11.07.2015 Views

Kasım Tınıstanov'dan kısa hikâyeler - Bizim Kulliye Dergisi

Kasım Tınıstanov'dan kısa hikâyeler - Bizim Kulliye Dergisi

Kasım Tınıstanov'dan kısa hikâyeler - Bizim Kulliye Dergisi

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

sonraki köprülerin Anarbay ile bir ilgisi yok.“Bu ihtiyar kimin başını ağrıtıyor” diye düşündüonu dinleyenlerin bir kısmı.-Eskiden bizim vadinin halkı çok cesurdu, - dediAnarbay – dış düşmanlarla değil hep kendi aralarındasavaşırlardı. Ben o zamanlar daha gençtim…Vadinin bir tarafını Kızılbaş, diğer tarafını Karabaşyönetirdi. Onlar hayatları boyunca birbirleriyle savaştılar,nice kanlar ve gözyaşları döküldü, birçokyiğit öldü, bir kısmı sakat kaldı. Bazen bir taraf yeniyor,boyun eğdiriyordu, bazen de diğer taraf. Fakathiçbir zaman tamamen galip gelen taraf olmadığındansavaş böyle devam etti durdu…Bu çarpışmalar bazen derenin bu tarafında, bazende diğer tarafında olurdu. O zamanlar bu köprününyerine iki uzun sırıkla yapılmış esnek ve taşınabilirbir köprü vardı. Kaçan taraf hemen aceleyleköprüyü kendilerine doğru çeker böylece kovalayanlardiğer tarafa geçemezdi. Yani o zamanlar köprübir oyuncak gibiydi, kim kaçıyorsa onu hemenkendi tarafına çekiverirdi…Böylece vadi bu taraf ve diğer taraf olmak üzereikiye ayrılmış, her iki taraf arasındaki düşmanlık dagiderek artmıştı. Bu düşmanlık halinden halk iyicebıkmış ve bitâp düşmüştü.Sonradan Sovyet hükümeti kurulunca beni iyiniyetli ve fakir çocuğu olduğum için buraya muhtarseçmek istediler. Ben önce kabul etmek istemedim,hatta direndim muhtar olmamak için, “Ben dahaönce halkı hiç yönetmedim, eğitimli değilim” dedim,ancak söylediklerime halk pek kulak asmadılarve sonunda muhtar olmayı sadece bir şartla kabulettim.Muhtar olarak ilk emrim, “İki tarafı birleştirecekbir köprü yapacağız!” idi.Halk bu şartımı büyük bir sevinçle kabul etti veherkes işe koyuldu. Ben de onlara katıldım. Birlikteağaç kestik, taşları taşıdık ve daha önce hiç kimseningörmediği güzel bir köprü yaptık. “Soysuzmuhtar, kendi emrindekilerle birlikte köprü inşaatındaçalışıyor” diyerek beni aşağılamaya çalıştızenginler. Tabii onların bizim köprünün manasınıanlayabilecek durumları yoktu… İşte halk o köprüyeAnarbay’ın köprüsü adını verdi. Hiç kimse oköprüye bir zarar veremedi, halk huzur içinde yaşamayabaşladı.O zamanlar köprü için iki felaket korkusu vardı.Biri tarafların düşmanlığı, ikincisi ise su baskını. İlkfelaket korkusu tamamen ortadan kaldırıldı. Ancakikinci felaket korkusundan aradan elli yıl da geçsekurtulamadık. İşte bu felaketi sizler de gördünüz.Anarbay düşünceli bir halde sakalını sıvazlayarakmühendis gence baktı.-Evladım, senin adın ne?-Turar.-Turarım, işte köprünün tarihi böyle.Bu sırada yemek hazırlanmıştı. Konuşma durdu.Kuzunun eti yenildikten sonra ihtiyar yeniden sözebaşladı.-Son bir sözüm daha var. Razıysanız yemeğedua etmeden önce bunu bir konuşalım, müzakereedelim.-Biz razıyız, baba!-O halde söyleyeyim, önceki köprülerin hepsibirbirine benzer tahta köprülerdi. Onların hepsiAnarbay’ın köprüsüydü. Şimdiki köprü ise bırakınAnarbay’ın yaptığı bir köprü olmasını, Anarbay’ınaklına bile gelmeyecek, harikulade bir köprü. Herşeyi kendi adıyla adlandırmak daha iyidir. Eğerbenim fikrimi uygun görüyorsanız, bu köprüye“Turar’ın Köprüsü” adını verelim. Haydi, evladımTurar, kalkıp halktan dualarını iste!-Efendim, yanılıyorsunuz! – dedi telaşlanan Turar,- adı halk koyar.-Biz halkız, - dedi Anarbay. İşte şimdi dua ederekköprüye senin adını vereceğiz. Sonra bütün halkbu köprüye “Turar’ın Köprüsü” diyecek.Diğerleri ne der acaba gibisinden etrafına bakındıAnarbay. Diğerleri ihtiyarın bu sözüne gülüyorlardı.Bunu görünce Anarbay’ın kaşları çatıldı,hiddetlendi:-Ben sizlere işin gideceği yeri anlatıyorum, yoksaAnarbay bilgin filan değil, üstelik demir bir köprüyapacak kadar usta da değil. Böyle davranmanızhoş değil, - deyip Turar’a buyurarak şöyle dedi:-Haydi, dua iste!-Yoksa köprü Anarbay’ın olarak kalır.-Sizin bu çabanıza halk her zaman saygı gösterir.Halkın onun bu sözlerini kabul etmeyeceğinianlayan Anarbay cesaretini kaybedip yerine oturdu.Diğerleri dua etmeden yerlerinden kalktılar.Anarbay ile tanışmak ne kadar gayet ilginç vegüzel olduysa onunla vedalaşmak da bir o kadarağır ve zor oldu. Suratı asılan ihtiyar çok üzgündü.Onu, mühendis Turar ata bindirdi, Anarbay gitmedenönce gençlere son bir defa gözünün ucuyla baktı.Gayet keyifli görünüyorlardı.Anarbay gittikten sonra köprünün yazı levhasınalehimle büyük harflerle bir yazı yazıldı:“Anarbay’ın Köprüsü, 1969”■73eylül-ekim-kasım2012

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!