücünün üzerinde
- Page 45 and 46:
söyliyerek niyet etmek câiz olur
- Page 47 and 48:
Kalb hastalıklarından birisi de
- Page 49 and 50: insanların iyi, kötü her işini
- Page 51 and 52: Çirkin, iğrenç olmamak için, ç
- Page 53 and 54: Bu koku diğerlerine ateşden daha
- Page 55 and 56: Geçici şeylerle kibirlenmek 23.8.
- Page 57 and 58: Alay etmek için ve münâfıklık
- Page 59 and 60: Bir hadîs-i şerifte, “Bir kimse
- Page 61 and 62: gazâsında, askerin çokluğunu g
- Page 63 and 64: zan ederek gayret eyledi. Resûlull
- Page 65 and 66: idi. Çok yaşamasının sırrını
- Page 67 and 68: Hadîs-i şerifte, “Müminin din
- Page 69 and 70: ulamazlar. Bunun yegâne ilâcı, b
- Page 71 and 72: Ehl-i beyti sevmek imandandır 23.9
- Page 73 and 74: “Aliyi sevmek, iman, ona düşman
- Page 75 and 76: “İslâmiyet, teslimiyettir. Tesl
- Page 77 and 78: edilmesi lâzımdır. “İbâdet,
- Page 79 and 80: dünyalık kadar azalır” ve “D
- Page 81 and 82: Bir farzın yapılmasını, haramda
- Page 83 and 84: İnsana “Âlem-i sagîr” denir.
- Page 85 and 86: Günahta ısrar etmek 20.10.2002Gü
- Page 87 and 88: “Müminler için, her gün 25 def
- Page 89 and 90: şu kusuru olmasa, daha iyi olurdu
- Page 91 and 92: Müslüman olmamış ve olmıyan ki
- Page 93 and 94: şâhidlikle veya zâlime haber ver
- Page 95 and 96: Cenâb-ı Hak akıldan sonra, nefsi
- Page 97 and 98: uyurmuşlardı. O dört kelime şud
- Page 99: “Beni niçin doyurmadın?” 19.1
- Page 103 and 104: esledi. İdâre ve maişetini te’
- Page 105 and 106: Kibriyâ, büyüklük, üstünlük
- Page 107 and 108: gününün kıymetini bilselerdi bu
- Page 109 and 110: yoldaş olur. Her gece Tebâreke s
- Page 111 and 112: ızklar taksîm edilmiştir. Çalı
- Page 113 and 114: 2- Korkmadığı kimsenin yanında
- Page 115 and 116: dolaşmak, fakîrlerin imdâdına y
- Page 117 and 118: Vermede öncelik sırası 23.1.2003
- Page 119 and 120: saklamamaları çok güctür. Büy
- Page 121 and 122: nasıl kazandın? dediler. Çok az
- Page 123 and 124: hizmet edeceğini bilen ve bunu ken
- Page 125 and 126: Abdüllah bin Mes’ûd “radıyal
- Page 127 and 128: ağlamak ise, bütün günahların
- Page 129 and 130: örtüme sürdüm deyince, Hz.Ömer