MUSTAFA SEVER*Yazıldığı dönemdeçeşitli Türk boylarınınkonuştuğu Türkçeyi,Türkçenin söz varlığını,sözlü kültürdeki sav,sagu, koşuk gibi türleri,gelenek görenekve inançları, yemeiçme, giyim kuşamgibi maddî kültürunsurlarını maddebaşlıkları şeklindesıralayıp somutörneklerle göz önüneserer.İslamiyetin kabulü sürecinde bir geçiş dönemiürünü olan Divânü Lügâti’t-Türk, Türkçenin bilinenilk sözlüğüdür. Akalın, kitabın 1072’de yazılmayabaşlandığını, dört kez düzeltildikten sonra 1074’tetamamlandığını belirtir (2011:1). Yazıldığı devirdekiTürk dilini, Türk kültürünü, Türk boylarının toplumsalyapılarını ve yaşayış özelliklerini yansıtması bakımındaneşsiz bir eserdir. Eserin yazarı, eserinde verdiği(DLT I/3) bilgilere göre, Muhammed oğlu Hüseyin’inoğlu Mahmud’dur. Mahmud, Emirler soyundan geldiğini,babasının Türk illerini Samanlı oğullarından olanbey olduğunu (DLT I/112) belirtir.Ercilasun, Kaşgarlı Mahmud’un KarahanlıHanedanı’na mensup bir şehzade olmasının kuvvetlemuhtemel olduğu kanısındadır. Ona göre Mahmud’unbabası Hüseyin Çağrı Tigin 1056-1057 yıllarından önceBarsgan emiridir. Babasının babası Muhammed BuğraHan 1056-1057 yıllarında Kaşgar’da Doğu Karahanlıhükümdarıdır ve 1057’de yerini Hüseyin Çağrı’yabırakır. Bu yıllarda Kaşgar’da çok şiddetli taht kavgalarıgörülür. Kaşgarlı Mahmud’un dedesi MuhammedBuğra Han’ın ikinci karısı, ailenin bütün fertlerini öldürterekkendi oğlu İbrahim’i tahta çıkarır; fakat İbrahimde hanedanın başka bir üyesi tarafından öldürülür.Kaşgarlı Mahmud’un babası Hüseyin Çağrı’nın da bu* Doç. Dr., Gazi Üniv., Güzel Sanatlar Fak.74eylül-ekim-kasım2012
olaylar sırasında öldürüldüğünü ve 1057-1059 yıllarıarasında Mahmud’un Kaşgar’dan kaçtığını tahminetmek mümkündür (2004:320).Divânü Lügati’t-Türk’ün bugün için tek nüshası,Muhammed İbn Ebî Bekr İbnî Ebi’l-Feth tarafından1266’da Şam’da asıl nüshadan kopya edilennüshadır. Hâlen Millet Kütüphanesi’ndedir. AliEmirî Efendi tarafından 1915 yılında İstanbul’dabir sahafta bulunmuştur (Kurt 2008:19).Kaşgarlı Mahmud, eserinin girişinde (I/3-8) Tanrı’nın devlet güneşini Türk burçlarındandoğdurduğunu, onların mülkleri üzerinde göklerinbütün teğrelerini döndürmüş bulunduğunugördüğünü, Tanrı’nın onlara Türk adını verdiğini veonları yeryüzüne ilbay kıldığını, devrin hakanlarınıonlardan çıkardığını, dünya milletlerinin idareyularını onların ellerine verdiğini ve onlarıherkese üstün eylediğini; kendilerini hak üzerekuvvetlendirdiğini, onlarla birlikte çalışanları,onlardan yana olanları aziz kıldığını ve dileklerineeriştirdiğini ve aklı olanın yapması gerekeninTürklerin yolundan gitmek ve onların dilleriylekonuşmak olduğunu belirtir. Mahmud, sözlerinedayanak olarak Buharalı ve Nişaburlu iki imamdanduyduğu Hz. Peygamber’in “Türk dilini öğreniniz;çünkü onlar için uzun sürecek egemenlik vardır”sözünü gösterir ve “Bu söz (hadis) doğru ise -sorgusukendilerinin üzerine olsun- Türk dilini öğrenmekçok gerekli (vâcib) bir iş olur; yok, bu sözdoğru değilse, akıl da bunu emreder.” diyerek hemdinî hem de akli açıdan Türk dilini öğrenmeningerekliliğini vurgular. Kaşgarlı Mahmud, kendisininTürkler arasında en uz dilli, en açık anlatanı,akılca en incesi, soyca en köklüsü, en iyi kargı kullananıolduğunu söyler ve Türk illerini baştanbaşadolaşarak Türk, Türkmen, Oğuz, Çiğil, Yağma,Kırgız boylarının dillerini, yaşayış özelliklerini,kültürlerini bellediğini ve bunları en iyi şekildeeserinde sıraladığını, düzenlediğini belirtir. Kitabınıkendisine bir ün, bitmez tükenmez bir azık olsundiye, Tanrı’ya sığınarak Divânü Lûgati’t-Türk/Türk dilleri kamusu şeklinde adlandırarak devrinhükümdarı Ebu’l-Kâsım Abdullah’a sunduğunusöyler.Kitabındaki maddeleri [1] belli bir sıraya göredizmiştir. Böyle yaparak -kendi ifadesiyle (DLTI/5)- kelimelerin anlam derinliğini ortaya çıkarmış,1. Akalın, Besim Atalay’ın üç ciltlik çevirisinin 1943yılında yayımlanan “endeks”inde verilen sözcük sayısının8783 olduğunu belirtir (2011: 4).katılıklarını yumuşatmıştır. Türklerin görgülerini,bilgilerini göstermek için, söylediklerini sagularla,koşuklarla, destan parçalarıyla örneklemiş; Türklerinkaygılı ve sevinçli günlerinde yüksek düşüncelerlesöylenmiş savlara yer vermiştir. Böylece kitaparılıkta son kerteye, güzellikte son yüksekliğe erişmiştir.Divânü Lügati’t-Türk’te Türklerin ve çevrelerindekidiğer milletlerin yaşadıkları coğrafyayıgösteren bir haritaya da yer verilmiştir ki bu haritabugün için bilinen ilk Türk haritasıdır. KaşgarlıMahmud, “bu harita üzerinde gezip dolaştığı dağları,denizleri, ırmakları, ovaları, köyleri, kasabaları,şehirleri, memleketleri belirlemekte, araştırmayaptığı Türk topluluklarının yaşadığı coğrafyanınsınırları dışında kalanları da haritasında işaretetmektedir.” (Yıldırım 2008: 109).Divânü Lügati’t-Türk; Türkle, Türklükle ilgiliher türlü bilgiyi içermesi açısından Türk kültürününeşsiz bir eseridir. Yazıldığı dönemde çeşitliTürk boylarının konuştuğu Türkçeyi, Türkçeninsöz varlığını, sözlü kültürdeki sav, sagu, koşuk gibitürleri, gelenek görenek ve inançları, yeme içme,giyim kuşam gibi maddî kültür unsurlarını maddebaşlıkları şeklinde sıralayıp somut örneklerle gözönüne serer. “O bütün bu özellikleriyle bir arayagetirdiği metinlerden ördüğü eserinde, bir Türkmedeniyeti mimarisi tasviri yaratır. Eseri okuyanher kişi, orada, bu mimarinin içinde yer alan hayatıntüm alanlarını kapsayan ve her bağlamda herihtiyacı en ince detayına kadar ifade eden bir ‘metin’çeşitliliği ve zenginliği ile karşılaşır.” (Yıldırım2008:115).Kaşgarlı Mahmud’un yaşadığı devir İslamiyetinTürkler arasında yaygınlık kazandığı bir devirdir.Ancak Müslümanlığı benimsemeyen, eski kamlıkinançlarına bağlı veya Budist, Maniheist Türkboylarının da olduğu unutulmamalıdır. Bu sebepleMahmud’un, İslam dışı inançlardan ve İslamı benimsemeyeninsanlardan söz ederken onları aşağılayansert bir dil kullandığı görülür. Zira o dini bütünbir Müslümandır. Ancak, İslam öncesi Kamlıkinancının çeşitli uygulama ve kut-törenlerinden sözederken kimi zaman daha ılımlı, kimi zaman da tarafsızbir üslupta ifadeler kullanır. Çünkü bu inancınuygulama ve kut-törenlerini “İslamiyetle boyölçüşebilecek bir din olarak değil de atalardan, dedelerdenkalan ve bir yere kadar saygı gösterilmesigereken inançlar” (Canpolat 1974: 22), uygulamalarolarak görür. Söz gelimi “Tengri” kelimesiniaçıklarken “Ulu Tanrı. Şu savda dahi gelmiştir: To-75eylül-ekim-kasım2012
- Page 2 and 3:
Muhterem Okurlar,Kardeş Kalemler
- Page 4:
de mankurtlar tarafından kuşatıl
- Page 7 and 8:
MİRLANBEK NURMATOVile Kırgız Dos
- Page 9 and 10:
u kadar yoğun bir şekilde yaşad
- Page 11 and 12:
nun içinde Osmonkul Aliyev, Bazark
- Page 13 and 14:
da oldukça iyi biliyordu. Bu yarat
- Page 15 and 16:
gizli kalanları, halkın bilmedikl
- Page 17 and 18:
a çocuk öğrenim yeteneği ve bab
- Page 19 and 20:
sunarak dil için durmadan çalış
- Page 21 and 22:
K. Tınıstanov, yukarıdaki yarı
- Page 23 and 24: Kırgız Edebiyatı 20. asrın baş
- Page 25 and 26: Kasım Tınıstanovile ilgili Kırg
- Page 27 and 28: nov birkaç bilimsel çalışma yap
- Page 29 and 30: ları hakkında ayrıntılı bilgi
- Page 31 and 32: o geceye “Akademi Geceleri” ad
- Page 33 and 34: Kasım Tınıstanov'dankısa hikây
- Page 35 and 36: Keçi de hemen kendi lüzumundan ba
- Page 37 and 38: efendi şarpadan kömöçü yakalay
- Page 39 and 40: şair ve yazarlığınınyanında,
- Page 41 and 42: SALİCAN CİGİTOVçev. KEMAL GÖZK
- Page 43 and 44: lışmaların sanki değişen hiçb
- Page 45 and 46: ken edebî zevk için norm aramanı
- Page 47 and 48: koruması ve sağladığı imkânla
- Page 49 and 50: MAMASALI APIŞEVçev. ABDRASUL İSA
- Page 51 and 52: ği balla ye”. O günden bu güne
- Page 53 and 54: Kırgızca veya Rusça basılan ese
- Page 55 and 56: mıştır. Hemen bütün hikâyeler
- Page 57 and 58: BEN KENDİMİBen kendimi ev dışı
- Page 59 and 60: ÇINARA SASIKULOVA*Kırgız öyküs
- Page 61 and 62: Bu öykünün diğerlerinden farkı
- Page 63 and 64: Zavallı ihtiyar Üpöl’ün hayat
- Page 65 and 66: Otobüslerin birisine binerek düş
- Page 67 and 68: nelerin olduğunu kim bilsin, yaşa
- Page 69 and 70: Anarbay'ın köprüsüKASIM KAİMOV
- Page 71 and 72: Sadece kulakları iyi işitmiyordu.
- Page 73: sonraki köprülerin Anarbay ile bi
- Page 77 and 78: cek olanlar da yanılacaklardır;
- Page 79 and 80: “Akşamleyin çocukların oynadı
- Page 81 and 82: ÖZGE MEKÂN…Aşkın derin deryâ
- Page 83 and 84: KardedevletlerdlrobleMUHSİN İLYAS
- Page 85 and 86: ustalıklı bir şekilde kullanarak
- Page 87 and 88: üfleme çalgıları çalan müzisy
- Page 89 and 90: Türk şiirindeHazreti Peygamber186
- Page 91 and 92: Gubeydullin, Şabdanov, Jubanov, Ş
- Page 93 and 94: Rusedebiyatındanbeslenen,Gogol’u
- Page 95 and 96: Soldan sağa: İl Kültür Müd. Ta