11.07.2015 Views

Kasım Tınıstanov'dan kısa hikâyeler - Bizim Kulliye Dergisi

Kasım Tınıstanov'dan kısa hikâyeler - Bizim Kulliye Dergisi

Kasım Tınıstanov'dan kısa hikâyeler - Bizim Kulliye Dergisi

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bu öykünün diğerlerinden farkı; Sovyetlerden öncekidönemi eleştirmemesidir. Sadece kışın bir günyolda giderken fırtınalı bir akşam yoldaki bir çadırevinde geçirdiği geceyi anlatır. O çadır evinde yaşlıbir nine vardır. Çadır evi de çok eskidir. Öyküdeolay yok. Sadece durum anlatılır. Bu durumda Rusedebiyatçısı Yuriy Kuranov’un “öykü yaşamın birdurumunu, özel bir olayını özelleştirir ve ona büyükbir önem verir” (Куранов Ю. Бессюжетныхрассказов нет.//Вопросы литературы, 1969. №7.С.71. ) deyişi aklımıza gelir.1920-1930 yılları arası yayımlanmış öykülerinkonuları hemen hemen aynıydı. Eski sistemde sömürülentabaka iktidarın değişimiyle hak ve hukuklarınaulaşır, sömürenler ise hak ettikleri cezalarınıalırlar. Öykülerin kurgusu ise halk edebiyatının etkisindentam kurtulamamıştı. 1930’un ikinci yarısındaise öykü yeni aşamalara varır. Konu açısındanise daha çok emeği öven eserler yazılır.Cusup Turusbekov’un “Bir Olmuş İş” öyküsüde kolhozlaşma konusunu ele alır. Çatışma kolhozunreisi Çoro ile at çiftliğinin başkanı Kerimkularasında geçer. Çoro, Kerimkul’un kızı ile evlenmekister. Ancak bunu Kerimkul istemez. ÇünküKerimkul yeni sisteme göre düşünen bir kimsedir,dolayısıyla kızının da kendisinin karar vermesinisöyler. (Турусбеков Ж. Бир болгон иш.//Советтикадабият жана искусство. 1940. №2.). Buna karşıkin besleyen Çoro iftira ederek Kerimkul’u hapseattırır. Hapiste Kerimkul, Çoro’nun arkadaşı ile tanışırve bu komplonun nasıl kurulduğunu öğrenir.Öykünün akışında Kerimkul’un suçsuz olduğu ortayaçıkar. Olaylar öykünün başkişisi Tolgonay’ınetrafında gelişir. Bu olayların hepsi Tolgonay’ın kişiliğiniaçıklamada görev taşır. Eserin kurgusu dağınıkdeğildir. Amaçsız kullanılan anlatılar da yeralmaz.Kırgız edebiyatında fantastik tür de bu dönemortaya çıkmıştır diyebiliriz. Bunu da KuseyinEsenkocoyev’in “Sayakatçı Bala”, “Üçünçü Şar”,“Rodinanın Uulu” (Vatanın Oğlu) gibi eserleri ispatlar.Maalesef yazarın genç yaşta vefatından sonrabu konuyu ele alan kimse olmadı. Eğer yazarhayatta olsaydı romantikalı fantastik türü gelişirdifikrindeyiz. Kırgız edebiyatında bir Jules Verne çıkabilirdi.1940’lı yıllarda tüm Sovyet edebiyatının ortakkonusunu Almanya ve Sovyetler Birliği arasındakisavaş oluşturuyordu. O yıllardaki eserlerde sadececephedeki savaş değil, savaştakilere destek için çalışanköylülerin hayatı da anlatılır; halkın vatanseverlik,fedakârlık duyguları güçlendirilmek istenirdi.Bu konuda eser vermek yazarlar için pek kolayda olmadı: “Öykü kahramanlık aşılayan tarzda yazıldığındandolayı, öykünün dilinde halk edebiyatınaözgü geleneksel benzetmelere, paralelizmlere,atasözlerine çok rastlarız.” (Kebekova.s.77).T. Sıdıkbekov’un “Paydaga Çeçilgen Çatak” öyküsüde karakterlerin, diyaloglar aracılığıyla açıklanmasındandolayı söz konusu dönem için yenisayılır. Eserdeki kişilerin karakterleri yazarın anlatmasıyladeğil, olaylar örgüsü esnasında kişilerindavranışları, konuşmaları aracılığıyla verilmiştir.T. Sıdıkbekov’un bu öyküsünü yazarken Rusyazarı N. Gogol’un “İvan İvanoviç, İvan Nikiforoviçile nasıl tartıştığı hakkında hikâye”sindenetkilendiğini K. Asanaliyev “Orus klassikalık canasovet adabiyatının kırgız adabiyatındagı traditsiyalarınınkee bir maseleleri” adlı makalesinde yazar.(K.Asanaliyev //Sovettik Kırgızistan. 1954, № 8).“Muzdakta” (Soğukta) eseri savaş yılları kadınlarıncephedeki askerler için nasıl çalıştıklarınıkonu eder. Eserin vakası çok basittir. Kolhozun atlarınıbesleyen iki kadının hikâyesidir. Bu kadınlarınkarakterleri aracılığı ile yazar zamana özgü özlem,hasret gibi kavramları açıklar.“Sagınbadımbı” (Özledim) öyküsünün başkişisi,babasını özleyen çocuk. Aynı konu “Kütüü”(Beklemek) öyküsünde devam eder. KüçükCetkin babasının savaştan dönmesini beklerkensuya düşer. Babası Mambet de bu olayın üstündençıkar. Çocuğunun ölümle mücadelesini görenMambet, savaştaki mücadeleyi hatırlar vesavaşın cephede ne kadar bir felaket ise buradada aynı derecede felaket olduğunun farkına varır.(Sıdıkbekov T.n156-б.).K. Bayalinov’un “Al Emi Cetim Emes” (OArtık Öksüz Değil) öyküsü savaş yıllarında annesini,babasını kaybeden küçük Lyalya OsipovaLeningrad’dan Kırgızistan’a gelir. Isık Göl’ünSaruu köyünde Amantur ve Maani adındaki anneve babasını bulur. K. Bayalinov’un bu eserine birtür belgesel diyebiliriz. Çünkü eserdeki kişilerinisimleri, adresleri gerçek ve doğru verilmiştir.Bu dönem yazılan eserlerin eksik yanı da, vakaçoğu zaman derinden anlatılmaz. Düşmanlar eserlerdezayıf, olumsuz, korkak olarak verilir. Böyleceyazar gerçekçi tasvirden uzak kalır. Ama Kırgız öyküsününbu ilk dönemi kendinden sonra gelen başarılıve kaliteli yazarlara zemin hazırlar. Dünyacaünlü yazarımız Cengiz Aytmatov bu zeminin üzerinekendi eserlerini kurmuştur.■61eylül-ekim-kasım2012

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!