11.07.2015 Views

Kasım Tınıstanov'dan kısa hikâyeler - Bizim Kulliye Dergisi

Kasım Tınıstanov'dan kısa hikâyeler - Bizim Kulliye Dergisi

Kasım Tınıstanov'dan kısa hikâyeler - Bizim Kulliye Dergisi

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Sadece kulakları iyi işitmiyordu. Onunla konuşmadıktansonra onun kulağının sağlam olup olmadığınınereden bilsinler.Aslında, elindeki bastonuna o kadar da ihtiyacıyok gibi görünen ihtiyar her gün başı önde yavaşyavaş geliyordu. Yürürken bazen hafifçe salladığı,bazen de koltuğunun arasına aldığı bastonunu sadeceoturup kalkarken kullanırdı.Her geldiğinde önce eskiden köprünün olduğuboşluğu bir süzüyor, suyun bazen bir nar gibi kızardığını,bazen de bir yılan gibi kıvrılarak aktığını,içinde yüzen nesnelerin bir belirip bir kaybolduğunuzevkle seyrederdi. Su, bu şiddette akarkenkim bir köprü kurabilir? Bunlar çok hilekâr veyatecrübesiz kişiler olsa gerek. Belki inşaat malzemelerinitoparlayıp, hazırlıklar bitene kadar su baskınıbiter. Öyle düşünmek istese bile onların yüzlerindesudan merhamet bekleyen bir ifade yoktu. Planlarınainanıyormuş gibi bir halleri var. Plan dediğinnedir ki, altı üstü bir kâğıt parçası. Dilsiz düşmanplana boyun eğer mi? İhtiyar bu düşüncelerini inşaatişçilerine her ne kadar anlatmak istese de onlarınkendisinin bunamış biri olduğunu sanmasınlar diyesusmayı tercih ediyordu.İhtiyara göre köprünün iyi olabilmesi onun yüksekliğineve desteğinin sağlam olmasına bağlıydı.Yapılacak köprünün desteğinin sağlamlığı noktasındaonun herhangi bir şüphesi yoktu, çünkü o demirdenyapılıyordu. Asıl önemli olan onun yüksekolmasıydı.Beyaz takkeli adam bir köşede bastonuna dayanmışişin gidişatını dikkatle izlerken buldozercigenç köprünün diğer tarafını kazmaya başladı.Sarhoş mu bu diye düşündü ihtiyar. Sarhoş daolsa, aklı başında da olsa bu yaptığı doğru değildi.Ardından daha fazla susmaya sabrı yetmeyince bastonunusallayarak o gence doğru bağırdı:-Hey, evladım, durdur!Bu beyaz takkeli ne istiyor acaba diye düşünengenç motoru durdurup ona kulak saldı.-Durdur diyorum, durdur!-Benim sadece bir şefim var!Genç motoru tekrar çalıştırdı. İhtiyar onun buimasını anlamamış gibi bastonunu kaldırmış yinebir şeyler diyordu. Genç bu ihtiyardan bir an öncekurtulabilmek için şefine doğru el salladı. Beyaztakkeli bu işareti anlamış olacak ki, yavaş yavaş yürüyerekmühendisin yanına geldi.-Evlat, köprü kuracağınız yeri niçin alçaltıyorsunuz?Mühendis ona şaşkın gözlerle bakarken:-Ne istiyorsunuz, dede?-Yüksek sesle söylesene! - dedi ihtiyar ve onakulak kabarttı.-Köprünün yükseği iyi olmaz mı? – İhtiyar onumüzakerede bulunmaya çağırmak ister gibi kulağınıyeniden kabarttı.-Evet, yüksek köprü iyi olur!İhtiyar ona doğru yaklaşmak istediğinde mühendisgenç konuşma bitmiş gibi başka bir yere gitti.Tam bu sırada buldozer orayı iyice kazdı ve başkabir tarafa gitti. Oraya diğer işçiler gelip çukurutaş ve çimento ile tekrar doldurdular. İşte böyleceköprünün temeli sağlam ve yüksek olmuş oldu. İhtiyardeminden beri boşuna onları rahatsız ettiğini,onlara kötü göründüğünü anladı.-Aferin size!, - dedi onlara memnuniyetini bildirerek.Köprünün yüksek olacak olmasıyla rahatsızlığıbir nebze azalsa da, inşaat etrafında hâlâ dolaşıyordu.Kafasını karıştıran bir sorun daha vardı. Deliceakmakta olan azgın dağ suyunun seviyesini düşürmedenköprünün desteğini nasıl kuracaklardı?-Acaba hangisi kazanacak, gençlerin gücü mü,yoksa azgın dağ suyu mu? – diye düşünüyordu ihtiyar.Bunu kendi gözleriyle görmek, onun için hayatınınunutulmaz anlardan biri olacaktı, hatta belkide nesilden nesile aktarılacak bir efsane… İhtiyaro günü büyük bir sabırsızlıkla beklemeye koyuldu.İhtiyar oradan uzaklaşmadan bir köşede bağdaşkurup, köprüye bakarak düşünceye daldı. İnsanı büyükbir hayrete düşürecek olayı görmesine artık çokaz bir zaman kalmıştı.İş gittikçe uzuyordu. Hava oldukça sıcaktı. Yaşlıbeden yorulmuş, uyumak istiyordu. O tüm yorgunluğunave ihtiyarlığına rağmen uyumamak içinolağanüstü bir güç sarf etti. Fakat kirpikleri yavaşyavaş birbirine yapışmaya başlamıştı…Birdenbire büyük bir korkuyla irkildi. Hemenköprüye doğru baktı. Büyük ve uzun demirler köprününher iki tarafına da yerleştirilmişti. “Allah Allah,bu da ne?” İhtiyar hızla yerinden kalkıp kıyıyayaklaştı. Evet, desteği olmayan demir bir köprü!Desteği olmayan bir köprü de olur muymuş?-Gördüklerin görmediklerinden daha çoktur dedikleribu olsa gerek! Aferin çocuklar. Bunu görmeseydimgözlerim açık ölürdüm herhalde.İhtiyar işçilerin yanına gelip “Aferin çocuklar”diye bağırdı, ancak işçiler suyun gürültüsündenonun sesini duymayıp kendi işlerine devam ettiler.71eylül-ekim-kasım2012

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!