11.07.2015 Views

Yunus Emre T.C. Eskişehir Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Yunus Emre T.C. Eskişehir Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Yunus Emre T.C. Eskişehir Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Eskisehir<strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong>“ Se<strong>ve</strong>lim Sevilelim”T.C.ESKİŞEHİR VALİLİĞİİL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ


Hak <strong>ve</strong> Halk Asıgı<strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong>Yayın KuruluAli Osman GÜLİl Kültür <strong>ve</strong> <strong>Turizm</strong> MüdürüMustafa Dursun ÇAĞLARArkeoloji Müzesi MüdürüMustafa SERTTAŞŞube MüdürüNesrin GEDİKŞefŞeyda CEYLANŞefHülya ENGÜNBilgisayar İşletmeniGürcan BANGERAraştırmacı - Yazar


<strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong>Hak <strong>ve</strong> halk şairi <strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong>, 1240 (Hicri 638) yılındaEskişehir’in Mihalıççık <strong>ve</strong> Sivrihisar ilçeleri arasında kalan <strong>ve</strong>bugün kendi adıyla anılan Sarıköy’de doğmuştur. Pek çok önemlişiirini içinde bulunduran Risalet-ün Nushiyye isimli mesnevisini1307 - 1308 (Hicri 707) yıllarında yazdığı anlaşılmaktadır. Şiirlerinibir araya getiren Divan’ı ölümünden sonra se<strong>ve</strong>nleri tarafındandüzenlenmiştir. Şiirlerinden Mevlana Celalettin Rumi’nin çağdaşıolduğu, onu tanıdığı, toplantılarına katıldığı <strong>ve</strong> kendi deyişiyleonun “görklü nazarından” (güzel <strong>ve</strong> gösterişli bakış açısından)ilham aldığı anlaşılmaktadır. 1320 (Hicri 720) yılında Sarıköy’de<strong>ve</strong>fat eden <strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong>, Anadolu Selçuklu Devleti’nin son yıllarıile Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş yıllarına denk düşenönemli bir dönemde yaşamıştır. Türk-İslam halk düşüncesininen önemli yapı taşlarından birisi olan <strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong>, şiirlerindende anlaşıldığı üzere, Mevlana, Ahmed Fakıh, Geyikli Baba <strong>ve</strong>Seydi Balum ile de çağdaştır. Mezarı Eskişehir Sarıköy’dedir.Demiryoluhattı, mezarının yakınından geçmesinedeniyle 1946’da yeni birmezar <strong>ve</strong> anıt çeşmeyapılmaya başlanmış,naaşı 1949’da burayataşınmıştır. 1964’tebaşlayan sonmezar yeri inşaatı1970’te bitirilmiş<strong>ve</strong> naaşı tekrartaşınan <strong>Yunus</strong><strong>Emre</strong>, o tarihtenberi bu anıt mezardayatmaktadır.<strong>Yunus</strong>, Burada Yatmaktadır.1


Se<strong>ve</strong>lim SevilelimDünya Kimseye KalmazAnkara-Eskişehir-İstanbul hattında işleyen trenler, uzun yıllardır<strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong>’nin dinlenmekte olduğu kabrin önünden geçerkenona saygı selamı olarak düdük çalarlar. Bu, çok eski yıllarda trenyolunu yapan Alman mühendislerden miras kalan bir evrenselsaygı duruşudur.<strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong>’nin tasavvuf düşüncesine girişinin anlamlıöyküleri vardır: Yoksul bir çiftçi olan <strong>Yunus</strong>, kıtlık nedeniylekeramet <strong>ve</strong> iyiliklerini duyduğu Hacı Bektaş Veli’ye gitmek üzereyola çıkar. Eli boş gitmemek için yolda alıç toplayarak heybesinedoldurur. Dergahta hoş karşılanıp misafir edilen <strong>Yunus</strong>’adönerken “Buğday mı yoksa himmet mi?” diye sorulur. <strong>Yunus</strong>buğday ister. Hacı Bektaş, “isterse alıçların her çekirdeği için birnefes <strong>ve</strong>reyim” dese de <strong>Yunus</strong> buğdayda ısrar eder. İstediğinialan <strong>Yunus</strong>, dönüş yolunun yarısında pişman olur <strong>ve</strong> geri döner.Ancak Hacı Bektaş onun kilidinin artık Taptuk <strong>Emre</strong>’de olduğunu<strong>ve</strong> onu bulmasını söyler. Taptuk <strong>Emre</strong>’yi bulan <strong>Yunus</strong>, ona kırkyıl hizmet eder. Bu süre içerisinde dergaha odun taşıdığı <strong>ve</strong> birtek odunun bile eğri olmadığı söylene gelir...Bir söylenceye göre Taptuk Dergahı’ndan ayrılan <strong>Yunus</strong>, yıllarsonra geri döndüğünde şeyhin kapı eşiğinde yatar. Gözlerigörmeyen Taptuk <strong>Emre</strong> sabah namazına giderken ayağınatakılanın kim olduğunu hanımına sorar. Hanımı ‘<strong>Yunus</strong>’ der.“”Kırk yıl ormandan bir eğri odun dahi getirmeyen<strong>Yunus</strong>’un odunları denk yaparken iki yılanı ipolarak kullandığı <strong>ve</strong> işi biten yılanların <strong>Yunus</strong>uselamlayarak ormana döndükleri söylenir.2


Taptuk <strong>Emre</strong>’nin karşılığı çok anlamlıdır: “Bizim <strong>Yunus</strong> mu?”Çok etkilenip şeyhinin ayaklarına kapanan <strong>Yunus</strong>’un böylecedil kilidinin açıldığı söylenir... <strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong>, İslam tasavvufdüşüncesinin inceliklerini sade bir derinlikle <strong>ve</strong> hiçbir dar kalıpiçine düşmeden anlatabilen bir büyük halk şairidir. Şiirlerininodak noktasında insan vardır.Türk Edebiyatı’nın yapı taşlarından biri olan <strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong>genellikle Allah, ilahi aşk, varlık - yokluk, yaşam-ölüm gibi konularüzerinde durmuştur. Türk-İslam tasavvufunu duru, kolay anlaşılırama çok derin anlamları içerecek biçimde anlatışıyla vazgeçilmezbir ulusal <strong>ve</strong> evrensel simge olmuştur.<strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong>’yi şiir konusundaki tartışılmaz ustalığı yanındaTürk Edebiyat dilinin kurucusu olarak saymak gerekir. Aruzla dayazmasına rağmen şiirlerinin önemli bir bölümünde hece ölçüsükullanan <strong>Yunus</strong>’un tüm şiirleri çok kolay, yalın <strong>ve</strong> açık bir Türkçeile yazılmıştır. Çok geniş halk kesimlerine hitap edebilmesininaltındaki ana fikir, halk Türkçesini güzel kullanmasıdır. Halkkavramını şiire sokması <strong>ve</strong> halkın kullandığı dili tercih etmesiyletasavvuf düşüncesinin yaygınlaşmasında çok önemli katkılarıolmuştur. Gerçekten Anadolu’nun tüm yörelerinde onun şiirlerisöylenmiş, ilahiler olarak bestelenip okunmuş, halk toplantılarınınana motifi olmuştur.3


Ülkenin pek çok köşesinde halkın onu kendinden sayıpsevmesinde, sahiplenip kendinden saymasında, <strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong>’ninhak olanı halk diliyle anlatmasının özel bir önemi vardır. Gerçekyurdu olan Eskişehir dışında başka il <strong>ve</strong> ilçelerde de <strong>Yunus</strong><strong>Emre</strong> türbe <strong>ve</strong> makamlarının bulunmasının ardındaki nedenbudur. Gerek savunduğu görüşler, gerekse kulandığı form <strong>ve</strong>dil nedeniyle <strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong> şiirlerinin başka şairlerin şiirleri ilekarıştırılması doğaldır. <strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong> gibi böylesine büyük birsevgi değerine sahip olmak, Eskişehir’in onur duyması gerekenbir ayrıcalığıdır.<strong>Yunus</strong>’un İlk Mezarı4


İlk Mezar Duvarı Devşirme ParçaMüslümânım diyen kişiŞartı nedir bilse gerekTanrı’nın buyruğun tutupBeş vakt namâz kılsa gerek...Öğle namâzın kılasınHer ne dilersen bulasınTamudan azâd olasınKullar azâd olsa gerek...Her kim bu sözden almadıBeş vakt namâzı kılmadıBilin müslümân olmadıOl tamuya girse gerek...Bekler isen din gayretinVermegil nefse murâdınYûnus Nebî salâvatınAşk ile degürse gerek5


<strong>Yunus</strong>’un İkinci Mezarı“Şol cennetin ırmaklarıAkar Allah deyü deyüÇıkmış İslâm bülbülleriÖter Allah deyü deyü6Salınır Tûbâ dallarıKur’an okur hem dilleriCennet bağının gülleriKokar Allah deyü deyü...Hakk’a âşık olan kişiAkar gözlerinin yaşıPür-nûr olur içi dışıSöyler Allah deyü deyü...Miskin Yûnus var yârınaKoma bugünü yarınaYarın Hakk’ın dîdârınaVarır Allah deyü deyü“Dolap niçin inilersinDerdim vardır inilerimBen Mevla’ya âşık oldumOnun için inilerimBenim adım dertli dolapSuyum akar yalap yalapBöyle emreylemiş ÇalapOnun için inilerimBeni bir dağda buldularKolum kanadım kırdılarDolaba layık gördülerOnun için inilerimDülügerler beni yonduHer azam yerine konduBu iniltim Hak’tan geldiOnun için inilerim” ”


<strong>Yunus</strong>’un İkinci Mezarıile Birlikte YapılanAnıtsal ÇeşmeSana ibret gerek iseGel göresin bu sinleriGer taş isen eriyesinBakıp göricek bunlarıŞunlar ki çoktur mallarıGör nice oldu halleriSonucu bir gömlek giymişOnun da yoktur yenleriHani mülke benim diyenKöşk ü saray beğenmeyenŞimdi bir evde yatarlarTaşlar olmuş üstünleriBunlar e<strong>ve</strong> girmeyenlerZühd ü tâat kılmayalarBu beyliği bulmayalarZîrâ geçti devranlarıHani ol şîrin sözlülerHani ol güneş yüzlülerŞöyle gayip olmuş bunlarHiç belirmez nişanlarıBunlar bir vakt beğler idiKapıcılar korlar idiGel şimdi gör bilmeyesinBeğ kangıdır ya kullarıNe kapı vardır giresiNe yemek vardır yiyesiNe ışık vardır göresiDün olmuştur gündüzleriBir gün senin dahi YûnusBen<strong>ve</strong>n dediklerin kalaSeni dahi böyle edeNitekim etti bunları”7


<strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong> Camii8Ben yürürüm yana yanaAşk boyadı beni kanaNe âkılem ne dîvâneGel gör beni aşk n’eylediGâh eserim yeller gibiGâh tozarım yollar gibiGâh akarım seller gibiGel gör beni aşk n’eyledi...Miskin Yûnus bîçâreyimBaştan ayağa yâreyimDost ilinden âvâreyimGel gör beni aşk n’eyledi”“Canını aşk yolunaVermeyen âşık mıdırCehd eyleyip ol dostaErmeyen âşık mıdır...Nefs dirliğinden geçipAşk kadehinden içipDost yoluna irkübenDurmayan âşık mıdır...Yûnus imdi ol dostunCefâsına sabr eyleYüreğine aşk okunVurmayan âşık mıdır


“ “Azrâil alır canımızKurur damarda kanımızYuyıcağız kefenimizSaranlara selâm olsunGider olduk dostumuzaEremedik kasdımızaNamâz için üstümüzeDuranlara selâm olsun”Ben bir acep ile geldimKimse hâlim bilmez benimBen söylerim ben dinlerimKimse dilim bilmez benimBenim dilim kuş dilidirBenim ilim dost ilidirBen bülbülüm dost gülümdürBilin gülüm solmaz benim...Tûr dağında bir tecellîGör Mûsâ’ya neler kıldıYûnus eydür Hak katındaSözüm geri kalmaz benim”“ “Aşkın aldı benden beniBana seni gerek seniBen yanarım dün ü günüBana seni gerek seniNe varlığa sevinirimNe yokluğa yerinirimAşkın ile avunurumBana seni gerek seni...Yûnus’durur benim adımGün geldikçe artar odumİki cihanda maksûdumBana seni gerek seni”Bir nazarda kalmayalımGel dosta gidelim gönülHasret ile ölmeyelimGel dosta gidelim gönül...Bu dünyaya kalmalayımFânîdir aldanmayalımBir iken ayrılmayalımGel dosta gidelim gönül...Gerçek erene varalımHakk’ın haberin soralımYûnus <strong>Emre</strong>’yi alalım9”Gel dosta gidelim gönül


“İlim ilim bilmektirİlim kendini bilmektirSen kendini bilmezsinYa nice okumaktırOkumaktan mânâ neKişi Hakk’ı bilmektirÇün okudun bilmezsinHa bir kuru emektirOkudum bildim demeÇok tâat kıldım demeEri hak bilmez isenAbes yere yelmektirDört kitabın mânâsıBellidir bir elifdeSen elifi bilmezsinBu nice okumaktırYigirmi dokuz heceOkusan ucdan ucaSen elif dersin hocaMânâsı ne demektirYûnus <strong>Emre</strong> der hocaGerekse var bin haccaHepsinden eyiceBir gönüle girmektir10Dağlar ile taşlar ileÇağırayım Mevlâ’m seniSeherlerde kuşlar ile“Çağırayım Mevlâ’m seni”


“Taştın yine deli gönülSular gibi çağlar mısınAktın yine kanlı yaşımYollarımı bağlar mısın...Yavı kıldım ben yoldaşıOnulmaz bağrımın başıGözlerimin kanlı yaşıIrmak olup çağlar mısın...Karlı dağların başındaSalkım salkım olan bulutSaçın çözüp benim içinYaşın yaşın ağlar mısın...Esridi Yûnus’un canıYoldayım illerim haniYûnus düşde gördü seniSayru mısın sağlar mısın”“Bir kez gönül yıktın iseBu kıldığın namaz değilYetmiş iki millet dahiElin yüzün yumaz değilYol oldur ki doğru varaGöz oldur ki Hakk’ı göreEr oldur alçakta duraYüceden bakan göz değil”11


“ “Hak’tan gelen şerbetiİçtik elhamdülillâhŞol kudret deniziniGeçtik elhamdülillâh...Kuru idik yaş oldukKanatlandık kuş oldukBirbirimize eş oldukUçtuk elhamdülillâh...Beri gel barışalımYâd isen bilişelimAtımız eğerlendiEştik elhamdülillâh...Derildik pınar oldukİrkildik ırmak oldukAktık denize doldukTaştık elhamdülillâh...Tapduk’un tapusundaKul olduk kapusundaYûnus miskin çiğ idikPiştik elhamdülillâh”12Aceb şu yerde var m’olaŞöyle garîb bencileyinBağrı başlı gözü yaşlıŞöyle garîb bencileyinGezerim Rûm ile Şâm’ıYukarı illeri kamuÇok istedim bulamadımŞöyle garîb bencileyin...Söyler dilim ağlar gözümGariblere göynür özümMeğer ki gökte yıldızımŞöyle garîb bencileyin...Bir garîb ölmüş diyelerÜç günden sonra duyalarSoğuk su ile yuyalarŞöyle garîb bencileyin...Hey <strong>Emre</strong>m Yûnus bîçâreBulunmaz derdine çâreVar imdi gez şardan şaraŞöyle garîb bencileyin”


Söz ola kese savaşıSöz ola kestire başıSöz ola ağulu aşı “Bal ile yağ ede bir söz”“Yalancı dünyaya konup göçenlerNe söylerler ne haber <strong>ve</strong>rirlerÜzerinde türlü otlar bitenlerNe söylerler ne bir haber <strong>ve</strong>rirler...Kiminin başında biter ağaçlarKiminin başında sararır otlarKimi ma’sûm kimi güzel yiğitlerNe söylerler ne bir haber <strong>ve</strong>rirler...Kimisi dördünde kimi beşindeKimisinin tâcı yoktur başındaKimi altı kimi yedi yaşındaNe söylerler ne bir haber <strong>ve</strong>riler...Kimisi bezirgân kimisi hocaEcel şerbetini içmek de güç aKimi ak sakallı kimi pir kocaNe söylerler ne bir haber <strong>ve</strong>rirler...Yûnus der ki gör takdîrin işleriDökülmüştür kirpikleri kaşlarıBaşları ucunda hece taşlarıNe söylerler ne bir haber <strong>ve</strong>rirler”13


Sultan II. Ahmet tarafından <strong>ve</strong>rilen 17-27 Mart 1732 (21-30Ramazan 1144) tarihli beratMetinlerin transkripsiyonu <strong>ve</strong> özeti : Yrd. Doç. Dr. Mehmet TOPAL (ESOGÜ Tarih Bölümü)Eskişehir Müze MüdürlüğüSivrihisar Günyüzü kazası’na bağlı Sarıköy’de bulunan <strong>Yunus</strong><strong>Emre</strong> Zâviyesi’nin zâviyedârı Abdülcelil iken <strong>ve</strong>fatıyla yerineAbdülkerim’in zâviyedâr olarak tayin olunması. Adı geçenzâviyede hizmetlerin Abdülkerim tarafından îfâsı, vakfın ruhuna<strong>ve</strong> amacına kimsenin gölge düşürmemesi için bu beratınkendisine <strong>ve</strong>rilmesi.14


Sultan Abdülmecid tarafından <strong>ve</strong>rilen 21 Nisan 1841 (28 Safer1257) tarihli beratEskişehir Müze MüdürlüğüEvkâf Nezâretine bağlı vakıflardan Sivrihisar Günyüzü Kazâsı’nabağlı Sarıköy’de bulunan <strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong> Zâviyesi vakfının başında,öşür <strong>ve</strong>rgisi karşılığı mutasarrıf olan Seyyid Derviş Mustafabulunuyordu. Vefat edince yeri boşaldı, sürdürdüğü hizmet yarımkaldı. Bahsedilen yer mamur bir köy iken, halkı dağıldığından <strong>Yunus</strong><strong>Emre</strong> Türbesi’nin dışında tüm binalar bakımsızlıktan yıkılarakharâp oldu. Vakfa ait tarlalarda çeltik ekilir, çıkan mahsul satılarakzâviyenin hizmetlerinde kullanılırdı. Şimdi hayvan otlatılan arazi<strong>ve</strong> zâviye bakımsız olduğu için yolcu <strong>ve</strong> ziyaretçilerin korunmalarıihtiyaçlarının görülmesi işi yapılamamaktadır. Bu beratta, türbeninbakımı, misafirlerin ikameti <strong>ve</strong> ihtiyaçlarının görülmesi için birkaçoda inşa edilmesi şartıyla, Merhûm Seyyid Derviş Mustafa’danboşalan zâviyenin zâviyedârlığına Kâdirî Tarîkatı’na mensupSivrihisarlı Şeyh Mustafa el-hâc Yakub’un getirildiği yazılmıştır.15


Sultan Abdülaziz tarafından <strong>ve</strong>rilen 18 Mayıs 1863 (29 Zilkade1279) tarihli beratEskişehir Müze Müdürlüğü1277 (1861) yılında Sultan Abdülaziz’in tahta çıkmasıyla bütünberatlar yenilenmektedir. Bu uygulama çerçe<strong>ve</strong>sinde SivrihisarGünyüzü Kazâsı’na bağlı Sarıköy’deki <strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong> ZâviyesiVakfı’nda mahsulden alınan öşür karşılığında zâviyedârlık göreviniyürüten Yakub’un müracaatı üzerine bu görevi yürütmeye devamedebileceğine dair yeni beratın kendisine <strong>ve</strong>rilmesi.16


Sultan II. Abdülhamit tarafından <strong>ve</strong>rilen 1 Ekim 1899 (25Cemaziye’l-ev<strong>ve</strong>l 1317) tarihli beratEskişehir Müze MüdürlüğüSivrihisar kazâsının Sarıköy’ünde bulunan <strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong> zâviyesivakfının zâviyedârlık görevini yütüren Yakub Bey <strong>ve</strong>fat edince,mahallinden yapılan müracaat üzerine evkaf kayıtlarına başvurulurak1317 (1899) senesinde oğlu Mustafa’ya bu görevin devredilmesi.Mustafa’nın tıpkı babası gibi, geliri vakıf arazilerininöşründen karşılanmak üzere gelip-geçen yolcuları ağırlamasının,onlara yiyecek-içecek ikrâm ederek hizmeti eksiksiz olarak engüzel şekilde devam ettirmesinin kendisine bildirilmesi.17


İşidin ey yarenler Aşk bir güneşe benzerDerviş gönülsüz gerektir Söğene dilsiz gerektir20


Aşkı olmayan gönül Misal-i taşa benzerDöğene elsiz gerektir Hakla beraber gerekmez21


UluslararasıYUNUS EMREKültür <strong>ve</strong> Sanat Haftası Etkinlikleri3 - 9 Mayıs 2010Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah GÜL <strong>ve</strong> Eşi<strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong> Beldemizde6 Mayıs 201022


Konser - LEMAN SAMKonser - MİTHAT KÖRLERAntakyaMedeniyetler KorosuKonseri24


Konser - FUNDA ARARKonser - MERCAN DEDETürk DünyasıAşıklar Şöleni“<strong>Yunus</strong>’tan Münir NurettinSelçuk’a Esintiler” Konseri –Dr.Zafer Mutlu <strong>ve</strong> Grup Tanini25


Türk Balkan Şairleri ŞöleniUluslararası Kaligrafi <strong>ve</strong>Tipografi Etkinliği<strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong>Resim Yarışması2010 Sergisi<strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong> Eserleri SergisiBALA ARI26


10. Uluslararası <strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong>Sevgi Bilgi ŞöleniLiselerarası<strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong> ŞiirleriOkuma GünüHalk Dansları Gösterileri<strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong> DefilesiEskişehir OlgunlaşmaEnstitüsü27


<strong>Yunus</strong> <strong>Emre</strong> OrotoryosuKonferansBEŞİR AYVAZOĞLUŞair YazarBengisu GösterisiKültür <strong>ve</strong> <strong>Turizm</strong> BakanlığıTürk Dünyası Müzik Topluluğu28


ESKİŞEHİRTasarım <strong>ve</strong> BaskıTur.İnş.Mak. Mad.Ltd.Şti.0312 442 72 72kayihanajans@gmail.comwww.kayihanajans.com


Bu broşür Eskişehir Valiliği İl Kültür <strong>ve</strong> <strong>Turizm</strong> Müdürlüğü’nce hazırlanmış,İl Özel İdaresi’nin katkılalarıyla bastırılmıştır.Yayın No : 16 Temmuz 2010

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!